Ankara Hacı Bayram Veli University
Political Science and Public Administration
International audienc
- by Temel Meri
- •
Bu çalışmada pandemi sürecinde devletin rolü ve işlevleri Fransa ve Türkiye örnekleri üzerinden karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Kovid-19 pandemisinin kamu sağlığı güvenliği açısından yarattığı aciliyet, şok ve kriz ortamı,... more
Bu çalışmada pandemi sürecinde devletin rolü ve işlevleri Fransa ve Türkiye örnekleri üzerinden karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Kovid-19 pandemisinin kamu sağlığı güvenliği açısından yarattığı aciliyet, şok ve kriz ortamı, kamusal otoritelerin önlem alma pratiklerini dönüştürürken her ülkenin, sınırlarını ve güvenlik politikalarını yeniden gözden geçirmesine yol açmıştır. 1980'lerden itibaren refah politikalarından rekabetçi politikalara geçiş, ulusal sınırların esnekleşip uluslararası sermayeye açılması; küreselleşme ve kozmopolitleşme yönünde güçlü bir irade olduğu sanısını yaratmıştır. Ancak pandeminin yarattığı koşullara verilen tepki bunun aksi yönde sonuç vermiştir: Korumacı ekonomi politikalarının, gelir dağıtıcı yaklaşımının yanı sıra ulusal sınırların ve milliyetçi reflekslerin yükselişine şahit olunmuştur. Bu çalışmada bu gelişmelerin pandemi dönemi ile sınırlı ve geçici bir refleks olmayıp post-pandemik toplumsal koşullarda da süreceği iddia edilmekte ve bu süreci anlamak için devletin dönüşümü üzerinden bir okuma önerilmektedir. Çalışmada, hukuki bilgi ve belgelerin yanı sıra aktörlerin açıklamaları ve basına yansıyan haberler incelenmekte ve bahsi geçen dönüşümün sebepleri, mahiyeti ve olası sonuçları betimleyici ve yorumlayıcı yöntemle ele alınmaktadır.
Bu çalışmada pandemi sürecinde devletin rolü ve işlevleri Fransa ve Türkiye örnekleri üzerinden karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Kovid-19 pandemisinin kamu sağlığı güvenliği açısından yarattığı aciliyet, şok ve kriz ortamı,... more
Bu çalışmada pandemi sürecinde devletin rolü ve işlevleri Fransa ve Türkiye örnekleri üzerinden karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Kovid-19 pandemisinin kamu sağlığı güvenliği açısından yarattığı aciliyet, şok ve kriz ortamı, kamusal otoritelerin önlem alma pratiklerini dönüştürürken her ülkenin, sınırlarını ve güvenlik politikalarını yeniden gözden geçirmesine yol açmıştır. 1980'lerden itibaren refah politikalarından rekabetçi politikalara geçiş, ulusal sınırların esnekleşip uluslararası sermayeye açılması; küreselleşme ve kozmopolitleşme yönünde güçlü bir irade olduğu sanısını yaratmıştır. Ancak pandeminin yarattığı koşullara verilen tepki bunun aksi yönde sonuç vermiştir: Korumacı ekonomi politikalarının, gelir dağıtıcı yaklaşımının yanı sıra ulusal sınırların ve milliyetçi reflekslerin yükselişine şahit olunmuştur. Bu çalışmada bu gelişmelerin pandemi dönemi ile sınırlı ve geçici bir refleks olmayıp post-pandemik toplumsal koşullarda da süreceği iddia edilmekte ve bu süreci anlamak için devletin dönüşümü üzerinden bir okuma önerilmektedir. Çalışmada, hukuki bilgi ve belgelerin yanı sıra aktörlerin açıklamaları ve basına yansıyan haberler incelenmekte ve bahsi geçen dönüşümün sebepleri, mahiyeti ve olası sonuçları betimleyici ve yorumlayıcı yöntemle ele alınmaktadır.
