Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
The present study examines the social skills of Turkish students during their cross-cultural transition to the academic and social cultures of Japan. One of the purposes of this study is to partially fill the gap in the literature by... more
The present study examines the social skills of Turkish students during their cross-cultural transition to the academic and social cultures of Japan. One of the purposes of this study is to partially fill the gap in the literature by exploring and identifying Turkish students' social skills during their stay in Japan. Another purpose of the study is to differentiate social skills, particularly used in educational settings-such as the classroom environment-from those exhibited in other contexts. This study also aims to provide universities with potential solutions to design better support and provide aid to Turkish students through their transition stages. A semi-structured interview was selected as the primary data collection tool for the present research. A total of 21 students from Turkey who were in higher education or had already obtained a degree from a university in Japan volunteered to participate in this study. Each interview transcript was individually examined via qualitative analysis, aiming to identify and categorize cross-cultural social skills. The analysis produced separate hierarchical levels of categories related to both the academic and social cultures of Japan. The findings revealed that Turkish students tend to use different types of social skills in different settings which are labelled "social skills specific to academic culture in Japan" and "culture-specific social skills." Additionally, the cross-cultural social skills of Turkish students are classified in respect of their use (i.e., acquired skills, avoided skills, and maintained skills), based on a previous study.
Özet Bu çalışma, insanların çevresel düzenlemeleri sorgulamaksızın kabul etmelerinde etkili olduğu düşünülen siste-mi meşrulaştırma, kontrol odağı ve yükleme karmaşıklığı değişkenlerinin hidroelektrik santrallerine (HES) ilişkin tutumları... more
Özet Bu çalışma, insanların çevresel düzenlemeleri sorgulamaksızın kabul etmelerinde etkili olduğu düşünülen siste-mi meşrulaştırma, kontrol odağı ve yükleme karmaşıklığı değişkenlerinin hidroelektrik santrallerine (HES) ilişkin tutumları hangi düzeyde yordadığını belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bulgular, HES'lere ilişkin olumsuz tutumların, sistemi meşrulaştırma ile birlikte azalırken, iç kontrol odağı ve yükleme karmaşıklığı ile birlikte arttığını göstermiştir. Ayrıca, sistemi meşrulaştırma, siyasal yönelim ve iç kontrol odağının HES'lere ilişkin tutumları anlamlı olarak yordadığı belirlenmiştir. Söz konusu bulgular, ilgili yazın doğrultusunda tartışılmıştır. Anahtar kelimeler: Hidroelektrik santralleri, sistemi meşrulaştırma, kontrol odağı, yükleme karmaşıklığı Abstract This study was conducted to determine if system justification, locus of control, and attributional complexity variables which were assumed to be effective on accepting environmental regulations without questioning, predict the attitudes towards hydroelectric power plants. The results revealed that the negative attitudes towards the Hydroelectric Power Plants were negatively related to system justification, and positively related to locus of control and attribution complexity. In addition, system justification, political orientation, and internal locus of control were found to be the significant predictors of negative attitudes towards hydroelectric power plants. The results were discussed within the framework of the related literature.
Bu çalışmada iki ayrı araştırma gerçekleştirilmiştir. İlk araştırmada futbol fanatizmini yordayan değişkenler araştırılmıştır. Bu amaçla, futbol fanatizmi ile takımla özdeşleşme, takıma psikolojik bağlılık (takım değişikliğine direnç,... more
Bu çalışmada iki ayrı araştırma gerçekleştirilmiştir. İlk araştırmada futbol fanatizmini yordayan değişkenler araştırılmıştır. Bu amaçla, futbol fanatizmi ile takımla özdeşleşme, takıma psikolojik bağlılık (takım değişikliğine direnç, takıma duyulan sadakat ve sadakati sorgulama) ve parasosyal etkileşim [en sevilen futbolcuyla kurulan parasosyal etkileşim (hayranlık ve arkadaşçasına bağlanma), en sevilen futbolcuya ilişkin atıflar (olumlu sosyal davranış, güç ve karizma), parasosyal ayrılığa verilen tepki ve bilişsel-davranışsal katılım (bilişsel katılım ve davranışsal katılım)] arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırmanın örneklemi 294 katılımcıdan oluşmaktadır (77 kadın ve 214 erkek). Bu çalışmada veri toplama aracı olarak; Futbol Fanatizmi Ölçeği, Spor Taraftarı Özdeşleşme Ölçeği, Takıma Psikolojik Bağlılık Ölçeği ve Parasosyal Etkileşim Ölçekleri (En Sevilen Futbolcuyla Kurulan Parasosyal Etkileşim Ölçeği, En Sevilen Futbolcuya İlişkin Atıf Ölçeği, Parasosyal Ayrılığa Verilen Tepki Ölçeği ve Bilişsel-Davranışsal Katılım Ölçeği) kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda eğitim, takımla özdeşleşme, en sevilen futbolcuyla kurulan parasosyal etkileşimin hayranlık alt boyutu ile bilişsel-davranışsal katılımın davranışsal katılım alt boyutunun futbol fanatizmini anlamlı şekilde yordadığı gözlenmiştir.

Çalışma kapsamında yapılan ve TYK temelinde gerçekleştirilen ikinci araştırmada ise, ölümlülük bilgisinin belirgin hale getirilmesinin, futbol fanatizmi, takımla özdeşleşme ve takıma psikolojik bağlılık düzeyleri açısından anlamlı bir fark yaratıp yaratmadığı incelenmiştir. Bu araştırmanın örneklemini 60 erkek katılımcı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak; Rosenberg Benlik Saygısı
110
Ölçeği, Ölümlülüğü Belirginleştiren Sorular, Televizyon İzlemeyi Belirginleştiren Sorular, Pozitif Negatif Duygu Durum Ölçeği, Sözcük Arama Bulmacası, Futbol Fanatizmi Ölçeği, Spor Taraftarı Özdeşleşmesi Ölçeği ve Takıma Psikolojik Bağlılık Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada ölümlülük bilgisinin belirgin hale getirildiği deney grubu ile ölümlülük bilgisinin belirgin hale getirilmediği kontrol grubunun futbol fanatizmi, takımla özdeşleşme ve takıma psikolojik bağlılık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı gözlenmiştir.