Masal anlatanlara eskiden "Ravi " denilirdi. Ravilerin en ünlüsü'de bin bir gece masallarını anlatan Şehrazad olsa gerek. Eski zamanlar da Hint ve Çin diyarların da hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, karıları...
moreMasal anlatanlara eskiden "Ravi " denilirdi. Ravilerin en ünlüsü'de bin bir gece masallarını anlatan Şehrazad olsa gerek. Eski zamanlar da Hint ve Çin diyarların da hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, karıları tarafından aldatılmak felaketine uğramışlar. Bu olayların etkisi ile şehriyar kendi ülkesin de,her gün başka bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş, bu yüzden vezirin güzel ve akıllı kızı Şehrezad, hükümdarla evlenip ya bu uğurda yaşamını yitirmeğe ya da kurtulup ülkenin tüm kadınlarını da bu beladan kurtarmaya karar vermiş. O gece gerdeğe girmeden önce hükümdardan son bir dilek olarak kız kardeşi Dünyazad'ı görmek istemiş. Dünyazad da ondan son bir dilekte bulunmuş " ne olursun ablacığım o güzel masallardan birini son defa bana anlat !"diyerek Şehrazad masallara başlamış. Çocukluğum da halamdan çok masallar diledim o masların bir çoğunun bu binbir gece masalları olduğunu kitabı okuyunca anladım. Bu kitabı geç olsa da okumuş olmam benim için bir kayıp keşke daha önce okuyabilseydim. Ben bu yazımla size masal anlatmayacağım kitapta geçen yemeklerin adlarını sizlerle paylaşacağım bu yemeklerin önemine gelince kitap Elf leyle ve Leyle olarak halk derlemesidir. Biri 9. yüzyıl da ikincisi de 10 yüzyıl da iki belge olarak yazılmış. 9 ve 10. yüzyılda yazılmış böyle sağlam belgeler olunca içinde geçen yemek adları ve içeriklerinin verilmiş olması yemek tarihi açısından bizim için önem arz eder. Zaten yemek adlarını okuduğunuz da bir çok yemek ve tatlıya aşina olduğunuzu göreceksiniz. Bu yazımda belirteceğim yemekler 1. cilt yayınındaki içeriği ihtiva etmektedir diğer ciltleri başka bir sayıya. Bildiğiniz gibi 9. yüzyılda Abbasi mutfağı neredeyse bütün Arap dünyasını etkisi altına aldığı gibi uzun yıllarda başta Osmanlı imparatorluk mutfağını etkisi altına alır. Bu yönüyle de kitapta geçen yemeklerin önemi bir kat daha artmıştır. Bu tür araştırma belki de ilk kez yapılmakta. Hamal ile genç kızın öyküsün de açma şekerli kaymaklı tatlı, miskle kokulandırılmış ,fıstıklı ,nefis kadife gibi hamur işi tatlı, sabun adı verilen bisküviler, küçük pastalar, limonlu turtalar, lezzetli şekerlemeler, muşabbak adı verilen bir başka tatlı, kadı lokması, zeynep'in tarağı denilen , tereyağı,bal, süt ile yapılmış başka bir tatlı(1) İnce kakmalı küçük bir masa, onun üzerine de çini bir kase koymuş. Kasenin içine de başka bir parça karla soğutulmuş kaynak suyu koymuş ve hepsini gül suyu ve şekerle karıştırmış sonra da bunu halifeye sunmuş. Burada ki tatlandırılmış karlı su daha sonraları Osmanlı mutfağın da karşımıza çıkan karsambaç'tan başkası değil. Yukarda da karşımıza zünğül çıkmakta.(2) Şimdi sıkı durun peynirsiz bir tel kadayıfının şiirsel anlatımını sizlerle paylaşacağım. Ey tatlılar, parmakla sarılmış ince, lezzetli,hoş tatlılar! Sizler tiryakisiniz, panzehirisiniz tüm zehirlerin! Siz olmasanız tatlılar, asla hiçbir şeyi sevemezdim; sizler benim tüm ümidim, tüm ihtirasımsınız! Serilmiş bir sofranın ortasın da ki büyük bir tepside yağ ve bal için de yüzen nefis kokulu bir Künefeyi gören yüreğim nasıl titrer! Ey Künefe! Sevindirici iştah verici bir saç demeti halinde inceltilmiş Künefe! Arzum, sana duyduğum arzumun bir haykırışı, et Künefe ne yücedir! Seni soframda görmeden bir gün geçeceğine, ey Künefe , ya Künefe! Ölümü göze alsam yeridir! Hele şurubun! Tapılası, nefis şurubun! Onu yiyip onu içip,gece gündüz, öteki dünyada da aynı zevki alırdım!(3) Bu kadar büyük övgüye ilk kez raslıyorum. Bugünkü adı ile koyun dolmasını görüyoruz üstelik konulan malzeme birebir aynı ; akşamı ettik dolayısı ile sofrayı serdik , içi pirinç, badem, kuru üzüm, Hindistan cevizi(mahlep) karanfil