Ekonomi ve Finans Konularına
Teorik Yaklaşımlar
Editör
Doç. Dr. Şahin KARABULUT
2022
© 2022 Ekin Yayınevi
Tüm hakları mahfuzdur. Bu kitabın tamamı ya da bir kısmı 5846 Sayılı Yasa’nın hükümlerine göre, kitabı yayınlayan
yayınevinin izni olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, özetlenemez,
yayınlanamaz, depolanamaz.
Sertifika No: 48743
e_ISBN: 978-625-8117-40-0
Sayfa Düzeni/Kapak Tasarımı: Aslı AYRANCI
EKİN Basım Yayın Dağıtım
Şehreküstü Mah. Cumhuriyet Cad.
Durak Sk. No: 2 Osmangazi / BURSA
Tel .: (0.224) 220 16 72 - 223 04 37
Fax.: (0.224) 223 41 12
e-mail: info@ekinyayinevi.com
www.ekinkitap.com
ÖNSÖZ
İktisadi ve finansal gelişmeler değerlendirilirken parasal ve reel olguların birbirinden bağımsız
olarak ele alınması hatalı sonuçlar ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu açıdan finansal
gelişmeler incelenirken iktisadi alandaki değişimler, iktisadi gelişmeler incelenirken de finansal
alandaki değişimler dikkate alınmalıdır. Bu sayede, uygulanan ekonomi politikalarının makro
düzeyde başarılı olmasının ilk şartlarından birisi yerine getirilmiş olacaktır. Ekonomi ve finans
konularının çeşitli bakış açılarıyla teorik olarak incelendiği bu kitapta ARMAN ZENGİ,
rasyonel olmaktan uzaklaştıran davranışsal iktisat yaklaşımlarını teorik açıdan geniş bir
yelpazede değerlendirmiştir. ARSLAN ve BORA, ipotek bankalarının önemini vurgulayarak
Türkiye’de ipotek kredisi kullandıran kurumları tartışmıştır. YURGİDEN ve GÖKDEMİR,
sermaye piyasalarının iktisadi kalkınma ile olan ilişkisini incelemiş ve sermaye piyasalarının
iktisadi kalkınma üzerindeki rolü Türkiye örneği ile açıklamıştır. TOĞUÇ, menkul
kıymetleştirme ve blockchain konusunu ele almıştır. YURGİDEN ve GÖKDEMİR, özellikle
2008 küresel finans krizi sürecinde pek çok merkez bankası tarafından krizden çıkış reçetesi
olarak uygulamaya konulan geleneksel olmayan para politikalarının Türkiye’deki uygulamaları
ve sonuçları irdelemiştir. DOĞANAY, kurumsal iktisadın kökenleri ve teorik temellerini konu
edinmiştir. KARAHAN, gelişmekte olan ülkelere yönelik doğrudan yabancı yatırım
girişlerinden maksimum teknoloji yayılımın sağlanmasına katkı sağlayacak politikalara ilişkin
bazı çıkarımlarda bulunmuştur. KOVACI, seçilmiş Avrupa ülkelerinde istihdam oranı ve
cinsiyete dayalı istihdam açığı açısından uzaktan çalışmanın önemini incelemiştir. ALPAĞUT,
işsizlik ve istihdam konusunun, Klasik, Keynesyen, Monetarist, Yeni Klasik ve Yeni
Keynezyen yaklaşım tarafından nasıl ele alındığını anlatmıştır. ÇAŞKURLU, 1990’larda
küreselleşme ile ABD ve Çin ekonomileri arasında kurulan karşılıklı bağımlılıkların, Çin’in
yükselişi ve ABD’nin gerilemesiyle birlikte 2016’dan itibaren Büyük Kopuş sürecine
girmelerini konu almıştır. ONAY, gerçek kazanç yönetimini kavramsal olarak incelemiştir.
DEMİRBİLEK ve AYDEMİR, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın sigorta sektörüne
vereceği olumlu ve olumsuz etkileri irdelemiştir. AKSEKİ ve AYDOĞUŞ, dünya fındık
piyasasının arz yönlü değerlendirmesini yapmıştır. UZUN, ekonomi güvenliği terimi ve
ideolojik dışsallaştırma konu edinmiştir. ALTUNTAŞ, neo-klasik dışsal büyüme teorilerini ele
almıştır. ÇİLDİR ve TETİK, ar-ge ile ekonomik büyüme ilişkisini incelemiştir. KANBUR ve
ERSÖZ, devlet bütçe gelirlerindeki risk durumunu incelenmiş ve resmi kurumdan elde edilen
veriler yardımıyla risk analizi yaparak, araştırmada ulaşılan sonuçları değerlendirmiştir.
TÜĞEN,
Afganistan’daki
bütçe
uygulamalarını
değerlendirmeyi
amaçlamıştır.
KAYALIDERE ve MASTAR ÖZCAN, güncel bir uygulama olan program bazlı performans
bütçe sistemi hakkında detaylı bilgi vermiştir. TÜĞEN ve GİRGİN, Türkiye’de program bazlı
performans bütçe sistemi uygulamasını dünya uygulamalarını da göz önünde bulundurarak
değerlendirmiştir. ALPAĞUT, Türkiye’nin kuruluş dönemindeki iktisadi yaklaşımları ve mali
politikaları dönemin sosyo-ekonomik durumu özelinde değerlendirmiştir. ALPDOĞAN,
Türkiye ekonomisinde parasal aktarım mekanizmasını konu edinmiştir. ŞANVER ve SÖĞÜT,
Tarımsal ürün çeşitliliği bakımından zengin olan Türkiye’nin, tarımsal destek programları ve
tarımsal destek araçlarının tarım ekonomisine katkısı açısından yeterli olup olmadığını
tartışmıştır.
TOSUN ve UÇAR, Türkiye’de eğitim harcamalarını değerlendirmiştir. AYDINBAŞ ve
ERDİNÇ, Endüstri 4.0 Devrimi ile başlayan dijital çağda Türk bankacılık sektörünü ele
almıştır. YAPICI SAPANKAYA ve ÖZEN dijitalleşme ve çevre ilişkisini tartışmıştır.
BAYRAMOV ve ÖZEN, Azerbaycan vergi idaresinin dijital dönüşümünü ortaya koymuştur.
SAMANCI ve TOSUNER, Irak’ta yeni bir gelir kaynağı olarak cep telefonu hizmet vergisini
incelemiştir. HÖBEL, sürdürülebilir tarım ve kırsal ekonominin gelişimi için uygulanabilir
politika önerileri oluşturmuştur. ERDEM, BRICS Ülkeleri ve Türkiye’de Covid-19 öncesi ve
sonrası vergi politikalarının karşılaştırmasını yapmıştır. AYVAZ GÜVEN, Covid-19
Pandemisi sebebiyle Türkiye ekonomisinde meydana gelen hızlı ve köklü değişimler, ortaya
çıkan makroekonomik yapıdaki aksaklıklar ve sorunları ortaya koymuştur. ULUSOY ve
ŞAHİNGÖZ, temel ve tamamlayıcı faaliyetlerine göre küresel kamusal malları ele almış ve
Covid-19 salgını için üretilen aşının kavramsal olarak bir küresel kamusal mal olup olmadığı
tartışmıştır. ALPER ve BENLİ, Covid-19’un etkilerini işgücü piyasalarında toplumsal cinsiyet
eşitliği açısından değerlendirmiştir. ÇAKIR ve ÖZTANIR, Covid-19 Pandemisinin Şirket
değerlerine ve değerleme süreçlerine etkisini incelemiştir. ÖZTANIR, Covid-19 pandemisinin
tekstil sektörüne ve özellikle Türk tekstiline olan etkisini teorik çerçevede ayrıntılı olarak
tartışmıştır. Ekonomi ve finans alanında yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği bu kitap, Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi,
Atatürk Üniversitesi, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül
Üniversitesi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege
Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi, Hitit
Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, İstanbul Esenyurt Üniversitesi, Karabük Üniversitesi,
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Marmara Üniversitesi,
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Sakarya Uygulamalı Bilimler
Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Yalova Üniversitesi, Yozgat Bozok
Üniversitesi ve YÖK Denetleme Kurulu olmak üzere 26 farklı üniversite ve kurumdan 47 farklı
yazarın katkılarıyla hazırlanmıştır.
Doç.Dr. Şahin KARABULUT
Çalışmaya Yazar Olarak Katkı Sağlayan Bilim İnsanları
Prof.Dr.
Levent GÖKDEMİR
İnönü Üniversitesi
Prof.Dr.
Ahmet ÖZEN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Prof.Dr.
Ahmet ULUSOY
YÖK Denetleme Kurulu
Prof.Dr.
Kamil TÜĞEN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Prof.Dr.(Emekli)
Mehmet TOSUNER
Dokuz Eylül Üniversitesi
Prof.Dr.(Emekli)
Osman AYDOĞUŞ
Ege Üniversitesi
Prof.Dr.
Özcan KARAHAN
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi
Doç.Dr.
Cahit ŞANVER
Sakarya Üniversitesi
Doç.Dr.
Engin ÇAKIR
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
Doç.Dr.
Erdal ARSLAN
Selçuk Üniversitesi
Doç.Dr.
Gül KAYALIDERE
Manisa Celal Bayar Üniversitesi
Doç.Dr.
Pelin MASTAR ÖZCAN
Manisa Celal Bayar Üniversitesi
Doç.Dr.
Sibel ÇAŞKURLU
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
Doç.Dr.
Taner ERSÖZ
Karabük Üniversitesi
Doç.Dr.
Zeynep ERDİNÇ
Anadolu Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Ali BORA
Selçuk Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Ahmet ONAY
Eskişehir Teknik Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Cevat TOSUN
Hitit Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Emine Türkan AYVAZ GÜVEN
Manisa Celal Bayar Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Hilal ALPDOĞAN
Sakarya Uygulamalı Bilimler
Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Melih ÇİLDİR
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Muhammed SAMANCI
Yozgat Bozok Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Nurhan TOĞUÇ
İstanbul Esenyurt Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Onur UÇAR
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Özgür ALTUNTAŞ
Pamukkale Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Süreyya KOVACI
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Dr.Öğr.Üye.
Utku AKSEKİ
Ege Üniversitesi
Öğr.Gör.Dr.
Cennet ARMAN ZENGİ
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
Öğr.Gör.Dr.
İskender DEMİRBİLEK
Marmara Üniversitesi
Öğr.Gör.Dr.
Serhat ALPAĞUT
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Araş.Gör.Dr.
Elif Nur ALPER
Yalova Üniversitesi
Araş.Gör.Dr.
Fatma YAPICI SAPANKAYA
Dokuz Eylül Üniversitesi
Araş.Gör.Dr.
Muharrem Akın DOĞANAY
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Dr.
Murat UZUN
Dr.
Zeynep HÖBEL
Pamukkale Üniversitesi
Araş.Gör.
Burak ŞAHİNGÖZ
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Araş.Gör.
Fatma BENLİ
Yalova Üniversitesi
Araş.Gör.
İsmail ÖZTANIR
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
Bilim Uzmanı
Anıl Ulaş GİRGİN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Bilim Uzmanı
Elvin BAYRAMOV
Dokuz Eylül Üniversitesi
Bilim Uzmanı
Gökçen AYDINBAŞ
Anadolu Üniversitesi
Bilim Uzmanı
Hatip YURGİDEN
İnönü Üniversitesi
Bilim Uzmanı
Uğur ERDEM
Atatürk Üniversitesi
Bilim Uzmanı
Yasin SÖĞÜT
Sakarya Üniversitesi
Ahmet Ümit KANBUR
Karabük Üniversitesi
Emine AYDEMİR
Marmara Üniversitesi
Melike TETİK
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Yazarlar unvanları dikkate alınarak isimlerine göre alfabetik olarak sıralanmıştır.
"Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynakların, görüşlerin, bulguların, sonuçların, tablo,
şekil, resim ve her türlü içeriğin sorumluluğu yazar veya yazarlarına ait olup ulusal ve uluslararası
telif haklarına konu olabilecek mali ve hukuki sorumluluk da yazarlara aittir."
İÇİNDEKİLER
Davranışsal İktisatın Finansal Davranışlarımıza Etkisi Üzerine Teorik Bir
İnceleme......................................................................................................................... 1
Cennet ARMAN ZENGİ
Konut Finansmanında İpotek Bankacılığı: Kurumlar ve Araçlar .......................... 15
Erdal ARSLAN, Ali BORA
Sermaye Piyasalarının İktisadi Kalkınmadaki Rolü ................................................ 27
Hatip YURGİDEN, Levent GÖKDEMİR
Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain ...................................................................... 39
Nurhan TOĞUÇ
Merkez Bankası Para Politikaları Gelişimi ve Geleneksel Olmayan Para
Politikaları..................................................................................................................... 51
Hatip YURGİDEN, Levent GÖKDEMİR
Kurumsal İktisadın Kökenleri ve Teorik Temelleri: 1918 – 1929 Dönemi
Üzerine Bir Değerlendirme ......................................................................................... 65
Muharrem Akın DOĞANAY
Doğrudan Yabancı Yatırımların Teknoloji Yayılım Kanalları ............................... 75
Özcan KARAHAN
Seçilmiş Avrupa Ülkelerinde İstihdam Oranı ve Cinsiyete Dayalı İstihdam
Açığı Açısından Uzaktan Çalışmanın Önemi ............................................................ 87
Süreyya KOVACI
İşsizlik ve İstihdamın İktisadi Yaklaşımlar Açısından Ele Alınışı ve
Karşılaştırmalı Değerlendirmesi ................................................................................. 101
Serhat ALPAĞUT
Küresel Ekonomik Düzende Değişim Rüzgârları: Karşılıklı Bağımlılıktan
Büyük Kopuşa ABD-Çin Hegemonya Mücadelesi .................................................... 111
Sibel ÇAŞKURLU
Gerçek Kazanç Yönetimi: Kavramsal Bir İnceleme ................................................. 127
Ahmet ONAY
İklim Değişikliğiyle Mücadele: Sigorta Sistemi Bağlamında Öneriler ................... 143
İskender DEMİRBİLEK, Emine AYDEMİR
Dünya Fındık Piyasasının Arz Yönlü Değerlendirilmesi .......................................... 155
Utku AKSEKİ, Osman AYDOĞUŞ
Ekonomi Güvenliği Terimi ve İdeolojik Dışsallaştırma ........................................... 167
Murat UZUN
Neo-Klasik Dışsal Büyüme Teorileri .......................................................................... 173
Özgür ALTUNTAŞ
Ar-Ge ile Ekonomik Büyüme İlişkisi .......................................................................... 189
Melih ÇİLDİR, Melike TETİK
Bütçe Gelirlerini Etkileyen Faktörlerin Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi ile
Tahmin Edilmesi ve Risk Analizi ................................................................................ 201
Ahmet Ümit KANBUR, Taner ERSÖZ
Afganistan’da Bütçe Uygulamaları ............................................................................ 215
Kamil TÜĞEN
Türk Bütçe Sisteminde Yeni Dönem Program Bazlı Performans Bütçe ................ 223
Gül KAYALIDERE, Pelin MASTAR ÖZCAN
Türkiye’de Program Bazlı Performans Bütçe Sistemi Uygulaması ........................ 237
Kamil TÜĞEN, Anıl Ulaş GİRGİN
Türkiye’nin Cumhuriyet Dönemi İktisadi Yaklaşımı ve Politikalarının
Değerlendirilmesi ......................................................................................................... 247
Serhat ALPAĞUT
Türkiye Ekonomisinde Parasal Aktarım Mekanizması: 2000 Yılı Sonrası İçin
Değerlendirme .............................................................................................................. 259
Hilal ALPDOĞAN
Türkiye’de 2000-2021 Yılları Arası Tarımsal Desteklerin Tarım Sektörünün
Gelişimine Etkisi ........................................................................................................... 271
Cahit ŞANVER, Yasin SÖĞÜT
Türkiye’de Eğitim Harcamaları Üzerine Bir Değerlendirme .................................. 287
Cevat TOSUN, Onur UÇAR
Endüstri 4.0 Devrimi ile Başlayan Dijital Çağda Türk Bankacılık Sektörü .......... 301
Gökçen AYDINBAŞ, Zeynep ERDİNÇ
Dijitalleşme ve Çevre İlişkisi: Yeşil Dijitalleşme Mümkün mü? ............................. 321
Fatma YAPICI SAPANKAYA, Ahmet ÖZEN
Azerbaycan Vergi İdaresi ve Dijital Dönüşümü........................................................ 333
Elvin BAYRAMOV, Ahmet ÖZEN
Irak’ta Yeni Bir Gelir Arayışı: Cep Telefonu Hizmet Vergisi ................................. 341
Muhammed SAMANCI, Mehmet TOSUNER
Türkiye İçin Sürdürülebilir Tarımda Vergi Politikalarının Kırsal Ekonomiye
Etkisi ve Uygulanabilir Politika Önerileri ................................................................. 349
Zeynep HÖBEL
BRICS Ülkeleri ve Türkiye’de Covid-19 Öncesi ve Sonrası Vergi
Politikalarının Karşılaştırılması ................................................................................. 361
Uğur ERDEM
Covid-19 Salgınının Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri: Sonuçlar ve Öneriler . 371
Emine Türkan AYVAZ GÜVEN
Küresel Kamusal Mal Olarak Covid-19 Aşısı ve Aşının Dağıtım Sorunu .............. 381
Ahmet ULUSOY, Burak ŞAHİNGÖZ
Türkiye İşgücü Piyasasının Covid-19 Sürecinde Cinsiyet Perspektifinden
İncelenmesi .................................................................................................................... 397
Elif Nur ALPER, Fatma BENLİ
Pandemi ve Şirket Değerlemesi: Covid-19 Pandemisinin Şirket Değerlerine ve
Değerleme Süreçlerine Etkisinin İncelenmesi ........................................................... 407
Engin ÇAKIR, İsmail ÖZTANIR
Pandemi ve Tekstil Sektörü: Covid-19 Pandemisinin Tekstil Sektörüne
Etkilerinin Finansal Açıdan Analizi ........................................................................... 415
İsmail ÖZTANIR
MENKUL KIYMETLEŞTİRME VE BLOCKCHAIN
Nurhan TOĞUÇ1
1. GİRİŞ
Finansal sistemin yenilikçi ürünlerinden biri olarak kabul edilen menkul kıymetleştirme;
1- Şirket bilançolarında bulunan aktiflerin nakit akımlarını menkul kıymete dönüştürme; 2Likit olmayan varlıkları likit hale getirme; 3- Gelecekte nakit akımı yaratacak olan alacakları
bir araya getirerek bir varlık portföyü oluşturma ve bu portföye dayalı olarak menkul
kıymetleştirme işlemlerinin ardından varlıkların yatırım yapılabilir hale getirilmesi şeklinde
tanımlanabilir (Toğuç, 2022).
Menkul kıymetleştirme, şirket bilançolarında bulunan ve likit olmayan aktiflerin likit
hale dönüştürülerek, yatırım yapılabilir bir finansal ürün haline getirilmesi temeline dayanır.
Aynı şekilde, nakit akışı sağlayan varlıklar da şirketin risklerinden ayrıştırılarak yeni bir ürüne
dönüştürülebilmekte ve bu sayede şirketler, risklerinin borçlanma üzerinde yaratacağı ek
maliyete katlanmadan daha düşük oranda borçlanma imkânı bulabilmektedirler. Böylece,
şirketler; banka kredileri, halka arz veya tahvil ihraç ederek borçlanma seçenekleri ile
karşılaştırıldığında daha düşük maliyetle finansman sağlayabilmekte, yatırımcılar ise düşük
riskli varlık gruplarına yatırım yapabilmektedir.
ABD ve AB piyasalarında önemli bir finansman aracı olarak görünen menkul
kıymetleştirmenin ilk uygulamaları, 1970’li yıllarda ABD’de konut kredilerinin (mortgage)
menkul kıymetleştirilmesi ile başlamıştır. Konut kredileri nin menkul kıymetleştirilmesi ile
ortaya çıkan “ipoteğe dayalı” (mortgage backed securities) menkul kıymetlerin ardından, “
varlığa dayalı” (asset backed securities) menkul kıymet uygulamaları ve 1985 yılında finansal
kiralama sözleşmeleri sonucu ortaya çıkan alacakların menkul kıymetleştirilmesi ile devam
etmiştir. ABD’de konut kredilerine dayalı menkul kıymetleştirme sisteminin hızla gelişmesini
sağlayan en önemli kamu kuruluşları Fannie Mae ve Freddie Mac’tir (Aktaş, 2016). Varlığa
dayalı menkul kıymet tanımı, zaman içerisinde şirketlerin ticari alacaklarını, finansal
kiralamada donanım kiralarını, öğrenci kredilerini, otomobil kredilerini, kredi kartı alacaklarını
da kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Türkiye’de varlığa dayalı menkul kıymet ihraçları “Varlığa Dayalı Menkul Kıymetlerin
Kurul Kaydına Alınması ve Genel Finans Ortaklıklarının Kuruluş ve Faaliyet İlkelerine Dair
Esaslar” ile ilgili tebliğin, 31 Temmuz 1992 tarihli resmi gazetede yayınlanması ile yürürlüğe
girmiştir. Türkiye de menkul kıymetleştirme daha çok bankacılık sektörü tarafından
uygulanmış, işletmeler bu sürecin dışında kalmıştır. Menkul kıymetleştirme nin yaygın hale
gelmesi ve bankacılık sektörü dışında da alternatif bir finansman aracı olarak kullanılmasının
şirketler açısından finansman maliyetlerini düşürücü bir etkisinin olacağı küresel örnekler ile
ortaya konmuştur.
Türkiye’de menkul kıymetleştirme izni finansal kiralama şirketleri, bankalar ve genel
finans ortaklıklarına verilmiştir. Menkul kıymetleştirilecek alacaklar arasında konut kredileri
ve tüketici kredileri, kiralama sözleşmelerine dayalı alacaklar, ihracata ilişkin olan alacaklar ve
diğer alacak kalemleri bulunmaktadır (Alptekin, 2009).
1
Dr. Öğr. Üyesi, Esenyurt Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu, nurhantoguc@esenyurt.edu.tr,
nurhantoguc@gmail.com, ORCID: 0000-0002-3891-1163.
Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain
40
Yasal düzenlemelerin gecikmesi, Türkiye’de varlığa dayalı menkul kıymet ihracının
gelişememesine neden olmuş ve 1998 yılından sonra menkul kıymetleştirme, işletmelerin
alacaklarını yurtdışı piyasalarda ihraç etmesine yol açmıştır (Hakyemez, 2012). 9.Ocak. 2014
tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “Varlığa veya İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler Tebliği”
ile ilgili düzenlemeler yapılmış, böylece menkul kıymetleştirme Türkiye de yatırım ve
finansman aracı olarak kullanılmaya başlamıştır.
17 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “Projeye Dayalı Menkul Kıymetler
Tebliği” ile proje bazlı menkul kıymetlerin ihracı ve projeler için finansman sağlayan fonların
kuruluş ve faaliyetlerine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. 16 Ekim 2021 tarihli Resmi Gazetede
yayınlanan “Varlığa veya İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Tebliğ” ile yapılan değişiklikler ile varlık yönetim şirketleri tarafından kurulan fonlar, artık
varlığa dayalı menkul kıymetler ihraç edebilecek ve böylece menkul kıymetleştirmenin
önündeki engeller kaldırılacaktır.
Türkiye de varlığa dayalı menkul kıymet uygulamaları ve ihraçları genel olarak
bankacılık sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir. Menkul kıymetleştirmenin işletmeler
tarafından kullanılması bir yandan şirketlerin borçlanma maliyetlerini düşürerek kârlılıklarını
arttırmalarını sağlayacak, diğer yandan yatırımcılara düşük riskli finansal ürünler sunularak
“yastık altı” sermayenin reel ekonomiye katılmasına ve böylece sermayenin halka yayılmasına
katkıda bulunacaktır.
2. MENKUL KIYMETLEŞTİRME
Finansal sisteme yeni ürünlerin dâhil olması ve fonlama ihtiyacının arzu edildiği şekilde
düşük maliyetle gerçekleşmesi için finansal piyasaların etkin bir işleyişe sahip olmaları
gerekmektedir. Bu çerçevede, menkul kıymetleştirme ile şirketlerin alacakları likit hale
dönüştürülerek yeni yatırım araçları oluşturulmakta ve böylece reel ekonomiye yeni kaynaklar
kazandırılmaktadır.
Sermaye Piyasası Kanununda menkul kıymet şöyle tanımlanmaktadır; bir işletmede
ortaklık veya alacaklılık durumunu gösteren, belirli bir miktarı ifade eden, dönemsel bir getiri
sağlayan, çok miktarda ve seri halinde ihraç edilen orta ve uzun vadeli bir yatırım aracı olan
kıymetli evraktır.
2.1. Menkul Kıymetleştirme Süreci
Menkul kıymetleştirme işleminde işletmeler öncelikle menkul kıymetleştirmek
istedikleri varlıkları belirlerler. Bu varlık grupları genelde şirket bilançosunda bulunan
“alacaklar” kalemidir. Alacaklarını menkul kıymetleştirmek isteyen şirket “kaynak”
(originator) olarak adlandırılır. Alacakların değerlemesinde, alacakların zamanında tahsil
edilememe riski en önemli risk faktörüdür. Bu nedenle şirket alacaklarının birkaç büyük
müşteriden olan alacaklar yerine, küçük ve orta ölçekli birçok müşteriden alacaklı olmaları
tercih edilir.
Alacaklarını menkul kıymetleştirmek isteyen kaynak şirket, önce hukuken farklı, “Özel
Amaçlı” (Special Purpose Vehicle, SPV) bir şirket kurar ve daha sonra işletmenin menkul
kıymetlendirilmek istenen alacakları bu özel amaçlı şirkete aktarılarak menkul kıymetleştirilir.
Menkul kıymetleştirilen bu ürün sermaye piyasalarında yatırımcıya satılır ve elde edilen gelir
“alacaklar” karşılığında kaynak şirkete aktarılarak finansman sağlanır. Böylece, özel amaç için
kurulan SPV şirketi, kaynak şirketin iflas riskinden etkilenmeden, kaynak şirketin alacaklarını
bir finansman aracına dönüştürmektedir. Sonuç olarak, özel amaç ile kurulan şirket, kaynak
şirketten satın aldığı alacakları, menkul kıymetleştirerek bu alacaklardan sağlayacağı nakit
Nurhan TOĞUÇ
41
akımlarını yatırımcıların almış olduğu menkul kıymetlerin faiz ödemeleri için kullanacaktır.
İhracı bu tarzda gerçekleşen menkul değerlere “varlığa dayalı menkul kıymetler” denilmektedir
(Cheng vd. 2011). Menkul kıymet ihracı ile bir yandan kaynak şirketin fonlama maliyetleri
düşerken, diğer yandan sermayenin halka yansıması sağlanabilecektir. Menkul kıymetleştirme
ile işletmeler bilançolarında bulunan likit olmayan varlıkları, likit, pazarlanabilir ve yatırım
yapılabilir varlıklar haline dönüştürebilmektedirler. Menkul kıymetleştirme varlığa (Asset
Backed Securities) veya ipoteğe dayalı (Mortgage Backed Securities) olarak ihraç edilebilir.
2.2. Varlığa Dayalı Menkul Kıymetleştirme (Asset Backed Securities)
Varlığa (aktife) dayalı menkul kıymetleştirme kavramı, işletme bilançosunda bulunan
çeşitli alacakların bir varlık portföyü olarak bir araya getirilmesi ve daha sonra bu havuzdaki
alacakların işletmenin risklerinden arındırılarak menkul kıymete dönüştürülmesi ve böylece
yatırımcılara alternatif bir finansal araç olarak sunulması esasına dayanmaktadır.
Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) çoğunlukla ticari alacaklar, tüketici
kredileri, otomobil kredileri gibi ipoteğe dayalı olmayan varlıkları içerir (Yetgin, 2007). Banka
kredileri, finansal kiralamalar, ihracat işlemlerinden doğan alacaklar, banka dışı işletmelerin
bağlı alacakları ile diğer alacaklardan oluşan, üretim faaliyetlerinde bulunan anonim şirketlerin,
senet ile bağlantılı alacakları; Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK) işlemine konu
edilmektedir. İtfa tarihine kadar VDMK ya konu olan varlıklar ve alacaklar, başka bir amaçla
kullanılamaz, teminat olarak gösterilemez, rehin alınamaz ve haczedilemezler (Uludağ ve
Arıcan).
Aktife dayalı menkul kıymetleştirme işlemleri ile çok sayıda borçluya ait olan varlıklar,
alacaklar ve krediler çok sayıda satıcıdan toplanarak varlığa dayalı menkul kıymetlere
dönüştürülmektedir. Kısaca, varlığa dayalı menkul kıymetleştirme, aktiflerin ve varlıkların
gelecekteki nakit akımlarının alınıp satılabilen menkul değerlere dönüştürülmesidir.
VDMK’lar bankalar ve diğer finansal işletmeler ile Varlık Finansmanı Fonları
tarafından fona dayanak olan portföydeki varlıklar karşılığında ihraç edilen borç senetleri
olarak tanımlanırlar.
Banka bilançolarının aktifinde bulunan varlıkları bilançonun dışına çıkararak
disponibilite ve munzam karşılık ayırmayı gerektirmedikleri için, VDMK bankalar tarafından
ilgi ile karşılanmaktadır (Vatansever, 2000).
VDMK işleminde alacak havuzuna sahip olan kaynak şirket, bu havuzda bulunan
alacaklarını özel amaçlı bir şirkete (SPV) satış yolu ile devreder. SPV ise bu alacak havuzunu
menkul kıymete dönüştürür. Yatırım bankaları ve aracı kurumlar ise menkul kıymete
dönüştürülmüş bu finansal ürünleri yatırımcılara pazarlar.
2.3. İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetleştirme
İpoteğe dayalı menkul kıymetler, bu alanda fon sağlayan kuruluşlar tarafından ihraç
edilen menkul değerler ile konut finansmanından ortaya çıkan alacaklara dayalı olarak veya bu
alacakların teminat olarak gösterilmesi ile ihraç edilebilen diğer menkul kıymetlerdir. İpoteğe
dayalı menkul kıymetler, ihraççı kurumun yükümlülüğü altında ve elde edilen teminat
portföyündeki varlıklar dayanak gösterilmek sureti ile bankalar tarafından ihraç edilebilen
borçlanma senetleridir.
İpoteğe dayalı ve ipotek teminatlı menkul kıymetler, dayanak olarak gösterilen varlığın
bilançonun içinde veya dışında yer alması durumuna göre ikiye ayrılmaktadır. İpoteğe konu
olan alacaklar, konut finansmanı sağlayan kuruluşun kendi bilançosunda yer alan bir finansman
modeli ile fonlanıyorsa, bu ipotek teminatlı bir menkul kıymetleştirme aracı olarak
değerlendirilir. İpotek teminatlı menkul kıymetler aynı zamanda ipotekli tahvillerdir.
Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain
42
3. MENKUL KIYMET SÖZLEŞMELERİ
Önemli bazı menkul kıymet sözleşmeleri şöyle özetlenebilir:
3.1. Ödeme Aktarmalı Menkul Kıymetler (Pass Through Securities)
Ödeme aktarmalı menkul kıymet sözleşmelerinde kaynak işletme menkul
kıymetleştirilecek varlıkların tüm haklarını Özel Amaçlı Kuruluşa kesin satış sözleşmesi ile
devretmiş kabul edilmektedir.
Kaynak kurum, kredi veren bir finansal kurum ise, bu kurumun kullandırdığı
kredilerinden doğan alacakları bir araya getirilerek bir portföy oluşturulur ve bu portföy özel
amaçlı kuruma satılır. Bu şekilde bilançonun aktifinde yer alan ve likit olmayan alacaklar,
kaynak işletmenin bilançosundan çıkarılarak alacakların kredi riski, kredi veren kurumun
riskinden ayrıştırılır. Böylece işletmenin daha uygun koşullarda kaynak bulması sağlanmış olur.
Bu durumda kaynak kurum alacakları üzerindeki mülkiyet hakkını da devretmiş olduğundan,
faiz geliri elde edememekte ve aynı zamanda vergi yükümlülüğünden kurtulmuş olmaktadır.
Bu yöntemde yatırımcılar faiz geliri ve vadeleri açısından birbirlerine benzeyen alacaklar
havuzuna veya portföye ortak olurlar (Erdönmez 2006).
Ödeme aktarmalı menkul kıymetler; vade, faiz oranı ve yapısal açıdan birbirlerine
benzeyen varlıklara ortaklığı temsil eder. Bu şekilde oluşturulan bir varlık portföyünün katılma
belgeleri yatırım fonu şeklinde yatırımcıya sunulur ve ihraç eden kurum portföyü yönetir.
İhraççı kurum faiz ve anaparayı tahsil eder, hizmet bedeli düşüldükten sonra kalan miktar
yatırımcıya ödenir. Portföyde yer alan varlıklar, yatırımcıya ait varlıklar olduğundan dolayı,
ihraççının bilançosunda yer almaz, dolayısı ile de ihraç eden kurumun borç yükümlülüğü
bulunmaz (Pavel, 1989).
Ödeme aktarmalı menkul kıymetlerde nakit akımı, borçlular tarafından yapılan anapara
ve faiz ödemeleri ile bir bankada açılan ve faiz getirisi olan bir hesaba aktarılır. Bu hesaba
yapılan ödemeler, öncelikle menkul kıymet sahiplerine, ikinci olarak ise hizmet veren finansal
kurumun komisyon bedeli ödemelerinde kullanılır. Ödeme tarihi geldiğinde güvenilir kişi
olarak nitelendirilen kişi, yatırımcıya anapara ve faiz ödemelerini yapmakla yükümlüdür.
Kaynak kurum ise, kefalet senedi komisyonlarını güvenilir kişiye ödemekle yükümlüdür.
Bu tip menkul kıymetleştirmelerde kredi sağlayan kurumlar riskli varlıklarını bilanço
dışına çıkarabilmekte ve böylece riski düşürülen bilançoları sayesinde borçlanma maliyetlerini
düşürebilmektedirler.
Aktife ve nakit akımlarına dayanan menkul kıymetleştirme, ödeme aktarmalı menkul
kıymetleştirmeden farklı olarak birer borçluluk sözleşmesidir. Tüm bu sözleşmelerde ilgili
varlıklardan sağlanan getiriler yatırımcıya aktarılır.
3.2. Aktife Dayalı Menkul Kıymetler (Asset Backed Securities)
Borçlanma şeklinde yapılandırılan bu menkul kıymetleştirme türü geleneksel şirket
tahvillerine benzemektedir. Aktife Dayalı Menkul Kıymetler, konvansiyonel şirket tahvillerine
benzer şekilde sabit getirili olup, belirli bir vade yapısına sahiplerdir. Aktife Dayalı Menkul
Kıymetler, konvansiyonel tahvillerden farklı olarak, yatırımcılara ödenecek olan anapara ve
faiz miktarının, kredi sağlayan kaynak işletmenin alacakları ile oluşturulmuş olan portföy ile
teminat altına alınmış olmalarıdır. Bu teminatlar, yatırımcılara yapılacak ödemelerde aksama
olması halinde gündeme gelirler.
Kredi veren kurumun Menkul kıymetleştirilen varlıklardan oluşturduğu alacak portföyü
saklanmak üzere yediemin e devredilir. Bu varlık portföyü dayanak alınarak ihraç edilecek olan
tahvillerin mülkiyet hakkı, ödeme aktarmalı menkul kıymetlerden daha farklı olacak şekilde
Nurhan TOĞUÇ
43
kredi temin eden şirkete, kaynak işletmeye aittir. Bu varlık portföyüne dayanak oluşturarak
çıkarılan tahviller yatırımcıya satılır. Teminat olarak belirlenen bu varlıkların nakit akımları,
tahvilin anapara ve faiz ödemelerinde kullanılmaktadır. Ayrıca, alacak portföyünün, yani
teminat olarak gösterilen varlıklarının değeri yatırımcıya yapılacak olan ödemelerin altında
kalırsa, kredi veren kurumun teminat miktarını arttırması gerekebilir. Bu tür menkul
kıymetlerde aşırı teminatlandırma söz konusu olmaktadır.
Aktife dayalı menkul kıymetlerde ödemeler uzun veya kısa vadeli, sabit veya değişken
faizli olabilmektedir.
Aktife dayalı menkul kıymetlerde, teminat olarak kullanılan kredi portföyleri, ihraç
eden kurumun bilançosunda varlık olarak görünmeye devam eder.
3.3. Nakit Akımlı Menkul Kıymetler (Pay Through Asset Securities)
Menkul kıymet sözleşmelerinin üçüncüsü nakit akımlı menkul kıymetleştirmedir. Nakit
akımlı menkul değerler, ödeme aktarmalı ve aktife bağlı menkul değerlerin bazı özellikleri bir
araya getirilerek oluşturulmaktadır. Nakit akımlı menkul değerler de, varlığa dayalı tahviller
gibi kredi veren kuruluşun borcu olarak yapılandırılan ve ihraç eden işletme için borç
yükümlülüğü doğurmayan menkul kıymetlerdir. Kurum bilançolarının pasif tarafında
yükümlülük olarak görünen menkul kıymetleştirme de alacaklar, ihraç edilen menkul kıymetler
için bir teminat olarak değerlendirilir. Nakit akımına dayanan menkul kıymetleştirme de ise,
alacaklardan elde edilen gelirler kurumun tercihine bağlı olarak, ödeme planına göre
yatırımcıya yönlendirilir. Bu yöntemin diğer yöntemlerden farkı ise, farklı vadelerde menkul
kıymet ihracı yapılabilmesi ve yatırımcıya sunulabilmesidir.
Nakit akımlı menkul kıymetler aktife dayalı menkul kıymetlerde olduğu gibi, ihraç
edilen menkul kıymete dayanak olan alacakların mülkiyeti ihraç eden kuruma aittir. Varlık
dayanaklı olarak ihraç edilen menkul değerler, ihraç eden işletmenin veya özel amaçlı kurumun
bilançosunda, pasifte yer alırlar.
Ödeme aktarmalı menkul kıymetleştirmeye benzer şekilde, dayanak oluşturan
varlıkların nakit akımları, anapara ve faiz ödemelerinde kullanılmaktadır.
Ödeme aktarmalı menkul kıymetlerde olduğu gibi, bu durumda da kredi sağlayan kurum
alacaklarını özel amaçlı kuruma satmaktadır.
Aynı alacak portföyüne dayalı olarak farklı vadelerde birden fazla menkul kıymet ihraç
etmek mümkündür (Hepşen, 2005).
3.4. Menkul Kıymetleştirme Sürecindeki Riskler ve Sorunlar:
Menkul kıymetleştirme yoğun emek gerektiren karmaşık bir prosedürdür. Kaynak
şirket, mali müşavirler, derecelendirme kuruluşları, hukukçular, sigortacılar ve yatırımcılardan
oluşan geniş bir profesyonel kitlenin birlikte çalışmasını gerektirir. Menkul kıymetleştirilme
sözleşmeleri hazırlanırken, her iş kolunun kendi modeli ile kendi hesaplamaları üzerinden
çalışma yapması, katılımcıların, sözleşme şartlarını yanlış yorumlamasına veya kurumsal
ihtiyaçlara öncelik verilerek farklı özelliklere odaklanmalara neden olunabilmektedir. Sonuç
olarak, bir sigortacının modeli, derecelendirme kuruluşu tarafından kullanılan modelden veya
yatırımcılar tarafından kullanılan modelden farklı olabilir. Bu durum mutabakat sağlanmasını
zorlaştırmakta, menkul kıymetleştirme sürecinin uzamasına neden olmaktadır.
Menkul kıymetleştirme de bir diğer önemli sorun ise dolandırıcılık riskidir. 2007-08
küresel finansal krizinde, var olmayan varlıkların teminatlandırılması, veya varlıkların birden
fazla menkul kıymetleştirme için kullanılmış olması büyük sorunlara neden olmuştur. Bu sorun
Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain
44
ipotek kredisi veren finansal kurumların yanısıra ABD'deki büyük bankaların bilançolarında
toksik varlıklar bulundurmalarına neden olmuştur (Sinnock, 2014).
Düzenleyici ve denetleyici kurumların süreci denetleme ve inceleme ihtiyacı maliyetleri
arttırmakta, süreci daha da karışık hale getirmektedir (Anthony R.G vd., 2014).
Ekonomik kriz süreçlerinde, menkul kıymetleştirmeye yönelmek ek likidite
kaynaklarının bulunamaması veya sermayeye getirilen kısıtlamalar nedeni ile kredi taleplerini
daraltmaktadır (Carbo-Valverde vd., 2015). Böyle dönemlerde, menkul kıymetleştirme,
bankacılık sektörünün fazla risk yüklenmesine neden olarak finansal sektörün istikrarını
olumsuz etkileyebilmektedir (Kara vd., 2016: 109).
Genel olarak kaliteli ticari alacaklar menkul kıymete dayanak olarak belirlendiği için,
bilançoda kalitesi düşük alacaklar kalmaktadır. Menkul kıymetlendirilen alacakların maliyeti
diğer kredi türlerine göre daha düşük olmasına rağmen, geniş çaplı bir çalışmaya ihtiyaç
duyulduğu için genele yayılmakta sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Alacaklar bilanço dışına çıkarılınca işletme bilançolarının doğru bilgi vermemesi, kredi
kurumları açısından denetlenme etkinliğinin azalması, ihraççı kuruluşun kredi kontrollerinin
zorlaşması, belirsizliğe neden olmaktadır (Günceler, 2018).
Ayrıca, varlığa dayalı menkul değer ihracında faiz riski, kredi riski ve erken ödeme riski
ile karşılaşılabilir. Kredi riski, kaynak şirketin alacaklarını tahsil edemediği durumda ortaya
çıkmaktadır. Bunu engellemek için şirketler, yüksek miktarda teminatlandırılmış menkul değer
ihraç edebilirler. Faiz riski, faizlerin dalgalı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu riskten
korunmak için değişken oranlı menkul değerler tercih edilebilir. Son olarak erken ödeme riski,
borcun anapara ve faiz ödemeleri ile birlikte vadesinden önce kapatılmasından kaynaklanır. Bu
durum ödemelerde istikrarsızlığa neden olur ki, bu durum faizlerdeki volatilite nedeni ile
oluşur. Erken ödeme yapılması mümkün olan kredi türleri arasında; kredi kartı alacakları ve
ipotekli krediler sayılabilir (Vatansever, 2000).
Blockchain inovasyonu, mevcut finansal sistemden kaynaklanan bütün olumsuzlukları
ortadan kaldırarak, menkul kıymetleştirmeyi hızlı, güvenli ve verimli bir şekilde uygulamayı
taahhüt etmektedir.
4. BLOCKCHAIN TEKNOLOJİSİ
Blockchain teknolojisinin gücü, dijital para birimlerinin temelini oluşturmanın ötesine
geçmektedir. Blockchain teknolojisi menkul kıymetleştirme de dahil olmak üzere çok çeşitli
alanlarda kullanılabilir. Blockchain bir tür veri tabanı olarak kabul edilmektedir ancak onu
popüler hale getiren Bitcoin uygulamasıdır. Bitcoin blok zincirleri kriptografik olarak
imzalanmış olan finansal işlem kayıtlarını tutsa da, blok zincir teknolojisi farklı veri türlerini
saklayabilir. Ayrıca, Blockchain'ler "akıllı sözleşmeler" gibi bilgisayar kodlarını depolamak
için de kullanılmaktadır.
Blockchain teknolojisi geleneksel bir veri tabanından farklı olarak, tek bir bilgisayarda
çalışmamakta, Bunun yerine, dağıtılmış işlemlerden (distributed ledger) oluşan bir ağ
tarafından çalıştırılmaktadır. Bu ağdaki her düğüm (node), veri tabanının bir kopyasına sahip
olabilir. Geleneksel olmayan bu veri tabanına müdahale edilmesi mümkün olmadığından, veri
tabanına olan güvenin artması beklenmektedir.
Günümüzde bireyler, finansal mali ve ticari işlemlerin kayıtlarını işlemek ve muhafaza
etmek için hükümetler, mahkemeler, bankalar vb. gibi üçüncü taraflar tarafından üretilen
bilgilerin güvenilirliğini kabul etmektedirler. Güvenilen üçüncü kişi veya kurumların,
Nurhan TOĞUÇ
45
sorumluluklarını yerine getiremedikleri durumlarda, dağıtılmış işlemlerin içeriğinin güvenliği
tek bir kişi veya kuruluşa bağlı olmadığı için mevcut sistemden daha güvenli olduğu
düşünülmektedir. Bu nedenle, üçüncü taraf kuruluşlara güvenmek yerine bir blockchain
teknolojisi daha güvenli görülmektedir.
Küresel ölçekte tanımlanan Blockchain teknolojisi, finansal sektörde iyileştirme
sağlarken dolandırıcılığı sınırlama potansiyeline sahiptir. Blok zincirleri, üçüncü taraf onayına
ihtiyacı tamamen ortadan kaldırmamakta, kayıtların gerçek varlıklarla ilgili olup olmadığını
belirlemek için üçüncü taraflarca onaylanacak dijital kayıtlar olarak tanımlanmaktadır.
Finansal işlemlerde veri bütünlüğüne ihtiyaç duyulmaktadır. Bu, fiziksel olarak tedarik
zincirindeki bir varlık için sahte kayıt üretilemeyeceği anlamına gelir. İşlemlerde gizlilik kritik
olduğundan, gizliliği sağlamak için blok zincirine ek olarak kriptografinin kullanılması
gerekmektedir.
Blockchain, finans sektöründe ve ekonominin genelinde dijital dönüşümü sağlayacak
çok çeşitli fırsatlar sunan ve henüz emekleme aşamasında olan bir teknolojidir. Bu nedenle,
devletlerin ve özel sektörün bu teknolojiyi iyi anlamaları, sağlıklı kararlar almaları açısından
çok önemlidir.
4.1. Akıllı Sözleşmeler
Bir blok zincirinin dağıtılmış işlemlerle saklanabilecek ve daha sonraki işlemler
yapılırken çalıştırılabilecek bilgisayar programları "akıllı sözleşmeler" olarak adlandırılır.
Akıllı sözleşmeler, dağıtılmış işlemlere dayalı koşullara göre değeri depolar, taşır, işler
ve aktarır. Blok zincirinin bu özelliği blockchain uygulamalarının kullanım alanlarını artırır.
Akıllı sözleşmeler esas olarak yasal sözleşmelerle ilişkilendirilir, aslında akıllı
sözleşmeler bir finansal işlemi uygulamak için bir programlama dilinde yazılırlar.
4.2. Blockchain ve Akıllı Sözleşmeler ile Menkul Kıymetleştirme
Menkul kıymetleştirme ilk olarak blockchain teknolojisi üzerinden yapılandırılırsa,
menkul kıymetleştirilecek varlık portföyü ve her bir varlık üzerindeki değişiklikler ile ödeme
koşulları üzerinde şeffaf bir bilgi akışı sağlanır.
Önceden tanımlanmış kriterler çerçevesinde yapılandırılan varlıklar, akıllı sözleşmeler
üzerinden izlenebilir. Bu durum, menkul kıymetleştirme sürecine olan güveni arttıracak,
menkul kıymetleştirilen varlıklar blockchain üzerinden belirli bir finansmana bağlanacak ve
böylece bu varlıkların haczedilmesi veya çifte teminatlandırmaya konu olması engellenecektir.
Akıllı sözleşmelerin şeffaflığı, asimetrik bilgi riskini azaltarak tüm katılımcılar için
şeffaflık sağlayabilmesidir (Lippiat & Oved 2018).
Blockchain teknolojisi sayesinde block zincire kaydedilmeden önce menkul
kıymetleştirmenin tüm tarafları tarafından onaylanacak olan bir anlaşma, çifte
teminatlandırmaları, hacizleri ortadan kaldırarak nakit akışlarının sağlıklı bir şekilde takip
edilmesine ve yatırımcılara dağıtılacak olan nakit akışlarının şeffaf bir şekilde hesaplanmasına
fırsat sağlayacaktır. Blockchain teknolojisine hakim tek bir model vardır ve her menkul
kıymetleştirme işlemi, blok zinciri teknolojisi üzerinde bu modele göre şekillendirilir. Fon
akışını sağlamak, tahsilatları yapmak ve nakit akımlarını yatırımcılara dağıtmak için kullanılan
bu model tüm tarafların mutabık olduğu bir model olmakta ve tüm tarafların erişimine açık
olmaktadır.
Blockchain ve akıllı sözleşmeler ile menkul kıymetleştirme daha kolay ve daha hızlı
hale geleceğinden, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansman bulmaları
kolaylaşacaktır. Tüm varlık sınıflarının menkul kıymetleştirilmesinde blokchain teknolojisinin
46
Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain
temel katkısı, yatırımcıların menkul kıymetleştirme sürecinin tüm aşamalarını şeffaf bir şekilde
takip edebilmeleridir. Akıllı sözleşmelerde meydana gelebilecek değişikliklerin takip edilebilir
olması yetkisiz değişiklikler yapılmasını engelleyecek, yatırımcılar açısından daha erişilebilir
ve aynı zamanda daha uygun fiyatlı ve güvenilir hale gelmesini sağlayacaktır. Bu durumda,
küçük ve orta ölçekli işletmeler, geleneksel menkul kıymetleştirmeye kıyasla daha düşük
maliyetle finansman sağlamak için bilançolarında likit olmayan varlıkları hızlı bir şekilde likit
hale getirerek nakit ihtiyaçlarını karşılama fırsatına sahip olacaklar.
Kaynak: Deloitte Development LLC, 2017.
1- Blokchain e yerleştirilen tüm fonlama verileri, değiştirilemez, doğrulanabilir ve zaman
damgalı, güvenilir ve denetlenebilir veri kaynağı oluşturur.
2- Akıllı sözleşmeler ile menkul kıymetleştirme otomatik ve entegre hale getirilir. Böylece,
nakit akımları doğru yönetilerek çifte teminatlandırma ve dolandırıcılık riskleri ortadan
kaldırılır.
3- Taraflar işlemleri kesinleştirir ve anlaşmanın şartları sözleşmeler ile kaydedilir. Bu
kayıtlar blok zincirine kaydedilmeden önce tüm taraflar tarafından onaylanır. Böylece,
model üzerinde uzlaşma sağlanır.
4- Akıllı sözleşmeler, nakit akımlarının menkul kıymet sahiplerine ödenmesini güvence
altına alır. Derecelendirme kuruluşlarına doğru bilgi aktarımı sağlanır. Düzenleyici
mevzuata uygunluk otomatik olarak gerçekleşir.
5- Derecelendirmede şeffaflık sağlanarak Blockchain ile takip edilecek ve böylece sürecin
güvenliği artacaktır.
6- Menkul kıymetleştirilmiş varlığın fiyatlandırılması daha doğru bir şekilde
yapılabilecektir. Blockchain üzerinden aktifleştirilmiş trade platformları ile menkul
kıymetleştirilmiş varlıkların derinleşen ikincil piyasalarda işlem görmesi
sağlanabilecektir.
7- Blockchain teknolojisi ile kolaylaştırılan güvenlik hizmetleri sayesinde, mülkiyet
bilgileri, takas işlemleri izlenebilecektir. Böylece, tam erişim haklarına sahip
düzenleyiciler tarafından sistemik riskler kontrol edilebilecektir.
Nurhan TOĞUÇ
47
4.3. Blockchain ve Menkul Kıymetleştirme Sürecinde Mevzuata Uygunluk
Menkul kıymetleştirme sürecinde veriler ilk aşamada blok zincire yüklenir ve
gerektiğinde otomatik olarak güncellenirse, mevzuata uyumluluk önemli ölçüde
kolaylaşacaktır.
Blok zinciri teknolojisi, mevzuata uygunluğu otomatik olarak analiz edebildiği için
yasal süreci basitleştirmesi beklenmektedir. Daha sonra ilgili krediler, ilgili teminat yapısı ile
otomatik olarak eşleştirilebilir.
Blokchain teknolojisinin kullanımı, tüm menkul kıymetleştirme ekosisteminde bilgi
akışı ve nakit akımları üzerinde taraflar arasında uzlaşma ihtiyacını büyük ölçüde azaltır.
Derecelendirme kuruluşları ve menkul kıymet yatırımcıları, denetleme kurumları arasında
oluşabilecek anlaşmazlıkları giderecek olan bilgilere kolay erişim sağlar ve yatırımcılara
yapılacak ödemelerde gecikmeleri engeller.
Hâlihazırda menkul kıymetleştirme, bankalar, denetim kurumları, hukuk müşavirleri,
aracı kurumlar gibi kuruluşların üçüncü taraf olarak teyitlerine ihtiyaç duymaktadır. Bu
kurumlar hem hizmetleri için komisyon talep etmekte, hem de her zaman kamu yararına hareket
etmemektedirler.
Blockchain teknolojisi bu sorunları ortadan kaldırarak PC programlarında kayıtlı ve
değiştirilemez yönergelerin kaydettiği işlemler sayesinde; üçüncü taraf olan kuruluşların
sağladığı, alışılagelmiş arka ofis (back office) ihtiyacına son verecektir. Aynı zamanda bu
kayıtların dışarıdan onaylanma ihtiyacına ve denetim fonksiyonuna ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı
şekilde, sözleşmeler değiştirilemeyeceği için hukuk müşavirliği hizmetlerine de ihtiyaç
duyulmayacaktır.
Tüm bu avantajlar, menkul kıymetleştirmeyi daha kolay, daha hızlı, daha güvenilir hale
getirerek hem KOBİ ler için düşük maliyetli finansman fırsatı doğuracak hem de yatırımcı
açısından varlığa dayalı, güvenli yatırım fırsatları sunarak yatırım yapılabilir ürün gamını
genişletecek, yastık altı tasarrufları gün yüzüne çıkaracak ve sermayenin tabana yayılmasını
sağlayacaktır. Bu da ekonominin yabancı sermaye ihtiyacını azaltarak sermayenin halka
yayılmasını kolaylaştıracaktır.
Blockchain'in menkul kıymetleştirme ile ilgili finansal işlemlere şeffaflık getirmesi,
maliyetleri düşürmesi, işlemleri hızlandırması, menkul kıymetleştirmenin yaygınlaşması
açısından kritik öneme sahiptir.
Blok zinciri teknolojisi ile menkul kıymetleştirmenin faydaları, düşük maliyetli
finansman sağlama, akıllı sözleşmeler ile güvenlik sağlama avantajlarının ötesine geçmektedir.
Blockchain teknolojisi menkul kıymetleştirmeyi aracısızlaştırır, bilgi akışını ve nakit
akımlarındaki gecikmeyi önler, işlem hızını arttırır. Hızdaki bu artış, kaynak şirketin ihtiyaç
duyduğu sermayeye hızla ulaşmasını sağlar (Siddhartha, 2019).
5. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Menkul Kıymetleştirme, nakit akımlarına dayalı olan bir fon sağlama/finansman türü
olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer tanım ise şirket bilançolarında likit olmayan aktiflerin
sermaye piyasalarında işlem görebilecek menkul kıymete dönüştürülmesidir (Erdönmez, 2006).
KOBİ’lerin büyük işletmelerle yapmış oldukları sözleşmelerde alacak devrini
yasaklayan maddeler, KOBİ’lerin finansmana erişimini zorlaştırmaktadır. Menkul
kıymetleştirme reel sektörde bulunan işletmelere banka dışı kurumlardan, düşük maliyetli
finansman sağlama seçeneği sunmaktadır.
Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain
48
Blockchain teknolojisi, dünya ekonomisini dijitalleşmeye teşvik etme potansiyeline
sahiptir. Blockchain teknolojisi sayesinde, dünya çapındaki anlaşmalar kalıcı bir şekilde
kaydedilebilecektir. Küresel ölçekte yapılan anlaşmaların her biri, blok zinciri ağında
onaylanan akıllı anlaşmalar olacaktır. Temel olarak, her işletme, aracı kullanmadan, güvenilir
ve eksiksiz olarak işletme kayıtları üretebilecektir.
Blokchain teknolojisi yoluyla menkul kıymetleştirme yerel ve küresel ölçekte idari bir
kurumsallaşma gerektirmesine rağmen, blok zinciri teknolojisinin sunduğu avantajlar menkul
kıymetleştirme de çığır açacak bir etkiye sahip olabilir.
Menkul kıymetleştirme, özel sektörün yeni kaynaklar yaratarak fonlama ihtiyacını
düşük maliyetle temin etmesini sağlamanın yanısıra, faiz ve kur riskini de azaltacaktır.
Varlığa dayalı menkul kıymetleştirme işlemlerinde, bilançonun aktif tarafında bulunan
varlıkların menkul kıymetleştirilerek yatırımcıya sunulması, ekonomilere ek bir kaynak
sağlayacaktır. Blockchain uygulaması ile, ekonomiye sağlanan bu ek kaynağın maliyetini
düşürecektir.
Blockchain teknolojisi ile yatırımlarının dolandırıcılık ve finansal istismara karşı
korunması, yastık altında bulunan tasarrufların ekonomiye katılımını teşvik ederek ekonomik
refahı arttıracaktır.
Blockchain tabanlı menkul kıymetleştirme, faize dayalı finansal ürünlere alternatif,
düşük risk profilli ürünler geliştirilerek katılım bankacılığı sektörünün büyümesine ve dini
inancı gereği faize dayalı finansal ürünleri kullanmayı reddeden yatırımcıların atıl
tasarruflarının ekonomiye katılmasına hizmet edecektir. Dini hassasiyetleri gereği finansal
sistemin dışında kalan kişilerin sisteme dâhil edilmesi için konvansiyonel finansal ürünlerin
yanı sıra, faizsiz finans ürünleri kullanması gerekmektedir.
Blockchain tabanlı menkul kıymetleştirmenin kullanımı, reel sektörün daha hızlı ve
daha düşük maliyetli olarak büyümesini sağlayacaktır. Özellikle ortaklığa dayalı finansman
yöntemleri, blockchain teknolojilerini kullanılarak katılım finansın uygulanabilirliğine katkıda
bulunacaktır.
KAYNAKÇA
Aksoy, A. Tanrıöven, C. (2013). Sermaye Piyasası Yatırım Araçları ve Analizi, 4. Baskı,
Ankara: Detay Yayıncılık.
Alptekin, E. (2009). Menkul Kıymetleştirme ve Küresel Finans Krizindeki Rolü. İzmir Ticaret
Odası Ar-Ge Bülten. Nisan-Ekonomi
Anthony, R.G. Nolan et al., (2014). Regulation AB II: Second Time’s the Charm?, K&L Gates
Legal Insight, September 19, 2014, pp 1-6.
Aydın, N., Başar, M. ve Çoşkun, M. (2010). Finansal Yönetim, Ankara: Detay Yayıncılık.
Carbo-Valverde, S., Degryse, H., Fernandez R.F., (2015). The impact of securitization on credit
rationing: Empirical evidence, Journal of Financial Stability, Volume 20, pp: 36-50,
ISSN 1572-3089.
Cheng, M, Dhaliwal, D. S. and Neamtıu, M. (2011). “Asset Securitization, Securitization
Recourse, and Information Uncertainty”, The Accounting Review, Volume 86, Sayı 2,
pp: 541-568
Çabuk, A. (2009). Muhasebede Dönem Sonu İşlemleri, 4. Baskı, Bursa: Dora Yayıncılık.
Nurhan TOĞUÇ
49
Davıs, N. (2000). Securitisation: A Public Policy Tool?, New Zealand Treasury Working Paper,
No. 00/08, New Zealand Government, The Treasury, Wellington
Erdönmez,P.A., (2006). Aktif Menkul Kıymetleştirilmesi. Bankacılar Dergisi, s 57.
Günceler, B. (2016). Menkul Kıymetleştirme (Bankalara Kaynak Yaratma Yönteminde Yeni
Bir Araç). Türkiye Bankalar Birliği Sunumu. İstanbul.
Hakyemez, C. (2012). Menkul Kıymetleştirmede Örnek Ülke Uygulamaları ve Türkiye İçin
Öneriler. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara.
Hepşen, A. (2005). “Bir Finanslama Yöntemi Olarak Menkul Kıymetleştirme: İpoteğe dayalı
Menkul Kıymetleştirme ve Türkiye Uygulaması”, İstanbul Ticaret Odası, Yayın No:
2005-13, İstanbul, s.19
Kara, A., Marquez-Ibanez, D. ve Ongena, S. (2016): “Securitization and Lending Standards:
Evidence From The European Wholesale Loan Market, Journal of Financial Stability,
Cilt 26, 107-127
Lıppıatt, T. Oved, M. (2018). The two token waterfall: A liquidity-optimizedframework for
tokenizing private placement securities.
Pavel, Christine A. (1989). Securitization the Analysis and Development of the
LoanBased/Asset-Backed Securities Markets, Probus Publishing, Chicago Illinois.
Sabuncuoğlu, Z., Tokol, T. (2009). Meslek Yüksekokulları İçin Genel İşletme, Bursa: Alfa
Aktüel Basım Yay. Dağ. Ldt. Şti,.
Sıddhartha, S. (2019). Intelligent Blockchain for Asset Securitisation Published in The Start
Up.
Sınnock, B. (2014). “With Some Lenders Hurting, Could Double-Pledging Fraud Resurface?,”
National
Mortgage
News,
July
http://www.nationalmortgagenews.com
/news/compliance-regulation/with-some-lendershurting-could-double-pledging-fraudresurface-1042214-1.html, accessed February 2, 2022.
Swan, M. (2015). Blockchain: Blueprint for a new economy, O’Reilly Media, Inc.
Uludağ, İ. Erişah A. (2006). “Finansal Hizmetler Ekonomisi”, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.
Ünsalan, E. Şimşeker, B. (2011). Temel İşletmecilik Bilgileri, 5. Basım, Ankara: Detay
Yayıncılık.
Vatansever, N. (2000). Varlığa Dayalı Menkul Kıymet Uygulaması. Muğla Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi. C.1. S.1.
Vatansever, N. (2000). Varlığa Dayalı Menkul Kıymet Uygulaması. Muğla Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi. C.1. S.1.
Yetgin, F. (2007). Mortgage sistemi: Türkiye (Teori-Uygulama). İstanbul: Dünya Gazetesi
Kitaplığı Yayınları.
50
Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain