ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
Araştırma Makalesi / Research Article
2165
Doi: 10.48146/odusobiad.1192820
Geliş Tarihi / Received Date
21.10.2022
Kabul Tarihi / Accepted Date
25.01.2023
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve Yaşatılmasının
Önemi: Kütahya Küpecik Örneği
The Importance of Preserving and Sustaining Musical Manis in Ramadan
Entertainments: Kutahya Kupecik Sample
Serenat İSTANBULLU1
Öz
Türkiye’de her yıl Ramazan ayında gerçekleştirilen birlik, beraberlik ve eğlence amaçlı ritüeller, halk tarafından
sevilen, sürdürülmek istenen geleneklerdir. Toplum tarafından hem geçmişi hatırlatma özellikleri hem de gelecek
nesillere geleneği aktarma isteği ile özellikle de yetişkin kesim tarafından genç nesillere anlatılan ve uygulanmasına
özendirilen bu eğlencelerin günümüzde kısmen de olsa devamlılığı sağlanmaktadır. Teknolojik gelişmeler, sosyal
değişimler ve insanların daha fazla ev odaklı yaşamayı tercih etmelerinden dolayı Ramazan gelenekleri eskiden
olduğu gibi coşku ile gerçekleştirilmemekle birlikte halen devam etmektedir.
Ramazan eğlenceleri içerisinde yer alan geleneksel uygulamaların özgünlüğü; kültürel dönüşümler ve geleneklerin
tatbikindeki birçok değişiklik neticesinde eksilmeye ve yozlaşmaya uğramış, bununla birlikte birçoğunun asıl
amaçları ve biçimleri kaybolmuştur.
Bu araştırmada, Ramazan eğlencelerinde yer alan birçok mâninin ezgi ve sözlerinin değiştirildiği, basitleştirildiği,
yok olduğu ve ezgiden sıyrılıp sadece söz öbeklerine dönüştürüldüğü hususlarını vurgulamak amaçlanmaktadır. Bu
amaç doğrultusunda; söz konusu değişimlere örnek olan Küpecik geleneği ve Küpecik mânisinin otantik
kaynaklardan alınan ezgisi notaya alınmış, sözlerde farklılıklar gösteren versiyonları sunulmuştur. Küpecik
mânisindeki anlamsal, ezgisel ve ritimsel kaymalara dikkat çekilerek söz konusu mâninin yazılı kaynaklarla
korunması sağlanmak istenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ramazan eğlenceleri, Küpecik, Mâni, Müzik, Gelenek.
Doç. Dr., İzmir Demokrasi Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü, İzmir/TÜRKİYE, E-Mail:
serenatistanbullu@hotmail.com, ORCID ID:0000-0002-6833-8396
1
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
2166 . Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik Örneği” ODÜSOBİAD 13 (2), 2165-2184 Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Atıf
: İSTA
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Abstract
Rituals for unity, togetherness and entertainment, which are held every year in Ramadan in Turkey, are
traditions that are loved by the people and wanted to be continued. The continuity of these entertainments, which
are told by the society to the younger generations and encouraged to be implemented, especially by the adult
population, is ensured, albeit partially, by the society, both with its features of reminding the past and the desire
to transfer the tradition to future generations. Due to technological developments, social changes and people's
preference for a more home-oriented life, Ramadan traditions still continue, although they are not carried out
with enthusiasm as in the past.
The originality of traditional practices in Ramadan entertainment; As a result of cultural transformations and
many changes in the application of traditions, it has been reduced and degenerated, however, the original
purposes and forms of many of them have been lost.
In this research, it is aimed to emphasize that the melody and words of many mani in Ramadan entertainments
are changed, simplified, destroyed and turned into phrases by getting rid of the melody. In accordance with this
purpose; The melody of the Kupecik tradition and the Kupecik manis, which is an example of the changes in
question, taken from authentic sources, has been noted, and versions with differences in the lyrics are presented.
By drawing attention to the semantic, melodic and rhythmic shifts in the Kupecik mani, it was aimed to protect
the mentioned mani with written sources.
Keywords: Ramadan entertainment, Kupecik, Mani, Music, Tradition.
Giriş
İslam dünyasında çok önemli ve özel bir zaman dilimi olan Ramazan ayı, ibadetlerin yoğun olarak
yapılması yanında, yüzyıllardır toplumsal yardımlaşma, dayanışma ve sosyal birliktelik bakımından
toplumun her kesiminde farklı uygulamaların yaşandığı bir aydır. Toplumsal yakınlaşmanın sağlanması
amacıyla bölge halkı kendi koşulları içerisinde bir araya gelerek farklı kesimlerde ve yaş gruplarında
Ramazan ayını kültürel açıdan da zenginleştirecek bir birliktelik ve eğlence ortamı oluşturmuşlardır.
Bu eğlenceler, bir arada keyifli vakit geçirmek yanında belirli toplumsal işlevleri de barındırır.
Ramazan ayı içerisinde yer alan eğlence merasimleri, zaman içerisinde gelenek göreneklere dönüşmüş
düzenli olarak tekrarlarla nesilden nesile aktarılmaya çalışılmıştır. Bölge kültürüne, yaşam şartlarına,
nüfus yoğunluğuna ve iklim koşullarına göre farklılıklar gösteren Ramazan eğlenceleri, kimi yerlerde
bütün halkın katıldığı, kimi yerlerde ise belirli bir kesimin ya da yaş gruplarının katıldığı etkinlikler
olmuştur.
Osmanlı döneminde, devlet idaresinin ramazan ayına özel bir ihtimam gösterdiği; camilerde ve sosyal
yaşam alanlarında ramazanın maneviyatına uygun çalışmalar yapıldığı bilinmektedir. Halk tarafından
da özel hazırlıkların yapıldığı bu zaman diliminde “Ramazan boyunca insanların yaşam şekli
farklılaşarak Ramazan’ın bereketinden faydalanmak, toplumsal birliği ve muhabbeti pekiştirmek,
yardımlaşmayı arttırmak ve hoşça vakit geçirilmek istenmiştir” (Çetin, 2020: 15).
Arkadaş şakalaşmaları, mekanlarda yapılan eğlenceler, ailecek yapılan gezintiler gibi unsurların hepsi,
Ramazan akşamlarının birer rengi olmuş ve Ramazan kendi çerçevesi içerisinde farklı bir kültür
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
2167
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
oluşturmuştur (Aşık, 2019: 36). Değişen yaşam koşulları, mevsimsel şartlar, teknolojik ilerlemeler,
şehir hayatı, bireysel imkanlar Ramazan eğlencelerini zamana ve mekâna bağlı olarak birtakım
değişikliklere ya da yok olmalara maruz bırakmıştır.
Ramazan Eğlenceleri ve Mâniler
Ramazan akşamlarında birçok eğlencelere yer verilirdi. “Teravihin ardından en çok ilgi gören eğlenceler
arasında geleneksel halk tiyatroları bulunurdu. Karagöz başta olmak üzere meddah, orta oyunları ve
diğer seyirlik oyunlar hemen hemen tüm kahvehanelerde ve meydanlarda oynatılırdı” (Çoruk, 2015:
133). Ramazan eğlencelerin vazgeçilmez unsurlarından biri de güldüren kafiyeli konuşmalar ve
mânilerdi. Özellikle de sahur saatlerinde söylenen maniler dikkatle ve keyifle dinlenirdi. Ramazan
ayında teknik gelişmeler yeterli olmadığından oruç tutacaklar için sahura davul çalınarak uyandırılırdı.
Bu görevi genellikle mahallenin bekçisi veya ücret karşılığı tutulan davulcular yapardı. Davulcu, aynı
zamanda bu aya özgü hazırladığı mânileri söylerdi. Bu mânilerin en güzel tarafı, Türk halkının başlıca
özelliklerini teşkil eden sevgi, saygı, latife ve nükte dolu olmasıdır (Kaptan, 1977: 38).
Türk kültürünün yazılı ve yazılı olmayan kaynaklarında halka ait birçok unsuru bünyesinde taşıyan
mâniler, yüzyıllardır kendine has bir söylenişle, doğduğu toplumun yapısını, kültürel unsurlarını,
geçmişin ve var olanın izlerini taşırlar. “Mâni, anonim halk şiirinin en küçük nazım biçimidir. Anadolu
ve Anadolu dışında çok geniş bir Türklük coğrafyasına yayılmıştır.
Mâni söyleme, yüzyılların
deneyimlerinden süzülerek biçimlenmiş, belirli kuralları olan, kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze
ulaşmış bir gelenektir. Mânilerde Anadolu insanının düşünce yapısını, beğenisini, dertlerini,
kıskançlıklarını, özlemlerini, sevgilerini vb. ortak kültürün sergilenişini görürüz” (Artun, 2006: 1).
Onay’a göre (1996: 216) “Mâni”; Türkmenlerin kendine özgü ve ölçülü bir beste ile söyledikleri bir şiir
biçimidir. Gazimihal ise (1947: 3) musikisi usulsüz olan mâniler ‘adam aman, yar aman, amâni’
nidalarıyla başladığı için zamanla ‘amani’ nidasının başındaki ‘a’ sesinin düşmüş olduğunu, böylece
‘mâni’ kısmı kalarak kelimenin Türkçe bir kökenden geldiğini ifade eder.
Ekici’ye göre mâniler; kısa olmaları bakımından, halk bilgisi ürünlerinden fıkralar gibi kolayca
öğrenilebilen
veya
ezberlenebilen
bir
özelliğe
sahip
olmaları,
halk
arasında
yayılmasını
kolaylaştırmakta ve zamanla ilk yaratıcılarından bağımsızlaşarak bütün toplumun edebî mahsulü yani
“anonim” ürün hâlini almaktadır (2002: 24). Birçok mâni; söz içeriği bakımından yöresel öğeler taşısa
da yaygınlaşması sonucu yöresel özelliklerinden bir miktar sıyrılıp geldiği bölgenin dil özelliklerine göre
yeniden şekillenebilir.
Çatıkkaş’a göre mâniler, anonim halk edebiyatının en tanınmış folklorik ürünlerinden birisidir. Mâniler
her türlü hayati olayları (Aşk, gurbet, hasret, kıskançlık, kırgınlık, tabiat vb.) işleyen, halk edebiyatının
bilinmeyen şairleri tarafından söylenmiş, halka mal olmuş kıymetli gönül yadigarlarıdır (2001: 13).
Anadolu’da söylemeye çekinilen birçok söz, anlatılmak istenen birçok durum maniler aracılığıyla
söylenir. Hayata dair ders niteliğinde maniler geçmişte olduğu gibi günümüzde de topluma ışık tutmaya
devam etmektedir.
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
2168 . Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik Örneği” ODÜSOBİAD 13 (2), 2165-2184 Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Atıf
: İSTA
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Kültürümüzde önemli bir yeri olan mâniler çocuk oyunlarında, düğün eğlencelerinde, kadınlar arası
sohbetlerde, kahvehanelerde, toplu eğlencelerde, annelerin çocukları ile oyunları esnasında ve özellikle
Ramazan ayında yapılan tüm etkinliklerde yer alan eğlenceli, düşündürücü ve kültürü yansıtıcı birçok
özelliğe sahiptir.
Çoruk’un (2015: 133) İstanbul özelinde belirtmiş olduğu “Akşam namazıyla yatsı namazı arası sokaklar
sakin olurken, teravihten sonra gezme ve eğlenme faslına geçilir, küçük büyük herkes sokaklara
dökülür, sokaklarda adeta insan seli yaşanırdı” tespiti ülkenin hemen her şehrinde gerçekleşirken illere
göre ya da bölgelere göre farklılıklar gösteren uygulamalar da bu kalabalıklara eşlik eder. Özenli, çeşitli
ve mümkün olduğunca zengin sofraların kurulduğu iftar yemeklerinin ardından teravih namazı sonrası
yapılan etkinlikler özellikle çocukların en sevdiği zamanlardır.
Ramazan Ayında Mânili Çocuk Oyunları
Ramazan ayı, özellikle de bahar ve yaz aylarına denk geldiği zamanlarda, geçmişte çok daha yaygın
olmakla birlikte günümüzde de iftar saatinden sonra mahalle çocuklarının bir araya gelip gecenin
ilerleyen saatlerine kadar çok çeşitli oyunlar oynayıp; geleneksel çocuk oyunları arasına giren birçok
yarışma yaptıkları saatlerdir. Yine bu vakitlerde yalnızca çocuklara mahsus geleneklerin yerine
getirildiği, bölgelere göre farklı isimlerle ve biçimlerde gerçekleştirilen ritüeller de bulunmaktadır.
Mânili çocuk oyunları ve gelenekleri de bu eğlenceler arasında yerini almaktadır. Bununla birlikte
oyunlar esnasında söylenen mâniler ve tekerlemeler genellikle o oyuna isim olarak verilmişlerdir.
“Sözlü anlatım ürünlerinden olan tekerlemeler oyunun en heyecanlı yerinde söylenerek dinleyici ile
çocuklar arasında bağ kurulmasını sağlar. Ramazanlarda ev dışı oyunlarından biri olan ve çocukların
kapı kapı gezip tekerlemeler söylemesiyle gerçekleştirilen oyunlar yöreden yöreye farklı şekilde
adlandırılmaktadır. İftardan sonra bir araya gelen çocuklar gittikleri evlerin kapılarında aslında oyunun
başlamasını da sağlayan tekerlemeleri dile getirirler. Bunu yaparken belli bir ezgi ve söz birliğiyle aynı
anda icra etmeye dikkat ederler” (Demirci, 2021: 121).
Ramazan eğlenceleri içerisindeki çocuk oyunları yörelere ve yaş gruplarına göre oldukça çeşitlilik
göstermektedir. Mânili çocuk oyunları ile sınırlandırılan bu araştırmada, oyunlar esnasında söylenen
mânilerin çeşitli nedenlerle ezgisel ve sözel olarak kısmen ya da bütünsel olarak değişim ve erimelere
uğradıklarını
vurgulamak,
ezgi
değişiklikleri
ve
ezgiden
sıyrılıp
sadece
söz
öbeklerine
dönüştürüldüğüne dikkat çekmek amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda; söz konusu değişimlere
örnek olan Küpecik geleneği tanıtılarak Küpecik mânisinin otantik kaynaklardan alınan ezgisi notaya
alınmış, değişimler üzerinde örnekler verilmiş, sözlerde farklılıklar gösteren versiyonları sunulmuştur.
Bununla beraber Küpecik mânisinde örnekleri bulunan anlamsal, ezgisel ve ritimsel değişimlere dikkat
çekilerek söz konusu mâninin yazılı kaynaklarla korunması sağlanmak istenmiştir.
Küpecik geleneğinin benzeri niteliğinde olan; Helesa/ Helasa, Saya oyunu, Şivlilik gibi farklı isimlerle,
çeşitli uygulamalarla ve özellikle belirli mânilerle çocukların kapı kapı gezerek şeker, harçlık, yiyecek
vb. topladıkları mânili geleneklerden bazılarını şu şekilde açıklayabiliriz:
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
2169
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Helesa: “Eski devir Ramazanlarında “Helasacılar” vardı. Bunlar birinin boynuna ufak bir davul
takarak diğerinin eline cam veya muşamba fener vererek gezerlerdi. Arkalarında çocuklar olurdu.
Helasacılar mahalleleri dolaşır, her evin önünde durarak mâniler söylerlerdi. Her mâninin sonunda
“Helesa, yelesa” diye bağrışırlardı. Bu dolaşmaya da ‘helasaya çıkma’ denirdi” (Ülkütaşır, 1969: 5472).
Çocuklar helasaya çıktıklarında şu mâniyi söylerler.
Bir gemim var beş direkli,
Kaptanı arslan yürekli,
Filikası üç direkli,
Heyemola lisa yisa hop!
Aşçı miço inde misin?
Tavuk gibi pinde misin?
Yine aynı dinde misin?
Heyemola lisa yisa hop! (Gerze Kaymakamlığı Resmi İnternet Sitesi, 2022)
Saya Oyunu /Gezmesi: Çanakkale’de iftarın ardından kapı kapı gezerek, mâni söyleyerek bahşiş
bekleyen çocuklara “sayacı çocuklar” denilir. Saya mânilerinin son bölümleri, ev sahiplerini bahşiş
vermeye zorlayıcı sözlerden oluşur. Sayacı çocuklara, bazen para, bazen farklı hediyeler ve yiyecekler de
verilir. Çocuklar ev ev gezerken şu mâniyi söylerler:
Saya saya sayadan
Sular akar kayadan
Sayacı derler bize
İşte geldik size
Hanım teyze eyvallah
Canım teyze eyvallah
Bir olmazsa iki olsun
Şeytanın gözü kör olsun
Kapı ardında tırtıl
Ver hakkımızı kurtul (Erdoğan, 2017: 92).
Çiğdem Gezmesi: “Çiğdem çiğdem çiçeği/ Alacaz bulacaz göceği/ Dal üstünde boyunluğu/ Dura dura
yoruldu” mânisini söyleyerek evleri dolaşan çocukların ev sahiplerinden çeşitli yiyecekler toplaması
geleneğidir. Kapısı açılmayan ya da geç açılan evlerde çocukların beklerken okudukları mâni ise
şöyledir:
Çiğdem sarı, ben sarı
Çiğdeme konmuş bir arı
Her kapıda bir kocakarı
Verenin oğlu olsun
Vermeyenin kedisi ölsün (Ogün Haber, 2022)
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
2170 . Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik Örneği” ODÜSOBİAD 13 (2), 2165-2184 Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Atıf
: İSTA
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Şivlilik: Üç ayların başlangıcında Konya halkı tarafından önemli bir gelenek olarak görülen fener
alayının ertesi sabahı, çocukların toplanarak kapı kapı gezip para, şeker, çikolata, meyve, kuruyemiş vb.
topladıkları bir gelenektir. Çocuklar, yanlarına almış oldukları poşet çanta ya da torbaları yakından uzak
yerlere doğru gezerek gün boyunca doldururlar. Ergin; çocukların anlık olarak yenilebilecek yiyecekleri
hemen yiyip günün sonunda toplamış oldukları yiyecekleri tek tek ayırıp bazen birbirleri ile
değiştirdiklerini bazen de paylaştıklarını belirtmektedir. Konya halkı içerisinde dileyen kadınların
şivlilik için gelecek çocuklara ve komşularına dağıtmak üzere hamur kızartması (pişi) yaptıklarını da
sözlerine eklemektedir. Çocuklar şivlilik için gezerken şu mâniyi söylerler:
Şivli şivli şişirmiş
Erken kalkan pişirmiş
İki çörek bir börek
Bize şivlilik gerek
(Bize namazlık gerek) (Ergin M. ve Çıralı F. ile kişisel görüşme 01.08.2022)
Yörelere göre isimleri farklılıklar gösteren ancak genellikle Ramazan ayında ya da dini bakımdan özel
günlerde çocukların gezerek ve mâniler söyleyerek şeker, yiyecek, para vb. toplaması geleneği Sivasta
“Memecimin gıliği”, Bursa’da “Şıran Şıran Şişler”, Afyonkarahisar’da “Adine Pilavı” vb. isimli
geleneklerdir.
Küpecik Geleneği
Yukarıda uygulanışından kısaca bahsedilen gelenekler arasında yüzyıllardır devam eden ve
araştırmamızın konusu olan Küpecik geleneği ise şöyledir:
Küpecik, ekseri Kütahya merkezde, geçmişte Ramazan ayının 15’inden sonra, günümüzde ise
Ramazan ayının ilk gününden itibaren çocuklar tarafından yaşatılan yerel bir âdettir. İftar yemeği ve
teravih namazının ardından çocuklar mahallelerindeki komşularını birer birer dolaşarak Küpecik
mânisini söylerler. Buna karşılık hane sahipleri hediyeler verir. Çocuklar, içlerinden yaşça en büyük
olan birini Küpecik başı yaparlar. Küpecik başı da toplanan hediyeleri aralarında pay eder. Her kapıya
geldiklerinde bir ağızdan aşağıdaki Küpecik mânisini söylerler:
Hey! Küpecik, küpecik
Yağdan baldan küpecik
Yağ olmazsa bal olsun
Ev sahibi sağ olsun
Ev sahibi evde misin?
Evde değil dağda mısın?
Dağda yılanlar kışlasın,
Allah biricik çocuğunuzu bağışlasın
(Burada ev sahibinin çocuğunun ismi biliniyorsa ismi de söylenir)
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
2171
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Dişi, dişi sıçan dişi
Vermezseniz çalarım taşı
Ambar altında tazıyım
Molla beyin kızıyım
Enarından menarından
Baklavanın kenarından
Altı okka pekmez,
Sepetim yerden kalkmaz
Al yanaklı yenge,
Merdivenden in de ge, in de ge
Bizim sarı yirmi beşliği al da ge, al da ge
Ev sahibi bu mâniyi dinledikten sonra, hediyesini verir. Bu hediye ekseriyetle para olur. Bazen fındık,
fıstık, kuru üzüm, şeker gibi çerez de olur. Bu hediyeleri küpecik başı toplar. Daha sonra mahalle gezilip
bittiğinde, toplanan hediyeler Küpecik başı tarafından, o grupta bulunan herkese hak geçirmeden
dağıtılır (Günhan, 2009: 194-195).
Uygun’a göre; daha eski dönemlerde ise, çocuklar ellerine topraktan yapılmış küçük bir küp, yani
(küpecik) alarak, topladıkları çerez ve paraları bunun içine koydukları için, mâniye "küpecik" ismi
verilmiş olmalıdır. Buradan da mâninin çok eski dönemlerden beri çocuklar arasında yaygın olarak
okunduğunu anlayabiliriz. Mâninin son kısmında bulunan "Kapı ardında tırtıl" sözleri ile başlayan
beyitte, çocuklar yaşadıkları dönemlerdeki en küçük para birimlerinden birini anıp, birkaç kuruş bahşiş
isterler. Çocuklar mâniyi yanlış sözlerle okurlarsa, herkes tarafından bilindiği için büyüklerce ikaz edilip
doğrusu öğretilirdi. Bazı büyükler, çocukların mâniyi sonuna kadar okumasını beklerler ve bahşişi
sonunda verirler, böylece bu geleneğin yaşatılmasında hayli ciddiyet gösterirlerdi (2010: 116).
Salün’e göre küpecik; “başka illerde sahur davulcuları tarafından söylenilen mâniler tarzında olmasına
rağmen, zamanla ve koro halinde söyleniş şekliyle farklı bir durum arz eder” (2001: 154).
Salün, yapmış olduğumuz görüşmede Küpecik mânisinin sözlerini söyle aktarmıştır:
Hey! Küpecik, küpecik
Yağdan baldan küpecik
Yağ olmazsa bal olsun
Ev sahibi sağ olsun.
Ev sahibi evde misin?
Evde değil dağda mısın?
Dağda yılan kışlasın,
Allah bir oğlunuzu bağışlasın
Dişi, dişi sıçan dişi
Vermezseniz çalarım taşı
Ambar altında tazıyım
Molla beyin kızıyım
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
2172 . Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik Örneği” ODÜSOBİAD 13 (2), 2165-2184 Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Atıf
: İSTA
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Çağırın gelin Ahmet Paşa’yı
Gelin edelim Ayşa’yı
Enarından benarından
Baklavanın kenarından
Altı okka pekmez
Sepetim yerden kalkmaz
Al yanaklı yenge,
Merdimandan inde ge, inde ge
Bizim sarı yirmibeşliği al da gel, al da gel
Ulu Caminin Minaresi
Doksan dokuz penceresi
Anam arap, canım arap
Yandı pilav tenceresi
Kapı ardında tırtıl
Yirmi beş ver de kurtul
Kapı ardında tırtıl
Yirmi beş ver de kurtul. (Salün ile kişisel görüşme 05.09.22)
Ateş’in (2015: 36-40) Küpecik geleneğinin köklerini incelediği çalışmasında sözler bakımından 6 farklı
versiyonun (V) daha tespit edildiği görülmektedir. Ateş’in tespit etmiş olduğu (V1, V2, V3, V4, V5, V6)
ve tarafımızdan tespit edilen (V7, V8, V9) Küpecik mânisinin sözlerindeki anlamsal değişimleri
değerlendirmek için mâninin versiyonları aşağıda sunulmuştur.
Tablo 1. Küpecik mânisinin tespit edilmiş versiyonları
V1
Küpecik küpecik
Aldan baldan küpecik
Al olmazsa bal olsun
Ev sahibi sağ olsun
Evde değil damda mısın?
Damda isen çık da gel
Şu paraları al da gel
Aşağı mahalle hamur oldu
Yukarı mahalle çamur oldu
Çok beklettin hanım abla
Ayaklarımız yoruldu
V4
Küpecik küpecik
Aldan baldan küpecik
Yağ olmazsa bal olsun
Ev sahibi sağ olsun
Ev sahibi evde misin?
Evde değil damda mısın?
V2
Küpecik küpecik
Aldan baldan küpecik
Al olmazsa bal olsun
Ev sahibi sağ olsun
Evde değil damda mısın?
Damda yılanlar kışlasın
Dişi dişi yılan dişi
Vermezseniz alırız taşı
Kırarız camı
Al yanaklı teyze
Bal yanaklı teyze
V5
A küpecik küpecik
Yağdan, baldan küpecik
Yağ olmazsa bal olsun
Ev sahibi sağ olsun,
Ev sahibi evde misin?
Evde değil dağda mısın?
V3
Küpecik küpecik
Aldan baldan küpecik
Al olmazsa bal olsun
Ev sahibi sağ olsun
Dağda yılanlar kışlasın
Allah biricik evladını bağışlasın
V6
Hey! Küpecik, küpecik,
Aldan baldan küpecik,
Al olmazsa bal olsun,
Ev sahibi sağ olsun.
Ev sahibi evde misin?
Evde değil dağda mısın?
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
2173
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Dağda yılan kışlasın kışlasın
Dişi dişi sıçan dişi
Vermezseniz çalarım taşı
Ambar altında tazıyım tazıyım
Ben annemin biricik kızıyım
Al yanaklı yenge yenge
Merdivenden in de gel, in de
gel
Bizim sarı beşlikleri al da gel al
da gel
Kapı altından tırtıl
Beşliği ver de kurtul
Dağda yılanlar
kışlasın(kovalasın)
Allah Ali’nizi bağışlasın
Dişi dişi yılan dişi
Vermezseniz çalarım taşı
Ambar altında tazıyım
Molla beyin kızıyım
Enarından, kenarından
Altı okka pekmez
Sepetim yerden düşmez
Al duvaklı yenge
Sarı yirmi beşliği al da gel,
Al da gel, al da gel
V7
V8
Hey! Küpecik, küpecik
Yağdan baldan küpecik
Yağ olmazsa bal olsun
Ev sahibi sağ olsun
Ev sahibi evde misin?
Evde değil dağda mısın?
Dağda yılanlar kışlasın,
Allah biricik çocuğunuzu
bağışlasın
Dişi, dişi sıçan dişi
Vermezseniz çalarım taşı
Ambar altında tazıyım
Molla beyin kızıyım
Enarından menarından
Baklavanın kenarından
Altı okka pekmez,
Sepetim yerden kalkmaz
Al yanaklı yenge,
Merdivenden in de ge, in de ge
Bizim sarı yirmi beşliği al da
ge, al da ge
Hey! Küpecik, küpecik
Yağdan baldan küpecik
Yağ olmazsa bal olsun
Ev sahibi sağ olsun.
Ev sahibi evde misin?
Evde değil dağda mısın?
Dağda yılan kışlasın,
Allah bir oğlunuzu bağışlasın
Dişi, dişi sıçan dişi
Vermezseniz çalarım taşı
Ambar altında tazıyım
Molla beyin kızıyım
Çağırın gelin Ahmet Paşa’yı
Gelin edelim Ayşa’yı
Enarından benarından
Baklavanın kenarından
Altı okka pekmez
Sepetim yerden kalkmaz
Al yanaklı yenge,
Merdimandan inde ge, inde ge
Bizim sarı yirmibeşliği al da
gel, al da gel
Ulu Caminin Minaresi
Doksan dokuz penceresi
Anam arap, canım arap
Yandı pilav tenceresi
Kapı ardında tırtıl
Yirmi beş ver de kurtul
Dağda yılan kışlasın,
Allah biricik çocuğunuzu
bağışlasın.
Dişi dişi sıçan dişi
Vermezseniz çalarım taşı!
Ambar altında tazıyım
Molla Bey’in kızıyım.
Çağırın gelsin Ahmet Paşa’yı,
Gelin edelim Ayşa’yı.
Altı okka pekmez,
Sepetim yerden kalkmaz.
Enarından menarından,
Baklavanın kenarından
Al yanaklı yenge,
Merdivenden in de gel, in de
gel,
Sarı yirmi beşliği al da gel, al
da gel.
Ulu Cami’nin minaresi,
Doksan dokuz penceresi,
Anam Arap, canım Arap,
Yandı pilav tenceresi
Kapı altında tırtıl,
Yirmi beş ver de kurtul
V9
Hey! Küpecik, küpecik
Yağdan baldan küpecik
Yağ olmazsa bal olsun
Ev sahibi sağ olsun.
Ev sahibi evde misin?
Evde değil dağda mısın?
Dağda yılanlar kışlasın,
Allah bir oğlunuzu bağışlasın
Dişi, dişi sıçan dişi
Vermezseniz çalarım taşı
Ambar altında tazıyım
Molla Beyin kızıyım
Çağırın gelin Ahmet Paşa’yı
Gelin edelim Ayşa’yı
Enarından menarından
Baklavanın kenarından
Altı okka pekmez
Sepetim yerden kalkmaz
Al yanaklı yenge,
Merdivenden inde ge, inde ge
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
2174 . Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik Örneği” ODÜSOBİAD 13 (2), 2165-2184 Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Atıf
: İSTA
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Küpecik mânisinin her mânide olduğu gibi sözler ve ezgi bakımından yörenin farklı mahallelerinde dahi
birbirinden farklı olarak söylenmesi alışılmış bir durumdur. Özellikle Küpecik mânisinin uzun olması
mâni sözlerinin büyük ölçüde eksilmesine ve yer yer belirli sözlerin alınarak birbirine eklenmesine
sebep olmuştur. Bu durum mâninin orijinalinin korunmasında büyük bir engel olup mâninin sözlerinde
ve doğal olarak ezgisinde büyük ayrılıklara neden olmaktadır. Araştırmamız bulgularına ve kaynak
kişilerin yaşlarına, kent kültürüne yakınlıklarına, gelenekler hakkındaki bilgilerine ve geleneğin
amaçlarına bakıldığında V6, V7, V8, V9 versiyonlarının mâninin özüne daha uygun oldukları
yorumlanabilir. Bu dört versiyonun anlam bütünlüğü bakımından da daha doğru ve mantığa yatkın
oldukları düşünülmektedir. V1, V2, V3 versiyonlarının mâninin esas sözlerinden parçalar olabileceği
değerlendirilmektedir. Ayrıca ilk üç versiyonun, geleneğin esas amacını oluşturan para, şeker ve
benzerlerini istemeye yönelik sözler ifade etmediği görülmektedir. V9 versiyonu tarafımızca,
eklenmeler ve eksilmelerden arınmış olarak ezgili hali ile bu çalışma bünyesinde incelenmiştir. Mâni
tanımlamaları arasında yukarıda kısaca değinilen ve Gazimihal’in de belirtmiş olduğu gibi belirli
nidalarla başlayan mâniler özellikle Ramazan mânilerinde sıkça görülür. ‘Hey’, ‘aman’, ‘amani’ gibi
nidalarla başlayan mâniler Ramazan mânilerine daha uygundur. Tabloda V1, V2, V3, V4
versiyonlarındaki mânilerde böyle bir durum görülmezken V5 versiyonu ‘a küpecik’ sözleri ile
başlamakta V6, V7, V8, V9 versiyonları ise ‘hey küpecik’ nidasıyla başlamaktadır. Bu durum da Küpecik
mânisinin son dört versiyonunun orjinale daha uygun olabileceği görüşünü desteklemektedir. Mâni
içerisinde kapıyı açıp bir şeyler vermesi beklenen kadının ‘yenge’, ‘teyze’, hanım abla’ gibi değişimlere
uğradığı; mâni içerisinde ‘yılan’, ‘sıçan’ gibi hayvan isimlerinin yer yer değiştirildiği ve sıfatlarda
birbirinden oldukça farklı sözlerin söylendiği görülmektedir.
Birçok mâninin sözleri, içinde
bulunulan mevsim koşullarına göre küçük değişikliklerle
söylenebilmektedir. Örneğin; Ramazan, kış ayına rastlamışsa mâni sözlerinde ‘kar’, bahar ya da yaz
ayına rastlamışsa ‘gün/güneş’ gibi değişikliklerle söylenebilir. Mâni içerisinde geçen meyve sebze adları
da mevsimlere göre değiştirilerek söylenebilir. “Edalı bir şekilde okunan ramazan mânileri, sekiz heceli
dörtlüklerden oluşurlar ve dörtlükler arası anlam bütünlüğü sağlanırdı. Ramazan ayı, kameri takvime
göre hesaplandığından devamlı aynı mevsimde yaşanmaz, bunun için de mâniler mevsimin durumuna
göre değişirdi” (Bezci, 2018: 101). Küpecik mânisinde de zamana, mekâna ve kapısının önünde durulan
kişinin özelliklerine göre farklı sözlerin söylenmesi, beklenen bir durumdur. Ancak sözlerdeki
eksilmeler, erimeler, yozlaşmalar geleneksel kültürümüzün devamlılığının sağlanması yolunda büyük
engellerdir. Bu eksiklikler sadece mâni sözlerinin kaybına değil aynı zamanda geleneksel motiflerin,
yöresel ağızların, kültüre özgü kavramların, ezgisel ve ritimsel ögelerin de kaybolmasına neden olur.
Mâniler; sözlerinde görülen değişikliklerin yanında ezgilerinde de farklılaşmalar yaşarlar. Mânilerin
ezgileri de sözleri kadar önemli bir unsurdur. Mâni ezgileri tıpkı yöre türkülerinde olduğu gibi, ait
olduğu yörenin tınısal, ezgisel ve ritimsel özelliklerini yansıtır. Mâniler kendilerine has ezgilere
sahiptirler. “Bunun yanında mâniler aşıklar tarafından özel makamlarla da söylenir” (Elçin, 1981: 278).
Söylenen mâniler, içinde bulunulan duruma göre sakin, neşeli, hareketli ya da yavaş ezgilerle söylenir.
Yas içeren bir ortamda hareketli mânilerin söylenmesi ya da ritmik ezgilerle mânilerin okunması hoş
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
2175
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
karşılanmaz. “Mâniler çoğunlukla çalgısız söylenir. Bazen darbuka, tepsi, teneke eşliğinde bazen de
zılgıt ve alkış eşliğinde söylenir” (Artun, 2006: 4). Ramazan mânilerinin ise davul ile birlikte söylenmesi
beklenir.
Kulaktan kulağa yayılma neticesinde ezgisel bakımdan farklılıklar gösteren mânilerin aynı yörede dahi
ezgi ve sözler yönünden farklılıklar içerdikleri görülmektedir. Bu çalışmayı gerekli kılan esas unsur;
zamana, mekâna ve yörelere göre değişiklik gösteren geleneklerin uygulanması esnasında geleneği,
özünden uzaklaştırmadan, yozlaştırmadan, temel amacına ve uygulanışına mümkün olduğunca sadık
kalınarak yaşatmaya çalışmanın vurgulanması ve bu amaca yönelik sözel ve ezgisel yazılı kayıt
oluşturulmasıdır.
Ekici bu konuyu şu şekilde açıklar: “Geleneğin içinde yenilemeye, güncellemeye veya değişiklik
yapmaya ve böylece geleneği sürekli kılmaya izin veren bir öz vardır. Bu öz kaybolmadığı sürece
her gelenek değişerek gelişir. Ancak, geleneği oluşturan öz kaybolduğunda, gelenek kaybolur.
Burada önemli olan devlet dediğimiz kurumsal yapı ve de üretim ve tüketim alışkanlıklarında
kendi ihtiyaçlarımızı doğru belirleyip, doğru yönlendirmeyi yapmak ve bu suretle kendi doğal
akışı içinde her geleneğin devamlı olmasını sağlayacak güncellemelere izin veren zemini
hazırlamaktır. Kısacası; var olan geleneklerle eskileri uyumlu kılarak kültürel devamlılığı
sağlamaktır” (2008: 38).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında sözler açısından ve dolayısıyla ezgisel olarak büyük değişimlere
uğrayan Küpecik mânisinin notaya alınarak sözler ile birleştirilmesi, yukarıda sözü edilen kaybolmayı
engellemeye ve yazılı kayıt oluşturmaya yönelik bir adımdır. Küpecik mânisinin ulaşılabilen otantik
kaynaklardan derleyerek ve notaya aktararak yazınsal kalıcılığını sağlamaya çalıştığımız (V9) notası ve
sözleri aşağıda sunulmuştur.
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
2176 . Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik Örneği” ODÜSOBİAD 13 (2), 2165-2184 Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Atıf
: İSTA
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
10.48146/odusobiad.1192820
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
ODÜ
Sosyal BilimlerÖnemi:
Araştırmaları
DergisiKüpecik
/ ISSN: 1309-9302
∙ 2177Doi:
Yaşatılmasının
Kütahya
Örneği” / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad
ODÜSOBİAD 13 (2), ????-????,
10.48146/odusobiad.1192820
Küpecik
Hey! Küpecik, küpecik
Dağda yılanlar kışlasın,
Enarından menarından
Yağdan baldan küpecik
Allah bir oğlunuzu bağışlasın
Baklavanın kenarından
Yağ olmazsa bal olsun
Dişi, dişi sıçan dişi
Altı okka pekmez
Ev sahibi sağ olsun.
Vermezseniz çalarım taşı
Sepetim yerden kalkmaz
Ev sahibi evde misin?
Ambar altında tazıyım
Al yanaklı yenge,
Evde değil dağda mısın?
Molla Beyin kızıyım
Merdivenden inde ge, inde ge
Çağırın gelin Ahmet Paşa’yı
Gelin edelim Ayşa’yı
Mâni temelde 5/8’lik ölçü sayısından oluşmuş, neva makamı dizisindedir ve dizinin güçlüsünde
bitirilmiştir. Çalışmaya konu olan Küpecik Manisinin makamı olan Neva makam dizisi; yerinde bir
Uşşak dörtlüsüne Neva perdesinde bir Rast beşlisi eklenerek oluşur. İnici- Çıkıcı seyirde özellik gösteren
Neva makam dizisinde Durak, Dügah perdesi; Güçlüsü, Neva; Yeden, Rast perdesidir. Geleneksel halk
müziğinde, atışmalarda olduğu gibi makam dizisinin güçlüsünde bitirilen örnekler görülebilmektedir.
Serbest nazımlı ve yer yer kendi içerisinde kafiyelidir. Ramazan mânilerinin genel ağdalı okunuşundan
uzak, tekerleme tarzında söylenmektedir. Düzenli ritmi değiştiren uzatmalar, hangi evin kapısında
durulduysa o evin kızının/ oğlunun isimleri; bilinmiyorsa “çocuğunu” kelimesi ile söylenmesi ritimsel
aksatmalar oluşturmaktadır. Mânide sık sık ölçü sayısı değişikliği görülmektedir. Bu nedenle mâniye,
düzensiz ölçülü denilebilir. Mâninin ikinci bölümünün; birinci bölümdeki temel ölçü sayısından (5/8)
farklılaşarak (4/4) daha hızlı söylendiği ve sürekli tekrar eden bir ezgisel motif ile sıralı sözlerin ağırlık
kazandığı görülür.
Düzensiz ölçülü mâniler, düzenli ölçülü mânilere göre daha seyrek görülür. Akılda kalıcılığı daha
yüksek olan düzenli ölçülü mâniler usul kalıplarına uygun düşmeleri, insanın doğasında düzenli ritmin
var olması ve geleneksel müzik anlayışına yatkın olması nedeniyle daha fazla üretilmekte ve
arşivlenmektedir. Bu bağlamda Küpecik mânisinin sık sık ölçü sayısı değişiklikleri ve yer yer düzensiz
ölçüye kayması her iki durum için de örnek teşkil edebilir.
Küpecik mânisinin günümüz yerel okuyuşunda ise 5/8’lik ölçü sayısına daha bağlı bir okuyuş ile kısaca
mâninin ilk sözlerinin kısaca okunup bitirildiği görülmektedir. Bu durum mâninin büyük bir
bölümünün hiç dile getirilmeyişini doğurmaktadır. Diğer bir okuma şeklinde ise mâninin ezgisinden
tamamen uzak, sadece sözlerin söylendiği otonom bir söyleyiş tarzı görülür. Mâninin müziğinin
tamamen yok olduğu bu söyleyişte, özellikle çocukların mâni sözlerini bilmedikleri, sözleri bilen bir
çocukla birlikte evlerin kapılarını gezdikleri görülür.
Durul’a göre; ezgilenmiş mânilerde düz mâniye göre, düzensiz mâni sayısının az oluşu düz mâninin
ezgilenme sırasında daha kullanışlı olduğundan ileri gelmiştir. Bazen bir sözlü müzik eserini usûle
oturtabilmek için edebi yapısında da dengeye ihtiyaç duyulur. Bir müzisyen düzensiz bir mâniyi de
pekâlâ istediği ritme ve dengeye oturtabilir. Fakat nota, solfej ve konservatuar eğitimi görmeyen
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
2178 . Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik Örneği” ODÜSOBİAD 13 (2), 2165-2184 Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Atıf
: İSTA
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
ozanlarımız düzenli mânileri daha çok kullanarak birbirinden farklı sayısız melodiler üretmişlerdir.
Ancak bu düşüncenin geleneksel ozanlık anlayışıyla da irtibatı vardır (1991: 14). Küpecik mânisinde
görülen belli bir yerden sonraki serbest ritmin de bu anlayıştan geldiği ve mâninin ilerleyen sözlerinde
mahallelere göre değişen sözler, kapısı çalınan kişinin çocuğunun cinsiyetine (oğlunuz/kızınız) ve adına
göre değiştirilen sözler eklenen cümleler mâninin ilerleyen bölümlerinde serbest bir söyleyişe
geçilmesini sağlamıştır. Mâninin sık yoğunlukta farklılık gösteren sözleri bu sebepten kaynaklıdır.
Uygun’un (2010: 117) yapmış olduğu çalışmada yer vermiş olduğu Kütahya iline ait iki ilahi ve ilk kez
notaya alınmış olduğunu belirttiği Küpecik mânisi de, mâni hakkında yapılmış olan çalışmalar
arasındadır.
Edinmiş olduğumuz otantik kayıtlarda söz konusu notadan oldukça farklı ezgisel
hareketlilik, makam dizisi ve ölçü sayısı tespit etmiş olduğumuz için ezginin bu versiyonunun da kayıt
altına alınmış olması, mâninin yaşatılması ve korunması adına bir diğer katkıdır.
Küpecik geleneğinin günümüzdeki durumu
Günümüz koşullarının getirmiş olduğu yaşam tarzı, pek çok gelenekte olduğu gibi Küpecik ve benzeri
geleneklerde de etkisini göstermiştir. Yapmış olduğumuz araştırmalar esnasında sözünü ettiğimiz
geleneğin uygulanışında çocukların sadece “şivliliiiik” diyerek ya da “küpeciiiiiik” şeklinde bağırarak
kapıda bekledikleri görülmüştür. Görgülü (2018: 74) bu konuyu şöyle ifade etmiştir. “Günümüzde eskisi
kadar mâniler çok söylenmemekte çocuklar hep bir ağızdan “Şivliliiiiiik” diye bağırıp zilleri
çalmaktadırlar.” Güler (kişisel görüşme, 05.09.2022), Küpecik mânisinde de aynı durumun yaşandığını
ifade etmiştir. Hatta son on yıldır Küpeciğe çıkan çocuk sayısının da giderek azaldığını, şehir
merkezindeki yerleşim yerlerinde yok denilecek kadar kaybolduğunu belirtmiştir.
Geleneğin genç anne babalar ile birlikte yapıldığı uygulamalarda ise mânilerin çok kısa bir bölümünün
bilindiği;
mâninin,
ezgiye
yer
verilmeden
tekerleme
gibi
sadece
sözlerinin
söylendiği
gözlemlenmektedir. Özellikle Küpecik mânisinde, mâninin sözlerinin uzunluğu nedeniyle ezgiden ve
sözlerden tamamen çıkıldığı, genç nesil tarafından mâninin kısaca birkaç sözünün ezgisiz olarak
bilindiği görülmüştür.
Salün; asırlardır söylenen bu geleneğin günümüz çocuklarında görülmediğini bu durumun teknoloji ile
yoğun olarak iç içe olan, apartmanlarda yaşayan yeni neslin kültürden ve gelenekten uzak kaldıklarını,
bu nedenle civar çocuklardan duydukları mâninin “küpecik küpecik yağdan baldan küpecik” gibi birkaç
sözünü söyleyerek dolaştıklarını, mahalleden mâniyi en çok bilen çocuğun öne geçip bildiği kadarını
söylediği diğer çocukların ise yürüyerek eşlik ettiklerini belirtmiştir. Bu geleneğin Kütahya’nın yerli
halkının yaşadığı mahallelerde kalmış olduğunu, apartman ve sitelerde bu geleneklerin kalmadığını
belirtmiştir. Bu yozlaşmanın asıl sebebini, geleneği devam ettirmeyen ve çocuklarına mâniyi
öğretmeyen ebeveynlere, öğretmenlere bağlamıştır. Popüler kültüre ait her unsuru kolayca öğrenebilen
neslin geleneksel unsurları öğrenmeye böylesine istekli olmadıklarını ifade eden Salün, kendisinin de
yöreye ait her tür kültürel değeri ortaya çıkarıp ulusal yayın organlarında, medya araçlarında tanıtmaya
ve yaşatmaya çalıştığını belirtmektedir (kişisel görüşme, 05.09.2022).
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
2179
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Güler, yapmış olduğumuz görüşmede, kapıya gelen çocukların ‘küpecik’ diyerek seslenip şeker ya da
para topladıklarını, bazı mahallelerde küpeciğe çıkan çocuklara “Mâniye devam edin, söyleyin”
denildiğinde ise mâniyi bilmediklerini ifade ettiklerini belirtmiştir. Son 10 yıldır şehir merkezinde bu
durumun bile kalmamış olduğunu söyleyen Güler, Kütahya’da Rufailer, Mevleviler gibi dini değerleri
yaşatmaya çalışan bazı ailelerin, çocuklarına hem musikiyi hem de özellikle gelenekleri öğretmek için
Küpecik geleneğini ve mâniyi öğrettiklerini, bu grupların oruç ve diğer ibadetleri de çocuklarına
aşılamakta özen gösterdiklerini belirtmiştir. Bu kişilerin sayılarının sınırlı olduğunu ve durumun şehrin
genel halkında görülmediğini, mâninin çocuklar tarafından bilinmediğini yetişkinlerin ise mâninin ilk
satırlarını bildiğini belirtmektedir (kişisel görüşme, 05.09.2022).
Bazı şehirlerde bu tür gelenekler, belediyelerin Ramazan etkinlikleri çerçevesinde uygulanmaya
çalışılmaktadır. Geleneğin özünün anlatılmaya ve yaşatılmaya çalışılması sevindirici olmakla birlikte;
evlerinden çıkmaya istekli olmayan genç kesimin söz konusu uygulamalardan habersiz kalmaları ve bu
tür etkinliklerle ilgilenmek istememeleri geleneğin yozlaşmasında ve kaybolmasında büyük etkenlerden
biridir.
TRT kurumunun ezgili mânileri toplama ve kayıt alma konusunda önemli bir repertuvar çalışması olsa
da ülkemizin birçok mânisinin kaybolup gittiği; özellikle ezgili mânilerin sadece söze dönüşmüş olarak
kaldığı ya da tamamen unutulduğu bir gerçektir.
