Türkiye Ortadoğu Çalışmaları Dergisi
ISSN:2147-7523
Cilt: 4, Sayı : 1, ss. 13-40
Geliş Tarihi : 21.05.2017
Kabul Tarihi : 23.06.2017
DOI: 10.26513/tocd.315152
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
Talha Köse *
Öz
Çözüm Süreci (2013-2015), Türkiye Cumhuriyeti tarihinde “Kürt Sorunu”
olarak tanımlanan problemin çözümü açısından en sistematik ve kapsamlı
barış girişimi olarak kayda geçmiştir. Bu girişim nitelikleri itibarı ile uluslararası literatürdeki barış süreci tanımlamasına uymaktadır ve barış süreçlerinin temel özelliklerini taşımaktadır. Süreç PKK’nın 2015 Temmuzunda
yeniden Türk güvenlik birimlerine karşı saldırıyı geçmesi ile sona ermiştir.
Bu çalışma sürecin sona ermesi veya akamete uğramasının nedenlerini incelemektedir. Kürt hareketinin siyasi tercihleri, siyaset içerisinde değişen
güçler dengesi ve Suriye Savaşının Kürt Hareketi açısından oluşturduğu
yeni imkanlar ve Türkiye açısından oluşturduğu belirsizlikler sürecin temel
açmazları olarak ele alınmıştır. Süreç iili olarak sona ermesine karşın, henüz bir tıkanıklık aşamasındadır. Yeni bir sürecin hangi şartlar altında tekrar
başlayabileceği tartışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Çözüm Süreci, Barış Süreci, Kürt Sorunu
*
Doç.Dr, İbn Haldun Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, talhako@yahoo.com
13
Turkish Journal of Middle Eastern Studies
ISSN:2147-7523
Vol: 4, No : 1, 2017, pp. 13-40
Received : 21.05.2017
Accepted : 23.06.2017
DOI: 10.26513/tocd.315152
AK Party’s Kurdish Reconciliation
Initiative (2013-2015): Logic of the
Process and the Reasons of the Failure
Talha Köse*
Abstract
Reconciliation Process (2013-2015) is the most systematic and
comprehensive initiative during the Republican history to ind a sustainable
solution to Turkey’s century old “Kurdish Question”. Reconciliation
Process is characterized as a peace process in this study. Reconciliation
Process came to an end after the PKK’s attacks to Turkish security forces
in July 2015. This study examines the reasons behind the failure of the
Reconciliation Process and discusses the means to overcome the stalemate
situation. Political decisions and preferences of the “Kurdish Movement”;
changing power dynamics between the main counterparts of the process;
the opportunities that the ongoing civil war in Syria provided the “Kurdish
Movement” and the ambiguities that the Syrian Civil War generated for
the Turkish authorities are cited as the main shortcomings that derailed
the Process. This study argues the current situation is a stalemate within
the Process. Possible steps and conditions too revitalize the Process are
discussed.
Keywords: Reconciliation Process, Kurdish Question, Peace Process
*
14
Assoc. Prof. Dr, Ibn Haldun University, The Political Science and International
Relations Department, talhako@yahoo.com
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
1. Giriş
Bu çalışma Mart 2013’de iili ateşkes ile başlayıp 2015 yılının yazına kadar
süren ve Çözüm Süreci olarak tanımlanan ve Kürt sorununa kalıcı çözüm
bulmaya çalışan girişimi barış süreçlerinin mantığı içerisinde ele alarak
değerlendirmektedir. Süreci başlatan temel dinamikler ve süreç esnasında
atılan somut adımlar değerlendirilmektedir. Sürecin istenen şekilde netice verememesi, veya tıkanıklığa uğramasının nedenleri yerel ve bölgesel
dinamikleri ile ele alınmaktadır. Kürt hareketinin siyasi tercihleri, siyaset
içerisinde değişen güçler dengesi ve Suriye Savaşının Kürt Hareketi açısından oluşturduğu yeni imkanlar ve Türkiye açısından oluşturduğu belirsizlikler sürecin temel açmazları olarak ele alınmıştır. Sürecin iili olarak
sona ermesine karşın, henüz bir tıkanıklık aşamasında olduğu ve şartların
olgunlaşması ile farklı bir şekilde yeniden başlayabileceği öngörülmektedir. Ancak bundan sonraki süreçlerde PKK ile doğrudan ilintili aktörlerin
muhataplık durumunun kabul edilebilirliği azalmıştır. Bölgesel bağlam ise
yeni bir sürecin önünü açacak veya tıkanmasını devam ettirecek temel belirleyici olacaktır.
2. Kapsamlı Bir Terim Olarak Barış Süreci
Barış süreci, devletler arasında ve/veya içlerindeki çatışmaların sona erdirilmesi ve yönetilmesine yönelik aktif çabaların bütünü olarak tanımlanabilir.1 Barış süreçlerinin asgari şartları, çatışmaların birincil taralarının
çözüm sürecine katılımı, çatışmanın ve şiddetin durdurulması, siyasi düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve şiddetin yeniden alevlenmesini engelleyecek siyasi hamlelerin yapılmasıdır.2 John Darby ve Roger Mac Ginty’ye
göre bir barış sürecinin başarısı için beş hayati koşul vardır:
1) Liderler iyi niyet çerçevesinde müzakere etmeli;
2) Sorunun kilit aktörler sürece dâhil edilmeli
3) Temel meseleler müzakere edilmeli
4) Taralar süreç esnasında güç kullanmaktan kaçınmalı
1
2
Tonge, Jonathan. Comparative peace processes. John Wiley & Sons, 2014., p.7; Darby,
John, Roger Mac Ginty, and Roger Mac Ginty, eds. The management of peace processes.
Palgrave Macmillan, 2000, p: 6-8.
Tonge, Jonathan. Comparative peace processes.
15
Talha Köse
5) Sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için kararlı olmalıdırlar.3
Bu şartlara sahip olmayan bir barış sürecinin başarılı olma ihtimali oldukça düşüktür.
Gerçek bir barış süreci, silahlı çatışmaların veya doğrudan şiddetin durmasından farklıdır. Barış süreci, çatışmanın sosyal, ekonomik, psikolojik ve
güvenlikle alakalı yönleriyle ilgilenmeyi amaçlayan kapsamlı bir süreçtir.
Johan Galtung’un4 ifade ettiği şekliyle, doğrudan şiddetin sona erdirilmesi,
hiçbir surette barış sürecinin nihai amacı olarak düşünülemez. Çatışmaların
bütün boyutlarıyla ilgilenmek ve üstesinden gelmek uzun zaman alabilir.
Çoğu çatışmada, bu türden kapsamlı bir sonuca hiç ulaşılamaz. Doğrudan
şiddet ve şiddet içeren çatışmalar devam ettiği müddetçe, diğer alanlarda da
ilerleme sağlamaya uygun bir zemin oluşmayacaktır. Sosyal adalet, ahenk
ve çatışan taraların temel ihtiyaç ve beklentilerini tatmin edecek bir sonuca müzakere sonucu ulaşılması ideal bir çözüm olabilir, ancak müzakere
edilen pek çok barış anlaşması bu ideal duruma ulaşamadan sona ermektedir. Bu çalışmada vurguda bulunulan barış süreci, Kürt Meselesi gibi zorlu
bir çatışmada siyasi bir çözüme ulaşmak amacıyla ateşkesten sonra çözüm
yönünde gösterilen yapıcı çabaların bütününü ifade etmektedir. Çözüm Süreci, hukuki, sosyal ve ekonomik boyutları içeren kapsamlı bir süreç olarak ortaya çıkmıştı. Kamu diplomasisi ve iletişim stratejileri de bu sürecin
önemli bir boyutunu oluşturmuştur. Çözüm Süreci’nde bir ateşkes durumu
söz konusuyken, taahhütlerine rağmen PKK unsurlarının geri çekilmesi ve
tasiyesi hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Bu dönem ve öncesinde demokratikleşmesi bağlamında Kürtlerin grup haklarına dair beklentilerini karşılayacak kapsamlı hukuki düzenlemekler yapıldı5, fakat Kürt Ulusal Hareketi (KUH)6’nin arttırılmış yerel özerklik talebine dair bir anayasa değişikliği tartışma konusu olmadı. Bütün bu eksikliklere rağmen kapsamlı bir
barışın önündeki psikolojik ve bürokratik engeller Çözüm Süreci boyunca
azaltılmıştır. Bu dönemde tecrübe edilen barış ve istikrar ortamı başta bölge
3
4
5
6
16
Darby, John, and Roger MacGinty, eds. Contemporary Peacemaking. Palgrave
Macmillan, 2003, p: 2.
Galtung, Johan. “Violence, peace, and peace research.” Journal of Peace Research 6.3
(1969): 167-191.
AK Parti döneminde demokratikleşmeye dair atılan adımların kapsamlı bir derlemesi
için Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yayınlanan ve 2014’de 4.
Versiyonu basılan “Sessiz Devrim: Türkiye’nin Demokratik Değişim ve Dönüşüm
Envanteri 2002-2014”, Ankara: Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarşığı, 2014.
Bu konuda dipnot 1’de açıklama yapılmıştır.
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
halkı olmak üzere Türkiye’deki hemen birçok kesimlerin belleğinde olumlu izler bırakmıştır. Bu sebeple, bu süreci bütünüyle başarısızlık olarak değerlendiremeyiz. Ancak 2015 Temmuz sonrası yaşanan yeni çatışma süreci
önümüzdeki dönemde ortaya koyulabilecek Çözüm Süreci modelini önemli
ölçüde değiştirmiş yeni bir durumun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
2.1. Süreci Başlatmanın Bağlamı ve Dinamikleri
16 Aralık 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Abdullah Öcalan’la İmralı
Adası’nda görüşmüştür. O dönem Başbakan olan Erdoğan bu görüşmeyi
kamuoyuna 29 Aralık’ta açıklamıştır. 28 Aralık günün TRT ortak yayınında
konu ile ilgili sorulan “Şu sıralarda halen görüşme var mı? sorusu üzerine
“Halen var. Çünkü netice almamız lazım. Biz, bu ışığı görebiliyorsak, o adımı atmaya devam ederiz, baktık ki artık ışık yok, orada keseriz” diye kaşılık
verdi. 2013 Ocak ayının başlarında BDP mensuplarından oluşan bir heyet
de Abdullah Öcalan’la görüşmek üzere İmralı Adası’na gitmiştir. “Çözüm
Süreci” olarak isimlendirilen bu yeni barış girişimi, Abdullah Öcalan’la bir
istişare ekseninde koordine edilmiş ve bu yüzden bazılarınca İmralı Süreci
olarak da isimlendirilmiştir. Çatışmanın bitirilmesi için üç aşamalı plan şu
şekilde tasarlanmıştır:
Birinci Aşama: PKK unsurlarının Türkiye topraklarından tedrici
çekilmesi
İkinci Aşama: Hükümet’in yapacağı demokratik reformlar
Üçüncü Aşama: Silahsızlanmanın ardından PKK unsurlarının siyasi
ve sivil hayata entegrasyonu. 7
Bu süreç içerisinde KUH ve Abdullah Öcalan’la temsilciler aracılığıyla
müzakereler gerçekleştirilmiştir. Türkiye ilk defa Öcalan’la doğrudan ve
Kandil Dağındaki PKK yöneticileri ve Avrupa’daki PKK/KCK temsilcileri
ile dolaylı temasını ilan etmiştir. Bu süreç, Hükümet ve PKK’yı temsil eden
siyasi aktörler arasındaki müzakerelerin meşrulaştırılmasına yardımcı olmuştur. Son 30 yılda ilk defa bölgede gerçek bir normalleşme hissedilmiştir. Barışın önündeki psikolojik engelleri birçoğu süreç boyunca aşılmıştır. Yeni ortam, sürdürülebilir barışı mümkün kılacak sahici tartışmaların
7
“Turkey’s Kurdish Conlict: An Assessment of the Current Process”, DPI-Democratic
Progress Institute, London, November 2013.
17
Talha Köse
önünü açmıştır.
Süreç, PKK’nın 22 Temmuz 2015’te Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde
iki polis memurunu şehit etmesi ile sona ermiştir. Ceylanpınar saldırısının
ardından şiddetin seviyesi hızlı bir biçimde artmıştır. Sürecin beklenmeyen
bir şekilde sona ermesi ya da “dondurulmasına” rağmen Çözüm Süreci, bir
asırlık Kürt Meselesinin çözümü ile alakalı en ciddi barış girişimlerinden
biri olarak kayda geçmiştir. Çözüm Süreci, “Kürt Açılımı” (KA)8ndan daha
farklı bir mantığa sahipti, fakat yine de önceki sürecin tamamlayıcısı olduğu düşünülebilir.
8
18
29 Temmuz 2009 tarihinde AK Parti hükümeti, demokratik açılım ya da daha fazla
kullanılan ismi “Kürt Açılımı” (KA) sürecini başlatmıştır. İçişleri Bakanı Beşir Atalay,
açılım çalışmalarını koordine etmekle görevlendirilmiştir. Hükümetin inisiyatii ile
başlatılan Açılım Politikası, demokratikleşme politikasını temel almıştır. Kürt Açılım
daha sonra, Ocak 2010’da, “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” adını almıştır. AK
Parti Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni tanıtmak için Ocak 2010’da “Sorularla ve
Cevaplarıyla Demokratik Açılım Süreci: Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” kitapçığı
baştırmış ve dağıtımını yapmıştır.
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
2.2. Sürecin Tasarlanması ve İletişim Stratejileri
21 Mart 2013 Nevruz günü, Barış Süreci veya “Çözüm Süreci”nin resmi
olmayan başlangıç günü olarak kabul edilmiştir. Abdullah Öcalan’ın Kürt
Meselesinin barışçıl ve demokratik çözümünü öven mektubu, Diyarbakır’daki Nevruz kutlamaları sırasında Sırrı Süreyya Önder tarafında okunmuştur.. Öcalan mektubunda: “Bugün silahların susturulması ve düşüncelerin konuşması gereken bir noktaya geldik. Görmezden gelen, yok sayan
ve dışlayan modernist paradigma çökmüştür. Türk, Kürt, Laz veya Çerkez
olduğuna bakmaksızın kan, bu toprağın kalbinden akmaktadır. Silahların
değil, siyasetin öne çıktığı yeni bir dönem başlıyor. Şimdi silahlı unsurlarımızın [Türkiye’nin] sınırları dışına çıkmasının zamanıdır,”9 demiştir. Bu
mektupta Türklerle Kürtler arasındaki kardeşliğe çokça atıf yapılmıştır.
Öcalan’ın mektubunun ardından PKK 23 Mart’ta tek taralı ateşkes ilan etmiştir. PKK unsurlarının Türkiye topraklarının geri çekilmesi ise aynı yılın
Mayıs ayında başlamıştır. PKK unsurlarının sadece çok sınırlı bir bölümü
Türkiye’den çekilmiştir.10 Geri çekilme süreci, hükümetin reformlar konu9
10
“Öcalan calls on Kurdish militants to bid farewell to arms for a new Turkey”, Hurriyet Daily
News, 21 Mart 2013, http://www.hurriyetdailynews.com/pkk-leader-tells-militants-toleave-turkey-in-nevruz-message.aspx?pageID=238&nID=43373&NewsCatID=338,
(Erişim Tarihi: 7 Mart 2016)
Tahminlere göre Türkiye’deki PKK militanlarının yüzde 10’u ile 20’si geri çekilmiştir. 27
Haziran 2013’te, Başbakan Erdoğan militanların sadece yüzde 15’inin Türk topraklarını
19
Talha Köse
sunda yavaş ve yetersiz hareketi etmesi bahanesiyle PKK’da oluşan hayal
kırıklığı sebebiyle aynı yılın Eylül ayında durmuştur.11 Sürecin birinci aşaması hiçbir zaman tamamlanamamıştır. Birinci aşamanın tamamlanamamış
olması daha sonraki aşamalara da engel olmuştur.
Süreç, KUH’nin lideriyle doğrudan ve dolaylı temaslar üzerine kuruluydu. Öcalan bütün sürecin birincil paydaşıydı. KUH tarafından bütün ilgili
aktörler bir şekilde sürece dâhil edilmişti. Askeri operasyonlar ya durdurulmuş ya da özel harekât polisleri ile askeri personeli kullanma salahiyeti
sivil otoritelere, valilere devredilmiştir. Kamuoyu da Akil İnsanlar Heyeti
(AİH) aracılığıyla tartışmaya dâhil edilmiştir. Toplumu hareket tarzı ve istikamet konusundaki değişikliklere hazırlamak adına bir girişimde bulunulmuştur. AİH, Çözüm Süreci’nin ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşmak
ve sürece kamuoyu desteğini arttırmak amacıyla oluşturulmuştur. 3 Nisan
2013’te Başbakan Erdoğan 63 kişilik (41 erkek ve 12 kadın) bir komisyonu
Akil İnsanlar olarak atamıştır.12 AİH Türkiye’nin her tarafında iki aydan
fazla bir süre yoğun bir şekilde çalışmıştır. AİH’den 7 grup, Türkiye’nin 7
farklı coğrai bölgesinde çalışmıştır.
AİH, hükümetin Kürt Meselesini çözme planlarını kamuoyuna açıklamak
amacıyla oluşturulmamıştır.13 Sanatçılar, yazarlar, akademisyenler, sivil
toplum liderleri, aktivistler vb. gibi kamuoyunda yüksek görünürlüğe sahip
insanlardan oluşan sivil bir girişim olarak planlanmıştır. Komisyon, insanların Çözüm Süreci’den beklentilerini anlamaya çalışan bir istişare mekanizması gibi çalışmış ve çekinceleri ve eleştirilerini kaydetmişlerdir. Komisyon, çalıştığı süre boyunca kamuoyunda geniş bir görünürlüğe sahipti.
AİH’nin 7 grubu, nihai raporlarını başbakana sunmuştur ve bu raporların
bazıları kamuoyunun da erişimine açıktır.
AİH’ye rağmen süreç, yeterince toplumsallaştırılamamıştı ve mecliste temsil edilen muhalefet partilerinin temsilcileri, bu sürece dâhil edilmemişti.
11
12
13
20
terk ettiğini açıkladı. “Only 10 – 15 percent withdrew” – Erdogan’, Hurriyet Daily
News, 27 Haziran 2013, http://www.hurriyetdailynews.com/only-10-to-15-percent-of-pkkmilitants-withdrew-pm-erdogan.aspx?pageID=238&nid=49619 (Erişim Tarihi: 13
Aralık 2013)
‘
Kurdish PKK rebels ‘halt Turkey pull-out’, BBC News, September 9th 2013, http://
www.bbc.co.uk/news/world-europe-24013837; DPI raporu, s: 34.
“63 kişilik akilinsanlar heyeti açıklandı”, http://www.memurlar.net/haber/356638/,
“accessed March 7, 2016).
Turkey’s Kurdish Conlict: An Assessment of the Current Process”, DPI, s. 45
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
Bu sebeple, sürecin kapsayıcılığı ve şeffalığı konusunda çeşitli eleştiriler
olmuştur. KCK tutukluları hapishanelerden çıkarılmıştır. Siyasi çözümün
yolunu açmak için bazı önemli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye’nin
doğu ve güneydoğu bölgelerinde bir umut atmosferi hâkimken, ülkenin geri
kalan kısmında ise şüphe ve gönülsüzlük hâkimdi. Bu süreçte turizm ve
diğer ekonomik faaliyetler artış göstermiştir.14
KUH dışında kalan sivil toplum kuruluşları, irili ufaklı siyasi partiler ve
bölgede önde gelen kanaat önderleri ve müstakil aydınlar sürecin dışında
tutulmuştur. Bu gruplar, KUH’nin kendi üzerlerindeki baskısından şikâyet
etmişlerdir. Süreç, çatışmanın sadece ana taralarını kapsamıştır. Bu gruplar, sürecin sadece KUH’ni güçlendirdiğini ve onun dışında kalan bütün
önemli siyasi aktörleri dışladığını belirtmiştir. Güvenlik önlemleri daha az
görünür hale gelmiş ve; süreç boyunca kamu güvenliği konusunda boşluk
oluştuğuna dair bir algı ortaya çıkmıştır. Oluşan bu boşluktan istifade eden
Hareketin silahlı kanatları, askeri yığınaklarını arttırmışlardır. Gençlerden
oluşan şehir merkezli yeni birimler teşkil etmişler (Yurtsever Devrimci
Gençlik Hareketi YDG-H) ve onları şehir ayaklanması için eğitmişlerdir.
