Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
  • 1986 Erzurum doğumludur. İlk ve orta öğretimi Erzurum'da liseyi Rekabet Kurumu Bayburt Anadolu Öğretmen Lisesi'nde d... moreedit
  • Prof. Dr. Kurtuluş Kayalıedit
Latin Amerika'da oldukça etkili olan Türk dizileri hakkında bir değerlendirme
The independence movements that emerged during the decolonization process generally de!ned themselves as socialism. These movements, which built world-making approaches around emphasis on independence, anti-Westernism, and... more
The independence movements that emerged during the decolonization process generally de!ned themselves as socialism. These movements, which built world-making approaches around emphasis on independence, anti-Westernism, and anti-imperialism, basically faced three problems: rapid development, the construction of the state apparatus, and the creation of a nation. These three problems facilitated the contact of these movements with nationalism. Another result of the process is that the military bureaucracy usually leads the “revolution” processes. These countries, which entered a rapid development process, albeit brie#y, were followed carefully by the socialist left in Turkey. In the period between 1960–65, Turkish socialism attaches importance to post-colonial movements with all its colors. In the period between 1965 and 1971, the perspective on experiences in these countries began to di%fer. Three important reasons for this situation are as follows: The di%ferentiation of Turkey’s social, political, and economic structure from countries in the de-colonization process, the translation of Marxist classics and the disappointment created by post-colonial movements. All three reasons are based on the fact that Turkey’s historical experience di%fers from countries that have just gained independence. In this context, the article compares Turkish socialism and post-colonial movements between 1960–1971 on an ideational basis. This is important to understanding the foundations of subversive activities in Turkey.
Türk siyasetini ve siyasal hayatını çözümlerken sıklıkla başvurulan kavramlardan birisi de “merkez sağ”dır. Kavram büyük ölçüde Demokrat Parti ile başlayan bir geleneği belirlemek için kullanılmaktadır. 1960-1980 arası dönemde ise Adalet... more
Türk siyasetini ve siyasal hayatını çözümlerken sıklıkla başvurulan kavramlardan birisi de “merkez sağ”dır. Kavram büyük ölçüde Demokrat Parti ile başlayan bir geleneği belirlemek için kullanılmaktadır. 1960-1980 arası dönemde ise Adalet Partisi’nin siyasal anlayışı ve seçmen kitlesi bu şekilde anılmıştır. Bu makalede söz konusu kavram temel referans noktaları dikkate alınarak açıklanmaya çalışılmaktadır. 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren başta Demokratik Parti olmak üzere merkez sağda yaşanan bölünmeler bu makalede Türk siyasal hayatı araştırmalarında klasik sağ siyaset olarak anılan ideolojik yönelimin ve bu yönelimin yarattığı kimliğin ufalanma süreci olarak değerlendirilmektedir. Bu süreçte kimlik siyaseti ön plana çıkmış, kültür politikaları önem kazanmıştır. Bu durumun esas sebebi ise taşradaki ticaret burjuvazisinin ihtiyaç ve taleplerine merkez sağ olarak anılan siyaset yönteminin cevap verememesidir. Bu ihtiyaç ve talepler ise siyasal alanda kültür ve kimlik biçiminde görünür olmuşlardır.

The centre-right concept is referred frequently when analysing Turkish politics and Turkish political life. The term is used generally to specify the tradition begins with Democrat Party (1946). The Jus- tice Party’s electorates and party’s politics are mentioned with this concept between 1960-1980. In this paper, It is tried to be explained the centre right concept by considering the main references. The cleaveges in the centre-right politics, Democratic Party (1970) being in the first place, are analysed to be period of fragmantation of classical right politics in this article. In this process, identitiy politics came to the forefront, cultural politics became more important. The main reason for this situation that the bourgeoise in the rural areas didn’t satisfy its demands and necessities from centre-right politics. These necesities and demands appeared in the political spheare in the form of identitiy and culture.
Öz: Birleşmiş Milletler düzeni, Klasik Vestfalyan devlet mantığı üzerine inşa edilmiştir. Dekolonizasyon sürecinde söz konusu düzen Batı'ya ait bir düzen olmaktan çıkarak küreselleşmiştir. Soğuk Savaş, Vestfal-yan devleti temel ilke... more
Öz: Birleşmiş Milletler düzeni, Klasik Vestfalyan devlet mantığı üzerine inşa edilmiştir. Dekolonizasyon sürecinde söz konusu düzen Batı'ya ait bir düzen olmaktan çıkarak küreselleşmiştir. Soğuk Savaş, Vestfal-yan devleti temel ilke hâline getirerek kurumsallaştırmıştır. Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından Doğu Bloku'nun dağılması, Afrika'daki barış ve güvenlik problemleri, insani krizlere karşı devletlerin başarısızlı-ğı, Klasik Vestfalyan devletin üç temel ilkesi olan müdahalesizlik, egemen eşitlik ve ülkeselliği tartışmaya açmıştır. Klasik Vestfalyan devletin ortadan kalktığı, "Yeni Orta Çağ"a gelindiği tezleri ileri sürülmüştür. Bu makalenin tezi, Soğuk Savaş sonrası dönemde yavaş adımlarla ve kararlı biçimde Neovestfalyan olarak adlandırılabilecek bir devletler düzenine doğru ilerlendiğidir.

Abstract: The United Nations is grounded on the Westphalian state system. Throughout the de-colonization period, the Organization ceased to be peculiar to the West only, and soon became the prevalent model in the entire globe. The Cold War also solidified and institutionalized the Westphalian State as the fundamental principle in international relations. The end of the Cold War, however, along with the collapse of the Eastern bloc, the challenges of peace and security in Africa, and the failure of the states in coping with humanitarian crises increasingly made the three fundamental principles of Westphalian state, namely the "non-interventionism", "sovereign-equality" and "territoriality" disputable among political scientists. New approaches and arguments on the end of the Classical Westphalian state and the emergence of a so-called "New Medieval Age" have widely been circulated. This paper alternatively suggests that, since the end of the cold war, the world politics has gradually and decisively been evolving into a system of states that could be called Neo-Westphalian.
Öz 19. yüzyılın ikinci yarısında çok uluslu imparatorluklar kendilerini bir anda milliyetçi ayrılıkçı hareketlerin hedefi halinde bulmuşlardır. Buna verdikleri tepki kitle iletişim araçları, eğitimin kitleleştirilmesi gibi enstrümanları... more
Öz
19. yüzyılın ikinci yarısında çok uluslu imparatorluklar kendilerini bir anda milliyetçi ayrılıkçı hareketlerin hedefi halinde bulmuşlardır. Buna verdikleri tepki kitle iletişim araçları, eğitimin kitleleştirilmesi gibi enstrümanları kullanarak bir çeşit asimilasyonun sağlanmasıdır. Nüfusunun çok büyük bir kısmını Müslüman Türkî toplumların oluşturduğu Rus Çarlığı da bu süreci sert bir biçimde tecrübe edecektir. Hem Rus Çarlığının geliştirdiği milliyetçilik anlayışı ve Rus Çarlığında gelişen milliyetçilik anlayışlarının yönelimlerini göstermesi bakımından hem de etkisi en uzun süreli ve çapı en geniş olması bakımından en önemli örneklerden birisinin Cedidizm akımı olduğu söylenebilir. Bu makalede on dokuzuncu yüzyılda gelişen milliyetçilikler arasında Cedidizm konumlandırılmaya çalışılacaktır. Cedidizm Türk sosyal bilim yazınında genellikle başlangıcından itibaren siyasal ajandaya sahip bir milliyetçi hareket olarak değerlendirilmektedir. Bu makalede Cedidizmin Bolşevik Devrimine kadar bir siyasî hareket değil bir kültür politikası olduğunun ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda da Cedidizmin Bolşevik Devrimine kadar Türkçü, Turancı, Pantürkist ya da Panturanist olmadığı, milliyetçiliğinin bir kültür politikası biçiminde geliştiği savunulacaktır. Çalışmada nitel araştırma metodu kullanılmış geniş bir literatür taranarak veriler yeniden yorumlanmıştır. Bolşevik Devrimi sonrasında Cedidizm bu makalenin sınırları dışındadır.
Anahtar Kelimeler: Cedidizm, Milliyetçilik, Pantürkizm, Panislamizm, Türkçülük.

