Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
ATATÜRK KÜLTÜR DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI ANAVATANA KATILIŞININ 80.YILINDA HATAY ULUSLARARASI SEMPOZYUMU BİLDİRİLER INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON HATAY ON THE 80TH ANNIVERSARY OF ITS ACCESSION TO TURKEY 4-6 Nisan/April 2019/ HATAY Yayına Hazırlayanlar Erdem ÜNLEN H. Aytuğ TOKUR ANKARA-2020 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bu eserin bütün yayın, tercüme ve iktibas hakları Atatürk Araştırma Merkezi’ne aittir. Anavatana Katılışının 80. Yılında Hatay Uluslararası Sempozyumu (2019: Hatay) Anavatana katılışının 80. yılında Hatay uluslararası sempozyumu: bildiriler, 4-6 Nisan 2019, Hatay=International symposium on Hatay on the 80th anniversary of its accession to Turkey / yay. haz.: Erdem Ünlen, H. Aytuğ Tokur.__Ankara: AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi, 2020 L,2356s.hrt.:tbl.:res.;24 cm.__(Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi yayını ) ISBN:978-975-17-4525-5 Eser, elektronik kitaptır. 1.HATAY (TÜRKİYE)__TARİHİ__KONGRELER, VB. 2.HATAY__TARİHİ__KONGRELER, VB. I.Ünlen, Erdem, yay.haz. II.Tokur, H. Aytuğ, yay,haz. III.E.a.: Hatay Uluslararası Sempozyumu IV.E.a.: International symposium on Hatay on the 80th anniversary of its accession to Turkey V.Seri 956.401025 İNCELEYENLER : Prof. Dr. Temuçin Faik ERTAN Doç. Dr. Olcay ÖZKAYA DUMAN KİTAP SATIŞ: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ Mağaza : Bayındır 1 Sok. Nu: 24/6 Kızılay / ANKARA Tel : 009 (0312) 285 55 12 Belgegeçer : 009 (0312) 285 65 73 e-posta : bilgi@atam.gov.tr web : http://www.atam.gov.tr e-mağaza : e-magaza.atam.gov.tr ISBN : YAYIN NO : KAPAK TASARIM : BASKI HAZIRLIK : 978-975-17-4525-5 474 Artı5 Medya Tanıtım Erdal Basım Yayın Dağıtım Ltd. Şti. İÇİNDEKİLER Sempozyum Kurulları ....................................................................... XI AÇILIŞ KONUŞMALARI Ahmet Haluk DURSUN ................................................................ XVII Rahmi DOĞAN ................................................................................XXI Hasan KAYA ................................................................................ XXIII Mehmet Ali BEYHAN ................................................................... XXV HATAY’A DAİR Tarık SÖKMENOĞLU ................................................................. XXXI Mehmet MELEK ..................................................................... XXXVII Abdülgani MELEK .......................................................................... XLI Ömer BAYRAKTAR ....................................................................... XLV BİLDİRİLER Hatay’ın Anavatana Katılma Sürecinin Halkevi Dergilerine Yansıması Adem KARA ......................................................................................... 3 Hatay Devleti Millet Meclisi’nin Zabıt Ceridelerine Göre Türkiye Cumhuriyeti’ne Katılış Süreci Ahmet ALTINTAŞ - Çağlar ÖNGEL ................................................ 29 Hatay İli Hayvancılığında Sektörel Yapı ve Mevcut Durum Ahmet Cumhur AKIN - Mehmet Saltuk ARIKAN ........................... 81 IV İÇİNDEKİLER İnanç, Azim ve Zafer; Mustafa Kemal Atatürk ve Hatay Atilla GÜLER ................................................................................... 107 Hatay’da Vatan Cephesi (12 Ekim 1958-27 Mayıs 1960) Aziz KILIÇ ........................................................................................ 117 The French Mandate in Syria and the Question of Hatay According to British Documents (1920-1946) Behçet Kemal YEŞİLBURSA .......................................................... 147 Hatay Bağımsızlık Mücadelesinin Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları Üzerine Etkileri ve Kutlamalar (1936-1939) Bengül BOLAT ................................................................................ 207 Demokrat Parti Döneminde Hatay’da İdari Alanda Yapılan Düzenlemeler (1950-1960) Bilal TUNÇ ...................................................................................... 235 Antakya Ağzında Unutulmaya Yüz Tutan Kelimeler, Deyimler ve Atasözleri Üzerine Bülent ARI........................................................................................ 267 Hatay Sorununun Batı Kamuoyundaki Yansımaları Bünyamin KOCAOĞLU .................................................................. 303 İki Savaş Arası Hatay: Bir Dış Politika Başarısı Dilek BARLAS .................................................................................. 325 Hatay’da Kutlanan Millî Bir Etkinlik: Hatay Kurtuluş Bayramı (1939-1950) Duygu YILMAZ................................................................................ 341 Hatay Fevkalade Murahhası Cevat Açıkalın’ın Gözüyle Hatay Devleti’nin Kuruluş Süreci ve Dönemin Diğer Gelişmeleri Efdal AS ............................................................................................ 371 Suriye Maarif Müdürü Halil Kemal Bey’in Antakya Nusayrilerine Dair Bir Layihası Erol KARCI ...................................................................................... 411 İÇİNDEKİLER V İngiliz “The Tımes” Gazetesi’ne Göre Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne Katılma Süreci (1936-1939) Fevzi ÇAKMAK ................................................................................ 429 Hatay’ın Bağımsızlığı Sürecinde Türkiye’nin Bölgedeki Asayişi Sağlamak İçin Yaptığı Askeri Hazırlıklar: Takviyeli Alay ve Faaliyetleri Feyza KURNAZ ŞAHİN .................................................................. 463 Hatay Sorununun Çözümünün İkinci Dünya Savaşı Öncesi Avrupa’daki Siyasal Gelişmeler Işığında Değerlendirilmesi Figen ATABEY ................................................................................. 537 Türkiye’nin Diaspora Politikaları Bağlamında Hatay’ın Anavatan’a Katılması Fırat YALDIZ ................................................................................... 565 Ermenistan’da “Kilikya Ermenistanı” Algısı ve Ermenice Kaynaklarda “Küçük Ermenistan” Devleti Kurma Düşüncesi Üzerine Gaffar Çakmaklı MEHDİYEV ......................................................... 585 Refik Halid Karay’ın Çete Romanında Hatay ve Hatay’ın Türkiye’ye Bağlanması Tezi Genç Osman GEÇER ....................................................................... 607 Resmî Veriler Işığında Hatay’ın Demografik Yapısı (19391980) Güven DİNÇ ..................................................................................... 623 Türk ve Tatar Kültüründe Ad Verme Gelenekleri Güzeliye HAZIYEVA ....................................................................... 665 Hatay Milletvekili General Eyüp Durukan ve Siyasȋ Faaliyetleri Hamit PEHLİVANLI ....................................................................... 677 Hatay’a Adanmış Bir Yaşam Mimarı: Refik Halid Karay Hanife Nâlân GENÇ ........................................................................ 733 Hatay Meselesine Bölgesel Bir Bakış: 1930’larda Akdeniz’de Uluslararası Durum ve Türk Dış Politikası Hazal PAPUÇÇULAR ...................................................................... 753 VI İÇİNDEKİLER Hasan Reşit Tankut’un Hatay Turizmi Hakkındaki 1940 Tarihli Raporunun Analizi İrşad Sami YUCA ............................................................................. 771 Manda İdaresinin Hatay’da Ürettiği Belgeler ve Fransız Manda Arşivinin Hatay İçin Önemi Yaşar DEMİR - İshak KESKİN ....................................................... 795 II. Dünya Savaşı Öncesinde Doğu Akdeniz’deki Güven Bunalımı: Hatay’ın Anavatana Katılmasında İngiliz Politikası İsmail KÖSE ..................................................................................... 835 Tasfiye Talepnameleri Işığında Hatay-Dörtyol’a Yerleştirilen Mubadillere İlişkin Bazı Değerlendirmeler İsmail ÖZÇELİK .............................................................................. 873 Hatay’ın Türkiye’ye(Anavatan’a) Katılması Sonucunda Batılı Ülkelerin Türkiye İle Olan İlişkilerinin Değerlendirilmesi ve Bölgesel Gelişmeler (1937-1940) İsmail UZUN .................................................................................... 899 Sınırlara ve Yıllara Direnen Bayır Bucak Türkmen Ağzı Jale ÖZTÜRK ................................................................................... 937 İşgalden Ankara Antlaşması’na Kadar Fransızların Hatay’da Uyguladıkları Politikalar (1918-1921) Mahmut BOLAT .............................................................................. 973 Hatay Sorunu ve Hatay’ın Anavatan’a Katılışının Akademik Literatüre Yansıması: Niceliksel Bir Analiz Mehmet Ali AKKAYA - Coşkun POLAT ...................................... 1003 Hatay’ın Anavatana Katılma Kararının Kıbrıs Türk ve Rum Toplumlarındaki Yansımaları Mehmet BALYEMEZ ..................................................................... 1039 Hatay Devleti Üzerinde Türkiye Etkisi: “İktisadî Millileştirmeler (1938-1939)” Meltem TEKEREK ......................................................................... 1069 Uluslararası Platformda Hatay Sorunu ve Sovyet Basını Mevlüt Samet YILDIZ - Çağatay BENHÜR ................................. 1099 İÇİNDEKİLER VII Cumhuriyet Halk Partisi Teftiş Raporlarına Göre İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Hatay Muharrem TURP ........................................................................... 1127 Hatay İdari ve Siyasi Tarihinde Vilayet ve Büyükşehir Belediyesi Olma Kararları Mukaddes ARSLAN ....................................................................... 1155 Yerel Kaynaklara Göre 1939-1950 Arası Hatay Vilayetinin İdari Teşkilatlanması Murat KÜÇÜKUĞURLU .............................................................. 1185 Ermenilerin Bir Propaganda Aracı: Musa Dağı İsyanı Musa GÜMÜŞ - Eren KORKMAZ ................................................ 1207 Cumhuriyet Döneminde Hatay’da Eğitim Mustafa ŞAHİN .............................................................................. 1251 Sancak’tan Devlet’e İdarî Değişimin Bir Sembolü Olarak Cine Empire (Gündüz Sineması) Mustafa TARIM ............................................................................. 1271 Fransız Propagandasının Kuramsal Analizi ve İskenderun Sancağındaki Faaliyetleri (1918-1938) Mustafa Tayfun ÜSTÜN ............................................................... 1303 Macar Elçilik Raporları Işığında Türkiye’nin Hatay (Sancak) Politikası ve Türkiye-Fransa İlişkileri (1930-1939) Müjdat KARAGÜLMEZ ................................................................. 1333 İskenderun’da İki Levanten Aile: Belfante ve Catoni Aileleri Naim ÜRKMEZ .............................................................................. 1371 1909 Dörtyol Ermeni Olayları Nejla GÜNAY................................................................................. 1395 Atatürk Dönemi Öğrenci Hareketleri (Hatay Mitingleri Örneği) Neslihan ALTUNCUOĞLU .......................................................... 1425 VIII İÇİNDEKİLER Hatay’ın Yetiştirdiği Değerlerden Yazar Ayla Kutlu’nun Eserlerinde Hatay Coğrafyası ve Kültürünün İzdüşümleri Nesrin KARACA ............................................................................ 1449 Hatay’ın Türkiye’ye Katılmasıyla (1939) İlgili Halkevlerinde Yapılan Kutlamalar Nursal KUMAŞ .............................................................................. 1483 Güney Sınırlarımızda Savaş ve Tarım: Suriye İç Savaşı Etkisindeki Hatay İli Kırsalında Tarım Ekonomisi (2011-2018) Okan CEYLAN ............................................................................... 1521 Atatürk’ün Hatay Davasına Dair Yeni Bir Belge: “Sancak’ın Bağımsızlık Mücadelesi Broşürü” (Le Sandjak Lutte Pour Son Independance-1936) Olcay ÖZKAYA DUMAN - Volkan PAYASLI.............................. 