Öte yandan KUH’nin yan kuruluşu Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) tarafından yönetilen belediyeler, örgütün askeri yığınağının desteklenmesine
büyük ölçüde yardımcı olmuşlardır.15 Bu dönemde kamu kaynakları terör
yığınağı için seferber edilmiştir. Polis ve asker, sürecin devamı için örgütün
barış sürecinin mantığına aykırı olan bazı adımlarına müdahale etme konusunda çekinceli davranmışlardır.
AK Parti hükümeti, Suriyeli Kürtlerin Kobani’de DAİŞ’e karşı mücadelesine dair Kürtlerin hislerine karşı gerekli duyarlılığı göstermemekle suçlanmıştır. Bu duyarsızlık, AK Parti hükümetini Suriye’deki DAİŞ ve Nusra
terör örgütlerinin bir mütteiki şeklinde sunan propagandanın da önünü açmıştır. Bu hassasiyetler HDP ve PKK yöneticileri tarafından propaganda
malzemesi olarak aktif bir şekilde kullanılmıştır. AK Parti, Kürtleri bu propagandanın temelsiz olduğuna ikna etme konusunda başarılı olamamıştır.
Özellikle Türkiye toplumunun büyük bir bölümü, bu büyüklükte bir politika değişikliğine hazır değildi. KUH’nin Suriye İç Savaşı esnasındaki bek14
15
“Çözüm Süreci İhracatı Artırdı”, Milliyet, 8 Nisan 2014, http://www.milliyet.com.
tr/cozum-sureci-ihracati-artirdi/ekonomi/detay/1863918/default.htm (erişim 24
Haziran 2016).
“İşte HDP’li Belediyelerin Sabıka Kaydı”, Güneş, 18 Eylül 2016, http://www.gunes.
com/gundem/ste-hdpli-belediyelerin-sabika-kaydi-719392 (erişim 21 eylül 2016).
21
Talha Köse
lentileri ve hassasiyetleri AK Parti Hükümeti tarafından yeterince dikkate
alınmadığına dair tartışmalar yaşanmıştır. Ancak aynı dönemde Kobani’de
DAEŞ’ten kaçan yüzbinlerce Suriye Kürdü Türkiye topraklarında güvenli
sığınak bulabilmişlerdir.16 Suriye’de devam eden iç savaş, Çözüm Süreci’nin önündeki en önemli engel olarak durmuştur.
3. Çözüm Süreci’nin Zayılaması
Çözüm Süreci’nin zayılamasının arkasında iki büyük sebep vardı: birincisi, KUH’nin beklentileri barış süreci boyunca sürekli artmıştır. Sürekli
artan bu beklentileri hükümetin karşılaması oldukça zordu. Gezi Eylemleri,
AK Partili bakanlara karşı 17-25 Aralık’ta yapılmaya çalışışan yolsuzluk
kılılı FETÖcü darbe girişimi, Suriye iç savaşında değişen güç dengesi ve
PKK’nın Suriye kolunun ilerleyişi, KUH’nin beklentilerini çok hızlı bir şekilde yükseltmiştir. Süreç boyunca nispi güç dengesi, hükümetin aleyhine
değişmiştir. Hatta bazıları, Erdoğan ve AK Parti’nin kendi partilerini kontrol etme güçlerini yitireceğini hesaplamışlardı. İkinci olarak, Türkiye’deki
seçim süreci, barışçıl müzakereler için gerekli olan atmosferi zehirleyerek
ülkedeki siyasi çevreyi daha da kutuplaştırmıştır. Seçim süreçleri siyaseten
tartışmalı konuların daha yoğun gündeme geldiği süreçler olduğu için siyasi gerilimlere sahne olabilmektedir. Bu nedenle dünyanın birçok ülkesindeki siyasi aktörler barış girişimleri gibi ihtilalı konuları seçim süreçlerinde
gündeme getirmekten kaçınmaktadırlar. Öte yandan, KUH içindeki farklı
aktörler, kamuoyuna kakofonik mesajlar verirken, hükümetin daha tutarlı
bir tutumu söz konusuydu. AK Parti’nin seçmenleri sürece şüpheyle yaklaştılar, hatta süreç, parti içerisinde milliyetçi hisleri güçlendirmişti ancak
Erdoğan ve AK Parti liderliği sürecin devam edebilmesi için parti tabanına
da öncülük etmişlerdir. Temelde Çözüm Süreci’ne bir tepki olarak bazı AK
Parti oyları milliyetçi MHP’ye kaymıştır. KUH, zayılayan güvenlik dönemini daha fazla silah toplamak ve şehir savaşına hazırlanmak üzere militanlarını yeniden örgütlemek için altın bir fırsat olarak kullanmıştır. Suriye’de
devam eden iç savaş sayesinde silah temin imkânı ve DAİŞ’le mücadele
sayesinde PYD’nin kazandığı uluslararası meşruiyet, başka alternatilerin
16
22
İŞİD’in Eylül 2014’de Suriye’nin Kuzeyindeki Kobani bölgesine saldırması nedeni ile
çoğunluğu Kürtlerden oluşan yaklaşık 300 bin civarında Kobanili Türkiye’ye sığundılar.
İŞİD, Şubat 2015’de Kobani’den çıkarıldı ve bu tarihten sonra Kobani’ye dönüşler
yaşandı. “5 Ay sonra Kobani’ye Dönüş”, Aljazeera.com.tr, http://www.aljazeera.com.
tr/haber/5-ay-sonra-kobaniye-donus (erişim 20 Eylül 2016).
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
düşünülmesine yol açmıştır. KUH, beklentilerini arttırılmış bölgesel özerklikten öz yönetime dayalı kanton yapısına yükseltmiştir.
3.1. KUH’nin Açmazı: “Türkiyelileşmek” mi? “Ortadoğululaşmak” mı?
HDP, Ağustos 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasından başlamak üzere Recep Tayyip Erdoğan’a karşı bir stratejik muhalefet dili kullanmak suretiyle Türkiye seçmeninin tamamına hitap etmeye çalışmıştır.
Seçim kampanyaları, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde Kürt
milliyetçiliği ve Türkiye’nin geri kalan kısmında ise Erdoğan düşmanlığının bir karışımı üzerine bina edilmişti. HDP’nin kampanyası, Haziran ve
Kasım seçimlerinde yüzde 10’luk seçim barajını geçtiği için başarılı olmuştur fakat bu, partinin “Türkiyelileşmek”17 hedeine ulaştığı anlamına
gelmemektedir. Bu politika KUH açısından önemli bir hamleydi, çünkü bu,
hareketin siyasi hedelerine siyasi araçlarla ulaşmayı deneyeceğini göstermekte ve Türkiye toplumunda Hareketin parçası olmayan insanlara ulaşmak suretiyle entegre olacağını işaret etmekteydi. Ancak barış süreçlerinde
yapılan hatalardan en önemlilerinden biri sürece başlanan aktörlerin gayri
meşru hale getirme çabalarıdır. KUH, özelde de HDP, Çözüm Süreci’ndeki
temel muhatapları olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gayri meşru hale getirme
çabaları ile çözüm süreci parametrelerinin dışına çıkmışlardır. Başlangıçta
siyasi pragmatizmin bir yansıması olarak okunan bu riskli hamle, temel aktörler arasındaki güven bunalımını derinleştiren ve Çözüm Süreci’nin sona
ermesine neden olan önemli etmenlerden biri olarak kayda geçmiştir. PKK
ise stratejik önceliğini Suriye’deki Esed Rejiminin zayılamasının doğurduğu güç boşluğunda Ortadoğu’da etkili bir bölgesel aktör olma yönünde değişmiştir. PKK, Suriye ve Irak’ta yaşanan iç savaşlar nedeni ile ortaya çıkan
güç boşluğunu ve Batı’nın DAEŞ konusunda artan kaygılarını kendisi için
yeni bir fırsat alanı olarak görmüştür. Bu bakış açısı PKK’nın Ortadoğu’da
kendini bölgesel bir aktör olarak konumlandırmasına neden olmuştur.
3.2. Değişen Hedeler ve KUH’nin Yükselen Beklentileri
PKK’nın Temmuz 2015’te şiddeti yeniden alevlendirmesi ve parti yönetici17
HDP için Türkiyelileşme stratejisi, yalnızca bir bölgede etkili bir etnik Kürt partisi
görünümünden sıyrılarak Türkiye’nin bütününe hitap eden siyaset üretebilen bir sol
partiye dönüşme anlamına gelmekteydi. HDP’nin Türkiyelleşme iddiası 7 Haziran 2016
seçimlerine kadar başarılı olduğu dile getirilmekte.
23
Talha Köse
lerinin de kendileriyle PKK’nın saldırıları arasına mesafe koymakta yetersiz
kalmasıyla HDP’nin “Türkiyelileşmek” iddiası gölgelenmiştir. HDP’nin eş
başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, bunun yerine Demokratik Toplum Kongresi (DTK)’nin 27 Aralık 2015’te ilan ettiği “demokratik
özerklik” ve “öz yönetim” taleplerine destek vermiştir.18 HDP’nin “Türkiyelileşmek” politikası yürüttüğü iddiası, Türkiye’nin güvenlik güçleriyle
PKK arasında sürmekte olan çatışmalarla daha da zayılamıştır.
Haziran seçimlerinde AK Parti, meclisteki çoğunluğunu Kürtlerin desteğini HDP’ye, Türk milliyetçilerinin de desteğini MHP’ye kaptırarak kaybetti.19 Kürtlerin AK Parti’ye desteği sadece Türkiye’nin doğu ve güneydoğu
bölgelerinde değil, İstanbul, İzmir ve Adana gibi büyükşehirlerde de düşmüştür. Barış süreci veya “Çözüm Süreci” bu dönüşümün yaşanmasında
merkezi bir rol oynadı ve HDP ve PKK ile bağlantılı diğer gayrı resmi
ağların Kürtlerin Türkiye’deki meşru temsilcisi konumlarını pekiştirmeleri
için kullanıldı. Öte yandan milliyetçi Türkler PKK ile yürütülen barış sürecinden rahatsızlardı, dolayısıyla bağlılıklarını MHP’ye çevirdiler.
