Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Ekonomi ve Finans Konularına Teorik Yaklaşımlar Editör Doç. Dr. Şahin KARABULUT 2022 © 2022 Ekin Yayınevi Tüm hakları mahfuzdur. Bu kitabın tamamı ya da bir kısmı 5846 Sayılı Yasa’nın hükümlerine göre, kitabı yayınlayan yayınevinin izni olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, özetlenemez, yayınlanamaz, depolanamaz. Sertifika No: 48743 e_ISBN: 978-625-8117-40-0 Sayfa Düzeni/Kapak Tasarımı: Aslı AYRANCI EKİN Basım Yayın Dağıtım Şehreküstü Mah. Cumhuriyet Cad. Durak Sk. No: 2 Osmangazi / BURSA Tel .: (0.224) 220 16 72 - 223 04 37 Fax.: (0.224) 223 41 12 e-mail: info@ekinyayinevi.com www.ekinkitap.com ÖNSÖZ İktisadi ve finansal gelişmeler değerlendirilirken parasal ve reel olguların birbirinden bağımsız olarak ele alınması hatalı sonuçlar ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu açıdan finansal gelişmeler incelenirken iktisadi alandaki değişimler, iktisadi gelişmeler incelenirken de finansal alandaki değişimler dikkate alınmalıdır. Bu sayede, uygulanan ekonomi politikalarının makro düzeyde başarılı olmasının ilk şartlarından birisi yerine getirilmiş olacaktır. Ekonomi ve finans konularının çeşitli bakış açılarıyla teorik olarak incelendiği bu kitapta ARMAN ZENGİ, rasyonel olmaktan uzaklaştıran davranışsal iktisat yaklaşımlarını teorik açıdan geniş bir yelpazede değerlendirmiştir. ARSLAN ve BORA, ipotek bankalarının önemini vurgulayarak Türkiye’de ipotek kredisi kullandıran kurumları tartışmıştır. YURGİDEN ve GÖKDEMİR, sermaye piyasalarının iktisadi kalkınma ile olan ilişkisini incelemiş ve sermaye piyasalarının iktisadi kalkınma üzerindeki rolü Türkiye örneği ile açıklamıştır. TOĞUÇ, menkul kıymetleştirme ve blockchain konusunu ele almıştır. YURGİDEN ve GÖKDEMİR, özellikle 2008 küresel finans krizi sürecinde pek çok merkez bankası tarafından krizden çıkış reçetesi olarak uygulamaya konulan geleneksel olmayan para politikalarının Türkiye’deki uygulamaları ve sonuçları irdelemiştir. DOĞANAY, kurumsal iktisadın kökenleri ve teorik temellerini konu edinmiştir. KARAHAN, gelişmekte olan ülkelere yönelik doğrudan yabancı yatırım girişlerinden maksimum teknoloji yayılımın sağlanmasına katkı sağlayacak politikalara ilişkin bazı çıkarımlarda bulunmuştur. KOVACI, seçilmiş Avrupa ülkelerinde istihdam oranı ve cinsiyete dayalı istihdam açığı açısından uzaktan çalışmanın önemini incelemiştir. ALPAĞUT, işsizlik ve istihdam konusunun, Klasik, Keynesyen, Monetarist, Yeni Klasik ve Yeni Keynezyen yaklaşım tarafından nasıl ele alındığını anlatmıştır. ÇAŞKURLU, 1990’larda küreselleşme ile ABD ve Çin ekonomileri arasında kurulan karşılıklı bağımlılıkların, Çin’in yükselişi ve ABD’nin gerilemesiyle birlikte 2016’dan itibaren Büyük Kopuş sürecine girmelerini konu almıştır. ONAY, gerçek kazanç yönetimini kavramsal olarak incelemiştir. DEMİRBİLEK ve AYDEMİR, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın sigorta sektörüne vereceği olumlu ve olumsuz etkileri irdelemiştir. AKSEKİ ve AYDOĞUŞ, dünya fındık piyasasının arz yönlü değerlendirmesini yapmıştır. UZUN, ekonomi güvenliği terimi ve ideolojik dışsallaştırma konu edinmiştir. ALTUNTAŞ, neo-klasik dışsal büyüme teorilerini ele almıştır. ÇİLDİR ve TETİK, ar-ge ile ekonomik büyüme ilişkisini incelemiştir. KANBUR ve ERSÖZ, devlet bütçe gelirlerindeki risk durumunu incelenmiş ve resmi kurumdan elde edilen veriler yardımıyla risk analizi yaparak, araştırmada ulaşılan sonuçları değerlendirmiştir. TÜĞEN, Afganistan’daki bütçe uygulamalarını değerlendirmeyi amaçlamıştır. KAYALIDERE ve MASTAR ÖZCAN, güncel bir uygulama olan program bazlı performans bütçe sistemi hakkında detaylı bilgi vermiştir. TÜĞEN ve GİRGİN, Türkiye’de program bazlı performans bütçe sistemi uygulamasını dünya uygulamalarını da göz önünde bulundurarak değerlendirmiştir. ALPAĞUT, Türkiye’nin kuruluş dönemindeki iktisadi yaklaşımları ve mali politikaları dönemin sosyo-ekonomik durumu özelinde değerlendirmiştir. ALPDOĞAN, Türkiye ekonomisinde parasal aktarım mekanizmasını konu edinmiştir. ŞANVER ve SÖĞÜT, Tarımsal ürün çeşitliliği bakımından zengin olan Türkiye’nin, tarımsal destek programları ve tarımsal destek araçlarının tarım ekonomisine katkısı açısından yeterli olup olmadığını tartışmıştır. TOSUN ve UÇAR, Türkiye’de eğitim harcamalarını değerlendirmiştir. AYDINBAŞ ve ERDİNÇ, Endüstri 4.0 Devrimi ile başlayan dijital çağda Türk bankacılık sektörünü ele almıştır. YAPICI SAPANKAYA ve ÖZEN dijitalleşme ve çevre ilişkisini tartışmıştır. BAYRAMOV ve ÖZEN, Azerbaycan vergi idaresinin dijital dönüşümünü ortaya koymuştur. SAMANCI ve TOSUNER, Irak’ta yeni bir gelir kaynağı olarak cep telefonu hizmet vergisini incelemiştir. HÖBEL, sürdürülebilir tarım ve kırsal ekonominin gelişimi için uygulanabilir politika önerileri oluşturmuştur. ERDEM, BRICS Ülkeleri ve Türkiye’de Covid-19 öncesi ve sonrası vergi politikalarının karşılaştırmasını yapmıştır. AYVAZ GÜVEN, Covid-19 Pandemisi sebebiyle Türkiye ekonomisinde meydana gelen hızlı ve köklü değişimler, ortaya çıkan makroekonomik yapıdaki aksaklıklar ve sorunları ortaya koymuştur. ULUSOY ve ŞAHİNGÖZ, temel ve tamamlayıcı faaliyetlerine göre küresel kamusal malları ele almış ve Covid-19 salgını için üretilen aşının kavramsal olarak bir küresel kamusal mal olup olmadığı tartışmıştır. ALPER ve BENLİ, Covid-19’un etkilerini işgücü piyasalarında toplumsal cinsiyet eşitliği açısından değerlendirmiştir. ÇAKIR ve ÖZTANIR, Covid-19 Pandemisinin Şirket değerlerine ve değerleme süreçlerine etkisini incelemiştir. ÖZTANIR, Covid-19 pandemisinin tekstil sektörüne ve özellikle Türk tekstiline olan etkisini teorik çerçevede ayrıntılı olarak tartışmıştır. Ekonomi ve finans alanında yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği bu kitap, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi, Hitit Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, İstanbul Esenyurt Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Yalova Üniversitesi, Yozgat Bozok Üniversitesi ve YÖK Denetleme Kurulu olmak üzere 26 farklı üniversite ve kurumdan 47 farklı yazarın katkılarıyla hazırlanmıştır. Doç.Dr. Şahin KARABULUT Çalışmaya Yazar Olarak Katkı Sağlayan Bilim İnsanları Prof.Dr. Levent GÖKDEMİR İnönü Üniversitesi Prof.Dr. Ahmet ÖZEN Dokuz Eylül Üniversitesi Prof.Dr. Ahmet ULUSOY YÖK Denetleme Kurulu Prof.Dr. Kamil TÜĞEN Dokuz Eylül Üniversitesi Prof.Dr.(Emekli) Mehmet TOSUNER Dokuz Eylül Üniversitesi Prof.Dr.