Sonuç ve Öneriler
Mâniler, içinde bulunulan zaman ve mekâna göre yakılmış Türk toplumunun nükteli, kıvrak zekâsını
ve edebi gücünü yansıtan anlatımlarla, asırlardır kültürün içerisinde var olan dizelerdir. Kendine özgü
söyleniş şekli ile gelenekselleşmiş ve günümüze değişerek, gelişerek ya da eksilerek gelmiştir. Son
yıllarda mâni söyleme geleneği eskiye oranla güncelliğini yitirmiş olsa da derlenmiş ve halen varlığını
koruyabilen binlerce mâni kültürümüzün zenginliğini yansıtan önemli belgeler olarak yer almaktadır.
Ülkemizin farklı şehirlerinde Küpecik geleneği ile benzer amaçlara sahip olup yukarıda kısaca tanıtılmış
olan Şivlilik, Helasa, Saya gezmesi gibi geleneklerin birçoğunun, çocuklar için yalnızca şeker ve para
toplamaya yönelik olarak yapılan etkinliklere dönüşmekte olduğu tespit edilmiştir. Geleneğin
uygulanışında yukarıda anlatılmış olan ritüellerin arasından birçok ögenin günümüzde yapılmadığı,
çocukların mânileri bilmediği, büyükler tarafından geleneğin amacının ve aşamalarının çocuklara
yeterince anlatılmadığı gözlemlenmektedir.
Bu eksilmeye örnekler şöyle verilebilir: 1. Gelenekler içerisinde önemli bir yeri olan davul çalgısının ve
davulcunun artık eşlik etmemesi, 2. Çocuklar tarafından toplanan yiyecek, para ve benzerlerinin eşit bir
şekilde paylaşılması önem teşkil ederken günümüzde herhangi bir paylaşımın yapılmaması, 3.
Geleneğin nasıl başladığının, adının, köklerinin nereye dayandığının ve anlamının dahi bu geleneği
uygulayan çocuklar tarafından bilinmeden yapılıyor olması, 4. Geleneğe adını veren mânilerin
ezgilerinin ve sözlerinin çocuklar tarafından bilinmeden ve söylenmeden kapı kapı dolaşılmasıdır.
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
2180 . Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik Örneği” ODÜSOBİAD 13 (2), 2165-2184 Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Atıf
: İSTA
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Söz konusu eksilmeyi gözler önüne sermek, gelenek içerisindeki önemli unsurları yazılı kayıt altına
alarak argümanların korunmasını sağlamak amacını taşıyan bu araştırmanın, Küpecik mânisinin
ulaşılabilen en güvenilir kaynaklardan derlenerek notaya alınmasının, geleneğin kalıcılığının
sağlanması adına da bir katkı olduğu düşünülmektedir.
Küpecik mânisinin genel bir değerlendirmesi yapıldığında Anadolu mâni yapısına uygun bir mâni
karakterinde olduğu, 5/8’ lik ölçü sayısı temel olmakla birlikte ölçü, mısra, hece sayısı ve kafiye
düzeninin olmadığı görülmektedir. Konu bütünlüğü sağlamamakla birlikte ev sahibini çağıran ve
kendilerine bir şeyler vermesini dile getiren sözlere sahiptir.
Geleneğin Kütahya şehir merkezinde görülmeyecek derecede azaldığı, merkez dışındaki bölgelerde ise
mâniyi bilen bir çocuk eşliğinde diğer çocukların sadece kapıda bekledikleri, yetişkinlerin de büyük bir
kısmının mâniyi bilmedikleri ya da ilk mısralarını bildikleri, belirli dernek ya da dini gruplarda geleneği
sürdürme çabalarının görüldüğü ancak genel olarak geleneğin köklerinin, yapılış amacının bilinmediği
sonuçlarına ulaşılmıştır.
Belediyelerin, belirli kurum/derneklerin ve bazı okulların, şehirlerde geleneklerin tespit edilmesine,
uygulanmasına ve yaşatılmasına yönelik çalışmaları olmakla beraber bu çabaların nüfusun geneline
yansımadığı
görülmektedir.
Kuşaktan
kuşağa
aktarılarak
günümüze
kadar
gelmiş
olan
geleneklerimizin, günümüzde kesintiye uğramadan mümkün olduğunca özüne bağlı kalınarak
yaşatılması, korunması, yaygınlaştırılması için özendirici, teşvik edici, yazılı ve görsel kayıtlarla
desteklenen yayın ve etkinliklere daha fazla yer verilmesi önerilmektedir.
Çıkar Çatışması Beyanı
“Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik
Örneği” başlıklı makalem ile ilgili herhangi bir kurum, kuruluş, kişi ile mali çıkar çatışması yoktur.
Kaynakça
Artun E. (2006). Türk Halk Kültüründe Mâni Söyleme Geleneği, Mânilerin İletişim Boyutu ve
İşlevselliği,
Türk
Dünyasında
Mâniler
Sempozyumu,
6-8
Kasım
1-10.
https://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/artun_mani.pdf
Aşık, F. (2019). Osmanlı İstanbul’unda Ramazan Kültürü ve Ramazan Sofraları. Yüksek Lisans Tezi,
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
Ateş, F. (2015).
Kütahya’da Bir Ramazan Geleneği: Küpecik. Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi,
Güz (38), 31-43. https://doi.org/10.17133/tubar.59573
Bezci, G. (2018). Osmanlı Toplumunda Ramazan Kültürü. Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya.
Çatıkkaş, A. (2001). Mâniler (Kilisli Rıfat Bilge), Ankara: MEB Yayınları.
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
2181
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Çetin, O. (2020). Geçmişten Bugüne Ramazan Gelenekleri ve Geleneklerin Yaşatılarak Geleceğe
Aktarılmasına
Dair
Öneriler.
Türk
Ekini
Dergisi,
6,
14-36.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/turkek/issue/55112/753419
Çoruk, A. Ş. (2015). İstanbul Yazıları. İstanbul: Kitabevi Yayınları.
Demirci, E. Ş. (2021). Eski Ramazanlarda Çocuk Oyunları. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 2, 119-138.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/turkded/issue/68426/1067808
Durul, K. M. (1991). Ezgilenmiş Mânilerin Karşılaştırılması. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Ekici, M. (2008). Geleneksel Kültürü Güncellemek Üzerine Bir Değerlendirme. Millî Folklor, 20(80),
33-38. https://www.millifolklor.com/PdfViewer.aspx?Sayi=80&Sayfa=30
Ekici, M. (2002), Ödemiş Yöresi Mânileri Üzerine Bir Değerlendirme, Motif Dergisi, 31, 24-27.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/mahder
Elçin, Ş. (1981). Halk Edebiyatına Giriş. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Erdoğan, E. (2017). Oyun Sözü, Trakya-Batı Trakya (Sayışmacalar, Mâniler, Tekerlemeler). Ankara:
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
Gazimihal, M. R. (1947). Türk Musikisinin Maşeri Değerleri. Emin Cenkmen (Hazırlayan). Musiki
Ansiklopedisi 17, 3.
Gerze Kaymakamlığı Resmi İnternet Sitesi (2022, Ağustos 13). Helesa Geleneği (Sellim).
http://www.gerze.gov.tr/helesa-gelenegi-sellim
Görgülü, D. (2018). Konya’da Aşure, Şivlilik ve Fener Alayı Geleneği. Avrasya Sosyal ve Ekonomi
Araştırmaları
Dergisi,
5(12),
66-82.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/asead/issue/41905/505231
Günhan, A. (2009). Kütahya ve Yöresi Folklorundan Damlalar. Kütahya: Kütahya Belediyesi Yayınları.
Kaplan, M. (1977). Ramazan Edebiyatı. Millî Kültür, 1(7), 33-39.
Ogün haber (2022, Ağustos 13). Çiğdem Gelenekleri Çorum’da Yaşatılıyor. (Haber sitesi)
https://www.ogunhaber.com/amp/genel/cigdem-gelenekleri-corum-da-yasatiliyor 119028h.
html
Onay, A. T. (1996). Türk Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev'i. (Derleyen: Akçağ, C. K.) Ankara: Akçağ
Yayınları.
Salün, M. (2001). Kütahya Gezek Geleneği İle Törelerimiz Oyunlarımız, Kütahya: Ekspress Matbaası.
Uygun, M. N. (2010). Kütahya'da Ramazan Musikisi. Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 3 (5), 108 –
119. https://dergipark.org.tr/tr/pub/mahder/issue/36213/409883
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
2182 . Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik Örneği” ODÜSOBİAD 13 (2), 2165-2184 Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Atıf
: İSTA
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Ülkütaşır, M. Ş. (1969). Eski Ramazan Davulcuları ve Davulcu Mânileri. Türk Folklor Araştırmaları
Dergisi, Aralık, 245(12), 5471-5472.
Extended Abstract
The month of Ramadan, which is a very important and special time period in the Islamic world, is a month in
which different practices are experienced in every part of the society in terms of social assistance, solidarity and
social unity for centuries, as well as intense worship. In order to ensure social rapprochement, the people of the
region came together under their own conditions and created an atmosphere of togetherness and entertainment
that would enrich the month of Ramadan culturally for different segments and age groups. These entertainments
include certain social functions as well as having a pleasant time together.
Entertainment ceremonies in the month of Ramadan have turned into traditions over time and have been tried
to be transferred from generation to generation with regular repetitions. The Ramadan entertainments, which
differ according to the culture of the region, living conditions, population density and climatic conditions, have
been events in which the whole people participate in some places, and in some places a certain segment or age
groups participate.
Changing living conditions, seasonal conditions, technological advances, city life, individual opportunities have
exposed Ramadan entertainments to some changes or disappearances depending on time and place. One of the
indispensable elements of Ramadan entertainment was rhyming speeches and manis that made people laugh.
Manis sung especially at sahur hours were listened carefully and with pleasure.
In the written and unwritten sources of Turkish culture, the Manis, which contain many elements belonging to
the people, carry the structure of the society they were born, the cultural elements, the traces of the past and the
existing, with a unique pronunciation for centuries.
The month of Ramadan, especially when it coincided with the spring and summer months, was much more
common in the past, but today, after the iftar time, the neighborhood children come together and play various
games until the late hours of the night; These are the hours when they make many competitions that are among
the traditional children's games. Again, at these times, there are rituals that are performed under different names
and forms according to the regions, in which only children's traditions are fulfilled. Children's games and
traditions in Mani are also among these entertainments. However, the manis and rhymes sung during the games
are usually given as the name of that game.
The Kupecik tradition, which is the subject of our research, is as follows: Kutahya is a local tradition that is kept
alive by children, mostly in the center of Kutahya, after the 15th of Ramadan in the past, and now from the first
day of Ramadan. After the iftar meal and the tarawih prayer, the children go around their neighbors one by one
and sing the Kupecik mani. In return, households give gifts. Children make one of the oldest Kupecik head. The
Kupecik head also divides the collected gifts among them. They come to the door and sing the mani of Kupecik in
unison.
As in every mani, it is customary to sing the Kupecik mani in terms of words and melody, even in different
neighborhoods of the region. Especially, the fact that the Kupecik mani was long caused the mani words to be
greatly reduced and from time to time certain words were taken and added to each other. This situation is a
major obstacle to the preservation of the original mani and causes great differences in the words of the mani and
naturally in its melody. Considering the findings of our research and the age of the source people, their proximity
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
2183
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Ülkütaşır, M. Ş. (1969). Eski Ramazan Davulcuları ve Davulcu Mânileri. Türk Folklor Araştırmaları
Dergisi, Aralık, 245(12), 5471-5472.
Extended Abstract
The month of Ramadan, which is a very important and special time period in the Islamic world, is a month in
which different practices are experienced in every part of the society in terms of social assistance, solidarity and
social unity for centuries, as well as intense worship. In order to ensure social rapprochement, the people of the
region came together under their own conditions and created an atmosphere of togetherness and entertainment
that would enrich the month of Ramadan culturally for different segments and age groups. These entertainments
include certain social functions as well as having a pleasant time together.
Entertainment ceremonies in the month of Ramadan have turned into traditions over time and have been tried
to be transferred from generation to generation with regular repetitions. The Ramadan entertainments, which
differ according to the culture of the region, living conditions, population density and climatic conditions, have
been events in which the whole people participate in some places, and in some places a certain segment or age
groups participate.
Changing living conditions, seasonal conditions, technological advances, city life, individual opportunities have
exposed Ramadan entertainments to some changes or disappearances depending on time and place. One of the
indispensable elements of Ramadan entertainment was rhyming speeches and manis that made people laugh.
Manis sung especially at sahur hours were listened carefully and with pleasure.
In the written and unwritten sources of Turkish culture, the Manis, which contain many elements belonging to
the people, carry the structure of the society they were born, the cultural elements, the traces of the past and the
existing, with a unique pronunciation for centuries.
The month of Ramadan, especially when it coincided with the spring and summer months, was much more
common in the past, but today, after the iftar time, the neighborhood children come together and play various
games until the late hours of the night; These are the hours when they make many competitions that are among
the traditional children's games. Again, at these times, there are rituals that are performed under different names
and forms according to the regions, in which only children's traditions are fulfilled. Children's games and
traditions in Mani are also among these entertainments. However, the manis and rhymes sung during the games
are usually given as the name of that game.
The Kupecik tradition, which is the subject of our research, is as follows: Kutahya is a local tradition that is kept
alive by children, mostly in the center of Kutahya, after the 15th of Ramadan in the past, and now from the first
day of Ramadan. After the iftar meal and the tarawih prayer, the children go around their neighbors one by one
and sing the Kupecik mani. In return, households give gifts. Children make one of the oldest Kupecik head. The
Kupecik head also divides the collected gifts among them. They come to the door and sing the mani of Kupecik in
unison.
As in every mani, it is customary to sing the Kupecik mani in terms of words and melody, even in different
neighborhoods of the region. Especially, the fact that the Kupecik mani was long caused the mani words to be
greatly reduced and from time to time certain words were taken and added to each other. This situation is a
major obstacle to the preservation of the original mani and causes great differences in the words of the mani and
naturally in its melody. Considering the findings of our research and the age of the source people, their proximity
Atıf / Citation: İSTANBULLU, Seranat. (2023). “Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
2184 . Yaşatılmasının Önemi: Kütahya Küpecik Örneği” ODÜSOBİAD 13 (2), 2165-2184 Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
Atıf
: İSTA
Ramazan Eğlencelerinde Ezgili Mânilerin Korunması ve
Yaşatılmasının
Önemi:
Kütahya
Küpecik
Örneği”
ODÜSOBİAD
13
(2),
????-????,
Doi:
10.48146/odusobiad.1192820
to the city culture, their knowledge about the traditions and the purposes of the tradition, it can be interpreted
that the V6, V7, V8, V9 versions are more suitable for the essence of mania. It is thought that these four versions
are more accurate and logical in terms of meaning integrity. It is considered that the V1, V2, V3 versions may be
parts of the main words of the mania. In addition, it is seen that the first three versions do not express words to
ask for money, sugar and the like, which is the main purpose of the tradition. The V9 version has been examined
by us in this study, with its tune free of additions and deletions. Among the definitions of mani, mani, which was
briefly mentioned above and as Gazimihal also stated, starts with certain chants, especially in Ramadan mani.
Manis that start with shouts such as 'hey', 'aman', 'amani' are more suitable for Ramadan manis. While such a
situation is not seen in the mani in the V1, V2, V3, V4 versions in the table, the V5 version starts with the words 'a
küpecik', while the V6, V7, V8, V9 versions start with the 'hey kupecik' exclamation. This supports the view that
the last four versions of the Kupecik mani may be more suitable for the original. The woman, who is expected to
open the door and give something in mania, undergoes changes such as 'auntie', 'aunt', sister-in-law; It is seen
that animal names such as 'snake' and 'rat' have been replaced in mania and quite different words are said in
adjectives.
The tradition has decreased to a degree that cannot be seen in the city center of Kutahya, in the regions outside
the center, other children are waiting only at the door accompanied by a child who knows the mani, most of the
adults do not know the mani or they know the first verses, and there are efforts to maintain the tradition in
certain associations or religious groups. It has been concluded that the roots and the purpose of its construction
are unknown.