Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

Tarihselcilik ve Fazlur Rahman

2013, Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi ve Hareketi Sempozyum Tebliğleri

00 o TUR~<IYEPD iS l A~4CIUK DÜŞNCESi VE HAREKETi SEM POZYUM TES Li GLER i Editörler ismail Kara Asım Öz .. . TARIHSELCILIK VE FAZLUR RAHMAN MUSTAFA ÖZTÜRK I İ SLAMCIJK DÜŞNCESi bağlmınd Fazlur Rahman'a dair konuşma zor, olumlu konuşma çok daha zordur. Çiinkü Fazlur Ralımn Türkiye'ye özgü İslamcığn hemen her varyntı.d, diğer bir deyişl gerek siyasal, gerek radikal, gerek muhafazakar İslamcıkt umumiyetle "gavur" muamelesine tabi tutulan bir şahsiyetqr; haliyle Fazlur Ralımn ismine menfi bir sıfat eklemeden konuşma çok kere "modernistlik", "tarihselci.lik", "zmdlkı " gibi zem yaftalanyla birlikte anılmy müncer olabilmektedir. Bu konuyu paranteze alıp asıl meseleye girizgah olarak İs l amcılk bünyesinde Fazlur söylemek gerekir. Zira Türkiye İslamcığnd bir mevkiifmevzii sahibi değilr. Günümüzde tarışln şekliy İslamcık kavrmın asıl mana ve muhtevas ı, ıg6o'l yılarn Türkiye'sinde Mevdudi, Seyyid Kutup gibi Müslüman yazrlın Türkçeye çevrilen kitaplanyla tanış ve bu sayede gerek İslam aleminin farklı coğrafylnd neler olup bitğnde, gerekse İ s l am'ın temel kaynlrı dan devlet, s iyaset, ekonomi gibi konular hakınd neler istinbat edilbcğn az çok haberdar olma imk.anı kavuşn ve son kertede dini bir ideoloji gibi algı­ layan çevrelerin sekter karakterli düşnce tarzın karşıl gelir. bahis açmnı Fazlur Ralımn Ralımn'd Kanımc pek isabetli olmadığn zikre değr İslamcığn Türkiye'deki en güçlü temsili bu düşnce tarzmda karşıl bulur ve "siyasal" ön sıfatyl birlikte anıl bu İslamcığn düşnce ve söylem biçiminde oldukça homojen bir karakter söz konusudur. Oysa Fazlur Rahmn 'ı okuyup anlamaya çalışn çevrelerde ne mazi ne de hal itibariyle böyle bir karakteristikten söz etme i.mkanı pek yoktur. Çünkü Fazlur Rahman'm görüşle­ rine müspet değr atfeden figürler fikri köken itibariyle milli görüşçlk, milli mücadelecilik, milliyetçilik, ülkücülük gibi müteaddit neseplere mensuptur ve fakat özellikle ıg8o sonraı dönemde isıarn gruplardan ve müesses dini düşn­ ce kalıprnd koparak entelektüel bağımszl Nitekim söz konusu figürlerin Fazlur Rahmn'ı bu tercihin bir sonucudur. tercih ettikleri de malumdur. okuyup anlamaya çalışmr da Türkiye'de islamcık ve Düşncesi Hareketi ll Türkiye'de olduğ islamcık Düşncesi Bu noktada denebilir ki şayet entelektüel-akademik İslamcık gibi bir kategori varsa Fazlur Rabman islamcıdr; fakat en azınd bana göre böyle bir İslamcı­ lık kategorisi mevcut değilr ve/veya Fazlur Rabmn'ı Kur'an, Sünnet, ictihad gibi konularla ilgili görüşlein tasvibe açık bir düşnce tarzı meikUr ve mahut İslamcık kategorisinde değilr. Bunı:i.la birlikte, Muhammed İkbal ne kadar İslamcıy Fazlur Rabman da belki o kadar islamcıdr, cknebilir. Ancak şu da var ki İkbal siyasal İ slamcık nezdinde az çok ilgi çelaniş, Fazlur Rabman ise şimeklr üstüne çelaniştr. Bu iki isimden ilkinin ~üspet, ikincisinin ~n:fi.lg celbetmesinin önemli bir sebebi, din ve dinl düşnce konusundaki atıf/rens · sistemiyle ilgilidir. İkbal dinl düşnceyl ilgili fikryatın bir nevi sütre işlev gören felsefe jargonuyla ortaya koymuş, Fazlur Rabman ise doğruan doğruya naslar haklanda konuşm ve naslrı modern zamanlardaki aktüel değr ve işlevn sorgulamışt. Kuİ"an metninden istimdatla İslami bir devlet kurup önce memlekete, bilahare tüm aleme nizarn verme hayalinden "gepgerçek" bir gelecek kurmayı arzulayan, 'bu arada Mustafa Kemal, .Anıtkabir; · Kemalizm, laiklik gibi isimler, imgeler ve kavramlar üzerinden rejimle dişmey Müslmanığ kıvam ölçütü sayan siyasal-radikal İslamcı zihniyette Fazlur Rabmn'ı gerek tarihsellik/tarihselcilik diye adlnır fikryatı, gerekse Mustafa Kemal hak1 kında "Yiğd öldür ama hakın da ver" tarzınd konuşması pek tabü ki olumlu k~şıl bulmaış, hatta yenilir yutulur cinsten bulnmaıştr. İslamcığn muhafazakar ve gelenekçi varyntıdki Fazlur Rabman algısn da bu minvalde ve Hareketi kuşszÇI.r dinl düşnceyi topyekUn yeniden yapı­ bir Müslüman ilim-fikir admır. Faz~ yoların kesişmdğn birçok kanıt şu ane~dot bile tek başın kafidir: Gerçekte Fazlur Rabman İslamcı değil, landırm yolunda büyük çaba sarf etmiş lur Rabmn'ı bilhassa siyasal İslamcık gösterilebilirse de bizzat kendisinin nakletiğ "Lahor'da lisansüstü çalışmr sürdürürken, Mevdudi ne çalıştğm soryaparsan arneli melekelerin o kaduktan sonra, 'Ne kadar çok [ilmi] çalışm dar çok körelir. Niçin gelip cemaate [Cemaat: i islamı] katılmyorsun?" deniş, o zaman benim cevabım şöyle olmuşt: Ne olursa olsun, [bilimsel] arştım yapmı seviyorum."2 Vahyin mahiyetiyle ilgili görüşnde dolayı Mevdudi ve Cemaat-i İsl3:mi çevresini de bünyesinde barınd Pakistan İslamcırn "Münkirü'l-Kur'an" ithamma uğrayn ve başın on bin rupi ödül konulan Fazlur Rabmn'ı yeri İs l am­ cılk vadisi değil, her ne kadar fikri-ilmi prensip, yöntem ve teklifleri ciddi ölçüde farklı arz etse de Muhammed Abduh, Muhammed İk bal, Seyyid Ahmed Han, S. Emir Ali gibi isimlerce temsil edilen ıslah-tecdi çizgisidir. Bu bağlmd Said Halim Paş, Mustafa Sabri, Babanzade Ahmed Naim, Elmaı M. Harndi Yazır gibi isimlere ilşkn "İslamcı nitelendirmesinin de geçmiş dönük bir sıfat ya1 Bkz. Fazlur Rahman, islam, çev. M. Oa~ 2 Adil Çiftçi, Fazlur Rahman ile islam · M. Aydın, ı ' Yeniden Düşnmek, istanbul, 1981, s. 310. Ankara, 2000, s. 40. loşbrması olduğ söylenebilir. Zira bütün bu isimlerle 1960 sonraı Türkiye İs­ temsilcileri arsınd ciddi bir fikri, zihni mübayenet söz konusudur. Kaldı ki son dönem Osmanlı'd İslamcı olarak nitelendirilen isimler fik:_ri açıdn kategocik tasnife tabi tutulmaya pek elvriş değilr. Kimilerince "ilk nesil İs­ lamcır" diye anıl son dönem Osmanlı ilim-fikir admlrın temel hedefi, Osmanlı Devleti'ni inkırazd kurtarmak, dolayıs İslam üm.metini düzlğe çıkarm idi. Oysa bugün "Öldü, ölmedi" tarışmsn konu olan İslamcık esas itibariyle 196o'lı yılarn Türkiye'sine özgü bir fenomendir. lamcığn 1960 sonraı öze dönüşç İslamcığn en güçlü varyntıd biri üm.metçi, evrenseki ve bir dinl-siyasi söylem üretmekle, diğer bir güçlü varyntı ise Necip Fazıl örneğid olduğ gibi sık Sünnicilik, sağcılk, millicilik, yerlilik gibi sıfat­ larla şekil ve muhteva kazanan yeminli muhafzkrlı teb~ etmektedir. aslınd dini bir düşnce olmaktan ziyade, ideolojik ve sekter Siyasal İslamcık bir söylem hüviyetindedir. Bu söylemden ortaya çıkan pratikte din tabii bir hal olarak yaşn, varoluş anlam katan bir tecrübe olmaktan ziyade, tabelsınd "İslam yazan bir devlet kurma ve toplumsal nizarn projesini hikmet-i hiikfunetçi bir tavırl yukandan aşğıy dayatarak uygulama arzusuna hizmet eden bir 1 araç riıesabnd. Dinin bu şekild arçslştımn en önemli sonucu, siyasal İslamcığn bu topraklarda pek sıcak karşılnms ve kendisine geniş taban oluştramsı olmuştr. Ezan vaktini cami avlusunda bekleyen siyasal İslamcır pek rastlnmdığ için, bu zümrenin dinle ilşks avm-ı nas nezdinde de sıkntl bulnmştr. Mücahit Bilici'nin deiğ gibi, vaktiyle, siyasal İslamcığn elinde cömert bir "gelecek" vardı ve "gelenek" bu gelcğ vanşt ayak bağınd başk bir şey değil. Evet, İslamcır otantisite devşirmk için·henüz gelmiş bir gelcğin kesafetine yaslndır. Yeşil bir kopyası olduklan diğer başk~ zamane ideolojilerin takipçileri gibi İslamcır da geçmiş kendisinden azade olunması gereken bir yük olarak görüp tüm yatırmln her türlü faoteziye açık bir gelcğ yaptılr . Ne hayaller kurdular: İslfun devlet, İslfun ekonomi, İslami sanat, İslami bilim. Lakin "kü.ll.