Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014, p. 77-96, ANKARA-TURKEY
ATATÜRK’ÜN AMASYA GEZİLERİ*
Mehmet Korkud AYDIN**
ÖZET
Atatürk, Ankara’nın başkent ilân edilmesiyle başlayan siyasî,
sosyal, ekonomik ve kültürel alanda gerçekleştirilen yeni düzen
çalışmalarının sonuçlarını bizzat yerinde görmek ve halkın düşüncesini
öğrenmek amacıyla çeşitli tarihlerde yurt gezilerine çıkmıştı.
O’nun, binlerce kilometre mesafe kat ederek gerçekleştirdiği yurt
gezileri; “inceleme” veya “açılış” gezileri değildir. Atatürk’ün 17 Ekim
1922’de başlayan gezileri, 20-24 Mayıs 1938 tarihleri arasında
gerçekleştirilen Mersin, Adana gezisiyle noktalanmıştır.
Yurt gezileri, planlı, programlı ve kapsamlı bir şekilde
gerçekleştirilmiştir. Gezilere, bakan, müsteşar ve uzmanlardan oluşan
kalabalık heyetler katılmıştır. Uzmanlar, halkın beklentilerini,
şikâyetlerini içeren raporlar hazırlamışlardır. Ankara’ya dönüşte,
hazırlanan raporlar değerlendirilerek sorunlar giderilmeye çalışılmıştır.
Atatürk’ün Amasya gezileri de bu kapsamda değerlendirilmelidir.
İlk olarak Milli Mücadele döneminde gelmiştir. Türk İnkılâbının ihtilâl
beyannamesi olan Amasya Tamîmi’ni 20-21 Haziran 1919’da burada
hazırlayıp yayınlatmıştı. Yine, İstanbul Hükümetinin temsilcisi Salih
Paşa’yı Amasya’da karşılamış ve 20-22 Ekim 1919’da Amasya
Protokollerinin hazırlanmasını sağlamıştı.
Gezi kapsamında üçüncü gelişi ise 1924’te olmuştur. Erzurum ve
çevresinde yaşanan deprem felaketi üzerine Trabzon’da bulunan
Atatürk, Karadeniz yoluyla Samsun-Amasya-Tokat-Sivas ve Erzincan
üzerinden Erzurum’a gitmeye karar vermişti. Bu amaçla Samsun
üzerinden 24 Eylül 1924 tarihinde Amasya’ya gelmişti.
Dördüncü gezi, 18 Eylül 1928’de gerçekleşmiştir. Harf inkılabı ve
yeni harflerin tanıtılması amacıyla Samsun üzerinden Amasya’ya gelmiş
ve Amasyalılarla bir arada olmuştur.Atatürk’ün Amasya’ya beşinci kez
gelişi ise 22 Kasım 1930 tarihinde demiryolu hattının açılışı dolayısıyla
gerçekleşmiştir.
Anahtar kelimeler: Yurt gezileri, Amasya Tamimi, Latin alfabesi,
Erzurum depremi,
*Bu
makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu
tespit edilmiştir.
** Okt. Kırıkkale Üniversitesi Rektörlüğü A.İ.İ.T. Bölümü, El-mek: korkudaydin@hotmail.com
78
Mehmet Korkud AYDIN
ATATURK’S JOUNEYS TO AMASYA
ABSTRACT
After the decleration of Ankara as new capital city, Ataturk has
started his journeys to different cities in order to observe the results of
new reforms which have been done in political, social, economical and
cultural areas.
His long journeys were not only regarding to investigation and
opening of new structures. His journeys were started in 17th of October
in 1922, and ended in 20-24 May in 1938 with the Journey to Adana
and Mersin.
These country journeys were comprehensive, well planned and
organised. Ministers, bureaucrats and high rank officials were also
attanding to the trips. They were prepared reports about the problems
and expectations of the public. After returned to Ankara, it was tried to
solve the problems that had been observed.
Ataturk’s Amasya trips can also be eveluated in this context. First
time, during the National struggle he came to Amasya. “Amasya
Deceleration” which was the roadmap of Turkish revolution has been
prepared and written in Amasya in 20-21 June, 1919. He also saw the
representative of Istanbul Government Salih Pasha in Amasya in 20-22
October, 1919, and then they signed Amasya Protocol.
His first trip to Amasya in the Country journey context was in
1924. Beceause of the eartquake happened in Erzurum when he was in
Trabzon, he decided to travel to there using the route Samsun-AmasyaTokat-Sivas-Erzincan and Erzurum. For this purpose, he came to
Amasya via Samsun in 24 September, 1924.
Fourth trip has happened in 18 September, 1928. After the
announcement of alphabet reform, he came to Amasya in order to
promote and intoroduce the new alphabet.
The fifth visit to Amasya was in 22 November 1930, in order to
open the new railway line which reached to Amasya.
Key Words: Country Journeys,
Alphabet, Erzurum Eartquake.
Amasya
Decleration, Latin
GİRİŞ
M. Kemal Atatürk, harikulade seziş kabiliyeti ve üstün meziyetleriyle Türk Milletinin
neleri isteyip istemediğini, çok iyi bilen ve tespit edebilen bir liderdi.
Ankara'nın başkent ilân edilmesiyle başlayan siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel alanda
gerçekleştirilen yeni düzen çalışmalarının sonuçlarını bizzat yerinde görmek, halkın düşüncesini
öğrenmek amacıyla çeşitli tarihlerde yurt gezilerine çıkmıştı.1 Geziler, ya demiryolu güzergâhı
takip edilerek Beyaz Trenle(1935'ten sonra) ya da deniz yolu ile Ertuğrul Yatı, Savarona ve Ege
Zekai Ökte, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Yurtiçi Gezileri (1922-1938) I, İstanbul 2000; Mehmet Önder,
Atatürk'ün Yurt Gezileri, Ankara 1975; Palazoğlu, A. Bekir, Başöğretmen Atatürk (1919-1928) I Ankara 1991
1Ertuğrul
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
Atatürk’ün Amasya Gezileri
79
Vapuru'yla gerçekleştirmişti. Zaman zaman Hamidiye ve Peyk-i Şevket Krovözörü gibi ağır silahlı
gemiler de gezilere iştirak etmişlerdi.2
17 Ekim 1922'de başlayan yurt gezilerini dönemlere göre gruplandıracak olursak; ilk
kapsamlı gezi, 14 Ocak-21 Şubat 1923 tarihleri arasında gerçekleştirilen Batı Anadolu Gezisi
olmuştur.3 Hemen akabinde, eşi Latife Hanım'la birlikte 13 Mart 1923'te Eskişehir, Konya,
Karaman ve Adana'yı içine alan Güney gezisine çıkmıştı.
1924'te Sonbahar Gezilerine çıkmış, Şehit Asker Anıtı 'nın açılışına katılmış, Afyon,
Eskişehir, Bursa, İzmit, Trabzon, Rize, Giresun, Ordu, Samsun, Amasya, Tokat, Sivas, Kayseri,
Yozgat, Erzincan, Erzurum ve Kars'a kadar elli bir gün süren uzun bir gezi gerçekleştirmişti.4 3
Ocak-2 Şubat 1925 tarihleri arasında Konya, Adana ve Mersin'e gitmiş, 23 Ağustos-1 Eylül 1925
tarihleri arasında ise Şapka inkılâbı dolayısıyla Çankırı, Kastamonu ve İnebolu gezisini
gerçekleştirmişti.5 Atatürk, 1 Temmuz 1927'de de işgalden beri gidemediği İstanbul'u ziyaret etmiş
ve Dolmabahçe Sarayı'nda kalmıştı.
5 Haziran-14 Eylül 1928'de de yeni Türk Alfabesinin kabul edilmesi münasebetiyle
İstanbul, Tekirdağ, Çanakkale, Sinop, Samsun, Amasya, Tokat, Sivas ve Kayseri'yi kapsayan uzun
bir gezi yapmış, halka yeni harfleri tanıtmıştır.
11 Haziran 1930-2 Mart 1931 tarihleri arasında ise Batı, Güney ve Doğu Anadolu'yu
kapsayan uzun bir geziye çıkmış; Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kendini fesh etmesinden sonraki
durumu değerlendirmek, Kubilây'ın şehit edilmesi olayının izlerini silmek ve yeni bir demiryolu
hattını ulaşıma açmak amacıyla binlerce kilometre yol kat etmiştir.6
Atatürk, İran Şahı Rıza Pehlevî ile 20 Haziran 1934'te Anadolu gezisine çıkmış ve Ankara,
Eskişehir üzerinden İzmir, Balıkesir ve Çanakkale'ye oradan da İstanbul'a kadar Şah'a refakat
etmişti.71937 sonbaharında da Sivas-Malatya hattının açılışına ve Diyarbakır-Iran-Irak demiryolu
hattının temel atma törenlerine katılmak üzere bölgeye gitmişti. Hatay politikasıyla ilişkili olan son
kapsamlı gezisi ise 20-24 Mayıs 1938 tarihleri arasında Mersin, Adana gezisi olmuştu. Ciddi
rahatsızlıkları olan Atatürk, bu gezisine doktorlarının gözetiminde çıkmıştı.
Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde gerçekleştirdiği yurt gezilerinin, özel bir anlam ve
önemi vardı. O'nun, binlerce kilometre mesafe kat ederek gerçekleştirdiği yurt gezileri, sadece
"inceleme " veya "açılış " gezileri değildi. Atatürk'ün gerçekleştirdiği yurt gezilerinin en önemli
özelliği, Türk inkılâbının doğrudan halka anlatılması ve yeni düzenlemelerle ilgili örnek
oluşturacak davranışların sergilenmesine imkân sağlamasıydı. O'nun şapka inkılâbıyla ilgili
Kastamonu gezisi, bu konudaki örneklerden birini oluşturmaktadır.
Yurt gezileri, planlı, programlı ve kapsamlı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Atatürk,
gezilerine, bakan, müsteşar ve uzmanlardan oluşan kalabalık heyetlerle çıkmış, halkın
beklentilerini, şikâyetlerini ve yerinde görülen eksiklikleri içeren raporlar hazırlatmıştı. Ankara'ya
dönüşte, hazırlanan raporların sonuçlarını paylaşarak sorunların giderilmesine özen göstermişti.
Atatürk'ün, halkın arasında, halkla iç-içe bir lider profili oluşturması, yüz-yüze halkın dertlerini
Büyüktuğrul, Büyük Atamız ve Türk Denizciliği, Ankara 1969, s.98 vd.
gezi hakkında geniş bilgi için bkz., Matbuat Genel Müdürlüğü, Gâzi Mustafa Kemal Paşa İzmir Yollarında,
Ankara 1923
4Bu gezi hakkında geniş bilgi için bkz., Basın Yayın İstihbarat Umum Müdiriyeti, Reis-i Cumhur Gâzi Mustafa Kemal
Paşa Hazretleri’nin Sonbahar Seyâhatleri, Ankara 1341
5Mustafa Selim İmece, Atatürk'ün Şapka Devriminde Kastamonu ve İnebolu Seyahatleri 1925, Ankara 1959, s.10
vd. Mustafa Eski, Atatürk'ün Kastamonu Gezisi, Ankara 2002, s. 18 vd.
6Mesut Aydın, Atatürk ve Malatya, Malatya 2006, s. 11 vd.
