BALKANLAR: ETNİK KARMAŞANIN DİLSEL
BOYUTLARI
Bilgehan A. Gökdağ*
ÖZET
Balkanlarda etnik kimliğin en önemli belirleyicisi dindir. Son
zamanlarda ise dil “zerinden etnik sınırlar çizilmekte ve uluslar
imal edilmektedir. . y“zyıldan itibaren yazılmaya başlanan gra‐
mer kitapları bölgede milliyetçi d“ş“nceleri uyandırmıştır. Aslında
aynı dile dayansalar da Yugoslavya'nın parçalanmasıyla birlikte bu
coğrafyada Sırpça, (ırvatça, Boşnakça, Karadağca gibi diller ve on‐
ları konuşan uluslar oluşmuştur. Dil “zerinden yapılan etnik tanım‐
lamalar etnik karmaşanın da en uç noktaya taşınmasına hizmet et‐
mektedir.
Anahtar kelimeler: dil, Balkanlar, etnik karmaşa, kimlik
ABSTRACT
Confession is the most important determinant of ethnic iden‐
tity in the Balkans. Novadays, however, ethnic boundaries are mar‐
ked and nations are produced in terms of languages. Grammar bo‐
oks written in the th century awakened nationalism in the region.
Though their linguistic roots are the same, dismemberment of Yu‐
goslavia led to appearance of some languages like Serbian, Croatian,
Bosnian and Montenegrin, and of peoples speaking in them. Ethnic
definitions based on language serves only to carry ethnic chaos to
the utmost point.
Keywords: Language, the Balkans, ethnic chaos, identity
Avrupa’nın g“neydoğusunda bulunan Balkan Yarımadası; Yunanistan,
Bulgaristan, Arnavutluk, Romanya, T“rkiye’nin Avrupa yakası ile Yugos‐
lavya’nın dağılmasının ardından bağımsız devletler olarak ortaya çıkan
Makedonya, (ırvatistan, Slovenya, Bosna‐(ersek, Sırbistan ve Karadağ’ı
içine alan bir bölgedir. Çok yakın bir zamanda Sırbistan’ın özerk bir bölge‐
si olan Kosova da bağımsızlığını ilân etmiş; böylece bölgenin siyasî ve coğ‐
rafî haritası yeniden değişmiştir.
Balkan kelimesi sık ormanlarla kaplı dağlık bölge; sarp ve ormanlık
dağ anlamına gelir. Bu adla anılan coğrafya da gerçekten dağlık bir gö‐
* Doç. Dr., Kırıkkale Üniversitesi Fen‐Edebiyat Fak“ltesi T“rk Dili ve Edebiyatı Böl“m“, Kırık‐
kale. batsiz@yahoo.com
Karadeniz Araştırmaları • Kış
• Sayı
• ‐
Bilgehan A. Gökdağ
r“n“m arz eder. Yarımadanın, bazı bölgeler arasında irtibatı zorlaştıracak
kadar dağlık olması k“lt“r, dil, din ve gelenekler “zerinde çok önemli etki‐
lere sahip olmuştur. Ç“nk“ dağların geçit vermemesi, beraberinde dışa
kapalılığı getirmiş; iletişime ve etkileşime imkân tanımamış; dolayısıyla da
k“lt“rlerin farklı biçimlerde gelişmesine yol açmıştır. Yine aynı sebeple
bazı bölgelerde çok eski gelenekler, neredeyse hiç değiştirilmeden uzun
yıllar devam ettirilebilmiştir.
Milliyetçilik kuramları açısından bakıldığında, bir coğrafya “zerinde
ilk olmak ya da tarihsel geçmişlik bakımından önde bulunmak, o coğrafya
“zerindeki hak taleplerine meşru bir zemin hazırlamaktadır. Ç“nk“ doğ‐
duğu evde oturmak , topluluk “yelerinin temel hakkı olarak gör“lmekte ve
dışarıdakilerin de bu hakkı kabul etmeleri beklenmektedir. Ancak Balkan‐
larda çok fazla hak talebi vardır ve bu sebeple de halklar birbiriyle anlaş‐
mazlık içindedir. Balkan coğrafyasında kimliği oluşturmada kullanılan
d“şman ya da öteki genellikle yan komşu olmaktadır. Yan komşu, hem
sınırların diğer tarafındaki devlet/millet hem de –Balkanlardaki halkların
iç içe geçmişliğinin bir sonucu olarak‐ o milletin bu devlet içerisindeki
azınlık olarak kalan unsurları yani yan evdeki insan anlamında kullanılabi‐
lir.
Çok uluslu bir tablo sergileyen yarımadanın en eski sakinleri, Yunanlı‐
lar ve İllirya kökenli Arnavutlardır. Bu ikisi dışında bölgeye Kimmer, Galat,
Trak, Kelt, İskit, Avar, (un, Vizigot, Ostrogot, Peçenek, Kuman, Bulgar ve
Slav gibi toplumlar da gelmiştir. Ancak bu milletlerin hepsi bölgede kalıcı
olmamıştır. Sadece bir kısmı, geldiği toprakları kendisine vatan edinmiş;
bir kısmı ayrılmış; bir kısmı ise yerel halklarla kaynaşarak asıl kimliğini
yitirmiştir.
Balkan tarihinde bir dön“m noktası teşkil eden Osmanlı Devletinin
bölgeye gelişi ise
. yy.ın ortalarına rastlamaktadır. Rumeli’ye geçişle
başlayan devletin hâkimiyeti, yy. kadar uzun s“rm“şt“r. Osmanlı, bu
coğrafyada hızla yayılmış; siyasal, dinsel ve k“lt“rel açılardan kendisini
kabul ettirerek kısa zaman içinde b“y“m“şt“r. Ancak bu başarının sadece
devletin g“c“nden kaynaklandığı söylenemez. Ç“nk“ T“rk k“lt“r“n“n bu
kadar kolay benimsenmesi ve varlığını uzun yıllar devam ettirebilmesi,
Ancak kelime, zaman içinde çok anlamlı hâle gelmiş ve özellikle . yy.ın sonlarında coğrafî
anlamının yanı sıra siyasal yan anlamlar kazanmıştır.
Balkan adıyla ilgili olarak bkz. Maria Todorova
, Balkanları Tahayyül Etmek çeviren:
Dilek Şendil , İletişim Yayınları, İstanbul,
, s. ‐ ; (alil İnalcık, Balkan , Encylopedia of
Islam (New Edition), vol. , Leiden: Brill,
, s.
; Besim Darkot Balkan , İslâm Ansiklope‐
disi, cilt 2, Eskişehir: MEB Yayınları,
, s.
‐
.
Anthony D. Smith, Ulusların Etnik Kökeni çev. Sonay Bayramoğlu‐(“lya Kendir , Ankara:
Dost Kitabevi Yayınları,
, s. ‐ .
Gözde Kılıç Yaşın, Makedonya Örneğinde Yeni Devlet Modeli , Kamu Ruhu: Postmodern
Kimliksizliğe Karşı Duruşlar ed. İkbal Vurucu‐Mustafa Yiğit , Konya: Palet Yayınları,
,
s.
‐
.
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
bölgeye Osmanlılardan önce gelen T“rklerle de ilgilidir. Nitekim (unlar‐
dan itibaren farklı zaman dilimlerinde bölgeye yerleşen bazı Kıpçak ve
Oğuz T“rk boyları buralarda çeşitli k“lt“r katmanları oluşturmuşlardır.
Gagavuz T“rklerinin bu husustaki rol“ “zerinde ayrıca duranlar da vardır.
Meselâ Kemal Karpat, Osmanlıdan çok önceleri buraya yerleşen Gagavuz‐
ların, bölgeye Anadolu’dan geldiklerini ve bunların İzzettin Keykavus’un
soyundan olduklarını; dolayısıyla da etnik ve k“lt“rel yapı “zerinde bu
T“rk unsurunun önemli etkiler bıraktığını söylemektedir. Devletin bu
topraklarda y“r“tt“ğ“ politikalar da, söz“ edilen başarı açısından çok
önemli sonuçlar doğurmuştur. Bunun için Stefan Duşan ile Fatih Sultan
Mehmet’in kanunnameleri arasındaki farka bakmak bile bir fikir vermek‐
tedir. Meselâ Duşan kanunları, köyl“ye Knez yararına haftada iki g“n ça‐
lışma emrederken, Fatih zamanında bu s“re yılda “ç g“ne indirilmiştir.
Asırlarca s“ren egemenliğin ardından, imparatorluğun çök“ş yılların‐
da Balkan yarımadası, Osmanlı’nın en bunalımlı bölgelerden birisi hâline
gelmiştir. Ç“nk“ b“y“k devletlerin çıkar hesapları, dikkatleri bölgenin
“zerine çekmiş; bağımsızlık hareketleri etkisini arttırarak kopuşların de‐
vam etmesine sebep olmuş; ortaya çıkan bağımsız devletler daha fazla
toprak için birbirleriyle ve dışarıdaki d“şmanlarıyla çekişmeye başlamış‐
lardır. Bunun sonucunda da bölgenin siyasî ve coğrafî yapısı b“y“k ölç“de
değişmiş; yaşanan savaşlar, sınırların yeniden çizilmesine ve zaten var
olan azınlık meselesinin b“y“yerek devam etmesine yol açmıştır.
Değişik dönemlerde farklı tanımları yapılmış olmakla birlikte azınlık
kavramı, genel olarak bir “lkede çoğunluğu oluşturan n“fustan dil, din ve
etnik köken bakımından farklı özellikler taşıyan topluluklar ı ifade etmek
için kullanılmaktadır. Dilsel olan azınlıkların ana kimlik öğeleri ve başat
toplumdan ayrıldıkları yön dilleridir. Dini yenilenme döneminde daha çok
dini azınlıklar ön plandayken, bu dönemi m“teakiben Protestanlık mezhe‐
binin ortaya çıkması nedeniyle (ıristiyanlığın birleştirici olma özelliğini
kaybetmesi ve milliyetçilik akımlarının yaygınlaşması sonucu dilsel azın‐
lıklar ortaya çıkmıştır. G“n“m“zde gör“lmektedir ki dilsel ayrılık k“lt“rel
olarak ayrılmanın ana öğesidir. Ç“nk“ genelde bir dil azınlığı aynı zaman‐
da etnik veya ulusal azınlığı oluşturmaktadır.Bu nedenle bir çoğunluk dili‐
bkz. Erman Artun, Osmanlının İlk Dönemlerinde T“rk Ve Balkan K“lt“rlerinde Etkileşim ,
Folklor/Edebiyat, /
, s. ‐
.
Kemal (. Karpat, Balkanlar’da Osmanlı Mirası ve Ulusçuluk çeviren: Recep Boztemur , Anka‐
ra: İmge Kitabevi,
, s.
‐
.
bkz. (alil İnalcık, Stefan Duşan’dan Osmanlı İmparatorluğuna: XV. Asırda Rumeli’de (ıristi‐
yan Sipahiler ve Menşeleri , Osmanlı İmparatorluğu: Toplum ve Ekonomi, İstanbul: Eren Ya‐
yıncılık,
, s. ‐
.
Okan G“m“ş‐Aziz Sevi, Ansiklopedik Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, Ankara: Polat Yayınları,
, s.
.
