Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
as an Associate Professor. He currently teaches fiscal policy and public finance-related subjects in Turkey. His field of interest comprises public expenditure, public revenue and time series analysis.
Dünya tarihine bakıldığında pek çok ülke farklı sebeplerden dolayı savaşlar, çatışmalar, isyanlar ve toplumsal gerilimler yaşamış ve yaşamaya da devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına ulaşana kadar pek çok badirelerden... more
Dünya tarihine bakıldığında pek çok ülke farklı sebeplerden dolayı savaşlar, çatışmalar, isyanlar ve toplumsal gerilimler yaşamış ve yaşamaya da devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına ulaşana kadar pek çok badirelerden geçtiği biliniyor. Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar terör ve iç çatışma tehdidi hem bugün hem de gelecek yüzyıllarda Türkiye'nin istikrarı açısından sürekli gündemde olmaktadır. Türkiye, cumhuriyet tarihi boyunca hem devlet hem de insan güvenliği açısından pek çok riskle karşı karşıya kalmıştır. Önümüzdeki yüzyıllarda Türkiye'nin insani güvenliğini tehdit etme potansiyeline sahip bir diğer olgu ise iklim değişikliğidir.
Günümüzde spor hizmetleri, devletlerin ekonomik, kültürel, siyasal ve eğitsel açılardan dikkatini çekmiş, kamu yararı niteliği ile kamu politikasının bir alt dalı olarak gelişme göstermiştir. Spor politikası, sporun kitlelere... more
Günümüzde spor hizmetleri, devletlerin ekonomik, kültürel, siyasal ve eğitsel açılardan dikkatini çekmiş, kamu yararı niteliği ile kamu politikasının bir alt dalı olarak gelişme göstermiştir. Spor politikası, sporun kitlelere ulaştırılması, niteliğinin geliştirilmesi ve uygulanması ile geleceğe yönelik ilkeler bütünüdür. Türkiye'de, spor politikaları daha çok merkeziyetçi yönetim anlayışı kapsamında yerine getirilmektedir. Ayrıca 1982 Anayasasının 59. maddesi yerel yönetimleri spor politikalarının uygulanması hususunda yetkili ve sorumlu kılmıştır. Yerel yönetimler, yerel halkın talep ve ihtiyaçlarına hızlı şekilde yanıt verebilmektedir. Bu bağlamda, spor hizmetlerini kitlelere ulaştırması, herkes için spor ilkesini hayata geçirmesi, sağlıklı ve huzurlu bireylerin yetiştirilmesinde en uygun kurumların başında gelmektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de spor politikalarının yerel yönetim boyutuyla ilişkisini ve yerel yönetimlerin sunduğu spor hizmetlerinin içeriğini incelemektedir. Çalışma, yerel yönetim ve spor hizmetlerini ele alan çalışmaların incelenmesi ile alandaki çalışmaların sınırlılığı, yerel yönetim ile spor politikalarının uygulanmasındaki sorunları belirleyerek çözüm önerileri sunması bakımından önemlidir. Yerel yönetimlerin, spor hizmetlerini yerel halkın talepleri doğrultusunda nitelikli şekilde ulaştırmak amacıyla yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğu görülebilir. Bu nedenle spor uzmanı personelin yerel yönetimlerde istihdamı genişletilerek yerel halkın spor hizmetlerinden daha iyi yararlanabilmesi için merkezi ve yerel yönetim ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliğine ihtiyacı bulunmaktadır.