(Emekli) Osman AYDOĞUŞ Ege Üniversitesi Prof.Dr. Özcan KARAHAN Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Doç.Dr. Cahit ŞANVER Sakarya Üniversitesi Doç.Dr. Engin ÇAKIR Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Doç.Dr. Erdal ARSLAN Selçuk Üniversitesi Doç.Dr. Gül KAYALIDERE Manisa Celal Bayar Üniversitesi Doç.Dr. Pelin MASTAR ÖZCAN Manisa Celal Bayar Üniversitesi Doç.Dr. Sibel ÇAŞKURLU Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Doç.Dr. Taner ERSÖZ Karabük Üniversitesi Doç.Dr. Zeynep ERDİNÇ Anadolu Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Ali BORA Selçuk Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Ahmet ONAY Eskişehir Teknik Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Cevat TOSUN Hitit Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Emine Türkan AYVAZ GÜVEN Manisa Celal Bayar Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Hilal ALPDOĞAN Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Melih ÇİLDİR Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Muhammed SAMANCI Yozgat Bozok Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Nurhan TOĞUÇ İstanbul Esenyurt Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Onur UÇAR Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Özgür ALTUNTAŞ Pamukkale Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Süreyya KOVACI Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Dr.Öğr.Üye. Utku AKSEKİ Ege Üniversitesi Öğr.Gör.Dr. Cennet ARMAN ZENGİ Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Öğr.Gör.Dr. İskender DEMİRBİLEK Marmara Üniversitesi Öğr.Gör.Dr. Serhat ALPAĞUT Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Araş.Gör.Dr. Elif Nur ALPER Yalova Üniversitesi Araş.Gör.Dr. Fatma YAPICI SAPANKAYA Dokuz Eylül Üniversitesi Araş.Gör.Dr. Muharrem Akın DOĞANAY Karadeniz Teknik Üniversitesi Dr. Murat UZUN Dr. Zeynep HÖBEL Pamukkale Üniversitesi Araş.Gör. Burak ŞAHİNGÖZ Karadeniz Teknik Üniversitesi Araş.Gör. Fatma BENLİ Yalova Üniversitesi Araş.Gör. İsmail ÖZTANIR Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Bilim Uzmanı Anıl Ulaş GİRGİN Dokuz Eylül Üniversitesi Bilim Uzmanı Elvin BAYRAMOV Dokuz Eylül Üniversitesi Bilim Uzmanı Gökçen AYDINBAŞ Anadolu Üniversitesi Bilim Uzmanı Hatip YURGİDEN İnönü Üniversitesi Bilim Uzmanı Uğur ERDEM Atatürk Üniversitesi Bilim Uzmanı Yasin SÖĞÜT Sakarya Üniversitesi Ahmet Ümit KANBUR Karabük Üniversitesi Emine AYDEMİR Marmara Üniversitesi Melike TETİK Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yazarlar unvanları dikkate alınarak isimlerine göre alfabetik olarak sıralanmıştır. "Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynakların, görüşlerin, bulguların, sonuçların, tablo, şekil, resim ve her türlü içeriğin sorumluluğu yazar veya yazarlarına ait olup ulusal ve uluslararası telif haklarına konu olabilecek mali ve hukuki sorumluluk da yazarlara aittir." İÇİNDEKİLER Davranışsal İktisatın Finansal Davranışlarımıza Etkisi Üzerine Teorik Bir İnceleme......................................................................................................................... 1 Cennet ARMAN ZENGİ Konut Finansmanında İpotek Bankacılığı: Kurumlar ve Araçlar .......................... 15 Erdal ARSLAN, Ali BORA Sermaye Piyasalarının İktisadi Kalkınmadaki Rolü ................................................ 27 Hatip YURGİDEN, Levent GÖKDEMİR Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain ...................................................................... 39 Nurhan TOĞUÇ Merkez Bankası Para Politikaları Gelişimi ve Geleneksel Olmayan Para Politikaları..................................................................................................................... 51 Hatip YURGİDEN, Levent GÖKDEMİR Kurumsal İktisadın Kökenleri ve Teorik Temelleri: 1918 – 1929 Dönemi Üzerine Bir Değerlendirme ......................................................................................... 65 Muharrem Akın DOĞANAY Doğrudan Yabancı Yatırımların Teknoloji Yayılım Kanalları ............................... 75 Özcan KARAHAN Seçilmiş Avrupa Ülkelerinde İstihdam Oranı ve Cinsiyete Dayalı İstihdam Açığı Açısından Uzaktan Çalışmanın Önemi ............................................................ 87 Süreyya KOVACI İşsizlik ve İstihdamın İktisadi Yaklaşımlar Açısından Ele Alınışı ve Karşılaştırmalı Değerlendirmesi ................................................................................. 101 Serhat ALPAĞUT Küresel Ekonomik Düzende Değişim Rüzgârları: Karşılıklı Bağımlılıktan Büyük Kopuşa ABD-Çin Hegemonya Mücadelesi .................................................... 111 Sibel ÇAŞKURLU Gerçek Kazanç Yönetimi: Kavramsal Bir İnceleme ................................................. 127 Ahmet ONAY İklim Değişikliğiyle Mücadele: Sigorta Sistemi Bağlamında Öneriler ................... 143 İskender DEMİRBİLEK, Emine AYDEMİR Dünya Fındık Piyasasının Arz Yönlü Değerlendirilmesi .......................................... 155 Utku AKSEKİ, Osman AYDOĞUŞ Ekonomi Güvenliği Terimi ve İdeolojik Dışsallaştırma ........................................... 167 Murat UZUN Neo-Klasik Dışsal Büyüme Teorileri .......................................................................... 173 Özgür ALTUNTAŞ Ar-Ge ile Ekonomik Büyüme İlişkisi .......................................................................... 189 Melih ÇİLDİR, Melike TETİK Bütçe Gelirlerini Etkileyen Faktörlerin Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi ile Tahmin Edilmesi ve Risk Analizi ................................................................................ 201 Ahmet Ümit KANBUR, Taner ERSÖZ Afganistan’da Bütçe Uygulamaları ............................................................................ 215 Kamil TÜĞEN Türk Bütçe Sisteminde Yeni Dönem Program Bazlı Performans Bütçe ................ 223 Gül KAYALIDERE, Pelin MASTAR ÖZCAN Türkiye’de Program Bazlı Performans Bütçe Sistemi Uygulaması ........................ 237 Kamil TÜĞEN, Anıl Ulaş GİRGİN Türkiye’nin Cumhuriyet Dönemi İktisadi Yaklaşımı ve Politikalarının Değerlendirilmesi ......................................................................................................... 247 Serhat ALPAĞUT Türkiye Ekonomisinde Parasal Aktarım Mekanizması: 2000 Yılı Sonrası İçin Değerlendirme .............................................................................................................. 