Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Bu metin çerçevesinde yapmayı amaçladığımız, günümüz Türkiye kırsal hayatının kentsel boyutlarını teşhis etmek. Ana savımız, son dönemin kırsal gelişmelerinde kentsel öğelerin de, en azından belli coğrafyalarda, görmezden gelinemeyecek... more
Bu metin çerçevesinde yapmayı amaçladığımız, günümüz Türkiye kırsal hayatının kentsel boyutlarını teşhis etmek. Ana savımız, son dönemin kırsal gelişmelerinde kentsel öğelerin de, en azından belli coğrafyalarda, görmezden gelinemeyecek bir önem arz ettiği olacak. Bu niyetle, Mersin'in Erdemli ilçesi üzerine yürüttüğümüz çalışmanın bulguları ışığında zirai faaliyetlerin yani en temel kır-sal öğelerden birinin devamı ve bu sektörün yeni koşullara uyum sağlama sürecinde kentsel imkanların büyük önem taşıdığı savı-nı sınayacağız. Bunun için öncelikle Türkiye'de tarımın geçirdiği özellikle son 1980 sonrası değişimi kısaca tartışıp, bu dönüşü-mün Erdemli gibi kırsal yerleşim yerlerinde izlediği farklı seyri ele alacağız. 1940'larda 0-300 m rakımdaki kıyı kuşağında narenciye, turfanda sebzecilik gibi emek yoğun ve küçük aile işletmeciliğine bağlı gelişen entansif tarım faaliyetlerinin yaygınlaşmasıyla baş-layan kırsal nüfusun kıyılaşma sürecinin, zamanla kıyı bölgeleri-nin kentleşmesine ve giderek bu yerleşmelerin Çukurova kent-bölgesiyle bütünleşme sürecine dönüşmüş olduğu ilk hipotezimiz olacak. Erdemli'nin tarımsal faaliyetlerinin devamında gayr-ı zirai diğer kentsel imkanların rol oynadığı da diğer bir iddiamızı teşkil edecek. Anahtar sözcükler: Erdemli; kır-kent ilişkileri; tarımsal üretimin dönüşü-mü.
Research Interests:
Joseph Szyliowicz 1950’li yılların ikinci yarısında saha çalışmasını yaptığında Erdemli üç köyün birleşmesi ile yeni ilçe olmuş bir yerleşim birimiydi. Szyliowicz’in, modernleşme sürecinin başladığını gözlemlediği ve hızla ilerleyeceğini... more
Joseph Szyliowicz 1950’li yılların ikinci yarısında saha çalışmasını yaptığında Erdemli üç köyün
birleşmesi ile yeni ilçe olmuş bir yerleşim birimiydi. Szyliowicz’in, modernleşme sürecinin başladığını
gözlemlediği ve hızla ilerleyeceğini öngördüğü ilçeye 60 yıl sonra tekrar baktığımızda gerçekten de
ekonomisi, sosyal hayatı ve yapılı çevresiyle gelişmiş bir şehir görüyoruz. Fakat biraz daha yakından
bakınca, bu kentleşme sürecinin hala bazı kırsal öğeleri içkin olarak taşımaya devam ettiğini ve özellikle
siyasal kültürün gelişiminde bu öğelerin etkisi olduğunu anlıyoruz. Bu yazı kapsamında Erdemli siyasal
hayatı içindeki göçebelikle ilişkili öğeleri Pierre Bourdieu’nün habitus kavramının yardımı ile teşhis
etmeye çalışacağız. Bunun için Erdemli’nin siyasal hayatını tek parti yıllarından itibaren inceleyerek,
ilçe siyasetinde büyük ailelerin, bireysel ilişkilerin ve popülist siyasi anlayışın ne kadar etkili olduğunu
göstermeyi deneyeceğiz.
Research Interests:
Özet: 1980 sonrası dönem, devletin sermaye ve toplum karşısındaki tutumunun neo-liberal politikalar sonucu değişmesiyle birlikte kentsel alanın hızla metalaştığı, toplumsal eşitsizliklerin artışıyla beraber kamunun parçalandığı ve... more
Özet: 1980 sonrası dönem, devletin sermaye ve toplum karşısındaki tutumunun neo-liberal politikalar sonucu değişmesiyle birlikte kentsel alanın hızla metalaştığı, toplumsal eşitsizliklerin artışıyla beraber kamunun parçalandığı ve toplumun kamusal bir gövde oluşturarak müzakerede bulunabilecekleri ve 'ortak iyi' etrafında uzlaşabilecekleri kamusal alanın tehdit altına girdiği bir dönem olmuştur. Kentsel kültür, kolektif bilincin oluşturulması ve 'ortak iyi'ye ulaşmakla doğrudan ilişkilidir. Kentsel mekân ise kültürün yaşandığı, yeniden üretildiği bir ortamdır ve kültür, kamusal alan, kamu yararı gibi kavramlarla iç içedir. Bu çalışmada son yirmi yıl içinde dünyada pek çok kentte üretilen kültür planlarının ortaya çıkış nedenleri, amaçları, yaklaşımları ve kapsamları incelenmekte ve planlamanın " kültür " ile nitelenmesinin nasıl bir arayışın sonucu olduğu sorusuna cevap aranmaktadır. Bununla beraber kentsel mekânda kamu yararı arayışının neo-liberal tehditler karşısında toplumun bir kamusal gövde oluşturabilmesinde ne derece etkin olduğu sorgulanmaktadır. Anahtar Kelimeler: kamu yararı, kamusal alan, kültürel planlama, kültür eksenli gelişme, kentsel mekân

Abstract: The period beginning from 1980s onwards is characterized by both a process of commodification of urban areas as a result of the changing attitude of neo-liberal state in response to the capital and society, and also a process of disintegration of public sphere due to the increasing social inequalities and increasing threat faced by public sphere capable of both enabling society to create a social body conducive to negotiations and reconciling people around the concept of common good. Urban culture is directly related the creation of collective consciousness and to reaching a common good. Urban space is a milieu where culture is experienced and reproduced and concept of culture is intertwined with the terms like public sphere and public interest. In this study the reasons behind aim, context, approaches of the cultural plans prepared in many cities during the last twenty years are investigated and it is aimed to find out the main motivations behind emergency of planning practice including cultural aspect. In addition to this study problematize how much the effort to protect public interest in urban space is effective in order to build a public barrier against neo-liberal threads.
Research Interests:
Öz: Son yirmi yıl içinde pek çok kent, hem küreselleşen dünyada kendilerine yer bulmak, hem de yerelde beliren toplumsal sorunlarına çözüm aramak üzere kültür eksenli gelişme çabası içine girmiştir. Kültür politikalarında bütüncül ve... more
Öz: Son yirmi yıl içinde pek çok kent, hem küreselleşen dünyada kendilerine yer bulmak, hem de yerelde beliren toplumsal sorunlarına çözüm aramak üzere kültür eksenli gelişme çabası içine girmiştir. Kültür politikalarında bütüncül ve yerleşik, mekân esaslı bir heterojen kültür anlayışına doğru bir yönelim gözlemlenmektedir. Ancak burada " kültürü planlamak değil, kenti kültürle planlamak " savı öne çıkarılmaktadır. Bu çalışmada, öncelikle kentsel mekânda çokkültürlülük konusuna kuramsal yaklaşımlar gözden geçirilmektedir. İkinci aşamada Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya kıtalarındaki kentlerde uygulanan kültür planı ve kültür eksenli projeler; amaç, yaklaşım, kapsam ve yöntem açısından incelenmekte ve kentsel mekânda çokkültürlülük meselesine yaklaşım biçimleri sorgulanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kültürel planlama, kültür eksenli gelişme, kentsel mekân, heterojenlik, çokkültürlülük.

Abstract: During the last few decades many cities have been struggling for culture-based development both for finding a place in the globalizing world and solutions for social problems appearing in their localities. It is possible to observe a trend in cultural policies towards an integrated and local, space-based heterogeneous culture perspective. However, in this case it has been highlighted " not to plan the culture, but to plan the city with culture ". In this study, first, theoretical approaches towards multiculturalism are reviewed. Second, the cultural plans and culture-based projects that are implemented in the European, North American and Australian cities are examined in terms of their aim, approach, context and methodology and their perspectives towards the problem of multiculturalism in urban space are questioned.
Research Interests:
Research Interests: