BÖLÜM IX:
OYUN TEMELLİ ÖĞRENME
Musa BARDAK
GİRİŞ
İnsan hayatının bebeklik, çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve ileri yetişkinlik olarak dönemlendirilmesi
halinde, bir kısmına gelişme ve hayata hazırlık, bir kısmına üretkenlik-verimlilik, bir kısmına ise
değerlendirme dönemi olarak bakılabilir. Canlılar arasında yetenek ve becerilerini çok çeşitli yollarla
ortaya çıkaran ve kullanan ayrıca düşünme ve düşüncelerini organize ederek ifade edebilen tek varlık
insandır. Fakat dünyaya gelmesine vesile olan varlıklara bağımlılığı en fazla ve uzun süreli olan
canlılardan biri olduğu düşünüldüğünde yeni ortamına alışma ve uyum sağlaması da bir o kadar zordur.
Hayatta kalması ve uyum sağlaması için en önemli becerilerden biri öğrenme ve öğrenilenleri şartlara
uygun bir şekilde uygulamasıdır.
Bilginin sonsuz olduğu varsayıldığında hayatta ihtiyaç duyulan nesne, olay, durum ve olguların hayat
boyu öğrenilmesi gerekebilir. İnsanoğlu hem öğrenme hem de yaşanılan yere uyum sağlama için doğal
olanı fark etmiş veya doğal olmayan farklı yollar oluşturmuş ve sonraki nesillere aktarmıştır. Hayatın
ilk yıllarında kendi bedeninden başlayarak genişleyen bir çerçeve ile çevresini fark etme, algılama,
anlama, kullanma, düzenleme, yeniden tasarlama ve maalesef yok etme gibi etkinlikler birçok yolla
yapılmaya başlanır. Bebeklik ve çocukluk dönemleri gözlemlendiğinde doğal yollardan birinin taklit ve
tanıma deneyimlerine dayanan oyun olduğu anlaşılabilir. Oyun hayat boyu farklı form ve kapsamlarda
olsa da insan yaşamında yer alan bir etkinliktir. Bu yönüyle yetişkinlik ve yaşlılıkta da doğal bir öğrenme
ve rahatlama yöntemi olarak görülebilir.
Oyunun insanlığın varlığıyla beraber ortaya çıktığı varsayıldığında tarihsel süreçte yetişkinlerin
çocuğa bakışı, ekonomik ve sosyal şartlar, doğal afetler, savaş ve benzeri felaketler gibi nedenlerle farklı
bakış açılarıyla şekillendiği iddia edilebilir. İlk Çağ insanının genç kuşakların hayata hazırlanmasında
iş kadar önemli gördüğü oyun, Orta Çağ’da işle bütünleşmiş hem çocuklar hem de yetişkinler için beceri
kazanmaya, rahatlamaya ve dünyayı tanımalarına yardımcı olan bir uğraş olarak kabul edilmiştir. 18.
yüzyıldan itibaren ve özellikle 19. yüzyılda sosyal bilinç gelişmiş ve çocukluk ve oyuna gelişimin
önemli ve farklı bir yönü olarak bakılmaya başlanmıştır (Oktay, 2013). 21. Yüzyılda ise hayatın tüm
yönlerinde başlayan endüstrileşme ve dijitalleşmenin çocuğu ve oyunu nasıl etkileyeceğini zaman
gösterecektir.
Tarihsel süreçte oyun ile ilgili görüşlerinden yararlanılan Aristoteles, Quantilianus, Comenius,
Locke, Pestalozzi, Rousseau, Fröebel, Montessori, Dewey, Piaget, Vygotsky gibi düşünürlerin
fikirleriyle yeterli derecede bilgi birikimi oluşmuştur. Şöyle ki önceleri oyunun gerekliliği ve faydaları
gerekçelendirilmeye çalışılırken son aşamada diğer yönleriyle beraber Piaget ile bilişsel, Vygotsky ile
sosyal-bilişsel yönünün ayrıntılı olarak ortaya konması artık tartışmasız bir biçimde oyunun insan
hayatındaki yerini belirlemiştir. Artık oyuna disiplinler arası bir inceleme konusu olarak bakılıp oyunun
zihnin oluşumundaki, benliğin biçimlenmesindeki, kültürün tanımlanması ve yeniden üretilmesindeki
rolü tartışılmaya başlanmıştır (Nicolopoulou, 1993).
Yaşamın ilk yılları normal şartlarda bilinmeyen bir dünyada tanınmayan bir kişi tarafından
ihtiyaçların karşılandığı, bağımlılıktan bağımsız hareket etmeye doğru gelişen deneyimler içermektedir.
Bu deneyimlerde doğal olan bebeğin veya çocuğun keşifler yapması, farklı yapılandırma ve denemeler
içerisine girmesi, duyularını etkin bir şekilde kullanmasıdır. Bu durumlar bedensel ve ruhsal sağlık
açısından da çok önemlidir. Farklı toplumlarda farklı şekillerde karşılaşılsa da bazı yetişkinler genellikle
kendi çocukluklarını unutup ilgilendikleri veya gözlemledikleri çocuklarla ilgili “şımarık”, “yaramaz”
gibi etiketlemelerle çocukların doğal hallerini olumsuz bir algılama olarak yansıtmaktadırlar. Bu
durumun temel nedenlerinden biri de zihinlerdeki çocuk ve oyun imgesinin yeterince bilinçli ve sağlıklı
oluşmamasıdır.
Çocuk imgesi birçok yönden sorgulanırken onun dünyayı algılamada kullandığı en önemli yöntemi
olan oyun da dikkate alınmaktadır. Söylem olarak “çocuk oyunu/oyuncağı”, “bebek/çocuk gibi”,
“oyunbozanlık yapmak” gibi birçok ifadenin geliştirilmiş olması yetişkin bakış açısıyla faydasız gibi
görünen çocuk uğraşılarının (oyunlar) anlaşılamaması olarak ifade edilebilir. Oysa oyun sonuç odaklı
olmaktan çok süreç odaklı bir yöntemdir. Yetişkinlerin çocukları kendi muhakeme gücünde ve
tecrübede düşünmeleri oyun ve oyuncağa yükledikleri anlamlar kadar çocuk imgesinin de sağlıksız
olarak oluşmasına sebep olmaktadır.
1. OYUN TEMELLİ ÖĞRENME
1.1. Öğrenmenin Temeli ve Oyunun Önemi
İlk insanlardan itibaren dünyaya gelen tüm bireylerin yaşam biçimi olan oyun, günlük hayatında
yetişkinlerin en önemli uğraşılarından biri olan meslekler yerine kullanılarak bebek veya çocuğun
mesleği olarak konumlandırılabilir. Çünkü uyku dışında fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarının tamamını
karşılarken kullanılan oyun, her insanın ilk doğal öğrenme yöntemidir. Günün tüm aşamalarında;
yatağındayken, beslenirken, temizlenirken, vücudunu keşfederken, etrafı karıştırırken, insanları
tanırken, uykuya dalarken kullandığı oyun çocuğun mesleği haline gelir. Bütüncül olarak bakıldığında
çok geniş olsa da kullandığı malzemeler ve oyuncaklar ise çocukların meslek aletleri olarak
tanımlanabilir.
Farklı yollarla ve farklı oranlarda olsa da her çocuk öğrenebilir. Çocuklar kendine özgü öğrenme
yetenekleriyle ve kapasitesiyle dünyaya gelirler. Çocuklara verilecek eğitimde öğrenmeyi etkili ve
verimli kılacak öğretim yöntemlerinin ve öğrenme süreçlerinin işlevsel hale getirilmesi gerekir. (Tuğrul,
2014). Dünyanın birçok yerinde kabul edildiği üzere Türkiye’de de erken çocukluk dönemi çocukları
için en uygun öğrenme yöntemi oyundur. Bu nedenle ister informal olsun isterse de formal oluşturulan
tüm etkinlikler oyun temelli olmalıdır. Bu durum önceki programlarda olduğu gibi yürürlükte olan
okulöncesi eğitim programında belirtilen okulöncesi eğitimin temel ilkelerinde de bu şekilde
belirtilmiştir (MEB, 2013).
