Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Derya Gürses Tarbuck ON SEKİZİNCİ YÜZYIL BRİTANYASI ENTELEKTÜELLERİ: TANIMLAR, PLATFORMLAR Derya Gürses Tarbuck * Bu yazının amacı, on sekizinci yüzyıl Britanya düşünce adamlarının kendilerini tanımlayışlarını araştırmak, bu tanımlar arasındaki farklılıkları vurgulamak, bunu yaparken bu yüzyılın „Aydınlanma dönemi‟ olarak kabul edildiği göz önüne alınarak, Aydınlanmanın resmî kurumları olarak adlandırılan üniversitelerin dışında popüler entelektüel faaliyet alanlarının varlığını tartışmaktır. Ortaya çıkacak genel argüman, On sekizinci yüzyıl İskoçya‟sında akademiler dışı entelektüel faaliyetlerin sürdürülebileceği ortamların ortaya çıkmaya başladığıdır. Bu değişim * Y. Doç. Dr. Derya Gürses Tarbuck, Mersin Üniversitesi Tarih Bölümü. 1 Doğu Batı İskoçya örneğinde Edinburgh, Glasgow ve Aberdeen gibi şehirlerde başta olmak üzere kendini göstermiştir. Rita Copland, “Modernite Öncesi Entelektüel Biyografi” yazısında, modern anlamda kullanılan „entelektüel‟ tanımı ile modernite öncesi entelektüel çalışma veya kategoriler arasında yapılan karşılaştırmaların, genellikle kelimenin modernite öncesi kullanımına yol açabilmek adına ya da bunun tersi olarak modernite öncesi üzerine olan tarih yazımında bu kullanımı engellemek adına yapıldıklarını belirtir.1 Bu yazıda böyle bir karşılaştırmaya girmekle birlikte, aslen düşünce faaliyetlerinin yapıldığı platformların Britanya örneğinde nasıl bir değişikliğe uğramış olabileceği üzerinde durulacaktır. Britanya‟da on sekizinci yüzyılda basılmış iki ünlü ansiklopedik yayına göz gezdirdiğimizde „intellectual‟ (entelektüel) kelimesine kişilere atfedildiği anlamda rastlanmadığını görüyoruz. Bunlardan bir tanesi İngilizce‟de ilk büyük çaplı sözlük olan Samuel Johnson tarafından hazırlanan Dictionary2 olup, diğeri de İskoçya‟da hayat bulmuş ünlü Encyclopædia Britannica3 Ana Britannica Ansiklopedisi‟dir. Johnson tarafından hazırlanan sözlükte intellect kelimesinin „zihnî güçler ya da kabiliyetler‟4 şeklinde anlamlandırıldığı görülüyor. Britannica Ansiklopedisi‟nde de „I‟ şıkkında intellectual kelimesine rastlamak mümkün değildir. Zaten Britanya düşünce tarihçileri kavram olarak adalarda „entelektüel‟ diye bir tanım olmadığı ve günümüzde de Kıta Avrupa‟sında tanımlanan şekilde bir entelektüel tanımına rastlanmadığını savunmaktadırlar.5 Entelektüel kelimesinin tarih boyunca değişik kullanımlarına bakılacak olursa, Oxford English Dictionary (OED) verilerinin gösterdiği kadarıyla, bu kelimenin kişilere atfen kullanıldığı ilk örneği 1652 yılında görmek mümkün. Benlowes‟ın, Theophila eserinde „İlk entelektüeller kuşağı‟ olarak geçen bir tâbire on sekizinci Rita Copeland, “Pre-Modern Intellectual Biography”, Helen Small (Editör) The Public Intellectual (Blackwell, 2002), 40-41. 2 Samuel Johnson, A dictionary of the English language: in which the words are deduced from their originals, explained in their different meanings (London, 1756). 3 Encyclopædia Britannica; or, a dictionary of arts and sciences, compiled upon a new plan. ... Illustrated with one hundred and sixty copperplates (Edinburgh, 1771). 4 „mental powers or faculties‟ Oxford English Dictionary (Oxford University Press, 1989) online edition. Bu referans yazının devamında kısaca OED olarak kullanılacaktır. 5 Bu fikre karşı çıkan tarihçilerden biri olan Stefan Collini Intellectuals in Twentieth Century Britain: A Polemical History (Allan Lane, 2005) çalışmasında argümanını toplumsal tartışmaların tarihçesini araştırmaya dayıyor ve akademik uzmanlaşma ile ilgileniyor. Collini‟nin amacı Britanya‟nın, Kıta Avrupa‟sının ortak özelliklerinden nasibini düşünce tarihi anlamında da aldığını kanıtlamaktır. 1 2 Derya Gürses Tarbuck yüzyılda rastlamak mümkün olmamaktadır.6 Zira bundan sonraki kullanıma 1813 yılında rastlıyoruz. John Byron, güncesinde şöyle diyor: “Canning burda olacak, Frere ve Sharpe da, belki Gifford da….Bu entelektüelleri dinleyecek kadar iyi hissedeceğimi umuyorum.”7 On sekizinci yüzyıl Britanya‟sında, Türkiye‟de sıkça kullanılan „Aydın‟8 kelimesinin esin kaynağı olan, Enlightened ya da Fransızca‟dan alınan bir İngilizce terim olan Luminary‟nin yine kişilere atfen kullanıldığını görmek mümkün değildir. Entelektüel aktiviteler ile haşır neşir olanlar için birtakım kelimeler kullanılmaktaydı. Bunların başında gelen Learned bilgili, bilgi adamı, Savant yine Fransızca‟dan alınan bilimsel araştırma ile ağırlıklı olarak uğraşan bilgi adamı, Literati yazın adamı gibi anlamlara gelmekteydi. Ayrıca modern anlamda kullanıldığı şekliyle belli bir konuda uzmanlaşma konusunda sınırlandırmanın olmadığı ama düşünsel olarak güçlü ve etkili bir kimliğe sahip olan entelektüel kavramı on sekizinci yüzyılda yeri olmayan bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bu dönemin düşünce hayatında çoklu bir bilgiye sahip olmanın gerekliliğine inanan bir anlayış olduğunu gözlemek mümkün, yani bu özel bir gruba değil düşünsel faaliyetin her dalıyla ilgilenen ve her düşünürde olması gereken bir erdem olarak kabul edilmekteydi. Dolayısıyla, Entelektüel günümüzde kullanıldığı şekliyle, ki bu da coğrafyadan coğrafyaya değişmektedir, on sekizinci yüzyılda kullanımı olmayan bir tanımdı. Entelektüel fakültelerin kullanıldığı çalışma alanları, disiplinler çok belirli sınırlarla ayrılmadığı gibi, din, bilim, politika ve sanat dünyası birbiriyle bir şekilde bağlıydı. Örneğin, Isaac Newton, William Blake, William Wordsworth, Edward Gibbon, John Locke ve David Hume gibi kişilikler, tarihçiler tarafından belirli bir kategori olarak tanımlansa bile, yaşadıkları yüzyılda ilgi alanlarının geniş ve geçişli olması sebebiyle katı bir disiplinleşme olmadığından çok da ayrı çalışma alanlarının adamları olarak görülmemekteydiler. Buna göre David Hume‟un ilgi alanları arasında metafizik, tarih, politik ekonomi olmakla birlikte John Locke, tıp araştırmaları, politika, felsefe ve ekonomi ile ilgileniyordu.9 Newton‟un bilim adamlığı, din tarihi 6 Edward Benlowes, Theophila, or love’s sacrifice (1652) II. V. OED “Canning is to be here, Frere and Sharpe, perhaps Gifford...I wish I may be well enough to listen to these intellectuals.” Moore B.’s Wks. (1836) II. 271. OED 8 Aydın kelimesi de Osmanlıca‟da kullanıldığı şekli ile „münevver‟ kelimesinden gelmekle birlikte kelimenin kökü ışık anlamına gelen Nur‟dan alınmıştır. 9 Hume üzerine, David Fate Norton, David Hume, Common Sense Moralist, Sceptical Metaphysician, (Princeton: Princeton University Press, 1982); John B. Stewart, Opinion and Reform in Hume’s Political Philosophy (Princeton: Princeton University Press, 1992). Locke üzerine, Ross Harrison, Hobbes, Locke and Confusion’s Masterpiece: An Examination of 7 3 Doğu Batı çalışmaları ve simyaya olan ilgisi paralellikler gösteriyordu.10 William Blake‟in, sanatçılığı, şairliği, kozmolojiye olan ilgisi ve radikal politik tavırları ve mistik sembolizme olan ilgisi düşünür tavrının bütününü oluşturuyordu.11 Bu yüzyılda aynı zamanda birtakım disiplinlerin formasyonu konusunda ilk adımların atıldığı birtakım gelişmeler de olmuştur. Buna örnek olarak linguistik (dilbilim) ve jeoloji verilebilir. Bu tespiti yaparken temkinli olmak gerekmektedir zira, psikoloji erken 20. yüzyıl; fizik, biyoloji, jeoloji geç 19. yüzyıla kadar tam olarak özerk bir hâle gelmemişlerdir. Özellikle felsefe diyebileceğimiz düşünce alanını dinden ayırmak mümkün değildi. Bu durumda entelektüel aktiviteye 18. yüzyılda dahil olan kişilerin birçok alanda kapsamlı bilgi sahibi olması şarttı denilebilir. Britanya‟da Akademik komünitenin otoritesinin önemli bir yer tuttuğunu belirtmek bu noktada önem kazanıyor. Oxford, Cambridge, Edinburgh gibi üniversiteler, ivory tower (fildişi kulesi) statüleri ile, akademik dünyayı tekelleri altına almaya bu yüzyılda da devam etmişlerdir. Akademi, entelektüel otoriteyi tekeli altında tutmaktaydı. Dolayısıyla, alternatif politik, felsefî ve dinî yelpazeden olanların üniversitelerde yükselmesi neredeyse imkânsızdı. Unutulmaması gereken bir başka faktör de Britanya üniversitelerinde atama ve kürsülüklerin politik ve dinî otoritenin kanatları altında şekillenmekte olduğudur. Ünlü İskoç düşünür David Hume (1711-76), sisteme aykırı dinî ve politik şüpheciliği yüzünden düşünceleri ve yayınları ile akademik kariyerinin başlarında şimşekleri üstüne çekmeye başlamış ve Edinburgh Üniversitesi‟nde kürsülerden bir tanesine atanması konusunda uzun süren bir politik tartışmaya sebep olmuştu. Hume‟un, Edinburgh Üniversitesi Etik ve Felsefe kürsüsüne olan başvurusu başarısız olunca bir süre işsiz kaldığı bilinmektedir. İskoçya düşünce tarihinin on sekizinci yüzyıldaki açılımlarından biri olarak kabul edilen İnsan Bilimi Science of Man, tartışmamızda önemli bir yer kaplıyor. İskoçya‟da çalışılan İnsan Bilimi, „insan‟ unsurunun etik, politik, dinî ve estetik açılımlarıyla ilgilenen ve sosyal davranışların Seventeenth-century Political Philosophy (Cambridge University Press, 2002), R. S. Woolhouse, Locke’s Philosophy of Science and Knowledge (Blackwell Publishers, 1971). 10 Karin Figala, “Newton as Alchemist,” History of Science 15 (1977), 102-37; Frank Manuel, The Religion of Isaac Newton (Oxford: Clarendon Press, 1973). Westfall, Robert S., “Newton‟s Theological Manuscripts,” in Bechler (ed.), Contemporary Newtonian Research Studies in the History of Modern Science 9 (Dordrecht: D. Reidel, 1982) pp. 129- 43. 11 Peter F. Fisher, The Valley of Vision: Blake as Prophet and Revolutionary, edited by Northrop Frye (University of Toronto Press, 1961) Thomas J. J. Altizer, New Apocalypse: The Radical Christian Vision of William Blake (Davies Group Publishers, 2000). p. 215. 4 Derya Gürses Tarbuck sistematik bir şekilde açıklanmasını amaçlayan bir uğraştı. Özellikle de bu çalışma kapsamında göz ardı edemeyeceğimiz bu gelişmeler Britanya‟da düşünce tarihçileri arasında uzun süredir tartışma ve araştırma konusu olan bir düşünce okulu olarak yerini almıştır.12 İnsan doğası ve toplumsal davranışların o dönemin bilimsellik bakış açısı ile gözlem altına alınması, İnsan merkezli bir felsefe olan Sağduyu felsefesine Common Sense Philosophy yol açmış ve bu anlamda da kurumsal unsurların yeri geldiğinde bıçak altına alınması doğal sonucunu doğurmuştur. İskoç aydınlanması denen bu düşünce akımı en popüler anlamda, entelektüel aktivitenin popüler bazda da mümkün olduğu konusunda üniversite otoritesini ve otoritenin dayattığı akademik kriterleri tehdit etmeye başlayarak kendini ortaya çıkarmıştır. Bu yazıda kavram olarak, İskoç aydınlanması olduğu gibi kabul edilmemekle birlikte, bu yazının konusu ile ilgili olan kısımları tartışmaya alınacaktır. İskoç on sekizinci yüzyıl düşüncesinin temel taşlarından bir tanesi olan Sağduyu felsefesi basit olarak entelektüel aktivitenin şartlarından bir tanesinin Sağduyu olduğunu savunur. Bu felsefenin kurucuları arasında David Hume (17111776), John Millar, William Robertson, Thomas Reid (1710-1796) ve James Oswald gibi isimleri sayabiliriz. Sağduyu kavramı, akademinin temelinde olan entelektüel düşünme kavramını doğal olarak tehdit etmiştir. Her bireyin sağduyuya sahip olduğu bilgisiyle hareket edildiğinde, düşünce aktiviteleri olarak akademi çatısı altında ele alınan bilimsel, felsefî ve hattâ dinî faaliyetlerin hemen herkes tarafından yapılabileceği sonucu İskoçya‟da kendini göstermeye başlamıştır. Bu fikrin uzantısı olabilecek bir başka gelişme de erken on sekizinci yüzyıldan itibaren giderek artan sayıda akademinin çatısının dışında oluşmaya başlayan felsefî, bilimsel ve edebî toplulukların kurulmasıdır. Britanya adalarında bu oluşum ilk kez ve en çok İskoçya‟da özellikle de Edinburgh‟de kendini göstermiştir. Bu topluluklar ya düşünce klüpleri, yapı olarak üniversitelerin dışında ve gerektiğinde onlara alternatif tartışma ortamları yaratma yolunda önemli adımlar atmışlardır. Tarihçiler arasında 18. yüzyıl Avrupa‟sındaki bu toplulukların oluşumu, Aydınlanmanın taşıyıcılıklarını yapmaları açısından son derece dikkat çekicidir. Ulrich im Hof, topluluklarının sayısı hakkında çarpıcı bir bilgi sunuyor: 12 Peter Jones, (editör) The Science of Man in the Scottish Enlightenment: Hume, Reid and their Contemporaries (Edinburgh University Press, 1991). Edinburgh Üniversitesi İnsan Bilimi Araştırma Grubu‟nın faaliyetleri ile ilgili olarak bkz. http://www.scienceofman.ed.ac.uk/index.html 5 Doğu Batı 18. yüzyılda Avrupa‟nın ve Amerika‟nın, gittikçe sıklaşan topluluklar ağı tarafından, en iyi şekilde çağdaş “cemiyet” (Sozietät, societas, société, society, società, sociedad) kavramıyla nitelendirilen topluluklar tarafından örtüldüğü göze çarpmaktadır... 1723‟te Avrupa‟da kamu yararına çalışan ilk cemiyet (Edinburgh) kurulmuştur. Fransız Devrimi‟ne kadar Avrupa‟da ve Avrupa dışındaki ülkelerde bunun gibi yaklaşık 150 dernek saptayabiliriz.13 Her ne kadar im Hof, bu toplulukların ilkinin 1723‟te kurulduğundan bahsediyorsa da, bundan daha erken örneklere rastlamak mümkün. Bu yazının argümanı olan akademi dışı popüler entelektüel aktivite arayışına Edinburgh‟de verilebilecek en çarpıcı ve en erken örneklerden biri on sekizinci yüzyılın hemen başında kurulmuş olan Fair Intellectual Club (Adil Entelektüel Klüp)14 olabilir. 1719 yılında ilk yayınlarını basan bu topluluk, Edinburgh‟de yaşayan bayanlar tarafından dönemin düşünce akımlarını tartışmak ve edebî gelişmeleri takip etmek üzerine kurulmuştu. Topluluk, sadece bayan üyelere sahipti ve üyelik koşulları arasında farklı politik düşüncelere sahip olmak, bu fikirleri empoze etmemek koşuluyla, üyeliğe engel bir durum değildi. Topluluğun kuralları arasındaki bir madde bu durumu açıklamakla birlikte, Protestan Britanya‟nın göreceli açıklığını gözler önüne seriyor: “Farklı Prensipler ve Politik görüşler, Protestan olduğu sürece, Klübe üyeliğe engel olmayacaktır. Buna rağmen, kimse bu fikirleri toplantılarımızda empoze etmeye kalkmamalıdır, bu sansürle sonuçlanabilir.”15 Düzenli aralıklarla toplantılar yapan bu toplulukta okuma ve tartışma listesinde önerilen yayınlar arasında gazeteler, dinî, edebî ve bilimsel eserler bulunmaktaydı. Her ne kadar bu topluluk kısa sürede dağıldıysa da, Fair Intellectual Club, entelektüel aktivitenin kamusal alana yayılması üzerine olan çabalar konusunda bir öncüdür. Bir başka topluluk yine yüzyılın başında kurulmuş olan Rankenian Society (Rankenci Topluluk) idi. 1716 yılında kurulan bu topluluk; felsefe, bilim ve din alanlarında bir tartışma grubu olup, Edinburgh‟de Ranken’s Inn olarak bilinen bir Pub‟da toplanmalarıyla ün yapmıştır. Üyelik profillerine bakacak olursak, David Hume gibi ünlü isimleri Ulrich im Hof, Aydınlanma (Literatür, 2004) çev. Şebnem Sunar, 88. Fair kelimesinin OED anlamları arasında güzel, hoş, eşit de bulunmakla birlikte 18. yüzyılda kadınlara atfen kullanılan bir sıfat olduğu da görülmektedir. 15 An account of the Fair Intellectual-Club in Edinburgh in a letter to an Honourable Member of an Athenian Society there, 1719, 7. 13 14 6 Derya Gürses Tarbuck görebiliriz. Topluluğun üyeleri ünlü filozof George Berkeley ile de yakın ilişkiler içerisindeydiler.16 Topluğun üyelerinin çoğunun öğrenci olduğu göz önüne alınırsa, bu da üniversitenin dışında popüler bir tartışma ortamı yaratmak konusundaki çabalara bir kanıt teşkil ediyor. On sekizinci yüzyıl İskoçya‟sında, genç düşünce ve bilim adamlarının akademinin dışındaki bu arayışları, popüler zeminde de gerek felsefî, gerek dinî, gerekse bilimsel kültürün paylaşılabileceği konusundaki çabaya ışık tutuyor. Bu oluşumları Aydınlanma kurumları olarak bilinen üniversiteye bir karşı çıkış olarak ele etmek abartılı olsa da, bir alternatif komünite arayışına tanıklık ettikleri de göz ardı edilmemelidir. Ayrıca, bu toplulukların yapısı ve gündemleri incelendiğinde Aydınlanma teorisinin gelişmeci ve laik içeriğinin yer yer abartılı olduğu fikrini veriyor. Buna örnek olarak, Rankenci Topluluk‟un toplantılarının genel yapısı konusunda dönemin ünlü hukuk adamı Henry Home, Lord Kames‟in görüşleri bize fikir veriyor: “Hepsinin tek ortak malı İncil‟di.”17 Bu toplulukları akademiden farklı kılan özelliklerden biri, buralarda akademiye kıyasla günün geçerli teorilerine ve akımlarına çok daha eleştirel bir yaklaşımın sergilenebilmesi, geçerli olduğu akademide kabul edilen kuramların, bu topluluklarda şüphecilik merceği altında daha ayrıntılı analiz etme olanağının var olmasıdır. Tartışılan meseleler arasında Newton fiziğinin geçerliliği ve Deism düşüncesi gibi konular vardı. Benzeri temalarla ilgilenen topluluklardan belki de en önemlisi Edinburgh Philosophical Society (Edinburgh Felsefi Topluluğu)‟dir. Üyeleri arasında, hukukçular, din adamları, edebiyatçılar, bilim adamları olmakla birlikte bütün üyeler gündemdeki düşünce akımları konusunda tartışmalara katılıp, yazılı eserler üretmişlerdir. Edinburgh Felsefi Topluluğu 1731 yılında tıbbî bilginin geliştirilmesi için kurulmuş, 1737 yılında daha da genişletilerek doğa bilgisi, İskoç arkeolojisi, tıp ve Newtoncu fizik çalışmalarına adanan bir topluluk hâline gelmiştir.18 Topluluğun kurucu üyeleri arasında Matematikçi Colin Maclaurin (16981746)’de bulunmakla birlikte, toplulukta, dönemin siyaset adamları, hukukçuları ve din adamları da faaliyet göstermekteydiler.19 Topluluğun yayın organı olan Essays and Observations gözden geçirildiğinde, M. A. Stewart, “Berkeley and the Rankenian Club”, Hermathena 139 (1985): 25-45. Roger L. Emerson “The Philosophical Society of Edinburgh, 1737-1747”, British Journal for the History of Science 12 (1979): 184, n.17. 18 Roger L. Emerson, “Philosophical Society of Edinburgh,” 154-191. 19 Newtoncu ünlü İskoç matematikçi. Maclaurin serileri, Taylor serilerinin özel bir hâli olarak bir Analiz kuramıdır. 16 17 7 Doğu Batı konular Newton fiziği, tıptaki son gelişmeler, Simya olup yazarlar arasında Maclaurin, Hukukçu Henry Home, tıp otoritelerinden Alexander Monro Primus ve Secundus gibi isimler yer alıyordu.20 Edinburgh‟deki diğer bir topluluk, Select Society‟dir. 1754‟ten 1764‟e kadar faaliyet gösteren bu topluluk, ünlü Aydınlanma tarihçisi Robertson‟un öne sürdüğü gibi özellikle düşünce adamlarının; toprak sahipleriyle, ticaretle uğraşanlarla ve hukukçularla aynı platformu paylaşabilmeleri adına kurulmuştu.21 Bu çok sayıda topluluğa, Glasgow Speculative Society, Tarım Bilgisini Geliştirmek İçin Açılan Topluluk, Aberdeen Felsefe Topluluğu, Glasgow Edebiyat Topluluğu, Glasgow Kuramsal Topluluğu da eklenebilir. Bu toplulukların hemen hepsi 18. yüzyılda kurulmuştur. Aydınlanma fikrinin ve bu yazıda değinilen İskoç Aydınlanma döneminin tipik özelliklerinden biri bilgili olmanın skolastik tanımına karşı çıkışın olduğu ortamların varlığıdır. On sekizinci yüzyıl resmî kurumları kilise ve üniversitelere, kurumsal olmayan ve katı bir düşünce adamı tanımına sahip olmayan klüpler, topluluklar, kendi kendini yetiştiren düşünce adamları, kurumsal din olan Protestanlığın dışındaki din grupları alternatif olarak çıkmışlardır. Her ne kadar bu toplulukları sıkı akademik koşullara bir alternatif olarak görmek yerinde bir tespit olsa da, bunların tamamıyla eşitlikçi (egaliteryen) bir yapıya sahip olduklarını varsaymak doğru olmaz. Ancak bu kurumsal ve kurumsal olmayan oluşumlar arasındaki anlayış farklılıkları düşünür kavramı konusunda anlaşmazlıklara ve fikir ayrılıklarına sebep olmuştur. Sağduyu felsefesi aracılığıyla kurumsal disiplin içinde yetişmiş düşünür gruplarının dışında bir tartışma alanı yaratılmış ve dolayısıyla entelektüel aktiviteler ile ilgilenen bu popüler platformlar alternatif bir arayışa tanıklık etmişlerdir. 20 Philosophical Society of Edinburgh, Essays and Observations, Physical and Literary. Read before a Society in Edinburgh, and published by them (Edinburgh, 1754). Bu yayın organı ile ilgili bkz. Paul Wood, „Introduction‟, Essays and Observations, Physical and Literary (Bristol: Thoemmes Press, 2002), v-xvii. 21 John Robertson, The Scottish Contribution to the Enlightenment http://www.history.ac.uk/ eseminars/sem12.html (6 Aralık 2005). Roger L. Emerson, “The Social Composition of Enlightened Scotland: The Select Society of Edinburgh, 1754-1764”, Studies on Voltaire and the Eighteenth Century (1973) 114: 291-329. 8