Aziz Öztürk

Tourism businesses offer services in different forms of tourism, from deserts to arctic regions, from mountains to tropical regions, in every climatic zone in the world. As a consequence of this heterogeneity, it is seen that tourism marketers all around the world include very different sensitivities at the point of the features and effects of the climate to decision making processes. Similarly, people who participate in local and international tourism movements consider the climate and the weather in the decision-making process. The climate represents a push and pull factor in tourists' travel planning. In this case, it can be said that touristic potential and attractiveness of the destination is closely related to climate and weather events. For this reason, it is important to examine the climate conditions of the tourism destination and to determine the periods that are appropriate for climate comfort. Although the climate comfort conditions can be changeable according to the tourism type, revealing the general limit values can give an idea about the comfort level of the climate conditions of the destination. Scott et al.(2016) has developed Holiday Climate Index, which assesses climatic suitability for the overall tourism activities of tourism destinations in order to determine the limit values of climate comfort that the destination has. In this study, climate comfort of İzmir Provence in terms of tourism potential has been analyzed by using Holiday Climate Index method. ___________________________________________________________________________

İkinci Dünya Savaşının yıkıcı etkileriyle sarsılan başta Almanya olmak üzere bazı Batı Avrupa ülkelerinde 1950'li yıllardan itibaren büyük bir sanayileşme ve kalkınma hamlesine girişilmiştir. Ancak savaşta genç nüfusunun önemli bir kısmını kaybeden bu ülkeler işgücü açığını yurtdışından getirdiği insan kaynağı ile kapatmak zorunda kalmışlardır. Türkiye'deki mevcut yaşam koşullarının çok zor olduğu 1960'lı yılların başından itibaren Türkiye'den de bu ülkelere işgücü olarak çok sayıda insanımız gitmiştir. İşgücü göçünü başlatan insanlarımızın büyük çoğunluğunu eğitim düzeyi düşük, kalifiye olmayan ve kırsalda yaşayan insanlarımız oluşturmuştur. Başta ekonomik gerekçeler olmak üzere çeşitli gerekçelerle Almanya ile başlayan daha sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılan işgücü göçünün bu baş aktörlerine kimi zaman "Almancılar" kimi zaman "Gurbetçiler" denilmiştir. Gurbetçilerimiz göçün başladığı yıllardan günümüze kadar geçen süre içerisinde hem yaşadıkları ülkelere hem de ülkemize pek çok alanda ciddi katkılar sağlamışlardır. Göç ettikleri ülkelerin işgücü açığını kapatıp o ülkelerin kalkınma hamlelerinin gerçekleşmesinde önemli rol oynarlarken ülkemize de özellikle yüksek döviz girdisi sağlayarak ülkemizin ekonomik kalkınmasında ciddi faydalar sağlamışlardır. İşgücü göçünün başladığı ilk yıllarda sayıları binlerle ifade edilen ama kısa sürede milyonları aşan gurbetçilerimizin bir bölümü de Beyşehir ve yöresinden Avrupa ülkelerine gitmişlerdir. Başlangıçta biraz para biriktirip memleketlerine dönme hayali kuran gurbetçilerimizin büyük çoğunluğu geri dönmemiş ve yıllarca sadece yılda bir kez yıllık izinlerinde doğdukları topraklara izine gelerek memleket hasretlerini gidermeye çalışmışlardır. Yıl boyu zor hayat şartlarında düşük maaşlarla çalışan gurbetçiler özellikle yaz aylarında tatil sezonunda sadece yakınları ve sevdikleri tarafından değil ülke şartlarına göre harcama gücünün yüksekliğinden dolayı çok sayıda esnaf ve tüccar tarafından da yolları gözlenen bireyler haline gelmişlerdir. Beyşehir ve yöresinden giden, yurtdışında yaşayan binlerce gurbetçi şehrin ve yörenin ekonomisine, sosyal ve kültürel gelişimine çok büyük katkılar sağlamış ve sağlamaya da devam etmektedir. Ancak yöreden yurtdışına giden gurbetçi sayısı ve yöreye sağladıkları ekonomik katkının boyutu hakkında bugüne kadar yapılmış herhangi bir araştırma ve çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu çalışmada da Beyşehir ve yöresinden yurtdışına giden gurbetçilerimizin sayısal olarak tespiti ve yöre ekonomisine katkıları araştırılmıştır.