3.3. Seçimler ve Çözüm Süreci’nin Hız Kesmesi
PKK’nın Temmuz 2015’teki saldırılarını yeniden alevlendirmesiyle çöküşüne kadar Çözüm Süreci, Türkiye siyasetini baştan aşağı yeniden yapılandırma potansiyeline sahip umut vadeden bir hikayeydi.20 Barış süreçleri
çoğu zaman karmaşık ve kırılgan süreçlerdir ve taralar geçmiş tecrübelerinden, özellikle de hata ve başarılarından çokça ders çıkarırlar.21 Seçimler
18
19
20
21
24
“DTK Sonuç bildirgesi açıklandı”, imctv.com, December 27, 2015, http://www.imctv.
com.tr/dtk-kongresinin-sonuc-bildirgesi-aciklandi-tam-metni/
Bu tahmin kamuoyu araştırma şirketi KONDA analizlerine dayanmaktadır. “7 Haziran
Sandık ve Seçmen Analizi”, KONDA, 18 Haziran 2015.
PKK, Türk güvenlik güçlerine saldırılarını 22 Temmuz 2015’te Şanlıurfa’nın Ceylanpınar
ilçesinde iki polis memurunu öldürerek yeniden başlatmıştır. Bu saldırı hükümet
tarafından çözüm sürecini bitiren olay olarak değerlendirilmiştir. “Ceylanpınar’da iki
polis şehit, 23 Temmuz 2015, http://www.milliyet.com.tr/ceylanpinar-da-2-polis-sehitgundem-2091335/
Timothy Sisk, etnik, mezhepsel veya dini olarak bölünmüş toplumlarda, siyasi elitlerin,
toplumda korku yaratmak ve uç noktalardakilerin desteğini sağlamak için seçim
sürecinde “etnisite kartı”nı oynama motivasyonuna sahip olabileceğini öne sürmüştür.
Timothy Sisk, “Elections in the Wake of War: Turning Points for Peace?” in Legitimacy
and Peace Processes: From Coercion to Consent, ACCORD, Issue: 25, 2014, pp: 31-34.
Ayrıca United Nations System Staff College (UNSSC) raporu seçimlerin bölünmelerin
kaynağı olmasa da Kenya, Haiti ve Fildişi Sahilleri’ndeki gibi daha derin sosyal,
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
doğaları gereği devam eden barış süreçleri için uygun zamanlar değillerdir,
zira siyasi kutuplaşma kendi oylarını pekiştirmek isteyen siyasi liderlerin
çıkarlarına daha çok hizmet etmektedir. Fakat barış süreci seçim kampanyası sürecinde yıkılmamış, sadece yavaşlamıştır. Maalesef birinci seçimin
hemen ardından (Temmuz sonu) yeni bir şiddet dalgası patlak vermiş ve
Çözüm Süreci’nin bitişinin işareti olmuştur. Üç önemli gelişme: KUH’nin
yükselen beklentileri, Suriye’nin kuzeyinde PYD’nin iili özerkliği ve Demirtaş ve HDP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şeytanlaştırma çabaları da
barış sürecini tehlikeye atmıştır. Öte yandan AK Parti, muhafazakar Türk
milliyetçisi seçmenlerin eleştirileri ve geleneksel tabanının endişelerine cevaben seçim kampanyası döneminde barış sürecini yavaşlatmıştır. Suriye
iç savaşı boyunca AK Parti’nin dış politikası Türkiye’deki Kürt nüfusunun
belli bir bölümünde hayal kırıklığına sebep olmuştur. Hükümet PYD’nin
Suriye iç savaşında ılımlı muhalilerle birlikte hareket etmesi beklentisi içerisinde olduğunu dile getirmesine karşın PYD büyük ölçüde rejimle güçleri
ile paralel harket etmiştir. Hükümetin bu konudaki eleştirileri HDP tabanında “Kürt düşmanlığı” olarak sunulmaya çalışılmış ve bu propaganda KUH
tabanında bir karşılık bulmuştur. Özellikle, hükümetin Kobani’deki YPG
(PYD’nin silahlı kanadı) savaşçılarıyla DAİŞ arasındaki çatışmaya doğrudan müdahil olma konusundaki isteksizliği Türkiye’deki Kürtlerin AK
Parti’ye eleştirilerini arttırmalarına sebep olmuştur. Bu gelişmeler, Kürt siyasi aktörlerinin beklentilerini yükseltmiş, “mühimmat” sağlamak teması
HDP’nin seçim kampanyasında etkin bir şekilde kullanılmış ve barış sürecini baltalayan bir faktöre dönüşmüştür.
3.4. Temel Aktörler Arasında Değişen Güç Dengesi
PKK ve HDP Gezi Eylemleri ve FETÖ’nün siyasal iktidarı şekillendirme
arayışının bir sonucu olarak ortaya çıkan 17-25 Aralık süreçlerinin ardından Hükümeti ve Erdoğan’ı zayıf düşmüş bir müzakere ortağı olarak algılamaya başladılar.22 Böylesine kırılgan bir süreçte bunun hatalı bir değer-
22
ekonomik ve siyasi gerginliklerin tetikleyicisi ve ateşleyicisi olduğunu göstermiştir. (s.
9) (The Role of Elections in Peace Processes: When and How They Advance Stability or
Exacerbate Conlicts, UNSSC, Turin, 2011)
Gülen Hareketi/FETÖ kendini daha çok eğitim faaliyetlerine dâhil olmuş dini yönelimli
bir ulusötesi sivil toplum ağı olarak tanımlamaktadır. GH ile bağlantılı savcılar AK Parti
hükümetini devirmek amacıyla Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine karşı 17 ve 25 Aralık
2013 tarihlerinde yolsuzluk soruşturması açmışlardır. FETÖ devlet içinde onyıllar
25
Talha Köse
lendirme olduğu anlaşıldı. PKK’nın hapisteki kurucusu Abdullah Öcalan
KUH adına AK Parti hükümetiyle daha geniş ölçekte bir müzakere yürütür
görünürken, Hareket içindeki diğer aktörler AK Parti Hükümeti’nin gücündeki dalgalanmaları, pazarlık masasında ellerini güçlendirmek için yeni bir
fırsat olarak yorumladırlar. Barış sürecindeki çıkarları Suriye İş Savaşı’nın
Ortadoğu’da doğurduğu yeni güç düzeninde edindikleri pozisyonla tamamen uyuşmuyordu. Liderlerinin Haziran seçimlerinden sonra AK Parti ve
Erdoğan’a karşı eleştirileri ve suçlamaları PKK’nın yeni pozisyonunu ve
artan özgüvenini gösteriyordu. Mesela PKK’nın önden gelen isimlerinden
Cemil Bayık BBC ile röportajında, Erdoğan’ı IŞİD katliamlarının arkasında
olmakla ve Kürt kazanımlarını durdurmaya çalışmakla suçladı.23 Örgütün
diğer bir lideri Duran Kalkan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı barış sürecini
bozmakla suçladı.24
“Gezi Eylemleri” Türkiye’nin kimlikle alakalı fay hatlarını mobilize ederek AK Parti için önemli bir meydan okuma teşkil etti. Gezi Eylemleri boyunca Türkiye’nin seküler-muhafazakar/İslamcı; AK Parti Destekçisi-AK
Parti Karşıtı ve belli bir ölçekte Alevi-Sünni yarılmaları mobilize edildi.
Bu eylemler Çözüm Süreci’nin yürürlüğe konulmasından 2 ay sonra başladı25; bu yüzden KUH gösterilere katılmakta gönülsüz davrandı. KUH’nin
özellikle sol kanadı, PKK ve HDP’ye Gezi Eylemlerine direkt olarak katılmama kararlarından dolayı eleştirel yaklaştı. AK Parti Hükümeti ve Erdoğan Gezi Eylemleri ve 17-25 Aralık süreçlerinde ciddi meydan okumalarla
karşılaşmasına rağmen güçlü pozisyonlarını sürdürdüler. Kürt Hareketi’nin
liderleri arasında Hükümetin o dönemde yaşamakta olduğu kırılganlıktan
faydalanma ile barış sürecine devam etme seçenekleri arasında bir tartışma
vardı. FETÖ ile PKK arasındaki işbirliğine dair önümüzdeki dönemde ortaya konabilecek yeni veriler bu dönemin kırılganlığını daha iyi anlamamızı
sağlayabilir. Pozisyonları fark etmeksizin barış sürecinden beklentilerini
artırdılar. Bu dönüşüm PKK’yı, çatışmaları tekrar alevlendirmek ve Tür-
23
24
25
26
içerisinde örgütlenmiş ve bu gücü ile 15 Temmuz 2016’da hükümeti askeri darbe yolu
ile düşürmek istemiştir.
“PKK Leader: Turkey is protecting IS by attacking Kurds”, bbc.com, August 10, 2015,
http://www.bbc.com/news/world-europe-33818282.
“PKK’lı Duran Kalkan’dan iki bomba açıklama”, June 16, 2015, http://www.haberler.
com/pkk-li-duran-kalkan-yasa-anayasa-degismeden-hdp-7420153-haberi/.
21 Mart Nevruzu Çözüm Süreci’nin resmi başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Abdullah
Öcalan’ın barış ve Kürt sorunun demokratik çözümünü öven mektubu Diyarbakır’daki
kutlamalarda halka okundu.
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
kiye’nin Güneydoğusundaki bazı şehirlerde özerklik ilan etmek için şehir
kalkışması yapmak üzere, Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDGH)26 isimli silahlı milis gücü oluşturma konusunda cesaretlendirdi.