Multinational empires found themselves as the targets of nationalist and separatist movements in the second part of nineteenth century. Their response to movements was to achieve a kind of assimilation by using instruments such as mass media and mass mediaization of education. The Russian Empire which had largely been composed of Muslim Turkic societies experienced it more severely. The Jadidist movement is one of the sharpest example with regard to nationalism's wider and prolonged impact and by showing it trajectory that the Empire promoted as well as the nationalisms that emerge out of the social contexts. In this article, Jadidism was positioned among the nationalisms that developed in the nineteenth century. Jedidism was regarded as a nationalist movement which had a political agenda from its beginning in Turkish social sciences literature. It is aimed to present in this article that Jadidism was not a political movement until the Bolshevik Revolution but a policy of culture. In this context, it was argued that Jadidism was not Turkist, Turanist, pan-Turkist, or pan-turanist until the Bolshevik Revolution and that its nationalism developed as a cultural policy. Qualitative research method was used in the study and the data were reinterpreted by reviewing a large literature. Jadidism after the Bolshevik Revolution is beyond the limits of this article.
Keywords: Jadidism, Nationalism, Pan-Turkism, Pan-İslamism, Turkism.
Öz Endüstri devrimi ve milliyetçiliğin örtüşmesinin Avrupa’da en önemli neticelerinden birisi emperyalizm güç kazanması olmuştur. Bu süreçte çevreden merkeze artı değer aktarımı gerçekleşirken merkezden çevreye sosyal ve siyasal yapılar... more
Öz
Endüstri devrimi ve milliyetçiliğin örtüşmesinin Avrupa’da en önemli neticelerinden birisi emperyalizm güç kazanması olmuştur. Bu süreçte çevreden merkeze artı değer aktarımı gerçekleşirken merkezden çevreye sosyal ve siyasal yapılar transfer edilmiştir. Avrupa dışı toplumlar bu yapıları kendi bünyelerine uyarlamaya çalışmışlardır. Bu çerçevede Avrupa’daki laissez-faire devleti Avrupa-dışı toplumlarda toplumsal milliyetçi devlet halini almıştır. İTC dönemi uygulamalarından Millî İktisat bu anlayışın bir neticesidir. Cumhuriyet dönemi iktisat politikalarına damgasını vuran Celâl Bayar bu ideolojik çevre içerisinde yetişmiştir. Makalenin tezi 1930’lardaki devletçilik politikalarının Millî İktisat anlayışının devamı, bu devamlılığı sağlayan kişinin ise Celâl Bayar olduğudur. Bu tezi doğrulamak için önce Millî İktisat anlayışı üzerinde durulmuş, ardından Erken Cumhuriyet dönemi iktisat politikaları ve bunlar arasında Celâl Bayar’ın pozisyonu açıklanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Millî İktisat, milliyetçilik, devletçilik, Celâl Bayar, emperyalizm, devlet sosyalizmi.

A Conservative National “Economist”: Celâl Bayar
Abstract

One significant consequence of the overlap of nationalism and the industrial revolution was the rise of imperialism in Europe. In this period, while the social and political structures transferred to periphery from centre, the surplus value transferred to center from the periphery, on the other hand. Non-European societies tried to adapt these institutions to their own structures. In this context, the European laissez-faire state transformed into social-national states in non-European societies. The National economic policy of the  CUP (Committe of Union and Progress) administration was one prototype of this conception. Celâl Bayar who was the architect of the economic policies in the early Republic period of Turkey grew up in these ideological conditions. This paper argues that etatism policies in the early republican period are the continuation of the National Economics concept and Celâl Bayar is the person who realized this. To support this thesis, the paper first elaborates on the National Economics concept and then explaines the economic policies in the early republican period and finally examines the role of Celâl Bayar in this process.

Keywords: National economy, nationalism, etatism, Celâl Bayar, imperialism, state socialism.
Dikkatli tespitleri, cevval yorumları Öner Buçukcu’nun Türk sineması geleneğinden fışkırıp gelen yeni ürünleri ve Türk sinemasında beliren tuhaf, problemli eğilimleri sorgulayacağı yeni metinler yazacağı beklentisi yaratmaktadır. Bunun... more
Dikkatli tespitleri, cevval yorumları Öner Buçukcu’nun Türk sineması geleneğinden fışkırıp gelen yeni ürünleri ve Türk sinemasında beliren tuhaf, problemli eğilimleri sorgulayacağı yeni metinler yazacağı beklentisi yaratmaktadır. Bunun temeli de Halit Refiğ’e olduğu gibi Yücel Çakmaklı sineması sonrası Milli sinemaya yönelik eleştirel tavrında yatmaktadır. Bu anlamda, bu çerçevede The Imam ve Toprağın Çocukları filmlerine yönelik eleştirileri umutvar olmayı güçlendirmektedir. Toprağın Çocukları’na haklı olarak fazlasıyla vururken The İmam konusunda bir noktada durması dikkat çekmektedir. Yeni metinleri de müjdelemektedir. Sinema alanını kapsayan birkaç kavramı filmlere zorlayarak oturtma eylemine ve dönüp dolaşıp eski yazılanları tekrarlayan metinlere karşı Buçukcu’nun yazdıkları Türk sineması üzerine düşünme denemesidir. İşte bu haliyle önemlidir ve ciddiyetle üzerinde durulmalıdır. Tabii bazı genellemelerine karşı da okuyucuların “Acele Etme Öner Efendi” deme hakları vardır.
Modernleşme ve kapitalizm toplumsal yapılarda derin çatlaklar oluşturmuşlar, birçok yapının radikal biçimde dönüşmesinin zeminini hazırlamışlardır. Dönüşen yapılar arasında milletlerin de olduğu rahatlıkla söylenebilir. Milliyetçilik... more
Modernleşme ve kapitalizm toplumsal yapılarda derin çatlaklar oluşturmuşlar, birçok yapının radikal biçimde dönüşmesinin zeminini hazırlamışlardır. Dönüşen yapılar arasında milletlerin de olduğu rahatlıkla söylenebilir. Milliyetçilik şüphesiz modern bir fikirdir. Ancak modern öncesi dönemde milliyetçiliğin başlangıç formları mevcuttur. Sistematik bir dünya görüşü olmasa da bir duygudaşlık söz konusudur.

Elinizdeki kitap, bir fikir ya da bir duygu olarak milliyetçiliğin temel vurguları üzerine odaklanarak kavram etrafında yürütülen tartışmaların kısa bir özetini yapıyor. Kitapta Türkiye’de milliyetçiliğin oluşumu gelişimi ve evrimi ele alınıyor. Bu hâliyle kitap milliyetçilik hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için bir giriş mahiyetindedir.
Tanıl Bora'nın Cereyanlar başlıklı kitabının bir kritiği
AKP Dönemi Türk dış politikası
Soğuk Savaş'ın geri döndüğüne ilişkin tartışmalar üzerine
Tarık Zafer Tunaya'nın İslâmcılık Cereyanı kitabı üzerine
İran'da 2013 yılında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin değerlendirmesi
Süleyman Demirel'in vefatının ardından
Tanıl Bora'nın Cereyanlar Kitabı üzerine
Mülkiye ve Türk düşüncesi üzerine
Zeki Velidi Togan üzerine kısa bir değerlendirme.

A short article about Zeki Velidi Togan, Turkish historian and nationalist intellectual.

Un breve artículo sobre Zeki Velidi Togan, historiador e intelectual nacionalista turco.
Kemalizm hakkında bir çerçeve çizme denemesi.

A study to draw a framework about Kemalism.

Un estudio para trazar un marco sobre el kemalismo.
Sultangaliyef'in düşüncesi ve pratiği üzerine Türkçülük çerçevesinde bazı değerlendirmeler... Some critics on the thought and practice of Sultangaliyef within the framework of Turkism... Algunas críticas sobre el pensamiento y la... more
Sultangaliyef'in düşüncesi ve pratiği üzerine Türkçülük çerçevesinde bazı değerlendirmeler...

Some critics on the thought and practice of Sultangaliyef within the framework of Turkism...

Algunas críticas sobre el pensamiento y la práctica de Sultangaliyef en el marco del turquismo...
Milliyetçilik ve Türk dış politikası üzerine bir değerlendirme

A discussion on nationalism and Turkish foreign policy

Una discusión sobre el nacionalismo y la política exterior turca
Doğan Ergun'un "Türk Bireyi Kuramına Giriş" başlıklı kitabı çerçevesinde bir tartışma A discussion within the framework of Doğan Ergun's book titled "Introduction to Turkish Individual Theory" Una discusión en el contexto del libro de... more
Doğan Ergun'un "Türk Bireyi Kuramına Giriş" başlıklı kitabı çerçevesinde bir tartışma

A discussion within the framework of Doğan Ergun's book titled "Introduction to Turkish Individual Theory"

Una discusión en el contexto del libro de Doğan Ergun titulado "Introducción a la teoría individual turca"
Türk düşüncesinin bazı özel isimleri üzerine kısa tartışma

Discussions on some special names in Turkish thought

Discusiones sobre algunos nombres especiales en el pensamiento turco
Müslüm Baba filmi üzerine bir değerlendirme.

A discussion about "Müslüm Baba" film

Una discusión sobre la película "Müslüm Baba"
Niyazi Berkes'in Ziya Gökalp'e ilişkin değerlendirmelerinin tarihsel seyri ele alınmıştır.

The historical course of Niyazi Berkes' evaluations on Ziya Gökalp is discussed.