Bilgehan A. Gökdağ
nin diyalekti azınlık dili olarak kabul edilmez. Dilsel azınlık kavramı Kişi‐
sel Medeni ve Siyasi (aklar Sözleşmesi’nin .Maddesinde: Etnik, dinsel
ya da dilsel azınlıkların bulunduğu devletlerde, bu azınlıklara mensup
kişiler, kendi gruplarının diğer “yeleriyle birlikte toplu olarak, kendi din‐
lerini açıklamak ve uygulamak ya da kendi dillerini kullanmak hakkından
mahrum edilemezler şeklinde geçerek uluslararası hukukta kabul gör‐
m“şt“r. Bu azınlıklara örnek olarak İtalya’da yasayan Franko‐Provençaller
ve Walserler verilebilir. Başka bir açıdan Balkanlar, sahip olduğu coğrafi
b“t“nl“ğe rağmen, tarihi gelişmeler sonucu, oldukça karmaşık bir etnik
çoğulculuğu dil ve din farklılıklarını içerir. Balkanlarda M“sl“manların,
(ıristiyanların ve Yahudilerin k“lt“rel miraslarını yan yana görmek m“m‐
k“nd“r. Bu özellikleri nedeniyle tarih boyunca bunalımlardan ve istikrar‐
sızlıktan kurtulamamıştır. Etnik çoğulculuk ile din ve dil farklılıkları, Bal‐
kanlara yönelik hedeflerin gerçekleştirilmesinde, bölge içi ve bölge dışı
devletlerce kullanılmış, istismar edilmiştir. Bu hususun g“n“m“zde de
geçerli olduğu söylenebilir.
Balkan Yarımadasında yakın zamana kadar başka bir “lkenin topra‐
ğında kalmış en b“y“k azınlığı, Kosova’da bulunan Arnavutlar oluşturmak‐
taydı. Aslında n“fusun b“y“k çoğunluğunu oluşturmalarına rağmen Koso‐
va Arnavutlarının azınlık konumunda bulunması, kavramın tanımına da
ters d“şmekteydi. Ancak
Şubat
’de Kosova’nın tek taraflı olarak
bağımsızlığını ilân etmesi, durumu değiştirmiş göz“kmektedir.
Yugoslavya’nın parçalanması, azınlıklar meselesine farklı boyutlar
kazandırmıştır. Bilindiği gibi Yugoslavya,
yılının sonlarında siyasî
bakımdan Balkanlardaki en karışık “lkedir. Ekonomideki köt“ gidiş, böl‐
gesel adaletsizlikler, federal yapı içerisinde Sırbistan’ın öne çıkmasının
yarattığı rahatsızlık, bu rahatsızlığı dengelemek adına Kosovo ve Voyvodi‐
na’ya özerklik verilmesi, fakat bu durumun da Sırpların milliyetçi duygula‐
rını öne çıkarması ve Tito’nun öl“m“ gibi sebepler, Yugoslavya’nın parça‐
lanmasını hazırlayan etkenler olmuştur. Nitekim altı cumhuriyetten olu‐
şan “lkede çöz“l“şler birbirini izlemiştir. Önce (ırvatistan, arkasından
Slovenya, sonra Makedonya ve
’de de Bosna‐(ersek, bağımsızlığını
ilân etmiş ve Yugoslavya’dan geriye yalnızca Sırbistan ve Karadağ kalmış‐
tır. Bu iki devlet de bir araya gelerek
yılında Yugoslavya Federal (alk
Cumhuriyetini kurmuştur. Ancak bu cumhuriyet,
Mart
’de iki “lke
Erol Kurubaş, Asimilasyondan Tanımaya Uluslararası Alanda Azınlık Sorunları ve Avrupa
Yaklaşımı, Ankara: Asil Yayın Dağıtım,
, s. .
Ayse Özkan‐Duvan, Avrupa Birliği ve Azınlık (akları , Avrasya Dosyası: Avrupa Birliği
Türkiye İlişkileri, Cilt , Sayı
, s.
.
Kurubaş, a.g.e., s. .
Muharrem Taş, Bulgaristan ve Yunanistan'da Türk Azınlıkların Siyasi Hakları, Sakarya Üni‐
versitesi Sosyal Bilimler Enstit“s“ Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Tezi,
, s. .
Osman Metin Özt“rk, Balkanlar: Genel Durum ve T“rkiye Açısından Bir Değerlendirme ,
Kök Araştırmalar, )/
, s.
.
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
arasında imzalanan bir anlaşma ile son bulmuş; birliği oluşturan unsurlar
bu defa Sırbistan ve Karadağ adıyla bir “lke oluşturmuşlardır. Birliğin
tamamen yok olması ise
yılına rastlamaktadır. (alkın bağımsızlık
istekleri neticesinde
(aziran
’da Karadağ, resmen Sırbistan’dan
ayrılmış ve böylece Yugoslavya tamamen dağılmıştır.
Ortaya çıkan bu yeni tablo ile birlikte, azınlıkların durumu daha da
karmaşık bir hâle gelmiştir. Eskiden ortak bir “lkenin vatandaşı olanlar,
sahip oldukları her şeyi dillerini, milliyetlerini, devletlerini kaybetmiş ve
birbirlerinden hak talep eder hâle gelmişlerdir. Bu durum da bölgedeki
s“kûneti bozacak sonuçları beraberinde getirmiştir. Meselâ Sırbistan’ın
Bosnalı Sırplar, (ırvatistan’ın da Bosnalı (ırvatların yanında yer alarak
onları desteklemesi, Balkan coğrafyasında . yy.ın en kanlı sahnelerinin
yaşanmasına neden olmuştur.
Balkanlarda etnik kimliğin en önemli belirleyicisi, öncelikle ırk ya da
dil değil, dindir. Bunu değişik “lkelerin uygulamaları açısından göstermek
m“mk“nd“r. T“rkiye’nin, eski Osmanlı tebaası olan M“sl“manları Boş‐
nak, Arnavut ve Pomakları T“rk olarak kabul etmesi ve onların özg“rce
T“rkiye’ye gelip yerleşmelerine imkân tanıması, burada dinsel kimliğin bir
kriter olarak kabul edildiğini göstermektedir. Ç“nk“ (ıristiyanlığın Orto‐
doks mezhebine mensup olan Gagavuz T“rklerine aynı hak tanınmamıştır.
Oysa Gagavuzlar, (ıristiyan olmalarına rağmen T“rk soyundan gelmekte
ve T“rkçe konuşmaktadırlar. Boşnaklar, Arnavutlar ve Pomaklar ise M“s‐
l“mandır, ancak dilleri T“rkçe değildir. Osmanlı Devletinin mirası bu top‐
raklarda kalan M“sl“man halklarda mevcuttur. Balkanlarda yaşayan bir
buçuk milyonluk T“rk n“fusu kadar on milyona yakın M“sl“man T“rki‐
ye’nin n“fuzunu oluşturmaktadır. Ç“nk“ bu halklar kendilerini aynı dili
konuştukları Bulgar ve Slav ırkından çok k“lt“r ve yaşam tarzlarıyla bir
b“t“n olarak hissettikleri T“rklere daha yakın hissetmektedirler. Yine
aynı bağlamda, . yy.da Ortodoksluktan Katolikliğe geçmiş bulunan Bul‐
garistan ve Yunanistan’daki k“ç“k gruplara, Ortodokslar tarafından adeta
milliyetlerine ihanet edilmiş gibi bakılmaktadır. Ç“nk“ din ve milliyet,
buralarda da bir b“t“n olarak benimsenmiştir. Bosnalı M“sl“manlar da bu
konuda bir örnek teşkil etmektedirler. Ç“nk“ dilleri Sırpça‐(ırvatça oldu‐
ğu hâlde n“fus c“zdanlarında milliyetleri M“sl“man olarak gösterilmek‐
te ve kendileri için M“sl“man milliyet terimi kullanılmaktadır. Ayrıca
başta Sırbistan ve Yunanistan’ın Ortodoks mezhebine dayalı homojen bir
toplum oluşturma çabaları da din temelinin önemini göstermektedir. Bu‐
nun için tarih, kimi zaman Sırbistan örneğinde olduğu gibi etnik temizlik
çabalarına; kimi zaman da Yunanistan örneğinde olduğu gibi asimilasyon
Ali Biçer, Cumhuriyet Dönemi Türkiye’nin Balkan Türkleri Politikası, Gebze Y“ksek Teknoloji
Enstit“s“ Sosyal Bilimler Enstit“s“ Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Tezi,
, s. .
Kemal (. Karpat
, Balkan , Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi C.5, s. ‐ ,
İstanbul.
Bilgehan A. Gökdağ
politikalarına sahne olmuştur. Makedonya’da da benzer bir durum söz
konusu olmuş; etnik farklılıklar, din farklılıklarıyla karıştırılmıştır. Bunun
etkisiyle Rum Ortodoks kilisesine bağlı olanlar Yunanlı, M“sl“man olanlar
ise T“rk sayılmıştır.
Bu coğrafyada dinden sonra etnik kimliğin en önemli belirleyicisi, dil
olmuştur. Özellikle, Modern Sırp İdeolojisi ni oluşturan X)X.Y“zyıl dil
bilim reformisti Vuk Stefanoviç Karaddziç, Merkezî G“ney Slav Diyalek‐
ti yle konuşan herkesi Sırp olarak tanımlamıştır. Bu gör“ş, Sırp‐(ırvat‐
Sloven Krallığı’nın oluşmasındaki politik konseptin temelini oluşturmuş‐
tur. Keza tarihte dönem dönem bölgedeki etnik çeşitlilik, din ve dil farklı‐
lıkları bazı devletler tarafından istismar edilmiş ve bu “lkeler kendi çıkar‐
ları için bu özellikleri kullanarak bölge halklarını kışkırtmışlardır. Bazı
Balkan “lkeleri açısından bu sorun AB’ye “ye olmaları ile nispeten çöz“l‐
m“şse de, Yugoslavya’nın dağılmasıyla bağımsızlıklarını ilân eden “lkeler
için hâla riskler mevcuttur.
Balkan ulus inşacıların modeli Fransa’dan ziyade Almanya olmuştur.
Alman modelinde, bir ulusun esas tanımlayanı dildi. Bir ulus, onu oluştu‐
ran vatandaşlar ortak bir dil konuştukları ölç“de bir ulustu. Balkan aydın‐
ları ve dilbilimciler verili bir dilin ezelden beri var olduğunu ve bu nedenle
ulus için gerekli tutkalı oluşturduğunu iddia etme eğiliminde olmalarına
rağmen, gerçek öyle değildi. Uluslar için varsayılan dillerden her biri, çoğu
durumda değişime uğrayarak tanımlanması g“ç komşu ağızlara dön“şen
sayısız lehçeden oluşmaktaydı. Osmanlı istilasından sonra anadil sınırlı
amaçlarla kullanıldığı için, bu dilleri modern yönetsel, ticari ve k“lt“rel
amaçlara uygun taşıyıcılara dön“şt“rmek ciddi çabaları gerektirdi. Bu
çabanın b“t“n Balkanlar’da ulus kavramını yaratmada ilk adım olduğu
anlaşıldı.
Balkanlar’da
y“zyılda yazılan gramer kitapları milliyetçi d“ş“nce‐
lerin oluşturulmasına hizmet etmiştir. Ulusun tarihsel s“rekliliği iddiasını
desteklemek için dilsel s“rekliliğe ihtiyaç duyulduğu için çoğu zaman ger‐
çekler tahrif edilir. Grigorios Zalikoglou’nun
da basılan eserinde
klasik ve çağdaş Yunanca arasında b“y“k farklılıklar bulunmasına rağmen
bunlar aynı dil sayılmıştır. Zalikoglou eserinde ırk dilini kanından gelen‐
ler kullanmasına rağmen, Yunanca konuşmayan herkesi dışlar ve Yunan‐
ca konuşan herkesi saf kanlı olarak kabul eder. Son olarak, dil ulusal
kimliğin diğer b“t“n potansiyel işaretlerini gölgede bırakır; böylece, bir
M“sl“man Yunanca konuşursa Yunanlı sayılacak, ama T“rkçe konuşan bir
Yahya Kemal Taştan, Balkanlarda Ulusçu (areketler , Balkanlar El Kitabı I, Çorum/Ankara:
Karam & Vadi Yayınları,
, s.
.
Özt“rk, a.g.m., s.
.
Ceyda Üçyıldız, Eski Yugoslavya Cumhuriyetlerinin Yeniden Yapılanmasında AB’nin Rolü,
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstit“s“, Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Tezi,
, s. .
Andrew Baruch Wachtel, Dünya Tarihinde Balkanlar, İstanbul: Doğan Kitap Yay.,
, s. .
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
Ortodoks (ıristiyan, Platon’un soyundan geldiğini kanıtlasa bile, Yunanlı
sayılmayacaktı.
Meselâ Rumcanın, Ortodoksları birleştirmek için bir araç olarak kul‐
lanılması, bunun göstergelerinden birisidir. Ortodokslar, aynı dili konuşan
ve aynı k“lt“r“ paylaşan toplulukları birleştirmeyi amaçlamışlar ve bunu
kilisenin yardımı ile gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Kilisenin h“k“mleri
b“t“n Balkanlarda aynı olduğu için ilk olarak, Rumcanın çeşitli milletlerin
ana dili olması gerektiği vurgulanmıştır. Böylece Bulgar, Ulah ve Sırp pis‐
koposluklarına Rumca konuşanlar atanmış; Rumca, dinî okullarda eğitim
dili olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmaların sonucunda da prestij
kazanmış, kimi çevrelerde iletişim dili olarak yaygınlaşmaya başlamış;
şehir “st tabakalarından bazı kimseler ve Rum olmayan bazı papazlar (e‐
lenleştirilmiştir. Ancak Rumca konuşanların haricinde kırsal bölgeler, bu
asimilasyon faaliyetlerinden çok etkilenmemişlerdir. Yine de Rumca, bu
çalışmalar neticesinde diğer dillere göre bir başarı elde etmiştir. Fakat bu
başarı, kilise dili olarak benimsendiği s“rece m“mk“n olmuştur.
(obsbawm, kolektif aidiyet duygularını harekete geçiren bağları ön‐
milli olarak adlandırmaktadır. Onları yerellik‐ustu pop“ler ve seçkin grup‐
ların sonradan genelleştirilebilecek politik bağlar olarak ikiye ayırmakta‐
dır. Politik millet ön‐milliyetçiliğin en belirleyici kriteridir. Milli diller fiilen
icat edilmiş şeylerdir, bunu yaparken hangi lehçe seçileceği önemlidir
ç“nk“ Norveç örneğinde olduğu gibi b“t“n seçilmiş lehçeler halk tarafın‐
dan milli dil olarak kabul edilemeyebilir. İtalyanca milli dil olarak seçildi‐
ğinde n“fusun sadece y“zde , ’i g“ndelik hayatında bu dili kullanıyordu.
Baştan elit kesimin dili, kamu eğitimi ve diğer idari mekanizmalar yoluyla
modern devletin fiili dili olmaya başlıyor. Dil ön‐milli kriteri olarak her
yerde aynı önemi göstermemektedir. Bunun bir pratik tarafı vardır. Mese‐
la Arnavutlarda dillin dışında her şey ayırt edicidir. (atırlatacak olursak
Arnavutlar “c rakip dine İslamiyet, Ortodoksluk, Katolik ayrılmıştır, böy‐
lece dil birleştirici rol “stlenmiştir. (indistan’da İngilizcenin ikinci resmi
dil seçilmesinin nedenleri (indistan’da çok farklı dilleri konuşan etnik
grupların varlığıdır. Bu şekilde gruplar arasında gerginlik azalmaktadır.
Bunun tersine iki dominant halk olan (absburg İmparatorluğu’nda
’de )). Joseph’ın Latinceyi Almanca ile değiştirmesi “zerine Macarların
tepkisiyle karşılaşılmıştır ve bu s“reç
’de İmparatorluğunun adının
Avusturya‐Macaristan olarak değiştirilmesiyle sonuçlanmıştır. Yugoslav‐
ya’nın dağılmasıyla birbirine benzeyen dillerin arasında farkları b“y“tme
çabaları yeni devletlerin uğraşı bu çerçevede değerlendirebilir. Mesela,
bug“nk“ Bosna’da kurulan Sırp Cumhuriyeti’nin n“fusu Boşnaklarla ijeka‐
Wachtel, a.g.e., s.
.
Bilgehan A. Gökdağ
vica lehçesini paylaştığı halde resmi olarak kaldırıldı ve Sırpların ekavica
lehçesi kullanıma girdi.
Dil ve din Balkanlarda etnik bilincin devamının sağlanmasında önemli
etkenlerdir. Osmanlı döneminde halk, dine göre sınıflandırılıyordu, bu
nedenle de Sırp milleti, Ortodoks din ve dil kriterine göre kendi kimliğini
ifade ediyordu. Birinci kritere göre Ortodoksluk olduğu her yerde Sırp‐
lar , ikincisine göre Sırplar her yerde ve hepsi anlayışı, milli alanı bi‐
rinci durumda doğu g“neye ‐Makedonlar, ikinci durumda ise batıya‐(ırvat
ve Boşnakları katarak genişletmektedirler.
‐
arası Arnavutla‐
rın protesto eylemleri, ilk ve ortaöğretimde Arnavutça eğitim verilmeye
başlatılması ve Priştine’de Arnavutça eğitim yapılan bir “niversitenin ku‐
rulmasıyla yatıştırılmıştı.
‐
arası (ırvatistan’da ortaya çıkan
reform talepleri ise (ırvatistan Baharı adı altında tanınmaktadır.
’de (ırvatistanlı entelekt“ellerin yayımladıkları bir bildiriye göre
resmi dil olarak Sırpça versiyonu seçilerek (ırvat dilinin tarihi ve ebedi
değeri bölgesel şive durumuna indirgendiği iddia ediliyordu.
X)X. y“zyılın ilk yarısında Vuk Karadzic, Sırp, (ırvat ve Boşnakların
Ştokavica’yı ortak şive olarak kullanmalarını göz ön“nde bulundurarak
Ortodoks, Katolik ve M“sl“man Sırplardan bahsetmektedir. Bu bağlamda
İstra ve Zagorye’de bulunan ve Kaykavian şivesini kullanan (ırvatlar, B“‐
y“k Sırbistan sınırların içerisinde neden dahil edilmediği anlaşılmaktadır.
Dil prensibi yetmediği durumlarda ise tarih geleneği ön plana çıkarılmak‐
tadır. Örneğin Garaşanin, milli taleplerin gerçekleşme s“recinin meşruti‐
yetini ortaçağ Duşan Çarlığına çağrı yaparak bulmuştu. Böylece kimi za‐
man din, kimi zaman dil ve tarih meşrutiyetin, temeli olarak seçilmişti. Din
prensibine göre Makedonlar ve diğer Ortodoks unsurlar; dil prensibine
göre (ırvatlar ve Boşnaklar Sırp olarak sayılmıştı. Kosova’ya toprak talep
etmesi durumunda ise tarih geleneğe başvurularak bu topraklara olan
hakkı Sırpların doğal hakkı olduğunu ileri s“r“lm“şt“. Kosova mitine Sırp
milliyetçi propagandasında, bu kadar geniş yer verilmesinin sebebi bu
noktada yatmaktadır. En sonunda bu prensiplerden hiçbiri uymuyorsa
Dubrovnik örneğinde olduğu gibi taktik sebeplere başvurulmuştu.
Öbur taraftan ise bu İmparatorlukların uyguladıkları hoşgör“ politi‐
kaları burada yaşayan halkların kendi k“lt“rel özelliklerini korumalarına
yardımcı olmuştur. (er ne kadar XV))) y“zyıldan beri (absburglar mo‐
dernleşen batı “lkelerin prensiplerine göre bazı uygulamalar y“r“rl“ğe
koysalar da, ademi‐merkeziyetçi bir politikadan uzak kalamamışlardır ve
lokal yöneticilere b“y“k yetki tanınarak bu bölgelerin yerel dillerin, gele‐
Amela Zahoviç, 1989 Sonrası Balkan Milliyetçiliğine Örnek: Bosna‐Hersek, İstanbul Üniversi‐
tesi Sosyal Bilimler Enstit“s“, Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Tezi,
, s. .
Zahoviç, a.g.tez, s. .
Zahoviç, a.g.tez, s. .
Zahoviç, a.g.tez, s. .
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
neklerinin korunmasını teşvik etmişlerdir. Böylece birbirine çok yakın
olan diller Sırpça, (ırvatça, Bulgarca ve Makedonca gibi kendi özg“nl“kle‐
rini koruyabilmişlerdir. Bunun aksine hatırlanacak olursak Batılı “lkeler
için de aynı etnik çeşitlilik söz konusuydu, ancak merkezi bir yönetime
sahip olup farklı dilleri eritilmesi tek bir Fransızca, İngilizce ya da İspan‐
yolca dilinin oluşmasına katkıda bulunmuşlardır.
Konumu itibariyle milletleri cezbeden Balkan Coğrafyası aynı za‐
manda bu topraklarda yaşayan kavimlerin dağınık yerleşmesi ile k“lt“rel
kaynaşmalarını, ortak k“lt“r ve şuurunu engellemiştir. Bu önemli olgu,
Arnavutça, Bulgarca, T“rkçe, Yunanca, Sırpça‐(ırvatça ve Slovencenin
resmi dil olmasının yanı sıra, Almanca, Macarca, İtalyancanın ise azınlıklar
tarafından konuşulmasına yol açmıştır.
Bir milletler mozaiği oluşturan Balkan yarımadasında doğal olarak
pek çok dil konuşulmaktadır. Temas sonucu ortaya çıkan, ortak yapısal
özellikler taşıyan ve en az “ç dilin bulunduğu coğrafî bölgelere dilbilim
bölgesi denmektedir.
ayrıntılı bilgi için bkz. Friedman
. Balkan
yarımadası da d“nyanın en çok bilinen dilbilim bölgelerindendir. Bu böl‐
gede konuşulan dilleri şu şekilde sınıflandırmak m“mk“nd“r:
Slav Dilleri Topluluğu:
Sırbistan, Bosna‐(ersek, Karadağ ve (ırvatistan’da yaklaşık
mil‐
yon kişi tarafından konuşulan Sırpça ve (ırvatça ağızları.
Eski Yugoslavya ile Bulgaristan’da yaşayan, toplam olarak milyona
yaklaşan Slavların konuştuğu Makedonca ve Bulgarca.
Slovenler ve sayıları çok d“ş“k olan Çeklerle Slovakların konuştuğu
diller.
2. Latin Kökenli Diller:
Romence: Konuşurlarının
milyonu Romanya’da, yarım milyonu
Sırbistan’ın Voyvodina bölgesi ile Bulgaristan’da Timok nehri civarında
bulunmaktadır.
Ulahça: Ulahların önemli bir kısmı, Yunanistan’da yaşamaktadır. Di‐
ğerleri ise Dinar dağları ile İtalya sınırı civarındadır.
Rumca: Konuşurlarının tamamı , milyon kadar olan Rumca, en fazla
Yunanistan’da; daha sonra Makedonya, Arnavutluk ve Bulgaristan’daki
azınlıklar tarafından konuşulmaktadır.
Arnavutça: Daha çok Arnavutluk ve Kosova’da, sayıları milyon civa‐
rında olan bir grup tarafından konuşulmaktadır.
Zahoviç, a.g.tez, s. .
(alil Akman, Türkiye, Yunanistan ve Arnavutluk’un Balkan Ülkeleri ve Etnik Yapısı Üzerine
Stratejik Hedefleri, Gebze Y“ksek Teknoloji Enstit“s“ Sosyal Bilimler Enstit“s“, Yayımlanma‐
mış Y“ksek Lisans Tezi,
, s. .
İng. linguistik area, Alm. sprachbund
Bilgehan A. Gökdağ
Türkçe: Konuşanlarının sayısı, milyon dolayındadır. Bu sayının
milyonu, T“rkiye’nin Avrupa kesimindeki topraklarda; , milyon kadarı
Bulgaristan’da; geri kalanı ise Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesi ile; Make‐
donya’nın Üsk“p, Priştine ve Romanya’nın Dobruca şehirlerinde yaşamak‐
tadır.
Macarca: Toplam milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. Bunların
milyon kadarı Romanya’nın Erdel‐Transilvanya bölgesine, kalanı ise
Voyvodina ve (ırvatistan’a yerleşmiştir.
Çingene Azınlığın Dili: Sayıları tam olarak bilinmemekle birlikte ‐
milyon kadar oldukları tahmin edilen Çingenelerin, kendilerine has bir
dilleri vardır ancak bu dil yazılı olarak mevcut değildir.
Bu n“fus gruplarının bazıları, bug“n yaşadıkları topraklarda azınlık
durumunda bulunmakta ve “lkelerinden dil hakkı talep etmektedirler.
Ancak dil politikaları “lkeden “lkeye değişiklik göstermektedir. Meselâ
Eski Yugoslavya zamanında, “lkede konuşulan birçok dile yasal eşitlik
tanınmaktayken; kurulan yeni devletler, oluşturdukları anayasalarda sa‐
dece çoğunluğun diline özel yer vermişlerdir. Aslında Yugoslavya’nın yıkı‐
lışıyla kurulan bu yeni devletlerin çoğu dillerine Sırpça, (ırvatça, Boşnak‐
ça, Karadağ dili gibi isimler vermiş olsalar da temelde bu diller, tek bir dile
Sırpçaya dayanmaktadır. Ç“nk“ Sırpçanın bir şivesi iken standartlaştırı‐
lıp yazı dili hâline getirilmişlerdir. Dolayısıyla Sırpça bilen birisi (ırvatça,
Karadağca ve Boşnakçayı da rahatlıkla anlayıp konuşabilmektedir. Böl“‐
n“p çoğalmanın sebebi, her milletin kendine ait olanı istemesiyle ilgilidir.
Milliyetçilik ve dil açısından Balkan “lkelerine tek tek yaklaşacak
olursak şunları söyleyebiliriz:
BULGARİSTAN
Bulgaristan’da bulunan azınlık gruplarının başlıcaları T“rkler, Çingeneler,
Ulahlar, Ermeniler, Karakaçanlar, Yunanlılar ve Yahudilerdir. Ülkede bulu‐
nan Makedonlar ise azınlık olarak kabul edilmemektedir.
N“fusun % ’unu oluşturan T“rk azınlık, yoğun olarak Sofya, Şum‐
nu, Kırcaali, Filibe, Dobruca bölgelerinde yaşamaktadır. T“rklerin azınlık
hakları, imzalanan antlaşmalarda garanti altına alınmasına rağmen, bu
haklara genellikle uyulmamıştır. (atta buradaki T“rkler, asimilasyon poli‐
tikalarının bir neticesi olarak b“y“k işkenceler bile görm“şlerdir. T“rk
okulları,
’te Bulgar okulları içinde eritilmiş ve
’li yılların başında
T“rkçe ile eğitim yapılması yasaklanmıştır. Bulgar h“k“meti, T“rklerin
Osmanlı döneminde zorla İslâmlaştırılmış Bulgarlar oldukları gerekçesiyle
adlarını Bulgarlaştırmaya çalışmış ve Todor Jivkov’un başını çektiği T“rk
s.
Karpat, Kemal (. Balkan , Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, cilt , İstanbul,
.
,
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
karşıtlığı çerçevesinde
’te bunun için çalışmaya başlamıştır. Ancak
adlarını değiştirmek istemeyen binden fazla insan öld“r“lm“ş ve pek çok
kişi de tutuklanmıştır. Bulgar yönetimi, bununla yetinmeyerek camileri
kapatmış; T“rkçe konuşulmasını yasaklamış, mevlid ve s“nnet törenlerini
engellemiş, M“sl“manların İslamî kurallara göre göm“lmesine karşı çık‐
mıştır. B“t“n bu yaşananlar, “lkedeki T“rkleri harekete geçirmiş ve
’de Şumnu civarında b“y“k bir protesto hareketinin yaşanmasına
sebep olmuştur. Bunun sonucunda da h“k“met, çok sayıda T“rk“ s“rme
kararı almış ve
binden fazla T“rk, T“rkiye’ye göç etmiştir. Aslında
buradaki M“sl“man n“fus, ilk kez
‐
Rus işgali sırasında göçe
zorlanmış ve o tarihten sonra da belli aralıklarla bu hareket devam etmiş‐
tir. Ancak bir s“re sonra durum karmaşık bir hâl almaya başlayınca T“rk
makamları, sınırı kapatmak zorunda kalmış ve hatta
bin kadar göç‐
men, ekonomik imkânsızlıklardan dolayı geri dönm“şt“r.
T“rk lider Ahmet Doğan’ın (aklar ve Özg“rl“kler (areketini kurma‐
sıyla birlikte Bulgaristan’daki T“rklerin durumunda birçok açıdan iyileş‐
me gör“lm“şt“r. Meselâ
yılında
g“nde bir çıkan ilk T“rk gazetesi
yayımlanmış; aynı yıl T“rkler, adlarını kullanabilme özg“rl“ğ“ne kavuş‐
muş; bir yıl sonra, yani
’de ise ana dilde eğitim yapabilme hakkını
elde etmişlerdir. Ancak uygulamalardaki bazı sınırlamalar sebebiyle her
geçen sene T“rkçe dersi alan öğrencilerin sayısında azalmalar gör“lm“ş‐
t“r.
yılında
öğrencinin T“rkçe eğitim alması için aileler dilek‐
çe vermiştir.
te yaklaşık
.
öğrenci . sınıftan . sınıfa kadar
zorunlu seçmeli olan bazı dersleri T“rkçe okumuştur.
’te bu sayı
,
de ise .
’e d“şm“şt“r. T“rkçe eğitim alan öğrencilerin
sayısı
‐
döneminde
,
‐
’de
,
‐
’te
,
‐
döneminde ise
olmuştur. Ulusal Kanal’da
T“rkçe haber b“lteni, DGB Milletvekili Ekaterina Mihaylova ve (O( Mil‐
letvekili G“ner Tahir’in Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunması
Çerçeve Sözleşmesi’ne dayanarak, azınlıkların anadilinde haber yapılması
icin parlamentoya sundukları Radyo ve Televizyon Kanunu’nda değişikli‐
ğin kabul edilmesiyle
Ekim
tarihinde yayınlanmaya başlamıştır.
T“rkçe dilinde yapılan haber b“lteni daha ilk g“nlerde diğer parlamento
grupları ve kamuoyundan tepki almaya başlamıştır.
Aralık
tari‐
hinde, ATAKA Partisi, hafta içi her g“n Bulgar Ulusal Kanalı’nda verilen
beş dakikalık T“rkçe dilindeki haber b“lteninin kaldırılıp kaldırılmamasıy‐
la ilgili referandum teklifi getirmiş, Başbakan Borisov da bu girişimi des‐
ayrıntılı bilgi için bkz. Karpat, a.g.madde, Karpat, Balkanlar’da Osmanlı Mirası ve Ulusçuluk,
s.
; Stefanos Yerasimos, Milliyetler ve Sınırlar. Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu çeviren:
Şirin Tekeli , İstanbul: İletişim Yayınları,
, s. ‐ .
Cengiz (aksöz, Linguistic Rights of the Turkish Minority in Bulgaria, ODTÜ, Sosyal Bilimler
Enstit“s“, Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Tezi,
, s. .
Capital Gazetesi,
Ekim
, s. .
Bilgehan A. Gökdağ
teklemiştir. ATAKA lideri Siderov’a gore, Bulgaristan’ın resmi dili Bulgarca
olduğundan, Ulusal Kanal’da yabancı dilde, özellikle T“rkçe yayın yapıl‐
ması söz konusu olamaz. Bu olumsuzluğa rağmen Bulgaristan T“rkleri‐
nin ön“ndeki dilsel ve k“lt“rel engellerin göreceli olarak geçmiş yıllara
göre azalmış olması, sevindiricidir.
Ülkesindeki azınlıkları ana dili Bulgarca olmayan Bulgar vatandaşla‐
rı şeklinde tanımlayan Bulgaristan’da, Pomaklar da Bulgar olarak kabul
edilmektedirler. Ancak T“rklere uygulanan politikalar, zamanında bu top‐
luluğa karşı da y“r“t“lm“şt“r. Pomakların adları da zorla değiştirilmek
istenmiş ve direnenlerden çoğu öld“r“lm“ş ya da s“r“lm“şt“r. Durumları
yılında d“zelme gösteren Pomak oylarının çoğu, mecliste temsil hak‐
kı kazanan (aklar ve Özg“rl“kler (areketine yönelmiştir. Pomaklar, bir
kısmı Balkan savaşları sırasında T“rkiye’ye de göçm“ş bulunan M“sl“man
bir T“rk toplumudur. Pomakçanın söz varlığı T“rkçe, Bulgarca ve az mik‐
tarda da Yunanca kelimelerden oluştuğu için özellikle Bulgaristan ve Yu‐
nanistan, Balkanlardaki bu T“rk toplumunu kendilerine mal etmeye ça‐
lışmaktadırlar.
Ülkedeki bir başka azınlık grubunu da Makedonlar oluşturur. Ancak
Bulgaristan, Makedon ulusal kimliğini tanımamaktadır. Bulgaristan’a göre
Makedonlar Bulgar; Makedonca ise Bulgarcadır. Buna rağmen
yılın‐
dan itibaren Bulgaristan Makedonyası için özerklik talebiyle birçok hare‐
ket oluşmuştur.
Ülkede
bin civarında bulunan Çingeneler (ıristiyan ve M“sl“man
olarak ikiye ayrılır.
bin dolaylarında Ermeni ile az sayıda Yahudi de
“lkedeki diğer azınlık gruplarıdır.
YUNANİSTAN
Yunanistan,
yılında bağımsızlığını kazanan ilk Balkan “lkesidir. Ül‐
kenin tek resmî dili, Yunancadır. Burada bulunan başlıca azınlık grupları
T“rkler, Pomaklar, Arnavutlar, Makedonlar ve Ulahlardır. Daha önce hep
beraber ortak bir devletin vatandaşı iken Yunanistan’ın bağımsızlığını ilân
etmesiyle birlikte kurucu unsur dışındaki diğer topluluklar azınlık, dilleri
ise birer azınlık dili konumunu almıştır.
Balkan Savaşlarının ardından Yunanistan ile T“rkiye arasında imza‐
lanan
tarihli Atina Antlaşması, ardından Yunan Sevr’i olarak anılan
antlaşma ve son olarak Lozan Antlaşması ile “lkedeki T“rk azınlığa önemli
haklar tanınmış olmasın rağmen, Yunan h“k“meti bunlara çok fazla bağlı‐
lık göstermemiştir. Daha çok Batı Trakya bölgesinde yaşayan T“rk n“fu‐
Aylin S“leymanova, Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin Üye Profilindeki Değişimi ve
Azınlıklar Üzerindeki Etkisi, Dokuz Eyl“l Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstit“s“ Yayımlanma‐
mış Y“ksek Lisans Tezi,
, s. .
Yerasimos, a.g.e., s. ‐ .
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
sun sayısı,
bin dolayındadır. Yunanistan, bu n“fusu etnik değil; dinî bir
topluluk olarak kabul etmekte ve onları Yunan M“sl“manları diye ad‐
landırmaktadır.
T“rkiye ile Yunanistan arasında Milletler Cemiyeti gözetiminde yapı‐
lan zorunlu m“badele ile iki “lke, kendi ulusal devletlerini oluşturma
yolunda önemli aşama kaydetmişlerdir. N“fus m“badelesi fikri, ). D“nya
Savaşının ardından ilk olarak Paris’te Venizelos tarafından dile getirilmiş‐
tir. Neuilly Anlaşmasına konan bir madde ile Makedonya’da yaşayan Bul‐
gar kökenliler ile Bulgaristan’da yaşayan Yunanlılar yer değiştirmek zo‐
runda kalmışlardır. T“rkiye ile Yunanistan arasında yapılan m“badele,
Yunan‐Bulgar m“badelesine kıyasla çok daha geniş kapsamlı olmuştur.
Aslında T“rkiye, iki “lke için de tam bir değişimden yana olmuştur. Ancak
Yunanistan, Elenizm’in İstanbul’dan vazgeçmediğinin simgesi olarak Pat‐
rikhanenin İstanbul’da kalmasını istemiş; patrikhaneye bir cemaat gereke‐
ceği için de İmroz, Bozcaada ve İstanbul’da yaklaşık
bin kadar Rum
n“fusun kalmasını talep etmiştir. Buna karşılık T“rkiye de aynı miktarda
T“rk n“fusun Batı Trakya’da bırakılmasını istemiştir.
Dağlık bölgelerde yaşayan Ulahlar, asimilasyon çabalarına direnç gös‐
termişlerdir. Arnavut ve Makedonlar ise daha çok ana vatan sınırına yakın
yerlerde yaşamaktadır. Yunanistan, bu halkların kimliklerini de kabul et‐
memekte ve dilsel haklarını baskı altında tutmaktadır.
yılında Sela‐
nik’teki bir kitap fuarında Ulahça kitapların yakılması, “lkedeki ırkçılığın
boyutlarını göstermesi açısından ilgi çekici bir örnektir.
Daha çok T“rklerle birlikte hareket eden Pomaklara karşı da son dö‐
nemlerde farklı politikalar izlenmektedir. Pomak k“lt“r“, dili ve edebiyatı
canlandırılarak Pomak kimliğinin oluşmasına çalışılmakta; böylece bu
topluluğun, kendileri gibi M“sl“man olan T“rklerden uzaklaştırılması
hedeflenmektedir.
ARNAVUTLUK
Arnavut halkı, M.Ö.
yıllarında Balkan Yarımadasına yerleşen İlliryalı‐
ların torunlarıdır.
yılında Osmanlı idaresine geçen Arnavutluk,
’de bağımsızlığını ilân etmiştir. Ülkenin dili, bir (int‐Avrupa dili olan
ve ‐ milyon kişi tarafından konuşulan Arnavutçadır. (alkın b“y“k bir
çoğunluğu “lke sınırları dışında yaşamaktadır. Meselâ Kosova n“fusunun
% ’den fazlası Arnavut asıllıdır. Arnavut aydınları
’lerin sonunda
standart bir edebi dil “zerinde anlaşmayı başarınca, Arnavutlar iki farklı
lehçe konuşmalarına ve “ç ayrı dine mensup olmalarına rağmen, bir Arna‐
vut ulusunun yaratılmasını olanaklı kıldılar. Arnavutluk’ta etnik sorun,
Sacit Kutlu, Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzyılında Balkanlar ve Osmanlı Devleti, İstanbul:
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,
, s.
.
Wachtel, a.g.e., s. .
Bilgehan A. Gökdağ
daha çok dinsel bir karakter taşımaktadır. )). D“nya Savaşı sonrasında
“lkedeki n“fusun % ’ten fazlası M“sl“man, % ’si Ortodoks, % ’u da
Katoliklerden oluşmaktadır. En önemli etnik azınlık, Yunanlılardır.
yılında Yunanca konuşanların sayısı,
bin olarak tahmin edilmesine
rağmen Yunanistan’a göre bu sayı
bin kadardır. Ç“nk“ Yunanistan,
Ortodoks Arnavutları da Yunanlı kabul etmekte ve Yunan kökenlilerle
birlikte bunlara da sahip çıkmaktadır. İstikrar ve Ortaklık
raporu
ise, Ekim
–
Eyl“l
zaman dilimini değerlendirmektedir.
Rapor azınlıklar konusunda ise, Arnavutluk h“k“metinin “ç milli azınlık
Yunan, Makedon ve Karadağlı ve iki etno‐dil azınlık Vllah ve Rom tanı‐
dığı belirtilmiştir. Arnavutluk’ta azınlıklara karsı toleranslı davranışların
ve haklarının korunduğu gözetilmiş olmasına rağmen, azınlıkların talep
ettiği bölgelerde kendi dillerinde eğitim olanağı hala sağlanmadığı için
tenkitler yapılmıştır.
ROMANYA
Romanya,
‐
Osmanlı‐Rus Savaşının ardından bağımsızlığını ka‐
zanıp Osmanlı İmparatorluğundan ayrılan bir Balkan “lkesidir. Buradaki
n“fusun çoğunluğunu Romenler oluşturmaktadır. Bunlar, tarih boyunca
kendilerini Roman ya da Rumen olarak tanımlamalarına rağmen başka
uluslar tarafından Ulah veya Vlak şeklinde de adlandırılmışlardır. Bu kuru‐
cu unsur dışında Macarlar, Çingeneler, Almanlar, Ruslar, Ukraynalılar,
T“rkler, Kırım Tatarları, Slovenler, İtalyanlar, Ruthenler, Gagavuzlar, Er‐
meniler, Yahudiler ve Makedonlar gibi çok çeşitli etnik topluluklar da bu
“lkede yaşamaktadır. Romenler, bunları hiçbir zaman inkâr etmemiştir.
Değişik dönemlerde bu halklara karşı birtakım asimilasyon politikaları
y“r“t“lm“ş olsa da asla diğer Balkan “lkelerindeki gibi b“y“k çaplı faali‐
yetlerde bulunulmamıştır. Dolayısıyla bu “lke hiçbir dönemde çok b“y“k
etnik çatışmalara sahne olmamıştır.
Ülkenin resmî dili, Romencedir. Bu dil Latin kökenli olup Moldovaca
ile aynı dildir. Fransızca, İtalyanca ve İspanyolcaya benzemektedir. Konu‐
şurlarının b“y“k çoğunluğu, Romanya başta olmak “zere Moldova, Bulga‐
ristan, Kanada, ABD, Rusya, İspanya, Ukrayna, Sırbistan, Macaristan gibi
“lkelerde bulunmaktadır.
Romanya’daki milliyetler
yılında milli azınlık olarak tanınmış
ve bunların hakları anayasa ile belirlenmiştir. Böylece bu halklar, kendi
kuruluşlarını oluşturarak milliyetlerini temsil etme, onların haklarını ko‐
Yerasimos, a.g.e., s. .
Sokol Brahaj, Arnavutluk’ta Demokratikleşme S“reci ve Avrupa Birliği’nin Yapıcı Etkileri,
Dokuz Eyl“l Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstit“s“ Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Tezi,
,
s. .
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
ruma ve geliştirme yolunda faaliyetlerde bulunmakta; ayrıca “lkenin si‐
yasî, sosyal ve k“lt“rel alanlarında kendilerini gösterebilmektedirler.
Azınlıkların ana dili eğitimiyle ilgili olarak anayasanın . maddesinin
. bendinde şöyle denilmektedir: “Millî azınlıkların kendi dillerini öğrenme
ve bu dilde eğitim yapma hakları sağlanmaktadır; bu hakları gerçekleştirme
yönleri kanunlarla belirtilmektedir.” Ayrıca bu konuda imzalanmış birta‐
kım uluslararası antlaşmalar da önem taşımaktadır. Buna göre Roman‐
ya’daki azınlıkların ana dili eğitimi “ç şekilde yapılabilmektedir: ana dilin‐
de eğitim, kısmen ana dilinde eğitim ve Romen okullarında ana dili dersi
eğitimi.
Ülkedeki T“rk n“fus daha çok Köstence, Mecidiye, Tulça, Kıllraş, Olte‐
na, İbrail, Galats ve B“kreş şehirlerinde yaşamaktadır. T“rk azınlığın b“‐
y“k kısmı, Rumeli T“rk“ ve Tatarlardan meydana gelmektedir. Geri kalan
kısım ise bir (ıristiyan T“rk topluluğu olan Gagavuzlardan oluşmaktadır.
T“rkçe öğretmenler yetiştirmek amacıyla
yılında Köstence ve
B“kreş Üniversitelerinde birer T“rkçe böl“m“ açılmıştır. Ancak
‐
eğitim öğretim yılında Köstence Üniversitesi, Romence‐T“rkçe bö‐
l“m“ne öğrenci almamıştır.
yılında, “lkedeki T“rk azınlığa T“rkçe ve
din dersleri verecek eğitim elemanları yetiştirmek “zere Mecidiye’de Ke‐
mal Atat“rk Pedagoji ve İlahiyat Lisesi öğretim hayatına başlamıştır. Bu
okulda T“rkçe dersleri dışında din dersleri de ana dille yapılmakta; diğer
dersler ise Romence verilmektedir.
yılında Köstence Ovidius Üniver‐
sitesine bağlı olarak Kemal Atat“rk Pedagoji Koleji kurulmuş; fakat öğren‐
ci yetersizliği sebebiyle bu okul kapatılmıştır. T“rkçe eğitimi, bu sayılanlar
dışında bazı özel okullarda da verilmektedir. Ancak eğitim sistemi çerçe‐
vesinde b“t“n dersleri T“rkçe olarak veren bir okul Romanya’da yoktur.
Bu arada Tatar öğrencileri zor durumda bırakacak bazı gelişmeler de
yaşanmıştır. Meselâ Rusya’dan getirtilen ve Kazan Tatarcasına dayanan
kitaplarla eğitim yapılması, öğrencileri kısmen de olsa Tatarcadan soğuta‐
cak sonuçlar doğurmuştur.
ESKİ YUGOSLAVYA ÜLKELERİ
Eski Yugoslavya, altı cumhuriyetten ve Sırbistan’a bağlı Kosova ile Voyvo‐
dina özerk bölgelerinden oluşmaktaydı. Federasyonun dağılmasıyla birlik‐
te bu cumhuriyetler bağımsız devletler olarak ortaya çıktılar.
Şubat
tarihinde Kosova da bağımsızlığını ilân etti ve böylece Yugoslav‐
ya’nın bakiyesi olan devletlerin sayısı yediye çıkmış oldu.
Bu “lkeler de Balkan yarımadasındaki diğer milletler gibi dil, din ve
etnik kimlikler açısından çok karışık bir gör“n“m arz ederler. Meselâ Sırp‐
lar Ortodokstur ve Kiril alfabesini esas alırlar. Buna karşın (ırvatlar genel‐
likle Katoliktir ve Latin alfabesini kullanırlar. (ırvatçanın, Sırpçadan ayrı
bir dil olduğu iddia edilse de her iki topluluğun konuştuğu dil, temelde
Bilgehan A. Gökdağ
Sırpçadır. Sloven dili, Slavik olmasına rağmen Sırp‐(ırvatçadan farklıdır.
Makedonya’da yaşayan Pomaklar, Torbeş olarak bilinir ve bunların çoğun‐
luğu Sırp‐(ırvatça konuşur. Ayrıca (ıristiyan dinine mensup Karadağlıla‐
rın dili de Sırpçadan farksızdır. Eski Yugoslavya uluslarından Makedon
ve Slovenlerin dilleri farklılıklar gösterir.
SLOVENYA
Slovenya,
’de bağımsızlığını ilân eden ilk Yugoslavya “lkesidir. Ülke‐
deki n“fusun b“y“k kısmını Slovenlerin oluşturduğu Slovenya, Balkan
Yarımadasındaki en katışıksız, yani azınlık n“fusun en az olduğu “lkedir.
N“fusun % ’ını Slovenler; geri kalanını ise k“ç“k gruplar hâlinde Macar,
İtalyan, Sırp ve Boşnaklar oluşturur.
Ülkenin resmî dili Slovencedir. Bu dil Slavik özellikler taşımakla bir‐
likte Sırpça, (ırvatça, Boşnakça ve Karadağcadan önemli farklılıklar göste‐
rir. İtalyan ve Macar azınlıklarının yaşadığı bölgelerde İtalyanca ve Macar‐
ca da resmî dil olarak kabul edilir. Anayasanın
. maddesinde bu hak
belirtilmiştir.
Mayıs
’te Avrupa Birliği’ne katılan Slovenya, azınlıklar ve dille‐
rinin isimlerini anayasasında belirten tek “lkedir.
HIRVATİSTAN
yılında Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsızlığını ilân eden (ırvatis‐
tan’da n“fusun b“y“k çoğunluğunu (ırvatlar oluşturur. Kendi “lkeleri
dışında en fazla Bosna‐(ersek ve Slovenya’da bulunmaktadırlar.
Ülkenin resmî dili (ırvatçadır. Konuşurları, (ırvatistan başta olmak
“zere Bosna‐(ersek, Makedonya, Sırbistan ve Karadağ’da yaşamaktadır.
Latin alfabesi kullanılmaktadır, ancak bazı azınlık grupları Kiril alfabesi ile
de yazmaktadır. Meselâ “lkede azınlık stat“s“nde bulunan Sırplar, alfabe‐
lerinden sadece Kiril alfabesi olarak söz etmektedirler.
Eski (ırvat dilini canlandırmak; bu bağlamda yeni kelimeler oluştur‐
mak; (ırvatçayı Boşnakça, Sırpça, Karadağca gibi varyantlarından farklı‐
laştırarak yerel özellikler kazandırmak; bağımsızlık sonrasında (ırvatis‐
tan dil politikasının en önemli g“ndemini teşkil etmektedir. Bunlar, aynı
zamanda devlet olmayı simgelemesi bakımından da dikkat çekici çalışma‐
lardır.
Ranko Bugarski,, Language Policies in the Successor States of Former Yugoslavia , Journal
of Language and Politics, )))/
.
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
MAKEDONYA
. yy.ın sonlarına kadar Yugoslavya’ya bağlı özerk bir cumhuriyet olan
Makedonya,
Eyl“l
yılında bağımsızlığı ilân etmiş ve ilk olarak
T“rkiye tarafından tanınmış bir “lkedir. Etnik bakımdan bölgenin en karı‐
şık “lkesi olan Makedonya, ayrı bir ulus ve kimlik olduğunu kabul etmeyen
komşu “lkelere karşı uzun s“re m“cadele vermek zorunda kalmış; “lke‐
sindeki azınlık n“fus sebebiyle de birtakım sıkıntılarla karşı karşıya gel‐
miştir.
Meselâ bu bağımsızlığa Yunanistan b“y“k tepki göstermiş, hatta Ma‐
kedonların Slavlaştırılmış Yunanlar olduklarını öne s“rm“şt“r. Bulgaris‐
tan ise bağımsız Makedonya’yı tanıyan ikinci “lke olmasına rağmen Make‐
donları ayrı bir millet olarak kabul etmemiş; onların aslında Bulgar olduk‐
larını iddia etmiştir.
Ülkede konuşulan dil, Makedoncadır. Aslında standart dil olarak baş‐
langıçta Kuzey Makedonya ağzı seçilmiştir; ancak bu ağzın Sırpçaya olan
yakınlığı sebebiyle Bitola‐Veles varyantlarında karar kılınmıştır. Bulgar
edebî diline daha yakın olmasına rağmen Yugoslavya’ya göre bu ağızlar,
Bulgarcadan ayrı birer dildi. Ç“nk“ Bulgarca, doğu Bulgar dillerini temel
almaktaydı. Ancak bu iddia, Bulgarların şiddetli itirazlarına yol açmış ve
Bulgaristan’a göre bir batı Bulgar ağzı olan Makedoncanın kullanımı, iki
“lke arasındaki ilişkilerin d“zelmesine uzun s“re engel olmuştur.
Makedonya toprakları “ç parçadan oluşmaktadır: Vardar Makedon‐
yası Kuzey Makedonya olarak da bilinen bu topraklar, bağımsız Make‐
donya’nın vatanıdır ; Ege Makedonyası Yunanistan’a dahildir. ; Pirin Ma‐
kedonyası Bulgaristan’a dahildir . Bulgaristan ve Yunanistan, bağımsız
Makedonya’nın g“n“n birinde tarihsel sınırlarına ulaşacağı endişesi için‐
dedir ve hatta Yunanistan bu korkunun etkisiyle uzunca bir s“re Make‐
donya’yı tanınmak istememiştir. Ancak işin ilginç tarafı, Makedon milliyet‐
çiliğinin b“t“n Makedonları bir çatı altında toplamak için Pirin ve Ege Ma‐
kedonyalarında hak iddia etmesi gibi Bulgar ve Yunan milliyetçiliği de
B“y“k Bulgaristan ve B“y“k Yunanistan idealleri doğrultusunda Make‐
donya’ya açılmak istemektedir. Buna ilâve olarak Sırpların da bölgeye
G“ney Sırbistan olarak bakması, sorunları daha da karmaşık hâle getir‐
mektedir.
Yugoslav Anayasası’na göre Makedonya Cumhuriyeti’nin “ç ku‐
rucu milletinden biri Arnavutlardı.
’de Makedonya’nın bağımsızlığını
ilân etmesi ile başlayan yeniden yapılanma s“recinde kabul edilen
Anayasası ise, “lkede Makedonlardan sonra en kalabalık grubu oluşturan
ve dolayısıyla ikinci kurucu ulus konumunda olmak isteyen Arnavutları
s.
Cihat Özönder, Balkan Gelişmeleri: Makedonya Sorunu , Kök Araştırmalar, )))/
.
Özt“rk, a.g.m., s.
.
,
Bilgehan A. Gökdağ
tatmin etmemiştir. Arnavutlar, yeni anayasanın kendilerini azınlık ko‐
numuna getirdiğini ileri s“rerek kurucu millet stat“s“n“ yeniden ka‐
zanmayı, bir Arnavut “niversitesinin açılmasını, devlet organlarında etnik
ayrımcılık yapılmamasını, Arnavutçanın resmî dil olarak kabul edilmesini,
kamu sektör“ndeki istihdam olanaklarından eşit şartlarda yararlanmayı,
Arnavutça eğitim veren “niversitelerin devlet tarafından finanse edilmesi‐
ni ve Arnavut bayrağının ve diğer sembollerinin kullanımının serbest bı‐
rakılmasını talep etmişlerdir. Makedonlar açısından ise, o yıllarda Arna‐
vutların kurucu ulus olarak tanınmaları ve Arnavutçanın resmî bir dil
olarak kabul edilmesi söz konusu bile değildi. Arnavutların yoğun olarak
yaşadıkları bölgelerin özerkliği ve eğitimin t“m d“zeylerinde Arnavutça‐
nın kullanılması taleplerinin gerçekleşmesi de imkânsız gör“n“yordu.
Makedonlar bu taleplerin ayrılmalara yol açacağını d“ş“n“yorlardı. An‐
laşma O(Rİ , Anayasa’ya Makedonya Cumhuriyeti’nin t“m vatandaşları‐
na eşit hak ve sorumluluk veren bir devlet olduğu ifadesinin konulmasını,
Arnavutçanın “lkede resmî dil olarak kullanılmasını, Makedonlardan farklı
dilleri konuşanlara da “niversite eğitimi olanaklarının sağlanmasını, kamu
kurumlarında eşit temsiliyet in anayasal prensiplerden biri hâline gelme‐
sini ve KLA’nın silahlarının NATO birlikleri tarafından toplanmasını sağ‐
lamıştır. Anlaşmada hiçbir etnik grup ayrımı yapılmamış, sadece Make‐
donya Vatandaşları ifadesi kullanılmıştır.
Ülkedeki en b“y“k azınlık grubu Arnavutlar oluşturmaktadır. Ocak
’de Arnavutların “lkede özerklik için bir referandum d“zenlemeleri
Makedonya’nın, bağımsızlık sonrasında ilk ciddi etnik sorununu da Arna‐
vutlarla yaşamasına neden olmuştur.
yılında yasa dışı olarak Tetova
Arnavut Üniversitesinin kurulması, Makedonların b“y“k tepkisine yol
açan bir başka olay olmuş;
’de Üsk“p’te bu “niversitenin resmen
açılması ise Arnavut karşıtı gösterilerin yaşanmasına yol açmıştır. Ancak
Makedonya yönetimi,
yılında bu “niversiteyi onaylamış ve böylece
ana dille eğitime de izin verilmiştir. Ülkedeki Arnavut azınlık,Ohri Anlaş‐
masının verdiği avantajla, n“fusunun y“zde
’ye ulaştığı belediyelerde
Arnavutçayı Makedoncanın yanında ikinci resmi dil olarak ilan etti. Okul‐
larda kendi dillerini öğretme, oy pusulalarını, seçmen kayıtlarını, n“fus
kayıtlarını kendi dillerinde hazırlama ve yerel idarelerde temsil hakkını
kazandılar.
Ülkedeki T“rkler daha çok Üsk“p, Manastır, Gostivar, Kalkandelen,
Ohri ve Resne şehirlerinde yaşamaktadır. Buralardaki T“rklerin eğitim
sorunları da diğer Balkan “lkelerinin çoğunda olduğu gibi Balkan savaşları
ile başlamıştır. Ç“nk“ savaş sonrası T“rkiye ile bağlar kopmuş, eğitim ve
k“lt“r alanında yardım alamayan T“rkler, T“rkçe bilmeden öğrenim gör‐
Üçyıldız, a.g.tez, s. .
Yaşın, a.g.m., s.
.
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
m“şlerdir. Ayrıca T“rkçe ile eğitim gör“lebilmesi için belli sayıda öğrenci
bulunması şartı da yerine getirilememiştir. Ç“nk“ T“rk n“fusun Make‐
donya’da dağınık olarak bulunması, bu durumu zorlaştırmıştır. Bununla
birlikte Temmuz
’de kurulan T“rk Demokratik Partisi, dil, eğitim ve
kamu hakları konusunda T“rk azınlığı memnun eden birtakım çalışmalar‐
da bulunmuştur. Meselâ
yılında Gostivar Belediyesinde Makedonca
ve Arnavutçanın yanı sıra T“rkçenin de resmî dil olması sağlanmıştır.
yılında yapılan Ohri Çerçeve Anlaşması Makedonya ve Arnavut yetki‐
liler arasında yapılmıştır. Bu gör“şmelere T“rk, Arnavut, Sırp, Ulah, Tor‐
beş ve diğer azınlıklar dahil edilmemiştir. (er ne kadar anlaşmanın içeriği
halkların ortak katılımı, beraberce yasama ve yerel idarelere daha fazla
yetki verilmesi seklinde açıklansa da, daha çok Arnavut çıkarları gözetile‐
rek anlaşmaya varılmıştır. Örnek vermek gerekirse
yılında çıkarılan
Yerel Yönetimler Yasasına göre belediyelerde % ’lik n“fusa sahip milli‐
yetlerin, dillerini resmi dil olarak kullanılabilme imkanı verilmiştir. Fakat
Ohri Anlasması sonrasında yapılan değişikliklerle belediyelerin sınırları
tekrar belirlenip
’den ’ye d“ş“r“l“nce T“rkler %
sınırının “ze‐
rinde oldukları yerlerde bu sınırın altına inmiştir. Aşağı Banitsa Belediye‐
si’nde T“rklerin n“fusu % . iken bu belediyenin Gostivar Belediyesi’ne
eklenmesi ile T“rkçenin resmi kullanımı ortadan kalkmıştır. Yine Vrapçis‐
te Belediyesi’nde T“rklerin n“fusu % .
iken bu belediyeye Negotin
Belediyesi’nin eklenmesi ile T“rklerin belediyedeki n“fusu % . ’e d“ş‐
m“şt“r. Fakat TDP’nin, Arnavutların DU) Demokratik B“t“nleşme Birliği
partisi ile yerel çapta başlattığı işbirliği sayesinde Vrapçiste ve Gostivar
belediyelerinde, Belediye Meclis kararıyla T“rkçenin resmi dil olarak kul‐
lanılması da kabul edilmiştir. G“n“m“zde T“rkçenin resmi dil olarak kul‐
lanıldığı altı belediye vardır. Bunlar; Merkez Jupa, Plasnitsa, Mavrova‐
Rostuse, Vranestitsa, Vrapçiste ve Gostivar’dır. Yerel belediyelerde
% ’nin “zerinde n“fusu olan azınlıkların, resmi dairelerde, kendi anadil‐
lerinin kullanılabilmesine imkan verilmesi önemli bir gelişmedir. Fakat
T“rk toplumunun “lke genelinde dağınık halde yaşaması T“rklerin bu
hakkı kullanmasını sınırlamaktadır.
Avarlar’ın torunları olarak bilinen Pomaklar, Makedonya’da Torbeş
diye adlandırılmakta ve Pirin ile Vardar Ovasında yaşamaktadırlar. Make‐
donya, bunların M“sl“man Makedonlar olduğunu iddia etmektedir. Keli‐
menin kökeni, bazılarına göre dört‐beşler şeklinde açıklanmaktadır.
Kumanlar, Balkanlar’a ilk gelişlerinden Osmanlı sonrasına kadar hatta
g“n“m“ze kadar saflarını dört‐beş kez değiştirmeye zorlanmışlar ve
bundan dolayı da dört‐beşler olarak anılmışlardır. Torbeş kelimesinin de
buradan çıktığı d“ş“n“lmektedir. Fakat Osmanlı arşivlerinde bu adlan‐
Alpaslan Kır, Türkiye’nin Makedonya Politikasının Balkan Politikası İçerisindeki Yeri, Genel‐
kurmay Başkanlığı (arp Akademileri Komutanlığı Stratejik Araştırmalar Enstit“s“ M“d“rl“‐
ğ“, Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Tezi,
, s. .
Bilgehan A. Gökdağ
dırma yer almamakta; bunlar aslen Türkbaş olarak nitelendirilmektedir‐
ler.
Makedonya’daki önemli bir azınlık topluluğunu da Sırplar oluştur‐
maktadır. Bu n“fus, başlangıçta Sırbistan ile Makedonya arasında bir so‐
run teşkil etmekteyken, iki “lkenin Arnavut karşıtlığında birleşmeleri ne‐
deniyle sorun şimdilik askıya alınmıştır.
BOSNA HERSEK
Bosna (ersek,
yılında bağımsızlığını ilân etmesine rağmen “lkedeki
Sırplar tarafından tanınmamış ve bu durum,
yılına kadar s“recek bir
savaşa yol açmıştır. Fakat savaş sonunda imzalanan Dayton Barış Antlaş‐
ması ile bağımsızlık, resmen ilân edilmiştir. Ülkede “ç ayrı ulus; “ç ayrı
dinin etkisi h“k“m s“rmektedir. Bunlar Ortodoks Sırplar, M“sl“man Boş‐
naklar ve Katolik (ırvatlardır.
Ancak bu “ç millet de “lkede çoğunluk konumunda değildir. Dolayı‐
sıyla her halk, kendi azınlık psikolojisini yaşamaktadır. (ırvat ve Sırplar,
(ırvatistan ve Sırbistan’daki soydaşlarından ayrı olma, M“sl“man toplum
ise diğer iki toplum arasında yalnız kalma ve kuşatılmışlık psikolojisi için‐
dedir. Meselâ duvarlara biz Kızılderili değiliz! diye yazan Mostarlı (ır‐
vat’ın hareketi, bu psikolojinin bir göstergesidir.
Ülkede, etnik kimlik göz ön“nde tutulmadan b“t“n halka Bosnalı
denmektedir. Ancak Yugoslavya döneminde sadece M“sl“man Slavları
ifade etmek için Boşnak kelimesi kullanılmıştır. Dolayısıyla Sırp ve (ır‐
vatların çoğu, M“sl“manları çağrıştırdığı için Bosnalı adını kabul etme‐
mektedirler. Sancak M“sl“manları ise farklı bir coğrafyada yaşamalarına
rağmen kendilerini Boşnak olarak adlandırmaktadırlar.
Dil, aynı zamanda Eski Yugoslavya’nın da resmî dili olan Sırp‐(ırvatça
adını taşırken, parçalanmanın ardından Sırpça, (ırvatça ve Boşnakça ol‐
mak “zere “çe ayrılmıştır. Sırplar, bu dillerin “ç“n“ de Sırpçanın birer ağzı
olarak kabul etmektedir.
Boşnakçanın adlandırılması Sırplar ve (ırvatlarla Boşnakları çoğu
zaman karşı karşıya getirmiştir. Boşnaklar b“t“n Bosna’da aynı dilin ko‐
nuşulduğunu, dolayısıyla “lkenin bir b“t“n olduğunu anlatmak için dille‐
rine Bosanski Bosnaca diyorlar. (ırvatlar ise buna karşı çıkıp Boşnak‐
çayı Boşnaçki Boşnakça olarak adlandırıyorlar. (ırvatların karşı çıkışı‐
nın altında Bosna’daki (ırvatların Bosanski adı altında Boşnaklarla aynı
ayrıntılı bilgi için bkz. (alim Çavuşoğlu, Balkanlarda Pomak Türkleri, Ankara: Köksav Yayın‐
ları,
; (“seyin Memişoğlu, Balkanlarda Pomak Kültürü (azırlayan: Turan Yazgan ,
İstanbul: T“rk D“nyası Araştırmaları Vakfı Yayınları,
.
Özt“rk, a.g.m., s.
.
S“er Eker,
, Bosna’da Etno‐Linguistik Yapı ve T“rk Dili ve K“lt“r“ Üzerine , Mili
Folklor, S.
, s. .
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
dili konuştuğuna reddiye bulunmaktadır. (ırvatlar kendi dillerini tavizsiz
(ırvatça olarak adlandırınca, Boşnakların dilinin de Boşnakça olması ge‐
rektiğini söyl“yorlar. Bu konuda taraflar taraflar bazen b“y“k tartışmala‐
rın içine giriyorlar. Mesela çok k“ç“k bir olayda Mostar’da bulunan
AGİT’in basın kurulu bir (ırvat’a uyup resmi açıklamasında Boşnak dilini
Boşnaçki şeklinde ifade edince Boşnak tarafı kıyameti kopardı. Ülkede
dil meselesi dört yıl s“ren savaş sonunda Bosna’nın iki yönetim böl“m“n‐
den, Sırp Cumhuriyeti ve Boşnak‐(ırvat Federasyonu’ndan oluşan bir
devlet haline gelmesiyle nispeten çöz“mlenmiş gör“n“yor. Sırp Cumhuri‐
yeti Anayasasında resmi dil Sırpça, Federasyon Anayasasında Boşnakça ve
(ırvatça olarak geçiyor. Bunların “zerinde olan Bosna Anayasasında dola‐
yısıyla iki birimin anayasası da tanınarak, her “ç dil resmi kabul ediliyor.
Böylece t“m vatandaşları ağız ve vurgu olarak birbiriyle aynı dili Bosans‐
ki konuşan ve insanların konuşmasından milli kimliği anlaşılmayan “lke‐
de t“m resmi işlemler birbirinin aynı ve kopyası “ç dil “zerinden yapılmak
durumunda bulunuyor.
Boşnakçada çok sayıda T“rkçe kelime ve ifade kalıbı bulunmaktadır.
Bu durum, Boşnakların M“sl“man olmalarıyla ve T“rklerin uzun yıllar bu
topraklarda hakimiyet s“rmeleriyle ilgilidir. Ülkedeki Boşnaklar, genelde
Latin ve nadir olarak da Kiril alfabesini kullanırlar. Dinî alanda Arap alfa‐
besi hâlâ işlevseldir. Sırpların alfabesi Kiril’dir; (ırvatlar ise Latin harfleri
ile yazmaktadırlar. Fakat bu dillerin ve alfabelerin kullanımı, resmî olarak
eşit stat“dedir.
