Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 7(2), 167-174, Temmuz 2017
Ordu University Journal of Social Science Research, 7(2), 167-174, July 2017
ISSN: 1309-9302
http://dergipark.gov.tr/odusobiad
Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeği (YSTÖ): Geliştirilmesi, Geçerliliği ve Güvenirliği
Mobbing Attitude Scale (MAS): Development, Validity and Reliability
Elif BOZYİĞİT1
Ferda Esin GÜLEL2
Geliş Tarihi: 29.03.2017 / Düzenleme Tarihi: 13.06.2017 / Kabul Tarihi: 14.06.2017
Özet
Bu çalışmanın amacı çalışanların yıldırma sonucu işyerine yönelik oluşabilecek tutumlarını belirleyebilmek için bir ölçme
aracı geliştirmektir. Ölçeği geliştirme aşamasında Likert tipinde bir ön deneme formu oluşturuldu. Ön deneme
uygulamaları sonucunda madde havuzu 78 maddeden oluştu. İnternet ortamında düzenlenen taslak form Yükseköğretim
Kurumu’na (YÖK) bağlı 181 üniversitenin 30’unda görev yapan akademik personele e-posta yolu ile gönderildi ve geri
dönen sonuçlara göre veriler elde edildi. Toplam 26.431 akademik personele gönderilen formlardan 1.326 adedi geri
dönmüş ve yıldırmaya maruz kalındığı belirtilen 561 adet taslak ölçek verisi değerlendirmeye alınmıştır. Yapılan madde
analizi sonucu katkısı olmayan 22 madde ölçek dışı bırakılmıştır. Kalan 56 maddenin faktör analizine uygunluğu
araştırılmış ve Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) değeri 0.918 çıkmıştır. 56 maddenin özdeğerlerine bakıldığında, en yüksek
özdeğere sahip dört faktör seçilmiş ve ölçek nihai olarak 33 maddeden oluşmuştur. Doğrulayıcı faktör analizinin KMO
değeri 0.907 ve Bartlett testi sonucu 4131,431 olduğu saptanmıştır. Yapılan güvenirlik analizinde Cronbach Alpha iç
tutarlılık katsayısı 0.925 olarak bulunmuştur. Ölçekte dört faktör bulunmaktadır ve 10’u olumlu, 23’ü olumsuz toplam 33
maddeden oluşmaktadır. Sonuç olarak bu araştırmada geliştirilen “Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeği” (YSTÖ) çalışanların
yıldırma sonucu işyerine yönelik tutumlarını belirlemek amacıyla kullanılabilir. Ayrıca sadece akademik personel için
geliştirilmemiş olup bu meslek grubu dışında kalan diğer işyerlerindeki çalışanlara da uygulanabilir.
Anahtar kelimeler: Yıldırma, Tutum, Çalışma hayatı, Geçerlilik, Güvenilirlik.
Abstract
The aim of this study is to develop a scale to determine the possible attitudes of employees towards the workplace after
the mobbing. During the scale development phase was created a Likert-type pre-test form. As a result of pre- experiment
applications, the draft form was formed from 78 items. The draft form prepared on the internet was e-mailed to the
academic staff of 30 of the 181 universities affiliated to the Council of Higher Education (CoHE) and the data were
obtained according to the returned results. 1,326 recipients of 26,431 academic staff forms were returned. 561 pieces of
draft scale data that were exposed to mobbing were taken into consideration. 22 items without contribution to substance
analysis were removed from the scale. The appropriateness of 56 items to factor analysis was examined and the value
of Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) was obtained 0.918. When it is investigated the eigenvalues of 56 items, four factors with
the highest eigenvalue are selected and the scale finally consists of 33 items. KMO value of confirmatory factor analysis
was 0.907 and the result of Bartlett test was 4131,431. Cronbach Alpha internal consistency coefficient was found as
0.925 in the reliability analysis. There are four factors in the scale and it is composed of 33 items, 10 of which are positive
and 23 of which are negative. The “Mobbing Attitude Scale” (MAS) developed in this research can be used to determine
the attitudes of the employees towards the workplace after the mobbing. It is not only developed for academic staff, but
it can also be applied to employees in other workplaces outside this profession.
Key words: Mobbing, Attitude, Working Life, Validity, Reliability.
1Öğr.
Gör. Dr., Pamukkale Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, Spor Yöneticiliği Bölümü. Denizli, Türkiye.
E-Posta: ebozyigit@pau.edu.tr
2
Yrd. Doç. Dr. Pamukkale Üniversitesi, İİBF, Ekonometri Bölümü. Denizli, Türkiye.
E-Posta: fegulel@pau.edu.tr
Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 7 (2), 167-174, Temmuz 2017
Giriş
Çalışanlar arasındaki iletişim bireylerin birbirlerine olan davranışlarını etkileyen bir faktördür. Sosyal
yaşamında daha rahat davranabilen birey çalışma hayatında davranışlarına dikkat etmelidir. Çalışma
hayatının bir koşulu olarak bu hayatın içinde olan çalışanlar pek çok açıdan birbirleri ile eşit düzeylerde
olmayabilirler. Bir birimden daha fazla bölüme sahip olan işletmelerde ya da kurumlarda çalışanlar ast, üst
ya da aynı göreve sahip çalışanlar ile bir paylaşımda bulunmak zorundadırlar. Bu üç grup arasındaki ilişkiler
de doğal olarak iş ilişkileri olarak değerlendirilmelidir. İş ilişkileri kapsamında oluşan iletişim sonucu
çalışanların birbirlerine karşı davranışları şekillenmekte ve buna yönelik çeşitli tutumlar oluşmaktadır.
