I. ULUSLARARASI OSMANLI İZLERİ SEMPOZYUMU
I. INTERNATIONAL OTTOMAN TRACES SYMPOSIUM
01- 02 KASIM 2018
NOVEMBER 01-02, 2018
"SARAYLAR"
PALACES
BİLDİRİ KİTABI
Trakya Üniversitesi
EDİRNE / TÜRKİYE
Trakya University
EDIRNE / TURKEY
T.C.
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
Bütün hakları saklıdır. © 2018. Trakya Üniversitesi
Bu eserin bir kısmı veya tamamı Trakya Üniversitesi Rektörlüğü'nün izni olmadan hiçbir şekilde
çoğaltılamaz, kopya edilemez.
I. ULUSLARARASI OSMANLI İZLERİ SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTABI
Sempozyum Başkanı / Symposium Chair
Assoc. Prof. Dr. Mustafa HATİPLER
Editörler / Editorial Board
Assist. Prof. Dr. Esin BENİAN
Assist. Prof. Dr. Tülay CANITEZ
Res. Assist. Tuba HATİPLER ÇİBİK
ISBN: 978-975-374-227-6
Trakya Üniversitesi Yayın No: 198
Trakya Üniversitesi Matbaası
150 adet basılmıştır.
Kapak Tasarımı / Cover Design
Res. Assist. Tuba HATİPLER ÇİBİK
Osman ÇİBİK
Onursal Başkan / Honorary Chair
Prof. Dr. Erhan TABAKOĞLU (Rector of Trakya University)
Prof. Dr. Rugina SORINA (Rector of Ovidius University)
Dr. Öğr. Üyesi Lulzim TAFA (Rector of AAB University)
Onur Kurulu / Honorary Board
Günay ÖZDEMİR (Governor of Edirne)
Recep GÜRKAN (Mayor of Edirne)
Prof. Dr. Erhan TABAKOĞLU (Rector of Trakya University)
Prof. Dr. Rugina SORINA (Rector of Ovidius University)
Dr. Öğr. Üyesi Lulzim TAFA (Rector of AAB University)
Bilim Kurulu / Scientific Committee
Prof. Dr. Adil OĞUZHAN (Turkey)
Prof. Dr. Ahmet Hamdi ZAFER (Turkey)
Prof. Dr. Ahmet Muzaffer DEMİR (Turkey)
Prof. Dr. Ahmet TABAKOĞLU (Turkey)
Prof. Dr. Ali Kemal ÖZDEMİR (Turkey)
Prof. Dr. Arif BİLGİN (Turkey)
Prof. Dr. Ayhan AYTAÇ (Turkey)
Prof. Dr. Ayşe Gülçin KÜÇÜKKAYA (Turkey)
Prof. Dr. Ayşe KAYAPINAR (Turkey)
Prof. Dr. Bozkurt ERSOY (Turkey)
Prof. Dr. Bünyamin KOCAOĞLU (Turkey)
Prof. Dr. Cem UZUN (Turkey)
Prof. Dr. Cengiz ACAR (Turkey)
Prof. Dr. Cevdet KILIÇ (Turkey)
Prof. Dr. Engin BEKSAÇ (Turkey)
Prof. Dr. Enis ŞAHİN (Turkey)
Prof. Dr. Evgeni VELEV (Bulgaria)
Prof. Dr. Fehim HUSKOVİÇ (Serbia)
Prof. Dr. Filiz YENİŞEHİRLİOĞLU (Turkey)
Prof. Dr. Gülay ŞEREN (Turkey)
Prof. Dr. Günsel RENDA (Turkey)
Prof. Dr. Hakan Tuna (Turkey)
Prof. Dr. Hamide Burcu ÖZGÜVEN (Turkey)
Prof. Dr. Hayri ERTEN (Turkey)
Prof. Dr. İbrahim NUMAN (Turkey)
Prof. Dr. İlker ALP (Turkey)
Prof. Dr. İlter BÜYÜKDIĞAN (Turkey)
Prof. Dr. Kenan OLGUN (Turkey)
Prof. Dr. Kıymet ÇALIYURT (Turkey)
Prof. Dr. Kujtim ELEZİ (Reb. of Macedonia)
Prof. Dr. Mehmet Ali KAYA (Turkey)
Prof. Dr. M. Hüsrev SUBAŞI (Turkey)
Prof. Dr. Murat Aykaç ERGİNÖZ (Turkey)
Prof. Dr. Murat ÇETİN (Turkey)
Prof. Dr. Murat YURTCAN (Turkey)
Prof. Dr. Mustafa ARABİ (Albania)
Prof. Dr. Mustafa AYKAÇ (Turkey)
Prof. Dr. Müberra GÜRGENDERELİ (Turkey)
Prof. Dr. Mümin ŞAHİN (Turkey)
Prof. Dr. Mümün TAHİR (Bulgaria)
Prof. Dr. Nadide SEÇKİN (Turkey)
Prof. Dr. Nakış KARAMAĞARALI (Turkey)
Prof. Dr. Nevnihal ERDOĞAN (Turkey)
Prof. Dr. Nevzat İLHAN (Turkey)
Prof. Dr. Nigan BAYAZIT (Turkey)
Prof. Dr. Nikolaos A. LİANOS (Greece)
Prof. Dr. Numan ORUÇ (Reb. of Macedonia)
Prof. Dr. Nuran KARA PİLEHVARİAN (Turkey)
Prof. Dr. Nuran ZEREN GÜLERSOY (Turkey)
Prof. Dr. Nurcan METİN (Turkey)
Prof. Dr. Oktay AHMET (Reb. of Macedonia)
Prof. Dr. Osman N. HATİPOĞLU (Turkey)
Prof. Dr. Ömer Soner HUNKAN (Turkey)
Prof. Dr. Sabri ORMAN (Turkey)
Prof. Dr. Seyhun DOĞAN (Turkey)
Prof. Dr. Suphi SAATÇİ (Turkey)
Prof. Dr. Yordanka BİBİNA (Bulgaria)
Prof. Dr. Zeynep AHUNBAY (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Abaz DİZDAROVİÇ (Montenegro)
Assoc. Prof. Dr. Adriatik DERJAJ (Albania)
Assoc. Prof. Dr. A. Hamdi KUZUCUOĞLU (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Aktan AGO (Reb. of Macedonia)
Assoc. Prof. Dr. Ayten ERDEM (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Elvan BaKar (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Gülay APA KURTİŞOĞLU (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Habibe ACAR (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Hasan Fırat DİKER (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. İsmail KILIÇ (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Kiriakos AMOUTZAS (Greece)
Assoc. Prof. Dr. Muamer HODZİC (Bosnia-Herzegovina)
Assoc. Prof. Dr. Murat TÜRKYILMAZ (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Mustafa HATİPLER (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Nerman RUSTEMPAŠİĆ (Bosnia-Herzegovina)
Assoc. Prof. Dr. Özge SAMANCI (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Özlem DEMİRKIRAN (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Sıddık ÇALIK (Turkey)
Assoc. Prof. Dr. Spartak KADİU (Albania)
Assoc. Prof. Dr. Valentin KİTANOV (Bulgaria)
Assoc. Prof. Dr. Xhemile ABDİU (Albania)
Assoc. Prof. Dr. Yaşar Birol SAYGI (Turkey)
Assist. Prof. Dr. A. Taha İMAMOĞLU (Turkey)
Assist. Prof. Dr. Aysel YAVUZ (Turkey)
Assist. Prof. Dr. Barış ÖZKAPI (Turkey)
Assist. Prof. Dr. E. Erdinç DİNÇSOY (Turkey)
Assist. Prof. Dr. Esin BENİAN (Turkey)
Assist. Prof. Dr. H. Candan ZÜLFİKAR (Turkey)
Assist. Prof. Dr. Levent DOĞAN (Turkey)
Assist. Prof. Dr. Özcan AYGÜN (Turkey)
Assist. Prof. Dr. Rıfat GÜRGENDERELİ (Turkey)
Assist. Prof. Dr. Süleyman KÖK (Turkey)
Assist. Prof. Dr. Tülay CANITEZ (Turkey)
Assist. Prof. Dr. Vlora NAVAKAZİ (Kosova)
Dr. Ethem BAYMAK (Kosova)
Dr. Filiz ÇAĞMAN (Turkey)
Dr. Urtis HARRİS (Albania)
Düzenleme Kurulu / Organization Committee
Prof. Dr. Ayhan AYTAÇ
Assoc. Prof. Dr. Mustafa HATİPLER (symposium chair)
Assoc. Prof. Dr. Semiha KARTAL
Assoc. Prof. Dr. Esma MIHLAYANLAR
Assist. Prof. Dr. Esin BENİAN
Assist. Prof. Dr. Tülay CANITEZ
Assist. Prof. Dr. Filiz UMAROĞULLARI
Assist. Prof. Dr. Selin ARABULAN
Assist. Prof. Dr. Sadullah YILDIRIM
Lecture Hakan Selim AKINCI
Res. Assist. Arif MISIRLI
Res. Assist. Tuba HATİPLER ÇİBİK
Aslıhan ŞAYİN
Funda SELVİ
Nur KESKİN
Refike SÜLÇEVSİ
Salih ŞENOL
Sempozyum Sekretaryası / Symposium Secreteriat
Assist. Prof. Dr. Esin BENİAN
Assist. Prof. Dr. Tülay CANITEZ
Res. Assist. Tuba HATİPLER ÇİBİK
Adres / Address
Trakya Üniversitesi / EDİRNE
Trakya University / EDIRNE
e-mail: https://osmanliizleri.trakya.edu.tr
Saygıdeğer Katılımcılar,
Trakya Üniversitesi olarak, Edirne Valiliği ve Edirne Belediyesi’nin de destekleriyle düzenlediğimiz, “1.
Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu”nda sizleri ağırlamaktan büyük bir heyecan ve mutluluk duyuyoruz.
Özverili ve meşakkatli bir çalışmanın sonucunda hayat bulan sempozyumda, “Saraylar” teması altında,
disiplinler arası bir bakış açısıyla Osmanlı’da “yönetim”, “ekonomi”, “mimari”, “sanat”, “tarih”, “edebiyat” ve
“yaşam” gibi konular ele alınacak.
Osmanlı İmparatorluğu’na yaklaşık bir asır boyunca başkentlik yapan ve İstanbul’daki Topkapı Sarayı’ndan
sonra Osmanlı’nın en büyük ikinci sarayının yer alığı Edirne gibi özel bir şehirde, “Saraylar” temalı bir
sempozyum düzenlemek bizim için ayrı bir anlam taşıyor.
Osmanlı İmparatorluğu, saltanat sürdüğü dönem boyunca, padişahlar ve ailelerinin barındığı muazzam
saraylar inşa etmiştir. Sarayların, “devlet yöneticisinin konutu” olma işlevinin yanı sıra kamu işlerinin
görüşüldüğü, siyaset, ekonomi, hukuk, askerlik, eğitim, üretim gibi işleri yönetenler ve onlara bağlı hizmet
birimlerine de ev sahipliği yapan büyük birer yönetim binası olduğu söylenebilir. Bu noktada Osmanlı
İmparatorluğu’nda saraylar, geçirdiği evreler ve sahip olduğu anlamlar açısından, bilimsel anlamda oldukça
önemli bir yer tutmaktadır.
Tarih boyunca Trak kabilelerinden, Makedonya, Roma ve Bizans’a değin birçok kavim ve medeniyetin
hâkimiyeti altına giren, Anadolu ile Avrupa arasında oldukça stratejik bir konumda bulunan Edirne, 1361
yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmiş ve İstanbul’un fethine kadar 92 yıl boyunca Osmanlı
İmparatorluğu’na başkentlik yapmıştır.