259 Hilal ALPDOĞAN Türkiye’de 2000-2021 Yılları Arası Tarımsal Desteklerin Tarım Sektörünün Gelişimine Etkisi ........................................................................................................... 271 Cahit ŞANVER, Yasin SÖĞÜT Türkiye’de Eğitim Harcamaları Üzerine Bir Değerlendirme .................................. 287 Cevat TOSUN, Onur UÇAR Endüstri 4.0 Devrimi ile Başlayan Dijital Çağda Türk Bankacılık Sektörü .......... 301 Gökçen AYDINBAŞ, Zeynep ERDİNÇ Dijitalleşme ve Çevre İlişkisi: Yeşil Dijitalleşme Mümkün mü? ............................. 321 Fatma YAPICI SAPANKAYA, Ahmet ÖZEN Azerbaycan Vergi İdaresi ve Dijital Dönüşümü........................................................ 333 Elvin BAYRAMOV, Ahmet ÖZEN Irak’ta Yeni Bir Gelir Arayışı: Cep Telefonu Hizmet Vergisi ................................. 341 Muhammed SAMANCI, Mehmet TOSUNER Türkiye İçin Sürdürülebilir Tarımda Vergi Politikalarının Kırsal Ekonomiye Etkisi ve Uygulanabilir Politika Önerileri ................................................................. 349 Zeynep HÖBEL BRICS Ülkeleri ve Türkiye’de Covid-19 Öncesi ve Sonrası Vergi Politikalarının Karşılaştırılması ................................................................................. 361 Uğur ERDEM Covid-19 Salgınının Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri: Sonuçlar ve Öneriler . 371 Emine Türkan AYVAZ GÜVEN Küresel Kamusal Mal Olarak Covid-19 Aşısı ve Aşının Dağıtım Sorunu .............. 381 Ahmet ULUSOY, Burak ŞAHİNGÖZ Türkiye İşgücü Piyasasının Covid-19 Sürecinde Cinsiyet Perspektifinden İncelenmesi .................................................................................................................... 397 Elif Nur ALPER, Fatma BENLİ Pandemi ve Şirket Değerlemesi: Covid-19 Pandemisinin Şirket Değerlerine ve Değerleme Süreçlerine Etkisinin İncelenmesi ........................................................... 407 Engin ÇAKIR, İsmail ÖZTANIR Pandemi ve Tekstil Sektörü: Covid-19 Pandemisinin Tekstil Sektörüne Etkilerinin Finansal Açıdan Analizi ........................................................................... 415 İsmail ÖZTANIR MENKUL KIYMETLEŞTİRME VE BLOCKCHAIN Nurhan TOĞUÇ1 1. GİRİŞ Finansal sistemin yenilikçi ürünlerinden biri olarak kabul edilen menkul kıymetleştirme; 1- Şirket bilançolarında bulunan aktiflerin nakit akımlarını menkul kıymete dönüştürme; 2Likit olmayan varlıkları likit hale getirme; 3- Gelecekte nakit akımı yaratacak olan alacakları bir araya getirerek bir varlık portföyü oluşturma ve bu portföye dayalı olarak menkul kıymetleştirme işlemlerinin ardından varlıkların yatırım yapılabilir hale getirilmesi şeklinde tanımlanabilir (Toğuç, 2022). Menkul kıymetleştirme, şirket bilançolarında bulunan ve likit olmayan aktiflerin likit hale dönüştürülerek, yatırım yapılabilir bir finansal ürün haline getirilmesi temeline dayanır. Aynı şekilde, nakit akışı sağlayan varlıklar da şirketin risklerinden ayrıştırılarak yeni bir ürüne dönüştürülebilmekte ve bu sayede şirketler, risklerinin borçlanma üzerinde yaratacağı ek maliyete katlanmadan daha düşük oranda borçlanma imkânı bulabilmektedirler. Böylece, şirketler; banka kredileri, halka arz veya tahvil ihraç ederek borçlanma seçenekleri ile karşılaştırıldığında daha düşük maliyetle finansman sağlayabilmekte, yatırımcılar ise düşük riskli varlık gruplarına yatırım yapabilmektedir. ABD ve AB piyasalarında önemli bir finansman aracı olarak görünen menkul kıymetleştirmenin ilk uygulamaları, 1970’li yıllarda ABD’de konut kredilerinin (mortgage) menkul kıymetleştirilmesi ile başlamıştır. Konut kredileri nin menkul kıymetleştirilmesi ile ortaya çıkan “ipoteğe dayalı” (mortgage backed securities) menkul kıymetlerin ardından, “ varlığa dayalı” (asset backed securities) menkul kıymet uygulamaları ve 1985 yılında finansal kiralama sözleşmeleri sonucu ortaya çıkan alacakların menkul kıymetleştirilmesi ile devam etmiştir. ABD’de konut kredilerine dayalı menkul kıymetleştirme sisteminin hızla gelişmesini sağlayan en önemli kamu kuruluşları Fannie Mae ve Freddie Mac’tir (Aktaş, 2016). Varlığa dayalı menkul kıymet tanımı, zaman içerisinde şirketlerin ticari alacaklarını, finansal kiralamada donanım kiralarını, öğrenci kredilerini, otomobil kredilerini, kredi kartı alacaklarını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Türkiye’de varlığa dayalı menkul kıymet ihraçları “Varlığa Dayalı Menkul Kıymetlerin Kurul Kaydına Alınması ve Genel Finans Ortaklıklarının Kuruluş ve Faaliyet İlkelerine Dair Esaslar” ile ilgili tebliğin, 31 Temmuz 1992 tarihli resmi gazetede yayınlanması ile yürürlüğe girmiştir. Türkiye de menkul kıymetleştirme daha çok bankacılık sektörü tarafından uygulanmış, işletmeler bu sürecin dışında kalmıştır. Menkul kıymetleştirme nin yaygın hale gelmesi ve bankacılık sektörü dışında da alternatif bir finansman aracı olarak kullanılmasının şirketler açısından finansman maliyetlerini düşürücü bir etkisinin olacağı küresel örnekler ile ortaya konmuştur. Türkiye’de menkul kıymetleştirme izni finansal kiralama şirketleri, bankalar ve genel finans ortaklıklarına verilmiştir. Menkul kıymetleştirilecek alacaklar arasında konut kredileri ve tüketici kredileri, kiralama sözleşmelerine dayalı alacaklar, ihracata ilişkin olan alacaklar ve diğer alacak kalemleri bulunmaktadır (Alptekin, 2009). 1 Dr. Öğr. Üyesi, Esenyurt Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu, nurhantoguc@esenyurt.edu.tr, nurhantoguc@gmail.com, ORCID: 0000-0002-3891-1163. Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain 40 Yasal düzenlemelerin gecikmesi, Türkiye’de varlığa dayalı menkul kıymet ihracının gelişememesine neden olmuş ve 1998 yılından sonra menkul kıymetleştirme, işletmelerin alacaklarını yurtdışı piyasalarda ihraç etmesine yol açmıştır (Hakyemez, 2012). 9.Ocak. 2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “Varlığa veya İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler Tebliği” ile ilgili düzenlemeler yapılmış, böylece menkul kıymetleştirme Türkiye de yatırım ve finansman aracı olarak kullanılmaya başlamıştır. 17 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “Projeye Dayalı Menkul Kıymetler Tebliği” ile proje bazlı menkul kıymetlerin ihracı ve projeler için finansman sağlayan fonların kuruluş ve faaliyetlerine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. 