TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
1918-2018
100 JAHRE
NACH MOUDROS
UND VERSAILLES
3. INTERNATIONALES
SYMPOSIUM ZU DEN
DEUTSCH-TÜRKISCHEN
BEZIEHUNGEN
mit besonderem Fokus auf die Bereiche
Geschichte, Kultur, Bildung, Integration,
Technologie, Wirtschaft, Städteplanung,
Recht und Medizin
Würzburg / Deutschland
!
2
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
1918-2018
MONDROS
VE VERSAY’IN
100. YILINDA
3. ULUSLARARASI
TÜRK-ALMAN
ÛLÛÍKÛLERÛ
SEMPOZYUMU
Kültür, Tarih, E©itim, Teknik, Ekonomi,
E©itim, Mimari, Mühendislik, Hukuk,
Íehir Planlama, Entegrasyon, Çevre
ve T⁄p alanlar⁄nda
Würzburg / Deutschland
!
3
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
3. ULUSLARARASI
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ SEMPOZYUMU
3. INTERNATIONALES SYMPOSIUM
ZU DEN DEUTSCH-TÜRKISCHEN BEZIEHUNGEN
08.-11. November / Kas⁄m 2018 - Almanya - Würzburg - Deutschland
BÛLDÛRÛ VE ÖZET KÛTABI
SPEECHES AND SUMMARIES
REDEBEITRAG UND ZUSAMMENFASSUNGEN
EDİTÖRLER
Dr. Latif ÇELİK / IKG Enstitüsü Başkanı / Almanya
Prof. Dr. Necmi UYANIK / Selçuk Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Özdemir KOÇAK / Selçuk Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Mehmet ALTUNKAYA / Akdeniz Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Eckhard PACHE / Julius-Maximilians-Universität / Almanya
EDÛTÖR YARDIMCILARI
Alperen ÇELÛK
Hümeyra UZUNKAYA
Feyza Çal⁄k-KILAR
!
4
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
IKG Yay⁄nevi
Genel Yay⁄n Yönetmeni: Dr. Latif ÇELÛK
e-Mail: bilgi@ikg-institut.org
Kitab⁄n Almanya’da yay⁄n hakk⁄ IKG Enstitüsüne aittir. Bütün hakları saklıdır. Tamamı veya bir kısmı
IKG Enstitüsü ve yazarlarının önceden izni olmadan elektronik/mekanik yolla, fotokopi yoluyla ya da
herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, yayımlanamaz.
Kapak Tasarımı: Mustafa Özer - Konya
Teknik Haz⁄rl⁄k: Kopieteam - Würzburg
Düzeltme: Kutalm⁄‚ Baykoca - Antalya
Dizgi: Aysel Çelik - Würzburg
Ocak 2019
ISBN: 978-3-00-061968-7
Almanya
IKG YAYINEVI
Versbacher Str. 122
97078 Würzburg
Almanya
Tel: 0049 – 931 – 35 98 38
e-Mail: bilgi@ikg-institut.org
!
5
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
ÖNSÖZ
Tarihin ilk büyük savaşının kaybedenleri olan Türkler ve Almanlar 1918 yılı sonunda teslim
olarak imparatorluklarına son noktayı koydular. Her iki millet, sadece uzak coğrafyalardaki
topraklarını değil, anayurtlarının bile önemli bölümünü işgalcilere bırakmak zorunda kaldılar.
Türkler için Mondros’ta, Almanlar için Versay’da kurulan masalarda savaşın kaybedeni
oldukları netleşip, galiplerin şartları dikte edilince, yine onların müsade ettiği ölçüde kendi
ana coğrafyalarında ulus devletler kurmaya yöneldiler.
Berlin ve Ankara’da hayata geçen Türk ve Alman Devletleri, yeni dönemde galiplerin müsade
ettiği ölçü ve sahalarda ancak 1925 sonrası ilişki kurabildiler. Dayatılan ağır şartlar karşısında
birçok haksızlığı da sineye çeken Türkler ve Almanlar, eski potansiyele erişemese de her yıl
giderek artan siyasi, kültürel, askeri, bilimsel, ekonomi ve hukuk başta olmak üzere çok çeşitli
sahalarda işbirliğine yöneldiler. Almanya’da 60 yıldır yaşayan milyonlarca Türk ve her yıl
Türkiye’de tatil yapan milyonlarca Alman bu işbirliğinin ulaştığı noktayı işaret etmektedir.
Atlas Okyanusu kıyılarından Kafkas Dağlarına, Aden Körfezi’nden Polonya’nın güneyine
kadar bir çok devletin sınırlarının şekillenip kültürlerinin oluşmasında etkili olan Türk-Alman
müttefikliğinin 1918 yılı sonunda noktalanmasının 100. yılında, iki ülke ilişkileri çok çeşitli
yönleri ile akademisyenler tarafından Würzburg Julius-Maximilians Üniversitesi’nde bilimsel
anlamda masaya yatırıld⁄. Ortak siyasi ilişkileri 300 yılı aşan Türkler ve Almanlar arasındaki
ortak geçmiş üç gün boyunca çeşitli ülkelerin akademisyenleri tarafından bilimsel ortamda
tartış⁄ld⁄. Würzburg Julius-Maximilians Üniversitesi, Konya Selçuk Üniversitesi, Antalya
Akdeniz Üniversitesi ve Almanya IKG Enstitüsü işbirliği ile düzenlenen sempozyumda TürkAlman ilişkileri tarih, siyaset, kültür, askeri, bilimsel, ekonomik, sağlık ve hukuk
bağlamlarında çok çeşitli yönlerden ele alınd⁄.
Bu vesile ile Sempozyumun yap⁄lmas⁄na büyük önem ve destek veren de©erli rektörlerimiz
Konya Selçuk Üniversitesi Rektörü Say⁄n Prof. Dr. Mustafa Íahin’e, Antalya Akdeniz
Üniversitesi Rektörü Say⁄n Prof. Dr. Mustafa Ünal’a, Würzburg Julius-Maximilians
Üniversitesi Rektörü Say⁄n Prof. Dr. Afred Forchel ve Türk Tarih Kurumu Başkan⁄ Say⁄n
Prof. Dr. Refik Turan’a teşekkür ediyorum.
Her türlü teknik planlama ve koordinasyonda titiz ve özverili bir çal⁄şma yürüttü©ümüz, Say⁄n
Prof. Dr. Özdemir Koçak’a, Say⁄n Prof. Dr. Mehmet Altunkaya’ya, Say⁄n Prof. Dr Necmi
Uyan⁄k’a ve Say⁄n Prof. Dr. Eckard Pache’ye ise ayr⁄ca teşekkür ediyorum.
Kendileri ile çal⁄şmaktan büyük zevk ald⁄©⁄m Say⁄n Prof. Dr. Bar⁄ş Kabak ve Hümeyra
Uzunkaya’ya ayr⁄ca teşekkür edebilmek ise, benim için büyük bir onurdur.
Dr. Latif Çelik
Editör / Almanya IKG Enstitüsü Başkan⁄
!
6
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
DÜZENLEYEN KURUMLAR
Julius-Maximilians-Universität - Würzburg / Almanya
Selçuk Üniversitesi - Konya / Türkiye
Akdeniz Üniversitesi - Antalya / Türkiye
IKG Enstitüsü - Würzburg / Almanya
ONUR KURULU
Prof. Dr. Alfred FORCHEL - Julius-Maximilians-Universität – Würzburg / Almanya
Prof. Dr. Refik TURAN – Türk Tarih Kurumu Başkanı – Ankara – Türkiye
Prof. Dr. Eckhardt PACHE - Julius-Maximilians-Universität – Würzburg / Almanya
Prof. Dr. Mustafa ÜNAL - Akdeniz Üniversitesi Rektörü – Antalya / Türkiye
Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN - Selçuk Üniversitesi Rektörü – Konya / Türkiye
Prof. Dr. Ramazan ÇALIK - Serik Belediye Başkanı – Antalya / Türkiye
Dr. Latif ÇELİK - IKG Enstitüsü Başkanı - Würzburg / Almanya
DÜZENLEME KURULU
Prof. Dr. Eckhardt PACHE - Julius-Maximilians-Universität / Almanya
Dr. Latif ÇELİK - IKG Enstitüsü Başkanı / Almanya
Prof. Dr. Özdemir KOÇAK - Selçuk Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Mehmet ALTUNKAYA - Akdeniz Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Norbert KLAES - Julius-Maximilians-Univ., Würzburg / Almanya
Prof. Dr. Necmi UYANIK - Selçuk Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Manfred POHL - Goethe Universität, Frankfurt / Almanya
Prof. Dr. Suat KOLUKIRIK - Akdeniz Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Rainer KUBA - Int. Sachverständiger, Wiesbaden / Almanya
Prof. Dr. Şenol KANTARCI - Akdeniz Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Michel BOZDEMİR- INALCO National Institut / Fransa
Prof. Dr. Hüsnü ÇELİK - Başkent Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Hartmut HELLER - Friedrich-Alexander-Universität Erlangen / Almanya
Prof. Dr. Adnan KADRİÇ - Sarajevo University / Bosna-Hersek
Prof. Dr. Ahmet CİHAN - İstanbul Medeniyet Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Francis CLAUDON - Universitat Wien / Avusturya
Prof. Dr. Ahmet TAŞAĞIL - Yeditepe Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Ali ABDULLAYEV - Academy of Public Administration / Azerbaycan
Prof. Dr. Ferudun ATA - Selçuk Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Anisoara POPA - Danubius University / Romanya
Prof. Dr. Bilgin AYDIN - İstanbul Medeniyet Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Claus SCHÖNİG - Berlin Freie Universität / Almanya
Prof. Dr. Ferit DUKA - University of Tirana / Arnavutluk
Prof. Dr. Harry PAPASOTIRIOU - Pantheon University / Yunanistan
Prof. Dr. Hayati DEVELİ - İstanbul Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Orhan KOCAGÖZ - FOM Hochschule für Oekonomie und Management Nürnberg /
Almanya
Prof. Dr. M. Akif CEYLAN - Marmara Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Martin SCHIRMER - Fachhochschule Würzburg-Schweinfurt, Almanya
Prof. Dr. M. Akif ERDOĞRU - Ege Üniversitesi / Türkiye
!