1557 Yerelde Siyasi ve Mizahi Bir Kalem Mücadelesi Üzerinden Hatay Sorununu Anlamak: Hacivat-Karagöz Gazetesi ve Tarık Mümtaz Yazganalp (Göztepe) Olcay ÖZKAYA DUMAN .............................................................. 1587 Beyrut Başkonsolosu Feridun Cemal Erkin’in Hazırladığı “Antakya Raporu” ve Türkiye’nin Hatay Politikası Üzerindeki Etkileri Osman AKANDERE ...................................................................... 1617 Bir Devlet Adamı Olarak Abdurrahman Melek ve Siyasi Çalışmaları Özkan DEMİR ................................................................................ 1655 Hatay Anayasası ve Anayasa’nın Hatay Bölgesinin Siyasi Teşkilatlanmasındaki Rolü Recep BÜYÜKTOLU .................................................................... 1683 Hatay’ın Anavatana Katılması ve Güneydoğu Anadolu Kamuoyu Resul BABAOĞLU ........................................................................ 1725 İÇİNDEKİLER IX Hatay Meselesi ve Türk Ordusu: Askerî Harekât Hazırlığından Türk-Fransız Askerî Antlaşmasına Sabit ÇETİN ................................................................................... 1753 Hatay’ın Kurtuluşuna Etkisi Bağlamında: Atatürk’ün Kültür Birliği Stratejisi ve Eğitim Politikası Saime YÜCEER .............................................................................. 1809 Atatürk’ün Kurun Gazetesi’ndeki “Hatay” Yazıları Salim GÖKÇEN ............................................................................. 1845 Cumhuriyet Döneminde Hatay’da Sel Baskınları ve Alınan Önlemler (1940-1970) Selçuk URAL .................................................................................. 1869 1961 Genel Seçimlerinde Hatay Serkan TUNA ................................................................................. 1897 Hatay İlinde Pamuk ve Zeytin Üretiminin Koyck Yaklaşımı Çerçevesinde Analizi Seymur AĞAZADE ......................................................................... 1929 Völkischer Beobachter Gazetesinde Sancak Meselesi (19351939) Sezen KILIÇ ................................................................................... 1951 Hatay’ın Anavatan’a Katılış Sürecinde Güvenlik Sorunu ve Alınan Tedbirler Suat AKGÜL ................................................................................... 1981 Anavatana Katılmasının Ardından Hatay’ın Sosyo-Ekonomik Anlamda İyileştirilme Çalışmaları (1939-1941) Suna ALTAN .................................................................................. 2009 Hatay Davasında Üç Kadının Yeri ve Önemi Süleyman HATİPOĞLU ............................................................... 2037 Güney Sınırından Gelen Bir Tehdit: Kolera Salgını ve Türkiye’de Alınan Tedbirler (Eylül 1947-Şubat 1948) Temuçin F. ERTAN ....................................................................... 2061 X İÇİNDEKİLER Hatay’ın İlhak Edilme Sürecinde Hamidiye’nin Hatay Ziyareti ve Atatürk’ün Stratejik Öngörüsü Üzerine Bir Değerlendirme Ulvi KESER .................................................................................... 2089 Tayfur Sökmen’in Raporlarında Hatay Seçimleri Öncesi Çıkan Olaylar ve Basına Yansımaları (1937-1938) Yahya YILMAZ .............................................................................. 2143 Hatay’ın Onuncu Kurtuluş Yıldönümü Kutlamaları Yasemin DOĞANER ...................................................................... 2175 ABD Basınında Hatay’ın Türkiye’ye Katılma Süreci Yasin COŞKUN .............................................................................. 2193 Tarih Perspektifinde Küçükalioğulları ve Hatay Meselesi Yılmaz KURT ................................................................................. 2219 Numan Menemencioğlu ve Hatay Meselesi Yücel GÜÇLÜ ................................................................................ 2243 Türk İstihbaratının Hatay Cumhuriyeti’nin Kuruluşundaki Rolü Yücel YİĞİT ................................................................................... 2275 Osmanlı Demiryolu Ulaşımında İmtiyaz Politikasına Dair Bir Örnek: Antakya-Süveydiye Demiryolu Hattı İmtiyaz Mukavelenamesi (1882-1883) Zeynel ÖZLÜ - Kerim TİRYAKİ .................................................. 2319 FOTOĞRAFLAR ............................................................................ 2351 AÇILIŞ KONUŞMALARI AHMET HALUK DURSUN* “Evveli fitne Şam ahiri fitne Şam” bu bizim kültürümüzde bizim tarihimizde önemli bir lafzdır ve boşuna söylenmemiştir. Üniversiteden sonra bundan 33 sene önce bu coğrafya üzerinden Suriye’ye girdim. Bayırbucak Türkmenlerinin o zeytin kokan ocaklarında çok oturdum onlarla hemhal oldum. Kimse bu coğrafyayı bilmezken Golan Tepelerinde bulundum ve Golan Türkmenlerini yerinde gördüm. Tarih için yerinde görmenin ne ifade ettiğini Suriye’de gördüm. Ben Türkiye adına Suriye’ye istisnai gidenlerden bir tanesiyimdim ama orda bir oryantalist grubun çoktan geldiğini, çoktan kurumsallaştığını, çoktan bölgeye hakim olduğunu gördüm. Biz bad-el harab-ül Şam olduktan sonra takip etmeye başladık. Bunun doğrusu hadise ortaya çıkmadan öngörüye sahip olmaktır, hazırlığa sahip olmaktır. Devletin aklı devletin hafızası öngörüsünü ortaya koyar. Akıl ve hafıza öngörüyle birleştiği zaman bir şeyler ifade eder. Devletin refleksi genetik kodlarında vardır ve devlet refleksi geç bile kalınsa doğru ve isabetli hamleyi yapar. Devletimiz elhamdülillah doğru hamleyi geç bile olsa El Bab ve Afrin’de gerçekleştirmiş oldu. Aynı örneği Kuzey Irak üzerinden de verebilirsiniz, garbi Trakya üzerinden de verebilirsiniz ne oldu ne olamadı Hatay’da ne oldu başka yerde niye olamadı. Cumhuriyet tarihimizin önemli güncel ve uluslararası bağlantılı hadiseleri var. Biz bunları eğitimimizde ve özellikle tarih eğitiminde veremiyoruz. Tarih kafamıza vura vura ibret almak üzere bize öğretiyor. Coğrafyadan dersler çıkarıyoruz tarihten çıkarmasak bile coğrafyadan dersler çıkarıyoruz. * Prof. Dr., Kültür ve Turizm Eski Bakan Yardımcısı XVIII AÇILIŞ KONUŞMALARI Kıbrıs örneği Hatay örneği gibi çok doğru bir örnektir. Bir devlet aklı ve öngörüsüyle nasıl bir hamle yapar ve o hamlenin devamını sağlamış olur. Hatay da aynı şekilde bir vaka incelemesi gibi nerede doğru hareket ettik doğu hamleler yaptık ve bu doğru hamleler nasıl bir sonuç ortaya çıkardı. Bu bakımdan Hatay çok incelemeye değer, üzerine tezler yazılmaya değer, müzakereler yapılmaya değer bir konudur. Biz Kıbrıs’ta ve Hatay’da bir kısmı devlet arşivlerinde bulunan ve açıklanması doğru olmayan bilgiler ışığı altında ön hazırlıkların nasıl yapıldığını ve bu hazırlıkların nasıl doğru sonuçlar doğurduğunu, konjonktürün ne olduğunu, reel politikin ne olduğunu öğrendik. Hatay’da Kuvâ-yı Millîye ruhuyla yerel insan kalitesinin buluşması ve bir işbirliği bu doğru sonucu ortaya çıkardı. Maalesef Anadolumuz son yıllarında özellikle bu bölgenin de içinde olduğu yerel hanedan ailelerini, aristokrasi diyebileceğimiz kültürlü entelektüel ve vatansever aile birikimlerini kaybetti. Bunların hanedan ailelerini, bunların geçmiş kültüründen kaynaklanan ve geleceğe şehir kültürünü taşıyan hususiyetlerini tekrar ortaya çıkarmamız gerekir. Bu coğrafyaya ait olan derin kültürümüzü tekrar ortaya çıkarmamız gerekir. Kültür Bakanlığı da bu durumdan vazife çıkaran bir kurumdur. Benim buraya gelişim bu durumun bir örneğidir. Bugün burada göremediğimiz büyük bir güç olan gençlerimizi kullanamıyoruz. Biz akademisyenler konferans salonlarında maalesef zaten bildiğimiz malumu birbirimize anlatıyoruz. Hâlbuki bunun muhatabı gençler olması gerekir. Üniversitede genç bulamıyorsak aramızda bir kopukluk olmuşsa bunun sebebinin araştırılması gerekir. Kültür Bakanlığı da bu durumdan bir vazife çıkarmaktadır. Bu bizim üzerimize düşen bir vazifedir. Onun için Anadolu Tarih ve Kültür Birliğini kurduk. Anadolu Tarih ve Kültür Birliği coğrafyaya dost bir nesil, tarihi seven, sosyolojiyi merak eden, mimari başta olmak üzere şehircilik anlayışı olan, bir nesil ortaya koymak üzere teşkil edilen bir gruptur. Çanakkale’de kurulmuştur ve Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı tarafından birinci etkinliğini yapmıştır ve katılımcıları lise öğrencileridir. Kültür Bakanlığımız koordinasyonluğunda gönüllü liseler tarafından kurulmuştur. AÇILIŞ KONUŞMALARI XIX Biz çağrıyı yaptık ve liselerden çok büyük talep geldi. İstanbul’da Galatasaray Lisesi birinci katılımı yaptı. Sonra İstanbul Erkek Lisesi, Kabataş Lisesi, Hüseyin Avni Sözen Lisesi, Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi, Kadıköy Kız İmam Hatip Lisesi gibi liseler bu çağrıya katıldılar ve öğrenci verdiler. Bunun gibi köklü liselerin öğrencileri tarih öğretmenleri öncülüğünde Anadolu Kültür Birliğine katıldılar. Bu tür konferans ve seminerlerde sunumları bu gençler yapıyorlar. Çanakkale’yi bu gençler anlatıyorlar. Anadolu’nun tarih, kültür ve birliğinde örnek motif ve kişiler kimler olabilir bu gençler anlatıyor. Çanakkale’den sonra Diyarbakır, Mardin, Midyat, Nusaybin, Kızıltepe ve Hasankeyf’i onlara gösterdik. Dicle’yi gösterdik. Kültürümüzde Dicle nedir, Fırat nedir, Zap suyu nedir, Asi nedir? Coğrafyaya dost olmalarını birinci amaç olarak yaptık. Sonra Samsun, Havza, Amasya önümüzde Sivas ve Erzurum ile Atatürk’ün Yolunda 19 Mayıs programı yine bu gençler tarafından sunuluyor. Mayıs başında Hakkâri’ye gideceğiz. Başkale bilinmeden Başçarşı’ya gidilmenin mana ve ehemmiyeti yoktur. Önce Anadolu’nun kültürel merkezlerini tekrar tekrar hatırlamalı ve gençlere hatırlatmalıyız. Projenin başlangıcı bir tartışma ve sitemden çıktı. Dicle Üniversitesindeki bir konuşmam sırasında bir kız öğrenci soru gibi gözüken ama itham eden bir ifadede bulundu. “Sizin Tuna ve Nil nehri ile ilgili kitabınız var ama Dicle yok” dedi. “Sizin dünyanızda Dicle’ye yer yok. Siz Tuna akıncıları peşindesiniz” dedi. Biz bu seslere kulak vermezsek bu seslere kulak açmazsak kötü niyetlilerin de oyuncağı ve hedefi oluyoruz. O bakımdan Hatay gibi Türkiye’nin ve Anadolu’nun ucunda olan bir yer başta olmak üzere ve daha önemli olmak üzere ülkenin her tarafındaki bilimse ve kültürel çalışmalara katkı vermeyi ve iştirak etmeyi önemsiyoruz. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI İsmail KÖSE ÖZET Sakarya Zaferi sonrasında 1921 yılı Ekim ayında Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması ile Selçuklular döneminde Türk boylarının yerleştiği Hatay ile Anadolu’nun güney savunmasında hayati öneme sahip olabilecek İskenderun Körfezi dönemin mecburiyet ve şartlarının zorlamasıyla geçici olarak Fransa’ya bırakıldı. Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alan Sancak’ın [Hatay ve İskenderun] Anavatan toprakları dışında kalması gerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk gerekse Sancak halkı ve Türk Milleti tarafından kabullenilmedi. Bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Hatay’ın milli dava olduğu TBMM’deki konuşmalarda birkaç kez dile getirildi. Sykes-Picot Antlaşması (1916) gereği Suriye’nin manda yönetimini üstlenen Fransız Hükümeti, manda idaresini yürütmekte zorlanmaya başladığında Hatay’ın Türkiye’ye iadesi konusunda gönülsüz bir tutum takındı. Fransa’nın bu politikasındaki en önemli dayanağı Milletler Cemiyeti himayesinde yürütülen mandaterlik idaresinin yönetimindeki toprakların parçalanmasını engelleme yükümlülüğüydü. Fransa, söz konusu bahaneyle Hatay’ın ve stratejik önemdeki İskenderun Körfezi’nin Türkiye’ye iadesini reddetmekteydi. Revizyonist bir politika takip ederek Sancak’ı Anavatana katmanın sebebiyet verebileceği olumsuzluklardan kaçınmak isteyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Hatay sorunun da bir an önce çözülme-  Doç. Dr., Karadeniz Teknik Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, ismailkosetr@ktu.edu.tr; ismailkosetr@hotmail.com. 836 İSMAİL KÖSE sini istemekteydi. Bu çalışmada 1936-1939 yılları arası dönemdeki İngiliz Arşiv Vesikaları incelenerek Sancak Vilayeti’nin Türkiye’ye ilhakındaki İngiliz politikası ve Londra’nın kolaylaştırıcı tutumu ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Sancak, İngiltere, Araplar, Fransa, Anavatan. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 837 GİRİŞ Dünya’da ikinci savaşa gidilen süreçte Doğu Akdeniz’de artan Alman, İtalyan revizyonist tehdidi, Habeşistan’ın İtalya tarafından işgali, revizyonist devletlerin uluslararası hukuk ve teamülleri hiçe sayan tutumları Fransa ile ittifak halinde olan İngiltere’nin Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin müttefikliğine ihtiyacını artırmıştır. Buna karşın İngiliz Dışişleri Bakanlığı 1938 yılı başında Hatay ve İskenderun yerleşimlerini içine alan Sancak’ın Türkiye’ye bırakılmasına gönülsüz olmakla birlikte, yıl sonundaki gelişmelerin zorunlu sonucu olarak özellikle İngiliz askeri yetkilileri Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin müttefikliğinin öneminden dolayı, Hatay meselesi nedeniyle Türkiye’nin revizyonist kampa itilmesini göze alamamışlardır. Doğu Akdeniz ve Avrupa’daki son gelişmeler üzerine rasyonel bir değerlendirme yapan Londra, Hatay’ın Türkiye’ye iade edilmesi için Türkiye ile Fransa arasında bir tür barışı kolaylaştırıcı rol üstlenmiş, Fransa’ya uzlaşı yönünde telkinlerde bulunmuştur. Fransa ile çatışan bir Türkiye kolaylıkla revizyonist devletlerin safında yer alabilecek, Doğu Akdeniz’deki İngiliz çıkarları yaşamsal bir tehditle karşılaşabilecekti. Oysa İngiltere her an patlak verebilecek bir çatışmada gerek Boğazların sahip olduğu stratejik önem gerekse Doğu Akdeniz’deki gücü nedeniyle Türkiye’nin kendi saflarında yer almasını istiyordu. Nitekim Londra, Hatay’ın Türkiye tarafından vazgeçilmez olduğundan haberdardı. Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan raporlarda İngiliz endişe ve beklentileri açıkça görülür. Fransa ile Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) müzakereleri yapılırken Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşenk Fransız temsilci Henry Franklin-Bouillon’a; Suriye’nin Osmanlı borçlarına ortak olmasını, Suriye’deki Türk vakıflarının haklarının korunmasını, İskenderun ve Antakya (Sancak) halkının kendi isteği doğrultusunda ayrı bir bayrak seçme hakkının tanınmasını ve bu bayrağın Türk bayrağı olarak seçilmesine izin verilmesini şart koşmuştu. Fransız delegasyonu söz konusu talepleri büyük oranda kabul ederek, bayrak seçimi konu- 838 İSMAİL KÖSE sunda Türk tarafına taahhütte bulunmuştu. Türkiye ayrıca İskenderun Limanında kendisine bir alan kiralanmasını, buradaki kullanım haklarının garanti altına alınmasını istemiş, söz konusu istekler ise Fransız temsilciler tarafından olumsuz karşılanmamıştı. Lozan Antlaşması imzalanırken Antlaşma’nın 3. Maddesi ile 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması’nın 8. Maddesiyle saptanmış olan sınır da onaylanmıştı. Böylece Sancak’ın statüsü Ankara Antlaşması’nda Türkiye ile Fransa arasında kararlaştırıldığı şekliyle teyit edilmişti. Bu açık kurala rağmen Fransa ve kısmen İngiltere birlikte 1938 yılı sonuna kadar Türkiye’nin Lozan Antlaşması ile Sancak üzerindeki haklarından feragat ettiğini ileri sürmüşler, Sancak’ın Türkiye’ye ilhakına karşı çıkan bir tutum benimsemişlerdir. İngiliz tutumu Fransız karşı çıkışından farklı olarak dönemin uluslararası gelişmeleri ve Doğu Akdeniz’deki İngiliz çıkarları dikkate alınarak değişiklik göstermiştir. Sancak Meselesinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk Tarafından Takip Edilmesi Bu çalışma kapsamında incelenen İngiltere Dışişleri Bakanlığı Arşiv Vesikalarında (FO) Sancak (Hatay ve İskenderun) meselesinden ve Türkiye’nin Sancak’a yönelik beklentilerinden açıkça bahsedilen ilk yazışma 1932 yılı Ocak ayına aittir. Suriye’de 1931 yılı sonunda, ilki 20 Aralık’ta yapılan dereceli seçimler sonrasında özellikle Halep’teki sonuçlarla ilgili anlaşmazlık nedeniyle Arap Milliyetçisi cephenin liderlerinden Cemil Mardam’ın başını çektiği grup boykot hareketleri ve sokak gösterileri başlatmıştı. Seçimler sonrasındaki anlaşmazlıkta; Fransız Manda İdaresi dönemi uygulamaları, Suriye’nin geleceğinin belirsizliği, Hükümetteki Şeyh Taceddin taraftarlarıyla Milliyetçiler arasında önceki yıllara dayanan anlaşmazlıklar etkili olmuştu. Seçimlere Hükümetteki Şey Taceddin el-Hüseyni’nin Partisi, Rikabi Paşa liderliğindeki Monarşi Yanlısı Parti, Hakkı Azem idaresindeki Reform Partisi ve Hacem el-Atassi Bey liderliğindeki Milliyetçi Parti katılmıştı.1 1 CO 732/52/2, Report No. 49 from Liaison Officer, Beirut, 15 January 1932. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 839 Fransız Manda İdaresi seçim sonrası ortaya çıkan karmaşayı kontrol altına almakta güçlük yaşamaktaydı. Suriye’de seçim sonuçlarıyla ilgili karmaşa devam ederken, 1932 yılı Ocak ayında Irak Başbakanı Nuri Said Paşa Türkiye ile Irak arasında imzalanacak dostluk antlaşması için görüşmelerde bulunmak üzere Ankara’ya geldi. Atatürk’ü şahsen tanıyan ve I. Dünya Savaşı dönemi Türk subayları ile kişisel dostluğu bulunan Nuri Said Paşa Ankara’daki Nuri Sadi Paşa, Ankara’daki müzakereleri sonrasında, Irak’a dönmeden önce görüşmeleri esnasında Suriye’deki gelişmelerle ilgili Ankara’nın tutumunu da öğrenmeye çalıştı. İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi George R. Clerk ile görüşerek gerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk gerekse diğer Türk Devlet adamlarından öğrendiği bilgileri İngiliz Elçisi’ne aktardı. Sancak’ın geri alınabilmesi için fırsat yakalayabilmek amacıyla Suriye’deki olaylar yakından takip edilmekte, elverişli bir fırsat beklenmekteydi. Nuri Sadi Paşa ayrıca Ankara’nın Suriye’nin bölünmesini, Lübnan’ın Suriye’den ayrılmasını hoş karşılamadığını da Clerk’a söyledi.2 Ankara’nın Lübnan’ın Suriye’den ayrılmasına karşı çıkma nedeni bu durumda Fransa’nın bölgeden gitmeyebileceği endişesiydi. Nuri Said Paşa’nın aktardığı istihbarat bilgileri Büyükelçi Clerk tarafından ivedilikle Londra’ya bildirildi. Bu esnada 1932 yılı Şubat ayından itibaren Suriye’deki asayişsizlik ve sokak hareketleri ivme kazanarak devam etmiş, Fransız Hükümeti olayları durdurmakta yetersiz kalmıştı. Nitekim, Mayıs ayında büyük oranda milliyetçiler tarafından organize edilen Cemal Paşa tarafından asılan Suriyeli milliyetçileri anma törenleri Fransa karşıtı gösteri ve konuşmalara dönüştü. Gün geçtikçe daha fazla artan Fransız karşıtlığına karşın özellikle Halep’te Suriyeli Araplar arasında birlik yoktu. Durumu tespit eden İngiliz raporlarına göre taraflar birbirlerini “işbirlikçilik” ile suçlamaktaydılar, 2 FO 371/16086, Confidential despatch No. 17 from Sir G. Clerk, Constantinople, to Secretary of State for Foreign Affairs, 6 January 1932. 840 İSMAİL KÖSE hiçbir şekilde aralarında ortak anlayış ya da asgari müştereklerde uzlaşı yoktu.3 İngiltere’nin iki yıl önce, 1930’da Irak’taki Manda İdaresi’ni sona erdirerek, görünürde Irak’a bağımsızlığını vermesi Suriyeli Arapları da Fransa’dan bağımsızlık için teşvik etmişti. Buna karşın Irak’tan farklı olarak Suriye, ulusal birlikten ve etrafında bir araya gelinebilecek ulusal kabul görebilecek bir liderden yoksundu. İstikrarı bir türlü sağlayamayan Fransa’nın Suriye’den ciddi olarak çekilmeyi düşünmeye başlaması söz konusu gelişmeler sonrasında gerçekleşmiştir. Fransa’nın açıkça ilan etmediği çekilme kararı, Ankara’nın, Nuri Said Paşa tarafından teyit edilen Sancak ile ilgili düşünceleri Ortadoğu’daki en büyük sömürge gücü Londra’nın Suriye’deki gelişmeleri daha yakından izlemesine neden olmuştur. Suriye’de 1931 yılı sonunda kontrolden çıkan gösteri ve karmaşa Nuri Said Paşa tarafından İngiliz Büyükelçisi’ne aktarıldığı şekilde Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Başbakan İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras tarafından yakından takip edilmekteydi. Nuri Said Paşa’dan birkaç gün önce Mısır eski Hidivi Abbas Hilmi Paşa da Ankara’ya gelmişti. İngilizler, Suriye’de artık sürdürülemez hale gelen Fransız Manda İdaresi’nin yerine ya Irak Kralı Faysal’ı ya da Mekke’den kovulan Emir Ali’yi getirmek istiyorlardı. Böylece, Irak ve Ürdün’den sonra Suriye de İngiliz etki alanına dahil olmuş olacaktı. İngiltere’nin bir sonraki amacı Fransız Mandası sonrasında Suriye ile Irak’ı birleştirmekti. Abbas Hilmi Paşa ise Suriye Kralı olabilmek ümidiyle başlattığı girişimler kapsamında Ankara’ya gelmişti. Faysal ya da Ali’nin Suriye’de kral ilan edilmesi halinde Sancak’ın statüsünün Türkiye lehine çözümlenebilmesi daha güç hale geleceğinden ve komşu Suriye’nin istikrarı için Mustafa Kemal Paşa, Suriye’de cumhuriyet yönetimi kurulmasını destekliyordu. Cumhuriyet yönetimi olmazsa Türkiye’nin tercihi Abbas Hilmi Paşa’nın Suriye tahtına 3 FO 371/16085, Confidential despatch No. 25 from Mr. E. Hole to Secretary of State for Foreign Affairs, 7 May 1932. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 841 oturmasıydı. Zira Abbas Hilmi Paşa’nın Ankara ile sıkı dostluğu vardı, bu durumda Suriye üzerindeki İngiliz, Fransız etkisi daha az olacaktı. Türkiye’nin Abbas Hilmi Paşa’ya desteğini ve Sancak ile ilgili Ankara’nın siyasetini yakından takip eden Londra, 6 Ocak’ta Büyükelçi Clerk’dan Dışişleri Bakanı T. Rüştü Aras ile görüşerek Türkiye’nin niyetini öğrenmesini istedi. Görüşmede Aras, Büyükelçi Clerk’ın niyetini fark ederek, Abbas Hilmi Paşa’nın Suriye tahtına oturmasına Türkiye’nin itirazı olmadığı cevabını verdi fakat açık destekten bahsetmedi. Clerk, Londra’ya yazdığı raporda bu duruma dikkat çekerek, Bakan Aras’ın kendisine söylemekten kaçınmasına rağmen Türkiye’nin istekli bir şekilde Abbas Hilmi Paşa’yı desteklediğini bildirdi.4 Clerk’in kanaati somut istihbarata dayanıyordu. Nuri Said Paşa, Clerk ile görüşmesinde Türkiye’nin Sancak’a yönelik niyetleri hakkında verdiği bilgilere ek olarak; Ankara’nın Suriye ile Irak’ın birleşmesine karşı olduğunu ve Gazi Mustafa Kemal’in bütün kalbiyle Abbas Hilmi Paşa’nın yeni Suriye Kralı olmasını istediğini de söylemişti. Nuri Said Paşa’nın aktardığına göre; Abbas Hilmi Paşa Yunus Nadi başta gelmek üzere Türk Basınına kendisinin Suriye krallığı lehinde kamuoyu yaratmak için yüklü maddi destek söz vermişti. Nitekim gazeteler Abbas Hilmi Paşa’nın Suriye idaresine geçmesini destekleyecek haberler yapmaya başlamışlardı. Nuri Said Paşa’nın Ankara’daki müzakereler esnasında öğrendiği bütün mahrem bilgileri İngiliz Elçisi’ne aktarması dikkat çekicidir. Nitekim Elçi’ye ayrıca, T. Rüştü Aras’ın Sadabat Paktı’na gidecek ittifak antlaşması öncesi sınır sorunlarının çözümüne yönelik müzakereleri sonrasında İran ve Irak’tan dönerken Şam’a uğrayarak Türk görüşünün kabulü amacıyla Şam’a baskı yapacağını söyleyerek İngiltere ve Fransa’nın tedbir alması için ön alıcı bilgilendirmede bulunmaya çalışmıştır. Nuri Said Paşa ile görüşmesi sonrasında İngiliz Büyükelçisi Clerk, Türkiye’nin Suriye tahtına Abbas Hilmi 4 FO 371/16086, Confidential despatch No. 17 from Sir G. Clerk, Constantinople, to Secretary of State for Foreign Affairs, 6 January 1932. 842 İSMAİL KÖSE Paşa’yı getirerek Suriye sınırını kendi istediği gibi belirlemeyi amaçladığından emin olmuştu.5 Bir İngiliz görevlisi gibi Ankara’daki mahrem görüşmelerin içeriğini, Ankara’nın Suriye ile ilgili olası siyasetini İngiliz Büyükelçisi’ne aktaran Nuri Said Paşa, büyük olasılıkla bu sayede Irak’ta İngiliz desteğini kazanıp, Irak’ın geleceğinde daha fazla söz sahibi olabilmeyi ümit ediyordu. Londra’nın da yönlendirmesiyle Mısır, Abbas Hilmi’nin Suriye krallığına açıktan karşı çıkmaya başladı. Londra, henüz açıkça belirtilmemesine rağmen, Sancak meselesi ve Irak-Ürdün ve Suriye’deki çıkarlarını dikkate alarak Suriye tahtına ya da idaresine Türkiye ile yakın dostluk kurabilecek bir kişinin gelmesini istemiyordu. Açıkça görüldüğü gibi 1930’lu yılların başında Musul meselesine örnek olabileceği endişesiyle de İngiltere Türkiye’nin Arap coğrafyasında etkinlik kazanmasına ya da Suriye sınırının Türkiye lehinde düzenlenip, Sancak’ın Türkiye’ye kalmasına taraftar değildir. Bu nedenle Londra, 1932 yılı sonuna doğru Suriye ile Irak’ın Faysal’ın krallığı altında birleştirilip tek elden, İngiliz denetiminde yönetilebilmesi için yoğun bir diplomasi faaliyeti başlattı.6 Faysal’ın 1933 Eylül ayında ani ölümü bu projenin hayata geçirilmesine olanak tanımadı. Faysal ölmeseydi bile bölgedeki dengeler dolayısıyla bir Suriye-Irak ortak krallığı kurulabilmesi hemen hemen olanaksızdı. Fransa, Suriye’den çekilmeden önce İngiltere’nin Irak’ta yaptığı gibi bu ülkedeki çıkarlarını garanti altına almak istiyordu. Özellikle Suriye’nin bir bütün olarak korunmasını isteyen milliyetçiler ile Fransa arasında bir türlü uzlaşı sağlanamamaktaydı. Suriye ile Fransa arasında 16 Kasım 1933 tarihinde bir [Askeri] İttifak Anlaşması imzalandı. İttifak anlaşması ve bir dizi ödüne rağmen Fransa Suriye’de istediği düzeni elde edemeyecektir. 