16 Ekim 2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “Varlığa veya İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ile yapılan değişiklikler ile varlık yönetim şirketleri tarafından kurulan fonlar, artık varlığa dayalı menkul kıymetler ihraç edebilecek ve böylece menkul kıymetleştirmenin önündeki engeller kaldırılacaktır. Türkiye de varlığa dayalı menkul kıymet uygulamaları ve ihraçları genel olarak bankacılık sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir. Menkul kıymetleştirmenin işletmeler tarafından kullanılması bir yandan şirketlerin borçlanma maliyetlerini düşürerek kârlılıklarını arttırmalarını sağlayacak, diğer yandan yatırımcılara düşük riskli finansal ürünler sunularak “yastık altı” sermayenin reel ekonomiye katılmasına ve böylece sermayenin halka yayılmasına katkıda bulunacaktır. 2. MENKUL KIYMETLEŞTİRME Finansal sisteme yeni ürünlerin dâhil olması ve fonlama ihtiyacının arzu edildiği şekilde düşük maliyetle gerçekleşmesi için finansal piyasaların etkin bir işleyişe sahip olmaları gerekmektedir. Bu çerçevede, menkul kıymetleştirme ile şirketlerin alacakları likit hale dönüştürülerek yeni yatırım araçları oluşturulmakta ve böylece reel ekonomiye yeni kaynaklar kazandırılmaktadır. Sermaye Piyasası Kanununda menkul kıymet şöyle tanımlanmaktadır; bir işletmede ortaklık veya alacaklılık durumunu gösteren, belirli bir miktarı ifade eden, dönemsel bir getiri sağlayan, çok miktarda ve seri halinde ihraç edilen orta ve uzun vadeli bir yatırım aracı olan kıymetli evraktır. 2.1. Menkul Kıymetleştirme Süreci Menkul kıymetleştirme işleminde işletmeler öncelikle menkul kıymetleştirmek istedikleri varlıkları belirlerler. Bu varlık grupları genelde şirket bilançosunda bulunan “alacaklar” kalemidir. Alacaklarını menkul kıymetleştirmek isteyen şirket “kaynak” (originator) olarak adlandırılır. Alacakların değerlemesinde, alacakların zamanında tahsil edilememe riski en önemli risk faktörüdür. Bu nedenle şirket alacaklarının birkaç büyük müşteriden olan alacaklar yerine, küçük ve orta ölçekli birçok müşteriden alacaklı olmaları tercih edilir. Alacaklarını menkul kıymetleştirmek isteyen kaynak şirket, önce hukuken farklı, “Özel Amaçlı” (Special Purpose Vehicle, SPV) bir şirket kurar ve daha sonra işletmenin menkul kıymetlendirilmek istenen alacakları bu özel amaçlı şirkete aktarılarak menkul kıymetleştirilir. Menkul kıymetleştirilen bu ürün sermaye piyasalarında yatırımcıya satılır ve elde edilen gelir “alacaklar” karşılığında kaynak şirkete aktarılarak finansman sağlanır. Böylece, özel amaç için kurulan SPV şirketi, kaynak şirketin iflas riskinden etkilenmeden, kaynak şirketin alacaklarını bir finansman aracına dönüştürmektedir. Sonuç olarak, özel amaç ile kurulan şirket, kaynak şirketten satın aldığı alacakları, menkul kıymetleştirerek bu alacaklardan sağlayacağı nakit Nurhan TOĞUÇ 41 akımlarını yatırımcıların almış olduğu menkul kıymetlerin faiz ödemeleri için kullanacaktır. İhracı bu tarzda gerçekleşen menkul değerlere “varlığa dayalı menkul kıymetler” denilmektedir (Cheng vd. 2011). Menkul kıymet ihracı ile bir yandan kaynak şirketin fonlama maliyetleri düşerken, diğer yandan sermayenin halka yansıması sağlanabilecektir. Menkul kıymetleştirme ile işletmeler bilançolarında bulunan likit olmayan varlıkları, likit, pazarlanabilir ve yatırım yapılabilir varlıklar haline dönüştürebilmektedirler. Menkul kıymetleştirme varlığa (Asset Backed Securities) veya ipoteğe dayalı (Mortgage Backed Securities) olarak ihraç edilebilir. 2.2. Varlığa Dayalı Menkul Kıymetleştirme (Asset Backed Securities) Varlığa (aktife) dayalı menkul kıymetleştirme kavramı, işletme bilançosunda bulunan çeşitli alacakların bir varlık portföyü olarak bir araya getirilmesi ve daha sonra bu havuzdaki alacakların işletmenin risklerinden arındırılarak menkul kıymete dönüştürülmesi ve böylece yatırımcılara alternatif bir finansal araç olarak sunulması esasına dayanmaktadır. Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) çoğunlukla ticari alacaklar, tüketici kredileri, otomobil kredileri gibi ipoteğe dayalı olmayan varlıkları içerir (Yetgin, 2007). Banka kredileri, finansal kiralamalar, ihracat işlemlerinden doğan alacaklar, banka dışı işletmelerin bağlı alacakları ile diğer alacaklardan oluşan, üretim faaliyetlerinde bulunan anonim şirketlerin, senet ile bağlantılı alacakları; Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK) işlemine konu edilmektedir. İtfa tarihine kadar VDMK ya konu olan varlıklar ve alacaklar, başka bir amaçla kullanılamaz, teminat olarak gösterilemez, rehin alınamaz ve haczedilemezler (Uludağ ve Arıcan). Aktife dayalı menkul kıymetleştirme işlemleri ile çok sayıda borçluya ait olan varlıklar, alacaklar ve krediler çok sayıda satıcıdan toplanarak varlığa dayalı menkul kıymetlere dönüştürülmektedir. Kısaca, varlığa dayalı menkul kıymetleştirme, aktiflerin ve varlıkların gelecekteki nakit akımlarının alınıp satılabilen menkul değerlere dönüştürülmesidir. VDMK’lar bankalar ve diğer finansal işletmeler ile Varlık Finansmanı Fonları tarafından fona dayanak olan portföydeki varlıklar karşılığında ihraç edilen borç senetleri olarak tanımlanırlar. Banka bilançolarının aktifinde bulunan varlıkları bilançonun dışına çıkararak disponibilite ve munzam karşılık ayırmayı gerektirmedikleri için, VDMK bankalar tarafından ilgi ile karşılanmaktadır (Vatansever, 2000). VDMK işleminde alacak havuzuna sahip olan kaynak şirket, bu havuzda bulunan alacaklarını özel amaçlı bir şirkete (SPV) satış yolu ile devreder. SPV ise bu alacak havuzunu menkul kıymete dönüştürür. Yatırım bankaları ve aracı kurumlar ise menkul kıymete dönüştürülmüş bu finansal ürünleri yatırımcılara pazarlar. 2.3. İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetleştirme İpoteğe dayalı menkul kıymetler, bu alanda fon sağlayan kuruluşlar tarafından ihraç edilen menkul değerler ile konut finansmanından ortaya çıkan alacaklara dayalı olarak veya bu alacakların teminat olarak gösterilmesi ile ihraç edilebilen diğer menkul kıymetlerdir. İpoteğe dayalı menkul kıymetler, ihraççı kurumun yükümlülüğü altında ve elde edilen teminat portföyündeki varlıklar dayanak gösterilmek sureti ile bankalar tarafından ihraç edilebilen borçlanma senetleridir. İpoteğe dayalı ve ipotek teminatlı menkul kıymetler, dayanak olarak gösterilen varlığın bilançonun içinde veya dışında yer alması durumuna göre ikiye ayrılmaktadır. İpoteğe konu olan alacaklar, konut finansmanı sağlayan kuruluşun kendi bilançosunda yer alan bir finansman modeli ile fonlanıyorsa, bu ipotek teminatlı bir menkul kıymetleştirme aracı olarak değerlendirilir. İpotek teminatlı menkul kıymetler aynı zamanda ipotekli tahvillerdir. Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain 42 3. MENKUL KIYMET SÖZLEŞMELERİ Önemli bazı menkul kıymet sözleşmeleri şöyle özetlenebilir: 3.1. Ödeme Aktarmalı Menkul Kıymetler (Pass Through Securities) Ödeme aktarmalı menkul kıymet sözleşmelerinde kaynak işletme menkul kıymetleştirilecek varlıkların tüm haklarını Özel Amaçlı Kuruluşa kesin satış sözleşmesi ile devretmiş kabul edilmektedir. Kaynak kurum, kredi veren bir finansal kurum ise, bu kurumun kullandırdığı kredilerinden doğan alacakları bir araya getirilerek bir portföy oluşturulur ve bu portföy özel amaçlı kuruma satılır. Bu şekilde bilançonun aktifinde yer alan ve likit olmayan alacaklar, kaynak işletmenin bilançosundan çıkarılarak alacakların kredi riski, kredi veren kurumun riskinden ayrıştırılır. Böylece işletmenin daha uygun koşullarda kaynak bulması sağlanmış olur. Bu durumda kaynak kurum alacakları üzerindeki mülkiyet hakkını da devretmiş olduğundan, faiz geliri elde edememekte ve aynı zamanda vergi yükümlülüğünden kurtulmuş olmaktadır. Bu yöntemde yatırımcılar faiz geliri ve vadeleri açısından birbirlerine benzeyen alacaklar havuzuna veya portföye ortak olurlar (Erdönmez 2006). Ödeme aktarmalı menkul kıymetler; vade, faiz oranı ve yapısal açıdan birbirlerine benzeyen varlıklara ortaklığı temsil eder. Bu şekilde oluşturulan bir varlık portföyünün katılma belgeleri yatırım fonu şeklinde yatırımcıya sunulur ve ihraç eden kurum portföyü yönetir. İhraççı kurum faiz ve anaparayı tahsil eder, hizmet bedeli düşüldükten sonra kalan miktar yatırımcıya ödenir. Portföyde yer alan varlıklar, yatırımcıya ait varlıklar olduğundan dolayı, ihraççının bilançosunda yer almaz, dolayısı ile de ihraç eden kurumun borç yükümlülüğü bulunmaz (Pavel, 1989). Ödeme aktarmalı menkul kıymetlerde nakit akımı, borçlular tarafından yapılan anapara ve faiz ödemeleri ile bir bankada açılan ve faiz getirisi olan bir hesaba aktarılır. Bu hesaba yapılan ödemeler, öncelikle menkul kıymet sahiplerine, ikinci olarak ise hizmet veren finansal kurumun komisyon bedeli ödemelerinde kullanılır. Ödeme tarihi geldiğinde güvenilir kişi olarak nitelendirilen kişi, yatırımcıya anapara ve faiz ödemelerini yapmakla yükümlüdür. Kaynak kurum ise, kefalet senedi komisyonlarını güvenilir kişiye ödemekle yükümlüdür. Bu tip menkul kıymetleştirmelerde kredi sağlayan kurumlar riskli varlıklarını bilanço dışına çıkarabilmekte ve böylece riski düşürülen bilançoları sayesinde borçlanma maliyetlerini düşürebilmektedirler. Aktife ve nakit akımlarına dayanan menkul kıymetleştirme, ödeme aktarmalı menkul kıymetleştirmeden farklı olarak birer borçluluk sözleşmesidir. Tüm bu sözleşmelerde ilgili varlıklardan sağlanan getiriler yatırımcıya aktarılır. 3.2. Aktife Dayalı Menkul Kıymetler (Asset Backed Securities) Borçlanma şeklinde yapılandırılan bu menkul kıymetleştirme türü geleneksel şirket tahvillerine benzemektedir. Aktife Dayalı Menkul Kıymetler, konvansiyonel şirket tahvillerine benzer şekilde sabit getirili olup, belirli bir vade yapısına sahiplerdir. Aktife Dayalı Menkul Kıymetler, konvansiyonel tahvillerden farklı olarak, yatırımcılara ödenecek olan anapara ve faiz miktarının, kredi sağlayan kaynak işletmenin alacakları ile oluşturulmuş olan portföy ile teminat altına alınmış olmalarıdır. Bu teminatlar, yatırımcılara yapılacak ödemelerde aksama olması halinde gündeme gelirler. Kredi veren kurumun Menkul kıymetleştirilen varlıklardan oluşturduğu alacak portföyü saklanmak üzere yediemin e devredilir. Bu varlık portföyü dayanak alınarak ihraç edilecek olan tahvillerin mülkiyet hakkı, ödeme aktarmalı menkul kıymetlerden daha farklı olacak şekilde Nurhan TOĞUÇ 43 kredi temin eden şirkete, kaynak işletmeye aittir. Bu varlık portföyüne dayanak oluşturarak çıkarılan tahviller yatırımcıya satılır. Teminat olarak belirlenen bu varlıkların nakit akımları, tahvilin anapara ve faiz ödemelerinde kullanılmaktadır. Ayrıca, alacak portföyünün, yani teminat olarak gösterilen varlıklarının değeri yatırımcıya yapılacak olan ödemelerin altında kalırsa, kredi veren kurumun teminat miktarını arttırması gerekebilir. Bu tür menkul kıymetlerde aşırı teminatlandırma söz konusu olmaktadır. Aktife dayalı menkul kıymetlerde ödemeler uzun veya kısa vadeli, sabit veya değişken faizli olabilmektedir. Aktife dayalı menkul kıymetlerde, teminat olarak kullanılan kredi portföyleri, ihraç eden kurumun bilançosunda varlık olarak görünmeye devam eder. 3.3. Nakit Akımlı Menkul Kıymetler (Pay Through Asset Securities) Menkul kıymet sözleşmelerinin üçüncüsü nakit akımlı menkul kıymetleştirmedir. Nakit akımlı menkul değerler, ödeme aktarmalı ve aktife bağlı menkul değerlerin bazı özellikleri bir araya getirilerek oluşturulmaktadır. Nakit akımlı menkul değerler de, varlığa dayalı tahviller gibi kredi veren kuruluşun borcu olarak yapılandırılan ve ihraç eden işletme için borç yükümlülüğü doğurmayan menkul kıymetlerdir. Kurum bilançolarının pasif tarafında yükümlülük olarak görünen menkul kıymetleştirme de alacaklar, ihraç edilen menkul kıymetler için bir teminat olarak değerlendirilir. Nakit akımına dayanan menkul kıymetleştirme de ise, alacaklardan elde edilen gelirler kurumun tercihine bağlı olarak, ödeme planına göre yatırımcıya yönlendirilir. Bu yöntemin diğer yöntemlerden farkı ise, farklı vadelerde menkul kıymet ihracı yapılabilmesi ve yatırımcıya sunulabilmesidir. Nakit akımlı menkul kıymetler aktife dayalı menkul kıymetlerde olduğu gibi, ihraç edilen menkul kıymete dayanak olan alacakların mülkiyeti ihraç eden kuruma aittir. Varlık dayanaklı olarak ihraç edilen menkul değerler, ihraç eden işletmenin veya özel amaçlı kurumun bilançosunda, pasifte yer alırlar. Ödeme aktarmalı menkul kıymetleştirmeye benzer şekilde, dayanak oluşturan varlıkların nakit akımları, anapara ve faiz ödemelerinde kullanılmaktadır. Ödeme aktarmalı menkul kıymetlerde olduğu gibi, bu durumda da kredi sağlayan kurum alacaklarını özel amaçlı kuruma satmaktadır. Aynı alacak portföyüne dayalı olarak farklı vadelerde birden fazla menkul kıymet ihraç etmek mümkündür (Hepşen, 2005). 3.4. Menkul Kıymetleştirme Sürecindeki Riskler ve Sorunlar: Menkul kıymetleştirme yoğun emek gerektiren karmaşık bir prosedürdür. Kaynak şirket, mali müşavirler, derecelendirme kuruluşları, hukukçular, sigortacılar ve yatırımcılardan oluşan geniş bir profesyonel kitlenin birlikte çalışmasını gerektirir. Menkul kıymetleştirilme sözleşmeleri hazırlanırken, her iş kolunun kendi modeli ile kendi hesaplamaları üzerinden çalışma yapması, katılımcıların, sözleşme şartlarını yanlış yorumlamasına veya kurumsal ihtiyaçlara öncelik verilerek farklı özelliklere odaklanmalara neden olunabilmektedir. Sonuç olarak, bir sigortacının modeli, derecelendirme kuruluşu tarafından kullanılan modelden veya yatırımcılar tarafından kullanılan modelden farklı olabilir. Bu durum mutabakat sağlanmasını zorlaştırmakta, menkul kıymetleştirme sürecinin uzamasına neden olmaktadır. Menkul kıymetleştirme de bir diğer önemli sorun ise dolandırıcılık riskidir. 2007-08 küresel finansal krizinde, var olmayan varlıkların teminatlandırılması, veya varlıkların birden fazla menkul kıymetleştirme için kullanılmış olması büyük sorunlara neden olmuştur. Bu sorun Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain 44 ipotek kredisi veren finansal kurumların yanısıra ABD'deki büyük bankaların bilançolarında toksik varlıklar bulundurmalarına neden olmuştur (Sinnock, 2014). Düzenleyici ve denetleyici kurumların süreci denetleme ve inceleme ihtiyacı maliyetleri arttırmakta, süreci daha da karışık hale getirmektedir (Anthony R.G vd., 2014). Ekonomik kriz süreçlerinde, menkul kıymetleştirmeye yönelmek ek likidite kaynaklarının bulunamaması veya sermayeye getirilen kısıtlamalar nedeni ile kredi taleplerini daraltmaktadır (Carbo-Valverde vd., 2015). Böyle dönemlerde, menkul kıymetleştirme, bankacılık sektörünün fazla risk yüklenmesine neden olarak finansal sektörün istikrarını olumsuz etkileyebilmektedir (Kara vd., 2016: 109). Genel olarak kaliteli ticari alacaklar menkul kıymete dayanak olarak belirlendiği için, bilançoda kalitesi düşük alacaklar kalmaktadır. Menkul kıymetlendirilen alacakların maliyeti diğer kredi türlerine göre daha düşük olmasına rağmen, geniş çaplı bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğu için genele yayılmakta sorunlarla karşılaşılmaktadır. Alacaklar bilanço dışına çıkarılınca işletme bilançolarının doğru bilgi vermemesi, kredi kurumları açısından denetlenme etkinliğinin azalması, ihraççı kuruluşun kredi kontrollerinin zorlaşması, belirsizliğe neden olmaktadır (Günceler, 2018). Ayrıca, varlığa dayalı menkul değer ihracında faiz riski, kredi riski ve erken ödeme riski ile karşılaşılabilir. Kredi riski, kaynak şirketin alacaklarını tahsil edemediği durumda ortaya çıkmaktadır. Bunu engellemek için şirketler, yüksek miktarda teminatlandırılmış menkul değer ihraç edebilirler. Faiz riski, faizlerin dalgalı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu riskten korunmak için değişken oranlı menkul değerler tercih edilebilir. Son olarak erken ödeme riski, borcun anapara ve faiz ödemeleri ile birlikte vadesinden önce kapatılmasından kaynaklanır. Bu durum ödemelerde istikrarsızlığa neden olur ki, bu durum faizlerdeki volatilite nedeni ile oluşur. Erken ödeme yapılması mümkün olan kredi türleri arasında; kredi kartı alacakları ve ipotekli krediler sayılabilir (Vatansever, 2000). Blockchain inovasyonu, mevcut finansal sistemden kaynaklanan bütün olumsuzlukları ortadan kaldırarak, menkul kıymetleştirmeyi hızlı, güvenli ve verimli bir şekilde uygulamayı taahhüt etmektedir. 4. BLOCKCHAIN TEKNOLOJİSİ Blockchain teknolojisinin gücü, dijital para birimlerinin temelini oluşturmanın ötesine geçmektedir. Blockchain teknolojisi menkul kıymetleştirme de dahil olmak üzere çok çeşitli alanlarda kullanılabilir. Blockchain bir tür veri tabanı olarak kabul edilmektedir ancak onu popüler hale getiren Bitcoin uygulamasıdır. Bitcoin blok zincirleri kriptografik olarak imzalanmış olan finansal işlem kayıtlarını tutsa da, blok zincir teknolojisi farklı veri türlerini saklayabilir. Ayrıca, Blockchain'ler "akıllı sözleşmeler" gibi bilgisayar kodlarını depolamak için de kullanılmaktadır. Blockchain teknolojisi geleneksel bir veri tabanından farklı olarak, tek bir bilgisayarda çalışmamakta, Bunun yerine, dağıtılmış işlemlerden (distributed ledger) oluşan bir ağ tarafından çalıştırılmaktadır. Bu ağdaki her düğüm (node), veri tabanının bir kopyasına sahip olabilir. Geleneksel olmayan bu veri tabanına müdahale edilmesi mümkün olmadığından, veri tabanına olan güvenin artması beklenmektedir. Günümüzde bireyler, finansal mali ve ticari işlemlerin kayıtlarını işlemek ve muhafaza etmek için hükümetler, mahkemeler, bankalar vb. gibi üçüncü taraflar tarafından üretilen bilgilerin güvenilirliğini kabul etmektedirler. Güvenilen üçüncü kişi veya kurumların, Nurhan TOĞUÇ 45 sorumluluklarını yerine getiremedikleri durumlarda, dağıtılmış işlemlerin içeriğinin güvenliği tek bir kişi veya kuruluşa bağlı olmadığı için mevcut sistemden daha güvenli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle, üçüncü taraf kuruluşlara güvenmek yerine bir blockchain teknolojisi daha güvenli görülmektedir. Küresel ölçekte tanımlanan Blockchain teknolojisi, finansal sektörde iyileştirme sağlarken dolandırıcılığı sınırlama potansiyeline sahiptir. Blok zincirleri, üçüncü taraf onayına ihtiyacı tamamen ortadan kaldırmamakta, kayıtların gerçek varlıklarla ilgili olup olmadığını belirlemek için üçüncü taraflarca onaylanacak dijital kayıtlar olarak tanımlanmaktadır. Finansal işlemlerde veri bütünlüğüne ihtiyaç duyulmaktadır. Bu, fiziksel olarak tedarik zincirindeki bir varlık için sahte kayıt üretilemeyeceği anlamına gelir. İşlemlerde gizlilik kritik olduğundan, gizliliği sağlamak için blok zincirine ek olarak kriptografinin kullanılması gerekmektedir. Blockchain, finans sektöründe ve ekonominin genelinde dijital dönüşümü sağlayacak çok çeşitli fırsatlar sunan ve henüz emekleme aşamasında olan bir teknolojidir. Bu nedenle, devletlerin ve özel sektörün bu teknolojiyi iyi anlamaları, sağlıklı kararlar almaları açısından çok önemlidir. 4.1. Akıllı Sözleşmeler Bir blok zincirinin dağıtılmış işlemlerle saklanabilecek ve daha sonraki işlemler yapılırken çalıştırılabilecek bilgisayar programları "akıllı sözleşmeler" olarak adlandırılır. Akıllı sözleşmeler, dağıtılmış işlemlere dayalı koşullara göre değeri depolar, taşır, işler ve aktarır. Blok zincirinin bu özelliği blockchain uygulamalarının kullanım alanlarını artırır. Akıllı sözleşmeler esas olarak yasal sözleşmelerle ilişkilendirilir, aslında akıllı sözleşmeler bir finansal işlemi uygulamak için bir programlama dilinde yazılırlar. 