7
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Prof. Dr. Flora NACİYEVA - Bakü Slavyan Üniversitesi / Azerbeycan
Prof. Dr.M. Öcal OĞUZ - UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı / Türkiye
Prof. Dr. Süleyman ERGÜN - Julius-Maximilians-Univ., Würzburg / Almanya
Prof. Dr. Muhammet HEKİMOĞLU - Atatürk Kültür Merkezi / Türkiye
Prof. Dr. Christiane Sabine SOLTE-GRESSER - Univ. Saarbrücken / Almanya
Prof. Dr. M. Sabri KÜÇÜKAŞÇI - Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı / Türkiye
Prof. Dr. Cemal YILDIZ, Berlin / Almanya
Prof. Dr. Muharrem TUNA - Gazi Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Heinz REINDERS - Julius-Maximilians-Universität / Almanya
Prof. Dr. Mustafa ÇİÇEKLER - İstanbul Medeniyet Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Numan ARUÇ - Macedonia Science and Art Academy / Makedonya
Prof. Dr. Peter HAIDER - Vienna Universal Peace Federation / Avusturya
Prof. Dr. Peter VARNAGY - University of Pecs / Macaristan
Prof. Dr. Şeref ATEŞ - Yunus Emre Enstitüsü / Türkiye
Prof. Dr. Tamara RATZ - Kodolanyi Janas Univ. of Applied Sciences / Macaristan
Prof. Dr. Thomas DREW-BEAR - University of Lyon / Fransa
Doç. Dr. Adnan ESKİKURT - İstanbul Medeniyet Üniversitesi / Türkiye
Doç. Dr. Ahmet DALKIRAN - Selçuk Üniversitesi / Türkiye
Doç. Dr. Berrin OKKA - Necmettin Erbakan Üniversitesi / Türkiye
Doç. Dr. Galina MISKINIENE - Vilnius University / Litvanya
Doç. Dr. Şafak Ünüvar - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Doç. Dr. Fatih Mehmet BERK - Necmettin Erbakan Üniversitesi / Türkiye
Doç. Dr. İsa BLUMİ - Stockholm University / İsveç
Doç. Dr. S. Gül GÜNEŞ - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Doç. Dr. Galina MISKINIENE - Vilnius University / Litvanya
Doç. Dr. Julia Haba OSCA - University of Valencia / İspanya
Doç. Dr. Rahman ADEMİ - Yıldırım Beyazıt Üniversitesi / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Carlos MARTİNEZ - MDIS Üniversitesi, Taskent / Özbekistan
Dr. Öğr. Üyesi F. İlknur Yapıcı CUMA - Selçuk Üniversitesi / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Ünalan - Duisburg-Essen Üniv, Duisburg / Almanya
Dr. Öğr. Üyesi Ahmet ŞİMŞEK - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Alaattin BAŞODA - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Birsen SOLAK - Selçuk Üniversitesi / Türkiye
Dr. Y⁄lmaz Bulut - Yunus Emre Enstitüsü, Köln / Almanya
Dr. Öğr. Üyesi Zehra ODABAŞI - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Dr. Jörg KUGLIN - Emekli Öğr. Üyesi / Almanya
Bülent BAYRAKTAR - BAW - Bayerische Akademie für Werbung und Marketing,
Nürnberg / Almanya
BÛLÛM KURULU
Prof. Dr. Eckhardt PACHE - Julius-Maximilians-Universität / Almanya
Prof. Dr. Hüsnü ÇELİK - Başkent Üniversitesi, Adana / Türkiye
Prof. Dr. Hartmut HELLER - Friedrich-Alexander-Univ., Erlangen / Almanya
Prof. Dr. Leyla COŞAN - Marmara Üniversitesi, İstanbul / Türkiye
Prof. Dr. Franz EGLE - Hochschule der Wirtschaft für Management / Almanya
Prof. Dr. Mustafa DENKTAŞ - Akdeniz Üniversitesi / Türkiye
!
8
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Prof. Dr. Yıldıray ÖZBEK - Akdeniz Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Thomas DREW-BEAR - University of Lyon / Fransa
Prof. Dr. Ahmet TAŞĞIN - Necmettin Erbakan Üniv., Konya / Türkiye
Prof. Dr. Martin SCHIRMER - Fachhochschule Würzburg-Schweinfurt, Almanya
Prof. Dr. Selma YEL - Gazi Universitesi, Ankara, Türkiye
Prof. Dr. Hakk⁄n KESKÛN – Emekli Ö©retim Üyesi, Hamburg / Almanya
Prof. Dr. Cezmi ERASLAN - İstanbul Üniversitesi, Türkiye
Prof. Dr. Süleyman ERGÜN - Julius-Maximilians-Univ., Würzburg / Almanya
Prof. Dr. Cemal YILDIZ, Berlin / Almanya
Prof. Dr. Beykan ÇİZEL - Akdeniz Üniversitesi, Antalya / Türkiye
Prof. Dr. Alikram ABDULLAYEV - Academy of Public Administration / Azerbaycan
Prof. Dr. Ahmet BAYANER - Akdeniz Üniversitesi, Antalya / Türkiye
Prof. Dr. Ünal ABALI - Giessen / Almanya
Prof. Dr. Yılmaz KOÇ - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Prof. Dr. Sefik Alp BAHADIR - Friedrich-Alexander-Uni., Erlangen / Almanya
Prof. Dr. Bengül ÇETİNTAŞ - Akdeniz Üniversitesi, Antalya / Türkiye
Prof. Dr. Anisoara POPA - Danubius University, Bükres / Romanya
Prof. Dr. Veysel BAŞPINAR - Ankara Üniversitesi, Ankara / Türkiye
Prof. Dr. Norbert KLAES - Julius-Maximilians-Univ., Würzburg / Almanya
Prof. Dr. Arif SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Prof. Dr. Rainer KUBA - Int. Sachverständiger, Wiesbaden / Almanya
Prof. Dr. Suat KOLUKIRIK - Akdeniz Üniversitesi, Antalya / Türkiye
Prof. Dr. Arünes AUGUSTİNAİTİS - Kazimieras Simonavičius Univ. / Litvanya
Prof. Dr. Mehmet CANBULAT - Akdeniz Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Paul DUMONT - Strasbourg Üniversitesi / Fransa
Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Prof. Dr. Claus SCHÖNİG - Freie Universität – Berlin / Almanya
Prof. Dr. Bilal KUŞPINAR - Necmettin Erbakan Üniversites / Türkiye
Prof. Dr. Recep ŞKRİYEL - Novi Pazar Devlet Üniversitesi / Sırbistan
Prof. Dr. Birol GÜLNAR - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Prof. Dr. Francis CLAUDON - Paris / Viyana Univ. / Fransa ve Avusturya
Prof. Dr. Caner ARABACI - Necmettin Erbakan Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Eduard VLAD - U. Ovidius Constanta Üniversitesi / Romanya
Prof. Dr. Derman KÜÇÜKALTAN - İstanbul Arel Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Ferhat TURANLY - Academy of Muhaila / Ukrayna
Prof. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU - Atılım Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Pierre BRUNEL - Yazar / Fransa
Prof. Dr. Ferid MUHİÇ - Saints Cyril-Methodius University Skopje / Makedonya
Prof. Dr. Ferit DUKA - University of Tırana / Arnavutluk
Prof. Dr. Füsun DİNÇER - İstanbul Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Gyoo Gun LİM - Hanyang University / Güney Kore
Prof. Dr. Mustafa ÇOLAK - Gaziosmanpasa Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Flora NACİYEVA - Bakü Slavyan Üniversitesi / Azerbeycan
Prof. Dr. Hakan Salim ÇAĞLAYAN - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Prof. Dr. Naida MAMEDKHANOVA - Bakü Slavyan Üniv. / Azerbaycan
Prof. Dr. Alaaddin AKÖZ - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Prof. Dr. Harry PAPASOTIRIOU - Pantheon University / Yunanistan
Prof. Dr. Hasan BAHAR - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
!
9
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Prof. Dr. Daniel-Henri PAGEAUX - Yazar / Fransa
Prof. Dr. Hayati BEŞİRLİ - Gazi Üniversitesi, Ankara / Türkiye
Prof. Dr. Ferit DUKA - University of Tirana / Arnavutluk
Prof. Dr. Kadircan KESKİNBORA - Bahçeşehir Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Michel BOZDEMİR- INALCO National Institut / Fransa
Prof. Dr. İbrahim BİRKAN - Atılım Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Peter HAIDER - Vienna Universal Peace Federation / Avusturya
Prof. Dr. Necmettin ALKAN - Karadeniz teknik Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Jolanta ZABARSKAITE - Lietuviu Kalbos Institutas / Litvanya
Prof. Dr. Judith SPENCER - University of Alberta / Kanada
Prof. Dr. Kosugi YASUSHI - University of Kyoto / Japonya
Prof. Dr. Mijat JOCOVIC - University of Montenegro / Karadağ
Prof. Dr. Mahmut ATAY - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Prof. Dr. Peter VARNAGY - University of Pecs / Macaristan
Prof. Dr. Muharrem TUNA - Gazi Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Orhan KOCAGÖZ - FOM Hochschule für Oekonomie und Management Nürnberg /
Almanya
Prof. Dr. Tamara GURTUEVA - Yeditepe Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Nikos P. TERZİS - Aristotle University of Thessaloniki / Yunanistan
Prof. Dr. Musa YILDIZ - Ahmet Yesevi Üniversitesi / Türkiye
Prof. Dr. Numan ORUÇ - Macedonia Science and Art Academy / Makedonya
Prof. Dr. Peter VARNAGY - University of Pecs / Macaristan
Prof. Dr. Sabine SOLTE-GRESSER - Saarbrücken Universität / Almanya
Prof. Dr. Stefano TRINCHESE - Univ. G.D’Annunzio Chieti Pescara / İtalya
Prof. Dr. Mustafa DEMİRCİ - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Prof. Dr. Heinz REINDERS - Julius-Maximilians-Universität / Almanya
Prof. Dr. Yagub MAHMUDOV - Azerbaycan Millî İlimler Aka. / Azerbaycan
Prof. Dr. Andreas SCHACHNER - Alman Arkeoloji Enstitüsü / Türkiye
Prof. Dr. Yves CHEVREL - Yazar / Fransa
Prof. Dr. Gülmisal GÜDER - Julius-Maximilians-Universität / Almanya
Prof. Dr. Mustafa GENCER - Köln / Almanya
Prof. Dr. Peter VARNAGY - University of Pecs / Macaristan
Doç. Dr. Julia Haba OSCA - University of Valencia / İspanya
Prof. Dr. Zeki USLU - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Doç. Dr. Galina MISKINIENE - Vilnius University / Litvanya
Doç. Dr. Hazel TUCKER - University of Otago / Yeni Zelanda
Doç. Dr. M. Ali HACIGÖKMEN - Selçuk Üniversitesi / Türkiye
Doç. Dr. Mehmet TEKOCAK - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Doç. Dr. Claire DESPIERRES - Université de Bourgogne / Fransa
Doç. Dr. Murat YEŞİLTAŞ - Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur / Türkiye
Doç. Dr. Güven DİNÇ - Akdeniz Üniversitesi, Antalya / Türkiye
Doç. Dr. Oleksandr CEREDA - University of Odessa / Ukrayna
Doç. Dr. Özgür ÖZER - Necmettin Erbakan Üniversitesi, Konya / Türkiye
Doç. Dr. Pigga KESKITALO - Sami University College / Norveç
Doç. Dr. Rahman TEMİZKAN - Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir / Türkiye
Doç. Dr. Elza SEMEDLİ - Khazar University / Azerbaycan
Doç. Dr. Hossein KHOSHBATEN - Mehrban Üniversitesi / Iran
Doç. Dr. Tugay ARAT - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
!