Edirne, tarih boyunca önemli işlerin başarıldığı bir yer olarak padişaha ve devlet erkânına ev sahipliği
yapmış, devlet işleriyle adaletin tesis edildiği bir yer olmuştur. Kuşkusuz Tunca Nehri kenarında, Fatih Sultan
Mehmet'in babası II. Murat tarafından yaptırılan, devletin idare edildiği, bürokratların yetiştirildiği, adaletin
tesis edildiği, padişah ve ailesinin yaşam alanı olan saray da, Edirne’nin kalbi niteliğindedir.
Ne mutlu bize ki, Edirne Sarayı’nın henüz gün yüzüne çıkmayan, toprak altında bulunan bölümlerinin de
ortaya çıkarılması için, Trakya Üniversitesi olarak kısa süre önce kazı çalışmalarını başlattık. Suların ve
medeniyetlerin birleştiği, İstanbul’u ve Balkanlar’ı fetheden, kapıları Balkanlar’a ve Avrupa’ya açılan bu tarihi
kentin, çağdaşlarının üstüne çıkmış medeniyet anlayışının bir sembolü olan Edirne Sarayı’nı yeniden gün
yüzüne çıkaracak olmak bizler için büyük bir onur ve gurur vesilesi...
Osmanlı’nın en eski ve en büyük saraylarından birine ev sahipliği yapan Edirne’de, Trakya Üniversitesi
tarafından gerçekleştirilen “Saraylar” temalı “1. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu’nda Osmanlı
sarayları, mimariden edebiyata, yönetimden günlük yaşama değin birçok konu ekseninde tüm boyutlarıyla
ele alınacak.
Trakya Üniversitesi olarak değerli konuk ve uzmanları bir araya getirerek gerçekleştirdiğimiz bu
sempozyumla Osmanlı saraylarını anlamaya ve aydınlatmaya hizmet etmekten büyük bir mutluluk
duyuyoruz.
Sempozyumun gerçekleştirilmesinde emeği geçen, Sempozyum Başkanı, Trakya Üniversitesi Edirne Sosyal
Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Mustafa Hatipler ve kıymetli akademisyenlerimiz başta olmak
üzere, katkı sağlayan herkese gönülden teşekkür ediyorum.
Saygı ve sevgilerimle,
Prof. Dr. Erhan TABAKOĞLU
Trakya Üniversitesi Rektörü
Dear participants,
We, as Trakya University, feel the honour and the excitement of welcoming you in “The 1st International
Ottoman Traces Symposium” which we organize with the supports of Governorship of Edirne and Edirne
Municipality. In the symposium, which has come into existence as a result of toilsome and hard work
subjects as “government”, “economy”, “architecture”, “art”, “history”, “literature” and “lifestyle” in the time
of Ottoman Empire will be studied on under the theme of “Palaces” with an interdisciplinary approach.
Organizing such a symposium in a special city as Edirne, which had been the capital city of Ottoman
Empire for more than a century and which had the largest palace of Ottoman Empire after Topkapı Palace
in İstanbul has also a particular meaning for us.
Ottoman Empire built magnificent palaces during its reign which hosted sultans and their families. It can be
said that palaces were also big administrative buildings where the public affairs were discussed and where
the executives carried on their businesses in the areas such as politics, economy, law, military service,
education and production as well as being the houses of the sultans. In this respect, palaces of Ottoman
Empire have a very important place in scientific research in terms of the stages they have gone through
and the meaning they have.
Edirne, which had been conquered by many nations and civilizations ranging from the Trak tribes,
Macedonia, Rome to Byzantium, and has been a strategic location between Anatolia and Europe, was
conquered by the Ottoman Empire in 1361 and served as its capital till the conquest of Istanbul.
As a place where significant works had been accomplished, Edirne had been the house for state and
sovereignty, and had also been the place where state affairs and justice had been established.
Undoubtedly, the palace which had been constructed on the banks of Tunca River, by the father of Fatih
Sultan Mehmet, Murat II, and where the state was managed, bureaucrats were raised, justice was
established, and the sultan and his family lived has been the heart of Edirne.
We are pleased to announce that we, as Trakya University, has recently started excavations in order to
reveal the parts of Edirne Palace that have not yet come to light. It is a great honor and honor for us to
bring the Palace of this historical town which has been the symbol of civilization going beyond its
counterparts, bridged the waters and civilizations, conquered the Balkans and İstanbul, and opened the
gates to the Balkans and the Europe.
Ottoman Palaces will be discussed in several aspects from architecture to literature, administration to daily
life within the theme of “Palaces” at the “1st International Ottoman Traces Symposium” held by Trakya
University in Edirne hosting one of the oldest and biggest palaces of the Ottoman Empire.
As Trakya University with this symposium that we organized by gathering dear guests and specialists, we
are proud of contributing to understanding and enlightening the Ottoman Palaces.
I would like to thank everyone contributing to this symposium especially the President of the symposium,
Assoc. Prof. Dr. Mustafa Hatipler Director of Trakya University Edirne Social Sciences College and dear
academics.
Kind Regards,
Prof. Dr. Erhan TABAKOĞLU
Rector of Trakya University
Saygıdeğer bilim insanları,
Osmanlı Devleti, küçük bir beylikten çok kısa bir sürede dünya devleti olmayı, Roma İmparatorluğu’ndan
sonra Avrupa topraklarında ve Anadolu’da büyük bir medeniyet kurmayı başarmış bir devlettir. Bu
medeniyetin bir ucu Akdeniz’den, Afrika’nın derinliklerine, Kızıldeniz ve Atlas Okyanusuna kadar uzanırken
diğer ucu da Avrupa’nın güney ve doğusundan Adriyatik denizine uzanmaktadır. Günümüzde Osmanlı
bakiyesi topraklar üzerinde yüzden fazla devletin ve farklı etnikte ve inançta insanların yaşıyor olması, bu
medeniyetin büyüklüğünün anlaşılması bakımından da son derece önemli bir göstergedir. Bu medeniyetin
parametrelerinin doğru anlaşılması ve gelecek kuşaklara aktarılması her aydın için bir namus borcudur.
Bugün –bütün yok etme gayretlerine inat- 600 yıllık bu medeniyetin varlığını, izlerini, eserlerini dimdik
ayakta tutan kentlerden biri Edirne’dir. Cumhuriyet Türkiye’sinin Balkanlara açılan kapısı olan Edirne,
Osmanlı Devleti’nin, kuruluşunun hemen ardından Avrupa topraklarındaki ilk başkenti olmuş ve bu
başkentlik hemen hemen bir asır sürmüştür. Edirne’nin başkentliğinin yanında en belirleyici özelliği, bir
yandan Balkan coğrafyasındaki fetihleri diğer yandan da İstanbul gibi büyük bir şehrin fethini hazırlayan bir
şehir olmasıdır. Osmanlı tarihi içinde Edirne’nin etkinliği, başkentliği ile sınırlı olmamış, başkentlik
sonrasında da bu etkinlik devam etmiştir. Osmanlı başkentinin İstanbul olduğu dönemlerde dahi kırk yılı
geçkin bir süre, iki padişahın hiç İstanbul’a gitmeyip Edirne’de kılıç kuşanması ve kalması, Edirne’ye Osmanlı
tarihi içinde farklı bir konum kazandırmıştır.
Edirne’nin ve bölgenin kültürel mirasına ait değerleri korumayı esas görev edinmiş Trakya Üniversitesi,
kurulduğu günden itibaren, “Geleceğe Köprü” vurgusuyla Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti için tarihe ve
geleceğe ait derin düşünce ve hedefler üstlenmiştir. Trakya Üniversitesi’nin hem ülkemize hem de Balkan
coğrafyasına yönelik büyük sorumlulukları ve görevleri vardır.
Aslında, Edirne ve Trakya Üniversitesi’nin birlikte sahip olduğu bu özel konum, aynı zamanda I. Uluslararası
Osmanlı İzleri Sempozyumu’nun da düzenlenmesinin temel nedenidir. Bu sempozyumun temel gayesi,
dünü bugüne taşımak ve bugünü daha güzel olması için yarınlara aktarmaktır.
Bu yıl ki teması Osmanlı Sarayları olan bu sempozyumda, Osmanlı sarayları, çok değerli bilim kurulu üyeleri
ve çok değerli katılımcılarla birlikte, eğitimden ekonomiye, yönetimden askerî yapıya, mimarîden edebiyat
ve sanata, giyim- kuşamdan mutfağa, musikîden spor ve eğlenceye kadar, çok disiplinli bir bakış açısıyla ele
alınmış, incelenmiş, irdelenmiş, araştırılmış ve tartışılmıştır.
Bu sempozyumun yapılması fikri ve düşüncesi, Rektörümüz sayın Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’nundur.
Rektörümüz sadece fikri ve düşünsel plânda kalmamış, bu sempozyumun takip ve destekçisi olmuştur.
Sayın Rektörümüze, Edirne’de, Trakya Üniversitesi’nde böylesine anlamlı bir sempozyumu
gerçekleştirmemize öncülük ettikleri ve vesile oldukları için çok teşekkür ediyorum. Ayrıca gerek fikri plânda
gerekse ekonomik anlamda desteklerini esirgemeyen Edirne Valiliğine, Edirne Belediye Başkanlığına ve
Trakya Kalkınma Ajansı’na da ayrı ayrı teşekkür ederim.
Uzun soluklu ve titiz çalışmaları nedeniyle, sempozyum bilim kurulunda görev alan çok değerli bilim
insanlarına ve bildiri sunan değerli katılımcılara ayrı ayrı teşekkür ederim. Sempozyum fikrinin ve
düşüncesinin başladığı andan son günün son saniyesine kadar geçen süreçte, büyük emeği olan düzenleme
kurulunda görev yapan çok değerli çalışma arkadaşlarıma ve sempozyum sekretaryasında, bitmez
tükenmez bir enerjiyle görev yapan değerli çalışma arkadaşlarım; Dr. Öğretim Üyesi Esin Benian, Dr.
Öğretim Üyesi Tülay Canıtez, Araştırma Görevlisi Tuba Hatipler Çibik’e kalbî teşekkürlerimi sunuyorum.
Onların dikkat, rikkat, gayret ve özverileri her türlü takdirin üstündedir.
Uluslararası ve hakemli olarak gerçekleştirdiğimiz bu sempozyumun, aynı titizlik ve özen içinde, farklı
temalarla uzun yıllar sürmesi, Edirne’den Budin’e, Saraybosna’ya, Yemen’e, Kahire’ye, Güney Afrika’ya,
Edirne’den İstanbul’a, Buhara’ya, Sava’dan, Ürdün nehrine, Tuna’dan Nil’e kadar uzanan bu coğrafyada,
büyük bir sabır ve gayretle Osmanlı izlerinin araştırılması ve ortaya konması en büyük isteğimizdir.
Tarihe saygı, hem geçmişin derinliklerinde kalmak değil, geçmişle geleceğin suyun suya benzediği gerçeği
içinde, hem geleceğe ayna tutmak ve ışık olmak hem de geçmişe vefa göstermektir.
Doç. Dr. Mustafa HATİPLER
Sempozyum Başkanı
Dear Scientists,
Starting from a small tribe in northwestern Anatolia at the end of the thirteenth century, Ottoman Empire
was able to become a world power in a short period of time, and formed a great civilization in Eastern
Europe and Anatolia after Roman Empire, expanding its influence from Mediterranean to Africa, and from
Red sea to Atlantic Ocean. Beyond a geographical vastness, what made this civilization great was that the
Ottomans peacefully ruled very diverse territories that consisted of more than hundred states, ethnic and
religious groups in today’s term. As scholars, it is our very duty to make an effort to understand the
parameters of this great civilization better and get the Ottoman experience across the next generations.
