[itobiad], 2021, 10 (4): 3585-3609
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması
Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
Two Instruments in the Context of the Reflection of
Hybridization on Cultural Products: Bagmani and
Yaybus
Video Link: https://youtu.be/9gXd9JJ4EaA
Serenat İSTANBULLU
Doç. Dr., İzmir Demokrasi Üniversitesi, GSF Müzik Bölümü
Assoc. Prof., Izmir Democracy University, Music Department
serenatistanbullu@hotmail.com
Orcid ID: 0000-0002-2615-6201
Makale Bilgisi / Article Information
Makale Türü / Article Type
Geliş Tarihi / Received
Kabul Tarihi / Accepted
Yayın Tarihi / Published
Yayın Sezonu
Pub Date Season
: Araştırma Makalesi / Research Article
: 27.04.2021
: 20.12.2021
: 26.12.2021
: Ekim-Kasım-Aralık
: October-November-December
Atıf/Cite as: İstanbullu, S. (2021). Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması
Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş . İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları
Dergisi
,
10
(4)
,
3585-3609
.
Retrieved
from
http://www.itobiad.com/tr/pub/issue/66167/928288
İntihal /Plagiarism: Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal
içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees
and confirmed to include no plagiarism. http://www.itobiad.com/
Copyright © Published by Mustafa YİĞİTOĞLU Since 2012 – Istanbul / Eyup,
Turkey. All rights reserved.
Serenat İSTANBULLU
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki
Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
Öz
Kültür varlıklarının şekillenmesinde kültürlerarası etkileşim ve aktarım
önemli bir unsurdur. Tarih boyunca maddi ve manevi müzik unsurları
çevresel etkilerle gelişip değişime uğrayan, karakteristik ve biçimsel
özelliklerini etkileşim içine girdiği diğer kültürel unsurlardan hızla alıp
genişleyebilen bir sanat dalıdır. Kültürel melezleşme kapsamında müzik
ürünlerinin değişimi birleşimi, karışımı ve kültürlerarası ilişkiler,
çalgılardan müziksel temalara, sözlerden tınısal özelliklere kadar birçok
müziksel dinamiğe yansımıştır. Müzik ürünlerinin melezleşmesi ya da
melez icrası, değişmekte olan kullanım amaçları doğrultusunda Türk
dünyasında ve farklı coğrafyalardaki her kültür içerisinde etnomüzikolojik
çalışma sahası içinde değerlendirilmek üzere önemli veriler içerir.
Bu araştırmada; ortak kültür ürünleri içerisindeki melezleşme bağlamında
geleneksel müzik ve çalgıların melezleşmesi örneği olarak Bağmani ve
Yaybüş çalgılarını tanıtmak amaçlanmaktadır. Üreticisinin icrasına hakim
olduğu, bağlamanın klavye düzenini farklı ve gür tınılarla duyma isteği
üzerine geliştirmeye karar vermiş olduğu yaybüş ve bağmani çalgıları;
bağlama sapının kabak kemane gövdesiyle birleştirilmesi sonucu bağmani
çalgısına ve bağlama sapının cümbüş gövdesi ile birleştirilmesi sonucu
yaybüş çalgısına dönüşmüştür. Her iki çalgı da hibrit çalgı özellikleri
taşımaktadır.
Çalışmada, kültürel melezleşme ve kültür ürünlerinin melezleşmesi
kavramlarının anlam ve etkilerine değinilmiş; bağmani ve yaybüş
çalgılarının oluşumu ve yapıları hakkında bilgiler sunulmuştur. Ayrıca
çalgıların icra özellikleri, organolojik materyal özellikleri, ölçüm özellikleri
ve organolojik yapısal özellikleri tanıtılmıştır. Söz konusu iki çalgının güçlü
ve zayıf yönleri, geliştirilmeye elverişli özellikleri, kullanım alanları ve
yaygınlaştırılabilirliğine değinerek Anadolu melez halk çalgıları arasında
yerini alabilecek boyutlarına vurgu yapılmıştır. Etnografik araştırma eksenli
bu çalışmada gözlem ve görüşme teknikleri ile elde edilen veriler literatür
taraması sonucu ulaşılan kavramsal verilerle bir araya getirilmiş ve
yorumlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kültür, Melez, Yaybüş, Bağmani, Organoloji
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3586]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
Two Instruments in the Context of the Reflection of
Hybridization on Cultural Products: Bagmani and Yaybus
Abstract
Intercultural interaction and transfer is an important factor in shaping
cultural assets. Throughout history, material and spiritual musical elements
are also a branch of art that has evolved and changed with environmental
influences, and can rapidly expand its characteristic and formal features
from other cultural elements with which it interacts. Within the scope of
cultural hybridization, the combination, mixture and intercultural relations
of musical products are reflected in many musical dynamics, from
instruments to musical themes, from lyrics to timbre features. The
hybridization or hybrid performance of musical products contains important
data to be evaluated within the ethnomusicological field of study in every
culture in the Turkish world and in different geographies in line with the
changing purposes of use.
In this study; It is aimed to introduce Bagmani and Yaybus instruments as
an example of hybridization of traditional music and instruments in the
context of hybridization in common cultural products. Yaybus and Bagmani
instruments, which the manufacturer has mastered the performance of and
decided to develop upon the desire to hear the keyboard layout of the
baglama with different and loud tones; As a result of combining the baglama
handle with the body of the gourd violin, it became a bagmani instrument,
and as a result of combining the baglama handle with the body of the
cümbüş, it turned into a bowstring instrument. Both instruments have
hybrid instrument characteristics.
In this study; It is aimed to introduce Bagmani and Yaybus instruments as
an example of hybridization of traditional music and instruments in the
context of hybridization within common cultural products. In accordance
with the purpose of the study, the meaning and effects of the concepts of
cultural hybridization and hybridization of cultural products are mentioned;
Information about the formation and structures of the bagmani and yaybus
instruments are presented. In addition, the performance characteristics,
organological material properties, measurement properties and
organological structural features of the instruments are introduced. By
mentioning the strengths and weaknesses of the two instruments, their
features suitable for development, their usage areas and their extensibility,
the dimensions that can take their place among Anatolian hybrid folk
instruments were emphasized. In this ethnographic research-oriented study,
the data obtained by observation and interview techniques were combined
and interpreted with the conceptual data obtained as a result of the literature
review.
Keywords: Culture, Hybrid, Yaybus, Bagmani, Organology
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3587]
Serenat İSTANBULLU
Giriş
Kültür kavramı içerisinde geleneksel uygulamalar, bunlara bağlı olarak
yerleşik davranışlar, ürünler yanında çevresel etkileşimlerle oluşan gelişen,
şekillenen, belirlenen ve değişime uğrayan unsurlar vardır. Maddi ve
manevi bu kültürel unsurlar da kendine özgü gelişim ve biçimlenme
süreçleri ile kültür ürünlerini oluşturmaya devam ederler. Her toplum
kendine has maddi ve manevi kültür ögelerini zaman, mekân ve ihtiyaçları
doğrultusunda devinimsel olarak şekillendirir. Bu şekillenmeye müzik
ürünleri de dahildir.
Toplumlara özgü müzikal özellikler kültürel renkler olarak karşımıza
çıkarken, çalgılar ise bu renk paletinin önemli bir tonunu oluşturmaktadır.
Çalgılar; doğmuş oldukları coğrafya, iklim, komşu topluluklar ile etkileşim,
kullanım amaçları, teknolojik gelişim gibi başlıklardan ötürü kültürlerarası
değişimler göstermektedir. Kendine özgü ses tınıları, yapım malzemeleri,
çalındıkları alanlar ve temsil ettikleri anlamsal özellikleri ile ait olduğu
kültür hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. “Anadolu'muz bugün
yaşanmakta olan küresel kültüre taşınması mümkün pek çok tarihsel değerli
mirasa sahiptir. Bu mirasın önemli bir yerinde müziklerimiz ve onun temel
eşlikçisi çalgılarımız gelir” (Erol, 2004: 4). Bir toplumun kimliğinin
taşınmasında, o toplumun melodileri, çalgıları, şarkı sözleri, müziğin icra
edildiği ortamlar ve topluluklar olarak kıymetli bir yere sahiptir. Bu
bileşenler sayesinde müzik, toplumun tanımlanmasında, karakter
özelliklerin seçilmesinde belirgin bir rol oynamaktadır (Vural, 2019: 293).
Kültür ürünlerinin oluşum süreçleri içerisinde; müzik unsuru ve kültür
ürünlerinde meydana gelen aktarım paylaşım ve melezleşme gibi başlıklar
karşımıza çıkmaktadır.
Kültür ve Kültür Ürünlerinin Oluşum Süreci
Kültür kavramı, bir toplumun geçmişten bugüne getirmiş olduğu yazılı
olmayan kurallar uygulamalar bütünü olmakla birlikte sabit bir kökü
olmayan, farklı topluluklarla ve zaman içerisinde etkileşimler sonucu oluşan
değerler bütünüdür. Sadece somut uygulamaları kapsamakla kalmayıp
“zihnin yaşamına kıyasla, düşüncenin temel materyali, bir kazanım, bir
içerik, bir varlık” (Moles, 1983: 17) olarak da tanımlanır. Yani kültürün soyut
ve somut olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır.
Ozankaya; maddi ve manevi kültür ögelerini, bir insan topluluğunun, doğal
ve toplumsal çevresiyle etkileşim süreci içinde ürettiği toplam bileşimi
olarak tanımlayıp kültürün maddi öğelerini ise bir toplumun belli bir
dönemdeki uygulayımsal (teknolojik) ilerlemesini, üretim ve uygulayımdaki
deneyim, beceri ve yeteneklerinin yansıması olarak anlatır. Özetle maddi
kültür, insanın doğaya, topluma, hatta kendi kendisine egemen olma
ölçüsünün göstergesidir (Ozankaya, 1991: 218). Ayrıca kültürün oluşum
süreçlerinde toplum, toplumsal değerler, siyaset, kurumlar, insan ilişkileri
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3588]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
gibi paydaşlar yer almaktadır. Kültür “İster ilkel, ister feodal, ister modern
yapıda ya da bunların değişim içindeki çeşitlenmeleri halinde olsun, her
toplumsal yapı, bu yapıyı meydana getiren toplumsal müesseselerin, insan
ilintilerinin ve bunların karşılıklı münasebetlerinden doğan toplumsal
değerlerin birbirlerini karşılıklı olarak etkiledikleri bir bütündür” (Kıray,
1999: 95).
Kültürü oluşturan temel yapı taşlarının, uygulamaların, toplum tarihine
belirleyici ölçüde etki etmiş olayların ve kültürel değişimlerin toplum
üzerinde yaratmış olduğu etki, uyum süreci, eşgüdüm ve bunların sonucu
olarak benimsenen organik kültürel değişimler bütünsel olarak gelecek
nesillere aktarılır.
Kültür kavramı içerisinde geleneksel uygulamalar, bunlara bağlı olarak
yerleşik davranışlar ve ürünler bir bütün olarak algılanabileceği gibi her biri
kendine özgü gelişim süreçleriyle birlikte ait olduğu toplumun devingen
özelliklerini sergilerler.
“Kültür kavramı için geleneksel fikirler ve
bunlara bağlı olan değerler; öğrenilmiş davranışların bir
bütün olarak nesilden nesile aktarılması; paylaşılan
öğrenilmiş davranışlar ve yaşam etkinlik alanlarından
sosyal olarak aktarılan anlamlar; paylaşılan semboller ve
anlamlar; bir grubun davranışlarında önceden tahmin
edilebilir ve belirli farklılıklara yol açan deneyimler;
davranışları bir sisteme oturtan fikir, uygulama, norm ve
anlamlar bütünü, kendini oluşturan parçaları üzerinde
kapsamlı bir etkiye sahip olan bir üst düzen; birbirleriyle
ilişki içinde ve birbirlerine karmaşık bir biçimde bağlı
parçalardan oluşmuş bir sistem ve aklın zihinsel açıdan
programlanması veya yazılımıdır” (Kağıtçıbaşı, 2012: 35).
Kültür ürünlerinin oluşumunda kültür aktarımı önemli bir yer tutar.
“Kültürleşme adı verilen evrensel süreçte kültür varlıkları, yeniyi alarak
değişir, gelişir” (Güvenç, 1993: 138). Geniş coğrafyalarda yüzyıllarca
varlığını sürdürmüş olan Türk kültürü hem kendi kültürünü ulaşmış
olduğu yeni coğrafyalara aktarmış hem de burada ilişkide bulunduğu
kültürlerin belirli özeliklerini edinmiştir. “Tarihsel süreçte, her kültürde
olduğu gibi Türk kültürünü belirleyen değer, norm, sosyal kontrol öğeleri
ve formlar değişikliğe uğramıştır. Kültür, statik değildir. Zemindeki
değerler aynı kalmak şartıyla değişen ve gelişen ilişkiler ağıdır. Kültür her
toplumsal olgu ve değer gibi dinamik karakterle değişerek yenilenir”
(Artun, 2004: 3). Çevresel etkileşimlerle oluşan gelişen, şekillenen, belirlenen
ve değişime uğrayan maddi/ manevi kültürel unsurlar içinde bulunduğu
toplumun kimliğine göre biçimlenir.
Bu anlayışla her toplum kendine has maddi ve manevi kültür ögelerini
zaman, mekân ve ihtiyaçları doğrultusunda devinimsel olarak şekillendirir.
Söz konusu şekillenme sürecinde iki kültürün belirli parçalarının birleşimi,
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3589]
Serenat İSTANBULLU
sentezlenmesi ve yeni bir oluşuma doğru evrilmesi, kültürleşmenin doğal
sonuçlarından biridir.
Kavramsal Olarak Melezleşme
“Melez” kelimesi, köken olarak Latince “hibrida” kelimesine karşılık
gelmektedir ve “karıştırılmış bir şey” anlamında kullanılmaktadır. İki farklı
türün ya da formun bir araya getirilmesi yoluyla oluşan ve her iki türün
özelliklerinden bir kısmını gösteren yeni bir tür olarak da tanımlanabilir.
Melezlik yerine aşılama kavramını kullanan araştırmacılar, aşılamanın hem
ana gövde hem de kalem olarak adlandırılan gövdenin birbirlerine
uyumunun sağlanması amacıyla doğru kesilmeleri gerektiğini belirler.
Dolayısıyla aşılama iki veya daha fazla farklı genotipin birleştirilerek bileşik
genetik sistem meydana getirilmesidir (Mudge vd. 2009: 440).
Biyoloji alanında ilk kez kullanılmış bir terim olan “melez” kavramı; zaman
içerisinde başta siyaset ve sosyoloji alanları olmak üzere sosyal bilimlerin de
birçok dalında kullanılan bir terim olmuştur. Özellikle “19. yüzyılda dilbilim
ve ırksal teorinin kullanım alanına da girmiş ve böylece birçok disiplinde
kullanılmaya başlanmış olup, zamanla göze çarpacak bir şekilde, popüler
kültür çalışmalarında önemli bir değere sahip olmuştur” (Tanrıbilir, 2010:
22). Melezlik (hybridity) aynı zamanda “fikirlerin, tasavvurların,
deneyimlerin birbirine eklemlenmesi anlamına gelen ve sosyal bilimlerde
sıklıkla kullanılan bir terimdir” (Uluç ve Süslü, 2017: 476).
“Melez” sözcüğü bilindiği gibi genellikle açıkça belirgin etnik ayrımdan
doğan çocukları tanımlamaktadır. Ama melezlik aynı zamanda kültürel bir
durum olarak, bazı toplumsal ya da ailevi ortamlara, kültürel alışveriş ve
yolculuk deneyimine bağlı bir zihniyet evreni olarak da tanımlanabilir
(Bourse, 2009: 18).
Melezleşme belirli kültürel unsurlarda görülebildiği gibi yeni bir kültürel
sistemin oluşabilmesi için de uygun ortamı sağlar. Bu oluşumu uluslararası
kültürel iletişimin yapıtaşı olarak, kültürel çeviri ve müzakere kavramları ile
açıklayan Bhabha, farklı kültürlerin birbirleriyle karşılaşmalarında kültürel
kodların, sembollerin, göstergelerin bir çeviri ya da müzakere eyleminden
geçerek dönüşüme uğradığını ifade etmektedir (Bhabha, 2006).
Kültürel melezlik bağlamında kullanılan terimler, çoğu zaman aynı olguyu
işaret eden farklı terimlerdir. Aynı olgunun ifade edilmesi için kullanılan
kültürel melezlikle bağlantılı terimlerin böylesine bir çeşitlilik göstermesini,
belki de “ironik” bir şekilde en iyi kültürel melezlik kavramı açıklayabilir.
Farklı disiplinlerin farklı vurgularla ve mecazlarla ifade ettikleri, kültürel
değişim anındaki birleşim, karışım ve kültürlerarası temas süreçlerini ifade
eden melezlik, kimi zaman karşılaşma sonrası oluşan sonuçlara ve ürünlere,
kimi zaman da karşılaşılan durumlara referansla ele alınır (Mutlu, 2015: 2-3).
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3590]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
Kültürel melezleşme kültürlerarası bir birleşimi ifade etmekle birlikte aynı
toplum içerisindeki farklı yapıdaki kültürel unsurların birleşimini de ifade
eder. Kültürel eklektisizm ise farklı kültürlerden seçilen ögelerin ayrı bir
sistem ve dizge içerisinde yeniden kullanılması olarak ifade edilirken;
uyum, genel anlamda organizmanın çevresi ile ilişkilerinin dengesini
sağlamaya yönelik değişikliklerin bütününü ifade etmektedir (Bilgin, 2003:
409). Bu etkileşim öylesine yerleşik bir sistem içerisinde süregelmiş olabilir
ki kültürün anlam ve sembollerinin birliği ve sabitliğinin olmaması
kültürlerarası temasın getirmiş olduğu mekânlaşmış bir oluşum ile
açıklanabilir.