4.2. Blockchain ve Akıllı Sözleşmeler ile Menkul Kıymetleştirme Menkul kıymetleştirme ilk olarak blockchain teknolojisi üzerinden yapılandırılırsa, menkul kıymetleştirilecek varlık portföyü ve her bir varlık üzerindeki değişiklikler ile ödeme koşulları üzerinde şeffaf bir bilgi akışı sağlanır. Önceden tanımlanmış kriterler çerçevesinde yapılandırılan varlıklar, akıllı sözleşmeler üzerinden izlenebilir. Bu durum, menkul kıymetleştirme sürecine olan güveni arttıracak, menkul kıymetleştirilen varlıklar blockchain üzerinden belirli bir finansmana bağlanacak ve böylece bu varlıkların haczedilmesi veya çifte teminatlandırmaya konu olması engellenecektir. Akıllı sözleşmelerin şeffaflığı, asimetrik bilgi riskini azaltarak tüm katılımcılar için şeffaflık sağlayabilmesidir (Lippiat & Oved 2018). Blockchain teknolojisi sayesinde block zincire kaydedilmeden önce menkul kıymetleştirmenin tüm tarafları tarafından onaylanacak olan bir anlaşma, çifte teminatlandırmaları, hacizleri ortadan kaldırarak nakit akışlarının sağlıklı bir şekilde takip edilmesine ve yatırımcılara dağıtılacak olan nakit akışlarının şeffaf bir şekilde hesaplanmasına fırsat sağlayacaktır. Blockchain teknolojisine hakim tek bir model vardır ve her menkul kıymetleştirme işlemi, blok zinciri teknolojisi üzerinde bu modele göre şekillendirilir. Fon akışını sağlamak, tahsilatları yapmak ve nakit akımlarını yatırımcılara dağıtmak için kullanılan bu model tüm tarafların mutabık olduğu bir model olmakta ve tüm tarafların erişimine açık olmaktadır. Blockchain ve akıllı sözleşmeler ile menkul kıymetleştirme daha kolay ve daha hızlı hale geleceğinden, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansman bulmaları kolaylaşacaktır. Tüm varlık sınıflarının menkul kıymetleştirilmesinde blokchain teknolojisinin 46 Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain temel katkısı, yatırımcıların menkul kıymetleştirme sürecinin tüm aşamalarını şeffaf bir şekilde takip edebilmeleridir. Akıllı sözleşmelerde meydana gelebilecek değişikliklerin takip edilebilir olması yetkisiz değişiklikler yapılmasını engelleyecek, yatırımcılar açısından daha erişilebilir ve aynı zamanda daha uygun fiyatlı ve güvenilir hale gelmesini sağlayacaktır. Bu durumda, küçük ve orta ölçekli işletmeler, geleneksel menkul kıymetleştirmeye kıyasla daha düşük maliyetle finansman sağlamak için bilançolarında likit olmayan varlıkları hızlı bir şekilde likit hale getirerek nakit ihtiyaçlarını karşılama fırsatına sahip olacaklar. Kaynak: Deloitte Development LLC, 2017. 1- Blokchain e yerleştirilen tüm fonlama verileri, değiştirilemez, doğrulanabilir ve zaman damgalı, güvenilir ve denetlenebilir veri kaynağı oluşturur. 2- Akıllı sözleşmeler ile menkul kıymetleştirme otomatik ve entegre hale getirilir. Böylece, nakit akımları doğru yönetilerek çifte teminatlandırma ve dolandırıcılık riskleri ortadan kaldırılır. 3- Taraflar işlemleri kesinleştirir ve anlaşmanın şartları sözleşmeler ile kaydedilir. Bu kayıtlar blok zincirine kaydedilmeden önce tüm taraflar tarafından onaylanır. Böylece, model üzerinde uzlaşma sağlanır. 4- Akıllı sözleşmeler, nakit akımlarının menkul kıymet sahiplerine ödenmesini güvence altına alır. Derecelendirme kuruluşlarına doğru bilgi aktarımı sağlanır. Düzenleyici mevzuata uygunluk otomatik olarak gerçekleşir. 5- Derecelendirmede şeffaflık sağlanarak Blockchain ile takip edilecek ve böylece sürecin güvenliği artacaktır. 6- Menkul kıymetleştirilmiş varlığın fiyatlandırılması daha doğru bir şekilde yapılabilecektir. Blockchain üzerinden aktifleştirilmiş trade platformları ile menkul kıymetleştirilmiş varlıkların derinleşen ikincil piyasalarda işlem görmesi sağlanabilecektir. 7- Blockchain teknolojisi ile kolaylaştırılan güvenlik hizmetleri sayesinde, mülkiyet bilgileri, takas işlemleri izlenebilecektir. Böylece, tam erişim haklarına sahip düzenleyiciler tarafından sistemik riskler kontrol edilebilecektir. Nurhan TOĞUÇ 47 4.3. Blockchain ve Menkul Kıymetleştirme Sürecinde Mevzuata Uygunluk Menkul kıymetleştirme sürecinde veriler ilk aşamada blok zincire yüklenir ve gerektiğinde otomatik olarak güncellenirse, mevzuata uyumluluk önemli ölçüde kolaylaşacaktır. Blok zinciri teknolojisi, mevzuata uygunluğu otomatik olarak analiz edebildiği için yasal süreci basitleştirmesi beklenmektedir. Daha sonra ilgili krediler, ilgili teminat yapısı ile otomatik olarak eşleştirilebilir. Blokchain teknolojisinin kullanımı, tüm menkul kıymetleştirme ekosisteminde bilgi akışı ve nakit akımları üzerinde taraflar arasında uzlaşma ihtiyacını büyük ölçüde azaltır. Derecelendirme kuruluşları ve menkul kıymet yatırımcıları, denetleme kurumları arasında oluşabilecek anlaşmazlıkları giderecek olan bilgilere kolay erişim sağlar ve yatırımcılara yapılacak ödemelerde gecikmeleri engeller. Hâlihazırda menkul kıymetleştirme, bankalar, denetim kurumları, hukuk müşavirleri, aracı kurumlar gibi kuruluşların üçüncü taraf olarak teyitlerine ihtiyaç duymaktadır. Bu kurumlar hem hizmetleri için komisyon talep etmekte, hem de her zaman kamu yararına hareket etmemektedirler. Blockchain teknolojisi bu sorunları ortadan kaldırarak PC programlarında kayıtlı ve değiştirilemez yönergelerin kaydettiği işlemler sayesinde; üçüncü taraf olan kuruluşların sağladığı, alışılagelmiş arka ofis (back office) ihtiyacına son verecektir. Aynı zamanda bu kayıtların dışarıdan onaylanma ihtiyacına ve denetim fonksiyonuna ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı şekilde, sözleşmeler değiştirilemeyeceği için hukuk müşavirliği hizmetlerine de ihtiyaç duyulmayacaktır. Tüm bu avantajlar, menkul kıymetleştirmeyi daha kolay, daha hızlı, daha güvenilir hale getirerek hem KOBİ ler için düşük maliyetli finansman fırsatı doğuracak hem de yatırımcı açısından varlığa dayalı, güvenli yatırım fırsatları sunarak yatırım yapılabilir ürün gamını genişletecek, yastık altı tasarrufları gün yüzüne çıkaracak ve sermayenin tabana yayılmasını sağlayacaktır. Bu da ekonominin yabancı sermaye ihtiyacını azaltarak sermayenin halka yayılmasını kolaylaştıracaktır. Blockchain'in menkul kıymetleştirme ile ilgili finansal işlemlere şeffaflık getirmesi, maliyetleri düşürmesi, işlemleri hızlandırması, menkul kıymetleştirmenin yaygınlaşması açısından kritik öneme sahiptir. Blok zinciri teknolojisi ile menkul kıymetleştirmenin faydaları, düşük maliyetli finansman sağlama, akıllı sözleşmeler ile güvenlik sağlama avantajlarının ötesine geçmektedir. Blockchain teknolojisi menkul kıymetleştirmeyi aracısızlaştırır, bilgi akışını ve nakit akımlarındaki gecikmeyi önler, işlem hızını arttırır. Hızdaki bu artış, kaynak şirketin ihtiyaç duyduğu sermayeye hızla ulaşmasını sağlar (Siddhartha, 2019). 5. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ Menkul Kıymetleştirme, nakit akımlarına dayalı olan bir fon sağlama/finansman türü olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer tanım ise şirket bilançolarında likit olmayan aktiflerin sermaye piyasalarında işlem görebilecek menkul kıymete dönüştürülmesidir (Erdönmez, 2006). KOBİ’lerin büyük işletmelerle yapmış oldukları sözleşmelerde alacak devrini yasaklayan maddeler, KOBİ’lerin finansmana erişimini zorlaştırmaktadır. Menkul kıymetleştirme reel sektörde bulunan işletmelere banka dışı kurumlardan, düşük maliyetli finansman sağlama seçeneği sunmaktadır. Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain 48 Blockchain teknolojisi, dünya ekonomisini dijitalleşmeye teşvik etme potansiyeline sahiptir. Blockchain teknolojisi sayesinde, dünya çapındaki anlaşmalar kalıcı bir şekilde kaydedilebilecektir. Küresel ölçekte yapılan anlaşmaların her biri, blok zinciri ağında onaylanan akıllı anlaşmalar olacaktır. Temel olarak, her işletme, aracı kullanmadan, güvenilir ve eksiksiz olarak işletme kayıtları üretebilecektir. Blokchain teknolojisi yoluyla menkul kıymetleştirme yerel ve küresel ölçekte idari bir kurumsallaşma gerektirmesine rağmen, blok zinciri teknolojisinin sunduğu avantajlar menkul kıymetleştirme de çığır açacak bir etkiye sahip olabilir. Menkul kıymetleştirme, özel sektörün yeni kaynaklar yaratarak fonlama ihtiyacını düşük maliyetle temin etmesini sağlamanın yanısıra, faiz ve kur riskini de azaltacaktır. Varlığa dayalı menkul kıymetleştirme işlemlerinde, bilançonun aktif tarafında bulunan varlıkların menkul kıymetleştirilerek yatırımcıya sunulması, ekonomilere ek bir kaynak sağlayacaktır. Blockchain uygulaması ile, ekonomiye sağlanan bu ek kaynağın maliyetini düşürecektir. Blockchain teknolojisi ile yatırımlarının dolandırıcılık ve finansal istismara karşı korunması, yastık altında bulunan tasarrufların ekonomiye katılımını teşvik ederek ekonomik refahı arttıracaktır. Blockchain tabanlı menkul kıymetleştirme, faize dayalı finansal ürünlere alternatif, düşük risk profilli ürünler geliştirilerek katılım bankacılığı sektörünün büyümesine ve dini inancı gereği faize dayalı finansal ürünleri kullanmayı reddeden yatırımcıların atıl tasarruflarının ekonomiye katılmasına hizmet edecektir. Dini hassasiyetleri gereği finansal sistemin dışında kalan kişilerin sisteme dâhil edilmesi için konvansiyonel finansal ürünlerin yanı sıra, faizsiz finans ürünleri kullanması gerekmektedir. Blockchain tabanlı menkul kıymetleştirmenin kullanımı, reel sektörün daha hızlı ve daha düşük maliyetli olarak büyümesini sağlayacaktır. Özellikle ortaklığa dayalı finansman yöntemleri, blockchain teknolojilerini kullanılarak katılım finansın uygulanabilirliğine katkıda bulunacaktır. KAYNAKÇA Aksoy, A. Tanrıöven, C. (2013). Sermaye Piyasası Yatırım Araçları ve Analizi, 4. Baskı, Ankara: Detay Yayıncılık. Alptekin, E. (2009). Menkul Kıymetleştirme ve Küresel Finans Krizindeki Rolü. İzmir Ticaret Odası Ar-Ge Bülten. Nisan-Ekonomi Anthony, R.G. Nolan et al., (2014). Regulation AB II: Second Time’s the Charm?, K&L Gates Legal Insight, September 19, 2014, pp 1-6. Aydın, N., Başar, M. ve Çoşkun, M. (2010). Finansal Yönetim, Ankara: Detay Yayıncılık. Carbo-Valverde, S., Degryse, H., Fernandez R.F., (2015). The impact of securitization on credit rationing: Empirical evidence, Journal of Financial Stability, Volume 20, pp: 36-50, ISSN 1572-3089. Cheng, M, Dhaliwal, D. S. and Neamtıu, M. (2011). “Asset Securitization, Securitization Recourse, and Information Uncertainty”, The Accounting Review, Volume 86, Sayı 2, pp: 541-568 Çabuk, A. (2009). Muhasebede Dönem Sonu İşlemleri, 4. Baskı, Bursa: Dora Yayıncılık. Nurhan TOĞUÇ 49 Davıs, N. (2000). Securitisation: A Public Policy Tool?, New Zealand Treasury Working Paper, No. 00/08, New Zealand Government, The Treasury, Wellington Erdönmez,P.A., (2006). Aktif Menkul Kıymetleştirilmesi. Bankacılar Dergisi, s 57. Günceler, B. (2016). Menkul Kıymetleştirme (Bankalara Kaynak Yaratma Yönteminde Yeni Bir Araç). Türkiye Bankalar Birliği Sunumu. İstanbul. Hakyemez, C. (2012). Menkul Kıymetleştirmede Örnek Ülke Uygulamaları ve Türkiye İçin Öneriler. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara. Hepşen, A. (2005). “Bir Finanslama Yöntemi Olarak Menkul Kıymetleştirme: İpoteğe dayalı Menkul Kıymetleştirme ve Türkiye Uygulaması”, İstanbul Ticaret Odası, Yayın No: 2005-13, İstanbul, s.19 Kara, A., Marquez-Ibanez, D. ve Ongena, S. (2016): “Securitization and Lending Standards: Evidence From The European Wholesale Loan Market, Journal of Financial Stability, Cilt 26, 107-127 Lıppıatt, T. Oved, M. (2018). The two token waterfall: A liquidity-optimizedframework for tokenizing private placement securities. Pavel, Christine A. (1989). Securitization the Analysis and Development of the LoanBased/Asset-Backed Securities Markets, Probus Publishing, Chicago Illinois. Sabuncuoğlu, Z., Tokol, T. (2009). Meslek Yüksekokulları İçin Genel İşletme, Bursa: Alfa Aktüel Basım Yay. Dağ. Ldt. Şti,. Sıddhartha, S. (2019). Intelligent Blockchain for Asset Securitisation Published in The Start Up. Sınnock, B. (2014). “With Some Lenders Hurting, Could Double-Pledging Fraud Resurface?,” National Mortgage News, July http://www.nationalmortgagenews.com /news/compliance-regulation/with-some-lendershurting-could-double-pledging-fraudresurface-1042214-1.html, accessed February 2, 2022. Swan, M. (2015). Blockchain: Blueprint for a new economy, O’Reilly Media, Inc. Uludağ, İ. Erişah A. (2006). “Finansal Hizmetler Ekonomisi”, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. Ünsalan, E. Şimşeker, B. (2011). Temel İşletmecilik Bilgileri, 5. Basım, Ankara: Detay Yayıncılık. Vatansever, N. (2000). Varlığa Dayalı Menkul Kıymet Uygulaması. Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. C.1. S.1. Vatansever, N. (2000). Varlığa Dayalı Menkul Kıymet Uygulaması. Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. C.1. S.1. Yetgin, F. (2007). Mortgage sistemi: Türkiye (Teori-Uygulama). İstanbul: Dünya Gazetesi Kitaplığı Yayınları. 50 Menkul Kıymetleştirme ve Blockchain