Nisan / April 2024; (61): 263-287
e-ISSN 2458-9071
Doi: 10.21563/sutad.1474196
Araştırma Makalesi / Research Article
Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca
Yazmalar
The Chagatai Manuscripts at the Library of the Uzbek
Zawiya in Jerusalem
Serkan ÇAKMAK *
* Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü
serkancakmak@atauni.edu.tr
ORCID: 0000-0003-0632-5861
Erzurum / TÜRKİYE
* Assoc. Dr., Atatürk University
Faculty of Literature, Department of
Turkish Language and Literature
serkancakmak@atauni.edu.tr
ORCID: 0000-0003-0632-5861
Erzurum /TÜRKİYE
Başvuru/Submitted: 16/01/2023
Kabul/Accepted:
20/03/2024
Öz
Bu çalışmada Kudüs’teki Özbek Tekkesinin kütüphanesinde bulunan Çağatayca el
yazması eserlerin her yönüyle detaylı bir tanıtımının yapılması amaçlanmıştır. Bu
amaca yönelik olarak yazma eserlerin Hill Müzesi ve Yazma Eser Kütüphanesi
tarafından sağlanan dijital görüntüleri kullanılmıştır. Bu görüntülerin sağladığı
bilgiler tekke kütüphanesindeki el yazması eserler için hazırlanan biri basılı diğeri
dijital iki katalogdaki bilgilerle karşılaştırılmıştır. Belirlenen eksiklikler
tamamlanmış ve yanlışlar düzeltilmiştir. Üç ana başlıktan oluşan bu çalışmanın
giriş kısmında Müslümanlar için Kudüs’ü kutsal kılan özelliklerden, bu özellikler
bağlamında tarih boyunca Müslüman derviş ve hacıların mukaddes ziyaret
mekânı olmasından, şehrin Osmanlı idaresinde bulunduğu dönemde İslam
dünyasının her yanından özellikle Orta Asya’dan gelen hacılar ve dervişler için
burada inşa edilen tekke ve zaviyelerden bahsedilmiştir. Geldikleri memleketlerden
çeşitli kültür ürünlerini de Kudüs’e taşıyan ziyaretçilerin uğraklarından biri olan
Özbek Tekkesinin bulunduğu yer, tarihi, hizmetleri ve mimarisi ile tekke
hakkındaki diğer bilgiler ilk başlıkta ele alınmıştır. Farklı İslam beldelerinden
getirilen el yazması eserlerle oluşturulan tekke kütüphanesi ikinci başlık altında
beyan edilmiştir. Kütüphanedeki Çağatayca el yazması eserler ise üçüncü başlıkta
tanıtılmıştır. Çağatayca yazılan metinlerin içerisinde yer aldığı el yazmaları her
yönüyle kapsamlı bir şekilde tavsif edilmiş ve metinlerden çeviri yazı örnekleri
sunulmuştur. Açıklama kısmında yazmayla ilgili dikkat çeken hususlar ve
kataloglardaki eksikler ile yanlışlar dile getirilmiştir.
Anahtar Kelimeler:
Çağatayca, yazmalar, Kudüs, Özbek Tekkesi, Hill Müzesi ve Yazma Eser
Kütüphanesi.
Abstract
This paper intends to elaborately describe the Chaghatai manuscripts at the library
of the Uzbek Zawiya in Jerusalem. The images of the manuscripts digitalized by
the Hill Museum and Manuscript Library are used for this purpose. All the data
based on the photos are compared with the information provided by both the
printed and digital catalogs prepared for the manuscripts. Identified deficiencies
have been completed and errors have been corrected. This paper consists of an
introduction and three main chapters. Aspects making Jerusalem sacred for
Muslims, the fact that Jerusalem has been a holy route for Muslim dervishes and
pilgrims throughout history, and the lodges and quarters built in this city during
the reign of the Ottomans for dervishes and pilgrims who came from around the
Muslim world, particularly Central Asia, are stated in the introduction. The
location, architecture, services, and history of the Uzbek Zawiya, which was one of
264
the destinations of visitors who transported various cultural goods from their
homeland to Jerusalem, are mentioned in the first chapter. The library of the
zawiya, comprised of manuscripts transported here from different Islamic areas, is
expressed in the second chapter. The Chagatai manuscripts at the library are
described in the third chapter. Manuscripts, including Chagatai texts, are
elaborately explained in every way, and transcribed texts taken from samples of
the manuscripts are presented in the last chapter.
Keywords:
Chaghatai, manuscripts, Jerusalem, Uzbek Zawiya, Hill Museum and Manuscript
Library.
Makale Bilgileri
Atıf:
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca
Yazmalar. Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
Etik Kurul Kararı:
Katılımcı Rızası:
Mali Destek:
Çıkar Çatışması:
Telif Hakları:
Etik Kurul Kararından muaftır.
Katılımı yok.
Çalışma için herhangi bir kurum ve projeden mali destek alınmamıştır.
Çalışmada kişiler ve kurumlar arası çıkar çatışması bulunmamaktadır.
Çalışmada kullanılan görsellerle ilgili telif hakkı sahiplerinden gerekli izinler
alınmıştır.
İki dış hakem / Çift taraflı körleme.
Yapıldı – iThenticate.
sutad@selcuk.edu.tr, selcukturkiyat@gmail.com
Bu eser Creative Commons Atıf-GayrıTicari 4.0 Uluslararası (CC BY-NC
4.0) lisansı ile lisanslanmıştır.
Değerlendirme:
Benzerlik Taraması:
Etik Beyan:
Lisans:
Article Information
Citation:
Ethics Committee Approval:
Informed Consent:
Financial Support:
Conflict of Interest:
Copyrights:
Assessment:
Similarity Screening:
Ethical Statement:
License:
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca
Yazmalar. Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
It is exempt from the Ethics Committee Approval.
No participants.
The study received no financial support from any institution or project.
No conflict of interest.
The required permissions have been obtained from the copyright holders for
the images and photos used in the study.
Two external referees / Double blind.
Checked – iThenticate.
selcukturkiyat@gmail.com, fatihnumankb@selcuk.edu.tr
Content of this Journal is licensed under Creative Commons AttributionNonCommercial 4.0 International (CC BY-NC 4.0)
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
265
Giriş
Kudüs ve çevresi, Orta Doğu semitik inanç geleneğinin temsilcisi olan üç büyük
tek tanrılı din (Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam) açısından farklı gerekçelerle 1 kutsal
kabul edilen bir bölgedir. Kudüs her üç dinin de kutsallık atfettiği tapınaklara ve
ziyaret mekanlarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu nedenle şehir ve çevresi söz konusu
dinlere inananların tarih boyunca iktidar mücadelelerine sahne olduğu gibi hacıların
uğrak noktası ve dinî etkinlikler için buluşma zemini durumuna gelmiştir. Kudüs bu
yönüyle önemini daima korumuş ve özellikle hac dönemlerinde farklı dinlerden,
coğrafyalardan, kültürlerden birçok insanı ağırlamıştır.
Yahudiler 2 ve Hristiyanlar 3 için Kudüs haccın hedef menzili iken Müslümanlar hac
ibadetinin farz uğrakları olan Mekke ve Medine yanında, kutsal kabul ettikleri üçüncü
bir mekân olarak, Kudüs’ü yolculukları esnasında sıklıkla ziyaret etmişlerdir.
Kuran’da ismi zikredilen birçok peygamberin yaşadığı bir bölge olması, İslam’ın ilk
kıblesi Mescid-i Aksa’nın burada bulunması ve İsra mucizesinin varış noktası kabul
edilmesi (Harman, 2019, s. 12) gibi birçok husus Kudüs’ü Müslümanların mukaddes
mekanlarından birisi yapmaktadır. Her ne kadar Kuran’da adı geçmese de 21 suredeki
70 kadar ayetin doğrudan veya dolaylı olarak Kudüs’e işaret ettiği düşünülmektedir
(El-Khatib, 2001, s. 35). Bahsedilen durumlar dışında Mescid-i Aksa özelinde Kudüs’ün
kutsallığını vurgulayan bir hadis literatürü de mevcuttur (Harman, 2019, s. 17-19).
Kudüs’ü İslam dini açısından mukaddes kılan yukarıdaki tüm nitelikler etrafında
Müslümanları burada bulunmaya teşvik eden birçok inanç gelişmiştir 4. Daha fazla
sevap kazanmayı ve ahiret azabından kurtulmayı vadeden bu inançlar ile Kudüs’ün
manevi değeri, en çok Müslüman hacıları ve sufileri bu bölgeye çekmiştir. İslam
devletinin ilk yıllarından itibaren Müslümanlar tarafından yönetilen Kudüs ve çevresi
tarihî süreçte İslam dünyasının dört bir yanından gelen Müslüman hacı ve sufileri
ağırlamıştır. Kudüs’ü ziyarete gelen hacıların sayısı ve çeşitliliği yüzyıllar içerisinde
1
2
3
4
Yahudilikte Tanrı’nın krallık için seçtiği şehir, bizzat Rabb’in meskeni ve kıyamete yakın Mesih’in
Yahudi krallığını tekrar kuracağı şehir olduğuna inanılır. Yahudi inancının temel tapınağı olan
Süleyman Mabedi de burada inşa edilmiştir (Harman, 2002, s. 326). Hristiyanlık açısından Kudüs ve
çevresinin önemi ise doğrudan İsa’nın doğduğu, dinini tebliğ ettiği ve çarmıha gerildiği yer olmasıyla
ilgilidir.
Yılda üç kez (Pesah, Şavuot ve Sukkot bayramlarında) her Yahudi erkek kurban sunmak amacıyla
Süleyman Mabedi’nde bulunmakla yükümlüdür (Harman, 2002, s. 326).
İlk dönem Hristiyanları Yahudiler gibi Süleyman Mabedi’ni ziyaret ediyorlardı ancak Kudüs’e yapılan
haccın gelişmesi dinî bir yükümlülükten ziyade Konstantin’in şehrin farklı noktalarında kilise inşa
ettirmesiyle başlamıştır. Bu yapım faaliyeti birçok Hristiyan’ı İsa’nın doğup büyüdüğü yerleri görmeye
teşvik etti. Hristiyanlıkta hac ibadetini yerine getirmek için belirli bir zaman dilimi bulunmadığı gibi
zaman içerisinde Kudüs’ün yanı sıra Anadolu, Avrupa ve hatta Amerika’da yeni hac merkezleri
oluşmuştur (Harman, 1996, s. 384, 385).