İşletmeler tüketicilerin istek ve eğilimlerini yakından takip etmeli ve bu alandaki değişimlere hazırlıklı olmalıdır. Özellikle son yıllarda reklam ve sosyal medya kanallarının çoğalması ve çeşitlenmesi tüketici davranışları üzerinde oldukça etkili olmakta ve onların modaya ve materyalizme yönelmesine yol açmaktadır. Reklamlarda ve sosyal medya kanallarında sıkça paylaşılan ürünlere yönelik oluşan ilgi tüketicileri onlara ihtiyaç duymasalar bile alım yönünde harekete geçirmektedir. İnternet aracılığıyla bu ürünlere kolayca ulaşabilmenin cezbedici etkisi de buna eklenince kompulsif satın alma davranışlarının giderek yaygınlaştığı düşünülmektedir. Bu varsayımdan hareketle başlatılan bu çalışmanın temel amacı; moda, materyalizm ve kompulsif satın alma kavramları arasında bir ilişki olup olmadığını ölçmek ve tüketicilerin moda ve materyalizm eğilimlerinin; kompulsif satın alma davranışları üzerindeki etkisini incelemektir. Bunun için kolayda örneklem yöntemi kullanılarak Konya ilinde ikamet etmekte olan 402 kişi üzerinde bir anket uygulaması yapılmıştır. Verilerin kodlamasında ve çeşitli istatistiksel analiz yöntemlerinin kullanılmasında SPSS 23.0 paket programından yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda tüketicilerin moda ve materyalizm eğilimlerinin kompulsif satın alma davranışları üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Bu çalışmanın amacı tüketicilerin fast food restoranları seçiminde etkili olan faktörleri tanımlamak ve bu faktörleri önceliklendirmektir. Bu amaçla yiyecek içecek servisi verilen işletmeler tercih edilirken tüketiciler tarafından algılanan önemli faktörleri tanımlamak üzere literatür taraması yapılmıştır. Çalışmada literatüre göre fast food restoranlarının seçiminde etkili olan fiyat, temizlik, yiyeceklerin tadı ve lezzeti, personelin yardım severliği ve tutumu, servis hızı, marka bilinirliği, menü çeşitliliği, ortam/ambiyans, restoranın konumundan oluşan dokuz kritere yönelik analizler yapılmıştır. Analiz yöntemi olarak Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) yöntemi kullanılmıştır. AHS, çok kriterli durumlar karşısında karşılaştırmalı olarak kriterlerin önceliklendirmesinde ve en iyi performans gösteren birimlerin belirlenmesinde uygulanmaktadır. Analize ilişkin verilerin toplanmasında anket yöntemi kullanılmıştır. Anketler S.Ü. Beyşehir Ali Akkanat Kampüsünde okuyan 180 üniversite öğrencisine basit örnekleme yöntemiyle seçilmek suretiyle uygulanmıştır. Araştırma bulgularına göre tüketicilerin fast food restoranlarını tercih ederken en fazla etkilendikleri faktörler; Temizlik, Yiyeceklerin Tadı ve Lezzeti ve Personelin Tutumu şeklinde sıralanmıştır.

ÖZET
Kriz dönemleri belirsizlik ve risk içerdigi için isletmelerde panik ve karmasaya neden
olmakta, üst yönetimin sorumluluklarını artırmaktadır. Yöneticiler böyle dönemlerde
çogu zaman saglıklı karar almakta zorlanmakta ve stratejik hatalar yapabilmektedir.
Yöneticilerin kriz dönemlerinde aldıkları önlemlerin basında bazı maliyetlerin ve
harcama kalemlerinin azaltılmasına yönelik tedbirler gelmektedir. Bu baglamda
tasarrufa gidilen harcama kalemlerinden birisi de reklam, satıs gelistirme, sponsorluk
vb. gibi faaliyetleri kapsayan marka iletisim faaliyetleri olmaktadır. Ancak, isletmenin
bilinirligini ve markalarının imajını artırma konusunda en etkili yöntem olan marka
iletisiminin, kriz dönemlerinde azaltılmasının, isletme açısından krizi daha da
derinlestirme olasılıgı bulunmaktadır. Bu baglamda, kriz dönemlerinde, marka iletisim
faaliyetlerinin azaltılması mı yoksa marka iletisimine önem verilerek krizi asmada ve
fırsata çevirmede bir yatırım aracı olarak kullanılması mı gerektigi sorusunun cevabı,
bu çalısmada marka iletisimine en fazla önem veren sektörlerden birisi olan hazır giyim
sektörü üzerinde arastırılmıstır.
Anahtar Kelimeler: Kriz, Marka, Marka letisimi, Performans, Hazır Giyim.

Özet
Günümüzde faaliyet gösterdiği alan ne olursa olsun işletmeler, hızlı ve sürekli değişen bir çevrede varlığını sürdürmekte ve bu kesintisiz değişim işletmelerin sık sık krizlere maruz kalmasına neden olmaktadır. İşletmelerin karşılaşabilecekleri krizler, her zaman korku veya tehlike krizleri olmayabilir. Bazı durumlarda krizler işletmelere fırsatlar da sunar. Yöneticile-re düşen görev, başarılı bir kriz yönetimi ile korku ve tehlike krizlerinde muhtemel kayıpları asgariye indirgemeye çalışmak, fırsat krizlerinde ise elde edilecek kazançları azamileştirmeye gayret etmektir.
Bu çalışmada, ülkemizde krizlerden olumlu veya olumsuz en çok etkilenen sektörlerin ba-şında gelen tekstil ve konfeksiyon sektöründe, işletmelerin kriz yönetimi uygulamaları, Konya ili sınırlarında yer alan sektör işletmeleri üzerinde yapılan bir uygulama çalışması ile ince-lenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kriz, Kriz Yönetimi, Tekstil Sektörü
Abstract
Businesses in whatever scope they are in exist in a rapid and constantly changing atmos-phere today and this continuous alteration causes their exposure to crises frequently. The crises businesses could encounter may not always be fear and risk crises. Some occasions offer businesses opportunities too. The part of managers is trying to reduce the possible loses in fear and risk crises through a successful crisis management, and to maximise the profits to be yielded in opportunity crises.
In this study, the crisis management applications of businesses in garment and textile in-dustry, which are one of the leading businesses mostly affected by crises in our country in a positive or negative way, are examined through an application study done in sector businesses in Konya Province.
Keywords: Crisis, Crisis Management, Textile Business

Abstract—Today, the phenomenon competition shifted toward
attracting attention, transcending product. Together with passing
from the thought that each supply will create its own demand
to the approach of creating demand to supply, marketing effort
entered a new dimension. For, the science of marketing
engages in more with searching for the ways of finding a place
in the mind of consumer an staying there as much as the
product itself and, for this aim, it often appeals to the
methods of neuromarketing. For this aim, as the mediator of
symbolic expression, the science Semiology is utilized.
According to this, metamorphic dual contrasts and comparisons
are used and, relating this to socio-psychological indicators
and describing the meaningful wholes about product, are
introduced as efforts toward descending the deepness of
consumer awareness. In this study, in order to get the consumer
accept the objects, made the subject of marketing, and to
enable him/her to exhibit the terminal behaviors, in the efforts
of neuromarketing, charging meaning on the symbols, the
contributions from the science semiology and some examples
will be given place. In addition, about the expectations of
nueromarketing from the science semiology, accompanying
with the existing information, an evaluation will be made.
Keywords— Neuromarketing, Marketing , Semiology.