10
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Doç. Dr. Yasin BİLİM - Necmettin Erbakan Üniversitesi, Konya / Türkiye
Doç. Dr. Petru GOLBAN - Namık Kemal Üniversitesi / Türkiye
Doç. Dr. Naile HACIZADE - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Doç. Dr. Yıldırım YILMAZ - Akdeniz Üniversitesi, Antalya / Türkiye
Doç. Dr. Atiye EMİROĞLU - Karamanoğlu Mehmet Bey Üniv., Karaman / Türkiye
Doç. Dr. Ahmet CUMA - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Dr. Latif ÇELİK - IKG - Kültür, Tarih ve Entegr. Enstitüsü. Başk. / Almanya
Dr. Öğr. Üyesi Fatma Rezzan ÜNALP - Milli Savunma Üniversitesi / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Levent ÜNALP - Milli Savunma Üniversitesi / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Salih KIŞ - Selçuk Üniversitesi / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Horst SCHÄFER-SCHUCHARDT - Würzburg Universität / Almanya
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa ÖZTÜRK - Akdeniz Üniversitesi / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Alexander SEREDA - Odessa Mechnikov National Univ. / Ukrayna
Dr. Öğr. Üyesi Ali BAYKAN - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Carlos MARTİNEZ - MDIS Üniversitesi, Taskent / Özbekistan
Dr. Öğr. Üyesi Gamze TEMİZEL - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi F. İlknur Yapıcı CUMA - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Ulrich HAAS - Friedrich-Alexander-Univ., Nürnberg / Almanya
Dr. Öğr. Üyesi Jenya GABER, Odessa Mechnikov Univ. / Ukrayna
Dr. Öğr. Üyesi Ahmet ÜNALAN - Duisburg-Essen Üniv, Duisburg / Almanya
Dr. Öğr. Üyesi Gülçin ÖZKÖK - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Markus SCHRIJER - Akdeniz Üniversitesi, Antalya / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Sven HADEL - Ruhr-Universität, Bochum / Almanya
Dr. Öğr. Üyesi Elif KOCAGÖZ - Sütçü İmam Üniversitesi, Kahramanmaraş / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Zehra ODABAŞI - Selçuk Üniversitesi, Konya / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Jörg KUGLIN - Emekli Öğr. Üyesi, Köln / Almanya
Dr. Tahsin YILMAZ, Berlin / Almanya
Dr. Yılmaz BULUT - Köln / Almanya
SEKRETARYA
Dr. Öğr. Üyesi Agah Kürşat KARAUZ / Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi Muhammet ERBAY / Türkiye
Arş. Gör. Hümeyra UZUNKAYA / Almanya
Arş. Gör. Osman Levent ÖZAY / Türkiye
Arş. Gör. Doğan Can AKTAN / Türkiye
Arş. Gör. Rıza ÖZBÖLÜK / Türkiye
Arş. Gör. Malte SCHOLZ / Almanya
Arş. Gör. Brigitte SCHWARZ / Almanya
Arş. Gör. Süheyla BERGMANN / Almanya
Arş. Gör. Feyza ÇALIK / Türkiye
Burak Selçuk Alp ÇELİK / Almanya
Güntülü Gökçen Özge ÇELİK / Türkiye
Deniz ŞENER / Türkiye
Emre ŞİPİR / Almanya
Ayşe ÇALIK / Türkiye
!
11
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
İÇİNDEKİLER
BALKAN SAVAŞLARI SIRASINDA OSMANLI DEVLETİ-ALMANYA
İLİŞKİLERİ
OTTOMAN EMPIRE AND GERMANY RELATIONS DURING BALKAN WARS
Necdet HAYTA................................. ................................................................................. 16
1915 ÇANAKKALE DENÛZ MUHAREBELERÛNDEN ÖNCETÜRK-ALMAN
ASKERÎ İŞBÛRLÛĞÛ VE MÛRALAY CEVAT ÇOBANLI
1915 TURKISH-GERMAN MILITARY COOPERATION BEFORE THE ÇANAKKALE
NAVAL WARS AND COLONEL CEVAT ÇOBANLI
Mesut AYDIN..................................... ............................................................................... 30
TÜRK KÜLTÜRÜNDE GELENEKSEL BİR İÇECEK: KEFİR
TRADITIONAL BEVERAGE IN TURKISH CULTURE: KEFIR
Gülçin Algan ÖZKÖK..................................... ..................................................................47
ALMANYA- OSMANLI DEVLETİ İTTİFAKININ SEBİLÜRREŞAD ADLI OSMANLI
MATBUATINA YANSIMALARI
THE REFLECTION OF GERMANY-OTTOMAN EMPIRE ALLIANCE
ON THE OTTOMAN PRESS CALLED SEBİLÜRREŞAD
Mehmet Ali ÇAKMAK....................................................................................................... 53
ORGAN VEYA DOKU TICARETI SUÇU (TCK M. 91)
TRADING OF ORGANS AND TISSUES
Mahmut KAPLAN / Fahrettin KIDIL............................................................................... 63
TÜRK- ALMAN İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR BAŞLANGIÇ: İLK BERLİN BÜYÜKELÇİSİ
KEMALETTİN SAMİ PAŞA VE İKTİSADİ GÖRÜŞLERİ
A NEW BEGINNING IN TURKISH-GERMAN RELATIONS: TURKEY’S FIRST
AMBASSADOR TO BERLIN KEMALETTIN SAMI PASHA AND HIS ECONOMIC VIEWS
Serap TAÍTEKÛN............................................................................................................... 77
TÜRK DİPLOMAT BEHİÇ ERKİN’E GÖRE DEMİR YOLLARININ
I. DÜNYA SAVAŞINDAKİ ÖNEMİ
THE IMPORTANCE OF RAILWAYSIN THE WORLD WAR I ACCORDING TO TURKISH
DIPLOMAT BEHİÇ ERKİN
Atiye EMİROĞLU BAYİR - Necmi UYANIK..................................................................91
ALMAN DIŞ POLİTİKASINDA “TÜRKİSTAN” (II. DÜNYA SAVAŞI)
THE PLACE OF TURKESTAN IN THE FOREIGN POLICY OF GERMANY
(WORLD WAR II)
Coşkun KUMRU................................................................................................................. 102
!
12
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
SEÇİM SÜRECİNDE YAYINLANAN ANKET SONUÇLARININ SEÇMEN DAVRANIŞINA
YÖNELİK ETKİLERİ
POTENTIAL EFFECTS OF SURVEY RESULTS PUBLISHED IN ELECTION PROCESS ON
ATTITUDES OF ELECTORS
Orhan GÖKCE / Abdullah ŞENGÖNÜL / Alper SELÇUK............................................... 112
ALMANYA'DA UYUM ENTEGRASYON ÇALIŞMALARI VE KKTC ÖRNEĞİ
ADAPTATION - INTEGRATION DEBATES IN GERMANY
Yurdagül ATUN.................................................................................................................. 119
DEĞİŞEN YÖNETİM ANLAYIŞINDA MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN KONUMU VE ROLÜ
“POSÛTÛON AND ROLE OF LOCAL AUTHORÛTÛES ÛN CHANGÛNG MENTALÛTY OF
MANAGEMENT“
Gülise GÖKCE / Orhan GÖKCE / Selim ÇAPAR........................................................... 128
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÇALIŞMALARI
TURKISH AS A FOREIGN LANGUAGE STUDIES
Arif SARIÇOBAN.............................................................................................................. 137
KÜLTÜREL MİRAS VE KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİMİN ÖNEMİ
THE IMPORTANCE OF CULTURAL HERITAGE AND INTERCULTURAL COMMUNICATION
Gülay SARIÇOBAN...........................................................................................................151
TÜRKİYE’DE GENÇLERİN SİYASETE İLGİSİ VE KATILIMI
POLÛTÛCAL INTEREST AND PARTÛCÛPATÛON OF YOUTH ÛN TURKEY
Gülise GÖKCE / Orhan GÖKCE / Bülend ÖZOÌLU..................................................... 156
NEO- LİBERAL DEVLET ANLAYIŞI: TEMELLERİ VE GELECEĞİ
NEO-LÛBERAL MENTALÛTY OF STATE: GROUNDS AND FUTURE
Gülise GÖKCE / Orhan GÖKCE......................................................................................171
POTENTIAL EFFECTS OF SURVEY RESULTS PUBLISHED
IN ELECTION PROCESS ON ATTITUDES OF ELECTORS
Orhan GÖKCE / Abdullah ŞENGÖNÜL / Alper SELÇUK...............................................182
TRADITIONAL FOOD CULTURE OF KONYA
KONYA MUTFAK KULTURU VE YÖRESEL YEMEKLERİ
Gülçin ALGAN ÖZKÖK.................................................................................................... 188
TOURISM OF TURKEY AND ITS ROLEIN TERMS OF TURKISH- GERMAN RELATIONS
TÜRKÛYE TURÛZMÛ VE TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ AÇISINDAN ROLÜ
Gül GÜNEŞ......................................................................................................................... 197
!
13
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
THE EFFECTS OF GERMAN BUİLDİNG AND ROAD CONSTRUCTİON PLANNİNG AND
TECHNOLOGY ON THE URBANİZATİON PROCESS OF ANKARA İN THE EARLY YEARS
OF THE REPUBLİC OF TURKEY
CUMHURÛYETÛN ÛLK YILLARINDA ANKARA’NIN ÍEHÛRLEÍME SÜRECÛNDE ALMAN
BÛNA VE YOL YAPIM PLANLAMASI ÛLE TEKNOLOJÛSÛNÛN ETKÛLERÛ
Ata ATUN........................................................................................................................... 213
POLITICAL INTEREST AND PARTICIPATION OF YOUTH IN TURKEY
TÜRKİYE’DE GENÇLERİN SİYASETE İLGİSİ VE KATILIMI
Gülise GÖKCE / Orhan GÖKCE / Bülend ÖZOÌLU..................................................... 227
NEO- LIBERAL MENTALITY OF STATE: GROUNDS AND FUTURE
NEO-LİBERAL DEVLET ANLAYIŞI: TEMELLERİ VE GELECEĞİ
Gülise GÖKCE and Orhan GÖKCE..................................................................................240
XENOPHOBIA IN AUS DEM NICHTS / IN THE FADE
PARAMPARÇA FİLMİNDE YABANCI DÜŞMANLIĞI
Fatma KALPAKLI..............................................................................................................250
POSITION AND ROLE OF CIVIL ADMINISTRATORS IN CHANGING MENTALITY OF
GOVERNANCE
DEĞİŞEN YÖNETİM ANLAYIŞIMDA MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN KONUMU VE ROLÜ
Gülise GÖKCE / Orhan GÖKCE / Selim ÇAPAR............................................................ 258
VON “NATHAN” ZUM “DİALEKTİK DER AUFKLÄRUNG”
“NATHAN”DAN “AYDINLANMANIN DİALEKTİĞİNE“
Ahmet CUMA.....................................................................................................................268
AKKULTURATION ALS SELBSTBILD UND FREMDBILD - DARGESTELLT IMHINBLICK
DES WERKS “WAS IST DIE MEHRZAHL VON HEIMAT?” VON KEMAL KURT
KEMAL KURT’UN “MEMLEKETİN ÇOĞULU NEDİR?” ESERİNDEN HAREKETLE ÖZ VE
YABANCI İMGESİ OLARAK “AKKULTURATION”
Filiz İlknur CUMA.............................................................................................................. 276
!
14
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
TÜRK-ALMAN İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR BAŞLANGIÇ:
İLK BERLİN BÜYÜKELÇİSİ KEMALETTİN SAMİ PAŞA
VE İKTİSADİ GÖRÜŞLERİ
Serap TAÍTEKÛN153
Özet
II. Abdülhamit döneminden itibaren yakın ilişkiler kuran Osmanlı Devleti ve Almanya, I.
Dünya Savaşı’ndan sonra Mondros Mütarekesi ve Versay’ın yaptırımlarıyla bir süre
birbirinden uzaklaşmış, 3 Mart 1924 Türkiye-Almanya Dostluk Antlaşması’nın ardından ise
iki ülke arasında yeni köprüler kurulmaya başlanmıştır.
Türkiye ile Almanya arasındaki diplomatik ilişkileri yeniden başlatan Dostluk
Antlaşması kapsamında karşılıklı büyükelçilerin atanması kararlaştırıldı. Bu çerçevede
Türkiye’nin ilk Berlin Büyükelçisi Kemalettin Sami Paşa oldu. Kemalettin Sami Paşa’nın
Berlin Büyükelçiliği görevi 8 Ekim1924 tarihinde başlayıp, vefat ettiği 15 Nisan 1934’e kadar
devam etti.
Bu çalışmada Sami Paşa’nın iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerdeki rolü, özellikle
iktisadi gelişmeler bağlamında değerlendirilecektir. 1929 ekonomik buhranını ve Türkiye’nin
mali durumu hakkındaki intibaları Almanya’da dikkatle gözlemleyen Kemalettin Sami Paşa,
bir yandan Almanya’nın ekonomik durumu ile ilgili Hariciye’ye sürekli raporlar göndermiş,
diğer yandan iki ülke arasındaki borç ve ticaret anlaşmaları gibi konularda yoğun bir mesai
harcamıştır. Kemalettin Sami Paşa, Hitler ile yaptığı görüşmeyi de 8 Temmuz 1933 tarihinde
Hariciye Vekaleti’ne raporlamıştır. Türk-Alman iktisadi ilişkileri üzerinde özellikle duran
Kemalettin Sami Paşa, Almanya’nın diğer ülkelerle olan ilişkilerinin Türkiye’ye ekonomik
açıdan etkilerini de değerlendiren raporlar hazırlamıştır.
Bu çalışma, ağırlıklı olarak
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı,
Cumhuriyet Arşivi’nden alınan belgeler ışığında oluşturulmuş ve Kemalettin Sami Paşa’nın,
iki ülke arasındaki diplomatik, siyasi ve ekonomik bağları güçlendirmekte önemli rol
oynadığı, aynı zamanda Almanya’nın yaşadığı ekonomik buhranı iyi analiz ederek
Türkiye’nin iktisadi açıdan izleyeceği yolun belirlenmesi açısından faydalı olacak bilgileri
Ankara’ya aktardığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimler: Kemalettin Sami, Türkiye, Almanya, Diplomasi, İktisat.
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
153
!
Öğretim Görevlisi, Selçuk Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü,
seraptastekin@selcuk.edu.tr
77
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
A New Beginning in Turkish-German Relations:
Turkey’s First Ambassador to Berlin Kemalettin Sami Pasha
and His Economic Views
Abstract
The Ottoman State and Germany, which had established close ties beginning with the reign of
Abdulhamid II, were for some time distanced from one another after the sanctions imposed as
a result of Mondros Armistice Agreement and Versailles Treaty but the new bridges began to
be built between the two countries with the signing of the Turkey-Germany Agreement of
Friendship on 3 March 1924.
It was decided that ambassador be appointed mutually within the scope of the Agreement of
Friendship, which restarted the diplomatic relations between Turkey and Germany. In this
framework, Kemalettin Sami Pasha became Turkey’s first ambassador to Berlin. Kemalettin
Sami Pasha’s mission as ambassador to Berlin began on 8 October 1924 and continued until
15 April 1934, when he died.
In this study, Sami Pasha’s role in the diplomatic relations between the two countries will be
evaluated especially in the context of economic developments. Kemalettin Sami Pasha, who
made careful observations about the 1929 economic Depression and Turkey’s financial
situation in Germany, sent regular reports to the Foreign Ministry concerning Germany’
financial state on the one hand and had spent a lot of effort working on loan and trade
agreements between the two countries on the other. Kemalettin Sami Pasha also reported to
the Foreign Ministry the meeting he had had with Hitler on 8 July1933. Dwelling specially on
Turkish-German economic relations, Sami Pasha prepared reports assessing the economic
effects of Germany’s relations with other countries on Turkey.
This study was conducted largely in the light of documents obtained from the Prime Ministry
Republic Archives and arrived at the conclusion that Kemalettin Sami Pasha had played a
significant part in strengthening the diplomatic, political and economic ties between the two
countries, made a thorough analysis of the economic depression in Germany and conveyed to
Ankara important information that could help Turkey in determining the path it would follow
in terms of economy.
Key Words: Kemalettin Sami, Turkey, Germany, Diplomacy, Economy.
GİRİŞ
Almanya ile Türkiye, I. Dünya Savaşı’nda kopan ilişkilerini yeniden tesis etmek için 1924
yılından itibaren yakınlaşmaya başlamış, iki ülke arasında diplomatik, askeri, ticari, ekonomik
ilişkilerin artırılması için yoğun bir trafik başlatılmıştır.
Böylesine önemli bir dönemde, Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi olarak görev yapan
Kemalettin Sami Paşa, özellikle iktisadi konulardaki takibi, etkinliği ve düşünceleri ile dikkati
!
78
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
çeker. Kemalettin Sami Paşa’nın büyükelçi olarak görev yaptığı yıllar, Türkiye ile Almanya
arasında siyasi ve iktisadi açıdan oldukça yoğun ilişkilerin yaşandığı bir dönemdir.
Kara Mühendishanesi’ni bitirdikten sonra askeri hayatı başlayan ve ordunun çeşitli
kademelerinde görev yaptıktan sonra II. Dönem TBMM Sinop Milletvekilliğine seçilen
Kemalettin Sami Paşa, 1924-1934 tarihleri arasında Berlin Büyükelçisi olarak tüm tecrübesini
kullandı.
Kemalettin Sami Paşa, Türk-Alman ilişkilerinin yeniden canlandığı 3 Mart 1924 tarihli
Türk-Alman Dostluk Antlaşması’nın ardından başladığı ve 1929 Ekonomik Buhranı ve
etkilerini de kapsayan bir dönemde üstlendiği Berlin Büyükelçiliği görevinde, iki ülke
arasındaki diplomatik ilişkilerde önemli rol oynadı.
Kemalettin Sami Paşa, Türk-Alman hükümetleri ve şirketleri arasındaki kredi, kliring,
ticari antlaşmalar gibi önemli konularda kimi zaman uzlaştırıcı, kimi zaman belirleyici
olmuştur.
Avrupa’daki gelişmeleri de yakından takip eden Kemalettin Sami Paşa, Almanya’nın
diğer devletlerle ilişkilerini de iyi analiz ederek Türk Hükümeti’nin kararlarına yön verecek
raporlar hazırlamıştır. Berlin Büyükelçiliği sırasındaki önemli çalışmaları ve özellikle
ekonomi ile ilgili olan bu raporlar, çalışmada konularına göre, kronolojik sıralama ile
verilmiştir.
Kemalettin Sami Paşa Kimdir?
1884 yılında Sinop’ta doğan Kemalettin Sami Paşa, Abdurrahman Sami Bey ve Emine
Hanım’ın oğludur. 1902 yılında girdiği Mühendishane-i Berri-i Hümayun’u üç yılda bitirip,
1908’de ise Harp Akademisi’nden yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Yaklaşık 20 yıllık askerlik
hayatında ordunun çeşitli kademelerinde, defalarca yaralanarak görev yaptı. İngilizce ve
Fransızca bilen Kemalettin Sami Paşa, mezuniyetinden sonra ilk görevini 4. Ordu emrinde 22.
Topçu Alayı 3. Batarya Komutanı olarak aldı.
12 Şubat 1912’de Harp Okulları öğretmenliği görevine getirildiğinde binbaşı rütbesi
bulunuyordu. Aynı yılın Haziran ayında, sınavı kazanarak Almanya’ya gönderildi. 29 Eylül
1912’de Yanya Kolordusu 1. Şube Müdürü oldu. Bu görevi sırasında kolundan yaralandı. 15
Aralık 1913 tarihinde getirildiği Genelkurmay 2. İstihbarat Şube Müdür Yardımcılığı
görevinin ardından Mayıs 1914’te Karadeniz Boğazı İstihkam İnşaat Komisyonu Başkanı
oldu. 11 Temmuz 1915’te Çanakkale Kuzey Grubu (3. Kolordu) Kurmayı olarak görev yaptı.
Burada yaralandıktan sonra Genelkurmay İstihbarat Şubesi’ne alındı.