7Ömer Erden, Mustafa Kemal Atatürk Döneminde Türkiye'yi Ziyaret Eden Devlet Başkanları, Ankara 2006, s. 235
vd
2Afif
3Bu
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
80
Mehmet Korkud AYDIN
dinlemesi, vatandaşın devlet hizmetlerindeki aksamalarla ilgili şikâyetlerini içeren dilekçelerini
ilgili kurumlara iletmesi, sorunların ivedilikle halledilmesinde katkı sağlaması, O'nun "halkçı"
kimliğini ön plana çıkarttığı gibi devlet-birey ilişkilerinin de canlı tutulmasını sağlamıştı.8
Mustafa Kemal Atatürk’ün, yurt gezleri kapsamında gezdiği, gittiği şehir ve kasabalar
arasında Amasya’da yer almaktadır. Atatürk, Millî Mücâdele’nin başlangıcından beri Türk siyasî
hayatında önemli bir yer tutan Amasya’ya beş ayrı ziyaret gerçekleştirmiştir. Bunlardan ilk ikisi;
Türk İnkılâbının da başlangıç evresini oluşturan Millî Mücâdele döneminde gerçekleştirmiştir.
Ziyaretlerin ilki, Amasya Tamîmi, ikincisi ise Amasya Protokolleri diye bilinen iki önemli belgenin
hazırlanma sürecini kapsamaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Amasya’ya üçüncü gelişleri de Sonbahar gezisi olarak bilinen
gezi kapsamında olmuştur. Erzurum, Kars ve çevresinde meydana gelen deprem felâketinin acı
izlerini silmek ve devletin elini deprem bölgesine ulaştırabilmek amacıyla gerçekleştirilen gezinin
güzergâhında yer almaktaydı. Bu amaçla Samsun üzerinden 24 Eylül 1924tarihinde Amasya’ya
gelmişti.
Dördüncü gezi ve amacı diğerlerinden apayrı bir önem taşımaktaydı. Atatürk’ün İstanbul,
Tekirdağ, Bursa Çanakkale ve Karadeniz üzerinden Sinop, Samsun, Amasya, Tokat, Sivas ve
Kayseri’yi içine alan 1928 yılı sonbaharında yaptığı gezi; yeni Türk Alfabesinin tanıtımı ve halkın
kısa süre içinde uyum sağlayacağına dair inancını yine bizzat halkla paylaşmak amacını
taşımaktaydı.
Atatürk’ün Amasya’ya son gelişi de ulaşım politikasıyla yakından ilgilidir. Cumhuriyetin
ekonomik ve sanayii alanındaki yatırımlarını ve bunların sonuçlarını yerinde görmek amacıyla
düzenlenen gezi kapsamında gelmiş, Millî Mücâdele yıllarının hatırasını da tekrar yaşama fırsatı
bulmuştur. Gezilerin kapsamı ve gerçekleştirilen etkinlikler, aşağıda bölümler halinde verilmiştir.
1.ATATÜRK’ÜN AMASYA’YA İLK GELİŞLERİ
M. Kemal Paşa ve arkadaşlarının İstanbul hükümetlerinde yer alma konusundaki
girişimleri boşa çıkınca, uygun bir görev ve sıfatla Anadolu’ya geçip işgâle ve işgâlcilere karşı
mücâdeleye girişmekten başka bir çareleri kalmamıştı. Şansı yaver gitmiş, kendisi için uygun bir
görev kendiliğinden ortaya çıkmıştı.
İstanbul’daki İşgâl Kuvvetleri komutanlığı, Orta ve Batı Karadeniz bölgesinde özellikle
Samsun ve çevresinde yaşanan olayların önüne geçilmesini, geçilmediği takdirde bölgenin
Mondros Mütârekesinin 7. maddesine dayanılarak işgâl edileceği tehdidinde bulunuyorlardı.
Karadeniz Bölgesi’nde yaşananlardan telaşlanan Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nazırı Mehmet Ali
Bey’le durum değerlendirmesi yaparak bölgeye Ordu müfettişi yetkisiyle bir komutanın
gönderilmesini ve duruma müdahale edilmesini düşünmüştü. Bu görev için düşünülen isim de M.
Kemal Paşa idi.9
Damad Ferit Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yı daha yakından tanımak amacıyla onunla Cercle
d’Orient(Serkıl Doryan)’de akşam yemeğinde bir araya gelmişti. Yemekte, dönemin Genelkurmay
Başkanı Cevat Paşa da hazır bulunmuştu. Damat Ferit Paşa, yemekte Mustafa Kemal Paşa’yı
tanımaya, düşüncelerini öğrenmeye çalışmıştı. Mustafa Kemal ise durumu idare etmiş, sadrazamın
sorularını, O’nu şüphelendirmeyecek şekilde hatta güven verici sözlerle cevaplandırmıştı. Dahiliye
Nazırı Mehmet Ali Bey ve Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa da kendisini desteklemişlerdi.
Yemekten sonra Damat Ferit Paşa, Mustafa Kemal ismi üzerinde ikna olmuş olmalı ki; “…sizin
Tüfekçi, Atatürk, Seyahat Notları (1930-1931), İstanbul, 1998, s. 11 vd.
Özkan, İstanbul Hükümetleri ve Millî Mücadele Karşıtı Faaliyetleri (4 Mart 1919-16 Ekim 1920), Ankara 1994, s. 34
8Gürbüz
9Hülya
vd.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
Atatürk’ün Amasya Gezileri
81
gibi seçkin, genç ve kıymetli komutanlara çok ihtiyacımız olacak” diyerek memnuniyetini
belirtmişti.10
Damad Ferit Paşa, M. Kemal Paşa ile ilgili olarak İngilizlere de güvence vermişti. Bu
sayede, kendisinden şüphe edilen Mustafa Kemal’in bu göreve atanmasına İngilizlerin de tepki
göstermemesi sağlanmıştı. Sıra, konunun, Mustafa Kemal Paşa’ya tebliğ edilmesine gelmişti.
Harbiye Nazırı Şakir Paşa, 30 Nisan 1919’da Mustafa Kemal Paşa’yı Harbiye Nezaretine
davet etmiş, Samsun ve civarında yaşanan huzursuzluğu anlattıktan sonra Dokuzuncu Ordu Kıtaat
Müfettişliği’ne tayin edildiği bilgisini vermiş ve M. Kemal Paşa da görevi kabul etmişti.11
Mustafa Kemal Paşa’nın IX. Ordu Kıtaat Müfettişliği, 6 Mayıs 1919’da Padişah Vahdettin
tarafından onanmış ve 7 Mayıs 1919’da “Dokuzuncu Ordu Kıtaat Müfettişliği’ne Verilecek Talimat
Suretidir” başlığını taşıyan bir talimatname hazırlanmıştı. Talimatta, ordu müfettişi olarak Mustafa
Kemal Paşa’nın sahip olduğu görev ve sorumluluğun alanı ile beraberinde Samsun’a gidecek
olanların isimleri belirtilmişti. Bu konuda işgâl kuvvetleri komutanlığından gerekli izin de
alınmıştı.
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gönderilmesine Padişah Vahdettin de itiraz etmemişti.
Bilâkis, Mustafa Kemal Paşa’nın bu göreve atanmasına sıcak bakmıştı. Vahdettin, askerlik geçmişi
son derece başarılı olan Mustafa Kemal Paşa’nın bu işin de üstesinden geleceğini iyi biliyordu.
Zira; Vahdettin, kısa süre önce gerçekleştirdiği Almanya seyahati sırasında yaverlik görevinde
bulunan Mustafa Kemal’i yakından tanımıştı. Diğer taraftan, Mustafa Kemal’in, İttihat ve Terakki
Partisi ile ciddi anlaşmazlıklar yaşamış olması ve yapılan atamanın İngilizlerin onayından geçmiş
olması Padişah’ı rahatlatan önemli nedenlerdi.
Mustafa Kemal Paşa’nın görev ve yetkilerini belirleyen talimatnamenin hazırlanmasında
Harbiye Nezareti ve Genelkurmay Başkanlığı’nda bulunan yakın dostlarının katkısı büyüktü. 15
Haziran 1919’dan itibaren III. Ordu Müfettişliği olarak değiştirilecek olan IX. Ordu Kıtaat
Müfettişliğinin yetkilerini içeren talimatnamenin hazırlanmasında en büyük pay, Genelkurmay
İkinci Başkanı Kâzım (İNANÇ) Paşa’ya aitti.
Kâzım Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın isteklerini dikkate alarak hazırlattığı talimatnameyi,
hiç çekinmeden Harbiye Nazırı Şakir Paşa’ya sunmuştu. Maddeler birer birer okunmuş ve Harbiye
Nazırı Şakir Paşa, talimatnameyi imzalamaktan kaçınmış, sadece mühür basmakla yetinmişti. Zira,
Samsun ve çevresindeki huzursuzluğun önüne geçmek ve huzuru sağlamak amacıyla kaleme alınan
bir talimatname değil, bütün Anadolu’yu emri altına alacak geniş çaplı yetkileri içeren bir belge
özelliği taşıyordu. Şakir Paşa’nın mühürlediği talimatnameyi cebine koyan Mustafa Kemal Paşanın
nasıl rahat bir nefes aldığı ve sevince kapıldığı, Falih Rıfkı (ATAY) tarafından kaleme alınan
hatıralarında şu şekilde ifade edilmişti:12 “Ne âlâ şey... Talih bana öyle müsait şartlar hazırlamış
ki, kendimi onların kucağında hissettiğim zaman ne kadar bahtiyarlık duydum, tarif edemem.
Nezaretten çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önünde
geniş bir âlem, kanatlarını çırparak uçmağa hazırlanan bir kuş gibi idim.”
Kâzım (İNANÇ) Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçtikten sonra yapacaklarını
sezinlemiş olacak ki; “bir şey mi yapacaksın?” diye üstü kapalı bir soru sormuş, O da “Evet. Bir
şey yapacağım…” demek suretiyle gerçekleştirilecek mücadelenin ilk sinyallerini vermişti.13
Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, İstanbul 2000, s.80 vd; Rauf Orbay, Cehennem Değirmeni Siyasî Hatıralarım I,
İstanbul 1993, s. 230 vd.
11F. Rıfkı Atay, Atatürk’ten Hatıraları (1914-1919), Ankara 1965, s. 106 vd.; Yusuf Hikmet Bayur, Atatürk Hayatı ve Eserleri
I: Doğumundan Samsun’a Çıkışına Kadar, Ankara 1990, s. 293
12F. Rıfkı Atay, 19 Mayıs, Ankara 1944, s. 22
13İsmet Görgülü, Atatürk’ün Anıları, Ankara 1997, s. 215; F. Rıfkı Atay, 19 Mayıs, s. 20
10Ali
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
82
Mehmet Korkud AYDIN
Mustafa Kemal Paşa, kararnamesi çıktıktan sonra 15 Mayıs 1919’da Bâb-ı Âli’ye gitmiş ve
Hükümet üyeleriyle görüşmüştü. Ardından, vedâlaşmak için Genelkurmay Başkanlığına gitmiş,
orada eski ve yeni Genelkurmay başkanları Fevzi (ÇAKMAK) ve Cevat (ÇOBANLI) Paşalarla
görüşmüştü.