ü atin karib" [Her gelecek yakındr veya gelecek olan her şey pek yakın­ da çıkar gelir] fehvasınc uzaktaki gelecek geldi ve şimd oldu. Artık muhayyel ve müphem bir gelecek tasavvuruyla başk kimseye benzemezlik (özgün! ük) iddiasında bulunamayan veya kendisini o zehab ile kandırmy İslamcık bu-sefer "gelenek"i keşfti. Köksüz ve geçmişsz İslamcık geçmişt Osmanlı'y burun kıvrp sözde Türk İslam'ın çaput bağlyıc muamelesi yapıordu. Bugün ise elindeki gelecek madeni tükenip hep içinde yüzdği şimdn ve sıradnlğ denizine düşnce, bu sefer köklerine, hem de en yakındi milli köklere sarıl­ maya başldı. Tarihsiz ve kuru bir ideoloji olan İslamcığn son dönemindeki mukadestçıl ilgisindeki patlama, böyle bir tükenme ve yakıt ikmali ile ilşk görülmeli. Gelcği tüketen İslamcık şimd gelenek satıyor; hem de Türk malı.3 3 Mücahit Silici, "islamcı~n Hayal Dükanıd", http://www.risalehabercom. Türkiye"de islamcık Düşncesi Hareketi ve Siyasal İslamcı nazaria baldığn bu teşhislr şüphesiz can sılac ve rahtsız edicidir; fakat en azınd bana göre isabetlidir. Binaenaleyh, " İslamcık öldü" ilgili her yeni tarışmn merhuma otopsi anlmı geldidiyen ve İslamcık ğin söyleyen de isabetli söylemiştr. Bildiklerim ve gördükleim~n hareketle diyebilirim ki Fazlur Rabman gerek siyasal-radikal, gerek muhafazakar-gelenekçi İslamcıkt hiçbir zaman kendisine müspet atıfl konuşla bir figür olmaış, olamıştr. Nitekim Fazlur Rabmn'ı kendi ülkesindeki i sTamc ılardn ne tür bir muamele gördüğ malumdur. Türkiye İslamcın muamele ve mütalsı ise matbuattaki sayız kitap, makale ve bildiri metninde mezkfudur. • 1 II Fazlur Rabmn'ı larda başlmıtr. ll Türkiye'de islamcık üşinces ve Hareketi Türkiye'de tanım süreciAnkara merkezli olarak 1980'li yıl­ ki 19.80 darbesini müteakiben Fazlur Rabmn'ı Islam (İslam) adlı eseri Mehmet Dağ ve Mehmet S. Aydın' ortak çevirisiyle yaım­ lanmış (Fakülteler Matb.Sı, İstanbul 1981), fakat bu eser ilm ~ ve entelektüel gayet nitelikli ~lmasın rağmen dönemin ilahiyat ve Yüksek İs­ seviye açısnd lam camisınd hüsnü kabulle karşılnmt. Buna mukabil özellikle Ankara ilahiyat çevresinde, o dönemdeki isıarn hareketler ve gruplardan bağımsz bir isıarn kimlğ tercih eden ama aynı zamanda okuma, arştım ve entelektüel tarışmy seven bir grup öğre~ci.nb (Ömer Özsoy, Kazım Sever, Lütfi Sever) dikkatlerini celbtmişr. Şöyle Öte yandan Fazlur Ralımn dönemin Mülkiye muhitinde de (Ankara Üniversitesi Siyasal 'Bilgiler Fakültesi) az çok okunma şans ı bulmştr. Fazlur Rabman ' ın Mülkiye'de okunm.ası ve tanıms İlber Ortaylı ön ayak olmu ştur. Bunun sebebi, "Hocamız Fazlur Rahman" başlık makalesinde de belirtğ gibi, Ortaylı ' nı 1974'te Chicago Üniversitesi'nde Fazlur Rabman'la tanışm ve Bekir Demirkol gibi bazı Türk öğrencil birlikte onun doktora derslerine katıl­ mı ş olmasıdr.4 Ortaylı, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarfınd 22-23 Şubat 1991de düzenlenen " İslam ve Modernizm: Fazlur Rabman Tecrübesi" konulu ulsarı sempozyumda sundğ bildirinin ilk cümlelerinde Fazlur Rahmn'ı şöyle tanımşr: 1974 senesinde rahmetli Fazlur Rahmn'ı kendisi Chicago Üniverbatılşm, bazıln tabiriyle garbzede, basitesi'nde oksidentalize olmuş, zılanm tabiriyle garbi. Talebelerin ama şarklı talebelerin sevdiğ bir hocayd.ı ve bu gruplaın içerisinde Fazlur Ralımn adeta yeni bir 1ilai cebd ve yeni bir 1ilai rönesaı temsilcisi, öncüsü olan bir hoca, bir tarihçi, bir hümolog ve hiç şüphesiz çekinmeden _söylemeliyiz ki yeni bir müçtehid idi.S 4 iIber Ortaylı, sayı: "Hocamı z Fazlur Rahman ", Islami Araştım tanıdğm a lar (Faz/ur Rahman özel Sayıs), ciit: 4, 4 (1990), s. 262. 5 iIber Ortaylı,"Fzu 1997,s. 68. Rahman ve Tarih", Islam ve Modernizm: Fazlur Rah man Tecrübesi, istanbul Fazlur Ralımn' Türkiye'de taiınms önayak olan isimler arasmda Alparslan Açıkgen'i özellikle zikretniek gerekir. Zira Fazlur Ralımn' haytı ve fikri serüveni hakınd bilgi edinğmz ilk metinler hemen tamıyl Açıkgen' aittir. 6 Fazlur Ralımn' Major T1ıems of the Qur'an (Minneapolis, 1980) ve Islam and Modernity: Transformatian of an Intellectual Tradition (Chicago, eserlerinin_T ürkçe çevirileri de yine Açıkgen' aittir.7 Açıkgen ve M. 1982) adlı Hayri Kırbaşoğlu gibi isimler hem Fazlur Ralımn' eserlerini çevirmeleri, bem de çevirdikleri eserlerden etkilenmeleri sebebiyle ıg8o'li yılarm ikinci yarismdan itibaren tarihsellik ve taribselcilik meselesinin gündeme gelmesine katıd bulnmşardı. Aynı yılard Fecr Yayınevi çevresi de Fazlur Ralımn ve fikirlerinin tanımsd çok önemli bir rol oynamıştr. Ancak ıgo'l yılan baş ­ larmda yaınevi bünyesinde fikri çatlak oluşm ve bu çatlak Fazlur Rabmn'ı eserleriyle birlikte Fecr'den ayrıln Lütfi Sever'inAnkara Okulu YayÜılr'n kurması sçmucunu doğurmşt. Fazlur Ralımn' ve görüşlein nin Türkçeye çevrildğ Türkiye'deki ilahiyat akdemysın hemen her platformda tarışmy ıg8o'li leşmitr. yılarn 8 açılms, Islam adlı eseriziyade ıgo'l yılard gerçek1977'de Ankara ilahiyat Fakültesi'ni ziyaret tarışml sırand Fakülte'deki bazı Ortaylı Fazlur Ralımn' Ankara başınd Kaldı ki Fazlur Ralımn ve bu ziyaret vesilesiyle yaşn hocalar Fazlur Rahmn'ı küfiirle suçlamıştr.9 ziyaretine atıil şöyle bir tespitte bulnmştr: etmiş gündemine oturması ll Türkiye'de isl3mcık Düşncesi Fazlur Rabman iktisadi ve ilmi gerilik içindeki İslam dünyası sorunlaı, İslam'd arayan adamlardan değil ... İslam toplumunun Hicretten bugüne kadar İslam toplumu vasfın kaybetiğ kanısd değil. Bu konuda bir rahtsız bakış yoktu. Modernlşm karşısnd İslamın içtihad kurumunun en ustalık biçimde örneklerini ve yöntemlerini gösteriyordu ... Son olarak Ankara'da görüştğ.mzde bu sorun1ar üzerinde epeyce duracak vaktimiz oldu mu, bilemi"islami Uyanış ve Yenilikçilik Düşnur: 6 Bkz. Alparslan Açıkgen, (Faz/ur Rahman Özel Sayıs), leri (1919-1988)", islami Araştiml 252; a. mlf., •islam Dünyası Çağdş Sorunlaı ve Bir Düşnr: Türk Yurdu, X/37 (1990), s. 11-18; X/38 (1990), s. 32-40. 