Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024
Kura nehri, bir yüz yıl öncesine kadar Türklerin, Gürcülerin, Kürtlerin, Ermenilerin, Rumların, Rusların, savaş karşıtı Malakanların, bölgeye farklı amaçlarla gelmiş Alman kavimlerin ve İran-Safevi etkisindeki Karapapakların yüz yüze gelip hayatı paylaştıkları bir kültürler karmaşasına tanıklık etmişti. Tarih boyunca Orta Asya ve Uzak Asya’dan koyun sürüleri ve büyükbaş hayvanlarıyla birlikte Batı’ya doğru yürüyen Orta Barbarlık aşamasındaki konar-göçer akıncı boylar (bu göçte ormanların kesilmesinin ve yoğun koyun otlatmasının neden olduğu kuraklık etken olmuştur; 3 ABD başkanına Asya danışmanlığını yapmış Frederick Starr’ın konuya oldukça çözümleyici bir bakışla ışık tutmuş Kayıp Aydınlanma adlı kitabı mutlaka okunmalı) Hazar’ın güneyindeki Horasan’dan ve Kuzeyindeki Kafkaslar’dan Kura ve Aras boyunca akarak Anadolu’ya ve Doğu Avrupa’ya geçtiler. Hazar güneyinden, Horasan ve çevre coğrafyalardan Batı’ya geçen boylar yeryüzünün ilk yerleşik toplumunu kurmuş Mezopotamya’dan yukarı taşan tefeci bezirgân kültürle karşılaştılar. Arap uygarlıklarıyla karşılaşan ve çoğunlukla kılıç zoruyla pagan dinlerden İslamiyet’e geçen Türk boyları, Abbasi dönemi ve sonrasında bölge coğrafyasında çok etkili oldular… Bu boylardan olan Kayı Boyu’nun kurduğu devlet, Anadolu ve Uremeli topraklarını “Beytülmal”, yani ortak mülk kılarak hangi dinden, hangi dilden olursa olsun, miras hakkı bulunmaksızın belli sayıda akıncı atlı beslemesi karşılığında kullanıcısına armağan etmişti.
Asur Kralı Eserhaddon, ölmeden önce Asur İmparatorluğu’na veliaht olarak oğlu Asurbanipal’ı atamıştı. İyi bir eğitim alan Kral Asurbanipal, Mısır’daki isyanları bastırmış, Memphis ve Thebes üzerinde daha güçlü bir egemenlik kurarak Mısır Sanatı’nı yakından tanımıştı. Elam Kralı Urtak’ın ölmesinden sonra, kardeşi Teumman, zorla tahtın sahibi olmuş, kral olduktan sonra çevre prensliklerle ittifak kurmuştur. Asur İmparatorluğu’nun son güçlü hükümdarı olan Asurbanipal, bunun üzerine Teumman ile Ulai(Karun) Irmağı kıyısında büyük bir savaş yapmıştır. Savaşın sonucunda Elam Kralı Teumman öldürülmüş, ittifak yaptığı prensler de esir alınmıştı. Kabartmalarda görülen savaşın ayrıntıları, ayrıca yazıtlarla da açıklanmıştır. Yazıtların dışında prizma metinleri ve tabletler üzerinde de Til Tuba Savaşı’nın ayrıntıları anlatılmaktadır. Bu çalışmada yazılı belgeler ve özellikle Ninive Güney ve Kuzey Sarayları’ndaki görsel sanat eserlerine göre, Til Tuba Savaşı ve bu savaşın sonunda yapılan zafer töreni incelenecektir.
Özet Mitler, ilk çağlardan beri çeşitli yönleriyle tartışılan halk anlatılarıdır. Tartışmalar genellikle mitlerin gerçeklikleri, tarih ile ilgileri ve anlatıldıkları toplumlarda kazandıkları kutsal kimlikleri ile ilgili olmuştur. Mitlerin gerçek bir tarih olup olmadıkları ise araştırmacıları meşgul eden önemli bir konudur. Bir halk anlatısı olarak mitlerin gerçek bir tarih olup olmadıkları icra bağlamları ve bu bağlamdaki işlevleri ile ilgili görülmektedir. İşlevsel olarak mit anlatıları ve bu anlatılara bağlı olarak uygulanan pratikler, mitleri geçmişe bağlamaktadır. Mitlerin tarihselliği ise kültürel bellekte sürdürülmeleriyle ilişkilidir. Uzun tarihleri boyunca mitler pek çok anlatı türünü beslemiş olan temel bir anlatı olarak bugün varlıklarını çeşitli pratiklerde ve kültürel kodlamada sürdürmektedirler. Abstract Myths are folktales that have been discussed in various aspects since ancient times. The discussions generally focus on the reality of myths, their relation to history and the sacred identity of myths achieved in the society they are told. Whether myths are real history or not is a subject that keeps researchers busy. The reality of myths is dependent on their performance context and their functions in the relevant context. The myth narratives and practices related to those narratives connect myths to past. The historicity of myths is related to their presence in the cultural memory. Throughout their history myths have nourished various kinds of narratives and myths continue their existence in various practices and cultural codes.
2021
Attila İlhan’ın üslubunda göze çarpan ilk özellik, anlatıcının kendisini kahraman ve karakterlere hakkaniyetli bir biçimde dağıtmış olması, yazarından anlatıcısına, başkahramanından en gölgede kalmış kahramanına büyük bir içtenlikle düşünüyor ve konuşuyor olmalarıdır… Kendisiyle hesaplaşmamış, kendi içinde öteki uğruna kırılıp parçalanmamış tek bir sözcelem bile bulunmaz onun yapıtlarında. Bu durum; Attila İlhan romanlarında bir “hayata yakınlaşma”, gerçeğin çoğul karakterine güçlü bir ışık tutma olarak yansır okuyucuya… Sıcak bir inandırıcılık duygusu uyandırır. Attila İlhan aynı zamanda romantik yanları ağır basan bir yazardır… Bütün kahraman ve karakterlerinin ruh dünyasını kendi iç çatışmalarıyla birlikte duygusal yanı ağır basan diyaloglarla kurar… Dildeki şair lirizmi, Freudçu bir ruh çözümlemesini andırır çatışmalar üzerine oturur… Pozitivizmin ve diyalektik tarihçiliğin analitik çabası ile yazarın ideolojik bakış açısının yücelttiği kahramanlar uyumlu bir birliktelik oluştururlar.
Salih Akdemir (1950-2014), 2022
DOGU BATI, 2000
Fuad Koprulu can be considered as the first Turcologist in modern sense in Turkey. He is a distinctive scholar of Turkish history and literature. This article evaluate the approach of Koprulu to social sciences, history, and nationalism. The paper also try to clarify his history and literature subjects according to his publications. The research is concluded with his his life in politics.
Due to the fact that the Quran is the language for worship, its articulation as well as its meaning has attracted the Muslims' attention. Nations that have converted to Islam have been in a struggle for the most accurate articulation of Arabic, which is the language of the Quran. Nevertheless, this struggle has not always produced the intended result owing to the interaction of nations, regions and people. Characteristics and articulation points of the Quranic letters, which is the first and the fundamental component of Tajwid and Recitation sciences, which deal with the phonetics of the Quran, have been interpreted and implemented in various ways throughout history. This difference in terms of interpretation and implementation also has an influence on the qaris, thus causing differences in the articulation of letters both in Arab countries and non-Arabic speaking countries. This results from many reasons some of which are not being able to utilize the resources sufficiently, modern Arabic language, the phonetics of the words in our language that have Arabic origins and the effect of the diversity among the performances of the recitation experts (also called fem-i muhsin) that have occurred for several reasons. The variety of recitation experts in the Arabic world and the Turks and even in Turks themselves throughout history and today emphasizes the fact that using only oral method in Quran education is not so reliable. Especially in the last few centuries, most qaris confined themselves to this oral tradition and did not take an interest in the fundamental resources, thanks to which the variety increased. That is why it is more necessary compared to the past to bring oral knowledge into harmony with readings. In this study, certain elements that constitute the beginning of the Tajwid discipline and that involve exaggeration and understatement regarding characteristics and articulation points of the letters are examined. As a result of exaggeration and understatement, there occurs a difference in interpretation between the Arabic people and non-Arabic speaking Muslims. The aim of the study is to reveal the diversity in interpretation and its reasons and to make suggestions that will contribute to the union/alliance of Arabic people and the Muslims in our country on the phonetics of Quran education, since Arabic is the language of the Quran and Islamic civilization. STRUCTURED ABSTRACT Languages are alive; they develop, change, lose some elements and gain certain properties. The Arabic language has also got her share of this development and change. As well as the new rules and words that have been added to the Arabic language, there have also been changes in the phonetics of the language throughout history, especially in recent times. Although this change might seem normal, even beneficial for a language, it is not true for holy texts. Therefore,
TÜRÜK, 2013
Türkçede kullanılan bazı görevli morfemlerin Türkçenin bütün yer ve zamanlarında büyük oranda benzerliği ve hatta aynılığı söz konusudur. Mesela er- fiilinden gelişen cevher fiili yapıları Türkçenin neredeyse bütün tarihî ve çağdaş yazı dillerinde görülebilir. Ancak kimi görevli morfemlerin sadece belli bir yazı dilinde/dillerinde kullanıldığına tesadüf edilmektedir. Eski Uygurcada kullanılan tetir/titir unsurunun cevher fiili olarak kabul edebileceğimiz bir kullanımı bu duruma örnek teşkil etmektedir. Bu çalışma kapsamında ilk olarak otuz beş Eski Uygurca eser taranarak tetir/titir unsurunun cevher fiili olarak kullanılmasına örnek teşkil eden yapılar tespit edilmiştir. Daha sonra tespit edilen kullanımlar tasnife tabi tutulmuş, elde edilen malzeme metinlerin içerikleri göz önünde tutularak değerlendirilmiş, sonuç ve öneriler bölümünde ise mevcut malzemenin yorumlanmasına çalışılmıştır. Çalışmada amaçlanan diğer tarihî ve çağdaş Türk yazı dillerinde görülmeyen bu unsura dikkat çekmek, bu cevher fiilin Eski Uygurcadaki kullanımı üzerine de bilgiler vermektir. Bu bağlamda bahse konu morfolojik unsurun neden sadece Eski Uygurca eserlerde görüldüğü hakkında da fikirler ileri sürülmüştür.
Contemporary Materials, 2021
مجلة كلية الآداب جامعة حلوان, 2004
Estudos Arqueológicos de Oeiras, 34, 2024
The EMBO Journal, 1993
Growth and Change, 1981
The American Journal of Clinical Nutrition, 2009
Human Reproduction, 1999
Healthcare Quarterly, 2002