Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Antalya 4 (Antalya: Toprak, Su, Medeniyet)
Eskiden yerleşim yerleri subaşlarına kurulurdu. Su hayat demekti. Günümüzden elli yıl önceleri evlerde musluk yoktu. Köy meydanlarında, mahallelerde, kent merkezlerinde, yol kenarlarında çeşmeler vardı. Su, çeşmelerden evlere kaplarla taşınırdı. Hayat çeşmelerin çevresinde biçimlenirdi. Buralar yöre halkının buluşma noktaları, haber merkezleri gibiydi. Olaylarla ilgili bilgiler buralarda duyulur, buralardan yayılırdı. Suya gelenler karşılaşır, çeşme başı sohbetleri yaparlardı. Su her zaman önemliydi fakat eski kültürde, günümüzdeki gibi günlük alış veriş nesnesi değildi. Su getirmek, çeşme yaptırmak büyük bir hayır, takdir edilen bir davranıştı. Çoğu çeşmelerin yaptıranları belliydi. Bazılarının alnında bulunan yazıtta, yaptıranın adı ve yapım tarihi genellikle kısa bir şiir içinde verilirdi. Yazıtı olmayanın yaptıranını yöre halkı bilir, çeşme onun adıyla anılırdı. Bunlar genellikle yörenin ileri geleni, toplumsal konumu olan bir kişisiydi. Yaptıranı belli değilse çeşme bulunduğu yerin adıyla, biçimiyle ya da suyunun niteliğine göre adlandırılırdı. Çeşmenin suyu, uzak yakın bir kaynaktan pişmiş topraktan künkler içinde gelirdi. Arkasında haznesi olabilirdi. Hazne dolunca musluğun daha yukarısında bulunan tahliye borusu kanalıyla fazla su dışarı akıtılırdı. Önündeki teknenin deliği kapatılınca su "büğenir", hayvanlar buradan sulanırdı. Teknenin ayağında, yerine göre bir söğüt, çınar, kavak ya da dut ağacı olabilirdi. Büyüyen şehirler, "getirim" sağlayan imar planları, çoğu tarihi çeşmeyi yuttu, yok etti. Günümüze gelebilenlerin kimisi yapılar arasında sıkışıp kalmış, çoğunun suyu akmıyor. Suyu akanlar tek tük. Eski kültürden birer "teberrük" olan, atalara hayat veren, bulunduğu yere can bahşeden, günümüze gelebilmiş son çeşmeler korunmalı. Çevreleri özenle düzenlenip kültür turizmi ögesi olarak ziyaretçilerin beğenisine sunulmalı. Olanaklar el verdiğince şebeke suyuna bağlanıp akması da sağlanabilir. Bildiride, Antalya Muratpaşa ve Döşemealtı ilçesinde, Osmanlı döneminden günümüze gelebilen; Kaleiçi Himmet Ağa, Balbey Arap Mescit, Yüksekalan Hacı Ali Efendi ve Kevşirler Köyü çeşmeleri yazıtlarının, fotoğraflar eşliğinde, çözümlemesini yapacağız.
Antalya'nın Denizcilik ve Deniz Ticareti Tarihi, 2022
Türkiye Selçuklu Devleti, kuruluşundan yıkılışına kadar sadece kara devleti olarak kalmamış aynı zamanda karadaki başarılarını Marmara, Akdeniz ve Karadeniz’de de sürdürmüş bir Türk devletidir. XIII. yüzyıl başlarında Sultan I. Gıyâseddîn Keyhüsrev ve halefi I. İzzeddîn Keykâvus’un Antalya’yı ve Sinop’u fetihleriyle de Anadolu kıyılarında genişleme yönünde önemli adımlar atılmıştır. Bu liman şehirleri vasıtasıyla Akdeniz’e ve Karadeniz’e ulaşan Türkiye Selçukluları, o dönemin uluslararası ticaretine de dâhil olmuşlardır. Bu aşamada Doğu Akdeniz’in en önemli liman şehirlerinden birisi olan Antalya’nın ayrı bir yeri vardır. Zira burası Türkiye Selçukluları’nın Akdeniz’deki ilk denizcilik merkezi ve Akdeniz ticaretine dâhil oldukları basamak noktasıdır. Köklü bir denizcilik geçmişine sahip olan Antalya, Sultan I. Gıyâseddîn Keyhüsrev ve I. İzzeddîn Keykâvus iktidarında Türkiye Selçukluları’nın imzaladıkları uluslararası ticaret anlaşmalarının da uygulanma yeri olmuştur. Şehirdeki denizcilik faaliyetleri Türkiye Selçuklu tahtına Sultan I. Alâeddîn Keykubâd’ın çıkmasıyla daha da önem kazanmıştır. Çalışmamızda Türkiye Selçukluları’nın Akdeniz’deki denizcilik faaliyetleri, Antalya merkezli olarak Sultan I. Alâeddîn Keykubâd’ın tahta çıkmasından itibaren ele alınmıştır.
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2021
Kadim
On sekizinci yüzyılda İskenderiye limanı bir üretim ve tüketim merkezi olarak Osmanlı tüketicisine sağladığı yiyecek maddeleriyle oldukça önemli bir yer tutmaktaydı. Başta kahve, pirinç ve baharat olmak üzere gerek Mısır’da üretilen gerekse Güneydoğu Asya ve Yemen’den gelen ürünlerin Osmanlı iç pazarına ve Avrupa limanlarına dağılmasında aktif rol oynamıştı. Bu çalışmanın amacı Osmanlı İmparatorluğunu tüketim tarihi açısından inceleyerek Osmanlı tüketicisini daha yakından tanıma yolunda bir adım atmak ve İskenderiye’de üretilen veya ihraç edilen malların mahiyetini ortaya koymaktır. Ayrıca devletin de ticaretle alakalı politikalarının tüketimi ne şekilde biçimlendirdiğini görmek on sekizinci yüzyıl tarihini geçen yüzyılın stereotipçi kalıplarından sıyırarak daha doğru bir şekilde anlamamıza yardımcı olacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Putri Nabila, 2020
Археологические вести = Archaeological News, 2023
Universal Journal of Management, 2015
Revista de Administração Contemporânea, 2012
Alessandro Ghisalberti, 2010
Scarcity in the Modern World : History, Politics, Society and Sustainability 1800-2075, 2019
Journal of Cutaneous Pathology, 2010
Geomatics, Natural Hazards and Risk, 2015
Luciérnaga Comunicación
AFRICAN JOURNAL OF BIOTECHNOLOGY
Human Vaccines & Immunotherapeutics, 2012
Cuadernos Del Instituto Nacional De Antropologia Y Pensamiento Latinoamericano Series Especiales, 2013
Beni-Suef University Journal of Basic and Applied Sciences, 2014