ÖZET Bankaların sundukları bireysel bankacılık hizmet ve ürünlerinin büyük oranda birbirine benzemesi, kolay ikame edilebilmesi ve kolay ulaşılabilmesi pazarlama da fark yaratma çabalarını da beraberinde getirmektedir. Bankaların yoğun rekabet altında başarılı olabilmeleri pazarlama stratejilerini etkin kullanmalarına bağlıdır. Bankalar, rekabette başarılı olabilmek için müşterilerine sundukları ürün ve hizmetlerin sunumunda pazarlama stratejisi olarak fark yaratmaya çalışmaktadırlar. Bu amaçla mevcut müşterilerini daha iyi tanıma, mevcut müşterilerinden daha fazla verim alma ve potansiyel müşterilere daha hızlı ulaşmak amacıyla geleneksel pazarlama stratejilerinden çıkarak ürünlerde fark yaratma çabalarıyla rekabette avantaj elde etmeye çalışmaktadırlar.

ÖZET Tüketicileri, işletmeleri ya da aracı kurumları daha hızlı ve daha fazla miktarda satın almaya yönlendirecek dürtüleri harekete geçirmeye odaklı araçlardan oluşan tutundurma çabaları şeklinde tanımlanmakta olan satış geliştirme faaliyetlerinin tüketici satınalma davranışları üzerindeki etkileri araştırılmaktadır. Bu çalışmada da GSM şirketleri müşterilerinin büyük bir çoğunluğunu oluşturan genç tüketicilerin cep telefonu sektöründeki satış geliştirme faaliyetlerinin tüketicilerin satmalına davranışlarına etkileri incelenecektir. Çalışmanın örneklem kitlesini Selçuk Üniversitesi öğrencilerinden gsm şebekesi aboneleri oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Satın alma davranışları , satış geliştirme , gsm sektörü Alan Tanımı: İşletme Ekonomisi ve İşletme Yönetimi : Satış ve Pazarlama

It is seen that enterprises are more willing to face towards international markets due to intense competition in domestic markets, satisfaction in international markets, and factors such as globalisation and technological improvements. But involving in international markets or keeping the continuous success in these markets is not easy as it is expected. Although people and their consumption patterns generally resemble each other, it is going to be useful to notice that every society or nation have particular social and cultural dynamics. The most difficult side of international marketing is perhaps to meet the demands of foreign consumers with different choice, attitude and behaviour. Social and cultural differences among target countries and communities may affect international marketing activities of the enterprises negatively. Because of these differences, social and cultural properties of the countries such as religion, language, tradition, family structure, education and culture level should be taken into account while deciding international marketing strategies. In this study; distinctive social and cultural aspects of Turkey is emphasized since Turkey has one of the fastest economical growth in the world with a population of 76 millons consisted of mainly youngs and it is in the center of interest of global enterprises. And by considering these factors, activities of global enterprises operating in Turkish market are investigated from this point of view.

Simplex transmission means such as advertisement and other promotion activities are no longer efficient for the banks. To increase the efficiency in promoting and communicating, simplex transmission activity should be converted to a communication activity. Target is not the " mass " but the " individual's in today's banking business. Because of these reasons it is a necessity to reach individuals, determine their expectations via specialized tools, and build up strategies for these expectations. Social media helps banks to produce concurrent, effective and fast solutions with its opportunities for practicing the aimed communication at this level. In addition, it became a solution partner as a flexible and low-budget communication channel. Wide properties of social media tools are going to surpass present media tools as " classical media " and be a pioneer in developing these kinds of new generation tools as " neo-media " .

In the last years, together with that women have begun to take place in business life, the time they reserve for shopping form a problem. Depending on this, that traditional shopping method creates time loss and provides time saving for consumers become effective in choosing internet shopping. The aim of this study is to identify the tendencies of the female consumers working in public sector to shop in internet medium and effect of these tendencies on intention to purchase. In the study, the data were collected from the female consumers working in public sector in Turkey by means of survey method. The data obtained were analyzed in SPSS 22.0 package program and interpreted. In the study, it was identified that there was no difference between the tendencies of the participants to shop through internet and their ages and marital status but there was a difference between the tendencies to shop and their educational levels and income statuses. In addition, it was concluded that the intentions of consumers to purchase goods through internet were affected from instrumentalist value, hedonic value, security, and intention to research.