Kültürel melezleşme doğal bir süreç içerisinde olabileceği gibi; siyasal,
ekonomik ya da sosyal sistemlere dayalı olarak bilinçli, deneysel,
uygulamacı ve sınırlı bir yapı içerisinde de görülebilir. Bu anlamda esas
konumuz olan müziksel melezleşmenin de oluşumu kültürel paylaşım ve
etkileşimler yanında, yeni arayışlar, denemeler, sentezleme ve kaynaştırma
yolu ile de gerçekleşebilir.
Melez üretim olarak var olan bir temsili sürecin çoğu zaman sağladığı iki
karşıt ucu birbirine yakınlaştırma ve kaynaştırma eylemi toplumsal ilişkiyi
desteklemektedir. Zeybek izleyicisi break dans izleyicisine ya da tam tersi;
halk türküleri dinleyicisi blues dinleyicisine ya da tam tersi glokal (küyerel)
ortamlar sayesinde belki yapay ama anlamlı ilişkiler kurulabilir. Bu
bağlamda bahsedilen stil ve türlerin her biri kültürel arabuluculuk ürünleri
olarak değerlendirilebilir (Tohumcu, 2012: 256).
Melezleşmenin Müziğe Yansımaları
Kültürlerin etkileşimi ya da aynı kültür içerisindeki farklı yapıların
etkileşimi ve melezleşmesinin en fazla görüldüğü alan sanat ürünleridir.
Kültür akışkanlığı, beraberinde kültür ürünlerinin oluşum, kullanım ve
evrim süreçlerinin belirlenmesinde rol oynar. “Melezlik, kimliklerin
‘patchwork’una götürür: Her kültür, karışımdan, melezlikten, alışverişten
ibarettir; bunlar sembolik anlamlarını sürekli dönüştüren egemen kültürün
bazı bileşenleri sayesinde kavranır” (Bourse, 2009: 18).
Melezleşme, kültürün birçok alanında olduğu gibi melez kültür ürünleri ve
melez sanatın oluşumunda da teknolojinin etkisi ile kendini hızla
göstermiştir. Sanat, bilim ve endüstri alanlarında ortaya çıkan gelişmeler
teknoloji sayesinde üretim kolaylığı sağlamanın yanında ulaşım kolaylığı da
sağlamıştır.
Küreselleşmeyle ivme kazanan kültürel melezleşmenin yaşamın her
alanında görüldüğü günümüzde, sanatın bundan yalıtık olmasının mümkün
olmadığı açıktır. O da aynı ivmeyle yol alır. Kültürel melezlik örnekleri her
yerde, yalnızca yeryüzünün her köşesinde değil, birçok kültür alanında
bağdaştırmacı dinlerde, eklektik felsefelerde, karışık dillerde veya
mutfaklarda ve mimarlık, edebiyat ya da müzikteki melez stillerde bulunur
(Burke, 2011: 31).
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3591]
Serenat İSTANBULLU
“Kültürel hibritleşme ya da senkretikleşme fikri, dini ve manevi hayat,
edebiyat ve çağdaş sanat, müzik (dünya müziği ve caz dahil) gibi olaylar
dizisine çok başarılı bir şekilde uygulanmaktadır” (Holton, 2013: 71).
Ülkemizde kültürel melezleşmenin sanat alanındaki en belirgin yansımaları
müzikte görülür. Özellikle popüler müzik bağlamında Osmanlı’nın son
yıllarından itibaren başlayan etkileşimler ve ardından Cumhuriyet
tarihimizde de görülen popüler kültür unsurlarının müziğimize yansımaları
ve kültürel etkileşimler Türk müziğinin birçok türü üzerinde etkili olmuştur.
Benzer şekilde Türk müziğinin farklı kültürleri etkilemesi ve melezleşme
sonucu oluşan müzik unsurları, türleri ve eserler kültürel melezleşmenin
müzik unsurlarına etkileri hakkında belirgin örnekler oluşturur. Bu konuya
Sefarad müziğinin Osmanlı müziğinden etkilenmesi gibi bir müziksel
melezleşme örneği verilebilir:
Sefarad müziği dini müzik ve halk şarkıları olarak iki bölümde incelenebilir.
Dini müzikler konusunda, Sefarad Yahudileri, dualarını İspanya’da Endülüs
zamanında Arap makamları ile okudukları için, Osmanlı’ya geldiklerinde,
Osmanlı’da kullanılan makamları alıp dualara uyarlamakta hiç zorluk
çekmemişlerdir. Maftirim adı verilen ilahileri Yahudiler’in İspanya’dan göç
döneminden itibaren söylenmiş olabileceği düşünülmekle birlikte Edirne’ye
yerleşen Yahudilerin Türk müziği dünyasına hemen girdiklerine ait bilgiler
vardır. Ribbi İsrael Najara (1555-1625) Osmanlı müziği ile İbranice ilahiler
uyarlayan ilk kişi olmuştur (Şaul, 2015: 114). Benzer şekilde 1960 lı yıllardan
itibaren ülkemizde görülen Anadolu rock tarzı müzikler Türk halk müziği
ile rock müziğin melezleşmesi olarak yıllardır varlığını sürdürmektedir.
Rock müzikte kullanılan enstrümanlarla çalınmaya başlanan ezgiler ihtiyaç
duyulan tınılar doğrultusunda çalgıların da melezleşmesine neden
olmuştur. “Anadolu rock”, “Anadolu pop” gibi müzik türlerini icra etmek
için çalgılar melezleştirilmiş; gitar ve bağlama sapını aynı gövdede taşıyan
çalgılar gibi yeni hibrid bir yapı ortaya çıkmıştır (Yıldırım, 2019: 8).
Melezleşme ve Çalgılar
Çalgıların melezleşmesi ve çalgıların melez kullanımı, değişmekte olan
kullanım amaçları doğrultusunda Türk dünyasında ve farklı coğrafyalardaki
her kültür içerisinde etnomüzikolojik çalışma alanında dikkate değer ölçüde
görülmektedir. Uygulamalı orgonoloji çalışmaları kapsamında ele alınan ve
hibrit çalgıların oluşumunu ve yeniden yapılandırılmasını inceleyen
çalışmalar özellikle son dönem araştırmaları arasında önem kazanmıştır.
Çalgıların standardizasyonu, yeni çalgıların üretimi, yeniden yapılandırma
ve restorasyon çalışmaları da uygulamalı organoloji çalışmaları kapsamında
ele alınır (DeVale, 1990: 17).
Türkiye’de organoloji alanında yapılan çalışmalar, 19. yüzyıldan itibaren
başlayan “ilm-i ahval-i-akvam” yani folklor etnografya çalışmaları,
modernleşme sürecinde Anadolu’da halk tarafından icra edilen çalgıların
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3592]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
tespit edilmesi, unutulmaya karşı muhafaza edilmesi ve sergilenmesi
açısından önemli bir rol üstlenmiştir (Tetik Işık, 2020: 10). Bu kapsamda
ortaya çıkarılan çalgılar bir yandan müzik kültürümüzün eksik kalan
yönlerinin tamamlanması ve yeniden şekillenmesinde önemli veriler
oluştururken diğer yandan yerel olanın ortaya çıkarılıp evrensel boyutlara
ulaştırılmasında yazın ve icra alanlarında büyük katkılar sağlamaktadır.
Yerel olanın ortaya çıkarılması tanıtılması ve evrensel boyutlara getirilmesi
konuları müzikoloji çalışmaları arasında “geleneksel çalgısız geleneksel
müzik ve geleneksel müziksiz bir geleneksel kültür düşünülemeyeceği”
olgusundan güç alarak yerel kültürlerin kendini yeniden üretmesi
gerekliliğini vurgulamaktadır. (musikidergisi, ty: 1)
Geleneksel müzik pratiklerimizden ve geleneksel çalgılarımızdan
esinlenerek yeni bir tını ve form arayışı, yeni çalgıların oluşumunu
getirmiştir. Bu bağlamda ülkemizin birçok yerinde gerek çalgı yapımcıları
gerek amatör müzisyenlerin ve zanaat ustalarının yapmış olduğu çalgı
örneklerinden bahsetmek mümkündür. Bu tür çalışmalara örnek olarak;
“Cafer Açın’ın hem elektro, hem düz çalınabilen tanbur, gitar, bağlama
icrasına uygun “çağlar” ve Özay Gönlüm için yapmış olduğu, üç ayrı çalgıyı
bir araya getirdiği “yaren” Erkan Oğur tarafından tasarlanan, Kemal Eroğlu
tarafından yapılan “oğur”, yine Erkan Oğur tarafından tasarlanıp Ege
Üniversitesi öğretim elemanları tarafından yapılan “utar”, “çüt sazı”, Kutsal
Evcimen ve Turgay Demir tarafından birlikte tasarlanarak yapılan, aynı
teknede iki saplı “aras bağlama” ve Ozan Selahattin Dündar’ın bağlama ve
cura sazlarını bir araya getirdiği “koşasaz”, Halil Çelik’in su kabağı
kullanarak yaptığı “tarbağ”, “basmane”, cütarudi”, “gitarcudi”, Zekeriya
Taşdemir tarafından yapılan “yatağan”, Türk Dünyası Müzik Topluluğu
bünyesinde geliştirilip çalınan “sim kopuz”, “bas kopuz”, Okay Temiz
tarafından geliştirilen “kaplan” ” isimli çalgılar sayılabilir.(Işık, 2015: 212)
Ayrıca melez çalgılar örneklemeleri olarak Tanbur tipli ve Kanun tipli
sazların yapısal olanaklarının “bağlama formu” üzerinde birleştirildiği bir
saz olarak “yatağan sazı” (Koç, 2009: 379). Ersan Koç tarafından üretilmiştir.
Haşhaş ve İmik’in (2016) tespit etmiş oldukları “Cümba”, “Yaylı Bağlama”,
“Kabak Tekneli Cura” çalgıları da bu örnekler arasında yer alır.
Araştırmanın Amacı
Bu araştırmada ortak kültür ürünleri içerisindeki melezleşme bağlamında
geleneksel müzik ve çalgıların melezleşmesi örneği olarak Bağmani ve
Yaybüş çalgılarını tanıtmak amaçlanmaktadır. Çalışmanın amacına uygun
olarak kültürel melezleşme ve kültür ürünlerinin melezleşmesi
kavramlarının anlam ve etkilerine değinilmiş; bağmani ve yaybüş
çalgılarının oluşumu ve yapıları hakkında bilgiler sunulmuştur. Ayrıca
çalgıların icra özellikleri, organolojik materyal özellikleri, ölçüm özellikleri
ve organolojik yapısal özellikleri tanıtılmıştır. Söz konusu iki çalgının güçlü
ve zayıf yönleri, geliştirilmeye elverişli özellikleri, kullanım alanları ve
yaygınlaştırılabilirliğine değinerek Anadolu melez halk sazları arasında
yerini alabilecek boyutlarına vurgu yapılmıştır. Etnografik araştırma desenli
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3593]
Serenat İSTANBULLU
bu çalışmada gözlem ve görüşme teknikleri ile elde edilen veriler literatür
taraması sonucu ulaşılan kavramsal verilerle bir araya getirilmiş ve
yorumlanmıştır.
Araştırma’nın önemi; Melez çalgıların kültürlerin kaynaşması ya da aynı
kültür içerisinde kullanılan çalgıların yeni arayışlar, tasarımlar ve kullanım
alanlarındaki
ihtiyaç
doğrultusunda
yapılan
üretimler
olduğu
düşünüldüğünde, araştırmaya konu olan Yaybüş ve Bağmani çalgılarının
varlığı ve tanıtılması, Anadolu çalgılarının çeşitliliğini artırmak adına
önemli bir katkıdır. Çalışma, bundan sonra yapılabilecek çalgı tasarımları
için bir öneri, örnek ve yazılı kayıt olması bakımından önem taşımaktadır.
Araştırmanın evrenini, kültürümüzde geçmişten günümüze varolan melez
çalgılar; örneklemini ise bu çalışmaya konu olan Bağmani ve Yaybüş
çalgıları oluşturmaktadır.
Yöntem
Bu araştırma, betimsel tarama modelini esas alan nitel bir çalışmadır. “Nitel
araştırma, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama
yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda, gerçekçi ve
bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği
araştırmadır” (Yıldırım ve Şimşek, 2018: 41). “Betimleme araştırmaları,
mevcut olayların daha önceki olaya ve koşullarla ilişkilerini de dikkate
alarak, durumlar arasındaki etkileşimi açıklamayı hedef alır (Kaptan, 1989:
34).
Çalışmada veriler görüşme tekniği ile toplanmış ve analiz edilmiştir. “Bir
araştırma tekniği olarak görüşme, araştırmacı ile araştırmanın öznesi
konumunda yer alan kişi arasında geçen kontrollü ve amaçlı sözel iletişim
biçimidir” (Cohen ve Manion, 1994: 271). “Araştırmacı, görüşme yöntemi
kullanarak görüşme yapılan kişinin içsel dünyasına girmeye ve olayları
onun perspektifinden anlamaya ve kavramaya çalışır” (Patton, 1987: 109).
Ayrıca çalgıların tınısal, ölçümsel ve organolojik özelliklerini belirlemede
gözlem, uygulama ve nicel verilerden de yararlanılmıştır. Elde edilen
veriler, çalgıların ses alanları, materyal ve ölçüm sonuçlarının verildiği
tablolar ve şemalar halinde sunulmuştur.
Melez Çalgı Örneği Olarak Bağmani ve Yaybüş
Melezlik kavramının botanikteki kullanımı olan “aşılama” yönteminin
çalgılar üzerinde uygulanmasına dayanan melez çalgılar; bir gövde üzerine
başka bir çalgının sapı, eşiği, perde sistemi, klavyesi ya da başka bir
parçasının birbirlerine uyumlu hale getirilerek birleştirilmesi yoluyla
oluşturulur. Kombine edilen yeni çalgı; kendine has tınısı, icra ve yapısal
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3594]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
özellikleri ile melez çalgılar arasında farklı bir isimle nitelendirilerek yerini
alır.
Bağmani ve yaybüş ise var olan iki çalgının özgün biçim ve formlarından
faydalanılarak oluşturulmuştur. Bağmani, kabak kemane gövdesine
bağlama sapı aşılanarak yay ile çalınan; Yaybüş ise cümbüş gövdesi ile
bağlama sapının birleştirilerek yay ile icra edilen melez formdaki çalgılardır.
Bu araştırma kapsamında söz konusu iki melez çalgı uygulamalı orgonoloji
kapsamında tanıtılmış ve değerlendirilmiştir.
Müzik aletlerinin incelenmesi, tarihi ve gelişimini inceleyen organoloji,
araçların başlangıçta nasıl geliştiğini ve zaman içinde nasıl değiştiğini
anlamaya çalışır. Avrupa organolojisindeki erken dönem araştırmalarının
çoğu Afrika enstrümanlarına odaklanmıştı; akademisyenler, Afrika
enstrümanlarının daha ilkel olduğuna inanıyorlardı ve bunları inceleyerek,
araştırmacıların Avrupa enstrümanlarının nasıl geliştiğini daha iyi
anlamalarına yardımcı olacaklarına inanmışlardır (Campbell, 2019: 4). Bu
anlayışla sadece Afrika çalgıları ile kalmayıp yerelliğe yönelen orgonoloji
araştırmaları
birçok
çalgının
gelişim,
değişim
ve
yeniden
yapılandırılmasının birbirleri ile ilişkili olduğunu ve benzer topluluklarda
benzer tınıları veren çalgıların ortak özelliklerini ortaya koymuşlardır.
Müzik aletleri ile ilgili çalışmalar orgonoloji alanında birleşirken maddi
kültürün önemli ögeleri olan bu enstrümanlar aynı zamanda müzikoloji,
etnomüzikoloji, antropoloji, arkeoloji, alan çalışmaları, sanat olarak tarih,
ikonoloji ve müzecilik alanlarında da incelenir (Johnson, 1995: 1)
Çalgıların yapımı ve kullanımıyla ilgilenen uygulamalı organoloji,
sınıflandırıcı ve analitik organolojiden gelen bilgi ve tekniklerden istifade
etmekte olup; çalgıların standardizasyonu, yeni çalgıların üretimi, yeniden
yapılandırma ve restorasyon çalışmaları da uygulamalı organoloji
kapsamında ele alınır (Tetik Işık, 2015: 211).
Bağmani ve yaybüş çalgılarının genel özellikleri değerlendirildiğinde; her iki
çalgının da bağlama klavyesinin farklı gövdelerle birleştirilmesi ve yay ile
icraya dayalı olduğu görülür. Aşağıda detaylı olarak incelenecek bu iki
çalgının öncelikle çalgı sınıflandırması üzerine duralım.
Sözer’in (1996: 192) ve Bates ‘in (2012: 365) tanımladığı Curt Sachs ve Eric
Hornbostel’ın, çalgıları ses titreşimlerini oluşturan gövde yapılarına göre
sınıflandırılması şöyledir:
1) İdiophones (idyofonjsam ağaç ya da metal gibi katı maddelerin
titreşimiyle ses çıkaran vurma çalgılar).
2) Membranophones (membranofon, davulda olduğu gibi deri ya da zar
gerili çalgılar).
3) Chordophones (kordofon, keman, gitar ya da piyanoda olduğu gibi kirişli
çalgılar).
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3595]
Serenat İSTANBULLU
4) Aerophones (aerofon, ses titreşimlerinin havayla sağlandığı tüm üfleme
çalgılar.
5) Electrophones (electrofon, sayılan ya da türleri giderek genişleyen,
elektronik çalgılar).
Bu sınıflandırmaya göre bağmani ve yaybüş çalgıları Chordophones
(kordofon) çalgılar sınıfına girmektedir.
Çalgıların yapımcısı olan Adem Tok profesyonel bir çalgı yapımcısı olmayıp
çalgıların tasarımını zihninde planlamış çeşitli çalgı yapım ustalarından
görüşler alarak çalgıyı oluşturma sürecine başlamıştır. Çalgıların yapımı
aşamasında Niğde’de çalgı yapımcısı olan Mustafa Kahraman’dan ve
İzmir’de çalgı yapımcısı olan Can Okur’dan tekne dökümü konusunda
yardımlar almıştır.
Adem Tok, 1978 yılında Kayseri’de dünyaya gelmiş olup aslen Niğdelidir.
Sağlık memuru olan Adem Tok, amatör olarak küçük yaşlardan itibaren
müzikle ilgilenmektedir. Bağlama başta olmak üzere yaylı tanbur, cümbüş,
kanun, org gibi çeşitli çalgıları çalmaktadır. Organizasyonlar ve ses
sistemleri kiralama, stüdyo-klip ve mastering çalışmaları yaptığını ayrıca 3
adet halk müziği eserini derlemiş olduğunu da ifade etmektedir. Farklı
tınılar arama, çalım kolaylığı sağlama ve Anadolu çalgılarının
zenginleştirilmesi amaçları ile çalgı tasarımı yapma fikrini başlattığını
belirten Tok, daha farklı çalgılar üzerinde de tasarım arayışları içerisinde
olduğunu belirtmiştir. Bağmani ve yaybüş çalgılarının gelişimi üzerinde de
çalışmalarını devam ettirdiğini ifade eden Adem Tok, söz konusu iki
çalgının sap bölümü ve köprüleri üzerinde ölçüsel düzenlemeler geliştirmek
istemektedir (Adem Tok ile kişisel görüşme, 22. 02 2020).
Bağmani ve yaybüş çalgılarının yapısal ve icra özelliklerini tanıtmadan önce
bu çalgıları oluşturan bağlama, kabak kemane ve cümbüş çalgılarının genel
özelliklerini belirtmek yararlı olacaktır.
Bağlama: Mızraplı sazların atası olarak bilinen kopuz çalgısının günümüzde
kullanılan adı bağlamadır. Av yayına okun sürtülerek birtakım sesler
çıkarılmasına dayanan ve adı “okluğ” denilen sesler daha sonra okluğun
ucuna su kabağı ilave ederek “ıklığ” çalgısına dönüşmüştür. At kılından
yapılan yaylar ile çalınmaya başlanmış olup su kabağının üst kısmına ince
deriler gerdirip sap ilave edilerek kiriş telleri deri üzerinden geçirmek
suretiyle, sesin daha net çıkması sağlanmıştır. Yay ile çalınanlara ıklığ,
parmak veya mızrapla çalınanlarına da kopuz adının verilmiş olduğu tarihi
belgelerden anlaşılmaktadır (Açın, 1994: 87)
Telleri kıldan ya da bağırsaktan yapılan kopuzda XV. yüzyıldan sonra
madeni teller kullanılmaya başlanmıştır. Madeni tellerin takılmasıyla gövde
üzerinde artan tel basıncını karşılayabilmek için göğüs deriden ahşaba
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3596]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
dönüşmüş ve sap da uzamıştır. Sapa bağırsaktan yapılan perdeler
bağlanarak devam eden gelişme çöğür, tanbura, bozuk vb. gelişmelerle
“bağlama” ya dek uzanmıştır. Bağlama adının sapa bağlanan perdelerle
yakın ilişkisi olduğu düşünülmektedir (Kaynar, 1996: 28).
Çağur, Bağlama, Irızva, bulgarı sazlarında şu parçaların adları müşterektir.
Teli sıkıştırmaya mahsus olan çivilerin Burma, telin altından geçtiği ilk
madeni perdeye başeşik, son perdeye kadar devam eden sapa kundak, sazın
göğsüne döş, eşiğine darak ve teknesine çanak adları verilir (Yalgın 1940:
28).
Kabak kemane: Iklığ çalgısının bir türü olan ve ayaklı kemane olarak da
dillendirilen kabak kemane, farklı Türk coğrafyalarında farklı adlarla
bilinmektedir. Anadolu’da “Dızdır, Çağana, Gıvgıv, Gıygı, Gıygıy, Gıygırak,
Gangili ve Hegit” gibi farklı isimlerle de anılan bu çalgı günümüze kadar
ulaşmıştır. Günümüzde sadece iki telli yaylı çalgılar için kullanılan ıklığın
üç veya dört telli hallerine ise kemane adı verilmektedir. (Akyol, 2017: 164).
Anadolu Yörük Türkmenlerinin geleneksel yöntemlerle ve basit el aletleri ile
iptidai bir şekilde yaptıkları çalgının gövdesinin su kabağından yapılması ile
“kabak kemane” adı sadece Anadolu’da ortaya çıkan bir yaylı çalgı adı
olmuştur. (Şener, 2019: 237). Halk müziğimizde geniş bir coğrafyada
kullanılan kabak kemane, en fazla eşlik çalgısı olarak icra edilmektedir.
Cümbüş: Zeynel Abidin Cümbüş tarafından 20. yüzyıl başlarında
geliştirilmiş ve adını Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vermiş olduğu
cümbüş; alüminyum gövdeli, ahşap saplı, perdesiz, telli ve mızrapla çalınan
bir müzik aletidir.
6 çift sıra çelik tel ile kullanılan Cümbüş, alüminyum tekneli ve deri göğüslü
olarak üretilmektedir. “Çalım sırasında vücut ısısından etkilenen teknenin
sesinin değişmemesi için dış yüzey kalın bir bezle kaplanmıştır” (Çöl,2018:
120).
Cümbüş çalgısı ile ilgili olarak araştırma konumuz ile ilişkili olduğu
düşünülen “sazbüş” çalgısı hakkında da bilgi vermek yararlı olacaktır.
Sazbüş (saz-cümbüş) “Ara Dinkjıan’ın icadıdır. Cümbüş gövdesine saz sapı
takılarak elde edilmiştir” (Yaşar, 2017: 39). Bu özelliği ile melez çalgılar
sınıfına dahil edilen bu çalgı ulusal alanda kendini tam olarak kabul ettirmiş
bir çalgı olmayıp genellikle Doğu Anadolu’da dem çalgısı olarak
kullanılmaktadır.
Bağmani ve Yaybüş
Adem Tok’un, icrasına hakim olduğu bağlamanın klavye düzenini farklı ve
gür tınılarla duymak isteği üzerine geliştirmeye karar vermiş olduğu yaybüş
ve bağmani çalgıları; bağlama sapının kabak kemane gövdesiyle ve bağlama
sapının cümbüş gövdesi ile hibritleştirilmesi esasına dayanmaktadır.
Aşağıda, bu çalgıların öncelikle genel özellikleri; daha sonra sırasıyla icra
özellikleri, Organolojik Materyal Özellikleri, Organolojik Ölçüm Özellikleri,
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3597]
Serenat İSTANBULLU
Organolojik Yapısal Özellikleri tanıtılmıştır. Söz konusu iki çalgının güçlü
ve zayıf yönleri, geliştirilmeye elverişli özellikleri, kullanım alanları ve
yaygınlaştırılabilirliğine değinerek Anadolu melez halk sazları arasında
yerini alabilecek boyutlarına vurgu yapılmıştır.
Yaybüş
Adem Tok’un, dolgun bir ses üretme, geniş ve metalik bir gövdeden
bağlama klavyesi ile icra edilebilecek icra tekniklerini sergileyebilme isteği
ile hayata geçirmiş olduğu yaybüş çalgısı, yay ile çalınmaktadır. Bu özelliği
ile yaybüş çalgısı, cümbüş gövdeli bir tekne üzerinde yaylı çalgılarda
kullanılabilecek yay tekniklerinin uygulanmasını mümkün kılmaktadır.
Çalım tekniği olarak iki diz arasına çalgı gövdesi sıkıştırılarak sola doğru
eğimli tutulur. Sağ elde ise yay tutularak dize doğru sürtülmektedir. Yay ile
çalınıp cümbüş gövdeli olduğu için yaybüş adını almıştır.