Research Interests:
1982 Anayasası 59. maddesinde, devletin spor politikası oluşturmasına yönelik hüküm bulunmaktadır. Bu bağlamda, spor hizmetlerinin, toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel birçok açıdan öneminin fark edilmesiyle Türk kamu yönetimi... more
1982 Anayasası 59. maddesinde, devletin spor politikası oluşturmasına yönelik hüküm bulunmaktadır. Bu
bağlamda, spor hizmetlerinin, toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel birçok açıdan öneminin fark edilmesiyle Türk
kamu yönetimi yapılanmasında bu hizmetler, kalkınma planları, hükümet programları gibi kamu politikası
belgelerinde ayrı bir başlık altında incelenmeye başlamıştır. Günümüzde ise spor faaliyetleri kamu politikası
sürecinin önemli bir parçası olması ile siyasal partilerin seçim beyannamelerinde ve parti programlarında spor
politikalarına ayrı bir başlık açmaya başlamışlardır. Siyasal partiler, demokratik siyasal hayatın vazgeçilmez
unsurları olarak parti programları, seçim beyannameleri ile politik ilkeleri kapsamında kamuoyunun desteğini
alarak siyasi iktidarı elde etmeyi amaçlamaktadırlar. Eğer siyasal partiler, iktidara gelirlerse politikalarını
uygulama şansı bulacaklardır. Bununla birlikte, parti programları ve seçim beyannameleri, siyasi karar alma
süreçlerine katkı sağladığı gibi kamuoyuna iktidarın izleyeceği yol haritası olarak sunulmakta ve politikaları
hakkında bilgi vermektedir. Türkiye’de, 2018 tarihinde yeni hükümet modeli olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi uygulanmaya başlamıştır. Yeni hükümet modelinde, siyasal partiler iktidarı kazanabilmek ve kendi
politikalarını uygulayabilmek için ittifak arayışlarına yönelmişlerdir. Bunun sonucu olarak da bazı ittifak grupları
oluşmuştur. Bu çalışmada, 2018 yılında yapılan genel seçimler sonucunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
grubu bulunan Cumhur ve Millet ittifakındaki partilerin parti programları ve seçim beyannameleri spor
faaliyetlerine yönelik yaklaşımlar incelenmekte ve karşılaştırmalı bir biçimde değerlendirilmektir. Dolayısıyla,
siyasal partilerin spor hizmetlerine ilişkin yaklaşımları incelenerek kurulan siyasi parti ittifakların spor
politikalarına yönelik bakış açıları, yaklaşımları analiz edilmektedir. Türkiye’de, spor politikalarının temenni ve
dileklerden oluşmasının ötesine geçerek halkın, kamu kuruluşlarının ve sporla ilgili sivil toplum örgütlerinin
katılımıyla sistematik ve stratejik şekilde planlanıp bütçelendirilmesi ve uygulanması gerektiği sonucuna
ulaşılmıştır.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Doğal afetler ve insan hakları karşılıklı yakın ilişki içerisindedir. Doğal afetler yaşama hakkı, nitelikli sağlık hizmetlerin yararlanma hakkı, güvenlik ve barınma hakkı gibi, kişilerin temel insan haklarına yönelik ihlallere yol... more
Doğal afetler ve insan hakları karşılıklı yakın ilişki içerisindedir. Doğal afetler yaşama hakkı, nitelikli sağlık hizmetlerin yararlanma hakkı, güvenlik ve barınma hakkı gibi, kişilerin temel insan haklarına yönelik ihlallere yol açmaktadır. Doğal afetler aynı zamanda bir toplumda zaten daha önceden mevcut olan insan haklarına yönelik aykırılıkları ve eşitsizlikleri gün yüzüne çıkaran olaylardır. Bazı toplumlarda özellikle kadınlara ve kız çocuklarına yönelik yaygınlık gösteren cinsiyete dayalı şiddet ve ayrımcılık doğal afetlerle birlikte daha fazla artış göstermektedir. Bu artışın temelinde yatan en önemli unsur, cinsiyet eşitsizliğini destekleyen ve cinsiyete dayalı şiddeti yapılandıran sosyal ve kültürel faktörlerdir. Bu çalışmada yerel kaynaklarda şimdiye kadar sınırlı ele alınan doğal afetler ile cinsiyet temelli kadınlara ve kız çocuklarına yönelik insan hakları ihlalleri arasındaki ilişki ele alınmıştır. Ağırlıklı olarak nitel araştırma yöntemlerine dayalı bir literatür taraması yapılmıştır. Diğer yandan doğal afetler ile cinsiyete dayalı şiddet ve ayrımcılık arasındaki ilişkiyi nicel yöntemlerle inceleyen yabancı literatüre bakılmış ve bu çalışmalarda afetlerin, kadınları ve kız çocukları erkeklere kıyasla orantısız bir şekilde etkilediğine yönelik çok sayıda kanıtlara rastlanmıştır. Ayrıca doğal afetler kapsamında kadınlara yönelik insan hakları ihlalleri ile ilgili alternatif öneriler getirilmeye çalışılmıştır.