5 FO 371/16086, Confidential despatch No. 24 from Sir G. Clerk, Angora, to Secretary of State for Foreign Affairs, 15 January 1932. 6 FO 371/16086, Secret and personal draft telegram from Mr. G. Rendel to Sir F. Humphrys, Bagdad, 16 November 1932. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 843 Filistin ve Ürdün’e ek olarak kendisi tarafından iktidara getirilen Suudlar’ın bölgedeki varlığı delaletiyle çıkarlarını koruyup; Irak’taki petrol alanlarını denetim altında bulundurmayı arzulayan İngiltere, Suriye’deki gelişmeleri ve Türkiye’nin Sancak’a yönelik politikasını yakından takip etmekteydi. Türkiye’nin Suriye’deki iç karışıklıklardan faydalanarak Sancak’ı ilhak edebileceği söylentileri etrafta dolaşıyordu, Londra’daki kuşkular artmıştı. Mersin’deki gazetelerde 1934 yılı Mayıs ayı başında, Fransız Manda İdaresi Yüksek Komiseri Comte de Martel’e dayanılarak, Fransa’nın Suriye’den ayrılmadan Hatay ve İskenderun’u Türkiye’ye bırakacağı iddiası yer almıştı. Her ne kadar C. de Martel bu iddiayı yalanlasa da, durumun yerinde tespit edilmesi gerekiyordu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk dahil İsmet İnönü ve bazı milletvekillerinin bu amaçla İskenderun Körfezi’nin doğu yakasında bulunan Payas’tan arazi satın aldığı, İskenderun Limanı Türkiye’ye geri verileceğinden Mersin Limanı inşaatının geciktirildiği de iddialar arasındaydı. Bu amaçla, 1934 yılı Mayıs ayında Mersin Konsolos Vekili B. J. Catton’a acilen deniz yoluyla İskenderun’a gidip buradan trenle Payas’a ulaşması ve bölgedeki durumu detaylı bir şekilde tespit eden bir rapor hazırlaması talimatı verildi. 7 Konsolos Vekili Catton, Mayıs ayının ikinci haftası istenilen raporu hazırlayarak, 13 Mayıs’ta Londra’ya gönderdi. Raporda enteresan bilgilerle karşılaşmaktayız. Gezinin gerçekleştiği tarihlerde Türkiye-Suriye sınır tespit komisyonu Gaziantep Valisi Akif Bey idaresinde İskenderun’daki çalışmalarını tamamladıktan sonra Antakya’ya (Hatay) geçmiş, Türk heyeti Antakya’da 20.000 kişilik büyük bir kalabalık tarafından çiçekler, Türk bayrakları ve “çok yaşa Gazi Mustafa Kemal” sloganlarıyla karşılanmış, gösteriler dolayısıyla bütün dükkanlar kapatılmıştı. Türk heyeti Tourist Otel’de konaklamış, otel etrafına toplanan kalabalık sabaha kadar Türkçe marşlar okumuştu. Suriye basını Türk heyetinin Antakya ziyaretini ve gösterileri sert bir şekilde eleştirmiş, bazı gazetelerde ileri giderek, “Antakyalılar Türk idaresinde 7 FO 371/17947, Foreign Office Minute No. E3272, by Mr. A. Helm, 23 May 1934. 844 İSMAİL KÖSE yaşamak istiyorlarsa Ankara’ya gitsinler, Araplar şehirlerini sonuna kadar savunacaklar ve burasını Türklere vermeyecekler” şeklinde başyazılar yer almıştı. Bir kısım Suriye gazetesi de Türkiye tarafından Suriye üniversitelerine gönderilen Türk öğrencilerin asıl amacının propaganda olduğunu iddia etmiş, Araplar Fransız Manda İdaresi’ne şikâyet dilekçesi vererek, neden Türk heyetinin Antakya ziyaretine ve gösterilere izin verildiğini sorgulayarak, tepki göstermişlerdi. 8 Cotton tarafından objektif şekilde rapora aktarılan hadise kendisi Payas’a gitmeden önce gerçekleşmişti. Rapor özellikle Antakya’da kalabalık bir Türk nüfus yaşadığını ve Türklerin Arap idaresinde kalmaya razı olmayacaklarını gösteriyordu. Benzer şekilde Suriyeli Araplar da, özellikle Cemil Mardam ve arkadaşları tarafından kışkırtılanlar Türk idaresinde yaşamak istemiyordu. Hatay ve Sancak’taki gelişmeleri Londra’ya bildiren Cotton’ın raporunu teyit edecek şekilde fakat Cotton’ın raporundan bağımsız diğer bir rapor İngiltere’nin Halep Konsolosu N. Patrick Cowan tarafından 24 Mayıs’ta Londra’ya gönderildi. Bu raporda da, Antakya’da Cotton tarafından faaliyetleri hakkında bilgi verilen Türk heyetinin ziyareti ve gösteriler hakkında tafsilat verilerek, Sancak’ta (İskenderun ve Antakya) halkın büyük kısmının Türkçe konuştuğu ve Türk ırkından olduğu belirtildi. Bu nedenle Sancak’ta Türkiye’ye yönelik büyük bir ilgi olmakla birlikte raporda yaklaşık 90.000 Hristiyan’ın yaşadığı Halep’te herhangi bir güçlü Türk taraftarlığının, Türkiye ile birleşme isteğinin olmadığı kaydedilmiştir. Ekonomik durumun her geçen gün daha da kötüleşmesinin halkın düşüncesinin değişmesine neden olabileceği de raporda dile getirilen tespitler arasındadır. İngiliz Konsolosa göre kasti olmasa da Fransa Sancak bölgesindeki gerek yol yapımı gerekse alt yapı çalışmalarına önem vermemekte, bu durum Türk yanlısı tutumu güçlendirmektedir. Manda İdaresi Yüksek 8 FO 371/17947, Confidential despatch No. 252 from Mr. J. Morgan to Secretary of State for Foreign Affairs, 23 May 1934, regarding Turco-Syrian relations, enclosing despatch No. 45 from Mr B. Catton, Mersin, to Mr J. Morgan, 13 May 1934. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 845 Komiseri Comte de Martel, “Dinsel fanatizmi yüksek Sancak halkının Suriye’den ayrılıp modern Türkiye’de yaşamak istemesi beklenebilecek bir durum değildir” iddiasında bulunmaktaydı. Londra’ya gönderdiği raporla Martel’i yalanlayan Cowan bu görüşte değildir. Özellikle Sancak bölgesindeki Türkler Vahhabi Arap rejimi altında yaşamak istememektedirler.9 Halep Konsolosu P. Cowan, gösteri ve karşılama şölenine Manda İdaresi tarafından müdahale edilmemesinin asıl nedeninin Sancak’taki Türk yanlısı grup liderlerini belirleyebilmek olduğunu düşünüyordu. Bu tespit çok yerindedir. Nitekim Haziran ayı başında Antakya Kaymakamı görevden alınmış, okullardaki Türk öğretmenler görevlerinden uzaklaştırılmış, Türkiye’den gelen kitaplar yasaklanmış ve Türkler üzerinde yoğun bir baskı oluşturulmuştur. Türkiye’nin Sancak politikasının bizzat Gazi (İngiliz belgelerinde genellikle “Atatürk” ya da “Mustafa Kemal” değil “Gazi” adı kullanılmıştır) tarafından yönlendirildiği bilinmekteydi. Gazi’nin (Mustafa Kemal Atatürk) “İskenderun ve Antakya Türklerini asla terk etmeyeceğim” dediği söylentisi Londra’ya kadar ulaşmıştı. Söylentileri teyit eder şekilde Ankara’daki İngiliz Büyükelçiliği 1934 yılı Haziran ayında Londra’ya Gazi’nin Fransız Elçiliği temsilcisine Sancak ile ilgili olarak; “Fransa kendisine büyük güç diyor, İsmet ve Fevzi Paşalar bu söylemi tanıyabilir, ben böyle büyük güç kavramlarını tanımıyorum, gerekiyorsa bu güçlerle çarpışmaya hazırım” dediğini bildirdi. Raporda belirtildiği üzere Londra, Fransa’nın Türkiye ile bir savaşı göze alamayacağını düşünüyordu.10 Bu dönemde sadece Türk-Suriye sınırı değil; Suriye-Irak ve Suriye-Ürdün sınırının belirlenmesinde de sorunlar yaşanmaktaydı. 9 FO 371/17947, Confidential despatch No. 18 from Mr P. Cowan, Aleppo, to Secretary of State for Foreign Affairs, 24 May 1934. 10 FO 371/17947, Foreign Office minute No. E3987 by Mr. K. Johnstone, 19 June 1934, regarding the alleged possible cession of Alexandretta to Turkey, covering despatch No. 321/6/34 from Mr J. Morgan to Mr G. Rendel, 9 June 1934. 846 İSMAİL KÖSE Her ne kadar henüz ne Türkiye ne de Fransa tarafından açıkça ilan edilmese de Sancak’ın Türkiye’ye ilhakıyla ilgili tartışma ve anlaşmazlıkların bir türlü önlenememesi üzerine Fransa sorunu diyalog yoluyla ele almaya karar verdi. Yüksek Komiser Comte de Martel 26 Mart 1935 tarihinde Ankara’ya gelerek Dışişleri Bakanı T. Rüştü Aras ve diğer Türk yetkililerle görüştü. Martel 27 Mart’ta Çankaya’da Atatürk tarafından kabul edilerek sınır sorunu ele alındı. Görüşmede Martel, Sancak’ta (İskenderun ve Antakya) otonom, ayrıcalıklı muhtar bir yönetim kurulacağını taahhüt etti. Sınır komisyonunun kesintiye uğrayan çalışmalarının da tekrar başlamasına karar verildi. Görüşme ve alınan kararlar İngiliz Büyükelçiliği tarafından yakından takip edilip, Londra’ya raporlanmıştır.11 Suriye’de 1935 yılından itibaren artan enflasyon, zorlaşan hayat şartları ve uygulamaya konulmaya çalışılan yeni anayasa 1932 yılındakine benzer fakat gerek toplumsal taban olarak gerekse coğrafi anlamda daha geniş çaplı protestolara sebep oldu. Şubat ayında tırmanan protestolar hızla Homs, Hama, Deir-ez-Zor ve Halep’e yayıldı. Büyük kentlerdeki dükkanlar açılmayarak, büyük oranda Arap milliyetçileri tarafından organize edilen protestolara tüccar sınıfının da destek vermesi sağlandı. Boykot hareketi bazı kentlerde demiryolu ve aydınlatma hizmetlerini çalışmaz hale getirdi. Protestoların etkisiyle temel yaşam malzemelerin fiyatlarında hızlı bir artış yaşandı; karmaşa bazı yerlerde silahlı çatışma, hatta bombalı saldırılara dönüştü. Temel yaşam malzemelerine erişmek imkânsız hale geldi. Örneğin Halep’te dükkanlar ancak 9 Mart’ta tekrar açılabilmiştir.12 İstikrarsızlığın Sancak’a sıçrayıp burada yaşayan Türklerin zarar görmesi ihtimaline karşı, Manda İdaresi sonrası yaşanabilecek durumu dikkate alan Atatürk, 31 Aralık 1936 tarihinde İsmet İnönü’ye Hatay meselesinin yakından takip edilmesi ve Sancak’ın gerekiyorsa askeri güç kullanılarak 11 FO 371/19023, Confidential despatch No. 142 from Sir P. Loraine, Angora, to Secretary of State for Foreign Affairs, 29 March 1935. 12 FO 371/20065, Confidential despatch No. 15 from Mr. G. MacKereth to Secretary of State for Foreign Affairs, 10 February 1936. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 847 Anavatana katılması talimatını verdi.13 Kasım ayında TBMM’de Hatay’ın Anavatana ilhakı ve MC’nin tutumuyla ilgili tartışmalar söz konusu talimatın verilmesinde etkili olmuştu.14 Halep Konsolosu Robert Parr, 1936 yılı Mart ayı başında Sancak idari bölgesine giderek, dağlık köyler dahil bölgedeki hissiyatı tespit etme talimatı aldı. Parr, 14 Mart’ta Londra’ya gönderdiği raporunda; Antakya’da Rum Ortodoks Topluluğun ve Alevi Grupların Arap Milliyetçiler lehine gösteri yaptığını, hapisteki mahkumların serbest bırakılması teşebbüsünde bulunduklarını, buna karşın Sancak bölgesinde yaşayan nüfusun büyük çoğunluğunun bu tür girişimlere yüz vermediğini, Antakya ve yüksek dağ köylerinde genel tavrın Arap karşıtı olduğunu, halkın Suriye idaresinde kalmaktansa Türkiye ile birleşmek istediğini, Sancak’ın diğer bölgelerindeki Hristiyanların da Araplardan hoşlanmadıklarını ve Şam idaresinde kalmayı istemediklerini bildirdi.15 Konsolos Parr’ın Sancak’taki genel hissiyatı açıkça gösteren raporuna rağmen Londra, Doğu Akdeniz’deki kendi çıkarlarını da dikkate alan, ne Ankara ne de Paris’in tepkisini çekmeyecek orta yol bir politika takip etmeye karar verdi. Gerek Fransız Manda İdaresi’nin yönetim zafiyetleri gerekse ekonomik sorunlar, Arap milliyetçilerinin toplumu ajite eden tutumları nedeniyle 1936 yılı başına kadar Suriye’nin büyük kentlerinde yaşanan asayişsizlik ve sokak çatışmaları 1936 yılı Mart ayından itibaren Sancak’a da yayıldı. Mustafa Kemal Atatürk bu durumu daha önceden öngörmüş, Başbakan İsmet Paşa’dan tedbir almasını istemişti. Londra her ne kadar Sancak’taki gelişmelere karşı, orta yolu takip den bekle gör politikası uygulamaya karar vermişse de bu tarihte Sancak’ın Türkiye’ye ilhakını değil, Suriye’ye bağımlı otonom bir yönetim olarak varlığını devam ettirmesini istiyordu. Sancak’ın Suriye’nin bir parçası Milliyet, “Tarih 31 Aralık 1936, Atatürk İsmet Paşa’ya el yazısıyla küçük bir not gönderdi, Hatay’ı al’ Emri”, 22 Ocak 1990. s. 13. 14 TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: V, C 13, İçtima: 2, 27 Kasım 1936, Cuma. s. 76-77. 15 FO 684/9, Foreign Office minute No. E1516 by Mr. J. Ward, 31 March 1936, regarding the political situation in Aleppo, covering confidential despatch No. 13 from Mr. R. Parr to Secretary of State for Foreign Affairs, 14 March 1936. 13 848 İSMAİL KÖSE olduğunu ileri sürerek, Arap halkı Sancak üzerinden kışkırtan Cemil Mardam liderliğindeki Arap Milliyetçiler aynı tarihte Lübnan’dan Tripoli’yi alabilmek için yoğun faaliyet halindeydiler. 16 Gelişmeler Fransa’yı Manda İdaresi’ni sonlandırmaya zorlamaktaydı. Fransız yönetimi sona erdiğinde Sancak’ın statüsü ne olacaktı? Ankara’nın endişeleri ve girişimleri Fransız idaresi sonrası içindi. Çünkü Musul’da olduğu gibi, Manda İdaresi bittiğinde Sancak Suriye topraklarına dahil olursa artık bu toprakların geri alınabilmesi olanaksız hale gelecekti. Fransa’nın Suriye’ye Bağımsızlığını Vermesi Sonrası Sancak Meselesi ve İngiltere’nin Tutumu Fransa, İngiltere’nin Irak ile yaptığına benzer bir anlaşma imzalayarak Milletler Cemiyeti adına “A statüde” manda yönetimini üstlendiği Suriye’ye 9 Eylül 1936 tarihinde bağımsızlığını vermeyi kabul etti. Arap Milliyetçiler Paris’te Manda İdaresi’ni sona erdirecek Anlaşmayı imzaladıktan sonra Ekim ayında İstanbul’dan geçerken Türkiye’nin Sancak ile ilgili haklarından vazgeçmeyeceği Türk yetkililer tarafından kendilerine söylendi. Manda İdaresi’ni bitirecek anlaşmaya; Sancak’ın statüsüyle ilgili gerek Ekim 1921 Ankara Antlaşması’nın 8. maddesi, gerek Lozan Antlaşması’nın 3. Maddesi ve gerek gerek 1926 tarihli Türk Fransız Antlaşması ile taahhüt altına alınan özerk statüde otonom yönetim hakkı veren maddeler dahil, Manda İdaresi’ni sonlandıran anlaşmada Sancak’ın otonom yapısıyla ilgili herhangi bir maddeye yer verilmemişti. Bu durumda Sancak, Türkiye’nin anlaşmalarla saklı hakları yok sayılarak Suriyeli Arapların insafına terkedilmiş oluyordu. Sancak’ın Türkiye’ye ilhakına gidecek süreçte kademeli bir diplomasi takip edilecektir. Öncelikle Sancak’ın Suriye’den bağımsız bir otonom devletçik haline dönüşmesi sağlanacak daha sonra Türkiye’ye ilhak için gerekli adımlar atılacaktı. Dışişleri Bakanı T. Rüştü Aras sorunun MC’ye götürülerek, Türkiye’nin anlaşmalarla saklı haklarının 16 FO 371/20066, Confidential despatch No. 98 from Mr. G. Furlonge to Secretary of State for Foreign Affairs, 23 October 1936. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 849 teslimini, Sancak’ın Suriye’den bağımsız bir yönetim olarak tanınmasını talep etti. Londra bütün gelişmeleri yakından takip ediyordu ve kademeli ritmik diplomasiye rağmen Türkiye’nin nihai amacının Sancak’ı ilhak etmek olduğu Londra tarafından fark edilmişti. Gelinen durum üzerine Ankara protestoda bulunarak harekete geçti. Atatürk, Sancak meselesinin şahsi davası olduğunu ilan etmişti. Müzakereler 20 Ocak 1937 tarihinde başladı Cenevre’de Raportör Norveç Dışişleri Bakanı Standler’in gözetiminde bir komisyon oluşturuldu. Fransa uzlaşmaz bir tutum takındığı için ilerleme kaydedilemedi. 17 Manda İdaresi’ni sona erdiren anlaşmanın ardından Suriye’de seçimler yapıldı. Karmaşa içinde gerçekleşen seçimleri Arap Milliyetçiler kazandı. Bölgedeki İngiliz temsilcileri seçimlere ancak seçmenlerin %8’inin katıldığını tespit etmişlerdi. Yeni Hükümet Cemil Mardam liderliğinde kuruldu. Sancak’taki Türk ahali seçimleri boykot etti. Kırıkhan’dan: Mahmut Zadeh Paşa (Milliyetçi Arap); İskenderun’dan: Şeyh Süleyman (Arap); Antakya’dan: Mustafa el-Kosseiry: (Milliyetçi Arap); Muhammet el-Adalı (Milliyetçi Arap); Sadık Maaruf (Arap); Movses der Kalochian (Ermeni) mebus seçildiler. 18 Sancak temsilcileri arasında Türk yoktu. Oysa bu havalide halkın yaklaşık üçte iki çoğunluğu ya Türk’tü ya da Türkçe konuşuyordu. Türkiye’nin Sancak’ı Suriye idaresine bırakmama politikası 1937 yılı başından itibaren İngiliz belgelerinde ilk defa “Türk irredentizm”i şeklinde tanımlanmaya başlanmıştır. İngiltere’nin Şam Konsolosluğu, 5 Ocak 1937 tarihinde Londra’ya gönderdiği raporda, Türkiye’nin Sancak politikasını “irredentizm” olarak tanımladıktan sonra evrensel İslam kardeşliğini savunan Arap milliyetçiler için Türkiye’nin taleplerinin şok etkisi yarattığını kaydetmiştir. 19 Cemil Mardam ve arkadaşları tarafından çıkarları doğrultusunda gerek duyuldukça gündeme Hasan Rıza Soyak, “Hatay Benim Şahsi Davamdır”, Hayat, Yıl 11, C 3, S 47, 17 Kasım 1966, s. 11-12. 18 FO 371/20067, Confidential despatch No. 62 from Mr. A. Davis, Aleppo, to Secretary of State for Foreign Affairs, 10 December 1936. 19 FO 371/20848, Confidential despatch No. 2 from Mr. G . MacKereth to Secretary of State for Foreign Affairs, 5 January 1937. 17 850 İSMAİL KÖSE getirilip dillendirilen “Evrensel İslam Kardeşliği” metaforunun tek amacı Sancak’ı elde edebilmeye yönelik propagandadır. Zira aynı Arap milliyetçileri, 20 yıl önce Osmanlı Devleti’nin düşmanlarıyla işbirliği yapıp, Türk Orduları’nı İngilizlerle birlikte tuzağa düşürürken İslam Kardeşliği’ni dikkate bile almamışlardır. 20 Şartlar değişmiş slogan da değişmiştir. Yeni Başbakan Cemil Mardam I. Dünya Savaşı döneminde Suriye’deki Türk güçlerine karşı İngilizlerle yakın iş birliği yapmıştı. Mardam’ın teşvikiyle Suriyeli Araplar, Türk konsolosluğu önünde Ankara’nın politikasını kınayan gösteriler yapmaktaydılar. Mardam, İngiliz temsilcilerle görüşmelerinde, MC’nin Türk baskısına boyun eğmeyeceğine inandığını, Türkiye’nin Sancak üzerinde meşru bir hakkının bulunmadığını söylüyordu. Hatta, iddialarını daha da ileri taşıyarak, “Türkiye, Sancak’ta Türkler yaşadığı için bu bölgede hak iddia ettiğini oysa Sancak’tan daha büyük olan Mardin’in tamamen Arap olmasına ve halkın Arapça konuşmasına rağmen Türkiye, Mardin’in bağımsız bir idare olarak MC idaresine konulmasından bahsetmiyor” diyordu.21 Mardam’ın Suriye’nin durumunu ve uluslararası politikanın gidişatını anlayabilmekten uzak, gerçeklik algısını kaybetmiş yaklaşımı İngiliz Konsolos G. MacKereth’i şaşırtmıştır. Mardam’ın Mardin ile ilgili söyledikleri Sancak sorununun MC’de görüşüldüğü tarihlerde Suriye parlamentosunda da dile getirilmiş, Mardam İngiliz temsilcilerle yaptığı görüşmelerde “Türkiye’nin Sancak’ı işgal etmeye çalıştığını fakat buna rıza göstermeyeceklerini” söylemiştir. Ankara, Montrö müzakerelerinde olduğu gibi Sancak davasında da İngiltere’nin desteğinin kazanılmasının önemli olduğunu farkındaydı. Bu amaçla, 14 Kasım’da Dışişleri Bakanı T. R. Aras, İngiliz Büyükelçisi Sir Percy Loraine ile bir araya geldi. Ankara, 10 Eylül’de Pa- Bkz.: İsmail Köse, Büyük Oyun’un Küçük Aktörü Şerif Hüseyin, Kronik Yayınları, İstanbul 2018. s. 63-64. 21 FO 371/20848, Confidential despatch No. 2 from Mr. G . MacKereth to Secretary of State for Foreign Affairs, 5 January 1937. 20 II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 851 ris Büyükelçisi tarafından Fransa’ya iletilen nota doğrultusunda; Sancak’ın Lübnan gibi Suriye’den tamamen bağımsız bir idare olmasını talep ediyordu. İngiltere ise, Ankara’nın nihai amacının Sancak’ı ilhak olduğunu bildiğinden, dönemin uluslararası gelişmelerini de dikkate alarak, ne Paris’i küstürmek ne de Türkiye’yi karşı kampa gitmeye zorlamamak için bekle gör politikası uygulayıp, görünürde ortada, uzlaşıyı kolaylaştırıcı tarafsız bir tutum takınmıştı.22 İngiliz desteğini sağlayabilmek ya da en azından Londra’nın Fransa’ya Sancak meselesinde baskı yapmasını temin edebilmek amacıyla Dışişleri Bakanı Aras, 26 Kasım’da İngiliz Büyükelçisi’yle bir kez daha görüştü. P. Loraine, Londra’ya gönderdiği raporda; Aras’ın kendisine söylediklerinin “üst düzey gizlilikle saklanması” isteğinde bulunduğunu belirtmiştir. Görüşmede Aras, Sancak sorununun çözülebilmesi için: (1) Sancak’ın statüsünü belirleyecek anlaşmanın süreyle sınırlanmamasını, diğer bir ifadeyle sürekli olmasını; (2) İskenderun’un askeri bir donanma üssüne dönüşmemesini, burada kurulacak bağımsız idarenin MC üyesi devletlerin garantörlüğüyle varlığının garanti edilmesini; (3) Sancak’ın bir anlaşmazlık meselesi değil, herkesin çıkarlarının korunduğu bir idari birime dönüştürülmesini; (4) Oluşturulacak yeni yapıyla sadece Sancak değil hinterlant bölgesinin de kalkınmasının sağlanmasını talep ediyordu.23 Londra’nın Türk taleplerine desteğini elde edebilmek amacıyla T. Rüştü Aras, Sancak’ın MC idaresinde, iç güvenliği sağlayacak polis ve jandarma gücü hariç hiçbir askeri kuvvetin bulunmadığı, askersizleştirilmesinin ve tarafsızlığının komşu ülkeler: Türkiye, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Manda gücü Fransa, Kıbrıs’a sahip olduğu için İngiltere tarafından garanti edilmesini kabul ediyordu. Bunun üzerine İngiliz elçisi Rodos’u elinde bulunduran devletin de garantör ülkeler arasında olup olmayacağını sordu. Elçinin ima ettiği ülke İtalya idi, Aras 22 FO 371/20067, Foreign Office minute No. E7357 by Mr. D. Scott Fox, 25 November 1936. 23 FO 371/20067, confidential telegram No. 167 from Angora to Foreign Office, reporting on a conversation between the Turkish Minister for Foreign Affairs and Sir P. Loraine, 24 November 1936. 852 İSMAİL KÖSE MC Konseyi üyesi olarak İtalya’nın da garantörler arasında yer alabileceğini belirtti.24 Türk teklifi, Fransa ve Araplara karşı İngiltere’nin desteğini alabilmek için yapılmıştı. Zira, Montrö öncesinde ve görüşmeler esnasında uluslararası ilişkilerdeki hassas denge nedeniyle İngiliz tutumunun sağlayabileceği olumlu katkı görülmüştü. Teklif etkili olmuştur. Nitekim P. Loraine Londra’ya gönderdiği raporda teklifin Fransız önerilerinden çok daha uygulanabilir diğer bir ifadeyle İngiliz çıkarlarına daha uygun olduğunu bildirdi: (1) Ben, şahsen, Türk Hükümeti’nin sorunun çözümünde gösterdiği engin ufuktan ve bilge devlet adamlığından çok etkilendim. Bu politika her durumda Türk siyasetinin barışçıl olduğunu göstermektedir, Türkler kendi çıkarlarını konsolide ederken İngiliz modelini uygulayarak, anlaşmazlık konularına barışçıl çözümler getirmek istemektedirler. (2) …. Mondros Ateşkesi’nden önce Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bu bölgedeki Türk Ordularına komuta ediyordu ve İstanbul’dan gelen Sancak’ı boşaltma emrini burada Türkler yaşadığı için reddetmişti. Modern Türkiye Arap topraklarının ve Arap halkının geleceğiyle ilgilenmemektedir. Türklerin (I. Dünya Savaşı’ndaki) tecrübeleri onlara pan-Arapçılığın tehlikelerini öğretmiştir. Buna karşın Türk soyundan olan halkı da Suriye’nin idaresine bırakmak niyetinde değillerdir… (4) Sorunu İngiliz çıkarları açısından değerlendirdiğimde Türk teklifinin (Fransız önerilerine karşı) İngiltere için çok (daha) avantajlı olacağını düşünmekteyim. 25 Büyükelçi Loraine’in raporunda açıkça görüldüğü gibi Türkiye’nin teklifi İngiliz temsilci üzerinde beklenen etkiyi göstermiştir. Katı tutumu değişmeye başlayan Londra, özellikle 1937 yılı başından itibaren Sancak ile ilgili bütün gelişmeleri daha öncekinden çok daha detaylı, yakın bir diplomasiyle dikkatle takip etmeye başlamıştır. Nitekim bu dönemde Mussolini İtalyası’nın Doğu Akdeniz ve Balkanlar’a 24 FO 371/20067, confidential telegram No. 167 from Angora to Foreign Office, reporting on a conversation between the Turkish Minister for Foreign Affairs and Sir P. Loraine, 24 November 1936. 25 FO 371/20067, confidential telegram No. 167 from Angora to Foreign Office, reporting on a conversation between the Turkish Minister for Foreign Affairs and Sir P. Loraine, 24 November 1936. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 853 yönelik yayılmacı politikası, iki yıl önce yaşanan Habeşistan işgali, Japonya’nın 1931 yılında Mançurya’yı işgali ve Pasifik’te tırmanan gerilim, Hitler’in Avusturya ile birleşme teşebbüsleri, MC yapısında yaşanan dağılma İngiliz dış politika yapımcılarını tedirgin etmeye yetmişti. Bütün bu gelişmeleri dikkate alan Londra, 1937 yılı başında Türkiye’nin Sancak politikasına doğrudan karşı çıkmamaya karar vermiştir. Döneme ait raporlarda, Suriyeli milliyetçiler tarafından Türk azınlığın haklarına yönelik olumsuz bir girişim durumunda Türkiye’nin askeri müdahalesinin kaçınılmaz olacağı notu yer almaktadır: “Suriyeli milliyetçiler bölgenin muhtar statüsüne zarar verecek ya da Türk azınlığın haklarını ihlal edecek bir davranışta bulunma aptallığını yaparlarsa Türkiye’nin dramatik bir eylemde (askeri müdahalede) bulunması yüksek ihtimaldir.”26 Sorunun Milletler Cemiyeti Konseyi’nde Görüşülmesi ve Sandler Raporu Fransa ile uzlaşı sağlanamayınca Sancak’ın statüsünün belirlenebilmesi ve Türkiye’nin Sancak’a Suriye’den bağımsız otonom bir statü tanınması talebinin MC’de görüşülmesine karar verildi. Fransa, Türkiye’ye karşı MC’de İngiltere’nin yardımını talep etti. Benzer şekilde İngiliz temsilcilerle görüşen T. Rüştü Aras da MC’de Türk tezinin desteklenmesi talebini İngiltere’ye iletti. Aras tarafından yapılan son teklife sıcak bakan Londra, Fransa’yı açıktan desteklememeye karar verdi. Buna karşın artan Fransız baskısı neticesinde Londra’nın en azından görünürde MC’de Fransa’yı destekleme sözü vermesine neden olduğu döneme ait arşiv vesikalarındaki yazışmalardan anlaşılmaktadır. Londra ayrıca, Sancak’ın Türkiye’ye ilhakı halinde, Sovyetlerin dolaylı olarak Anadolu’dan döşenecek demiryoluyla Akdeniz’de bir çıkış elde edebileceğinden kuşkulanıyordu. Zira Londra’ya göre Türkiye, Sovyetlere bağımlı bir dış politika izlemekteydi. 27 26 FO 371/20067, Foreign Office minute No. E6237 by Mr. J. Ward, 9 October 1936, regarding the independence of Alexandretta, covering an extract from telegram No. 73 from Geneva to Foreign Office, 2 October 1936. 27 FO 371/20069, Secret Foreign Office minute by Mr G. Rendel, Alexandretta, 14 December 1936. 854 İSMAİL KÖSE Ankara, kademeli ritmik diplomasi doğrultusunda adım adım ilerlemeyi tercih ederek nihai amacını açıkça ilan etmiyordu fakat Londra, bağımsız Sancak’ın bir sonraki adımda Türkiye’ye ilhak edileceğinden emindi. Buna karşın İngiltere, gerek son Türk teklifinin kendi çıkarlarına daha uygun olması gerekse Doğu Akdeniz’de gerginleşen ortam nedeniyle Türkiye ile ilişkilerini bozmak istemiyordu: “Majesteleri Hükümeti Türk Hükümeti’ni rahatsız edecek, Türk Hükümeti’nin bizim için geliştirdiği dostane durumu tahrip edecek ya da zora düşürecek hiçbir tutuma taraf olamaz. Bu nedenle bizim için en uygun politika İskenderun (Sancak) sorununda mümkün olduğu oranda arka planda kalıp, MC Konseyi görüşmeleri dahil bu politikayı zora düşürecek davranışlardan kaçınmaktır.”28 İngiliz temsilciler MC’deki görüşmelerde her ne kadar rutin siyasetleri kapsamında izle gör politikası takip ettilerse de, genelde Fransız önerilerine daha yakın bir tutum benimsediler. Fransa Sancak’ın tarafsızlaştırılmasını ve Suriye’den ayrılmasını Manda İdaresi anlaşmalarına aykırı olduğu bahanesiyle kabule yanaşmıyordu. Fransız temsilci M. Vionét, Sancak’ın Suriye’den ayrılması durumunda Arap dünyasında büyük bir isyan çıkabileceğini ima etmişti. Bu söylemin nedeni Arap sömürgeleri bulunan İngiltere ve İtalya’yı kendi tarafında tutmaktı. Fransız reddi çok sağlam temellere oturmuyordu. Zira, Lübnan Suriye’den ayrılarak bağımsız hale gelmiş, bu esnada manda anlaşmalarının şartları önemsenmemişti. Türk verilerine göre 1937 yılında Sancak nüfusu 200 bin kişi idi. Bu nüfusun 22 bin kişisi Sancak’a savaş sonrasında Fransa tarafından yerleştirilen Ermenilerdi. Toplam nüfusun dörtte üçünden fazlası, 162 bin kişi Türk asıllıydı. Fransa ile gerginleşen ilişkiler üzerine Atatürk, Dolmabahçe’de topladığı uzman ekiple birlikte durumu müzakere edip, bizzat kendisi bir başmakale kaleme alarak Kurun (Vakit) Gazetesi’nde yayınlatmıştır.29 28 FO 371/20068, Foreign Office minute No. E7670 by Mr G. Rendel, regarding the status of Alexandretta, together with an additional minute by Mr G. Rendel, 9 December 1936. 29 Hikmet Münir Ebcioğlu, “Atatürk’ün Yazdırdığı Başmakale”, Yıllarboyu Tarih, S 7, Temmuz 1981, s. 20-22. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 855 Ankara ve Lozan anlaşmalarına rağmen Sancak’ın bir şekilde oldubitti yaratılarak Suriye’ye bırakılması yüksek olasılıktı. Nitekim Fransa uzlaşıya yanaşmazken, İngiltere de 1937 yılı başında Fransız görüşüne yakın bir konuma gelmişti. Atatürk, askeri olarak adım atmak gerekirse hazırlıkları yerinde görmek, biraz da İngiltere ve Fransa’ya Türkiye’nin ciddiyetini göstermek için Ocak ayında önce Konya’ya buradan Eskişehir’e gitti ve daha sonra Ankara’ya döndü. İngiliz temsilciler Atatürk’ün Sancak ile ilgili girişimlerini yakından takip ediyorlardı, Gazi’nin askeri birliklerin bulunduğu Konya ve Eskişehir’e gitmesi İngiltere ve Fransa’da endişeye neden oldu. Fransa’nın Moskova Büyükelçisi, Sovyet temsilcilere Türkiye’nin Sancak konusundaki ısrarının Almanya’nın desteğiyle gerçekleştiğini söyleyerek kara propaganda yapıyor; Ankara Büyükelçisi ise İtalya’nın Doğu Akdeniz’deki saldırganlığını Ankara’ya karşı kullanmaya çalışıyordu. 30 Aynı anda Cenevre’de Sancak’ın gelecekteki statüsü ile ilgili tartışmalara sürerken, Aralık ayında görevlendirilen üçlü komisyonun sözcüsü İsveçli M. Sandler Ocak ayında raporunu MC Konseyi’ne sundu. Rapor, bir tür çözüme yönelik orta yoldu. Türkiye’nin Suriye’den bağımsız otonom idare isteklerini kısmen karşılarken Fransa ve Suriye’nin de taleplerini dikkate almıştı. Türkiye, ilk aşamada Sancak’ın Suriye’nin egemenliğine bırakılmasını engelleyip, Sancak’ta bağımsız bir idare kurulmasını desteklediği için Raporda getirilen öneriler memnuniyetle kabul edildi. Sovyetler ve Fransa ile birlikte İngiltere de raporu memnuniyetle karşıladı. İngiliz temsilciler MC’deki müzakereler süresince Fransa’yı destekleyip, Fransa’nın Türkiye’ye fazla ödün vermesini engellemişlerdir. G. W. Rendel bu durumu görüşmeler sonrasındaki 29 Ocak tarihli raporunda şu şekilde kaydetmiştir: M. (Tevfik Rüştü) Aras, Cenevre’de bizimle uyum içindeydi, ayrılırken yaklaşık on dakika elimi tuttu. Olayları daha hakim bir şekilde gözlemleyebilen Numan (Menemencioğlu), açık şekilde bizim Türk tarafında 30 FO 371/20845, Telegram No. 4 from Geneva to Foreign Office, giving a record of a conversation between Mr A. Eden and M. Aras, 21 January 1937. 856 İSMAİL KÖSE olmadığımızı ve Fransız heyetine daha aşırı Türk taleplerine karşı materyal yardım sağladığımızın farkındaydı. Bizim bu tutumumuzdan duyduğu rahatsızlığı belirtse de politikamızın nedenini sanırım anlayışla karşıladı, benden ısrarla Bay Sandler’in uzmanlar komitesine bir İngiliz temsilci gönderilmesini istedi.31 Açıkça görüldüğü gibi Londra her ne kadar T. Rüştü Aras’ın Kasım ayındaki teklifini kendi çıkarlarına daha yakın görse de, İngiliz temsilciler Cenevre’deki Sancak görüşmelerinde Fransa’ya elinden gelen desteği sağlayarak, Fransa’nın isteklerinin gerçekleşmesi için çalışmıştır. Nitekim, Rendel’in raporunun altına Dışişleri Bakanlığı’nda “JSK (el yazısı tam okunamadı) Fransa’nın fazla uzlaşmacı olduğunu söyledi (?)” derkenarı düşülmüştür. Bu notu teyit eder şekilde Fransız yetkililer İngiltere’nin Paris Büyükelçisi G. Clerk’a, Türkiye’ye çok fazla taviz verildiğini, Cenevre’deki müzakerelerin iyi yönetilemediğini söylemişlerdir.32 Gerek Londra’da gerekse Paris’teki bu olumsuz tavır, ilerleyen aylarda Sancak sorununun çözümünü zorlaştıracaktır. Buna karşın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleri doğrultusunda Türk Hükümeti tarafından kademeli bir şekilde Sancak’ın anavatana ilhakı amacıyla uygulamaya konulan ritmik diplomasinin ilk turunda Ankara istediğini almıştır. İngiliz temsilci A. Davis, Cenevre’deki uzlaşıdan bir hafta sonra, 1 Şubat’ta Antakya ve İskenderun’u ziyaret ederek durum tespiti yaptı. Londra’ya gönderdiği raporda; bütün Sancak’ta halkın %90’dan fazlasının uzlaşıdan çok memnun olduğunu, Cemil Mardam’a bağlı hareket eden Arap aşırı milliyetçi örgütü “Çelik Gömlekliler”in bölgede gösteri ve terör yaratmaya çalıştıklarını fakat başarılı olamadıklarını, Aleviler ve Ermeniler dahil herkesin yeni statüden hoşnut olduğunu bildirdi.33 31 FO 371/20846, Final minutes of the 5th meeting, at 96th session of the Council of the League of Nations, ‘Question of Alexandretta and Antioch, 27 January 1937. 32 FO 371/20846, Telegram (en clair) from Sir G. Clerk, (Paris), 29 January 1937. 33 FO 371/20846, Despatch No. 14 from Mr A. Davis to Secretary of State for Foreign Affairs, 4 February 1937. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 857 Sahadaki Fransız diplomatlar gibi Fransız Dışişleri Bakanlığı da, Sancak’ta çok fazla taviz verildiği görüşündeydi. Mart ayında, MC Komisyonu temsilcisi Romanya Dışişleri Bakanı Cenevre’de verilen kararların Sancak’ta uygulanması esnasında Fransa ve Suriye’nin birlikte zorluk çıkarttığı şikâyetini İngiliz temsilcilere iletti. Aynı tarihlerde, Suriye’den Türk topraklarına geçen şakiler halkı terörize eden eylemler yapmaya başladılar. Sancak’ın Suriye sınırlarından da şakiler bölgeye girerek terörize faaliyetler gerçekleştirmekteydiler. 34 Gerek Türk sınırlarına gerekse Sancak’a sızan Şakilerin Fransa ve Suriye’nin desteğinde hareket ettiklerine kuşku yoktu. Daha sonraki yıllarda Suriye Hükümeti tarafından rutin uygulama haline getirilecek terör faaliyetleri nedeniyle sınırdaki tedbirler artırıldı. Sancak bölgesi Türkiye’nin yetki alanında olmadığı için Sancak için herhangi bir tedbir alınamıyordu. Bunlara ek olarak İtalya’nın Halep Konsolos Yardımcısı Signor Navarrini de Sancak’ta propaganda faaliyetlerine dahil olmuştu. Nisan ayı başında Antakya’nın güneybatısındaki Ermeni yerleşimi Kassab Köyü’ne giden Konsolos, İtalya’nın Yakındoğu’daki azınlıkları korumaya karar verdiğini söylemişti. İngiliz durum raporuna göre Fransa ve Suriye Sancak’taki İtalyan propagandasına göz yummaktaydı. Konsolosun faaliyetleri İngiltere tarafından yakından takip edilmekteydi.35 Fransa, sınır saldırılarının bizzat Türkiye tarafından organize edildiğini iddia ederken İngiliz saha görevlileri saldırıların Fransız subayları tarafından organize edildiğini fakat bölgedeki en güçlü ordu olan Türklerin Sancak’a müdahale için bu şekilde kışkırtılmasının aptallık olduğunu kaydetmekteydiler. Ankara, söz konusu saldırı ve anlaşmalara aykırı gelişmeleri Fransa’ya bildirmekte fakat sonuç alınamamaktaydı.36 34 FO 371/20846, Foreign Office minute by Mr J. Ward, 31 March 1937, covering confidential telegram No. 85 from Angora to Foreign Office, 27 March 1937. 35 FO 371/20850, Confidential despatch No. 31 from Mr. A. Davis to Secretary of State for Foreign Affairs, 1 April 1937. 36 Vahdet Gültekin, “Hatay Davası”, Servetifünun, Yıl 47, C 81/17, 14 Sonkanun (Ocak), 1937, s. 116-117. 858 İSMAİL KÖSE Ankara tarafından Fransa ile birlikte İngiliz Büyükelçisi Loraine de sınırdaki ve Sancak’taki bütün gelişmeler hakkında bilgilendiriliyordu. İngiltere Türkiye’nin askeri güç kullanmasından endişe ettiği için, bütün gelişmeler Büyükelçi Loraine vasıtasıyla yakından takip ediliyordu. Fransız yetkililer, İngiliz temsilcilerle görüşmelerinde asayişsizliğin Türkiye tarafından sınırı belirsiz hale getirmek için kışkırtıldığını, Diyarbakır’daki Ordu’nun harp durumuna sokulmasının ise bir tür provokasyon olduğunu iddia ediyorlardı. Fransa’nın Sancak’taki uzlaşıyı işlemez hale getirmek için el altından yoğun bir faaliyet başlattığına kuşku yoktu. Arapların baskısı ve bölge dengeleri gün geçtikçe sertleşen tutumda etkili olmuştu. Fransa’nın Suriye’de Türkiye karşıtı kışkırtmalarda bulunduğu farklı kaynaklar tarafından da teyit edilmekteydi. Bu esnada enteresan bir gelişme yaşandı. 