Günümüzün toplumunda bir patron tarafından emredilmiş olmadığı sürece hiçbir çaba üretken sayılmıyor ve ekonomistler de bir şirketin, gönüllü kuruluşun ya da çalışma kampının kontrolü altında olmayan insanların nasıl olup da gayet işe... more
Günümüzün toplumunda bir patron tarafından emredilmiş olmadığı sürece hiçbir çaba üretken sayılmıyor ve ekonomistler de bir şirketin, gönüllü kuruluşun ya da çalışma kampının kontrolü altında olmayan insanların nasıl olup da gayet işe yarar olabildiklerini açıklamakta güçlük çekiyorlar. Bir iş yalnızca standartlara uygun şekilde belgelenmiş olan bir ihtiyacı karşıladığına hükmedecek bir profesyonel kurum tarafından planlandığı, takip edildiği ve kontrol altında tutulduğu sürece üretken, saygın ve yurttaşlara layık bir iş olabiliyor. Gelişmiş bir sanayi toplumunda işsizliği özerk ve faydalı çalışma hali olarak değerlendirmek, hatta hayal etmek imkansızlaşıyor. Toplumun altyapısı öylesine bir şekilde düzenlenmiş ki üretim araçlarına erişmenin tek yolu ücretli işler ve devlet devreye girdikçe kullanım değeri üretiminin üzerindeki bu meta üretim tekeli daha da baskıcı oluyor. Bir çocuğa yalnızca diplomanız varsa bir şey öğretebilirsiniz, kırılmış bir kemiği yerine ancak bir klinikte oturtabilirsiniz. Ev işleri, el becerileri, geçimlik tarım, radikal teknoloji, birbirinden öğrenme ve benzeri faaliyetler yalnızca aylaklar, üretken olmayanlar, çok yoksullar ve çok zenginler için mümkün hale gelmiş durumda.
Türkiye'deki siyasi tartışmalarda ekonomi hep sıkıntılı bir alan olageldi. Bu sıkıntılı halin önemli bir varoluş koşulunun farklı veçheleriyle ekonomik belirlenimciliğin, yani ekonomizmin, egemenliği olduğunu düşünüyoruz. Kuşkusuz... more
Türkiye'deki siyasi tartışmalarda ekonomi hep sıkıntılı bir alan olageldi. Bu sıkıntılı halin önemli bir varoluş koşulunun farklı veçheleriyle ekonomik belirlenimciliğin, yani ekonomizmin, egemenliği olduğunu düşünüyoruz. Kuşkusuz ekonomik belirlenimcilik Türkiye'ye özgü değil; ama bu yazıda ekonomiye atfedilen bu ontolojik niteliğin siyaset alanını nasıl daralttığını Türkiye bağlamında tartışacağız. Ekonomik belirlenimcilik açısından " ekonomi " toplumsalın kurucu ilişkiselliğinden bağımsız var olabilen, toplumsalı belirleyen bir alandır. Bu kavrayışın en inceltilmiş çeşitlerinde dahi siyaset ve kültür ekonomik alanı belli ölçülerde belirleyebilir, ama dönüp dolaşıp son kertede siyasi ve kültürel alanların belirleme kabiliyetinin sınırlarını da tahkim eden " ekonomik " alanın kendisidir. Ekonomik alanın kendisi siyasi irade ve toplumsal mücadeleyle dönüştürülebilecek bir alan olarak tasavvur edil(e)mediğinden, siyaset ancak, belirleyici olan ekonominin ya yarattığı olumsuz etkilere, dışsallıklara ve saldırılara karşı direnişlere, ya tam olarak kolonize edemediği kıyılardan köşelerden (yaygın tabirle "çatlaklardan") yapılan müdahalelere, ya da ekonomik olanın mantığını doğru okuyup, doğru değerlendirebilme (yönlendirebilme) kabiliyetine indirgeniyor. Sıkıntı da tam bu anlayışların ortak paydası olan ekonomik belirlenimciliğin imgesel düzeydeki egemenliğinden kaynaklanıyor ve siyaset ile ekonomi arasında bir türlü kelimenin tam manasıyla iki yönlü bir ilişkinin kurulamaması olarak tecelli ediyor: Bu anlayışa göre siyasetin değişmesi için ekonominin değişmesi gerekmektedir; oysa ne siyasi eylemlilik kendisini belirleyen ekonomik koşulların belirleniminin dışına çıkabilir, ne de ekonomi siyasi eylemlilikle kolay kolay dönüştürülebilecek bir alandır. Bunun böyle olmadığı "gerçekliği" ile yüzleşmeyenler ya ekonominin belirleyiciliğini inkâr eden bir idealizme savrulmuşlardır ya da istençcilik/iradecilik (voluntarism) sapmasıyla malüldürler.
