Books
Din olgusunun sosyal yansımalarıyla ele alınması toplumun sosyal ve kültürel yapısının anlaşılabi... more Din olgusunun sosyal yansımalarıyla ele alınması toplumun sosyal ve kültürel yapısının anlaşılabilmesi için bir gerekliliktir. Bu olgunun ve ilişkili olduğu yapıların ekonomi alanıyla kesiştiği noktalar da ele alınmaya değer özel bir çalışma alanı sunmaktadır. Bu doğrultuda bu çalışma “Yeni Muhafazakâr Orta Sınıf” kavramsallaştırmasıyla ele aldığımız dindar sermaye sahiplerinin gündelik pratiklerinde ve ekonomik tutumlarında inandıkları ilkelerin ve piyasa şartlarının ne ölçüde etkin olduğuna odaklanmaktadır.
MÜSİAD’ın İstanbul’dan sonra şubeleştiği ilk illerden olan Kayseri hem muhafazakâr yapısı hem de sahip olduğu ekonomi geleneğiyle sözünü ettiğimiz toplumsal kesimin temsilcisi konumunda olan önemli bir örnektir. Kayseri’de iş yaşantısını sürdüren MÜSİAD Kayseri Şubesi üyeleri ve bu üyelerle yakın ilişki içerisinde olan dindar sermaye sahipleri gündelik hayatlarını kuşatan kutsallarıyla ekonomik faaliyetlerini kuşatan kurallar arasındaki gerilimi tecrübe etmektedirler. Çalışmada bu iş adamlarının söz sahibi olmak istedikleri alanlara nasıl dâhil oldukları, bu süreçte alanları nasıl dönüştürdükleri, kendilerinin nasıl dönüşümler yaşadıkları ve kutsallarıyla kuralları arasındaki bu gerilimde nasıl konum aldıkları Kayseri’de yürütülmüş olan saha çalışması sonucu elde edilen veriler üzerinden değerlendirilmiştir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Book Chapter
GENÇLİK FRAGMANLARI: GÜNÜMÜZDE GENÇLİK VE SOSYOLOJİK ÇIKARIMLAR, 2022
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Türkiye'de Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik (Genişletilmiş 2. Baskı), 2018
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Peer-Reviewed Papers
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bu çalışmada sanayi ve ticaret alanında etkin ve önemli bir aktör olduğu düşünülen ve aynı zamand... more Bu çalışmada sanayi ve ticaret alanında etkin ve önemli bir aktör olduğu düşünülen ve aynı zamanda muhafazakâr yapısıyla anılan Kayseri ilinin ticaret kültürünün geçmişine ve bugününe odaklanılmıştır. Özellikle Kayserili girişimcinin iş hayatına giriş motivasyonları, birer ekonomik ak-tör olarak Kayserililere özgü olduğunu düşündükleri pratikler, sahip oldukları şirketleri nasıl yönet-tikleri ve geçmişle nasıl bağ kurdukları üzerine sorulan sorulara katılımcı iş adamlarının verdikleri cevaplar üzerinden Kayseri'nin ticaret kültürüyle ilgili olarak gündelik dilde çok genel ifadelerle yapılan bazı tespitler tartışmaya açılmıştır. Diğer yandan anadolu sermayesini ve özellikle din-dar/muhafazakâr iş adamlarını örgütleme amacıyla yola çıkan MÜSİAD'ın, muhafazakâr yapısıyla bilinen Kayseri'den gördüğü destek yadsınamaz. Bu çalışmada MÜSİAD'ın Kayseri şubesiyle üyelik ve/veya ticari faaliyet ilişkisi içerisinde olan 20 katılımcıyla derinlemesine görüşmeler yapılmış ve elde edilen veriler yukarıda sözünü ettiğimiz bağlamda değerlendirilmiştir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bu çalışma son yıllarda Türkiye'de yaşanan ekonomik ve siyasi dönüşümler sonucu gittikçe belirgin... more Bu çalışma son yıllarda Türkiye'de yaşanan ekonomik ve siyasi dönüşümler sonucu gittikçe belirgin ve etkin hale gelen muhafazakâr sermayenin MÜSİAD özelinde nasıl örgütlendiğine odaklanmaktadır. Çalışmada öncelikle İslâm ekonomisine dair yapılan bazı çalışmalar üzerinde durulmakta, daha sonra MÜSİAD'ın ortaya çıkmasını ve güçlenmesini sağlayan tarihsel süreç aktarılmaktadır. Ayrıca bu süreçte MÜSİAD'ın kendisini hangi açılardan diğer sanayici ve iş adamları derneklerinden farklı gördüğü ve aslında bu derneklerle hangi açılardan benzeştiği üzerinde durulmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Co-Author/Peer-Reviewed Papers
Sosyolojik Düşün, 2022
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İzmir Sosyal Bilimler Dergisi, 2022
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, 2020
Öz Tüketim kültürünün dayattığı semboller, idealize ettiği kusursuz bedenler ve sınıflaştırdığı s... more Öz Tüketim kültürünün dayattığı semboller, idealize ettiği kusursuz bedenler ve sınıflaştırdığı süper besinlerin karşısında tam bir teslimiyeti söz konusu olan bireyler, düşünme ve bilme özgürlüğü elinden alınarak savunmasız bırakılmaktadır. Güçlü bir toplumun hem zihinsel hem de fiziksel olarak sağlıklı bireylerden oluşması gerektiği gerçeğine dayanan bu çalışmada da sağlıklı beslenme takıntısı olan (ortorektik) bireylerin geliştirdikleri sağlıklı yaşam pratiklerinin hangi kanallardan ne şekilde etkilendiğini ve bu bireylerin sahip olduğu algının toplumsal sonuçlarını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Sağlıklı yaşamı, sağlıklı beslenme ve spor yapma başlıkları altında takıntıya dönüştüren bu bireyler, tüketim kültürü rehberliğinde, toplum içinde beğenilme, kabul edilme ve onaylanma kaygılarıyla, kendilerine bedenleri üzerinden yeni kimlikler inşa etmektedir. Aynı zamanda topraktan ve gıda üretim süreçlerinden uzaklaşan bireyler kendi bedenlerine ve bedenlerine dönüşen gıdalara yabancılaşmakta, adeta sosyolojik bir hastalığa yakalanmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
PhD Thesis
Bookmarks Related papers MentionsView impact
MA Thesis
(Yüksek Lisans Tez Çalışması)
Pierre Bourdieu’nün simgesel şiddet kavramı, fiziksel olmayan şidd... more (Yüksek Lisans Tez Çalışması)
Pierre Bourdieu’nün simgesel şiddet kavramı, fiziksel olmayan şiddetin pratikte bir karşılık bulabilmesi anlamında önemli bir kavramdır. Bourdieu teorisine göre çokça uygulama alanı olan bu kavramın eğitimdeki karşılığı, bireylerin kişiliklerinin şekillendirilmesi yoluyla eşitsizliklerin yeniden üretilmesi olarak özetlenebilir. Eğitim kurumu bireylerin toplumsal yaşantıya entegre olmalarını sağlaması açısından bu duruma oldukça elverişlidir. Burada yaşanan tecrübe ve edinilen pratikler, bireyin sonraki yaşantısının da gidişatını belirlemekte olduğundan eğitim sisteminde yaşanabilecek eşitsizlikler toplumsal düzendeki eşitsizliklerin de temel kaynağı olacaklardır.
İlköğretim düzeyinde uygulanmakta olan yönetmelikler üzerinden yapılan belirlemelere göre, yönetmelik eğitim-öğretimde simgesel şiddeti yansıtan ifadeler içermektedir. Bu durum çalışmanın bir diğer amacı olan simgesel şiddet kavramının sınanmasını da
sağlamaktadır. Buna göre; simgesel şiddet kavramı özelinde Bourdieu metodolojisi, eğitimle ilgili araştırmalar için işlevsel bir metodolojidir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Papers
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Uploads
MÜSİAD’ın İstanbul’dan sonra şubeleştiği ilk illerden olan Kayseri hem muhafazakâr yapısı hem de sahip olduğu ekonomi geleneğiyle sözünü ettiğimiz toplumsal kesimin temsilcisi konumunda olan önemli bir örnektir. Kayseri’de iş yaşantısını sürdüren MÜSİAD Kayseri Şubesi üyeleri ve bu üyelerle yakın ilişki içerisinde olan dindar sermaye sahipleri gündelik hayatlarını kuşatan kutsallarıyla ekonomik faaliyetlerini kuşatan kurallar arasındaki gerilimi tecrübe etmektedirler. Çalışmada bu iş adamlarının söz sahibi olmak istedikleri alanlara nasıl dâhil oldukları, bu süreçte alanları nasıl dönüştürdükleri, kendilerinin nasıl dönüşümler yaşadıkları ve kutsallarıyla kuralları arasındaki bu gerilimde nasıl konum aldıkları Kayseri’de yürütülmüş olan saha çalışması sonucu elde edilen veriler üzerinden değerlendirilmiştir.
Pierre Bourdieu’nün simgesel şiddet kavramı, fiziksel olmayan şiddetin pratikte bir karşılık bulabilmesi anlamında önemli bir kavramdır. Bourdieu teorisine göre çokça uygulama alanı olan bu kavramın eğitimdeki karşılığı, bireylerin kişiliklerinin şekillendirilmesi yoluyla eşitsizliklerin yeniden üretilmesi olarak özetlenebilir. Eğitim kurumu bireylerin toplumsal yaşantıya entegre olmalarını sağlaması açısından bu duruma oldukça elverişlidir. Burada yaşanan tecrübe ve edinilen pratikler, bireyin sonraki yaşantısının da gidişatını belirlemekte olduğundan eğitim sisteminde yaşanabilecek eşitsizlikler toplumsal düzendeki eşitsizliklerin de temel kaynağı olacaklardır.
İlköğretim düzeyinde uygulanmakta olan yönetmelikler üzerinden yapılan belirlemelere göre, yönetmelik eğitim-öğretimde simgesel şiddeti yansıtan ifadeler içermektedir. Bu durum çalışmanın bir diğer amacı olan simgesel şiddet kavramının sınanmasını da
sağlamaktadır. Buna göre; simgesel şiddet kavramı özelinde Bourdieu metodolojisi, eğitimle ilgili araştırmalar için işlevsel bir metodolojidir.
MÜSİAD’ın İstanbul’dan sonra şubeleştiği ilk illerden olan Kayseri hem muhafazakâr yapısı hem de sahip olduğu ekonomi geleneğiyle sözünü ettiğimiz toplumsal kesimin temsilcisi konumunda olan önemli bir örnektir. Kayseri’de iş yaşantısını sürdüren MÜSİAD Kayseri Şubesi üyeleri ve bu üyelerle yakın ilişki içerisinde olan dindar sermaye sahipleri gündelik hayatlarını kuşatan kutsallarıyla ekonomik faaliyetlerini kuşatan kurallar arasındaki gerilimi tecrübe etmektedirler. Çalışmada bu iş adamlarının söz sahibi olmak istedikleri alanlara nasıl dâhil oldukları, bu süreçte alanları nasıl dönüştürdükleri, kendilerinin nasıl dönüşümler yaşadıkları ve kutsallarıyla kuralları arasındaki bu gerilimde nasıl konum aldıkları Kayseri’de yürütülmüş olan saha çalışması sonucu elde edilen veriler üzerinden değerlendirilmiştir.
Pierre Bourdieu’nün simgesel şiddet kavramı, fiziksel olmayan şiddetin pratikte bir karşılık bulabilmesi anlamında önemli bir kavramdır. Bourdieu teorisine göre çokça uygulama alanı olan bu kavramın eğitimdeki karşılığı, bireylerin kişiliklerinin şekillendirilmesi yoluyla eşitsizliklerin yeniden üretilmesi olarak özetlenebilir. Eğitim kurumu bireylerin toplumsal yaşantıya entegre olmalarını sağlaması açısından bu duruma oldukça elverişlidir. Burada yaşanan tecrübe ve edinilen pratikler, bireyin sonraki yaşantısının da gidişatını belirlemekte olduğundan eğitim sisteminde yaşanabilecek eşitsizlikler toplumsal düzendeki eşitsizliklerin de temel kaynağı olacaklardır.
İlköğretim düzeyinde uygulanmakta olan yönetmelikler üzerinden yapılan belirlemelere göre, yönetmelik eğitim-öğretimde simgesel şiddeti yansıtan ifadeler içermektedir. Bu durum çalışmanın bir diğer amacı olan simgesel şiddet kavramının sınanmasını da
sağlamaktadır. Buna göre; simgesel şiddet kavramı özelinde Bourdieu metodolojisi, eğitimle ilgili araştırmalar için işlevsel bir metodolojidir.