Edirne is one of the cities where 600-year traces of Ottoman civilization still survive intact despite serious
attempts to destroy them. Edirne, now modern Turkey’s door opening to Balkans, was once the capital city
of Ottoman Empire for almost one century. Besides being the capital, Edirne functioned as a foothold for
the Ottomans in conquering Balkan region and Istanbul. Even though later Istanbul became the capital city
of the Empire, the significance of Edirne for Ottoman rulers still endured, for two Ottoman Sultans being
girded with the sword of Osman and lived in Edirne during their reign.
Since the beginning, Trakya University has always prioritized the preservation of cultural heritage of Edirne
region, and had a mission in history and future of Turkish Nation and the Republic of Turkey with the
emphasis on “the bridge to the future”.
In fact, this very special position of Edirne and Trakya University has led us to organize 1st International
Ottoman Traces Symposium, the primary purpose of which is bridging the past to the future.
In the symposium scholars from different fields have examined and discussed various aspects of Ottoman
palaces with an interdisciplinary perspective, including education, economy, governance, military,
architecture, literature, art, music, sport, food, and entertainment.
The idea of organizing this symposium belongs to our Rector Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu. Of course, his help
and encouragement was crucial for getting this symposium done successfully. I would like to thank to
Rector Tabakoğlu for his tremendous support that made this conference possible. I also want to thank the
Office of Governor and the Municipality of Edirne, and the Development Agency of Trakya for their help.
I would like to thank the members of Scientific Committee for their long and tedious works as well as each
and every one of participants presenting his/her work in this symposium. I am very thankful to my
colleagues, Assoc. Prof. Dr. Semiha Kartal, Assoc. Prof. Dr. Esma Mıhlayanlar, Assist. Prof. Dr. Filiz
Umaroğulları, Assist. Prof. Dr. Selin Arabulan, Lecturer Hakan Akıncı and Assist. Prof. Dr. Sadullah Yıldırım in
Organizing Committee and especially Assist. Prof. Dr. Esin Benian, Assist. Prof. Dr. Tülay Canıtez, Research
Assistant Tuba Hatipler Çibik in secretariat for their invaluable efforts, which are beyond any appreciation.
It is our utmost desire to organize this international and refereed symposium regularly for researchers that
are interested in identifying the traces of Ottoman civilization in the vast Ottoman geography expanding
from Edirne to Budin, Sarajevo, Yemen, Cairo, South Africa, Bukhara, from Sava to the Jordan River, and
from the Danube river to the Nile river .
Showing respect to history does not mean staying and being stuck in the past, but it means using the
history to illuminate the future.
Assoc. Prof. Dr. Mustafa Hatipler
Symposium Chair
BİLDİRİLER / PAPERS
Yusuf ÇETİN
Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı Mimari ve Süsleme
Özelliklerinin Ani Etkileri Bakımından Bir Değerlendirmesi
An Assessment of Ani Effects with Regard of Dogubayazıt Ishak
Pasha Palace Architecture and Decorating Features
Havva ÖZYILMAZ,
Sevilay AKALP
Çermik Beğler Sarayı
Çermik Begler Palace
15-28
Derya ÜVEYSUNA
Saray Geleneği ve 15.yy'da Topkapı Sarayı
th
Palace Tradition and 15 Century Topkapı Palace
29-38
Emine KIRIKCI
Kavalalı Mehmed Ali Paşa Sarayı (Shubra Sarayı)
The Palace of Kavalalı Mehmed Ali Pasha: The Shubra Palace
39-48
Parisa GÖKER,
Elmas ERDOĞAN
Beylerbeyi Sarayı Bahçeleri Peyzaj Tasarım İlkeleri
Landscape Design Principles of Beylerbeyi Palace Gardens
49-60
Elmas ERDOĞAN,
Parisa GÖKER
Erken Osmanlı Dönemi Saraylarının Kültür, Sanat ve Peyzaj
Tasarımı Açısından Değerlendirilmesi
The Evaluation of Early Ottoman Period Palaces in the Frame of
Culture, Art and Landscape Design
61-74
Bilgenur AK,
Elmas ERDOĞAN
Osmanlı Kültüründe Kasırlar ve Beykoz Kasrı
Pavilions in Ottomon Culture and the Beykoz Pavilion
75-86
Halilibrahim ERTÜRK
Osmanlı Sarayına Sunulan İlk Türkçe Gramer Kitabı
Müyessiretü’l-Ulûm’da Dil Öğretim Metodu
Language Teaching Method in Muyessıretul-Ulûm which is the
First Turkish Grammar Book Presented to Ottoman Palace
87-98
Hasan Ali CENGİZ
Kanuni Sultan Süleyman’ın Edirne Sarayına Getirdiği Su
Yollarının 1742 Yılında Geçirdiği Tamirat
The Repairment of the Water Roads which were Brought to Edirne
Palace in 1740 by the Sultan of Kanuni Suleyman
99-108
Atilla SÖGÜT,
İldem AYTAR SEVER
Dolmabahçe Sarayı’nda Aydınlatma ve Mekân’a Etkileri
The Lighting and Its Effects on Dolmabahçe Palace
109-114
Zeynep Fatma NİĞDELİ
Manisa Sarayının Sancak Beyliği Uygulaması Bağlamında
Biçimlenişi
It is Configured Formation in the Context of Beylic Sanjak of
Manisa Palace
115-124
Drahşan UĞURYOL
Belgeler Işığında Geçmişten Günümüze Çırağan Sarayı
Bahçeleri
Gardens of Çırağan Palace from Past to Present in the Light of the
Documents
125-134
Fatmanur KESİKBAŞ,
Nevnihal ERDOĞAN
İzmit’de Osmanlı Sarayı: Kasr-ı Hümayun ve Bahçesi
Ottoman Palace in İzmit: Kasr-ı Hümayun and the Garden
135-146
Nevnihal ERDOĞAN,
Hikmet Temel AKARSU
Bir “Bildungsroman” Kahramanı Olarak Saray Mimarbaşı
Sinan
Head Architect of the Court, Sinan as a Bildungsroman
Protagonist
147-156
i
1-14
Gülin PAYASLI OĞUZ,
Dilan KAKDAŞ ATEŞ
Artuklular’dan Osmanlı’ya Diyarbakır İçkale Artuklu Sarayı
Artuklular to Ottoman Diyarbakir İckale Artuklu Palace
157-164
Lütfü KAPLANOĞLU,
Nuran ÇALIK GÜNGÖR
XIX. yy. Osmanlı Saray Gravürlerinde Oryantalizm: Topkapı
Sarayı Antoıne- Ignace Melling I. ve II. Avlu Örnekleri
XIX. yy. Orientalism in Ottoman Palace Gravures: Topkapı Palace
Antoıne- Ignace Melling I. and. II. Courtyard Examples
165-172
Dinçer ATAY
Edebiyatçının Hatıra Defterine Yansıyan Bir Meşrutiyet
Sultanı: Halid Ziya’nın Saray ve Ötesi’ndeki Sultan Reşad
A Constitutional Sultan Reflected in the Memoirs of a Man of
Letters: Mehmed V. Reşad in Halid Ziya’s Saray ve Ötesi (the
Palace and Beyond)
173-184
Pınar ERKAN BURSA
Osmanlı Sultanlarının Saray Bahçelerindeki Etkinlikleri ve
İmparatorluk İmgesi
Activities of the Ottoman Sultans in Royal Gardens and the
Imperial Image
185-192
Müşerref GİZERLER
Edirne Mutfak Kültürü ve Edirne Saray Mutfağı’nda
(Matbah-ı Amire) Kullanılan Kap-Kacaklar
Edirne Kitchen Culture and in the Edirne Palace Kitchen (Matbahı Amıre) of the Pots and Pons
193-204
Elif SÜYÜK MAKAKLI,
Betül OZAR
Fiziksel Mekanın Dijital Platformlardaki Temsili;
Topkapı Sarayı Müzesi Örneği
Representation of Physical Space on Digital Platforms; the Case of
Topkapı Palace Museum
205-216
Beste KARAKAYA AYTİN,
Deniz Gözde ERTİN,
Murat ÖZYAVUZ
Edirne Yeni Sarayı (Saray-ı Cedid-i Amire) Bahçeleri
Gardens of Edirne New Palace (Saray-ı Cedid-i Amire)
217-224
Mehmet DERVİŞOĞLU
Kentsel İmgeleşme Sürecinde Edirne Saray Macunu Deva-i
Miskin Dünü ve Bugünü
In the Process of Becoming Urban İmage Edirne Palace Paste
Deva-i Misk Yesterday and Today
225-240
Péter RABB,
Gergő Máté KOVÁCS
The Evaluation of the Ottoman Memorial Architecture in
Hungary
Macaristan’da
Bulunan
Osmanlı
Anıtsal
Mimarisinin
Değerlendirilmesi
241-252
Αlexandra KOUMPOULI
Fortified Dwellings on the Greek-Albanian Borders: The
Case-Study of Dino Bey’s Saray in Liopsi, Thesprotia
Yunan-Arnavutluk Sınırındaki Müstahkem Konutlar: Liopsi,
Thesprotia'da Dino Bey Sarayı Üzerine Bir Çalışma
253-264
Mustafa HATİPLER
Osmanlı Sarayında Sosyal Politika Olarak Surre-i Hümayûn
Surre-i Hümayûn as Social Policy in Ottoman palace
265-286
Müberra GÜRGENDERELİ
Klasik Türk Şiirinde Edirne Sarayı
Palace of Edirne in the Classical Turkish Poetry
287-300
Rifat GÜRGENDERELİ
Edirne Saray Mutfağı
Edirne Court Kitchen
301-308
ii
Şeyma SARIARMAĞAN
Eski Saray ve Yeni Saray (Topkapı Sarayı) Hasbahçelerinin
Peyzaj Özelliklerinin Değerlendirilmesi
Evaluation of Landscape Features of the Old Palace and the New
Palece’s (Topkapi Palace) Royal Gardens
309-316
Muamer HODŽİĆ
Edirne as an Urban Pattern: Ottoman Influence on the
Transformation of Settlements in the Western Balkans
Kentsel Bir Model Olarak Edirne: Batı Balkan'da Yerleşimlerin
Dönüşümü Üzerine Osmanlı Etkisi
317-322
Gabriele SCHAFFARTZİK
"Turquerie-Turkish Fashion" - The European Interest in the
Culture of the Ottomans
“Turquerie-Türk Modası "- Osmanlı Kültüründe Avrupa Etkileri
323-330
Refike SÜLÇEVSİ
Kosova-Gilan’da Mustafa Paşa Sarayı ve Diğer Osmanlı
Eserleri
Mustafa Pasha Palace in Gjilan and the other Ottoman Works
331-340
Mümün TAHİR
Saray Kültürü ve Osmanlı’nın Başkenti Edirne’de Saray
The Culture of Palace and the Palace in Edirne which is the
Ottoman’s Capital
341-348
Kyriakos AMOUTZAS
The Sports in the Ottoman Palace
Osmanli Sarayinda Sporlar
349-360
M. Ali KAYA,
Çağlayan BALKAYA,
Olcay ÇAKMAK,
Ü. Yalçın KALYONCUOĞLU
Kültürel Mirasların Korunmasında Jeofizik Uygulamalar:
Edirne Yeni Saray (Tunca Kenarı) Örneği
Geophysical Applications for Culturel Heritage Conservation:
Edirne New Palace Example
361-370
Xhemile ABDİU,
Ethem BAYMAK
Osmanlı Sarayı’nda Resim ve Ressamlar
Painting and Artists in Ottoman Palace
371-376
Osman Ümit SİREL
Ayşe SİREL
Yeni Saray ve Edirne Kenti İlişkilerinin Geçmişi ve Geleceği
Üzerine
The Past and Future of the Relations Between “Yenisaray” and
Edirne City Center
377-388
Nilgün BECENEN
Balkanların Buluşma Noktası Edirne’de Saray Dönemi Giyim
Üretimine Genel Bir Bakış
An Overview of Clothing Production of the Palace Period in Edirne
where is the Meeting Point of the Balkans
389-394
POSTERLER / POSTERS
Şeyma SARIARMAĞAN
Kağıthane Sadabat Sarayı ve Beşiktaş Sarayının (Dolmabahçe)
Hasbahçeleri
Royal Gardens of the Kağıthane Sadabad Palace and the Beşiktaş
Palace (Dolmabahçe)
iii
395-396
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
BEYLERBEYİ SARAYI BAHÇELERİ PEYZAJ TASARIM İLKELERİ
LANDSCAPE DESIGN PRINCIPLES OF BEYLERBEYİ PALACE GARDENS
Parisa GÖKER1, Elmas ERDOĞAN2
şeyh Edebali Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, İç Mimarlık ve
Çevre Tasarımı Bölümü, Bilecik/ TÜRKİYE
1parisa.goker@bilecik.edu.tr
2 Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Ankara/ TÜRKİYE
2eerdogan@ankara.edu.tr
1 Bilecik
ÖZET
Anadolu yapı kültürü ve yerleşmeler tarihi, çevre oluşumu ve doğanın biçimlendirilmesi
kapsamında değerlendirildiğinde gerek yapı yakın çevrelerinde gerekse kentsel alanlarda farklı
niteliklerde açık yeşil alanların düzenlenerek güncel yaşamın bir parçası olarak biçimlendiği
gözlenmektedir. Bu anlamda ortaya çıkan ve Anadolu kültürünün önemli ve özgün
bileşenlerinden biri de Türk bahçesi kültürüdür. Anadolu açık mekan kültürünün bir sentezi olan
Türk bahçesi tarihi süreç içinde gelişim göstererek belli bir kimlik kazanmıştır. Devlet yönetimi ve
sultanların yaşam alanı olarak işlev gören saraylar, kendine özgü yapıları ile dönemin sanat ve
mimarlık anlayışını en iyi şekilde yansıtan yapılar olmuşlardır. Yapılar topluluğundan oluşan Osmanlı
sarayları, 19.yy’dan itibaren batı etkilerinin belirgin bir şekilde izlendiği ve bunun sonucu olarak
özgün tasarımlar ve kompozisyonların yaratıldığı alanlar olmuşlardır. Bu yeni anlayış çerçevesinde
imparatorluğun başkenti İstanbul’da, yazlık sahil sarayı olarak Beylerbeyi Saray ve Bahçeleri 186365 yılları arasında Sultan Abdülaziz tarafından İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında, Üsküdar
İlçesi’nde inşa edilmiştir. Beylerbeyi Sarayı ve bahçeleri gerek yapıları, gerekse yerleşim düzeni ve
bitkisel tasarım açısından dönemin bütün özelliklerini yansıtan özgün bir yapıt konumundadır.
Bu çalışmada; Beylerbeyi Sarayı Bahçeleri’nin sahip olduğu tarihi, doğal ve kültürel değerlerin
saptanabilmesi amacı ile öncelikle literatür araştırması yapılmıştır. Yapısal elemanların ve bitkisel
materyalin belirlediği sınırlar araştırma alanının sınırlarını belirlemiştir. Bu anlamda araştırma alanı
Beylerbeyi Sarayı bahçeleri sınırları içinde yer alan Selamlık bahçesi, Harem bahçesi, Set bahçeleri
ve bu bahçeler içinde konumlandırılmış olan Harem ve Selamlık binası, Deniz köşkleri, Mermer
Köşk, Sarı Köşk ve Ahır Köşkü’nü kapsamaktadır. Bu kapsamda saray bahçesinde bulunan yapısal
elemanlar ve bitkisel materyal analiz edilerek, tarihi fotoğraflar, haritalar, hava fotoğrafları,
gravürler ve araştırma alanına ilişkin yazılı belgelerden elde edilen veriler değerlendirilirken,
araştırma alanının tarihi süreç içinde geçirmiş olduğu değişimler saptanmıştır. Elde edilen bulgular
doğrultusunda Beylerbeyi Sarayı Bahçeleri’nin bitkisel materyal kullanımı, bahçe düzenleme
yaklaşımı ve tasarım ilkeleri değerlendirilerek Türk bahçe kültüründeki batı etkileri ortaya
konmuştur.
Anahtar kelimeler: Beylerbeyi Sarayı, Osmanlı Dönemi, Osmanlı Kültürü, Saray Bahçeleri, Türk
Bahçesi
ABSTRACT
Considering Anatolian architectural culture and the history of settlements in the scope of
environment composition and nature formation, it is seen that open green fields of various
characters are designed and formed as a part of daily life both in the near environs of structures
and the urban areas. One of the unique formations that emerged in this sense and could be
characterized as an inseparable component of Anatolian culture is the case of Turkish garden
concept. Turkish garden and open space formation as an important and unique synthesis of
Anatolian culture have developed and gained a specific identity during the historical process.
Palaces that functioned as the living spaces of the Sultans and the core of the state
administration are perfectly reflecting the artistic and architectural cognizance of their periods
with their unique structures. As a result of this, the Ottoman palaces, composed of various
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
49
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
buildings, were the locations reflecting western influences conspicuously and containing original
design approaches and compositions starting from the 19th Century. Beylerbeyi Palace and its
gardens were erected as a summer seaside palace by Sultan Abdülaziz in the scope of this novel
cognizance at Anatolian side of Bosporus in Üsküdar County of Istanbul; the capital of the
Ottoman Empire, during 1863-65. Beylerbeyi Palace and its gardens is a unique cultural heritage
area reflecting all the properties of its period in terms of settlement organization, architectural
components and plant design.
In this research, first of all literature study was conducted to determine the historical, natural and
cultural values of Beylerbeyi Palace Gardens. Borders of the research area were set by the
structural components and plant material designated in the study area. The study area was
including Selamlik, Harem and Set gardens as well as Harem and Selamlik buildings, Sea
mansions, Marble Mansion, Yellow Mansion and Ahir Mansion situated within these gardens. At
this stage, structural components and plant material located in the palace gardens were
examined and the changes endured in the study area were determined by the assessment of
the data collected from historical photographs and maps, aerial photographs, gravures and
printed documentation related with the study area. Based on these data, the use of plant
material, landscape character forms and design principles of Beylerbeyi Palace Gardens were
assessed and the western influences in Turkish garden culture were emphasized.
Key Words: Beylerbeyi Palace, the Ottoman Culture, Ottoman Period, Palace Gardens, Turkish
Garden
1. GİRİŞ
İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında, bugün Beylerbeyi adı ile bilinen semt, Bizans
Dönemi’nde İstavroz olarak anılmaktadır. Semtin bu adı Bizans imparatoru II.
Konstantin’in inşa ettirdiği kilisenin üzerine koydurduğu yaldızlı haçtan aldığı rivayet
edilmektedir. İstanbul’un fethinden sonra Fatih’in sancak emirlerinden birine tahsis
edildiği söylenen bölge süreç içinde padişahların hasbahcelerinden biri olmuştur. Arşiv
belgelerden elde edilen bilgilere göre bu bölgedeki en eski Osmanlı yapısı Sultan II.
Selim’ in (1524-1574) kızı Gevher Sultan için yaptırdığı saraydır. Semt, İstavroz olarak III.
Murad Dönemi’nde (1574-1595) Rumeli Beylerbeyi olan Mehmed Paşa’nın Boğaz
kenarında yaptırdığı yalıya bağlı olarak Beylerbeyi olarak anılmaya başlandığı
söylenmektedir. Bu bölge özellikle XVII. Yüzyıl’ın başlarında gözde mesire yerlerinden biri
olmuştur. Sultan I. Ahmed, IV. Murad ve IV. Mehmed’in saltanat yıllarında at binme
amacı ile kullanılan İstavroz bahçelerinde Sultan I. Murad da annesi Saliha sultan için
Ferahfeza Kasrı’nı yaptırmıştır (Dündar, 2008). İki katlı olarak inşa edilen Eski Beylerbeyi
Sarayı Sultan II. Mahmud’un isteği üzerine altı yılda 1826-1832 tamamlanmıştır. Bu
tarihten sonra bu yapı Beylerbeyi Sarayı olarak adlandırılmış ve bu isim bütün semt için
de kullanılmıştır. Eski Beylerbeyi Sarayı’nın ana yapısı Mabeyn-i Hümayun, Zülvecheyn ve
Harem-i Hümayun dairelerinde oluşmaktadır. Mermer Köşk (serdab), Sarı köşk,
Şevkabad, Küçük Yalı ve Büyük Yalı gibi kasırların yanında Bendegan daireleri,
hamamlar, mutfaklar, ahırlar sarayın diğer tamamlayıcı yapıları olarak inşa edilmiştir
(Batur, 1994). Sultan Abdülmecid Dönemi’nde 1851 yılında Beylerbeyi Sarayı’nda yangın
çıkmış, çıkan yangın kısa sürede söndürülmüş ve bir süre sonra da yapı onarılmıştır. Sultan
Abdülaziz döneminde yangın tehlikesinden dolayı ahşaptan yapılmış olan Eski
Beylerbeyi Sarayı yıktırılarak yerine bugünkü kagir saray yaptırılmıştır. Sarayın inşası
sırasında hazırlanan ilk icmal defterlerin Temmuz 1863’te hazırlanması nedeni ile
Beylerbeyi Sarayı’nın inşasının 1863-1865 yılları arasında gerçekleştirildiği bilinmektedir.
Sarayın resmi açılışı ise 25 Zilkade 1281, 25 Nisan 1865’te Cuma namazından sonra Sultan
Abdülaziz’in yeni saraya taşınması ile gerçekleştirilmiştir (Dündar, 2008).
2. TARTIŞMA
Beylerbeyi Sarayı bahçelerinin ana binasının bulunduğu alan 22.016 m2 olarak Üsküdar
İlçesi, 122 pafta, 1333 ada, 14 parsel sayıda; güneydeki Mermer, Sarı, Ahır Köşklerin
bulunduğu set bahçeleri 40.869 m2 olarak 1333 ada, 47 parsel sayıda Maliye Hazinesi
adına kayıtlıdır. Zemin oturumu olarak binanın boyutları yaklaşık 40 m x 60 m’dir. Zemini
oluşturan jeolojik birim Tuzla formasyonu olup, 14 parselin eğimi %0.459, 47 parselin eğimi
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
50
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
%59,15’ dir. 14 parselin denizden yüksekliği 2.33 m’ 47 parselin denizden yüksekliği ise
8.16 m’ dir. Beylerbeyi Sarayı kompleksi içinde yer alan yapılar, kara yönünde yüksek
duvarlar, deniz tarafında ise alçak duvarlar ile çevrilidir. Rıhtım boyunca uzanan duvar
iki demir kapı ile bölünmektedir. Sarayın ana yapısı kıyıda yer almakta, diğer bölümler ise
set bahçelerinde konumlanmaktadır. Sarı Köşk ve Mermer köşk yukarı bölümde, büyük
havuzun etrafında, Ahır Köşk ise arazinin güney kesiminde inşa edilmiştir (Aliasghari
khabbazi, 2016).