Bu çalışmada kurucu baba kavramsallaştırması çerçevesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sürecinde oynadığı rol açıklanmaktadır. Bu kapsamda çalışma iki bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm kavramsal çerçeveyi... more
Bu çalışmada kurucu baba kavramsallaştırması çerçevesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sürecinde oynadığı rol açıklanmaktadır. Bu kapsamda çalışma iki bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm kavramsal çerçeveyi oluşturmaktadır. Bu bölümde öncelikle kurucu baba kavramının bir tanımı yapılmakta; genel literatürde ve siyaset bilimi literatüründe yapılan kurucu baba tanımlarına göz atılmaktadır. Hem genel hem siyaset bilimi literatüründe farklı ve muğlak biçimde tanımlanan ve somut, tutarlı bir tanıma ve ölçütlere sahip olmayan kurucu baba kavramı tanımlanmakta; belli ölçütler üzerinden şef, lider, önder ve ulusal kahraman gibi kavramlardan ayrıştırılmaktadır. Bu ölçütler şunlardır: kurucu babanın kişilik özellikleri; inşa ettiği siyasal sistem ve sonraki nesillere bıraktığı miras. Buna göre bir siyasi figürün kurucu baba olarak nitelendirilebilmesi için olağanüstü veya sıra dışı bazı kişilik özelliklerine sahip olması; yeni, köklü ve kapsamlı bir siyasal sistem ve toplumsal bir sözleşme ihdas etmesi ve bu sistemin ve sözleşmenin ölümünden sonra da sonraki nesiller tarafından kabul görmesi ve uzun bir süre varlığını sürdürmesi gereklidir. İkinci bölümde Mustafa Kemal figürü, adı geçen ölçütler üzerinden bir kurucu baba olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği araştırılmaktadır. Bu bağlamda siyasi ve hukuki reformlara göz atılmakta; şahsiyeti, getirdiği yeni düzen ve mirası üzerinden kurucu baba olarak görülmesi gerektiği iddia edilmektedir.
1982 Anayasası süreç içerisinde pek çok değişikliğe uğramıştır. Bu değişikliklerin en kapsamlısı ise 16 Nisan 2017’de yapılan referandum ile gerçekleştirilmiştir. Burada ise dikkatimizi özellikle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çekmektedir;... more
1982 Anayasası süreç içerisinde pek çok değişikliğe uğramıştır. Bu değişikliklerin en kapsamlısı ise 16 Nisan 2017’de yapılan referandum ile gerçekleştirilmiştir. Burada ise dikkatimizi özellikle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çekmektedir; zira değişikliklerin temel noktasını hükümet sistemi ile birlikte Cumhurbaşkanına tanınan kararname yetkisi teşkil etmektedir. İşte bu makalede yeni hükümet sistemi ekseninde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi tüm boyutlarıyla incelenmektedir. Buna göre makalede ele alınan temel sorun yürütme erkinin düzenleyici işlem yapma yetkisinde temel bir değişimin söz konusu olmasıdır.
Değişimin odak noktası Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisinin verilmesidir. Kararname yetkisi ise norma koyma gücünü ifade etmektedir. Oysaki kuvvetler ayrılığının bir gereği olarak norma koyma tekeli bu anlamda asli yetkiye sahip parlamentoya aittir. Aksi halde norma koyma ve bunları yürütme yetkisi tekilleşir ve tekelleşir. Bu durum da hükümet sisteminde denge ve denetim mekanizmasını bozmaktadır. İşte çalışmamız özel olarak bu asli sorunu ve genel olarak buna bağlı diğer tali sorunları kaleme almaktadır.
Değişimin odak noktası Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisinin verilmesidir. Kararname yetkisi ise norma koyma gücünü ifade etmektedir. Oysaki kuvvetler ayrılığının bir gereği olarak norma koyma tekeli bu anlamda asli yetkiye sahip parlamentoya aittir. Aksi halde norma koyma ve bunları yürütme yetkisi tekilleşir ve tekelleşir. Bu durum da hükümet sisteminde denge ve denetim mekanizmasını bozmaktadır. İşte çalışmamız özel olarak bu asli sorunu ve genel olarak buna bağlı diğer tali sorunları kaleme almaktadır.
Bu çalışmada pandemi sürecinde devletin rolü ve işlevleri Fransa ve Türkiye örnekleri üzerinden karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Kovid-19 pandemisinin kamu sağlığı güvenliği açısından yarattığı aciliyet, şok ve kriz ortamı,... more
Bu çalışmada pandemi sürecinde devletin rolü ve işlevleri Fransa ve Türkiye örnekleri üzerinden karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Kovid-19 pandemisinin kamu sağlığı güvenliği açısından yarattığı aciliyet, şok ve kriz ortamı, kamusal otoritelerin önlem alma pratiklerini dönüştürürken her ülkenin, sınırlarını ve güvenlik politikalarını yeniden gözden geçirmesine yol açmıştır. 1980'lerden itibaren refah politikalarından rekabetçi politikalara geçiş, ulusal sınırların esnekleşip uluslararası sermayeye açılması; küreselleşme ve kozmopolitleşme yönünde güçlü bir irade olduğu sanısını yaratmıştır. Ancak pandeminin yarattığı koşullara verilen tepki bunun aksi yönde sonuç vermiştir: Korumacı ekonomi politikalarının, gelir dağıtıcı yaklaşımının yanı sıra ulusal sınırların ve milliyetçi reflekslerin yükselişine şahit olunmuştur. Bu çalışmada bu gelişmelerin pandemi dönemi ile sınırlı ve geçici bir refleks olmayıp post-pandemik toplumsal koşullarda da süreceği iddia edilmekte ve bu süreci anlamak için devletin dönüşümü üzerinden bir okuma önerilmektedir. Çalışmada, hukuki bilgi ve belgelerin yanı sıra aktörlerin açıklamaları ve basına yansıyan haberler incelenmekte ve bahsi geçen dönüşümün sebepleri, mahiyeti ve olası sonuçları betimleyici ve yorumlayıcı yöntemle ele alınmaktadır.
Bu çalışmada kurucu baba kavramsallaştırması çerçevesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sürecinde oynadığı rol açıklanmaktadır. Bu kapsamda çalışma iki bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm kavramsal çerçeveyi... more
Bu çalışmada kurucu baba kavramsallaştırması çerçevesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sürecinde oynadığı rol açıklanmaktadır. Bu kapsamda çalışma iki bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm kavramsal çerçeveyi oluşturmaktadır. Bu bölümde öncelikle kurucu baba kavramının bir tanımı yapılmakta; genel literatürde ve siyaset bilimi literatüründe yapılan kurucu baba tanımlarına göz atılmaktadır. Hem genel hem siyaset bilimi literatüründe farklı ve muğlak biçimde tanımlanan ve somut, tutarlı bir tanıma ve ölçütlere sahip olmayan kurucu baba kavramı tanımlanmakta; belli ölçütler üzerinden şef, lider, önder ve ulusal kahraman gibi kavramlardan ayrıştırılmaktadır. Bu ölçütler şunlardır: kurucu babanın kişilik özellikleri; inşa ettiği siyasal sistem ve sonraki nesillere bıraktığı miras. Buna göre bir siyasi figürün kurucu baba olarak nitelendirilebilmesi için olağanüstü veya sıra dışı bazı kişilik özelliklerine sahip olması; yeni, köklü ve kapsamlı bir siyasal siste...
