BAZI OSMANLI ÂĐRLERĐNĐN MISIR ĐZLENĐMLERĐ
Mustafa ERDOĞAN∗
ÖZET
Türkler’in Mısır’la münasebeti çok eski tarihlere
dayanmakla birlikte, Yavuz Sultan Selim zamanında bu
ülkenin Osmanlı topraklarına katılmasıyla bu ili kiler
daha da artmı tır. Bu bağlamda pek çok Osmanlı airi
çe itli vesilelerle Mısır’a gitmi , giden airlerden bazıları
da Mısır’la ilgili izlenim ve kanaatlerini dile getiren
manzumeler
söylemi lerdir.
Nitekim
tarafımızdan
divanlar üzerinde yapılan bir taramada Karamanlı Aynî,
Ahmed Pa a, Revânî, Kabûlî, Fehîm/i Kadîm, Mezâkî,
Tecellî, Râmî Pa a ve Neylî divanlarında Mısır’la ilgili
müstakil manzûmelerin bulunduğu tespit edilmi tir. Bu
manzûmeler; o dönemde ya amı Osmanlı aydınlarının,
Mısır’a ve Mısırlılara bakı açısını göstermekte, Mısır’la
ilgili izlenimlerini, kanaatlerini yansıtmakta, ayrıca
dı arıdan Đstanbul ve Anadolu’yu nasıl gördükleri, ne
kadar özleyip aradıkları konusunda da bir fikir
vermektedir. Yazının giri inde, Osmanlı
airlerinin
Mısır’la ilgisi üzerinde durulmu , daha sonra tarih
sırasına göre bu ülkeyle ilgili iiri bulunan airler ve
onların
Mısır’la
münasebetinden
bahsedilmi tir.
Ardından ilgili airin manzûmesi ekil ve muhteva
açısından değerlendirilmi ; arada da manzûmenin metni
sunulmu tur. Anılan 9 airin Mısır’la ilgili 11 adet
manzûmesi (Fehîm’in 3 iiri değerlendirmeye alınmı tır)
üzerinde yapılan incelemede; airlerden bazılarının Mısır’ı
verimli toprakları, Yusuf Peygamber’in yurdu, hurma ve
eker kaynağı olması gibi yönleriyle övdükleri, bazılarının
ise tozlu ve sıcak, çöl iklimine sahip bir gurbet diyarı
olması gibi açılardan yerdikleri anla ılmı tır.
Anahtar Kelimeler: Divan 9iiri, Gurbet, Mısır,
Nil.
∗
Dr., Gazi Üniversitesi.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
440
Mustafa ERDOĞAN
IMPRESSIONS OF SOME OTTOMAN POETS FROM
EGYPT
ABSTRACT
The relationships between Turks and Egyptians
go back a long time in history. After Yavuz Sultan Selim
conquered Egypt and made it an Ottoman state, the
relations increased even more. In this respect many
Ottoman poets went to Egypt for different purposes and
wrote poems that included their impressions and
opinions about the country. After a condensed research
and scanning on divans, it is ascertained that there are
independently written poems about Egypt in the divans of
Karamanlı Aynî, Ahmed Pa a, Revânî, Kâbulî, Fehîm/î
Kadîm, Mezâkî, Tecelli, Râmî Pasha and Neylî. These
poems indicate the poets’ points of view to Egypt and
Egyptians and reflect their thoughts and impressions
about Egypt. Furthermore they are sources that give
opinions to us how Istanbul and Anatolia was perceived
from there and how much the poets were missing their
homeland. In the introduction part of this article the
relation of the poets with Egypt is explained. Then
chronologically the poets who have poems about this
country and their relationships with it are introduced.
After that the poem of the chronologically mentioned poet
is evaluated according to the criteria of form and content,
and the text of the poem is presented. At the end of the
research of eleven poems of nine poets about Egypt (three
poems of Fehim are taken for evaluation), it is
understood that some of the poets praise Egypt as it is
the land of the prophet Joseph and also acclaim for its
abundant lands full of betel nut and sugar. On contrary
some of the poets criticize the country as it has a dusty
and hot desert climate, and as it is far away from their
homelands.
Key Words: Divan poetry, homesickness, Egypt,
the Nile.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
441
Giri
Bilindiği üzere her edebî metin, meydana getirildiği
dönemin ve çevrenin bir çe it aynasıdır. Bu manada klasik Türk iiri
metinlerinde de bazen gerçek, bazen hayâlî muhtelif ülkeler, ehirler,
dağlar, ırmaklar ve benzeri coğrafî unsurlar geçmektedir. Divanlarda
sık sık kar ıla ılan ülkelerden biri de Mısır’dır. Mısır; Tolunoğulları
döneminden (868+905) ba layarak 1952’ye kadar, Fatımîler devri
hariç, ya Türk asıllı yahut Türk devlet kültürü içinde yeti mi insanlar
tarafından yönetilmi tir1. Dünyanın en eski medeniyetlerinden birinin
doğum yeri ve vatanı olan bu ülke toprakları, Yavuz Sultan Selim
zamanında (1517) Osmanlı Devleti’nin bir parçası haline gelmi ve
Đstanbul’dan idare edilmeye ba lanmı tır. Böylece zaten din
birlikteliği olan Türkler ile Mısırlılar arasında idarî, askerî hatta malî
bir birliktelik de meydana gelmi tir. Asırlarca devam eden bu
birlikteliğin etkisiyle dil, kültür, sanat, din, sosyal hayat gibi çok farklı
alanlarda etkile imin olması da kaçınılmazdır. Mehmed Ali Pa a
yönetimi (1805’ten itibaren) sırasında Mısırlılar ile Türkler arasındaki
bu ili ki ve etkile im had safhaya ula mı tır2.
Bu ili kiler bağlamında birçok Osmanlı airi tahsil yapma,
valilik, kadılık, seyahat veya ba ka sebeplerle Mısır’a gitmi , hatta
kimisi de orada ya amayı tercih etmi tir. Mesela bu bağlamda Ahmedî
ve Kadı Burhaneddin Mısır’da tahsil görmü ; Â ık Pa a da Mısır’a
gitmi ve bir müddet orada kalmı tır3. Cem Sultan (1454+1495)
saltanat mücadelesinde Bayezid’e yenilince Mısır’a çekilmi ;
Kanunî’nin ehzâdelerinden Harîmî mahlaslı Aehzâde Korkud (1470+
1513), yanında Deli Birader Gazâlî (ö. 1534) olduğu halde Mısır’a
gitmi tir4. Bir rivayete göre Diyarbakır doğumlu olan Aeyh Đbrahim
Gül enî (ö. 1534) uzun yıllar Mısır+Kahire’de ikâmet etmi ; kurduğu
Halvetiyye tarikatının Gül eniyye kolunu buradan yaymı tır. Aynı
zamanda bir air olan Đbrahim Gül enî, içinde Anadolu ve Rumeli’den
1
Ekmeleddin Đhsanoğlu, Mısır’da Türkler ve Kültürel Mirasları, Đslam
Tarih, Sanat ve Kültür Ara tırma Merkezi (IRCICA), Đstanbul, 2006, s. XVII. Bu
eserde, Mısır’da Türkler ve kültürleri konusu incelendikten sonra, Mehmed Ali
Pa a’dan kitabın telif tarihine kadar Mısır’da basılı Türk kültürü bibliyografyası
verilmi ve konuyla ilgili değerlendirmeler yapılmı tır.
2
Tolunoğulları’ndan Fransız i galine kadar olan dönemde Mısır’daki
Türkler ve Mısırlılar arasında çok farklı alanlarda meydana gelen etkile im
konusunda bilgi için bk. Ekmeleddin Đhsanoğlu+Salih Sadawi, el+Sakafe el+Türkiyye
fî Mıŝr: Cevanib min Tafaul el+Hadari Beyn el+Mıŝriyyîn ve’l+Etrâk=Mısır’da Türk
Kültürü Đzleri, IRCICA, Đstanbul, 2003.
3
Filiz Kılıç, Me âirü’ +Auara Đnceleme Tenkitli Metin, Gazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Basılmamı
Doktora Tezi, Ankara, 1994, C. I, s. 123.
4
Kılıç, agt (adı geçen tez), C. I, s. 239.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
442
Mustafa ERDOĞAN
gelen airlerin de bulunduğu geni bir edebî ve tasavvufî muhit
olu turmu tur5. Örneğin Vardar Yeniceli olan Usûlî (ö. 1538) tasavvuf
tahsili yapmak üzere Mısır’a gitmi ve orada Aeyh Đbrahim Gül enî’ye
bağlanarak uzun yıllar burada kalmı tır6. XVI. asır airlerinden Ârifî
Hüseyin Çelebi ve Lâyihî de Mısır’da ya amı ; burada uzun süre
Đbrahim Gül eni hizmetinde bulunmu
airlerdendir7. Đbrahim
Gül enî’nin oğlu ve halefi olan Hayâlî, onun mürîdi Muhyî, Za’fî,
Zârî, Rindî de Gül enîliğin tesiriyle Mısır’la münasebeti olan
airlerdendir. Türk edebiyatının ünlü tezkire yazarlarından Latîfî (ö.
1582) bir süre Mısır’da kâtiplik yapmı ; ömrünün sonunda ikinci defa
Mısır’a gitmi ; oradan Yemen’e geçerken bindiği geminin batması
sonucu boğularak vefat etmi tir8. Aynı asır airlerinden Kalkandelenli
Muîdî de hac dönü ünde Mısır’a yerle mi ve burada kâtiplik
yaparken ölmü tür9. Bu yüzyıl airlerinden Dâni î mahlaslı Kayserili
kadı Pîrî Çelebi, Mısır’daki Menûf kazasına kadı olmu ve Mısır
kadısı olan Arab+zâde ile Mısır’a giderken denizde boğulmu tur10.
Aynı asır airlerinden Nûrî ve Sâlikî Mısır’da ya amı ve orada ölmü ;
Na’tî de bir süre Mısır’da ya amı tır11. Mısır’a iki kez giden
Gelibolulu Mustafa Âlî ise, bu yöreye ait hatıra ve gözlemlerini
Hâlâtü’l+Kâhire Mine’l+Âdâti’z+Zâhire adıyla kitapla tırmı tır12. Ali
Çelebi Mısır valisi ve hâkimi olmu ; Aîrî mahlaslı Hersek+zade Ali
Efendi de Mısır’da sancak beyi olarak bulunmu ; orada emekli olup
ölmü Osmanlı airlerindendir13. Yine bu yüzyılda ya amı airlerden
Kudsî Mısır’da defterdarlık, Celâl+zâde Salih (1485+1565), Aah Çelebi
(XVI. YY) ve divan sahibi bir air olan Gedizli Kabûlî (ö. 1591/1592)
de Mısır’da kadılık yapmı , hatta Kabûlî Mısır’dan Đstanbul’a
5
Hakkında bilgi için bk. Himmet Konur, Đbrâhîm Gül enî Hayatı, Eserleri,
Tarikatı, Đnsan Yayınları, Đstanbul, 2000.
6
Mustafa Đsen, Usûlî Divanı, Akçağ Yayınları, Ankara, 1990, s. 13.
7
Rıdvan Canım, Latîfî Tezkiretü’ +Au’ara ve Tabsıratu’n+Nuzamâ
(Đnceleme+Metin), Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 2000, s. 380; Kılıç,
agt, C. II, s. 561, C. I, s. 388+389.
8
Canım, age, s. 8.
9
Künhü’l+Ahbâr’ın Tezkire Kısmı, Haz. Mustafa Đsen, Atatürk Kültür
Merkezi Yayınları, Ankara, 1994, s. 276.
10
Kılıç, agt, C. I, s. 249; Künhü’l+Ahbâr’ın Tezkire Kısmı, s. 215.
11
Kılıç, agt, C. II, s. 480, 505, 470.
12
Eser, Orhan Aaik Gökyay tarafından sadele tirilerek yayınlanmı tır. Bk.
Gelibolulu Mustafa Ali, Hâlâtu’l+Kâhire Mine’l+Âdâti’z+Zâhire, Sadele tiren: Orhan
Aaik Gökyay, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1984. Ayrıca bk.
Orhan Aaik Gökyay, “1599’da Kâhire’de Günlük Hayat”, Eski Yeni ve Ötesi Seçme
Makaleler 1, Đleti im Yayınları, Đstanbul, 1995, s. 159+168. Âlî ve eseri hakkında
genel bilgi için bk. Mustafa Đsen, Gelibolulu Mustafa Âlî, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1988, s. 13+14.
13
Kılıç, agt, C. II, s. 610, 825+826.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
443
dönerken, bindiği geminin batması sonucu denizde boğularak
ölmü tür14.
Osmanlı airlerinin Mısır’la münasebeti daha sonraki
asırlarda da devam etmi tir. Mesela, Osmanlı’nın air devlet
adamlarından Râmî Mehmed Pa a (ö. 1707) Mısır valiliği yapmı tır15.
Bu sırada kâtibi olan Râsih mahlaslı Sofyalı Yusuf Efendi (ö. 1706) de
airdir ve görevden alındıktan sonra Đstanbul’a dönerken vefat
etmi tir16. Ünlü Osmanlı airlerinden Koca Ragıp Pa a 1744+1748
arasında Mısır valiliği yapmı tır. O dönemde sürekli bir iç karga a
halinde olan Mısır’da, huzur ve sükûnu temin etmek için bir hayli
uğra an Ragıp Pa a, nihayet bu durumdan yorulmu ve valilikten
ayrılmı tır. Pa a, Divan’ındaki u beyitle bu durumu özetler gibidir:
Kelāl geldi taŝarrufdan Ümm+i Dünyāyı
Yeter u Kāhireniŋ ėahrı Ćazm+i Rūm idelim17
Ragıp Pa a’nın bu beytine cevap olmak üzere Çeteci
Abdullah Pa a (ö. 1762) aynı mealde u beyti söylemi tir:
Beni sulŃān+ı dehr itseŋ de almam Ümm+i Dünyāyı
Azīzüm ben degi mem arz+ı Mıŝra Erzeni’r+Rūmı18
Ragıp Pa a’nın maiyetinde Mısır’a giden air Dâni î Ahmed
Efendi burada çe itli vazifeler yapmı tır19. Tasavvuf iirinin önemli
simalarından ve aslen Malatyalı olan Niyâzî (ö. 1694), Mısır’da üç yıl
kadar kalmı , ilim tahsil etmi ve bu yüzden daha sonraki hayatında
14
Kılıç, agt, C. II, s. 703, 739, 799; Mustafa Erdoğan, Kabûlî Đbrahim
Efendi, Hayatı, Edebî Ki iliği ve Divanı (Đnceleme+Tenkitli Metin+Dizin), Gazi
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı, Basılmamı
Doktora Tezi, Ankara, 2008, C. I, s. 41.
15
Hüseyin Ayan+vd, “XVII. Yüzyıl Divan Nazım ve Nesri”, Büyük Türk
Klasikleri, Ötüken+Söğüt, Đstanbul, 1987, C. 5, s. 264.
16
MuŝŃafa Ŝafāyī Efendi, Teźkire+i Ŝafāyī (NuĥbetüĈl+Āśār min FevāĈidi’l+
E Ćār) Đnceleme+Metin+Đndeks, Haz. Pervin Çapan, Atatürk Kültür Merkezi
Yayınları, Ankara, 2005, s. 218.
17
Hüseyin Yorulmaz, Koca Ragıb Pa a, Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara, 1998, s.12.
18
Râmiz ve Âdâb+ı Zurafâ’sı Đnceleme+Tenkidli Metin+Đndeks+Sözlük, Haz.
Sadık Erdem, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 1994, s. 216.
19
Râmiz ve Âdâb+ı Zurafâ’sı, s. 97.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
444
Mustafa ERDOĞAN
Niyâzî+i Mısrî diye anılmı tır20. Ünlü air Nâbî (ö. 1712)’nin hac
seyahatini anlattığı Tuhfetü'l+Harameyn adlı eserinde de Mısır bölümü
önemli bir yer tutmaktadır21. Mesnevî Tercümesi’yle ünlü Nahîfî
Süleyman Efendi (ö. 1738) de Mısır’a giden airlerdendir22. Yine
Hâsib mahlaslı Kastamonulu Mehmed Efendi (ö. 1718) Kâhire’de
mukabeleci olarak çalı mı ; Kastamonulu Nâdî (ö. 1719), Re’fetî (ö.
1706) ve Đstanbullu Tayyibî (ö. 1679) Mısır’da muhtelif vali ve
vezirlerin yanında divan efendisi olarak çalı mı lardır23. Rivayete
göre, Osman+zâde Tâib (ö. 1724) Mısır’da kadı iken yerine atanan air
Fâiz Abdurrahîm Efendi ile birlikte Mısır valisi Kayserili Öküz
Mehmed Pa a tarafından zehirlenerek öldürülmü tür24. Zekî mahlaslı
Kasımpa alı Halil (XVIII. yy), Đstanbullu Medîhî (ö. 1672), Es’ad+
zâde Muhammed Saîd (ö. 1687), Gıyâsî (XVIII. yy), Edirneli Kâmî
(ö. 1724), Aeyhülislam Yahya (ö. 1644), tezkire yazarı Riyâzî (ö.
1644) de Mısır’da kadılık yapmı airlerdendir. Yine Fasîhî Ahmed
(XVIII. yy) uzun süre Kahire’de kalmı ; Đstanbullu Mâdih (ö. 1720)
ise Kahire’de kassam iken vefat etmi tir25. Akovalı+zâde Hâtem (ö.
1754) on yıl kadar Kahire’de ilim tahsil etmi ; Seyyid Vehbî’nin air
oğlu Münîf (1740) de Kahire’de naib iken vefat etmi tir26. Diğer
taraftan Siyâhî Mustafa Dede (ö. 1710) Mısır Mevlevihanesi eyhi
olarak görev yapmı ; daha sonra Nesib Dede (ö. 1714), Sâkıb Dede (ö.
1735), Müneccimba ı Ahmed Dede (ö. 1701), Hasîb Dede (ö. 1719),
Lebîb Dede (ö. 1714), Hızır Handî Dede (ö. 1727), Siyâhî+zâde Ârif
Dede (ö. 1725) gibi bazı Mevlevî airlerinin de Kahire’ye geli ine
vesile olmu tur. Đstanbul doğumlu Sadrî Dede (ö. 1719’dan sonra) de
daha sonra aynı tekkede eyhlik yapmı tır27. Mirza+zâde Ahmed Neylî
(1673/74+1748) ve Diyarbakırlı Refî’ (ö. 1816) de Mısır’da kadılık
20
Kenan Erdoğan, Niyâzî+i Mısrî Dîvânı, Akçağ Yayınları, Ankara, 1998, s.
LVIII, XC.
21
Menderes Co kun, Manzum ve Mensur Osmanlı Hac Seyahatnameleri ve
Nâbî’nin Tuhfetü’l+Harameyn’i, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s. 232+
249.
22
A. Đrfan Aypay, Nahîfî Süleyman Efendi (Hayatı, Eserleri, Edebî Ki iliği
ve Divanı’nın Tenkitli Metni), Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk
Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Basılmamı Doktora Tezi, Konya, 1992, s. 2.
23
MuŝŃafa Ŝafāyī Efendi, Teźkire+i Ŝafāyī, s. 170, 644, 216, 361.
24
Râmiz ve Âdâb+ı Zurafâ’sı, s. 50, 235.
25
MuŝŃafa Ŝafāyī Efendi, Teźkire+i Ŝafāyī, s. 266, 280, 441, 521, 538730,
201, 497, 553.
26
Râmiz ve Âdâb+ı Zurafâ’sı, s. 87, 269+270.
27
MuŝŃafa Ŝafāyī Efendi, Teźkire+i Ŝafāyī, s. 622+623; Đlhan Genç, “Kıbrıs
Lefko e Mevlevîhanesi’nde Yeti mi Mevlevî Divan Aairleri”, II. Uluslar Arası
Kıbrıs Ara tırmaları Kongresi, 24+27 Kasım 1998, Doğu Akdeniz Üniversitesi,
Gazimagusa.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
445
yapmı 28, tezkire yazarı Davud Fatin (1814+1866) ise çocukluğunda
Mısır+Kahire’deki amcasının yanına gitmi ve orada sekiz sene ikamet
etmi tir.
Elem ki ĥāŃıra gelmezdi Mıŝr+ı Ėāhirede
Çürütdi eyledi ifnā beni bu dāĈirede
diyen Fatin, Mısır’da kendine miras olarak kalan evinin erli
bir adam tarafından zapt edildiğini söyleyerek vezir Mustafa Fazıl
Pa a’dan bir kasideyle yardım istemi tir29.
Bir vesileyle Mısır’la münasebeti olan bu airlerin listesini
daha da uzatmak mümkündür30. Hatta Mısır’a giderken yahut
Mısır’dan gelirken denizde boğularak ölen airler bile bir hayli yekûn
tutmaktadır. Buna kar ılık, divan edebiyatının temel biyografik
kaynakları olan tezkirelerde, Türkçe iir söyleyen Mısırlı air adı fazla
geçmemektedir. Bu cümleden olarak; Kahire’de doğmu , ya amı ,
Aeyh Đbrahim Gül eni’ye bağlanmı ve Baleybelen adlı bir dil icat
etmesiyle ünlü olan XVI. yüzyıl airi Muhyî’yi, Ahdi Tezkiresi’nde
“Mıŝr’dan Abdullah oğludur” diye tanıtılan ve üç beyti nakledilen,
muhtemelen aynı yüzyılda ya amı Aevkî’yi anmak mümkündür31.
Ayrıca Hisali’nin Metaliü'n+nezair’inde Remzî+i Mıŝrî diye bir airin
bir beyti nakledilmektedir32. Bunlardan ba ka Mısır’ın Kavalalı
28
Neylî konusunda ileride ayrıca bilgi verilecektir. Refî için bk. Refî, Cân u
Cânân Đnceleme+Metin, Haz. Kaplan Üstüner, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları,
Đstanbul, 2003, s. 15.
29
Fatin Divanı, Haz. Mehtap Erdoğan, Kitabevi Yayınları, Đstanbul, 2007, s.
4, 7, 47, 250.
30
Bu noktada son olarak ünlü air Mehmed Âkif Ersoy’un da 1923’ten
sonra Mısır’a gidip geldiği ve 1926’dan itibaren oraya yerle erek 1936 yılına kadar
orada kaldığı hatırlanabilir. Konuyla ilgili bk. Tahsin Deliçay+es+Safsafy Ahmed el+
Katory, “Mehmed Âkif’in Mısır’daki Çalı maları ve Kültürel Çevresi”, Fırat
Üniversitesi Đlahiyat Fakültesi Dergisi, C. 11, S. 2 (2006), s. 71+83.
31
Künhü’l+Ahbâr’ın Tezkire Kısmı, s. 325; Süleyman Solmaz, Ahdî ve
Gül en+i Au’arası (Đnceleme+Metin), Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara,
2005, s. 371.
32
Bilge Kaya, Hisâlî Hayatı Eserleri ve Metâliü’n+Nezâir Adlı Eserinin
Birinci Cildi (Đnceleme+Metin), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Basılmamı Doktora Tezi, Ankara, 2003, C. I, s. 132. Ancak bu airin Mısır asıllı
olmayıp Niyâzî gibi Mısır’da bir süre kalmı ve Mıŝrî nisbesini bu yüzden almı
olması da mümkündür.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
446
Mustafa ERDOĞAN
hanedanı tarafından yönetildiği dönemde de özellikle sarayda Türkçe
iir söyleyen bazı airler yeti mi tir33.
Divan edebiyatında; Mıŝr+ı zâtü’l+ehrâm, Mıŝr+ı zâtü’l+
harâm, Mıŝr+ı dârü’n+nasr, daha çok da Ümmü’d+dünya yahut
Ümmü’l+bilād ifadeleriyle anılan34 Mısır ve buranın en büyük ehri
Kahire, özellikle Yûsuf Peygamber’in kıssasının geçtiği mekân olması
dolayısıyla iirlerde sık sık yer bulmu tur. Bu bakımdan iirlerde;
Yûsuf, Züleyha/Zeliha, Yakup/Ken’ân, Aziz, secde, kuyu/çâh, ihvân,
cemâl, hüsn, melâhat, sultân, rüya/dü , tabir, mihr ü mâh, mü teri,
satmak, terazi, metâ, baha, ağırlık, pazar, zindan/habs, beytü'l+
hazen/ahzân, külbe+i ahzân, giryân, bûy, pîrâhen, çâk, mâlik gibi
birbiriyle ilgili kelimelerden uygun olanlar tenasüp, telmih, tevriye,
îhâm olu turacak ekilde bir arada kullanılmı tır. Ayrıca kimi zaman
Mısır’la birlikte Nil nehri ve Mısır’ın ba kenti Kahire de iirlerde
anılmaktadır. Yine, Mısır’ın eker kaynağı olması ve Anadolu’ya
ekerin Mısır’dan gelmesi dolayısıyla eker/sükker, kand kelimeleri
iirlerde geçmekte, kimi zaman da Mısır kelimesi ülke anlamında
yahut uzaklık sembolü olarak kullanılmaktadır.
Yukarıdaki ifadelerden açıkça anla ıldığı üzere, Osmanlı
airlerinin Mısır’la çok yoğun bir teması olmu tur. Bu temasların,
gidi , geli ve ya ayı ların divanlara yansımaması da dü ünülemezdi.
Đ te bu dü ünceyle tarafımızdan yapılan bir taramada, kimi airlerin
Mısır’ı bir te bih ve telmih unsuru olarak kullanmaktan öte, Mısır’la
ilgili müstakil iirler söyledikleri tespit edilmi tir.
A ağıda, bazı Osmanlı airlerinin Mısır’la ilgili söyledikleri
ve onların Mısır’la ilgili izlenimlerini yansıtan, çoklukla Mısır redifi
etrafında ekillenmi müstakil iirler üzerinde durulacaktır35. Yazının
çok fazla uzamaması için her divanda bulunabilecek, sıradan Mısır
33
49+65.
Geni bilgi için bk. Đhsanoğlu, Mısır’da Türkler ve Kültürel Mirasları, s.
34
Râmiz ve Âdâb+ı Zurafâ’sı, s. 213, 235; MuŝŃafa Ŝafāyī Efendi, Teźkire+i
Ŝafāyī, s. 201; Fatin Divanı, s. 47.
35
Divan iirinde, temel nazım biriminin beyit olduğu ve istisnaları olmakla
birlikte, anlamın da bir beyit içinde tamamlandığı bilinen bir husustur.
Đncelendiğinde anla ılacağı üzere, Mısır’la ilgili manzûmeler de bu tarzdadır.
Manzûmelerdeki redif kısmî bir ortaklık sağlamakla birlikte, beyitler arasında
çoğunlukla doğrudan anlam bağlantısı yoktur. Örneğin bir air, bir manzûmenin ilk
beytinde sevgili özleminden söz ederken, sonrakilerde ise gurbetten, yalnızlıktan,
Mısır’ın hurmalarından, ekerinden, Nil nehrinden, Yusuf Peygamber’den
bahsedebilmektedir. Bu bakımdan Mısır’la ilgili müstakil manzûmeler denilinde,
genel bir konu birlikteliği (yek+âheng) olmakla birlikte, ba tan sona hep aynı
konunun i lendiği iirler dü ünülmemelidir.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
447
kelimesinin geçtiği beyitler ve Mısır’la ilgili tarih manzûmeleri
çalı maya dâhil edilmemi tir36.
Bazı Osmanlı Aairlerinin Mısır Đzlenimleri
Tarafımızdan divanlar esas alınarak yapılan taramada37
Karamanlı Aynî (ö. 1491+1494), Ahmed Pa a (ö. 1497), Revânî (ö.
1524), Kabûlî (ö. 1591+1592), Fehîm+i Kadîm (ö. 1647), Mezâkî (ö.
1676), Tecellî (ö. 1688), Râmî Pa a (ö. 1707) ve Mirza+zâde Neylî (ö.
1748) divanlarında Mısır’la ilgili müstakil manzûmelerin olduğu tespit
edilmi tir. Bu manzûmeler; o dönemde ya amı Osmanlı aydınlarının,
ülkenin önemli bir parçası olan Mısır’a ve Mısırlılara bakı açısını
göstermekte, ayrıca dı arıdan Đstanbul ve Anadolu’yu nasıl gördükleri,
ne kadar özleyip aradıkları konusunda da bir fikir vermektedir.
Manzûmelerden bazıları, metinlerden anla ıldığı kadarıyla, Mısır’a
gidildikten sonra söylenmi tir. Bu bakımdan airlerin Mısır’la ilgili
izlenimlerini, kanaatlerini yansıtması bakımından da önemlidir.
A ağıda önce, tarih sırasına göre bu ülkeyle ilgili iiri bulunan divan
airleri ve onların Mısır’la münasebeti üzerinde kısaca durulmu ;
36
Mesela, Refî+i Kâlâyî Divanı’nda Mısır’la ilgili 7 tarih manzûmesi
(Tarihler kısmı, 4, 5, 6, 7, 11, 12, 13), bir de Mısır’ın fethi üzerine söylenmi tebrik+
nâme (musammat 4) bulunmaktadır. Bk. Bilal Alpaydın, Refî+i Kâlâyî Divanı
(Đnceleme+Metin), Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamı
Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 2007 (Metin Bankası Projesinden).
37
Kimi mesnevilerde Mısır’ı anlatan muhtelif uzunluktaki beyitler/bölümler
yer almakta ise de bunlar, makalenin sınırlarını çok fazla geni leteceğinden
çalı maya dâhil edilmemi tir. Örnek olarak a ağıya Kınalı+zade Ali Çelebi Mısır
kadısı olduğunda, kadı nâibi olarak onunla birlikte Mısır’a giden Vücûdî (ö.
1612)’nin Hayâl u Yâr adlı mesnevîsinden bazı beyitler nakledilmekle yetinilmi tir
(Fazla yer tutmaması için beyitlerin mısraları yan yana yazılmı tır):
…
Ol ebūĈl+faŜla gör ki Mevlāyı
Nāmzed ėıldı Ümm+i Dünyāyı
NiĆmet+i Ħaė içün o merd+i Ĥudā
Aeker+i ükri ėıldı cāna āıdā
Yūsuf manŝıba olup mālik
Ol Ćazīz oldı Mıŝrına sālik
Mıŝra girdi o baħr+i Ćilm+i Hüdā
AāfiĆi ħavŜ oldı nā+peydā
Görüp ol baħri anda reĈye’l+Ćayn
Didiler Mıŝra MecmaĆu’l+Baħreyn
Kimdür iden o baħri Nīle ėıyās
Çizidür Nīl ü ĥāmesi miėyās
Nīl olursa nebāt+ı zerĆa sebeb
Budur olan ħayāt+ı erĆa sebeb
Ħāli Mıŝruŋ Ćacebdür ehli bilür
Ŝu kesilmezse etmegi kesilür
Siħri bāŃıl olup ferāĆinenüŋ
Oldı ĥalė dü meni melāĆinenüŋ
Aeker+i erĆi Mıŝra dad oldı
Aekerüŋ dadı bil ki ad oldı
Ėaldı[ėıldı?] seyr+i Ėarafe seyr+i Bulaė Ĥalėı oldı maĆārife mü tāė
ĆĐlm+i taėvā vü dīn ile yek+ser
CāmiĆ+i Ezher oldı maħkemeler
Neydügin gördi Ćadl ile inŝāf
Ėāhire oldı mažhar+ı elŃāf
…
Bk. Ya ar Aydemir, Vücudî Hayâl u Yâr, Birle ik Kitabevi, Ankara, 2007,
s. 204+205.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
448
Mustafa ERDOĞAN
ardından ilgili airin manzûmesi ekil ve muhteva açısından
değerlendirilmi ; arada da manzûmenin metni sunulmu tur. En sonda
ise umûmî bir değerlendirme yapılmı tır.
Divanında Mısır’la ilgili müstakil manzûmeye rastlanan ilk
air Karamanlı Aynî’dir.
Kaynaklara göre Aynî; Türkistan’ın önemli
Aynî
kültür merkezlerinden Tirmiz’de doğmu , buradan önce Karaman’a
gelmi , daha sonra Cem Sultan’ın yanına Kastamonu’ya gitmi ;
Kastamonu’da üç yıl kaldıktan sonra Cem Sultan’la birlikte
Karaman’a dönmü ve ömrünün geriye kalan kısmını burada
tamamlamı ve ölmü tür. Kaynaklarda ve bilinen tek eseri olan
Divan’ında onun Mısır’a gittiğine dair bir ipucu yoktur38. Bununla
birlikte Aynî’nin, hâmîsi olan Cem Sultan’ı çok sevdiği, onun yanında
uzun yıllar kaldığı bilinmektedir. Bilindiği üzere, talihsiz ehzâde
Cem, ağabeyi Bayezid’le giri tiği saltanat mücadelesinde yenik
dü ünce bir süre Mısır, Aam taraflarına çekilmi ve oralarda kalmı tır.
Bunun üzerine
Āb+ı çe müŋ bigi Mıŝr u Aāma iy dil gitdi yār
Sen de var ardınca ĥāk+i Yūsuf+ı KenĆānı öp
diyen Aynî’nin39 Mısır’la ilgili iirinin de bu olayla ilgili
söylenmi olması ihtimali vardır. Nitekim ilgili manzûmenin 5.
beytinden de bu hissedilmektedir. Aynî’nin manzûmesi gazel nazım
ekli ile ve 7 beyit halindedir. Aruzun muzari bahrinin mef‘ūlü
fā‘ilātün mef‘ūlü fā‘ilātün kalıbına uygun olarak söylenmi tir. “olan
Mıŝr” eklinde iki kelimeden olu an bir redifin yer aldığı manzûmede,
“+ād” seslerinden olu an ve bir uzun ünlü ile bir ünsüzün yer aldığı
(revî ve öncesindeki uzun ünlüden meydana gelen) zengin kâfiye (eski
ismiyle kâfiye+i müreddefe40) kullanılmı tır. Son beyitte airin mahlası
geçmektedir. Manzûmede özellikle, redif olan kelimelerin ve kafiyede
de geçen uzun a (ā) sesinin tekrarı vasıtasıyla bir âhenk olu turulmaya
çalı mı tır. Đçeriği üzerinde konu madan evvel Aynî’nin
manzûmesinin metnini yazmak faydalı olacaktır41:
38
Aynî’nin hayatı, edebî ki iliği ve
iirleri için bk. Ahmet Mermer,
Karamanlı Aynî ve Dîvânı, Akçağ Yayınları, Ankara, 1997.
39
Age, s. 4.
Cem Dilçin, Örneklerle Türk Aiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu Yayınları,
Ankara, 1983, s. 61.
41
Yazıya esas alınan metinlerde, çevriyazı gibi bazı noktalarda farklılıklar
bulunmasından, metinleri aynı tarzda yazabilmek için, metnin omurgasına
40
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
1
Đy yiryüzinde yektā ümmü’l+bilād olan Mıŝr
Cennet+ŝıfat cihānda iy bu’l+Ćibād olan Mıŝr
2
Nīlüŋde hābiŃ olmaė yoė sende nāėıs olmaė
Đy irtifāĆ u ŝā‘id zāyid ziyād olan Mıŝr
3
Yüz ħabbe sünbülüŋde biŋ āalle ĥırmenüŋde
Đy her rebīĆ ü vaŝfı ĥayrü’l+ħaŝād olan Mıŝr
4
Çün on iki burūcuŋ on iki oldı ehri
Burc+ı Esed gibi iy muħkem+nihād olan Mıŝr
5
YaĆėūb+ı nā+murād+ı KenĆān ħazīn idicek
Đy Yūsuf+ı zamāna ėaŝr+ı murād olan Mıŝr
6
Her kim ki sākin olsa olmaz ilüŋde āamgīn
Đy maĆdeni ne ātuŋ v’iy kān+ı ād olan Mıŝr
7
Miślüŋ bilād içinde lem yeĥluė42 oldı vallāh
Đy ĆAynīnüŋ
dilinde her demde yād olan Mıŝr43
ĆAynī
449
Hemen anla ıldığı üzere manzûme, içeriği açısından bir
Mısır medhiyesidir. “Đy” (ey) hitabıyla ba layan manzûmenin her bir
beytinde deği ik özellikleri sayılarak Mısır’a seslenilmekte, Mısır
övülmektedir. Aynî, yeryüzünde benzersiz ve memleketlerin anası
(doğum yeri) olması, cennet sıfatlı dünyada ibadet eden kulların
babası (?) olması; Nil’inde yanlı lık/düzensizlik, kendisinde eksiklik
olmaması, yüksekliğinde fazlalık gereksiz (yeterince yüksek) olması;
sünbülünde yüz tane, harmanında bin geliri (yani verimli) olması, her
küçük nehrinin ve özelliğinin hasadın hayırlısı olması; on iki burç gibi
on iki ehri ve aslan burcu misali sağlam yapılı olması; Kenan’ın
muradını alamamı Yakup’u üzdüğünde zamanın Yusuf’una murad
kö kü (sığınak) olması; onda ya ayanın gamlı olmaması, onun
mutluluğun kaynağı olması; memleketler içinde benzeri yaratılmamı
olması yönleriyle Mısır’ı anmakta ve övmektedir. Özetlemek
gerekirse, Aynî’nin manzûmesinde Mısır; medeniyetin doğum yeri ve
vatanı olması, Nil ırmağı sayesinde verimli topraklara sahip olması,
dokunulmadan bazı ufak tefek deği iklikler yapılmı , örneğin çevriyazılı
olmayanlar çevriyazılı biçime getirilmi tir.
42
“Öyle bir kavim ki, memleketler içinde onun gibisi yaratılmamı tı”.
Kur’ân+ı Kerîm ve Açıklamalı Meali, Haz. Ali Özek vd., Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, Ankara, 1993, 89/8.
43
Mermer, age, s. 443.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
450
Mustafa ERDOĞAN
Cem örneğinde olduğu gibi bazıları için sığınak olması yönleriyle
övülmektedir. Anla ılacağı üzere Aynî’nin gazeli; mü ahhas, reel bir
medhiye değildir. Büyük bir ihtimalle Mısır görülmeden hayâlî olarak
söylenmi tir. Nitekim Nil nehrinin burada bulunması, Yakup ve Yusuf
peygamberlerin burada ya amı olması dı ında Mısır’la ilgili net
bilgiler de içermemektedir. Benzersiz olması, verimliliği, sağlam
yapılı olması, insanlarının mutlu olması gibi özellikler umûmî, her
belde için söylenebilecek ifadelerdir. Görüldüğü gibi manzûmede
Mısır’a yönelik olumlu bir bakı açısı söz konusu olup, bu memleket
hep güzel niteliklerle anlatılmaktadır.
Divanında Mısır’la ilgili iir tespit edilen ikinci air Ahmed
Pa a’dır.
XV. yüzyılın kaside üstadı sayılan Ahmed Pa a, muhtemelen
a
Edirne’de doğmu , fakat hayatının önemli bir kısmını Bursa’da
geçirdiği ve orada vefat ettiği için Bursalı diye tanınmı tır. Medrese
tahsilini tamamladıktan sonra önce Bursa ve Edirne’de müderrislik
yapan Ahmed Pa a, Fatih Sultan Mehmed’in tahta geçmesinden sonra
kısa sürede yükselerek kazasker, padi ahın musahibi, hocası ve en son
da veziri olmu tur. Ancak bir süre sonra talihi ters dönen Ahmed Pa a,
bazı dedikodular sebebiyle Fatih’in gazabına uğramı
ve
hapsedilmi tir. Bilahere affedilmi se de bir daha saraya giremeyen
Ahmed Pa a, önce çe itli medreselerde mütevellilik daha sonra da
Sultanönü, Tire, Ankara ve Bursa’da sancak beyliği yapmı ve
1497’de Bursa’da ölmü tür44.
Bu kısa biyografiden de anla ıldığı üzere, bilindiği kadarıyla
Ahmed Pa a’nın Mısır’la doğrudan bir ilgisi olmamı tır. Bununla
birlikte pa anın Divan’ında bulunan Mısır konulu iir, kısmen Mısır’ın
görülmü olduğu gibi bir izlenim uyandırmaktadır. Ahmed Pa a’nın
Mısır’la ilgili manzûmesi 9 beyitlik bir gazeldir. Aruz vezninin remel
bahrinin fećilātün fećilātün fećilātün fećilün kalıbına uymaktadır.
Manzûmede “+ı Mıŝır” eklinde bir redif ile Aynî’nin iirinde olduğu
gibi, “+ān” seslerinden olu an, revî ve öncesindeki uzun ünlüden
meydana gelen zengin kâfiye (kâfiye+i müreddefe) kullanılmı tır.
Gazelinin sonunda mahlasını da söyleyerek bir çe it mührünü basan
Ahmed Pa a’nın üzerinde durulan iirinin metni u ekildedir:
44
Günay Kut, “Ahmed Pa a, Bursalı”, TDVĐA, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, Đstanbul, 1989, C. 2, s. 111; Ahmet Pa a Divanı, Haz. Ali Nihat Tarlan,
Akçağ Yayınları, Ankara, 1992, s. 11+13.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
1
Mıŝr+ı ħüsnüŋ ħaėı ey Yūsuf+ı KenĆān+ı Mıŝır
Utanur ehd+i lebüŋden ekeristān+ı Mıŝır
2
Aām+ı zülfüŋ çerisi kondı göŋül Mıŝrına kim
Sāye+bānlarla doludur ėamu meydān+ı Mıŝır
3
Āam degül bende iseŋ Mıŝr+i dile sulŃānsın
Bir Ćazizüŋ ėulıdur Yūsuf+ı KenĆān+ı Mıŝır
4
Eyledi Ća ė Zelīhası bu cān Yūsufına
Mıŝr+ı ħüsnüŋde zenaĥdānını zındān+ı Mıŝır
5
Ey gözüm ya ını gören sebaė al ħüsnüŋden
Ĥūb olur Nīl kenārında çü seyrān+ı Mıŝır
6
Ruĥ u zülfüŋ hevesinden giceler ŝubħa degin
Zeyn olur emĆ+i ebistān ile dükkān+ı Mıŝır
7
Yüzi ĥur īdi eb+i zülfüŋi kāfer görüben
Rūm+ı ħüsnüŋde çeker tīā+ı dıraĥ ān+ı Mıŝır
8
Cān āamın yüklenür il muŝħaf+ı ħüsnüŋ gözetür
K’ola maħmilde temā ā+yı firāvān+ı Mıŝır
9
Ĥo eker+rīz olur SaĆdi+i Airāz gibi
Aħmedüŋ
ħmed sözlerin oėursa āazel+ĥˇān+ı Mıŝır45
451
Görüldüğü üzere Ahmed Pa a’nın gazeli, klasik Türk
iirinde Mısır’la ilgili umûmiyetle kullanılan kelime ve anlamlar
üzerine kurulmu tur. Bir ba ka deyi le bu gazelde, klasik iirde
kullanılan Mısır’la ilgili unsurlar bir araya getirilmi gibidir. Yusuf,
Kenan, utanmak, güzellik, ehd, eker, sultan, bende, aziz, kul, a k,
Zeliha, zindan, Nil gibi mütenasip kelimelerle Mısır’da vukubulan
Yusuf peygamber kıssasına göndermeler yapılmaktadır. Genel olarak
bir a k iiri olan bu gazelde, öncelikle muhatap olan sevgiliye hitap
edilmekte, geri planda da Mısır’la ilgili unsurlar sıralanmaktadır.
Örneğin ilk beyitte; “ey Mısır Kenan’ının Yusuf’u (gibi güzel olan
sevgili), güzellik Mısır’ının (ülkesinin) hakkı (için), Mısır’ın
ekerlikleri senin dudağının balından utanır” denilerek öncelikle
sevgilinin güzelliği ve dudaklarının tadı vurgulanmakta; arka planda
da Mısır’da yaygın olan eker üretimine gönderme yapılmaktadır.
45
Ahmet Pa a Divanı, s. 159.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
452
Mustafa ERDOĞAN
Đkinci beyitte; “(ey sevgili) gönül Mısr’ına (ülkesine) senin saçlarının
ak am (gibi karanlık olan) askeri kondu, nitekim bütün Mısır
meydan(lar)ı gölgeliklerle doludur” denilerek bir taraftan â ığın
gönlüne sevgilinin saçlarının dü tüğü söylenmekte, diğer yandan da
sıcak bir ülke olan Mısır’ın meydanlarındaki gölgelikler dile
getirilmekte, aynı zamanda Aam ehrine de i aret edilmektedir.
Üçüncü beyitte; “Kul isen gam değil, üzülme, gönül Mısr’ına
(ülkesine) sultansın, Mısır Kenan’ının Yusuf’u (da) bir azizin
kölesidir” denilerek hem köle bir sevgiliye hitap edilmekte, onun
â ığın gönlünün sultanı olduğu söylenmekte; hem de Yusuf
Peygamber’in Mısır’ın maliye bakanına (aziz) köle olu u
hatırlatılmaktadır. Dördüncü beyitte; “a k Zeliha’sı, bu can Yusuf’una
güzelliğinin Mısr’ında (ülkesinde) çene çukurunu Mısır zindanı
eyledi” denilmekle öncelikle sevgilinin â ığı bir anlamda esir ettiği
söylenmekte, geri planda ise Yusuf Peygamber’in kuyuya ve zindana
dü mesine telmih yapılmaktadır. Sonraki beyitte; “Ey gözümün ya ını
gören, güzelliğinden ders al, çünkü Nil kenarında Mısır’ı seyretmek
güzel olur” denilerek bir taraftan sevgilinin yolunda â ığın ne kadar
çok gözya ı döktüğü ifade edilmekte, sevgiliden merhamet
istenmekte, bir taraftan da Nil nehri kenarında Mısır’ı seyretmenin
güzel olduğu söylenerek Mısır sosyal hayatından bir manzara
nakledilmektedir. Manzûmenin altıncı beytinde Mısır dükkânlarının
gece mumlarla aydınlatıldığına, yedinci beytinde Mısır’ın parlak ve
me hur olan kılıçlarına, sekizinci beytinde deve sırtında yapılan Mısır
gezisine, son beyitte ise Mısır’ın gazel okuyucularına i aret
edilmektedir. Tenasüp, telmih, leff ü ne ir gibi klasik edebî sanatların
da yardımıyla bir â ığın sevgiliye hitabıyla, sanki Mısır’da yapılmı
bir gezinin izlenimlerinin ba arılı bir biçimde harmanlandığı bu
gazelde; beyitlerde yer yer doğrudan veya dolaylı olarak Mısır’ın
sosyal ve tarihî hayatıyla ilgili ifadelerin de bulunduğu görülmektedir.
Divan’ında Mısır’la ilgili iir bulunan ba ka bir air
Revânî’dir.
Asıl adı Đlyas Aüca Çelebi olan Revânî, Edirne’de
Revânî
doğmu tur. Tahsilini burada tamamlayan Revânî, Sultan II. Bayezid
zamanında Đstanbul’a gelmi ve bir süre sonra iirleriyle kendi de air
olan padi ahın dikkatini çekmi ve takdirine mazhar olmu tur. Daha
sonra Bayezid tarafından Surre Emini olarak Mekke ve Medine’ye
gönderilen Revânî, burada yaptığı söylenen yolsuzluk sebebiyle
görevden alınmı tır. Kendine daha büyük bir ceza verilmesinden
korkan Revânî, bu sırada Trabzon’da vali olan Aehzade Selim’in
yanına sığınmı ; burada itibar ve ihsana mazhar olmu tur. Ancak bir
süre sonra uygunsuz hareketleri sebebiyle bütün malvarlığına el
konularak buradan da kovulan air, Arabistan yahut Mısır taraflarına
gitmek üzere yola çıkmı sa da son anda ehzade tarafından affedilerek
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
453
geriye döndürülmü tür. 1512’de Aehzade Selim’in Osmanlı tahtına
oturması sırasında yanında olan Revânî, bundan sonra matbah+ı âmire
kâtipliği ve eminliğinde, Ayasofya mütevelliliğinde bulunmu tur.
1517’deki Mısır fethi sırasında diğer bazı airlerle birlikte musahib
sıfatıyla Yavuz’un yanında olmu , hatta padi aha fetih+nâme
niteliğinde bir de kaside sunmu olan Revânî, bu seferden dönü
sırasında Yavuz’a sunduğu “berf” redifli kaside yüzünden padi ahın
gazabına maruz kalmı ve yanından uzakla tırılmı tır. Daha sonra
kısmen affedilen air, Bursa kaplıcaları mütevelliliği göreviyle
Bursa’ya gitmi ve bir süre burada ya amı ; 1521 yılındaki
Kanunî’nin Belgrad fethi üzerine söylediği kaside ile de ihsana
mazhar olup Đstanbul’a geri dönmü ve 1524 yılında muhtemelen
Đstanbul’da vefat etmi tir46.
Daha önce iirleri yazılan Karamanlı Aynî ve Ahmed
Pa a’nın tersine, Revânî’nin Mısır’la münasebeti kesin olarak
bilinmektedir. Đstanbul’dan kaçtıktan ve Trabzon’dan kovulduktan
sonra bir rivayete göre Mısır’a gitme niyetiyle yola çıkması, onun
Mısır’ı bir sığınak olarak gördüğünün delilidir. Ayrıca yukarıda
belirtildiği gibi Yavuz’un Mısır fethi sırasında yanında bulunmu ,
buranın fethine ahit olmu ve büyük bir ihtimalle a ağıda yazılacak
olan Mısır konulu iiri de bu sırada söylemi tir47. Revânî’nin ilgili iiri
de öncekiler gibi gazel nazım eklindedir ve 5 beyitten olu maktadır.
Aruz vezninin remel bahrinin fećilātün fećilātün fećilātün fećilün
kalıbına uygun olan gazelde kafiye olarak sadece uzun a (ā) sesi
kullanılmı (tam kafiye), ayrıca Farsça terkip ye’si ile Mısır
kelimesinden olu an “+yı Mıŝır” eklindeki redif de kısmen konu
bütünlüğüne katkıda bulunmu tur. Önceki manzûmelerde olduğu gibi
bunda da airin mahlası son beyitte yer almaktadır. Revânî’nin
üzerinde durulan, Mısır’la ilgili iirinin metni u ekildedir:
1
Ėāmeti dikmesidür naĥl+i dil+ārā+yı Mıŝır
Lebi perverdesidür imdi mürebbā+yı Mıŝır
2
Devr+i ħüsnüŋde göŋül kūyuŋa Ćazm itdi yine
Döndi ol hˇāceye kim eyleye sūdā+yı Mıŝır
3
Nola kūyuŋda gözüm ya ını seyr eyler iseŋ
Nīl ile ĥūb olur çünki temā ā+yı Mıŝır
46
Ziya Av ar, Revânî Dîvânı, Sebat Ofset Matbaacılık, Konya, 2007, s. 2+
32; Rıdvan Canım, Türk Edebiyatında Sâkînâmeler ve Đ retnâme, Akçağ Yayınları,
Ankara, 1998, s. 95+101.
47
Av ar, age, s. 21.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
454
Mustafa ERDOĞAN
4
Dil bilür bir lebi ekker güzelüŋ Ćā ıėıyuz
Egleyimez dili tūtī+i eker+ĥā+yı Mıŝır
5
Varsa bu iĆr+i Revānī nola Rūm illerine
Armaāan olur imi her yire ĥurmā+yı Mıŝır48
Revânî’nin gazeli, genel olarak okunduğunda bir a k iiri
gibidir. Ancak benzetme unsurlarının hep Mısır’la ilgili olması dikkati
çekmektedir. Örneğin ilk beyitte, “Mısır’ın gönül süsleyen hurma
ağacı, (sevgilinin) boyu(nun) dikmesidir (yani onun yanında ancak
küçük bir fidan gibidir); imdi Mısır terbiyesi görmü (sevgilinin)
dudağının yeti tirmesidir (yahut Mısır tatlısı, sevgilinin dudağının
yanında yeti mi , tadını ondan almı tır)” denilerek Mısır’ın sosyal ve
ekonomik hayatında çok önemli bir yeri olan hurma ağaçlarına ve
eker kaynağı olan Mısır’ın tatlılarına i aret edilmektedir. Ancak
air/â ık bakı ına göre bunların sevgilinin yanında pek fazla bir değeri
yoktur. Đkinci beyitte Revânî sevgilisine seslenerek “Güzelliğinin
devrinde gönül yine senin bulunduğun yere niyet etti, o Mısır ticareti
yapmak isteyen tüccara benzedi” diyerek, â ığın sevgilinin diyarına
gitmek istemesini kârlı bir i e yönelmek olarak yorumlamakta ve
böyle yapan gönlünü Mısır’la ticaret yapan bir tüccara
benzetmektedir. Bilindiği gibi Mısır, Osmanlılar için önemli bir ticari
merkezdir. Aeker, keten, kuma , hurma, pirinç gibi ticari e yaların bir
kısmı Đstanbul’a buradan gelmektedir49. Đ te air Osmanlı+Mısır sosyal
hayatının bu yönüne göndermede bulunmaktadır. Revânî’nin
gazelindeki üçüncü beyit, Ahmed Pa a’nın gazelindeki be inci beyte
çok benzemektedir. Bu beyitte air sevgilisi için Nil kadar çok gözya ı
döktüğünü ifade etmekte ve Nil nehrinde/nehrinin kenarında
gezintinin çok güzel olduğunu belirtmektedir. Öncekiler gibi bu beyit
de bir tecrübenin, Nil nehrinde kayıkla veya nehir kenarında yapılan
bir gezintinin sonucunda söylenmi tir. Dördüncü beyitte âir, “dil bilir
(dilimizi bilir veya halden anlar) dudağı eker (gibi tatlı) bir güzelin
â ığıyız; gönlü Mısır’ın eker yiyen papağanı eğleyemez” diyerek
Mısır’ın eker kaynağı olu una, burada eker yedirilerek dillendirilen
papağanlara ve belki de dilini bilmeyen yabancıların arasında kalı ına
i aret etmektedir. Son beyitte ise air, “Revânî’nin bu iiri Rum
illerine varsa ne olur, her yere Mısır hurması armağan olurmu ”
demekle bu iiri Mısır’da iken yazdığını açıkça ifade etmekte, ayrıca
Mısır’ın hurmalarının her yere hediye olarak götürüldüğünü
48
age, s. 290.
Gülgün Üçel+Aybet, Avrupalı Seyyahların Gözünden Osmanlı Dünyası ve
Đnsanları (1530+1699), Đleti im Yayınları, Đstanbul, 2003, s. 607+609.
49
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
455
söylemekte ve kendi iirini bu hurmalara benzetmektedir. Bu
satırlardan anla ılacağı üzere Revânî’nin iiri Mısır’a bakı açısı
noktasından olumsuz izler ta ımayan, tarafsız bir niteliktedir. Ancak
air “Mısır’ın papağanları bizim gönlümüzü eğleyemez” demekle
aslında, dolaylı olarak, Đstanbul’u ve Anadolu’yu Mısır’a tercih
ettiğini ifade etmektedir.
Divan’ında Mısır’la ilgili kanaatlerini dile getiren diğer bir
divan airi Kabûlî’dir.
Asıl adı Đbrahim olan Kabûlî, Kütahya’nın
Kabûlî
Gediz ilçesinde doğmu ve büyümü tür. Đlk tahsilini de burada yapan
Kabûlî, daha sonra Đstanbul’a giderek orada medrese eğitimi görmü
ve Nâzır+zâde Ramazan Efendi’den icazet alarak mezun olmu tur.
Ardından kadılık mesleğine atılan Kabûlî, Osmanlı coğrafyasının
muhtelif yerlerinde, Divan’ındaki i aretlere göre daha ziyade Doğu
Anadolu, Đran ve Gürcistan taraflarında kadılık yapmı tır. Sivas ve
Kars’ta da kadılık yaptığı Divan’ından anla ılan Kabûlî’nin son görev
yeri Mısır olmu tur. Kaynakların rivayetine göre air, 1590 civarında
gittiği anla ılan Mısır’dan H. 1000/M. 1591+1592 tarihinde gemiyle
dönerken denizde boğularak can vermi tir50.
Revânî gibi Mısır’la münasebeti kesin olan Kabûlî, daha
önce bahsedilen airlerden farklı olarak Mısır’a bir devlet görevlisi,
kadı olarak gitmi tir. Aâir, Mısır’a gidi iyle ilgili unları
söylemektedir:
Yaćėūb+ŝıfat milket+i Kenćāna yiti dük
Đnŝāf ide Yūsuf gibi sulŃāna yiti dük
Cūlar gibi gezdük yüridük berr ile baħri
Āĥir giderek sāħil+i ćummāna yiti dük
Ĥıdmet iderek meclis+i rindāna iri dük
Meydāna girüp himmet+i merdāna yiti dük51
Kısaca bahsetmek gerekirse bu beyitlerde Kabûlî, denizden
ve karadan yapılan bir yolculuk sonucu Kenan diyarına, Mısır’a
ula tığını ve burada rintlerin meclisine, meydana girip himmet+i
50
51
Erdoğan, agt, C. I, s. 15+vd.
agt, C. II, s. 628.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
456
Mustafa ERDOĞAN
merdana, erenlerin himmetine ula tığını söylemektedir. Son beyitte
bahsedilen yerin Kahire’de bulunan Gül enî tekkesi olması ihtimali
akla geliyorsa da airin Divan’ında bu konuya dair ba ka bir i aret
yoktur.
Kabûlî Mısır’da kadılık yapmakla birlikte anla ılan oradan
pek memnun kalmamı tır. Bunu “Mıŝra gelme” diye ba layan bir
manzûmesinden kolayca anlamak mümkündür. Gazel eklinde ve 5
beyit olan bu manzûme, aruz vezninin remel bahrinin fāćilātün
fāćilātün fāćilātün fāćilün kalıbına uygun olarak söylenmi tir. Kafiyesi
“+in” seslerinden olu an (tam kafiye) gazelde, airin mahlası son
beyitte geçmektedir. Bu manzûmenin üzerinde durulan önceki
iirlerden ilk farkı, Mısır redifini ta ımamasıdır. Gazelin redifi “ol”
kelimesidir. Đkinci farkı ise, öncekilerin tersine Mısır’la ilgili olumsuz
kanaatler ta ıyor olmasıdır. Manzûmenin içeriğinden bahsetmeden
evvel metninin yazılması faydalı olacaktır. Kabûlî’nin gazeli u
ekildedir:
1
Mıŝra gelme yaŋılursaŋ sākin olma Ŝāmin ol
ĆĐzzet itmezler gerek Yūsuf gerek Bünyāmin ol
2
Kimse bu kehf+i fenāda ħürmet itmez it ėadar
Sen gerek rābiĆ gerek sābiĆ gerekse śāmin ol
3
Dürr+i meknūn olsaŋ e ĥāŝ iĆtibār itmez saŋa
FaŜluŋı irgür kemāle kāmil ol da kāmin ol
4
Đstiėāmet Ćayn+ı Ćayb oldı saėāmetdür hüner
ĆAybuŋı iĥvāna ižhār itme merd+i ĥāzin ol
5
Ėīl ü ėāle źāhib olma müfti+i māŜī gibi
Olur olmaz söz saŋa dü mez Ėabūlī sākin ol52
Kabûlî’nin iirinin önceki iirlerden farklı olarak olumsuz
kanaatler ta ıdığı söylenmi ti. Nitekim daha iirin giri inde Kabûlî
okuyucuya “Mısır’a gelme” diye öğüt vermektedir. “Mısır’a gelme,
yanılırsan (yanılıp da gelirsen, burada) sâkin olma (yerle me), zâmin
ol (kefil, borçlu ol, gerekirse tazminat öde); gerek Yusuf (Peygamber)
gerek Bünyamin (Yusuf Peygamber’in öz karde i) ol, değer
vermezler” diyen air, okuyucuya Mısır’a yanılır da gelirsen burada
52
agt, C. II, s. 640.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
457
yerle me, çünkü peygamber bile olsan burada kıymet vermez, itibar
etmezler demektedir. Đkinci beyitte, “Sen gerek dördüncü, gerek
yedinci, gerek sekizinci ol, bu fânîlik mağarasında kimse (sana) it
kadar hürmet etmez” diyerek Mısır’da insana saygı gösterilmediğini
söylemekte ve bu arada Ashâb+ı Kehf’e ve köpekleri Kıtmîr’e telmihte
bulunmaktadır. Üçüncü beyitte “Dizili inci (bile) olsan ki iler sana
itibar etmez; faziletini olgunluğa eri tir, kâmil (olgun, mükemmel) ol
da gizli ol” diyerek okuyucuya fazilet ve kemalini artırmasını, fakat
bunu ilan etmemesini öğütlemektedir. Kabûlî dördüncü beyitte, “(bu
zamanda) doğruluk ayıbın aynısı oldu (öyle görülmeye ba landı);
bozukluk ve eksiklik hünerdir (hüner olarak kabul edilmektedir);
ayıbını karde lere açıklama, hazinedar (bekçi) adam ol” diyerek
ketûm olmayı tavsiye etmektedir. Son beyitte ise, “Eski müftü (geçmi
zaman müftüsü) gibi dedi koduya uyma; olur olmaz söz sana dü mez
Kabûlî, sâkin ol” diyerek kendine nasihat etmektedir.
Görüldüğü gibi bu manzûme, XVI. yüzyılda ya amı bir
Osmanlı airi ve aydınının Mısır insanına yönelik tenkitlerini
içermektedir. Her ne kadar gazelde bütün beyitlerde aynı konunun
i lenmesi artı yoksa ve ilgili manzûmenin ilk iki beytinden sonra
doğrudan Mısır’dan bahsedilmiyorsa da ikinci beyitte geçen “bu”
i aret zamirinin ve aynı üsluptaki ifadelerin delaletiyle sonraki
beyitlerin de Mısır’ı hedeflediği söylenebilir. Tabiî bunların umûmî
bir sosyal ikâyet+tenkit olması da mümkündür.
Mısır’la ilgisi ve bu konuda iiri olan divan airlerinin bu
münasebet noktasında belki de en ilginci Fehîm+
Fehîm+i Kadîm’dir.
Kadîm
Babasının Arap veya Mısırlı olduğu söylenen airin asıl adı
Mustafa’dır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte,
1627’de doğmu olabileceği tahmin edilmektedir. Erken ya ta Arapça
ve Farsçayı iyi derecede öğrenen Fehîm’in kısa hayatı talihsizlikler
içinde geçmi tir. Bir süre kâtiplik yapmı , ardından Kudüs, Mekke,
Medine, Edirne’ye ve son olarak da âir dostu Mezâkî’nin te viki ve
yardımıyla, Mısır’a vali olan Eyyub Pa a’nın maiyetinde 1644 yılında
Mısır’a gitmi tir. Burada bir süre rahat eden ancak aradığı huzuru bir
türlü bulamayan Fehîm, zamanla buradan da sıkılmaya, gurbet acısını
ruhunda duymaya ba lamı tır. Bu arada Eyyub Pa a’ya yakınlığını
çekemeyen bazı insanların etkisiyle pa anın çevresinden uzakla tırılan
ve sıkıntıya dü en Fehîm’in içindeki Mısır’dan ho nutsuzluk gittikçe
artmaya, “Ka’be+i aslî” dediği Đstanbul’a duyduğu özlem de onu
yakmaya ba lamı tır. Gurbet, hasret ve sıkıntılarının etkisiyle içkiye
de mübtela olan Fehîm, bir süre sonra neredeyse Mısır’dan nefret eder
duruma gelmi tir. Đstanbul’a dönmek için çareler arayan air nihayet
Mısır Kalesi Dizdarı Mehmed Ağa’nın sağladığı imkânlarla çok
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
458
Mustafa ERDOĞAN
özlediği vatanına dönerken yolda Konya’nın Ilgın kazasında, 1647
yılında vefat etmi tir53.
Sanki acelesi varmı gibi daha on yedi ya ında Divan’ını
tertip eden, yirmisinde de dünyaya gözlerini kapayan bu büyük air,
Türk edebiyatında “Sebk+i Hindî” denilen akımın belli ba lı
temsilcilerinden biridir. Fehîm’in Divan’ında Mısır ve insanlarıyla
ilgili pek çok unsur bulmak mümkündür. Aairin yakla ık üç yıl kadar
Mısır’da kaldığı göz önünde tutulursa, bu iirlerin hem ahsî bir
tecrübenin, hem de Đstanbul’dan Mısır’a giden bir Osmanlı insanının
gözlem ve duygularının izlerini ta ıdığı söylenebilir. Nitekim Fehîm,
Mısır’a ilk geldiğinde Eyyub Pa a vasfında söylediği kasidede Mısır’ı
“nimetler cenneti” olarak tavsif etmektedir.
Ĥūrīve ān+ı āonca+leb gül+çīn+i būs olmakda hep
Meftūħ gülzār+ı Ńarab Mıŝr oldı cennāt+ı naĆīm54
Ancak ahsî psikolojisinin, gurbet ve hasret duygusunun,
ayrıca ya adığı sıkıntıların da etkisiyle Fehîm’in Mısır’la ilgili
kanaatlerinin çok uzun bir zaman geçmeden olumsuz yönde deği tiği
görülmektedir. Aairin bu bağlamda söylediği manzûmelerden biri 5
beyitlik bir gazeldir. Aruzun remel bahrinin fāĆilātün fāĆilātün fāĆilātün
fāĆilün kalıbına uygun olan bu manzûmede; “+ūm” seslerinden olu an
zengin kafiye (kafiye+i müreddefe) ve “olur” kelimesi de redif olarak
kullanılmı tır. Mahlas yine manzûmenin son beytindedir. Muhtevasına
dikkat edildiğinde özellikle 3+5. beyitlerinin doğrudan Mısır’dan
bahsettiği görülmektedir. Bu gazelin tamamı a ağıda yazılmı tır.
1
Ol ki ĥur īd+i cemāl+i yārdan maħrūm olur
Žulmet+i āamda vücūdı źerreve maĆdūm olur
2
Görinür naė +ı emel āurbetde de zīrā gelür
Levħ+i pī ānīye evvel her ne kim mersūm olur
3
Çe müme gāhī ĥayāl+i Rūm ider öyle hücūm
Kim sevād+ı Mıŝr gūyā noėŃa+i mevhūm olur
53
Tahir Üzgör, Fehîm+i Kadîm Hayatı, Sanatı, Dîvân’ı ve Metnin Bugünkü
Türkçesi, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 1991, s. 3+9.
54
age, s. 134.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
4
Dil+berüŋ Mıŝr içre nā+yāb olduāın seyr eylese
Ehl+i Ćı ėa ėaħŃ+ı Yūsuf vaėĆası maĆlūm olur
5
Mālik+i Yūsuf da olsaŋ Mıŝr zindāndur Fehīm
Göŋlümüz mü tāė+ı ħüsn+i dil+berān+ı Rūm olur55
459
Bu beyitlerin ilkinde Fehîm; “Sevgilinin güne (gibi)
yüzünden (onu görmekten) mahrum olan ki inin vücudu (varlığı) gam
karanlığında zerre gibi kaybolur” diyerek sevgilisini göremeyen
ki inin çok üzüleceğini belirtmektedir. Đkinci beyitte; “Emel nakı ı,
çizgisi gurbette de görünür, zira alın levhasına önceden ne yazılmı sa
gelir” ifadesiyle de alın yazısından kaçılamayacağını ifade etmektedir.
Aair üçüncü beyitte “bazen gözlerime Rûm (Anadolu) hayâli öyle
hücum eder ki (o anda) Mısır’ın karartıları sanki mevhûm
(vehmedilen, gerçekte olmayıp var olduğu zannedilen) noktalar olur”
diyerek içindeki vatan hasretini ve Mısır bıkkınlığını dile
getirmektedir. Dördüncü beyitte, “a k ehli, sevgilinin Mısır içinde
bulunmadığını görse, Yusuf zamanındaki kıtlık olayının ne olduğunu
anlar” diyerek de buradaki yalnızlığına, sevgisizliğine i aret
etmektedir. Aair be inci beyitte ise, “(ey) Fehîm, Yusuf’un sahibi de
olsan Mısır zindandır, gönlümüz Rum (Anadolu/Đstanbul) dilberlerinin
güzelliğine â ık olur” diyerek Mısır’ı bir zindan olarak gördüğünü ve
gönlünün hâlâ Anadolu’daki sevdiklerinde olduğunu söylemektedir56.
Burada Yusuf peygamberin atıldığı zindanı da hatırlatan “zindan”
kelimesi özellikle dikkat çekicidir ve aslında airin Mısır’da ne kadar
bunaldığının göstergesidir.
Fehîm, Divan’ındaki bir ba ka beyitte ise
Zelīl olmaė Fehīmā
Fehīm Rūmda biŋ vech ile yegdür
Baŋa lāzım degüldür mülk+i Mıŝr içre Ćazīz olmaė57
“Ey Fehîm, Rûm’da (Anadolu’da) zelil olmak bin bakımdan
daha iyidir, bana Mısır mülkü içinde aziz olmak lazım değildir”
demektedir.
55
age, s. 416.
Fehîm’in iirlerinin nesre çevirisinde yer yer Üzgör’ün çalı masından
istifade edilmi tir.
57
Üzgör, age, s. 522.
56
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
460
Mustafa ERDOĞAN
Fehîm’in Mısır’da iken söylediği “gurbetüz” redifli iirde de
Mısır’dan ikâyet söz konusudur. Safâyî Tezkiresi’nde bazı beyitleri
“Der+Mezemmet+i Mıŝr” (Mısır’ı ayıplama, yerme konusunda) ba lığı
altında yazılmı 58 olan bu manzûme de gazel eklindedir ve tamamı 9
beyittir. Aruz vezninin muzârî bahrinin mefĆūlü fāĆilātü mefāĆīlü
fāĆilün kalıbıyla söylenmi olan bu manzûmede, “+ān” seslerinden
olu an zengin kafiye (kâfiye+i müreddefe) ve “+ı āurbetüz” redifi
kullanılmı , ayrıca mahlas da son beyitte söylenmi tir. Gazelin metni
a ağıdadır.
1
Geh mevcve müsāfir+i Ćummān+ı āurbetüz
Geh gird+bād+ı bādiye+gerdān+ı āurbetüz
2
Geh seyl+i pür+ħabāb gibi Ćazm+i rāh idüp
Vādī+neverd+i ĥāne+be+dū ān+ı āurbetüz
3
Maħv eyledi vücūdumuzı tāb+ı āftāb
Ħālā serāb+ı de t ü beyābān+ı āurbetüz
4
Yūsufve itdi baĥt bizi Mıŝrda esīr
Ħayrān+ni īn+i gū e+i zindān+ı āurbetüz
5
Ħaŝm+ı āarīb böyle diyār+ı āarīb yoė
Vīrāne+zār+ı Mıŝrda ħayrān+ı āurbetüz
6
Ne bezm+i bāde ne ruĥ+ı sāde ne ge t+i bāā
Ser+ge tegān+ı bī+ser ü sāmān+ı āurbetüz
7
Bir dil+rübā da yoė ki ide beste+pā bizi
Zülf+i bürīde gibi perī ān+ı āurbetüz
8
Sermāye+i ŝafā+yı dili eyledük telef
Taħsīl+sāz+ı māye+i ħirmān+ı āurbetüz
9
Dār u diyār+ı yārdan itdi cüdā Fehīm
Rūz+ı ėıyām dest+be+dāmān+ı āurbetüz59
58
MuŝŃafa Ŝafāyī Efendi, Teźkire+i Ŝafāyī, s. 443.
Üzgör, age, s. 478, 480. Kaynak eserde 8b; “Taħsīl+i sāz+māye+i ħirmān+ı
āurbetüz” eklindedir.
59
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
461
Yukarıdaki beyitleri u ekilde bugünkü Türkçeye çevirmek
mümkündür: “Bazen dalga gibi gurbet okyanusunun misafiriyiz,
bazen gurbetin çölünü dola an anaforuz”, “Bazen kabarcıklarla dolu
sel gibi yola koyulup gurbetin evi sırtında vadi dola anıyız”,
“Vücudumuzu güne in harareti mahvetti, hâlâ gurbetin çölü ve çölün
serabıyız”, “Talih bizi Yusuf (peygamber) gibi Mısır’da esir etti,
gurbet zindanının kö esinde hayran bir ekilde oturmaktayız”,
“Gariplerin dü manı (olan) böyle garip (bir) yer yok, Mısır
viraneliğinde gurbet hayranıyız (kendimizden geçmi iz)”, “Ne arap
meclisi, ne tüysüz yanak, ne bahçe gezintisi (hiçbirisi yok), gurbetin
peri an ba ı dönmü leriyiz ( a kınlarıyız)”, “Bir güzel de yok ki
ayağımızı (bizi buraya) bağlasın, kesilmi saç gibi gurbetin
peri anıyız”, “Gönül saflığı sermayesini telef ettik (bo una harcadık),
gurbetin mahrumluk mayasını tahsil etmekteyiz”, “(Ey) Fehîm, (bizi)
sevgilinin evinden ve yurdundan ayırdı, (onun için) kıyâmet günü
elimiz gurbetin eteğindedir (eteğinde olacaktır)”.
Bu iirde Fehîm’in Mısır’ı beyâbân (çöl), zindân, vîrâne+zâr
(viranelik) olarak nitelediği ve gurbetle aynîle tirdiği görülmektedir60.
Bahsedilenlerin dı ında, Fehîm’in Mısır’la ilgili müstakil bir
iiri daha vardır. Yine Safâyî Tezkiresi’nde 8 beyti “Der+Mezemmet+i
Mıŝr” ba lığı altında yazılmı olan61 bu manzûmenin tamamı 16
beyittir. Daha önce üzerinde durulan Mısır’la ilgili iirlerden farklı
olarak kıt’a nazım eklinde olan manzûme, aruzun remel bahrinin
fāĆilātün fāĆilātün fāĆilātün fāĆilün kalıbına uygun olarak söylenmi tir.
Manzûmede “+ı Mıŝrdan” eklinde bir redif ile “+āb” seslerinden
olu an, revî ve öncesindeki uzun ünlüden meydana gelen zengin
kâfiye (kâfiye+i müreddefe) bulunmaktadır. Bu iirin, nazım ekli
60
Fehîm gibi bir süre Mısır’da kalan Nahîfî de hasret ve gurbeti yüreğinde
hissetmi ve Mısır’dan ikâyet eden beyitler söylemi tir. Kelime kadrosu olarak da
Fehîm’in iirlerine benzeyen bu beyitlerden bazıları a ağıdadır (fazla yer tutmaması
için mısralar yan yana yazılmı tır):
Āam+ı ħasretle dāĈim ĥāŃır+ı maħzūn
perī āndur
Azīz+i Mıŝr olursam da ŝafā+yı ĥāŃırum
yoėdur
Naħīfī ehl+i Mıŝra vaŝf+ı ħāl+i ħālet+
engīzüŋ
Dil+i ūrīde nālān sīne sūzān dīde giryāndur
O Yūsuf+çihrenüŋ hicriyle ćālem baŋa
zindāndur
Nümūdār+ı cefā+yı ser+güźe t+i māh+ı
Kenćāndur
Yaćėūbve o dil ki āamuŋla ćalīl olur
Cūy+ı siri k+i dīdesi maħŝūd+ı Nīl olur
Mıŝr içre ey Naħīfī ćazīz olsa da yine
Elbet āarīb hicr+i vaŃanla zelīl olur
Aypay, agt, s. 121, 151.
61
MuŝŃafa Ŝafāyī Efendi, Teźkire+i Ŝafāyī, s. 443+444.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
462
Mustafa ERDOĞAN
dı ında, diğer Mısır iirlerinden ikinci bir farkı da airin mahlasını
daha ilk beyitte söylemi olmasıdır62. Aiirin tam metni a ağıdadır.
1
ĆAhdüm olsun ger der+i cennet olursa ey Fehīm
Ŝaā olursam geçmeyem bir daĥı bāb+ı Mıŝrdan
2
Tā ki cānum tendedür māĈü’l+ħayāt olsa eger
Đçmeyem ĤıŜr eylese teklīf āb+ı Mıŝrdan
3
Mihr olursam ol ufuėdan itmeyem ėaŃĆā ŃulūĆ
Māh olursam almayam nūr āftāb+ı Mıŝrdan
4
Zehrede bād+ı semūm ber+güźār itse güźār
Ger dem+i ĆĪsī reh+i pür+teff ü tāb+ı Mıŝrdan
5
Māh olup aĆmā iderdi nūr+ı mihr insānı kūr
Sürme itse āftāb u meh türāb+ı Mıŝrdan
6
Gülsitāndan bülbülān meĈyūs olup ĥāmū hep
Her ĥarābe pür+ŝadā bang+i āurāb+ı Mıŝrdan
7
Bir cüvān ūĥ yoė kim kām ala andan göŋül
Ben hele ħayretde ėaldum kām+yāb+ı Mıŝrdan
8
Noėta+i ekki görüp ŝaŋma serāb ola arāb
Yoėdur ey Ćārif ni ān aŝlā arāb+ı Mıŝrdan
9
Çoė temā ā itdüm ādem görmedüm zīrā gözüm
Ĥıyredür gerd+i ħimār+ı bī+ħisāb+ı Mıŝrdan
10 Ü türān lāāar+ten ü pür+kef+dehen ĥarlar ėavī
Ey suĈāl iden mizāc+ı eyĥ ü āb+ı Mıŝrdan
11 Ejderistān olsa lāyıė būm+zār olsa revā
Genc olur peydā belī künc+i ĥarāb+ı Mıŝrdan
12 Dūzaĥa varmı bir ādem var ise virsün ĥaber
ĆĀŝiyānı ėorėıdurlar mı Ćaźāb+ı Mıŝrdan
62
Bilindiği gibi divan iirinde bir nevi airin imzası demek olan mahlas,
genellikle sonda yahut sonlara doğru söylenir. Ancak bunun istisnaları da vardır.
Örneğin Fehîm’in iirinde olduğu gibi, Kabûlî’nin bazı manzûmelerinde de mahlas
ilk beyitte, hatta ilk kelime olarak geçmektedir. Bk. Erdoğan, agt, C. I, s. 16.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
463
13 Evliyāsı ser+bürehne+gīr der+kef gezmede
ĆĐzz ü nān+ı himmet ummaŋ bī+ħicāb+ı Mıŝrdan
14 Vāėıf itdi nükte+i efĆāl+i FirĆavne bizi
Müstefīd olduė murād üzre kitāb+ı Mıŝrdan
15 Çekse Yūsuf āā iyem Ńutsa rikābum ger ĆAzīz
Đctināb itdüm muħaŝŝal irtikāb+ı Mıŝrdan
16 Görmesün çe müm ebüĈn+nevm eyleyem her dem āıdā
Tā gidince olmayan bīdār ĥˇāb+ı Mıŝrdan63
Aiirin genel olarak muhtevasına bakıldığında, airin Mısır’da
bulunmaktan dolayı duyduğu üzüntü, Mısır’a yönelik tenkitler, airin
Mısır’daki yalnızlığı… gibi olumsuz duygu ve dü üncelerin dile
getirildiği görülmektedir. Örneğin daha ilk beyitlerde air; “Ey Fehîm,
ahdim olsun eğer cennet kapısı (bile) olsa, sağ olursam bir daha
Mısır’ın kapısından geçmeyeyim”, “Canım tende olduğu (ya adığım)
sürece, eğer Mısır’ın suyu ölümsüzlük suyu olsa ve Hızır (bana) teklif
etse içmeyeyim”, “Güne olursam o ufuktan (Mısır ufkundan) asla
doğmayayım, ay olursam Mısır’ın güne inden nur almayayım”
diyerek Mısır’a gelmekten dolayı duyduğu pi manlığı, burayı bir daha
görmek istemediğini, hatta buraya yönelik nefretini dile getirmektedir.
Sonraki beyitlerde ise air unları söylemektedir: “Mısır’ın sıcak ve
göz alan yollarından Hz. Đsa’nın diriltici nefesi bile geçse, çiçeği
kurutacak sam yeli hediye eder”, “Güne ve ay Mısır’ın toprağından
(gözlerine) sürme etseler, ay görmez olur, güne in ı ığı da insanı kör
ederdi”, “Bülbüller gül bahçesinden ümitsiz olup hep susmu lar, her
harabe Mısır kargalarının sesiyle dolu”, “Bir genç, ne eli güzel yok ki
gönül ondan muradını alsın, Mısır’ın zevki, ne esi konusunda ben
hayrette kaldım”, “Aüphe noktasını görüp serâbı arâb olur sanma ( air
sin ve ın harfleriyle oyun yapmaktadır), ey ârif Mısır arabından asla
iz, i aret yoktur”, “Çok baktım (ama Mısır’da) insan göremedim,
çünkü gözüm Mısır’ın sayısız e eklerinin tepi melerinden (çıkan
tozdan dolayı) fersiz ve donuk haldedir”, “Ey Mısır’ın genç ve
ihtiyarlarının mizacını soran, develer zayıf vücutlu ve ağızları köpükle
dolu, e ekler güçlü kuvvetlidir”, “Mısır’ın harabelerinden hazineler
ortaya çıkar, (bunun için Mısır) ejder ülkesi, bayku yeri olsa
uygundur”, “Cehenneme varmı bir insan varsa haber versin, âsîleri
63
Üzgör, age, s. 280+284.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
464
Mustafa ERDOĞAN
Mısır azâbıyla korkuturlar mı?”, “Evliyası çıplak ba ları avuçlarında
gezmede, Mısır’ın utanmazlarından manevi yardım ekmeği ve itibarı
beklemeyin”, “Mısır kitabından istediğimiz gibi faydalandık, bizi
Firavun’un i lerinin inceliklerini bilir hale getirdi”, “Eğer Yusuf
(Peygamber) örtümü çekse (atımın örtüsünü getirse), (Mısır’ın maliye
bakanı olan) Aziz atımın üzengisini tutsa (bana hizmet etseler),
kısacası ben Mısır i lerinden çekildim”, “Her zaman ha ha
tohumlarını gıda edeyim (de) gözüm görmesin, ta gidinceye kadar
Mısır uykusundan uyanmayayım”.
Bu açıklamalardan da anla ılacağı üzere manzûmede;
Mısır’ın sıcak, kumluk ve tozlu bir yer olu u, e eklerinin ve
develerinin çokluğu, hazinelerin, Firavun’un ve Hz. Yusuf’la Aziz’in
diyarı olu u gibi hususlara i aret edilmi tir. Aiirin çoğunlukla
Fehîm’in iç dünyasındaki sıkıntıların, duyguların dı a yansımasından
ibaret olduğu, ayrıca Mısır ve Mısırlılara dair olumsuz imajlar ta ıdığı
ortadadır.
Mısır’la münasebeti ve bu konuda iiri olan divan
airlerinden biri de Mezâkî’dir.
Asıl adı Süleyman olan Mezâkî,
Mezâkî
Bosnalı’dır. Đlk tahsilini doğduğu yer olan Bosna’nın Çayni e
kasabasında yapmı , daha sonra Đstanbul’a gelerek Enderûn’a girmi
ve eğitimini burada tamamlamı tır. Sipahi olarak hayata atılan
Mezâkî, önce Mısır’da akrabası Eyyub Pa a’nın ve yine Mısır valisi
Hamza Pa a’nın yanında kâtip olarak çalı mı ; daha sonra da Mısır
valisi Hadım Ahmed Pa a, sadrazamlar Köprülü Mehmed ve Fâzıl
Ahmed Pa a gibi devlet adamlarının yanında görev yapmı ve rahat
denilebilecek bir ömür sürmü tür. Mevlevî Arzî Dede, Müneccimba ı
Ahmed Dede, Fehîm, Vecdî, Dervi Meyyâl, Ne âtî, Güftî gibi devrin
ileri gelen air ve mutasavvıflarıyla arkada olan, onlarla sohbetler
eden Mezâkî, 1676’da Đstanbul’da vefat etmi ve Galata
Mevlevîhânesi haziresine defnedilmi tir64.
Yukarıda da belirtildiği gibi, Mısır’da bazı pa a ve valilerin
yanında kâtiplik, divan efendiliği yapan Mezâkî’nin kısa
sayılamayacak bir süre Mısır’da kaldığı anla ılmaktadır. Aairin
a ağıdaki iiri de bu Mısır hayatının izlerini ta ımaktadır. Gazel nazım
eklinde ve 6 beyit halinde olan manzûme, yine aruzun remel bahrinin
fāĆilātün fāĆilātün fāĆilātün fāĆilün kalıbına uygun olarak söylenmi tir.
Manzûmede “+ûm” seslerinin tekrarından olu an zengin kafiye
(kafiye+i müreddefe) ve “olur” kelime redifi kullanılmı , ayrıca
64
Ahmet Mermer, Mezâkî Hayatı, Edebî Ki iliği ve Divanı’nın Tenkidli
Metni, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 1991, s. 19+25.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
465
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
mahlas da
a ağıdadır.
son
beyitte
söylenmi tir.
Mezâkî’nin
manzûmesi
1
Ol ki seyr+i gül+sitān+ı Rūmdan maħrūm olur
Gül gibi ād olsa da bülbül gibi maāmūm olur
2
Her ne deŋlü sūz+ı evė+ı bāā+ı Rūmı ŝaklasam
Đmtidād+ı dūd+ı āhumdan yine maĆlūm olur
3
Ħasret+i ĥāl+i ruĥ+ı ĥūbān+ı Rūm ile hemān
Merdüm+i çe m+i emel bir noėŃa+i mevhūm olur
4
Gül+sitān+ı Rūma nisbet bāā+ı Mıŝruŋ bülbüli
ĆAndelîb+i gül+perest+i naĥl+bend+i mūm olur
5
Mıŝra bizden soŋra bir nā+dān gelürse āam degül
Lāne+i eh+bāz āĥir ā iyān+ı būm olur
6
Ey Mezāėī Mıŝr u Aāmı seyr idüp imdi göŋül
Ârzū+mend+i temā ā+yı diyār+ı Rūm olur65
Aiirin içeriğine dikkat edildiğinde manzûmenin ba tan sona
Mısır’la ilgili olmadığı anla ılmaktadır. Özellikle ilk üç beyitte Mısır
kelimesi geçmemekte, fakat buna kar ılık Anadolu’dan uzak kalmanın
üzüntüsü dile getirilmektedir. Mezâkî’nin manzûmesi u ekilde
bugünkü Türkçeye çevrilebilir: “O Rûm (Anadolu/Đstanbul)
gülbahçelerinin seyrinden mahrum olan (kimse), gül gibi mutlu olsa
da bülbül gibi gamlı olur (mutlu görünse de gamlıdır)”, “her ne kadar
Rûm bahçelerinin evk (istek) ate ini saklasam, yine âhımın
dumanının uzamasından (yanık ve uzun âhlar çekmemden) anla ılır”,
“Rûm güzellerinin yanaklarındaki benlerinin hasretiyle emel gözünün
bebeği mevhum bir nokta olur (vatan özlemiyle emellerim kaybolur)”,
“Rûm’un gülbahçelerine nispetle Mısır bahçelerinin bülbülü,
balmumundan taklit süs ağacı yapan gülü seven bir bülbül olur (yani
Đstanbul’un güllerine nispetle Mısır’ın gülleri taklit gibidir)”, “Mısır’a
bizden sonra bir cahil gelirse, üzülmeye değmez; (nitekim) ahbazın
65
age, s. 346.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
466
Mustafa ERDOĞAN
(doğan’ın) yuvası sonunda bayku un yuvası olur”, “Ey Mezâkî, gönül
imdi Mısır ve Aam’ı seyredip (gezip) Rûm diyarını seyretme (gezme)
arzusu duyar (vatanı özler)”.
Özetle Mezâkî bu manzûmesinde, Đstanbul ve Anadolu’nun
güzelliklerine nispetle Mısır’ın güzelliklerinin değersiz olduğunu,
Mısır ve Aam gibi uzak diyarları gezdiğini ve artık vatanı olan
Đstanbul’u çok özlediğini dile getirmektedir. Mezâkî’nin bu gazelinin
3. beyti ile Mezâkî’nin dostu olan Fehîm’in yukarıda yazılan
Çe müme gāhī ĥayāl+i Rūm ider öyle hücūm
Kim sevād+ı Mıŝr gūyā noėŃa+i mevhūm olur
beyti arasındaki benzerlik hemen dikkati çekmektedir.
Aslında Mezâkî ile Fehîm’in gazellerinde vezin, kafiye ve redif aynı
olduğu gibi, yer yer anlamda da benzerlikler olduğu göze
çarpmaktadır. Dolayısıyla bu iki gazelin birbirine nazire olması
kuvvetle muhtemeldir.
Divan’ında Mısır’la ilgili müstakil manzûme bulunan bir
ba ka air de Tecellî’dir.
Tecellî
XVII. yüzyıl divan airlerinden olan
Tecellî’nin asıl adı Abdülkadir Zülfikar’dır. Rumeli’nin kültür
merkezlerinden Prizren’de 1620+1621’de dünyaya gelen Tecellî,
memleketinde ve Đstanbul’da eğitimini tamamladıktan sonra II.
Süleyman devri sadrazamlarından Tekirdağlı Mustafa Pa a’nın
zamanında divan kâtibi olarak devlet hizmetine girmi ; daha sonra
piyade mukabeleciliği görevine terfî ettirilmi ve ölümüne kadar da bu
görevi sürdürmü tür. Bir ara Abdî Pa a zamanında Bağdat’ta bulunan
ve bu sırada hacca gittiği anla ılan Tecellî, Mısır'da da bulunmu ,
oraları gezip görmü tür. Ancak oraya ne için ve ne zaman gittiği,
Mısır'da ne kadar kaldığı belli olmayan Tecellî, 1688 yılında
ölmü tür66.
Tecellî Divanı’nda doğrudan Mısır’la ilgili olan manzûme,
gazel nazım eklindedir67 ve 5 beyitten olu maktadır. Aruzun remel
bahrinin fāĆilātün fāĆilātün fāĆilātün fāĆilün kalıbına uygun olarak
söylenen manzûmede, daha öncekilere benzer ekilde “+âr” seslerinin
tekrarından olu an zengin kafiye (kafiye+i müreddefe) ve “olur”
66
15+20.
Tecellî ve Dîvânı, Haz. Sabahat Deniz, Veli Yayınları, Đstanbul, 2005, s.
67
Manzûme, Divan’ı hazırlayan tarafından “nazm” kabul edilerek
“Nazmlar” bölümünde kaydedilmi tir. Bk. Age, s. 172.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
467
kelime redifi kullanılmı tır. Genel usule uyarak son beyitte mahlasını
söyleyen Tecellî’nin üzerinde durulan gazeli u ekildedir:
DER+MEDĦ+Đ MIŜR
1
Ĥāk+i Mıŝruŋ cilve+gāhı kim behi t+āśār olur
Sāye+i pīrāye+i e cārı pür+envār olur
2
Beŋzedenler naĥl+i ĥurmā+zāra bilmezler mi kim
Bir Ĥudāyī tekyedür dervī i gīsū+dār olur
3
Rīze+i mīnā gibi yer yer serāb+ı ūre+zār
FeyŜ+i āb+ı Nīl ile āyīne+i enhār olur
4
Reh+güzār+ı sāhil+i bahr+i ümīd+i vasl+ı yār
Berg+i pāy+endāz+ı sūsen gibi ĥançer+dār olur
5
Ey Tecellī
Tecellī ėaŃre+i deryā+yı ŃabĆum ħāŝılı
Gevher+i raĆnāyi+i maŜmūn+ı maĆnīdār olur68
Manzûmenin üstündeki ba lıktan da anla ılacağı üzere bu
gazelde Mısır övülmektedir. Bugünkü Türkçe ile ifade edilirse,
Tecellî, ilgili iirde unları söylemektedir: “Cennet gibi görünen
Mısır’ın toprağında yeti en ağaçların süslü gölgeleri nur doludur,
(aydınlıktır)”, “(onu) hurma bahçesine benzetenler, (onun) dervi leri
uzun saçlı olan Đlâhî bir tekke olduğunu bilmezler mi?”, “Bu çorak
yerde yer yer sırça parçaları gibi görünen serap, Nil nehrinin suyunun
ta kınlığıyla meydana gelen nehir aynalarına (su birikintilerine)
benzer”, “Sevgiliye kavu ma ümidi denizinin sahilinin yolu, susam
çiçeğinin ayak atan (yeni yeti ip ileri doğru fırlayan) yaprağı gibi
hançer çeken olur”, “Ey Tecellî, kısacası benim yaratılı ımın denizinin
bir damlası, (derin) anlamlı mazmunun ho , renkli incisi olur (yahut
68
Age, s. 172.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
468
Mustafa ERDOĞAN
benim yaratılı ımın denizinin bir damlasından mânâ yüklü mazmunlar
ihtiva eden bulunmaz bir inci hâsıl olur)”69.
Bu ifadelerden de anla ılacağı üzere, gazelin ilk üç beytinde
Mısır’dan bahsedilmektedir. Bu beyitlerde Mısır cennet gibi güzel bir
yer olarak nitelenmekte, Mısır’da sık sık rastlanan hurma
bahçelerinden söz edilip, Mısır dervi lerinin kimi zaman uzun saçlı
olduklarına i aret edilmektedir. Ayrıca, Mısır gibi çöl iklimine sahip
sıcak yerlerde sık görülen seraptan bahsedilmekte, yılın bazı
dönemlerinde vuku bulan Nil nehrinin ta ması ve bunun etkisiyle
çevrede irili ufaklı nehir ve göllerin olu ması hatırlatılmaktadır70.
Sayılan özelliklerden bazılarının bilinmesi ancak oranın bizzat
görülmesine bağlıdır. Bu bakımdan Tecellî çok büyük bir ihtimalle
söz ettiklerini görmü ve izlenimlerini bu ekilde iirine yansıtmı tır.
Hem Mısır’la hem de Mısır’ın ba kenti ve en önemli
yerle im merkezi olan Kahire ile ilgili bir manzûmeden de burada
bahsetmek faydalı olacaktır. Manzûme, Mısır valiliği yapmı Osmanlı
devlet adamı ve airlerinden Râmî mahlaslı Mehmed Pa a (1655+
1707)’ya âittir. Đstanbul’da doğan Râmî, iyi bir eğitimin ardından
çevresine girdiği air Nâbî vasıtasıyla devlet hizmetine ba lamı ;
divan efendisi, kâtip, beylikçi ve reisü’l+küttap olarak çalı tıktan
sonra, Sultan II. Mustafa tarafından önce vezirliğe, daha sonra da
veziriazamlığa yükseltilmi tir. Memlekette esaslı bir ıslahat yapmak
isteyen Râmî Pa a’nın icraatı bir süre sonra bazı insanların menfaatine
dokunmu ve aleyhinde iddetli bir kampanya ba latılmı ; nihayet
Edirne’de ba layıp Đstanbul’da devam eden ayaklanma II. Mustafa’nın
tahttan indirilmesi ve Râmî Pa a’nın da azli ile sonuçlanmı tır. Râmî
Pa a, ayaklanmanın yatı masından bir süre sonra, önce Kıbrıs’a
ardından da Mısır’a vali olarak gönderilmi ; ancak Mısır halkının
ho nutsuzluğu sebebiyle bu görevinden de azl edilerek Rodos’a
sürgüne gönderilmi ve burada ölmü tür71.
Türk edebiyatında Nâbî takipçisi olarak tanınan ve bir
Divançe sahibi olan Râmî’nin, ömrünün idbar yıllarında ve bir vali
olarak geldiği Mısır’la ilgili manzûmesi, gazel eklindedir ve 5
beyitten olu maktadır. Aruzun remel bahrinin fāĆilātün fāĆilātün
fāĆilātün fāĆilün kalıbına uygun olarak söylenmi tir. Manzûmede “+ār”
sesleri ile tam kafiye (yapısına göre, eski ismiyle kafiye+i müreddefe)
69
Beyitlerin nesre çevirisinde adı geçen eserdeki çeviriden de istifade
edilmi tir. Age, s. 173.
70
Nitekim batılı seyyahlar da bu Nil’in ta ması olayına temas etmektedir.
Bk. Üçel+Aybet, age, s. 611.
71
Ayan+vd., adı geçen makale, s. 264.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
469
yapılmı , “olur” kelimesi de redif olarak kullanılmı tır. Gazelin
sonunda mahlasını da söyleyen Râmî’nin ilgili gazeli a ağıdadır.
BERĀY+I VAŜF+I MIŜR+I ĖĀHĐRE
1
Sāħası maĆmūre+i Mıŝruŋ ki deryā+bār olur
FeyŜ+i cūy+ı Nīl ile her gū esi gül+zār olur
2
Naĥl+i ĥurmā nev+Ćarūs+ı vaŝf+ı Mıŝrı zeyn içün
Māni+i endī eye bir kilk+i siħr+āśār olur
3
Ĥulda te bīh eylesem bir ėaŝr+ı Ćar +āsāsını
Niçe biŋ tevbīh ile lebrīz+i istiāfār olur
4
Ħāŝılı bu ehr+i ħüsn+ābādı itdükce ĥayāl
Ħacle+gāh+ı ŃabĆ+ı āte +tāb+ı Yūsuf zār olur
5
AiĆrüŋe Rāmī olursa ėand+rīz+i iltifāt
łuŃi+i ŃabĆ+ı belīāim āayret+i ĆAŝŝār olur72
Kahire/Mısır vasfında, övgüsünde söylenen bu gazelde de
buraya yönelik olumlu bir bakı açısı söz konusudur. Gazelin beyitleri
kısaca u ekilde nesre çevrilebilir: “Alanı deniz gibi co an Mısır
bayındır ülkesinin her kö esi, Nil nehrinin feyziyle (co up ta masıyla,
bereketiyle) gül bahçesi olur”, “Hurma ağacı, dü ünce Mani’sine,
Mısır vasfındaki yeni gelini süslemek için sihirli bir kalem olur”, “Ar
gibi (yüksek) bir kö künü cennete benzetsem, bin (türlü) azarlamayla
istiğfarla ağız dolar”, “Kısacası bu güzelliklerle dolu ehri hayâl
ettikçe, Yusuf Peygamber’in ate i aydınlatan yaratılı ının gelin odası
ağlar”, “(Ey) Râmî, iirine (o) iltifat ekeri dökerse, beliğ yaratılı ımın
72
Râmî Pa a, Divânçe, Haz. Ali Fuat Bilkan, Fatih Üniversitesi Yayınları,
Đstanbul, 1998, s. 34; Mecmua, 06 Mil Yz A 3554, vr. 134a. Ba lık Divançe’de
yoktur.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
470
Mustafa ERDOĞAN
papağanı, ( air) Assar’ın kıskançlığına sebep olur (Assar onu
kıskanır)73”.
Özetle Râmî gazelinde Kahire’nin Nil nehrinin varlığı ve
ta masıyla hayat bulduğuna, hurmalıklarına, yüksek kö klerine74 ve
çok güzel olduğuna i aret etmektedir. Râmî’nin gazeli; vezin, kafiye
ve redif açısından Tecellî’nin gazeli ile aynı olduğu gibi, muhteva
açısından da benzer niteliktedir. Bu bakımdan, ilgili gazellerin
birbirine nazire olması ihtimali vardır.
Burada Mısır’la ilgili iirler arasında anılması gereken bir
manzûme de Mirza+
Mirza+zâde Ahmed Neylî (ö. 1748)’ye aittir. Đstanbul
doğumlu olan airin asıl adı Ahmed, mahlası Neylî’dir. Aair ve âlimler
yeti tirmi ünlü Mirzâ+zâde âilesine mensuptur. Küçük ya ta tahsil
hayatına ba layan Neylî, Mekke kazâsından mülâzım olmu ve daha
sonra müderrislik mesleğine girmi tir. Bu meslekte hızla yükselen ve
çe itli medreselerde müderrislik yapan Neylî, meslekteki son mertebe
olan Süleymaniye müderrisliğine atanmasından sonra kadılık
mesleğine geçmi ve sırasıyla Đzmir, Mısır ve Mekke kadılığı
yapmı tır. Bunları takiben, önce Anadolu daha sonra da Rumeli
kazaskeri olan Neylî, ikinci defa Rumeli kazaskerliğine atandığı sırada
vefat etmi ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmi tir75.
XVIII. asrın âlim/müderris airlerinden olan Neylî, 1726+
1727 arasında Kahire’de on üç ay kadılık yapmı tır. Neylî’nin
Divan’ında Mısır’da iken söylediği anla ılan “Muĥammes Der+
Sitāyi +i Vezīr+i Aćžam Dāmād Đbrāhīm Pa a” ba lıklı bir manzûme
bulunmaktadır. Ancak ba lığından da anla ılacağı üzere bu manzûme,
Mısır’dan bahsetmekten ziyade, devrin ünlü sadrazamı Damat Đbrahim
Pa a’yı övmektedir.
E igiŋde ėul olmaė Mıŝra sulŃān olmadan yegdir
mütekerrir mısraı etrafında ekillenen manzûmeden airin Mısır kadısı
olduğu halde Đstanbul özlemi çektiği anla ılmaktadır76.
73
Assâr; Tebrizli, ünlü bir Đran airidir. Hakkında bilgi için bk. Aemseddin
Sâmî, Kâmûsu’l+A’lâm, Ka gar Ne riyat, Đstanbul, 1996, C. 4, s. 3157.
74
Nitekim Avrupalı seyyahlardan bazıları, 16. yüzyıl sonlarında Mısır’da
evlerin çoğunun 3 veya 4 katlı olduğunu söylemektedir. Bk. Üçel+Aybet, age, s.
604. Her ne kadar ihtiyatla yakla mak gerektiğini dü ünsek de bu rivayet yukarıdaki
ifadeyle örtü mektedir.
75
Neylî hakkında geni bilgi için bk. Mîrzâ+zâde Ahmed Neylî ve Divanı,
Haz. Atabey Kılıç, Kitabevi, Đstanbul, 2004.
76
Mîrzâ+zâde Ahmed Neylî ve Divanı, s. 286+288. Neylî’nin bu mısraı,
Nev’î Divanı’nda bir kelime farkla u ekilde geçmektedir: “Đ igüŋde ėul olmaė
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
471
Neylî’nin Mısır’la ilgili diğer bir iiri de “Mıŝrda Ėadem+i
Nebī Olan Ėaŝra Dinilmi dir” ba lıklıdır. Gazel nazım eklinde olan
bu manzûme, 4 beyitten olu maktadır ve aruzun remel bahrinin
feĆilātün feĆilātün feĆilātün feĆilün kalıbına uygun olarak söylenmi tir.
“+abı/+ebi” seslerinin tekrarından olu an zengin kafiyenin kullanıldığı
manzûmede redif ve mahlas bulunmamaktadır. Đlgili manzûme
a ağıdadır.
MIŜRDA ĖADEM+Đ NEBĪ OLAN ĖAŜRA DĐNĐLMĐADĐR
1
Eylemi ćar ile hem+pāye bu ėaŝr+ı Ńarabı
Đntisāb+ı ėadem+i pāk+i nebiyy+i ćArabī
2
Bu erefle n’ola tāc+ı ser+i büldān olsa
Belde+i Mıŝrdadır çün ėadem+i pāk+i nebī
3
Bu erefdir nažar+ı ehl+i merāsimde daĥı
Pest iden Mıŝra göre pāye+i Aām u Ħalebi
4
Mıŝra biŋ sāl muėaddem cereyānı Nīliŋ
Ėadem+i ćizzete yüz sürmek imi hem sebebi77
Ba lığından da anla ılacağı üzere bu manzûme; Mısır’da,
Hz. Peygamber’in ayak izinin bulunduğu bir kö k, saray için
söylenmi tir. Yukarıdaki beyitlerde air unları söylemektedir: “Bir
Arap olan Hz. Peygamber’in temiz ayağına intisap, ona bağlanma, bu
sevinçle dolu kö kü ar la ayakta etmi tir, onu yüceltmi tir.” “(Mısır)
bu erefle beldelerin ba tacı olsa ne olur, çünkü Hz. Peygamber’in
temiz ayak izi Mısır beldesindedir.” “Merasim ehlinin gözünde
Mısır’a göre Aam ve Halep’in derecesini daha a ağı eden de bu
ereftir.” “Nil nehrinin bin yıl önce Mısır’a akmasının sebebi, izzet
ayağına (Hz. Peygamber’in aziz ayak izine) yüz sürmek imi .”
dehre sulŃān olmadan yegdür” Bk. Nev’î Dîvânı Tenkidli Basım, Haz. Mertol
Tulum+M. Ali Tanyeri, ĐÜEF Yayınları, Đstanbul, 1977, s. 309.
77
Mîrzâ+zâde Ahmed Neylî ve Divanı, s. 243.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
472
Mustafa ERDOĞAN
Bu beyitlerde Mısır ve Mısır’daki ilgili kö k Hz.
Muhammed’in ayak izine sahip oldukları için övülmektedir. Aaire
göre bu ayak izi onları yüceltmi , Mısır o yüzden beldeler içinde ayrı
bir önem kazanmı tır. Hatta Aam, Halep gibi ehirler bu sebepten
Mısır’ın (Kahire’nin) altında kalmı lardır. Aair, bin yıl önce(den beri)
Nil’in Mısır’a akmasının da sebebi onun Peygamber’in ayak izine yüz
sürme isteğidir, diyerek hüsn+i talil sanatı yapmı tır. Görüldüğü üzere
bu manzûmede Mısır’a yönelik bir övgü bulunmakla birlikte, Mısır’la
ilgili pek fazla bir bilgi ve izlenim yer almamaktadır. Yalnız Mısır’da
Hz. Peygamber’in ayak izinin bulunduğu anla ılmaktadır78.
Sonuç
Tarihteki ilk medeniyetlerden birinin be iği olan Mısır,
Türkler’in çok eski devirlerden beri ili ki kurduğu bir coğrafi
bölgedir. Osmanlı yönetimine ise, Yavuz Sultan Selim zamanında
(1517’de) geçmi
ve böylece Đstanbul’dan idare edilmeye
ba lanmı tır. Bu tarihten sonra Anadolu ve Đstanbul ile Mısır
arasındaki ili kiler daha deği ik bir boyut kazanmı ; bu ülkeye idarî,
dînî, siyasî ve sosyal sebeplerle birçok Osmanlı aydını gidip gelmeye
ba lamı tır. Bu bağlamda pek çok Osmanlı airi de tahsil yapma,
valilik, kadılık, kâtiplik, seyahat veya ba ka sebeplerle Mısır’a gitmi ;
hatta kimisi de orada ya amayı tercih etmi tir. Nitekim Mısır’da
Türkler tarafından kurulan Gül enî ve Mevlevî tekkeleri, burada uzun
süreli ve çok önemli birer dînî ve edebî muhit meydana getirmi lerdir.
Tabiî olarak bu münasebetler airlerin eserlerine de yansımı tır.
Ancak divan iirinin daha çok içe dönük yapısı gereği bu yansımanın
sınırlı bir ölçüde olduğu ortaya çıkmı tır. Nitekim tarafımızdan ilk
anda ula ılabilecek divanlar üzerinde yapılan bir incelemede;
Karamanlı Aynî, Ahmed Pa a, Revânî, Kabûlî, Fehîm+i Kadîm,
Mezâkî, Tecellî, Râmî ve Neylî’nin eserlerinde Mısır’la ilgili iirlerin
olduğu tespit edilmi tir. Bu airler arasında, incelenen konu açısından
Fehîm+i Kadîm’in ayrı bir yeri vardır. Çünkü Fehîm’in bu konuda üç
tane müstakil iiri bulunmaktadır. Bu yönüyle Fehîm, Osmanlı airleri
arasında, Mısır’la ilgili duygu ve izlenimlerini en fazla dile getiren
airdir. Anılan airlerden Aynî daha çok Karaman’da ya amı , Ahmed
Pa a ve Revânî Edirne’de doğmu fakat daha ziyade Đstanbul’da
ya amı tır. Fehîm, Râmî ve Neylî de Đstanbullu’dur. Kabûlî Kütahya+
Gedizli, Mezâkî ve Tecellî ise Rumeli’ndendir. Görüldüğü gibi
78
Konuyla ilgili bir yazıda Kahire’de Kayıtbay Türbesi’nde ve Âsâru’n+
Nebî Camii’nde iki kadem+i erifin bulunduğu kayıtlıdır. Bk.
http://ansiklopedi.bibilgi.com/NAK%C5%9E+I+KADEM+%C4%B0+
%C5%9EER%C4%B0F (20.04.2009)
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
473
Osmanlı Devleti’nin muhtelif coğrafî bölgelerinden gelmi , fakat aynı
kültürel potada yeti mi bu airlerin Mısır’la ilgili duygu, dü ünce ve
izlenimlerinde de bunları ifade etmelerinde de benzerlikler ve
farklılıklar bulunmaktadır. Anılan 9 airin Mısır’la ilgili 11 adet
manzûmesi (Fehîm’in 3 manzûmesi değerlendirmeye alınmı tır)
üzerinde yapılan incelemede u sonuçlar ortaya çıkmı tır:
1.
eklindedir.
11 tane manzûmeden 10’u gazel, 1’i ise kıt’a nazım
2.
Manzûmelerden 5’i 5, 1’i 4, 1’i 6, 1’i 7, 2’si 9 ve 1’i
de 16 beyitten olu mu tur.
3.
Manzûmelerden Tecellî, Râmî ve Neylî’ninkinde
müstakil ba lık vardır, diğerlerinde yoktur.
4.
Manzûmelerden 6’sı aruzun fāĆilātün fāĆilātün
fāĆilātün fāĆilün kalıbıyla, 3’si fećilātün fećilātün fećilātün fećilün
kalıbıyla, 1’i mef‘ūlü fā‘ilātün mef‘ūlü fā‘ilātün, 1’i de mefĆūlü
fāĆilātü mefāĆīlü fāĆilün kalıbıyla söylenmi tir.
5.
11 manzûmeden 8’inde bir uzun ünlü ile sonrasındaki
bir ünsüzden (revî ve öncesindeki uzun ünlüden) olu an zengin kâfiye
(eski ismiyle kâfiye+i müreddefe) kullanılmı tır (+ād, +ān, +ūm, +āb, +
ār). 1’inde bir uzun ünlüden (+ā) olu an tam kafiye, 1’inde ise iki
ünsüzden (+in) meydana gelen tam kafiye, 1’inde ise iki ünlü ve bir
ünsüzden olu an (+abı/+ebi) zengin kafiye kullanılmı tır.
6.
Manzûmelerin 10 tanesinde redif kullanılmı tır. Bu
rediflerden 5’i bir kelimeden (4 olur, 1 ol), 4’ü Farsça tamlama ye’si (+
ı, +yı) ile bir kelimeden (+ı Mıŝır, +yı Mıŝır, +ı āurbetüz, +ı Mıŝrdan),
1’i de iki kelimeden (olan Mıŝr) meydana gelmi tir. En fazla
kullanılan redif olur kelimesidir.
7.
Đncelenen iirlerin 10’unda mahlas var, yalnız 1’inde
yoktur. Mahlaslı olanlardan 9’unda mahlas son beyitte, yalnız 1’inde
(Fehîm’in ilk iiri) ilk beyittedir.
8.
Aiirlerin muhtevalarına dikkat edildiğinde, bir
tekdüzelikten söz edilemeyeceği anla ılmaktadır. Bir ba ka deyi le,
incelenen iirlerin içerikleri aynı değildir. Kimisinde övgü, kimisinde
yergi, kimisinde ise bir tarafsızlık bulunmaktadır. Değerlendirmeye
alınan 11
iirden 4’ünde Mısır’ın açık
ekilde övüldüğü
görülmektedir. Mısır’ı öven airler; Karamanlı Aynî, Tecellî, Râmî ve
Neylî’dir. Buna kar ılık 5 iirde ise Mısır ve Mısırlıların tenkidi ve
yergisi i lenmi tir. Kabûlî, Fehîm (3 iir) ve Mezâkî bu konuda iir
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
474
Mustafa ERDOĞAN
söyleyen airlerdir. Geriye kalan Ahmed Pa a ve Revânî’nin
iirlerinde ise Mısır’la ilgili unsurlar yaygın ekilde kullanılmakla
birlikte, asıl konu a ktır. Bunlarda Mısır’a kar ı övgü ya da yergi
olmayıp tarafsız bir tavır bulunmaktadır.
9.
Đncelenen
iirlerde Mısır; memleketlerin anası
(medeniyet be iği), Nil’e ve bu sayede verimli topraklara sahip,
hurmalıkları ve eker kaynağı, cennet gibi güzel bir yer, mazlumlara
sığınak, yüksek yapılı ve sağlam binaları olması gibi yönleriyle
övülmektedir. Bu ülke ayrıca iirlerde; sık sık Yusuf Peygamber’in
kıssasının geçtiği yer olması bakımından da anılmakta, Mısır’la
ticarete i aret edilmekte ve burada parlak, me hur kılıçlar yapıldığı,
Nil nehri üzerinde yahut kenarında, ayrıca deve sırtında gezintinin de
ho olduğu, ayrıca burada Hz. Peygamber’in ayak izinin bulunduğu
belirtilmektedir.
10. Aiirlerde Mısır u yönleriyle tenkit edilmekte ve
yerilmektedir: Burada insana değer verilmemekte, saygı
gösterilmemektedir. Đnsan Mısır’da vatanından ve sevdiklerinden
ayrılmakta, yalnız ve sevgisiz kalmakta, bir süre sonra buradan
bıkmaktadır. Zindan gibi içinden çıkılmaz ve sıkıcı bir yer olan Mısır,
çöl iklimine sahiptir ve viraneliktir. Burada Đstanbul/Anadolu’daki
gibi bağlar, bahçeler yoktur. Đstanbul’un güllerine nispetle Mısır’ın
gülleri taklit gibidir. E ekleri bol olan bu memlekette her taraf toz
içindedir. Burası Firavun’ların diyarıdır.
11. Đncelenen iirlerde içerik övgü de olsa yergi de olsa
üzerinde birle ilen husus, diyar+ı Rûm’un (Anadolu’nun) buraya
tercihidir. Aairlerin bunu açıkça ifade ettikleri görülmektedir.
KAYNAKÇA
KAYNAKÇA
Ahmet Pa a Divanı, Haz. Ali Nihat Tarlan, Akçağ Yayınları,
Ankara, 1992.
ALPAYDIN, Bilal, Refî+i Kâlâyî Divanı (Đnceleme+Metin),
Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Basılmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 2007.
AVAAR, Ziya, Revânî Dîvânı, Sebat Ofset Matbaacılık, Konya,
2007.
AYAN, Hüseyin+vd, “XVII. Yüzyıl Divan Nazım ve Nesri”,
Büyük Türk Klasikleri, Ötüken+ Söğüt, Đstanbul, 1987,
C. 5, s. 264.
AYDEMĐR, Ya ar, Vücudî Hayâl u Yâr, Birle ik Kitabevi,
Ankara, 2007.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
475
AYPAY, A. Đrfan, Nahîfî Süleyman Efendi (Hayatı, Eserleri,
Edebî Ki iliği ve Divanı’nın Tenkitli Metni), Selçuk
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve
Edebiyatı Anabilim Dalı, Basılmamı Doktora Tezi,
Konya, 1992.
CANIM, Rıdvan, Latîfî Tezkiretü’ +Au’ara ve Tabsıratu’n+
Nuzamâ (Đnceleme+Metin), Atatürk Kültür Merkezi
Yayınları, Ankara, 2000.
CANIM, Rıdvan, Türk Edebiyatında Sâkînâmeler ve Đ retnâme,
Akçağ Yayınları, Ankara, 1998.
COAKUN, Menderes, Manzum ve Mensur Osmanlı Hac
Seyahatnameleri ve Nâbî’nin Tuhfetü’l+Harameyn’i,
Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002.
DĐLÇĐN, Cem, Örneklerle Türk Aiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu
Yayınları, Ankara, 1983.
ERDOĞAN, Kenan, Niyâzî+i Mısrî Dîvânı, Akçağ Yayınları,
Ankara, 1998.
ERDOĞAN, Mustafa, Kabûlî Đbrahim Efendi, Hayatı, Edebî
Ki iliği ve Divanı (Đnceleme+Tenkitli Metin+Dizin),
Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eski Türk
Edebiyatı Bilim Dalı, Basılmamı Doktora Tezi,
Ankara, 2008, 2 C.
Fatin Divanı, Haz. Mehtap Erdoğan, Kitabevi Yayınları,
Đstanbul, 2007.
Gelibolulu Mustafa Ali, Hâlâtu’l+Kâhire Mine’l+Âdâti’z+Zâhire,
Sadele tiren: Orhan Aaik Gökyay, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1984.
GENÇ, Đlhan, “Kıbrıs Lefko e Mevlevîhanesi’nde Yeti mi
Mevlevî Divan Aairleri”, II. Uluslar Arası Kıbrıs
Ara tırmaları Kongresi, 24+27 Kasım 1998, Doğu
Akdeniz Üniversitesi, Gazimagusa.
GÖKYAY, Orhan Aaik, “1599’da Kâhire’de Günlük Hayat”,
Eski Yeni ve Ötesi Seçme Makaleler 1, Đleti im
Yayınları, Đstanbul, 1995, s. 159+168.
http://ansiklopedi.bibilgi.com/NAK%C5%9E+I+KADEM+
%C4%B0+%C5%9EER%C4%B0F (20.04.2009)
ĐHSANOĞLU, Ekmeleddin, Mısır’da Türkler ve Kültürel
Mirasları, Đslam Tarih, Sanat ve Kültür Ara tırma
Merkezi (IRCICA), Đstanbul, 2006.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
476
Mustafa ERDOĞAN
el+Sakafe el+
Türkiyye fî Mıŝr: Cevanib min Tafaul el+Hadari Beyn
el+Mıŝriyyîn ve’l+Etrâk=Mısır’da Türk Kültürü Đzleri,
ĐHSANOĞLU,
Ekmeleddin+Sadawi,
Salih,
IRCICA, Đstanbul, 2003.
ĐSEN, Mustafa, Gelibolulu Mustafa Âlî, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1988.
ĐSEN, Mustafa, Usûlî Divanı, Akçağ Yayınları, Ankara, 1990.
KAYA, Bilge, Hisâlî Hayatı Eserleri ve Metâliü’n+Nezâir Adlı
Eserinin Birinci Cildi (Đnceleme+Metin), Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamı
Doktora Tezi, Ankara, 2003, 4 C.
KILIÇ, Filiz, Me âirü’ +Auara Đnceleme Tenkitli Metin, Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve
Edebiyatı Anabilim Dalı, Basılmamı Doktora Tezi,
Ankara, 1994, 2 C.
KONUR, Himmet, Đbrâhîm Gül enî Hayatı, Eserleri, Tarikatı,
Đnsan Yayınları, Đstanbul, 2000.
Kur’ân+ı Kerîm ve Açıklamalı Meali, Haz. Ali Özek+vd, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1993.
KUT, Günay, “Ahmed Pa a, Bursalı”, TDVĐA, Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları, Đstanbul, 1989, C. 2, s. 111.
Künhü’l+Ahbâr’ın Tezkire Kısmı, Haz. Mustafa Đsen, Atatürk
Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 1994.
Mecmua, 06 Mil Yz A 3554.
MERMER, Ahmet, Karamanlı Aynî ve Dîvânı, Akçağ
Yayınları, Ankara, 1997.
MERMER, Ahmet, Mezâkî Hayatı, Edebî Ki iliği ve Divanı’nın
Tenkidli Metni, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları,
Ankara, 1991.
Mîrzâ+zâde Ahmed Neylî ve Divanı, Haz. Atabey Kılıç,
Kitabevi, Đstanbul, 2004.
MuŝŃafa Ŝafāyī Efendi, Teźkire+i Ŝafāyī (NuĥbetüĈl+Āśār min
FevāĈidi’l+E Ćār) Đnceleme+Metin+Đndeks, Haz. Pervin
Çapan, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara,
2005.
Râmî Pa a, Divânçe, Haz. Ali Fuat Bilkan, Fatih Üniversitesi
Yayınları, Đstanbul, 1998.
Râmiz ve Âdâb+ı Zurafâ’sı Đnceleme+Tenkidli Metin+Đndeks+
Sözlük, Haz. Sadık Erdem, Atatürk Kültür Merkezi
Yayınları, Ankara, 1994.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
Bazı Osmanlı 9âirlerinin Mısır Đzlenimleri
477
Refî, Cân u Cânân Đnceleme+Metin, Haz. Kaplan Üstüner, Milli
Eğitim Bakanlığı Yayınları, Đstanbul, 2003.
SOLMAZ, Süleyman, Ahdî ve Gül en+i Au’arası (Đnceleme+
Metin), Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara,
2005.
Aemseddin Sâmî, Kâmûsu’l+A’lâm, Ka gar Ne riyat, Đstanbul,
1996, C. 4, s. 3157.
Tecellî ve Dîvânı, Haz. Sabahat Deniz, Veli Yayınları, Đstanbul,
2005.
ÜÇEL+AYBET, Gülgün, Avrupalı Seyyahların Gözünden
Osmanlı Dünyası ve Đnsanları (1530+1699), Đleti im
Yayınları, Đstanbul, 2003.
ÜZGÖR, Tahir, Fehîm+i Kadîm Hayatı, Sanatı, Dîvân’ı ve
Metnin Bugünkü Türkçesi, Atatürk Kültür Merkezi
Yayınları, Ankara, 1991.
YORULMAZ, Hüseyin, Koca Ragıb Pa a, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 1998.
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/2 Winter 2009
air
iirin
Nazım
ekli
iirin
Beyit
Sayısı
iirin Ba lığı
Aynî
Gazel
7
&
mef‘ūlü fā‘ilātün mef‘ūlü
fā‘ilātün
&ād
olan Mıŝr
Son beyitte
Mısır Övgüsü
Ahmed Pa a
Gazel
9
&
fećilātün fećilātün fećilātün fećilün
&ān
&ı Mıŝır
Son beyitte
A k, Mısır’a kar ı tarafsız
Revânî
Gazel
5
&
fećilātün fećilātün fećilātün fećilün
&ā
&yı Mıŝır
Son beyitte
A k, Mısır’a kar ı tarafsız
Kabûlî
Gazel
5
&
fāćilātün fāćilātün fāćilātün fāćilün
&in
ol
Son beyitte
Mısır ve Mısırlıların tenkidi
Fehîm&1
Gazel
5
&
fāĆilātün fāĆilātün fāĆilātün fāĆilün
&ūm
olur
Son beyitte
Đstanbul özlemi, Mısır ve Mısırlıların
yergisi
Fehîm&2
Gazel
9
&
mefĆūlü fāĆilātü mefāĆīlü fāĆilün
&ān
&ı āurbetüz
Son beyitte
Gurbet, Mısır ve Mısırlıların yergisi
Fehîm&3
Kıt’a
16
&
fāĆilātün fāĆilātün fāĆilātün fāĆilün
&āb
&ı Mıŝrdan
Đlk beyitte
Mısır ve Mısırlıların yergisi
Mezâkî
Gazel
6
&
fāĆilātün fāĆilātün fāĆilātün fāĆilün
&ûm
olur
Son beyitte
Đstanbul özlemi, Mısır ve Mısırlıların
yergisi
Tecellî
Gazel
5
Der&Medħ&i Mıŝr
fāĆilātün fāĆilātün fāĆilātün fāĆilün
&âr
olur
Son beyitte
Mısır Övgüsü
Râmî
Gazel
5
fāĆilātün fāĆilātün fāĆilātün fāĆilün
&âr
olur
Son beyitte
Mısır Övgüsü
Neylî
Gazel
4
fećilātün fećilātün fećilātün fećilün
&abı/&ebi
&
&
Mısır Övgüsü
Berāy&ı Vaŝf&ı
Mıŝr&ı Ėāhire
Mıŝrda Ėadem&i
Nebī Olan Ėaŝra
Dinilmi dir
iirin Vezni
iirin
Kafiyesi
iirin
Redifi
Tablo: Mısır’la Đlgili iirlerin Toplu Halde Özellikleri
iirin
Mahlas
Durumu
Genel Olarak Muhtevası ve Mısır’a
Bakı Açısı