1-Ana Bina
2-Selamlık Bahçesi
3-Harem Bahçesi
4-Tunel Yolu
5-Deniz Köşkü
6-Deniz Köşkü
7-S.Deniz Kapısı
8-H.Deniz Kapısı
9-Yapı
10-Kafeterya
11-Bilet Gişesi
12-İdari Bina
13-Birinci Set
14-Bahçe Kapısı
15-Kapalı Alan
16-İkinci Set
17-Üçüncü Set
18-Büyük Havuz
19-Sarı Köşk
20-Mermer Köşk
21-Ahır Köşk
22-Otopark
23-Ağa Caddesi
24-Tunel Kapısı
25-Yiğit Sokağı
Şekil 1. Beylerbeyi Sarayı bahçeleri mevcut yerleşim planı (Aliasghari Khabbazi, 2016)
2. 1. Beylerbeyi Sarayı Bahçelerinde Yer Alan Yapılar
Kagir yığma sistemle inşa edilmiş olan Beylerbeyi Sarayı’nın inşasında küfeki taşı, od taşı
ve kum taşı kullanılmıştır. Bu sarayın yerleşim planı Eski Beylerbeyi Sarayı’nın yerleşim
şemasına göre biçimlendirilmiştir. Yapıların denizden geriye doğru setler halinde
yükselen geniş bir arazi içinde birbirinden bağımsız bir konumda yerleştirildiği
görülmektedir. Sarayın ana binası ve deniz köşkleri kıyıda, diğer yapılar ise set bahçelerin
de yer almaktadır. Bunlardan Sarı Köşk ile Mermer Köşk dördüncü set üzerinde, büyük
havuzun çevresinde, Ahır Köşkü ise bunların güneyinde çapraz olarak
konumlandırılmıştır. Kadın efendiler, Paşalar, Ağalar, Baltacılar daireleri ile Geyiklik,
Tavukluk, Hasahır, Kuşhane, Aslanhane ve Eczahane gibi yapılar ise bugün mevcut
değildir. Beylerbeyi Sarayı bahçeleri batı kültüründen oldukça fazla etkilenmiş ve bu
etkiyi bugün de belirgin bir şekilde taşıyan örneklerden biridir. Bu saray onu tasarlayan,
yaptıran ve kullananların yaşam biçimi ve dönemin teknolojisi ve zevkini yansıtması
açısından önemlidir. Ayrıca döneme ilişkin detay tasarımlar, bilgi, sosyal ve kültürel
özellikleri taşıması bakımından dikkat önem taşımaktadır. Eski Beylerbeyi Sarayı’ndan
bugüne ulaşan yapı “Mermer Köşk” II. Sultan Mahmut Dönemi’nden kalan önemli
bölümler ise set bahçelerini birbirine bağlayan tünel ve iki mermer çeşmedir. Bu
çeşmelerden biri Sarı Köşk’e çıkan yokuşun başında, diğeri ise tarihi tünelin içinde yer
almaktadır. Sarayın harem dairesinden tünele açılan kapı ise daha sonra kapatılmıştır.
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
51
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
Mermer Köşk
Mermer Köşk, saray kompleksinin güneydoğu köşesinde, dördüncü set üzerinde yer
almaktadır. Büyük mermer levhalar ile kaplanmış cepheleri nedeni ile bu adı alan köşk II.
Mahmut Dönemi (1829-1832) Eski Beylerbeyi Saray’ından bugüne ulaşan bir yapıdır.
Büyük havuzun gerisinde yer alan köşk yaz günlerinde serinlemek amacı ile kullanıldığı
için Serdab Köşkü olarak da bilinmektedir. Mermer Köşk, yapıldığı dönem nedeni ile
Neo-klasik üslubun özelliklerini taşıyan simetrik planlı bir yapıdır. Klasik ve sade bir plana
sahip olan Mermer Köşk tek katlıdır. Köşkün ortasında büyük bir salon yer almakta;
salonun yanlarında ise birer birer oda ve servis hacimleri bulunmaktadır. Binanın
yapımında tuğla, mermer ve ahşap kullanılmıştır. Tuğla duvarlarda, mermer dış cephe
ve iç mekan kaplama, döşeme ve bezemelerinde, ahşap ise kapı ve pencere
doğramalarında kullanılmıştır.
Eski Beylerbeyi Sarayı 1851, yılında geçirdiği yangından sonra yıktırılmıştır. Sultan
Abdülaziz 1861-1864 yılları arasında bugünkü Beylerbeyi Sarayı’nı inşa ettirmiştir. Arşiv
belgelerden elde edilen bilgilere göre Yeni Beylerbeyi Sarayı, unvanı Mabeyn-i
Hümayun başmimarı olarak geçen ve daha sonra Sermimar-ı Devlet olan Sarkis Balyan
ile kardeşi hassa mimarı Agop Balyan tarafından tasarlanıp gerçekleştirilmiştir (Akyüz,
2007). Bugünkü Beylerbeyi Sarayı bir sahil sarayı ve ona bağlı yapılar ve köşklerden
oluşan bir saray kompleksidir. Sarayın tüm birimleri konumlandırıldıkları araziye birbirinden
bağımsız bir biçimde yerleştirilmişlerdir. Sarayın ana yapısı kıyıda yer almış, diğer bölümler
ise set bahçelerine dağıtılmıştır. Sarı Köşk ve Mermer Köşk dördüncü set üzerinde, büyük
havuzun etrafında; Ahır Köşk ise alanın gerisinde konumlandırılmıştır.
Mabeyn-i Hümayun ve Harem-i Hümayun Binası
Beylerbeyi Sarayı’nın Mabeyn-i Hümayun ve Harem-i Hümayun binası arazinin batı
kısmında, kıyıya paralel bir şekilde konumlandırılmıştır. Yüksek bodrum üzerinde iki katlı
olarak inşa edilmiş olan bu binanın yapımında yapı gereci olarak tuğla, mermer ve
ahşap kullanılmıştır. Yaklaşık olarak 75x45 m. boyutlarındaki saray binası, kuzey- güney
doğrultusunda uzanan dikdörtgen bir kütle biçiminde tasarlanmıştır. Simetrik bir yapıya
sahip olan bu ana binanın güney kısmı Mabeyn-i Hümayun, kuzey kısmı ise Harem-i
Hümayun orta bölümdeki Zülvechyn mekanları da Hünkar Dairesi olarak düzenlenmiştir.
Yapının güney kesiminde yer alan bahçe Selamlık, kuzey kesiminde yer alan bahçe ise
harem bahçesi olarak tasarlanmıştır. 19 Yüzyıl Osmanlı saray ve köşklerine göre daha
yalın ve sade bir görünüme sahip olan bina tasarım ve bezeme özellikleri açısından
özgün nitelik taşımaktadır.
Deniz Köşkleri
Deniz Köşkleri Beylerbeyi Sarayı rıhtımı üzerinde biri Selamlık diğeri Harem’e ait olmak
üzere çift olarak Sarkis Balyan tarafından yapılmıştır. Mabeyn (selamlık) tarafındaki
Selamlık Deniz Köşkü, Harem tarafındaki ise Harem Deniz Köşkü olarak adlandırılmıştır. Bu
köşkler gerek konumları gerekse mimari özellikleri ile saray kompleksi içinde önemli bir
yere sahiplerdir. Saray bahçesi boyunca uzanan duvarın sakin ve yatay çizgisine
hareket ve görsel zenginlik kazandırmışlardır. Ayrıca duvarın gerisinde kalan salon ve
bahçeye açılan ön kısmı ile deniz ve bahçe arasında bağlantı kuran yapılardır.
Sarı Köşk
Saray kompleksinin kuzeydoğu köşesinde ve dördüncü set üzerinde yer almaktadır.
Büyük havuzun solunda yer alan Sarı Köşk, sarayın diğer birimleri ve büyük havuzu
görecek biçimde konumlandırılmıştır. Sarı Köşk, Eski Beylerbeyi Sarayı’ndan kalan
yapılardan birisidir ama inşa tarihi ile ilgili net bir bilgi bulunmamaktadır. Batıya doğru
eğimli arazi üzerinde iki katlı olarak inşa edilen bu köşkün yapımında kesme küfeki taşı,
ahşap ve tuğla kullanılmıştır. Yapının kuzey cephesi bahçe içinde, güney cephesi ise
bahçe duvarları ile birlikte saray sınırlarını oluşturmaktadır. Batı yönünden bitişen
duvarda yer alan kapıdan köşkün arka kesimine geçiş sağlanmaktadır.
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
52
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
Ahır Köşkü
Beylerbeyi Sarayı arazisinin güney bölümünde, dördüncü set hizasında düz bir arazi
üzerinde yer almaktadır. Ahır Köşkü’nün kuzey kısmında Mermer Köşk ve büyük havuz
bulunmaktadır. Bu köşkün inşa tarihi ile ilgili net bilgi bulunmamaktadır. Ancak Deniz
köşklerine benzer özelliklere sahip olması nedeni ile Yeni Beylerbeyi Sarayı ile birlikte inşa
edildiği düşünülmektedir. Ahır Köşkü’nün onarımı için 1946 ve 1953 yıllarında iki proje
hazırlanmış, bunlardan birinde yapıya ait olan selamlık ve mutfak binası yenilenerek
askeri tesise dönüştürülmüştür. Bina 1975 yılında ise esaslı bir onarım geçirecek bugünkü
halini almıştır.
2.2. Beylerbeyi Sarayı Bahçelerinde Yer Alan Yapısal Elemanlar
Sınır Elemanları
Beylerbeyi Sarayı arazisinin batı kesiminde, Mabeyın-i Hümayun binasının güney cephesi
tarafında yer alan ve rıhtım boyunca uzanan selamlık bahçesi kara tarafından yüksek
duvar, deniz tarafından ise rıhtım ve alçak duvar ile sınırlandırılmıştır. Bahçenin ortasında
oval formlu bir havuz yer almaktadır. Beylerbeyi Sarayı arazisinin batı kesiminde,
Mabeyın-i Hümayun binasının kuzey cephesi tarafında yer alan ve rıhtım boyunca
uzanan harem bahçesi kara tarafından yüksek duvar, deniz tarafından ise rıhtım ve
alçak duvar ile sınırlandırılmıştır. Bugün yaklaşık 11000 m 2 olan Harem bahçesinin boyutu
ve sınırları 1863 yılında yapılmış olan Yeni Beylerbeyi Sarayı sınırları ile farklılık
göstermektedir. Harem bahçesine ait olan alan Beylerbeyi-Kuzguncuk Yolu’nun açılması
nedeni ile harem bahçesine ait olan bölüm yola terk edilerek küçültülmüştür.
Beylerbeyi Sarayı’nın ana binasının arka kesiminde yer alan set bahçeleri selamlık ve
harem bahçelerindeki aksa bağlı olarak arazinin topografyasına göre düzenlenmiştir. II.
Mahmut Dönemi’nde yapılandırılan yaklaşık 40869 m 2 boyutunda olan bahçeler,
arazinin eğiminden dolayı setler halinde düzenlenmiştir. Selamlık bahçenin güneybatı
yönündeki rampa ile birinci ve ikinci sete ulaşım sağlanmaktadır. Diğer setlere ulaşım ise
bahçenin merkezi dikkate alınarak konumlandırılmış olan merdivenler ile
sağlanmaktadır. Birinci set bahçesi kara Şahbaz Yiğit Sokağı yönünden yüksek duvar ile
çevrilidir. İkinci ve üçüncü set bahçeleri ise alçak duvarlar ile birbirinden ayrılmıştır. Her iki
bahçenin kuzeydoğu yönünde bulunan yüksek duvarın üst kesiminde dördüncü set yer
almaktadır. Dördüncü set bahçesi ise güney, doğu ve batı kesimlerinden yüksek
duvarlar ile çevirilidir. Birinci, ikinci ve üçüncü set bahçelerinin sınır elemanları yapıldığı
dönem ile benzerlik göstermektedir. Ancak dördüncü set bahçesinin arka kesiminde yer
alan yaklaşık 10000 m2’lik bölüm (Geyiklik Arazisi) Beylerbeyi-Bağlarbaşı yol çalışması
nedeni ile yola terkedilmiştir.