29 Eylül 1915’te Şehzade Ömer Faruk Efendi ile Avrupa’ya gitti. 25 Şubat 1917’de 2.
Bulgar Ordusu Karargahı’nda irtibat subayı, 2 Mayıs 1917’de İstihkam Kıtaları ve
Müstahkem Mevkiler Genel Müfettişliği Kurmay Başkanı oldu. 18 Ağustos 1917’de Hicaz
Seferi Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı, 10 Şubat 1918’de 8. Kolordu Kurmay Başkanlığı
görevine getirildi. Hicaz Kuvvetlerinde iki defa yaralandı.154
25 Nisan 1918’de Berlin Ataşemiliter Yardımcılığı’na atandıysa da iptal edildi ve 8
Mayıs 1918’de Ukrayna Ataşemiliteri oldu. 6 Haziran 1918’de Kuzey Kafkas Ordusu
Kurmay Başkanlığı’nda 9’uncu Ordu Menzil Müfettişliği’ne atandı. 13 Ekim 1919’de
İstanbul Muhafızlığı ve 25. Kolordu Komutan Yardımcısı 27 Ekim 1919’da 10’uncu Kafkas
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
154
!
Kazım Öztürk, Türk Parlamento Tarihi, TBMM II. Dönem 1923-27, III. Cilt, Türkiye Büyük Millet Meclisi Yayınları, No:
3, Ankara, 1995.
79
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Tümen Komutanı oldu. 22 Kasım 1920’de İstanbul’dan İstiklal Harbi’ne katılmak üzere
kaçıp Ankara’ya geldi ve ardından Ankara Komutanlığı ile görevlendirildi.155
Milli Mücadele’ye katılan Kemalettin Sami Paşa 23 Haziran 1923’te II. Dönem Sinop
Milletvekili olarak meclise girdi. 24 Eylül 1928’de askerlikten emekli oldu. 3 Ağustos 1924
tarihinde izinli sayılarak Berlin Ortaelçiliği’ne atandı156, 20 Ağustos 1924’te ise Almanya’nın
Türkiye nezdindeki elçiliğini Büyükelçiliğe yükseltmesi üzerine Berlin’deki Türkiye
Temsilcisi olarak, Büyükelçi unvanını aldı.157
Tarih İçinde Türk-Alman İlişkileri
1924 yılında yeni bir canlanma dönemine giren Türk-Alman ilişkilerinin altyapısı ve
tarih içindeki aşamalarına genel hatlarıyla bakılacak olursa, başlarda ticarete dayalı, daha
sonra ise siyasi, askeri ve ekonomik ilişkilerin tesis edildiği dikkati çeker.
Türkler ile Almanların 15. Yüzyıldan itibaren ticari ilişkilerinin başladığı bilinir.
Leipzig, Dresden, Ausburg, Regensburg ve Nürnberg gibi Alman tekstil merkezleri, pamuk,
ipek, yün gibi ihraç mallarını Cenovalı, İspanyol, Fransız, İngiliz ve Avusturyalı tüccarlar
aracılığıyla temin ediyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu da bu ihraç mallarının alıcıları arasında
bulunuyordu.158
Osmanlı Devleti’nin Prusya Krallığı ile ilk temaslarının, Ocak 1718 tarihli Prusya
Kralı I. Frederich Wilhelm’e gönderilen mektup ile başladığı kabul edilir. Avrupa’daki askeri
ve siyasal durumu sıkıştığı ölçüde Osmanlı Devleti’ne yaklaştığı düşünülen Prusya Kralı II.
Fredrich, Osmanlı Devleti ile dostluk ve ticari ilişkiler kurmaya yönelmiş, Osmanlı
Devleti’nden yararlanmaya çalışmıştır. II. Fredrich, 1755 yılında ilk elçisini İstanbul’a
göndermiş159, fakat bu girişimi başarılı olamamıştır. İki ülke arasındaki ilk askeri ittifak, 1
Şubat 1790’da imzalanmıştır.160
Osmanlı Devleti, Prusya ile 18 ve 19. Yüzyıllarda ekonomik bağlarla dengeli bir ilişki
yürütmüş, Prusya’ya hammadde ihraç etmiş ve buna karşılık mamul madde ithal etmiştir.161
İki ülke arasındaki ilişkiler, 19. Yüzyılda gelişmiş, Sultan II. Abdülhamit, 1878
Ayastefanos Antlaşması ve ardından Berlin Kongresi sonunda, Osmanlı Devleti’nin toprak
bütünlüğünü koruyucu politikayı bırakan İngiltere’den uzaklaştığı ölçüde, Almanya’ya
yakınlaşmaya başlamıştır.
19. yüzyılın sonunda Almanya ise dış siyaset hedefleri gereğince Osmanlı Devleti’ne
yaklaşmıştı. 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı’nın oluşturduğu olumsuz tabloda Sultan II.
Abdülhamid, ordunun yenilenmesi için askeri ve sivil uzmanlar gönderilmesi hususunda
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
155
Türk İstiklal Harbi’ne Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri, Genelkurmay Basımevi,
Ankara, 1989, s. 245-247
156
CDAB, 030.11.01/10.36.19
157
CDAB, 030.18.01/010.41.4
158
Rifat Önsoy, Türk-Alman İktisadi Münasebetleri, Ünal Matbaası, İstanbul, 1982, s. 5
159
Kemal Beydilli, 1790 Osmanlı-Prusya İttifakı, Meydana Gelişi-Tahlili-Tatbiki, Basılmış Doçentlik Tezi, Güryay
Matbaacılık, İstanbul, 1981, s. 2-4
160
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. IV, TTK Basımevi, Ankara, 1982, s. 560
161
Yavuz Özgüldür, Türk-Alman İlişkileri (1923-1945), Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1993, s. 4
!
80
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Alman Hükümeti’ne başvuruda bulunmuştu. Gelen uzmanlar aracılığıyla iki devlet arasında
askeri, siyasi ve ekonomik yakınlık pekişti. Bu yakınlık, I. Dünya Savaşı’na müttefik olarak
girmeye kadar gelişti.
2 Ağustos 1914 tarihli Osmanlı-Alman İttifak Antlaşması imzalandı. I. Dünya Savaşı
öncesinde ve esnasındaki siyasi ve askeri kriz zamanlarında, iki devlet birbirlerini zaman
zaman çare olarak gördüler.
I. Dünya Savaşı sona erdikten sonra, Osmanlı Devleti’ne Mondros Mütarekesi,
Almanya’ya ise Versay ile uygulanan yaptırımlar, iki ülke arasında daha önce tesis edilen
siyasi, askeri ve ekonomik bağların zorunlu olarak kopmasına neden olmuştur.
Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra Türkiye, İngiltere ve Fransa ile sorunlar
yaşamakta, gelişmek ve kalkınmak için yeni ilişkilere ihtiyaç duymaktaydı. Almanya ise
Versay’ın ağır yaptırımları ve savaş ile bozulan ekonomisini dengelemeye çalışmaktaydı. Bu
bakımdan, savaş öncesinde Almanya’nın hammadde ihtiyacını karşılayan Türkiye ile yeniden
ekonomik ilişkiler geliştirmek akıllı bir politika olarak görülüyordu.
Zor bir dönemin ardından kalkınmak için birbirini seçen iki ülke de Batılı devletlerle
karşılıklı iyi niyete dayalı ve samimi ilişkiler tesis edecek durumda değillerdi. İki ülke de I.
Dünya Savaşı’ndan sonra ağır barış koşullarına zorlanmış, parçalanmış ve dağıtılmışlardı.162
Lozan Antlaşması, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri engelleyen daha önceki
antlaşma hükümlerini ortadan kaldırdı. Almanya, Versay’ın hükümlerini zaten fiilen ortadan
kaldırmaya yönelik adımları atmaya başlamıştı. Lozan Antlaşması imzalandıktan birkaç ay
sonra, Türkiye ile Almanya, diplomatik ilişkileri yeniden kurmak ve bir dostluk antlaşması
yapmak amacıyla karşılıklı girişimlere başladı.163 Almanya, bir yandan da İngiliz, Fransız ve
İtalyan hükümetlerinin Türkiye’ye karşı izledikleri sert politikadan dolayı çekiniyordu.
Türkiye de durumu hassasiyetle izliyor, fakat Almanya ile özellikle ekonomik sebeplerle
yakınlık tesis etmek istiyordu.
İki ülke arasındaki diplomatik görüşmelerin ardından, Türkiye ile Almanya arasında
diplomatik ilişkileri yeniden başlatan dönüm noktası, 3 Mart 1924 tarihinde imzalanan
Dostluk Antlaşması olmuştur. Bu antlaşma ile Türkiye ile Almanya arasında yaklaşık 6 yıldır
kesik olan diplomatik ve siyasi ilişkiler yeniden tesis ediliyordu.164
Türk-Alman Dostluk Antlaşması’ndan sonra iki devlet, ilk iş olarak karşılıklı elçi
atadı. Alman Nadolny, Türkiye’ye elçi olarak atandı ve Büyükelçi sıfatını taşımaya başladı.
Nadolny’ye karşılık, Türk Hükümeti, Kemalettin Sami Paşa’yı Berlin’e büyükelçi olarak atadı
ve Kemalettin Sami Paşa güven mektubunu 8 Ekim 1924 tarihinde Berlin’e sundu.165
Kemalettin Sami Paşa’nın Berlin’deki Faaliyetleri
Kemalettin Sami Paşa’nın Berlin’e 1924 yılının sonlarında gitmesinin ardından,
diplomatik derhal başladı, . Aynı zamanda Avrupa basınını ve diplomasisini yakından takip
ederek Ankara’ya raporlar hazırlayarak sundu.
Türkiye ile Almanya arasında yeniden canlanan ilişkiler doğrultusunda özellikle
iktisadi alandaki yakınlaşmalarda etkin rol oynayan Kemalettin Sami Paşa, Almanların
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
162
Özgüldür, a.g.e., s. 36
163
Cemil Koçak, Türk-Alman İlişkileri (1923-1939) İki Dünya Savaşı Arasındaki Dönemde Siyasal, Kültürel, Askeri ve
Ekonomik İlişkiler, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1991, s. 6.
164
Koçak, a.g.e., s. 9
165
Koçak, a.g.e. s. 15
!
81
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Türkiye’de yapacağı yatırımlar, iki ülke arasındaki kredi anlaşmaları ve ticaret anlaşmaları
konusunda yoğun mesai harcadı.
15 Ağustos 1925 tarihinde, Türk Hükümeti ile Alman Junkers şirketi arasında,
Kayseri’de bir uçak motoru kurulması antlaşması imzalandı. Fabrikanın inşaatının Philipp
Holzmann firmasına ihalesi ise Kemaleddin Sami Paşa’nın onayı ile mümkün oldu.166
Kemalettin Sami Paşa, 22 Nisan 1929’da Alman Dışişleri Bakanı Stresemann, 23
Nisan’da Başbakan Hindenburg’u ziyaret etti ve bu görüşmelerini de raporladı.
Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras, Başvekalet’e 27 Şubat 1930 tarihinde bir rapor
göndererek, Berlin Büyükelçisi Kemalettin Sami Paşa’nın, çeşitli temaslarından aldığı
izlenimlere ait şifre telgrafı suretini sundu.
Kemalettin Sami Paşa’nın adı geçen raporunda, Alman basınında konu olan
Türkiye’nin durumu hakkında yayınlar nedeniyle Maliye Nazırı, Hükümet Bankası Reisi ve
birçok banka direktörü ve Paris kuponlarının Alman vekilleri ile görüştüğünü belirtmiştir.
Kemalettin Sami Paşa, raporunda genel olarak İsveç’ten istikrazı önermiş ve olmazsa
Amerika, veya Almanlarla bu işin yapılmasını önermiş ve görüşmelerinden aldığı neticeyi şu
sözlerle ifade etmiştir: “Türkiye’nin ödemesi aleyhindeki şayianın sahibi Fransız muhalifi ve
Osmanlı Bankası’dır ki bu şayia vakitsiz bile olsa bir gün bunun yokken varlık kazanacağı
muhakkaktı. Bundan korunup, paramızı tarsin etmek (sağlamlaştırmak) için 4 milyon İngiliz
Liralık bir istikraz lazım ve kafidir. Bunu en iyi kibrit tekeli ile İsveçliler’den tedarik
etmelidir. Almanlar Young Planı kabul edilmiş bir zamanda bulunsalardı, bu istikrazı derhal
yaparlardı. İsveçliler bunlara tercih edilmelidir.
Bu olmazsa ya Amerika ile veya iki ay kadar bekleyip Almanlar’la bu işi yapmalıdır.
Hükümetin aldığı tedbir hiçbir zaman kafi değildir. Bankalarda toplanan Türk lirası ödeme
emirleri tamamen tediye edilmiyor. Mesela Junkers kendisine verilen 500 bin liralık çekin
yüzde 80’ini alabilmiştir. İleride daha az tediyesi ile Türk lirasının kıymeti bu suretle de
düşebilir.”
Kemalettin Sami Paşa raporunda bu mücadelenin Fransız Şark siyasetinde de önemli
amil olduğunu ve bu suretle Osmanlı Bankası propagandasının bir siyaseti haiz olduğunu ve
kendi bunun Paris’te de malum bulunduğunu beyan etmiştir.
Bu raporundan da anlaşılacağı gibi Kemalettin Sami Paşa, Almanya’da Türkiye’nin
mali durumu ile ilgili çıkan yayınları incelemiş, ilgili kişilerle gerekli temasları yapmış ve
Türk Lirası’nın değerinin düşmemesi için alınabilecek tedbirleri Hariciye Vekaleti’ne
bildirmiş, görüşleri buradan Başvekalete iletilmiştir.167
Alman-Rus İlişkileri Raporu
Kemalettin Sami Paşa, Almanya’nın dış politikasını yakından takip etmiş, hükümetin
diğer devletlerle diplomatik ilişkileri hakkında Başvekalete ayrıntılı raporlar sunmuştur.
Rusya’yı ziyaret eden Alman sanayicilerin dönüşünde yaptığı değerlendirmeyi Türkiye’nin
menfaatleri doğrultusunda yorumlamıştır.
Rusya dönüşünde Alman Maliye Vekili, Rusya’nın Almanya’ya rakip olacağı ve
Alman ekonomisini tazyik edeceği şeklindeki yorumların mübalağalı olduğunu, kendisinin
Rus sanayiinin Almanya tarafından himaye edilip edilmemesi konusunu ciddiye almadığını,
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
166
Koçak, a.g.e., s. 68
167
CDAB, 030.10/166.153.4
!
82
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
bundan ziyade Rusya’ya yapacakları ihracatı düşündüğünü, Rusya’da sanayi geliştikçe,
Alman sanayiine ihtiyaçlarının artacağını, bu yüzden derhal kredi verilmesi gerektiği
görüşünü vurguladı.
Alman Hariciye Nazırı ise Almanya’nın siyasi ve iktisadi durumda Rusya ile dostane
ilişkiler tesis etmesinin, Türkiye’nin menfaatine uygun olacağı görüşünü ortaya koymuştur.
Kemalettin Sami Paşa’ya göre, Rus topraklarının genişliği, nüfusunun fazlalığı, kendilerine
ayrıca bir özellik verir. Güçleri çoktur. Almanya da bu güçle mücadeleye istekli değildir.
Alman bakan, “Biz elimize gelecek on paranın peşindeyiz. Sanayi erbabımızın Ruslara
yapmak istediği krediyi temine çalışacağız” demiştir.
Tüm bu görüşleri raporuna alan Kemalettin Sami Paşa, kendi değerlendirmesinde ise
hükümet üyelerinin açıklamalarına memleketin genelinin katıldığını, fakat bazı Bolşevik
karşıtı şahısların sırf fırkacılık gayretiyle tesirsiz de olsa aleyhte bulunduklarını belirtmiş,
Rusya’nın 5 yıllık programının eksik olmakla beraber, tahakkuk edeceği konusunda ciddi
kanaat olduğunu belirtmiştir.168
Haftalık Tatil Tavsiyesi
Kemalettin Sami Paşa, Avrupa ile artan iktisadi ilişkiler doğrultusunda, aksaklıklara sebep
olduğu tespitiyle, Türkiye’de haftalık tatilin değiştirilerek, pazar günü olmasını önermiştir.
Türkiye’de Cuma günü uygulanan haftalık tatilin, diğer devletlerde pazar günü olması,
bazı ticari yazışmaların aksamasına sebebiyet vermekteydi.
Türkiye’nin diğer devletlerle ticari ilişkilerinin aksamaması için mecburi hale gelen
hafta tatili değişikliğini ilk öneren, Berlin Büyükelçisi Kemalettin Sami Paşa olmuştur. Kanun
çıkmadan 5 yıl önce, 24 Kasım 1930 tarihinde Başvekalete bir yazı gönderen Kemalettin
Sami Paşa, şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Bütün dünyada iktisadi buhran varken ve
memleketimizde de bunun etkisi aşikar ve buna karşı mücadele başlamışken, her zaman
gözümüz önünde bulunan ve ciddin iktisadi faaliyetimize büyük nakiseler veren hafta tatili
meselesini tanzim edememek dikkat çekicidir. Bendeniz istirahat gününü pazara tahvil ile
teklif ediyorum. Bu fikrin takviyesi için yol göstericiliğinizi rica ve bura iktisat aleminin bu
gibi bir düzenlemeyi önemle beklemekte olduklarını arz ederim.”169
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, diğer devletlerle ticari ilişkilerinin yoğunlaşması,
haftalık tatilin değişmesini beş yıl sonra tekrar gündeme getirmiştir. Muş Milletvekili Hakkı
Kılıç’ın mecliste yaptığı konuşmayla hafta tatilinin pazar gününe alınması gerektiği
vurgulanmış, 170 27 Mayıs 1935 gün ve 239 sayılı yasayla, Ulusal Bayram ve Genel Tatiller
Hakkında Kanun, mecliste onaylanarak kabul edilmiştir.171
Alman Ekonomik Buhranı Hakkındaki Raporu
Kemalettin Sami Paşa, tüm dünyayı sarsan 1929 Ekonomik Buhranı’nın etkilerini,
Almanya’da da yakından takip etmiştir. Ekonomik durumun siyasi olaylara etkisini de
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
168
CDAB, 030.10/230.553.11
169
CDAB, 030.10/198.352.2
170
TBMM Zabıt Cerideleri, C.3, Devre: 5, İçtima F., TBMM Matbaası, Ankara, 1935, s. 302.
171
TBMM Zabıt Cerideleri, s. 303-304
!
83
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
değerlendiren Kemalettin Sami Paşa, Alman buhranın siyasi mahiyetine dair Hariciye
Vekaleti’ne bir rapor sunmuş, bu rapor da 11 Ağustos 1931 tarihinde Başvekalete iletilmiştir.
Kemalettin Sami Paşa, Alman ekonomik buhranının artık siyasi bir mahiyet aldığını
ve meselenin bu açıdan değerlendirmesi gerektiğini belirttiği raporunda şu görüşlere yer
vermiştir: “Alman mali buhranının başlamasına, Alman ekonomisine güvenin yok olması ve
kredilerin çekilmesi de tesir etmiştir. Bu güvensizlikte Nasyonal Sosyalistlerin yayını ve
özellikle sağ partilerinin Young planı ve Versay Antlaşması aleyhinde hareket etmesi dikkate
değerdir. Avusturya ile yapılan gümrük birliğinin eklenmesi, Almanya’nın siyasi ve
ekonomik nüfusu altında bir merkezi Avrupa’nın oluşması Fransa’yı harekete geçirmiş ve
krediler kesilmiştir.”
Raporda, Almanya’da milyarlarca sermayesi olan Amerikalıların tehlikeyi hissedince
İngiltere’nin yardımına koştuğu ve Fransa’nın da bu yardımı felce uğrattığına dikkati çeken
Kemalettin Sami Paşa, “Fransız hiddeti ve özellikle Avusturya’ya yapılan yardımla artan bu
asabiyet, İngiltere’ye teveccüh etti ve İngiliz lirasını önemli ölçüde sarstı” şeklinde görüş
belirtmiştir.
Kemalettin Sami Paşa’ya göre, Londra Konferansı’nda Almanya’ya yeni kredi
verilmemiştir. Almanya’nın birincisi 2 milyardan fazla kredi, ikincisi ise itimat olmak üzere
iki şeye ihtiyacı vardır. Bu iki şeklin en güçlü yolu ise Paris’ten geçmektedir. Çünkü
Fransızlar’ın ağır siyasi baskısı karşısında Almanlar 2 milyarlık kredi isteklerinden
vazgeçmişlerdir. 172
Avrupa basınını da yakından takip eden ve uluslararası diplomasiye her yönüyle vakıf olmaya
çalışan Kemalettin Sami Paşa, Fransa’nın siyasi tutumunun Almanya’ya etkilerini de analiz
ederek, aynı raporda şu görüşlere yer vermiştir: “Fransız basınının önemle bahsettiği
Fransa’nın tecridi tehlikesi gerçekleşmeye çok müsaittir. Almanların 1914 başlangıcındaki
durumlarının Fransa için gerçekleşmesi uzak bir durum değildir. Yaptığım tetkikler ile
vardığım sonuca göre, Almanya en az bir sene tahammül edecek mali ve iktisadi tedbire sahip
olup, alınacak tedbirlerle bu süre belki 1.5 seneye de çıkarılabilir.”173
Kemalettin Sami Paşa, Türkiye’nin Almanya’ya olan borçlarının ödenmesinde
kolaylık gösterilmesi hakkında da bir takım girişimlerde bulunuyordu. Sami Paşa,
Başvekalete gönderdiği yazıda Alman Hariciye ve İktisat vekaletinin, Türkiye’nin vermesi
muhtemel olan bonoların Julyüs Berger tarafından kabulünü tavsiye ettiğini ve bonoları
himaye edeceğini bildirdi.174
Kemalettin Sami Paşa’nın kayda değer iktisadi bir saptamasına göre, hükümetin iflası
ve milletin iflası ayrı şeylerdir. Alman hükümeti iflas etse dahi millet iflas etmez. Çünkü,
Alman hükümeti zor durumda olmasına rağmen, Alman ticareti genişlemektedir. Sami
Paşa’nın tespitlerinde Almanya’nın mali iflasını beklemenin doğru olmayacağını, belki
hükümet bütçesinin iflas edeceğini, fakat milletin faaliyet ve hayatiyetine devam edeceği
görüşünü vurgulayarak şu görüşleri belirtmiştir: “Almanya’da hükümet iki senedir bütçe açığı
ile müşkil vaziyette olduğu halde, Alman ticareti daima gelişmiş ve yükselmiştir. Bazı
memleketlerde hükümetin iflası ve bazılarında da milletin iflası felaket doğurur. Almanya,
ikinci sınıfa dahildir.”175
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
172
CDAB, 030.10/230.553.16
173
CDAB, 030.10/230.554.16
174
CDAB, 03.19/230.553.1
175
CDAB, 030.10/230.554.16
!
84
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Kemalettin Sami Paşa, Almanya ile ilgili bu raporu Ankara’ya sunarken, Alman Dışişleri
Bakanlığı görevlisi Müşavir Ziemke de 1 Mart 1930 tarihli raporunda Türkiye’nin ekonomik
durumunu değerlendirerek, Türk parasının sürekli değer kaybettiğini, hiçbir geçerliliği
olmayan ve yabancı ülkelerde ticarette ve ödemelerde kabul görmüyordu. Türk Hükümeti,
Büyükelçi Nadolny’e müracaatında Almanya’dan kredi istemişti fakat Ziemke’nin tavsiyesi,
bu müracaatın reddedilmesiydi. Türkiye’ye, kredi isteğine karşılık, önceki borçları
hatırlatılıyordu.176
Maksat Diktatörlük mü?
Alman Hükümeti’nin, içinde bulunduğu zorlukları yenemeyeceği yönündeki genel
kanıya değinen Kemalettin Sami Paşa, bir yıl sonra iktidara gelecek olan Nasyonal
Sosyalistler’in yükselişine dikkati çektiği 29 Mart 1932 tarihli raporunda, Yahudi siyasetinin
milliyetçileri asabileştirdiğini belirterek, Almanya’nın siyasi tehlikesini “vahdetsiz”likte
gördüğünü belirtmiştir. Sami Paşa, kendisine kuvvetli bir idare sistemi takip edeceklerini
söyleyen Alman Dahiliye ve Harbiye Nazırı’na ise maksadının diktatörlük olup olmadığını
açıkça sormuştur.
Kemalettin Sami Paşa, bu raporunda Almanya’nın dahili durumu hakkında şu
tespitlerde bulunmuştur: “Almanya’nın dahili vaziyeti son aylar zarfında dikkat çekici hal
almıştır. İktisadi buhran ve işsizliğin memlekette meydana getirdiği gayrimemnunlar
zümresinden Nasyonal Sosyalistler faydalanmışlar ve prenslerden ameleye kadar her sınıf
halkı temsile çalışarak gerçek bir faşist fikir ile hareket etmişlerdir. Nasyonalistlerin
programında, siyasi fırkaları lağvetmek de vardır. Almanya’da normal bir hükümet sistemi ile
hiçbir hükümetin bugünkü iktisadi ve siyasi müşkülatı yenemeyeceği görüşü hakim olmakta
ve şimdilik meclis ve parti sistemi buhran geçirmektedir. Aklı başında zevatın bile (artık ne
olacaksa olsun) dedikleri görülmektedir.
Bir harekete doğru giden bu memnuniyetsizliği Nasyonal Sosyalistler organize bir
teşekkül haline getirerek iktidara geçmek istiyorlar. Buna mukabil hükümet de daha sıkı bir
idare sistemi takip ederek vaziyete hakim olmak emelinde bulunuyor. Bu mesele hakkında
kabinede en kuvvetli mevkiye sahip olan Dahiliye ve Harbiye Nazırı ile görüştüm ve
kendisine Almanya için en büyük tehlikeyi vahdetsizlikte gördüğümü söyledim. Cevaben
hakkım olduğunu, meselenin kabinede görüşüldüğünü fakat Reisicumhur ve Prusya
intihabından önce bu meseleye dokunmamaya karar verdiklerini söyledi. Bunda maksat
diktatörlük müdür? Sualime ise (evet) cevabını verdi. Almanya’nın fırkaların üzerinde bir
idare sistemi kurması gerekir. Son senelerde vaziyete hakim olan Yahudi iktisatçılar milleti
iktisadi tertip ve inceliklerle meşgul etmişler ve cihanı da bu siyaset peşinde sürüklemişlerdir.
1922-23 senesindeki enflasyon ile hariçten aldıkları borçları ve ecnebi paralarını dondurarak
dünyada görülmemiş bir batakçılık yapmışlardır. Bu Yahudi siyaseti milliyetçileri çok
asabileştirmiştir. Nasyonal sosyalistler, iktisadi mücadeleyi daha açık ve namuskârâne bir
şekle koymak istiyorlar.”177
Kliring Raporu
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
176
Koçak, a.g.e., s. 64-65
177
CDAB, 030.10/231.554.4
!
85
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Türkiye’nin, mali zorluklardan dolayı Almanya’ya olan eski borçlarını ödeyemeyecek
durumda olması, Alman sermayesinin Türkiye’de yatırım yapma konusunda isteksiz
davranmasına neden oluyordu. Alman Dışişleri Bakanlığı, Ankara Büyükelçisi Nadolny’nin
olumlu raporuna rağmen, Türkiye’nin malî sorunlarına destek olmayı kabul etmemiştir.
Türkiye’nin Almanya’dan kredi sağlamak konusundaki en önemli çabalarından biri de
kliring (takas) sorununun tekrar tekrar ele alınmasıydı. Kemalettin Sami Paşa’nın bu yöndeki
çalışmalarına rağmen, Alman Hükümeti, Türkiye’ye kredi verme konusunda kararsızdı.178
Kemalettin Sami Paşa, Takas Komisyonu’nun Alman Hükümeti ve iktisadî teşekküller
ile yaptığı görüşmeler ve sonuçları hakkında Hariciye Vekaleti’ne bir rapor sundu. Hariciye
de raporu Başvekelete iletti.
Kemalettin Sami Paşa’nın hazırladığı raporda, Alman hükümetinin claering muamele
ve münasebetinde, bizzat döviz siyaseti takip etmesine rağmen, en yüksek yardımı vaat etmesi
ve bu yardımı bir mektupla teyit etmesini Ankara’ya bildirmişti.
Rapordaki diğer konu ise büyük sanayi ve ticaret erbabından oluşan ve başlarında Otto
Wolff grubu ve Reemtma bulunan bir iktisadi oluşum ile yapılan görüşmeler ve varılan
olumlu sonuçlardı.
Sami Paşa’nın raporuna göre, hükümetle yapılan anlaşma, Alman firmalarıyla
yapılacak özel clearing (kliring)179 işlerini tahsil ve himayeyi vaat eden ve fakat olumlu bir
faal göstermeyen bir anlaşmadır.
Fakat Otto Wolff ve Bizans ithalatçıları ile yapılan görüşmeler daha önemli olumlu bir
iştir ve bu işin özü ise şudur: Otto Wolff Türkiye’ye uzun vadeli ve yüksek miktarda bir
kliring kredisi açacak. Bu kredinin iki kısmı olacaktı. İlkinde liman inşası ve Gazi köprüsü
gibi özellikle demir sanayiini ilgilendiren ve kısmen de memleketteki amele ve yerli
malzemeye harcamak için nakdi sermayeye ihtiyaç gösteren işlerdir.
Otto Wolff ile yapılan görüşmenin ikinci özelliği ise Türkiye’ye örneğin 10 senelik
kredi yapılması ve hükümetin buna mukabil hazine bonosu vermesiydi. Bu bonolar senelere
bölünecek fakat iade ödemesi yalnızca Türk ihracat mallarıyla olacaktı.
İhtiyaca göre, Türkiye’nin Almanya’dan veya Almanya’nın Türkiye’den başlangıçta fazla mal
alması ve diğerine borçlanmaları imkanı da göz önünde bulundurulacaktı. Aynı zamanda,
örneğin 10 sene için verilen hazine bonoları içeriğini daha kısa bir zamanda ödeme imkanları
da düşünüldü.
Kemalettin Sami Paşa, görüşmelerinde Almanların demiryolu, liman gibi inşaat için ayrıca
malzeme fiyatının aynı miktarda dövizle vermeyi kabul ettiklerini ve nakden verdiğinin
ödemesini de Türk malı olarak ve hatta faizini de Türk malı olarak kabul ettiklerini
vurguladığı raporda, bu işleri derhal tespit ve mukavele için Ankara’ya temsilcilerini
göndermeye hazır olduklarını belirtmiştir. Raporunda, Yugoslav ve Bulgarların da aynı
anlaşmalar için girişimde bulunduklarını vurgulayan Sami Paşa, bu konuda seri şekilde karar
verilmesi gerektiği görüşünü belirtmiştir.180
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
178
Koçak, a.g.e., s. 63
179
Clearing (kliring): Denkleştirme ve mahsup anlamına gelen kliring, uluslararası ticarette malın malla değiştirilmesini
sağlayan, fakat takastan daha gelişmiş bir yöntemdir. (Çulpan, R. 1983, “Countertade Revised: an International
Marketing Technique and its Implication”, Canada: Work Marketing Congress 1. S. 132’den aktaran: Nur Ersun ve
Kahraman Arslan, “İslam Ülkeleri Arasındaki Ticaretin Geliştirilmesinde Çok Taraflı Kliring Birliği Projesinin Rolü ve
Önemi, Journal of Acconting and Finance, 48: s. 175).
180
CDAB, 030.10/231.554.3
!
86
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Otto Wolff şirketi, Krupp, VereinigteStahlwerke, AEG, Siemens, Julies Berger gibi dev
şirketlerin yer aldığı Konsorsiyum ortaklarından biriydi. Konsorsiyum, Türkiye’ye 1932
yılında 200 milyon RM tutarında kredi teklif etmişti. Türkiye, krediyi mal ithal etmek için
kullanabilecekti. Krediden yararlanılıp yararlanılmadığı belli değildir.181
Hitler İle Görüşme
Alman Hükümeti ile daima irtibat halinde bulunan Kemalettin Sami Paşa, görev
süresinde Hitler ile bir görüşme yaparak, Başvekalete rapor sunmuştur. Görüşmede Almanya
Hariciye Nazırı Von Neurath, Londra’da bulunan İktisat Vekili Celal Bayar’ın iktisadî
meseleleri görüşmek üzere dönüşte Berlin’e de uğramasının uygun olacağını söylemiştir.
Kemalettin Sami Paşa, savaş sırasında imparatoru da ziyaret ettiğini, fakat bu defaki
ziyaretinin merasim şeklinin daha kuvvetli olduğunu vurguladığı Berlin Büyükelçiliği’nin 8
Temmuz 1933 tarihli tahriratında, Türkiye’ye hareketinden önce Başvekil Hitler ile
görüştüğünü belirterek, Başvekil dairesine müthiş bir inzibat ve merasimle girdiğini
belirtmiştir.
Hariciye Nazırının kendisini Hitler’in kapısı önünde beklediğini vurgulayan
Kemalettin Sami Paşa, karşılanmasıyla ilgili izlenimleri şöyle ifade etmiştir: “İntizar odasında
pek az kaldıktan sonra bizzat Hitler gelerek kendi odasına gelmemizi rica etti. Biraz resmî
görüştükten sonra, sizinle bir sefir gibi değil, bir arkadaş gibi görüşmek istiyorum dedim.
Cevaben (çok memnun olurum) dedi. Esasen başvekil olmadan, yani mücadele devrinde
kendisini tanıdığım için, o zamanlar geçirdiğim otomobil kazasından bahsedilerek esasa
geldi.”
Kemalettin Sami Paşa, görüşmeye Almanya’daki yeni rejimde Rusya siyasetini sakat
gördüğünü, çünkü tıpkı Türkiye’deki gibi Almanya’da da komünistlik yasak olduğu halde
Rusya ile dostane geçinebileceklerini belirterek başlamıştır. Sami Paşa’nın Hitler’e ilettiğine
göre, Fransa, Belçika gibi sınır ve bölgesi belli milletler vardır. Buralarda siyasi bir şey
yapmak çok zordur. Halbuki doğu böyle değildir. Burada iki önemli unsur vardır. Biri Slav,
diğeri Cermen’dir. Bunların birisinin başında Rusya, diğerinin başında Almanya vardır.
Slavlar henüz toplu halde ve hatta başkalarına bağlı bile değildirler. Cermen unsurları daha
ziyade inzibat altındadır. Almanya, Rusya ile iyi geçinerek ve bu Slav tehlikesine hakim
olarak Avrupa siyasetinde daha etkili olabilirdi.
Hitler ise Kemalettin Sami Paşa’ya cevaben, fikirlerine tamamen katıldığını, Sovyetler
Birliği Dışişleri Bakanı Litvinov’un yakınlarda Berlin’den geçeceğini, buna dair kendisiyle
görüşeceğini ve Moskova Büyükelçisi’ne de bu yönde talimat vereceğini iletti.
Kemalettin Sami Paşa, ikinci bir mevzu olarak, Almanya’nın Avusturya gibi kardeş
bir millete karşı aldığı vaziyetin, Almanların düşmanlarına aleyhte söylemler için fırsat
verdiği ve özellikle üçlü itilafı güçlendirdiğini ve Balkanlar’a uzanan bazı arzuların
kuvvetlendiğini dile getirerek, Hitler’e en kısa yoldan Avusturya ile uzlaşmak imkanını
aramasını önerdi. Hitler ise cevaben “Haklısınız, fakat Avusturya’da, özellikle hükümette
bana küfür ediyorlar. Sanıyorum ki halk serbest bırakılsa, bize dost olan taraf derhal iktidara
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
181
!
Fahri Türk ve Emirhan Kaya, “Cumhuriyet Dönemi Türk-Alman İlişkilerinde Sıradışı Bir Aktör: Krupp Firması 19231990”. Gazi Akademik Bakış, 2017, Cilt 10, s. 20, s. 124-125
87
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
gelir. Almanya’da yeni bir seçim yapılsa yüzde 75 kazanacağıma eminim. Avusturya ricaline
karşı katiyen gülmeyecek ve mücadeleme devam edeceğim. Bu ricalin daha fazla iktidarda
kalacağını tahmin etmiyorum” dedi.
Hitler, Kemalettin Sami Paşa’nın sorusu üzerine İtalya’nın daima Anschluss aleyhinde
söz söylediğini, fakat Mussolini’nin zeki bir adam olduğunu belirtti.
Görüşmede Kemalettin Sami Paşa, iktisadi bir soyutlanmanın Almanya açısından
harpten daha vahim olacağını ve Almanlar’ın bu hale düştüğünden bahsedildiğini ifade edince
Hitler şunları söyledi: “Almanya’yı tek başına bırakmaya ve iktisaden perişan etmeye
çalışıyorlar. Fakat çok çalışkan olan Alman milleti ve sağlam ve esaslı olan Alman sanayii bu
hale gelmeyecektir. Şayet bu husus için daha fazla mücadele edilirse Almanya bu vaziyete
yalnız düşmeyecektir” dedi.
Kemalettin Sami Paşa, yeni rejimin Türkler’e karşı durumunu bildiğini, fakat
Hitler’den duymak istediğini söyleyince aldığı cevap şöyleydi: “Türkiye ile ilişkilerimiz, eski
silah arkadaşlığının ve yeni Türk inkılabının verdiği güçle gayet iyidir. İktisad münasebete
gelince, Hariciye Nazırı bu durumu daha iyi bilir, o anlatsın. Ben iyi olduğunu bilir ve daha
iyi olmasını temenni ederim.”
Görüşmede söz alan Hariciye Nazırı Neurath, Türkiye ile iktisadi münasebetlerin iyi
olduğunu, özellikle son yapılan demir yolu işleriyle daha iyi hale geldiğini, Türkiye’den çok
mal almak ve bu suretle Türkiye’ye çok mal satmak, yeni krediler vermek istediklerini
söyledi. Neurath, Türkiye ile yeni ticaret antlaşması için Londra’ya heyet gönderdiklerini, bu
hususta İktisat Vekili Celal Bayar’ın Berlin’e gelmesinin iyi olacağını belirtti, Hitler de
durumu onayladı.
Hitler, görüşmenin sonunda Mustafa Kemal Atatürk’e selamlarını iletti, Türk
inkılabından sitayişle bahsetti.182
Kemalettin Sami Paşa’nın Rahatsızlığı ve Ölümü
Kemalettin Sami Paşa, 11 Mayıs 1932’de Würzburg Üniversitesi’nin (Şu anki adı Julius
Maximilians) 350. Kuruluş yıldönümü törenlerine katılmak için Fahri Konsolos Metzing ile
birlikte otomobille yolculuk ederken kaza geçirmiş, otomobilin devrilmesiyle dışarı fırlamış,
başından yaralanarak şuurunu kaybetmiş, hastaneye kaldırılarak durumuna müdahale
edilmiştir.183 Uzun süre hastanede kalan Kemalettin Sami Paşa, daha sonra sağlığına
kavuşarak görevinin başına dönmüştür.
Kemalettin Sami Paşa, Berlin’de yapılan bir mide ameliyatı sonunda 15 Nisan 1934 tarihinde
Berlin’de vefat etti184. Cenazesi, büyük bir törenle Eyüp 16 Mart Şehitliği’ne defnedildi.185
1988 yılında ise Devlet Mezarlığı’na nakledildi. Ailesi, daha sonra Gökçen soyadını aldı.
KAYNAKÇA
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
182
CDAB 030.10/231.556.2
183
CDAB, 030.10/120.926.9
184
Öztürk, a.g.e., s.697
185
Akşam Gazetesi, sayı: 5582.
!
88
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
1. Arşivler
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı (CDAB)
Fon Kodu 030.10/ Yer No 166.153.4
Fon Kodu 030.11.01/ Yer No 10.36.19
Fon Kodu 030.18.01/ Yer No 010.41.4
Fon Kodu 030.10/Yer No 166.153.4
Fon Kodu 030.10/ Yer No 230.553.11
Fon Kodu 030.10/ Yer No 198.352.2
Fon Kodu 030.10/ Yer No 230.553.16
Fon Kodu 030.10/ Yer No 230.554.16
Fon Kodu 03.19/ Yer No 230.553.1
Fon Kodu 030.10/ Yer No 230.554.16
Fon Kodu 030.10/ Yer No 231.554.4
Fon Kodu 030.10/ Yer No 231.554.3
Fon Kodu 030.10/ Yer No 231.556.2
Fon Kodu 30.10/ Yer No 120.926.9
2. Resmi Yayınlar
TBMM Zabıt Cerideleri, C.3, Devre: 5, İçtima F., TBMM Matbaası, Ankara, 1935.
3. Süreli Yayınlar
Akşam Gazetesi, sayı: 5582
4. Kitap ve Makaleler
Beydilli, K. (1981), 1790 Osmanlı-Prusya İttifakı, Meydana Gelişi-Tahlili-Tatbiki, Basılmış Doçentlik Tezi,
Güryay Matbaacılık, İstanbul.
Ersun N. Ve Arslan K. (2010), “İslam Ülkeleri Arasındaki Ticaretin Geliştirilmesinde Çok Taraflı Kliring Birliği
Projesinin Rolü ve Önemi, Journal of Acconting and Finance, 48: s. 172-190.
Koçak, C. (1991), Türk-Alman İlişkileri (1923-1939) İki Dünya Savaşı Arasındaki Dönemde Siyasal, Kültürel,
Askeri ve Ekonomik İlişkiler, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1991.
!
89
TÜRK-ALMAN ÛLÛÍKÛLERÛ
DEUTSCH-TÜRKISCHE BEZIEHUNGEN
Türk F. ve Kaya E. (2017), “Cumhuriyet Dönemi Türk-Alman İlişkilerinde Sıradışı Bir Aktör: Krupp Firması
1923-1990”, Gazi Akademik Bakış, Cilt 10, sayı. 20, s. 121-143.
Türk İstiklal Harbi’ne Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri, (1989),
Genelkurmay Basımevi, Ankara.
Önsoy, R. (1982). Türk-Alman İktisadi Münasebetleri, Ünal Matbaası, İstanbul.
Özgüldür, Y. (19913), Türk-Alman İlişkileri (1923-1945), Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, Ankara.
Öztürk, K. (1995), Türk Parlamento Tarihi TBMM-II. Dönem (1923-1927) C. III, TBMM Basımevi Müdürlüğü,
Ankara.
Uzunçarşılı, İ. Hakkı, (1982), Osmanlı Tarihi, C. IV, Kb 1, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
TÜRK DİPLOMAT BEHİÇ ERKİN’E GÖRE
DEMİR YOLLARININ I. DÜNYA SAVAŞINDAKİ ÖNEMİ
!
90