Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
DİJİTAL DÖNÜŞÜM EKONOMİK VE TOPLUMSAL BOYUTLARIYLA M K N K VE TOPLUMSAL BOYUTLARIYLA a a Dijital Dönüşüm Ekonomik ve Toplumsal Boyutlariyla Editör: İsmail Erkan Çelik © Gazi Kitabevi Tic. Ltd. Şti. Bu k�tabın Türk�ye’dek� her türlü yayın hakkı Gaz� K�tabev� T�c. Ltd. Şt�’ne a�tt�r, tüm hakları saklıdır. K�tabın tamamı veya b�r kısmı 5846 sayılı yasanın hükümler�ne göre, k�tabı yayınlayan f�rmanın ve yazarlarının önceden �zn� olmadan elektron�k, mekan�k, fotokop� ya da herhang� b�r kayıt s�stem�yle çoğaltılamaz, yayınlanamaz, depolanamaz. ISBN 978-625-7045-66-7 1. Baskı Şubat, Ankara 2020 Dizgi/Mizanpaj Şule TEZCAN Kapak Tasarım Gazi Kitabevi Sosyal Medya Mağaza Merkez Gazi Kitabevi Tic. Ltd. Şti. Yayıncı Sertifika No: 44884 Bahçelievler Mah. 53. Sok. No: 29 Çankaya/ANKARA 0.312 223 77 73 - 0.312 223 77 17 0.544 225 37 38 0.312 215 14 50 www.gazikitabevi.com.tr info@gazikitabevi.com.tr Dögol Cad. No: 49/B Beşevler/ANKARA 0.312 213 32 82 - 0.312 213 56 37 0.312 213 91 83 gazikitabevi gazikitabevi gazikitabevi Vadi Grafik Tasarım Reklam Ltd. Şti. Sertifika No: 33748 Matbaa "En İyi Akademi, Bir Kitaplıktır.” İvedik Organize Sanayi Sitesi Oto 88 3. Bölge 2284. Sk. No: 101 Ostim / ANKARA 0.312 395 85 71 İÇİNDEKİLER EDİTÖRDEN ..................................................................................................... 1 İsmail Erkan ÇELİK ENDÜSTRİYEL EKONOMİDEN DİJİTAL EKONOMİYE DÖNÜŞÜM ............................................................ 3 Murat TOPCU DİJİTALLEŞEN EKONOMİ VE GELİR DAĞILIMI SORUNSALI: GELİŞMİŞ ÜLKELER ÖZELİNDE BİR İNCELEME .............................. 41 Onur ÖZDEMİR DİJİTALLEŞMENİN İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİNE ETKİSİ: YÜKSELEN PİYASA EKONOMİLERİ İÇİN BİR PANEL VERİ ANALİZİ ........................................................................ 85 Semra BOĞA TEKNOLOJİNİN KÜRESEL TİCARETTEKİ ROLÜNE ÇEKİM MODELİ YAKLAŞIMLARI ....................................................................... 105 Fatma Feyza GÜNDÜZ BANKACILIKTA DİJİTALLEŞME: TÜRKİYE ÖRNEĞİ .................... 123 Naci YILMAZ DİJİTAL DÖNÜŞÜM ÇAĞINDA MOBİL UYGULAMALAR ARACILIĞIYLA ÇEVRİM İÇİ MARKET ALIŞVERİŞİ: GETİR, BANABİ, İSTEGELSİN UYGULAMALARI ÜZERİNE BİR İNCELEME ........................................................................ 153 Aysun KAYA DENİZ VI İçindekiler KONTEYNER TAŞIMACILIĞI YAPAN İŞLETMELERDE DİJİTAL KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK.................................. 173 Özlem SANRI ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ: TWITTER DİPLOMASİSİ .......................................................................... 195 Fatih Fuat TUNCER YÜKSEKÖĞRETİMDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM ........................................ 209 Hüseyin ATAŞ - Selim GÜNDÜZ RİSK TOPLUMU KURAMI BAĞLAMINDA YENİ MEDYA TEKNOLOJİLERİ: BLACK MIRROR- MEN AGAINST FIRE BÖLÜM İNCELEMESİ ..................................................................... 239 Ayşe Gül SONCU - Tuğçe AYDOĞAN KILIÇ DİJİTAL DÖNÜŞÜM ÇAĞINDA SİBER ZORBALIK............................ 279 Ömer Faruk CANTEKİN - Rıza GÖKLER ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ: TWITTER DİPLOMASİSİ Fatih Fuat TUNCER* GİRİŞ Devleti tanımlayanlar, hukuksal anlamda tanımlanmış bir kavramı açıklamak dışında, nesnel olarak içte ve dışta egemen bir devlet gücüne işaret ederler. Devlet’in 1648’ten bugüne gelişimi ve dönüşümü dikkat çekicidir. 