Tokenizm, herhangi bir azınlığın üyesi olan veya dezavantaj getiren bir özelliği olduğu düşünülen birey veya grupların, toplumda yada iş hayatında birey olmalarının dışında ait oldukları sosyal kategorilerin temsilcisi gözüyle bakılması ve bu kişilerin kalıp yargılara değerlendirilmesidir. iş yerinde sayısal olarak %15 ve altında olan birey yada gruplar token, %85 ve üzerinde olan grup üyeleri ise tokenist olarak ifade edilmektedir. Bu çalışmada kamu sektöründe çalışan engelli bireylerin tokenizmin olumsuz sonuçlarını deneyimleyip deneyimlemedikleri ve token olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla kamu sektöründe çalışan 20 engelli personelle derinlemesine görüşmeler yapılmış, görüşmelerden elde edilen veriler nitel analiz yöntemi ile değerlendirilerek analiz sonuçları Maxqda Pro 2020 nitel analiz programı kullanılarak görselleştirilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, kamu sektöründe çalışan engelli bireylerin tokenizmin olumsuz sonuçları olarak ifade edilen yükseltilmiş sınırlar, performans baskısı ve rol kuşatmasını deneyimledikleri görülmüştür. Araştırmadan elde edilen bulgular kamu sektöründe çalışan engelli bireylerin de token olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir.

Bu çalışma hedef yönelimlilik ve örgütsel etik inancının bireylerin etik olmayan satış davranışı üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamıştır. Bu kapsamda kuyumculuk sektöründe çalışmakta olan 86 satış personeli yüz yüze görüşülerek bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda bireylerin örgütsel etik hakkındaki inancı ile etik olmayan satış davranışları arasında olumlu ve güçlü bir ilişki bulunmuştur. Bireyin bağlı olduğu örgütü desteklemek için etik olmayan davranışının kabul gördüğüne olan inancı ve örgütünü koruma düşüncesi etik olmayan satış davranışı göstermesinde büyük ölçüde etkili olduğu tespit edilmiştir. Buna karşılık performans/hedef yönelimlilik ve etik olmayan satış davranışı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Buna göre satışçıların daha yüksek performans gösterme eğilimi etik olmayan satış davranışı ile ilgili değildir. Çalışmaya katılan satışçıların oldukça önemli bir kısmı (%35) çalıştıkları iş çevresinde etik olmayan davranışlarla karşılaştıklarını ifade etmişlerdir. Açık uçlu sorularda buna örnek verilmesi istendiğinde çoğunlukla satışı yapabilmek için müşteriye yalan söyleme, haksız rekabet, ürünü olduğundan daha iyi gösterme vb. durumlarla örneklendirmişlerdir.

ÖZET Bireylerin mensubu olduğu kültürün yapısı ve özellikleri onların tutum, değer ve davranışlarını şekillendirmektedir. Bu çalışma; insanların sahip oldukları bu kültürel değerler ve özellikler neticesinde, toplumun bir üyesi olan bireylerin gerçeği görseler/bilseler dahi içinde bulundukları gruba uyma davranışlarını değiştirip değiştirmediklerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. 44 lisan öğrencisi üzerinde yapılan araştırmada, verilerinin elde edilmesinde Asch'in Normatif Etki Deneyi ve Schwartz'ın Potre Değerler Ölçeği (PDÖ) kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda 3 ve daha az hata yapan bireyler ile 3'ten daha fazla hata yapan bireylerin değerleri fark analizine tabi tutulmuştur. Analiz bulgularına göre 4 faktör bağlamında, tek anlamlı farklılık " değişime açıklık " değerleri üzerinde görülmüştür (p<0.05). Değişime açık değerlere sahip olan bireyler grubun davranışına/tercihine daha az uyum göstermekte ve kendi gördüğü/bildiği cevabı ifade etmektedir. Bunun yanında 5 ve daha az yanlış cevap verenler ile 5'ten daha fazla yanlış cevap verenlerin " kendini güçlendirme " değerleri arasında da anlamlı fark görülmüştür (p=0.05). Daha az yanlış cevap verenlerin kendini güçlendirme değerleri daha yüksek bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Kültürel Değerler, Asch, Normatif Etki, Uyma Davranışı Schwartz Kültürel Değerler Değerler olarak ifade edilen motivasyonel güdülerin tüm bireylerde doğuştan var olan üç evrensel ihtiyacın bilişsel yansıması olarak meydana geldiği belirtilmektedir. Bunlar, insanın biyolojik yapısından kaynaklı temel ihtiyaçlar, kişiler arası başarılı sosyal ilişkilerin gerektirdiği ihtiyaçlar ve grupların ve toplumların devamlılığını sürdürülebilmeleri için gerekli ihtiyaçlardır (Schwartz ve Bilsky,1987; Schwartz 1992). Schwartz bu üç temel ihtiyaçtan yola çıkarak, insanlarda birbirine benzer ya da farklı güdülerin kaynaklık ettiği on temel değeri tanımlamış ve kültürel değerlere ilişkin ilk hipotezini ortaya koymuştur (Schwartz,1996). Bireylerin doğuştan gelen ve toplumun kazandırdığı kişisel özellikleri ve toplum içerisindeki sorumlulukları ve ihtiyaçlarıyla ortaya çıkan on temel değer ve bu değerlerin anlamları (Schwartz, 1994,22;2012,5-7.) şu şekildedir. Güç (Power):Kişini toplum içerisinde ve gruplar ile etkileşimlerinin kaynaklık ettiği güç; toplumsal konum ve saygınlık kazanma arzusu, insanlar ve kaynaklar üzerinde kontrol sahibi olma ve üstünlük kurma isteğidir. Başarı (Achievement): Toplumda var olan standartlar ve normlar bireylerin başarı eğilimlerini yönlendirmektedir. Hazcılık (Hedonism): Hazcılık değerine sahip olan bireyler için zevk almak ve kendi rahatları öncelik teşkil etmektedir. Uyarılma (Stimulation): Cesaret sahibi olmak, değişime açık bir hayat yaşamak ve yaşamın her anını heyecanlı bir şekilde geçirmek gibi özellikler uyarılma değerini oluşturmaktadır. Özerklik (Self-Direction):Bireylerin, bağımsız düşünce, kendi özgür iradesi ile araştırma yapma, duygu ve düşüncelerini sınır koymadan ifade etme davranışlarını kapsamaktadır. Evrenselcilik (Universalizm): Fikirlerin geniş bir düzlemde ifade edilmesi, sosyal adalet, bilgelik, eşitlik, hoşgörü gibi değerleri ön planda tutulması, bütün insanlık ve doğanın iyiliğini koruma isteği ve evrensel değerlere minnet duyulmasıdır. Yardımseverlik (Benovelence): Bireysel ilişki ve etkileşim içerisinde bulunulan kişilerin iyiliğini ön planda tutma, onları geliştirme ve koruma isteğidir. Geleneksellik (Tradition): İçerisinde bulunduğu kültürün ve mensubu olduğu dinin fikir ve geleneklerini kabul etme, bunlara saygı duyma ve bu düzlem içerisinde var olan değerlere bağlı olma

Accademia dell'Arcadia / Fondazione Camillo Caetani, 26 ottobre 2023, ore 17:30