3.5. Bölgesel Düzen ve Müzakere Zemininin Alternatii
KUH’nin beklentilerini artıran ikinci gelişme Suriye’de sürmekte olan iç
savaştı. Suriye’nin kuzeyindeki PKK’ya bağlı yapılanma olan Demokratik
Birlik Partisi (PYD) ve silahlı kanadı Halk Koruma Birlikleri (YPG) bazı
siyasi avantajlar kazandı ve Suriye’nin kuzeyindeki Afrin, Cezire ve Kobani kantonlarında hakimiyet kurdu. HDP’nin, Eylül 2014’te başlayan Kobani
kuşatmasından dolayı Türkiye’ye yönelik eleştirilerine rağmen Türkiye’nin
de içinde bulunduğu dış destek olmadan PYD Kobani’yi savunabilecek durumda değildi. PYD, insani krizi ancak Türkiye topraklarını kullanarak Kobani’ye geçen IKBY’ye bağlı Peşmerge güçlerinin yardımıyla durdurabildi. Ayrıca kuşatma sırasında yaralananlar Türk hastanelerinde tedavi edildi
ve kuşatmadan kaçan binlerce Kürt sivil Türkiye’ye sığındılar.27
IŞİD’in Kobani’ye yaptığı saldırılar Türkiye’deki Kürtler arasında etnik-milliyetçi bilinci artırdı ve hem PKK hem de HDP Kobani mücadelesini iç seferberlik hedeleri doğrultusunda kullandılar. Kobani’den dolayı
tırmanan gerilim ve Türk Hükümeti’ne IŞİD’e destek verdiği yönündeki
suçlamalar 50’den fazla Türk vatandaşının ölümüyle sonuçlanan 6-8 Ekim
olaylarıyla28 neticelendi. PYD’nin IŞİD’le mücadelesi ayrıca örgütün meşruiyetine uluslararası alanda katkı sağladı; özellikle Kürtlerin genç jenerasyonu için, Suriye’deki kazanımlar destansı bir zaferdi. Suriye’nin kuzeyin26
27
28
“PKK Looks to the future with creation of youth militia”, Metin Gürcan, Al Monitor,
August 31,2015, http://www.al-monitor.com/pulse/originals/2015/08/turkey-kurds-pkkarmed-young-militias.html
“Kobani’den Kaçan Kürtlerin Dostu Türkiye’dir”, Anadolu Ajansı, 24 Eylül 2014. http://
aa.com.tr/tr/politika/kobaniden-kacan-kurtlerin-dostu-turkiyedir/117059.
DAİŞ, Kuzey Suriye’nin Türkiye sınırında yer alan Kürt yoğunluklu kenti Kobani’yi
kuşattı. HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş Kürt halkını hem DAİŞ’e hem de AK Parti
hükümetinin Kobani kuşatması konusundaki tepkisizliğine karşı sokaklarda protestoya
çağırdı. Olaylarda HÜDA-par’a yakın 50’den fazla Kürt öldürüldü ve bazı kamu binası
protestocularca ateşe verildi. 6-8 Ekim olayları Çözüm Sürecini durdurmamıştı. Ancak
olaylar AK Parti ile HDP destekçileri ve PKK sempatizanları arasında güven boşluğu
yaratmıştır. (Vahap Coşkun, “The Kurdish Peace Process: Oct 6-8 Evets and Beyond”,
Dicle Üniversitesi Hukuk Fak̈ltesi Dergisi, Vol: 20, (32), pp.1-12 Yıl, 2015; Ali Dağlar,
“6-7 Ekim’in Acı Bilançosu: 50 Ölü”, Hürriyet, 6 Kasım 2014, http://www.hurriyet.
com.tr/6-7-ekim-in-aci-bilancosu-50-olu-27525777.
27
Talha Köse
deki kısmi özerklik barış süreci ile beraber doğacak “bağımsız ve birleşik
Kürdistan” için umutları ve beklentileri artırdı.
PYD, IŞİD’e karşı direnişi dolayısıyla ve “haydut bir devletle” mücadelesini uluslararası propaganda kampanyasına başarılı bir şekilde dönüştürebildiği için uluslararası destek ve askeri yardım elde etti. Hareketin
özellikle kadın terörüstlerin fotoğraları önde gelen uluslararası haber kaynaklarında tanıtıldı.29 Bunun yanında PYD’ye yapılan uluslararası askeri
yardım PKK’nın kapasitesini artırdı ve Türk güvenlik güçleri karşısındaki
konumunu güçlendirdi. Ayrıca IŞİD’e karşı kurulan etnik-milliyetçi direnişin söylem ve ideolojisi AK Parti’ye yönlendirildi. PKK, Kürtlerin genç
neslinin husumetini manipüle etti ve onların öfkesini Irak ve Suriye’deki
DAEŞ’den Türkiye’deki muhafazakar AK Parti’ye yönlendirdi etti. Buna
karşılık Hükümet, Kürt etnik-milliyetçiliğinin Suriye’deki hassasiyetlerini
kavramayı başaramadı.
3.6. Taraları Gayri-Meşrulaştırma ve Bağlılık Problemleri
HDP’nin siyasi beklentilerini artıran üçüncü gelişme ise Parti Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın30 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki
kampanyasıydı. Demirtaş Erdoğan karşıtı söylemiyle metropol kentlerden
önemli oranda genç oyu toplayarak toplam oyun yüzde 9.78’ine denk gelen yaklaşık 4 milyon oy elde etti.31 Bu sonucun özgüvenini artırmasının
29
30
31
28
Washington Post’tan David Ignatius ve Middle East Eye’dan Kate West, Ortadoğu’da
“İslamcılar”a karşı PKK veya PYD’nin desteklenmesini teşvik edip bunu hükümetlerine
ve mütteiklerine tavsiye eden gazeteci veya bloggerlardan sadece bir kaçıydı. Kate West
“The female Guerilla Fighter of the PKK”, July 31, 2015 http://www.middleeasteye.
net/in-depth/features/female-guerrilla-ighters-pkk-2044198184; David Ignatius’un
makalesi: “White House dithering paralyzes U.S.’s best ally for ighting the Islamic
State”, editor ayrıca kadın bir YPG (Halk Koruma Birlikleri) savaşçısının resmini
kullanmıştır. https://www.washingtonpost.com/opinions/white-house-ditheringparalyzes-uss-best-ally-for-ighting-the-islamic-state/2015/09/22/ba8fe4be-6151-11e58e9e-dce8a2a2a679_story.html.
Demirtaş’ın popülaritesi partisi adına yarıştığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından
yükselmiştir. Demirtaş özellikle genç kuşak seçmenlerin ilgisini çekmiştir. Vahap
Coşkun, Demirtaş’ın daha önce AK Parti’ye oy vermiş Kürt seçmenlerin desteğini
aldığını belirtmiştir. Özellikle de ülkenin batı bölgelerinde yaşayan Kürtler yüzde 10
seçim barajı kısıtlaması olmaksızın Demirtaş’ı desteklemiştir. (Vahap Coşkun, “What
Demirtaş Achieved in the Presidential Election”, Daily Sabah, August 20, 2014.
Selahattin Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçiminde, 30 Mart 2014 yerel seçimlerine
kıyasla HDP ve BDP oylarını 1 milyon kadar artırmıştır. İstanbul, Ankara ve İzmir
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
yanı sıra Demirtaş, seçimlerden sonra yeni bir siyasi söylem vurgusundan
ziyade “Erdoğan düşmanlığı” 32 ve “Erdoğan’ı şeytanlaştırma söylemini
sürdürmeye karar verdi. Demirtaş’ın mottosu “Seni başkan yaptırmayacağız” idi. Bu kampanya HDP için de önemli oranda destek getirdi.
Kürt milliyetçi hareketi ve HDP bir ikilemle karşı karşıya bıraktı. Suriye’de süren iç savaş ve PYD’nin DAEŞ’le mücadelesi ve başarısı Ortadoğu çıkmazında PKK ve PYD’nin başlıca aktörlere dönüşmelerine yardımcı
oldu. PYD ve dolayısıyla PKK bölgedeki İslamcı aktörleri şeytanlaştırarak
meşruiyetlerini uluslararası alanda artırırken AK Parti’yi de bu aktörlerin
destekçisi olarak gösterdi.33 Siyasi temsilci HDP Türkiyelileşmeye çalışırken PKK Ortadoğu siyasetinde önemli bir güç olmak için çabaladı. PKK
Pankürtçü gündeminden dolayı barış sürecini terk ederek bir kez daha
Kürt Ulusal Hareketi’ndeki dominant aktör olduğunu kanıtladı. Bu seçim
HDP’nin “Türkiyelileşmek” siyasi stratejisini tehlikeye soktu.
Haziran ve Kasım seçimlerinde alınan sonuçlar, HDP’nin Türk siyasetinin
önümüzdeki yıllarında önemli ve istikrarlı bir aktör olmasının muhtemel olduğunu gösterdi. HDP’nin Kasım’daki haif düşüşe rağmen başarılı olarak
değerlendirilen seçim sonuçlarında hem iç hem de uluslararası konjonktür
etkiliydi. HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş Gezi Eylemlerinden ve Erdoğan’a karşı yükselen muhalefetten çıkar sağladı. Diğer taraftan, Irak ve
Suriye’de süren çatışmalar ve Kürtlerin bu ülkelerde DAEŞ’e karşı direnişi,
Ortadoğu’da Kürt aktörlerin meşruiyetini güçlendirdi. HDP’nin kendisini
etnik bir partiden “ulusal” bir partiye dönüştürme çabaları, PKK saldırılarının Temmuz 2015’de tekrar başlamasına kadar göreli olarak başarılıydı.
Sonuçta kimlik siyaseti dili HDP’nin seçim performansını artırdı ama PKK
saldırıları bu performansın önünde önemli bir engel olarak durdu. HDP’yi
32
33
gibi büyük şehirlerde Demirtaş HDP’nin oyunu neredeyse ikiye katlamıştır. Demirtaş
İstanbul’da 236,435, İzmir’de 99,302, Ankara’da ise 67,219 ek oy almıştır. Oy oranları
İstanbul’da yüzde 4,84’ten 9,09’a; İzmir’de yüzde 3,37’den 7,98’e; Ankara’da ise yüzde
0,87’den 3,46’ya yükselmiştir. Hatem Ete, “Demirtaş kimden oy aldı?”, Akşam, Auğust
21, 2014.
“Seni Başkan Yaptırmayacağız” HDP kampanyasının 7 Haziran 2015 seçimleri için
sloganıydı. Bu kampanya HDP/BDP’nin geleneksel tabanının dışındaki batı bölgelerinde
de bazı oyları çekmiştir.