M. Kemal Paşa daha sonra Vahdettin’le görüşmek ve vedâ ziyâretinde bulunmak üzere
Yıldız Sarayı’na gitmişti. Bu ziyaret esnasında Vahdettin, elini bir tarih kitabının üzerine koyarak;
“ Paşa, Paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir…
Tarihe geçmiştir. Bunları unutun, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir... Paşa,
devleti kurtarabilirsin!” diyerek Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’daki yeni görevinde belirleyici
olmak istemiştir.14 Bu konuşma, kimilerince Mustafa Kemal’in Padişah tarafından Millî
Mücâdeleyi başlatmak amacıyla Anadolu’ya gönderildiği şeklinde yorumlanmıştır. Halbuki,
yapılan görevlendirmeyle üstesinden gelmesi beklenen sorun ortadadır. Kendisinden yapılması
istenen iş, Samsun ve çevresindeki huzursuzluğun önüne geçmektir. Durumu M. Kemal Paşa da
böyle değerlendirmiş olmalı ki; İstanbul’dan ayrılmadan önce Bekirağa Bölüğü’nde tutuklu
bulunan yakın arkadaşı Fethi Bey’i ziyâretinde şöyle bir tespitte bulunmuştu:15 “Bâb-ı âli ve Saray
benim hakkımda derin bir gaflet içerisinde bulunuyorlar, meseleden İngilizlerin henüz haberi
yoktur.” Görüldüğü gibi Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun ve çevresindeki olayları yatıştırmanın
ötesinde daha büyük düşünceleri vardı.
Mustafa Kemal Paşa, annesi ve kız kardeşiyle vedâlaştıktan sonra 16 Mayıs 1919’da saat
16:00’da 55 kişilik maiyetiyle birlikte Osmanlı Denizcilik İşletmesi’nin küçük bir gemisi olan
Bandırma Vapuru’na binerek büyük bir maceraya atılmak üzere Samsun’a doğru yol almaya
başlamıştı. Bu arada İstanbul İşgâl Kuvvetleri karargâhında büyük bir harereketlilik yaşanmıştı.
İşgâl Kuvvetlerinin Karadeniz Orduları Komutanı General Milne, Anadolu’da istedikleri an bir
ihtilâl çıkarabilecek özelliklere sahip olan M. Kemal Paşa ve maiyetindekilerin isim listesini içeren
görevlendirme yazısını görünce şaşkına dönmüştü. Yapılan görevlendirme, İşgâl kuvvetleri
Komutanlığına bildirildiğinde, irtibatı sağlayan baş tercüman Ryan, olağan bir atama olarak
değerlendirdiği bu dosyanın içeriğini General Milne’ye zamanında bildirmemişti. General Milne,
Mustafa Kemal ve maiyetinin derhal geri çevrilmesini istemiş; hatta Bandırma Vapuru’nun
ardından bir torpido göndererek onu tutuklatıp geri getirtmek istemişti. İstanbul’da bu tedbirler
alınırken Mustafa Kemal ve arkadaşları, Sinop’a ve oradan da 19 Mayıs 1919’da Samsun’a
gelmişlerdi.
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’un İngiliz işgâli altında olması, şehirde Rum çetelerinin
adeta cirit atarcasına serbestçe dolaşmaları, çok sayıda yabancı kontrol subayı ve ajanlarının
bulunması nedeniyle burada kalmayı sakıncalı görmüştü. O, bir an önce halkla temasa geçmek,
onları yaşanan tehlikelere karşı uyarmak ve silahlı bir direnişe davet etmek için hemen iç bölgelere
geçmeyi uygun görmüş ve Havza’ya gelmişti. Fakat, üstlendiği görevin hiç de kolay olmayacağı,
yol boyunca karşılaştığı manzaralardan anlaşılıyordu.
Mustafa Kemal Paşa, “içinde sır gibi sakladığı” bu büyük mücâdeleye başlarken çok zor
gibi görünen bir şeyi de başarmıştı. Öldü denilen, yerlerde sürüklenen, hor görülen, bitip
tükenmekte olan Türk insanını ayağa kaldırmış, ümitsizliğin ve yılgınlığın üstesinden gelmişti.
Mustafa Kemal Paşa, 25 Mayıs 1919’da Havza’ya gelmişti. Gelişinin ertesi günü, kendisini
ziyarete gelen Havza’nın ileri gelenlerine; “Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız,
memleketi kurtaracağız.” diyerek onlara ümit ve cesâret vermişti.16
Atay, Atatürk’ten Hatıralar, s. 122
Aydın, Millî Mücâdele Dönemi’nde TBMM Hükümeti Tarafından İstanbul’da Kurulan Gizli Gruplar ve
Faaliyetleri, İstanbul 1992, s. 15
16Gothard Jaeschke, “Havza’da Mustafa Kemal Paşa”, Belleten, XLVI/182, (Nisan 1982), Ankara 1982, s. 348
14F. Rıfkı
15Mesut
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
Atatürk’ün Amasya Gezileri
83
Mustafa Kemal Paşa, Havza’da kaldığı süre içinde bütün yurtta millî bir teşkilâtın
kurulması gereğini dile getirmiş ve bunu bir genelge ile bütün komutanlara ve sivil idare âmirlerine
bildirmişti. Bu, milletin harekete geçirilmesi için gerekli idi. Çünkü, İzmir, Manisa ve Aydın’ın
işgâl edilmesi, bölge halkına yapılan saldırı ve zulümler hakkında milletin aydınlatılamaması, millî
varlığa vurulan bu korkunç darbeye karşı açıktan açığa herhangi bir tepki ve şikâyetin
gösterilememesi, millî bir teşkilâtın kurulmasını zorunlu kılıyordu. Bu maksatla 28 Mayıs 1919
tarihinde valilere ve bağımsız mutasarrıflıklara, Kolordu Komutanlıklarına ve Konya’daki II. Ordu
Müfettişliğine bizzat bir genelge göndererek karşı karşıya kalınan tehlikeyi anlatmış; “büyük ve
heyecanlı mitingler yapılarak millî gösterilerde bulunulması, bunun bütün kasaba ve köylere kadar
yaygınlaştırılması, bütün büyük devletlerin temsilcileriyle Bâbıâli’ye etkileyici telgraflar
çekilmesi,” ve her yörede millî teşkilat kurulmasını istemişti.17
Mustafa Kemal Paşa’nın, 28 Mayıs 1919 tarihli Havza Genelgesi’yle verdiği talimat
üzerine İstanbul ve Anadolu’nun değişik yörelerinde işgâle ve işgâlcilere karşı gösteri ve toplantılar
yapılmaya başlamıştı.
Havza Genelgesi etkisini göstermiş olacak ki; İşgâl güçleri telaşlanmış ve müfettişlik
bölgesindeki hıristiyanlara yönelik son günlerde oldukça kaygı verici haberler aldıklarını ve
gereken bütün tedbirlerin alması gerektiğini belirtmişlerdir. Gereken önlemler alınmazsa bu
durumdan Mustafa Kemal Paşa’nın sorumlu tutulacağı tehdidini de savurmuşlardı. Harbiye
Nezareti de 31 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’ya durumu bildiren bir telgrafı göndermişti.
M. Kemal Paşa ise 3 Haziran 1919’da verdiği cevapta: “Sivas ve çevresinde eskiden beri
bulunan Ermenileri ve sonradan gelen mültecileri yılgınlığa düşürecek hiçbir olay geçmemiştir. Ne
Sivas’ta ne de çevresinde kaygı verici herhangi bir durum yoktur. Herkes sükûnet içinde iş ve
güçleriyle meşguldür… İzmir ve Manisa’nın işgâli ile ilgili acı haberler üzerine Müslüman halk
tarafından yapılan ve Hristiyan azınlıklar hakkında hiçbir düşmanlık duygusu gütmeyen toplantılardan belki de bazılarının ürkmüş olması hatıra gelebilir.
İtilâf devletleri milletimizin haklarına ve bağımsızlığına saygılı kaldıkça, millet de vatanın
saldırıya uğrayıp parçalanmayacağından emin oldukça, Hristiyan azınlıkların korkuya kapılmalarına hiç bir sebep yoktur…” diye tavrını oldukça açık bir surette ortaya koymuştu.
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun ve Havza’daki faaliyetleri gerek İstanbul hükümeti ve
gerekse İşgâl Kuvvetlerinin düşüncelerinin değişmesine ve ilişkilerin gerginleşmesine yol açmıştı.
Çok geçmeden de İşgâl güçlerinin İstanbul hükümetine baskıları artarak devam etmiş ve Mustafa
Kemal Paşa’nın geri çağrılmasını istemişlerdi.18
Konu, Osmanlı Bakanlar Kurulu’nda görüşülmüş ve Harbiye Nezareti, 8 Haziran 1919’da
Mustafa Kemal Paşa’yı geri çağırmıştı.19
Geri çağırılma yazısını alan Mustafa Kemal Paşa, 11 Haziran 1919’da kömür ve benzin
yokluğundan dolayı dönüşünün gecikeceğini bildirmiş ve aynı yazıda “çağrılma sebebinin lütfen
açıklanmasını” istemişti.20 Kendisine verilen ilk cevapta, hükümetin aldığı karar gereğince geri
çağrılmasının söz konusu olduğu bildirilmişti. Ancak aldığı bu cevaptan tatmin olmayan Mustafa
Kemal Paşa, görevden alınışının gerçek nedenini öğrenmek için durumu yakın dostu olan
Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa’ya sormuştu. Cevat Paşa, verdiği cevapta; “sizin gibi değerli bir
17M. K. Atatürk, Nutuk (1919-1927), (Bugünkü Dille Yayına Hazırlayan: Zeynep Korkmaz),
18Genelkurmay Başkanlığı, Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 1, Belge: 17
Ankara 2005, s. 15 vd.
Başkanlığı, Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 1, Belge: 19; Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya
Kadar I, Ankara 1991, s. 3
20Genelkurmay Başkanlığı, Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 1, Belge: 20
19Genelkurmay
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
84
Mehmet Korkud AYDIN
komutanın faaliyetlerinin kamuoyu üzerinde iyi bir etki bırakmadığını ileri süren İngilizler,
İstanbul’a çağrılmanızı istediler” demişti.21
Mustafa Kemal Paşa, bu durumda, yol ayrımına gelmişti. Ya, İstanbul’a geri dönecek ya da
vatanın düşman işgâlinden kurtarılması için faaliyetlerine devam edecekti. Tabii, ikinci yolu seçti.
14 Haziran 1919’da Amasya’dan Padişah’a yolladığı bir yazı ile İstanbul’a gelmeyeceğini, buna
zorlandığı takdirde istifa edeceğini, milletin istiklâline kavuşması, saltanatın ve hilafetin yok
olmaktan kurtulması için Anadolu’da kalacağını bildirmişti.22
1.1. Mustafa Kemal Paşa’nın Havza’dan Amasya’ya Gelişi
Mustafa Kemal Paşa, 12 Haziran 1919’da iç bölgelerdeki durumu yerinde görmek ve bir
değerlendirme yapabilmek amacıyla Havza’dan ayrılmış ve Amasya’ya gelmişti. M. Kemal Paşa
ve beraberindekiler, Cülûstepe denilen yerde Amasya’nın askerî ve sivil erkânın da katıldığı
kalabalık bir halk topluluğu tarafından karşılanmışlardı. Oldukça kalabalık olan Karşılama
heyetinde şu isimler yeralmaktaydı:23 Hacı Hafız Tevfik Efendi ( Müftü), Mutasarrıf Vekili
Mustafa Bey, Topcuzade Mustafa Bey ( Belediye Reisi), Kadıali Himmet Efendi, Cemil Cahit Bey
( 5. Kafkas Fırkası Ku.), Abdurrahman Kamil Efendi ( Vaiz), Hoca Bahaeddin Efendi, Mevlevi
Şeyh Cemaleddin Efendi, Veysibeyzade Nafiz Bey, Kurtoğlu Hasan Bey, Ulemadan İbadizade
Mehmet, Şirvani H. Mahmut Efendizade Mehmet, Şirvanizade Mehmet Efendi, Mecdizade Sabri
Efendi, (Muallim ), Mecdizade Ahmet, Eytam Müdürü Ali Efendi, Hacı Mahmutzade Mehmet
Efendi, Miralayzade Hamdi Bey, Kofzade Hafız Mustafa Efendi, Şirinzade Mahmut Efendi,
Melekzade Süleyman Efendi, Kahvecizade Mehmet Efendi, Veysibeyzade Sıtkı Bey, Seyfizade
Ragıp Efendi, Arpacızade Hürrem Bey, Topçuzade Hilmi Bey, Mehmet Ragıp Bey, Yumukzade
Hamdi Efendi, Mumcuzade İsmail Hakkı Paşa, Yörgüçzade Rasim Efendi, Lütfi Bey (Türker),
Komiser İsmail Bey, Komiser Muavini Osman Bey, Harputizade Hasan Efendi, Gazeteci Mehmet
Sırrı Bey, Polis Cemalettin Efendi, Mehmet Ali Bey (Posta Telgraf Müdürü), Abdurrahman Rahmi
(Telgrafçı), Jandarma Zabiti Ziya Bey, Harputizade Hasan, Eşraftan Topçuzade Münir, Hacı
Alizade Ahmet, Payaslızade Yahya,Tüccardan Bicanzade Süleyman, Yumukosmanzade Hüsnü,
Eşraftan Ilıcakların Halil, Şurutuzade Tevfik, Tiryakizade Tahsin, Hacı Osmanzade Halil,
Çavuşluzade Ahmet, Temiz Alizade Mehmet, Küsuz Taşanzade Ahmet, Bosnalızade Halim,
Yumukzade Ahmet Efendi.
Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi; karşılama esnasında; “Amasya halkı müdafaa-i vatan,
muhafaza-i din ve devlet yolunda mücâhede edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır.”
diyerek Amasya halkının Mustafa Kemal Paşa’yı bağrına basmasına ve adeta ona bağlılık yemini
etmelerine vesile olmuştu.
Cülûstepe; Çelebi Mehmet’in, Fetret devri sırasında padişahlığını ilân ettiği ve cülûs
töreninin yapıldığı yerdi. Mustafa Kemal’in burada karşılanması ve halk tarafından bu denli kabul
görmesi, oldukça manidârdı. Burada, Amasya Müftüsü Hacı Hafız Tevfik Efendi, Mustafa Kemal
Paşa’ya hitaben Amasya halkının duygu ve düşüncelerini aktardıktan sonra “Paşam! Bütün
Amasya emrinizdedir. Gazânız mübârek olsun” diyerek hükümet konağına kadar O’na eşlik
etmişti. Cülûstepe’de yaşanan bu tarihî an, Amasya ve Amasyalılar adına bambaşka bir anlam ifade
etmekteydi. Bu andan itibaren Amasya halkı, Millî Mücâdeleyi kabul eden, Mustafa Kemal ve
arkadaşlarını bağrına basan ilk şehir halkı olma özelliğini kazanmıştır.
Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri (Bugünkü Dille), (Bugünkü Dille Yayına Haz. Ali
Sevim vd.), Ankara 2006, s. 35
22Genelkurmay Başkanlığı, Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 77, Belge:1685; Osman Özsoy, Saltanat’tan Cumhuriyet’e
Giden Yolda Kurtuluş Savaşı’nın Perde Arkası, İstanbul 1999, s. 172 vd
23Hüseyin Menç, Hüseyin Menç, Milli Mücadele Yıllarında Amasya, Olaylar-Belgeler-Portreler, Amasya 2007, s.72
21Atatürk Araştırma Merkezi,
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
Atatürk’ün Amasya Gezileri
85
1.1.1.Mustafa Kemal Paşa’nın Amasya Hükümet Konağında Yaptığı Konuşma
Amasyalılar büyük bir kalabalık halinde şehrin girişinden itibaren Mustafa Kemal ve IX.
Ordu Müfettişlik erkânıyla beraber Hükümet Konağı’na kadar yürümüşlerdi. Ramazan ayı içinde
bulunuluyor olması ve sıcak hava halkın coşkusunu hiç de olumsuz yönde etkilememişti.
Geldiği günün akşamında iftar yemeğinden sonra idare lambalarıyla aydınlatılan Hükümet
Konağı’nda Amasyalılara hitaben bir konuşma yapan Mustafa Kemal Paşa, kendisine gösterilen
yakın ilgiye teşekkür etmiş ve şunları söylemişti:24
“Aziz Amasyalılar!
Padişah ve hükümet itilaf devletlerinin elinde esir bir vaziyettedir. Memleket elden gitmek
üzerededir bu kötü vaziyete çare bulmak için sizlerle iş birliği yapmaya geldim. Hep beraber aziz
vatanımızı ve istiklalimizi kurtarmak için gayretlerimizle çalışmalıyız.
Efendiler!
İzmir’in daha sonra Manisa ve Aydın’ın işgali gelecekteki tehlikeyi daha açık
göstermektedir. İşgâl ve ilhâk gibi hadiseleri, asil milletimizin tamamen muhafazası için mitingler
yaparak milli heyecanı çok canlı bir şekilde göstermek lazımdır. Tahammülü imkansız bu acıklı
vaziyetin karşısında derhal bir teşkilat kurmak ve büyük devletlerin mümessillerine tesirli telgraflar
çekmek lazımdır.
Amasyalılar!
Burası Havza’dan ötesi Pontus oluyor. Sivas’tan doğusu Ermenistan’a katılıyor. Memleket,
İngiliz Mandası altına giriyor. Tarihi büyük Türk milleti böyle bir esareti kabul edemez,
milletimizin tarihi şerefi vardır.
Muhterem Amasyalılar!
Memleketin her tarafında ateşli çalışmalar başladı. Türk vatanseverlerin gayreti ile garp
memleketlerimiz de milli cepheler kuruldu. Cenupta Fransızlarla el birliği yapan Ermenilere karşı
saldırmaya başladılar. Erzurum’da Ermenilere karşı mücadele başlamıştır. Amasyalılar; … Ne
duruyorsunuz, burada da mutlaka her türlü haklarımızı korumak için Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti
kurmalıyız.
Amasyalılar!
Düşmanların Samsun’dan yapacağı her hangi bir huruç (çıkartma) hareketine karşı
ayaklarımıza çarıklarımızı çekerek vatanın en son kayasına kadar müdafaa edeceğiz. Allah
milletimize mağlubiyeti gösterirse bütün evlerimizi, mallarımızı ateşe vererek ve vatanı bir
harebazara çevirerek boş bir çöl halinde düşmana bırakacağız. Amasyalılar, buna hep beraber
yemin edelim.”
Günün ilerleyen saatlerinde Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekilerin ikamet edecekleri
Saraydüzü kışlasına çıkılmış ve bütün heyecanıyla karşılama töreni bitmiş, herkes dağılmıştı. Paşa,
Komiser Muavini Osman Çağan vasıtasıyla Amasya eski müftisi, Sultan Bayezid Camii Vaizi
Abdurrahman Kamil (YETKİN) Efendi’ye Cuma va’zında söylemesini isteği hususları içeren bir
not göndermiş ve va’zda o konulara temas etmesini ricâ etmişti.
24Ahmet,
Demiray, Resimli Amasya Tarihi, 1954, s. 136
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
86
Mehmet Korkud AYDIN
Sultan Bayezid Camii Vaizi Abdurrahman Kamil Efendi, Cuma günkü va’zında Mustafa
Kemal Paşa’nın ricâsını yerine getirmiş ve bütün Amasyalıları mücâdeleye davet eden şu
konuşmayı yapmıştı:
“Ey Ahalî!..
Milletin şeref ve haysiyeti, istiklâli hakikaten tehlikeye düşmüştür. Bu felâketten kurtulmak
icâb ederse, vatanın son bir ferdine kadar ölmeği göze almak lâzımdır. Artık, Padişah olsun, Halife
olsun, ismi, ünvanı ne olursa olsun, hiçbir şahsın ve makamın hikmet ve mevcudiyeti
kalmamıştır.Yegâne çâre-i halâs, halkın doğrudan doğruya hakimiyetini eline alması ve iradesini
kullanmasıdır. Hep beraber Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanarak vatanı kurtaracağız.”
diyerek daha o tarihlerde, ileride gerçekleştirilecek olan mücâdelenin adını da koymuştu.25
Sultan Bayezid Camii’nde va’zı dinleyen Mustafa Kemal Paşa, cami çıkışında etkili
konuşmasından dolayı Abdurrahman Kamil Efendi’ye teşekkür etmiş, namazdan sonra da
memleketin buhrandan kurtulması için dualar edilmişti.
1.1.2. Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kurulması
Amasya’da kaldığı günler içinde Mustafa Kemal Paşa, Havza’da yayınlanan genelge
doğrultusunda her yerde olduğu gibi Amasya’da da Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulmasını
istemişti.26 Bunu bir emir kabul eden Amasyalılar; 14 Haziran 1919’da Amasya Müdâfaa-i Hukuk
Cemiyeti’ni kurmuş ve Amasya Müftüsü Hacı Hafız Tevfik Efendi’yi de cemiyet başkanlığına
getirmişlerdi. Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti’nin üyeleri ise Amasya’nın seçkin simâlarından
oluşmaktaydı. Bunlar; Miralay-zâde Hamdi Bey (Ankara'da Amasya Meb'usu) Veysi Bey-zâde
Nâfız Bey, Mumcu-zâde İsmail Hakkı Bey (Kitabet vazifesi uhdesindedir), Şirvânî Hacı Mahmud
Efendi-zâde Mehmed Efendi, Mehmed Bey-zâde Lütfi Bey (Elyevm Amasya muhasebecisidir.)
Topcu-zâde Hilmi Bey.27
1.1.3. Amasya Tamîmi’nin Hazırlanması
Mustafa Kemal Paşa’nın bu günler zarfında icrâettiği en önemli iş, Nutuk’ta da ifade ettiği
gibi yurt genelinde başlayan millî mücâdele hareketini millete mâletmek, millî birlik ve beraberliği
sağlayacak bir kurulun oluşmasını sağlamak amacıyla yakın çevresini oluşturan arkadaşlarını
Amasya’da toplayıp bir genelge hazırlamak olmuştu. Bunun için Ali Fuat (CEBESOY) Paşa, Rauf
(ORBAY) Bey ve Refet(BELE) Bey’i Amasya’ya çağırmıştı. Konya’da bulunan II. Ordu müfettişi
Cemal Paşa ile XV. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir’e de haber verilmişti. 18 Haziran 1919’da
Edirne’de bulunan I. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Paşa’ya bir telgraf çekilerek Anadolu ve
Rumeli’deki millî kuruluşların birleştirilmesi gerektiği, bunun için Sivas’ta millî bir kongrenin
toplanacağı ve temsilci olarak da Sivas’a iki kişinin yollanması istenmişti.
Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay ve Refet Bele 19 Haziran 1919’da Amasya’ya gelmiş, ertesi gün
M. Kemal Paşa ile birlikte Millî Mücâdelenin programını belirleyecek hummalı bir çalışma
başlatılmıştı. Cafer Tayyar Paşa’ya gönderilen metin esas alınarak 20-22 Haziran 1919 tarihleri
arasında devam eden çalışmalar sonunda alınan kararlar, bir beyanname ile Türk Milletine
duyurulmuştu. Amasya’da Saraydüzü Kışlası olarak bilinen ve V. Kafkas Fırkası’nın hizmet binası
olarak kullanılan yerde, 22 Haziran’a kadar devam eden çalışmalara; 20 nci Kolordu Komutanı Ali
Fuat Paşa, Eski Bahriye Nazırı Rauf Bey ve III. Kolordu Komutanı Albay Refet Bele, Albay Arif
Demiray, age., s.136 vd.; Hüseyin Menç, age., s. 96 vd
Evsile, “Amasya Tamimi ve Atatürk’ün Amasya’daki Faaliyetleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIV/40,
(Mart 1998), Ankara 1998, s. 75 vd.
27Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Kutu:2-4, Dosya:14/2, Fihrist:112/Defter
25Ahmet,
26Mehmet
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
Atatürk’ün Amasya Gezileri
87
(Ayıcı) Bey, Albay Selahaddin Bey, Samsun Mutasarrıfı Hamit Bey ve Mustafa Kemal Paşa’nın
yaveri Albay Kâzım Dirik katılmıştı.
Çalışmalar sonrasında kaleme alınan ve katılanlarca da imza altına alınan tarihî metin,
Amasya Tamîmi adıyla 21-22 Haziran gecesi yurt genelindeki mülkî ve askerî makamlara
bildirildi.28
Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler, Erzurum’da toplanacak kongre için 26 Haziran
1919’da Amasya’dan ayrılarak Tokat’a doğru hareket etmişlerdi.
2.ATATÜRK’ÜN AMASYA’YA İKİNCİ GELİŞLERİ
Atatürk’ün Amasya’ya ikinci gelişi, Amasya Mülâkatı ve Amasya Protokollerinin
imzalanmasıyla yakından ilgilidir.
Bilindiği gibi Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararlar, bu karaların ülke genelinde
yarattığı akisler, İstanbul’u karıştırmıştı. Yaşanan gelişmeler karşısında Damat Ferit Paşa hükümeti
de itibarını büyük ölçüde yitirmiş ve daha fazla direnemeyerek Sivas Kongresi’nden sonraki günler
içinde 2 Ekim 1919’da istifa etmişti.
Padişah Vahdettin, Damat Ferit Paşa yerine Tevfik Paşa’yı sadrazamlığı getirmek istediyse
de O’nun bu görevi kabul etmemesi nedeniyle kısa süreli bir hükümet buhranı yaşanmıştı. Sonuçta,
sadaret görevi Ali Rıza Paşa’ya verilmiş ve bu şekilde yeni hükümet kurulabilmişti. Yeni hükümet;
Mustafa Kemal Paşa ile Hey’et-i Temsiliye’ye karşı daha ılımlı ve İstanbul-Anadolu ilişkilerini
güçlendirecek isimlerden oluşturulmuştu.
Mustafa Kemal Paşa, 3 Ekim 1919’da Sadrazam Ali Rıza Paşa’ya hitaben çektiği telgrafta;
Erzurum ve Sivas Kongrelerinde oluşan millî teşkilâta saygılı olması şartıyla kendilerine yardımda
bulunabileceklerini bildirmişti. Tabii ki, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Hey’eti Temsiliye adına hareket eden Mustafa Kemal Paşa’nın yeni hükümetten yerine getirilmesini talep
ettiği bazı şartlar vardı. O dönem için hayati önem taşıyan şartlar şunlardı:
1-Yeni Hükümet, Millî Meclisin açılışına kadar milletin kaderini belirleyecek herhangi bir
yükümlülük altına girmemelidir.
2-Barış konferansına gitmesi için seçilecek temsilciler, millî dâvâyı gerçekten kavramış ve
milletin güvenini kazanmış bilgili ve yetenekli kimselerden seçilmelidir.
Yukarıda sıralanan taleplere cevap olacak şekilde 5 Ekim 1919’da imzasız; fakat Sadrazam
tarafından gönderildiği söylenen bir telgraf alan Mustafa Kemal Paşa, aynı gün İstanbul Hükümeti
ile Anadolu arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi için atılacak adımların neler olduğunu şu şekilde
sıralanmıştı:
1-Millî Mücâdele’ye
cezalandırılmaları,
tavır
alan
asker
ve
sivil
yöneticilerin
görevden
alınıp
2-Seçimlerin yapılması, Meclis-i Mebusân’ın açılması,
3-Barış konferansına gidecek kişilerin belirlenmesi,
4-Millî Mücâdeleye katılmış veya desteklemiş olanlar aleyhine başlatılmış olan
kovuşturma ve baskılara son verilmesi.
Söz konusu telgrafın İstanbul’a ulaşmasından sonra Harbiye Nazırı Cemal Paşa ve gazeteci
Yunus Nadi Bey; İstanbul Hükümeti ile Hey’et-i Temsiliye arasında uzlaşma sağlayabilmek
28M. K. Atatürk, age., s. 21 vd.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
88
Mehmet Korkud AYDIN
amacıyla bir dizi girişimde bulunmuşlardı. İstanbul’da bu gelişmeler yaşanırken Hey’et-i Temsiliye
de İstanbul-Anadolu arasındaki resmî haberleşmelere koyulmuş olan yasağı kaldırmış ve önemli bir
adım atmıştı. Taraflar, yapılan müzakereler sonrasında yüz yüze görüşüp anlaşmanın yollarını
aramışlardı.
Cemal Paşa, görüşmeler için Bahriye Nazırı Salih Paşa’yı görevlendirdiklerini ve görüşme
yeri olarak da Paşa’nın deniz yoluyla ulaşabileceği bir yer olması gerektiğini dile getirmişti.
Mustafa Kemal ve arkadaşları da 10 Ekim 1919 tarihli Hey’et-i Temsiliye toplantısında buluşma
yeri olarak Amasya’yı belirlemişlerdi. Amasya, bu tarihi görüşmelere ev sahipliği yapacaktı.29
2.1. Salih Paşa-Mustafa Kemal Paşa Buluşması
1919 Ekim’i başında yaşanan bu gelişmelerin ardından Bahriye Nazırı Salih Paşa, 15 Ekim
1919’da İstanbul’dan hareket etmiş ve Heyet-i Temsiliye’nin direktifleri doğrultusunda güzergâh
boyunca uğradığı bütün iskelelerde parlak törenlerle karşılanmıştı. Amasya cihetinde de 5. Fırka
Kumandanı Mehmet Arif Bey, Salih Paşa’yı Kavak’a giderek orada karşılamış ve Amasya’ya
kadar kendilerine refakat etmişti.30
M. Kemal Paşa da Hüseyin Rauf Orbay ve Bekir Sami (KUNDUH) ile birlikte 16 Ekim
1919’da Sivas’tan hareket etmiş, Amasya’ya gelmişti.31 Amasya Halkı, 19 Ekim 1919’da Tokat
Caddesi’nde Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamıştı. Helvacı Mevkiinde “münci-i millet” Mustafa
Kemal Paşa’yı kalabalık bir halk kitlesi karşılamıştı. Şevkat-i İslâmiye Yurdu’nda yetişen 12
yaşında Yusuf isimli yetim bir çocuk, orada bulunanlar adına yaptığı bir konuşma ile herkesi
heyecanlandırmıştı. Yusuf, Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekilere şöyle seslenmişti:32
“Paşam! Hoş geldiniz..
İşte, hükümetin bâni-i sânisi Sultan Mehmed’in kuvvet aldığı yer!...
İşte, Fatih’in torunu, Bayezid’in oğlu Yavuz Sultan Selim’in doğduğu yer!...
İşte, sizi karşılayan ve sizinle beraber olan yer, Amasya…
Paşam!...İstanbul Hükümetinin vermiş olduğu üniformaları, yaldızlı kordonları
attınız!….Fakat, onların yerine mazlum milletin müsmin olan iffet ve namusunu taktınız!...
Binler yaşa, binler yaşa!
Milletini düşünen Paşa!...”
2.2. Amasya Mülâkatı ve Protokollerin Hazırlanması
Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler, Cemil Cahit(TOYDEMİR)Bey’in evinde misafir
olmuşlar ve ertesi gün yani 20 Ekim 1919 Çarşamba günü taraflar arasında başlayan görüşmeler,
22 Ekim 1919’da sona ermişti. Üç gün süren görüşmeler sonucunda ikişer nüsha olmak üzere üçü
açık ve imzalı, ikisi de imzasız ve gizli olmak üzere beş protokol düzenlenmişti. İlk üç protokol,
taraflarca imza altına alınmış; fakat son iki protokol gizli sayılarak imzalanmamıştı.33 Amasya
Görüşmelerinde alınan kararlar ilgili askerî ve sivil makamlara da duyurulmuştu.
vd.; Tevfik Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu’da, Ankara 1959, s. 56
Arif, Mücâhedât-ı Milliye Hatıratı(Anadolu İnkılâbı) (1335 (1919) - 1339 (1923), İstanbul 1340; Hüseyin
Menç, age.,s.223
31Hüseyin Rauf Orbay da hatıralarında; “Bu karar gereğince Salih Paşa, maiyetindekilerle beraber İstanbul’dan yola
çıkınca, Mustafa kemal paşa ile ben de Sivas’tan hareketle Ekim’in 19. Günü akşamı, Amasya’da Tümen Kumandanı
Cemil Cahit Beyin evinde buluştuk. Ertesi günü de müzakerelere başladık...” diye bahsetmektedir. Bkz., H. R. Orbay,
age., s. 283
32Emel Gazetesi, 14 Eylül 1338’den aktaran Hüseyin Menç, age.,s.223 vd.
33M. K. Atatürk, age., s. 167
29Rauf Orbay, age. I, s.280
30Mehmed
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
Atatürk’ün Amasya Gezileri
89
İstanbul Hükümeti temsilcisi Salih Paşa’nın Hey’et-i Temsiliye delegesi Kara Vasıf Bey ile
birlikte İstanbul’a dönmesi üzerine Mustafa Kemal ve beraberindekiler de Millî Mücâdele’nin
karargâhı Sivas’a geri dönmüşlerdi.
Amasya, bir kez daha tarihi bir olaya şahitlik etmişti.
3.ATATÜRK’ÜN AMASYA’YA ÜÇÜNCÜ GELİŞLERİ
Milli Mücadele yıllarının en zor, en hareketli günlerinde Amasya’ya gelen ve Milli
Mücadele Tarihine Amasya adını damgalayan Atatürk’ün, Cumhuriyetin ilanından sonra yolu
Amasya’ya düşmüş, Amasyalılarla kucaklaşmıştır.
3.1.Atatürk’ün Şehre Girişi
Atatürk’ün üçüncü defa Amasya’ya gelişi 1924 Eylül’ünde “Sonbahar Gezisi” diye bilinen
uzun yurt gezileri kapsamında gerçekleşmiştir.
Sonbahar Gezileri, farklı amaçlarla gerçekleştirilmesi arzu edilen bir yurt gezisiydi.
Gezinin bir bölümünün tamamlanmasından sonra Erzurum-Kars ve çevresini ciddi bir şekilde
sarsan deprem haberi ulaşmış ve gezinin bundan sonraki seyri değişmiştir. Deprem haberini
Trabzon’da alan ve depremin yarattığı hasar hakkında gerekli bilgileri edinen Mustafa Kemal Paşa
en kısa süre içinde deprem-zedelerle birlikte olmak isteğini Erzurum ve Kars’taki yetkililere
bildirmiş, yolculuk hazırlıklarına başlamıştı. Fakat, Trabzon-Erzurum yolu kapalı olduğundan
güzergâhı değiştirmek zorunda kalmıştı. Trabzon’dan Karadeniz sahil yolunu takip ederek Giresun,
Ordu ve Samsun’a kadar Hamidiye Krovözörü ile gitmek, daha sonra ise kara yolunu takip ederek
deprem bölgesine ulaşmak düşünülmüştü.