7 ilk eserin Türkçe çevirisi Ana Konularıy/ tır. islam ve Çagdşlık (Fecr Yayınlr, Açıkgen ve M. Hayri tarfınd Kırbaşoğlu Fazlur Rahmn'ı Haytı ve Esercilt: 4, sayı: 4 (1990), s. 232Fazlur Rahman (1919-1988)", Kur'an (Fecr Yayınlr, Ankara, 1987) ismiyle yaımlnş­ istanbul, 1990) ismiyle yaımln ikinci eser ise Alparslan ortaklş çevrilmşt. 8 Alparslan Aç ı kgenç'i verdiğ bilgiye göre Fazlur Rahman 1977'de Türkiye'ye geldiğn birçok değişk üniversitede konuşmalr yapmış, ayrıc çeşitl illerde halka ve özellikle din admlrın yönelik konferanslar vermişt. Türk okuyucusu Fazlur Rahmn'ı198de tercüme edilen islam adlı eseriyle tanımşr. Bkz. Fazlur Rahman, Ana Konularıy Kur'an, çev. Alparslan Açıkgen, Ankara 1987, [Mütercimin Girş], s. 11. 9 ayıtK dış bilgilere göre Fazlur Rahman Ankara ilahiyat ziyareti sırand, Salih Akdemir gibi dini alanda yeni görüşle ve farklı yorumlara açık kapı bırakml maruf olan hocalar tarfınd bile çok ağır bir dille elştir l miştr. Ancak ne ilginçtir ki Fazlur Rahmn'ı /s/amic Methodology In Hiseseri 190'ı yılard Tarih Boyunca islami Metotory (Karachi 1965, lslamabad, 1976, 1984) adlı do/oj/ Sorunu (Ankara, 1995) adıyl Salih Akdemir tarfınd Türkçeye çevrilmşt. Hareketi ve yorum. Kendisi [Fazlur Rahın] istiyordu, ama kimsede bunu gerçklştic yazık oldu.10 ll Türkiye'de istamılk Düşncesi ve Hareketi galiba burada balıiyt Fakültesinde kalmak ne gayret ne anlyış galiba yoktu; Bu ifadel~rn de anlşıcğ üzere Fazlur Rabmn'ı Ankara İlah.iyt FakülteSi ziyareti menuiytszlğ yol açmıştr. Ama aynı ziyaret hem islamı ilimlerle zemin hazırl­ ilgili birçok konunun ilmi ve entelektüel düzeyde tarışlmsn~ mış, hem de 1980'li yılard bağımsz okuma, arştım ve sorgulamaya hevesli bazı genç ve dinamik zihinlerde ciddi bir fi.krl merak yartmış. Daha açık söylemek gerekirse, 198o'li .Yılarn ikinci yansmdaAnkara ilahiyat'ta tefsir asitnı olan Ömer Özsoy, bizzat:kendi .ifadesiyle, "Fazlur Rahmn'ı ibtidaen yargılp mahkG.m etmek yerine tanıyp anlamaya çalışsk nasıl olur?!" diye düşnmey, ardın Fazlur Rahmiı.'I: özellikle Kur'anı anlama ve yotumlama konusundaki fikirleri üzerine kafa yermaya başlr. Bu arada Fazlur Rabmn'ı Major 1ıems ofthe Qur'an adlı ~eri Türkçeye çevrilip Ana Konulanyla Kur'an adıyl yaımlnr (Ankara 1987). Derken, 190'lı yılar gelip çatar. Bu Ç>n yıln başmd ise müellifin Islam and Modernity adlı eseri İslam ve Çağdşlık adıyl Türkçeye çevrilip yaımlnr. Fazlur Rahm.ıi' daha sonraki yılard hararetle tarışl­ cak olan Kur'an ve tarihsellik tezinin odağınki iki hareketli tefsir/te'vil yöntemi bu eserin baş tarflınd yer aiı.1Y ' ~ · 1990'lar özellikle ikinci yarısmdi. itibaren Fazlur Rabman menşli Kur'an ve tarihselcilik meselesinin adı konulmş biçimde tarışldğ ve tarışmn zirveye tırmandğ yılar olarak tarihe geçmiştr. Bu meseleyle ilgili tarışmln Bilgi Vakfı ve Fecr Yayınevi tarfınd düzenlenen Kur'an sempozyumlanyla başl­ dığ ve/veya meselenin bu sempozyumlarda kıysnda köşesind tarışmy açıldğ söylenebilir. Zira Bilgi Vakfı'nc düzenlenen I. Kur'an Sempozyu.mu'nda (1-3 Nisan 1994) Kur'an kısaln tarihi gerçeklikle ilgisi, Kur'an ahkmın aktüel'dğri, dini metinler ve kutsalı gibi konularda sunulan bildiriler tarihselcilik tarışmsn fitilini ateşlrny namzet niteliktedir. Nitekim aynı valof bünyesinde tertip edilen 4-5 Kasım 1995 tarihli II. Kur'an Sempozyu.mu'nda Yasin Aktay'm sund uğ ve son cümlesini "Bırakn Kur'8.ı:Kerim kendisi konuş­ sun" diye bağldı "Objektivist ve Relativist İradel Arasmda Kur'~ı Anlama Sorunu" başlık bildiride tarihsellik ve tarihselcilik fikri çok belirgin biçimde tarışmy açılmştr. Aktay'ın bu bildirisi Türkiye'deki Seyyid Kutupçu siyasal İslamcığn Fazlur Rabman ve tarihselcğ nasıl baktığ konusunda merak sahibi olanlar için çok önemli bir metindir. Tarihselcilik fikri belki de en sarih biçimiyle 1996 yılmda islamı Araşb.ml Dergisi'nin "Kur'anı Anlaşımsd Yöntem Sorunu" (cilt: 9, sayı: 1-2-3-4 [1996]) başlık sayınd özellikle Mehmet Paçcı ve Ömer Özsoy'a ait iki ayrı makaley10 Ortayh, "Hocamız Fazlur Rahman·, s. 263. 11 Bkz. Fazlur Rahman, Islam ve Çagdşltk, 2002, s. 55-58. çev. Alparslan Açıkgen-M. Hayri Kırbaşoğlu, Ankara le gündeme taşınmr. "~ur' Paçcı'n an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz" başlık makalesinde tarihsellik/taribselcilik meselesi -ki Paçcı bilahare doğruan ya da dolayı biçimde tarihsellik/tarihselcilik ile ilgili makalelerini aynı başlık kitaplaştırp yaımlştr (Ankara Okulu Yayınlr, Ankara 2000), "Müslümanlar arsınd tariliselci balş açısn en belirgin örneği merhum Fazlur Ralımn 12 oluştrmakdı" ifadesinin de tanıkl etiğ gibi, temelde Fazlur Ralımn' görüşlei üzerinden ele alınmştr. Buna mukabil Özsoy, "Kur'an Hitabın Tarihseliğ ve Tarihsel Ritabın Nesnel Anlamı Üzerine" başlık makalesinde doğru­ dan Fazlur Rahman'a atıf yapmış, bilakis meseleyi kendine özgii sayılbieck bir fikri kurgu ve argiimantasyon çerçevesinde ele alıp tarışm. Tarihselcilik meselesi 1996 yılnda Bursa'da düzenlenen "Kur'an_2_Anlamada Tarihsellik Sorunu" sempozyumunda da ele anıl.mş ve bu sempozyumda sunulan bildirilerde tarihselcğn lehinde ve aleyhindeki görüşle temellendirilmeye çalışmtr.14 Fecr Yayınevi tarfınd düzenlenen 13-19 Ocak 1997 tarihli ID. Toplumu ve Tarihsellik" konulu oturuKur'an Sempozyumu'nun "Kur'an, İ slam munda da tariliselci yaklşımn nefy ve isbatın dair tebliğr sunulup hararetli ı • ıs 1991de Istanbul Büykşehir Belediyesi'nce düzenlemüzakereler yapılmştr. nen "İslam ve Modernizm: Fazlur Rabman Tecrübesi" konulu ulsarı semise iki farklı pozyumda Ömer Özsoy ve Yasin Aktay gibi isimlere ait tebliğrd 16 Yme aynı zaviyeden Fazlur Rabmn'ı tariliselci yorum anlyış ele alınmştr. 12 Mehmet Paçc ı , "Kur'an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz", islami Araştml, (1996), s. 123. @ömer Özoy, "Kur'an Araştm/, ci lt: 9, sayı: HitabınTrhsel~ ve Tarihsel 1-2-3-4 (1996), s. 135-143. 14 Bu sempozyumda Mehmet Paçc rafınd sunulan bildiri ise karşıt Tarihsellik Tartışms·, Kur'anı 2000; s. 17-29; Ali Bulaç, "Kur'anı Tarihsellik Sorunu Sempoıyu, Hitabın cilt: 9, sayı: Nesnel Anlamı 1-2-3-4 Üzerine", islami ı tarfınd sunulan bildiri Fazlur ,Rahman çizgisini, Ali Bulaç ta· çizgiyi temsil eder mahiyettedir. Bkz. Mehmet Paçcı, "Kur'an ve Anlamada Tarihsellik Sorunu Sempozyumu, Bayrak Yayınlr, istanbul Bir Metin Olarak Antropolojik Gözle Okumak", Kur'anı Anlamada s. 125-130. 15 Bkz. ilhami Güler, "Muhtar Bir Irade (AIah'ın iradesi) ve Mümkün Bir Tarihin (610-632) 'Kelam-ı Kadim'e ve 'Zorunlu Bir Tarih'e Dönüşmesi", lll. Kur'an Haftsı Kur'an Sempozyumu (13-.19 Ocak 1997), Ankara 1998, s. 211-227; Yasin Aktay, "Tarihselcilikteki Huzur iradesi", lll. Kur'an Haftsı Kur'an Sempozyumu, s. 229·238. 16 Ömer Özsoy, "Vahiy ve Tarih", islam ve Modernizm Fazlur Rahman Tecrübesi, istanbul 1997, s. is/am ve Modernizm Fazlur Rahman 92-99; Yasin Aktay, "Modernist Yorumun Teknolojik Çıkarl", Tecrübesi, s. 310-316. istanbul Büykşehir Belediyesi Kültür işler Daire Başknlı~ tarfınd kitaplşır yaımln bu sempozyumun sunş yazısn dönemin Istanbul Büyük Şehir BeRecep Tayyip Erdo~an, "Kardeş Pakistn' ı n yetiş r di~ ! büyük bilim adm ı ve düş · lediye Başknı nür Fazlur Rahman, islam dünyası oldu~ kadar Batı'd da önemsenen, düşnce ve tezleri tarışml açan bir şahsiyetr. Düşnce haytıl yakınd ilgilenenler merhum üzerinde geniş Türkiye'de ne büyük bir etkiye sahip oldu~n bilirler. Faz.l ur Rahmn'ı haraFazlur Rahmn'ı ve izleyicileri oldu~ gibi, ona şidetl muhalefet gösterenler de vardı. • retle savunan ö~rencil Ifadeleriyle başlmıtr. Erdo~an'ı "Fazlur Rahman'a şidetl muhalefet gösterenler" diye işaret eti~ zümrenin önde gelen isimlerinden biri olan M. Şevkt Eygi ~Fazlur Ra h man Toplantıs• (Milli Gazete, 02 Aralık 2008) başlık yazısnd hem sempozyum, hem de Erdo~an'ı sempozyum kitabındaki sunş yazıs şunla hakınd söylemiştr: "istanbul Belediyesi 22-23 Şubat 1997'de bir -o • Türkiye'de islamcı ık Düşncesi Hareketi ve yıl Haksöz dergisinde (Haziran 1997) "Kur'an ve Tarlbsellik" konulu bir soruş­ turma dosyaı yaımlnş ve ağırlk olarak akademik camia dışnaki is~e­ re ait görüşle teşkül eden bu İslamcı" soruştma dosyaı"n tarihsellik ve tarihseklğn açmzlrı gösterilmeye çalışmtr. ll Türkiye'de islamcık Düşncesi ve Hareketi Fazlur Ralımn ve tarihselcilik meselesiyle ilgili tarışml bağlınd Ali Bulaç ve Dücane Cindoğlu gibi isimlerden de söz etmek gerekir. Söz konusu tarışml akademik camia dışna müdahil olan Ali Bulaç, 190'ı yılard tariliselci yaklşım olums~ayn birkaÇ makale ve tebliğ metnine imza atmış, fakat Kur'anı tarihsel o~adığ konusunda müsadere ale'l-matlubtan pek farklı olmayan argümanlardan fazla bir şey ortaya koyamdığ gibi Iıyrmenötik ko1 nusunda da gevşk ve g~lişüze değrlnim yapmışt1!. Yl90'ı yılard "alyı arştımc" olarak tanı ve bizzat kendi dilinden "Ben tefsirin tanrıs­ yım" gibi sözler sadır olan Dücane Cündioğlu da tarihsellikftarihselcilik meselesinden esinler ve ilhamlar içeren veya en azınd bu meseleyi ihşas eden bir dizi kitap kaleme almıştr. Ancak Cündioğlu, Kur'anı Anlamı Anlamı: Hermenötilc Bir Deneyim (İstanbul, 1995), Anlamı Buharl§msı ve Kur'an: Hermenötilc Bir Deneyim II (İstanbul, 1995), Söz'ün Özü: KeZam-ı nahi'nin Tabiatma Dair (İstanbul, 1996), Sözlü Kültür'den Yazıl Kültür'e Anlam'ı Tarihi (İstan­ bul,_1997) adlrıy yaımldğ bu eserlerinde Fazlur Ralımn ve tarihsekilik haklanda doğruan ve açıktn konuşma yerine, meseleDin etrafınd dolaşmyı veya bu meseleye dalmak isteyenlere kendi kitaplrınd bir nevi hazırlk sınf yeğlmiş, okutınay daha sonra ise bu konular etrafınd yazıp çizmekten vazgeçerek zihnini/fikrini Ankara'dan (Kur'an, kelam, anlam, buhar, hermenötik deneyim) İstanbul' nakletmişr (ElmaıMei, Hakikat ve Huraje, Bir Siyasi Proje Olarak Türkçe İbadet, Bir Kur'an Ş airi Mehmed Akif ve Kur'an Meali.)18 ı teriplm l ş. Buna yabncı uzmanlar da çagrılmş .- her gün dört oturum Fazlur Rahman toplanıs yekün olarak sekiz oturumda otuz kadar tebliğ okunmş . Bu kitap, Tarihsellik ekolü veya fırkas denilen bidat careynı kurucusu olan Pakistan lı FaZ;Iur Rahmn'ı Ehl·l Sünnet' e uyma· bir nevi tanım ve savunmıdr ... Benim bildğm kadrıyl şu anda yan fikir, Inanç ve görüşlein yoluna girmşt. Sayın Recep Tayylp Erdogan, hürmet Ankara ilahiyat Fakültesi Fazlur Rahmn'ı ve itlmat ettigi muhterem Emin Saraç Hocaefendi'ye sormuş olsaydı, Fazlur Rahmn'ı kim oldugunu, mahiyetinl, içyüzünü öğrenmiş olurdu... Fazlur Rahman, kelamcırn incelemesi, tahlil etmesi ve yanlışr ortaya koyması gereken bozuk bir fırka kurmşt. Bu fırkan ~ , Türkiye'de çoğunl oluştran Sünni Müslümanlara bozuk olduğn bildirilmesi ve başt inaçlı aydınlr olmak üzere halkın uyarılms gerekmektedir. istanbul Büykşehir Belediyesi bu Fazlur Rahman toplanıs için kimbilir ne büyük masraflar etti. D ı ş ülkelerden gelenlerin uçak, beş yıldz otel masrflı, ziyafetler, hediyeler vs ... Keşk bu paralarla bir EhH Sünnet büyğ tanılmş olsaydı. Ne kadar faydlı ve hayırl olurdu." yapılmş, @kz. Ali Bulaç, "Kur'§nı Bir ~etin Olarak Antropolojik Gözle Okumak", Kur'anı Anlamada Tarihsellik Sorunu Sempozyumu, Istanbul, 2000, s. 135-140; a. mlf., "Kur'anı Okuma Biçimi Olarak cilt: 9, sayı: 1-2-3-4 (1996), s. 115-118; a. mlf., "islami Vahyin Hermenötik", islami Araştıml, ve Modernizm Fazlur Rahman TecrDbesi, istanbul, 1997, s. 319-330. Tarihe Taşınms",/l 18 Cündiojtlu istanbul'a naklin/intikalln ilk zamnlrıd bilhassa son dönem Osmanlı dair zengin tahayyüller içeren bir seçkinclğ lazzetini keşftrn kültür m i rasın dür keşf - i kadim, mantık, felsefe, sanat, musiki, mimari gibi yeni lazzetler keşftm i ştir. ilim, fikir ve O gün bugünve böylelikle .. m Fazlur Ralımn ve tarihselcilik meselesinde tariliselci yaklşımn en sıla. metinleri Ömer Özsoy tarfınd üretilmş . Diğer bir deyişl, tarihselciliğn Türkiye'deki en güçlü temsili Ömer Özsoy'a aittir. Özsoy bu konudaki ilhamın kuşsz Fazlur Ralımn'd almıştr; ancak Fazlur Ralımn ' ın muhtelif kitaplannda dağınk halde bulunan tarihselcilik tezini d erli toplu hale getirme ve aynı zamanda bu tezi Türkiye'deki İlahiyt camisın müspet ve menfi ilgisini eelbedecek bir formatta takdim etme noktasıd Özsoy kendi ismiyle anılmy hak eden bir tarihselcilik patentine sahiptir. Başk bir şekild söylemek gerekirse, Özsoy Fazlur Ralımn' Türkiye temsilcisi ve mütercimi olmaktan öte, kendi fikir kurgusu ve argümantasyonuyla yeni bir inşa sahibidir. Her ne kadar Özsoy tarihselcğ tefsir, hadis, siyer, fıla.h usulü kaynaklanndan admlı incelemeyle kotanlmış argümanlardan çok, sezgi ve a.lal/manbk yürütmeyle temellendirme yoluna gitmşsedbu böyledir. Kanımc Özsoy, Kur'an ve tarihsellik konusunda birkaç makale ve tebliğdn fazla bir metin üretmiş; fakat bu birkaç metindeki fikri örgü meselenin hararetle tarbşılm~n yetmişr. Nitekim ıgo'l yılardn bugüne kadar geçen zaman zarfınd tarihselcğn lehinde ve aleyhinde yazıln metinlecin hemen hepsinde Özsoy'un konuyla ilgili makale ve tebliğr mutlaka referans gösterilmş. Bu bağlmd Mehmet Paçcı 'nı Kur'an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz (Ankara Okulu Yayınlr, Ankara 2ooo) ismiyle yaımln kitabınd makaleler de 190'ı yılardki tariliselci söylemin kayda değr metinleri arsınd zikredilmelidir. Paçcı -Özsoy'un aksine- sık sık Fazlur Rahm _ an'ı eserlerine atıf bulndğ yazılrn birinde şu ifadelere yer vermişt: Sonuç olarak şunla söyleyebiliriz: Müslmanı tarihin içine girmesi ve resullerio gelnğid ilerleyerek yeni bir medeniyet oluştımas ciddi bir varoluş sorunu olarak müslanrı karşısmd. Sadece müslümanlar değil ama bütüı:i bir insalık, resullerin daha önce kendi tarihsellikleri için getirdikleri vahyin kurtlş mesajın yenilenmesini beklemektedir. Bunu biz resulleri örnek alarak kendi tarihselğmz için yapabiliriz. Bunun için elimizde Kur'an bulunmaktdır. Kur'an'a yöneltilen tariliselci bakış açıs işte bu kaygın bir ifadesidir. Kur'anı hükümlerinin değiştrlms veya Müslüman tarihselcilerin bu kaygıs onları bir tarihi dönem"içine kapbimsı şeklind vazedilemez. Amaç Kur'anı belli bir tarihsel döneme kapatmak değil, onu içinde bulndğmz tarihselğ müdahil kılmatr. Bunun için önerilen ise aslınd içtibat kurumunu işlevs bale getirmekten başkc bir şey de değilr. İçtiha zorunlu olarak Kur'an hükümlerinin tarihiyle ilgilenmek gerekmektedir. Ancak bu dinamik bir ilgidir. Amaç o hükümleri o tarihsellikte sonsuza kadar tespit etmek değil, onları evrensel mesajlrın yakalamak ve o mesajlan bugiine, yeni tarihselliklere taşımkr. Oysa evrenselci yaklşım Kur'anı yeni tarihselliklere taşımk gibi bir şans saseçkinclğ zirvesine erişmk arzusuyla dikkat çeken Cündioğlu kiyle daimi bir devran ve seyran halindedir. muhtemelen bu arzunun sev- Türkiye"de islamcık Düşncesi Hareketi ve hip olmaktan uzakta kalmtdır. Çünkü o nasslann indğ tarihselğn yeniden Bu durumda pratik olarak evrnskilğ bu dönmesini beldemeye koyulmştr. bu olmasa da- Kur'anı kendi tarihsel dönemine hapsedilmetutumu - amcı siyle sonuçlamktd.ır Bu ise müsteşrikln Kur'anı tarihselğ hakındi iddialanyla ilginç, ama müslümanlar adın oldukça acı bir şekild örtüşme teh1 karşıyd. 9 likesiyle karşı 190'lı ikinci yansıd bunlan söyleyen Paçcı, 2ooo'li Yınard itibaren tarihselcğ muhalif bir söylem geliştrmy başlmıtr. SpeSifik olarak Fazlur Rahman karşıtlğy da dikkat çeken bu ·söylemin görece yumşak formülasyo20 nunu "Kur'an ve Tariliselci Y~rum" başlık bildirisinde ortaya koyan Paçcı ilerleyen yılard bir yandan taribselcğ muhalif söylemini albidğne sertlş­ tirmş, bir yandan da geln~k ve gelnksciğ tebcil eden bir retorik üretmiş ve nihayet bu retoiğn ürünü olan metinlerini bir araya toplayı Çağdş Dönemde Kur'an'a ve Tefsire Ne Olçlu? (Klasik, İstanbul 2008) adıyl kitap olarak neşrt­ miştr. Fazlur Rabman ve taribselcğ savunan bir fikri camiada yetişp sonradan bu camiaya hasım kesilen Paçcı her nedense Kur'an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz adlı eserindeki fikirlerini tekzip veya redtiğn kamuoyuyla paylşm ihtyacı da hisetmşr. Taribselcilik fikrinin akademik camiadaki en meşhur temsilcilerini bünyesmde hannchran Ankara İlahiyt çevresilide İlhami Güler ve Adil Çiftçi gibi isimler de Fazlur Rabmn'ı Kur'an ve yorum anlyış şerh-talik türünden çalışm­ lanyla dikkati çekmiştr. İlhami Güler tariliselci yaklşım daha ziyade kelami 21 ve felsefi açıdn temellendirmeyi hedfl~yn metinler kaleme almıştr. Ankara İlahiyt mezunu olan ve hali hazırd Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyt Fakültesi'nde görev yapan Adil Çiftçi ise din sosyolojisi alnıdki doktora tezini Fazlur Rabman üzerine hazırlmş (Fazlur Rahman'm İslami Yenilkçğ Yorum22 layıc Bir Bakış), ayrıc Fazlur Rabmn'ı birçok makalesini Türkçeye kazandınp Alah'ın Elçisi ve Mesajı: Makaleler I (Ankara Okulu Yayınl, Ankara, 1997), İslami Yenilenme: Makaleler II (Ankara Okulu _Yayınl, Ankara, 2000), İslami Yenilenme: Makaleler III (Ankara Okulu Yayınl, Ankara 2002), İslami Yenilenme: Makaleler IV (Ankara Okulu Yayınl, Ankara, 2003) i.Simleriyle Türkiye'de islamcık Düşncesi yılian ve Hareketi ~Mehmt 19 Mehmet Paçcı, "Kur'an ve Tarihsellik f'fozyumu, istanbul, 2000, s. 32-33. Paçcı, Tartışms•, Kur'anı Anlamada Tarihsellik Sorunu Sem- "Kur'an ve Tarihselci Yorum•, Kur'an ve Dil: Dilbilim ve Hermenötik Sempozyumu (17-18 May1s 2001), Erzurum, trs., s. 75-80. 21 Bkz. İlhami Güler, "Hermenötik Açıdan Kur'anı Anlama ve Yorumlanı Sorunlaı•, 2. Kur'an 1995), Bilgi Vakfı, Ankara, 1996, s. 295-303; a. Sempozyumu: Teb/igler-Müzakereler (4-5 Kasım iradesi} ve Mümkün Bir Tarihin (61().632} 'Kelam-ı Kadlm'e ve mlf., "Muhtar Bir Irade (AIah'ın 'Zorunlu Tarih'e Dönüşmesi", lll. Kur'an Haftsı Kur'an Sempozyumu (13-19 Ocak 1997), Fecr Yayınevi, Ankara, 1998, s. 211-227. 22 Çiftçi'nin doktora çalışms 2000} adıyl yaımlnştr. Fazlur Rahman ile islam'1 Yeniden Düşnmek (Kitabiyat, Ankara, bir dizi kitap hillnde yaımlştr.23 Ne var ki Çiftçi, Fazlur Ralımn ve tarihrağmen Ümer Özsoy kadar ağır elşti­ sekilik konusundaki bunca çalışins rilere uğramışt. Bunun muhtemel sebeplerinden biri, Çiftçi'nin uzmanlık alnı din sosyolojisi olması, dolayıs Kur'an ve tefsirle ilgili tarihsekilik tarışmsnd "dolayı katılmc" gibi algınmsdr.24 Fazlur Ralımn'd layan İslô.miyt mülhem tarihselcilik fikri, 1998 yılnda yaım haytın baş­ dergisine de güçlü biçimde yansımştr. Nitekim derginin çeşitl sayılrmd bu satırln yazrın da tariliselci yaklşım paralel bir dizi makaTarihseklğn İslô.miyt dergisine yansım AK Parti'nin lesi yaımlnştr. 2002'yi müteakip yılard giderek zayıflmş ve nihayet İslô. ­ iktidara geldiğ miyô.t'm himmetsizlik sebebiyle Temmuz-Eylül2007 tarihli "Gelenek(sel)cilik" 2 sayıl (cilt: 10, sayı: 3) yaın haytın sonlamı S tariliselci ~aşım da bir bakım sonu olarak algınmştr. İslô.miyt' 28 Şubat 1997 sürecinde kanlı canlı biçimde ayakta durması ve bu derginin yaın kurulunda en meşhur tarihselcilerin yer alıyor olması, muhalif çevrelerin Fazlur Rahman, modernistlik, Kitabiyat, Ankara İlahiyt, Ankara Okulu gibi isimler ve tarihselcilik, İslô.miyt, sıfatlr ile 28 Şubat provokasyonu arasmda bağlntı kurmaya yarayan bir koz r • olarak kulanımştr. Öte yandan, tariliselci yaklşım savunanlar, çok kere insaf sınrla aşn bu irtbalndım, 1980 darbesinin failieriyle dönemin Ankara İlahiyt'mdk bazı hocalar arsındki ilşkye de atıf yapılrk kimi zaman zımne, kimi zaman sarahaten 28 Şubat provokasyonunu tertipteyen iradenin işbrlkçe veya en azınd gönüllü destekçileri olmakla itharn edilmştr. Bu itharn Fazlur Ralımn ve tarihselcğ sahip çıkan isimler ile 28 Şubat 1997 sürecinde medya iı:nka­ larıy popüler hale gelen modernist İlahiytçı figürlerin aynı kefeye konulması gibi çok talihsiz bir sonuç da vermişt. Öyle ki İlhami Güler dahi, "Dergi [İslô.­ miyô.t], fikri bağlmd İsian mirasa elştir balana·ortak paydasmda, kendi 23 Adil Çitfçi, Adnan Bülent Balo~u'y birlikte Fazlur Rahmn'ı Health and Medicine in Islam/c Tradition (New York, 1987) adlı eserini de çevirmş ve bu eser Islam Gelnğid Sağlik ve Tıp: Değişm ve Toplum (Ankara, 1988) ismiyle neşrdilmt. 24 Çiftçi Fazlur Rahmn'ı Kur'anı anlama ve yorumlama tarzı hakınd, "Gelenek ve Modern Du· rum Arasınd Fazlur Rahman: Ya da 'Anlam Sorunu' ve 'Anlama Sorunu'" (islamiyat, cilt:1, sayı: 2, 1998), "Fazlur Rahmn'ı Dinamik Şeriat Anlayış " (islamiyat, cilt 1, sayı: 4, 1998) gibi makaleler kaleme almıştr. 25 ilhami Güler, "Bir Ölüm Ilanı: panmsı yol açan himetszlğ isliimiyat-Kitabiyiit Neden Kapndı?" başlık yazısnd derginin kaşöyle ifade etmişr: "Bilen herkes kabul eder ki, onur editörü- M. S. Hatibo~lu'n ilmi hassasiyeti, kritik bakış açıs, bilgeğ, müşflki~, din i hamiyeti, kurulunu bir arada tutan en önemli unsurdu. Ömer Özsoy'un 28 Şubat sürecinde fakülteden bo~ulark yurt dışna kaçış, Hatiboğlu hocadan sonra derginin ikinci yumşak başlı moderatörüitibaren artmaya nü kaybetmesi demekti. Dergiyi unutup önüne (bürokrasiye) bakma, bu yılardn başldı. Sonuç olarak bu olay, Türkiye'nin muhafazakar siyaset erbaı ve zengilrı i n kültürel tutumunu ele vermesi ve entelektüellerinin de bürokrasi-siyaset karşısndi faaliyetlere karşı daynılmz arzusunu ve daha birçok şeylri göstermesi bakımnd öğreticd. Dergi, yaın kurulunun genç iken, merak ve hasbilğ sayesinde çıkmş; onlann Proflu~ ve hesabil~ nedeniyle de müz sayın yaın çökmüştr. Bu kadar yalın ve basit". Türkiye'de islamcık Düşncesi Hareketi ve içinde İslfuni-modert, FaZlur Rahman'a sempatiyle bakan, nam-ı diğer 'tarihseki' eğilm ile çoğu badisçi olan gelenekselci eğilmn bir koalisyonuydu." ifade- · müradif olarak kulanmış, fakat aynı zamanda sinde modernistlik ile tarihselcğ İslamiyt çevresinin 28 Şubat sürecindeki tutumuna dair şu salıi beyanda-da bulnmştr: "Gururla söyleyebilirim ki dergi yaın haytı boyunca namerd'e (yükselen İslami bwjuvaziye(?!)) muhtaç olmadan hayti)!.e~ sürd~t. Dergi 28 Şubat sürecinin terör estirdğ günlerde 'Şeriat ve 'Bi:ışörtüs~ sorunların özel sayı yapma baysiyet ve cesaretini gösterbilmş. "26 ll Türkiye'de islamcık Oüşncesi ve Hareketi Denilebilir ki 200o'li ~arın ortalınd itibaren tariliselci söylem gözle görülür bir enıji kaybıl~ geri çekilirken, karşı cenahı temsil eden tarih-üstücü (evrenselci) söylem deY4n yerindeyse taarruza geçmiştr. B~ süreçte Yeni Ümit dergiler tarihselcjğ tenkit ve çürütmeye matuf makalelerden oluşan gibi bazı 2 7 Tarihselcilik karşıt özel sayılr yaımlştr. edebiyattatenkit konusu yapı­ lan fi.kryatın asıl sahibi olarak Fazlur Ralımn hep merkezde yer almıştr. Mamafih Fazlur Ralımn ve tarihsekilik karşıt edebiyat, tarihsekilik meselesini maalesefheba etmişr. Öyle ki gerek tarihselcğ fikri nesep tayin etmek, gerek tarihseklğn iplğn pazara çıkarm adın tarihsellik, tarihselcilik, t~sic­ lik, hermeneutik gibi kavramlara gayet gevşk, gelişüz · ve amatörce atıflr eşliğnd birtakım Batıl düşnrle üzerinden Kur'an hitabın tarihsel değil, tarih-üstü olduğn ispat ellietine de gidlmştr. Mesela, Karl Popper The Poverty ofHistoricism adlı eseriyle (Tarihselcğn Sefaleti, İstanbul198) Kur'an ve tarihsellik tarışmsn müdahil kılnabimştr. Ne de olsa Popper söz konusu eserde tarihsekilik denen bir şeyin (Doğrus: "tarihsicilik") sefaletinden 8 2 söz etmişr. Oysa Popper "tarihsicilik" kavrmın hem liberal bir toplum tarzı olan "Açık Toplum"un düşmanlrı hem de totalitarizmin kaynğı olarak gördüğü Karl Marx gibi düşnrlei tezlerini elştir bağlmınd kulanmıştr. Öte yandan Popper daha çok bilim felsefesiyle meşgul olmuş ve pozitivistlerin doğ­ rulama ilkesine karşı bilimde yanlışbir lik tezini geliştrm . 26 ilhami Güler, "Bir Ölüm Ilanı: lin k hali hazırd aktif de~ilr. islamiyat-Kitabiyat Neden Kapndı?", htp:j/yı'W.imeurkco Bu 27 Mesela Yeni Ümit dergisinin 58'nci sayınd (Yıl: 15, Ekim-KasıArl 2002) "Kur'an, Tarih ve Tarihsellik" (Ali Bulaç), "Hak, Hudüdullah ve Sünnetullah Kavrmlı çerçevesinde Vahyin Ta· rihsel~ idasın Eleştirs" (Ayhan Teklnş), "Tarihselllk ve Tarihselcilik Üzerine Birkaç Not" (Tahsin Görgün), "Kur'an ve Çeşitl Varyantasyonlanyla Tarihselcilik ve Hermenötik" (Ali Ünal), "Kur'anı Evrensli~ ve Tarihselcilik" (Ergün Çapa n) başlık makaleler yaımlnştr. 28 o~anD Özlem, "tarihselcilik" (historizm) ve "tarihsicilik" (historicism) terimlerinin Türkçede bir· izah ederken Popper'in anıl eserinin çevirisine atıil şunları söylemiştr: birine kanştırldğ ·su kitap Türkçeye 'Tarihseici/igin Sefaleti' diye çevrilmşt. Oysa Alman/Avusturya kökenli bir filozof olarak 'izm' ve 'isizm' soneklerinin işlevrn bilen Popper'in bu kitapta ele alıp elştird~. 1arihselcilik' de~il 'tarihsicilik'tir. Bu kitabın Türkçeye 'Tarihsiciligin Sefaleti' olarak çevrilmesi çevirinin de katısyl, Türkçede de 'tarihselcilik' ve 'tarihsicilik' terimleri, gerekirdi. Bu yanlış felsefeciler tarfınd da yanlış anlam içerikleriyle felsefeye ilgi duyanlardan ötede, bizzat bazı kulanımt, en azınd terimierin anlmrı, kasıtl veya kasrtız, birbirine karıştlmd·. Do~an Özlem, "Felsefi Hermnutiğ Geçiş Yolu Olarak Tarihselcilik", Ankara ilahiyat Fakültesi Dergisi, cilt: XL (1999), s. 137. Popper örneği benzer şekild, tefşir alnıd tez çalışms yapan bazı arştı­ Kur'an ve tarihsellik meselesine Hans-Georg Gadamer'i de müdahillalmış, hatta Gadamer ile Emilio Betti arsındki tarışm hakınd ikinci-üçüncü Bunun temel sebebi Fazlur el kaynaklardan sayfalarca malumat aktrmışld. Rabmn'ı İslam ve Çağdşlık adlı eserinin baş tarflınd Gadamer ile Betti arsındki hermeneutik tarışmsn atıf bulnması ve bu tarışmd nesnel2 liğn imklın savunan Betti'nin yaklşımn daha makul bulmş olmasıdr. 9 Söz konusu atıflr sebebiyle, Şevkt Kotan gibi bazı arştımcl, "düşmanı­ mm düşmanı benim dostumdur" sözünü hatırln bir yaklşım Gadamer'i Kur'an ve tarihsellik konusunda temel referans kaynğı gibi kulanmış _ tı.r Kotan 20oo'li yılarn başınd tamldığ Kur'an ve tarihsellik konulu doktora tez çalışmsnd Gadamer'in yanı sıra J.G. Herder, Hegel, Schleiermaçher, Dilthey atıf bulnmştr. so Ancak bütün bu atıflrd temel amaç gibi isimlere de sıkça Fazlur. Rabın' tarihselcilik konusunda ne söylediğn anlama ve yorumlama çabsınd çok, tarihsellik· ve tarihselcğ :fikri nesep tayin etme arzusu olmuştr. Buna mukabil yine 2ooo'li yılarn başınd tarihselcğ anlama ve açıklmy, ardın da makul ya da kabul edilebilir bir tarihsel(ci) Kur'an yol . .. rumu ortaya koymaı amaçlayan çalışmr da yapılmştr. Mesela, Ishak Ozgel Tarihselcilik Düşncesi Bağlmınd Kur'anı Tarihsel Yorumu isimli doktora tez çalışmsnd teklif etiğ tarihsel yorum yöntemini beş aşmlı olarak ortaya koymuş ve fakat bu beş aşmdn ilk üçünde tariliselci istikamette yol almış, fakat bu istikamet son iki aşmd evrenselcilikte noktalmışr. Kısac Özgel evrenselellikle sonladırmşt. meseleye tarihselellikle başlmı, macılr Bahsi geçen yılard felsefi Türkiye'deki İlahiytçı da elştirm açıdn Bütün bu çalışmr içthalrı eş-Şatıbl'ni 29 Bkz. Fazlur Rahman, islam ve çagdşltk, 30Şevkt ihtyacı vücut veren tarihselcilik tarışmsnd ile Ebu İshak islamcık Düşncesi Hareketi akademisyenlerden tariliselci yakduyanlar olmuştr. Mesela, Recep Alpyağı'n Kimin Tarihi Hangi Hermenötik? isimli çalışmsndki "Kux'an ve Tarihsellik Tartışmln Eleştir Bir Katlo" başlık altınc bölüm bu tarz bir elştiry muhtevidir.31 Yıne aynı yılard Fazlur Rabın merkezli tarihsekilik tarışmsn akademik camia dışna katılp bu konuda müstakil eser yazanlar da olmuştr. Mesela, Fevzi Zülaoğu'n Temel Kaynğımz Kur'an adlı eserinde, tarihsellik fijcri, dinin ahlaka indirgenmesi, naslrı tümel-tikel aynmı tabi laınms, yasama ruhunun fiili yasmnı önüne geçirilmesi, Kur'an'a hatı­ ra ve ibret olmaktan fazla bir değr biçilmemesi, naslrı tarihsel koşular kilitlerup hapsedilmesi gibi gerekçelerle Fazlur Rahman, Ömer Özsoy,_Mehmet Pa2 çacı ve İlhami Güler gibi isimlere doğruan atıfld elştirp redilmşt.3 laşım Türkiye'de Hz. Ömer'in bazı el-Muvdfakdt'taki Kur'anı Arabilğ, şe- s. 59-63. Kotan, Kur'an ve Tarihse/lik, istanbul, 2001, s. 97-171; ishak Özgel, Tarihselci/ik Baglammda Kur'an'm Tarihsel Yorumu, Isparta, 2002,s. 192-226. 31 Recep Alpya~ı, Kimin Tarihi Hangi Hermenötik?, istanbul, 2003, s. 145-186. 32 Fevzi Zülaoğu, Temel Kayngımz Kur'an, istanbul, 2002, s. 69-92. ve riatı.n ümilğ ve maks ı d gibi bazı kavramlarla ilgili izahlrı bu tarışmn temel referans malzemesi biline gelmiş, bu arada her iki taraf da birbirini Hz. Ömer ve Şatıbi'y yanlış anlamakla itharn etmiş, sonuçta Hz. Ömer ve Şatıbi kayıkç kavgsın kurban gitmşr. Öte yandan tarihselcili.k meselesine zaman içerisinde Hasan Hanefi, Nasr Hamid Ebu Zeyd, Muhammed Arkoun gibi isimler de dahil edilmş3 ve nihayet geleneksel dini-ilmi g el enği sorgulayan müslüman fikir admlrın hemen hepsi modernist ve tarihseibi diye aru1ı. .hale gelmiştr. Özellikle tarihselcili.k ile modernistljğ çok kere müradif olarak kulamıns, Fazlur Rabmn'ı kimi zaın , an ilkesizlik ve . tuarsızlk suçla dı ğı Seyyid Ahmed Han'dan Muhammed Abquh ve Reşi d Rıza'y kadar birçok ismin Fazlur Ralı­ man'la aynı kategoride d~ğerlims gibi tuhaf bir sonuç vermişt. Hali hazırd ise Türkiye'deki siyasi iktdarın dini alanda muhafzkrlığ himaye etmesinden büyük güç ve destek alan muhafazakar ve gelenekçi eğilm özellikle ilahiyat akdemysıni tarihselcilik tarflın itbarsızlşum ve kimi zaman da mafya teknikleriiii hatırln yol ve yöntemlerle m:ihneye maruz bırakmaya ant içmş gibidir. · Türkiye'de islamcık ı şünces i ve Hareketi nispeten seviyeli biçimde ele alınp Bugünkü durumun aksine tarihselcğn tarışldğ yakın geçmişt Fazlur Ralımn hadis, yaşn sünnet ve içtihad gibi konularda da tenkitlere uğramışt. Aslında bu konular tarihsellik ve tarihselciliğn birer parçsı ve/veya uzantısdr . Şöyle ki Fazlur Ralımn' temel hedefi Kur'anı din-ahlıô temelde hedef gösterdiğ idealleri modern dünya düzleminde gerçklştibm ve çağın dışna düşmen çağdş meydan okumalara karş ı koyabilmeyi başr bilmektir. Ona göre bunu başrmnı yolu, belli bir toplumsal ve tarihsel matriste nazil olan ayetlerdeki hukuki talimrı tüm zamanlarda lafzi mucibince tatbike çalışmk değil, söz konusu talimrın özündeki külli manyı/ksd kavramak ve buradan hareketle modern duruma m uNitekim İslam'ın erken dönemlerinde de müslınar, kabelede bulnıaktr. Hz. Ömer'in birçok içtihad ve uyglamsınd olduğı gibi, pratik haytın ortaya çıkardğ sorunlar karşısnd tek tek ayetlere müracaat yerine valıyin ve Hz. Peygamber'in rehbliğnd yaşdık1r pratik hayat tecrübesinden hasıl olan dinamik bir gelenek içinde ve özgüvenle çözüm bulma yoluna gitmşr. Bu dinamik tecrübe ve gelnği "yaşn sünnet" diye ifade eden ve modern zaınl~d da böyle bir gelenek oluştrma ihtyacın altın çizen Fazlur Rahman, klasik içtihad anlyışd farklı olarak, nası konuştğı konularda da içtihad yapılms gerktiğn dikkat çekmiştr. Çünkü Kur'an toplumsal düzen ve hukuk alnıd son sözü söylemiş, aksine ilk hitap çevresindeki toplumsal matriste ortaya çıkan tikel sorunlarla ilgili çözümler önermişt. Fazlur Ralımn' tiboğlu hadis ve sünnet konusundaki görüşlei ve Ebubekir Sifil tarfınd elştirm. hadis-sünnet eksenli elştir anlamaya çalışmktn 33 Kota n, Kur'an ve Tarihsel/ik, s. 181-273. özellikle İbralıim Hatiboğlu'n Haziyade dalı ziyade peşin yargıl- maya yöneliktir.34 Bu değrln~ Şifl'n hadis-sünnetin yanıd Kur'~, vahiy, içtihad, kelam, tasavvuf gibi konulanfalanlan da muhtevi Fazlur Ralımn tenkitleri için de geçerlidir. Öyle ki Süil Modern İslam Düşncesi Tenkidi I-II-m isimli bir eser dizisine dönüşe elştirnd, Fazlur Rabın' hiçbir konuda/alanda sahih ya da isabetli denebilecek bir tek görüş beyan etmdiğn kanıtlmy cehdtmiş gibidir. Bu tenkit tarzı, "yeminli Fazlur Rabın muhalifğ" denebilecek bir anlyış doğmasın yol açmıştr. IV Fazlur Rabın İslami çağdşlm projesinde tarihsellik fikrini temel almsı ve bu fikrin İslamiğn ortaya koymaya yönelik çalışmn nedeniyle, haklı olarak, İslam dünyasmda ve özellikle Türkiye'de, Kur'anı tarihselğ :fikrnı öncüsü olarak görülmektedir. Dolayıs Kur'an ve tarihsellik konusuyla bir şekild meşgul olınarm mutlaka uğradıklB:f bir durak olarak, Fazlur Rabın ve görüş­ leri hakınd çok söz söylenmektedir. Fazlur Rabın' tarihsellik tezinin temelinde Kur'an'daki hükümler ve çözümlerin kendi nüzul ortamındki tarihsel durumla ilgili olduğ ve hüküm vaz'ınd o günkü toplumsal matrisin göz önünde bulndrğ kabulüdür. Bu kabule tarışmsz bir hakikat olarak yürekten inanan Fazlur Rabın için, ~ur' an ahkmınd kalkarak farklı çözümlere ulaş­ mak, Allah'a isyan etmek anlmı gelmdiğ gibi, O'nun hedef gösterdiğ idealleri yeryüzünde gerçklştibmn yegane yolu da olabilir. Şayet "Kur'an'da Alah'ın söyledikleri aynı zamanda O'nun bizden istedikleridir" diyorsak, bunun muktezası, her ne sebeple olursa olsun, tarih boyunca hadierin uyglanmsı konusunda gösterilen gevşkli olmaıdr. Oysa Kur'anı tarihselğn karşı çıkaren, zaman zaman sorunun Kur'an ah.kı:n değiştrm çabsın indirgendiğ ve özellikle hadierin uyglanmsı ulema taraAildan zorlaştınms nedeniyle bunları zaten fiilen uyglanmdığ veya uyglanmcğı dair güvence ve . rildğne tanık olmaktyız. Bir bakım, "Allah ne derse desin, biz yine bildğmz okuyacğız" demeye ge.tiren bu tutumun Alah'ın kelamı yücelterek tarihin hükmüne teslim oluştan kaynldığ açıktr. Fazlur Rabın bu tutumun örneklerini irdelemekte ve içten pazrlık Müslmanık ve yenilşm projesinin her türünü Müslümanlarm salo.nmrı gereken en büyük zihin hastlığ olarak deşifr etmektedir.35 · Fazlur Rabın "yaşn sünnet"i gincelştrmksuy l e yeryüzünde Kur'anı hedefler doğrultsna bir toplum oluştrmay yönelik birçağ­ İslami d~laşm modeli sunmaktdır. Bu modelin temelinde Kur'anı anlama ve yorumlama süreçlerinin birbirini izleyen iki ayn süreç olduğ kabulü yer almktdır. Bu aynm sayesinde Fazlur Rabın bir yandan Kur'an hitabın keyfi anlam belirlemelerinin tasallutundan korunması ama aynı zamanda bu lafzl delaletin ardm- gösterdiğ 34 ibrahim Hatibogtu, Çagdşlm ve Hadis Tartışm/n, 35 Ömer Özsoy, Kur'an ve Tarihsellik Yazılr, istanbul, 2010, s. 259-370. Ankara , 2004, s. 86. ll Türkiye'de islamcık Düşncesi Hareketi ve da yatan ve başk durumlara taşınbilr olan mesajın kavranabilmesini mümkün Kısac ifade etmek gerekirse, Fazlur Rabmn'ı "ikili hareket" olarak nitelenen usfıl teklifi, bugünden Kur'anı na.zil olduğ döneme gidekendi tarihselğ içerisinde anlmyı (anlama süreci) rek, her bir Kur'an pasjın ve elde edilen mana ile nüzul dönemindeki tarihsel durum arsındki ilşkden hareketle Kur'anı gösterdiğ ideali tespit edip kendi verili durumumuza karşı bu ideal doğrultsna bir cevap vermeyi (yorum süreci) içerinektedir. Fazlur Rabman bu ikinci sürecin, yani Kur'an'dan elde edilen idealleri bugün nasıl uygulçunaya konulacğı konusuna ilşkn yorumlaın öznellik riskine açık olduğn bütün açık yürekliğ :teslim. etmekle birlikte, anlama sürecinde nesliğ i.mkanı konusunda ısrald.36 lamnı peşindr. bu -yorumlama metodu, Fazlur Rabman tarihselcilik elştirs bağlmınd Alah'ın tarih-üstü hükümlerini modernitenin sekiller çı­ karlın feda etme uğrnda her türlü pazrlığ açık olma teklifi biçiminde değerlndimş, hatta bir adım daha ileri gidilerek bunun Kur'anı büsbütün taribe gömme projesi olduğ yönünde görüşle beyan e~ştir. Fazlur Rahmn'ı aniyıp dinlemeden mahkUm etme hususunda siyasal İslamcınd Kur'ancı-Mealisn, muhafazakar gelenekçi İslamcınd "Kur'an bütün ab.kınyl evre.n sel ve tarih-üstüdür'' diyen ama aynı zamanda içine doğumz modem dünyadaki genel ;kabuller ve değr yargıln terakki olarak gören eklektik modernist İslamcın kadar topyekUn bir iştrakle armonik tempo tulması düNaslrı Türkiye'de islamcık Düşncesi ve Hareketi şekild aniyıp şündrc. Fazlur Rabmn'ı namus bildğ fikri dürüstlük zaviyesinden baldığn şun söylemek gerekir: Modernistlik, Kur'anı düşman karşı silahnıy ilgili at besleme tavsiyesini nükleer silahlanmaya bamletmekte salonca görmeyen, ama ööür yandan "İki kad:ın şahit eşitr bir erkek şahit" hükmünü lafzl mucibine göre uygulamak gerktiğnd ısra edip bu ısran hangi ilmi usule dayandığn açıklm ihtyacı da hiSsetmeyen zihniyete daha münasip bir sıfat olsa gerektir. Yıne aynı zaviyeden baldığn tarihseklğn asıl · adresi, Kur'anı hükümleriyle modem dünyaı genel kabulleri çatışhğnd, o hükmü söz konusu kabuller lehine derbal te'vile yeltenen, üstelik te'vil adın Kur'anı özgün anlmı tasallut etm~ beis görmeyen zihniyet olsa gerektir. Daha açıks, gerçek modernist ve tarihselci, Kur'anı vadribUhünne (Tedip maksdıyl karılanz dayak atabilirsiniz) ifadesindeki (Nisa 4/34) "dayak atma" (darb) ile ilgili cevaz hükmü ile aile içi şidet sorununu çözme projesi karşı karşıy geldiğne ya Kur'an'da böyle bir ayet yolnuş gibi davranan ya da o ayette geçen "darb" kelimesine olmadık anlamlar yüklerişn içinden çılany hal çaresi olarak gören, hatta rüya yoluyla ilgili ayetin te'vilini Hz. Aişe'y sorup ondan aldığ cevapla darb hükmünün konjonktürel olduğ müjdesini veren zihniyettir. 36 özsoy, Kur'an ve Tarihsellik Yazirı, s. 122. İşbu zihniyet, bütün bunlan yapcp"ken, ilk hitap çevresinde Kur'anı ne söyilk müslüman neslin yaşdığ dÖnemden günümüze gelinceye kadar on beş asırlk tarihsel tecrübe ve gelenekte ilgili ayetlerden ne anlşıdğ ve nasıl uyglandığ gibi hus uslara aldınş etmemekte, üstelik Kur'an metoini şahsi malı gibi temellük edip kendisini her türlü yoruma da salahiyetli görmektedir. Ama gel gör ki bütün bunlara rağmen söz konusu zihniyet el-an gelnğ saygı ve sadakatle maruftur; Fazlur Ralımn ise modernisilik ve tarihsekilikle anılm ­ ya mahkıldur. Özsoy'un tespit ve değrlnims göre, "Fazlur Ralımn ' ın anişılms zorlaştın, onun Batı gücü karşısnd teslim olmuş bilinçlerce okunmasıdr. Nitekim onun kendisine karşı uyanda bulndğ en önemli handikap da, ister hayrnlık şeklind tezahür etsin, ister tepki şeklind ortaya çıksn, Batı'n sosyo-ekonomik üstnlğ yol açtığ ruh hali, parslnmış özgüven, yani Batı merkezli modem bilinçtir. Modernistler, Batı tarfınd dayatıln değr ve kurumlara Cdemokrasi, kadın h akl an, banka faizi, doğum kontrolü vb.) ilkesizce sanlmak ve İslaın' bu değr ve kurumlarla uyşack tarzda yorumlamaya girşnek suretiyle, kışrtlda bir söylem geliştrd. Bu söylemin arifa. planıd haklı bir şüphe duyarak içerğn hücum eden çağdş ­ lık karşıtln ise sonuçta teşhis isabet etseler de, tedavide yanılg düşerk, yine Batı İslm'n ile çatışn boyutların yoğunlaşmk suretiyle söylemlerini [Kur'an ahkarmyla ilgili] üç beş beylik konuya hapsettiler."37 lediğ, ll Türkiye'de isl amc V D üş Fazlur Ralımn meye çalışnr Kur'an ve tarihsellik bağlındki görüşlein elştirp çürütönemli bir kısm ya muhafazakar-gelenekçi ya siyasal-radikal İslamcı zihniyete sahiptir. Bu noktada Fazlur Ralımn ve tarihseklğn her iki İslamcı zihniyette de dinin temellerini dinamitlemekle eşdğr bir algıy konu olduğ rahtlık söylenebilir. Binaenaleyh, Fazlur Rahm® ve tarihsekilik fikrinin Türkiye İslamcığnd hemen hiçbir olumlu karşılğ yoktur veyahut bu topraklarda Fazlur Rahman'a ait görüşlein İslamcık dairesinde mütalaa edilebicğ bir İslamcık tecrübesi yoktur. Bununla birlikte, Fazlur Ralımn' Türkiye'deki İlahiyt camisınd iz bıraktğ kuşszdr. ' ın Gerçi ıgo'l yılarn ikinci yansıd zirveye tırman Kur'an ve tarihsellikjtarihsekilik tarışmlnd reaksiyoner tutumlar ha:kinı olmuş, bu durum Fazlur Rabman ve tarihsekilik hakınd sağduyl ve soğukanlı biçimde konuşlma­ sın önünü tıkamşr. Diğer yandan, İslamcı çevrelerde, 28 Şubat cürümlerini _ işleynr listesinin altın Ankara Okulu, İslamiyt gibi isimlerio "işbrlkç ve "destekçi" sıfatyl eklenmesiyle birlikte tarihsekilik fikri sistematik biçimde itibarsızlştmy çalış mıştr. Ancak bütün bunlara rağmen Fazlur Ralımn ve tarihsekilik tarışmln İlahiyt akdemysın Kur ' an ' ı anlama/yorumlamada nüzul dönemindeki tarihsel ve toplumsal matrisin dikkate alınms ve tarih ya37 Özsoy, Kur'an ve Tarihsellik Yaziian, s. 85. ılk n ces Hareketi i ve • i (anakronizm} sakınlm migısnda yarlık gerktiğ yönünde ciddi bir bilinç ve du- oluştrm. Şöyle ki her yıl farklı bir ilahiyat Fakültesi bünyesinde gerçklştin Tefsir anabilim dalı koordinasyon toplanı ve5ilesiyle düzenlenen sempozyumlarda her ne kadar Fazlur Ralımn ve tarihselcilikten açık söz e~s de Kur'anı nazil olduğ tarihi vasatveya Kur'an 'ın Mekki-Medeni nüzul dönemleri gibi kobaşlmı, yine son yılar~ tefsir alnı ait yüksek lisans ve nular işlenıy dolrtora tezlerinde buna · b~nzer konular üzerinde çalışm eğilm artmış. Diğer taraftan, bazı İlahiyf fakült~eri bünyesinde Cevad Ali'nin el-Mujas'ı gibi eserleri Türkçeye çevirme projeleri üzerinde çalışrken, henüz çieğ burnunda diyeblcğmz Kuramer (Kur'anArştıml Merkezi) gibi kurmlaın bilimtarilıSeck filaini beslerneye namzet kitap teliflerine yer sel proje taslkrınd verilmşt. 11!1 Mil ... Türkiye'de islamcık Düşncesi ve Hareketi Kanımc bütün bu gelişmr doğruan ya da dalyı biçimde Fazlur Ralımn tarihselellikle ilgili tarışmln semeresidir. Her ne kadar Fazlur Ralımn tarihseklğn Türkiye İslamcığnd olumlu bir karşılğ yoksa da gelcğin ve islamı ilimler sahınd itbarlı ve nüfuzlu bir yer edincğ hiyat dünyası kuvvetle muhtemel gözükmektedir. Zira şahsi kanaatim ve intibama göre .hazird~ gidşat buna işaret etmektedir. ve ve ilahali