1648’te Westfalya Barışı ile “kutsalımız” hâline gelen ulus devlet aradan geçen yüzyıllar boyunca tüm tartışmalara rağmen uluslararası ilişkilerin biricik ve yegâne unsuru olma durumunu korumayı başardı. Uluslararası ilişkilerin “tek aktörü” olan ulus devlet, bugün yani 21. yüzyılda çok ciddi bir meydan okuma ile karşı karşıyadır. Aktörlerin çeşitliliğinin artması ve küreselleşme ile dünyada yaşanan hızlı dönüşüm, ulus devleti ciddi anlamda rahatsız etmekte ve “ulus devletin artık sonu mu geldi?” sorusunun sorulmasına neden olmaktadır. Yaşadığımız süreçte ulus devletin sonunun geldiğini söyleyebilmek zordur. Ancak ulus devletin büyük bir dönüşüm geçirdiği hiç kuşkusuz ki muhakkaktır. Ulus devletin sonunu tartışan birçok yazar sıkça Hegel’in ünlü “tarihsel bir yapı olgunluğa eriştiği zaman yok olmaya mahkumdur” sözüne atıf yapsa da bugün ulus devlet, devamını sağlayabilmek adına bizzat Hegelvari bir şekilde yeni araçlar ile yeni tezler ve anti tezler ortaya koymakta ve devletin devamını ve bekasını sağlayabilmek için yeni sentezler üretmeye çalışmaktadır. Ulus devletler bugün, bürokrasideki bir kâğıt parçasından öteye geçmeye ve küreselleşmenin hızına ayak uydurmaya çalışmaktadır. Artık devletler, sadece kendi radyo ve televizyon kanallarından değil mümkün olan her mecradan hem “iç” hem de “dış” egemenlik alanlarına ulaşmaya çalışmaktadır. Bugün birçok devletin sosyal medya hesaplarını aktif bir şekilde kullanmaya başlaması da buna en güzel örnektir. * Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Gelişim Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, fftuncer@gelisim.edu.tr, Orcid ID: 0000-0002-4034-5949. 196 Uluslararası İlişkilerin Dijital Dönüşümü: Twıtter Diplomasisi Facebook, Twitter, Youtube ve Instagram gibi sosyal medya platformları üzerinden devletlerin önemli açıklamalarını paylaşması ve hatta “savaş ve barış” ilanına çıkması uluslararası ilişkilerdeki bu dijital dönüşüme en büyük örnektir. Devletlerin, youtuberlık yapması ve hatta “sponsorlu” formüllerle kitlelere ulaşmaya çalışması dikkat çekicidir. Bu da bizlere yeni bir diplomasi türünün artık uluslararası ilişkiler literatüründe yer alacağını göstermektedir. “İnternet diplomasisi” olarak tanımlanabilecek bu yeni diplomasi türünün en dikkat çekici yanı ise hızlı ulaşılabilir ve hızlı tüketilebilir olmasıdır. Bu çalışma, örnek vakalar üzerinden bu yeni diplomasi türünü liderlerin ve siyasilerin Twitter kanalı ile yaptığı açıklamalar üzerinden analiz edecektir. 1. DİJİTAL ÇAĞ’DA DEVLET VE İDEOLOJİ Küreselleşme, bugün uluslararası ilişkilerin en önemli konu başlıklarından biri hâline gelmiştir. Küreselleşme, en kısa tanımı ile uzak ile yakın arasındaki mesafenin yok sayılarak, ülkelerin ve insanların birbirine yakınlaşması ve birbirleri ile ekonomik, sosyal ve siyasal iletişim hâlinde bulunmalarıdır (Kıvılcım, 2013). Uzak ve yakın arasındaki mesafenin yok olması ile dünyada olan biten her şeyden birkaç dakika içerisinde haberdar olmamız ile ortaya birçok tartışma çıkmıştır. “Dünya ne kadar da küçükmüş” repliği artık filmlerde dahi kullanılmaz olup teorisyenler “global köy” tanımları ile yeni analizler üzerine çalışmaktadırlar (Varol ve Varol, 2019). Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucu bir parçası olmak zorunda kaldığımız dijital çağ ile iletişim bilimi için devrim niteliğindeki dönüşümlere de şahit olmaktayız. Üç boyutlu hologram tekniği ile başbakanların aday tanıtım toplantılarına evinden eşlik etmesine şahit olduğumuz bu çağ çocukluğumuzdaki tüm bilim kurgu serilerinin yazarlarını işsiz bırakmaktadır. Sokaktaki sıradan vatandaşın dahi iletişim kurma biçimlerini değiştiren bu yeni çağda babalarımız evinde çayını içerken elindeki akıllı telefon ile ABD Başkanı Trump ile etkileşime girebilmekte ve Trump’ın açıklamalarına istediği cevabı yazabilmektedir. Artık devletler e-dönüşüm ile ulaşılabilir olmak isterken, insanlar da kim olursa olsun ulaşmak ve taleplerine hızlı bir biçimde yanıt almak istemektedir. Dijital çağın bütün bu ilişki durumunu dönüştürmesi birçok çalışmaya konu olmuştur. Hatun Boztepe Taşkıran, bu durumu şu şekilde ifade etmektedir: “Sıradan insanların iletişim kurma biçimlerinin değişmesine sebep olan yeni iletişim teknolojileri, iletişim alanında çalışan araştırmacılar ve uygulayıcılar açısından ilgi