Cemil Bayık, Alman gazetesi Die Zeit’taki röportajında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
DAİŞ’in halifesi” olduğunu iddia etmişir. “Bayık: İŞİD’in Halifesi Erdoğan” Deutsche
Welle T̈rkçe, 17 Aralık 2014, http://www.dw.com/tr/bayık-işidin-halifesierdoğan/a-18136987
29
Talha Köse
PKK’dan tamamen ayırmak zor ancak PKK’nın hedeleri ve bölgesel hırsları HDP’nin özerk bir siyasi aktör olarak ilerlemesinin önünde önemli bir
engel oluşturmuş gibi görünüyor. HDP Türkiyelileşmeye çalışırken, PKK
Ortadoğululaşmaya çalışıyordu. Sonuçta son sözü söyleyen aktör yani
PKK, Çözüm Süreci’nin önünü tıkadı. PKK ve HDP bu süreçte edindikleri toplumsal desteği bir halk ayaklanmasına dönüştürmek için çabaladılar,
zira PKK’nın Suriye’de gösterdiği varlıktan dolayı uluslararası toplum da
böylesi bir kalkışmayı desteklemeye uygun görünüyordu. Ancak bu planlama halk nezdinde bir karşılık bulmadı ve hendek siyaseti ve şehir savaşı
PKK açısından ağır bir hezimetle sonuçlandı.
3.7. Üçüncü Taraların Rolü veya Eksikliği
Çözüm Süreci Kürtler arasında Türk toplumunun kalanına göre daha büyük
bir heyecan yarattı. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde sürdürülebilir barış umutları arttı. KUH ile bağlantılı kurumlar ve aktörler temel
partner olarak seçildiği için hareket ile ilişkisi bulunmayan Kürtler kendilerini daha da dışlanmış hissettiler. Oysa KUH için Çözüm Süreci ve komşu
Suriye’deki gelişmeler, özellikle PYD’nin özerklik doğrultusundaki kazanımları ulus inşası için tarihi bir heyecan yarattı.
Türk toplumunun büyük kısmı Çözüm Süreci’ne şüpheyle yaklaşıyordu.
AK Parti hükümetlerinin sürece olan bağlılığı, sürece verilen halk desteğine olumlu bir etki yaptı. Her şeye rağmen halk güvenlik güçleri ile PKKlılar
arasındaki silahlı çatışmaların kesilmesinden mutluydu. Süreç genel olarak
şeffaf bir şekilde yürütülmediğinden, iki taraftaki lider kadroları tabanlarını ikna etmede önemli bir rol oynadı. Muhalefet partileri ve sivil toplum
örgütleri şeffalığın yokluğundan dolayı şüpheciydi. Süreç hakkında çeşitli
dönemler bilgi almak istediler. AİH süreç boyunca önemli bir rol oynadı
ancak Çözüm Süreci’nin genel mantığını ve detaylarını Türk halkına anlatmayı içermeyen tek yönlü bir iletişim stratejisine sahipti.
Birçok olay AK Parti Hükümeti ile KUH arasında güven aşınmasına oluşmasına yol açtı. Güven açığının genişlemesi Çözüm Süreci’ni daha da
karmaşık bir hale getirdi. Hükümetlerin nezdinde 6-8 Ekim 2014 olayları
hareketin niyetlerine karşı ciddi bir şüphe yarattı. Kargaşalar 50’den fazla
insanın ölümüne, okulların, kütüphanelerin ve diğer kamu alanlarının yıkımına sebep oldu. Vandallık ve şiddetin derecesi AK Parti Hükümeti’nde bir
şok etkisi yarattı ve Türk toplumunda öfkeye yol açtı. Öte yandan PKKlı
30
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
teröristlerin Türk topraklarından çekilmesi hiçbir zaman kayda değer bir
düzeye ulaşmamıştı. PKK şehir kalkışmasına hazır olmaları için YDG-H ve
YDG-J gençlik milislerini kurup eğitiyordu. Güney Doğu’nun bazı şehirlerinde ve ilçelerinde silahlanma kritik bir seviyeye ulaştı. Suriye ve Irak’ta
devam eden iç savaşlar ve çatışmalardan dolayı silah temininin kolaylaşması ve Türkiye’nin güney sınırının güvenliğindeki zaiyet PKK’nın şiddete dönüşüne uygun bir zemin hazırladı. DBP ve HDP tarafından yönetilen
bazı belediyeler silah depolama süreçlerini kolaylaştırdı.
KUH’nin bakış açısına göre AK Parti’nin Suriye’deki PYD’ye karşı hasmane tutumu Çözüm Süreci’nin hedeleri ve Türk Hükümetlerinin KUH ile
uzlaşısının genel çerçevesiyle bir zıtlık taşıyordu. Bu dönem boyunca onların beklentilerini karşılayacak anayasal düzenlemeler yapılamadı. Hükümet
tarafı yasal düzenlemeler ve KUH’nin bölgesel özerklik arayışı için açık bir
yol haritası önermedi. KUH temsilcileri, hükümeti “Dolmabahçe Mutabakatı”nı reddederek sürecin altını oymakla suçladı. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle bir mutabakatı hiç tanımadı ve sahiplenmedi. Erdoğan
Dolmabahçe’de verilen parlamentoda üyesi olan iki grubun verdiği ortak
görüntünün ve okunan birbirinden farklı iki metnin yanlış olduğunu ifade
etti. Öte yandan izleme heyetinin istismar edilebilmesine dair çekincelerini
dile getirdi.34 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çözüm Sürecinin 78 milyonu kapsadığı ve sadece bir kesimi değil, Türkiye’deki herkesi ilgilendirdiğini dile
getirdi.
28 Şubat 2015’te Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ve Pervin Buldan’dan
oluşan HDP heyeti Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın liderliğindeki
hükümet heyetiyle görüştü. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve HDP
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder açıklamalarını okudular. Haber
kaynaklarına göre Önder’in sıraladığı 10 madde Abdullah Öcalan’ın listesiydi.35 Cumhurbaşkanı Erdoğan “Dolmabahçe Mutabakatı safhasını tanımıyorum” diyerek “Dolmabahçe Mutabakatı”nı reddetti. “Bir Hükümet
34
35
“Cumhurbaşkanı Erdoğan Ukrayna dönüşü konuştu: İzleme heyetide, Dolmabahçe
toplantısı da yanlış”, 22 Mart 2015, Habetürk, http://www.haberturk.com/gundem/
haber/1056503-erdogan-izleme-heyeti-de-dolmabahce-toplantisi-da-yanlis
(erişim 25 Eylül 2015).
‘Erdoğan’s Denial of “Dolmabahçe Agreement” sparks row’, Hurriyet Daily News, July
20, 2015. http://www.hurriyetdailynews.com/erdogans-denial-of-dolmabahceagreement-sparks-row.aspx?pageID=238&nID=85656&NewsCatID=338 (accessed
on March 7 2016).
31
Talha Köse
var. Diğer yandan kökeni (PKK’dan) olan bir siyasi parti var. Ülkemizin
geleceği için bir adım atılacaksa, bu parlamentoda yapılmalıdır. Bir terör
örgütü tarafından desteklenen bir siyasi partiyle bir anlaşma olamaz.”
“Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı
yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim? Metni incelersek oradaki konuların çoğunun demokrasiyle falan yakından uzaktan
alakası yok. Hala yeni yeni talepler ortaya çıkıyor.
Daha sonra Başbakan Yardımcımızın yaptığı bir açıklama var. Onların
tamamen aksine. Yani birbiriyle tamamen örtüşen bir şey yok. O zaman
neyi görüştüler? Buna ortak bir deklarasyon diyebilir misiniz? Böyle bir
şey var mı?”36
Hükümet ile HDP heyeti arasında gerçekleşen Dolmabahçe görüşmesinin
iyi yönetilememesi taralar arasındaki güven açığını daha da arttırdı ve kamuoyu sürecin şeffalığına ilişkin bazı sorular sormaya başladı. Sonuçta
Dolmabahçe meselesi Çözüm Süreci’nin bazı zayılıklarının somut bir örneği oldu: şeffalıktan yoksunluk, iki tarafın ajandasındaki anlaşmazlıklar
ve halkın hazır olmaması süreci tıkayan önemli etkenler oldu.
4. Yanlış Giden Neydi? Çözüm Sürecinin Başarısızlığının Nedenleri
Kürt Açılımı ve Çözüm Süreci’nin başarısız olmasının arkasında birbiri
ile bağlantılı birçok sebep vardır. Türkiye iç siyasetindeki dalgalanmalar,
bölgesel ortamda yaşanan belirsizlikler, büyük güçlerin etkisinin yanı sıra
KUH içerisindeki lider kadroların kendi aralarındaki rekabet ve tartışmalar
da sürecin başarısızlığında etkili olmuştur. İki sürecin kısmi başarıları inkâr
edilemez ancak süreçler uzun vadeli ateşkes veya daha iddialı olarak Türkiye’nin Kürt Sorununa sürdürülebilir bir çözüm getirme konusunda beklenen hedelerine ulaşamamıştır. 90lı yıllardan farklı olarak, özellikle Irak
ve Suriye’de yaşanan iş savaşlardan dolayı “Kürt Sorunu” bölgesel bir sorun halini almıştır ve bu sorunun yalnızca Türkiye’nin inisiyatii ile çözülmesi karşısında görünmez bir direnç de oluşmuştur. Uluslararası aktörler
Türkiye’nin bu sorunu tek taralı girişimi ile çözmesine taraftar olmadılar.
36
32
“Erdoğan Dolmabahçe’yi de 10 maddeyi de eleştirdi”, Aljazeera Turk, http://www.
aljazeera.com.tr/haber/erdogan-dolmabahceyi-de-10-maddeyi-de-elestirdi,
(Erişim 24 Mayıs 2016).
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
Sonuçta Türkiye’nin Çözüm Süreci’ni kendi inisiyatii ile götürmeyi tercih
etti ancak ve sürece uluslararası desteğin olmayışı sürecin eksikliklerinden
biri idi.
Yukarıda da bir bağlama oturtulmaya çalışılan tüm başarısızlık sebeplerini
birbirlerinden parçalara ayırmak ve hangi faktörün sürecin başarısızlıkla
sonuçlanmasına daha fazla etki ettiğini tespit etmek son derece zor. Özetle
şu maddeler daha fazla ön plana çıkmaktadır:
i.
Toplum tabanının özellikle de muhafazakâr Türklerin sürece tam
olarak hazır olmaması.
ii.
PKK’nın bu süreçte siyasi uzantıları üzerinden gençleri bir şehir
kalkışmasına hazırlaması
iii.
Komşu Suriye’de süren iç savaş ve azalan güvenlik ortamından dolayı örgütün seferberlik kapasitesinin ve özgüveninin tahminlerin
ötesinde artması.
iv.
Seferberlik kapasitesinin artması ile bağlantılı olarak KUH’nin süreç esnasında siyasi beklenti ve hedelerini yükseltmiş olması
v.
KUH’nin Kandildeki liderlerinin barış için gerekli olan zihinsel
dönüşümlerini gerçekleştirememiş olmaları
vi.
Süreç sırasında Hükümet ve KUH arasında değişen güçler dengesi
vii.
Bir gözetleme/denetleme organı veya tatbik otoritesinin olmayışından nedeni ile oluşan bağlılık ve güven problemleri
Kürt Açılımı’nın başarısız olmasında ağır basan neden toplumsal düzeyde
hazırlığın olmaması idi. Kürt Açılımı daha sağlam hamleler yapabilmek için
uygun bir ortam yaratmayı denedi ki bu yüzden kamuoyu tartışmaları sürecin
önemli bir sütununu oluşturmuştu. Kürt Açılımı, daha asli direkt müzakere
sürecinin zeminini hazırlayan bir süreçti. Bu teşebbüs çatışma ruhunu
değiştiremedi ancak bazı olumlu değişiklikler yaptı. Kürt Açılımı Kürt
Sorunu üzerindeki resmi görüşte paradigmatik bir değişim gerektiriyordu.
İlk kez resmi aktörler Kürt Sorunu’nun yalnızca bir terörizm veya şiddet
meselesi olmadığını ve güvenlik yaklaşımlı tedbirlerden ziyade diğer
yaklaşımların uygulanması gereğini kabul ettiler. Tartışmalar resmi ve elit
düzeylerinde işe yaradı ancak toplumsal tabanda aynı değişimi sağlamayı
başaramadı. Terörün durmuş olması ve bununla bağlantılı olan can ve mal
kayıplarının görece azalmış olması toplum tabanını ikna konusundaki en
33
Talha Köse
önemli etmen olmuştur. Ancak şiddet konusundaki kırılganlıklar toplum
düzeyine de kafa karışıklığı olarak yansımıştır. Beklenen karşılıklı güven
inşası hiçbir zaman istenen düzeye ulaşamamıştır. AK Parti kendi tabanını
da sürece yeterince ikna edememişti. Özellikle Orta ve Batı Anadolu’daki
AK Parti seçmeni Çözüm Süreci ve Kürt Sorununda alternatif yaklaşımlara
son derece mesafeli yaklaştı. Öte yandan KUH ile bağlantılı siyasi aktörlerin
süreç içerisinde görece meşrulaşması, daha önceleri AK Parti’ye destek
veren Kürtler’den HDP’ye oy geçişlerini kolaylaştırdı. Bu geçişler de AK
Parti tabanının Çözüm Süreci’ne olan eleştirel yaklaşımlarını keskinleştirdi.
Kürt vatandaşları bireysel haklarını ve grup haklarını iyileştiren yasal düzenlemeler de önemli yumuşatıcı adımlar olarak kayda geçti. Kürt sorununu çözmede yetersiz kalındı ancak resmi aktörlerin pozisyonlarındaki büyük değişimi yaşandı. Kürt Açılımı esnasında AK Parti Hükümeti KUH’nin
ana temsilcisini kamu önünde muhatabı olarak görmekten kaçındığı için
süreç tek-taralı bir girişim olarak görüldü. Bu dönemde taralar arasında
güven eksikliğinin artmaya başladığı söylenebilir. Kürt Açılımı, PKK militanlarının Habur Kapısından teslim olurken karşılanma şekli nedeni ile ağır
eleştirilere neden oldu ve akamete uğradı. Hükümet kanadı da toplum tabanından yükselen eleştiri dalgasının önüne geçemedi. Çözüm Süreci, Kürt
Açılımı’nın bu eksikliğini göz önünde bulundurarak, barış sürecinin kamu
diplomasisi boyutunu daha fazla önemsedi.
Çözüm Süreci Kürt Sorunu’na sürdürülebilir biz çözüm arayan, Kürt Açılımı’na göre daha kapsamlı ve iddialı bir süreçti. Kürt Açılımı’ndan farklı
olarak birincil taraların doğrudan müzakeresine dayanan bir süreçti. Sürecin aşamaları önceden kabaca tasarlandı ve süreç sonunda PKK’nın silahtan arındırılması ve silahlı mücadele döneminin sona erdirilmesi hedelendi. AK Parti Hükümeti bu süreçte seçmen tabanındaki rahatsızlıklara rağmen ciddi riskleri göze aldı. Akil İnsanlar Heyeti, Çözüm Süreci’nin kamu
diplomasisi boyutunda rol oynamış olsa da sürecin her iki tarafı da kendi
toplumsal tabanlarını yeni duruma ikna etme konusunda yetersiz kaldılar.
KUH’nin siyasi kanadı HDP ile PKK arasında bir görüş farklılığının olduğu görüldü. HDP’nin siyasi alandaki başarısı ve yükselişi örgütün silahlı
kanadında tedirginlik yarattı. PKK’nın liderlik yapısı, HDP’nin süreç içerisinde Hareketin sözcüsü ve toplu tabanındaki sürükleyici aktörü olma seçeneğinin önüne geçmek istediler. Kürt siyasi ve toplumsal alanında bir
kafa karışıklığı yaşandı. Sürecin geleceği konusunda KUH’indeki son sözü
silahlı aktörler söyledi. Benzer bir kafa karışıklığı iktidar partisinin toplum34
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
sal tabanında da yaşandı. İktidar partisi sürecin önemini kendi toplumsal
tabanına anlatmakta oldukça zorlandı. AK Parti’nin toplumsal tabanı sürece hep bir kuşku ile yaklaşmıştır. Sonuçta süreç içerisindeki her iki taraftaki
siyasi aktörler siyasi dalgalanmaları ve aksaklıkları dengeleyecek ve barışa
destek olacak sağlam bir toplumsal destek oluşturulamadı. Eğer süreç için
gerekli olan toplumsal hazırlık çalışması çok kapsamlı bir şekilde yapılmış
olsa ve toplum kalıcı barış ikrine koşullanmış olsa idi, sürecin akamete
uğramış olmasından dolayı ortaya çıkan toplumsal düş kırıklığı daha fazla
olmuş olabilirdi. Bu da barış süreçlerinin toplumsallaşmasının paradokslarından biridir.
Komşu Suriye’de süren iç savaş ve azalan güvenlik ortamında dolayı örgütün seferberlik kabiliyetinin hızlı bir şekilde artması ve silah, mühimmata
erişiminin kolaylaşması. PYD’ye verilen dış siyasi ve askeri destek; Suriye’de silah temininin kolaylığı; PKK militanlarının seferberlik kapasitesini
artırdı ve örgüt azalan güvenlikten dolayı şehir bağlamında yeniden organize olabildi. KCK aynı dönemde şehir merkezlerindeki siyasi çabalarını artırmıştır. Çözüm Süreci atmosferi PKK ve KCK’ya gerek silah, mühimmat
ve militan temin edebilmek açısından gerek ise siyasi propaganda yapabilme açısından elverişli bir ortam sağlamıştır. Böylesi elverişli bir ortamın
ortaya çıkması örgüt içerisindeki şahin kanadı cesaretlendirmiştir. Çözüm
Süreci esnasında seyreltilen güvenlik, örgüt tarafından yanlış bir şekilde
seferberlik imkanı olarak algılanmıştır. Devletin güvenlik güçlerinin görünürlüklerini ve etkinliklerini bu kadar hızlı ve keskin bir şekilde azaltmış
olmaları PKK’yı cesaretlendirmiştir. Üstelik sürecin koşullarından biri olan
PKK unsurlarının Türkiye topraklarını terk etmeleri de hayata geçirilememiştir.
Elverişlilik (feasibility) ve kalkışma için gerekli ortam ve imkanların oluşu,
iç savaş ve etnik çatışma literatürü içerisinde, çatışmayı harekete geçirebilecek en önemli etmen arasında sayılmaktadır.37 Barış süreçleri normalde taraların iyi niyetle sürece yaklaştıkları ön kabulü ile işler. Bu nedenle
çatışan taraların, çatışma esnasındaki davranışlarını ve stratejilerini süreç
esnasında daha yapıcı bir şekle dönüştürmeleri beklenir. Süreç esnasında
37
Collier, Paul, and Anke Hoefler. “Greed and grievance in civil war.” Oxford Economic
Papers 56.4 (2004): 563-595; Collier, Paul, Anke Hoefler, and Dominic Rohner.
“Beyond greed and grievance: feasibility and civil war.” Oxford Economic Papers
61.1 (2009): 1-27; Collier, Paul, and Anke Hoefler. “Civil war.” Handbook of Defense
Economics 2 (2007): 711-739.
35
Talha Köse
güvenlik konusunda ortaya çıkan muğlaklık taralarca kötüye kullanılırsa
hem süreç aksar hem de taralar arasında tekrar onarılamayacak gerilimler
ortaya çıkar. Çözüm Süreci esnasında ortaya çıkan ortam ve Suriye ile bağlantılı olarak beliren elverişli durum, PKK/ KCK tarafından istismar edilmiştir. Örgüt bu esnada silah ve mühimmat stoklamış ve gençler arasındaki ideolojik faaliyetlerine hız kazandırmıştır. Öte yandan KUH yetkilileri,
Devletin süreç esnasında “kalekollar” ve barajlar inşa etmesini kötü niyetli
ve kendilerini tehdit eden hamleler olarak yorumlamışlardır. Kalekol ve baraj inşa eden şantiyeler ve şirketler örgütün saldırılarına ve kundaklamalarına maruz kalmıştır. Devletim kalekol inşası ve örgütün ikmal noktalarını
kesmeye yönelik çalışmaları PKK’da tepki ve eleştirilere neden olmuştur.