Bu makalenin ana teması, "dijital çağda kamu yönetimi" yapılanmasına nitelikli personel yetiştirecek kamu yönetimi lisans müfredatlarının bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişimlerden hangi oranda etkilendiklerinin tespit... more
Bu makalenin ana teması, "dijital çağda kamu yönetimi" yapılanmasına nitelikli personel yetiştirecek kamu yönetimi lisans müfredatlarının bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişimlerden hangi oranda etkilendiklerinin tespit edilmesidir. Çalışmada ilk olarak kamu yönetimi hizmet sunumunda kullanılan bilgi ve iletişim teknolojilerinin kavramsal çerçevesi çizilecektir. Sonraki bölümlerde ise Türkiye'de kamu yönetimi eğitimi veren lisans müfredatları "Bologna Bilgi Paketleri" nin yer aldığı üniversite internet siteleri üzerinden analiz edilerek, müfredatlarda hangi ölçüde bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere yer verildiği tespit edilecektir. Sonuçta çalışma, dijital çağda kamu yönetimi eğitimi veren lisans müfredatlarının teknolojik gelişmelerden etkilenme oranları hakkında genel bir perspektif çizmeyi amaçlamaktadır.
Research Interests:
Çevre sorunları kavramının kullanımı, tarihsel açıdan insanlık tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Çünkü çevre sorunları, aniden ortaya çıkmamış, zamanla doğal çevrenin kirlenip bozulması ve çevre ögelerinin niteliğini kaybetmesi ile... more
Çevre sorunları kavramının kullanımı, tarihsel açıdan insanlık tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Çünkü çevre sorunları, aniden ortaya çıkmamış, zamanla doğal çevrenin kirlenip bozulması ve çevre ögelerinin niteliğini kaybetmesi ile önemli hale gelmiştir. Yani insanoğlunun tarihteki varlığıyla paralellik göstermektedir. Fakat hızlı sanayileşme ile enerji üretimine yönelik çalışmalar ve ortaya çıkan sorunlar, çevreye olan müdahalelerin tartışılmasına neden olmuştur. Bu da beraberinde çevrenin ve sorunlarının çözümüne yönelik ilgiyi zamanla artırmıştır. Günümüzde çevre sorunları öncelikli ele alınması gerekli bir konudur. Hidroelektrik santrallerinin çevreye verdiği olumsuz etkiler araştırılması gereken bu alanlardan bir tanesidir. Çünkü hidroelektrik santralleri çevre dostuymuş gibi gözükseler de çevre üzerinde tam tersi etkilere yol açmaktadırlar. Hidroelektrik santralleri, sudaki potansiyel enerjinin belli aşamalardan geçerek kinetik enerjiye dönüştürülmesiyle elektrik elde eden santraller olarak da adlandırılmaktadır. Bu çalışmada öncelikle, çevre sorunlarının ortaya çıkışı ve sebepleri üzerinde durulacaktır. Bunun devamında çevreye verdiği zararlar açısından son zamanlarda gündeme gelen HES'ler hakkında genel bilgiler verilecektir. Son olarak ise, HES projelerinin çevresel açıdan doğurabileceği sorunlar detaylı bir şekilde irdelenecektir.
Sanayi Devrimi'nin gerçekleşmesinin hemen ardından değişmeye başlayan dünya düzeninde doğa tahribatı ve sürdürülemeyen tüketim algısı ortaya çıkmıştır. Bu duruma tepki olarak ekolojik dengenin korunması fikrine dayanan savunuların ortaya... more
Sanayi Devrimi'nin gerçekleşmesinin hemen ardından değişmeye başlayan dünya düzeninde doğa tahribatı ve sürdürülemeyen tüketim algısı ortaya çıkmıştır. Bu duruma tepki olarak ekolojik dengenin korunması fikrine dayanan savunuların ortaya çıktığı görülmektedir. 1960-1970 yılları arasında bu eleştirel bakış açısı; çevresel değerlere sahip çıkma ortak amacı doğrultusunda örgütlenmeye başlamıştır. Bu tarihsel süreç içerisinde meydana gelen ekolojik denge ve sürdürülebilirlik düşüncesi doğrultusunda şekillenmiş olan ilk somut adımlardan biri eko-köy yerleşkelerinin oluşturulması olmuştur. Eko-köyler; bilinçli bir şekilde sistematik olarak doğal ortamları ekolojik, sosyolojik ve psikolojik dengeler kurarak sürdürülebilir bir şekilde yeniden yapılandırmak amacıyla hareket etmektedir. Eko-köyler; insan faaliyetlerinin zararsız bir biçimde doğayla bütünleştiği, insanın sağlıklı bir şekilde gelişimini öngören, başarılı bir şekilde kesintiye uğramadan sürdürülebilecek, tam teşekküllü yerleşimlerdir. Eko-köylerin ana düşüncesi; sürdürülebilir kurgularla doğaya saygılı bir şekilde geleceği tasarlamaktır. Bu çalışmada alternatif bir yaşam biçimi olarak eko-köyler ekoloji ve ekolojik düşüncenin temelleri ekseninde değerlendirilmekte; eko-köy oluşumları ve yapısal özellikleri insan-doğa ilişkisi üzerinden ele alınmaktadır.
Research Interests:
Bir ulusun insasi icin kullanilan genel gecer parametreler ve stratejiler mevcuttur. Tarihsel gelisim seyrine bakildiginda once ulus-devletin kuruldugunu, bu devletin kendi ideolojik oncelikleri baglaminda bir vatandas/ulusal yarattigini... more
Bir ulusun insasi icin kullanilan genel gecer parametreler ve stratejiler mevcuttur. Tarihsel gelisim seyrine bakildiginda once ulus-devletin kuruldugunu, bu devletin kendi ideolojik oncelikleri baglaminda bir vatandas/ulusal yarattigini ve bu sureci bir ulusalci ideolojinin takip ettigini goruruz. Ordu, para, orgun egitim, anayasa, vergi, kurtulus gunu, ortak tarih ve ulusalci bir ideoloji kullanilan en onemli parametrelerdir.  Ancak belki milli hisleri ve bu hislerin kaynaklarini ogrenmek acisindan en onemli parametre marslardir. Oyle ki marsin ulus insasindaki tesirini bilen Avrupa Birligi, Beethoven’in 9. Senfonisinin Ode to Joy kismini mars olarak kabul etmistir. Bu baglamda, bu makale ulusal insa sureclerinden hareketle farkli Avrupa uluslarina ait marslari gufteleri uzerinden mukayese etmek ve marslari olusturan sosyo-politik dinamiklere dikkat cekmek arayisindadir. Anahtar Kelimeler: Ulus-insa Stratejileri, Ulusal Marslar, Ulusal Kimlik, Ulusal Sadakat, Vatandaslik. Jel Kodl...
Yerel yonetimler, yerelde halkin ortak ihtiyaclarini karsilayan kurumlardir. Yerel yonetimler, yerelde halkin karar alma sureclerine katilimini saglayabilmesi bakimindan demokrasi ile iliskilendirilmektedir. Bu bakimdan, demokratik yerel... more
Yerel yonetimler, yerelde halkin ortak ihtiyaclarini karsilayan kurumlardir. Yerel yonetimler, yerelde halkin karar alma sureclerine katilimini saglayabilmesi bakimindan demokrasi ile iliskilendirilmektedir. Bu bakimdan, demokratik yerel yonetimlerin varligi, yerel katilim yollarinin her kesime acik olmasina baglidir. Gunumuzde yerel yonetimlere katilim yontemleri geleneksel ve yeni katilim yollari olmak uzere ayrilmaktadir. Bu durum klasik ve yeni katilim yollarinin ayrintili degerlendirilmesine neden olmaktadir. Yerel yonetimlerin demokratiklesmesi surecinde ve kuresellesme yerellesme ekseninde ozellikle yeni katilim yollarinin onemli roller ustlenmeleri beklentisi konunun ayrintili analizini gerekli kilmistir. Bu cercevede calismanin amaci; yerel yonetimlerin demokratiklesmesi surecinde yerel katilim yollarinin boyutlari ile incelenmesi ve yerel katilimin demokrasi acisindan oneminin ortaya koyulmasi hedeflenmektedir.
Dijitalleşen dünyada akıllı uygulamalar hızla etrafımızı sarmakta, insanlığı ileri ufuklara taşımaktadır. Bu kapsamda dünyanın varoluşundan beri süre gelen ve insanlara maddi/manevi ağır zararlar veren afet ve acil durum yönetimi... more
Dijitalleşen dünyada akıllı uygulamalar hızla etrafımızı sarmakta, insanlığı ileri ufuklara taşımaktadır. Bu kapsamda dünyanın varoluşundan beri süre gelen ve insanlara maddi/manevi ağır zararlar veren afet ve acil durum yönetimi konusunda da bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı önemli faydalar sağlayacaktır. Özellikle bu konuda geliştirilebilecek akıllı afet ve acil durum uygulamalarının maddi/manevi getirisi büyük olacaktır. Akıllı afet ve acil durum uygulamaları geliştirmek için büyük veri kaynaklarına ihtiyaç vardır ve bunun kaynağı ise akıllı kentlerdir. Sağlanacak bir kurumlararası işbirliği ile akıllı kent bileşenleri ve mobil cihazlardan gelen veriler, akıllı afet ve acil durum konusunda akıllı uygulamalara dönüştürülecektir. Bu noktada çalışmanın ana teması, " dijitalleşen dünyada afet ve acil durum yönetimi nasıl akıllı hale getirilebilir? Sorusu üzerine kurulmuştur. Abstract In digitalized world, we are surrounded by smart applications that lead humanity to f...