Bazıları İslam peygamberine isnat edilen hadislerle de desteklenen bu inançları içeren yazılı bir
literatür de İslam dünyasında oluşturulmuştur. Bu yazılı kaynaklardan biri olan Beytu’n-Nufûs adlı
eserde dile getirilen inançlardan bazıları şunlardır: Kudüs mahşerin gerçekleşeceği yerdir; her kim
Mescid-i Aksa’yı ziyaret ederse günahları bağışlanır, kendisine bin şehit sevabı verilir ve cehennem
ateşinden korunur; Kudüs’te kılınan bir namaz Mekke ve Medine hariç başka bir yerde kılınan
namazdan yüz bin kat daha hayırlıdır; Kudüs’te verilen bir dirhem sadaka cehennem ateşinden
kurtulmaya vesiledir (Matthews, 1932, s. 174).
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
266
artmıştır. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde Hindistan, Tataristan,
Çin sınırları, tüm Orta Asya ülkeleri, Mısır, Nübye, Fas, Afrika’nın doğu kıyıları,
Arabistan, Avrupa ve Asya’daki tüm Türk illeri gibi İslam coğrafyasının her
bucağından kalabalık hacı gruplarının özellikle Nebi Musa bayramı kutlamaları için
Kudüs’e geldiği bilinmektedir (Finn, 1878, s. 223).
Birbirinden çok uzak İslam diyarlarından Hicaz’a uzanan farklı güzergahlardaki
belli merkezlerde çeşitli tarikatların müntesipleri 5 tarafından inşa edilen tekke ve
zaviyeler, hacılara ücretsiz konaklama ve diğer bazı hizmetleri sunmuşlardır. Hac
yolları üzerinde bulunan söz konusu tekke ve zaviyelerin yer aldığı önemli
merkezlerden biri de Kudüs’tür.
Kudüs’e Osmanlı eyaletlerinden, Orta Asya’dan, Hindistan’dan ve Afganistan’dan
gelen hacılar ve sufiler bu şehirde Nakşibendi, Kalenderi, Kadiri ve Çisti 6 (Zarcone,
2012, s. 46) tarikatlarına mensup sufilerin idaresindeki tekke ve zaviyelerde
konaklayabilirlerdi. Sözü edilen anlamda Kudüs’te faaliyet gösteren tekke ve zaviyeler
şunlardır: Özbek Tekkesi (ez-Zaviyatu’n-Nakşibendiyye), Esadiye Zaviyesi (ezZaviyetu’l-Esadiyye), Kadiriye Zaviyesi, Afgan Tekkesi (ez-Zaviyatu’l-Afganiyye),
Hindîler Tekkesi (ez-Zaviyatu’l-Hunûd).
Özellikle Orta Asya’dan Kudüs’e uzanan hac yollarında Nakşibendilerin diğer sufi
tarikatlarına göre daha nüfuzlu olduğu görülür 7 (Zarcone, 2012, s. 47-53). Çoğu
Nakşibendi tarikatına müntesip Orta Asyalı sufilerce idare edilen Özbek tekkeleri, söz
konusu hac güzergahında yer alan tekke ve zaviyeler arasında en yaygınlarıydı.
Nitekim sadece Osmanlı yönetimindeki memleketlerde üçü İstanbul’da olmak üzere
Drama, Edirne, Bursa, Afyon Adana, Antakya, Halep, Şam, Bağdat, Kahire, Kudüs,
Mekke ve Medine gibi merkezlerin her birinde birer Özbek tekkesi bulunmaktaydı 8.
Osmanlı topraklarındaki Özbek tekkeleri, yalnızca Orta Asya’dan gelen sufi ve
hacılara değil aynı zamanda Türkistan’dan taşınan kültür varlıklarına da zaman
zaman ev sahipliği yapmıştır. Bünyesinde bulunan kütüphanedeki Doğu Türkçesi el
yazmaları günümüze kadar ulaşan Kudüs Özbek Tekkesi de bunlardan biridir.
Kudüs’teki Özbek Tekesinin kütüphanesinde bulunan tüm el yazması eserlerin
bugüne kadar yalnızca Arapça bir kataloğu hazırlanmıştır. Söz konusu kütüphanedeki
Türkçe el yazması eserlerin tanıtıldığı herhangi bir Türkçe yayın bulunmadığı gibi
Arapça hazırlanan katalogda da bazı eserlere yer verilmemiş ve bazıları hakkında ise
eksik ya da yanlış bilgiler sunulmuştur. Öte yandan tekkenin kütüphanesinde bulunan
el yazması eserlerin tamamı 2011-2015 yılları arasında Hill Müzesi ve El Yazmaları
5
6
7
8
Özellikle on dokuz ve yirminci yüzyıllarda genel olarak Filistin bölgesinde faaliyet gösteren sufi
teşkilatları hakkında bilgi almak için bk. (Jong, 1983).
Bu tarikatlara ait tekke ve zaviyelerin yanı sıra Kudüs’te bir de Mevlevihane bulunduğu biliniyorsa da
bu Mevlevihane’de hacıların konakladığına dair herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Kudüs’teki
Mevlevihane hakkında daha fazla bilgi almak için bk. (Tütüncü, 2006, s. 699-700; Tütüncü, 2007, s. 675).
Orta Asyalı Nakşibendilerin tarih boyunca hac yollarındaki varlık ve faaliyetleri hakkında detaylı bilgi
almak için bk.(Algar, 2012).
Osmanlı Devleti’nin yönetimi altındaki topraklarda bulunan Özbek tekkeleri hakkında toplu bilgi için
bk. (Alkan, 2019).
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
267
Kütüphanesi tarafından dijitalleştirilmiş ve yeniden kataloglanmıştır. Gerek Türkçe bir
yayınla şimdiye kadar tantılmamış olması gerek Arapça hazırlanan katalogdaki eksik
ve yanlışlıklar gerekse yakın zamanda dijitalleştirilerek yeniden tasnif edilmiş olması
nedeniyle Kudüs Özbek Tekkesi kütüphanesindeki Osmanlı ve Doğu Türkçesi
yazmaları bu çalışmaya konu edilmiştir. Çalışmanın temel amacı bu el yazması eserler
hakkında detaylı bilgiler sunmaktır. Bu amaca yönelik olarak öncelikle Kudüs’teki
Özbek Tekkesi hakkında birtakım bilgiler verilecektir.
Kudüs Özbek Tekkesi
Eski Kudüs şehrinde Sion Kız Kardeşler Manastırı (Soeurs De Sion Convent)
karşısındaki Çile Sokağı (Via Dolorosa) üzerinde güneye ayrılan ara yolun sonunda
(Arnon, 1992, s. 24), bu yol ile Mescid-i Aksa’nın kapılarından biri olan Gavanime
Kapısı’na giden yolun kesiştiği noktada (Barakat, 2003, s. 1), Ecce Homo Kemeri’nin
(Hadrian Takı) hemen altında (Tütüncü, 2006, s. 142) yer alan Özbek Tekkesi;
Nakşibendi Zaviyesi (ez-Zaviyatu’n-Nakşebendiyye), Özbek Zaviyesi (ez-Zaviyatu’lUzbekiyye) ve Buhari Zaviyesi (ez-Zaviyetu’l-Buhârîyye) (Zarcone, 2012, s. 66) gibi
adlarla da bilinir (Algar, 2012, s. 49).
Bir zamanlar bir mescit ve dört derviş hücresinden oluşan tekkenin mimarisi
zaman içerisinde değişmiştir. 1983’te dört derviş hücresi ile bir oda yıkılmış yalnızca
Muhammed Salih’in mezarı üzerindeki kubbe ile mescit ayakta kalmıştır (Zarcone,
2012, s. 68). Tekke bugün dikdörtgen biçimli mescit ile sonradan eklenen bölümler ve
mağazadan oluşmaktadır. Bunlara ek olarak müştemilatın güneybatısında kalan küçük
bir bahçe de vardır 9. Bu bahçede Şeyh Muhammed Salih el-Özbekî, Şeyh Hasan bin
Muhammed el-Özbekî ve Şeyh Muhammed Yakub el-Buharî gibi Buharî ailesinden
şeyhler ve alimlerin mezarlarının yer aldığı bir hazire bulunur (Barakat, 2003, s. 1).
Osmanlı sicil defterinde Mehmed Paşa’nın damadı Kapıcıbaşı Sufi Osman Ağa ibn
Abdulmuin’in 1024 yılının Şevval ayında (1615 yılı Ekim ya da Kasım ayı) Kudüs’te
Nakşibendi zaviyesi inşa ettirdiği ve buraya büyük miktarda taşınmaz ve para
vakfettiği bilgisi bulunur (Tütüncü, 2007, s. 675). Bu bilgi, Tekke’nin Osmân Bey bin
Abdulmuîn adlı İstanbullu bir sufi tarafından kurulduğunu açıkça göstermektedir.
Tekke, daha sonraki dönemlerde Orta Asya ile ilişkisi bulunan dervişlerin yönetimine
girmiştir. Tekkenin kurucusu Osman Bey’in Buharalı olduğunu ileri süren son
dönemlerdeki iddialar 10 yanlıştır. (Algar, 2012, s. 49).
9
10
Tekkenin mimarisi hakkında burada ifade edilenlerin yanı sıra daha detaylı bilgi almak için bk.
(Natseh, 2000, s. 904-911).
De Jong Kudüs’teki ilk Nakşibendi zaviyesinin on yedinci yüzyıl başlarında Osman el-Buharî adlı bir
sufi tarafından kurulduğunu ifade eder (Jong, 1983, s. 167). Benzeri iddiaları tekkenin 2010 yılında ölen
son şeyhi Abdulaziz Buhari (Feldinger, 2010) ve oğlu İzadeni Abdulaziz Musa Buhari’nin (Gangat,
2017) ifadelerinde de görmek mümkündür. Kendileriyle yapılan görüşmelerde Şeyh Abdulaziz ve oğlu
atalarının 1616 yılında sufî öğretileri anlatmak üzere Buhara’dan Kudüs’e geldiğini dile getirmişlerdir
(Gangat, 2017)
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
268
Tekkenin Özbek kimliğini kazanması ve Nakşibendi tekkesi olarak bilinmesi
süreci, 1731’de vefat eden 11 Şeyh Muhammed Salih el-Özbekî ile başlamıştır. On
sekizinci yüzyıl ortalarında tekkeyi idare eden, genişletip geliştiren Şeyh Muhammed
Salih ölünce dönemin Kudüs valisi Ağa Pervanezade onun mezarı üzerine bir kubbe
inşa edilmesini emretmiştir (Zarcone, 2012, s. 66).
Tekkenin Şeyh Muhammed Salih ile başlayan Orta Asya ve Nakşibendi tarikatı
ilişkileri yirminci yüzyıla kadar gelişerek devam etmiştir. Bu ilişkiler çerçevesinde
tekke, başta Orta Asyalı Nakşibendi dervişleri olmak üzere Anadolu, Çin, Hindistan ve
hatta Güney Afrika gibi farklı İslam beldelerinden birçok ziyaretçiyi ağırlamıştır.
Dervişler, hacılar ve diğer ziyaretçilere tekkede ücretsiz konaklamanın yanı sıra bir
miktar da yiyecek verilmiştir. Tekke kütüphanesinde bulunan iki defter ziyaretçilerin
çeşitliliği ve aldıkları hizmetler hakkında detaylı bilgiler içermektedir. Bu defterlerden
birincisi 1911-1956 yılları arasında hepsi Nakşibendi tarikatına mensup dervişlerce
yazılan kayıtları içerirken (Zarcone, 2012, s. 85-95, 132-184) ikinci defter 1909-1933
yılları arasında tutulan ziyaretçi defteridir (Zarcone, 2012, s. 95-108).
Son dönemlerde Buhari soyundan gelen şeyhler tarafından idare edilen tekkenin
yukarıda bahsedilen işleyişi, Şeyh Musa Buhari (1919-1973)’den sonra sekteye
uğramıştır. Bu durumun temel nedeni oğlu Şeyh Abdulaziz Buhari’nin 1970-1990
yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamasıydı (Zarcone, 2012, s. 84).
Abdulaziz Buhari’nin ABD’ye gidişine kadar Özbek Tekkesinde her perşembe gecesi
zikir için toplanılır, yüzlerce hacı Özbek pilavı ile doyurulur ve kitaplar okunurdu.
Buhari, Kudüs’e döndükten sonra tekkenin bu eski işlevini devam ettiremese de
ölümüne kadar (03.06.2010) geçen sürede tekkenin Kudüs’te bir Özbek kültür merkezi
gibi hizmet vermesini sağlamıştır (Gangat, 2017).
Asırlarca Nakşibendi dergâhı olarak dervişlere ve hacılara kapılarını açan tekke,
bugün artık bir tarikat zaviyesi olarak hizmet vermiyor ancak Arapça, Farsça ve
Türkçe yazılmış çok sayıdaki el yazması ve matbu esere ev sahipliği yapıyor.
Tekke Kütüphanesindeki El Yazması Eserler
Tekkenin son şeyhi Abdulaziz Buhari’nin ifadesine göre kütüphane, tekkeyi
kurmak üzere Kudüs’e gelen Osman Bey’in yanında getirdiği el yazmalarıyla
oluşmaya başlamıştır. Daha sonraki süreçte ise kütüphanenin gelişmesine asıl katkıda
bulunanlar yine tekkenin Buharî soyundan gelen şeyhleri olmuştur. Şeyh Hasan bin
Muhammed el-Özbekî (öl. 1731), Şeyh Raşid el-Buhârî (öl. 1919) ve onun oğlu Şeyh
Yakub‘un kütüphaneye bir dizi yeni el yazmasını kazandırdıkları bilinmektedir. Son
dönem şeyhlerinden Musa el-Buharî de fıkıh, tefsir, muhakeme yöntemleri gibi farklı
alanlarda yazılmış bir çok eserle kütüphaneyi zenginleştirmiştir. Bakımları ihmal
edilen el yazması eserlerin zaman içerisinde yıprandığını hatta bazılarına haşereler
tarafından zarar verildiğini fark eden tekkenin son şeyhi Abdulaziz Buhari ise
kütüphanedeki eserleri koruyabilmek üzere harekete geçmiş ve Kudüs’teki alimlerden
11
Tekkenin dış kapısının duvarı üzerinde bulunan ve daha sonra yeri değiştirilerek mescit girişindeki
şimdiki yerine koyulan 1731 tarihli mezar taşı, Nakşibendi tarikatına mensup Şeyh Muhammed Salih
el-Özbekî’ye aittir (Tütüncü, 2006, s. 145).
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
269
Beşir Abdulganî Barakat’a el yazması eserlerin kataloğunu hazırlatmıştır (Barakat,
2003, s. 2).
Yazma eserlerin kataloğunu hazırlayan Barakat, tekke kütüphanesindeki
yazmaların bir kısmının kaynağının Kudüs müftüsü Muhammed Tahir el-Hüseynî'nin
kitaplığı olduğunu tespit etmiştir. Zira tekke kütüphanesindeki eksik yazmaların
noksan kısımları, Muhammed Tahir el-Hüseynî'nin kitaplığındaki kitapların bir
kısmını bünyesinde bulunduran, Kudüs’teki bir diğer önemli yazma kütüphanesi, İsaf
Neşâşîbî Kültür ve Sanat Merkezinin kütüphanesindedir. Muhammed Tahir elHüseynî'ye ait yazmaların ne şekilde tekke kütüphanesine kazandırıldığı ise
bilinmemektedir. Barakat tekke kütüphanesindeki yazmaların bazılarını Özbekistan,
Endonezya, İran ve Irak gibi İslam beldelerinden tekkeye gelen hacılar ve dervişlerin
yanlarında getirdiğini ifade eder. Bu yazmaların büyük bir kısmı pirinçi kağıdı üzerine
yazılmıştır (Barakat, 2003, s. 3).
Barakat’ın hazırladığı katalogda yüz altmış yedi tanesi müstakil on tanesi mecmua
şeklinde olan toplam yüz yetmiş yedi tane el yazması nüsha mevcuttur. Katalogda bu
nüshalara yazılmış 201 eser tespit edilmiştir. Nüshaların en büyüğü 22.5X32.5
ölçülerindeki 103/18 12 numaralı nüsha iken en küçüğü 10X14.5 ebatlarındaki 150/102
numaralı nüshadır. En eskisi hicri sekizinci yüzyıla ait olan kütüphanedeki el yazması
eserlerin çok büyük bir kısmı Arapçadır. Barakat tarafından 2003 yılında yayımlanan
katalogda tefsir, hadis, akait, siyer, tasavvuf ve mantık gibi çeşitli konularda kaleme
alınan yüz seksen Arapça esere yer verilirken katalogdaki Türkçe ve Farsça metinlerin
içerisinde yer aldığı toplam nüsha sayısı ise yirmi birdir (Barakat, 2003, s. 3-5). Arapça
yazılanlar dışındaki yirmi iki el yazmasının sekizinde Farsça on dördünde ise Türkçe
metinler bulunur. Türkçe yazılan metinlerin içerisinde yer aldığı yazmaların beşi
Çağatayca 13 dokuzu ise Osmanlı Türkçesiyle kaleme alınmıştır.
Barakat’ın 2003’te hazırladığı katalog tekke kütüphanesindeki el yazması eserlerin
kayıt altına alınmasına yönelik ilk çalışma olmakla beraber kütüphanede kataloğa
alınmamış bazı Farsça ve Türkçe el yazması eserler bulunmaktadır (Zarcone, 2012, s.
84). 2003 yılında yayımlanan bu ilk katalogdaki eksiklikler, Saint John Üniversitesi
bünyesindeki Hill Müzesi ve El Yazmaları Kütüphanesinin 14 2011-2015 yılları arasında
Kudüs’te yürüttüğü dijitalleştirme çalışmaları 15 kapsamında tüm el yazması eserlerin
dijital görüntülerinin de kayıt altına alınmasıyla giderilmiştir.
12
13
14
15
Katalogda kullanılan numaralandırma sistemine göre birinci sayı nüshanın tekke kütüphanesindeki
arşiv numarasını gösterirken ikinci sayı nüshadaki eserin katalogdaki sıra numarasını gösterir
(Barakat, 2003, s. 4).
Katalogda, Çağatayca yazılan eserlerin dili Özbekçe (al-Lugat al-Uzbakiyya) olarak ifade edilmiştir.
İlk kez 1964 yılında Saint’s John Üniversitesinde bulunan risk altındaki el yazması eserlerin korunması
amacıyla başlatılan görüntüleme çalışmaları, sonraki yıllarda dünya çapında yaygınlaşmış ve 2022 yılı
itibarıyla yüz binden fazla el yazması eser dijital olarak görüntülenmiştir. Hill Müzesi ve Yazmaları
Kütüphanesinin geçmişten günümüze dijital görüntüleme çalışmalarının tarihçesi hakkında daha fazla
bilgi almak için bk. https://hmml.org/about/history/. Kütüphanenin dünya çapında çalışma yürüttüğü
bölgeler için bk. https://hmml.org/about/global-operations/
Hill Müzesi ve Yazmalar Kütüphanesi Kudüs’te Özbek Tekkesi kütüphanesinin yanı sıra beş
kütüphanenin el yazması koleksiyonlarını daha dijitalleştirmiştir. Kudüs’te yürütülen görüntüleme
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
270
Tekke Kütüphanesindeki Çağatayca Yazmalar
Kudüs’teki Özbek Tekkesinin kütüphanesinde bulunan Çağatayca el yazması
eserlerin konu edildiği bu çalışmada; yazmalar detaylı bir şekilde farklı yönleriyle
tanıtılmış, önceden hazırlanan iki katalogda tespit edilen eksiklik ve yanlışlıklar
açıklama kısımlarında dile getirilmiş ve eserlerden örnek metinlerin yazı çevrimleri
sunulmuştur. Tanıtılan yazmalar Hill Müzesi ve Yazma Eser Kütüphanesinin dijital
koleksiyonundaki proje numaralarına göre sıralanmıştır. Yazma eserlerin adı geçen
dijital koleksiyondaki görüntülerine ve katalog bilgilerine erişimi sağlayan internet
bağlantıları paylaşılmıştır ancak söz konusu bağlantılardaki yazma görüntülerinin
yalnızca dijital okuma salonunun üyelerine açık olduğunu belirtmek gerekir.
1. AABL 00047 010
Eser adı
Yazma türü
Sayfa aralığı
Kayıt numarası
Müellifi
Yaprak sayısı
Cilt özellikleri
Ölçüleri
Satır sayısı
Kağıt özellikleri
Yazı türü
İstinsah tarihi
faaliyetleri hakkında
operations/jerusalem/
Ali Şir Nevâyî’nin Fevayidü’l-Kiber adlı divanından iki
gazel
Mecmua
216b-217a
10
Ali Şir Nevâyî
Mecmuanın toplam yaprak sayısı 249, Çağatayca gazellerin
bulunduğu yaprak sayısı 1
Gazellerin içerisinde yer aldığı mecmua, dış yüzeyinde altın
renkli beyzî bir şemse ve salbeklerin yer aldığı köşebentsiz
karton kapaklar ile ciltlenmiştir. Karton kapaklar kimyon
rengindedir. Mecmuanın sırtı yeşil bir deri ile kaplıdır. Ön
ve arka kapakların iç kısımları ise kırmızı renkli çiçek
motifleriyle süslüdür.
Cilt ölçüleri: 20.4 x 13 x 3.1 cm, yazı alanı: 14 x 7 cm
Mecmuanın ilk kısmı olan Arapça eser her sayfada yedi
satır hâlinde yazılmışken Farsça ve Çağatayca şiirlerin yer
aldığı ikinci kısımda beyitlerin çok büyük bir kısmı yukarı
doğru meyilli, çapraz bir şekilde yazılmıştır. Hemen her
sayfada iki satır düz yazılmış dizeler de bulunur. İki sütun
olarak düzenlenmiş bu kısımda satır sayıları on dokuz
yirmi arasında değişir.
Mecmua boyunca yaprakların rengi nohudî ile soluk beyaz
arasında değiklik gösterir. Mecmuanın ilk kısmında bazı
yapraklarda modern kareli defterlerdekine benzer çizgiler
bulunur. Mecmuanın yazıldığı kağıtların fabrika üretimi
olduğu açıktır.
Nestalik
Mecmuadaki ilk kısım olan Arapça eser 24 Zilkade 1324 (9
bilgi
almak
için
bk.
(Mugler,
2021),
https://hmml.org/about/global-
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
271
Müstensihi
İçerik
Açıklama
Yazmadan Örnek
Ocak 1906) tarihinde istinsah edilmiştir. Çağatayca ve
Farsça şiirlerin yer aldığı ikinci kısmın ise ne zaman
yazıldığına dair bir kayıt mevcut değildir. Ancak bu kısmın
hemen öncesinde 216a sayfasında mavi tükenmez kalemle
Farsça yazılmış bir kolofon kaydı yer alır ve bu kayıt
sonuna 1979 yılı yazılmıştır.
Bilinmiyor
İki kısımdan oluşan mecmuanın 1b-214b sayfaları
arasındaki birinci kısmı Sadrüşşerîa namıyla bilinen Hanefi
fakihi ve kelam alimi Ubeydullah bin Mesud el-Mahbûbî
tarafından kaleme alınan en-Nuḳāye Muḫtaṣarü’l-Viḳāye fī
Mesā᾽ili’l-Hidāye adlı Arapça eseridir.
216b-246a sayfaları arasındaki ikinci kısım ise Farsça ve
Çağatayca şiir seçkisidir. Bu şiir seçkisinin ilk iki sayfasında
(216b-217a) Ali Şîr Nevâyî’nin Fevâyidü’l-Kiber adlı
divanından iki gazel yer alır. 217a sayfasının sonunda na῾at
başlığının ardından Farsça iki dize yazılmıştır. Buradan
mecmuanın sonuna kadar (246a) Farsça şiirler devam
etmektedir.
Barakat tarafından hazırlanan katalogda mecmuanın 216b246a sayfaları arasındaki ikinci kısmının bütünüyle Farsça
şiirlerden oluştuğu ifade edilmiştir. (2003, s. 53) kataloglama
süreci Celeste Gianni tarafından yürütülen Hill Müzesi ve
Yazma Eser Kütüphanesinin dijital koleksiyonunda
mecmuanın bu ikinci kısmının Çağatayca şiir seçkisi olduğu
belirtilmiş ve bu şiirler Ali Şir Nevâyî’ye atfedilmiştir 16.
Hem Barakat (Barakat, 2003, s. 53) hem de Gianni
mecmuanın ilk kısmı olan Arapça eser hakkında daha
detaylı bilgiler verirken ikinci kısım hakkında bir şiir seçkisi
olduğunu ifade etmekle yetinmişlerdir.
Yazma 25.04.2012 tarihinde dijital ortama aktarılmıştır.
216b
Nevāyī
Cānġa çün dėr mėn ne ėrdi ölmekim keyfiyyeti
Dėr ki bā῾iŝ boldı cism içre marażnı şiddeti
Cismdin sorsam ki nė ėrdi bu ...ge sebeb
Dėr aŋa boldı sebeb otluġ baġırnı ḥurḳati
Çün baġırdın sordum aytur andın ot tüşti maŋa
Kim köŋülge şu῾le saldı ῾aşḳ berḳ-i āfeti
Köŋlüme ḳılsam ġażab aytur ki közdindür güneh
Körmeyin ol tüşmedi bizge bu işdin töhmeti
16
Bk. https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520807
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
272
Közge çün dėrmėn ki ey ter-i dāmeni yüzi ḳara
Sėndin olmış tilbe köŋlümni belā vü vaḥşeti
Baḳiye
Yıġlap aytur közge meniŋ ėrdi iḫtiyār
Kim köründi nāgehān ol şuḫ-ı meh-veş ṭal῾atı
İy nevāyī barça öz ῾özrin dėdi ölgünçe küy
Kim saŋa ῾aşḳ oḳ ėrmiş özni ḳısmeti
Nevāyī
Ötken kėçe mėn ėrdim ol sīm-ten ėrdi
Gülşen yüzide meskenimiz bir çemen ėrdi
Gülbün ara ikki sıḳunça menzil kişige
Bülbül ile gül dėk ikimizġa vaṭan ėrdi
2. AABL 00184 023
Eser adı
Yazma türü
Kayıt numarası
Müellifi
Telif tarihi
Yaprak sayısı
Cilt özellikleri
Ölçüleri
Satır sayısı
Kağıt özellikleri
Yazı türü
İstinsah tarihi
Müstensihi
İçerik
Lāle kibi yāḳut ḳadeḥ ... bīdād
Bir şīşe mey andaḳ ki ῾aḳīḳ-i yemen ėrdi
Yazmaya doğrudan bir başlıkla başlanmamış olsa da
içerikten bu eserin açıkça “Hazret-i Bibi Seşenbe” kıssası
olduğu anlaşılmaktadır.
Müstakil
23
Anonim
Eserin telif ve istinsahına dair herhangi bir kayıt mevcut
değildir.
11
Ciltsiz
Cilt ölçüleri: 21x13.4x0.2 cm, yazı alanı: 14x8.5 cm
1b sayfasında altı satır bu sayfadan sonraki tüm sayfalarda
dokuz satır.
Aharsız nohudi renkteki yapraklarda yer yer rutubet
lekeleri bulunur ve bazı yapraklarda haşerat yenikleri
görülür.
Gayet okunaklı harekesiz nestalik bir hatla kaleme
alınmıştır. Siyah mürekkeple kaydedilen yazmadaki bazı
sözcükler kırmızı mürekkeple yazılmış ve bazı sözcüklerin
üzeri kırmızı mürekkeple çizilmiştir.
Belirsiz
Belirsiz
Orta Asya’da özellikle kadınlar arasında yaygın olan
ḫmüşkül-küşâdḫ adlı dua ve zikir ritüeli, her türden
sıkıntının izale edilmesi ve her türden talebin karşılanması
amacıyla icra edilir. Genellikle salı günleri yapılan bu ritüel,
Bibi Müşkül-küşad veya Bibi Seşenbe (Sişenbe) adlarıyla
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
273
Açıklama
Yazmadan
Örnek
17
18
anılan kadın evliyanın hikâyelerini okumakla başlar. Halkın
inancına göre Bibi Seşenbe Nakşibendi tarikatının kurucusu
Bahâeddin Nakşibend’in halasıdır (Tosun, 2008, s. 5-6).
Yazmada Bibi Seşenbe’nin ritüel sırasında okunan kıssası
yer alır.
Yazma, dünya ve ahirete dair isteklerin gerçekleşmesi için
Bibi Seşenbe kıssasının anlatılmasından önce ve
anlatılmasının ardından yerine getirilmesi gereken
ritüellerin beyan edilmesiyle başlar. Daha sonra Bibi Sişenbe
kıssası anlatılır.
Bibi Seşenbe kıssasında üvey annesi elinden zulüm gören
yetim bir kızın Bibi Seşenbe ile karşılaşması ve ardından
talihinin düzelmesi anlatılmaktadır.
Yazmanın birbirini takip eden rakabe kayıtlarından 10b
sayfasına kadar eksiksiz olduğu görülür. 11a sayfası bir
önceki yaprakta yer alan rakabe kaydıyla devam etmez. Söz
konusu sayfalar arasında bir esikliğin olduğu açıktır.
Yazmanın son sayfasında (11b) altıncı satırdan sonraki
satırların büyük bir kısmı silinmiştir ve okunabilen
kısımdan anlaşıldığı kadarıyla metin tamamlanmamıştır.
Dolayısıyla bu yazma sondan eksiktir.
Barakat’ın kataloğunda eserin adı “Risāle fī’t-Taṣavvuf ῾inde’lNaḳşbendiyye” (Nakşibendiliğe göre tassavuf üzerine bir
risale) olarak kaydedilmiştir (2003, s. 190). Bu isim, Celeste
Gianni kataloğunda da aynı şekliyle kullanılmıştır 17. Oysa
eser Orta Asya Türk dünyasında el yazması başka
örneklerine de rastlanan 18, popüler bir metin olan Bibi Şenbe
kıssasıdır.
15.07.2012 tarihinde Hill Müzesi ve Yazma Eser
Kütüphanesi tarafından dijitalleştirilen yazmanın dili hem
dijital katalogda hem Barakat’ın kataloğunda Özbekçe
olarak gösterilmiştir.
[1b] (4) … ammā raviyān andaġ rivāyet (5) ḳılurlar kim her
kim ferzend ṭaleb ve baḫt (6) ṭaleb ve dünyā ṭaleb ve āḫiret
ṭaleb bolsa [2a] (1) ve yene her ḥāceti bolsa ḥażret-i bibi (2)
seşenbe ḫˇāce bahāu’d-dīn naḳşbendīniŋ (3) ḫalalarınıŋ
ḥaḳḳıda aş ḳılıp (4) ötkerse her nėçük ḥāceti bolsa (5) revā
bolġay bī-şek maḳṣadıge yėtkey (6) aşları bu ṭarīḳadur kim
eger (7) ḳıladurgen kişi bolsa yeti öydin (8) un tilesün ammā
bir ḫatunlik öy (9) bolsun eger ḳıladurgen kişi bolsa öz
Bk. https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520925
Bibi Seşenbe kıssasının el yazması nüshalarından birinin yazı çevirimi ve Türkiye Türkçesine aktarımı
için bk. Dashti, 2017, s. 42-45, 103-107.
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
274
öyiniŋ [2b].
3. AABL 00191 074
Eser adı
Eksik bir yazma olması nedeniyle başlığı bulunmayan bu
eserin içeriğine bakıldığında İslam peygamberi ve ailesi
hakkında yazılmış çeşitli şiirlerden oluştuğu görülür.
Yazma türü
Müstakil
Kayıt numarası
74
Müellifi
Anonim
Telif tarihi
Belirsiz
Yaprak sayısı
22
Cilt özellikleri
Ciltsiz
Ölçüleri
Sayfa ölçüleri: 24x14 cm, yazı alanı: 21,5x11 cm
Satır sayısı
12
Kağıt özellikleri
Aharsız nohudi renkteki kağıtlar, yıpranmış hâldedir ve
üzerlerinde su lekeleri bulunmaktadır.
Yazı türü
Harekesiz nestalik
İstinsah tarihi
Belirsiz
Müstensihi
Belirsiz
İçerik
Adı bilinmeyen ve başlığı bulunmayan bu yazma, hem
Barakat’ın kataloğunda hem de Celeste Gianni tarafından
Hill Müzesi ve Yazma Eser Kütüphanesi için hazırlanan
dijital katalogda “Tasavvufi Şiirler” adıyla sunulmuştur
ancak eserin içeriğine bakıldığında bu yazmadaki
dizelerin Maktel-i Hüseyin niteliğindeki bir manzumeden
parçalar olduğu anlaşılmaktadır. Manzumenin bölüm
başlıkları yatay çizgiler arasına yazılmıştır. Eksik
yapraklar olduğu için başlığı bilinmeyen ilk bölüm, İslam
peygamberinin ölümünden ve sonrasında yetim kalan
kızı Fatma’nın üzüntüsünden bahseder. 4a sayfası
sonundaki başlıkla sona eren bu ilk bölümün ardından
gelen bölümler ve sayfa sınırları şöyledir: ḥażret-i bibi
faṭıma ataları ...ge yıġlaġanları 4a-7b, meclīs-i yetim-nāme 7b9a, vefāt-ı ḥażret-i imām ḥüseynni ḳıṣṣaları 9a-11a, ḥażret-i
imām ḥüseyn tüşleride babalarıdın … 11a-15a, 15a sayfasının
yarısından itibaren araya ve yene ḥażret-i imām deşt-i
kerbelāda ḳaldılar ifadesiyle başlayan mensur metin
girmekte 15b sayfasının yarısına kadar devam etmektedir.
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
275
Bu mensur metni takiben başlayan manzum metin 16b
sayfasına kadar sürmektedir. … hāşim … birle ölgen on
yigitler yıġlay 16b-17b, ḥażret on yigitlerige ... yıġlagenleri
17b-19b, ḥażret-i bibi şehriyār imām zübeyrge iltip yıġlagenleri
19b-22b
Açıklama
Baştan ve sondan eksik olan yazma, rakabe kayıtlarından
takip edilebildiği kadarıyla iç kısımlarda eksiksiz ve
yaprakları doğru sıralanmış görünmektedir. Yazma
okunması oldukça zor bozuk bir hatla kaleme alınmıştır.
Su lekelerinin tahrip ettiği kısımlar, mürekkebin silinmesi
ve dağılması nedeniyle okunmaz durumdadır. 1a, 1b, 2a,
19a, 21a, 21b, 22a sayfalarındaki beyitler ile 18b sayfasının
son iki beyiti iki sütun hâlinde kaydedilirken bahsedilen
kısımlar dışında tüm metin tek sütun olarak yazılmıştır.
Yazmada yer yer dizeler arasına çizilmiş yatay çizgiler
bulunur. Bu çizgiler yerine göre bölüm başlıklarını ve
bent sınırlarını tayin eder.
Barakat’ın hazırladığı katalogda yazmanın dilinin Farsça
olduğu ifade edilirken (2003, s. 197) dijital katalogda
yazmanın dilinin Özbekçe olduğu bildirilir 19.
Yazmadan Örnek
3b’den:
Ol muḥammed cānın aldı ῾azrā᾽īl
Fānī dünyādın muḥammed kėtti bil
῾Āyşe uşlap muḥammedin başını
Töker ėrdi dem-be-dem köz yaşını
Fāṭıma kėdin ziyāde yıġladı
Bīçāre köygen yüregin daġladı
(13b)’den:
İmām özige kėldi boldı bīdār
Oturup ravżada köp yıġladı zār
Çıḳıp ol dem muḥammed ravżasıdın
Alıp ruḫṣat muḥammed babasıdın
4. AABL 00196 016
Eser adı
19
Mecmua içerisinde hem Çağatayca yazılmış bir Divan-ı
Hikmet nüshası hem de farklı şairlere ait Çağatayca
şiirlerin de yer aldığı Farsça, Osmanlı Türkçesi karışık
bir şiir seçkisi yer alır.
Bk. https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520930
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
276
Yazma türü
Mecmua
Kayıt numarası
16
Müellifi
Muhyî Larî, Hoca Ahmed Yesevî, Ali Şîr Nevâyî, Meşreb
(Baba Rahim), Hüveydâ (Hoca Nazar), Fuzûlî, Hâfız,
Gıyâsî, Câmî, Bîdil (Mîrzâ Abdülkadir bin Abdilhâlik
Arlâs), Elemkeş, Sûfî Allahyâr, Cevherî
Yaprak sayısı
Mecmuanın toplam varak sayısı 300, Divan-ı Hikmet ve
ona bağlı diğer Çağatayca şiirlerin yer aldığı kısım 69 ve
şiir şeçkisi kısmında Çağatayca beyitlerin yer aldığı
toplam yaprak sayısı ise yaklaşık 85 yapraktır.
Cilt özellikleri
Mecmua ortası kırmızı, kenarları ise ön kapakta yeşil ve
arka kapakta kimyon renginde olan bir kartonla
ciltlenmiştir. Karton kapağın kırmızı olan kısmının
ortasında sarı renkli bir şemse yer alır. Her iki kapakta
da bulunan şemse çeşitli motiflerle süslenmiştir.
Şemseden kopuk salbekler bir mühürdür. Mühürde
“῾amel mollā ya῾ḳūb ... ḫˇāce” adı yer alır. Şemse ile
salbekler arasında çeşitli motiflerle süslenmiş yatay bir
süsleme yer alır. Bu süsleme ön kapakta kırmızı arka
kapakta ise siyah renklidir. Kitabın sırtı mavi bir kumaş
kaplanmıştır. Kitabın karton kapaklarında yer yer
aşınmalar meydana gelmiştir. Kapakların iç kısımlarında
ebru süslemeleri yer alır.
Ölçüleri
Mecmua ölçüleri 26.2 x 15.5 x 3.7 cm, yazı alanı: 16 x 7.5
cm
Satır sayısı
Yatay satırların bulunduğu sayfalarda satır sayısı on üç
iken sağ alt-sol üst yönündeki çapraz satırların yer aldığı
sayfalarda bu sayı değişmektedir.
Kağıt özellikleri
Yer yer su lekelerinin yer aldığı nohudî renkteki aharsız
kağıtlar kullanılmıştır.
Yazı türü
Harekesiz nestalik
İstinsah tarihi
Yazmadaki metinlerden yalnızca ikinci kısmı oluşturan
Farsça mensur eserin istinsah tarihi kaydedilmiştir. 75b
sayfasındaki kayıttan anlaşıldığına göre eser, 7
Rebiyülevvel 761 (27 Ocak 1360) tarihinde telif ve 1298
(1880-1881) yılı düşenbe (pazar) günü istinsah edilmiştir.
Müstensihi
Belirsiz
İçerik
Mecmua iki Farsça ve bir Çağatayca bütünlüklü metnin
yanı sıra dağınık hâldeki Farsça, Çağatayca ve Osmanlı
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
277
Türkçesi dillerinde kaleme alınmış şiir derlemelerini
içermektedir. Bu bağlamda mecmua içeriğini dört kısma
ayırmak
mümkündür.
Bu
kısımların
mecmua
içerisindeki sayfa aralıkları ile muhtevaları şöyle ifade
edilebilir:
1. 1b-48a sayfaları arasındaki birinci kısım, Muhyî
Larî adlı meşhur İranlı şairin Futûhu’l-Haremeyn
başlıklı manzum hac seyahatnamesini ihtiva
eder.
2. 50b-75b sayfaları arasındaki ikinci kısım, hac
ziyaretgâhları hakkında yazılmış anonim, Farsça,
mensur bir eserdir.
3. 186b-236a sayfaları arasındaki üçüncü kısım,
Hoca Ahmed Yesevî’nin Divan-ı Hikmet adıyla
derlenen hikmetlerinin Çağatayca bir nüshasını
içerir. Yesevî hikmetlerinin ardından 236a-239b
sayfaları arasında münācāt-ı ḥażret-i sulṭān başlıklı
Çağatayca manzum bir münacat metni yer alır.
Bu münacat metnini Yesevi tarzında hikmet
yazan iki şairin hikmetleri takip eder. İlk hikmet
253b-254a sayfaları arasında bulunur ve ḥikmet-i
şemse’d-dīn başlığını taşır diğer hikmet ise 254b255a sayfaları arasındadır ve ḥikmet-i īşān ῾aẓīm
başlıklıdır.
4. 78b-186a ile 255b-296a sayfaları arasındaki
dördüncü kısım, Farsça, Çağatayca ve Osmanlı
Türkçesi dilleriyle yazılmış farklı şairlere ait
çeşitli şiirlerden oluşur. Dördüncü kısmın ilk
parçası ile ikinci parçası Divan-ı Hikmet metnin
araya girmesiyle birbirinden ayrılır. Her iki
parçada dağınık olarak kaydedilmiş şiirlerin
bazılarının kimler tarafından yazıldığı tespit
edilebilirken bazılarınınki tespit edilememiştir.
Mecmuanın dördüncü kısmını meydana getiren
şiirlerin hangi sayfalarda yer aldıkları, kimler
tarafından
yazıldıkları
ve
dilleri
şöyle
belirtilebilir: 78b-87a Meşreb’e ait Çağatayca
gazel ve muhammes örnekleri, 87a-92b
Hüveydâ’ya ait Çağatayca beyitler, 92b-94b
Meşreb’e ait Çağatayca bir müstezad ve
muhammes örnekleri, 94b-98a Fuzûlî’ye ait
Osmanlı Türkçesi ile yazılmış gazel ve murabba
örnekleri, 98a-120b Meşreb’in Mebde-i Nûr adlı
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
278
mesnevisinden Çağatayca beyitler, 120b-135a
Meşreb’e ait Çağatayca gazel, murabba,
muhammes ve müseddesler, 135a-139b Ali Şîr
Nevâyî’nin Çağatayca sakinamesi, 139b-144b
Hüveydâ’ya ait Çağatayca beyitler, 144b-148b Ali
Şîr Nevâyî’ye Çağatayca ait beyitler, 148b-150b
Gıyâsî mahlaslı bir şaire ait Farsça naatlar, 150b151a Molla Câmî’ye ait Farsça bir şiir, 151a-153b
Hoca Hafız’a ait Farsça beyitler, 153b-158a Ali Şîr
Nevâyî’ye ait Çağatayca beyitler, iki rubai ve iki
müfred, 158a-159a Meşreb’e ait Çağatayca bir
muhammes, 159a-159b Ali Şîr Nevâyî’ye ait
Çağatayca bir muhammes, 160a-163a Elemkeş
mahlaslı şaire ait müseddes-i elem-keş fī na῾ti’n-nebī
başlıklı Çağatayca bir naat, 163a-167a Ali Şîr
Nevâyî’nin Çağatayca pendnamesi, 167b-168a Ali
Şîr Nevâyî’ye ait Çağatayca bir muhammes,
168a-171a Bîdil’e ait Farsça şiirler, 172b-184b
Molla Câmî’ye ait Farsça şiirler, 186a Elemkeş
mahlaslı şaire ait Çağatayca beyitler, 255b-268b
diğer sayfalardakinden daha bozuk bir hatla
dağınık hâlde hem metin alanına hem de sayfa
kenarlarına yazılmış Türkçe ve Farsça karışık
beyitler, 269a-271a tavṣīf-i īşān-ı zamāne başlıklı
Çağatayca bir şiir, 271a-272a Farsça mısralar,
Farsça rubai, Çağatayca yazılmış bir beyit, Bîdil’e
ait Farsça bir kıta ve beyit, Farsça sual ve cevap
tarzında düzenlenmiş iki beyit, 272b-273b risāle-i
ricālu’l-ġayb başlıklı Farsça mensur metin, 274a275b Farsça beyitler, 286b Farsça beyitler, 287a
mev῾iẓe-i emīr nevāyī başlıklı Ali Şîr Nevâyî’ye ait
Çağatayca manzum mevize, 287b-289b Farsça
beyit ve ibareler, 293a sayfanın sağ üst kenarında
birkaç Farsça beyit, Nevâyî’ye ait Çağtayca
beyitler ile anonim bir Çağatayca naat, 293b-294a
Sûfî Allahyâr’a ait Çağatayca yazılmış beiytler ve
294a sayfısının sol tarafında Arapça ibareler, 294b
muḫammes-i emīr başlıklı Çağatayca bir
muhammes, 295a muḫammes der sūz-ı vefāt-ı
molla-yı rūmī başlıklı Farsça bir muhammes, 295b
Farsça bir muhammes, Cevherî mahlaslı bir şaire
ait Farsça beyitler, Farsça bir rubai, sayfanın sol
kenarında Arapça dört satırlık bir dua ve
Nevâyî’ye ait Çağatayca iki beyit, 296a Farsça
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
279
rubai, kıta ve beyitler, 298b anonim Farsça beyit
ve ibareler.
Mecmuada 48b-50a, 76a-78a, 171a-172a, 185a-185b, 276a286a, 289b-292b, 296b-298a ve 299a-300b sayfaları ise boş
bırakılmıştır.
Açıklama
Mecmuanın yazımında baştan sona kadar kırmızı ve
siyah mürekkep kullanılmıştır. Vurgalanmak istenen
kısımlar ile başlıklar çoğunlukla kırmızı mürekkeple
yazılmıştır.
Memuada yazı alanı kırmızı renkteki cetvel çizgileri ile
tespit edilmiştir. Bu alanın dışında bir de ince mavi
cetvel çizgileri yer alır. Kırmızı cetvel çizgileri ile dıştaki
mavi cetvel çizgileri arasında kalan alana derkenarlar
kaydedilmiştir. Ayrıca 1b-2a sayfalarında dizelerin, 50b51a sayfalarında satırların ve 78b-79a sayfalarında ise
beyitlerin yazıldığı alanlar da çizgilerle belirlenmiştir.
Mecmuada tüm mensur metinlerin yanı sıra Divan-ı
Hikmet ve onunla ilgili diğer Çağatayca şiirler ile 274a275b sayfaları arasındaki Farsça beyitler tek sütun
hâlinde yazılırken diğer tüm manzum kısımlar iki sütun
hâlinde kaydedilmiştir.
Mecmuanın ilk kısmı olan Farsça Futûhu’l-Haremeyn
mesnevisi 1b sayfasında süslemeli bir serlevha ile başlar.
Bunun dışındaki mecmua kısımlarının başlangıcında ise
serlevha bulunmaz.
Bir hac seyahatnamesi olan Futûhu’l-Haremeyn
mesnevisinin yazılmış olduğu sayfaların bazılarında
Hicaz’daki kutsal mekanların minyatürlerine de yer
verilmiştir. Minyatürlerin yer aldığı sayfalar şunlardır:
20a, 24b, 27a, 31a, 35a, 36a, 37a, 38b, 39a, 39b, 40a, 41a,
42a, 46b, 47b.
Barakat’ın kataloğunda mecmuanın içeriği hakkında
yalnızca naatlar, hac hükümleri ve sufiyane şiirleri
kapsadığı bilgisi yer alırken (Barakat, 2003, s. 202)
hiç
mecmuadaki
Çağatayca
parçalardan
bahsedilmemiştir. Celeste Gianni’nin dijital kataloğunda
ise eserin üç kısımdan oluştuğu; birinci kısmın Farsça
Futûhu’l-Haremeyn mesnevisini, ikinci kısmın haccın
kutsal mekanlarından bahseden Farsça mensur bir
metini ve 79v-299r sayfaları arasındaki son kısmın ise
Çağatayca, Farsça sufiyane şiirleri kapsadığı ifade
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
280
edilmiştir 20. Her iki katalogda da Divan-ı Hikmet’in
Çağatayca nüshasına dair herhangi bir bilgi
bulunmadığı gibi yukarıdaki gibi detaylı bir içerik
tanıtımı zaten hiç yapılmamış oldukça yüzeysel bilgiler
verilmiştir.
Yazmadan Örnek
78b’den
İbtidā ḳıldım ki bismillāhirraḥmaniraḥīm
Ḳul huvallāhu eḥad ẕatıŋ ėrür ism-i ῾aẓīm
Küntü kenzen maḫfiyyen her bende köŋlide muḳīm
Miŋ bir ismiŋni ṣıfātıŋnı biri ėrmiş kerīm
῾Ālem ādemni ḳılmasdın burun ėrdiŋ ḳadīm
Cümle ῾ālem pādişāhı sen ėrürsen ẕü’l-celāl
Barçası fānī bolur bolmas saŋa hergiz zevāl
Rast kėlmeydür sėni vü sıfātıŋnı men ḳılsam ḫayāl
Arısın vaḥdetde yektā-yı ḫudā-yı bī-miŝāl
Barça eşyā kėldi cünbişge sendin ey ḥakīm
186b’den
Bismillah dėp beyān eylep ḥikmet aytıp
Ṭāliblerge dürr [ü] gevher saçtım men a
Riyāżetni ḳatıġ tartıp ḳanlar yutup
Men defter-i ŝānī sözin açtım men a
Sözni aydım her kim bolsa dīdār-ṭaleb
Cānnı cānġa peyvend ḳıldım regni ulap
Ġarīb faḳīr yetīmlerni ḥālin sorap
5. AABL 00202
Eser adı
Köŋli bütün ḫalāyıḳdın ḳaçtım men a
1. Battalname (ġazāvat-ı seyyid baṭṭal ġazī rażıyallahu
῾anh)
2. Ali bin Ebû Tâlib hakkında bir kıssa
20
Yazma türü
Mecmua
Kayıt numarası
202
Müellifi
Belirsiz
Yaprak sayısı
Mecmua toplam sayısı 221 yaprak, 1b-179b sayfaları
arasındaki Battalname metni 179 yaprak ve 180b-221b
sayfaları arasındaki Ali Bin Ebû Tâlib kıssası ise 41
Bk.https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520934
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
281
yapraktır.
Cilt özellikleri
Mecmua kimyon renkli karton bir kapakla ciltlenmiştir.
Hem ön hem de arka kapakta salbekler ve şemse
bulunur. Salbekler bakır renginde, şemse ise siyah
renklidir. Mecmunın sırtı kırmızı bir bezle kaplanmıştır.
Bu bezin arka kapakla birleşen kısmı büüyk ölçüde
kapaktan ayrılmıştır.
Ölçüleri
Mecmuanın ölçüleri 24 x 15 cm
Satır sayısı
17
Kağıt özellikleri
Nohudî renkteki aharsız kağıtlarda yer yer su lekeleri
bulunmaktadır.
Yazı türü
Harekesiz nestalik
İstinsah tarihi
Mecmuada
istinsah
veya
telif
tarihi
olarak
değerlendirilebilecek tek kayıt 179b sayfasında
Battalnâme metninin sonunda yer alan hicri 1316 (18981899) yılıdır.
Temellük kaydı
Mecmuanın 151a sayfasında yer alan “bu kitāb ya῾nī
seyyid battal ġāzī muḥammed şākir emīn ... ḫāl mīrzā oġlını
kitābı” kaydı mecmuanın ilk kısmı olan Battalname’nin
Muhammed Şakir Emin Hal Mirza’nın oğluna ait
olduğubu gösterir. Bu kayıtta yer alan isim mecmuanın
birkaç sayfasında bulunan Arap harfli mühürdeki isimle
(muḥammed şākir emīn bin ḫāl mīrzā) de benzerlik gösterir.
Okunma kaydı
Mecmuanın sonunda 221b sayfasının bitiminde Arap
harfleriyle, farklı bir hat ve kalemle “Hamrā ῾Alī ibn
Rüstem Bay oḳudu sene 1382” ifadesi yer alır. Bu kaydın
hemen altında ise yine aynı kalemle “19 XII 1962” tarihi
ve yanına Kiril harfleriyle “йил” (yil) yazılmıştır. Bu
kaydın yazmayı okuyan kişiye ait olması kuvvetle
muhtemeldir zira hicri 1382 senesi miladi 1962 yılına
tekabül etmektedir.
Müstensihi
Belirsiz
İçerik
İki bölümden oluşan mecmuanın birinci bölümü, Seyyid
Battal
Gazi’nin
Türkler
arasında
destanlaşan
kahramanlık
menkabelerini
içeren
Battalnâme
hikayesidir. Bu kısım mecmuanın 1b-179b sayfaları
arasındadır.
Mecmuanın ikinci bölümü ise İslam peygamberinin
damadı ve amcasının oğlu olan Ali bin Ebû Talib
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
282
hakkındaki bir hikâyedir. Bu hikâye mecmuanın 180b221b sayfaları arasında yer alır.
Açıklama
Mecmuanın yazımında büyük oranda siyah mürekkep
kullanılırken yer yer kırmızı mürekkeple kaydedilmiş
kısımlar da bulunur.
Mecmuanın birçok sayfasında, muhtemelen yazma
sonunda kitabı okuduğunu beyan eden Hamra Ali bin
Rüstem Bay tarafından, sayfa kenarlarına Kiril
harfleriyle Özbekçe yazılmış notlar bulunmaktadır. Bu
notlardan biri mecmuanın ilk zahriye sayfasında yazan
“саид батоли гази” (Said Batoli Gazi) başlığıdır. 1b
sayfasında ise metnin Arap harfli başlığı, sayfanın üst
kısmına yeniden tükenmez kalemle ve Kiril harfleriyle
“газвоти саид батоли гази разивлог” (Gazvoti Said Batoli
Gazi Razivlog) şeklinde yazılmıştır. Bunlar dışında sayfa
kenarlarına yazılmış Kiril harfli Özbekçe notların yer
aldığı sayfalar şunlardır: 4b, 12b, 18a, 18b, 23b, 25b, 34b,
49a, 54b, 55b, 104b, 105b, 107b, 118b, 125b, 126a, 137b,
156a, 158a, 172b.
Mecmuanın tüm sayfaları sayfaların üst orta kısımlarına
yazılan Arap rakamlarıyla numaralandırılmıştır.
Notlarda karşılaşılan rakamların şekli ile kalem renginin
benzerliği numaralandırmayı yapan ile Kiril harfli
notları yazanın aynı kişi olduğunu düşündürmektedir.
Mecmuada farklı sayfalara vurulmuş biri Kiril diğeri
Arap harfli iki mühür bulunur. Kiril harfli mühür 5b,
25b, 85b, 105b, 151a, 214b, 220b, 221b sayfaları ile arka
zahriye sayfalarından birinde bulunur. Arap harfli
mühür ise 34a, 73b, 88b, 110b, 151a, 158a, 177a, 181a
sayfalarında bulunur.
Mecmua Barakat kataloğunda tanıtılmamıştır. Celeste
Gianni’nin dijital kataloğunda ise yazma hakkında
oldukça az bilgi verilmiştir 21.
Yazmadan Örnek
1b’den
ġazavāt-ı seyyid baṭṭāl ġāzī rażiyallāhu ῾anh
bismihu llāhirraḥmanirraḥīm
21
(1) elḥamdulillāhi rabbi’l-῾ālemīn ve’l-῾āḳibetu li’lmuttaḳīn ve lā ῾udvāne illā ῾ale’ẓ-ẓālimīn (2) ve
ṣallallāhu ῾alā seyyidinā muḥammedin ve ālihi ve
Bk. https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520940
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
283
aṣḥabihi ecma῾īn ol ṣadr-ı bedr-i ῾ālem (3) ve seyyid-i
veled-i ādem mefcer-i mevcūdāt ve mehter-i kā᾽ināt
ṣadr-ı ṣuffa-i ṣafā ve māh-ı ḳubbe-i (4) vefā pür-nūr
muḥammed muṣṭafā ṣallallāhu ῾aleyhi ve sellem ki
dürer-bār kelāmlarıdın ve şeker-niŝār (5) zebānlarıdın
revā eyler şundaġ rivāyet ėterler ki bir kün ol ḥubbān-ı
(6) faḫr-i muḥammed muṣṭafā ṣallallāhu ῾aleyhi ve
sellem ṣabāḥ namāzın oḳup oturmışdı (7) ve aṣḥāb-ı
güzīn rıżvānullāhi ta῾ālā ῾aleyhim ecma῾īn ḳarşusında
cem῾ olup (8) oturup ėrürler resūl ḥażretiniŋ mübārek
«āṭır-ı şerīfleri melūl (9) ėdi şol sebebdin ki üç kün
bolup ėrdi ki cibrīl emīn ḥażret-i (10) rabbu’l-῾ālemīndin
vaḥy kėltürgenleri yoḳ ėrdi bir ḥażret mübārek (11)
yüzleridin yārānlarıġa ḳılıp aytur ki yā aṣḥāblarım
tilermin (12) içiŋizdin biriŋiz bir laṭīf ḥikāye yā«ūd bir
sergüzeşt aytarsız biraz [2a] ...
180b’den
bismillāhirraḥmanirraḥīm
(1) ammā rāviyān-ı aḫbār ve nāḳilān-ı āŝār andaġ rivāyet
ḳılıpdurlar ki ḥażret-i (2) resūl ṣallallāhu ῾aleyhi ve
sellem bir kün mescid-i mübārekde aṣḥāblarge pend
naṣiḥat ḳılıp (3) olturup ėrdiler taşḳarıdın nāle āvāz
kėldi ḥażret-i resūlullāh (4) selmān fārisġa işāret ḳıldılar
selmān fāris çıkıp kördiler bir baba (5) bir ḳolı arḳasıġa
baġlangen bir baş boynıġa asılgen selmān fāris sordı-(6)lar ey baba sizge kimdin ẓulm ta῾addī otı şundaġ ...
ḫudānı vaḳtlarıda dėp sū᾽al (7) ḳıldılar baba dėr cevāb
῾arż-ı derdimni ḥażretke ḳılurmen dėdi selmān fāris
rażıy-(8)-allāhu ῾anh babanı ḥażretni aldılarıġa alıp
kirdiler babanı ḳolın tėşip boynı-(9)-dın başnı alıp
mübārek aldılarıġa ḳoydılar baba ḥażret-i resūl-i ekrem
ṣallallāhu (10) ῾aleyhi ve sellem mübārek ayaġlarıġa
yüz ü közini sürgep ėdi elḥamdulillāh ki (11) mübārek
cemāliŋizge müşerref boldum dėdi ḥażret-i sordılar ey
baba neçük vak῾a-(12)-dur ...
Hill Müzesi ve Yazma Eser Kütüphanesi için AABL 00115 002 proje numarasıyla
dijitalleştirilen el yazması mecmuanın bazı bölümlerinin Özbekçe yazıldığı bilgisi, hem
Barakat’ın Arapça kataloğunda (Barakat, 2003, s. 121-122) hem de Celeste Gianni’nin
dijital katalogunda yer alır 22. Her iki kataloğa göre mecmuanın 25b-26a sayfaları
arasındaki “haẕā du῾ā-i siḥr” başlıklı metin, 27a-41a sayfaları arasındaki başlıksız kısım
22
Bk. https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520871
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
284
ve 41b-42b sayfalarındaki “haẕā du῾ā-i çevirgil” başlıklı bölüm Özbekçe yazılmıştır. Oysa
söz konusu sayfalardaki metinlerin dili Osmanlı Türkçesidir. Mecmuanın 46a
sayfasındaki “haẕā şerhü’l-mercān” başlıklı metnin diline ilişkin Barakat kataloğunda
herhangi bir bilgi bulunmazken Gianni bu metnin dilinin de Özbekçe olduğunu
belirtmiştir ancak bu metnin de dili Osmanlı Türkçesidir.
Sonuç
Kudüs’te yer alan ve günümüzde artık hacı ve dervişlerin misafirhanesi olma
işlevini yitiren Özbek Tekkesinin kütüphanesinde birçok el yazması eser bulunur.
Büyük bir kısmı Arapça olan yazmalar arasında Farsça ve Türkçe metinleri içeren el
yazmaları da mevcuttur. Türkçe metinlerin bazıları Osmanlı Türkçesiyle bazıları ise
Çağatayca kaleme alınmıştır. Söz konusu kütüphanedeki Çağatayca el yazması eserler
üzerine yapılan bu çalışmada tekke kütüphanesindeki beş yazma içerisinde Çağatayca
kaleme alınmış eserler tespit edilmiştir. Bu yazmaların ikisi müstakil metinler iken
diğer üçü mecmua hâlindedir. Mecmuaların biri tamamıyla Çağatayca metinlerden
oluşurken diğer ikisinde Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesiyle kaleme alınmış eserler
de yer alır. Tekke kütüphanesinde tespit edilen Çağatayca metinlerin büyük bir kısmı
manzumdur.
Kudüs Özbek Tekkesi kütüphanesinin sahip olduğu el yazması eserler için iki kez
kataloglama çalışması yapılmıştır. Bunlardan ilki 2003 yılında Başir Barakat tarafından
hazırlanan katalogdur. Daha sonra Saint John Üniversitesi bünyesindeki Hill Müzesi
ve Yazma Eser Kütüphanesi tarafından yürütülen dijitalleştirme işlemleri sırasında
Celeste Gianni tarafından hazırlanan ikinci katalog ise büyük oranda Barakat’ın
kataloğu esas alınarak hazırlanmıştır ve dijital bir katalogdur. Her iki katalogda da
yazmaların temel özellikleri ifade edilmiş detaylı bilgiler verilmemiştir. Gerek
Barakat’ın gerekse Gianni’nin hazırladıkları kataloglarda Çağatayca metinler hakkında
sunulan bilgilerin bazılarının yanlış olduğu tespit edilmiştir. Yazma eserlerin dijital
ortamdaki görüntülerine dayanılarak hazırlanan bu çalışma ile her iki katalogda tespit
edilen eksiklikler tamamlanmış ve yanlışlar ise tashih edilmiştir.
Extended Abstract
Jerusalem was governed, inhabited, and visited by believers of three Semitic
religions (Judaism, Christianity, and Islam) over time due to its status as a sacred area
for them. On the one hand, the holy aspect of the city turned it into a conflict zone, but
on the other hand, it brought a rich heritage. Invaders, traders, pilgrims, and monks
transported cultural and religious products from around the world to Jerusalem
throughout history and built several sanctuaries, facilities, and accommodations.
Muslims, who governed the region for long ages, especially in the Ottoman era, built
numerous accommodations for pilgrims, dervishes, and other visitors. One of the
mentioned accommodations is the Uzbek Zawiya which hosted pilgrims and Naqshi
Sufis who came from particularly Central Asia.
The Uzbek Zawiya in Jerusalem is one of the several Uzbek zawiyas all around the
Ottoman Empire. The Zawiya is located on Via Dolorosa Road near Al Ghawanmeh
gate inside the old Jerusalem. The founder of the Uzbek Zawiya, Osmân Bey bin
Abdulmuîn, also known as Sûfî Osmân Bey, built the Zawiya in 1615. The Zawiya was
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
285
managed by Naqshi sheiks until recently. The Zawiya has not provided
accommodation and Sufi order services since the death of the last sheik, Abdul-Aziz
Bukhari. The family of Sheikh Abdul-Aziz Bukhari lives in Zawiya today. The Bukhari
family has documents, prints, and manuscripts inherited from their ancestors at the
library of the Zawiya.
According to Abdul-Aziz Bukhari’s statement, the first inventory of the library is
the collection of manuscripts belonging to the founder, Sûfî Osmân Bey. The library's
manuscript collection consists of Arabic, Persian, Ottoman, and Chaghatai
manuscripts. Most of these manuscripts were written in the Arabic language. Bashir
Barakat cataloged the manuscripts at the library in 2003. Barakat's Arabic catalog
includes one hundred seventy-seven manuscripts. One hundred sixty-seven of them
are self-contained codexes, and ten of them are miscellaneous volumes. These one
hundred seventy-seven manuscripts contain two hundred one texts. All of the
manuscripts at the library of the Uzbek Zawiya are scanned by Hill Museum and
Manuscripts Library at Saint John University within the scope of digitalization works
conducted in Jerusalem from 2011 to 2015. The digital images of the manuscripts and
the catalog information about the manuscripts are presented on the website of the
library, and the internet links relating to the introduced manuscripts are shared in this
paper, however, only registered users can reach the images of the manuscripts. The
digitized manuscripts were cataloged by Celeste Gianni. It is referred to Gianni's
catalog via the internet links noted in the footnotes. Gianni's catalog is based on
Barakat's catalog. Errors and deficiencies were detected in both two catalogs relating to
Chagatai manuscripts. In this paper, the Chagatai manuscripts are described
elaborately. The errors are corrected, and the deficiencies are completed in this paper.
Five manuscripts containing Chagatai texts were determined at the library of
Zawiya within this study. Three of the determined Chagatai texts are in prose, and
others are poems. Most of the poems belong to different Chagatai poets such as Ali
Shir Nava'i, Babarahim Mashrab, Hoca Nazar Huveyda, Sufi Allahyar, and Elemkesh,
in addition to Ahmad Yasawi, and one of them is anonymous. There are also Ottoman
Turkish (written by Fuzuli) and Persian poems (written by Hafez, Jami, Abdul-Qādir
Bedil, and Jawhari) in the miscellany involving the Chagatai poems. All of the prose
texts are anonymous and popular literary works. The contents of the prose texts are as
follows: a popular tale about the life of a woman saint called Bibi Seshenbe, the epic
story of the Islamic hero called Sayyid Battal Gazi, and a legendary narration about Ali
bin Abu Talib. Properties such as binding, paper, measures, contents, copy date,
copyist, script, etc. of the determined Chagatai manuscripts are expressed. Moreover,
sample transcribed texts taken from the manuscripts are presented. The data obtained
from the images of the manuscripts are compared with the information presented in
the catalogs. The misinformation and imperfect knowledge about the Chagatai
manuscripts understood by the comparison are explained as notes.
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
286
Kaynakça
Algar, H. (2012). Tarîqat and tarîq: Central Asian Naqshbandîs on the roads to the
Haramayn. A. Papas, T. Welsford ve T. Zarcone (Ed.), Central Asian pilgrims hajj
routes and pious visits between Central Asia and the Hijaz içinde (s. 21-135). Berlin:
Klaus Schwarz Verlag.
Alkan, M. (2019). Osmanlı Devleti’nde Özbek tekkeleri. M. D. Erdem, N. F. Kurt ŝ Ö.
Güngör (Ed.), Yitik hafızanın peşinde Buhara konuşmaları içinde (s. 15-78). Ankara:
Pruva Yay.
Arnon, A. (1992). The quarters of Jerusalem in the Ottoman period. Middle Eastern
Studies, 1(28), 1-65. doi: 10.1080/00263209208700889.
Barakat, B. (2003). Catalog of manuscripts of the Uzbek zawiya in Jerusalem. Kudüs:
Matbuatü’ş-Şafii.
Dashti, H. (2017). Muhtelif sanatlarla ilgili metin çevirisi. (Yüksek lisans tezi). Erişim
adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/giris.jsp.
El-Khatib, A. (2001). Jerusalem in the Qur'an. British Journal of Middle Eastern Studies,
1(28), 25-53. doi: 10.1080/13530190120034549
Feldinger, L. G. (2010, 3 Haziran). Sufi sheik who preached nonviolence laid to rest. The
Jerusalem Post. Erişim adresi: https://www.jpost.com/israel/sufi-sheikh-whopreached-nonviolence-laid-to-rest
Finn, J. (1878). Stirring times or records from Jerusalem consular chronicles of 1853 to 1856
volume II. Londra: C. Kegan Paul ŝ Co.
Gangat, R. (2017, 8 Mart). Uzbek zawiya, keeping a sufi tradition alive. Gulf News.
Erişim
adresi:
https://gulfnews.com/lifestyle/uzbek-zawiya-keeping-a-sufitradition-alive-1.1990392
Harman, Ö. F. (1996). Hac. İslam ansiklopedisi (C. 14, s. 382-386). İstanbul: Türkiye
Diyanet Vakfı Yay.
Harman, Ö. F. (2002). Kudüs. İslam ansiklopedisi (C. 26, s. 323-327). İstanbul: Türkiye
Diyanet Vakfı Yay.
Harman, Ö. F. (2019). İslamiyet ve Kudüs. Milel ve Nihal: İnanç, Kültür ve Mitoloji
Araştırmaları Dergisi, 1(16), 9-30. doi: 10.17131/milel.584961.
Jong, F. D. (1983). The sufi orders in nineteenth and twentieth-century Palestine: A
preliminary survey concerning their identity, organizational characteristics, and
continuity. Studia Islamica, 58, 149-181. doi: 10.2307/1595345.
Matthews, C. D. (1932). Palestine, holy land of Islam. Journal of Biblical Literature, 2(51),
171-178. doi: 10.2307/3259101.
Mugler, J. (2021, Summer). Four family libraries in Jerusalem. HIMML Magazine, s. 4-5.
Erişim adresi: https://hmml.org/assets/pdf/HMML-Magazine-summer-2021.pdf.
Natseh, Y. (2000). Al-zawiyah al-naqshibandiyya. S. Auld ve R. Hillenbrand (Ed.),
Ottoman Jerusalem: The living city 1517-1917 Volume II içinde (s. 904-912). Londra:
Al Tajir-World of Islam Trust.
Tosun, N. (2008). Orta Asya'da bazı dînî ve tasavvufî gelenekler. EKEV Akademi Dergisi,
12(35), 1-10.
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196
287
Tütüncü, M. (2006). Kudüs mevlevîhânesi tarihi ve mimarisi. Uluslararası Düşünce ve
Sanatta Mevlânâ Sempozyum Bildirileri içinde (s. 699-723). Çanakkale: Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi.
Tütüncü, M. (2006). Turkish Jerusalem (1516-1917) Ottoman inscriptions from Jerusalem and
other Palestinian cities. Haarlem: SOTA / Turkestan and Azerbaijan Research
Centre.
Tütüncü, M. (2007). Kudüs tekke ve zaviyeleri ve sancakbeyi Mehmed Paşa. Yeni İpek
Yolu:
Konya
Ticaret
Odası
Dergisi,
10,
673-680.
Erişim
adresi:
https://www.kto.org.tr/yayinlar/ipek-yolu-ozel/ipek-yolu-ozel-sayi-10.
Zarcone, T. (2012). Kudüs'teki Orta Asyalı ve Hintli sufi hacılar (B. Akkıyal, çev.).
İstanbul: Kabalcı.
İnternet Kaynakları
https://hmml.org/about/history/. Erişim tarihi: 14.01.2023
https://hmml.org/about/global-operations/. Erişim tarihi: 14.01.2023
https://hmml.org/about/global-operations/jerusalem/. Erişim tarihi: 14.01.2023
https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520807. Erişim tarihi: 14.01.2023
https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520925. Erişim tarihi: 14.01.2023
https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520930. Erişim tarihi: 14.01.2023
https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520934. Erişim tarihi: 14.01.2023
https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520940. Erişim tarihi: 14.01.2023
https://w3id.org/vhmml/readingRoom/view/520871. Erişim tarihi: 14.01.2023.
Çakmak, S. (2024). Kudüs’teki Özbek Tekkesinde Bulunan Çağatayca Yazmalar.
Selçuk Türkiyat, (61): 263-287. Doi: 10.21563/sutad.1474196