Örneğin çalışma ortamında herhangi bir sorun yaşamayan çalışanların iletişim ve davranış şekilleri eşit
düzeydeki iş arkadaşları ile daha rahat ya da samimi olmakta, astları ya da üstleri ile görüşürken ise biraz
daha resmiyet kazanarak daha farklı olmaktadır. Çalışanların olması gereken normal ilişkiler dışında
işyerinde sorun yaşamaya başlaması çatışmaları başlatmaktadır.
Kurallara uygun bir şekilde bazı hakların otorite sahiplerine devri ile gerçekleşen otorite yani güç, itaate
zorlama yeteneğidir. Bazı durumlarda gözlemlenebilen güç, bazı durumlarda ise daha baskılı olmasına
rağmen gözlemlenememektedir (Miller, 1987). Sosyal ya da iş ile ilgili grupların oluştuğu durumlarda zaman
zaman güç kullanımına başvurulduğu karşımıza çıkmaktadır. Gücün kuralsız, orantısız, sürekli ve zorlayıcı
bir şekilde kullanılmaya başlanması sonucunda güce karşı direnemeyen, zayıf bir kesim oluşur.
Yapılan araştırmalarda “mobbing” olarak ele alınan yıldırma kavramı ilk olarak Konrad Lorenz’in sürü halinde
dolaşan hayvanların içlerinden birini guruptan çıkarmaları ve tehdit etmeleri olgusunu araştırması ile ortaya
çıkmıştır (Smith, Cowie, Olafsson and Liefooghe 2002). Olweus (1978) yıldırma terimini, güçlü bir çocuğun
daha güçsüz bir çocuğa karşı bire bir olarak sistematik saldırılar içeren davranışları şeklinde tanımlayan ve
terimi ilk kullananlardan biridir. İsveçli bir doktor olan Heinemann da 1972 yılında okul çocukları arasında
yaptığı araştırmada, tek bir çocuğun hedef alınarak yapılan saldırıları bu kategori altında incelemiştir
(Einarsen, Hoel, Zapf and Cooper 2003, Tınaz 2006, Rivers 2011).
Heinz Leymann, çocukların sergiledikleri davranışlar ile işyerinde sergilenen yıldırma davranışlarının ortak
yönlerini tespit etmiş ve işyerinde uygulanan yıldırma davranışlarının fiziksel şiddetten uzak olduğu ve
psikolojik bir baskıyı içerdiğini belirleyerek “mobbing” kavramını işyerinde yıldırma davranışları olarak
kullanmanın daha doğru olacağını ileri sürmüştür (Leymann 1990, 1996). Bu doğrultuda Leymann,
araştırmalarında işyerindeki yıldırma davranışları ile ilgilenmiş ve bunların boyutlarını ortaya çıkartmaya
çalışmıştır. Yıldırma eylemlerinin düşmanca ve ahlak dışı bir iletişimi kapsadığını, bu davranışlar sonucu
yıldırılan kişinin savunmasız bırakıldığı bir durum olarak tanımlamaktadır. Ayrıca yıldırma davranışlarının
düzenli bir şekilde (haftada en az bir kere) ve uzun bir süre boyunca (en az altı ay) uygulandığını belirtmiştir
(Leymann 1996). Björkqvist, Österman ve Hjelt-Back (1994) de tacizin, işkence ya da tecavüz olaylarında
olduğu gibi, son derece yoğun ve kısa süreli ya da okullarda ya da ordudaki zorbalık olaylarında olduğu gibi
daha az yoğun ve uzun süreli olabildiğini belirtmişlerdir.
Yıldırma davranışlarının taraflar arasında gerçek bir eşitsizlik olduğunda ya da güç dengesizliğinin iddia
edildiği durumlarda ortaya çıktığı söylenebilir (Whitney and Smith 1993, Craig 1998). Zapf (1999) ise,
yıldırma davranışlarının ortaya çıkması için birden fazla nedenin aynı anda etkileşmesi gerektiğini
belirtmiştir.
Chappell ve Di Martino (1998) Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (The International Labour Organisation-ILO)
raporunda, işyerindeki şiddet hareketleri: -yumruk atma, tükürme, küfür etme ve vurma- tehlikeli olmaya
başladığı için, şiddetin, dünya çapında endişe uyandıran bir emek sorunu olarak tanımlandığını ifade
etmişlerdir (Shallcross, 2003). ILO, yalnızca saldırganlık içeren fiziksel hareketlerle sınırlandırmayıp aynı
zamanda psikolojik veya pasif eylemleri de dahil ederek şiddetin işyerindeki tanımını genişletmiş ve önemine
özellikle dikkat çekmiştir.
Mesleki profesyonelliğin olumsuz yönde etkilenmesi bireyi çok yönlü etkilemektedir. Yanı sıra, kurum da bu
durumdan etkilenmekte, hizmet alan ve hizmet verenlerin memnuniyetsizliğine ve buna bağlı olarak da
kurumsal sorunlara neden olabilmektedir (Beydağ ve Arslan 2008, Yıldırım 2007, Karamanoğlu, Özer ve
Tuğcu 2009).
Tutum konusu bilimsel olarak incelenmeye başladığında tam adını ve tanımını bulana kadar “eğilim” sözcüğü
gibi çeşitli ifadeler kullanılmıştır. Göz ile görülen ya da görülmeyen binlerce uyarana karşı farklı tepkilerin
olması tutum konusunun araştırmalara konu olmasına sebep olmuş ve hala da olmaktadır. Horne’un (1985)
belirttiğine göre, bilinen en eski tanım 1931’de Thurstone tarafından yapılmış ve tutum, bireyin bir tutum
nesnesine yönelik duyguları ya da tutum nesnesinden etkilenmesi olarak ifade edilmiştir. Alanyazında tutum,
bireyin psikolojik bir obje ile ilgili duygu, düşünce ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilim
(Smith 1968), belirli bir takım kişi, nesne ya da olaylara karşı sürekli olarak aynı biçimde davranılmasına
168
Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeği (YSTÖ): Geliştirilmesi, Geçerliliği ve Güvenirliği
E. BOZYİĞİT & F. E. GÜLEL
neden olan öğrenilmiş bir eğilim (Baysal 1980), bazı kişiler, nesneler veya konular hakkında genel ve kalıcı
olan olumlu ya da olumsuz duygu (Petty and Cacioppo 1996), bir bireye atfedilen ve psikolojik bir obje ile
ilgili duygu, düşünce ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilim (Kağıtçıbaşı 1999), bir tutum
nesnesine doğru olan -belirli nesne, durum, kurum, kavram ya da diğer insanlara karşı öğrenilmiş- olumlu
ya da olumsuz tepkide bulunma eğilimi (Anderson 1988, Taşkın 2007, Tezbaşaran 2008) ve bireyin belirli
değer yargılarına ve inançlarına bağlı olarak ortaya çıkan coşku ve tanıma süreçleri (Eren 2006) olarak
karşımıza çıkmaktadır. Tutum, bireyin gözlenebilen davranışlarından, ifadelerinden ve eğilimlerinden yola
çıkarak tahmin edilebilir ve dolayısıyla varsayıldığı düşünülmektedir.
Süreklilik gösteren davranışlar bir nevi tutumların gözlemlenme araçlarıdır. Başka bir deyişle davranış,
canlıların dış dünyaya karşı gösterdikleri bedensel tepkilerdir. Kolasa (1979) davranış kavramının konusunu
oluşturan insan faaliyetlerinin çok çeşitlilik gösterdiğini belirtmektedir. Gözlemlenebilen ve ölçülebilen her
şeyin incelenmesi ile yakından ilişkili olan davranış eylemi nedenli, güdülü ve amaca yönelik olmaktadır.
Sergilediğimiz her türlü davranışın bir nedeni vardır. Dışarıdan alınan uyarılar, geçmiş deneyimler, tutumlar
vb. gibi faktörler davranışların sergilenmesinde çeşitli roller oynamaktadır.
Tutumların davranışlarımızı nasıl etkilediği önemli bir konudur. Taşkın’a göre (2007) tutum tanımında
düşünce, duygu ve davranışların düzenliliği söz konusudur. Ancak tutum, gözlenebilen bir davranış değil,
davranışa hazırlayıcı bir eğilimdir. Kişinin tutumları davranışa bakarak belirlenmektedir.
Davranışların gözlemlenebilmesi sayesinde tutumlar hakkında bilgi sahibi olunması ve ölçülmesi daha da
kolay hale gelmektedir. Fakat bilinen ya da oluşan tutumların hep aynı davranışı sergiletip sergiletemeyeceği
bir merak konusudur.
Araştırmanın Önemi
Yıldırma insanlara zarar vermeye başladığı andan itibaren önem kazanmış hatta artık hukuki boyut da işin
içine girerek kabul edilemez psikolojik baskılar ve davranışlar ceza almaya başlamıştır. Hiçbir insan için
yapılması düşünülemeyen yıldırma davranışları çalışma hayatında karşımıza çıkmakta ancak yıldırma
sonucunda işyerine karşı nasıl bir tutum geliştiği bilinememektedir.
Araştırmaya konu olan ve yıldırmaya maruz kalan bireylerin, yıldırma sonucu çalışma hayatına yönelik
tutumlarını inceleyen bir araştırmaya rastlanamamıştır. Yıldırmaya maruz kalan çalışanların yıldırma sonucu
çalışma hayatına yönelik tutumları merak edilmiş ve bu durumun tespit edilmesinin alana önemli ve olumlu
katkıları olacağı düşünülmüştür. Ayrıca durumun tespit edilmesi, bundan sonra alanda yapılabilecek ve farklı
bakış açıları ile oluşturulacak araştırmaların yapılabilmesine de imkan sağlayacaktır.
Yöntem
Çalışma hayatındaki bireylerin yıldırmaya karşı tutumlarını belirlemek için cevaplayıcı odaklı (Torgerson,
1958) bir ölçeğin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Ölçeğin geliştirilmesinde uzman görüşlerine dayanan nitel bir
çalışma yerine yıldırmaya maruz kalmış kişilerden elde edilen verilere dayalı nicel çalışma tercih edilmiştir.