KUH’nin Süreç Esnasında Yükselen Beklentileri: HDP’nin Haziran 2015
seçimlerindeki başarısı ve Türk halkının partinin tüm Türk toplumuna ulaşma çabasını onaylaması. PYD’nin Kuzey Suriye’deki de facto özerkliği
PKK’yı da etkiledi. PKK/KCK özerk kanton sistemini Türk topraklarına
genişletmeyi istedi. 12 Ağustos 2015’te KCK Türkiye’nin 12 bölgesinde
“özyönetim” ilan etti. KCK’nın etkili propagandası ve kamu diplomasisi başarılı seferberlik çalışması etkili oldu. Hem Türkler hem de Kürtler
arasında milliyetçi duygular artış gösterdi. HDP’nin siyasi düzlemdeki başarısı, KUH’nin şiddet faaliyetlerinin onandığı anlamına gelmemekteydi,
tam tersine parti Çözüm Süreci’nin ortaya çıkardığı yeni durumdan istifade etmişti. Ancak gerek PKK’nın Kuzey Suriye’deki kazanımları, gerekse
HDP’nin siyasi düzlemdeki başarısı, KUH’nin süreçten beklentilerini hızlı
bir şekilde artırmıştır. Bu artan beklentilerin müzakereler vasıtası ile karşılanması oldukça güçtü, çünkü taralardan biri müzakere esnasında beklentilerini devamlı surette yükseltmekte ve kendi kazanımlarını karşı tarafın
zayılığı olarak yorumlamaktaydı.
Çözüm Süreci’nin net bir taslak ve yol haritası ile sürdürülmemesi sürecin
önemli eksikliklerinde biri idi. Hükümet kanadı, Kürt Sorunu’nu demokratikleşme ve grup haklarını evrensel standartlara getirilmesi bunun karşılığında ise PKK’nın silahlı mücadelesinin ebediyen sona erdirilmesi beklentisi içerisinde idi. KUH ise kendilerinin de bir aktör olarak rol oynayabileceği bir siyasi statü arayışı içerisinde idi. Bu arayış federalizm/otonomi ile
bağımsızlık arasında bir noktada idi. PYD’nin Kuzey Suriye’de belli kantonlarda kazanmış olduğu de facto otonomi, benzer bir beklentiyi Türkiye
sınırları içerisine de taşıdı. Yol haritasının ve müzakere pozisyonlarının net
bir şekilde belirlenmemesi beklentilerin bu şekilde dalgalanmasına neden
36
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
olmuştur. İki tarafın beklentilerinin bir noktada buluşturulmasının imkansıza yakın anlaşılınca, örgüt Müzakere ile Anlaşmanın Alternatii olan En İyi
Seçeneğe (BATNA) yöneldi. Örgütün beklentilerini daha makul bir noktaya çekmesi müzakere sürecini tekrar imkan dahiline çekebilir, ancak son bir
yılda oluşan şiddet ve terör dalgası giderilmesi zor güven bunalımına neden
olmuş ve böylesi bir hamleyi neredeyse imkansızlaştırmıştır.
Süreç sırasında değişen güçler dengesi: Gezi Eylemleri; AK Parti Hükümeti’ne karşı 17-25 Aralık 2014 yolsuzluk suçlamaları üzerinden yürütülen darbe girişimi; AK Parti’nin Haziran seçimleri sonucunda tek parti hükümeti kuramaması ve AK Parti Hükümeti’nin sonuçları itibari ile çokça
eleştirilen Suriye politikası AK Parti açısından sorun teşkil eden önemli
gelişmeler oldu. Öte yandan dönemin Başbakanı ve 2014’ten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yukarıda bahsedilen suçlamalar ve Arap Baharındaki duruşu yüzünden eleştirilere muhatap oldu. Erdoğan ve AK Parti uluslararası ortamda bir itibarsızlaştırılma kampanyası ile karşı karşıya geldi.
PKK’nın Suriye kolu PYD ise kendini Suriye İç Savaşı’nda IŞİD ve
Nusra Cephesi’ne karşı savaşan tek seküler aktör şeklinde konumlandırdı. PYD’nin uluslararası ve özellikle Batı ülkeleri nezdindeki meşruiyeti PKK’nın meşruiyetini ve duruşunu da kuvvetlendirdi. Kasım 2015’teki
tekrar seçimine kadar AK Parti hükümetinin imajı ve gücü azalmaktayken,
PYD ve PKK yeni kazandıkları IŞİD’e karşı “panzehir” statüsünden faydalanıyordu. HDP’nin hem Haziran hem de Kasım 2015’teki seçim başarıları
Partinin kendine güvenini de artırdı.
Bir gözetleme organı veya tatbik otoritesinin olmayışından kaynaklı bağlılık problemleri sürecin başarısızlığındaki başka bir nedendi. Çözüm Süreci
müzakere masasının iki tarafında da büyük bir heyecanla başlatılmıştı ancak süreç aktörlerin ana beklentilerini gerçekleştirme konusunda yeterince
başarılı olamadı. Taralar birbirlerini süreç içerisinde taahhütlerine bağlı
kalmamakla suçladılar. PKK militanlarının Türk topraklarından tamamen
çekilmesi ve şehirlerdeki PKK unsurlarının silahsızlandırılması asla gerçekleşmedi. Silahsızlanma ve diğer taahhütlere bağlığı denetleyecek ve sıkıştığı noktalarda bu konuda baskı yapacak üçüncü bir aktörün olmayışı
süreç içerisindeki önemli bir eksiklikti.
PKK bu esnada, Türkiye içerisindeki unsurlarını sınır dışına çekmek yerine şehir kalkışması başlatmak üzere gençlerden YDG-H/ YDG-J adıyla bir
örgüt kurdu. AK Parti Hükümeti’nin Dolmabahçe görüşmelerini reddetme-
37
Talha Köse
si KUH’de bir hayal kırıklığına neden oldu. PKK, yok kesme, şantiye ve
resmi tesislere zarar verme ve ateşe verme ve kamu güvenliğini Üçüncü bir
tarafın gözetim organı olarak varlığı sürecin şeffalığını artırabilirdi. Üçüncü taraf ayrıca Hükümet ve KUH taralarındaki bağlılık problemlerinin
aşılmasına da önemli katkılarda bulunabilirdi. Kademelendirilmiş ve denetlenebilir bir süreç yönetimi çok daha kalıcı sonuçlar üretebilirdi. Ancak
sürecin mimarisindeki bu eksiklikler süreci varoluşsal bir krize sokmuştur.
Kaynakça
Kitap ve Makaleler
David Ignatius, “White House dithering paralyzes U.S.’s best ally for ighting the Islamic State”, The Washington Post, 22 Eylül 2015.
Johan Galtung, “Violence, Peace, and Peace Research.” Journal of Peace
Research, 1969, c. 6, sy. 3, s. 167- 191.
John Darby ve Roger Mac Ginty (der.), The Management of Peace Processes. Palgrave Macmillan, 2000.
John Darby ve Roger MacGinty (der.), Contemporary Peacemaking. Palgrave Macmillan, 2003.
Jonathan Tonge. Comparative Peace Processes. John Wiley & Sons, 2014.
Kate West, “The female Guerilla Fighter of the PKK”, Middle East Eye, 31
Temmuz 2015.
Metin Gürcan, “PKK Looks to The Future With Creation of Youth Militia”,
Al Monitor, 31 Ağustos 2015.
Paul Collier ve Anke Hoefler, “Civil War.” Handbook of Defense Economics 2, 2007, s. 711-739.
Paul Collier ve Anke Hoefler. “Greed and Grievance in Civil War.” Oxford
Economic Papers, 2004, c. 56, sy. 4, s. 563-595.
Paul Collier, Anke Hoefler, ve Dominic Rohner, “Beyond Greed and Grievance: Feasibility and Civil War.” Oxford Economic Papers, 2009, c. 61,
sy. 1, s.1-27.
Timothy Sisk, “Elections in the Wake of War: Turning Points for Peace?”
in Legitimacy and Peace Processes: From Coercion to Consent, ACCORD,
38
Çözüm Sürecinin Yükseliş ve Düşüşü
Issue: 25, 2014, pp: 31-34.
Vahap Coşkun, “The Kurdish Peace Process: Oct 6-8 Evets and Beyond”,
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2015, c. 20, sy. 32), pp.1-12.
Vahap Coşkun, “What Demirtaş Achieved in the Presidential Election”,
Daily Sabah, August 20, 2014.
“The Role of Elections in Peace Processes: When and How They Advance
Stability or Exacerbate Conlicts”, UNSSC, Turin, 2011.
“Sessiz Devrim: Türkiye’nin Demokratik Değişim ve Dönüşüm Envanteri
2002-2014”, Ankara: Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, 2014.
“Turkey’s Kurdish Conlict: An Assessment of the Current Process”, London: DPI-Democratic Progress Institute, November 2013.
“Sorularla ve Cevaplarıyla Demokratik Açılım Süreci: Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi”, Ankara: AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı, Ocak 2010.
İnternet Kaynakları
“5 Ay sonra Kobani’ye Dönüş”, Aljazeera.com.tr, 12 Şubat 2015.
“6- 7 Ekim’in Acı Bilançosu: 50 Ölü”, Hürriyet, 6 Kasım 2014,
“63 kişilik akil insanlar heyeti açıklandı”, memurlar.net, 3 Nisan 2013.
“7 Haziran Sandık ve Seçmen Analizi”, KONDA, 18 Haziran 2015.
“Bayık: İŞİD’in Halifesi Erdoğan” Deutsche Welle Türkçe, 17 Aralık 2014.
“Ceylanpınar’da iki polis şehit”, Milliyet, 23 Temmuz 2015,
“Çözüm Süreci İhracatı Artırdı”, Milliyet, 8 Nisan 2014.
“DTK Sonuç bildirgesi açıklandı”, imctv.com, 27 Aralık 2015.
“Erdoğan Dolmabahçe’yi de 10 maddeyi de eleştirdi”, Aljazeera.com.tr, 22
Mayıs 2015.
‘Erdoğan’s Denial of “Dolmabahçe Agreement” sparks row’, Hurriyet Daily News, 20 Temmuz 2015.
“İşte HDP’li Belediyelerin Sabıka Kaydı”, Güneş, 18 Eylül 2016.
“Kobani’den Kaçan Kürtlerin Dostu Türkiye’dir”, Anadolu Ajansı, 24 Eylül 2014.
39
Talha Köse
“Kurdish PKK rebels ‘halt Turkey pull-out”, BBC News, September 9 2013.
“Only 10 – 15 percent withdrew” – Erdogan’, Hurriyet Daily News, 27
Haziran 2013.
“Öcalan calls on Kurdish militants to bid farewell to arms for a new Turkey”, Hurriyet Daily News, 21 Mart 2013.
“PKK Leader: Turkey is protecting IS by attacking Kurds”, bbc.com, August 10, 2015, “PKK’lı Duran Kalkan’dan iki bomba açıklama”, haberler.
com, 16 Haziran 2015.
40