Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Türkiye'de Kore Çalışmaları II
Kore’de Türkiye Hakkındaki Akademik Çalışmaların Lisansüstü Tezler Açısından Seyri2021 •
Bu çalışma, Kore’de şu ana kadar Türkiye ile ilgili yazılmış lisansüstü tezleri tespit ederek konularına göre sınıflamakta, Kore’de Türkçe ve Türkiye ile ilgili akademik çalışmaların yürütüldüğü çeşitli platformları tanıtmaktadır. Böylece Kore’de ülkemizle ilgili genellikle hangi konuların akademik açıdan ilgi çektiği ve yapılan akademik çalışmaların seyrini izlemeyi amaçlamaktadır. Literatürde dünyanın pek çok farklı ülkesinde Türkiye ile ilgili çalışmaların seyrini takip eden araştırmalar bulunmakla birlikte Kore’deki Türkiye ile ilgili çalışmaların gidişatını takip eden az sayıda çalışma bulunmaktadır. Türkolog olarak görev yapan Nana Lee’nin Kore’deki Türk edebiyatı ve çeviri eserleri incelediği çalışmasının dışında Kore’deki Türkiye hakkındaki akademik çalışmaları ele alan araştırmacı bulunmamaktadır. Bu anlamda bu çalışma yurtdışında Türkçe/Türkiye çalışmalarının seyrini takip etme konusuna Kore açısından katkı sunmayı amaçlamakta ve literatürdeki eksikliğin giderilmesine katkı sunmayı amaçlamaktadır.
ÖZET 11 Eylül ve bunu takip eden “Terör-Karşıtı” savaşlar sırasında ve sonrasında, İslam, Batı medyasında sıklıkla yer almaya başladı ve güncel söylemde Müslümanlar bir “tehlike” olarak görülmeye/gösterilmeye başlandı. İslam’ın uluslararası terörizm ile aynı anlama geldiği Batı medyasında çok sık rastlanan bir olgu oldu. Özellikle Alman medyasında, Müslümanlar köktendinci, tutucu, barbar olarak gösterildi. Batı medyasında görülen bir başka eğilim de demokrasinin, düşünce özgürlüğünün ve dinsel hoşgörünün sadece Batı toplumlarına ait özellikler olarak gösterilmesidir. Olayların sebeplerinin ve sonuçlarının tarihsel gelişimlerinden koparılmaları ve küresel kapitalist sistemin işleyişinden yalıtılarak sunulmaları, İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu ve aşırı İslamcı saldırıları, Müslümanların Müslüman olmalarından kaynaklanan doğal eylemler olarak gösterme sonucunu doğurmuştur. İslam ve şiddet arasında doğrudan bir bağ kurularak, bütün Müslümanların şiddet eğilimli oldukları iddia edilmiştir. Batı siyaset ve medyasında terör, şiddet ve aşırı dincilik Müslümanlarla bağdaştırılmıştır. Müslümanlık karşıtı bu söylemler 11 Eylül’den sonra artış gösterdi. Son dönemde IŞİD saldırıları ile bu yabancı düşmanlığı ve İslam korkusu yaşatılmaya devam edilmektedir. Müslümanlara ve ibadet yerlerine yapılan saldırılarda artış yaşanmıştır. Almanya’da ırkçı hareket PEGİDA ( Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar) ise Batı hegemonyasının ötekileştirici dili olmuş ve Huntington’un Batı ile İslam arasında çatışma olacağı tezi, ve Müslüman mültecilerin tehdit olarak görülmesi bu hegemonyanın araçlarından olmuştur. Avrupa kültürü, siyasi partileri ve medyası El Kaide, İŞİD gibi örgütleri İslam ve yabancı karşıtlığını kışkırtmak için araçsallaştırmaktadır. Avrupa’da İslamafobi, yabancı karşıtlığı ile eşdeğer bir algıya dönüşmüş durumdadır. Çalışmada Almanya’da 2014 yılında kurulan, İslam’a karşı Batı kültürünü savunan ve anti-İslam ırkçılığını temsil eden PEGİDA ele alınacaktır. Bu bağlamda Müslümanlara karşı islamafobik ve ırkçı söylemlerin siyaset ve medya dilinde bir hegemonya aracı olarak kullanılmasının toplum tabanındaki yansımasının yükselen İslam karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı olduğu tezi savunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Avrupa, İslamafobi, Irkçılık, PEGİDA ABSTRACT Islam has frequently started to appear on Western media during September 11th and after those following “anti-terrorist” wars and Muslims have been started being seen or shown as a danger. Islam, having the same meaning with International terrorism, has become a phenomenon that appears frequently on western media. Especially in the German media, Muslims have been shown as fundamentalist, conservative, and barbarian. Another tendency seen in the Western media is that democracy, freedom of thought, and religious tolerance are shown as belonging to only Western societies. The cause and effects of incidents having been separated from their historical developments and submitted by isolating from functional global capitalist system, the situation of Islamic world and extreme Islamist attacks have resulted in showing Muslims doing as natural actions due to being a Muslim. By establishing a direct link between Islam and violence, it has been claimed that all Muslims are prone to violence. Terror, violence and fundamentalism have been associated with Muslims in the Western media and politics. These rhetorics against Islam have increased after September 11th. Recently, with the ISID attacks xenophobia and Islamophobia have been continued to be kept alive. There has been an increase in attacks on Muslims and their places of worship. In Germany, racist movement, PEGİDA, (Patriotic Europeans against the Islamization of the West) has been an alienating language of Western hegemony. Huntington’s thesis that a conflict will occur between the West and Islam, Muslim refugees being seen as a threat have been one of the tools of this hegemony. European culture, political parties, and the media have instrumentalized the Islamic organizations such as ISID and AL-QAEDA to provoke Islamophobia and xenophobia. Islamophobia in Europe has become a perception that is equivalent to xenophobia. In this study, PEGIDA founded in Germany, 2014, defending European culture against the Islam and representing the racism of Anti-Islam will be discussed. In this context, Islamophobia and xenophobia as a thesis, the reflection on social base of being used as a hegemonic tool in political and media language of the Islamophobic and racist discourses against Muslims will be argued. Keywords: Europe, Islamophobia, Racism, PEGIDA
Filistin Meselesi ve Türkiye Uluslararası Kongresi, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Kudüs Açık Üniversitesi, Konya, 20-22 Ekim 2017.
Çatışma Haritalaması Yöntemi ile İsrail-Filistin Çatışmasının Analizi ve Çözüm Yöntemleri ile Türkiye’nin Rolü”, (2017), Filistin Meselesi ve Türkiye Uluslararası Kongresi, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Kudüs Açık Üniversitesi, Konya, 20-22 Ekim 2017.2017 •
İsrail-Filistin çatışması modern dünyada 20nci ve 21nci yüzyıllara uzanan I. Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşı, Soğuk Savaş ve Terörizm Karşı Savaş (the War on Terrorism) dönemlerini içine almaktadır. İki etnik grup arasındaki sorun, ulusalcı ideolojiler ile dinsel ve etnik kimliklerin gücünü göstermektedir. II. Dünya Savaşı sonrasında dünyada Ortadoğu bölgesinin özellikle İsrail-Filistin/Arap çatışmasının haberlerde olmadığı pek az gün sayılabilir. Çatışmanın sonuçları çatışan taraflar, Ortadoğu bölgesi ve dünya için yıkıcı ve istikrarsızlık olmuştur. Soğuk Savaş yıllarında Amerika ve Sovyetler Birliği’nin karşı karşıya gelerek vekalet savaşlarına, dünya politik ekonomi tarihinde iki kez 1973 ve 1979 Petrol Krizlerinin olmasına ve bireysel düzeyde barış için çabalayan politikacıların suikasta kurban gitmesi İsrail-Filistin çatışmasının sonuçlarından bazıları olarak sıralanmıştır. Çatışma haritalaması, çatışmalara barışçıl çözüm yolları bulunması ve üçüncü taraf müdahalesinin başarılı olması için gerekli bir analitik araçtır. İlk önce yapılması gereken çatışmanın başlangıç nedenleri ile çatışma süreçleri boyunca çatışma durumu, çatışma davranışları ve çatışma tutumlarında yaşanan değişimlerin iyi anlaşılması gereklidir. Çatışma haritalaması ile çatışmadaki dinamik olguların zaman içinde belirlenmesi ve derinlemesine yapılacak çatışma analizi sonucu yeterli ve etkili çatışma müdahale stratejisinin belirlenmesine katkı sağlanır. Burada çalışmada çatışma haritalaması yöntemi olarak “Çatışma Akış Şeması (ÇAŞ)” kullanılacaktır: (1) Çatışma Tarihi ve Çatışma Anlatısı (Narrative); (2) Çatışma Konuları; (3) Çatışma Tarafları; (4) Çatışma Nedenleri ve Koşulları; (5) Çatışma Dinamiği ve Çatışma Stilleri;(6) Çatışma Bağlamı (Context) ve Çatışma Psikolojisi;(7) Çatışma Sonucu ve Müdahale Yöntemleri. İsrail-Arap/Filistin çatışmanın basite indirgemeci yaklaşımla analizi sadece kamuoyunda değil bilim insanları, politikacılar, medya mensupları ve düşünce kuruluşlarında da yaygındır. Bilimsel analizden çok duyguların yoğun olduğu Ortadoğu deninde dünyada ilk akla gelen sorun, İsrail-Filistin çatışmasıdır. Aslında bu çatışma, temelleri tarih öncesi dönemlere dayanan, karmaşık ve kaotik yapıya sahip ve çok-katmanlı, çok-analiz düzeyli ve çok-aktörlü çatışmalar yumağıdır. Bu çalışmada İsrail-Filistin çatışmasını, barış ve çatışma bilimleri çerçevesinde yukarıda belirtilen Çatışma Akış Şeması (ÇAŞ) çerçevesinde analiz edilecektir. Ayrıca bu çatışmada Türkiye’nin rolü de ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: İsrail, Filistin, Çatışma Analizi, Barış Bilimi
Journal of Terrorism and Radicalization Studies
Türki̇ye’De Teröri̇zm Ve Radi̇kalleşme Li̇teratürü Üzeri̇ne Bi̇r İnceleme: Akademi̇k Makaleler2022 •
Uluslararası ilişkiler Çalışmaları Dergisi
Bu çalışma 21-22 Nisan 2022 tarihlerinde Atatürk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından düzenlenen I. Uluslararası İlişkiler Lisansüstü Öğrenci Kongresi'nde özet bildiri olarak sunulmuştur2022 •
Özet: 11 Eylül terör saldırısı ve 2008 ekonomik krizi sonrasında, Amerika Birleşik Devletleri’nin sistem içerisindeki hâkimiyetinin daha fazla sorgulandığı döneme doğru geçiş yapılmış, yükselen güçlerin ortaya çıkmasıyla da birlikte bir dizi yeni değişimler ortaya çıkmıştır. Özellikle, yükselen güçler arasında yer alan Çin’in uluslararası sistem içerisinde güçlü bir aktör olarak ortaya çıkması, süreklilik gösteren ekonomik ilerleyişi, askeri ve siyasi reformları güç dengelerinin yeniden inşa edilmesine yol açmış, güç geçişinin daha belirgin olmasını sağlamıştır. Çin’in uluslararası sistem içerisindeki etki gücünü veya ikna kabiliyetlerini geliştirmesi Pekin’in bölgesel gücünün diğer devletler üzerindeki nüfuz edebilme yeteneğiyle doğru orantılıdır. Çin’in, ASEAN, APEC, ŞİÖ, AB, BRICS, Kuşak ve Yol girişimleri içerisinde üye statüsünü taşıyan bir ülke konumunda olması bölgesel oluşumlar içerisinde artan rolünü ortaya koymaktadır. Çin’in küresel piyasalarda artan rolü, ekonomik politikaların politik güç mekanizmaları üzerinde yarattığı dönüştürücü etki ve sistem içerisinde güç dengelerinde yaşanan değişim bu çalışma kapsamında ele alınacaktır. Çin’in uluslararası yapıda kuruluşunda öncü rol oynadığı bölgesel iş birliği modelleri, uluslararası örgütler aracılığıyla gelişmekte olan ülkelerin politikaları üzerinde yarattığı etki ve alternatif bölgesel oluşumların küresel dengeler üzerindeki olası etkiler nitel araştırma teknikleri kullanılarak analiz edilecektir. Pekin’in yapmakta olduğu ekonomik temelli girişimlerin politik zeminde de karşılık bulması, geleceğe yönelik hegemonya inşasında önemli adımlar olarak değerlendirildiğinden bu çalışma gerekli görülmüştür
.Suriye’de yaşanan savaş sonrası Türkiye’ye zorunlu bir göç dalgası meydan gelmiş olup halen de bu göç dalgası devam etmektedir. Suriye’de yaşanan insanlık dışı olaylara tüm dünyanın sessiz kalmasına ve görmezden gelmesine rağmen Türkiye bu insanlara kapısını açmış olup halen de açmaya devam etmektedir. Buna karşılık Suriye’deki rejim insan haklarını çiğnemeye ve halkına zulüm yapmaya devam etmektedir. Günümüzde milyonlarca çocuk savaşların, terör saldırılarının doğrudan veya dolaylı olarak masum kurbanları durumuna düşmektedirler. Bu şiddet eylemlerinin sonrasında meydana gelen göçün çocuklar üzerinde yarattığı travmatik etkiler; çocukları psikolojik, sosyolojik, fizyolojik gibi pek çok açıdan etkilemektedir. Çocukların travmatik olaylara karşı gösterdikleri tepkiler genel olarak benzerlik gösterse de farklılıklar da gözlenebilmektedir. Birey, gerçek bir tehditle karşılaştığını algıladığı anda, travmanın etkileri fiziksel, duygusal, zihinsel, fiziksel ve davranışsal boyutta da olabilmektedir. Travmatik olay yaşayan hemen hemen herkes “stres tepkileri” gösterebilmekte ve sosyal uyum sorunları yaşayabilmektedir. Bu çalışmada, Suriyeli ailelerin göçünün yoğun olduğu Ankara ili Altındağ ilçesindeki geçici eğitim merkezlerine devam eden Suriyeli çocuklar örneklem grubunu oluşturmaktadır. Araştırmada, Suriyeli çocukların demografik özellikleri ve savaş sonrası sosyal uyumlarının ölçülmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, Suriyeli çocuklara Kişisel Bilgi Formu ve Sosyal Uyum Kendini Değerlendirme Ölçeği (SUKDÖ) uygulanmıştır. Suriye’den göç eden çocuklar, kendilerini olumsuz yönde etkileyen bir veya birden çok olayı gördülerse veya böyle bir olaya tanık oldularsa, bu esnada da aşırı derecede korku, çaresizlik ve dehşet hissetmişlerse, bu durum onlarda travmatik bir yaşantıya neden olabilmektedir. Ölçekler, Türkçeden Arapçaya çeviri yapıldıktan sonra Suriyeli çocuklar tarafından doldurulmuştur. Öncelikle çocukların savaş yaşantılarının ardından gösterebilecekleri tepkiler çocukların sosyal hayata uyumları çerçevesinde değerlendirilerek Suriyeli çocukların sosyal uyumlarına çözüm bulmak için gerekli kurumlarla işbirliği olanakları araştırılmıştır. Anahtar kelimeler: Savaş, Sosyal Uyum Kendini Değerlendirme Ölçeği, Suriye, Türkiye, Çocuklar War Children of the Arap Spring: The Examination of Children of Syria in Turkey in terms of Social Adaptation Abstract After the war in Syria, a compulsory migration wave to Turkey has been challenged and still this wave of migration continues. Despite the fact that the whole world is silent and ignorant about the inhuman incidents in Syria, Turkey has opened its doors to these people and continues to provide all kinds of opportunities to these people. The regime in Syria is still violating human rights and persecuting its people. Millions of children today are in the state of wars, innocent victims of terrorist attacks, directly or indirectly. The traumatic effects of immigration on children after these acts of violence affect children psychologically, physiologically and socially. Although the responses of children to traumatic events are generally similar, differences can also be observed. It is defined as a traumatic experience for an individual if he or she perceives it as a real threat, if it is physically, psychologically or socially harmed or witnessed, or if he / she feels too much fear, helplessness and horror at this point. The effects of trauma can be physical, emotional, mental, physical and behavioral. Almost everyone who has a traumatic event is showing "stress reactions" and social adaptation and social cohesion problems. In this study, Syrian children constitute a sample group of children going on to the schools in the Altındağ District at the province of Ankara where migration of Syrian families is intense. It was aimed to measure the demographic characteristics of the Syrian children and the social adaptation they experienced. For this purpose, Syrian children will be given a personal information form and Social Adaptation Self-Evaluation Scale. First of all, the reactions that the children can show after the war experiences will be evaluated according to the experiences of the children and the cooperation will be made with the necessary institutions. Key words: War, Social Adaptation Self-Evaluation Scale, Syria, Turkey, Children
“27 Mayıs 1960 Darbesini Meşrulaştırma Çabaları: Diyanet İşleri Başkanlığı Örneği”
Nasrullah Uzman, “27 Mayıs 1960 Darbesini Meşrulaştırma Çabaları: Diyanet İşleri Başkanlığı Örneği”, 2. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim ve Sosyal Bilimler Kongresi (7-8 Aralık 2018), C. 4, Türk Eğitim Sen-Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği (Antalya), Ankara 2018, s. 439-454.Türk Silahlı Kuvvetleri, 27 Mayıs 1960 tarihinde yönetime el koydu. Bu Cumhuriyet tarihinde meşru yönetime ilk müdahale, ilk darbeydi. Darbenin başarılı olabilmesi için öncelikle meşru Hükümetin en üst kademesindeki isimlerin tutuklanması gerekiyordu. Bu amaçla Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Demokrat Partili bakanlar, milletvekilleri ve parti idarecileri tutuklandı. İkinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve siyasi partilerin faaliyetleri durduruldu. Tutuklanan Demokrat Partililer Ankara’da Harp Okulu’na ve İstanbul’da Davutpaşa Kışlası’na götürüldü. Millî Birlik Komitesi, bir yandan tutuklanan Demokrat Partililerin Yassıada’ya sevkini sağladığı gibi diğer yandan da darbeye meşruiyet kazandırmak ve yargılanmalarını sağlayabilmek için gerekli hukukî düzenlemeleri gerçekleştirdi. Yaptığı düzenlemelerle hukukî olarak kendisini güvence altına almaya çalışan Millî Birlik Komitesi, kamuoyu nezdinde de darbeyi meşrulaştırmak üzere harekete geçti. Bu amaçla birçok yola başvuran Millî Birlik Komitesi, Diyanet İşleri Başkanlığı yoluyla halkı etkilemeye ve kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Bu bildiride arşiv belgeleri ve dönemin basını ışığında Millî Birlik Komitesi’nin 27 Mayıs 1960 darbesini meşrulaştırmak ve kamuoyu oluşturmak adına Diyanet İşleri Başkanlığı yoluyla yaptığı faaliyetler incelenecektir.
Suriye’de yaşanan savaş sonrası Türkiye’ye zorunlu bir göç dalgası meydan gelmiş olup halen de bu göç dalgası devam etmektedir. Suriye’de yaşanan insanlık dışı olaylara tüm dünyanın sessiz kalmasına ve görmezden gelmesine rağmen Türkiye bu insanlara kapısını açmış olup halen de açmaya devam etmektedir. Buna karşılık Suriye’deki rejim insan haklarını çiğnemeye ve halkına zulüm yapmaya devam etmektedir. Günümüzde milyonlarca çocuk savaşların, terör saldırılarının doğrudan veya dolaylı olarak masum kurbanları durumuna düşmektedirler. Bu şiddet eylemlerinin sonrasında meydana gelen göçün çocuklar üzerinde yarattığı travmatik etkiler; çocukları psikolojik, sosyolojik, fizyolojik gibi pek çok açıdan etkilemektedir. Çocukların travmatik olaylara karşı gösterdikleri tepkiler genel olarak benzerlik gösterse de farklılıklar da gözlenebilmektedir. Birey, gerçek bir tehditle karşılaştığını algıladığı anda, travmanın etkileri fiziksel, duygusal, zihinsel, fiziksel ve davranışsal boyutta da olabilmektedir. Travmatik olay yaşayan hemen hemen herkes “stres tepkileri” gösterebilmekte ve sosyal uyum sorunları yaşayabilmektedir. Bu çalışmada, Suriyeli ailelerin göçünün yoğun olduğu Ankara ili Altındağ ilçesindeki geçici eğitim merkezlerine devam eden Suriyeli çocuklar örneklem grubunu oluşturmaktadır. Araştırmada, Suriyeli çocukların demografik özellikleri ve savaş sonrası sosyal uyumlarının ölçülmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, Suriyeli çocuklara Kişisel Bilgi Formu ve Sosyal Uyum Kendini Değerlendirme Ölçeği (SUKDÖ) uygulanmıştır. Suriye’den göç eden çocuklar, kendilerini olumsuz yönde etkileyen bir veya birden çok olayı gördülerse veya böyle bir olaya tanık oldularsa, bu esnada da aşırı derecede korku, çaresizlik ve dehşet hissetmişlerse, bu durum onlarda travmatik bir yaşantıya neden olabilmektedir. Ölçekler, Türkçeden Arapçaya çeviri yapıldıktan sonra Suriyeli çocuklar tarafından doldurulmuştur. Öncelikle çocukların savaş yaşantılarının ardından gösterebilecekleri tepkiler çocukların sosyal hayata uyumları çerçevesinde değerlendirilerek Suriyeli çocukların sosyal uyumlarına çözüm bulmak için gerekli kurumlarla işbirliği olanakları araştırılmıştır. Anahtar kelimeler: Savaş, Sosyal Uyum Kendini Değerlendirme Ölçeği, Suriye, Türkiye, Çocuklar War Children of the Arap Spring: The Examination of Children of Syria in Turkey in terms of Social Adaptation Abstract After the war in Syria, a compulsory migration wave to Turkey has been challenged and still this wave of migration continues. Despite the fact that the whole world is silent and ignorant about the inhuman incidents in Syria, Turkey has opened its doors to these people and continues to provide all kinds of opportunities to these people. The regime in Syria is still violating human rights and persecuting its people. Millions of children today are in the state of wars, innocent victims of terrorist attacks, directly or indirectly. The traumatic effects of immigration on children after these acts of violence affect children psychologically, physiologically and socially. Although the responses of children to traumatic events are generally similar, differences can also be observed. It is defined as a traumatic experience for an individual if he or she perceives it as a real threat, if it is physically, psychologically or socially harmed or witnessed, or if he / she feels too much fear, helplessness and horror at this point. The effects of trauma can be physical, emotional, mental, physical and behavioral. Almost everyone who has a traumatic event is showing "stress reactions" and social adaptation and social cohesion problems. In this study, Syrian children constitute a sample group of children going on to the schools in the Altındağ District at the province of Ankara where migration of Syrian families is intense. It was aimed to measure the demographic characteristics of the Syrian children and the social adaptation they experienced. For this purpose, Syrian children will be given a personal information form and Social Adaptation Self-Evaluation Scale. First of all, the reactions that the children can show after the war experiences will be evaluated according to the experiences of the children and the cooperation will be made with the necessary institutions. Key words: War, Social Adaptation Self-Evaluation Scale, Syria, Turkey, Children
Türkiye’nin 25 Haziran 1950’de başlayan Kore Savaşı’na katılma kararı alması, siyasi ve askeri açıdan ülke tarihindeki önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Alınan bu karar ile Türkiye, Cumhuriyet Tarihi’nde ilk defa hem fiili olarak bir savaşa katılmış hem de yurt dışına asker göndermiştir. İktidar, dönemin uluslararası siyasi konjonktürünün etkisi altında, belirlediği dış politika hedeflerine ulaşabilmek için bu kararı almıştır. Halkın herhangi bir şekilde görüşünü almadan asker göndermeye karar veren hükümet, sahip olduğu kamuoyu desteğini kaybetmemek için karar sonrasında çeşitli siyasi halkla ilişkiler strateji ve taktikleri uygulayarak hedeflediği doğrultuda kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır. Araştırmada, hükümetin kontrolü altındaki radyonun, alınan karar doğrultusunda kamuoyunu oluşturma faaliyetindeki rolü klasik niteliksel inceleme yöntemiyle incelenecektir. Makalenin ele aldığı konunun önemi yakın tarihin dikkat çekici olaylarından biri olan Kore Savaşı’ndaki kamuoyunu inşasının halkla ilişkiler tarihi bakımından ele alınmamış bir konu olmasıdır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
2. Uluslararası Tıp, Sağlık ve İletişim Bilimleri Kongresi
REJENERATİF VE RESTORATİF TIP UYGULAMALARININ OLASI ETİK SORUNLARI VE BUNUN BİLİM ALGISINA ETKİSİ (Bu araştırma Tübitak tarafından 1004 projeleri kapsamında desteklenmektedir.)2022 •
Materia Giudaica 27 (1992), pp. 49-52.
Elenco delle pubblicazioni di Angelo VivianRevista Iuris Dictio
EL PROCEDIMIENTO ADMINISTRATIVO SANCIONADOR2022 •
ТЕРАПЕВТИЧЕСКИ РЕЗИСТЕНТНАЯ ДЕПРЕССИЯ НА ФОНЕ ИДИОПАТИЧЕСКОЙ ГИПЕРПРОЛАКТИНЕМИИ, РЕЗИСТЕНТНОЙ К D2 АГОНИСТАМ
ТЕРАПЕВТИЧЕСКИ РЕЗИСТЕНТНАЯ ДЕПРЕССИЯ НА ФОНЕ ИДИОПАТИЧЕСКОЙ ГИПЕРПРОЛАКТИНЕМИИ, РЕЗИСТЕНТНОЙ К D2 АГОНИСТАМ2024 •
1997 IEEE International Conference on Acoustics, Speech, and Signal Processing
A new IIR-MLP learning algorithm for on-line signal processing1997 •
Physiologia Plantarum
Studies on water transport through the sweet cherry fruit surface: III. Conductance of the cuticle in relation to fruit size2002 •
Veterinarski glasnik
Congenital thoracic kyphosis caused by hemivertebra in a pug puppy2019 •
arXiv (Cornell University)
Identifying Symptoms of Delirium from Clinical Narratives Using Natural Language Processing2023 •
Frontiers in Endocrinology
Effects of Di-Isononyl Phthalate (DiNP) on Follicular Atresia in Zebrafish Ovary2014 •
Electronic Proceedings in Theoretical Computer Science
Assessing Drivers' Situation Awareness in Semi-Autonomous Vehicles: ASP based Characterisations of Driving Dynamics for Modelling Scene Interpretation and Projection