Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
İçeriğe atla

Sultan

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Sultan (Arapça: سلطان sulṭān, [sʊlˈtˤɑːn, solˈtˤɑːn]), tarihte pek çok farklı anlamda kullanılmış olan İslamî bir sıfattır. Sözcük olarak "güç", "otorite", "yönetici" anlamlarına gelir. Genelde bağımsızlığını ilan eden İslam hükümdarları tarafından kullanılmıştır.

İslâm devletlerinde, hükümdara verilen sultan denilen ünvan.

Sultan tabiri, Müslüman hükümdarlarının özellikle Sünnî kısmına ait bir ünvandır. Sözcük, Arapçadan alınmış olup, iktidar sahibi demektir. Daha sonraları, hakimiyet, delil ve bürhan manâsına da alınmıştır. Sultan ünvanını ilk defa 11. asrın ilk yıllarında, Gazne’de hükümdar bulunan Mahmud Gaznevî kullandı.

Hilâfet, Emevî ve Abbasî sultanlarında bulunduğundan, bunlara mecazen halife, diğer büyük İslâm devletlerinin emirlerine, hükümdarlarına sultan denildi.

Sultanlık, Gazneliler'den, Selçuklular'a ve onlardan da Osmanlılar'a geçti. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'e, Abbasî hilâfet merkezini, Şiî Büveyhoğullarının baskısından kurtardığından Abbasi halifesi tarafından "Karaların ve Denizlerin Sultanı" ünvanı verilmişti.

Sultan Selahaddin Eyyubi
Fatih Sultan Mehmed

Osmanlı Sultanları, Orhan Gazi'den başlayarak, kitabelerinde hep sultan tabirini kullandılar. Sikke üzerinde ilk defa sultan sıfatını kullanansa I. Murad Han'dır. Emir Süleyman’ın sikkelerinde yalnız “Emir Süleyman” ibaresi görülür. Çelebi Sultan Mehmed, Sultan ve Sultan-ı Âzam, Es-Sultan-ül Melik-ül Âzam ibaresi bulunan ve Akçe-i Osmanî denilen gümüş sikkeleri kestirdi. II. Murad Han'ın bazı sikkelerinde Sultan ünvanı bulunduğu gibi, halefleri de paralarında bu tabiri bol miktarda kullanmışlardır. Sultan Çelebi Mehmed’e kadar Osmanlı padişahları için resmî kayıtlarda Sultan yerine “Bey” ünvanı kullanılmıştır. Sultan sözcüğü Sultan-üs-Selâtin, Sultan-ül-Mücâhidin, Sultan-ül-Guzât, Emir-ül-Kebir ünvanları saygı amaçlı ya da genel olarak, padişahlar hakkında kitaplara ve kitabelere yazılmıştır.

Abbasî Halifesi, Sofya’nın fethi üzerine Murad Hüdâvendigâr’a yazdığı mektupta “Sultan-ül-Guzât, El-Mücâhidin” diye hitap ediyordu.

Batı dillerinde mutlak anlamda Sultan sözcüğü, yalnız İstanbul’da oturan padişah anlamına gelir. Türkler ise kendi hükümdarlarına yalnız kullanırken, Sultan değil, Padişah derler. Sultan sözcüğünü, ancak isimle beraber, Sultan Osman, Sultan Abdülaziz şeklinde kullanır veya Murad Han, Abdülmecid Han derler. Yalın sözcük olarak “Padişah” kullanırlardı.

Padişah, Türk imparatoru sıfatıyla Hakan, İslâm imparatoru sıfatıyla sultandı. Padişahların kız ve erkek çocukları, anneleri ve kadınları, erkek ve kız kardeşleri için de adından sonra veya önce, Hatice Turhan Sultan’da olduğu gibi, sultan ünvanı kullanılırdı; fakat anca ve anca adları ile Sultan denmesi gerekmiyordu. Ünvanları ile de söylenebilirdi. Kız çocuğa Hanım Sultan, erkek çocuğa (II. Mehmed'e kadar) Çelebi Sultan, annelere Valide Sultan, padişaha çocuk doğurmuşlara Haseki Sultan, erkek kardeşe Mihraç Sultan, kız kardeşe Mihrace Sultan ünvanı verilmiştir.

Osmanlılar tarafından, hem Padişahlar hem de hanedanın kadın üyeleri için kullanılmıştır; örneğin Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan.

Eski Sultanlar ve Sultanlık

[değiştir | kaynağı değiştir]

Ortadoğu ve Merkezi Asya

[değiştir | kaynağı değiştir]

Batı ve Merkezi Afrika

[değiştir | kaynağı değiştir]

Çağdaş Sultanlıklar

[değiştir | kaynağı değiştir]