(TR) Bu çalışmada Türkiye’nin güncel tartışma alanlarından biri olan tarımsal üretim sürecinin verili sorularının, kooperatifleşme aracılığıyla aşılma potansiyeli üzerine bir tartışma yürütülmektedir. Kendi fabrikaları olan... more
(TR) Bu çalışmada Türkiye’nin güncel tartışma alanlarından biri olan tarımsal üretim sürecinin verili sorularının, kooperatifleşme aracılığıyla aşılma potansiyeli üzerine bir tartışma yürütülmektedir. Kendi fabrikaları olan kooperatifçilik deneyimlerini odağına alan bu tartışmada iki husus öne çıkmaktadır. İlk husus, salt kooperatif üyesi çiftçileri odağına alan ve piyasa ilişkileri içerisinde şirket modeline yakınsayan tarımsal kalkınma kooperatifçiliğinden ziyade eşitlikçi ilişkileri öne çıkaran ve hem çiftçileri hem de kooperatif fabrikalarında ham ürünün işlenmesi sürecinde emek sarf eden işçileri odağına alacak bir örgütlenmenin hayata geçmesi potansiyelidir. İkinci husus ise üretim sürecindeki bu türden bir örgütlenmenin yerel yönetimlerle birlikte bir ağ oluşturabilmesi potansiyelidir. Dolayısıyla çalışmada yanıt aranacak olan en temel soru, daha eşitlikçi ve dayanışmacı ilişkiler inşa eden kooperatiflerin tarımsal üretimin verili sorunlarına kalıcı çözümler getirebilecek bir alternatif olup olamayacağıdır.
İslam ekonomisi anlayışından/düşüncesinden doğmuş olan İslami Finans son yıllara uluslararası finans sistemi içerisinde kök salmaktadır. Bu kendine özgüven alternatif finansal metotta, şeriata uygunluk, hukuki ve mekanik anlamında... more
İslam ekonomisi anlayışından/düşüncesinden doğmuş olan İslami Finans son yıllara uluslararası finans sistemi içerisinde kök salmaktadır. Bu kendine özgüven alternatif finansal metotta, şeriata uygunluk, hukuki ve mekanik anlamında zorunlu, gerekli ve önemlidir. Şeriata uygunlukta İslami finansın İslamekonominin temel prensiplerini ve isteklerini yerine getirmesi ise ayrıcaönemlilik arz etmektedir. Bu noktada, son yıllardaki gelişmeler, İslamifinansın İslam ekonomisi değerlerinden uzaklaşarak "kapitalist" bir yönedoğru gittiğini göstermektedir. Bu yüzden, İslami finansın kapitalist üretiminsalt alternatif bir biçimi veya bir "ahlak ekonomisi" olmayı amaçlayan özgünve eşitlikçi alternatif bir ekonomik düzen olup olmadığını değerlendirmek içinise İslami bir ekonomik sistemin zorunluluğu gereklidir.
1973 yılında on iki farklı ülkeden 30 kadar yoldaş bir araya gelerek, Marsilya'da içinde bugün üç yerleşim alanı bulunan 300 hektarlık bir arazi üzerinde Longo Mai komününü kuruyorlar. "Longo Mai" bölgenin yerel lehçesinde çok yaşa, uzun... more
1973 yılında on iki farklı ülkeden 30 kadar yoldaş bir araya gelerek, Marsilya'da içinde bugün üç yerleşim alanı bulunan 300 hektarlık bir arazi üzerinde Longo Mai komününü kuruyorlar. "Longo Mai" bölgenin yerel lehçesinde çok yaşa, uzun yaşa demek..
18 Kasım 2020'de SDÜ İİBF Instagram kanalında ve Arş. Gör. Özal Çiçek'in moderatörlüğünde gerçekleştirdiğimiz "21. Yüzyılda Kooperatifçiliği Yeniden Düşünmek: Türkiye'de Tarımsal Üretim ve Tüketim Kooperatifleri" başlıklı söyleşinin... more
18 Kasım 2020'de SDÜ İİBF Instagram kanalında ve Arş. Gör. Özal Çiçek'in moderatörlüğünde gerçekleştirdiğimiz "21. Yüzyılda Kooperatifçiliği Yeniden Düşünmek: Türkiye'de Tarımsal Üretim ve Tüketim Kooperatifleri" başlıklı söyleşinin kaydıdır.