Research Interests:
Afetler toplumların ebedi kaderidir. Dünya’nın varoluşundan bugüne meydana gelen doğal ve insan kaynaklı afetler yıkıcı etkileri ile sürekli devam etmiştir. Afetlerin olumsuz etkilerinin bu denli devam etmesinin birçok nedeni söz... more
Afetler toplumların ebedi kaderidir. Dünya’nın varoluşundan bugüne meydana gelen doğal ve insan kaynaklı afetler yıkıcı etkileri ile sürekli devam etmiştir. Afetlerin olumsuz etkilerinin bu denli devam etmesinin birçok nedeni söz konusudur. Bunların başında, kentleşme hızı oranlarındaki artış, yenilenen teknolojik gelişmeler, değişken kamu politikaları, yatay ve dikey nüfus hareketleri, iklim değişikliği ve buna benzer birçok faktörü sıralamak mümkündür. Dolayısıyla toplumların içinde bulunduğu sosyo-kültürel, ekonomik siyasal koşulları, ülkelerin gelişmişlik seviyeleri, eğitim durumları gibi birçok gösterge ile afetlerin olumsuz etkileri arasında sıkı bir ilişki olduğu gözlemlenmektedir.
Günümüzün karmaşık toplum yapısında afetlerin negatif etkilerinin azaltılması için afetlerin iyi yönetilmesi gerekmektedir. Bunun için afet öncesini, anını ve sonrasını bütüncül bakış açısıyla ele alacak bir yönetim modeline ihtiyaç duyulmaktadır. Öncelikle afet yönetimi kamu yönetiminin kontrolünde olan bir alan olmakla birlikte disiplinler arası çalışmaları zorunlu kılan, çok aktörlü ve çok yönlü özellikler taşıyan bir yapı görünümündedir. Devlet, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve bireyler afet yönetiminin paydaşları iken sağlıktan eğitime, yönetiminden hukuka birçok disiplin de afet yönetimi ile ilişkisi olan temel alanlardır.
Kitap, afet yönetimini disiplinlerarası bir bakış açısıyla ele almakta ve afet yönetimini farklı boyutları ile değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu bakış açısı ile kitap bölümleri; hukuk, yönetim, kurumsal yapılanma, kentleşme, çevre, göç, yerel yönetimler, teknoloji, eğitim, sivil toplum, planlama, sosyal hizmet ve koordinasyon gibi konuların afet yönetimi ile olan ilişkisini ortaya koyan çalışmalara ayrılmıştır. Bu kapsamda 12 bölümden oluşan kitabımıza 12’si üniversite personeli ve 1’i kamu kurumu personeli olmak üzere 22 adet yazar katkıda bulunmuştur.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
The cities have undergone continuous transformation and transformation with the diversification of human needs. Emergence of new problems in cities with excessive and unpredicted migration movements, newer solutions has created the need... more
The cities have undergone continuous transformation and transformation with the diversification of human needs. Emergence of new problems in cities with excessive and unpredicted migration movements, newer solutions has created the need to produce ways as soon as possible. In Turkey, this stuatioın has led the solution of the housing problem and the importance of reconstruction of cities. In this study, Kutahya city that one of the oldest settlements in Anatolia are discussed in detail zoning activities in Republican period. In this context, this issue is divided into different periods and the studies on the reconstruction of the city of Kütahya are explained in depth during these periods. In this study, it was concluded that it was shaped according to the settlement plan drawn by Celâl Esad Arseven 1935 the period of 1923-1960 the reconstruction activities in Kutahya Center.
Research Interests:
Kent konseyleri, yerelde halkın karar alma süreçlerine katılımını sağlayan ve yöneten-yönetilen kesimi “birlikte yönetim” anlayışı etrafında birleştiren demokratik bir oluşumdur. Kent konseyleri, 1980’lı yıllardan itibaren değişen yönetim... more
Kent konseyleri, yerelde halkın karar alma süreçlerine katılımını sağlayan ve yöneten-yönetilen kesimi “birlikte yönetim” anlayışı etrafında birleştiren demokratik bir oluşumdur. Kent konseyleri, 1980’lı yıllardan itibaren değişen yönetim anlayışının bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır. Günümüz yönetim anlayışında, temsili demokrasinin yaratmakta olduğu sıkıntılara bir çözüm olarak düşünülen “kent konseyleri”, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, çevreye duyarlılık, ortak karar alma, sivil toplumun gücünü arttırma, yönetimde şeffaflık ve hesap verilebilirliği sağlama gibi birçok önemli işleve sahiptir. Bu işlevler, kent konseylerinin birer yerel demokrasi aracı olmasını sağlamıştır. Öte yandan, kent konseyleri uygulama noktasında yaşadığı sıkıntılardan ötürü, yeterince işlevsel olamamaktadır. Buradan hareketle, bu çalışmanın amacını; yerel demokrasinin gelişimi sürecinde kent konseylerinin rolü ve işlevselliğinin alan araştırması üzerinden ölçülmesi ve değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Araştırmada, uygulama alanı, Bursa Kent Konseyi ve Yalova Kent Konseyidir. Alan araştırması, eski ve yeni kent konseyi genel sekreterleri düzeyinde, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan mülakat tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada, kent konseylerinin yerelde demokratik kültürün yerleştirilmesinde önemli rollerinin bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak, kent konseylerinin işlevselliğini doğrudan etkileyen katılım, mevzuat, örgütsel ve bütçe noktalarında yaşanan problemlerin yapıyı etkisiz kıldığı sonucuna varılmıştır. Bu sonuçlardan hareketle, önerilerin geliştirilmesi yoluna gidilmiştir.
Ülkemizde, 1980’li yıllardan itibaren yerel yönetimler ve kooperatifler öncülüğünde yaygınlaşmaya başlayan toplu konut uygulamaları ile konut maliyetleri düşürülerek dar gelirlinin ev sahibi olması amaçlanmıştır. Böylece kentsel gelişimi... more
Ülkemizde, 1980’li yıllardan itibaren yerel yönetimler ve kooperatifler öncülüğünde yaygınlaşmaya başlayan toplu konut uygulamaları ile konut maliyetleri düşürülerek dar gelirlinin ev sahibi olması amaçlanmıştır. Böylece kentsel gelişimi olumsuz etkileyen gecekondulaşma ve kaçak yapılaşma önlenerek planlı ve bütüncül bir kentleşmenin sağlanacağı ön görülmüştür. Bu çalışmada, Türkiye’de yaşanan göç ve kentleşme toplu konut uygulamaları bağlamında ele alınarak konuya akademik katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Akademik yazında gecekondulaşma, suçluluk, uyum vb. sorunlar çerçevesinde sıkça ele alınan göç ve kentleşme konusu İzmir Egekent-2 Toplu Konut Uygulaması örneğinde ele alınarak toplu konut uygulamalarının bu süreçteki rolü tartışılmıştır.
Küreselleşme siyasal düzlemde bir yönü ile tek dünya devleti öngörülerini gündeme getirirken diğer yönüyle de yerelleşme odağında ironik olarak merkezi ulus devlet sistemini küçük birimlere ayırma ve daha kolay yönetebilme iddiasını... more
Küreselleşme siyasal düzlemde bir yönü ile tek dünya devleti öngörülerini gündeme getirirken diğer yönüyle de
yerelleşme odağında ironik olarak merkezi ulus devlet sistemini küçük birimlere ayırma ve daha kolay yönetebilme iddiasını içermektedir. Küreselleşme ve yerelleşme birbirini tamamlarcasına yerel birimlere odaklanıp yerel siyaseti gündeme getirirken aynı zamanda küreselleşme siyasi, iktisadi, hukuki ve yönetsel boyutları ile devletin egemenlik alanını daraltmaktadır. Küreselleşmenin harekete geçirdiği yerelleşme yerelde yönetim ve siyaset üzerinde
düşünmemiz gereğine bizi götürmektedir. Bu çalışmada, küreselleşme yerelleşme ekseninde yerel siyaset teorik ve kavramsal olarak ele alınarak ortaya çıkan dönüşüm üzerine tartışmalar yapılacaktır.
Dijitalleşen dünyada akıllı uygulamalar hızla etrafımızı sarmakta, insanlığı ileri ufuklara taşımaktadır. Bu kapsamda dünyanın varoluşundan beri süre gelen ve insanlara maddi/manevi ağır zararlar veren afet ve acil durum yönetimi... more
Dijitalleşen dünyada akıllı uygulamalar hızla etrafımızı sarmakta, insanlığı ileri ufuklara taşımaktadır. Bu kapsamda dünyanın varoluşundan beri süre gelen ve insanlara maddi/manevi ağır zararlar veren afet ve acil durum yönetimi konusunda da bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı önemli faydalar sağlayacaktır. Özellikle bu konuda geliştirilebilecek akıllı afet ve acil durum uygulamalarının maddi/manevi getirisi büyük olacaktır. Akıllı afet ve acil durum uygulamaları geliştirmek için büyük veri kaynaklarına ihtiyaç vardır ve bunun kaynağı ise akıllı kentlerdir. Sağlanacak bir kurumlararası işbirliği ile akıllı kent bileşenleri ve mobil cihazlardan gelen veriler, akıllı afet ve acil durum konusunda akıllı uygulamalara dönüştürülecektir. Bu noktada çalışmanın ana teması, “dijitalleşen dünyada afet ve acil durum yönetimi nasıl akıllı hale getirilebilir? Sorusu üzerine kurulmuştur.
Sosyal medyanın kısa zamanda dünyaya yayılmasında, kullanıcı sayısının yüksek oranlarda artmasının ve insanların bunu benimsemesinin altında yatan gerçek bilginin hızlı elde edilmesi, daha az emek sarf edilerek zamandan tasarruf... more
Sosyal medyanın kısa zamanda dünyaya yayılmasında, kullanıcı sayısının yüksek oranlarda artmasının ve insanların bunu benimsemesinin altında yatan gerçek bilginin hızlı elde edilmesi, daha az emek sarf edilerek zamandan tasarruf kazanılması ve daha düşük maliyetlerle özgür iradeye bağlı paylaşımların etkisi olmuştur.
Yerel yönetimlerde demokratik katılım ancak siyasal yönetimin meşruiyetinin halka dayandırılması ile mümkündür. Bu durum ancak demokratik, katılımcı, etkin, üretken, şeffaf ve hesap verebilen bir yerel yönetişim anlayışına bağlıdır. Gerçekten yeni iletişim teknolojileri kamu yönetimi açısından devlet vatandaş ilişkilerine yön verme konusunda yeni ufuklar açmıştır. Yerel yönetimler özellikle belediyeler bu durumun doğal bir sonucu olarak her zaman halkla iç içe olmak zorundadırlar. Halktan kopuk belediyeciliğin hizmet sunumunda başarılı olması söz konusu değildir. Belediyeler temelde; bilgilendirme, ikna etme ve harekete geçirme amaçlarına yönelik faaliyetlerinde farklı sosyal medya araçlarına başvurmaları gerekmektedir. Bu kapsamda sosyal medyanın rolü iyice artmaktadır.
Bu çalışmada, belediyelerin sosyal medya kullanımları araştırılmıştır. Kütahya Belediyesi ve Kütahya ilçe belediyelerinde Facebook, Twitter, Youtube ve İnstagram sosyal medya hesaplarının kullanımları baz alınmıştır. Belediyelerin sosyal medyayı nasıl kullandıkları tespit edilerek, içerik analizi yapılmıştır. Bir yıllık zaman dilimi çerçevesinde yapılan gönderiler ve paylaşımlar ayrıntılı bir biçimde değerlendirilmiştir. Ayrıca elde edilen sonuçlar karşılaştırılarak, yeni çözümler ortaya konulmuştur.
Küreselleşme ve özellikle 1970'li yıllarda meydana gelen ekonomik krizler sosyal devlet anlayışında ciddi dönüşümlerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu süreçte sosyal devlet gerilerken sivil toplum kuruluşlarının, piyasanın, rekabetin,... more
Küreselleşme ve özellikle 1970'li yıllarda meydana gelen ekonomik krizler sosyal devlet anlayışında ciddi dönüşümlerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu süreçte sosyal devlet gerilerken sivil toplum kuruluşlarının, piyasanın, rekabetin, yerel yönetimlerin ön olana çıktığı görülmüştür. Yerelleşme eğilimlerinin de katkısı ile devletin sunduğu bir takım sosyal hizmetlerin bu süreçte yerel yönetimlere bırakıldığı ve sosyal belediyecilik anlayışının güçlendiği görülmüştür. Türkiye'de son yıllarda yerel yönetimler alanında yapılan reformların bu süreci desteklediği düşünülmektedir. Bu çalışma ile sosyal devlet ve sosyal hizmetlerde ortaya çıkan değişim ve dönüşüm süreci analiz edilmiştir. Kütahya Belediyesi örneği kapsamında ise son yıllarda sosyal hizmet anlayışında ne gibi değişimlerin meydana geldiği ve mevcut durumu destekleyip desteklemediği tartışılmaya çalışılmıştır.