Oyun farklı disiplinler hatta aynı disiplin içinde farklı bakış açılarıyla tanımlanabilecek bir
yöntemdir. Erken çocukluk eğitimi dikkate alındığında bütüncül bir tanım yapmak oldukça zordur.
Çünkü hedef kitlenin hayatında hem informal hem de formal olarak kullanılabilen ve tüm gelişim
alanlarını destekleyen böylesine bir kavramın tüm yönlerinin bir tanıma sığdırılması güçtür. Tüm
güçlüklere rağmen özellikle erken çocukluk dönemi açısından oyun: “Çocuğun tüm gelişim alanlarına
doğrudan veya dolaylı olarak katkı sağlayan; amaçlı veya amaçsız, kurallı veya kuralsız, gerçek veya
model materyallerle olduğu gibi materyalsiz de gerçekleştirilebilen, serbest veya yapılandırılmış bir
ortam ve süreye sahip olabilecek her şartta gönüllü katılım ve eğlencenin olduğu öğrenmeye dayalı
yaşam biçimi” olarak tanımlanabilir.
Aşağıda farklı açılardan yapılmış tanımlamalarda oyunun çocuğun hayatı açısından önemi
vurgulanmıştır (Tuğrul, 2014)
Oyun, çocuğun uzmanlık alanıdır.
Oyun problem çözmek için fırsattır.
Oyun bir çocukluk ve insanlık hakkıdır.
Oyun sağlıktır; bedeni, zihni ve ruhu besler.
Oyun özgürlüklerin yaşandığı barış ortamıdır.
Oyun evrensel, bireysel ve bağlamsal bir süreçtir.
Oyun çocukların birbirinden, çevrelerinden yararlanma şansıdır.
Oyun çocuğun kendini keşfetme ve geliştirme süreci ve eylemidir.
Oyun yaratıcılığın kaynağı ve çocuğun seçimlerinin ve kararlarının somut ifadesidir.
Oyun gelişimin kendisi aynı zamanda da gelişimin destekleyicisidir. Sarmal bir güçtür.
Oyun yaşamı güvenli, anlamlı ve keyişi kılmak için doğal ve yapılandırılmış ortamlarda ortaya çıkan
ciddi bir iş ve eylemdir.
Alanyazındaki birçok tanımın yanında bu tanımların içinde barındırdığı ortak ifadelere de şu şekilde
yer verilebilir.
Bebekler veya çocukların oyun yoluyla tüm gelişim alanları –doğrudan veya dolaylıdesteklenir
Oyunda mantıklı bir amaç olduğu gibi sadece oynayanın ifade edebildiği bir durum da
olabilir.
Oyun sonuçtan çok sürece odaklanan faaliyetlerden oluşur.
Bebekler veya çocuklar oyuna dışsal değil içsel bir güdülenme ile dahil olur veya oyun
kurarlar.
Bebekler veya çocuklar istekleri doğrultusunda oyun kurar veya oyuna dahil olurlar ve
devam ederler.
Oyunda kullanılan tüm nesne, durum, duygu, olay ve algılar kişiseldir; bunlar gerçek veya
gerçeküstü olabilir, sınırlandırılamaz.
Oyunda her şartta haz ve doyum esastır, fakat hem eğlencenin hem de öğrenmenin
gerçekleştiği oyun eğitim açısından çok önemlidir.
Başka bir açıdan bir etkinliğin oyun olarak tanımlanabilmesi için; içsel güdülenme, serbest seçim,
eğlence ve olumlu duygulanım, gerçeğe uygunsuzluk ve ürün yerine süreç gibi özelliklere sahip olması
gerektiği belirtilmiştir (Driscoll & Nagel, 2008; Johnson, Christie & Yawkey, 1999). Burada çocuklar
ile oyun arasındaki ilişkinin idealize edildiği söylenilebilir. Oysa çocuklara sunulan ortamların
kalites(izliğ)inin oyunun haz ve gelişime katkı düzeyini her zaman farklılaştırdığı söylenilebilir.
Örneğin ailenin çocukla geçirdiği kaliteli vakit, çocuğun oyun yoluyla elde ettiği doyumu ve gelişim
alanlarına katkı düzeyini arttırabilir (Bardak, Topaç, Kirişci, Mertoğlu & Akyüz, 2018).
1.2. Öğretim Yöntemi Olarak Oyun
Gerçekte oyun yoluyla öğrenme içerisinde diğer tüm yöntemleri barındırabilecek potansiyele sahip
bir yöntemdir. Öğretmenler tüm yaklaşımları oyun içerisinde veya yapılandırılmış etkinliklerde
kullanabilmelidir, bu nedenle 2013 Okulöncesi Eğitim programının temel özelliklerinden biri de oyun
temelli olmasıdır (MEB, 2013). Oyun temelli öğrenmede eğitim alacak çocukların ilgi, istek ve
ihtiyaçları öğrenme sürecinin merkezinde yer alır, böylelikle çocukların süreçlerde etkileşimleri,
öğrenmekten keyif almaları ve tüm duyularının kullanımı sağlanır (Tuğrul, 2014).
Resim 1. Oyun birçok beceriye katkı sağlaması açısından sınırlandırılması zor bir yöntemdir.
Oyun deneyimleri üretkenlik, sözel zekâ, bakış açısı geliştirme, dil gelişimi ve konuşma becerisini
kazandırma ile işbirliği, uyarıcı kontrolü gibi sosyal becerilerin gelişimine de katkı sağlar (Johnson,
Christie & Yawkey 1999). Bütüncül açıdan bakıldığında oyun, çocuğun fiziksel, zihinsel, sosyal,
duygusal, dil ve özbakım becerilerinin gelişmesinde önemli derecede katkı sağlayan bir etkinliktir.
Çocuk merkezli programların temel ilkelerinden biri olması gereken oyun, çocuğun sadece ihtiyaç
duyduğunda rehber ile etkileşimini öngörmesi açısından bireyin ilgi, istek ve ihtiyaçlarının farkına
varmasına da katkı sağlar.
Çocuklar oyun oynayarak zamanlarını verimli kılarken geleceklerini inşa edecek bilgi, beceri ve
alışkanlıkların temelini atarlar (Hurwitz, 2002). Diğer yandan yetişkinlerin oyun yöntemiyle ilgili bakış
açılarının yanlışlığı ve ihtiyaç duyulan etkileşim ve rehberliğin yetersiz olduğu durumlarda hayat ile
ilgili deneyimleri erteleme nedeniyle bireyin olgunlaşma süreci de ertelenir. Çünkü Tuğrul’un da
belirttiği gibi çocuklar oyun ile yeni bilgiler edinir, eski bilgilerini kullanır ve bilgilerini yeniden
düzenler ve yapılandırır (Tuğrul, 2014). Bu deneyimlerdeki gecikme genel olarak hayattaki başarıyı
etkiler.
Günümüzde bireysel başarı ve mutluluk için ayrıca tüm sosyal sistemler düşünüldüğünde ideal
insanın 21. Yüzyıl becerileri olarak tanımlanan becerilere (Üretkenlik, problem çözme, sosyal yetkinlik,
eylemsel liderlik, yenilikçilik, paylaşımcılık, girişimcilik, bilgi okuryazarlığı, öğrenmeyi öğrenme
sorgulama vb beceriler) sahip olması gerektiği belirtilmektedir. 21. yüzyıl becerisi olarak sıralanan
birçok becerinin kazanılmasında erken çocukluk döneminde oynanan oyunlar ile atılan gelişimsel
temelin etkisi yadsınamayacak derecede büyüktür. Zira bu beceriler ile üretken ve etkili bireyler haline
gelecek çocuklar, erken dönemlerden itibaren oyun ile öğrenme sayesinde kişisel, sosyal ve bilimsel
yönden farkındalığı ve duyarlılığı yüksek öğrenen bireyler haline gelecektir.
2. OYUN ETKİNLİKLERİ
2.1. Oyun Etkinliklerinin Sınıflandırılması ve Adlandırılması
Oyun yoluyla öğrenme güncel okulöncesi eğitim programında temel ilkelerden biri olduğu için 10
etkinlik türünde de kullanılabilen bir yöntemdir. Fakat aynı zamanda etkinlik çeşitlerinden biri olan
oyun etkinliği odağa alındığında oynanabilecek oyunların –yaş, gelişim, yapı ve mekana göre-,
farklılaşmasıyla birçok yönden sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırmalarda unutulmaması gereken nokta
bir oyunun tek bir sınıfa veya alt sınıfa sınırlandırılamayacağıdır. Çünkü oyun disiplinler üstü bir
yöntemdir ve tüm alanlardan bilgi, uygulama ve fayda sağlayabilir. Aşağıda örnek olarak verilenler
haricinde de sınıflandırmalar oluşturulabilir.
Gelişim Alanlarına Göre Oyunlar
a. Bilişsel Oyunlar
b. Fiziksel Oyunlar
c. Dil Oyunları
d. Sosyal Oyunlar
e. Özbakım Becerilerine Dayalı Oyunlar
Gelişim Aşamalarına Göre Oyunlar
a. Bebeklik Çağı Oyunları
b. İlk Çocukluk Oyunları
c. Çocuk Oyunları
d. Gençlik Çağı Oyunları
e. Yetişkin Oyunları
Yapılarına Göre Oyunlar
a. Serbest Oyun
b. Yarı Yapılandırılmış Oyun
c. Yapılandırılmış Oyun
Oynanan Yere Göre Oyunlar
a. Kapalı alan oyunları
b. Açık hava oyunları
Araç Kullanımına Göre Oyunlar
a. Araçla oynanan oyunlar
b. Araçta oynanan oyunlar
c. Araçsız oynan oyunlar
d. Araç üretilen oyunlar
Oyunların isimlendirilmesinde herhangi bir sınırlandırma düşünülemeyeceği için oyunlara her türlü
isim verilebilir. Fakat benzer oyunların ortak yönlerine bir isim verilmesi gerekirse burada yukarıda
sayılan sınıflama türlerinin hepsinde en az bir alt düzey kapsamına girmesi ortak bir adlandırma için şart
koşulabilir. Daha da somutlaştırmak gerekirse örneğin taklidi oyun olarak adlandırılan bir oyun birinci
sınıflamada Sosyal Oyunlar; ikinci sınıflamada İlk Çocukluk Oyunları; üçüncü sınıflamada Serbest
Oyun; dördüncü sınıflamada Sınıf Oyunları; beşinci sınıflamada Araçla Oynanan Oyunlar kapsamına
girebilir. Böylece benzer oyunların adlandırılmasında belirli bir düzen oluşturulabilir.
Bu tür bir adlandırma örneği olarak şu oyunlar sayılabilir.
Temizlik Oyunları
Grup Oyunları
Halka Oyunları
Ritim Oyunları
Bahçede Oynanan Oyunlar
Sahilde Oynanan Oyunlar
Arabada Oynanan Oyunlar
Suda Oynanan Oyunlar
Masa Oyunları
Kukla Oyunları
Ses Oyunları
Alıştırma Oyunu
Koşmalı Oyunları
Taklidi Oyunlar
Mekanda Konum Oyunları
İşlev Oyunları
Hayal Oyunları
Bireysel (Tek başına) Oyun
Paralel Oyun
Sembolik Oyun
İnşa Oyunları
Kurallı Oyun
Hareketli Oyunlar
Yaratıcı Oyun
Saymaca Oyunu
Kart Oyunları
Tablo 1. Farklı açılardan adlandırılmış oyun türleri.
2.2. Öğrenme Merkezlerinde Oyun
2013 Okulöncesi Eğitim programında ister yarım günlük isterse de tam günlük akışta yer alan önemli
bir zaman dilimi de oyun zamanıdır. Günlük akışta yarım günlük planda iki, tam günlük planda üç kez
yer verilen oyun zamanında temel olarak öğrenme merkezlerinde veya açık alanlarda oyun
öngörülmüştür. Daha önce ilgi köşeleri olarak adlandırılan öğrenme merkezleri çocukların serbest oyun
oynama gereksinimlerini karşılamak için düzenlenmiş alanlardır (MEB, 2013). Bu merkezler sınıf
ortamını çocuğun evi ve çoğunlukla bulunduğu diğer yerlere yaklaştıran dilediğince oynayabileceği ve
düzenleyebileceği öğrenme alanlarıdır.
2013 Okulöncesi Eğitim Programında belirtilen standart öğrenme merkezleri blok merkezi, dramatik
oyun merkezi, sanat merkezi, kitap merkezi, fen merkezi, kum ve su oyunları merkezi, müzik merkezi
olarak sıralanmıştır (MEB, 2013). Bir okulöncesi öğretmeni farklı eğitim öğretim yıllarında çocuklarının
ilgi, istek ve ihtiyaçları doğrultusunda ve yardımlarıyla farklı öğrenme merkezleri oluşturabilme
esnekliğine sahiptir. Aynı durum evde çocuklarının eğitimine destek vermek isteyen ebeveyn veya
yetişkinler tarafından da informal erken çocukluk eğitimi kapsamı için de söz konusudur.
3. OYUNDA KULLANILAN UNSURLAR
3.1. Etkili Öğrenme Ortamları: Oyun Malzemeleri ve Oyuncaklar
Oyun yoluyla öğrenme yönteminin etkililiğini artırmak için serbest ve oyuna uygun fiziki şartlar,
oyun malzemeleri ve oyuncaklar ile sözel unsurlar kullanılmalıdır. Sayılan bu üç unsurun yanında
serbest veya yapılandırılmış olsun oyunda mutlaka çocuğun istekliliğine dikkat edilmelidir. Çünkü bu
üç unsur mükemmel olsa da isteksiz bir çocuk için bir şey ifade etmeyebilir.
Şehirleşme ve çevresel tehlikelerin artması sonucu çocukların sınırsızca oynayabileceği alanların
giderek azaldığı görülmektedir. Ev ve sınıf ortamlarının da küçüldüğü günümüzde koşma, zıplama gibi
basit hareketler dahi güçlükle yapılabilmekte, çocuk, ebeveyn ve öğretmenler hareket imkanı dar olan
sınıflarda, her tarafı kaplayan bol malzemeli evlerde ideal oyun yöntemini uygulayamamaktadırlar.
Oyun için gerekli fiziksel şartları sağlamak için yeterli alan açılmalı, ortamda bulunan malzemelerin
güvenli olduğundan emin olunmalı ve kullanılacak malzeme, oyuncak ve sözel ürünler önceden
hazırlanmalıdır. Yavuzer (1984) oyun malzemelerini 1. Kum, su, toprak, 2. Çamur, tebeşir ve boyalar,
3. İnsan, hayvan ve bitki minyatürleri 4. Fırça, süpürge gibi küçük ev eşyası model oyuncakları, 5.
Jimnastik malzemeleri ve inşa oyuncakları olmak üzere beş grupta sınıflandırmıştır. Fakat oluşan bilgi
birikimi ve gelişen teknoloji ile bu sınıflamanın sınırları bir hayli genişlemiştir.
İster eğitim amaçlı, isterse de günlük bir uğraşı olsun, oyunda bir sınırlama olmaksızın her türlü
nesne oyun malzemesi veya oyuncak olarak kullanılabilir. Bebeklikten başlayarak zengin uyarıcı
ortamın oluşması çocuğun oynayabileceği niteliklere –şekil, boyut, ağırlık vb.- sahip malzemelerle
etkileşime geçmesini sağlayarak gerçekleştirilir. Bazen bir tencere, bazen bir çorap, bazen bir ayna,
bazen parkta gördüğü bir çakıl taşı, bazen de bir meyve çocuk için oyun aracı olabilir.
Resim 2. Çocuklar kabuklu yiyecekler ile birçok oyun oynayabilir.
Bebeklik ve çocukluk döneminde oyun malzemeleri ve oyuncakların kullanımı oyun temelli
öğrenmeyi destekleyen önemli hususlardan biridir. Özellikle hayatı boyunca karşılaşacağı nesnelerle
farklı devinimsel hareketleri deneyimlemek çocuk için kritik becerilerin edinimi için gereklidir. Gerçek
nesneler veya minyatür modelleri şeklinde tasarlanan oyuncaklar ile tasarım ürünü oyuncakların oyun
temelli öğrenmenin vazgeçilmez bir bileşeni olduğu söylenilebilir.
Resim 4. Gerçek nesneler ve canlıların
Resim 3. Tasarım ürünü
minyatür modelleri birçok becerinin
oyuncaklar da oyun
gelişmesine katkı sağlayabilir.
yoluyla öğrenmede
Gelişimönemli
alanlarına
ve
duyulara
katkısı
açısından
oyun
malzemeleri
ve oyuncaklar ile sözel ürünler
bir araçtır.
yöntemin uygulanması açısından önemli araçlardır. Erken çocukluk dönemi çocuklarının gelişim
seviyeleri düşünüldüğünde somut nesnelerle birebir etkileşim başta bilişsel gelişim ile dokunma duyusu
olmak üzere tüm gelişim alanları ile duyulara katkı sağlayarak öğrenmenin kalıcılığını arttırır.
Resim 5. Ahşap oyuncakların yoğun olduğu bir öğrenme ortamı
Oyunda öğrenmelerin kalıcılığı için somut malzemeler ile birebir etkileşim gerekir. Bebeklikten
itibaren bireyin oyun sayesinde duyularını keskinleştirip becerilerini geliştirirken en büyük yardımcısı
doğal malzemeler ve oyuncaklardır. Çocuklar için en uygun oyun malzemeleri ve oyuncaklar su, kum,
pamuklu ve ahşap doğal malzemelerdir. Gelişen teknoloji ile çok farklı maddelerden oyuncak veya oyun
malzemesi yapılabilmektedir. Oyun yönteminin doğallığının aksine bu oyuncak ve malzemeler, başta
fiziksel gelişim –beden sağlığı- olmak üzere çocuklara birçok yönden zarar verici nitelikte
olabilmektedir.
Resim 6. Oyun malzemesi ve oyuncaklarla etkileşim duyu organlarının gelişmesi için
önemlidir.
21. yüzyılda etkisini giderek arttıran medya ortamları oyun ve oyun yoluyla öğrenmeyi derinden
etkileyen faktörlerden biri haline gelmiştir. Bebeklikten itibaren çevresinde bulunan elektronik aletlere
aşina olan birey etrafındaki yetişkinlerin alaka ve etkileşimini model alarak medya araçlarına karşı tutum
geliştirebilir. Bu yönden ebeveynler veya çocukla en çok ilgilenen yetişkinin medya araçları karşısındaki
tutumu bireyin en doğal öğrenme yöntemiyle ilgili bakış açısını olumsuz yönde etkileyebilir. Zira
gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de çocukluk döneminden itibaren oyundan uzak kalınması
obeziteden eğitim hayatındaki başarısızlığa kadar birçok yönden fiziksel ve ruhsal sağlığı tehdit eden
düzeylere çıkmıştır.
3.2. Oyunlarda Kullanılan Sözel Unsurlar
Herhangi bir malzeme veya oyuncak kullanılmadan sadece sözel unsurlar ile de oyun oynanabildiği
gibi malzeme ve oyuncaklarla birlikte sözel unsurlar da oyun içerisinde bulunabilir. Oyunlarda çocuk
edebiyatı ürünlerinin kullanılması ulaşılmak istenen kazanım ve göstergelerin pekişmesi açısından
önemlidir. Özellikle ritmik öğelerin ve eğlendirici seslerin kullanıldığı çocuk edebiyatı ürünleri
oyunların hem eğlendirici yönünü hem de eğitici yönünü destekler niteliktedir. Ayrıca okulöncesi eğitim
programında bulunan kavramların ele alınması da oyun içindeki çocuk edebiyatı ürünleri aracılığı ile
gerçekleştirilebilir.
Farklı oyun türlerinde farklı çocuk edebiyatı türlerinin kullanımı mümkün olmakla beraber en çok
kullanılan ürünlerin şiirler, tekerlemeler, parmak oyunları ve bilmeceler olduğu söylenilebilir. Şiirlerin
bestelenip çocuk şarkısı haline getirilmesi ve çocuk oyunlarına ilham kaynağı olması yaygın bir
durumdur. “Kırmızı Balık” şarkısının oyun şekline dönüştürülerek oynanması örnek olarak verilebilir.
Oyun yoluyla öğrenme yönteminde kullanılan çocuk edebiyatı türleri ile bu türlere ait örnekler
aşağıda sıralanmıştır.
Şiir: Duygu, düşünce veya hayallerin dil ve anlam yönünden ölçülü ve ahenkli bir şekilde ifade
edilmesidir. Erken çocukluk dönemi çocuklarına hitap eden şiirlerin özellikle kelime ve anlam itibariyle
çocukların gelişim düzeylerine uygun olması temel düzeyde bir gerekliliktir.
Örnek olarak öğretmen çocuklarını halka şeklinde konumlandırıp bir çocuğu halkanın içinde balık,
diğer bir çocuğu halkanın dışında balıkçı, halkayı da göl olarak kullanabileceği dramatik oyun veya
sözel oyun türlerinde “kırmızı balık oyunu” oynatabilir. Şarkı eşliğinde oynanan oyunun sonunda
şarkıya eklenen “kırmızı balık kaç kaç” nakaratı ile balık olan çocuk halkanın dışına çıkıp balıkçı olan
çocuktan kaçar, balıkçı ise onu kovalar. Oyun balık ve balıkçı çocukların değiştirilmesiyle devam eder.
Kırmızı Balık
Kırmızı balık gölde
Kıvrıla kıvrıla yüzüyor
Balıkçı Hasan geliyor
Oltasını atıyor
Kırmızı balık dinle
Sakın yemi yeme
Balıkçı seni tutacak
Sepetine atacak
Tekerleme: Farklı edebi türlerde ve çocuk oyunlarında rastlanan genellikle ölçülü ve kafiyeli, ses
taklidi, yineleme ve ikilemelerden yararlanılarak belirli bir düzende oluşturulan, genellikle bağlantısız
ve anlamsız düşüncelerin sıralandığı basmakalıp sözlerdir. Tekerlemeler saymaca olarak kullanılıp
oyunda ebe veya adam eksiltmek için kullanılabilir.
Masal
Portakalı soydum
Başucuma koydum
Ben bir masal uydurdum
Duma duma dum
Kırmızı mum….
Parmak Oyunu: Belli bir sistematiğe göre oluşturulmuş düz yazı veya şiire ait ifadelerin parmak
veya el hareketleriyle bağlantılı bir şekilde gösterilmesidir. Bu tür aynı zamanda bir oyun tekniği olarak
da hareketlerin tüm çocuklarla beraber yapılması şeklinde oynanır.
Duyu Organları
Çal kapıyı (El ile alına kapıya vurur gibi yapılarak kapı çalma öykünmesi yapılır)
Bak pencereden (Eller halka yapılarak dürbün gibi gözün önünde birleştirilir)
Çevir mandalı (Burun el ile sağa veya sola bükülür )
Gir içeri (Sağ elin işaret parmağı, ağzın içini gösterir)
Al bir sandalye (Kulak memelerinden biri tutulur, çekilir )
Otur şuraya (Öteki kulak memesi tutulur, çekilir )
Nasılsın efendim (İki el de öne doğru avuçlar açık ve yukarıya bakacak şekilde uzatılır)
Bilmece: Bir nesne, durum veya olayın adını anmadan, belirgin özelliklerini ipucu verecek şekilde
sözlerle ifade ederek ya da belirterek o şeyin ne olduğunu bilmeyi dinleyene ya da okuyana bırakan
sözel oyundur.
Anne
Sever, okşar beni,
Hiç istemez ağlamamı,
Bir yerim ağrısa,
Sevgiyle kucağına alır beni.
4. FARKLI OYUN TEKNİKLERİ
Oyunun bireyin gelişimi için ne kadar önemli bir araç olduğunu fark eden araştırmacılar oyun ile
ilgili görüşlerini geliştirerek farklı teknikler geliştirilmesine olanak sağlamışlardır. Farklı gelişim
alanlarına yoğunlaşan araştırmacılar diğer gelişim alanlarına etkisini de göz ardı etmemişlerdir. Yaş ve
gelişim özelliklerine farklı tekniklerde oyun oynayan çocukların gelişim düzeyleri oyunlarından
anlaşılabilir (Aral, Gürsoy ve Köksal, 2001). Oyun tekniklerinin oluşmasında kullanılabilecek
düşünceler Pestalozzi ve Froebel’den günümüz araştırmacılarına kadar uzanan geniş bir yelpazede
değerlendirilmelidir. Durualp ve Aral (2015) oyunla ilgili çağdaş düşüncelere kaynaklık eden
araştırmacıları Ericson, Bandura, Parten, Helanko, Berlyne, Piaget, Vygotsky, Smilansky, Moore olarak
sıralamıştır.
Diğer yöntemlerde olduğu gibi oyun yönteminde de farklı teknikler bulunmakta; bu teknikler bir
hayat tarzı olan oyunu farklılaştırmakta ve geliştirmektedir. Özellikle serbest oyunda oynayan kişinin
izlediği yol, kullandığı malzeme ve etkileşim tarzıyla her zaman farklı tekniklerin ortaya çıkması
muhtemel olan oyun yönteminde kullanılan bazı teknikler ve örnekleri şöyle sıralanabilir:
4.1. Yaşam Oyunu
Yetişkinliğe ait işlerde gerçek materyallerin çocuğun eğitiminde kullanıldığı, çocuğa esnek bir
şekilde sorumluluk verilmesinin ön planda olduğu oyun tekniğidir. Çocuk burada asıl işe odaklanmanın
yanında başka bir eylemi de asıl işin eylemine yansıtabilir.
Örnek
Anaokulu bahçe duvarının çocuklarla beraber “duvar boyama” oyunu ile boyanması sürecinde
çocuklardan bazıları boya rulosunu arabaymış gibi kullanırken aynı zamanda bir yetişkin edasıyla “Ben
duvar boyadım.” diyebilir.
4.2. Hayali Oyun
Birey(ler)in hiçbir sınırlama getirmeden serbestçe konu, materyal ve süreci yönettiği/yönettikleri
çoğunlukla bireysel oynanan bir oyun tekniğidir. Bu oyun tekniğinde çocuk hayali bir arkadaş, canlı,
nesne ve/ya sesi açığa çıkararak veya çıkarmaksızın oynayabilir.
Örnek
Bir çocuğun anasınıfında başının üzerinde bir şeyler varmış gibi dikkatlice kafasını ve bedenini kendi
belirlediği bir koreografide hareket ettirmesidir.
4.3. Amaçlı/Hedef Oyun
Öğretmenin özel bir kavram ile beraber hedeflediği kazanım ve göstergelerle tam olarak
yapılandırdığı ve her hareketin bir amaca hizmet ettiği oyun tekniğidir. Bu teknikte çocukların seviye
ve bilgilerine göre oyun sürecinde sıkılmalarını engelleyici ve eğlendirici öğeler bulunmalıdır.
Örnek:
Sessizlik kavramı ile sosyal bilişsel ve motor kazanım, göstergelerin olduğu bir oyun planı hazırlayan
öğretmen çocuklar kahvaltıdayken sınıfı dört bölüme ayırıp bir bölümünü kütüphane, bir bölümünü
müze, bir bölümünü hastane bir bölümünü de bahçe olarak hazırlar.
Çocuklar sınıfa geldiğinde duruma göre onları uygun pozisyonda konumlandırarak kısaca bölümleri
tanıtır. Kütüphanede ses çıkarmadan kitaplara bakılabileceğini uygun alan varsa diğer insanları rahatsız
etmeden oyun oynanabileceğini hareketlerle gösterir. Müzede neler bulunabileceğini ve orada
bulunanları incelerken ses çıkarma ve diğer insanları rahatsız etme durumlarını hareketlerle gösterir.
Aynı şekilde hastane veya hasta olan bir evde nasıl hareketler yapılacağı ile ilgili hareketler gösterir.
Bahçede ise istedikleri gibi hareket edebilecekleri ve istedikleri sesi çıkarabileceklerini hareketlerle
ifade eder. Sonrasında çocuklara vereceği yönergelerle yer değiştireceklerini söyleyerek ilk uygulamayı
kendisi yapar. “kütüphanemize” yönergesi vererek hızlıca girdiği kütüphanede yavaşça bir masaya
oturarak kitap alırken hemen “bahçemize” yönergesini verir. Kitabı aldığı yere bırakıp sessizce
kütüphaneden çıkarken bahçeye girer girmez neşeyle hoplayıp zıplar ve şarkı söyler. Şarkıyı bitirmeden
“müzemize” yönergesi vererek müzeye girene kadar hoplayıp zıplar ama girdikten sonra çok yavaş ve
sessiz bir şekilde hareket eder. Oyun farklı bölümlere yönlendirmelerle çocuklar sıkılana kadar devam
eder.
4.4. Öğrenme Merkezli Oyun
Özel bir bilimsel alan/ilgi alanıyla ilgili gerçek ve model materyallerin bir araya toplandığı
yapılandırılmış veya doğal bir ortamda serbest veya yönlendirme yoluyla yaşantıların sunulduğu oyun
tekniğidir.
Örnek
Öğretmen anaokulu bahçesinde oluşturulan fırın öğrenme merkezine çocuklarını çıkarır. Daha önce
Türkçe etkinliğinde ele alınan ekmeğin yapılışı ile ilgili “ekmek yapma ve pişirme” oyunu
oynayacaklarını söyleyerek öğrenme merkezinde istedikleri şekilde hareket edebileceklerini ve istediği
malzemeden ekmek yapıp pişirebileceklerini söyler. Öğretmen kenarda bekleyerek çocukları gözlemler
ve gelebilecek yardım taleplerini cevaplar.
4.5. Dramatik Oyun
Herhangi bir materyal kullanarak veya materyalsiz bir şekilde nesne, kişi, olay veya durumun
serbestçe veya yönlendirme ile canlandırılmasına dayanan oyun tekniğidir. Dramatik oyun aynı
zamanda drama yönteminin de bir tekniğidir. Bu oyun tekniğinde çamaşır makinesi, yazı yazma
hareketi, edalı bir duruş, hayvan hareketi, duygu gibi birçok şey taklit edilebilir.
Örnek
Minyatür çaydanlık seti ile çocuk çay demleme ve içme taklidini içeren “çay partisi” oyunu
oynayabilir. Farklı insanlardan gördüğü çay içme şekillerini canlandırılabilir.
4.6. Fırsat Oyunu
Öğretmen veya yetişkinin çocukların farklı nesne, olay ve durumlarla ilgili yaşantılarına katıldığı
anlık etkileşim ile yapılan faaliyetin yarı yapılandırılmış bir oyun çerçevesine oturtulduğu oyun
tekniğidir.
Örnek:
Öğretmen bahçeye çıkardığı çocuklarından birinin koşması üzerine –önceden planlamamış olduğu
halde- durumu isteyenlerin katıldığı bir koşma oyununa dönüştürebilir.
4.7. Yarışma
Daha çok hız, dikkat ve koordinasyon gibi becerileri geliştirmek için rekabetin ön plana çıkarıldığı
belli bir amaca hizmet eden oyun tekniğidir.
Örnek
Öğretmen çocukları iki gruba ayırarak “mandal bulma ve toplama yarışması” yapacaklarını söyler.
Çocukları iki farklı tren şeklinde sınıftan dışarıya çıkarır ve geri getirir. Oyunu hareketleriyle göstermek
için önceden hazırlayıp sınıfın her tarafına dağıttığı mandallardan birini arar, bulur ve gruplar için
hazırladığı sepetlerden birine atar. Sırayla her çocuğun bir mandal bulacağını ve sepete atacağını
gruplardan erken bitirenin yarışı kazanacağını söyler. Çocuklara başla yönergesini vererek yarışmayı
başlatır.
4.8. Sözel (Dile Dayalı) Oyun
Amacın dilsel olarak ifade becerileri geliştirmek ve sözel rekabet olduğu genellikle somut
materyaller kullanılmayan oyun tekniğidir. Bilmecelerden yararlanılarak oynanan “kim bilecek oyunu”
sözel oyuna verilecek örneklerden biridir.
Örnek:
Öğretmen “kulaktan kulağa oyunu” oynayacaklarını, bir çocuğun kulağına söylenilenleri diğerlerine
duyurmadan hızlı bir şekilde ve bir defada diğerine söylemeleri gerektiğini belirtir. Çocukların gelişim
seviyeleri dikkate alınarak kısa cümleler söylenir. Ayrıca bir defada söyleme gibi kurallar biraz daha
esnetilebilir.
Başka bir örnekte öğretmen “tekerleme tekrar etme oyunu” oynayacaklarını, söylenilenleri bir defada
hızlı ve doğru bir şekilde söylemeleri gerektiğini belirtir. Örnek olarak da kelime sayısı az söyleyiş
özellikleri okulöncesi dönem çocuklarına uygun tekerlemeler olmasına dikkat edilir.
“Bu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi”
“Götür küpü, dök küpü; getir küpü, dök küpü”
4.9. Müzikli Oyun (Rond)
İster sözlü olsun isterse de sadece melodi, oyunun müziğin sözleri veya ritmiyle yönlendirildiği oyun
tekniğidir. Bu teknik aynı zamanda müzikle öğretim yönteminin de bir tekniğidir.
Örnek
Öğretmen çocukların kendini istedikleri şekilde ifade etmeleri için çocuklarını halka şeklinde
konumlandırarak seslere göre hareket etmelerini, herkesin tek tek halkanın ortasına gelerek oynamasını
ister. İlk olarak kendisi hareketlerini göstererek oynar. Daha sonra tek tek diğer çocukları yönlendir.
Biz eskiden kral idik Mısır’a
Şimdi düştük şu kötü hasıra
Suyumuzu kaynatalım
Şu ………………….’ı/i/yı/yi (buraya bir çocuğun ismi gelir) oynatalım
Sen oyna ……………. (aynı isim), sen oyna
Sen oyna gülüm, sen oyna
Sen oyna canım, sen oyna
4.10. Kukla Oyunu
Serbest veya yapılandırılmış bir şekilde istenilen kukla türüyle farklı sesler ve hareketlerin ortaya
konduğu oyun tekniğidir. Bu teknik aynı zamanda drama yönteminin de bir tekniği olmakla beraber
küçük kas becerileri etkin bir şekilde kullanılır.
Örnek
Öğretmen kuklaların kullanıldığı bir Türkçe etkinliğinden sonra çocuklara istedikleri kuklayı alarak
istedikleri ses ve hareketleri yapabileceklerini söyler. Öğretmen çocukları gözlemler veya yardım
taleplerini cevaplar. Arkadaşlarının karşısında bu oyunu oynamak isteyenler için sınıf toparlanabilir.
4.11. Parmak Oyunu
Belli bir sistematiğe göre oluşturulmuş düz yazı veya şiire ait ifadelerin parmak veya el hareketleriyle
bağlantılı bir şekilde gösterilmesi ile oluşturulan oyun tekniğidir. Bu teknikte oyuna ait hareketler ve
sesler tüm çocuklarla beraber ortaya konur.
Örnek
Öğretmen Müzik etkinliğinde farklı çalgı aletlerini gösterip deneyimlettirdiği çocuklara müzik
aletlerinin konuştuğu bir parmak oyunu oynatır.
Enstrümanların Sohbeti Oyunu
Müzik aletleri kendi aralarında konuşuyorlarmış (elle veya ağızla konuşma öykünmesi yapılır.)
Davul demiş ki “ben düğüne gi-de-ce-ğim” (eller tokmak karın davul olarak ritimli bir şekilde söylenir.)
Keman demiş ki “beni de götür, beni de götür”
(omuzun üstünde keman varmış gibi bir el sabit diğer el öne arkaya doğru götürülür.)
Saz demiş ki “bilmem geleyim mi, gelmeyeyim mi?”
(Kucakta saz varmış gibi bir el sabit tutulur, diğeri ile tıngırdatma hareketi yapılır. )
Zurna demiş ki “ben de, ben de, ben de, ben de”
(eller zurna tutuyormuş gibi yapılıp ağza götürülür.)
Darbuka demiş ki “hep birlikte, hep birlikte”
(eller darbukaya vurur gibi ser bir yere veya dizlere vurulur.)
5. OYUN İLE ÖĞRENMEDE ÖĞRETMENİN ROLÜ
Eğitimde hangi kademede olursa olsun öğreticinin görevinin hedef kitleye en uygun eğitimsel içerik
ve yöntemi seçip uygulamak olduğu düşünüldüğünde temel faktörlerden biri olan yöntem konusunda
dikkatli olunması gerektiği vurgulanabilir. Hedef kitlenin tüm gelişim alanlarını bütüncül bir şekilde
destekleyen yöntem ve tekniklerin kullanılması eğitimde amaçlanan düzeye yükselmek için kritik bir
eşiktir. Özellikle erken çocukluk dönemi çocuklarına hizmet veren öğretmenlerin bu dönem
çocuklarının en doğal yöntemi olan oyun konusunda kendilerini yetiştirmesi gerekir. Bunun yanında
bireysel farklılıkların zirve dönemi olan erken çocukluk döneminde çocukların öğrenme stillerinin
belirginleştiği varsayıldığında farklı oyun tekniklerinin bilinmesi kritik bir öneme sahiptir.
Öğrenme Tarzları
İlgili Tarza Uygun Oyunlar
Görsel Becerilerin Yoğun Olduğu Öğrenme merkezli oyunlar, Dramatik Oyun, Kukla Oyunu,
Öğrenme Tarzı
Parmak Oyunu
İşitsel Becerilerin Yoğun Olduğu Hayali oyunlar, Sözel (dile dayalı) Oyun, Müzikli Oyun
Öğrenme Tarzı
Motor Becerilerin Yoğun Olduğu Hareketli oyunlar, Taklidi oyunlar, Hareketli yarışmalar,
Öğrenme Tarzı
Gerçek oyunlar
Sosyal Becerilerin Yoğun Olduğu İşbirliği ve rekabete dayalı oyunlar, Fırsat oyunları, Dramatik
Öğrenme Tarzı
Oyun
Tablo 2. Öğrenme Tarzlarına Göre Örnek Oyunlar
Oyun temelli öğrenme yöntemi, öğretmenlerin mesleki doyumunu arttırıcı ve işini kolaylaştırıcı bir
etkiye sahiptir. Öğretmen Sevinç’in (2004) de dediği gibi çocuğun oyunlarında sosyal ve bilişsel bir sıra
olduğunu dikkate alırsa yaşa ve oyunun özelliğine göre ilerlemeyi görerek öğretme ve çocuğun
öğrenmesinden büyük bir doyum sağlayabilir. Öğretmenler yapılandırdığı ve/veya rehberlik ettiği
oyunların çocukların tüm gelişim alanlarına sağladığı katkıyı tahlil edebilmelidir. Sadece ele aldığı
kazanımlar ve göstergeler değil tüm gelişim alanlarında bir ilerleme sağlanacağını kabul ederek
yapılandırma ve rehberlik sürecini tamamlamalıdır. Bu durum örnek bir oyun ile somutlaştırılabilir.
Sandalye Kapmaca Oyunu
Öğretmen çocukların dikkatini çekecek şekilde bir geçiş etkinliği yaparak hilal şeklinde dizilmelerini
sağlar. Daha sonra önceden hazırladığı sandalyelerden birini eline alarak “Sizinle bir oyun oynayacağız
ve oyunumuzda sandalye de olacak, acaba nasıl bir oyun olacak?” şeklinde sorarak çocuklardan
tahminlerini alır. Cevaplardan sonra oyunun ismini söyler ve sandalyeleri yerleştirmek için çocuklardan
yardım alarak sınıfın durumuna göre oyun için hazırlar. Öncelikle kendisinin oynayacağını bu nedenle
dikkatle izlemelerini söyler. Bir ses kaynağından çocuklara uygun bir müzik açarak sandalyelerin
etrafında istediği gibi dans etmeye başlar. Sesin kapatılmasını sağlayarak boş olan sandalyelerden birine
oturur. Daha sonra her müzik açılıp kapatıldığında bir sandalyenin eksileceğini ve oturamayan bir
kişinin kenarda bekleyeceğini ve oyunun bu şekilde tek kişi kalana kadar devam edeceğini söyler.
Ayrıca müzik açıldığında eşlik etmelerini, sandalyelere oturma esnasında ise arkadaşlarına zarar
vermemeye dikkat etmelerini, kalkarken elbise ve sandalyelerinin şekli bozulduysa düzeltmeleri
gerektiğini belirtir. Oyun tek kişi kalana kadar devam eder.
Oyunun Tahlili
Bilişsel Gelişim açısından çocuklarda arkadaşlarına ve müziğe dikkat etme, müziğin açıldığını
kapandığını algılama, vücut bölümleri arasında koordinasyon becerileri sayılabilir.
Motor Gelişim açısından müzik esnasında farklı dans ve hareket figürleri çizme, sandalye konumuna
hareket etme ve uygun bir şekilde oturma, kalkma becerileri sayılabilir.
Sosyal Duygusal Gelişim açısından arkadaşlarına zarar vermemek için ayağına basmama, itiş-kakış
durumlarına dikkat etme, elenen arkadaşını teselli etme gibi beceriler sayılabilir.
Dil Gelişimi açısından ses kaynağından açılan müziğe eşlik etme, sosyal etkileşimlerde birbirine ve
öğretmene hitap etme ve kendini ifade etme becerileri sayılabilir.
Öz bakım becerileri açısından oyun esnasında bozulan elbiselerini ve sandalyeleri düzeltme
becerileri sayılabilir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2013 Okulöncesi Eğitim Programında yarım veya tam günlük eğitim akışı
içerisinde okula gelişten sonra ve eve gidişten önce olmak üzere iki oyun zamanı tasarlanmıştır. Bu
zamanlar çocukların bireysel veya grup halinde serbest oyun oynayabilecekleri zamanlar olduğu için
öğretmenlerin yapılandırmasına gerek olmayan zamanlardır. Fakat zaman zaman oyun kurma ve devam
ettirme konusunda bazı çocukların desteklenmeye ve yönlendirilmeye ihtiyacı olabileceği gözden
kaçırılmamalıdır.
Programda temel faaliyetler olarak yer verilen 10 farklı etkinlik çeşidinden biri de oyun etkinliğidir.
Bu etkinlik kapsamında yapılandırılmış bir oyun tasarlaması gereken öğretmen çocuklarının gelişim
seviyesi, ele alacağı kazanım ve gösterge/ler ve materyal imkanlarına göre farklı teknik ve oyun türlerini
dengeli bir şekilde kullanarak günlük planlarına yansıtmalıdır.
Okulöncesi eğitimin ilkeleri ve felsefesi dikkate alındığında oyun yönteminin kullanımını sadece
oyun zamanı ve oyun etkinlikleri ile sınırlamak yerine etkinlik geçişlerinde ve her fırsatta “fırsat oyunu”
şeklinde yaygınlaştırmak daha uygun olacaktır. Öğretmenler her oyun için ele alacağı kazanım
göstergelerin yanında farklı oyun teknik ve türlerini dengeli kullanmaya da dikkat etmelidir. Örnek bir
tablo aşağıda verilmiştir.
Zaman/Günler
Pazartesi
Salı
Çarşamba
Perşembe
Öğrenme
Merkezinde
İşbirliğine
Dayalı Oyun
Parmak
Oyunu
Açık
Havada
Gerçek
Oyun
Geniş Kapalı Öğrenme
Alanlar
Merkezinde
Cuma
Açık
Havada
Taklidi
Etkinlik Zamanı
Yarışma
Hayali Oyun
Oyun
Etkinlik
Hareketli
Parmak
Hareketli
Saymaca
Geçişlerinde
Oyun
Oyunu
Oyun
Fırsat
Fırsat
Duruma Göre
Fırsat Oyunu
Fırsat Oyunu Fırsat Oyunu
Oyunu
Oyunu
Tablo 3. Oyun Çeşitlerinin Dengeli Kullanılması ile İlgili bir Örnek
Oyun Zamanı
Oyun ile öğrenme yöntemine temel bakış açısı öğretmenin etkinliklerdeki rolü hakkında ipuçları
verici niteliktedir. Özellikle yapılandırma konusunda öğretmen merkezli tutum içerisinde bulunan
öğretmenlerin oyunun doğasına aykırı hareket ettikleri söylenilebilir. Çocuk merkezli bir öğretmenin ise
tutumlarında dikkatli olmayarak sınıf yönetimi stratejilerini etkin kullanmaması formal eğitimin en fazla
esnekliğe sahip kademesi olan erken çocukluk eğitiminde başarısızlığı getirebilir. Bu riskleri göz önünde
tutarak diğer etkinliklerde olduğu gibi oyun ile öğrenme yönteminde de öğretmenin çocuk merkezli bir
tutum içerisinde olması daha sağlıklı olarak görülmektedir.
6. OYUN TEMELLİ ÖĞRENMENİN AVANTAJLI YÖNLERİ VE SINIRLILIKLARI
Hayat boyu öğrenme kavramıyla öğrenmeyi öğrenmenin ön planda tutulduğu modern yaklaşımlar
göz önüne alındığında erken çocukluk eğitim sürecinin hayatın tüm dönemlerinde örnek alınabileceği
tartışılabilir hale gelmiştir. Bu yönüyle oyun temelli öğrenme çok avantajlı ve üstün yönlere sahiptir.
Diğer taraftan ister serbest olsun isterse de yapılandırılmış erken çocukluk yıllarında bireyler oyunda
öğretmen veya yetişkin rehberliğine ihtiyaç duyabilirler. Bu noktada oyun temelli öğrenme yöntemini
uygulayanlardan kaynaklı bazı sınırlılıklar da oluşabilir.
Genel olarak oyun temelli öğrenmenin üstün yanları şöyle özetlenebilir.
Çoğunlukla aktif olan çocukların merakları desteklenir, çocuk süreçte sorumluluk alır.
Çocukların kendilerine, çevrelerine ve hayata karşı farkındalıkları ve duyarlılıkları gelişir.
Çocukların özgürce deneme ve yanılma hakkına sahip olması etkili öğrenmeler sağlar.
Oyun temelli öğrenmenin eğlendirici yönü öğrenmeye istekliliği arttırır.
Çocuklar hayatın tüm yönleri ile ilgili yaşam becerilerinin temelini atarlar.
Oyun temelli öğrenme ortamlarının çeşitliliği bilişsel süreçlerin kalitesini geliştirir.
Farklı oyun teknik ve türleri farklı düşünme becerilerinin gelişimini destekler.
Hayatı boyunca kullanacağı bilgileri arama, elde etme, kullanma, üretmeyi destekler.
Sayılan güçlü yönlerin yanında oyun temelli öğrenme yönteminin herhangi bir sınırlılığının olduğu
söylenemez. Fakat yöntemin uygulayıcıları olan öğretmen ve yetişkinlerin oyunun doğasına aykırı
hareket etmeleri sonucu bazı sınırlılıklarla karşılaşılabilir. Bu sınırlılıklar rehber kişinin aşırı kontrolü
ve oyunun abartılı yapılandırılması olarak somutlaştırılabilir. Bunların haricinde oyun temelli öğrenme
yönteminden kaynaklanmayıp çocuk veya çevre özelliklerinden kaynaklı sınırlılıklar oluşabilir.
Çocuğun fiziksel ve/veya ruhsal sağlık durumunun olumsuz olması ve rehber kişi, arkadaş, malzeme,
fiziki imkan ile uyarıcı yokluğu/eksikliği gibi bazı sınırlılıklar örnek olarak verilebilir.
7. OYUN ETKİNLİĞİ ÖĞRENME SÜRECİ ÖRNEKLERİ
“Temizlik Oyunu”
Öğretmen sanat etkinliği bitiminde kirlenen masaları temizlemek için “temizlik oyunu”
oynayacaklarını söyler. Çocukların sağlık durumu dikkate alınarak ıslak mendil veya bez ile masaları
silmeleri için yarışma tekniğini kullanarak oynayacak çocuk sayısını masalara eşit bir şekilde böler.
Nasıl yapılması gerektiğini gösterdikten sonra “başla” komutu ile çocukları gözlemler. Bu oyunda
sıralamadansa önce bitiren sonra bitiren ifadeleri ile çocukları tebrik eder, “elinize sağlık” der. Bu oyun
geçiş etkinliği olarak da oynatılabilir.
“…………. Hikayesi Oyunu”
Öğretmen daha önce sınıftan herhangi bir nesne belirler. Nesnenin çocuklar tarafından bilinmesi ve
onunla ilgili cümleler kurması önemli bir noktadır. Öğretmen çocukların ister oturarak isterse de ayakta
hilal şeklini almalarını sağlar. Daha sonra belirlediği nesneyi (örneğin misket) eline alarak şimdi “misket
hikayesi oyunu” oynayacaklarını söyler. Kendisinin hikayeyi başlatacağını tüm çocukların da devam
ettireceklerini söyleyerek şimdi “beni dinleyin” der. Öncelikle hikaye girizgahı yaparak bir kahraman
veya ana karakter ile olaylar zincirini başlatır. Örneğin “Bir varmış bir yokmuş…. Günün birinde
misketler kendi aralarında konuşuyorlarmış. Camgöz misket: ‘Oooof artık yeter, birbirimize
vurmayalım’ demiş.”. Sonrasında çocuklara dönerek şimdi herkes birer cümle ile hikayeyi devam
ettirecek diyerek sırayla çocukların kendisinin olduğu yere gelip arkadaşlarına dönerek hikayenin
devamı olan cümlesini söylemesini ister. Tüm çocuklar hikayeyi devam ettirdiğinde öğretmen uygun
bir şekilde sonlandırır.
“Kuyruk Koparma Oyunu”
Öğretmen tüm çocuklara A5 boyutunda müsvedde kağıt vererek kendisinin yaptığı gibi elleriyle z
şeklinde yırtmalarını ister. Daha sonra sınıf ortamını olabildiğince genişleterek uzun bir şerit şeklini alan
kuyruklarını bir ellerine alarak ellerini arkalarında tutmalarını söyler. Diğer elleriyle arkadaşlarının
kuyruklarını koparmaya çalışacaklarını belirterek bunu hareketlerle gösterir. Daha sonra oyunu başlatır.
Oyun bitiminde herkesin kuyruğu ölçülür. Herkes yerdeki çöplerden alarak çöp kutusuna atar.
ÖZET
Oyun yoluyla öğrenmenin ele alındığı bu bölümde temel olarak beş noktaya değinilmiştir. Bunlar
oyunun önemi ve sınıflandırılması, oyun yönteminde kullanılan malzemeler ve sözel unsurlar, farklı
oyun teknikleri, öğretmenlerin yöntemin uygulamasında dikkat edeceği hususlar ile yöntemin avantajlı
yönleri ve sınırlılıklarıdır.
İlk kısımda oyunun bireylerin tüm hayatında etkin bir yöntem olduğu; bebeğinden yaşlısına ihtiyaç
hissedildiği ve öğrenmenin temelini teşkil ettiği vurgulanmıştır. Farklı özelliklere göre
sınıflandırılabilen oyunların tipik özelliklerine göre adlandırıldığı belirtilmiştir.
İkinci kısımda serbest veya yapılandırılmış olsun tüm oyunlarda kullanılabilecek başta doğal
malzemeler ve yapay malzemeler ile medya ortamlarının tehdidine değinilmiştir. Ayrıca çocuk edebiyatı
ürünlerinden şiir, tekerleme ve parmak oyunu gibi sözel unsurların kullanılabileceği örneklerle
açıklanmıştır.
Üçüncü kısımda oyun temelli öğrenmenin farklı biçimlerini içeren yaşam oyunu, yarışma, hayali
oyun, dramatik oyun, kukla oyunu gibi farklı oyun tekniklerine değinilerek örnekler verilmiştir.
Dördüncü kısımda başta okulöncesi öğretmenleri olmak üzere eğitimcilerin oyunlardaki rolü ile ilgili
dikkat etmesi gereken noktalara değinilmiştir. Öğretmen merkezli ve çocuk merkezli oyun
uygulamalarının süreç-sonuç ilişkileri ile öğrenme stillerine göre oyunlara yer verilmiştir.
Beşinci kısımda ise oyun yönteminin diğer yöntemlere göre avantajları ve uygulamalarda karşılaşılan
sorunlardan dolayı oluşabilecek sınırlılıklar belirtilmiştir.
KAYNAKÇA
Aral, N., Gürsoy, F., Köksal, A. (2001). Okul öncesi eğitiminde oyun. İstanbul: Ya-Pa Yayınları.
Bardak, M., Topaç N., Kirişci, M., Mertoğlu, E., Akyüz, M. H. (2018) “Okulöncesi Dönem Çocuğu
Olan Anne Ve Babaların Kaliteli Vakit Algıları” 4. Uluslararası Eğitim Bilimleri Sempozyumu
Özet Kitabı, 3-5 Mayıs, Alanya.
Driscoll, A., & Nagel, N. C. (2008). Early childhood education: Birth-8: The world of children, families,
and educators (4th. Ed.). Boston, MA: Pearson Education.
Durualp, E., Aral, N. (2015). Oyunun Gelişimi ve Türleri. A. B. Aksoy içinde Okul öncesi Eğitimde
Oyun (s. 231-254). Ankara: Hedef CS Yayınları.
Hurwitz S. C. (2002) For Parents Particularly: To Be Successful—Let Them Play!, Childhood
Education, 79:2, 101-102
Johnson, J. E., Christie, J. E., & Yawkey, T. D. (1999). Play and early childhood development. (2nd
Ed.) New York: Addison Wesley Longman.
MEB . (2013). Okul öncesi eğitim programı. Ankara: Milli Eğitim Basımevi.
Nicolopoulou, A. (1993). Play, Cognitive Development, and the Social World: Piaget, Vygotsky, and
Beyond. (M. T. Bağlı Çev.) Human Development, 36(1), 1-23.
Oktay, A. (2013). Oyuna kuramsal yaklaşım. U. Tüfekçioğlu içinde, Çocukta oyun gelişimi (2. b.) (s.
37-54). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Sevinç M. (2004). Erken çocukluk gelişimi ve eğitiminde oyun. İstanbul: Morpa Kültür Yayınları.
Tuğrul, B. (2014). Oyun temelli öğrenme. R. Zembat (Eds) içinde, Okulöncesinde özel öğretim
yöntemleri (s. 187-220). Ankara: Anı Yayıncılık.
Yavuzer, H. (1984). Çocuk psikolojisi. İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
Atıf için/Please cite as:
Bardak, M. (2018). Oyun Temelli Öğrenme. A. Gürol (Eds.) içinde, Erken Çocukluk
Döneminde Öğrenme Yaklaşımları (s. 207-230). İstanbul: Efe Akademi Yayınları.