Nitekim, 24 Eylül1924 Çarşamba günü saat 10:00’da Samsun’dan otomobillerle Havza’ya
oradan da eşi Latife Hanım ve erkânıyla birlikte akşam saat 19:30 civarında, beş yıl aradan sonra
tekrar Amasya’ya gelmiştir. Deprem nedeniyle, güzergâh boyunca yer alan şehir ve kasabalara
gönderilen emir ve tamimlerde karşılama törenleri ve eğlenceler düzenlenmemesi belirtilmesine
karşın coşku ve büyük bir sevgi seli ile karşılamalar yapılmıştı.
Reis-i Cumhur Gâzi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin Sonbahar Seyâhatleri adlı eserde
konumuz ile ilgili ayrıntılı bilgi bulmak mümkündür. Eserde; “Reis-i Cumhur Hazretleri, Latife
Gazi Mustafa Kemal Hanımefendi ve maiyetleri erkânı ile bu sabah saat onda otomobillerle
Samsun’dan mufarekât buyurdular. Samsun’da bulunan berri ve bahri kıtaat-ı askeriye Gazi
Hazretlerini selamladı. Samsun ahalisi heyecan ve tehalükle sokaklara döküldü şehrin mahrecinde
toplanarak büyük misafiri hararetli tezahürat ile teşyii etti. Samsun belediye heyeti ve valisi
Amasya’ya kadar Reis-i Cumhur Hazretlerine refakat eylediler.
Yol boyunda gösterilen tezahürat-ı ihtiramkârane gayr-ı kabili ifadedir. Kavak’ta,
Havza’da ve bütün güzergâhta şehirliler ve köylüler istikbale çıkmışlardı. Gazi Hazretleri nerede
tevakkuf etse kurbanlar kesiliyor, izharı sürur olunuyordu. Her tarafta bayraklar asılmış, Merzifon,
Vezirköprü gibi yakın kazalar ve köylerden halk heyetleri arz-ı tazimat için güzergâha şitap
etmişlerdi.
Havza’ya gelmeden Reis-i Cumhur Hazretleri, Samsun-Sivas hattı inşaatını görmüşler
Havza’da bilhassa muhacirinin ahvaliyle alakadar olarak iskân ve iaşelerinin tanzim ve ıslahı için
bazı emirler vermişlerdir. Akşam karanlığında Amasya göründü. Şehrin minarelerinde kandiller
yıkılmış, bütün sokaklar, caddeler tenvir edilmişti. Ta uzaktan Amasya valisi, kolordu kumandanı
ve Amasya halkını temsil eden heyetler Gazi Hazretlerini hürmet ve muhabbetle karşıladılar.
Amasya medhalinde ahali tarafından heyecanlı tezahürat yapıldı, toplar atıldı. Bütün gece
muhteşem fener alaylarıyla halk ve mektep talebeleri nümayişlerde bulundular.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
90
Mehmet Korkud AYDIN
Milli mücadele tarihinin ilk sahifelerine ismini kaydettiren Amasya, beş sene evvel gördüğü
ve tanıştığı halaskarın teşrifine emsalsiz bir sürur ile tes’id etti.” denilerek Samsun-Amasya
arasındaki kasaba ve köy ahalisinin Mustafa Kemal Paşayı nasıl bir telaş ve sevinç içinde
karşıladığı açık bir şekilde ifade edilmiştir.34 Amasya ahalisinin sevinç ve coşkusu da yukarıda
anlatılan kasaba ve köy ahalilerinden farklı değildir. Amasya ahalisi, unutamayacağı bir güne
hazırlanmıştı. 24 Eylül 1924 Çarşamba günü akşam, şehrin minarelerine kandiller asılmış, bütün
cadde ve sokaklar aydınlatılmış, Gâzi Paşa’yı beklenmeye başlamıştı.
Amasya Valiliği bir karşılama heyeti oluşturarak Cülûs Tepe mevkiinde hazırlıklara
başlamış, girişte büyük bir zafer takı kurulmuş ve bölgede radyum lambalarıyla aydınlatma
yapılmıştır. Şehirdeki câmilerin minareleri ışıklandırılmış ve bu arada Sultan Bayezid Câmii
minareleri arasına iri harflerle “Hoş Geldiniz Gâzi Halâskârımız” yazılı bir mahya asılmıştı. 35
Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler, Cülûs Tepe’ye geldiklerinde Vali Ahmet Hilmi
Bey ve Belediye Reisi Veysibey-zâde Sıtkı Bey birlikte “Hoş Geldin Paşam!” diyerek tazimde
bulunmuşlardı. Kuşköprü başında da Amasyalı hanımlar tarafından Lâtife Hanım’a “hoş geldiniz”
denilerek çiçekler verilmişti.36
3.2.Atatürk’ün Şerefine Belediye’de Verilen Akşam Yemeği
Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler, ahalinin coşkun sevgi seli arasında Belediye
Binası’na gelmişlerdi.37 Mustafa Kemal Paşa’nın Amasya’yı teşrifleri münasebetiyle Kaleden
toplar atılmış ve hazır bulunanlarla birlikte Belediye’de bir akşam yemeği verilmiştir. Ziyâfete,
Amasya Musiki Cemiyeti saz grubu da eşlik etmiş, Girift-zen Asım Bey idaresinde müzik icra
edilmişti.
Ziyafetten sonra Gazi Mustafa Kemal Paşa uzunca bir teşekkür konuşması yapmış ve
hatırladığı bazı hatıralarını nakletmiştir.38 Konuşmasında;
“Muhterem Efendiler;
Benim için, memleket için, inkılap için çok mühim günler geçirdiğim bir şehirde
bulunuyorum. Bu şehrin muhterem ahalisi gecenin zulmetine rağmen beni uzaklardan çok parlak,
pek hararetli samimi tezahüratla karşıladılar. Bu dakikada halkın kıymetli mümessilleriyle,
mensuplarıyla bir sofrada bulunuyorum. Bütün bunlara ait hissiyâtım, efkârım o kadar çok, o
kadar heyecan halindedir ki, bunları ifade ve izah için beşeri lisani gayri kâfi görüyorum.
Biliyorsunuz ki, kalbden kalbe yol vardır. Benim bu dakikada bütün tahassüslerimi en vazıh bir
surette kendi kalplerinizde, kendi vicdanlarınızda okuyabilirsiniz. Yalnız Amasya’da geçirdiğim iki
hatırayı ihyâ etmeden geçemeyeceğim. Biri el-yevm müftünüz bulunan Kamil Efendi Hazretlerine
aittir.
Efendiler, bundan beş sene evvel buraya geldiğim zaman bu şehir halkı da bütün millet gibi
vaziyet-i hakikiyeyi anlamamışlardı. Fikirlerde teşevvüş vardı. Dimağlar adeta durgun bir halde
idi. Ben burada birçok zevatla beraber Kamil Efendi Hazretleriyle de görüştüm. Efendi Hazretleri
bana itimad ettiler ve derhal teşebbü aldılar. Aldıkları teşebbüs, bir Cuma günü, şimdi ismini
hatırlayamayacağım bir cami-i şerifte, hakikati halka izah etmiş olmasıdır. Efendi hazretleri halka
dediler ki: “Milletin şerefi, haysiyeti, hürriyeti, istiklâli hakikaten tehlikeye düşmüştür. Bu
34Reis-i
Cumhur Gâzi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin Sonbahar Seyâhatleri, s.111 vd.
35Mehmet Önder, age., s.43.
36Ahmet
Demiray, age., s.149 vd.; Açıksöz Gazetesi, 25 Eylül (1340) 1924
37Ertuğrul Zekâi Ökte,age., s.291; Hüseyin Menç, age., s.516 vd.
Millîye Gazetesi, 26 Eylül 1924; Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III, Ankara, 1997, s. 208 vd.;Ahmet
Demiray, age., s.150 vd
38Hakimiyet-i
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
Atatürk’ün Amasya Gezileri
91
felaketten kurtulmak, icab ederse vatanın son bir ferdine kadar ölmeği göze almak lazımdır. Bu
noktada büyük milletin azim ile iman ile beraber çalışması lâzımdır ve ilâve ettiler ki, artık Padişah
olsun, halife olsun isim ve unvanı her ne olursa olsun hiçbir şahsın ve makamın hikmeti
mevcudiyeti kalmamıştır. Yegâne care-i halâs halkın doğrudan doğruya hakimiyeti eline alması ve
irâdesini kullanmasıdır.” İşte Efendi Hazretlerinin bu mürşidâne vuku bulan va’z ve nasihatından
sonra herkes çalışmaya başladı. Bunun içindir ki, Müftü Kamil Efendi Hazretlerini takdirle
yadediyorum. Genç Cumhuriyetimiz bu gibi ulema ile iftihar eder…
İkinci hatıram şudur:
Bilirsiniz ki, yeni Türk Devleti, Türkiye Cumhuriyeti teessüs etmezden evvel birçok kimseler
büyük ecdadımızın sırtlarına yüklenerek muhtelif devletler, muhtelif hükümetler teşkil ettiler.
Bunlar hiçbir vakit milletin mevcudiyetini tanımamışlar ve ona hürmet etmemişlerdir. Milletin
maddi ve manevi bütün mevcudiyeti, her şeyi, kendi şahsî makam ve menfaatlerinden ibaretti.
Kendi mevkileri için milleti, memleketi fedâ etmekte asla tereddüt etmezlerdi. Çok vesileler,
bilhassa en son hadiseler bunu ispat etmiştir.
Efendiler, milletin mevcudiyetini zül adledenler, kendilerinin Allah’ın gölgesi olduğunu
iddia gafletinde, cüretinde, sahtekarlığında bulunanlar, en nihayet bu mukaddes varlığa ilk defa bu
şehirde hürmete mecbur olmuşlardır. Bu noktayı izah etmek için bir iki kelime ilave edeyim.
Cümleniz hatırlarsınız ki, Sivas Kongresi’nde milletin iradesini temsil etmek üzere bir hey’et
teşekkül etmiş idi. Ben o heyetin rivasetinde idim. Demin izah ettiğim makam sahiplerinin bir
murahhası(Bahriye Nazırı Salih Paşa), millet mümessilleriyle karşı karşıya gelmeği kabul ederek
İstanbul’dan Amasya’ya gelmişlerdi. Ben milletin mevcudiyetine hürmet, iradesine riayet şartını
esas olarak ihtiva eden bir itilafnâmeyi o murahhasa burada imza ettirmiştim. İşte bu itibarla
Amasya İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde ehemmiyetini daima muhafaza edecek bir mevkii ihrâz
eylemiştir.
Efendiler beş sene sonra Amasya’da geçirmekte olduğum bu dakikaların bence çok
kıymetli olduğunu beyan etmekle iktifa ediyorum.”
Gece yarısına kadar Türk Ocağı önünde sazlı-sözlü eğlenceler tertip edilmiş, Şefkat-i
İslâmiye talebeleri fener alayı ekibi tarafından da gösteriler yapılmıştır.
Ertesi gün yani 25 Eylül 1924 sabahı saat 10:00’da M.Kemal Paşa ve eşi belediye binası
önünde bekleyen kafileyle birlikte halkın coşkun tezahüratı arasında Tokat’a hareket etmişlerdir.
4.ATATÜRK’ÜN AMASYA’YA DÖRDÜNCÜ GELİŞLERİ
M.Kemal Paşa, Cumhuriyetin ilanından sonra Amasya’yı ikinci kez 18 Eylül 1928
tarihinde ziyaret etmişti. Başta da belirtildiği gibi diğerlerinden apayrı bir önem taşımaktaydı.
Atatürk’ün İstanbul, Tekirdağ, Bursa, Çanakkale ve Karadeniz üzerinden Sinop, Samsun, Amasya,
Tokat, Sivas ve Kayseri’yi içine alan ve 1928 yılı sonbaharında yaptığı bu gezinin, Türk
Alfabesinin tanıtımı ve yeni harflerin halkla paylaşılmasından başka bir amacı yoktu. Tek isteği,
kısa süre içinde halkın yeni alfabeyi benimsemesi ve kavrayarak okuyup yazmasını öğrenmesi
idi.Gazi paşa’nın bu gezisi yaklaşık üçbuçuk ay sürmüş ve “Yazı dersi Gezisi” olarak
değerlendirilmiştir.39
4.1.M.Kemal Paşa’nın Samsun’dan Amasya’ya Gelişleri
18 Eylül 1928 Salı günü sabah saat 09:00’da Samsun’dan ayrılıp demiryolu güzergâhıyla
Ladik, Havza ve Hacı Bayram üzerinden Amasya’ya doğru yola çıkmışlardı. Hakimiyet-i Millîye
Gazetesi, haberi; “Büyük Re’is-i Cumhurumuz ve Başvekilimiz dün Samsun’dan Hareketle
39Ertuğrul
Zekâi Ökte, age., s.470 vd.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
92
Mehmet Korkud AYDIN
Vatandaşlarının Coşkun ve Candan Tezâhürâtı Arasında Amasya’ya Geldiler, Amasya’da Kısaca
Tevakkufdan Sonra Turhal İstikâmetinde Seyâhatlerine Devam Buyurdular”, “Gâzi Hazretleri Dün
Amasya’da birkaç Saat Kaldılar ve Halkı Yeni Harflerden İmtihân Etdikden Sonra Tokat’a Hareket
Ettiler” manşetleriye duyururken, Amasya’daki kısa temas ve incelemeleriyle ilgili bilgiler de
vermişti. Samsun-Amasya arasında yer alan ara istasyonlarda toplaşan yöre ahalisiyle de görüşerek
onların dertlerini dinleyen Gâzi Paşa, öğle yemeğini Havza’da yemiş, Hacı Bayram İstasyonu’nda
kendilerini karşılamaya gelen Amasya Valisi başkanlığındaki heyetle beraber Amasya’ya hareket
etmişlerdi. Kafile saat 16:00’da Amasya’ya ulaşmıştı. Amasya’da büyük bir karşılama proramı
hazırlanmıştı. Amasya ahalisi, öğrenciler, askeri birlikler istasyondaki yerlerini almışlardı. Amasya
Yatı Mektebi izcileri, Spor kulübü, kız ve erkek okul öğrencileri üniformalarıyla karşılama
programındaki yerlerini almışlardı.40
Mustafa Kemal Paşa, beraberinde Başbakan İsmet (İNÖNÜ) ve İçişleri Bakanı Şükrü
(KAYA) olduğu halde trenden inip karşılayanları selamlamış ve daha sonra kendileri için tahsis
edilen binaya geçmişlerdir. Kısa bir dinlentiden sonra Halkevi’nde başta Amasya Valisi Mehmet
Faik (ÜSTÜN) Bey ve Belediye Reisi Arpacı-zâde Hürrem Bey olmak üzere askerî ve mülkî erkân,
memur ve öğrenciler ile halktan birçok kişi kara tahta karşısına geçip, yeni harflerle okuyup
yazabilme yeteneklerini sergilemişler ve Atatürk’ün huzurunda imtihana tabi tutulmuşlardır.41
Mustafa Kemal Paşa, birkaç saat kaldıktan sonra trenle Turhal’a doğru yola çıkarak
Amasya’dan ayrılmışlardır.42
5.ATATÜRK’ÜN AMASYA’YA BEŞİNCİ GELİŞLERİ
Bilindiği gibi 1929 yılı Türkiye ve diğer ülkler için oldukça sıkıntılı geçen bir yıldır.
Amerika’da başlayan ekonomik krizin etkisi, dünyanın hemen her bölgesinde çok kısa bir zamanda
kendisini hissettirmişti. Tabii, bu durumdan Avrupa ve genç Cumhuriyetimizin etkilenmemesi
imkânsızdı. Atatürk, ekonomik krizin ülkede yarattığı olumsuz koşulları yerinde gözlemlemek
amacıyla 1930 yılı içinde farklı yöreleri içine alacak şekilde geniş çaplı yurt gezilerine çıkma kararı
aldı. Fakat, Amasya’yı da kapsayan bu gezinin en önemli nedeni, ekonomik krizin etkilerini
gözlemlemek ve halkın ekonomik sıkıntılarına çareler aramak gibi önemli mülâhazalar yanında
ülkede yaşanan siyasal çalkantıların da izlerini yerinde gözlemlemekti. Zirâ, bu tarihlerde ülkedeki
muhalefetin çok partili hayata geçişin en önemli temsilcisi olan Serbest Cumhuriyet Fırkasına olan
ilgisi43 ve Partinin 17 Kasım 1930’da kendisini feshetmek zorunda kalması sonucunda ortaya çıkan
toplumsal sıkıntıları yerinde görmekti.
Gâzi Paşa, ülkenin içinde bulunduğu durumu yakından görmek, halkla bütünleşmek
amacıyla 26 Şubat-13 Mart 1930 tarihleri arasında İzmir ve Antalya Gezisi, 9 Haziran-20 Eylül
tarihleri arasında İstanbul ve 17 Kasım 1930-6 Ocak 1931 tarihleri arasında ise birçok şehir ve
kasabayı içine alan Tetkik gezilerine çıkmıştır. Bu gezi programı kapsamında Tokat ve Turhal
üzerinden 22 Kasım 1930’da Amasya’ya gelmiştir.
5.1.Atatürk’ün Turhal Üzerinden Amasya’ya Girişi
Gâzi Paşa, Amasya’yı son olarak 22 Kasım 1930’da ziyaret etmiştir. Bu ziyaret, Amasya
halkı için de çok önemlidir. Zirâ, büyük kurtarıcılarını son kez görmüş olacaklardı.
40Hakimiyeti
Millîye Gazetesi, 19 Eylül 1928; Akşam Gazetesi, 18 Eylül 1928; Milliyet Gazetesi, 19 Eylül 1928;
Cumhuriyet Gazetesi, 18-19 Eylül 1928
41Hüseyin Menç, age., s.522 vd.
42Mehmet Önder, age., s.43;Ertuğrul Zekâi Ökte, age., 523
43Ahmet Hamdi Başer, Atatürk’le Üç Ay ve 1930’dan Sonra Türkiye, Ankara, 1981, s. 21
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
Atatürk’ün Amasya Gezileri
93
22 Kasım sabahı Gâzi Paşa ve beraberindekiler, saat 10:30’da özel otomobillerle Tokat’tan
Turhal’a gelmişlerdi. Halkın tezahüratı arasında Turhal İstasyonu’nda karşılandılar. Amasya
Karşılama heyeti de Turhal’a gitmiş ve Gâzi Paşa’yı Turhal’da karşılamışlardı. Karşılama
heyetinde, Amasya Valisi Kadri (ÜÇOK) Bey, Amasya Milletvekilleri; Nafiz Bey, İsmail Hakkı
Bey ve Ahmet Esat Bey, Amasya Belediye Reisi Hürrem Bey, Kolordu Kumandanı ve Cumhuriyet
Halk Fırkası Reisi vardı. Gâzi Paşa ve beraberindekiler ile Amasya’dan gelen karşılama heyeti
içinde yer alan zevat, Amasya’dan getirilen özel tren ile Amasya’ya hareket etmiş ve saat 12:30’da
Amasya’ya ulaşmışlardı. Dönemin ulusal basını da bu geziyi yakından takip etmişti. Anadolu
Ajansının yurt genelinde servis ettiği haberde; “Re’is-i cumhur Hazretleri saat on buçukta
Turhal’a gelmişler ve hususi trenle Amasya’ya hareket buyurmuşlardır. Amasya’dan gelen Vali,
Meb’uslar ve belediye reisi ve kolordu kumandanı Turhal’da Re’is-i cumhur Hazretlerini
selamlamışlardır. Tren saat 12.30’da Amasya’ya muvassalat etmiş ve istasyonda biriken binlerce
halk Re’is-i cumhur Hazretlerini alkışlamışlardır.” diyerek; Gâzi Paşa’nın Amasya yolculuğu
hakkında bilgi vermiştir.44
Gâzi Paşa, bu kısa yolculukta Turhal-Amasya arasındaki demiryolu hattını tecrübe etme
imkânını da bulmuştu. Amasya’daki karşılama programı doğrultusunda Halk, istasyou hınca hınç
doldurmuştu. Samsun’dan gelen misafirler de vardı. Samsun Valisi Kazım Paşa, Gâzi Paşa’yı
Samsun’a kadar refakat edecek heyetle birlikte Amasya’ya gelmişti.
Özel trenle Amasya istasyonuna gelen Cumhurbaşkanı M.Kemal Paşa ve beraberindekiler,
Samsun Valisi ve Amasya halkı tarafından çok sıcak ve samimi bir şekilde karşılanmışlardı.45
Cumhurbaşkanı Gâzi M.Kemal Paşa’nın beraberinde; Ser-yâver Rusuhî Bey, Özel Kalem Müdürü
(Kalem-i Mahsus Müdürü) Hasan Rıza(SOYAK), Cumhurbaşkanlığı Yaverleri, İçişleri(Dâhiliye
Vekili) Bakanı Şükrü (KAYA), Dahiliye Vekâleti Kalem-i Mahsus Müdürü Ekrem Bey, Sıhhiye
Vekâleti Müsteşarı Hüsameddin Bey bulunuyordu. Uzman ve müşavirler heyeti dışında Kılıç Ali,
Salih (Bozok), Recep (PEKER), Cevat Abbas(GÜRER), Falih Rıfkı(ATAY), Recep
Zühtü(SOYAK), Reşit Galip, Ruşen Eşref(ÜNAYDIN) ve Mehmet Şevket Bey’den oluşan seçkin
bir heyet de yer almıştı.
M.Kemal Paşa ve beraberindeki misafirler, kendileri için hazırlanan otomobillerle Amasya
Belediye binasına gitmişler, burada çeşitli heyetleri kabul ederek görüşmüşlerdir. Kendileri
onuruna verilen öğle yemeğinin ardından, Saraydüzü mevkiinde bulunan Amasya Orta Mektebi’ni
ziyarete gitmişlerdir. Pir İlyas Türbesinin arkasında bulunan Orta Mektep binasına girerken okul
kapısının sağındaki bayrak direğine Cumhurbaşkanlığı forsu çekilmişti. Atatürk, öğretmen ve
öğrenci topluluğunun alkışları arasında okul bahçesine girdiler.46
5.2. Atatürk’ün Amasya Orta Mektebinde Yaptığı İncelemeler
Belediye binasında onuruna verilen yemeğin ardından Gâzi’nin programında; Amasya
Orta Mektebini ziyaret vardı. Orta Mektep Binasına girerken okul kapısının yanında bulunan
bayrak direğine Cumhurbaşkanlığı Forsu çekilmişti. Öğretmen ve öğrenci topluluğunun alkışları
arasında okulun bahçesine girdiler. M.Kemal Paşa, okulu gezmiş ve okul müdürlüğü tarafından
oluşturulan okul müzesini gezmiş, müzede yer alan ve Amasya’daki mezarlarlıklardan toplanan
Gazetesi, 23 Teşri-i sâni(Kasım) 1930
Millîye Gazetesi, 24Teşri-i sâni(Kasım) 1930; Son Posta Gazetesi, 24 Teşrin-i sani(Kasım) 1930; Sivas
Gazetesi, 24 İkinci Teşrin(Kasım) 1930
46Ahmet Demiray, age., s.151 vd; Hüseyin Menç, age., s.531 Mehmet Önder, age., s.43 vd.; Ertuğrul Zekâi Ökte, age., s.669
vd.
44Vakit
45Hakimiyeti
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
94
Mehmet Korkud AYDIN
kafataslarını inceleyip bilgiler almıştı.47 Sınıflarda yaptığı incelemeler sırasında öğrencilere çeşitli
sorular sormuş, aldığı cevaplardan memnun kalmıştı.
Gâzi Paşa’nın Amasya’daki okul teftişi veya ziyareti ulusal basında da yer almış,
Hakimiyet-i Millîye, Vakit ve Cumhuriyet Gazetelerinde; “Gâzi Hazretleri, birinci sınıf
öğrencilerinden kaldırdığı bir çocuğa sorduğu sorularla öğrencinin verdiği cevapları düzelterek
verdiği bilgi, bilhassa Türk Tarihi ile Anadolu’ya, El-cezire ve Mısır’a gelen ilk Türklerin eski
çağlar ve medeniyetleri ve kökleri hakkında çok canlı bir ders oldu. Re’is- i cumhur Hazretleri
okulun müzesinde Amasya mezarlıklarından getirilmiş eski ve yeni insan kafası ile ilgilenerek
bunlar hakkında okul müdüründen bilgi aldı.” denilerek teferruatıyla bilgiler verilmiştir.48
Gâzi Paşa, Ortaokul ziyaretinden sonra Cumhuriyet Halk Fırkasını ziyaret etmiş, burada
Fırka mensuplarını ve Amasya halkından talebi olanları kabul ederek, memleket işleri hakkında
uzun müddet sohbet etmişler ve muhataplarını bilgilendirmişlerdir.
Halkın ekonomik sıkıntılarını da dinleyen Cumhurbaşkanı, Amasya’da o dönemde
meydana gelen fare istilası ve traktör alımı konularıyla ilgili olarak Başvekalet’e bir telgraf
göndermiştir. İlgili telgrafta; “Amasya’da, Tokat’ın Kazan Ovası’nda, Havza’da fare istilâsı
yüzünden ekin pek fena olmuştur. Bütün fare mıntıkalarında esaslı mücadele lüzumu anlaşılıyor.
Bazı yerlere arsenik yollanmış; fakat bazılarına gönderilmemiştir. Mesela, Amasya; Vekâletten ilaç
istediği halde buraya gönderilmemiştir. Amasya ve Havza’da traktör muamelesinin tacili….”
denilmek suretiyle ilgililerin sorunlarıyla ilgilenilmesini ve çözümlenmesini istemiştir.49
5.3. Atatürk’ün Amasya’dan Ayrılışı
18 Kasım 1930’da Kayseri’den başlattığı gezi ile 22 Kasım 1930 Cumartesi günü
Amasya’ya gelen Cumhurbaşkanı M. Kemal Paşa, şehirde yaptığı önemli incelemelerin ardından
saat 17.00’da demiryolu güzerhanı kullanarak, Amasya İstasyonu’ndan Samsun’a hareket
etmişlerdi. Atatürk’e Samsun seyahatinde refakat etmek üzere beraberinde bulunan zevâtla birlikte
Samsun Valisi Kazım Paşa ve heyeti de katılmıştır.
Atatürk’ün Amasya’dan Samsun’a gidişi ile ilgili haber, Anadolu Ajansından alınan
bilgilerle bir sonraki günün yerel ve ulusal gazetelerine de yansımış, manşetten verilmiştir. Vakit
Gazetesi; “... Bu akşam Samsun’a hareket buyuracaklar ve orada en az iki gün kalacaklardır.
Samsun’da kendi evlerinde ikamet buyuracaklardır. Samsun Valisi Kazım Paşa Gazi Hazretlerini
Amasya’da karşılamışlardır.”, “Gazi Hz.Dün akşam Amasya’dan Samsun’a hareket buyurdular”
şeklinde verirken Cumhuriyet Gazetesi de “Gazi Hz.Dün Gece Coşkun Tezahürat Arasında
Samsun’a Muvasalat Ettiler”, “Re’is-i cumhur Hazretlerinin Seyahatleri, Reisicumhur Hz. Dün
Tokat’dan Amasya’ya Gelmişler ve Akşam Buradan Hareket Ederek Havza Tarîkile saat 21’de
Samsun’a Teşrif Buyurmuşlardır.” diye haber yapmıştır.50
Menç, age., s. 531 vd; Orhan Topçuoğlu, Atatürk Günlüğü I, Ankara1984, s.24 vd.; Ahmet Bekir Palazoğlu, Atatürk
ve Eğitim, Ankara, 1988, s.812.
48Vakit Gazetesi, 23 Teşri-i sâni(Kasım) 1930; Hakimiyet-i Millîye Gazetesi, 24Teşri-i sâni(Kasım) 1930; Cumhuriyet
Gazetesi, 23 Teşri-i sâni(Kasım) 1930
49Gürbüz Tüfekçi, age., s.55-56.
50Vakit Gazetesi, 23 Teşri-i sâni(Kasım) 1930; Hakimiyet-i Millîye Gazetesi, 24Teşri-i sâni(Kasım) 1930; Cumhuriyet
Gazetesi, 23 Teşri-i sâni(Kasım) 1930
47H.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
Atatürk’ün Amasya Gezileri
95
KAYNAKÇA
1.ARŞİV KAYNAKLARI
Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Kutu:2-4, Dosya:14/2, Fihrist:112/Defter
2.TETKİK ESERLER ve MAKALELER
Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri (Bugünkü Dille),
(Bugünkü Dille Yayına Haz. Ali Sevim vd.), Ankara 2006
ATATÜRK, Mustafa Kemal, Nutuk (1919-1927), (Bugünkü Dille Yayına Hazırlayan: Zeynep
Korkmaz), Ankara 2005
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III, Ankara, 1997
ATAY, F. Rıfkı, 19 Mayıs, Ankara 1944
ATAY, F. Rıfkı, Falih Rıfkı Atay, Atatürk’ten Hatıraları (1914-1919), Ankara 1965
AYDIN, Mesut, Atatürk ve Malatya, Malatya 2006
AYDIN, Mesut, Millî Mücâdele Dönemi’nde TBMM Hükümeti Tarafından İstanbul’da
Kurulan Gizli Gruplar ve Faaliyetleri, İstanbul 1992
Basın Yayın İstihbarat Umum Müdiriyeti, Reis-i Cumhur Gâzi Mustafa Kemal Paşa
Hazretleri’nin Sonbahar Seyâhatleri, Ankara 1341
BAŞER,Ahmet Hamdi, Atatürk’le Üç Ay ve 1930’dan Sonra Türkiye, Ankara, 1981
BAYUR, Yusuf Hikmet, Atatürk Hayatı ve Eserleri I: Doğumundan Samsun’a Çıkışına
Kadar, Ankara 1990
BIYIKLIOĞLU, Tevfik, Atatürk Anadolu’da, Ankara 1959
BÜYÜKTUĞRUL, Afif, Büyük Atamız ve Türk Denizciliği, Ankara 1969
CEBESOY, Ali Fuat, Millî Mücadele Hatıraları, İstanbul 2000
DEMİRAY, Ahmet, Resimli Amasya Tarihi, 1954
ERDEN, Ömer, Mustafa Kemal Atatürk Döneminde Türkiye'yi Ziyaret Eden Devlet
Başkanları, Ankara 2006
ESKİ, Mustafa, Atatürk'ün Kastamonu Gezisi, Ankara 2002
EVSİLE, Mehmet, “Amasya Tamimi ve Atatürk’ün Amasya’daki Faaliyetleri”, Atatürk
Araştırma Merkezi Dergisi, XIV/40, (Mart 1998), Ankara 1998
Genelkurmay Başkanlığı, Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 77, Belge:1685
Genelkurmay Başkanlığı, Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 1, Belge: 17
Genelkurmay Başkanlığı, Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 1, Belge: 19
Genelkurmay Başkanlığı, Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 1, Belge: 20
GÖRGÜLÜ, İsmet, Atatürk’ün Anıları, Ankara 1997
İMECE, Selim Mustafa, Atatürk'ün Şapka Devriminde Kastamonu ve İnebolu Seyahatleri
1925, Ankara 1959
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014
96
Mehmet Korkud AYDIN
JAESCHKE, Gothard, “Havza’da Mustafa Kemal Paşa”, Belleten, XLVI/182, (Nisan 1982),
Ankara 1982
Matbuat Genel Müdürlüğü, Gâzi Mustafa Kemal Paşa İzmir Yollarında, Ankara 1923
Mehmed Arif, Mücâhedât-ı Milliye Hatıratı(Anadolu İnkılâbı) (1335 (1919) - 1339 (1923),
İstanbul 1340
MENÇ, Hüseyin, Milli Mücadele Yıllarında Amasya, Olaylar-Belgeler-Portreler, Amasya 2007
ORBAY, Rauf, Cehennem Değirmeni Siyasî Hatıralarım I, İstanbul 1993.
ÖKTE, Ertuğrul Zekai, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Yurtiçi Gezileri (1922-1938) I,
İstanbul 2000
ÖNDER, Mehmet, Atatürk’ün Yurt Gezileri, Ankara, 1975
ÖZKAN, Hülya, İstanbul Hükümetleri ve Millî Mücadele Karşıtı Faaliyetleri (4 Mart 1919-16
Ekim 1920), Ankara 1994
ÖZSOY, Osman, Saltanat’tan Cumhuriyet’e Giden Yolda Kurtuluş Savaşı’nın Perde Arkası,
İstanbul 1999
PALAZOĞLU, A. Bekir, Başöğretmen Atatürk (1919-1928) I Ankara 1991
PALAZOĞLU, Ahmet Bekir, Atatürk ve Eğitim, Ankara, 1988
TANSEL, Selahattin, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar I, Ankara 1991
TOPÇUOĞLU, Orhan, Atatürk Günlüğü I, Ankara1984
TÜFEKÇİ, Gürbüz, Atatürk Seyahat Notları (1930-1931), Kaynak yayınları, İstanbul, 1998
3.SÜRELİ YAYINLAR
Açıksöz Gazetesi, 25 Eylül (1340) 1924
Akşam Gazetesi, 18 Eylül 1928
Cumhuriyet Gazetesi, 19 Eylül 1928
Cumhuriyet Gazetesi, 23 Teşri-i sâni(Kasım) 1930
Cumhuriyet Gazetesi, 23 Teşri-i sâni(Kasım) 1930
Emel Gazetesi, 14 Eylül 1338
Hakimiyeti Millîye Gazetesi, 19 Eylül 1928
Hakimiyeti Millîye Gazetesi, 24Teşri-i sâni(Kasım) 1930
Hakimiyet-i Millîye Gazetesi, 26 Eylül 1924
Milliyet Gazetesi, 19 Eylül 1928
Sivas Gazetesi, 24 İkinci Teşrin(Kasım) 1930
Son Posta Gazetesi, 24 Teşrin-i sani(Kasım) 1930
Vakit Gazetesi, 23 Teşri-i sâni(Kasım) 1930
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/4 Spring 2014