Tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım amacıyla ve araştırma için yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir şekilde kopya edilemez, elektronik ve mekanik yolla çoğaltılıp, yayımlanamaz ve... more
Tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım amacıyla ve araştırma için yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir şekilde kopya edilemez, elektronik ve mekanik yolla çoğaltılıp, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
Kökeni asırlar öncesine uzanan ve kültürel kimliğimizin birçok ögesini içinde barındıran âşıklık geleneği, bugün Anadolu’nun pek çok yerinde şiir, ezgi ve hikâye anlatıcılığı ekseninde yaşatılmaktadır. Bu geleneğin günümüzdeki önemli... more
Kökeni asırlar öncesine uzanan ve kültürel kimliğimizin birçok ögesini içinde barındıran âşıklık geleneği, bugün Anadolu’nun pek çok yerinde şiir, ezgi ve hikâye anlatıcılığı ekseninde yaşatılmaktadır. Bu geleneğin günümüzdeki önemli temsilcilerinden biri, Konya/ Cihanbeyli’de ikamet etmekte olan Nufal Ufacık’tır. Çevresinde “Ozan Nufal” namıyla tanınan âşığımız, 10-11 yaşlarında gördüğü bir rüya vesilesiyle âşık şiirine yönelmiş ve 86 yıllık ömrüne 212 şiir sığdırmıştır.
Bu çalışmada, kendisiyle gerçekleştirilen röportajdan hareketle Ozan Nufal’ın hayat hikâyesi ortaya konulmuş, âşıklığa başlamasına vesile olan rüyası çok yönlü olarak incelenmiş, şiirleri teknik açıdan ve tematik yönden derinlemesine tetkik edildikten sonra başlıklarına göre alfabetik sırayla verilmiştir. Saim Sakaoğlu’nun dokuz kısa cümleden oluşan yazısının dışında hakkında herhangi bir çalışma yapılmayan, şiirleri hiçbir yerde yayımlanmayan, teknolojiye hâkim olmadığı için dijital kültür ortamlarında kendini ifade etme/ gösterme imkânına sahip olmayan bir âşığın ilk kez incelemeye tabi tutuluyor olması, bu çalışmanın dikkate değer tarafları arasındadır. Âşıklık geleneğinin önemli bir unsuru olan rüya meselesine yeni bir örnek sunacak olması ise bu çalışmanın öne çıkan bir başka yönüdür.
Öz Türk Edebiyatında şairler yazdıkları şiirlerde bir nevi imza ya da rumuz niteliğindeki mahlasları kullanagelmişlerdir. Edebiyatımızda mahlas, şairin kimliği gibidir. Şairler mahlas seçerken kendilerini en uygun şekilde tanımlayacak... more
Öz Türk Edebiyatında şairler yazdıkları şiirlerde bir nevi imza ya da rumuz niteliğindeki mahlasları kullanagelmişlerdir. Edebiyatımızda mahlas, şairin kimliği gibidir. Şairler mahlas seçerken kendilerini en uygun şekilde tanımlayacak olan asıl isim, soy, meslek, sosyal statü, fiziksel özellik, memleket, psikolojik durum, örnek alınan bir şahıs veya söylediği şiirle uyumlu isim ve sıfatları tercih etmişlerdir. Şairler genellikle başkalarıyla karıştırılmamak adına kendi çağlarında kullanılmayan mahlasları seçmeye çalışmışlardır. Bazen özendiği bir şair kadar meşhur olmak gibi çeşitli sebeplerden dolayı aynı dönemde aynı mahlası kullanan şairler olmuştur. Bazen de asıl adını mahlas olarak seçen şairler aynı devirde yaşadıkları için mahlasdaş olmuşlardır. Şairler özellikle şiirleriyle bilindikleri için kendi çağlarında bile genellikle mahlaslarıyla tanınmışlar, çoğu zaman asıl isimleri ikinci planda kalmış hatta zamanla unutulmuştur. Özellikle çağdaş şairlerde ortak mahlas kullanılması zamanla şairlerin ve şiirlerinin birbirine karışmasına yol açmıştır. Hâdî mahlası da bunlardan biridir. Bu makalede Türk Edebiyatı tarihi boyunca Hâdî mahlasını kullanan şairler ve eserleri tespit edilmeye çalışılmıştır.