uyandırmıştır. Son yıllarda ortaya çıkan pek çok araştırmanın yeni Fatih Fuat Tuncer 197 iletişim teknolojilerinin iletişim bilimi üzerindeki etkilerini incelemeye ve dijital stratejilerin marka iletişimine ne şekilde adapte edilebileceğine yönelik sorulara yanıt arar nitelikte olduğu dikkat çekmekledir.” (Taşkıran, 2017) Dijital Pazarlama başlığı ile ilk olarak işletme ve pazarlama alanın ilgisini çeken yeni dijital dünya, artık siyaset bilimi ve uluslararası ilişkilerin de dikkatini çekmekte ve belediye başkanları ve muhtarların dahi yaptığı hizmetlerin duyurulması ve pazarlanması için dijital dünyayı kullandığı görülmektedir. Aslında bu da bizlere küreselleşme ile birlikte yaşanan teknolojik gelişimin yansımasını göstermektedir. Fahri Bilal Yankın, bu durumu şu şekilde anlatmaktadır: “Hızla gelişen teknolojik ilerlemeler sanayi devrimi sürecinde yeni aşamaları ortaya çıkarmaya devam etmiştir. Bu aşamalardan çalışma yaşamı açısından en önemlisi; belli bir dönüşüm yaratan post-endüstriyel dönemdir. 1980'li yıllarda büyük bir çıkış yapan ve 2000'li yıllara kadar uzanan; hızla gelişen enformasyon ve bilgisayar teknolojisinin getirdiği değişim ve gelişmeleri ifade eden süreç post endüstriyel dönem olarak adlandırılmaktadır. Bu bağlamda, 1970’li yıllarda başlayan ve ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak süregiden bir süreç olarak küreselleşme olgusunun da döneme eşlik ettiğini ifade etmek gerekir.” (Yankın, 2019) Yankın’ın vurguladığı post-endüstriyel dönemin özellikle 2000’li yıllarla birlikte tüm iletişim kültürünü değiştirdiği gibi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkileri de etkilediği görülmektedir. İnternetin bugün bütün dünyayı birbirine bağlıyor oluşu ve bilgiye erişimin hızlanması ile yaşanan dönüşüm sonucu ortaya çıkan yeni çağa birçok yazar “dijital çağ” adını vermektedir. İç ve dış egemen devletin dijital çağdaki davranışları da egemenin vatandaşları olan insanların geleceğini yakından etkileyecektir. Bugün yaşanan durum Chomsky’nin medya analizinin çok ötesine geçmiş durumdadır. Zira Chomsky medyayı birbiri ile sıkı sıkıya geçmiş olan sermaye ve devletin çıkarlarına hizmet eden bir yapı olarak tarif etmektedir (Chomsky, 1993). Ancak bugün dijital çağ ile karşımıza çıkan sosyal medya kendi gerçekliğini yeniden üretmektedir. Sosyal medya ile medya da dönüşüme uğramakta, gazeteler kapanmakta ve televizyonların izlenme oranlarının ciddi oranda düştüğü söylenmektedir (Gözlem Gazetesi, 2018). Geleneksel medya hâla, televizyon ve gazeteler aracılığıyla insanlar üzerindeki etkisini sürdürmeye çalışmaktadır. Sermaye ve devletin propagandasını yapmaya çalışan ve kendi gerçekliğini üreten geleneksel medya değindiğimiz gibi her geçen gün gücünü kaybetmektedir. Ürettiği kurgusal gerçekliğin bugüne kadar sorgulan- 198 Uluslararası İlişkilerin Dijital Dönüşümü: Twıtter Diplomasisi ması alanı kısıtlı olan medyanın bugün karşısında ise sosyal medya yer almaktadır. Haberlerin gerçekliğinin sorgulanması sadece saniyeler sürmekte ve karşı tarafın iddialarına yer vermeyen geleneksel medyanın başı ciddi anlamda yeni dijital çağ ile birlikte sosyal medya tarafından ağrıtılmaktadır. Dijital dönüşüm, ideolojinin de dönüşümünü beraberinde getirmiştir. Araçlar değiştikçe bilginin akışı değişmiş ve ideoloji de dönüşmek zorunda kalmıştır. Kenan Kaplan ve Elif Ertürk bu dönüşümü şu şekilde açıklarlar: “Dijitalleşme bir yandan bilginin hızlı üretimi, yayılımı ve tüketiminin önünü açarken, bir önemli gelişmeyi de beraberinde getirmiştir: Teknolojinin ucuzlaması ve yaygınlaşması. Ayrıca, 15. yüzyılda matbaanın bulunması ile birlikte ortaya çıkan bilginin halka ulaşması ve halkın bilgiyi kullanmasına benzer bir süreci 21. yüzyılda yaşamakta oluşumuz, yeni bir aydınlanma çağını doğurabilir mi? sorusunu da beraberinde getirmektedir. 20. yüzyılın sonlarından başlayarak devam eden teknolojinin yaygınlaşması süreci, bireyleri bilgisayar sayesinde her türlü bilgiye ulaşır kılarken, bir yandan da dijital aletler sayesinde görsel sanatlar ve özellikle fotoğraf ve görüntü teknolojileri de sokağa inmiştir. Bireyin daha önce sadece izleyicisi olduğu filmler, sinemalar ve diğer görüntüler, artık dijital teknolojilerin sokağa inmesi ile bireyin yapımcısı ve yöneticisi olduğu bir kurgusal görsellik alanı yaratma şansını bireye sunmuştur. Yaratılan bu görsellik ise internet üzerinden tüm dünyaya sunulmaktadır. Özellikle sosyal paylaşım siteleri olarak adlandırılan popüler sanal ortamlar sayesinde bireysel üretimler birkaç saat içinde binlerce kişiye ulaşmaktadır” (Kaplan ve Ertürk, 2012). Kaplan ve Ertürk’ün belirttiği gerçekliğin üretiminin ve kurgulanmasının el değiştirdiği bir çağın içerisinde olduğumuz muhakkak. Bu yeni inşa süreci de uluslararası ilişkilerin doğasını ve hiç kuşkusuz ki diplomasi araçlarını yakından etkilemektedir. Ulus devletin bir anlamda kimliğini yansıtan diplomasinin bu yeni çağda yeniden inşa edildiği görülmektedir. Sosyal inşacılığın en önemli teorisyeni olan Wendt, bu kimlik inşasını tüzel kimliklerin önemi ve dönüşümü üzerinden yorumlamaktadır (Wendt, 1999). Wendt’in de değindiği bu dönüşüm hiç kuşkusuz ki devletin kendi kimliğinin inşasını derinden etkileyecektir. Onun içindir ki bugün neredeyse tüm devletlerin resmi birimlerinin en az bir sosyal medya hesabı mevcuttur. Bu hesaplardan yapılan paylaşımlara sokaktaki vatandaşın yorum yapabilmesi de vatandaşların zihnindeki devletlerin dokunulmazlığı fikrini alt üst etmektedir. Bu yeni toplum düzeni, toplumun geleneksel iletişim ve etkileşim pratiklerini de değiştirmektedir. Mevcut durumdan memnun olmayan, belirli konulara Fatih Fuat Tuncer 199 dikkat çekmek ve hatta değişim yaratmak isteyen kitlelerin örgütlenme biçimlerinde de değişim meydana gelmektedir. Öyle ki, bu yeni dijital iletişim ortamında kitleler sosyal mecralar üzerinden hızlıca etkileşime girerek eylemlerde bulunmak üzere sokağa çıkmaktadırlar. Aktivizm, bu değişim ile birlikte yerini “dijital aktivizme” bırakmakta (İspir, 2013) ve kitleler de dijital ortamın hızlı, ekonomik ve kolay olma özelliklerini hedeflerine ulaşmak için bir araç olarak kullanmaktadır. Brodock, dijital aktivizmin insanların buluşma, örgütlenme ve konuşma fırsatına sahip olduğu daha eşit ve katılımcı bir siyasi sistem sağladığını belirtmektedir (Brodock, 2010). ABD’deki “Wall Street’i İşgal Et” eylemlerinden, ülkemizdeki “Gezi” eylemlerine ve en nihayetinde tüm dünyayı etkisi altına alan “Arap Baharı” olaylarına kadar, ortaya çıkan süreç dijital çağda haber veren ve politika üreten konumun devletten sokaktaki insana geçtiğini göstermektedir. Kaplan ve Ertürk bu durumu örneklendirerek şu şekilde anlatmaktadır: “Yakın zamanda “Arap Baharı” olarak adlandırılan ve Tunus’ta, Fas’ta, Mısır’da ve Libya’da rejim değişikliğine yol açan halk ayaklanmalarının örgütlenme yeri olarak sanal ortamlar gösterilmiştir. Yine yakın tarihte Türkiye’de ortaya çıkan YÖK protestolarına katılan liseli öğrenciler sanal ortamlarda bir araya gelen ve birbirlerini ilk defa gören bireylerden oluşmuş olmalarına karşın binlerce liseli sokaklarda yürüyerek protesto gösterileri yapabilmiştir. Dünyayı sarsan Wikileaks belgeleri yine sanal ortamdan dağıtılarak ve yayılarak milyonlarca insana ulaşmıştır. Amerikan ordusunu Irak’ta çok zor durumda bırakan fotoğraf kareleri bireylerin cep kameraları ile çektiği görüntülerin servis edilmesi ile ortaya çıkmıştır. Yine Türkiye’de 22 Temmuz 2007 seçim döneminde Adana’da Abdurahman Boztaş isimli vatandaşın “Biz fırıldak değiliz” adlı video klibi Youtube üzerinden izlenme rekorları kırmıştır. Aynı dönem ve sonraki seçim dönemlerinde bağımsız adayların sosyal paylaşım siteleri üzerinden yürüttüğü seçim kampanyaları büyük ses getirmiştir. Kitlesel eylem repertuarındaki klasikler olarak nitelenen yürüyüşler, mitingler, işgaller ve şiddet eylemleri gibi eylem biçimleriyle; bu sınıflandırmaya girmeyen, şenlikvari eylemlerin örgütlenmesi de yine sosyal medya üzerinden örgütlenen iletişim hâlindeki bireylerin ürünüdür” (Kaplan ve Ertürk, 2012). Görüldüğü üzere yeni dijital çağda toplum artık sosyal medya üzerinden örgütlenmekte ve duygularını, tepkilerini yansıtmak için sosyal medya kanallarını tercih etmektedir. Günümüzde devlet destekli medya patronlarının geleneksel 200 Uluslararası İlişkilerin Dijital Dönüşümü: Twıtter Diplomasisi kitle iletişim araçları vasıtasıyla gündem belirleme stratejileri yerini, vatandaşların sosyal mecralar vasıtasıyla kendi gündemini kendi tayin ettiği bir sürece bırakmaktadır. Artık sokaktaki vatandaş, üniversitedeki öğrenci ve evdeki işsiz, sosyal medya kanalı üzerinden siyasal eylemler ve sosyal söylemler üreten “hashtag”leri ile gündemi belirlemeye başlamıştır. Tüm bu göstergeler, 20. yüzyılda ulus devletin askeri olan ve medya aracılığı ile devlet ideolojisinin esiri olan vatandaşın teknolojik gelişmelerle birlikte 21. yüzyılda bütün bu zincirlerden aranıp kendi düşüncesini özgürce oluşturabileceği umudunu doğurmaktadır. İşte tam da bu noktada ulus devletin ve devletteki karar alıcıların vereceği reaksiyon önemlidir. Bu reaksiyonun interneti kısıtlamak olmadığı çok açıktır. Geçmişte birçok kez denenen bu yöntem yerine devlet büyüklerinin bizzat vatandaşlarla bu yeni mecralarda bir araya gelmeyi tercih ettiğini görmekteyiz. Artık istek ve beklentilerini Twitter üzerinden anlatarak var olan vatandaşın karşısında politikalarını twitleri ile sıralayan devlet başkanları yer almakta. 2. TWITTER DİPLOMASİSİ Twitter’ı kullanıcıların en güncel bilgiye ulaşmasını sağlayan gerçek zamanlı bir bilgi ağı olarak tanımlayabiliriz. Her kullanıcının, 140 karakterle istediğini söyleyebildiği bu yeni çağın en popüler platformlarından biri olan bu ağın en büyük özelliği hiç kuşkusuz ki herkese eşit söz hakkını tanımasıdır. Onun için ABD başkanı Donald Trump da, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da sokaktaki vatandaş da bu platform üzerinden fikirlerini paylaşabilmektedir. 2006 yılında kurulan platform bugün dünyanın olmaz ise olmaz bir bilgi kaynağına dönüşmüştür. Ortaya atılan bir iddianın doğruluğu için teyit aranan ilk platform olma özelliğini kazanan Twitter mecrasının 2019’da yayınlanan bir araştırmaya göre dünya üzerinde iki yüz elli milyonu aşkın kullanıcısı bulunmaktadır (Bayrak, 2019). Her geçen gün büyüyen platform artık bugün dönüşen uluslararası ilişkileri de derinden etkilemektedir. Ali Şevket Ovalı, Twitter’ın diplomatik bir faaliyet aracına dönüşmesinin klasik diplomaside dört önemli ve zorunlu değişime yol açtığını belirtmektedir (Ovalı, 2020). Buna göre; 1. Ülkelerini temsil eden liderlerin bu platformlar sayesinde muhataplarına ve kamuoylarına seslenmek için klasik yöntemlere bağımlılıkları azalmıştır. 2. Twitter sayesinde klasik diplomasideki zaman-mekân kavramları ortadan kalkmıştır. Fatih Fuat Tuncer 201 3. Klasik diplomasinin en önemli prensibi olan gizlilik, internet ve sosyal medyanın kullanımı ile azalmıştır. 4. Politikacıların ve bürokratların kişisel (personal), çoğu zaman yüz yüze ilişki kurma biçimlerinin yanına, giderek kişisel olmayan (impersonal) ve internet üzerinden kurulan ilişki biçimlerinin eklenmeye başlandığı görülmektedir. Ovalı’nın altını çizdiği bu değişiklikler dikkat çekicidir. Zira bütün bunlar klasik diplomasi teamüllerinin derinden sarsıldığını göstermektedir. Özellikle liderlerin Twitter üzerinden paylaştıkları mesajlar, diplomasi gündemini belirlemekte ve ülkeler arasında kriz yaratabilmektedir. Göreve gelmesi dahi büyük sürpriz olarak değerlendirilen Trump, Twitter mecrasını en dikkat çekici şekilde kullanan lider olarak bilinmektedir. “Twitter diplomasisi” olarak adlandırılan durum, bugün sosyal bilimler alanında içerik üretenler için ilgi çekici bir hâl almıştır. Twitter diplomasisini Ali Şevket Ovalı şu şekilde açıklamaktadır: “Dijital diplomasinin bir alt kategorisi olarak Twitter diplomasisi, bir devleti, kurumu veya örgütü temsil eden kişilerin kişisel ve/veya kurumsal Twitter hesapları aracılığı ile dış politikaya dair öngörü, tutum ve beklentilerini sadece muhataplarına değil, tüm Twitter kullanıcılarına ilettikleri bir dış politika yürütme aracı olarak tanımlanabilir” (Ovalı, 2020). Twitter ile diplomasinin hız kazandığı ve kamuoyunun gözü önünde yapıldığı için şeffaflık kazandığı söylenebilir. Ancak, Twitter üzerinden liderlerin mesajları karşılıklı yanlış anlamalara ve ülkeler arası krizlere de neden olmaktadır. Liderlerin bu noktada attıkları mesajlarda kullandıkları kelimeleri özenle seçmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde telafisi zor durumlar ortaya çıkabilecektir. Bütün bunlara rağmen devletler, dijital çağın zorladığı diplomatik dönüşüme uyum sağlamaya çalışmaktadır. BCW İletişim Ajansı’nın yapmış olduğu araştırma bir anlamda bu dönüşümü gözler önüne sermektedir. Araştırmaya göre toplam 951 Twitter hesabı, 187 ülkenin devlet başkanları, dışişleri bakanları ve hükümet başkanları tarafından aktif bir şekilde kullanılmaktadır. BM nezdinde temsil edilen 193 üye devletin yüzde doksan yedisi Twitter’da temsil edilmektedir (Twiplomacy, 2018). Twitter diplomasisini değiştiren devlet adamı ise hiç kuşkusuz ki Trump’tır. 20 Ocak 2017’de göreve geldiğinden bu yana 71 milyon takipçisi ile en çok takip edilen dünya lideri olma özelliğine sahip olan Trump’ın her attığı twit büyük ilgi uyandırmaktadır. Diplomasideki rakiplerine hakaret etmekten çekinmeyen Trump’ın diplomasideki naif üslubu değiştirdiği bir gerçektir. Trump, Suriye Devlet Başkanı Esad için “gazla insan öldüren bir hayvan” yazarken Kuzey Kore lideri Kim Jong-un için 202 Uluslararası İlişkilerin Dijital Dönüşümü: Twıtter Diplomasisi de “küçük roket adam” yazabilmektedir. Yine, Trump’ın Türkiye ve Erdoğan üzerine yazdıkları da uzun süre Türk ekonomisini kötü etkilemiş ve Türkiye bu yeni Twitter diplomasisine cevap vermekte zorlanmıştır. Trump’ın Twitter üzerinden uğraşmadığı bir ülke kalmamış gibidir. Bu da Trump’ın tek başına Twitter ile dünya diplomasi tarihini derinden sarsabildiğini göstermektedir. Görsel No. 1 Kaynak: Trump, Twitter, 2018 Görsel No. 2 Kaynak: Trump, Twitter, 2019 Fatih Fuat Tuncer 203 Görsel No. 3 Kaynak: Trump, Twitter, 2019 Yukarıdaki birinci görselde örneklendiği şekilde, bizzat ABD Başkanı, Twitter üzerinden İran Cumhurbaşkanı Rouhani’yi ABD adına tehdit etmekte ve bunları büyük harflerle yazarak adeta bağırarak söylediğini ima etmektedir. Yine ikinci görselde, iklim değişikliği konusunda adını duyuran Avrupalı genç Greta Thunberg’e karşı Trump’ın ABD’yi temsil eden en yetkili kişi olarak attığı twitlerde kullandığı dil büyük skandal yaratmış ve binlerce etkileşim almıştır. İklim değişikliği konusunda ABD başkanının genç bir insana karşı kullandığı kaba üslup yine diplomatik teamülleri ters yüz etmiştir. Çalışmamızda örnek olarak aldığımız üçüncü görsel de uzun süre Türkiye’yi derinden etkileyen Rahip Brunson krizi ile ilgilidir. Türkiye’de ajanlık yaptığı iddiası ile tutuklanan Brunson, Trump’ın twitlerine konu olmuş ve bunun karşılığında Türkiye ekonomisi kötü etkilenmiştir. Daha önce hiçbir Amerikan Başkanı tarafından açıktan tehdit edilmemiş olan Türkiye de artık dijital çağda yarım asırdan fazla stratejik ortak olarak gördüğü NATO müttefiki tarafından alenen tehdit edilmiş olacaktır. 204 Uluslararası İlişkilerin Dijital Dönüşümü: Twıtter Diplomasisi Trump’ın Amerikan Başkanı olarak Twitter kullanımı yardımcılarına sirayet etmiş görünmektedir. Özellikle Trump’a öykünen yardımcılarının da Twitter üzerinden diplomatik üslubu bir kenara bırakıp diğer ülkeleri tehdit ettikleri görünmektedir. New York Times’dan Mark Lander ve Katie Rogers konu ile ilgili yazdıkları makalede bu duruma dikkat çekerek, Amerikan diplomasisinde gerçekleşen bu dijital dönüşümün diplomasi teamüllerini alt üst ettiğini vurgulamaktadır (Landler ve Rogers, 2019). Twitter, çoğu kişi tarafından diplomaside “kolaylaştırıcı” bir araç olarak yorumlanabilecektir. Ancak, Trump’ın twitleri incelendiği zaman Twitter’ın kolaylaştırıcı olmaktan çok sorun çıkarıcı ve zorlaştırıcı bir dış politika aracına dönüştüğü görülmektedir. SONUÇ YERİNE Dijital çağ, insana dair her şeyi değiştirip dönüştürdüğü gibi, modern diplomasiyi de değiştirmiştir. Klasik diplomasi deyince akla gelen gizli duvarlar kalkmış; diplomatik üslup değişmiş ve Twitter ile birlikte tüm aktörlerin ve en önemlisi sıradan vatandaşların da sürece dâhil olabildiği şeffaf bir durum ortaya çıkmıştır. “Twitter diplomasisi” bu anlamda kolaylaştırıcıdır. Çünkü, dünyada neler olup bittiğini artık insanlar daha şeffaf bir şekilde izleyebilmekte ve sürece dâhil olabilmektedir. Örneğin, iklim aktivisti Greta’ya Trump’ın cevap vermesi ve yorum yapması yeni dijital çağın etkisini göstermektedir. Ancak bir yandan da Twitter diplomasisinin süreci zorlaştırıcı yönleri bulunmaktadır. Çünkü anlık etki göstermekte ve diplomatik süreci kötü etkileyebilmektedir. Örneğin, Rahip Brunson krizinde, Türkiye en büyük stratejik ortak olarak gördüğü ABD’nin başkanı Trump tarafından tehdit edilmiş ve karşılıklı diyaloglar sonuçlanmadan sürecin kamuoyu ile paylaşılması ile Türk tarafı süreçten olumsuz etkilenmiştir. Özellikle Brunson krizinin ekonomiye olan etkisi hâlâ Türk finans piyasalarını etkilemektedir. Gazete, radyo ve televizyon ile diplomasinin iletişim araçları üzerinden kamuoyuna ulaştığı dönem artık değişmiştir. Genel yayın yönetmenleri, haber yayın yönetmenleri ve editörlerin süzgecinden geçen haberler yerine artık saniyede kamuoyuna ulaşan twitler ile yeni bir dijital çağa geçmiş bulunuyoruz. Soğuk Savaş döneminde, 22 Ekim 1962’de ABD başkanı Kennedy’nin Amerikan halkını Küba füze krizi hakkında uyardığı canlı televizyon yayını büyük etki yaratmıştı. Artık, Amerikan başkanları televizyon yayınları yerine kamuoyu ile Twitter üzerinden iletişim kurmaktalar. Ancak, ancak saniyelerle tüm dünyaya yayılan bu hızlı iletişim hızlı tüketimi de beraberinde getirmektedir. Küba Füze krizi on yıllarca tartışılmışken, artık aynı boyuttaki diplomatik meseleler birkaç yeni twit sonrasında Fatih Fuat Tuncer 205 unutulabilmektedir. Örneğin Trump, Kuzey Kore liderine hakaret ettikten sonra insanlar “acaba savaş mı çıkacak” derken gündem aniden değişebilmekte ve dünya yeni bir krizi tartışabilmektedir. Bu da yeni dijital çağın diplomasinin de hızlı tüketimini beraberinde getirdiğini göstermektedir. Sosyal medyanın ve özellikle Twitter’ın siyasetin her alanını etkileyen gücü kesinlikle tartışılmaz bir hâle gelmiştir. Bu da tüm dünya liderlerinin kendilerine iletişim danışmanları önderliğinde daha dikkatli ve daha aktif bir sosyal medya kullanım gerekliliğini beraberinde getirmiştir. İstediği yerden ve istediği zamanda insanlara seslenebilen liderler bir anlamda çokça tartışılan medya-siyaset ikilemini de kırmış durumdadırlar. Artık televizyon ve radyo programlarına liderler daha az ilgi göstermekte ve bu programlarda tartışmalar genelde liderlerin sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlar üzerinden dönmektedir. Ancak, geleneksel medyada uygulanan oto-kontrol mekanizması sosyal medyada yoktur ve “gönder” tuşuna basıldığı an bu mesaj anında binlerce insan tarafından paylaşılabilmektedir. Ovalı’nın da makalesinde belirttiği gibi sonuçları düşünülmeden iletilecek bu twitler, finans piyasalarında dalgalanmalar yaratabilmekte, bir diğer ülkede iç krize neden olabilmekte, diplomatik kriz çıkarabilmekte ve nefret suçlarının ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir (Ovalı, 2020). Bu da bize sosyal medyanın liderler tarafından doğru kullanımının o ülkenin imajına olumlu katkı yapabilecekken, yanlış kullanımının da o ülkeyi zor durumda bırakabileceğini göstermektedir. Dijital çağın nereye evirilebileceğini şu an için kestirmek zordur ancak, dijital çağın en önemli iletişim aracı hâline getirdiği sosyal medyanın klasik diplomasiyi büyük oranda değiştirdiği bir gerçektir. Uluslararası ilişkiler üzerine çalışanların bu konuya daha çok eğilmeleri gerekmekte ve yapılan analizlerde sosyal medyanın etkisini de göz önüne almaları gerekmektedir. KAYNAKÇA Arı, Ö., & Kıran, A. (2011). Uluslararası İlişkilerde Sosyal İnşacılık. EKEV Akademi Dergisi , 15 (46), 49-64. Büyüktanır, D. (2015). Toplumsal İnşacı Yaklaşım ve Avrupa Bütünleşmesinin Açıklanmasına Katkıları. Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi , 14 (2), 1-24. Baltürk. (2016, Ocak 14). Eylül 25, 2019 tarihinde Baltürk: http://www.balturk.org.tr/tag/romalilar/ adresinden alındı. Bayrak, H. (2019, Şubat 1). Dijilopedi. Ocak 5, 2020 tarihinde https://dijilopedi.com/2019-internet-kullanimi-ve-sosyal-medyaistatistikleri/ adresinden alındı. 206 Uluslararası İlişkilerin Dijital Dönüşümü: Twıtter Diplomasisi Chomsky, N. (1993). Medya Gerçeği. (A. Yılmaz, Çev.) İstanbul: Tümzamanlar Yayıncılık. Gözlem Gazetesi. (2018, Temmuz 10). Gözlem Gazetesi. 1 15, 2020 tarihinde https://gozlemgazetesi.com/HaberDetay/273/196451/dijital-medyageleneksel-basili-medyayi-bitirdi.html adresinden alındı Kıvılcım, F. (2013). Küreselleşme Kavramı ve Küreselleşme Sürecinin Gelişmekte Olan Ülke Türkiye Açısından Değerlendirilmesi. Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi , 5 (1), 219-230. Kaplan, K., & Ertürk, E. (2012). Dijital Çağ ve Bireyin İdeolojik Aygıtları. The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication , 2 (4), 6-12. Kaya, S. (2008). Uluslararası İlişkilerde Konstrüktivist Yaklaşımlar. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi , 3 (63), 83-111. Landler, M., & Rogers, K. (2019, Mart 7). Trump’s Aides Are Imitating His Aggressive Twitter Diplomacy. The Results Are Mixed. Ocak 22, 2020 tarihinde The New York Times: https://www.nytimes.com/2019/03/07/us/politics/trump-administrationtwitter-diplomacy.html adresinden alındı. Ovalı, A. Ş. (2020). Türkiye-ABD İlişkilerinde Twitter Diplomasisi. Uluslararası İlişkiler , 1-23. Rumelili, B. (2015). Bölgeselcilik ve İnşacılık: Kazanımlar ve Vaatler. Uluslararası İlişkiler , 12 (46), 169-185. Sülün, D. (2017). Lizbon Antlaşması'nın Avrupa Birliği Ortak Ticaret Politikasına Etkileri ve Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Antlaşması Vaka Çalışması. Marmara Avrupa Araştırmaları Dergisi , 25 (1), 103-131. Taşkıran, H. B. (2017). Marka İletişimi ve Dijital Stratejiler. İstanbul: Der Yayınları. Trump, D. (2018, Nisan 17). Twitter. Ocak 26, 2020 tarihinde Twitter: https://twitter.com/realdonaldtrump/status/986432143189512192 adresinden alındı. Trump, D. (2018, Temmuz 23). Twitter. Ocak 25, 2020 tarihinde Twitter: https://twitter.com/realdonaldtrump/status/1021234525626609666 adresinden alındı. Trump, D. (2019, Aralık 12). Twitter. Ocak 25, 2020 tarihinde Twitter: https://twitter.com/realdonaldtrump/status/1205100602025545730 adresinden alındı. Fatih Fuat Tuncer 207 TUİÇ (2012, Mayıs 18). Avrupa Birliği'nin Batı Balkan Politikası. Eylül 28, 2019 tarihinde http://www.tuicakademi.org/avrupa-birliginin-bati-balkanpolitikasi/ adresinden alındı. Twiplomacy. (2018, Temmuz 10). Twiplomacy. Ocak 15, 2020 tarihinde https://twiplomacy.com/blog/twiplomacy-study-2018/ adresinden alındı. Varol, M. Ç., & Varol, E. (2019). Kavram ve Kuramlarıyla Marshall Mcluhan'a Bakış: Günümüzün Egemen Medya Araçları Eksininde Bir Değerlendirme. International Journal of Cultural and Social Studies , 5 (1), 137-158. Wendt, A. (1999). Social Theory of International Politics. Cambridge: Cambridge. Yankın, F. B. (2019). Dijital Dönüşüm Sürecinde Çalışma Yaşamı. Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi , 7 (2), 1-38.