Özet: Ülkemizde yaşanan plansız sanayileşme sonucunda, kentsel sorunlar her geçen gün artmış kentler kontrolsüz ve dengesiz bir biçimde büyümüştür. Bu olumsuz gelişmeler sonucu kentlerin eskimiş, işlevini yitirmiş, çöküntü alanları olarak... more
Özet: Ülkemizde yaşanan plansız sanayileşme sonucunda, kentsel sorunlar her geçen gün artmış kentler kontrolsüz ve dengesiz bir biçimde büyümüştür. Bu olumsuz gelişmeler sonucu kentlerin eskimiş, işlevini yitirmiş, çöküntü alanları olarak görülen
gecekondu alanları ve kentsel tarihi yapıların bulunduğu bölgeler, kentsel yaşam için sorunlu alanlar olarak nitelendirilmiştir.
Belediyeler 5393 sayılı Belediye Yasasının “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı Başlıklı” 73. maddesi ile kentin gelişimine uygun olarak işlevini yitirmiş kentsel alanları yeniden inşa ve restore etme, konut, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve
sosyal donatılar oluşturma, deprem riskine karşı tedbirler alma ve kentin tarihî ve kültürel dokusunun korunması gibi önemli yetkilere kavuşmuştur. Bunun yanı sıra “6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa” ile kentsel alanlara müdahalelerde “belediyeler” kentsel değişim ve dönüşümün etkili gücü haline getirilmiştir. Bu çalışma da, öncelikle kentsel dönüşüm kavramının tanımı, amaçları ve uygulanma biçimleri ile ilgili genel çerçeve sunulacaktır. Ayrıca kentsel
dönüşüm uygulamalarının hukuki durumu incelenecektir. Bu bilgiler ışığında çalışmada bir alan araştırmasından hareketle, Türkiye’de Kütahya özelinde Kütahya Belediyesi tarafından uygulamaya konulan Osmangazi kentsel dönüşüm projesinin olumlu
olumsuz yönleri ayrıntılı bir biçimde değerlendirilerek, konuya ilişkin öneriler sunulmaktadır.
The transformation of communication technologies has simultaneously altered the method and duration of communication. Similar totaking part of this new communication technology in all areas of our lives, it has situated in the field of... more
The transformation of communication technologies has
simultaneously altered the method and duration of
communication. Similar totaking part of this new communication
technology in all areas of our lives, it has situated in the field of
political communication and public relations, and also public
institutions havecommonly preferred to use them. In this study,
the usage of social media by the municipalities in the Turkish
Republic of Northern Cyprus is examined. In this context, the
conceptual framework and literature review in relation to the
subject are mentioned. The content analysis of the social media
sharing by the municipalities has been done. This study is limited
to Facebook, Twitter, YouTube and Instagram as commonly used
social media platforms by theseinstitutions.
Her hakkı saklıdır. İzin almaksızın kitabın herhangi bir bölümü veya tamamı, elektronik veya mekanik yöntemlerle (fotokopi dâhil) hiçbir şekilde basılamaz ve çoğaltılamaz. İktibaslarda kaynak gösterilmesi zorunludur.
The understanding of intervention in urban areas gained momentum during the “Industrial Revolution” in the 18th century and became widespread with urban regeneration practices, which are an important tool in this regard. Urban... more
The understanding of intervention in urban areas gained momentum during the “Industrial Revolution” in the 18th century and became widespread with urban regeneration practices, which are an important tool in this regard. Urban transformation refers to a transformation process carried out in order to renew and improve existing urban areas in physical, social and economic terms. This process generally aims at modernising, sustaining and functionalising old and worn-out areas in cities. However, with the changes in the social and urban structure, urban transformation practices have also had to update themselves by turning to different strategies over time.
Research Interests:
Research Interests: