Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
İbrahim Özkan
    “Bulgaristan Türkleri Halk Edebiyatı Üzerinde Bir Araştırma” adını taşıyan çalışmamız; alan çalışması, alanda elde ettiğimiz sesli ve görüntülü malzemenin çözülüp yazıya geçirilmesi, çözümlenen malzemeden ortaya çıkan metinlerin... more
    “Bulgaristan Türkleri Halk Edebiyatı Üzerinde Bir Araştırma” adını taşıyan çalışmamız; alan çalışması, alanda elde ettiğimiz sesli ve görüntülü malzemenin çözülüp yazıya geçirilmesi, çözümlenen malzemeden ortaya çıkan metinlerin incelenmesi aşamalarından oluşmuştur. Çalışmamız; “Önsöz”, “Giriş”, üç bölüm, “Sonuç”, “Metinler”, “Bibliyografya”, “Kaynak Şahıslar” ve “Dizin”den oluşmaktadır. Giriş bölümünün ilk başlığında Bulgaristan coğrafyası hakkında genel bilgiler verilmiştir. Bulgaristan Türklerinin tarihi geçmişi üzerinde durulmuştur. Daha sonra Bulgaristan’daki Türk varlığının günümüzdeki durumu değerlendirilmiştir. “Bulgaristan Türkleri Halk Edebiyatında Mensur Türler” adlı Birinci Bölüm’de masal, efsane, halk hikâyesi ve fıkra türleri üzerinde durulmuştur. Mensur türleri ele aldığımız bu bölümde; önce tür tanımı ve türlerin Türk dünyasındaki karşılıkları verilmiştir. Daha sonra Bulgaristan Türkleri halk edebiyatı mensur türleri üzerinde yapılan çalışmalar üzerinde durulmuştur. Sözlü ve yazılı kaynaklardan elde ettiğimiz metinlerden hareketle her tür önce tanımlanıp, sınıflandırılmış; sonra da yapı ve konu yönünden incelenmiştir. “Bulgaristan Türkleri Halk Edebiyatında Manzum Türler” adlı İkinci Bölüm’de ise, türkü, mâni ve ninni türleri ele alınmıştır. Mensur türlerin incelenmesinde takip ettiğimiz yöntem bu bölümde de uygulanmıştır. Buna göre; türlerin tanımları ve Türk dünyasındaki karşılıkları verilmiştir. Türkü, mâni ve ninni türleri üzerinde yapılan çalışmalar incelenmiş, türlerin eldeki metinlere göre sınıflandırılması yapılmıştır. Yapı ve konu bakımından türler ele alınarak incelenmiştir. “Bulgaristan Türkleri Halk Edebiyatında Serbest Türler” adlı Üçüncü Bölüm’de atasözü, bilmece ve tekerleme türleri yer almaktadır. Birinci ve ikinci bölümde olduğu gibi bu bölümde de önce türlerin tanımları ve Türk dünyasındaki karşılıkları verilmiştir. Türler üzerinde daha önce yapılan çalışmalar gözden geçirilmiş ve mevcut metinlerden hareketle sınıflandırma yapılmıştır. Yapısal yönden türlerin incelemesi yapılmış ve konu bakımından türler değerlendirilmiştir. Çalışmamızın sonunda gerek sözlü kaynaklardan derlediğimiz gerekse daha önce derlenip yazıya geçirilmiş ve incelememize esas olan Bulgaristan Türkleri halk edebiyatı türlerine ait örneklerin yer aldığı “Metinler” bulunmaktadır. Bulgaristan Türkleri halk edebiyatı türlerinin incelendiği birinci, ikinci ve üçüncü bölümlerde yaptığımız tespitler, elde ettiğimiz bulgular “Sonuç” kısmında toplu olarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonunda, kullandığımız kaynakların yazarların soyadına göre sıralandığı “Bibliyografya” yer almakta ve bunu sözlü bilgi derlediğimiz kişilere ait “Kaynak Şahıslar” listesi takip etmektedir. Son kısımda ise, metinlerde geçen yer ve şahıs adlarına ait “Dizin” yer almaktadır. Çalışmamız monografik bir çalışma değildir. Bu nedenle bu çalışmada Bulgaristan Türkleri halk edebiyatında görülen türler genel hatlarıyla ele alınmıştır
    Turk kultur cografyasinda dongusel zamana bagli olarak kutlanan iki onemli gun vardir. Bu gunlerden biri Nevruz digeri de Hidirellez’dir. Nevruz butun Turk dunyasinda “yeni yil”in baslangicidir. Hidirellez ise yaz mevsimin baslangici... more
    Turk kultur cografyasinda dongusel zamana bagli olarak kutlanan iki onemli gun vardir. Bu gunlerden biri Nevruz digeri de Hidirellez’dir. Nevruz butun Turk dunyasinda “yeni yil”in baslangicidir. Hidirellez ise yaz mevsimin baslangici olarak kabul edilir. Dogada meydana gelen degismeler hem gocebe ve hayvanci hem de topraga bagli ekinci topluluklari yakindan ilgilendiren bir olaydir. Hem gocebe hem de ekinci topluluklar, cok onemli gordukleri bu gunlerin gelisini cesitli torenlerle kutlamaktadirlar. Yeni yildan beklentilerini cesitli rituellerle dile getirmektedirler. Turk dunyasinin Balkanlardaki bir parcasi olan Bulgaristan Turkleri arasinda da bu gunler cesitli torenlerle kutlanmaktadir. Nevruz ve Hidirellez gunleri etrafinda olusmus gelenek ve gorenekler bu vesileyle bir kez daha yasatilmaktadir. Kutlamalar ayni zamanda sosyal dayanismayi da pekistirmektedir. Bu makalede Bulgaristan Turklerinin Nevruz ve Hidirellez gunlerine ozgu olarak yaptiklari kutlamalardan soz edilecek ve bu...
    Yemen, Osmanli’nin duzenini saglamakta en cok zorlandiklari bolgelerden biri olmustur. Yemen isyanlari Osmanli siyasi mirasi icinde geriye kalan en olumsuz gelismelerden biridir. 1870’ten Yemen’in Osmanli hâkimiyetinden cikis tarihi olan... more
    Yemen, Osmanli’nin duzenini saglamakta en cok zorlandiklari bolgelerden biri olmustur. Yemen isyanlari Osmanli siyasi mirasi icinde geriye kalan en olumsuz gelismelerden biridir. 1870’ten Yemen’in Osmanli hâkimiyetinden cikis tarihi olan 1918 yilina kadar gecen kirk sekiz yillik surede Yemen’de meydana gelen olaylar, Turk Milleti’nin hafizasinda cok derin ve aci izler birakmistir.  Osmanli Devletinin sinirlari icindeki cesitli vilayetlerden Yemen’deki isyanlari bastirmak icin cok sayida asker gonderildigi icin Yemen Turkuleri cok genis bir cografyaya yayilmistir. Turkulerimizde Yemen; uzakligin, ayriligin, hasretin, hastaligin adidir. Yemen, zihin dunyamizda olumun diger bir kodlamasidir. Bu acinin kodlandigi bolgelerden biri de Rumeli’dir. Rumeli’den Yemen’e gidip de donmeyenler icin tipki Anadolu’da oldugu gibi agitlar soylenmistir. Yemen, hem Anadolu hem de Rumeli Turku’nun ortak acisidir. Ortak acilar turkuler araciligi ile toplumun ortak hafizasina kaydedilir. Yemen’in acisi Bu...
    ... Ne hâldir bu hâl, ne pekmez oldu ne bal. ... şu çalışmaları verebiliriz: Erhan Aydın, “Orhon Yazıtlarında Hendiadyoinler”, Türk Dili, 1997, S. 544, Nisan, s. 417-421; Zuhal Kargı Ölmez, “Kutadgu... more
    ... Ne hâldir bu hâl, ne pekmez oldu ne bal. ... şu çalışmaları verebiliriz: Erhan Aydın, “Orhon Yazıtlarında Hendiadyoinler”, Türk Dili, 1997, S. 544, Nisan, s. 417-421; Zuhal Kargı Ölmez, “Kutadgu Bilig'de İkilemeler 1”, Türk Dilleri Araştırmaları 7, 1997, ss.19-40; Serkan Şen, Eski ...
    20. yüzyılda değişik ideolojik düşünceler, folklor ürünlerinin kendi ideolojilerini yaymak ve benimsetmek için etkin bir güce sahip olduğunu fark ettiler. Folklorun bu etkin gücünden ilk olarak faydalanan Hitler’in Nazi Almanya’sı... more
    20. yüzyılda değişik ideolojik düşünceler, folklor ürünlerinin kendi ideolojilerini yaymak ve benimsetmek için etkin bir güce sahip olduğunu fark ettiler. Folklorun bu etkin gücünden ilk olarak faydalanan Hitler’in Nazi Almanya’sı ardından da Sovyet Rusya olmuştur. Sovyet Rusya, geleneksel anlatma türlerini yeni ideolojinin düşüncelerini ifade aracı olarak kullanmıştır. Benzer durumu İkinci Dünya Savaşı sonrası Rusların da yardımıyla Bulgaristan’da iktidara gelen komünistlerin uygulamalarında da görüyoruz. Bulgaristan’daki yeni yönetim Türkler arasında Sosyalist ideolojinin yaygınlaşması amacıyla hem yazılı hem de sözlü edebiyattan olabildiğince faydalanmaya çalışmıştır. Bu amaçla geleneksel yapılar kullanılarak bu geleneksel yapılara yeni ideolojilerin düşünceleri söylettirilmiştir.  Özellikle Bulgaristan Türkleri sözlü edebiyatının en yaygın türlerinden olan mani ve türküler İdeolojik düşüncelerin propagandası için bir aracı olarak kullanılmıştır. Geleneksel bağlamından kopuk bir şekilde oluşturulmuş olan bu mani ve türkülerde geçmiş kötülenirken yeninin övgüsü yer almaktadır. Belli bir dönemin ürünü olan bu yaratmalar, kolektif belleğe kaydedilip geleceğe aktarılma imkânına da sahip değildirler. Sosyalist ideolojiyi yansıtan Bulgaristan Türkleri türkü ve manileri de bu türden dikkat çekici örneklerdir.
    Cite as/ Atıf: Özkan, İ. (2021). Türk kültüründe 'gönüllü ölümden hastanede ölüme' ölümün seyri üzerine bir deneme. Turkish Studies-Language, 16(1), 407-422. https://dx. Abstract: This article scrutinizes different forms of death in... more
    Cite as/ Atıf: Özkan, İ. (2021). Türk kültüründe 'gönüllü ölümden hastanede ölüme' ölümün seyri üzerine bir deneme. Turkish Studies-Language, 16(1), 407-422. https://dx. Abstract: This article scrutinizes different forms of death in Turkish culture. Death is a universal and unchangeable reality. To be able to accept the inevitable reality, human beings have attributed various meanings to death. Till now, our perceptions about death were subjected to change due to various reasons. Along with the fact that our points of views are changing, the forms of our death are also not fixed. Therefore, this article aims to follow the track of the perceptions and forms of death in Turkish culture and traditions. As forms of death in Turkish culture, it is possible to count voluntary deaths, good deaths, bad deaths and deaths in hospital which is a phenomenon of the modern times. The voluntary death is a form of dying reflecting the Turkish vision of the universe in its broad sense. What makes voluntary death possible is the way of our consideration of "the other world" as a continuation of the world we currently live in. Secondly, good death is considered as a death which is being awaited in bed. Children, friends, relatives and relatives of the dying are present. In this form of death, the moment of dying is open to the public. The moment of dying is guided by the traditions itself. Bad deaths are the sudden deaths that do not give an opportunity to prepare for the death. Besides, a death away from spouse, friends and relatives and a death of a young person is also categorized as a bad death. Death in hospital is a form of death taking place behind doors. It is closed to the public and managed by the doctors and nurses. Human beings will continue their journey by adding new meanings to the death, a concept they carry everywhere. Structured Abstract: Human beings are the only living beings that realize the death.
    Kötülük-Tanrı ilişkisi noktasında dinlerin kötülüğü açıklamak için ileri sürdüğü pek çok görüş vardır. Dinlerin yanında diğer bazı disiplinler de kötü nedir sorusunun cevabını aramışladır. Çeşitli açılardan değişik cevaplar vermişlerdir.... more
    Kötülük-Tanrı ilişkisi noktasında dinlerin kötülüğü açıklamak için ileri sürdüğü pek çok görüş vardır. Dinlerin yanında diğer bazı disiplinler de kötü nedir sorusunun cevabını aramışladır. Çeşitli açılardan değişik cevaplar vermişlerdir. Kötülük evrenin gerçeğidir. Kötülük vardır ve biz kötülüğün varlığını bilerek yaşarız. Din, felsefe ve diğer bilimler kötülüğü teorik boyutlarda ele alır ve tartışır. Oysa edebiyat için kötülük pratik bir sorundur. Kötülük kurgu-gerçeklik sınırı içinde anlatılır. Sözlü anlatma türleri içinde en yaygın anlatma türü olan masalda da bir kurgu vardır. Masal bu kurgunun içinde kötüyü ve kötü olanı dinleyiciye anlatır. Ahlaki kabuller vardır ve ister yazılı isterse sözlü olsun metinler bu ahlaki kabullerin taşıyıcısıdır. Masalda kötülük bir ahlaki sorundur. Masal kötülüğü tartışmaz. Dinleyicisine kötü olanı gösterir, kötüden sakındırmaya çalışır. Kötülüğün olumsuz etkilerine dikkat çeker. İyiliğin yüceliğine işaret eder. Masalın dünyasında kötü cezasını mutlaka bulur. Ancak kötünün bağışlanmasına da yer verir. Masaldaki bu bağışlayıcılık kötü karşısında bir acizlik değildir. Tam tersine kötüye iyi olması için sunulan bir fırsattır. Masal böylelikle merhamet ve bağışlama gibi değerlerin varlığını da dinleyiciye hatırlatır. Masal bize iyilik karşısında kötülüğün her zaman gelip geçici olduğunu kendine özgü üslubu ile anlatır. Bu yüzden masalda iyiliğin kötülüğe karşı zaferine tanık oluruz. Helvacı Güzeli masalında da bu kural
    ÖZET İnsanın kendini ifade etme yollarından biri de mizahtır. Mizahın keskin dili tarihin her döneminde başta yöneticiler olmak üzere pek çok kişiyi rahatsız etmiştir. Doğrudan dile getirilemeyen kimi duygular, kimi düşünceler, kimi... more
    ÖZET İnsanın kendini ifade etme yollarından biri de mizahtır. Mizahın keskin dili tarihin her döneminde başta yöneticiler olmak üzere pek çok kişiyi rahatsız etmiştir. Doğrudan dile getirilemeyen kimi duygular, kimi düşünceler, kimi toplumsal eleştiriler toplumu temsilen, tipler araçlığıyla dile getirilir. Doğrudan söylenilemeyenler bu tiplere söylettirilir. Toplum bu tiplere hoşgörüyle yaklaşır. Bu tiplere fıkra-tipi adı verilir. Bulgaristan Türkleri arasında da fıkra-tipleri vardır. Bu tiplerden biri de bu çalışmanın konusu olan Çarıklı Filozof/Gerenli’dir. Gerenli’nin ölümünden çok sonra Gerenli’ye ait anlatmalar derlenip Muharrem Tahsinof tarafından yazıya geçirilmiştir. Yazıya geçirilen anlatma sayısı 147’dir. Bu çalışmadaki asıl amacımız Bulgaristan Türkleri arasından bir fıkra tipi olarak ortaya çıkmış Gerenli’yi tanıtmaktır. Gerenli’ye ait anlatmalardan yola çıkarak Gerenli hakkında genel bir değerlendirmede bulunmaktır. Gerenli’nin bir fıkra-tipi olarak köydeşlerini temsil etme yönünü göstermektir. Çünkü Gerenli’nin iğneli sözleri, attığı taşların ağırlığı ve yaptığı şakalar muhatabına göre değişmektedir. İnsanlara yukarıdan bakan, zenginliğiyle övünen bir ağaya söylediği söz ile masum karısına ya da kendisi gibi olanlara söyledikleri arasında fark vardır. Kahramanları arasında muhtar, ağa, tahsildar, korucu ya da olumsuz özellikleri ile toplumda sivrilmiş kişilere karşı yaptığı şaka ve sözleri en iğneli olanlarıdır. Gerenli’yi de toplumda sivrilten bu özelliği olmuştur. Anahtar Kelimeler: Mizah, Bulgaristan Türkleri, fıkra, şaka, Çarıklı Filozof/Gerenli
    Özet Türk kültür coğrafyasında döngüsel zamana bağlı olarak kutlanan iki önemli gün vardır. Bu günlerden biri Nevruz diğeri de Hıdırellez'dir. Nevruz bütün Türk dünyasında "yeni yıl"ın başlangıcıdır. Hıdırellez ise yaz mevsimin başlangıcı... more
    Özet Türk kültür coğrafyasında döngüsel zamana bağlı olarak kutlanan iki önemli gün vardır. Bu günlerden biri Nevruz diğeri de Hıdırellez'dir. Nevruz bütün Türk dünyasında "yeni yıl"ın başlangıcıdır. Hıdırellez ise yaz mevsimin başlangıcı olarak kabul edilir. Doğada meydana gelen değişmeler hem göçebe ve hayvancı hem de toprağa bağlı ekinci toplulukları yakından ilgilendiren bir olaydır. Hem göçebe hem de ekinci topluluklar, çok önemli gördükleri bu günlerin gelişini çeşitli törenlerle kutlamaktadırlar. Yeni yıldan beklentilerini çeşitli ritüellerle dile getirmektedirler. Türk dünyasının Balkanlardaki bir parçası olan Bulgaristan Türkleri arasında da bu günler çeşitli törenlerle kutlanmaktadır. Nevruz ve Hıdırellez günleri etrafında oluşmuş gelenek ve görenekler bu vesileyle bir kez daha yaşatılmaktadır. Kutlamalar aynı zamanda sosyal dayanışmayı da pekiştirmektedir. Bu makalede Bulgaristan Türklerinin Nevruz ve Hıdırellez günlerine özgü olarak yaptıkları kutlamalardan söz edilecek ve bu kutlamalardan örnekler verilecektir. Abstract Turkish culture geography has two important festivals based on cyclical time: Nevruz and Hıdırellez Festivals. While Nevruz is the beginning of the "new year" across the Turkish world, Hıdırellez is accepted as the beginning of the summer. As changes in nature have been always important for nomads, ranchers, and cultivators, both
    Sözlü anlatmaya dayalı efsanelerin oluşumunda pek çok kökler vardır. Bu köklerden biri de tarihi köklerdir. Tarihi köklere sahip efsanelerde tarihte gerçekten yaşamış bir şahsiyet vardır. Ancak olaylar tarihte yaşamış sahsın kronolojik... more
    Sözlü anlatmaya dayalı efsanelerin oluşumunda pek çok kökler vardır. Bu köklerden biri de tarihi köklerdir.
    Tarihi köklere sahip efsanelerde tarihte gerçekten yaşamış bir şahsiyet vardır. Ancak olaylar tarihte yaşamış
    sahsın kronolojik hayatının çok ötesine geçerek halkın muhayyilesinde nasıl görünüyorsa o şekilde anlatılır. Kurtuluş
    Savaşı sırasında bölgemizde komutanlık yapmış olan Ali İhsan Paşa, savaş yıllarının zorlu günlerinde bölge
    halkının takdirini kazanmış ve bunun sonucu olarak hayatı etrafında pek çok efsane oluşturulmuştur. Oluşturulan
    bu efsanelerde anlatılanlar/olaylar efsanenin mantığına uygun olarak halkın onu nasıl gördüğü ya da görmek istediği
    biçime büründürülmüş olarak karşımıza çıkar. Bu bildiride Ali İhsan Paşa’nın hayatı etrafında oluşmuş
    efsaneler ele alınacak ve efsanelerin oluşum mantığına göre değerlendirmesi yapılacaktır. Kronolojik hayatın dışında
    halkın hayal dünyasından ortaya çıkan bu anlatmaların o günkü şartlardaki sosyo-psikolojik yapısına kısaca
    değinilecektir.
    Ali İhsan Paşa, Kurtuluş Savaşı, efsane, Afyonkarahisar
    ÖZ Folklor ve ideoloji arasındaki ilişki 19. yüzyıl Avrupası'ndaki gelişmelerle ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılda ise bu ilişkinin niteliği değişmiş, folklor realpolitik amaçlar için kullanılmaya başlanmıştır. Avrupa'da olduğu gibi ülkemizde... more
    ÖZ Folklor ve ideoloji arasındaki ilişki 19. yüzyıl Avrupası'ndaki gelişmelerle ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılda ise bu ilişkinin niteliği değişmiş, folklor realpolitik amaçlar için kullanılmaya başlanmıştır. Avrupa'da olduğu gibi ülkemizde de folklor, özellikle Cumhuriyet'in kuruluş sürecinde milli kimliğin oluşturulmasında aracı olmuştur. 19. yüzyılın sonlarına doğru başlayan Türk kimliğinin oluşturulma çabası cumhuriyetin ilanıyla birlikte daha da hız kazanmış milli kimliğin inşası için özellikle Türk Ocakları bünyesinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. 1932 yılında yönetimdeki irade bu çalışmaların devletin gözetiminde kurulan halkevleri aracılığıyla yapılmasına karar verir ve bu tarihte kurulan halkevleri şubeleri aracılığıyla ve daha sonra açılan halk odalarıyla yurdun her tarafında faaliyet göstermeye başlanır. Halkevlerinin asıl amacı yeni Türk ulusal kimliğini ve kültürünü, Cumhuriyetin getirdiği sosyal ve kültürel değerleri köylere kadar yaygınlaştırmaktı. Bu amacın gerçekleşmesi için de halkevleri, devrin ideolojik anlayışına uygun dergiler de çıkarmıştır. Bu anlamda 1932'de Afyon'da açılan Halkevi de Taşpınar adlı bir dergi çıkarmıştır. Dergi, bir devrin ideolojisini yansıtması bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Bu çalışma kapsamında belirtilen dergide cumhuriyetin 10. yılı için söylenmiş 15 adet mani folklor-ideoloji ekseninde değerlendirilmiştir. İncelenen bu maniler yeni bir ulus kurma inşasında folklorun araçsallaştırılmasını gösteren bir örnek oluşturmaktadır. Manilerde yer alan ideolojik söylemler dönemin ideolojik anlayışı çerçevesinde ele alınıp değerlendirilmiş ayrıca bir kimlik ideolojisi olarak milliyetçilik bağlamında üretilen bu tür ürünlerin halk bilimi ürünleri içerisindeki varlığı irdelenmeye çalışılmıştır.
    Research Interests:
    Research Interests:
    Research Interests:
    Research Interests:
    Bu çalışmanın ilk bölümünde Afyon iline bağlı Sandıklı, Hocalar ve Kızılören ilçelerinin ağız özellikleri özet hali ile sınıflandırılarak verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise yörede belirlenen ağız bölgeleri üzerinde durulmuştur.... more
    Bu çalışmanın ilk bölümünde Afyon iline bağlı Sandıklı, Hocalar ve Kızılören ilçelerinin ağız özellikleri özet hali ile sınıflandırılarak verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise yörede belirlenen ağız bölgeleri üzerinde durulmuştur. Ağız bölgelerinin belirlenmesinde -(ı)yor şimdiki zaman eki esas alınmıştır. Tespit edilen ağız bölgelerinden -(ı)yo ağzı en yaygın olan ve bölgeyi karakterize eden ağız bölgesidir. Diğer ağız bölgeleri ise, bölgenin genelini temsil etmeyen ve çok dar bir alanda konuşulan ağız bölgeleridir.
    Atasözü, “bir cümle halinde kalıp halde söylenen” özlü sözlerdir. Atasözü az kelime ile çok şey anlatır. Atasözünde anlatım yoğundur. Az kelime ile bütün çağlar için genel geçer kuralları ortaya koymak ve bunu anlatmak, anlam yoğunluğunu... more
    Atasözü, “bir cümle halinde kalıp halde söylenen” özlü sözlerdir. Atasözü az kelime ile çok şey anlatır. Atasözünde anlatım yoğundur. Az kelime ile bütün çağlar için genel geçer kuralları ortaya koymak ve bunu anlatmak, anlam yoğunluğunu gerektirir. Bundan dolayı atasözü bünyesinde üslup oyunlarına yer vermez. Gereksiz kelimelere rastlanmaz. Atasözü, hangi kelimenin nerede, nasıl kullanacağını asırların verdiği tecrübelerle, halkın zevk ve sanat anlayışıyla birleştirerek yapısına katmıştır. Bu nedenle atasözünü oluşturan ve kendi aralarında sağlam bir anlam bağı ile bağlanmış kelimelerin yerlerini değiştirmek ya da eş anlamlısını kullanmak mümkün değildir. Böyle yapılırsa söz, atasözü olmaktan çıkar; etkisini, güzelliğini ve gücünü kaybeder. Sözün hafıza ile kayıtlandığı ve yine sözün sözle kuşaklara aktarıldığı sözellik döneminde, uzun uzun cümlelerin akılda kalıcılığı ve aktarımının güçlüğü; kesin, açık, şiirsel bir üslubu gerektirir. Bu nedenle atasözlerimizin çoğu bir, iki cümledir. Uzun olanların sayısı ise azdır. Sözlü kültür ürünü olan ve kuşaktan kuşağa aktarılan atasözlerinin akılda kalıcılığını sağlayan unsurlardan biri de yinelemelerdir. Düşüncenin düzenli tekrarı ile oluşturulan anlam dünyası dinleyicinin zihninde canlandırıcı bir işlev üstlenmektedir. Ortaya çıkan kalıp ifadeler, tekrarlar, sözün kalıcılığına yardım eder. İster yazılı bir eserde, ister sözlü bir üründe düzenli ve düzensiz aralıklarla yapılan yinelemeler anlatıma ahenk katar. Bu çalışmada atasözlerimizde görülen yinelemelerden söz edilecek ve yineleme çeşitleri üzerinde durulacaktır.