24 Nisan’da Büyükelçi Loraine, İstanbul’da Fransız Konsolos M. Lescuyer ile yaptığı görüşmede Lescuyer, açıkça ifade etmese de Loraine’e, “Türkler Fransa Suriye’den çekilinceye kadar beklesin daha sonra ne istiyorsa yapsınlar (Sancak’ı topraklarına katsınlar)” şeklinde yorumlanabilecek ifadeler kullandı. Loraine söz konusu tutumu acil olarak Londra’ya bildirdi.37 Fransız politikası İngiltere’nin konumunu etkileyebilecek nitelikteydi. Bu nedenle Paris Büyükelçiliği Fransız Dışişleri Bakanlığı’ndan söz konusu tutumun ne kadar doğru olduğunu öğrenmek için harekete geçti. Bakanlık, Lescuyer tarafından dile getirilen ifadeleri reddetti. Mayıs ayında Sancak ile ilgili olarak MC Konseyi’nde yapılan görüşmelerde İngiltere yine tarafsız bir tutum takındı. Buna karşın Sancak’ta Türk dilinin kullanılması ve Basit, Baer ile Akrad nahiyelerinin Sancak sınırlarında kalmasına yönelik Türk teklifleri İngiltere’nin desteğiyle Fransa’nın isteğiyle reddedildi. Arapça ortak resmi dil olarak kabul edilirken, Basit, Baer ve Akrad nahiyeleri Sancak dışında kaldı. Bu tarihten itibaren Sancak’taki Türk ve Araplar arasında yer yer çatışmalar yaşandı. Londra, 1937 yılı sona ererken Sancak’ta 37 FO 371/20846, Confidential letter from Sir P. Loraine, Istanbul, to Sir L. Oliphant, Foreign Office, 24 April 1937. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 859 Fransa’ya yönelik desteğini güçlendirmiş, Fransız tezlerine biraz daha yaklaşmıştı.38 TBMM’de ise Cenevre’de varılan uzlaşı nedeniyle büyük bir memnuniyet vardı. Memnuniyet bizzat Cumhurbaşkanı Atatürk tarafından TBMM’ye gönderilen mesaj ile dile getirilmiştir. Hatay meselesinin halliyle Türk-Fransız ilişkilerinin düzeleceği düşünülüyordu.39 İngiltere’nin desteğinin de katkısıyla Fransa’nın göz yumması bazı yerlerde bizzat destek vermesi neticesinde Türk ahaliye karşı suikast ve yıldırma tertiplerinin yapılacağına dair çok sayıda istihbarat raporu Ankara’ya İçişleri Bakanlığı’na gelmeye başladı. Arap milliyetçilerin katliama varabilecek saldırganlıkları Fransa tarafından görmezden geliniyordu ya da bizzat Fransa bu tür davranışları teşvik ediyordu. 40 İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi 29 Aralık’taki görüşmede T. Rüştü Aras ile görüşmesini Londra’ya şu şekilde raporlarmıştır: “(T. Rüştü Aras) İngiliz çıkarlarının ve sempatisinin bizi bu sorunda fiilen Fransız tarafında yer almak zorunda bıraktığından tamamıyla haberdardır. Fakat bu durumla ilgili (Türkiye tarafından) herhangi bir şikâyette bulunulmamaktadır.”41 İngiltere’nin 1937 yılı ortalarından sonra gerçekleşen tutum değişikliğinde Avrupa’da yükselip Versay’ın hükümlerini ortadan kaldıran Nazi tehdidi ve Faşist İtalya’nın kontrolden çıkan saldırgan tutumları etkili olmuştu. Cenevre’de 1937 yılı Mayıs ayında varılan uzlaşıya göre; 1938 yılında Sancak’ta seçimlerin yapılıp, otonom bir parlamentonun oluşturulması gerekiyordu. Fransa, Cenevre’deki tavizlerden pişman olmuştu bu nedenle seçim sürecinde Türklerin parlamento çoğunluğunu elde edememesi için Manda İdaresi olanaklarını kullanıma soktu. Suriye’de bu gelişmeler yaşanırken, Paris’in emriyle Fransız diplomatlar Türkiye’nin seçimleri manipüle etmeye çalıştığını, aslında 38 FO 371/20848, Foreign Office minutes by Mr M. Williams, 6 December 1937, and Mr G. Rendel, 9 December 1937. 39 TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: V, C 16V, İçtima: 2, 01 Şubat 1937, Pazartesi, s. 1-2. 40 BCA, 030.10.225.515.4. Başvekalet Yüksek Makamına, 29 Aralık 1937. 41 FO 371/20848, Confidential telegram No. 189 from Angora to Foreign Office, 29 December 1937. 860 İSMAİL KÖSE Türklerin Sancak’ta çoğunlukta olmadığını ve 40 sandalyeli parlamentoda Türklerin salt çoğunluğu sağlamaya yetecek seçmene sahip olmadığı propagandası yapılmaya başlandı. Türkiye, Fransa’nın ya Cenevre uzlaşısına göre hareket etmesini ya da Sancak’taki Manda İdaresi’nden çekilmesini istiyordu.42 Fransa ise, Şeriat hukuku uygulamaları adı altında Hatay’daki Türk ahaliyi Türkiye’den soğutmaya, Türk ahali üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyordu. 43 Arşiv vesikalarındaki kayıtlardan açıkça görüldüğü üzere İngiltere, en başından beri Sancak sorununda Ortadoğu’daki kendi çıkarlarını da dikkate alarak Fransız yanlısı bir tutum benimsemişti. Bu tutum 1938 yılı başında yumuşasa da İngiliz saha görevlileri halen büyük oranda Fransız iddialarının gönüllü sözcülüğünü yapıyorlardı. Her ne kadar Fransız politikasına destek verse de Londra’nın en büyük korkusu Türkiye’nin istediklerini askeri güç kullanarak elde etme olasılığıydı. Fransa’nın bu tür bir girişime karşı koyacak askeri gücü bölgede yoktu. İngiltere ise askeri bir çatışmada Türkiye’yi karşısına almak istemiyordu. 1938 yılı Mayıs ayına ait Bakanlık muhtırasında ilk defa çok fazla köşeye sıkıştırılırsa Türkiye’nin Roma-Berlin, Mihver Grubu’na katılma riskinden bahsedilerek, İngiliz politikalarının buna göre ayarlanması tavsiye edilmiştir. Londra’nın diğer endişesi Sancak’ta istediklerini alacak Türkiye’nin Irak sınırında revizyon isteyerek Musul’u geri istemesi olasılığıdır.44 İngiltere’nin bu endişesi Suud Kralı İbni Suud ve Fransa tarafından tahrik edilmekteydi. İbni Suud, Sancak’ın Türkiye’ye ilhakının Arap dünyasında huzursuzluğa neden olacağını da iddia ediyordu.45 Bu propagandanın Londra’da karşılığı yoktu zira, saha raporları Arap kabile şeflerinin hiçbir şekilde birbiriyle anlaşamadığını göstermekteydi. Yeni Adam, “Hatay İşinde Türk Düşüncesi”, No. 207, 16 Birincikanun (Aralık), 1937. s. 10-11. 43 BCA, 030.10.225.515.4. No. 5037, Gizli, Hariciye Vekaletine, 04 Ocak 1938. 44 FO 371/21911, Foreign Office minutes by Mr J. Bowker, 24 May 1938, and Mr. C. Baxter, 25 May 1938, regarding Alexandretta and FrancoTurkish Relations. 45 Foreign Office Annual Reports from Arabia, 1930-1960, C 2, Archive Editions, 1993. s. 238-239. 42 II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 861 Cenevre’de kararlaştırıldığı gibi, 1938 yılı Mayıs ayında MC Seçim Komisyonu Sancak’a gelerek seçimlerin yapılabilmesi için gerekli hazırlıklara başladı. Seçimler Haziran ayında tamamlanacaktı fakat takip edilecek usulde anlaşma sağlanamadığı için seçimler ertelendi. İngiltere bu dönemde bölgedeki saha görevlileri ile Ankara ve Paris’teki büyükelçilikleri vasıtasıyla Sancak ile ilgili bütün gelişmeleri yakından takip etmekte, Büyükelçi Loraine, Dışişleri Bakanı Aras’a yönlendirici tavsiyelerde bulunmakta fakat geleneksel orta yol tutum muhafaza edilmekteydi. T. Rüştü Aras da Fransa’dan şikâyetleri ve Türkiye’nin olmazlarını Büyükelçi Loraine’e ileterek, bir tür ikinci kol diplomasi faaliyeti yürütmekteydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1937 yılı Nisan ayı sonundan itibaren sağlığı bozulmaya başlamış, 21 Ocak 1938 tarihinde Gazi’ye siroz tanısını konulmuştu. Sancak sorununu ele alan İngiliz vesikalarında hemen her detay yer almasına rağmen enteresan şekilde Atatürk’ün hastalığından bahsedilmemiştir. Oysa Atatürk bu dönemde hastadır fakat Hatay meselesinin yakından takip etmekte, hastalığını umursamayarak gerek Dışişleri Bakanı Aras’a gerekse Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Başbakan İnönü’ye lüzumlu gördüğü talimatları vermektedir.46 Seçim usulündeki anlaşmazlık üzerine İngiltere’nin de telkiniyle Fransa geri adım attı. Sancak’ta asayişi sağlamak üzere bir Türk Askeri Birliğinin görevlendirilmesi kabul edildi. Türk Birliği halkın sevgi gösterileri eşliğinde 5 Temmuz’da Payas’tan Hatay hudutlarına girerek görevine başladı.47 Türkiye’nin ya Mihver ile işbirliği yapacağından ya da askeri güç kullanarak Sancak’a gireceğinden endişelenen Londra, Fransa’nın geri adım atmasını sağlamıştı. 48 Seçimler ancak Haziran ayında yapılabildi, bu tarihten itibaren İngiliz belgelerinde ilk defa “Sancak”, “İskenderun” ve “Antakya” isimleri yerine “Hatay” ismi yer almaya başladı. Seçimlerin hemen ertesinde Halep’teki İngiliz 46 Hasan Rıza Soyak, “Türk Ordusu Alkışlar Arasında Hatay’a Girdi”, Hayat, Yıl 11, C 3, S 48, 24 Kasım 1966, s. 20-21. 47 Ordu Dergisi, “Korg. Şükrü Kanatlı’nın Hatay’ın anavatana katılmasının 10. Yıldönümünde Söylediği Nutuk”, Yıl 68, S 151, Eylül 1949, s. 2-5. 48 FO 371/21911, Telegram No. 24 from Aleppo to Foreign Office, 4 June 1938. 862 İSMAİL KÖSE konsolosu Halep’in de Türkiye’ye katılmak istediğini, şehirde bu amaca yönelik güçlü bir istek olduğunu Londra’ya bildirdi.49 İki sömürgeci güç, İngiltere ve Fransa’nın Suriye, Filistin, Ürdün ve Lübnan planları bu tür bir gelişme durumunda zora girecekti. En kolay yol Türk propagandacıların halkı kışkırttığı, Türkiye’ye katılma isteklerinin bu nedenle yapıldığı iddiasını yaymaktı. Böyle de yapıldı. Her ne kadar arşiv vesikalarında açıkça belirtilmese de, bu tarihten itibaren gerek İngiltere gerekse Fransa Sancak’ta daha tavizkar bir tutum takip etmeye başlayarak Türkiye’nin dikkatini kuzey Suriye’de yoğunlaştırmasını engellemeye çalışmışlardır. Ankara’da ise Fransa’nın takip ettiği uzlaşmaz diplomasiye karşı büyük bir tepki vardı. 50 Sancak sorununun halledilmesinde anahtar rolü oynayacak devletin 1938 yılı başından itibaren İngiltere olduğu bellidir. Ankara bu durumun farkında olarak İngiltere ile ilişkilerini karşılıklı dostluk zemininde yürütüyor, Londra’nın Fransız taraftarlığına ses çıkarılmıyordu. Fransa, her geçen gün biraz daha fazla kutuplaşıp gerginleşen uluslararası ortamda İngiltere’nin desteği olmadan Sancak’ı Türkiye’den koparamayacağının farkındaydı. Bu nedenle İngiltere’nin hassasiyetlerini harekete geçirmeye yönelik bir diplomasi uygulamaya konuldu. Fransız petrol şirketi temsilcisi Rene de Montaign, Temmuz ayında İngiliz temsilcilerle yaptığı görüşmede sanki çok önemsiz bir şey söylüyormuş gibi: “Fransa’nın yıllık 4 milyon ton, Almanya’nın 8 milyon ton petrole ihtiyacı var. Almanya bu ihtiyacını karşılamak için Türkiye ile iş birliği yapıyor, Nusaybin’den İskenderun’a bir hat döşeyerek, Türkiye ile birlikte petrol ihtiyacını karşılayacak. Nitekim Cezire de Türkiye tarafından bu amaçla istenmektedir” dedi. Musul petrollerine tehdidi ima eden bu iddiaya göre Türkiye Almanya’dan Hidrojen tesisleri ve makineleri almak için anlaşma yapmıştı.51 49 FO 371/21912, Telegram from Consul Davis, Aleppe to Foreign Office, 21 June 1938. 50 Ahmed İhsan Tokgöz, “Hatay, Sancak İşi”, Servetifünun, Yıl 48, C 84-2/C, 9 Haziran 1938, s. 34. 51 FO 371/21915, Memorandum by Ministry of Transport, German Turkish attempts to secure strategic control over British sources of petrol and crude oil, 26 July 1938. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 863 Londra, diğer Fransız temsilciler tarafından da dile getirilen söz konusu iddiayı ciddiye alarak araştırdı. 1938 yılı sona ererken Montaign ve diğer Fransız diplomatların bu ve benzeri iddialarının Sancak sorununda zemin kazanmaya yönelik kara propaganda olduğu anlaşılmıştır. Bu dönemde İngiliz arşiv vesikalarına yansıyan diğer enteresan gelişme Irak Dışişleri Bakanı’nın ısrarla Sancak’ın Türkiye ile Suriye arasında bölünmesi teklifidir. 52 Büyük olasılıkla Suriye yönetiminin bilgisi dahilinde yapılan bu teklifte, İskenderun Türkiye’ye, Hatay Suriye’ye kalacağı için öneri Ankara tarafından kabul edilmemiştir. Sancak’ın statüsünün belirlenmesine yönelik Türkiye tarafından büyük bir sabır ve hassas diplomasiyle yürütülen faaliyetlerin son yılı 1939 senesidir. Dünya tarihindeki en büyük felaket olan II. Dünya Savaşı’nın başladığı yıl 1939 senesine girildiğinde, olası bir savaşın tarafları da hemen hemen belli olmuştu. Gerek Almanya-İtalya-Japonya etrafında şekillenen Mihver Grubu gerekse ABD’nin dışardan desteklediği İngiltere-Fransa etrafında şekillenen Müttefikler Grubu, güç kazanabilmek için stratejik önemdeki devletleri yanlarına çekmeye çalışmaktaydılar. Türkiye, Boğazlara sahip olması, Anadolu’nun köprübaşı konumu ve petrol kaynakları ile kuzeyde Sovyetler arasında bulunması gibi nedenlerle tarafların kendi yanlarına çekmek istedikleri ülkelerin başında geliyordu. Hitler, bu amaçla eski Başbakan Von Papen’i Büyükelçi olarak Ankara’ya göndermiş, İtalya’nın Arnavutluk’u işgali sonrasında İngiltere ile Türkiye arasındaki ittifak müzakereleri yoğunlaşmıştı. Nisan ayı sonunda Rus temsilci Potemkin Ankara’ya gelmiş, 12 Mayıs’ta olası bir savaşta Türk-İngiliz ortak deklarasyonu yayınlanmıştı. Fransa ile de benzer deklarasyonun yayınlanması gerekiyordu fakat Ankara, Sancak sorunu çözülmeden Fransa ile deklarasyon yayınlamaya razı değildi. İngiltere, dünyadaki gelişmeleri dikkate alarak çoktan Sancak’tan vazgeçmişti. Nitekim, 1939 yılı başından itibaren İngiliz arşiv vesikalarında zaman zaman göze çarpan Türkiye’yi suçlayıcı ifadelerin yerini, 52 Foreign Office Annual Reports from Arabia, 1930-1960, C 3, Archive Editions, 1993. s. 38-39. İSMAİL KÖSE 864 “Hatay şuanda barış içindedir, Türk askerleri geldikten sonra bölgede barışçıl bir idare kurulmuştur. Bütün Suriye’de karmaşa var, Hatay Devleti’nin idaresindeki alan ise Türk Birliklerinin denetiminde huzur içindedir” şeklindeki ifadeler almaya başlamıştı. Londra’ya ve sahadaki İngiliz görevlilere göre; Hatay’ın Türkiye’ye ilhakı sadece fiili durumun resmi hale getirilmesi olacaktı.53 Türkiye’nin müttefikler yanında yer almaması Doğu Akdeniz ve Balkanlar’daki İngiliz, Fransız savaş planlarını uygulanamaz hale getirecek, Mihver Türkiye üzerinden rahatça petrol kaynaklarına ulaşabilecekti. Bu nedenle Nisan ayından itibaren Fransa üzerindeki İngiliz baskısı yoğunlaşmaya başlamıştır. Fransa, Sancak’ta uzlaşıya Haziran ayına kadar direnmiş, biraz daha fazla taviz elde etmeye çalışmıştır. Fransa’nın tutumundan duyulan rahatsızlık, Dışişleri Bakanı Aras tarafından Ankara’ya yeni atanan İngiliz Büyükelçisi Knatchbull-Hugessen’a aktarılmış, Knatchbull, söz konusu durumu raporuna şu şekilde kaydetmiştir: “Dışişleri Bakanı (Aras) kızgın bir şekilde bana, Türkiye Batılı-Güçlerle (Müttefiklerle) iş birliği için insan gücünün tamamını sunarken, Fransız Hükümeti bizimle birkaç köyün pazarlığını yapıyor dedi.”54 Gerek Avrupa’daki kamplaşma gerekse İngiltere’nin telkinleriyle Fransa’nın direnci kırıldı ve 23 Haziran 1939 tarihinde Hatay Anavatana ilhak oldu. Türk diplomasisi sabrı ve kararlılığı sayesinde Montrö’den sonraki ikinci revizyonist çıkış olan Hatay’ın ilhakını barış içinde uluslararası hukuk kurallarına uygun bir şekilde gerçekleştirdi. SONUÇ Hatay’ın Anavatana iltihakını ele alan İngiliz arşiv vesikaları incelendiğinde Türkiye’nin sabırlı, uluslararası normları dikkate alan, adım adım giden ritmik ince bir diplomasi takip ettiği görülür. Revizyonist girişimlerden uzak durmaya özen gösterilerek, Sancak’ın Anavatana ilhakının sorunsuz halledilmesine çalışılmıştır. 53 FO 371/23278, Confidential despatch No. 31 from Mr A. Davis to Secretary of State for Foreign Affairs, 13 April 1939. 54 FO 371/23278, Confidential telegram No. 202 from Angora to Foreign Office, 8 May 1939. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 865 İngiltere, I. Dünya Savaşı sonrasının en geniş çaplı sömürgeci devletidir. Buna karşın, Filistin, Irak, Mısır, Hindistan gibi sömürgelerde başlayan başkaldırı hareketleri İngiltere’yi zorda bırakmaya başlamıştır. Bunlara ek olarak I. Dünya Savaşı sonrasının revizyonist hareketleri, güvenlik sorunları ve 1930 yılından itibaren kontrolden çıkmaya başlayan uluslararası gelişmeler iki savaş arası dönemde İngiliz politikasını etkilemiştir. Arap Yarımadası’nın Osmanlı Devleti’nden ayrılmasında etkin faaliyet gösteren İngiltere, savaş sonrasında Yarımada’nın manda yönetimi adı altında sömürgelere bölünmesini sağlamış fakat savaş öncesinde ve savaş esnasında verdiği birbiriyle çelişen taahhütlerle baş etmekte zorlanmıştır. Fransa’nın Suriye’deki manda idaresi İngiltere’nin desteğiyle başlamış, Fransa Suriye’deki varlığını büyük oranda Londra’nın desteği sayesinde devam ettirebilmiştir. Bütün Ortadoğu siyaseti dikkate alındığında Sancak Sorununun İngiliz dış politikası için çok önemli bir yer tutmayacağı düşünülebilir. Oysa dönemin arşiv vesikaları incelendiğinde, her ne kadar Suriye’deki sömürge idarecisi güç olmasa ve hatta Sancak sorunu ile doğrudan ilgisi bulunmasa da İngiltere’nin gerek Suriye gerekse Sancak’taki bütün gelişmeleri yakından takip ettiği görülür. İngiliz politikası 1939 yılı başına kadar Fransız çıkarlarını önceleyen bir tutum takınmışken, bu tarihten itibaren savaşa gidilen ortamda Türkiye’ye artan ihtiyaç Londra’yı Türkiye’yi desteklemeye zorlamıştır. Dış politikadaki bu değişim arşiv kayıtlarındaki yazışma ve raporların dilinde kendini belli etmiştir. Hatay sorunu, ritmik diplomasiyle, uluslararası hukukun temel kurallarından ayrılmadan, kararlı bir tutumla barışçıl bir yolla çözülebilmiştir. Çözümde İngiltere’nin olumlu yaklaşımı ve uzlaşıyı kolaylaştırıcı tutumu sonucu Fransa’nın geri adım atmak zorunda kalması etkili olmuştur. Elbette İngiliz tutumu öncelikli olarak İngiliz çıkarlarının gerçekleştirilmesini amaçlamıştır. Buna karşın, Türkiye, Sancak politikasını İngiliz çıkarlarıyla uyumlulaştırmayı ve gerektiğinde kararlılığını ortaya koyarak, gidişatı değiştirip, nüfusunun dörtte üçü Türk olan Sancak’ın Anavatana ilhakını sağlamıştır. 866 İSMAİL KÖSE KAYNAKÇA Arşiv Vesikaları BCA, 030.10.225.515.4. Başvekalet Yüksek Makamına, 29 Aralık 1937. BCA, 030.10.225.515.4. No. 5037, Gizli, Hariciye Vekaletine, 04 Ocak 1938. CO 732/52/2, Report No. 49 from Liaison Officer, Beirut, 15 January 1932. FO 371/16086, Confidential despatch No. 17 from Sir G. Clerk, Constantinople, to Secretary of State for Foreign Affairs, 6 January 1932. FO 371/16085, Confidential despatch No. 25 from Mr. E. Hole to Secretary of State for Foreign Affairs, 7 May 1932. FO 371/16086, Confidential despatch No. 17 from Sir G. Clerk, Constantinople, to Secretary of State for Foreign Affairs, 6 January 1932; Confidential despatch No. 24 from Sir G. Clerk, Angora, to Secretary of State for Foreign Affairs, 15 January 1932; Secret and personal draft telegram from Mr. G. Rendel to Sir F. Humphrys, Bagdad, 16 November 1932. FO 371/17947, Foreign Office Minute No. E3272, by Mr. A. Helm, 23 May 1934; Confidential despatch No. 252 from Mr. J. Morgan to Secretary of State for Foreign Affairs, 23 May 1934, regarding Turco-Syrian relations, enclosing despatch No. 45 from Mr B. Catton, Mersin, to Mr J. Morgan, 13 May 1934: Confidential despatch No. 18 from Mr P. Cowan, Aleppo, to Secretary of State for Foreign Affairs, 24 May 1934; Foreign Office minute No. E3987 by Mr. K. Johnstone, 19 June 1934, regarding the alleged possible cession of Alexandretta to Turkey, covering despatch No. 321/6/34 from Mr J. Morgan to Mr G. Rendel, 9 June 1934. FO 371/19023, Confidential despatch No. 142 from Sir P. Loraine, Angora, to Secretary of State for Foreign Affairs, 29 March 1935. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 867 FO 371/20065, Confidential despatch No. 15 from Mr. G. MacKereth to Secretary of State for Foreign Affairs, 10 February 1936. FO 684/9, Foreign Office minute No. E1516 by Mr. J. Ward, 31 March 1936, regarding the political situation in Aleppo, covering confidential despatch No. 13 from Mr. R. Parr to Secretary of State for Foreign Affairs, 14 March 1936. FO 371/20066, Confidential despatch No. 98 from Mr. G. Furlonge to Secretary of State for Foreign Affairs, 23 October 1936. FO 371/20067, Confidential despatch No. 62 from Mr. A. Davis, Aleppo, to Secretary of State for Foreign Affairs, 10 December 1936. FO 371/20848, Confidential despatch No. 2 from Mr. G . MacKereth to Secretary of State for Foreign Affairs, 5 January 1937; Confidential despatch No. 2 from Mr. G . MacKereth to Secretary of State for Foreign Affairs, 5 January 1937. FO 371/20067, Foreign Office minute No. E7357 by Mr. D. Scott Fox, 25 November 1936; confidential telegram No. 167 from Angora to Foreign Office, reporting on a conversation between the Turkish Minister for Foreign Affairs and Sir P. Loraine, 24 November 1936; confidential telegram No. 167 from Angora to Foreign Office, reporting on a conversation between the Turkish Minister for Foreign Affairs and Sir P. Loraine, 24 November 1936; Foreign Office minute No. E6237 by Mr. J. Ward, 9 October 1936, regarding the independence of Alexandretta, covering an extract from telegram No. 73 from Geneva to Foreign Office, 2 October 1936. FO 371/20068, Foreign Office minute No. E7670 by Mr G. Rendel, regarding the status of Alexandretta, together with an additional minute by Mr G. Rendel, 9 December 1936. FO 371/20069, Secret Foreign Office minute by Mr G. Rendel, Alexandretta, 14 December 1936. FO 371/20845, Telegram No. 4 from Geneva to Foreign Office, giving a record of a conversation between Mr A. Eden and M. Aras, 21 January 1937. 868 İSMAİL KÖSE FO 371/20846, Final minutes of the 5th meeting, at 96th session of the Council of the League of Nations, ‘Question of Alexandretta and Antioch, 27 January 1937; Telegram (en clair) from Sir G. Clerk, (Paris), 29 January 1937; Despatch No. 14 from Mr A. Davis to Secretary of State for Foreign Affairs, 4 February 1937; Foreign Office minute by Mr J. Ward, 31 March 1937, covering confidential telegram No. 85 from Angora to Foreign Office, 27 March 1937; Confidential letter from Sir P. Loraine, Istanbul, to Sir L. Oliphant, Foreign Office, 24 April 1937; Foreign Office minutes by Mr M. Williams, 6 December 1937, and Mr G. Rendel, 9 December 1937; FO 371/20848, Confidential telegram No. 189 from Angora to Foreign Office, 29 December 1937. FO 371/20850, Confidential despatch No. 31 from Mr. A. Davis to Secretary of State for Foreign Affairs, 1 April 1937. FO 371/21911, Foreign Office minutes by Mr J. Bowker, 24 May 1938, and Mr. C. Baxter, 25 May 1938, regarding Alexandretta and FrancoTurkish Relations; Telegram No. 24 from Aleppo to Foreign Office, 4 June 1938. FO 371/21912, Telegram from Consul Davis, Aleppe to Foreign Office, 21 June 1938. FO 371/21915, Memorandum by Ministry of Transport, German Turkish attempts to secure strategic control over British sources of petrol and crude oil, 26 July 1938. FO 371/23278, Confidential despatch No. 31 from Mr A. Davis to Secretary of State for Foreign Affairs, 13 April 1939; Confidential telegram No. 202 from Angora to Foreign Office, 8 May 1939. FO 371/20068, M. Cambon, Counsellor of the French Embassy, explaining the position of the French Government, 9 December 1936. Resmi Belgeler ve Telif Eserler Ahmed İhsan Tokgöz, “Hatay, Sancak İşi”, Servetifünun, Yıl 48, C 842/C, 9 Haziran 1938. Foreign Office Annual Reports from Arabia, 1930-1960, C 2, Archive Editions, 1993. II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 869 Foreign Office Annual Reports from Arabia, 1930-1960, C 3, Archive Editions, 1993. Hasan Rıza Soyak, “Hatay Benim Şahsi Davamdır”, Hayat, Yıl: 11, C 3, S 47, 17 Kasım 1966. Hasan Rıza Soyak, “Türk Ordusu Alkışlar Arasında Hatay’a Girdi”, Hayat, Yıl 11, C 3, S 48, 24 Kasım 1966. Hikmet Münir Ebcioğlu, “Atatürk’ün Yazdırdığı Başmakale”, Yıllarboyu Tarih, S 7, Temmuz 1981. İsmail Köse, Büyük Oyun’un Küçük Aktörü Şerif Hüseyin, Kronik Yayınları, İstanbul 2018. Milliyet, “Tarih 31 Aralık 1936, Atatürk İsmet Paşa’ya El Yazısıyla Küçük Bir Not Gönderdi, ‘Hatay’ı al’ Emri”, 22 Ocak 1990. Ordu Dergisi, “Korg. Şükrü Kanatlı’nın Hatay’ın Anavatana Katılmasının 10. Yıldönümünde Söylediği Nutuk”, Yıl 68, S 151, Eylül 1949. TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: V, C 16 V, İçtima: 2, 01 Şubat 1937, Pazartesi. TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: V, C 13, İçtima: 2, 27 Kasım 1936, Cuma. Vahdet Gültekin, “Hatay Davası”, Servetifünun, Yıl 47, C 81/17, 14 Sonkanun (Ocak), 1937. Yeni Adam, “Hatay İşinde Türk Düşüncesi”, No. 207, 16 Birincikanun (Aralık) 1937, s. 10-11. İSMAİL KÖSE 870 EKLER EK-1- Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Sancak Dolmabahçe’de yaptığı toplantı. ile ilgili II. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜVEN BUNALIMI: HATAY’IN ANAVATANA KATILMASINDA İNGİLİZ POLİTİKASI 871 EK-2- Fransa ile Cenevre’de varılan uzlaşıda Sancak dışında kalan Nahiyeler.