Yaybüş
Yaybüş tutuş biçimi
(Çalan Adem Tok)
Yaybüş çalgısı, alüminyum gövdeli yaylı tanbura benzemekle birlikte
belirgin farklılıklara sahiptir. “1930 yılında Zeynel Abidin’in cümbüşü icadı
ile yaylı tanburun yapısı, metal (alüminyum) tekne ve deri bir göğse
bürünmüştür. Bu şekildeki yaylı tanburların ses kalitesini arttırma ve ahşap
tanburlara yakın bir tını elde edebilmek amacı ile icracıların istekleri
doğrultusunda bazı çalgı yapımcıları bu çalgılar üzerinde çeşitli
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3598]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
değişiklikler yapmışlardır. Metal tekneli yaylı tanbur üzerindeki bu
değişiklikler çalgının ses ve tını özelliği açısından kalitesini arttırsa da, bazı
yaylı tanbur icracıları daha doğal ses arayışlarını sürdürmüşlerdir.” (Çöl,
2018: 120). Yaybüş çalgısında ise benzer ölçülere sahip alüminyum bir gövde
üzerine bağlama sapı ile yaylı tanburdaki gibi 48 perde sayısı yerine 26
perde sayısı vardır. Ayrıca eşik durumu yaylı tanburda alt eşik alt tel grubu
diğer tellere göre yüksektir. Yaybüşte cümbüş eşiğine uygun bir eşik
takılıdır. Çalgının tutuşu bakımından ise yaybüş çalgısının tutuşunda, yay
kullanımında ve icra edilişinde yaylı tanbura göre büyük farklılık gösterir.
Yukarıda adından söz etmiş olduğumuz yine melez bir çalgı olan sazbüş
çalgısından farkı ise yaybüş çalgısının yay ile çalınıyor olması ve tekne
ölçülerindeki farklılıklardır. Yaybüş standart cümbüş teknesine göre ¾
ölçüde; sazbüş ½ ise tekne ölçülerine sahiptir. Ayrıca Adem Tok’un
ifadesine göre; “yaybüşte yaylılara benzemeyen bir ahenk vardır. Sazbüş
daha çok cümbüşün bağlama temelli halidir ve tınısı cümbüş sesine çok
benzemektedir” (Adem Tok ile kişisel görüşme 20.02.2021).
Yaybüş çalgısı; tutuş, teknik, yay ile çalınma ve gövde ölçüleri bakımından
belirgin farklılıklara sahiptir ve genel özellikleri itibariyle Türk Halk müziği
örneklerinin çalınmasına daha uygun bir çalgı olduğu söylenebilir. Bağlama
klavyesinde küçük ölçüsel düzenlemelerle geliştirilen klavyesi sayesinde
bağlama çalmayı bilen herkesin yaybüşü de icra edebilmesi kolaylığı, bu
çalgının yaygınlaşabilmesi yolunda olumlu bir etken olarak düşünülebilir.
Perdeli bir çalgı olması da öğrenim ve çalım kolaylığı sağlamaktadır.
Yaybüşün sap kısmı naylon (misina) iplerle sarılmış olan sargı perdeden
oluşmaktadır. Perde taksimatı sap dibinden sapın ucuna (baş eşiğe) kadar
dizilmiş olup 25 sargıdan ibarettir. Komalı sisteme göre ara perdeler de
mevcuttur. Sap kısmı cümbüş teknesine belirli bir oranda boşluk bırakılarak
monte edilmiş el hareketliliğinin sağlanması için ilk perde bir miktar
yukarıdan başlatılmıştır.
Yaybüş çalgısının Organolojik Materyal Özellikleri, Organolojik Ölçüm
Özellikleri, Organolojik Yapısal Özellikleri şöyledir:
Tablo 1. Yaybüş Çalgısının Organolojik Materyal Özellikleri
Tekne Ağaç Tipi
Alüminyum-demir-nikelajlı
Sap Ağaç Tipi
Gürgen
Burguluk Ağaç Tipi
Metal
Burgu Ağaç Tipi
Metal, plastik
Göğüs (Kapak) Tipi
Plastik zar
Tel Tipi
Çelik
Yay Ağaç ve Materyal Tipi
Ağaç- at kuyruğu (Keman arşesi)
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3599]
Serenat İSTANBULLU
Yaybüş çalgısının gövdesi materyal özellikleri itibariyle cümbüş gövdesi ile
aynı özelliklere sahiptir. Bağlama sapı takılmış olan çalgının burguları klasik
bağlama ağaç burguları yerine akort özelliği ağaç malzemeye göre daha
kolay olan metal malzemeli burgulardan oluşmuştur. Sap kısmı ise bağlama
yapım malzemeleri arasında kullanılan gürgen ağaçtan yapılmıştır.
Tablo 2. Yaybüş Çalgısının Organolojik Ölçüm Özellikleri
Tekne Ölçüleri çapı
27 cm
Tekne Derinliği
12,5 cm
Göğüs Ölçüleri
27 cm
Tel Yuvaları Sayı ve Ölçüleri
3
Tel Ölçüleri ve sayıları
112 cm
Tel Yükseklik Ölçüleri
1,5 cm
Sap Uzunluğu
76 cm
Sap Üst Kalınlık (üst-orta-alt)
9.5 -10 -11
Perde Sayıları
26
Burguluk Ölçüleri
14 cm
Burgu Ölçüleri
9 cm
Yay Ölçüleri
35 cm
Toplam Uzunluk
103
Ölçüm özellikleri itibariyle yaybüş çalgısının gövdesi cümbüş gövdesine
oranla daha büyüktür. Tekne özel ölçülerle yapılmış olup ses derinliğinin ve
yüksekliğinin daha fazla olması amaçlanmıştır. Bağlama sapı takılmış olan
yaybüş çalgısı uzun sap bağlama ölçülerine uygunluk göstermektedir. Perde
sayısı standart uzun sap bağlama perde sayısına göre fazladır.
Tablo 3. Yaybüş Çalgısının Organolojik Yapısal Özellikleri
Tellerin Göğüs Üzerinde Duruşu
Yatay doğrusal bombe
Göğüsün (kapak) Bombe Durumu
Düz
Göğüs Parça Sayısı
Tek parça
Göğüsün Cila Durumu
Cilasız
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3600]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
Çalgının göğsü düz görünümlü olup tellerin göğüs üzerindeki dizilimi
yatay doğrusal bombelidir. Göğüs parça sayısı tek parça olup alüminyum
tek tekneden oluşmaktadır.
Tablo 4. Yaybüş Çalgısının Organolojik Müzikal Özellikleri
En pest sesi (hz/Nota)
Sol
En Tiz Sesi (hz/Nota)
Fa diyez
Çok Sesli Kullanım Durumu
-
Müzikal Perde Dizimi
26
Akort düzeni
Sol- re- la (Bozuk Düzen)
Tel sayısı
6 (2,2,2)
Uzun sap bağlama birçok farklı akortla (düzen) icra edilmekle beraber
ulusal ölçekte en çok kabul görmüş akort tanımlaması la- alt tel grubu, reorta tel grubu, sol- üst tel grubudur. Akort tanımlamasında kullanılan bu
notalar evrensel frekans esasları alınarak işlenmez. Örneğin uzun sap
bağlamanın alt teller için la sesi genellikle piyanoya göre si, do, do diyez, re
vb. notaların herhangi birine akort edilebilir ancak la olarak adlandırılır ve
notaya la olarak yazılır. Bu bilgiler doğrultusunda yaybüş çalgısının alt tel
grubu la sesi esas alınırsa en tiz sesi fa diyez sesine denk gelir. Bu fark
yaybüş çalgısına fazladan takılmış olan iki perdeden kaynaklanmaktadır.
Şekil 1. Yaybüş Akort düzeni
Şekil 2. Alt tel en pest ve en tiz ses yazılış ve duyuluşu
Ulusal basında da ilgi görerek tanıtımlarına yer verilen Yaybüş, Arjantin’de
sosyal medya üzerinden dikkat çekmiş ve gelen sipariş sonucu yurtdışında
da çalınmaya başlanmıştır.
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3601]
Serenat İSTANBULLU
Ulusal Basında Bağmani ve Yaybüş
Bağmani
Kabak kemane gövdesi üzerine bağlama sapı eklenmesi yoluyla oluşturulan
Bağmani, kabak kemaneden biraz daha büyük bir kabak gövdeye sahiptir.
Bağlama sapı olmasına rağmen bağlama klavyesi gibi keskin köşeleri
olmayıp yuvarlatılmış bir klavyesi bulunmaktadır. Köprü ve eşik üzerinde
yapılan biçimlendirmeler sayesinde yay ile çalınabilir bir çalgı olmuştur.
Klavye üzerindeki perde taksimatında bağlama perdelemesine göre büyük
değişiklikler yapılmıştır.
Bağmani
Bağmani tutuş biçimi
(Çalan Adem Tok)
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3602]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
Adem Tok ve Ömer Yıldırım’ın birlikte geliştirmiş oldukları bu çalgı kabak
kemaneye göre daha geniş bir perde sayısına sahiptir. Kabak kemane gibi
sol diz üzerine konularak değil, bacak arasına sıkıştırılarak çalınan Bağmani,
sap uzunluğundan dolayı çalım esnasında daha büyük kol hareketliliği ve
hız gerektirmektedir. Gövde ölçülerinin kabak kemaneye kıyasla mümkün
olduğunca büyük olması çalgıyı icat edenlerin tercihi olup daha dolgun ses
üretme isteğindendir.
Bağmani çalgısının organolojik materyal özellikleri, organolojik ölçüm
özellikleri ve organolojik yapısal özellikleri şöyledir:
Tablo 5. Bağmani Çalgısının Organolojik Materyal Özellikleri
Tekne Ağaç Tipi
Su kabağı
Sap Ağaç Tipi
Gürgen
Burguluk Ağaç Tipi
Metal
Burgu Ağaç Tipi
Metal-plastik
Göğüs (Kapak) Ağaç Tipi
Ceylan derisi
Tel Tipi
Çelik
Yay Ağaç ve Materyal Tipi
Keman arşesi ağaç- at kuyruğu
Çalgının gövdesi kabak kemanede olduğu gibi su kabağı gövdeden
üretilmiştir. Sap materyali olarak standart bağlama yapımında sıklıkla
kullanılan gürgen ağaç kullanılmıştır. Burguluk ve burguların metal olması
kolay ve kalıcı akort yapabilme özelliğinden dolayı tercih edilmiştir. Yay ise
birçok yaylı çalgıda kullanıldığı gibi standart keman arşesidir.
Tablo 6. Bağmani Çalgısının Organolojik Ölçüm Özellikleri
Tekne Ölçüleri çapı
56,5
Tekne Derinliği
12,5
Tel Yuvaları Sayı ve Ölçüleri
3
Tel Ölçüleri ve sayıları
112 cm
Tel Yükseklik Ölçüleri
1 cm
Sap Uzunluğu
58 cm
Sap Üst Kalınlık (üst-orta-alt)
9 cm
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3603]
Serenat İSTANBULLU
Perde Sayıları
10 cm
Burguluk Ölçüleri
11,5 cm
Burgu Ölçüleri
7 cm
Yay Ölçüleri
35 cm
Toplam Uzunluk
78
Bağmani yapımında büyük ölçülerde kabak gövdenin kullanılması
yapımcısının özellikle istediği bir ölçüdür. Ses derinliği ve yüksekliğini elde
etmek için büyük boy gövde esas alınmıştır. Sap uzunluğu kısa sap bağlama
ölçülerine uygundur. Yay ise standart keman yayı ölçüsündedir.
Tablo 7. Bağmani Çalgısının Organolojik Yapısal Özellikleri
Tellerin Göğüs Üzerinde Duruşu
Yatay-oval
Göğüsün (kapak) Bombe Durumu
Düz
Göğüs Parça Sayısı
Tek parça
Göğüsün Cila Durumu
Cilasız
Kabak kemane sapında olduğu gibi bağmaninin sap kısmı olan bağlama
sapında da kenarlar yuvarlatılmış avuç içerisinde kolay hareket imkânı
sağlanmıştır. Göğüs tek parça deri ile kapatılmış olup cila kullanılmamıştır.
Tablo 8. Bağmani Çalgısının Organolojik Müzikal Özellikleri
En pest sesi (hz/Nota)
Re (293,7 hz)
En Tiz Sesi (hz/Nota)
Çok Sesli Kullanım Durumu
-
Müzikal Perde Dizimi
20
Akort Düzeni
Sol re la
Tel sayısı
3 (1,1,1)
Bağmani, üç telli bir çalgı olup akort düzeni yukarıda yaybüş çalgısının
akort düzeni hakkında yapılan açıklamalarla aynı özellikleri taşımaktadır.
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3604]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
Şekil 3. Bağmani Akort düzeni
Şekil 4. Alt tel en pest ve en tiz ses yazılış ve duyuluşu
Ortak Kültür Ürünü Olan İki Çalgının Melezleşmesi
Tartışması
Yaybüş ve Bağmani çalgıları Türk halk müziğinde kullanılan cümbüş ve
bağlama, kabak kemane ve bağlamanın aşılanması bağlamında farklı kültür
ürünleri olmayıp, var olan kültür içerisindeki müzik ürünlerini malzeme
eden melez çalgılardır. Bu anlamda söz konusu iki çalgının ulusal ya da
küresel melezleşmeye dayalı bir müziksel oluşum olduğu ifade edilemez.
Çalgıların yapımcısı olan Adem Tok, farklı kültürlere ait müziklere ve
müzik türlerine ait bilgilere haiz değildir. Çalgı yapımcısının yalnızca Türk
halk müziği çalgılarının tını, yapı ve icra yatkınlığına sahip olması bu yerel
melezliği doğurmaktadır.
Çalgı yapımcısının yaşadığı yörenin genel itibariyle (Niğde) Türk halk
müziği kültürü ile sınırlı olması, üretmiş olduğu yeni çalgıların Türk halk
müziği eserlerini çalmaya imkân tanıyacak özelliklere sahip çalgılar olması
sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Elbette söz konusu çalgılarla farklı türlerde
müzikler de çalınabilir ancak çalgının yapımcısı da üretmiş olduğu melez
çalgıları, Türk halk müziği karakterinde enstrümanlar olarak
tanımlamaktadır.
Melez oluşumların ortaya çıkmasında yerel kültürdeki malzemelerin de
önemi büyüktür. Çalgı yapımcısının ulaşabileceği çalgı yapım
malzemelerinin Türk müziği çalgıları ile sınırlı olması bu melez çalgıların
yapısal, teknik ve hammadde sınırlarını belirlemede etkendir.
Çalgı yapımcısının kendi müziksel hakimiyetinin olduğu çalgılardaki yeni
ve ses gürlüğüne yönelik tınısal arayışlar Bağmani ve Yaybüş çalgılarının
ölçüsel ve yapısal niteliklerini etkilemiştir. Zira çalgının yapımcısı bu
konuyu hem yüksek gürlükte ses elde etme ihtiyacı hem de yaylı çalgılardan
alınabilecek tınıları elde etme ihtiyacı duyarak üretime başladığını ifade
etmektedir.
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3605]
Serenat İSTANBULLU
Üretilen melez çalgıların perdeli birer çalgı olmasının icrada ve öğrenmede
sağlayacağı kolaylık, çalgıların yaygınlaşmasında da etkili olacak
niteliklerdir. Cümbüş ve kabak kemane, perdeli olmayan iki çalgıdır. Gövde
ölçüleri aynı olmasa da bu çalgılara benzer olarak elde edilebilecek tınıların
perdeli bir klavyede buluşmuş olması, yaybüş ve bağmani çalgıları için
olumlu niteliklerdir. Ayrıca yaybüş çalgısının yay ile çalınıyor olması
cümbüşten daha büyük bir gövde içerisinde yaylı sazlardan elde
edilebilecek tınıların elde edilmesine olanak sağlaması yönüyle özgün ve
yenilikçi bir oluşumu sergiler.
Sonuç
Adem Tok’un, çalgıyı üretim aşamasında gerekli kişilerden yardım alarak
geliştirmiş olduğu Yaybüş ve Bağmani çalgıları kordofon çalgılar sınıfından
melez iki çalgı örneğidir. Halk müziği çalgıları arasında yerini alabilecek
olan bu iki çalgı Adem Tok’un ifadesiyle bağlama klavyesinden yaylı çalgı
ahenginde ve gür sesler üretme ihtiyacı ile doğmuştur. Çalgı yapımcısının
Türk halk müziği çalgılarını tanıyor ve kullanıyor olması üretmiş olduğu iki
melez çalgının da tını, yapı ve icra açısından halk müziği çalgıları olarak
üretildiğini göstermektedir.
Tüm melez çalgıların oluşumunda olduğu gibi kültürlerarası etkileşim ya
da aynı kültür içerisinde bulunan iki unsurun birleşimi olan melezleşme ile
meydana gelmişlerdir. Her iki çalgının da bağlama klavyesi ile melezleşmiş
olması, bağlama çalmayı bilen herkesin araştırma konumuz olan yaybüş ve
bağlama çalgılarını çalabilmesine olanak tanımaktadır. Bu nitelik çalgıların
yaygınlaşması için etken bir unsur olarak sayılabilecektir. Her iki çalgının da
normal ölçülerden daha geniş gövdelere sahip olması daha yüksek ve
derinlikli bir tınının ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
Çalgıların oluşumunda kullanılan malzeme doğal olarak ait olduğu yörede
genel olarak kullanılan malzemelerle ilişkilendirilebilir. Çalgı yapımcısının
üretmiş olduğu iki çalgıda da, tanıdığı yapım malzemelerini tercih etmesi
ulaşılabilirlik ile açıklanmaktadır.
Ortak kültür içerisinde farklı işlevlere ve tınılara sahip iki çalgının
melezleşmesi; oluşum, kullanım ve evrimleşme ile beraberinde yeni tınılar,
farklı kullanım alanları ve Türk halk müziği sazlarının gelişmeleri adına
değer taşırlar. Yaybüş ve Bağmani çalgılarının varlığı da ses alanları, çalım
kolaylığı ve ürettikleri farklı tınılarla müzik kültürümüz içerisinde yer
alabilecek özelliklere sahip çalgılar olup, Anadolu çalgılarının çeşitliliğini
artırmak adına önemli bir katkıdır.
Araştırma konusu olan Bağmani ve Yaybüş çalgılarının tanıtıldığı bu
araştırma, benzer nitelikteki çalışmalar için örnek niteliğinde görülmektedir.
Ülkemizin birçok yöresinde buna benzer özgün ya da hibrit çalgı
tasarımlarına rastlanmaktadır. Bu çalgıların tanıtılması ve geliştirilip
kullanım alanlarının genişletilebilmesi için benzer bilimsel çalışmaların
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3606]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
sayılarının artırılması önerilmektedir. Adem Tok örneğinde olduğu amatör
ya da profesyonel düzeyde çalgı yapımcılarının maddi, manevi ve kültürel
anlamda desteklenerek üretimlerini artırmaları ve bu çalgıların çeşitli
etkinliklerde tanıtılarak icra alanlarının genişletilmesi önerilmektedir.
Kaynakça
Açın, C. (1994). Enstrüman Bilimi (Organoloji). İstanbul: Yenidoğan Basımevi
Ltd. Şti.
Adem Tok ile kişisel görüşme 22. 02 2020.
Akyol, A. (2017). Kabak Kemanenin Dünü, Bugünü ve Yarını. İnönü
Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi, 3 (1), 162-179.
Artun, E. (2004). Halk Kültüründe Değişimin Topluma Etkisi ve Sonuçları.
Halk Kültüründe Değişim Uluslararası Sempozyumu Bildirileri, Motif Vakfı
Yayınları, İstanbul.
Bates, E. (2012). The Social Life of Musical Instruments. University of Illinois
Press on behalf of Society for Ethnomusicology, Vol. 56, No. 3, 363-395.
Bhabha, H. K. (2006). Cultural Diversity and Cultural Differences. The PostColonial Studies Reader, ed. B. Ashcroft, G. Griffiths, H. Tiffin, Routledge,
New York, 155–157.
Bilgin, N., (2003). Sosyal Psikoloji Sözlüğü: Kavramlar, Yaklaşımlar. İstanbul:
Bağlam Yayıncılık.
Bourse, M. (2009). Melezliğe Özgü. (çev. Işık Ergüden). İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.
Burke, P. (2011). Kültürel Melezlik. Mustafa Topal (Çev.) İstanbul: Asur
Yayınları.
Campbell, J. (2019). The Sociology of Consumption. Salem Press Encyclopedia,
4p.
Cohen, L., Manion, L. (1994). ResearchMethods in Education (4. Ed.)
London: Routlenge.
Çöl, C. (2018). Yaylı Tanburun Yapısal ve Teknik Özelliklerine İlişkin
Uzman Görüşleri. Onlıne Journal of Musıc Scıences, 3 (3), 116-137.
DeVale, S. C. (1990). Organizing Organology, Selected Reports In
Ethnomusicology. Issues in Organology, Ethnomusicology Publications, Los
Angeles. sy. VIII, 1-34.
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3607]
Serenat İSTANBULLU
Erol, L. (2004). Müzik Müzesi. I. Uluslararası Tarihte Anadolu Müziği ve
Çalgıları Sempozyumu Tam Bildiri Kitabı, 4-6.
Girgin Tohumcu, G. (2012). Glokal Niteliğin Müzikal ve Bedensel Temsilleri:
Trockyablues ve Zeybreak Örneklemleri. Müzik ve Kültürel Doku, KTÜ 1.
Uluslararası Müzik Araştırmaları Sempozyumu, Trabzon, 250-257.
Güvenç, B. (1993). Türk Kimliği-Kültür Tarihinin Kaynakları. Ankara: Kültür
Bakanlığı Milli Kütüphane Basımevi.
Haşhaş, S., İmik Ü. (20016). Türk Halk Çalgı Yapımcılığında Yenilikçi
Denemeler; “Cümba”, “Yaylı Bağlama”, “Bas Kabak Kemane”, “Kabak
Tekneli Cura”. İnönü Üniversitesi Kültür Ve Sanat Dergisi Cilt/Vol. 2 Sayı/No.
1, 93-106
Holton, R. (2013). Küreselleşmenin Kültürel Sonuçları. Kasım Karaman
(Çev.) Sosyoloji Konferansları Dergisi, sayı 47, 59-75.
Johnson, H. M. (1995). An Ethnomusıcology of Musıcal Instruments: Form,
Functıon, And Meanıng. JASO 26/3, 257-269.
Kağıtçıbaşı, Ç. (2012). Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi: Kültürel Psikoloji. İstanbul:
Koç Üniversitesi Yayınları.
Kaptan, S. (1989). Bilimsel Araştırma Gözlem ve Teknikleri. Tek ışık Aş.,
Ankara.
Kaynar, Ü. (1996). Türk Halk Kültürü ve Halk Müziği. İstanbul: Ege Yayınları,
Egemen Matbaacılık.
Kıray, M. (1999). Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme. İstanbul: Bağlam
Yayıncılık.
Koç, E. (2009). Yatağan Sazı: Anadolu Çalgı Geleneğinde Bir Tasarımcı
Katkısı. Halk Müziğinde Çalgılar Uluslararası Sempozyumu Bildirileri, Motif
Vakfı Yayınları, İstanbul, 377-389.
Moles, A. A. (1983). Kültürün Toplumsal Dinamiği. (Çev.) Nuri Bilgin, İzmir:
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
Mudge, K., J. Janic, S. Scofield and E. E. Goldschmidt, (2009). A History of
Grafting. Horticultural Reviews, 35.
Musiki Dergisi, (2007). Yatağan Sazı: Anadolu Çalgı Geleneğine Bir Tasarımcı
Katkısı…
Ersan
Koç.
23.
01.
2021
tarihinde
http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=273 adresinden erişildi.
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad]
ISSN: 2147-1185
10 the Years
[3608]
Melezleşmenin Kültür Ürünlerine Yansıması Bağlamında İki Çalgı: Bağmani ve Yaybüş
Mutlu, K. (2015). Kültürel Melezlik Bağlamında Tepecik Filarmoni
Orkestrası. EÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuarı Dergisi 2015 (6), 1-12.
Ozankaya, Ö. (1991). Ulusal Toplumun ve Ulusal Kültürün Kurucu Öğeleri.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi 3 (10): 213-225.
Patton,Q. M. (1987). How to Use Qualitative Methods in Evaluation. London:
Sage Pub.
Sözer, V. (1996). Müzik Ansiklopedik Sözlük. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Şaul, L. (2015). Sefarad Şarkılarının Tarihçesi, Oluşumu ve Yapısı. Eü Devlet
Türk Musikisi Konservatuvarı Dergisi, Cilt:7, S.111-119.
Tanrıbilir, R. N. (2010). Reklamlarda Melez Kültür Kullanımı ve Değişen Sosyal
Değerin Reklamlara Yansıması. (Yayımlanmamış Sanatta Yeterlik Tezi)
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Reklamcılık ve Tanıtım
Bilim Dalı. İstanbul.
Tetik Işık, S. (2015). Türkiye’de Orgonoloji Çalışmaları. Mukaddime Dergisi,
6(1), 197-220.
Tetik Işık, S. (2020). Türkiye’de Orgonoloji Çalışmalarının Seyri. Gorgon
Kültür Tarih Araştırma Dergisi sayı 11, 5-22.
Uluç, G., Süslü, B. (2017) Kültürel Karşılaşmalar: Melez Müzikler. The
Turkish Online Journal of Design, Art and Communication TOJDAC July,
Volume 7 Issue 3, 475-487.
Vural, T. (2019) Türk Dünyası Halk Çalgıları Orkestraları. 9. Milletlerarası
Türk Halk Kültürü Kongresi, Ankara: T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları. 293-312.
Yalgın, R. (1940). Cenupta Türkmen Çalgıları. Adana: Seyhan Basımevi.
Yaşar, H. (2017). Yavuz Turgul’un Eşkıya Filmindeki Türküler Üzerine
Yapısal Bir İnceleme. (YayımlanmamışYüksek Lisans Tezi) Kırklareli Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı.
Yıldırım,A. ve Şimşek, H. (2018). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri,
Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Yıldırım, Z. (2019). Kemençe, Tanbur, Ud, Kanun ve Bağlama Çalgılarının
20. Yüzyılda Geçirdiği Fiziksel Değişimler. (Yayımlanmamış Doktora Tezi)
İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
“İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi”
“Journal of the Human and Social Sciences Researches”
[itobiad / 2147-1185]
Cilt/Volume: 10,
Sayı/Issue: 4,
2021
[3609]