Bu çalışmayı gerçekleştirmek için öncelikle yıldırma ve tutum konuları ile ilgili alanyazın taraması yapılmış
ve geliştirilen ölçekler incelenmiştir. Davranışın belirlenmesinde önemli bir yer alan tutum bilişsel, duyuşsal
ve davranışsal öğeleri ile psikolojik bir değişkendir. Yapılan alanyazın taramasından yaralanılarak ve
yıldırmaya maruz kalanların görüşleri de alınarak yıldırma davranışları sonucu oluşan tutumları belirlemek
için konuyla ilgili maddeler oluşturulmuştur. Bu maddeler bilişsel, duyuşsal ve davranışsal ifadeleri
kapsamaktadır. Yapılan incelemeler sonucunda araştırmacı tarafından 109 maddelik bir ön deneme formu
oluşturulmuştur. Bu formda bulunan maddelerin 45’i olumlu, 64’ü olumsuzdur.
Daha sonra Rehberlik ve Psikolojik Danışma (PDR) anabilim dalındaki üç öğretim elemanından hazırlanan
maddelerin incelemeleri istenmiş ve alınan görüşler sonucunda maddelere ekleme ve çıkarma işlemi
yapılmıştır. Bu işlemler neticesinde 109 maddelik ön deneme formu 92 maddeye düşürülmüştür. Yıldırma
davranışlarına maruz kaldığı bilinen 10 akademisyene bu 92 madde gösterilmiş ve gelen geri bildirimler
sonucunda madde havuzundan 10 madde daha çıkarılarak madde havuzu 82 maddeye düşürülmüştür.
Tutum ölçekleri geliştirmede uzman bir öğretim üyesi ve bir istatistik uzmanından maddeleri
değerlendirmeleri istenmiş ve bunun sonucunda da birbirine benzeyen maddeler çıkarılarak üzerinde gerekli
düzeltmeler yapılmıştır. Tüm bu uygulamalar sonucunda madde havuzunda 78 madde olmasına karar
verilmiştir. Maddelerin 30’u olumlu ve 48’i olumsuz ifadelerden oluşmaktadır.
Madde havuzunda oluşan 78 madde, PDR anabilim dalında eğitim veren iki öğretim üyesi, daha önce tutum
ölçekleri geliştirmiş olan bir öğretim üyesi ve yönetim alanında eğitim veren bir öğretim üyesi olmak üzere
dört öğretim üyesine inceletilmiştir. Uzman öğretim üyelerinden, maddelerin duygu, düşünce ve davranış
ifadeleri olarak belirlenen üç gruba göre sınıflandırılması istenmiştir. Öğretim üyeleri birbirinden bağımsız
olarak, hazırlanan formda maddeleri sınıflandırmışlardır. Daha sonra ölçek maddeleri, ölçme ve
değerlendirme konusunda uzman olan bir öğretim üyesi tarafından Likert tipi tutum ölçeklerine uyumluluk ve
tutumun ölçülebilirliği açısından değerlendirilmiştir. Uzman görüşlerinden alınan geribildirimlere göre
maddeler; ifade birliği, araştırmanın amacına uygunluğu ve kapsam geçerliği açısından değerlendirilmiştir.
Bu şekilde oluşturulan aday ölçek formundaki maddeler rastgele sıralanarak bu ölçeğin ön deneme
uygulaması, Pamukkale Üniversitesi’nde eğitim veren 100 akademisyen üzerinde gerçekleştirilmiştir.
169
Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 7 (2), 167-174, Temmuz 2017
Ön deneme sonucunda anlaşılmayan veya farklı algılamalara neden olabilecek maddeler bulunmamıştır.
Yapılan bu çalışmalar sonucunda taslak ölçeğin çalışma grubuna uygulanabilir olduğu kanısına varılmıştır.
Verilerin Elde Edilmesi ve Analizi
Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeğinin (YSTÖ) deneme çalışması için Türkiye’deki 188 yükseköğretim
kurumundan (www.yok.gov.tr, Erişim tarihi: 25 Temmuz 2012) akademik kadroya en fazla sahip 22 devlet,
sekiz vakıf üniversitesi farklı bölgelerde olmasına da dikkat edilerek seçilmiştir. Belirlenen üniversitelerin web
sayfaları tek tek incelenerek 26.431 akademisyenin e-posta adresine ulaşılmıştır. İnternet ortamında
hazırlanan aday ölçek çalışma grubuna e-posta yolu ile gönderilmiştir. Gönderme işlemi iki hafta ara ile üç
kez yapıldıktan sonra 1.326 adet geri dönüş olmuş ve “Evet, maruz kaldım”, “6 ay” ve “6 aydan fazla”
seçeneği işaretlenen 562 (241 erkek, 317 kadın, dört kayıp gözlem) adet aday ölçek verisi değerlendirmeye
alınmıştır. Elde edilen aday ölçekler madde sayısının beş katı olduğundan faktör analizini uygulamada yeterli
görülmüştür (Child, 2006, akt: Doğan ve Başokçu, 2010, s. 67). Çalışma grubunda yer alan
akademisyenlerin medeni durum, yaş dağılımları ve unvanları aşağıdaki tablolarda verilmiştir:
Cinsiyet
Toplam
Cinsiyet
Toplam
Cinsiyet
Toplam
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Tablo 1. Cinsiyete göre medeni durum
Medeni durum
Bekar
Evli
Boşanmış
Eşi vefat etmiş
118
178
17
2
61
175
4
0
179
353
21
2
Tablo 2. Cinsiyete göre yaş dağılımı
Yaş
21-30
31-40
41-50
Kadın
78
141
76
Erkek
33
85
79
111
226
155
Toplam
315
240
555
Toplam
51 ve +
21
43
64
Tablo 3. Cinsiyete göre mesleki unvan
Mesleki unvan
Öğr. Arş.
Prof.Dr. Doc.Dr. Yrd.Doc.Dr.
Okt.
Gör. Gör.
29
39
59
37
120 14
48
37
57
32
55
3
77
76
116
69
175 17
316
240
556
Uzm.
Diğer
8
1
9
7
4
11
Toplam
313
237
550
Taslak ölçeklerden elde edilen verilerin girişi yapılırken olumlu soru maddeleri 5’ten başlayarak puanlanmış,
olumsuz soru maddeleri ise 1’den başlayarak puanlama yapılmıştır. Veriler Excel ve SPSS 15.0 programları
kullanılarak bilgisayar ortamına aktarılmıştır.
Bulgular ve Yorum
Aday ölçeğe ilk önce madde analizi uygulanmıştır. Bu analiz ile aday ölçekteki 78 maddeden ölçeğe katkısı
olmayan 22 tanesi ölçek dışı bırakılmıştır. Bu işlem yapılırken her bir madde ile bu madde dışında kalan
maddelerden oluşan yeni değişken arasındaki korelasyon katsayısına (item-total correlation) bakılmıştır.
Korelasyon katsayısı 0.25’ten küçük olanlar ölçekten çıkartılmıştır.
Daha sonra 56 soruluk aday ölçekte verilerinin faktör analizine uygunluğu araştırılmıştır. Örneklem
yeterliliğinin testi için Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) değerine, değişkenler arasındaki ilişkinin testi için Bartlett
küresellik test sonucuna bakılmıştır. Ölçeğin KMO değeri 0,918’dur. Verilerin faktör analizine uygun
olabilmesi için KMO değerinin en az 0,60 olması istenir ki elde edilen sonuç bu koşulu fazlasıyla
sağlamaktadır.
Bartlett küresellik testi değişkenler arasındaki anlamlı korelasyonların varlığının istatistiksel olarak anlamlı
olup olmadığını tümel olarak ortaya koyan bir testtir (Alpar, 2014). Bartlett küresellik test istatistiği sonucunda
değişkenler arasında bağımlılık yani dikkate değer bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılır (test istatistiği 6318,978;
p değeri 0.000). KMO ve Bartlett küresellik testi sonucunda verilerin faktör analizi için uygun olduğuna karar
verilmiştir.
170
Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeği (YSTÖ): Geliştirilmesi, Geçerliliği ve Güvenirliği
E. BOZYİĞİT & F. E. GÜLEL
Tablo 4. Verilerin Faktör Analizi için uygunluğunun incelenmesi
Kaiser-Meyer-Olkin
Measure
of
Sampling
0.918
Adequacy.
Bartlett's
Sphericity
Test
of
Approx. Chi-Square
6318.978
df
595
Sig.
0.000
Faktör analizi, birbirleri ile ilişkili veri yapılarını birbirinden bağımsız daha az sayıda yeni veri yapılarına
dönüştürmek amacıyla başvurulan bir yöntemler bütünüdür. Faktör analizi ile bir yapının nedenini
açıkladıkları varsayılan maddeler (değişkenler) (faktörler/boyutlar/bileşenler) ortaya çıkarılır ve gerektiğinde
adlandırılır (Alpar, 2014). Bu boyutları belirlemek için faktör yükleri matrisinden yararlanılır.
Aday ölçekteki 56 maddenin özdeğerlerine bakıldığında, en yüksek özdeğere sahip dört faktör seçilmiştir.
Bu faktörler toplam varyansın %48’ini açıklamaktadır. Sosyal bilimlerde yapılan araştırmalarda toplam
varyans oranının %40-60 arasında olması ölçeğin faktör yapısının güçlülüğünü göstermektedir (Scherer,
Wiebe, Luther&Adams, 1988). Buna göre analizde elde edilen toplam açıklanma oranının yeterli olduğu
söylenebilir. Söz konusu faktörlerin, yükleri incelendiğinde 0.35’in altında kalanlar da aday ölçekten
çıkartılarak en son 33 soruluk ölçek elde edilmiştir. Bu ölçek başka bir araştırma grubuna uygulanarak elde
edilen verilere doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Bu analizi yapmanın amacı faktörlerin doğru ayrıştırılıp
ayrıştırılmadığını anlamaktır. Doğrulayıcı faktör analizi de yine aynı faktörleri ve maddelerin ayrıştırılmasını
vermiştir. Doğrulayıcı faktör analizinin KMO ve Bartlett test sonuçları aşağıda verilmiştir:
Tablo 5. Verilerin Faktör Analizi için uygunluğunun incelenmesi
Kaiser-Meyer-Olkin
Adequacy.
Bartlett's
Sphericity
Test
Measure
of
Sampling
0.907
of
Approx. Chi-Square
4131.431
df
561
Sig.
0.000
Faktörlerin içerdikleri maddelere ait sınıflandırmalar Tablo 6’da sunulmuştur:
Tablo 6. Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeğine Ait Faktör Yükleri
Maddeler
Sıra
Yıldırma davranışları sonucu
Madde
No
Faktör
1
Faktör Yükü
Faktör Faktör
2
3
1
İşten kaçma eğilimindeyim.
1
0.816
2
Mesai saatlerinde işyeri dışında olduğumda yerimi bildirmem
gerektiği hissi yaşarım.
8
0.783
3
Mesai saatinin bitmesini sabırsızlıkla beklerim.
2
0.771
4
İşyerindekilerin arasında rahat hareket ederim.*
10
0.755
5
İşimi bırakmayı düşündüğüm zamanlar olur.
3
0.748
6
Üstlerim çabalarımı değersiz bulur.
13
0.636
7
Uzmanlık alanım ile ilgili işler verilmediği için mutsuzum.
24
0.626
8
Fikirlerimi paylaşmaktan çekinmem.*
27
0.560
9
Kendimi rahatça ifade ederim.*
6
0.540
10
İşe geç kalma korkusu yaşarım.
18
0.462
11
İşyerine istekli bir şekilde giderim.*
12
0.453
12
İşyerindeki herkesle her konuyu rahatça konuşurum.*
28
0.789
13
İşe geç kaldıysam bir bahane uydurma gereksinimi duyarım.
11
0.709
14
Üstlerime kendimi yakın hissediyorum.*
15
0.694
171
Faktör
4
Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 7 (2), 167-174, Temmuz 2017
15
İşyerindekilerin kötü niyetli olduklarına inanıyorum.
29
0.689
16
İşyerine gitmek istemediğim zamanlar olur.
7
0.654
17
İşimi seviyorum.*
17
0.557
18
İnsanlarla yüz yüze gelmekten kaçınırım.
4
0.436
19
Performansımın düştüğünü hissediyorum.
5
0.420
20
Bu işyerine ait olmadığıma inanıyorum.
23
0.764
21
Üstlerimin takdiri bana sahte gelir.
22
0.745
22
Grup çalışmalarında bilgilerimi paylaşırım.*
16
0.694
23
İmkanım olsa bu işyerini değiştiririm.
26
0.690
24
Üstlerimin verdiği işler yıldırma amacı taşır.
31
0.639
25
Üstlerimle görüşürken gayet rahatım.*
14
0.586
26
İşler kötüye gittiğinde üstlerim tarafından suçlu hissettirilirim.
32
0.553
27
Üstlerin çalışanların duygularına önem vermediğini düşünürüm.
33
0.520
28
Üstlerime güvenirim.*
30
0.409
29
Mesai saatleri dışında da işyeri baskısını hissederim.
20
0.722
30
Genellikle işyerinden erken çıkmak isterim.
9
0.688
31
Kendimi sürekli bir açıklama yapma durumunda hissediyorum.
19
0.666
32
Mecbur kalmadığım sürece üstlerim ile görüşmek istemiyorum.
21
0.602
Dolaylı yönlerden üstlerim tarafından tehdit edildiğimi
25
hissediyorum.
*Olumsuz tutum cümlelerini göstermektedir.
Yukarıdaki tabloda faktör yükleri görülen ölçek dört faktörlü bir yapıdan oluşmaktadır. Faktör 1;
“Davranışsal”, Faktör 2: “Duyuşsal”, Faktör 3: “Düşünsel” ve Faktör 4 “İş motivasyonu” olarak
isimlendirilmiştir.
33
Ölçeğin Güvenirliği
Yapılan güvenirlik analizinde “Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeği”nin Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı 0.925
olarak bulunmuştur (Tablo 7). Bu değer, ölçeğin yüksek derecede güvenilir olduğunu göstermektedir.
Tablo 7. Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeği’nin Bütününe İlişkin İç Tutarlılık Katsayısı
Reliability Statistics
Cronbach's Alpha
Cronbach's Alpha Based on
N of Items
Standardized Items
.925
.924
33
Sonuç
Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeği 5’li derecelemeye sahip Likert tipi bir ölçektir. Katılımcılar her bir ifade için
“Bana Tamamen Uyuyor”, “Bana Uyuyor”, “Kararsızım”, “Bana Uymuyor” ve “Bana Hiç Uymuyor” biçiminde
tepkide bulunurlar. Böylece her katılımcı, ölçekteki her ifadenin kapsadığı tutum öğesine karşı kendine
uyan/uymayan dereceyi bildirir. Ölçekte 10’u olumlu ve 23’ü olumsuz olmak üzere toplam 33 madde
bulunmaktadır. 6, 10, 12, 14, 15, 16, 17, 27, 28. ve 30. maddeler olumlu, 1, 2, 3, 4, 5, 7, 8, 9, 11, 13, 18, 19,
20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 29, 31, 32. ve 33. maddeler ise olumsuz puan derecesine sahiptir. Olumlu
maddelere “Bana tamamen uyuyor” derecesinden itibaren 1, 2, 3, 4, 5 ve olumsuz maddelere ise “Bana
tamamen uyuyor” derecesinden itibaren 5, 4, 3, 2, 1 şeklinde puanlanarak her bir maddeye verilen dereceler
sonucu toplam tutum puanı hesaplanmaktadır. Ölçekten alınabilecek en düşük puan 33, en yüksek puan ise
165’tir.
Ölçekte dört faktör bulunmaktadır. Bu faktörler “Davranışsal”, “Duyuşsal”, “Düşünsel” ve “İş motivasyonu”
olarak adlandırılmıştır. İlk üç faktör olumlu ve olumsuz maddelerden oluşurken, son faktör olan “İş
motivasyonu” maddelerinin hepsi olumsuz maddelerden oluşmuştur.
172
0.387
Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeği (YSTÖ): Geliştirilmesi, Geçerliliği ve Güvenirliği
E. BOZYİĞİT & F. E. GÜLEL
Yapılan güvenilirlik analizi sonucunda “Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeği”nin güvenilirliğini gösteren Cronbach
Alpha iç tutarlılık katsayısı 0.925 olarak bulunmuştur. Bu sonuca göre ölçeğin yüksek güvenilirlikte bir ölçüm
aracı olduğu söylenebilir.
Bireylerin bir olay ya da durum karşısında normal yaşantılarında göstermiş oldukları tutum ve davranışları
ile yıldırma davranışları sonucu göstermiş oldukları tutum ve davranışlarının farklı olacağı söylenebilir.
Yıldırma davranışlarına uğrayanların bir kısmının bu durumu kabul ederek pes etme eğiliminde olduğu, bir
kısmının da aksi bir tutum sergileyerek isyan etme davranışlarıyla birlikte bulunduğu ortamı terk etme ve işi
bırakma eğiliminde olduğu oldukça sık rastlanan bir durumdur. Mesleki seviye ne olursa olsun işyerinde
bireye göre değişen değil işyerinin kurallarına göre çalışma hayatının sürdürülmesi mesleki profesyonellik
ile sağlanır.
Kaynakça
Alpar, C. R. (2014). Uygulamalı istatistik ve geçerlik-güvenilirlik (3. baskı). Ankara: Detay Yayıncılık.
Anderson, L. W. (1988). Attitudes and their measurement. In: Ed: Keeves JP. (1988). Educational
research, methodology and measurement; an international handbook. Pergamon Press, Canada. Çeviren:
Nükhet Çıkrıkçı (1991). Tutumların ölçülmesi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi,
24(1), s. 241-250.
Baysal, A. C. (1980). Tutum kavramına kurumsal ve uygulamalı bir yaklaşım ve işletmelerde işle
ilgili tutumlar üzerine bir araştırma örneği. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora
Tezi.
Beydağ, K. D. & Arslan, H. (2008). Kadın doğum kliniklerinde çalışan ebe ve hemşirelerin
profesyonelliklerini etkileyen faktörler. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 3(7), 75-87.
Björkqvist, K., Österman, K. & HjelBack, M. (1994). Aggression among university employees.
Aggressive Behavior, 20, 173-184.
Craig, W. (1998). The relationship among bullying, victimization, depression, anxiety and
aggression in elementary school children. Personality and Individual Differences, 24, 123-130.
Doğan, N. & Başokuçu, T. O. (2010). İstatistik tutum ölçeği için uygulanan faktör analizi ve aşamalı
kümeleme analizi sonuçlarının karşılaştırılması. Eğitim ve Psikolojide Ölçme Değerlendirme Dergisi. 1 (2),
65-72.
Einarsen, S., Hoel, H., Zapf, D. & Cooper, C. L. (2003). The concept of bullying at work: The
European tradition. In S. Einarsen, H. Hoel, D. Zapf, & C.L. Cooper (Eds.), Bullying and emotional abuse in
the workplace: International perspectives in research and practice (1st ed). (pp. 3-30). London: Taylor and
Francis Group.
Eren, E. (2006). Örgütsel davranış ve yönetim psikolojisi. İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.
Horne, M. D. (1985). Attitudes toward handicapped students: professional, peer and parent
reactions. Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum Associates.
Kağıtçıbaşı, Ç. (1999). Yeni insan ve insanlar, sosyal psikolojiye giriş (10. Baskı). İstanbul: Sosyal
Psikoloji Dizisi: 1, Evrim Yayınevi.
Karamanoğlu, A. Y., Özer, F. G. & Tuğcu, A. (2009). Denizli ilindeki hastanelerin cerrahi
kliniklerinde çalışan hemşirelerin mesleki profesyonelliklerinin değerlendirilmesi. Fırat Tıp Dergisi, 14(1), 1217.
Kolasa, J. B. (1979). İşletmeler için davranış bilimlerine giriş. K. Tosun (Çev.). İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, İşletme Fakültesi, İşletme İktisadı Enstitüsü Yayını, Yayın No:42.
Leymann, H. (1990). Mobbing and psychological terror at workplaces. Violence and Victims, 5(2),
119-126.
Leymann, H. (1996). The content and development of mobbing at work. European Journal of Work
and Organizational Psychology, 5(2), 165-184.
Miller, D. (1987). The blackwell encyclopedia of political thought. USA: Basil Blackwell Inc.
Olweus, D. (1978). Aggression in the schools: bullies and whipping boys. Washington D.C.:
Hemisphere Press (John Wiley).
Petty, R. E. & Cacioppo, J. T. (1996). Attitudes and persuasion: classic and contemporary
approaches. United States of America: Westview Press.
Rivers, I. (2011). Homophobic bullying: research and theoretical perspectives. Oxford University
Press.
Scherer, R. F., Luther, D. C., Wiebe, F. A., & Adams, J. S. (1988). Dimensionality of coping: Factor
stability using the ways of coping questionnaire. Psychological Reports, 62(3), 763-770.
Shallcross, L. (2003). The workplace mobbing syndrome, response and prevention in the public
sector. Brisbane: Workplace Mobbing Conference, 16-17 October 2003.
Smith, M. B. (1968). Attitude change. In D. L. Sills (Eds.), International encyclopedia of the social
sciences 1(17), pp. 458-467. New York: The Macmillan Company and the Free Press.
173
Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 7 (2), 167-174, Temmuz 2017
Smith, P. K, Cowie, H., Olafsson, R. F., & Liefooghe, A. P. D. (2002). Definitions of bullying: a
comparison of terms used, and age and gender differences, in a fourteen-country international comparison.
Child Development, 73(4), 1119-1133.
Taşkın, O. E. (2007). Stigma, ruhsal hastalıklara yönelik tutumlar ve dalgalanma (1. Baskı). İzmir:
Meta Basım Matbaacılık Hizmetleri.
Tezbaşaran, A. A. (2008). Likert tipi ölçek hazırlama kılavuzu (3. Sürüm), Mersin: e-Kitap.
Tınaz, P. (2006). İş yerinde psikolojik taciz (mobbing) (1. Baskı). İstanbul: Beta Basım Yayım
Dağıtım A.Ş
Torgerson, W. (1958). Theories and methods of scaling. New York.
Whitney, I. & Smith, P. (1993). A survey of the nature and extent of bullying in junior/middle and
secondary schools. Educational Research, 35, 3-25.
Yıldırım, A. (2007). Hemşirelikte meslekleşme süreci ve etkileyen faktörler. Ankara: 4. Uluslararası
ve 11. Ulusal Hemşirelik Kongresi Özet Kitabı, Eylül, (15.p).
Zapf, D. (1999). Organisational, work group related and personal causes of mobbing/bullying at
work. International Journal of Manpower, 20(1/2), 70-85.
Summary
The aim of this study is to develop a scale to determine the possible attitudes of employees towards the
workplace after the mobbing. During the scale development phase was created a Likert-type pre-test form. As
a result of pre- experiment applications, the draft form was formed from 78 items. The draft form prepared on
the Internet was e-mailed to the academic staff of 30 of the 181 universities affiliated to the Council of Higher
Education (CoHE), and the data were obtained according to the returned results. 1,326 recipients of 26,431
academic staff forms were returned. 561 pieces of draft scale data that were exposed to mobbing were taken
into consideration. 22 items without contribution to substance analysis were removed from the scale. When
this is done, the item-total correlation between each item and the new variable is calculated. Correlation
coefficients smaller than 0.25 were subtracted from the scale.
The appropriateness of the remaining 56 items to factor analysis was investigated and the value of KaiserMeyer-Olkin (KMO) was obtained 0.918. When the eigenvalues of the 56 items in the candidate measure are
examined, four factors with the highest eigenvalue are selected. These four factors account for 48% of the total
variance. In the studies done in social sciences, the ratio of the total variance is between 40-60%, which
indicates the strength of the factor structure.
When it is investigated the eigenvalues of 56 items, four factors with the highest eigenvalue are selected, and
the scale finally consists of 33 items. When the mentioned factors and loads were examined, the ones that
were below 0.35 were removed from the candidate scale, and the last 33 questions were obtained. This scale
was applied to another research group, and confirmatory factor analysis was performed on the obtained data.
The purpose of doing this analysis is to understand if the 4 factors are properly separated. KMO value of
confirmatory factor analysis was 0.907, and the result of Bartlett test was 4131,431. Cronbach Alpha internal
consistency coefficient was found as 0.925 in the reliability analysis. According to this result, it can be said that
the scale is a measurement tool with high reliability. There are 4 factors in the scale, and it is composed of 33
items, 10 of which are positive and 23 of which are negative. Factors are named "Behavioral", "Affective",
"Intellectual" and "Business Motivation", respectively. While the first three factors consist of positive and
negative items, the last factor, "Business Motivation", consists of all negative factors. As a result, the “Mobbing
Attitude Scale” (MAS) developed in this research can be used to determine the attitudes of the employees
towards the workplace after the mobbing. MAS is a Likert-type scale with a 5-point scale. Participants respond
in the form of "Strongly Agree", "Agree", "Neutral", "Disagree" and "Strongly disagree" with each statement.
Thus, each participant reports the degree to which he or she does not fit the attitude element covered by each
measure in the measure. MAS is not only developed for academic staff, but it can also be applied to employees
in other workplaces outside this profession.
174