1982 Anayasası süreç içerisinde pek çok değişikliğe uğramıştır. Bu değişikliklerin en kapsamlısı ise 16 Nisan 2017’de yapılan referandum ile gerçekleştirilmiştir. Burada ise dikkatimizi özellikle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çekmektedir;... more
1982 Anayasası süreç içerisinde pek çok değişikliğe uğramıştır. Bu değişikliklerin en kapsamlısı ise 16 Nisan 2017’de yapılan referandum ile gerçekleştirilmiştir. Burada ise dikkatimizi özellikle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çekmektedir; zira değişikliklerin temel noktasını hükümet sistemi ile birlikte Cumhurbaşkanına tanınan kararname yetkisi teşkil etmektedir. İşte bu makalede yeni hükümet sistemi ekseninde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi tüm boyutlarıyla incelenmektedir. Buna göre makalede ele alınan temel sorun yürütme erkinin düzenleyici işlem yapma yetkisinde temel bir değişimin söz konusu olmasıdır. Değişimin odak noktası Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisinin verilmesidir. Kararname yetkisi ise norma koyma gücünü ifade etmektedir. Oysaki kuvvetler ayrılığının bir gereği olarak norma koyma tekeli bu anlamda asli yetkiye sahip parlamentoya aittir. Aksi halde norma koyma ve bunları yürütme yetkisi tekilleşir ve tekelleşir. Bu durum da hükümet sisteminde denge ve denetim meka...
The subject of this study is the Kadro movement, which is the epitome of the indoctrination of the Kemalist ideology and the Turkish Revolution. While Kadroists maintained the elitist attitude inherited from the Tanzimat period, they also... more
The subject of this study is the Kadro movement, which is the epitome of the indoctrination of the Kemalist ideology and the Turkish Revolution. While Kadroists maintained the elitist attitude inherited from the Tanzimat period, they also made their unique contribution in four aspects: First, the mission of bringing the people to the level of elites; Secondly, giving the intellectuals the mission of guiding society at the national level; third, to build the necessary doctrine to create new generations that will carry the revolution; The fourth is to assign a global role to the revolution. This study claims that Kadro, emphasizes the distinction between the elite and the people as the political subject of the nation-state within the framework of harmonized national unity; However, this is the same approach that is largely based on the priority of elites for the mission of creating a new society. It also tries to achieve this goal within an authoritarian-totalitarian model, rather than a democratic one, due to the conditions of the period. The study uses the "content analysis" and "in-text interpretative method" by scanning primary literature, consisting of articles written in the journal, and secondary literature, consisting of academic studies such as articles, magazines, and books based on this literature, in a descriptive and interpretative manner. The study focuses on examining the Kadro movement as an intellectual movement and Kadroism as an attitude within the framework of canon conceptualization.
Özet: Performans, Türk Dil Kurumunca belirlenen karşılığı " başarım " olup, elde edilen başarı ve yapılabilecek en iyi derece; sayılabilir amaçlara ulaşma derecesi ve çıktı miktarıdır. Performans yönetimi, kuruluş kaynaklarını geleceğe... more
Özet:
Performans, Türk Dil Kurumunca belirlenen karşılığı " başarım " olup, elde edilen başarı ve yapılabilecek en iyi derece; sayılabilir amaçlara ulaşma derecesi ve çıktı miktarıdır. Performans yönetimi, kuruluş kaynaklarını geleceğe yönlendirmek amacıyla, kurumsal bütünleşmeyi sağlayan, stratejik bir yönetim sürecidir. Psikolojik Sermaye ise, özyeterlilik, umut, iyimserlik ve esneklik düzeyleri aracılığıyla, bireylerin psikolojik gelişme halini ifade eder. Kamu Performans Yönetimi, kurumlarda kamusal kaynaklarla, kamu hizmetleri sunumu temel amacına uygun olarak, kurum ölçeğinde belirlenen sayılabilir iş ve hizmet hedeflerine ulaşmayı amaçlayan süreçlerin yönetimidir. Kamu performansının yönetiminde izlenmesi gereken performans düzeyleri, kurumsal performans, takım ve bireysel performans düzeyleridir. Bu çalışmada amaçlanan ise, söz konusu performans düzeylerinden bahsetmekle birlikte, esas olarak bireysel performans düzeyinde psikolojik sermayenin etkisini ve önemini ortaya koymaktır. Abstract:
Performance, meaning " success " according to Turkish Language Association's dictionary, is defined as getting accomplishment, cauntable goal attainment degree and amount of outputs. Performance management is a strategic management process that provides corporate integration to carry the organizastion's resources into future. Serving performance management's purpose psychological capital means the individual's positive psychological state of development with it's components of self efficacy, hope, optimism and resiliency.
Abstract:
Performance, meaning “success” according to Turkish Language Association’s dictionary, is defined as getting accomplishment, cauntable goal attainment degree and amount of outputs. Performance management is a strategic management process that provides corporate integration to carry the organizastion’s resources into future. Serving performance management’s purpose psychological capital means the individual’s positive psychological state of development with it’s components of self efficacy, hope, optimism and resiliency.
On the other hand, as an appropriate to basic purpose of the public services, public performance management is management processes of the aims to attain the countable task goals determined acrros the organization in the public bodies with public resources. In this subject, neccessary main levels of the public performance Management are organizational level, team level and personnel level.
In addition to explain aforementioned performance levels, the purpose of this study is to determine the effects and importance of psychological capital at the level of personnel performance.
Performans, Türk Dil Kurumunca belirlenen karşılığı " başarım " olup, elde edilen başarı ve yapılabilecek en iyi derece; sayılabilir amaçlara ulaşma derecesi ve çıktı miktarıdır. Performans yönetimi, kuruluş kaynaklarını geleceğe yönlendirmek amacıyla, kurumsal bütünleşmeyi sağlayan, stratejik bir yönetim sürecidir. Psikolojik Sermaye ise, özyeterlilik, umut, iyimserlik ve esneklik düzeyleri aracılığıyla, bireylerin psikolojik gelişme halini ifade eder. Kamu Performans Yönetimi, kurumlarda kamusal kaynaklarla, kamu hizmetleri sunumu temel amacına uygun olarak, kurum ölçeğinde belirlenen sayılabilir iş ve hizmet hedeflerine ulaşmayı amaçlayan süreçlerin yönetimidir. Kamu performansının yönetiminde izlenmesi gereken performans düzeyleri, kurumsal performans, takım ve bireysel performans düzeyleridir. Bu çalışmada amaçlanan ise, söz konusu performans düzeylerinden bahsetmekle birlikte, esas olarak bireysel performans düzeyinde psikolojik sermayenin etkisini ve önemini ortaya koymaktır. Abstract:
Performance, meaning " success " according to Turkish Language Association's dictionary, is defined as getting accomplishment, cauntable goal attainment degree and amount of outputs. Performance management is a strategic management process that provides corporate integration to carry the organizastion's resources into future. Serving performance management's purpose psychological capital means the individual's positive psychological state of development with it's components of self efficacy, hope, optimism and resiliency.
Abstract:
Performance, meaning “success” according to Turkish Language Association’s dictionary, is defined as getting accomplishment, cauntable goal attainment degree and amount of outputs. Performance management is a strategic management process that provides corporate integration to carry the organizastion’s resources into future. Serving performance management’s purpose psychological capital means the individual’s positive psychological state of development with it’s components of self efficacy, hope, optimism and resiliency.
On the other hand, as an appropriate to basic purpose of the public services, public performance management is management processes of the aims to attain the countable task goals determined acrros the organization in the public bodies with public resources. In this subject, neccessary main levels of the public performance Management are organizational level, team level and personnel level.
In addition to explain aforementioned performance levels, the purpose of this study is to determine the effects and importance of psychological capital at the level of personnel performance.
ÖZ Balkanlarda yer alan 12 ülkenin halen 5’i Avrupa Birliği üyesidir. Bunlar Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan ve Slovenya’dır. Bu nedenle, bu ülkelerdeki değişimi ve gelişmeyi diğer Balkan ülkelerine göre ayrıca incelemek... more
ÖZ
Balkanlarda yer alan 12 ülkenin halen 5’i Avrupa Birliği üyesidir. Bunlar Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan ve Slovenya’dır. Bu nedenle, bu ülkelerdeki değişimi ve gelişmeyi diğer Balkan ülkelerine göre ayrıca incelemek gerekir. Zira AB üyeliği sonrası bu ülkelerde çeşitli reformlar gerçekleştirilmiştir. Üstelik bu reformlar sadece ekonomik alanda olmayıp, devletin yapılandırmasında ve kamu personel sistemlerinin iyileştirilmesinde de görülmüştür. Çünkü halka Avrupa standartlarında bir kamu hizmetinin verilebilmesi için öncelikle kamu personelinin niteliğinin artırılması ve etkin yönetiminin sağlanması gerekmektedir. Bu bağlamda bildirinin amacı, AB üyesi bu 5 Balkan ülkesindeki kamu personel sistemlerinin karşılaştırmalı olarak açıklanmasıdır. Bu amaçla yöntem, söz konusu ülkelerdeki Devlet Memurluğunun, özellikle hukuki kaynaklarda incelenmesi olmuştur. Bildiri, aslında 12 Balkan ülkesini kapsayan bir araştırmaya dayanmaktadır. Ancak, Bildirinin konusunu her üç ülkede de aynı yıl 1999’da çıkarılan kanunlarla, Yunanistan’da çalışan Devlet Memuru “Dimósios Ypállilos”; Bulgaristan’da “Dŭrzhaven Sluzhitel” ve Romanya’da “Funcționar Public”in yanısıra 2002 tarihi yasasıyla Slovenya’daki Devlet Memurları “Javni Uslužbenec” ve Hırvatistan’da 2005 tarihinde çıkarılan Devlet Memurları Kanunu ile “Državni Službenik” oluşturmaktadır. Araştırma bulgularına göre, söz konusu Balkan ülkelerinde kamu personeli, bazı yönlerden benzeşim göstermekle birlikte, etkisinde kaldıkları Avrupa ülkesine öykünme söz konusu olabilmiştir. Ancak, ülkenin etnik yapısı ve gelenekleri kamu personelin yönetimine de yansımıştır.
Anahtar kelimeler: Balkan Ülkeleri, Avrupa Birliği, Kamu Yönetimi, Kamu Personel Yönetimi, Devlet Memuru.
AS A MEMBER OF THE EUROPEAN UNION IN BALKAN COUNTRIES
PUBLIC PERSONNEL SYSTEM
ABSTRACT
Five of the 12 countries in the Balkans are currently members of the European Union. These are Greece, Bulgaria, Romania, Crotia and Slovenia. Therefore, it is necessary to examine the change and development in these countries separately compared to other Balkan countries. Because, after the EU membership, various reforms have been made in these countries. Moreover, these reforms have been seen
2
not only in the economic field, but also in the structure of the state and the improvement of public personnel systems. Because, in order to provide a public service in European standards to the public, first of all, the quality of public personnel should be increased and effective management should be ensured. In this context, the aim of the Paper is to provide a comparative explanation of the public personnel systems in these 5 EU member states. For this purpose, the method has been to examine the Civil Servants in these countries, especially in legal sources. The Paper is based on a study covering 12 Balkan countries. However, the subject of the Paper is under the laws enacted in 1999 in all three countries Civil Servant working in Greece:“Dimósios Ypállilos”; In Bulgaria: “Dŭrzhaven Sluzhitel” and in Romania:“Funcționar Public”; as well as the Civil Servants in Slovenia:“Javni Uslužbenec”with the 2002 law and of course Crotia “Državni Službenik” Law in 2005.
According to the findings of the research, although the personnel of the Balkan countries were similar in some respects, it was possible to emulate the European countries in which they were influenced. Ancak, ülkenin etnik yapısı ve gelenekleri kamu personelin yönetimine de yansımıştır. However, the country's ethnic structure and traditions are also reflected in the management of public personnel.
Key Words: Balkan Countries, European Union, Public Administration, Public Personnel Management, Civil Servant.
Balkanlarda yer alan 12 ülkenin halen 5’i Avrupa Birliği üyesidir. Bunlar Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan ve Slovenya’dır. Bu nedenle, bu ülkelerdeki değişimi ve gelişmeyi diğer Balkan ülkelerine göre ayrıca incelemek gerekir. Zira AB üyeliği sonrası bu ülkelerde çeşitli reformlar gerçekleştirilmiştir. Üstelik bu reformlar sadece ekonomik alanda olmayıp, devletin yapılandırmasında ve kamu personel sistemlerinin iyileştirilmesinde de görülmüştür. Çünkü halka Avrupa standartlarında bir kamu hizmetinin verilebilmesi için öncelikle kamu personelinin niteliğinin artırılması ve etkin yönetiminin sağlanması gerekmektedir. Bu bağlamda bildirinin amacı, AB üyesi bu 5 Balkan ülkesindeki kamu personel sistemlerinin karşılaştırmalı olarak açıklanmasıdır. Bu amaçla yöntem, söz konusu ülkelerdeki Devlet Memurluğunun, özellikle hukuki kaynaklarda incelenmesi olmuştur. Bildiri, aslında 12 Balkan ülkesini kapsayan bir araştırmaya dayanmaktadır. Ancak, Bildirinin konusunu her üç ülkede de aynı yıl 1999’da çıkarılan kanunlarla, Yunanistan’da çalışan Devlet Memuru “Dimósios Ypállilos”; Bulgaristan’da “Dŭrzhaven Sluzhitel” ve Romanya’da “Funcționar Public”in yanısıra 2002 tarihi yasasıyla Slovenya’daki Devlet Memurları “Javni Uslužbenec” ve Hırvatistan’da 2005 tarihinde çıkarılan Devlet Memurları Kanunu ile “Državni Službenik” oluşturmaktadır. Araştırma bulgularına göre, söz konusu Balkan ülkelerinde kamu personeli, bazı yönlerden benzeşim göstermekle birlikte, etkisinde kaldıkları Avrupa ülkesine öykünme söz konusu olabilmiştir. Ancak, ülkenin etnik yapısı ve gelenekleri kamu personelin yönetimine de yansımıştır.
Anahtar kelimeler: Balkan Ülkeleri, Avrupa Birliği, Kamu Yönetimi, Kamu Personel Yönetimi, Devlet Memuru.
AS A MEMBER OF THE EUROPEAN UNION IN BALKAN COUNTRIES
PUBLIC PERSONNEL SYSTEM
ABSTRACT
Five of the 12 countries in the Balkans are currently members of the European Union. These are Greece, Bulgaria, Romania, Crotia and Slovenia. Therefore, it is necessary to examine the change and development in these countries separately compared to other Balkan countries. Because, after the EU membership, various reforms have been made in these countries. Moreover, these reforms have been seen
2
not only in the economic field, but also in the structure of the state and the improvement of public personnel systems. Because, in order to provide a public service in European standards to the public, first of all, the quality of public personnel should be increased and effective management should be ensured. In this context, the aim of the Paper is to provide a comparative explanation of the public personnel systems in these 5 EU member states. For this purpose, the method has been to examine the Civil Servants in these countries, especially in legal sources. The Paper is based on a study covering 12 Balkan countries. However, the subject of the Paper is under the laws enacted in 1999 in all three countries Civil Servant working in Greece:“Dimósios Ypállilos”; In Bulgaria: “Dŭrzhaven Sluzhitel” and in Romania:“Funcționar Public”; as well as the Civil Servants in Slovenia:“Javni Uslužbenec”with the 2002 law and of course Crotia “Državni Službenik” Law in 2005.
According to the findings of the research, although the personnel of the Balkan countries were similar in some respects, it was possible to emulate the European countries in which they were influenced. Ancak, ülkenin etnik yapısı ve gelenekleri kamu personelin yönetimine de yansımıştır. However, the country's ethnic structure and traditions are also reflected in the management of public personnel.
Key Words: Balkan Countries, European Union, Public Administration, Public Personnel Management, Civil Servant.
- by Mithat Ekici and +1
- •
- International Civil Servants