Beylerbeyi Sarayı Bahçeleri’nin Şahbaz Yiğit Sokak yönündeki sınır elemanı Yeni
Beylerbeyi Sarayı’nın inşa sürecinde yapılmıştır. Bu duvarların yapımında kullanılan taşlar
Osmanlı sınırları içerisinde yer alan sancaklardan getirilmiştir. Bugün ise dördüncü set
bahçesinin Şahbaz Yiğit Sokağı yönündeki duvar inşa edildiği dönemdeki durumunu
korumaktadır, Abdullahağa Caddesi yönündeki duvar ve Ahır Köşkü’nün arka
tarafında, Beylerbeyi Sarayı arazisinin güney kesiminde yer alan duvarlar yol çalışmaları
nedeni ile yıktırılıp, yeni sınırları doğrultusunda yeniden inşa edilmiş; böylece saray arazisi
ve bahçeleri küçültülmüştür.
Aydınlatma Elemanları
Beylerbeyi Sarayı bahçelerinin aydınlatma ve elektrik tesisatının oluşturulması için
gazhane inşa edilmesine karar verilmiştir. Bu anlamda ilk olarak Nakkaş Bostanı mevki
düşünülmüştür. Ancak bu arazinin özel mülk olması nedeni ile gazhane bu mevkiinin
arkasında yer alan Emlak-ı Hümayun’a ait bir arazi üzerinde inşa edilmiştir. Gazhane için
yer seçimi ile ilgili ilk hazırlıklar Tophane-i Amire Nezareti tarafından 1865 yılı Ocak ayında
başlamıştır. Osmanlı arşivinden elde edilen belgelere göre; inşa edilecek gazhanenin,
uzun vadede yakın çevresinde bulunan işyerleri ve evleri de 1993 kapsayabilecek
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
53
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
kapasitede olacağı, ancak başlangıçta Beylerbeyi Sarayı’nın aydınlatmasının öncelikli
olduğu kaydedilmiştir (Göncü, 2006).
Beylerbeyi Sarayı bahçelerinde bulunan aydınlatma elemanları değerlendirildiğinde; üç
tip aydınlatma elemanı bulunduğu saptanmıştır. Bunlar; Yerden yüksek aydınlatma
direkli fenerler, duvara monte edilmiş fenerler ve bugün kullanılan spot aydınlatma
elemanlarıdır. Direkli fenerler ve duvara monte edilmiş olan aydınlatma elemanları
yapıldığı dönem ile aynı olup, varlığını saray bahçelerinde sürdürmektedir.
Su Ögeleri
Türk bahçelerinde su olgusu oldukça zengin bir niteliğe sahiptir. Türk bahçelerinde çok
yalın su elemanları; havuz, çeşme gibi ögelerin yanı sıra, en karmaşık çözümleri içeren
çağlayanlar biçimine kadar geniş bir yelpaze içeren su kullanımı özgün çözümler
şeklinde ifade edilmiştir. Bahçede hiçbir zaman havuz ve fıskiyeler eksik olmamış, kimi
zaman bunlar birbirine mermer zemine gömülmüş kanal biçiminde suyolları ile
bağlanmışlardır. Çeşmeler ve selsebiller ise her dönemde önemli su ögeleri olmuştur
(Erdoğan vd., 2003).
Beylerbeyi Sarayı bahçelerindeki su ögelerinin arasında ilk olarak saray yapısının selamlık
ve harem bölümünde bulunan oval formlu grottolu ve merkez aksı oluşturan havuz
dikkati çekmektedir. Selamlık ve harem bahçelerindeki havuzlar plan şemaları açısından
benzer niteliktedirler. Küfeki taşı ile çevrelenmiş olan bu oval formlu havuzların boyutu
yaklaşık 15 metredir. Havuzların ortasında ise grotto yer almaktadır. Birinci set üzerinde
bulunan yuvarlak formlu havuzun etrafı ise etrafı küfeki taşı ile çevrilmiş, ortasında ise
grotto bulunmaktadır. Beylerbeyi sarayı bahçelerini diğer saray bahçelerinden farklı
kılan diğer özellik ise dördüncü seti üzerinde Sarı ve Mermer köşkün önünde yer alan
Büyük Havuz ’dur. II. Mahmud Dönemi’nde yaptırılmış olan bu havuzun boyutu 80X30
metre, derinliği ise 3 metredir. Büyük havuzun her iki yanında da yapay grotto
bulunmaktadır. Beylerbeyi Sarayı bahçelerinde iki adet çeşme yer almaktadır. Bu
çeşmelerden biri Gümüşyol’a çıkan, sarayın dış bahçe duvarında yer almaktadır. Diğer
çeşme ise tünelin içinde konumlandırılmıştır. 1829 yılında sultan II. Mahmud tarafından
yaptırılmış olan bu çeşmelerin kitabelerindeki mısralar şair Hilmi’ye aittir. Kitabe üzerinde
bulunan yazılar dönemin ünlü hattatı Yesarizade Mustafa İzzet tarafından yazılmıştır.
Heykeller
Sultan Abdülaziz Dönemi’nde İstanbul saray bahçeleri için Fransa’dan getirilen hayvan
figürleri 19. Yüzyıl’ın heykel sanatına hakim olan neo klasik üsluba bir tepki olarak doğan
romantizm anlayışına göre tasarlanmıştır. Bu anlayışla gerçekleştirilen heykellerin konuları
tarih, edebiyat konuları ile hayvan figürleri olarak seçilmiştir. Sultan Abdülaziz
Dönemi’nde Beylerbeyi Sarayı Bahçeleri içinde mermer ve bronzdan yapılmış olan 21
adet çeşitli hayvan figürleri sipariş verilmiştir. Bu heykellerin 14 adedi bugün Beylerbeyi
Sarayı Bahçeleri’nde mevcuttur. Beylerbeyi Sarayı Bahçeleri’nde 1864 yılında Sultan
Abdülaziz tarafından sipariş edilip ve bugün saray bahçelerinde yer alan heykeller “
yavrusunu emziren geyik”, “geyik ve yavrusu”, “ umutsuz durumdaki geyik”, “geyik
heykeli, “top tutan aslan”, “aslan heykeli”, “dinlenen aslan”, “ kayalıkta pusu kurmuş
aslan”, “dinlenen aslan” ve “şaha kalkmış özgürlük atı” , “böğürten boğa”, “yavrularını
toplayan dişi aslan” ‘dır.
2.3. Anadolu- Türk Bahçelerinde Peyzaj Tasarım İlkeleri
Erdoğan (2006)’ ya göre; Anadolu-Türk bahçe gelişimi değerlendirildiğinde ülke
topraklarında tüm yapı ve açık mekan-bahçe genelinin değerlendirildiği ve bir açık
mekan biçimlemesinde Anadolu-Türk bahçesi sentezi olduğu görülmektedir. Bu
kapsamında Türk bahçesi tasarım özellikleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Türk bahçesi doğa ile formal ve informal bir ilişkiye sahiptir. Bahçe seyirlik,
dokunulmayan bir obje değil, içinde yaşanan bir mekandır.
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
54
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
Türk bahçesi basit bir plan şemalı, işlevsel yaşayan bahçe karakterindedir. Doğanın
huzur verici varlığı hissetmek amacı ile yaratılmıştır.
Türk bahçesi içinde yaşanırlık nedeni ile görsel değil, işlevseldir; oturmak, dinlenmek,
dolaşmak gibi aktivitelerin gerçekleştirildiği bir mekan olması yanında bitkisel üretimin
de yapıldığı alanlardır.
Türk bahçesi düzensiz değildir. Ancak kendi içinde sahip olduğu belirsiz düzen katı
geometrik çizgiler taşımamaktadır. Alçak gönüllü, katı olmayan bir formalizme
sahiptir.
Türk bahçesinde birkaç akstan, çok sayıda algılama noktası yaratılmıştır. Bitki
grupları, yollar, çiçek tarhları tek bakışta algılanan belirgin akslar oluşturmazlar, daha
grift ve belirgin olmayan bir düzen söz konusudur.
Türk bahçesi estetik değerler ile kullanışlılığı birleştirmiştir. Saray bahçelerinde çiçek
bahçelerinin yanı sıra meyvelikler, koruluklar, bostanlar da kullanılmaktadır.
Ağaçlar, gölge, koku, renk ve işlevine göre seçilmiştir. Sınırda/duvar önlerinde
mahremiyet sağlamak amacı ile yoğun kullanılırken, iç kesimlerde gölge ve estetik
değerlerine göre serpiştirilerek kullanılmıştır.
2.3.1. Beylerbeyi Sarayı Bahçeleri peyzaj tasarım ilkeleri
Beylerbeyi Sarayı kompleksi kara yönünde yüksek duvarlar, deniz yönünde ise alçak
duvarlar ile çevrilidir. Rıhtım boyunca uzanan duvar iki demir kapı ile bölünmektedir.
Bugün sarayın giriş kapısı olarak kullanılan tünel yolundan saraya girildiğinde karşılaşılan
ilk alan Selamlık Bahçesi’dir. Buradan rıhtım boyunca deniz köşkleri konumlandırılmış
olup, bu bölümden Harem bahçesine de geçilmektedir. Demir kapıların biri selamlık
bahçesinde, diğeri ise harem bahçesinde yer almaktadır. Saray binasının arka
kesiminde yer alan set bahçeleri, Selamlık ve Harem bahçelerindeki aksa bağlı olarak
arazinin topografyasına göre düzenlenmiştir. Set bahçelerine giriş Selamlık bahçesindeki
rampa ile sağlanmaktadır. Bu rampadan ikici ve dördüncü sete ulaşılabilmektedir. Birinci
setten dördüncü sete kadar ulaşım ise merkezi konumda yapılmış olan merdivenler ile
sağlanmaktadır. Belirgin bir şekilde batı etkisini yanıştan Beylerbeyi Sarayı bahçelerinin
ana binası selamlık ve harem bahçelerinde yer alan havuza göre simetrik olacak
biçimde konumlandırılmıştır. Bahçede yer alan heykeller ve donatı elemanları da yine
aynı etkiyi belirgin bir şekilde yansıtmaktadır. Ancak bahçedeki bitkisel materyal
kullanımı ve tarhlar içinde yer alan bazı ağaçların yerleşiminde tamamen formal
biçimde tasarlanmış batı bahçelerinden farklı bir yaklaşım izlenmektedir. Bunların yanı
sıra Dolmabahçe Sarayı’nda olduğu gibi Osmanlı-Türk bahçelerinde gölgeli alanlar
yaratma yaklaşımı Beylerbeyi Sarayı bahçelerinde de görülmektedir. Beylerbeyi Sarayı
Bahçelerinde yer alan yapılar, havuzlar, aydınlatma elemanları ve özellikle girişlere
yerleştirilen heykel kullanımları ile bahçede yer alan hayvan figürleri ile formal şekilde
tasarlanmış olan bitki parterleri belirgin bir şekilde batı etkisini yansıtmaktadır. Saray
bahçelerinde bulunan havuzlar çoğunlukla dairesel formda tasarlanmış olup,
bulunduğu alandaki yapının orta noktasından geçen aksı karşılayacak şekilde
konumlandırılmıştır. Bitki parterleri ise bu havuzların çevresinde formal bir düzende
tasarlanmıştır. Özgün biçimde tasarlanmış olan bu saray bahçelerinde batı etkisinin yanı
sıra Osmanlı-Türk bahçelerindeki gölgeli alanlar yaratma yaklaşımı da izlenmektedir.
2.3.2. Selamlık ve harem bahçeleri
Selamlık ve harem bahçelerinin demirden oluşan korkuluklar ile rıhtımdan ayrılan ve
deniz boyunca uzanan bitki parterleri formal bir düzen sergilemektedir. Bir aks üzerinde
gelişim gösteren selamlık ve harem bahçelerinde ana bina alanın ortasına
konumlandırılmış olup her iki bahçede simetrik bir düzen oluşturulmuştur. Her iki
bahçesinin ortasında yuvarlak biçimli grotto havuz bulunmakta olup, havuzun etrafında
ise simetrik bir düzende çim parterler ve bu parterler içinde ise topiary sanatı ile
şekillendirilmiş bitkiler veya boylu ağaçlar yer almaktadır. Ağaçları çevreleyen çiçek
tarhlarında mevsimlik bitkiler ile renk etkisi oluşturulmuştur.
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
55
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
Selamlık ve Harem Bahçelerinde Yer Alan Bitkisel Materyal
Selamlık ve Harem bahçelerinin ortasında oval formlu grotto havuzun etrafında yedi
parçadan oluşan dörtgensel formda düzenlenmiş olan bitki parterlerinin içinde
Magnolia grandiflora (Manolya), Taxus baccata (Porsuk), Buxus sempervirens (Şimşir)
ağaçları yer almaktadır. Buxus sempervirens (Şimşir) ağaçlarının etrafında ise çiçek
parterleri yer almaktadır. Selamlık bahçesinde Ulmus glabra pendula (Sarkık Karağaç),
Taxus baccata (Adi Posuk), Cedrus deodora (Himalaya Sediri), Buxus sempervirens (Adi
Şimşir) ve mevsimlik çiçekler yer almaktadır. Bahçenin kara duvarı tarafındaki parterde
ise Aesculus hippocastanum (Beyaz Çiçekli Atkestanesi), Buxus sempervirens (Şimşir),
Magnolia grandiflora (Büyük Çiçekli Manolya), Taxus baccata (Adi Porsuk),
Phyllostachys bambusoides (Altın Bamboo), Chamaerops excelsa (Tüylü Palmiye), Celtis
australis (Çitlembik), Aesculus glabra (At Kestanesi), Hydrandea marcophylla (Ortanca)
ve çok sayıda Phyllosachys Aurea (Bamboo) yer almaktadır. Beylerbeyi Sarayı
Bahçelerinde anıt ağacı niteliği taşıyan ve tescil edilmiş olan tek bir ağaç
bulunmaktadır. Selamlık bahçesinde yer alan 106 yaşındaki Aesculus neglecta (Sarı
Çiçekli At Kestanesi)’nın boyu 24 metre, çapı ise 88cm’dir.
Şekil 2. Beylerbeyi Sarayı, Selamlık Bahçesi bitkisel materyal kullanımı (Orijinal 2014)
Şekil 3. Beylerbeyi Sarayı Bahçeleri, Harem Bahçesi bitkisel materyal kullanımı (Orijinal 2014)
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
56
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
Bitkisel Tasarım İlkeleri:
Yer örtücü olarak kullanılan çim selamlık ve harem bahçelerinin ortasında formal
düzende simetrik biçimde kullanılmıştır. Bahçenin diğer alanlarında ise informal bir
biçimde parterler oluşturacak şekilde tasarlanmıştır.
Parterler içinde daha çok herdemyeşil bitki türleri tercih edilmiştir.
Ana binadan deniz manzarasını engellememek amacı ile rıhtım boyunca yer alan
çim parterlerin içinde bitkisel materyal olarak çalı türleri, renk etkisi yaratmak amacı
ile Hydrangea macrophylla (Ortanca) ve Rosa sp.(Gül) çeşitlerine yer verilmiştir.
Selamlık ve harem bahçesinin ortasında yer alan oval formlu havuzun etrafında
formal düzende tasarlanmış olan parterlerin içinde budanmış Taxsus baccata
(Porsuk) ve Cedrus deodora (Himalaya Sediri) ve Magnolia grandiflora (Manolya)
gibi boylu ağaçlara yer almaktadır.
Form ve Biçim Özellikleri: Bitkisel tasarımda form bitkilerin üç boyutlu biçimsel özelliklerini
nitelemektedir. Bitkilerin gövde, yaprak ve dalları formu oluşturmaktadır. Bitkiler yapraklı
iken görsel açıdan daha etkili görünmelerine rağmen yapraklarını döktüğünde ise
kaligrafik etki yaratmaktadır. Bu nedenden dolayı bitkisel materyalde form tüm
mevsimlerde göz önünde bulundurulması gereken tasarım elemanlarından biridir.
Selamlık ve harem bahçelerinde kullanılan bitkisel materyal form ve biçim açısından
çeşitlilik göstermektedir. Yuvarlık, piramidal ve dağınık formlu bitkiler bir arada
kullanmıştır. Beylerbeyi Sarayı’nın selamlık ve harem bahçelerinde kara tarafında yer
alan yüksek duvarın önündeki
bitki parterlerinin içinde dağınık bir şekilde boylu
ağaçların yer alması ziyaretçilerde rahatlık ve serbestlik duygusu yaratmaktadır. Her iki
bahçenin ortasında konumlandırılmış olan simetrik parterlerin içinde kullanılan budanmış
ağaçlar ise algılanabilir biçim ve form özelliğini yaratmaktadır.
Ölçü Özellikleri: Selamlık ve harem bahçelerinde yer alan çim parterlerin içinde
genellikle boylu ağaçlar kullanılmıştır. Rıhtım boyunca uzanan parterde ise çalı formlu
ağaçlar ve mevsimlik çiçeklere yer verilerek bahçede yumuşak bir geçiş yaratılmış ve
belli bir hiyerarşi sağlanmıştır.
Renk Özellikleri: Selamlık ve harem bahçelerinde ağaçların yeşil tonları ile alt
kısımlarında yer alan parterler içindeki mevsimlik bitkilerin kullanımı bahçeye canlılık
kazandırmıştır. Rıhtım boyunca yer alan Rosa sp. (Gül) ve Hydrangea macrophylla
(Ortanca)’ların kullanımı renklilik ve canlılık etkisi yaratmıştır.
Doku Özellikleri: Selamlık ve harem bahçelerinin bitkisel tasarımında kullanılan materyal
doku özellikleri açısından çeşitlilik göstermektedir. Her iki bahçenin orta kesiminde kaba
ve seyrek dokulu bitikler kullanılırken sınır elemanlarının önünde perdeleme amacı ile
kullanılan bitkisel materyal sık dokulu ve yoğun tercih edilmiştir. Rıhtım boyunca yer alan
parterlerde ise yumuşak dokulu, renkli çiçekler kullanılmıştır.
2.3.3. Set bahçeleri
Beylerbeyi Sarayı’nın ana binasının arka kesiminde yer alınmakta olup, selamlık ve
harem bahçelerindeki aksa bağlı olarak arazinin topografyasına göre düzenlenmiştir. II.
Mahmut Dönemi’nde yapılandırılan yaklaşık 40869 m2 boyutunda olan set bahçeleri,
arazinin eğiminden dolayı setler halinde düzenlenmiştir. Selamlık bahçenin güneybatı
yönündeki rampa ile birinci ve ikinci sete ulaşım sağlanmaktadır. Diğer setlere ulaşım ise
birinci set bahçesinin merkezi dikkate alınarak konumlandırılmış olan merdivenler ile
sağlanmaktadır. Birinci set bahçesi kara tarafından Şahbaz Yiğit Sokağı yönünden
yüksek duvar ile çevrilidir. İkinci ve üçüncü set bahçeleri ise alçak duvarlar ile birbirinden
ayrılmıştır. Her iki bahçenin kuzeydoğu yönünde bulunan yüksek duvarın üst kesiminde
dördüncü set yer almaktadır. Dördüncü set bahçesi ise güney, doğu ve batı
kesimlerinden yüksek duvarlar ile çevirilidir. Birinci set bahçesinin bitkisel tasarımı selamlık
ve harem bahçelerinde olduğu gibi bahçenin orta kısmında formal diğer bölümlerde ise
informal düzende olup ve bitkisel materyal gruplar halinde düzenlenmiştir.
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
57
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
Selamlık bahçenin güneybatı yönündeki rampa ile birinci ve ikinci sete ulaşım
sağlanmaktadır. Diğer setlere ulaşım ise bahçenin merkezi dikkate alınarak
konumlandırılmış olan merdivenler ile sağlanmaktadır. İkinci ve üçüncü set bahçeleri ise
alçak duvarlar ile birbirinden ayrılmıştır. Her iki bahçenin kuzeydoğu yönünde bulunan
yüksek duvarın üst kesiminde dördüncü set yer almaktadır. Dördüncü set bahçesi ise
güney, doğu ve batı kesimlerinden yüksek duvarlar ile çevirilidir.
Set Bahçelerinde Bitkisel Materyal Kullanımı
Birinci set bahçesinin ortasında etrafı küfeki taşı ile çevrilmiş olan yuvarlak formlu,
grottolu havuz bulunmaktadır. Havuzun etrafında ise simetrik bir biçimde dört parçadan
oluşan köşeli parterler yer almakladır. Bu parterlerin içinde yer örtücü olarak çim
kullanılmıştır, bitkisel materyal olarak Ulmus glabra var. Pendula (Sarkık karaağaç),
Chamaerops excelsa (Palmiye) ve budanmış Taxus baccata (Adi Porsuk) yer
almaktadır. Birinci set ile ikinci set bahçelerini birbirinden ayıran duvar etrafında ise
beton görünümünü perdelemek amacı ile Sedrus Deodora (Himalaya Sediri) ağaçları
duvar boyunca yer almaktadır. Selamlık ve Harem bahçelerinde bakan korkulukların yer
aldığı alanda ise renk etkisi yaratmak amacı ile Nerium oleander (Zakkum) kullanılmıştır.
İkinci ve üçüncü set bahçesi birinci ve dördüncü sete göre daha dar boyutta
tasarlanmıştır. İkinci sette yer alan bitki parterlerinin etrafı çit oluşturacak biçimde
Eounymus japonica (Taflan)’lar ile çokgen ve dairesel dilimler oluşturulmuştur. Birinci
sette olduğu gibi burada da üçüncü sete ulaşımı sağlayan merdivenlerde bahçenin
merkezi dikkate alınarak biçimlendirilmiştir. Bu sette bulunan bitkisel materyal ise
Chamaerpos excelsa (Tüylü Palmiye), Cercis siliquastrum (Erguvan), Quercus robur
(Saplı Meşe), Tilia argentea (Gümüşi Ihlamur), Celtis australis (Çitlembik), Hedera helix
(Orman Sarmaşığı)’dır. Bitki parterlerinin içinde ise mevsimlik çiçeklerin kullanımı söz
konusudur.
Dördüncü set bahçesinde havuzun etrafı çit oluşturacak biçimde Euonymus japonica
(Taflan)’lar ile sınırlandırılmış, Chamaerpos excelsa (Tüylü Palmiye) ağaçları ve Rosa sp.
(Gül)’ler belirli aralıklar ile yerleştirilmiştir. Fıskiyeli grottonun yanında Chamaerpos excelsa
(Tüylü Palmiye), Celtis australis (Çitlembik), Lagerstroemia indica (Oya Ağacı), Tilia
argentea (Gümüşü Ihlamur), Robinia pseudoacacia (Beyaz Çiçekli Yalancı Akasya),
Platanus orientalis (Doğu Çınarı) ve havuzun etrafında ise yine Chamaerpos excelsa
(Tüylü Palmiye), Aesculus hippocastanum (Beyaz Çiçekli Atkestanesi) bulunmaktadır.
