Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
İçeriğe atla

Letaif

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Letaif. Arapça Latife'nin çoğulu. Latifeler anlamına gelir. Lataif-e-sitta (Arapçaاللطائف الستة) Sufi ruhani psikolojisinde özel algı organları, deneyim veya eylem için süptil insan kapasiteleridir. Bağlama bağlı olarak letaif, bu deneyimlere veya eylemlere karşılık gelen bilinç nitelikleri (veya biçimleri)[1] olarak da anlaşılır.

İnsan on latifeden (letaif-i aşara) meydana gelmiştir: Kalp, Ruh, Sır, Hafi, Ahfa; Nefs, ateş, hava, su ve toprak.. Bunlardan ilk beşi (letaif-i hamse) âlem-i emirden, son beşi de âlem-i halktandır. Bunlardan ilk altısına letaif-i sitte (altı latife), son dördüne cesed veya dört unsur (anasır-ı erbaa) adı da verilir. Letaif-i sitte ve cesede toplu olarak letaif-i seb'a (yedi latife) de denir. Kalp sol, ruh sağ memenin iki parmak altında; sır sol, hafi sağ memenin iki parmak üstünde; ahfa göğsün ortasında; nefs alnın ortasında; dört unsur ise cesede dağılmış olarak bulunur. Allah Teala insanın cesedini yaratmış ve diğer latifeleri bedendeki yerleriyle irtibatlandırmıştır.

Seyr u Sulûk ve Letaif

[değiştir | kaynağı değiştir]

Seyr u sulûk sırasında âlem-i emirden olan beş latife imkân dairesi, velayet-i sugra ve velayet-i kübranın ilk kısmı olan akrebiyyet dairesi'nde; nefs velayet-i kübranın iki, üç ve dördüncü kısımları olan muhabbet daireleri'nde; ateş, hava ve su unsurları (anasır-ı selase, üç unsur) velayet-i ulya'da, toprak unsuru ise kemalat-ı nübüvvet'te muamele görür. On latife, tasfiye ve tezkiyelerinden sonra bir araya toplanırlar ve hey'et-i vahdaniyye ismini alırlar. Kemalat-ı risalet mertebesinden itibaren seyr u sulûkun sonuna kadar feyzin geldiği yer hey'et-i vahdaniyye'dir.

Tasavvufta Nefs, kişinin egoik bilinci[2] veya egoik “Benlik”, Tanrı'nın Yaradılışının bireyselleşen ve manevi bir gelişim geçirebilen süptil (latife) niteliği olarak kabul edilir. Bu onu Tanrı'nın Emrinin ebedi, değişmez nitelikleri olan beş latifesinden farklı kılar.

Bu egoik bilincin (örneğin Idries Shah tarafından[3]) yedi gelişim aşamasına sahip olduğu söylenir ve ilk aşamaları letaifin tam olarak gerçekleşmesi için bir “engel” veya “perde” olarak kabul edilir. Buna göre, çoğu Sufi geleneğinde Nefs'in yedi aşama boyunca aşamalı olarak arındırılmasının letaifin gerçekleşmesini kolaylaştırdığı anlaşılmaktadır.

Nakşibendi geleneğinde ise durum tam tersidir: letaifin aşamalı olarak gerçekleştirilmesi Nefs'in arınmasını kolaylaştırmak için kullanılır. Nakşibendi öğretim yönteminin “başkalarının bittiği yerde bizim başlangıcımız vardır” (indirac al-nihayat fi'l-bidayat) olarak bilinmesinin nedeni budur.[4]

Nefsin yedi mertebesi vardır: Emmare, Levvame, Mülheme, Mutmainne, Raziyye, Marziyye, Safiyye (Kamile)... Nakşibendî tarikatında nefsin mertebeleri icmalî olarak nefs-i emmare ve nefs-i mutmainne biçiminde ele alınır. Nefsin itminana ermesi velayet-i kübra'da, Rıza makamı'nın elde edilmesiyle olur. Nefs-i emmare sahibinde akıl, akl-ı meaş iken, nefs-i mutmainne'de akl-ı mead olur.

  1. ^ Almaas, A. H. "Essence". York Beach, Maine: Samuel Weiser, 1986, p. 143.
  2. ^ Shah, Idries The Sufis. Garden City, New York: Anchor Books, 1971, p. 445.
  3. ^ Shah, Idries The Sufis. Garden City, New York: Anchor Books, 1971, p. 445-446.
  4. ^ "The Inclusion of the End in The Beginning (Indiraj al-Nihayat fil Bidayat)". 12 Haziran 2020. 24 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.