ISSN 2149-4045
ANADOLU PREHİSTORYA ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
JOURNAL OF ANATOLIAN PREHISTORIC RESEARCH
APAD
1
ANKARA
2015
BİLGİN KÜLTÜR SANAT YAYINLARI
ISSN:2149-4045
2015 ANKARA/TÜRKİYE
Yazı İşleri Müdürü: Engin DEVREZ
APAD hakemli bir dergidir ve
Mayıs ayında yayınlanmak üzere yılda bir kez basılmaktadır.
Published each year in May
Kapak Fotoğrafı/Photograph of Cover
Doç.Dr.Özlem ÇEVİK
(Ulucak Höyük Kazıları-2014)
Bilgin Kültür Sanat Yayınları’nın izni olmadan APAD’ın hiçbir bölümü kopya edilemez.
Alıntı yapılması durumunda dipnot ile referans gösterilmelidir.
It is not allowed to copy any section of APAD without the permit of Bilgin Kültür Sanat Yayınevi, it must be referred by authors if knowledge takes from APAD.
APAD’a gönderilen makaleler, yayın ilkelerinde belirtilen formatlara uygun
olduğu takdirde basılacaktır.
Articles should be written according the formats mentioning in publishing principles page of
this issue.
APAD’ın yeni sayılarında yayınlanması istenen makaleler için yazışma adresi:
Correspondence addresses for sending articles to following volumes of APAD:
Dr.Cevdet Merih EREK
Gazi Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Teknikokullar Kampüsü
06500 Beşevler-ANKARA
Grafik Tasarım/Graphic Design
Dr.Atakan AKÇAY
Umut ZOROĞLU
Murat KARAKOÇ
Diğer İletişim Adresi:
Other Correspondence Addresses:
Bilgin Kültür Sanat Yayınevi, Selanik 2 Caddesi 68/4 Kızılay-Çankaya ANKARA-06620/
TÜRKİYE
ANADOLU PREHİSTORYA ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
JOURNAL OF ANATOLIAN PREHISTORIC RESEARCH
1
Yayın Sahibi: Dr.Cevdet Merih EREK
Editörler/Editors
Cevdet Merih EREK
Benjamin S. ARBUCKLE
Çiğdem ATAKUMAN
Kadriye ÖZÇELİK
Yayın Kurulu/Editorial Advisor Board
Adnan BAYSAL
Aslı Erim ÖZDOĞAN
Ayşe Tuba ÖKSE
Burçin ERDOĞU
Cevdet Merih EREK
Çiğdem ATAKUMAN
Çiler ALGÜL
Halil TEKİN
Harun TAŞKIRAN
Kadriye ÖZÇELİK
Metin KARTAL
Mihriban ÖZBAŞARAN
Nur BALKAN-ATLI
Özlem ÇEVİK
Semra BALCI
Zafer DERİN
ANKARA
2015
APAD HAKEMLİ BİLİMSEL BİR DERGİDİR
APAD IS A PEER REVIEWED SCIENTIFIC PUBLICATION
APAD’ın bu sayısı 17-19 Mart 2014 tarihleri arasında Gazi Üniversitesi, Edebiyat
Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Tarih Öncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Cevdet
Merih EREK tarafından düzenlenmiş olan “Anadolu Prehistoryası Terminoloji-Kronoloji-Tanımlama Sorunları Çalıştayı”na davetli olarak katılan bilim insanlarının sunduğu bildirilerin makalelerine ayrılmıştır.
This issue of APAD is assigned for articles of presentations of invited scholars in
17-19 March 2014, when was organized, called by “The Workshop of Terminology-Chronology-Description Problems of Anatolian Prehistory”, by Dr.Cevdet Merih EREK on behalf of
Gazi University, Faculty of Arts, Prehistory Section in Archaeology Department.
Editörün Notu
APAD, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren Anadolu Arkeolojisi’ne hizmet etmiş tüm değerli bilim insanlarının katkılarıyla oluşturulmuş bilgi hazinesinin temelleri
üzerine yayın hayatına başlamış bulunmaktadır. Bu temeller büyük özverilerle gerçekleştirilmiş, ömürler adanmış çalışmaların ürünü olmuştur. Kendi dönemlerinde, o günlerin olanaklarıyla gerçekleştirilen çalışmalar gerek yurt içi, gerekse yurt dışında basılmakta olan
dergilerde yer almış, hayat bulmuştur. Söz konusu çalışmalar geçmişte, bugünde ve yarında
daima alıntılarla değer bulmaya devam edecektir.
APAD’ın hedefi Anadolu ve yakın çevresinde gerçekleştirilen Prehistorik Dönem
çalışmalarını, değerlendirmelerini ve sonuçlarını bir çatı altında toplayarak gerek ülkemizin
gerekse siyası sınırları olmayan bir coğrafyanın içindeki prehistorik arkeoloji verilerini bilim
dünyasının hizmetine sunmaktır.
2014 yılında gerçekleştirilen -Ankara-Gazi Üniversitesi- “Anadolu Prehistoryası Terminoloji-Kronoloji-Tanımlama Sorunları” Çalıştayı’na katılan değerli bilim insanlarının da
desteğiyle APAD’ın temelleri atılmış ve bugüne kadar yoğun bir çalışma temposu sonucunda
dergi yayın hayatına geçmiştir.
APAD, öncelikli olarak Anadolu prehistoryası konusundaki çalışmaların sonuçlarını
içeren makaleleri; bunun yanı sıra Anadolu’yla bağlantılı Kafkas, Balkan ve Yakın Doğu
coğrafyalarındaki prehistorik çalışmalar hakkındaki makaleleri yayınlamak için kurgulanmıştır.
APAD’ın kurulmasında desteğini esirgemeyen tüm bilim insanlarına ve bundan sonra makaleleriyle dergiye can verecek yerli ve yabancı bilim insanlarına teşekkür etmeyi bir
borç bilmekteyiz.
Yayın Kurulu Adına
Editör
Cevdet Merih EREK
05 Mayıs 2015
APAD YAYIN İLKELERİ
1. Makaleler Windows tabanlı yazım programlarıyla A4 boyutunda yazılmış olmalıdır.
2. Makalelerin Türkçe ve İngilizce “Ana Başlıkları” büyük harlar kullanılarak Times
New Roman yazı karakteriyle 12 punto ve koyu; “yazar adı” başlığın hemen altına
sağa yaslanmış biçimde koyu 12 punto Times New Roman biçiminde ve “*” işaretli
dipnotta akademik unvan, bilim kuruluşunun adresi, elektronik posta adresi; “Özet”
ve “Abstract” başlıkları ilk harf büyük olmak üzere italik 12 punto ve koyu, metin
kısımları Times New Roman biçiminde normal 11 punto olarak yazılmalıdır.
3. “Anahtar Sözcükler” ve “Keywords” başlıkları italik biçimde 12 punto ve koyu,
kelimelerin kendisi normal 11 punto Times New Roman biçiminde yazılmalıdır.
4. Makale metinleri koyu “Giriş” başlığı ile başlamalı ve bu başlık sola yaslanmalıdır.
Giriş yazısından itibaren tüm metin, dipnotlar hariç, 12 punto Times New Roman
biçiminde; sadece açıklayıcı dipnotlar 10 punto Times New Roman ve “*” biçimi
altında, sayfa sonuna sola yaslı olarak yazılmalıdır (sayısal dipnot verilmemelidir).
Makalelerde ara başlıklar ilk harleri büyük olmak üzere 12 punto, sola yaslı olarak
yazılmalıdır.
5. Makalelerde atılar metnin içinde (….) ayraçlar arasına verilmelidir.
6. Tüm metin tek satır aralıklı olarak yazılmalıdır.
7. Metin içindeki paragraf girintileri 1,25 cm boşluk ayarı kullanılarak oluşturulmalıdır.
8. Makale metni içinde söz edilen fotoğraf, resim, çizim, harita 300dpi çözünürlükte
ve JPEG formatında, sadece “Figür” başlığıyla verilmelidir. Tablolar için “Tablo”
kelimesi kullanılmalı; tüm figür ve tablolar kaynakçadan sonra numara sırasına göre
dizilmelidir. Söz konusu figür ve tablolar ayrıca bir CD’ye kaydedilerek gönderilmelidir. Figür ve tabloların altına açıklayıcı kısa bilgi yazılmalıdır.
9. Makale içinde kullanılan özel fontlar bir CD’ye yüklenerek gönderilmelidir.
10. Makale içinde kullanılan kısaltmalar kaynakçadan hemen sonra “Kısaltmalar” başlığı altında 11 punto Times New Roman biçiminde ve harf sırasına göre yazılmalıdır.
11. Metin İçinden Alıntı Yapılan Eserlere Dipnot ile Atıf Yapma
Tek yazarlı eserlerden yapılan alıntılar:
(Erek, 2011) veya (Özbek, 2006: 38)
Çok yazarlı eserlerden yapılan alıntılar:
(Freeman ve Herron, 2009) veya (Bar-Yosef ve diğ., 1995: 236)
Kişisel görüşmeler dipnot olarak:
(Doç.Dr.Kadriye Özçelik ile yapılan kişisel görüşme, 16.12.2014)
URL bağlantılı internet sitelerinden yapılan alıntılar dipnot olarak:
(http://www.nature.com/nature/journal/v363/n6426/ erişim tarihi: 11.02. 2015)
Sözlük eserlerden yapılan alıntılar:
(Garrymander 2003) veya (Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük 1945)
Ansiklopedi eserlerden yapılan alıntılar:
(Balkans: History 1987)
12. Alıntı Yapılan Eserlerin Kaynakça Olarak Verilmesi
Tek yazarlı kitap:
Özdoğan, M. 2001. Türk Arkeolojisinin Sorunları ve Koruma Politikaları. İstanbul:
Arkeoloji ve Sanat Yayınları.
İki yazarlı kitap:
Jacob, P. ve Jeannerod, M. 2003. Ways of Seeing; The Scope and Limits of Visual
Cognition. Oxford: Oxford University Press.
Çeviri kitap:
Freeman, S. ve Herron, J. C. 2009. Evrimsel Analiz. Yenilenmiş Dördüncü Basım.
Çev. Battal Çıplak, Ankara: Palme Yayıncılık.
Editörlü kitap:
Erdur, O. ve Duru, G. (eds.) 2003. Arkeoloji: Niye? Nasıl? Ne için? İstanbul: Ege
Yayınları.
Kitap içinde bölüm:
Özkaya, V. ve Coşkun, A. 2011. “Körtik Tepe”, The Neolithic in Turkey: New excavations and new research: The Tigris Basin içinde M. Özdoğan, N. Başgelen ve P.
Kuniholm (eds.), İstanbul: Archaeology and Art Publications, s. 89-127.
Sadece elektronik basılı kitap:
O’Keefe, E. (n.d.). Egoism & the cnsts in Western values. erişim http://www.onlineoriginals.com/showitem.asp litem I 135
Kitabın elektronik versiyonu
Shotton, M. A. 1989. Computer addiction? A study of computer dependency [DX
Reader version]. http://www.ebookstore.tandf.co.uk/html/index.asp den alınmıştır.
eğer varsa doi numarası da verilmelidir.
Rapor ve teknik makaleler:
Gencel Bek, M. 1998. Mediscape Turkey 2000 (Report No. 2). Ankara: BAYAUM.
Dergide tek yazarlı makale:
Baysal, A. 2005. “Çatalhöyük’te Öğütme Taşları ve Duvar Resimleri”, Toplumsal
Tarih, 24 (143), s. 66-72.
Kolankaya-Bostancı, N. 2012. “Anadolu’da Erken Prehistorik Dönem Kırmızı Aşı
Boyası Kullanımı”, Anadolu/Anatolia 38, s, 29-51.
Dergide çok yazarlı makale:
Binark, F. M. ve Çelikcan, P. 1998. “Mahremin Müzakereye Çağrılması ve Yıldo
Örneği,” Kültür ve İletişim, 1 (2), s. 197-214.
Kuzmin, V. Y., van der Plicht, J. ve Sulerzhitsky, D. L. 2014. “Puzzling radiocarbon
dates for the Upper Paleolithic site of Sungir (Central Russian Plain),” Radiocarbon
56 (2), s. 451-459.
Elektronik dergide makale:
Walker, J. M., Gibert, J., Lòpez, M., Lombardi, A. V., Pérez-Pérez, A., Zapata, J.,
Ortega, Jon, H., Thomas, P., Alistair, S., Jean-Luc, Z., J. ve Trinkaus, E. 2008. “Late
Neanderthals in Southeastern Spain: Sima de las Palomas del Cabezo Gardo, Murcia, Spain,” Proceedings of National Academy of Sciences USA, 105 (52) s. 2063120636. erişim: URL www.pnas.org_cgi_doi_10.1073_pnas.0811213106 (varsa doi
numarası, yoksa URL verilir).
Formicola, V., Pontrandolfi, A. ve Svoboda, J. 2001. “The Upper Paleolithic triple
burial of Dolni Vestonice: Pathology and funerary behavior,” American Journal of
Physical Anthropology, 115 (4) s. 372-379, doi: 10.1002/ajpa.1093.
Basılmamış tezler:
YÖK’ten indirilmiş ise URL adresi de künye bilgileri sonuna verilmelidir.
Sarı, E. 2008. Kültür Kimlik ve Politika: Mardin’de Kültürlerarasılık. (Yayımlanmamış doktora tezi), Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Sözlük eserler:
Garrymander. 2003. Merriam-Webster’s collegiate dictionary (11. Baskı). Springfield, MA: Merriam Webster’s.
Türk Dil Kurumu 1945. Büyük Türkçe Sözlük. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Ansiklopedi eserler:
Balkans: History. 1987. Encyclopaedia Britannica içinde (15. Baskı. Cilt. 14, s.
570-588). Chicago: Encyclopaedia Britannica.
İçindekiler/Contents
Adnan BAYSAL
Arkeolojide Görmek, Bakmak ve Girmek Üzerine Düşünceler........................................1
Ayşe Tuba ÖKSE
Salat Tepe Kalkolitik Tabakalarının Kuzey Mezopotamya
Kronolojisine Göre Değerlendirmesi..............................................................................15
Burçin ERDOĞU & Özlem ÇEVİK
Batı Anadolu Kronolojisi ve Terminolojisi: Sorunlar ve Öneriler..................................29
Çiğdem ATAKUMAN
Kuzey Mezopotamya Prehistoryası’nın Terminolojik Sorunlarına
Tarihsel Bir Yaklaşım......................................................................................................47
Çiler ALGÜL
Güneydoğu Anadolu Yontmataş Buluntularında Terminoloji Sorunu .............................73
Halil TEKİN
Yukarı Mezopotamya Geç Neolitiğinde (Hassuna, Samarra, Halaf)
Terminoloji ve Kronoloji Sorunları................................................................................89
Harun TAŞKIRAN
Türkiye Paleolitik Kronolojisi.......................................................................................113
Kadriye ÖZÇELİK
Türkiye’de Üst Paleolitik Dönem: Çeşitli Yaklaşımlar ve Problemler..........................123
Makbule Beray KÖSEM
Anadolu’nun Yontmataş Tip Listelerinin Çoğaltılması ve Terminolojide
Ortak Dil Kullanımının Gerekliliği..............................................................................139
Metin KARTAL
Prehistorya (Tarih Öncesi) Kavramı............................................................................145
Neyir KOLANKAYA-BOSTANCI
Orta Batı Anadolu Neolitik ve Kalkolitik Çağ Yontmataş Endüstrilerinin
Tanımlanmasında Karşılaşılan Problemler...................................................................163
Semra BALCI
Kapadokya Bölgesi (Orta Anadolu) Yontmataş Buluntuları: Tekno-Kronolojik
Bir Değerlendirme........................................................................................................177
APAD 1 (2015): 29-45
BATI ANADOLU KRONOLOJİSİ VE TERMİNOLOJİSİ: SORUNLAR VE ÖNERİLER
Burçin ERDOĞU *& Özlem ÇEVİK**
Özet
Türkiye çok geniş coğrafyaya sahip olmasına rağmen tek bir kronolojik düzleme oturtulmaya
çalışılması birçok problemi beraberinde getirmiştir. Bu makalede çoklu kriterler göz önüne alınarak,
Batı Anadolu Bölgesi’nin Epi-paleolitik dönemden Kalkolitik Çağ’ın sonuna kadar uzanan kronolojisi
tesis edilmeye çalışılmıştır. Bunu yaparken klasik terminoloji tercih edilmiştir. Batı Anadolu Bölgesi’ndeki kazılar son yirmi yılda artmış olsa da, prehistorik kültür silsilesini zamansal bir çerçeve içine
yerleştirmek oldukça zordur.
Anahtar Sözcükler: Batı Anadolu, Kronoloji, Terminoloji, Epi-paleolitik, Neolitik, Kalkolitik
Abstract
CHRONOLOGY AND TERMINOLOGY OF WESTERN ANATOLIA:
PROBLEMS AND SUGGESTIONS
Although Turkey has a very wide range of geographical zones it was tried to place into a single
chronological frame that this has brought many problems. Considering multiple criteria, in this article,
the chronology of Western Anatolia from the Epi-paleolithic period to the end of the Chalcolithic period
has been tried to establish. To do this conventional terminology is preferred. Although the excavations
in the Western Anatolia have increased over the last twenty years, there continue to be dificulties in
placing the prehistoric sequence into a chronological frame.
Keywords: Western Anatolia, Chronology, Terminology, Epi-paleolithic, Neolithic, Chalcolithic
Giriş
“Arkeolojik Kültür” kavramı arkeologlar tarafından uzun süre boyunca tartışılmıştır.
Gordon Childe (1929), Gustaf Kossina’nın “Kültürel-Tarih” görüşünden yola çıkarak, bir toplum tarafından üretilen arkeolojik malzemenin belirli bir bölgedeki yayılımını, o toplumun kültürünü tanımladığını iddia etmiştir. Ona göre topluluklar tanımlanabilen maddesel kalıntıları
ile bir kültür üretebilirler. Childe tarih öncesi dönemler için toplumların ürettiği en belirleyici
buluntu topluluklarını çanak-çömlek, mimari, alet-edevat ve süs eşyalarından ibaret olarak görmüştür ve oluşturduğu tarih öncesi dönemlere ait kronoloji tablosu uzun yıllar kullanılmıştır.
1960’lı yıllarda Yeni Arkeoloji akımı ile birlikte, bir kültürü anlamak için o kültürü oluşturan alt
birimleri (teknoloji, sosyal yaşam, ideoloji vs) analiz etmek ve birbirleri ile ilişkilerini kurmak
gerektiği düşüncesi Arkeolojik Kültür kavramına farklı bakış açısı getirmiştir. Lewis Binford’a
göre (1972) insan davranışları, normatif fikirler ve buluntular arasındaki etkileşimden doğan
maddesel kültür ile kültürü oluşturan alt birimler arasında bir ilişki vardır. Bir kültür sadece ka*Prof.Dr., Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Prehistorya Anabilim Dalı, e-mail: berdogu@gmail.com
**Doç.Dr., Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı,
e-mail: arkeocevik@gmail.com
29
Burçin Erdoğu & Özlem Çevik
rakteristik buluntularından (örneğin çanak-çömlek gibi) değil, o kültürü oluşturan alt birimlerin
ilişkilerinden de tanımlanır. 1980’li yıllara gelindiğinde Ian Hodder (1982), maddesel kültürün
insanların ürettikleri ile davranışları arasındaki akıl yürütmeye dayalı ilişkiler içerdiği üzerinde
durmuştur. Hodder, yaşayan kültürler üzerinde yaptığı çalışmalarla maddesel kültürün onu yaratan insanın bir ifadesi olduğunu, ele geçen maddesel kalıntıların aslında onu oluşturan insanın
düşüncelerini yansıttığını savunarak insan zihnine, düşüncelerine ve sembolizme dikkat çekmiştir. Bu bakış açısı, kültürü insan tarafından edinilen beceri, alışkanlık, geleneklerden oluşan
bir yapı bütünü olarak gören antropolojik kültür görüşlerine daha yakındır.
Arkeolojik kültür kavramı gibi, söz konusu kültürlerin hangi ölçütler alınarak kategorize
edileceği de tartışma konusu olmuştur. Günümüzde kullanılan Mezolitik, Neolitik ve Kalkolitik
gibi evrensel terimler, arkeolojinin bilimsel bir disiplin olarak ilk kez Avrupa’da ortaya çıktığı
dönemde, belirgin hammadde veya uygulanan alet yapım teknolojisine göre şekillendirilmiş bir
terminolojidir. Ancak aynı dönemde Lewis Henry Morgan (1877) gibi antropologların kültürel
gelişimi, teknolojik düzeyden ziyade sosyal gelişimle özdeşleştirerek toplumların tarihsel gelişimini, Yabanıllık, Barbarlık ve Uygarlık olmak üzere üç aşamaya ayırdıkları görülür. Daha
sonra Friedrich Engels (1972) Yabanıllık, Barbarlık ve Uygarlık aşamalarının birbirlerinden
ayrılan ölçütlerini toplumdaki üretim güçleri ile yeniden düzenlemiştir. Gordon Childe (1936),
hem hammadde-alet yapım teknolojisine dayanan hem de toplumların sosyal gelişimlerini ön
plana çıkartan görüşleri birleştirip ekonomik ölçütler kullanarak Paleolitik Çağ ile özleştirdiği
Yabanıllıkta toplumların kendi besinlerini üretmeyip avcı-toplayıcı bir yaşam sürdürdüklerini;
Barbarlıkla özleştirdiği Neolitik Çağ’da bir devrim yaşandığını ve toplumların besin üreticisi
konumuna geldiğini, son olarak da Uygarlık Çağı ile özleştirdiği Kent Devrimi’nde artı ürün
sayesinde, hiyerarşik olarak örgütlenen sınıf toplumlarının ortaya çıktığını öne sürmüştür. Aslında Childe gibi, belli bir tarihsel dönemi, sosyo-ekonomik geçim modelleri ile örtüştürerek
evrimsel bir eksende tanımlama eğilimi günümüzde de devam eden bir eğilimdir. Yakın Doğu
Arkeolojisi’nde Epi-paleolitik dönem için “Uzman Avcılar-Balıkçılar Dönemi”, Neolitik Çağ
için “İlk Köy Toplulukları Dönemi”, Kalkolitik Çağ için “Gelişmiş Köy Toplulukları Dönemi”
ve Tunç Çağları için “İlk Kent Toplulukları” şeklinde terimlerin kullanımı buna örnek verilebilir. Ancak bu tür sosyo-ekonomik ve/veya sosyo-politik temelli terminolojiler klasik terminolojinin yerini alamamıştır.
Bununla birlikte klasik terminolojinin de kendi içinde bazı sorunları vardır. Örneğin
Yakın Doğu’nun Mezolitik geleneğinin Avrupa’dan farklı olduğu, Son Buzul Çağı’nın sonlarında Üst Paleolitik gelenekli endüstrilerin teknolojik olarak Mezolitik dönemin içine girdiği,
Avrupa’daki gibi kesin ayrımların olmadığından yola çıkılarak Mezolitik Çağ, Epi-paleolitik
olarak isimlendirilmiştir (Bahn, 2002). Diğer taraftan başlangıcı MÖ 6000 çizgisi olarak kabul
edilen Kalkolitik Çağ’ın da tarihsel olarak bakırın ergitilmesi veya yaygın kullanımı ile de ilgili
olmadığı anlaşılmıştır. Anadolu Arkeolojisi için de Kalkolitik Çağ’a geçiş olarak kabul edilen
MÖ 6000 tarihsel çizgisinin ön kabulüne Halaf’ta boyalı seramiğin ortaya çıkışı kaynaklık eder
ki, Tell Sabi Abyad gibi yerleşmeler bugün artık Halaf’ın bir kültürel kırılmadan ziyade, kökleri
Neolitik Çağ’a uzanan bir sürekliliği işaret ettiğine tanıklık etmektedir (van der Plicht ve diğ.,
2011).
Bu makalede çoklu kriterler göz önüne alınarak, Batı Anadolu Bölgesi’nin Epi-paleolitik dönemden Kalkolitik Çağ’ın sonuna kadar uzanan kronolojisi tesis edilmeye çalışılacaktır.
“Arkeolojik Kültür” kavramı ile de bağlantılı yukarıdaki görüşler ışığında oluşturmaya çalıştığımız Batı Anadolu Kronolojisi için öncelikle bölgenin kültürlerini oluşturan karakteristik
30
Batı Anadolu Kronolojisi ve Terminolojisi: Sorunlar ve Öneriler
maddi kültür kalıntılarını ortaya koyarak, kültürleri oluşturan alt birimler (teknoloji, beslenme
ekonomisi, ideoloji vs gibi) analiz edilecektir. Örneğin teknoloji kapsamında mimari yapım
teknikleri, ev planları, yerleşim planları, çanak-çömlek yapım teknikleri ve tipolojileri ile alet
yapım teknikleri ve tipleri, hammadde gibi farklı ölçütler irdelenecektir. Diğer yandan tarihsel
süreçte karşımıza çıkan kültürel değişimler ve bu değişime yol açan, iklimsel ve topografik
değişimlerin yanı sıra, göç, kolonizasyon ve kültürlerin birbiri içine girerek değişmesi (akültürasyon) gibi olası etmenler de sorgulanmaya çalışılacaktır. Son olarak ele alınan bölgenin
kronolojik iskeletinin yeniden kurgulanmasında belli kazılardan elde edilen radyokarbon tarihlemelerin de anahtar rol oynadığı eklenebilir.
Batı Anadolu Özelinde Kronoloji ve Terminoloji Sorunu
Türkiye çok geniş coğrafyaya sahip olmasına rağmen geçmişte tek bir kronolojik düzleme oturtulmaya çalışılmış, bu durum birçok problemi beraberinde getirmiştir. Bu durum ilk olarak Neolitikleşme süreci ile başlamıştır. Yerleşik düzen, anıtsal mimari, sembolizm, yeni teknolojik gelişmelerle başlayan tarım ve hayvancılıktan oluşan yeni beslenme ekonomisi ve son
olarak çanak-çömleğin ortaya çıkışı ile gelişen Neolitikleşme süreci Güneydoğu Anadolu’yu
içine alan çekirdek bölgede yaklaşık MÖ 10,000 yıllarından itibaren gelişmiştir. İç Anadolu
Bölgesi MÖ 9. binyılda farklı bir çekirdek bölge olarak ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar Anadolu’nun diğer bölgelerinin Neolitikleşme süreçlerinin daha geç bir görüngü oldukları ve çekirdek
bölgelerde görülen belirli aşamaları kaydetmeden bir “paket” halinde Neolitik öğeleri aldıkları
düşünülse de, çekirdek bölgeler için öngörülen kronoloji Batı Anadolu ve Kuzeybatı Anadolu
hatta farklı coğrafyaya sahip Trakya için dahi uygulanmaya çalışılmıştır (bkz. Schoop, 2005).
1990’lı yıllara kadar Troya ve onun çevresinde kazı çalışması yapılan Kumtepe ile Beşik-Sivritepe, Batı Anadolu tarih öncesi dönemlere ait kronolojisinin temelini oluşturmasına
karşın, özellikle 1960’lı yıllarda D. French’in İzmir çevresinde yaptığı yüzey araştırmalarında
ortaya çıkan Göller Bölgesi ile bağlantılı Neolitik malzeme (French, 1967), Çanakkale ilindeki yerleşmelerin tüm Batı Anadolu kronolojisini yansıtmadığını ortaya koymaktaydı. Nitekim
1995 yılında başlayan İzmir Ulucak Höyük kazıları Batı Anadolu kronolojisi için bir dönüm
noktası olmuş ve MÖ 7000’lere kadar inen tüm Neolitik ve sonrasına ait tabakalanmaya sahip
olması ile de söz konusu höyüğü Batı Anadolu kronolojisi için önemli bir referans noktası haline getirmiştir. Son yirmi yıl içerisinde Batı Anadolu’nun tarih öncesi dönemlerine ilişkin bilgilerimizde önemli bir artış kaydedilmiş olmasına rağmen, bu bölge için öngörülen terminolojiler
bölgenin kronolojisini sağlam bir temele oturtmaktan ziyade daha karmaşık hale getirmiştir.
Batı Anadolu’nun kronolojisine dair sorunlar sadece Neolitik Çağ’ın başlangıcıyla sınırlı olmayıp bu dönemin ne zaman sona erdiğiyle de ilintilidir. Yukarıda da vurgulandığı gibi
önceleri MÖ 6000 tarihi İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde önemli bir kültürel kırılma
çizgisi olarak görüldüğünden, Neolitik Çağ’dan Kalkolitik Çağ’a geçiş olarak kabul edilmiştir.
Gerek Batı Anadolu’da gerekse Kuzeybatı Anadolu’da MÖ 6000 yıllarında keskin bir kırılmadan çok kültürel gelişim ve süreklilik izlenmesine rağmen, bu bölgeleri Güneydoğu ve İç Anadolu kronolojisine uydurma çabaları, bu dönemler için “Geç Neolitik-Erken Kalkolitik” gibi bir
terminolojinin ortaya çıkmasına neden olmuştur (bkz. Shoop, 2005). Bu dergide de görüleceği
üzere artık Güneydoğu Anadolu için MÖ 6000 yılı Kalkolitik Çağ’a geçiş olarak tanımlanmaktan vazgeçilmiş, İç Anadolu’da da Konya Ovası ile Kapadokya Bölgesi’nin kronolojisinin çok
farklı geliştiği ortaya konulmuş, fakat Batı ve Kuzeybatı Anadolu için kullanılan “Geç Neoli31
Burçin Erdoğu & Özlem Çevik
tik-Erken Kalkolitik” teriminden hala vazgeçilememiştir.
Batı Anadolu’da MÖ 6000 ile 5700 tarihleri arasını kapsayan kültürel süreç için kullanılan Geç Neolitik-Erken Kalkolitik terimi, aslında bölgede Neolitik geleneklerin devam ettiğini,
ancak zamansal olarak doğusundaki komşuları ile Kalkolitik çağdaşlığını belirtmek için kullanılmış suni temellerle oluşturulan karmaşık bir terimdir. Batı Anadolu’da Kalkolitik sürecin
tanımlanmasını içinden çıkılamayacak hale getiren bir diğer nokta da, ilk olarak Çanakkale
ve çevresindeki kazılardan tanınan “Kumtepe IA-Beşik Sivritepe” buluntularının bazen Geç
Kalkolitik bazen ise Orta Kalkolitik dönem olarak tanımlanması ve Kumtepe IB tabakasının
İlk Tunç Çağları’na yerleştirilmeye çalışılmış olmasıdır ki, hemen ardından İzmir-Baklatepe
kazıları ile Geç Kalkolitik dönemin tekrar tanımlanmaya başladığı görülür.
Aslında Batı Anadolu’nun her iki tarafında uzanan bölgelerde de durumun çok iç açıcı
olmadığı vurgulanabilir. Bu sorunları gidermek için İç Anadolu için de yeni terminoloji arayışlarına gidilmiş fakat sadece o bölgede çalışanların kullandığı ve anladıkları bir terminoloji
ortaya çıkmıştır (Özbaşaran ve Buitenhuis, 2002). Diğer taraftan Neolitik, Kalkolitik gibi evrensel terimler kullanılsa bile, Anadolu’nun batısında farklı ülkelerin kendilerine özgü farklı
terminolojiler ürettiklerini görüyoruz. Örneğin Yunanistan Prehistoryası’nda Kalkolitik teriminin kullanılmadığı ve bu sürecin Geç Neolitik ve Son Neolitik olarak tanımlandığı, Balkan
Prehistoryası’nda ise Kalkolitik dönemin Neolitiğin bir devamı olarak görülerek Eneolitik olarak adlandırıldığı bilinmektedir. Son olarak belirtilmesi gereken bir diğer nokta, arkeolojide
Neolitik veya Kalkolitik gibi herkesin anlayacağı evrensel terimler kullanılsa da, terimlerin alt
ayrımlarının kullanılmasının (örneğin erken, orta, geç gibi) ne kadar gerçeği yansıttığının da
tartışmaya açık olmasıdır.
Batı Anadolu Kronolojisi
Batı Anadolu için radyokarbon tarihleri ile bölgenin kültürlerini oluşturan karakteristik
maddi kültür kalıntıları ve kültürleri oluşturan alt birimlerin analizi gibi parametreler kullanılarak oluşturulan kronoloji Tablo 1’de sunulmuş olup aşağıda her dönemin ayrımı için saptanan
ölçütler ayrıntılı olarak ele alınacaktır. İç Batı Anadolu bu kronoloji tablosuna dâhil edilmemiştir. Avrupa ve Yakın Doğu’nun birleştiği noktada bulunan bu bölge için oluşturulan kronoloji
tablosunda, diğer bölgeler ile olan ilişkilerinin anlaşılabilmesi için evrensel terimler kullanılmıştır. Terimlerin alt ayrımları her ne kadar kurgusal olsalar da kültürel değişimler göz önünde
bulundurularak bu tarz alt ayrımların tarafımızdan daha anlaşılabilir olduğu önerilmektedir. Diğer yandan Batı Anadolu’da kazısı yapılmış merkezlerin son derece az olduğu (Tablo 1) ve bu
kronoloji tablosunun son olmayıp yeni veriler ışığında değişime açık olduğu da eklenmelidir.
Epi-paleolitik Dönem
Ege Denizi’nde zaman içinde meydana gelen değişimler, Epi-paleolitik dönemde Batı
Anadolu’nun sınırlarının günümüzle aynı olmadığını göstermektedir. Last Glacial Maximum
olarak bilinen Son Buzul Çağı’nın sonlarına doğru yaklaşık günümüzden 21,000 yıl önce Ege
Denizi’nin seviyesinin bugünkü seviyesinden yaklaşık 120 m daha aşağıda olduğu ve bu dönemde Girit ve Rodos harici tüm adaların anakara ile bağlantılı olduğu saptanmıştır (van Andel
ve Lianos, 1983; Perissoratis ve Conispoliatis, 2003). Younger Dryas döneminde yaklaşık MÖ
32
Batı Anadolu Kronolojisi ve Terminolojisi: Sorunlar ve Öneriler
10,800 ve 9600 yılları arasında Ege Denizi’nin seviyesinin bugünkü seviyesinden yaklaşık 5560 m daha aşağıda olduğu ve anakaralara yakın tüm adaların anakaralarla bağlantılı olduğu
bilinmektedir (Lambeck, 1996). Yine bu dönemlerde Marmara’da tuzluluk oranında artış
gözlemlenmektedir (Çağatay ve diğ., 2000; Sperling ve diğ., 2003). Deniz suyunun yükselmesi
ve muhtemel tektonik hareketler sonucunda Çanakkale Boğazı’nın bu zamanlarda açıldığı,
bir göl konumunda olan Marmara’nın denize dönüştüğü düşünülmektedir. MÖ 7000 ila 6500
yıllarında Ege Denizi’ndeki yükselmenin devam ettiği, bugünkü seviyesinden -20 metreye
kadar ulaştığı tahmin edilmektedir (bkz. Özbek ve Erdoğu, 2015).
Epi-paleolitik dönemle ilgili bilgilerimiz son derece sınırlıdır ancak günümüzden yaklaşık 12 binyıl önce Anadolu’ya bağlı olduğu varsayılan Limni Adası’nda son yıllarda gerçekleştirilen kazılar yeni bilgiler eklemektedir. Limni Adası’nda Ouriakos’da yapılan kazılarda MÖ
10,437-10,198 yıllarına tarihlendirilen Epi-paleolitik döneme ait bir kamp yerinin varlığı ortaya
çıkartılmıştır. Sözü edilen kamp yerinde saptanan yarımay ve ön kazıyıcılarla karakterize edilen
mikrolitik aletler Antalya Öküzini Mağarası’nın Ia1 ve Ia2 jeolojik seviyeleri ile karşılaştırılmaktadır (Efstratiou ve diğ., 2014). Ouriakos ile benzer buluntular Gökçeada’da Eskino mevkiinde de saptanmıştır. 1980’li yıllarda Gelibolu Yarımadası’nda yapılan yüzey araştırmaları
sırasında Değirmenlik ve Ören mevkilerinde saptanan mikrolitik aletler Epi-paleolitik döneme
tarihlendirilmiş olsa da (Özdoğan, 1986), daha sonraki araştırmalarda bu mevkilerde hiçbir alet
bulunamamıştır. Diğer yandan yarımadanın batısında Üçdutlar mevkiinde yeni gerçekleştirilen
araştırmalarda Epi-paleolitik döneme tarihlendirilebilecek malzemeler ele geçmiştir (Özbek ve
Erdoğu, 2015).
Manisa’da Çakallar Volkanik Tepesi’nin yakınlarında volkanik tüf üzerinde 12 adet insan ayak izi saptanmış ve izlerin bulunduğu volkanik arazi MÖ 10,000-8000 yıllarına tarihlendirilmiş olsa da (Akdeniz, 2011), bölgede bu döneme ait yerleşim yeri bulunamamıştır.
Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem
Batı Anadolu’da çanak-çömleksiz bir Neolitik dönemin varlığı hala tartışma konusudur.
Fakat yakın zamanda Fethiye Girmeler’de yapılan kazı çalışmaları Güneybatı Anadolu’da bu
dönemin varlığına ait güçlü kanıtlar ortaya koymuştur. Girmeler Mağaraları’nın önünde yok
edilmiş bir höyüğün tabanında yapılan kazı çalışmaları, MÖ 9. bin yıla ait besin ekonomisi avcı
ve toplayıcılığa dayanan yerleşik bir toplumun varlığını ortaya koymuştur (Takaoğlu ve diğ.,
2014). Duvarları dal örgü tekniği ile yapılmış, birkaç kez yenileme evresi geçirmiş kireç tabanlı
bir yapı bulunmuştur. Söz konusu yerleşimde yonga ağırlıklı yontmataş alet endüstrisi içinde
mikrolitik aletlere rastlanmamış, fakat az sayıda orak dilgileri bulunmuştur.
Çanakkale’nin Çan ilçesinde Çalca mevkiinde saptanan çakmaktaşı aletler, teknolojik
ve tipolojik açıdan Çanak-Çömleksiz Neolitik döneme tarihlendirilmişlerdir (Özdoğan, 2011).
Yakın zamanda Küçük Çekmece Gölü kenarında bulunan çakmak taşından yapılmış ve Yakın
Doğu’nun Çanak-Çömleksiz Neolitik dönemi için karakteristik olan “Naviform” çekirdekler ve
bunlardan üretilmiş aletler Çanak-Çömleksiz Neolitik döneme tarihlendirilmişlerdir (Aydıngün,
2009). Bu aletlerin Çalca’da ele geçen aletlerle benzerlik taşıdıkları düşünülmektedir.
33
Burçin Erdoğu & Özlem Çevik
Ön Neolitik Dönem
Bu dönem, İzmir Ulucak Höyük’ün MÖ 7. bin yıla tarihlendirilen en erken VI. tabakası
ile Efes Çukuriçi Höyük’ün XI ve XII. tabakaları ile temsil edilir. Bu dönemde, beslenme ekonomileri tamamen tarım ve hayvancığa dayalı, geniş iletişim ağına sahip yerleşik bir toplumdan
söz edebiliriz. Ulucak Höyük’te VI. tabaka ile temsil olunan dönemi, Mekân 42 ve 43 olmak
üzere iki yapı karakterize eder. Söz konusu yapıların her ikisinin duvarları da yığma kerpiçten
yapılmış olup tabanları çakıl taşı döşeme üzerine yaklaşık 0.5 cm kalınlığında kireç dökülüp
üzerinin kırmızı renkte boyanmasıyla oluşturulmuştur. Dörtgen forma sahip her iki yapının da
birer köşesinde ocak yer alır ve aynı yere üç kez yeniden inşa edildiği anlaşılan Mekân 42’nin
tabanı üzerinde saptanan duvar yıkıntıları, mekânın duvarlarının da kireçle kaplanıp üzerinin
kırmızı ve krem renkte panel ve figürlerle bezendiğini göstermektedir. Yapıların tabanında terk
etme ritüeli ile ilişkili olarak bırakıldığını düşündüğümüz hayvan çene kemiği ve kürek kemiği
dışında hiçbir şey bulunmadığından, söz konusu mekânların özellikle temiz bırakıldığı öne
sürülebilir. Mekân 42 ve 43’ün güney ve batısında kalan açık alanda her biri iki-üç yenileme
evresine sahip çok sayıda ocak ve fırın ile bunların çevresinde bol miktarda hayvan kemiği ortaya çıkartılmıştır. Her iki yapının da özel işlevli binalar olduğu, çevresindeki ocak ve fırınlardan
yola çıkarak da bu binaların içinde veya çevresinde topluluğun şölen türü bir faaliyeti gerçekleştirmek için bir araya geldiği düşünülmektedir. Ocak ve fırınların bulunduğu açık alanda
“galenden” yapılmış bir pendant, birkaç boncuk, çakmaktaşı ve obsidiyen aletler ele geçmiştir.
Taş aletlerde yonga alet endüstrisinin egemen olduğu görülür. 2014 yılında kazılan VI. tabakaya ait konut olduğu düşünülen kısmen korunmuş bir yapının duvarlarının yine yığma kerpiçten
ancak tabanının sıkıştırılmış topraktan yapıldığı görülür. Cilalı taş aletler Ulucak Tabaka VI’da
şimdiye dek hiç bulunmamıştır. Kireç tabanlı yapılar ve çevresindeki ocaklı alanda hiç çanakçömlek bulunmamış olmasına karşın, aynı tabakaya ait yeni kazılan alanda birkaç tane çanakçömlek parçası bulunmuştur. Söz konusu çanak-çömlek parçaları bunu izleyen V. tabakadaki
örneklerden farklı değildir ve bu nedenle bölgede görülen en erken çanak-çömleklerde, “ilkel”
denebilecek herhangi bir gelişim aşamasının gözlenemediği belirtilebilir.
Ulucak Tabaka VI’da “einkorn”, “emmer” ve “durum” buğdayının yanı sıra evcil koyun, keçi, sığır ve domuzdan oluşan gelişkin bir tarım ve hayvan besiciliğinin bulunduğu, yabani hayvanların ise beslenmede çok az rol oynadığı saptanmıştır (Çakırlar, 2012). Söz konusu
tabakada bulunan az sayıda obsidiyenin Melos kökenli olması, Ulucak sakinlerinin erken 7.
binyıldan itibaren geniş bir etkileşim ağına sahip olduğuna tanıklık eder. Sonuç olarak Batı
Anadolu’da kireç taban teknolojisinin MÖ 9. binyıl kadar erken bir zamana giden köklü bir
geleneğe sahip olduğu ve en erken çanak-çömleklerin de aşağı yukarı Yakın Doğu ile aynı zamanda ortaya çıktığının altı çizilebilir.
Çukuriçi Höyüğü’nün alt tabakaları henüz ayrıntılı olarak yayınlanmamıştır fakat
Ulucak VI. Tabakası’nda görülen kireç tabanlar Çukuriçi’nde de bulunmuştur.
Erken Neolitik Dönem
Batı Anadolu’da bu dönem Ulucak V, Yeşilova III 8-3, Uğurlu V, Çukuriçi IX-X yerleşmelerinden bilinmektedir. Ayrıca Ege Gübre’de (Tabaka IV) yapılan küçük bir sondaj yerleşimin MÖ 6200’lere kadar gittiğini göstermiştir (Sağlamtimur ve Ozan, 2012). Ulucak V
kendi içinde altı alt evreye ayrılır (Va-f). Mimari kalıntılar Va ve Vb evrelerinde gün yüzüne
34
Batı Anadolu Kronolojisi ve Terminolojisi: Sorunlar ve Öneriler
çıkarılmıştır ve mekânların inşasında her iki evrede de hem yığma kerpiç hem de dal örgü tekniğinin bir arada kullanıldığı görülür. Va’da bitişik inşa edilmiş ortak duvarlara sahip yapıların
içinde ocaklar, yükseltilmiş fırınlar, kerpiç kutular ve silolar bulunmaktadır. Vb’de yapıların iç
donanımında farklılık görülmese de Va’dan farklı olarak mekânların birbirinden bağımsız inşa
edildikleri görülür. (Çilingiroğlu ve diğ., 2012). Vb’de konut olamayacak kadar küçük (yaklaşık 5 m2), tabanı kireç sıvalı oval bir yapının içinde ele geçen kil figürin başları ve gövdeleri
ile kabartma bezemeli alışılmışın dışında bir kap parçası, yerleşimde özel işlevli yapıların bu
dönemde de mevcut olduğunu gösterir. (Çevik ve Vuruşkan, 2015).
Yeşilova’nın III. kültür katında MÖ 6500-6200 arasına tarihlenen 8-6. tabakalar ile MÖ
6200-6000 yılları arasına tarihlendirilen 5-3. tabakalarda dar alanlarda yapılan kazılar sonucunda henüz plan verecek bir mimari buluntuya rastlanılmamıştır, fakat Ulucak’ta görülen dal örgü
tipi mimariye benzer yapıların olmuş olabileceği ifade edilmektedir (Derin, 2012a). Çukuriçi
IX ve X. tabakalar MÖ 6600/6500-6200 yılları arasına tarihlendirilmektedir. Çukuriçi mimarisi
Ulucak ve Yeşilova’dan farklıdır. Taş temelli dikdörtgen planlı yapılar muhtemelen kalın ahşap
direklerin üzerlerinin çamur sıvanmasıyla oluşturulan duvarlarla inşa edilmişlerdir (Horejs ve
diğ., 2013 ve 2014).
Bu dönemin en belirgin özelliği çanak çömleğidir. Krem astarlı açkılı karakteristik bir
malzeme gurubunun yanında kahverengi ve kırmızı açkılı çanak-çömlekler de görülür (Çilingiroğlu, 2012). Kırmızı astarlı açkılı çanak-çömlekler ise azdır. “S” kıvrımlı kaseler yaygın
formdur. Kapların üzerlerinde bazen dikine yerleştirilmiş küçük tüp biçimli tutamaklar görülür.
Bu dönemin öne çıkan buluntuları, figürinler, kil mühürler (pintadera), sapan taneleri, taş balta
ve keskiler, ağırşaklar ve kemik spatulalardır.
Kuzeyde, Gökçeada Uğurlu yerleşmesinde ortaya çıkartılan buluntular daha farklıdır.
MÖ 6500 yıllarına tarihlendirilen V. kültür katının erken evresine sadece sondajlarda inilebilmiştir. Mimari kalıntılar MÖ 6200’lere tarihlendirilen V. kültür katının geç evresinde saptanmıştır. Taş temelli, dıştan köşeleri çıkıntı ile desteklenmiş, kalın duvarlı bir yapıya rastlanmıştır.
Yapıda duvarın içine yerleştirilmiş şömine biçimli bir ocak vardır. Kalın duvarlar ve dış köşelere yerleştirilen çıkıntılar binanın iki katlı olabileceğini göstermektedir (Erdoğu, 2014).
Çanak-çömleklerin neredeyse tamamı kırmızı astarlı ve açkılıdır. En yaygın form
kenarları haif “S” kıvrımlı kase ve çanaklardır. Kapların üzerlerinde bazen dikine yerleştirilmiş
küçük tüp biçimli tutamakların yanında ay biçimli veya yuvarlak tutamaklar da görülür (Erdoğu,
2014). İnsan kabartmalı kap parçaları ile riton parçaları da saptanmıştır. Bu çanak-çömleklerin
yakın benzerlerine Trakya’da Hoca Çeşme yerleşmesinin alt katlarında rastlanır.
Geç Neolitik Dönem
Geçmiş dönemlere ait iklimsel değişimlere yönelik çalışmalar yaklaşık MÖ 6600-6000
yıllarına denk gelen ve MÖ 6200’lerde doruğa ulaşan iklimsel değişikliklerin varlığını ortaya
koymuştur (Weninger ve diğ., 2014). Bu dönemde dünyanın aniden 7-5 derece soğuduğu saptanmıştır. İklimsel değişimlerin kültürel değişimlere etkisi bazı araştırmacılar tarafından ele
alınmış ve Batı Anadolu ile bağlantılı olası göç senaryoları düşünülmüştür (Weninger ve diğ.,
2006, 417-18; Özdoğan, 2011). Bununla birlikte Batı Anadolu’da yapılan kazı çalışmaları bu
tarihlerle ilişkilendirebileceğimiz kesin bir kültürel kırılmanın varlığına dair kanıt sunmamaktadır. Bölgeye doğudan geldiği düşünülen büyük bir göç dalgasına ait izler de bulunmamaktadır.
35
Burçin Erdoğu & Özlem Çevik
Bölgede yapılan kazılar MÖ 6000 yıllarında geçmişten gelen kültürün gelişerek ve değişerek
devam ettiğini göstermektedir.
Bu dönemi temsil eden yerleşmeler; Ulucak IV, Yeşilova III 1-2, Ege Gübre III, Heybelitepe-Dedecik, Çukuriçi VIII ve Uğurlu IV’tür. Ulucak IV’de MÖ 6000 civarında görülen
en önemli değişim, mekânların artık taş temel üzerine kerpiç briketleriyle inşa edilmiş olmasıdır. Ulucak IV yerleşimini, yan yana inşa edilen ev gruplarının sokaklarla birbirinden ayrıldığı mahalleler karakterize eder (Çilingiroğlu ve diğ., 2012). Bazı evler avluya sahiptir ve
avlu duvarlarının pise tekniğinde inşa edildiği gözlenir. Her evde fırın, seki, platform gibi iç
donanımlar ortaya çıkartılmıştır. Çukuriçi VIII’de de yapıların taş temelli kerpiç tuğlalardan
yapıldıkları saptanmıştır (Horejs, 2012). Yeşilova’da çeşitli boyutlarda taş temelli dikdörtgen
planlı yapılar muhtemelen kalın ahşap direklerin üzerlerinin çamur sıvanmasıyla oluşturulan
duvarlarla inşa edilmişlerdir (Derin, 2012a). Binalar sanki merkezi bir avluyu çevreler biçimde
dairesel konumlandırılmışlardır. İzmir Aliağa’daki Ege Gübre yerleşmesinde merkezi bir avlu
etrafında dikdörtgen ve yuvarlak taş temelli yapılar ortaya çıkartılmıştır. Yapıların duvarlarının
Yeşilova’da olduğu gibi kalın ahşap direklerin üzerlerinin çamur sıvanarak yapıldıkları tahmin
edilmektedir. Gerek dikdörtgen binaların içinde gerekse avluda fırın ve ocaklar bulunmuştur.
Avlunun işlik ve pişirme alanı olarak işlev görmesinin yanı sıra çöplük olarak da kullanıldığı
saptanmıştır. Ayrıca yerleşimin doğusunda bulunan dereye paralel olarak taştan yapılmış 1,52 m genişliğinde bir istinat duvarının varlığı da saptanmıştır (Sağlamtimur, 2012). Kuzeyde,
Gökçeada Uğurlu yerleşmesinde de yapıların taş temel üzerine kerpiç tuğla veya çamurdan yapıldıkları, içlerinde ocak, silo ve platform gibi öğelerin bulunduğu saptanmıştır (Erdoğu, 2014).
Bu dönemde İzmir-Aydın çevresinde çanak-çömlek geleneğinin gelişerek devam ettiği
gözlemlenmektedir. Kahve ve krem rengi malzemenin çanak-çömlek topluluğunda görülmeye
devam ettiği ancak kırmızı açkılı çanak-çömleklerin egemen olduğu gözlenir (Çilingiroğlu,
2012). Bu dönemde çanak-çömlek topluluğunda görülen en önemli değişim büyük depolama
çömleklerinin üretilmiş olmasıdır. Bezemeli çanak-çömleklerin oranı çok az olsa da, baskı bezeme (impresso) ve boya bezemeli örnekler de mevcuttur. Ulucak’da krem üzeri kırmızı veya
kırmızı üzeri krem boyalı parçalar, Çukuriçi’nde ise kırmızı üzeri beyaz boyalı örnekler görülmektedir. Ulucak’ta bulunan insan biçimli kaplar ilginçtir. Kabartma bezeme az da olsa görülebilmektedir. Özellikle Yeşilova’da iki adet leopar desenli kabartmalı kap bulunmuştur (Derin,
2012b). Bu dönemi temsil eden buluntular arasında figürünler, cilalı taş baltalar, kil mühürler
(pintadera), sapan taneleri, ağırşaklar ve kemik aletler vardır.
Kuzeyde, Gökçeada Uğurlu’da bu döneme ait çanak-çömlekler, çok özenle yapılmış,
ince cidarlı, parlak açkılı ve büyük bir çoğunluğu kırmızı astarlıdır. Kırmızı astar siyah zemin
üzerine farklı tonlarda uygulanmıştır. Genellikle “S” profilli kap formlarının hakim olduğu
buluntu topluluğunda dikey olarak yerleştirilmiş uzun tüp biçimli delikli tutamaklar görülmektedir. Bezeme yaygın değildir. En karakteristik bezeme impressodur. Ayrıca az sayıda kırmızı
üzeri beyaz ve siyah üzeri kırmızı boyalı parçalar da bulunmuştur (Erdoğu, 2014).
Erken Kalkolitik Dönem
MÖ 5650-5500 yıllarında tüm Batı Anadolu’da keskin bir kültürel değişim görülmektedir. Yerleşim sistemlerinden, mimariye, çanak-çömlekten diğer buluntulara kadar köklü bir
değişiklik olmuştur. Neolitik döneme özgü maddi kültür öğelerinin tümüyle ortadan kalkıp
36
Batı Anadolu Kronolojisi ve Terminolojisi: Sorunlar ve Öneriler
yerini tüm bileşenleriyle farklı bir kültürel geleneğin aldığı bu köklü değişimi Batı Anadolu’da
Kalkolitik Çağ’a geçiş olarak kabul ediyoruz. Batı Anadolu’da yukarıda bahsedilen yerleşimlerin büyük bir kısmı MÖ 5800-5700 civarında terk edildiğinden ve uzun süre yeniden iskân edilmediğinden, bu geçişi en iyi takip edebildiğimiz merkezler şimdilik Ulucak Höyük ile
Gökçeada Uğurlu yerleşmesidir. Ulucak IV (Geç Neolitik) ile III (Erken Kalkolitik) tabakaları
arasında yüzyıldan daha kısa süren bir iskân boşluğunun olduğu saptanmıştır. MÖ 5670-5470
yılları arasına tarihlenen Ulucak III tabakasında iki alt evre saptanmıştır ve her iki evrenin mimari kalıntılarının da, IV. tabakanın aksine, çok zayıf korunduğu dikkati çeker. Daha erken olan
IIIb evresinde, taş temelsiz, pise duvarlarla örülmüş bir evin yaklaşık yarısı korunmuş olarak
ortaya çıkartılmıştır. Bunu izleyen IIIa evresinde ise 5 silo ve tek sıra taş temellerden oluşan ve
üzerinde kısmen kerpiç izlerinin korunduğu düzenli planı çıkartılamayan duvarlar bulunmuştur
(Çevik, 2015). Organik ve mineral katkılı çanak-çömleklerde koyu yüzlü gri-siyah ve kahverengi malzemeler çoğunluktadır, ancak az sayıda krem, kırmızı ve kızıl kahve renkli olanlar da
görülmektedir. Bezeme, % 1’den daha az çanak-çömleklerin üzerine uygulanmıştır ve bezeme
türlerini kazıma, enkrüste, açkı ve oluk bezeme oluşturur. Birkaç tane krem üzeri kırmızı boya
bezemeli örneğe de rastlanmıştır. Bununla birlikte en erken tabakada (IIIb) sadece kazıma ve
enkrüste bezemeli çanak-çömleklerin bulunduğu eklenmelidir. Kapların üzerlerinde görülen
mahmuz kulplar bu dönem için belirleyicidir. İçe kalınlaştırılmış ağız kenarlı kase ve çanaklar
ile düz cidarlı derin kaseler ve daralan ağız kenarlı küresel gövdeli çömlekler en yaygın formları temsil eder. Bu dönem için en karakteristik diğer buluntular arasında kilden yapılmış geniş
kalçalı kadın figürinleri ve mermerden yapılmış bilezikler sayılabilir.
Gökçeada Uğurlu yerleşmesinde bu döneme ait III. kültür katı ile Neolitik IV. kültür katı
arasında kısa süreli bir boşluk vardır. MÖ 5500-5300 yıllarına tarihlenen Uğurlu III’de duvarları taştan yapılmış çok odalı geniş yapılar ortaya çıkartılmıştır. Yerleşimin batısında çok sayıda
içi sıvalı silolar ile işlenmiş veya işlenmeye hazır Spondylus ve Glysimeris deniz kabuklarından
işlikler bulunmuştur (Baysal ve Erdoğu, 2014). Uğurlu için en karakteristik buluntu topluluğu,
kilden geniş kalçalı kadın figürinleri ile gövdeleri düz olarak yapılmış “sokma başlı” figürinler
ve mermerden yapılmış bileziklerdir. Çanak-çömlekler kırmızı alacalı, siyah ve gri renklidir.
Kapak formları ile dört ayaklı, kulak gibi tutamakları olan kaplar, kutu biçimli kaplar ve mahmuz kulplar karakteristiktir. Bezeme yaygındır. Baskı, çizgi ve kazıma bezemeler daha çok dört
ayaklı kulak gibi tutamakları olan kaplar ile kutu biçimli kapların üzerine uygulanmıştır. Spiral,
meander, dama tahtası, baklava motifi gibi motilerin yanı sıra haç motifi gibi motiler de vardır
(Erdoğu, 2014). Ayrıca az sayıda açkı bezeme de görülmektedir.
Orta Kalkolitik Dönem
Erken ve Orta Kalkolitik dönem ayrımını henüz sağlam temellere dayanarak ayırmak
güç olsa da özellikle Çanakkale ve çevresinde MÖ 5300 yıllarından itibaren Gülpınar, Kumtepe
IA, Beşik-Sivritepe, Hanaytepe, Alacalıgöl gibi yeni yerleşmelerin ortaya çıktığı öne sürülebilir. Çanakkale ve çevresinde bu dönemi erken ve geç olmak üzere iki gelişim evresi içinde inceleyebiliyoruz. İzmir çevresinde ise Limantepe VII b tabakası ve Yeşilova II. kültür katında ele
geçen buluntular bu döneme yerleştirilebilir. Eşen Vadisi’nde, Tavabaşı Mağarası’nda yapılan
sondaj çalışmalarında ortaya çıkartılan malzeme ise benzer buluntuların Güneybatı Anadolu’da
da mevcut olduğunu göstermektedir.
37
Burçin Erdoğu & Özlem Çevik
Çanak-çömlek ve diğer buluntulara bakıldığında bu dönemin, önceki evreden
farklılıklarından ziyade ortak özelliklerinin daha fazla olduğu söylenebilir. MÖ 5300-4800
yılları arasına tarihlenen Gülpınar’da genellikle kare veya dikdörtgene yakın planlı mekânlardan
oluşan taş temelli binalar bazen birbirine bitişik olarak inşa edilmişlerdir. Binalarda girişin
karşısındaki duvarda ocaklar ve bazısında da taş döşeli zeminden yükseltilmiş sekiler ortaya
çıkartılmıştır. Yapılara bitişik olarak yapılmış içinde büyük depolama kapları bulunan mekânlar
da mevcuttur. Binaların önündeki avlularda veya çevreleyen dış mekânlarda tabana açılan erzak
ve çöp çukurlarına da rastlanılmıştır (Takaoğlu ve Özdemir, 2013).
Grimsi-siyah veya grimsi-kahverengi çanak-çömlekler parlak açkılıdırlar. Özellikle
mahmuz kulplu çanak ve çömleklerin çok yoğun olarak kullanıldığı görülmektedir. Kaideli tek
kulplu kaplar, tek kulplu maşrapalar, sepet kulplu kaplar, yüksek kaideli meyvelikler ön plandadır. Bezeme olarak açkı, kazıma ve beyaz boya bezemeli örnekler ön plana çıkmaktadır. Özellikle çömleklerin omuz kısımları ve çanakların dış yüzeyi beyaz veya kırmızı boya kullanılarak
daha çok üçgen veya zikzak motileriyle bezenmiştir. Çanakların dış yüzeyinde parmak baskılı
şerit kabartmalı örnekler de yine çok yaygındır. Çanak-çömleklerin büyük bir çoğunluğunun
diplerinin altında hasır örgüye ait negatif izler belirlenmiştir (Takaoğlu ve Özdemir, 2013). Buluntu olarak kilden insan başı biçimli figürinler bulunmaktadır ki olasılıkla bunlar tutamakların
baş kısmını oluşturmaktaydı. Ayrıca mermer kaplar dönem için karakteristiktir.
Kumtepe ve Beşik-Sivritepe MÖ 5000-4900 yıllarında yerleşime sahne olmuştur. Kumtepe yerleşmesinin üç evreli en erken IA tabakasında plan veren mimari bir bulguya rastlanmazken, hocker vaziyetinde gömüler mezar hediyeleri ile birlikte bulunmuştur (Sperling, 1976;
Korfmann ve diğ., 1995; Bertram ve Karul, 2014). Beşik-Sivritepe’de yapılan kazılarda da geç
döneme ait tümülüsün bu döneme ait tabakayı tamamen tahrip ettiği anlaşılmıştır (Korfmann,
1985, 1986). Her iki yerleşimi de çanak-çömlekleriyle tanımaktayız. Alacalı kırmızı, gri, koyu
kahverengi açkılı, kırmızı çanak-çömleklerle tanınan Kumtepe ve Beşik-Sivritepe çanak-çömleğinde mahmuz, sepet ve lades kemiği biçimli kulplar, kaideli kaplar, sığ oluk bezeme, açkı
bezeme, enkrüste çizgi bezeme, beyaz boya bezeme karakteristiktir (Gabriel, 2014). “Cheesepot” olarak adlandırılan fonksiyonel bir kap tipi de bu döneme özgü çanak-çömlekler arasında
sayılabilir.
Kumtepe IA ve Beşik-Sivritepe malzemesini Batı Anadolu’ya yakın Ege adalarında;
Chios (Sakız) Adası’nda Emporio’nun X-VIII tabakaları, Agio Gala Yukarı Mağarası’nın üst
tabakaları, Samos (Sisam) Adası’nda Tigani’nin III. tabakası, Kalimnos (Kilimli) Adası’nda
Vathy Mağarası’nda da görmekteyiz (bkz. Shoop, 2005). Gökçeada’da Uğurlu yerleşmesinin
II. kültür katı da bu dönem içinde değerlendirilmektedir. Duvarları taştan yapılmış büyük dikdörtgen yapılar ortaya çıkartılmıştır. Yapılardan biri girişindeki boğa boynuzu ve kırmızı boyalı
kireç tabanı ile özel bir yapı olduğu izlenimi vermektedir (Erdoğu, 2014). Mahmuz, mantar,
sepet ve lades kemiği biçimli kulplar, sığ oluk bezeme, açkı bezeme, enkrüste çizgi bezeme ve
beyaz boya bezeme Uğurlu için karakteristiktir.
Limantepe VIIb tabakası ve Yeşilova II. kültür katı, MÖ 5. binyılın ortası veya hemen
ardından gelen birkaç yüzyıl içine tarihlenebilir. Yeşilova’da zemine yarı gömülü, yuvarlak
veya oval planlı dal örgü tekniği ile yapılmış kulübelerin varlığından söz edilmektedir (Derin
ve diğ., 2009). Siyah, gri, kahve, kırmızımsı kahve tonlarındaki çanak-çömleklerde omurgalı çanaklar ile daralan ağızlı ve silindirik boyunlu çömlekler en yaygın formlardır. “Cheesepot” olarak adlandırılan kaplar da vardır. Özellikle sepet ve mantar kulplu omurgalı çanaklar
38
Batı Anadolu Kronolojisi ve Terminolojisi: Sorunlar ve Öneriler
Yeşilova için karakteristiktir. Açkı, kazıma, nokta ve kabartma bezeme az olsa da mevcuttur.
Limantepe VIIb tabakasında bu döneme ait buluntular dar alanlarda yapılan kazılarda ortaya
çıkartılmıştır. Limantepe’nin söz konusu tabakasında da mahmuz kulplu, açkı ve beyaz boya
bezemeli çanak-çömleklerin yanı sıra Yeşilova’dakilere benzer mantar kulplar ve “Cheesepot”
olarak adlandırılan kaplar bulunmuştur (Caymaz, 2010).
Bafa Gölü yakınındaki Malkaya Mağarası ve Aydın’daki Çine Tepecik kazılarında da
Erken/Orta Kalkolitik dönemle karşılaştırılabilecek çanak-çömlek ve diğer buluntular ele geçmiş olsa da her iki yerleşim yerinden de elimizde radyokarbon tarihi bulunmamaktadır. Çine
Tepecik Höyüğü’nün Kalkolitik döneme tarihlenen en erken tabakasında mimari olarak sadece
yuvarlak taş döşeli birkaç silo saptanmıştır. Ele geçen karakteristik çanak-çömlekler arasında
mahmuz, mantar ve sepet kulpların yanısıra, açkı, sığ oluk, beyaz boya ve kabartma bezemeli
örnekler sayılabilir (Günel, 2011). Söz konusu yerleşimde mermer “Kilia” tipi figürinlerin yanı
sıra mermer bilezikler de bulunmuştur. Malkayası Mağarası’nda az sayıda yayınlanan örnekten
açkı bezemenin yanı sıra beyaz boya ve kabartma bezemeli çanak-çömleklerin varlığı anlaşılmaktadır (Peschlow-Bindokat, 2006: 86-87). Beşparmak Dağı’ndaki kayalar üzerinde ve kaya
sığınaklarında saptanan resimlerin bir kısmının, bu dönem ile çağdaş olma olasılıkları yüksektir.
Geç Kalkolitik Dönem
Batı Anadolu’da bu döneme ait bilgilerimiz son derece sınırlıdır. Radyokarbon tarihlerine göre Orta Kalkolitik ile Geç Kalkolitik dönemler arasında henüz çözümlenemeyen yaklaşık bin yıllık bir boşluk gözlemlenmektedir. Geç Kalkolitik dönemi Çanakkale ve çevresinde
Kumtepe IB tabakası ile İzmir-Aydın çevresinde Limantepe VIIa, Baklatepe V ve Efes Çukuriçi
VI-VII yerleşmelerinden tanımaktayız. Ayrıca İzmir Ege Gübre ve Kuşadası Kadıkalesi’nde de
bu döneme ait buluntular ele geçmiştir (Sağlamtimur ve Ozan, 2012). MÖ 3500-3100 yılları
arasına tarihlendirilen Baklatepe’de dört evreli Geç Kalkolitik dönem yerleşmesinde birbirinden bağımsız inşa edilmiş dikdörtgen planlı bir tarafı ızgara şeklinde düzenlemelere sahip olan
apsisli yapılar, dairesel planlı depolama birimleri ve daha çok erken evrelerde dikdörtgene yakın planlı yapılar bulunmuştur (Erkanal ve Şahoğlu, 2012; Şahoğlu ve Tuncel, 2014). Bu yapıların arasında tabanları çakıl taşlarıyla döşeli çeşitli sokaklar da bulunmaktadır. Bu yapılarla
bağlantılı çeşitli ocak tabanları da bulunmuştur. Yapıların tabanları altında çömlekler içerisinde
bebek veya cenin mezarları ortaya çıkartılmıştır. Bir tarafı ızgara şeklinde düzenlemelere sahip
olan apsisli yapılara Efes Çukuriçi yerleşmesinde de rastlanmıştır (Horejs ve diğ., 2014).
Kırmızı veya siyah astarlı ve açkılı olan bu dönemin çanak-çömleklerinde içe kalınlaştırılmış ağız kenarlı kâseler yaygındır. Bu kâselerin ağız kenarları, bazen omurgalı kâselerin ağız
kenarının iç kısmında birbirini kesen eğik çizgiler veya içi taralı üçgen motilerinden oluşan
beyaz boya bezeme vardır. Baklatepe’de farklı tiplere ait çok sayıda pişmiş toprak figürin de
ele geçmiştir (Erkanal ve Şahoğlu, 2012; Şahoğlu ve Tuncel, 2014).
MÖ 3500-3100/3000 yılları arasına tarihlendirilen Kumtepe IB dört mimari tabakadan
oluşmaktadır. Alt evrede apsisli bir yapı ortaya çıkartılmıştır (Bertram ve Karul, 2014: Abb.7).
Üst evrede ise beş odadan oluşan geniş bir bina saptanmıştır (Korfmann, 1996; Bertram ve Karul,
2014). Kumtepe IB çanak-çömleği gri, kahve ve siyah tonlarında açkılıdır. İçten kalınlaştırılmış
ağız kenarlı kâseler yaygındır. Ayrıca tek kulplu veya boyunlu çömlek formları ve sığ meyvelik
formları da görülmektedir. Kazıma bezeme yaygındır ve özellikle içe kalınlaştırılmış ağız ke39
Burçin Erdoğu & Özlem Çevik
narlı kâselerin çıkıntı biçiminde yapılmış tutamaklarının iç yüzlerine uygulanmıştır.
Sonuç
Batı Anadolu’nun prehistorik dönemdeki kültür silsilesini yeniden kurgulamamızı sağlayacak arkeolojik kazıların tarihi çeyrek asırdan daha az bir zaman dilimine dayanmaktadır.
Bu nedenle prehistorik kültür silsilesini zamansal bir çerçeve içine yerleştirmekte bile güçlük
çektiğimiz Batı Anadolu Bölgesi için klasik terminolojinin ötesinde farklı bir terminolojinin
düşünülmesi için henüz erken olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan Mezopotamya gibi kültürel
süreçlerin kronolojik ve sosyo-kültürel açıdan iyi tanımlanabilmesine olanak veren kazısı yapılmış farklı bölgelerde oluşturulan sosyal terminolojinin, henüz arkeolojik açıdan yeterince
belgelenemeyen bölgelere uyarlama girişiminin de, tüm bölgelerin aynı sosyo-kültürel süreçleri yaşamış benzer çizgisel bir gelişim gösterdiği şeklinde yanlış bir ön kabule yol açabileceği
göz ardı edilmemelidir.
Limni-Ouriakos ve Fethiye-Girmeler, Batı Anadolu’da Epi-paleolitik ve Çanak-Çömleksiz Neolitik kültürel süreçlerin yaşandığına tanıklık etse de her iki merkez de henüz yeni
kazıldığından elimizdeki verilerin bu dönemi her boyutu ile tanımlayabilmemize olanak vermediği belirtilmelidir. Bununla birlikte Ulucak ve kısmen de Çukuriçi Höyük kazılarından yola
çıkarak, Ön Neolitik dönemin, gelişkin tarım ve hayvan besiciliği yapan topluluklardan oluştuğu ve kırmızı boyalı kireç tabanların, yonga ağırlıklı taş alet endüstrisinin ve çok az sayıda
çanak-çömleğin bu dönem için tipik olduğu belirtilebilir. Erken Neolitik dönemde, mekânların
inşa tekniği ve iskân düzeninde yerleşim yerleri arasında farklılıklar görülse de çanak-çömlek kullanımının genel olarak yaygınlaştığı ve mineral katkılı kırmızı, krem ve kahverengi
çanak-çömleklerin İzmir çevresindeki çoğu yerleşimde görülen ortak özellik olduğu gözlenir.
Ancak bu dönemde kuzeyde Uğurlu yerleşmesinde ve Enez yakınlarındaki Hoca Çeşme yerleşmesinde olduğu gibi neredeyse tüm çanak-çömlekler kırmızı astarlıdır. Cilalı taş baltalar ve
dilgi ağırlıklı taş alet endüstrisinin yanı sıra kilin çanak-çömlek dışı farklı kullanımına tanıklık
eden figürinler, mühürler, ağırşaklar ve sapan taneleri bulunmaktadır. Ancak bu tür buluntuların yerleşim yerleri arasındaki dağılımı da homojen değildir. Örneğin Ulucak’ta Vb dönemine
tarihlenen tek bir evde dahi 200’den fazla sapan tanesi ele geçerken, Yeşilova’da bunların yok
denebilecek kadar az sayıda olduğu gözlenir.
Daha önce de vurgulandığı gibi MÖ 6000 civarında veya hemen öncesinde Batı Anadolu’da iklim değişikliği veya diğer nedenlerle materyal kültüründe meydana gelen köklü bir
değişimden söz edilemez. Geç Neolitik dönemde Ulucak Höyük’te ortaya çıkan en önemli yenilik dal örgü yerini taş temelli kerpiç yapıların almasıdır. Kırmızı astarlı çanak-çömlekler tüm
bölge için karakteristiktir. Bezeme yaygın olmasa da az sayıda baskı bezeme (impresso) ve
boya bezemeli çanak-çömleklere rastlanır. Büyük depolama çömlekleri ve antropomorfik kaplar, çanak-çömlek tipolojisine bu süreçte eklenen unsurlardır.
Batı Anadolu’da MÖ 5700 civarında Neolitik Çağ’ı karakterize eden maddi kültür öğelerinin aniden yok olduğu ve kısa süre sonra MÖ 5650-5500 civarında yerini tümüyle farklı
bileşenlere sahip kültürel bir düzlemin aldığı görülür. Radyokarbon tarihlemeleri dışında, Erken Kalkolitik ile Orta Kalkolitik dönemi ayıran ölçütler, kazılar yeni olduğu ve tüm buluntular
yayınlanmadığı için henüz çok iyi belgelenememektedir. Bununla birlikte Kalkolitik Çağ’ın
başlangıcıyla birlikte mermerin çok çeşitli nesnelerin yapımında (kap, figürin ve bilezik vb)
40
Batı Anadolu Kronolojisi ve Terminolojisi: Sorunlar ve Öneriler
yaygın olarak kullanıldığı gözlenir. Ayrıca bahsedilen süreçte Uğurlu ve Gülpınar dışında, geriye kalan tüm yerleşimlerde mimarinin tek sıra taş temel üstü yığma kerpiç, pise ve çukurlar gibi
güçlükle saptanabilen öğelerden oluştuğu dikkati çeker. Erken/Orta Kalkolitik dönem ayrımını
form tipolojisi açısından henüz ortaya koyamasak da mantar kulp, beyaz boya ve plastik bezemenin Erken Kalkolitik dönemde görülmediğinin altını çizebiliriz. Son olarak Ulucak’ın en
erken tabakasında açkı bezeme görülmezken, Uğurlu’nun yaklaşık olarak çağdaş tabakalarında
az sayıda da olsa açkı bezemeli çanak-çömleklerin mevcut olduğu gözlenmektedir.
Batı Anadolu’da Kalkolitik Çağ’ın sonlarına ait bilgilerimiz son derece sınırlıdır. Bu dönemde Mezopotamya, Balkanlar ve Kıta Yunanistan’da zengin buluntular içeren çok gelişmiş
kültürler görülmektedir. Kentleşme sürecinin başladığı bu dönemde Batı Anadolu kıyı bölgeleri
için gelişmiş kültürlerden konuşmak henüz mümkün değildir.
Batı Anadolu’nun Tunç Çağı öncesi prehistorik kültür silsilesi yeni belirmeye başlamıştır ve burada önerdiğimiz terminoloji ve kronolojinin bölge için bir ön iskelet oluşturma amacı
taşıdığı ve zaman içinde eklenen verilerle değiştirilmesinin kaçınılmaz olduğu unutulmamalıdır.
Kaynakça
Akdeniz, E. 2011. “Some evidence on the first known residents of Katakekaumene (burnedlands)”, Me
diterranean Archaeology and Archaeometry, 11 (1), s. 69–74.
Aydıngün, Ş. 2009. “Early Neolithic Discoveries at İstanbul”, Antiquity, vol 83-issue 320,
http://ac.uk/projgall/aydingun/
Bahn, P. 2002. The Penguin Archaeology Guide. London: Penguin.
Baysal, E. ve Erdoğu, B. 2014. “Frog in the Pond: Gökçeada (Imbros), an Aegean Stepping-stone in the
Chalcolithic use of Spondylus Shell”, Proceedings of the Prehistoric Society, 80, s. 363-378.
Bertram, J.-K ve Karul, N. 2014. “Anmerkungen zur Stratigraphie des Kumtepe. Die Ergebnisse der
Grabungen in den Jahren 1994 und 1995”, Troia 1987–2012: Grabungen und Forschungen I
içinde E. Pernicka, C. B. Rose ve P. Jablonka (eds), Bonn, s. 1058-1084.
Binford, L. R. 1972. An Archaeological Perspective. New York: Seminar Press.
Caymaz, T., 2010. Yeni buluntular Işığında Orta Batı Anadolu Kalkolitik Dönem Kültürü,
(Doktora), Ege Üniversitesi.
Childe V. G. 1929. The Danube in Prehistory. Oxford: Oxford University Press.
Childe V. G. 1936. Man Makes Himself. London: Watts.
Çağatay, M. N., Görür, N., Algan, A., Eastoe, C. J., Tchapalyga, A., Ongan, D., Kuhn, T. ve Kuscu, I.
2000. “Late Glacial-Holocene palaeoceanography of the Sea of Marmara timing of connections
with the Mediterranean and the Black Sea”, Marine Geology, 167, s. 191–206.
Çakırlar, C. 2012. “The evolution of animal husbandry in Neolithic central-west Anatolia: the zooarchaeological record from Ulucak Höyük (c. 7040–5660 cal. BC, Izmir, Turkey)”, Anatolian
Studies, 62, s. 1-33.
41
Burçin Erdoğu & Özlem Çevik
Çevik, Ö. 2015. “What Follows the Late Neolithic in Central Western Anatolia?: a View from Ulucak
Höyük”, Proceedings of the international Conference Communities in Transition: The Circum-Aegean Later Neolithic Stages (5000/4800-3200/3000 BC), 7th-9th of June 2013 içinde S.
Dietz, F. Mavridis, Z. Tankosic ve T. Takaoğlu (eds.), (baskıda).
Çevik, Ö ve Vuruşkan, O. 2015. “Ulucak Höyük 2012-2013 Yılı Kazı Çalışmaları”, 36. Kazı Sonuçları
Toplantısı (Baskıda).
Çilingiroğlu, A., Çevik, Ö. ve Çilingiroğlu, Ç. 2012. “Ulucak Höyük. Towards Understanding the Early
Farming Communities of Middle West Anatolia: the Contribution of Ulucak”, The Neolithic in
Turkey. New Excavationas and New Research. Western Anatolia içinde M. Özdoğan, N. Başgelen ve P. Kuniholm (eds.), İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, s. 139-75.
Çilingiroğlu, Ç. 2012. The Neolithic Pottery of Ulucak in Aegean Turkey. Organization of Production,
Interregional Comparisons and Relative Chronology. Oxford: BAR S 2426.
Derin, Z., Ay, F. ve Caymaz T. 2009. “İzmir’in Prehistorik Yerleşimi-Yeşilova Höyüğü 2005-2006 yılı
çalışmaları”, Arkeoloji Dergisi, XIII (1), s. 7-58.
Derin, Z. 2012a. “Yeşilova Höyük”, The Neolithic in Turkey. New Excavationas and New Research.
Western Anatolia içinde M. Özdoğan, N. Başgelen ve P. Kuniholm (eds.), İstanbul: Arkeoloji ve
Sanat Yayınları, s. 177-195.
Derin, Z. 2012b. “Anadolu Parsından İzler”, Arkeo Atlas, Aralık 2012, s. 54,
Efstratiou, N., Biagi P. ve Starnini E. 2014. “The Epipaleolithic Site of Ouriakos on the Island of Lemnos and its Place in the Late Pleistocene Peopling of the East Mediterranean Region”, ADALYA,
XVII, s. 1-23.
Engels, F. 1972. The Origin of the Family, Private Property and the State. New York: Pathfinder Press.
Erdoğu, B. 2014. “Gökçeada Uğurlu Archaeological Project: A Preliminary Report from the 2011-2013
Field Seasons”, Anatolica, XL, s. 157-179.
Erkanal, H ve Şahoğlu, V. 2012. “Baklatepe (1995-2001)”. DTCF Arkeoloji Bölümü Tarihçesi ve Kazıları (1936-2011) içinde O. Bingöl, A. Öztan ve H. Taşkıran (eds.), Ankara: Anadolu ek, III.2,
s. 91-98.
French, D. 1967. “Prehistoric sites in the Northwest Anatolia I”, Anatolian Studies, 17, s. 49-96.
Gabriel, U. 2014. “Die Keramik der troadischen Fundorte Kumtepe IA, Beşik-Sivritepe und Çıplak
Köyü im Kontext ihrer überregionalen Vergleichsfunde”, Troia 1987–2012: Grabungen und
Forschungen I içinde E. Pernicka, C. B. Rose ve P. Jablonka (eds.), Bonn, s. 990-1057.
Günel, S. 2011. “Çine-Tepecik Kazıları Işığında Bölgenin Tarihöncesi Kültürleri Üzerine Bir İnceleme”,
Karadeniz’den Fırat’a Bilgi Üretimleri-Önder Bilgi’ye Armağan Yazılar içinde A. Öztan ve Ş.
Dönmez (eds.), Ankara, s. 217-232.
Hodder, I. 1982. Symbols in Action: Ethnoarchaeological Studies of Material Culture. Cambridge:
Cambridge University Press.
Horejs, B. 2012. “Çukuriçi Höyük. A Neolithic and Bronze Age Settlement in the Region of Ephesos”,
The Neolithic in Turkey, Vol. 4 içinde M. Özdoğan, N. Başgelen, P. Kuniholm (eds.), İstanbul:
Archaeology and Art Publications, s. 117-131.
Horejs B. ve diğ. 2013. “Jahresbericht 2012, Çukuriçi Höyük”, Wissenschaftlicher Jahresberichte des
Österr. Archäologischen Instituts, Wien, s. 5–9.
42
Batı Anadolu Kronolojisi ve Terminolojisi: Sorunlar ve Öneriler
Horejs B. ve diğ. 2014. “Jahresbericht 2013, Çukuriçi Höyük”, Wissenschaftlicher Jahresberichte des
Österr. Archäologischen Instituts, Wien, s. 5–10.
Korfmann, M. 1985. “Besik-Tepe 1983. Grabungen am Besik-Yassitepe und Besik-Sivritepe”, Archaologischer Anzeiger, s. 167-172.
Korfmann, M. 1986. “Besik-Tepe. Vorbericht über die Ergebnisse der Grabungen von 1984”, Archaologischer Anzeiger, s. 303-363.
Korfmann, M. 1996. “Troia-Ausgrabungen 1995”, Studia Troica, 6, s. 1-63.
Korfmann, M., Girgin, Ç., Morcöl, Ç. ve Kılıç, S. 1995. “Kumtepe 1993 Bericht über die Rettungsgrabungen”, Studia Troica, 5, s. 237-289.
Lambeck, K. 1996. “Sea-level change and shore-line evolution in Aegean Greece since upper Palaeolithic time”, Antiquity, 70, s. 588–611.
Morgan, H. L. 1877. Ancient Society; Or, Researches in the Lines of Human Progress from Savagery,
Through Barbarism to Civilization. New York: Henry Holt and Company.
Özbaşaran, M. ve Buitenhuis H. 2002. “Proposal for a regional terminology for Central Anatolia”, The
Neolithic of Central Anatolia içinde F. Gerard ve L. Thissen (eds.), İstanbul: Ege, s. 67-78.
Özbek, O. ve Erdoğu, B. 2015. “Initial occupation of the Gelibolu Peninsula and the Island of Gökçeada
(Imbroz) in the Pre-Neolithic and Early Neolithic”, Eurasian Prehistory, 1(1-2), s. 97-128.
Özdoğan, M. 1986. “Prehistoric Sites in the Gelibolu Peninsula”, Anadolu Araştırmaları, X, s. 51-66.
Özdoğan, M. 2011. “Archaeological Evidence on the Westward Expansion of Farming Communities
from Eastern Anatolia to the Aegean and the Balkans”, Current Anthrolology, 52/4, s. 54165430.
Perissoratis, C. ve Conispoliatis, N. 2003. “The impacts of sea-level changes during latest Pleistocene
and Holocene times on the morphology of the Ionian and Aegean seas (SE Alpine Europe)”,
Marine Geology, 196, s. 145-156.
Peschlow-Bindokat, A. 2006. Tarihöncesi İnsan Resimleri. Latmos Dağlarındaki Prehistorik Kaya Resimleri. Çev. I. Işıklıkaya, İstanbul: Sadberk Hanım Müzesi.
Sağlamtimur, H. 2012. “The Neolithic Settleent of Ege Gübre”, The Neolithic in Turkey. New Excavationas and New Research. Western Anatolia içinde M. Özdoğan, N. Başgelen, ve P. Kuniholm
(eds.), İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, s. 197-225.
Sağlamtimur, H. ve Ozan A. 2012. “Ege Gübre Neolitik Yerleşimi”, Ege Üniversitesi Arkeolojik Kazıları içinde A. Çilingiroğlu, Z. Mercangöz ve G. Polat (eds.), İzmir: Ege Üniversitesi, s. 223-241.
Schoop, U. 2005. Das anatolische Chalkolithikum. Eine chronologische Untersuchung zur vorbronzezeitlichen. Kultursequenz im nördlichen Zentralanatolien und den angrenzenden Gebiten. Leipzig: Bernhard Albert Greiner (BAG).
Sperling, J. W. 1976. “ Kumtepe in the Road Trial Excavation, 1934”, Hesperia, 45/4, s. 305-364.
Sperling, M., Schmiedl, G., Hembleben, Ch., Emeis, K. C., Erlenkeuser, H. ve Grootes, P. M. 2003.
“Black Sea impact on the formation of eastern Mediterranean sapropel S1? Evidence from the
Marmara Sea”, Palaeogeography, Palaeoclimatology, Palaeoecology, 190, s. 9-21.
43
Burçin Erdoğu & Özlem Çevik
Şahoğlu, V. ve Tuncel, R. 2014. “New Insights into the Late Chalcolithic of Coastal Western Anatolia:
A View from Bakla Tepe, Izmir”, Western Anatolia before Troy Proto-Urbanisation in the 4th
Millennium BC? içinde B. Horejs ve M. Mehofer (eds.), Vienna, s. 65-82.
Takaoğlu, T. ve Özdemir, A. 2013. “Smintheion Öncesi: Prehistorik Yerleşim”, Smintheion. Apollon
Smintheus’un İzinde içinde C. Özgünel (ed.), İstanbul, s. 15-27.
Takaoğlu, T., Korkut, T., Erdoğu, B. ve Işın, G. 2014. “Archaeological evidence for 9th and 8th millennia BC at Girmeler Cave near Tlos in SW Turkey”, Documenta Praehistorica, XLI, s. 111-118.
Van Andel, T. H. ve Lianos, N. 1983. “Prehistoric and Historic shorelines of the southern Argolid Peninsula: a subbotton profiler study”, Nautical Archaeology, 12 (4), s. 303-324.
Van der Plicht, J., Akkermans, P. M. M. G., Nieuwenhuyse, O., Kaneda, A. ve Russell, A. 2011. “Tell
Sabi Abyad, Syria: radiocarbon chronology, cultural change, and the 8.2ka event”. Radiocarbon, 53 (2), s. 229-43.
Weninger, B., Alram-Stern, E., Bauer, E., Clare, L., Danzeglocke, U., Jöris, O., Kubatzki, C., Rollefson,
G., Todorova, H. ve ne van Andel, T. 2006. “Climate forcing due to the 8200 cal yr BP event
observed at Early Neolithic sites in the eastern Mediterranean”, Quaternary Research, 66, s.
401-420.
Weninger, B., Clare, L., Gerritsen, F., Horejs, B., Krauß, R., Linstädter, J., Özbal, R. ve Rohling, E. J.
2014. “Neolithisation of the Aegean and Southeast Europe during the 6600–6000 cal BC period
of Rapid Climate Change”, Documenta Praehistorica, XLI, s. 1-31.
44
Batı Anadolu Kronolojisi ve Terminolojisi: Sorunlar ve Öneriler
Tablo 1. Batı Anadolu için önerilen kronoloji tablosu ve anahtar yerleşmeler.
45