Sarı Köşkün doğu ve batı yönünde bulunan açık alanlar özgün düzende tasarlanmış
parterleri ile kullanılan bitki türleri Natüralist bahçe tasarımını yansıtmaktadır. İnformal
biçimde tasarlanmış parterlerin içinde Tilia argentea (Gümüşi Ihlamur), Quercus robur
(Saplı Meşe), Aesculus hippocastnum (Beyaz Çiçekli At Kestanesi), Robinia
pseudoacacia (Yalancı Akasya), Cercis siliquastrum (Erguvan) bulunmaktadır. Mermer
Köşk’ün etrafındaki alan çit oluşturacak biçimde Euonymus japonica (Taflan)’lar ile
bezenerek parterler oluşturulmuştur. Bu parterlerin içinde Tilia argentea (Gümüşi
Ihlamur), Quercus robur (Saplı Meşe), Aesculus x carnea (Pembe Çiçekli Atkestanesi),
Laurus nobilis (Akdeniz Defnesi), Cedrus libani (Toros Sediri), Celtis australis (Çitlembik),
Aesculus hippocastanum (Beyaz Çiçekli Atkestanesi), Pistacia atlantica (Atlantik Fıstığı),
Cercis siliquastrum (Erguvan), Fagus sylvatica (Avrupa Kayını), Euonymus japonica
(Taflan), Phyllostachys bambusoides (Altın Bambu), Cedrus deodora (Himalaya Sediri)
ağaçları, köşkün giriş kapısının önünde ise sağlı sollu şekilde mevsimlik bitkiler
bulunmaktadır. Köşkün her iki tarafında dairesel parterin ortasında Phoneix canariensis
(Hurma Ağacı) dikilmiştir.
Ahır Köşkü’nün etrafında bulunan açık alan, informal şekilde tasarlanmış parterleri,
ağaçların yerleşimi ve bitki türleri ile Natüralist bahçe tasarımını yansıtmaktadır. Bu
kesimde yer alan bitki türleri ise; Acer negundo (Dişbudak Yapraklı Akçaağaç),
Sophora japonica (Japon Soforası), Tilia argentea (Gümüşi Ihlamur), Laurus nobilis
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
58
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
(Akdeniz Defnesi), Euonymus japonica (Taflan), Cercis siliquastrum (Erguvan), Acer
campestre (Ova Akçaağacı), Aucuba japonica (Japon Akubası), Koelreuteria
paniculata (Altuni Fener Ağacı), Carpinus betulus (Gürgen), Fraxinus angustifolia (Sivri
Meyveli Dişbudak), Ligustrum vulgare (Adi Kurtbağrı), Buxus sempervirens (Şimşir),
Hedera helix (Orman Sarmaşığı), Aucuba japonica (Japon Akubası), Robinia
pseudoacacia (Beyaz Çiçekli Yalancı Akasya), Magnolia grandiflora (Manolya) yer
almaktadır.
Bitkisel Tasarım İlkeleri:
Birinci, ikinci ve üçüncü set bahçelerinde formal, dördüncü set bahçesinde ise
informal bir düzen görülmektedir.
Yapraklı türler ile herdemyeşiller bir arada kompozisyon oluşturacak biçimde
kullanılmıştır.
Setleri birbirine bağlayan duvarların önünde perdeleme ve duvar görüntüsünü
yumuşatmak amacı ile yoğun bir biçimde boylu ağaçlar tercih edilmiştir.
Bitkisel materyal kullanımında gruplar oluşturacak biçimde tasarım yapılmıştır.
Renk özelliği: Bitkisel tasarımda renk kullanımı çiçek, yaprak ve gövde rengi ile
sağlanmaktadır. Set bahçelerinde genellikle yeşil tonları (soğuk renkler) tercih edilmiştir.
Çiçekli türler olarak sadece Nerium oleander (Zakkum) ve Rosa sp. (Gül) çeşitlerine az
sayıda yer verilmiştir. Soğuk renk kullanımı ile bahçede serinlik ve ferahlık duygusu
arttırılmıştır.
Form ve biçim özellikleri: Set bahçeleri form ve biçim özellikleri açısından çeşitlilik
göstermektedir. Yuvarlık, piramidal ve dağınık formlu bitkiler bir arada kullanmıştır. Bu
anlamda herhangi bir rahatsız edici etki oluşumundan kaçınılmış olup, formlar genelde
birbirini tamamlayıcı niteliğindedir.
Ölçü: Birinci set bahçesinde, havuzun etrafında yer alan Ulmus glabra var. Pendula
(Sarkık karaaça) ‘lar haricinde genellikle uzun boyu ve geniş taşlı bitki türleri kullanılmıştır.
Az sayıda budanmış veya alçak boyu bitkiler bulunmaktadır. Dördüncü set bahçesinde
ise boyu ve geniş taşlı bitkiler daha fazla sayıda kullanılmıştır.
Doku özellikleri: Set bahçeleri doku açısından çeşitlilik söz konusudur. Birinci set
bahçelerinin ortasındaki bitkisel tasarım genellikle kaba ve seyrek dokulu bitkiler
kullanılırken, ikinci ve üçüncü set bahçelerinde ise boylu ve sık dokulu bitkiler yer almıştır.
İnformal bir düzene sahip olan dördüncü set bahçelerinde ince ve kaba ile sık ve seyrek
dokulu bitkiler bir arada kullanılmıştır.
3. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Saraylar ait oldukları dönemlerin kültürel niteliğini yansıtmakla birlikte, bu mekanları
kullananların yaşam biçimlerini ve dönemin sanatsal özellikleri ile yapım tekniklerini de
yansıtan yapılardır (Erdoğan ve Aliasghari 2014). Araştırma konusu olan Beylerbeyi Sarayı
bahçeleri, bitkisel düzenlemesi, sarayı oluşturan yapı ve mekanlar bütününün tasarım
özellikleri ve bezemeleri ile batı etkilerinin belirgin bir şekilde izlendiği saray
bahçelerindedir. Parterlerin geometrik formu, simetri kullanımı ve aks oluşumu, parterler
içinde hayvan figürlerinin yer alması, aydınlatma elemanlarının tasarım ve bezeme
özellikleri batı etkisini yansıtmaktadır. Ancak Bahçelerin kara tarafından yüksek duvarlar
ile çevrili olması mahremiyet özelliğini ön plana çıkarmaktadır. Bitkisel materyal
kullanımında hem estetik hem de işlevsel nitelik dikkate alınarak boylu ağaçların altında,
havuz etrafında gölgelik oturma alanları oluşturularak Türk bahçe özelliği korunmuştur.
Beylerbeyi Sarayı Bahçeleri özgün tasarım ilkeleri açısından incelendiğinde;
Beylerbeyi Sarayı bahçelerinde çeşitli köşk ve yapılar yer almakta olup, yapılar
birbirinden bağımsız bir düzende, arazinin çeşitli bölümlerinde konumlandırılmıştır.
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
59
I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu, 01-02 Kasım 2018 Edirne / TÜRKİYE
Ist International Ottoman Traces Symposium, November 01-02, 2018 Edirne / TURKEY
Havuzlar genellikle dairesel veya oval formda olup, bahçenin merkezinde
konumlandırılmıştır.
Bitki parterleri genellikle bahçenin merkezinde konumlandırılmış olan havuzların
çevresinde düzenlenmiştir.
Bitkisel tasarım ve çim parterlerinin oluşumunda genellikle simetri uygulanmıştır.
Bahçelerde plastik ojeler kapsamında çeşitli hayvan figürlerine yer verilmiştir. Bu
heykellerin yapımı ile ilgili bilgiler heykellerin üzerinde bulunan imzalar doğrultusunda
S. Leboeuf Paris ve Pierre Louis Roillard tarafından yapıldığı saptanmıştır.
Bitkisel materyal açısından değerlendirildiğinde; genellikle boylu ağaçlara
“Magnolia grandiflora (Manolya), Taxus baccata (Porsuk), Tilia agrentea (Gümüşü
Ihlamur), Querqus robur (Saplı Meşe), Cedrus deodora (Himalaya Sediri)’ya yer
verilmiştir.
Tarihi saray bahçeler yaşadıkları dönemlerin sosyo-kültürel özelliklerini yansıtmanın yanı
sıra bu alanların inşasında kullanılan malzeme, yapım teknikleri, yapısal ve bitkisel
tasarım özelliklerini bugüne taşımaktadırlar. Koruma ve onarım çalışmaları kapsamında
taşınmaz kültür varlıklarının yer aldığı bahçeler, yakın çevresi, sokak ve mahalle ölçeğine
kadar korunması, gerekli durumlarda sağlıklaştırma ve onarım işlemlerinin gerçekleşmesi
gerekmektedir. Tarihi saray bahçelerinde yapıları çevreleyen bahçeler yapıldığı
dönemin açık-mekan anlayışı, bitkisel tasarım özellikleri, düşünce ve yaşam biçimini
yansıtan ve rekreatif alanlardır. Ancak araştırma bulguları ve yapılan değerlendirmeler
sonucunda koruma ve restorasyon çalışmalarının genelde yapı ölçeğinde kaldığı;
bahçeye çok yansımadığı, koruma, bakım ve restorasyon çalışmalarının yapıldığı
bahçelerde ise canlı materyal ile çalışıldığı için hatalı ve eksik restorasyonların
gerçekleştirildiği görülmektedir. Koruma ve onarım çalışmalarında yapının bahçe ile bir
bütün olarak ele alınması ve tarihi alanın bütün kültürel bileşenleri ile özgün sınırları ve
tasarım özellikleri korunarak, çalışmalarının gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu
kapsamda dönemlerinin yönetsel ve kültürel mekanları olan saray yapıları ve bahçeleri
bütüncül olarak ele alınmalı yapı konumlandığı çevre ile değerlendirerek bina ve
bahçe/avlu ilişkileri ve mekânsal kurguları korunarak özgün nitelik ve kimliklerini
toplumsal ve ülkesel kültür bileşenleri olarak sürdürülebilirlikleri sağlanmalıdır.
KAYNAKLAR
Akyüz, U. 2007. Beylerbeyi Sarayının 19. Yüzyıl Osmanlı sarayları içindeki yeri ve değerlendirilmesi. Yüksek Lisans
Tezi. Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Aliasghari Khabbazi, P. 2016. İstanbul, Beylerbeyi Sarayı Bahçeleri tasarım İlkeleri ve Restitüsyonu. Doktora Tezi.
Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Batur, A. (1994). “Yıldız Sarayı.”Dünden bugüne İstanbul ansiklopedisi. İstanbul Kültür Bakanlığı Tarih Vakfı Ortak
Yayını, 520- 527s. İstanbul
Dündar, M. 2008. Beylerbeyi Sarayı. Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 687.s. Ankara
Erdoğan, E., Yazgan, M.E. ve Köylü, P. 2003. Türk bahçesi kimliği üzerine bir araştırma. Bilimsel Araştırma Projesi
Kesin Raporu. Ankara Üniversitesi. Bilimsel Araştırma Projeleri, 357 s., Ankara.
Erdoğan, E. Aliasghari, P. (2014). Cultural Heritage Conservation and the National Palace Gardens.
Uluslararası Kültürel Mirasın ve Kültürel Bellek Kurumlarının Yönetimi Kongresi.16-17 Eylül. İstanbul.
Erdoğan, E. Alkanoğlu, F. 2006. Dolmabahçe Sarayı Bahçesi Bitkisel Tasarım İlkeleri. 150. Yılında Dolmabahçe
Sarayı Sempozyumu Bildiri Kitabı. TBMM Milli Saraylar. İstanbul
Göncü, C. 2006. Beylerbeyi Sarayı’nın inşa süreci, teşkilatı ve kullanımı. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Trakya Üniversitesi / Edirne 2018
P. Göker, E. Erdoğan
60