KARADAĞ
Yugoslavya’nın kurucu cumhuriyetleri dağıldıktan sonra, önce Yugoslavya
Federal Cumhuriyeti; daha sonra da Sırbistan‐Karadağ adı altında varlığını
s“rd“rm“ş bir devlettir. Sırbistan ile meydana getirdiği bu iki birleşme de
Yugoslavya’yı yaşatma çabasının bir yansımasıdır. Aslında bu çabadaki
ana rol Sırbistan’a aittir, ç“nk“ Yugoslavya “lkelerinin dağılmasını asıl
istemeyen devlet Sırbistan’dır. Ancak bu amaçla kurulan son birliktelik,
(aziran
’ya kadar devam edebilmiştir. Karadağ bu tarihte resmen
Sırbistan’ tan ayrılmış ve bağımsız bir “lke olarak Balkan coğrafyasındaki
yerini almıştır.
Bu bağımsızlık, B“y“k Sırbistan hayalini ortadan kaldırdığı d“ş“n‐
cesiyle özellikle (ırvatistan ve Bosna (ersek gibi komşu “lkeler tarafından
sevinçle karşılanmıştır. En çok sevinenlerden biri de Kosova olmuştur.
Osman Karatay, Bir Siyaset Dili ve Dil Siyaseti: Boşnakça , Avrasya Dosyası, Cilt
, s.
.
Yaz,
Bilgehan A. Gökdağ
Ç“nk“ bu durum, Kosova’nın bağımsızlık yolunu açan önemli bir gelişme
olarak gör“lm“şt“r.
Karadağ’da Sırpçanın İjekav lehçesi konuşulmaktadır. Kiril ve Latin
alfabelerinin kullanımı eşit stat“dedir; ancak Latin alfabesi daha yaygındır.
Ulusal ve etnik azınlıkların yoğun yaşadıkları yerlerde onların dilleri ve
alfabeleri resmî olarak kullanılmaktadır.
Ekim
’de y“r“rl“ğe giren yeni anayasa ile “lkede yaşayan b“t“n
milletler Karadağ vatandaşı kabul edilmiş; dolayısıyla n“fusun % ’“n“
oluşturan Karadağlılara herhangi bir ayrıcalık tanınmamıştır. Bu anayasa‐
da devletin resmî dili, Karadağ dili olarak belirtilmiş; ancak Sırpça, Boş‐
nakça, (ırvatça ve Arnavutça da resmî diller olarak kabul edilmiştir.
SIRBİSTAN
(aziran
’da Sırbistan‐Karadağ birliğinin resmen sona ermesiyle tek
başına bir devlet olarak ortaya çıkmıştır. N“fusunun % ’si Sırptır; geri
kalan % ’lik kısım ise Macar, Boşnak, Roman ve diğer azınlıklardan
oluşmaktadır.
Eski Yugoslavya Federasyonunun en geniş ulusunu oluşturan Sırplar,
bug“n Sırbistan, (ırvatistan, Bosna‐(ersek, Kosova başta olmak “zere
Balkanlarda yaygın olarak yaşayan bir topluluktur.
Ülkenin resmî dili, Slav dillerinin g“ney koluna mensup olan Sırpça‐
dır. Anayasanın . maddesinde bu dille ilgili şöyle bir tanımlama yapılmak‐
tadır: Sırp linguistik vurgularını ekav ve ijekav olarak temsil eden dile
Sırp dili denir. Sırpça konuşanların b“y“k çoğunluğu Sırbistan dışında
(ırvatistan, Bosna‐(ersek ve Karadağ’da yaşamaktadır. (em Kiril, hem de
Latin alfabesinin kullanıldığı bu dilde her ses için bir harf seçilmiştir; bu
y“zden de yazıldığı gibi okunan bir dildir.
Sırbistan’ın en önemli sorunlarından birisini, uzun zamana kadar Ko‐
sova sorunu teşkil etmekteydi. Bu sorun, Sırpların b“y“k tepkisine yol
açmış olsa da Kosova’nın bağımsızlık ilânıyla şu an için son şeklini almış
gör“nmektedir. Böylece iki özerk bölgesinden birini kaybeden Sırbistan’ın
elinde sadece Voyvodina kalmıştır.
Osmanlı döneminde Banat olarak bilinen Voyvodina, Sırbistan’da et‐
nik çeşitliliğin en yoğun olduğu bölgedir. milyonluk n“fusun b“y“k bö‐
l“m“n“ Sırplar oluştururken; en fazla etnik azınlığı ise Macarlar meydana
getirmektedir. Bunlar dışında Ruthenler de bölgede kamuoyu oluşturabi‐
len bir halk topluluğudur. Ancak Voyvodina’daki azınlıklar, özellikle
sonrasında çeşitli baskılarla karşılaşmışlardır. Meselâ
’daki anayasa
değişikliğiyle dön“ş“ml“ parti ve vilayet meclisi hakları ellerinden alın‐
s.
Erhan T“rbedar, Sırbistan ve Karadağ’ın Yolları Ayrıldı , Stratejik Analiz (aziran
.
,
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
mış; bölgedeki okullarının sayısı azaltılmış ve kapatılan okulların yerlerine
Sırp akademisinin şubeleri açılmış; başta Macarlar olmak “zere devlet
kademelerinde görev yapan memurlar görevlerinden alınmıştır. Ayrıca
bölgeyi terk etmeye zorlanmışlar; kimi zaman da şiddete maruz kalmış‐
lardır. (ırvatistan ve Bosna’daki savaş sırasında on binlerce gencin silah
altına alınmak istenmesi ise özellikle pek çok Macar’ın bölgeden ayrılma‐
sına sebep olmuştur.
KOSOVA
Fiilen Birleşmiş Milletlerin himayesinde, resmen Sırbistan idaresinde bu‐
lunan Kosova,
Şubat
tarihinde bağımsızlığını ilân ederek Sırbis‐
tan’dan ayrılmıştır. Kosova’yı ilk tanıyan devlet ABD, daha sonra Arnavut‐
luk olmuştur. T“rkiye, İngiltere, Almanya ve Afganistan da “lkeyi ilk tanı‐
yanlar arasındandır. Kosova’yı hâlâ Sırbistan’ın özerk bir bölgesi olarak
gören Sırbistan ve Rusya ise bu bağımsızlığı tanımayacaklarını duyurmuş‐
lardır.
milyonluk n“fusun % ’ini Arnavutlar, % ’ini Sırplar, geri kalanını
ise T“rkler, Boşnaklar ve Goralılar oluşturmaktadır. Fakat çoğunluğu teş‐
kil etmelerine rağmen Arnavutlar, bağımsızlığa kadar “lkede azınlık mua‐
melesi görm“şlerdir.
Sırplar ve Arnavutlar, yıllarca aynı toprakları paylaşmalarına rağmen
birbirlerine d“şman iki toplum gibi yaşamışlardır. Aralarındaki sorunların
ana kaynağı, Kosova’nın en eski sakinlerinin kimler olduğu meselesine
dayanmaktadır. Bu sebeple taraflar, birbirlerine karşı “st“nl“k elde etme
çabası içinde bulunmuş; dil, din, k“lt“r bakımından da farklı yaşadıkları
için aralarında daima bir kopukluk ve soğukluk hâkim olmuştur.
Arnavutlar, köklerinin İlliryalılara dayandığını ve daha antik dönem‐
lerden itibaren Kosova’da yaşamaya başladıklarını; Sırpların bu bölgeye
sonradan geldiklerini söylemektedir. Sırplar da benzer bir şekilde Koso‐
va’yı kendi toprakları olarak görmektedir. Onlara göre Sırp kimliğini şekil‐
lendirmede önemli bir yeri olan kilise ve manastırların en b“y“kleri Koso‐
va’da inşa edilmiştir. Meselâ Sırp Ortodoks kilisesinin patrikhanesi
yılında Kosova’da yapılmıştır. Dolayısıyla bu bölgenin gerçek sahipleri
Sırplardır.
Ülkede resmî olarak konuşulan diller Arnavutça ve Sırpçadır. Yerel dil
olarak kabul edilen T“rkçe, sadece Prizren Belediyesinde resmî dil stat“‐
s“ne sahiptir. Burada yaşayan etnik grupların dille ilgili hakları
yı‐
lında hazırlanan Kosova Statüsü Genel Anlaşma Önergesi ile belirlenmiştir.
Buna göre Kosova’da Sırpça ve Arnavutça resmî dil olarak tanınacak; “l‐
Erhan T“rbedar, Kosova Sorunu , Balkanlar El Kitabı I, Çorum/Ankara: Karam & Vadi
Yayınları,
, s. .
Bilgehan A. Gökdağ
kede yaşayan herkes hiçbir ayrılık gözetilmeksizin yasalar ön“nde eşit
haklara sahip olacak; ulusal ve etnik azınlıkların k“lt“r, dil, din ve kimlik‐
lerinin korunması garanti altına alınacak; topluluklar, temsil etme ve
edilme haklarına sahip olacak; kendi eğitim kurumlarını oluşturabilecek;
dillerini, yazılarını ve alfabelerini özg“rce kullanabileceklerdir.
T“rkler bug“n Prizren Mamuşa, Priştine, Gilan, Dohırçan, Mitroviça
ve Vıçıtırn gibi yerleşim merkezlerinde toplam
ilköğretim okulunda ve
lise ile Priştine Üniversitesinde eğitim görmektedirler. Ayrıca T“rklere
yönelik yayın organları da bulunmaktadır. Meselâ haftalık Tan Gazetesi ile
T“rk Demokratik Birliğine ait Sesimiz Gazetesi; Çevren, Çığ, Kuş, Bay, İnci
dergileri; g“nde yarım saat haber yayını yapan Priştine Televizyonu ve
yerel radyolar bulunmaktadır. Kosova ve Sancak T“rkleri, Balkanlardaki
diğer T“rk toplulukları gibi dil ve k“lt“rlerine bağlı kalmaya çalışmakta;
T“rkiye’ye bağlılıklarını s“rd“rmektedirler. Kosova’da yaşayan T“rklerin
çoğu eski Yugoslavya dönemindeki haklarından daha geride olduklarını
d“ş“nmektedirler. Dinsel bakımdan aynı inancı paylaşan Arnavut çoğun‐
luğun arasında dillerini kaybetmenin daha kolay olacağını ileri s“ren T“rk
toplumu temsilcileri T“rkçenin resmi dil stat“s“nde olmasını talep etmek‐
tedirler. Din birlikteliğinin asimilasyonu hızlandıracağını belirten KDTP
Prizren Şube Başkanı Orhan Lopar Kosova’da T“rkçeyi yaşatmak için
gerekirse savaşırız demektedir. Biz Kosovalı T“rklerin burada inandığı‐
mız m“cadelesini verdiğimiz bir davamız var. Kosova’da T“rkçeyi yaşat‐
mak içi gerekirse savaşacağız. Bizi Sırplardan ayıran çizgi dilimiz ve dini‐
mizin farklı olmasıdır. Ancak Arnavutlardan ayıran çizgide sadece dil fark‐
lılığı var din aynı. Bizim dilimiz ortadan kalkarsa ilerde bizim Arnavut'tan
hiçbir farkımız olmayacak. Kosova’da savaşın ardından bölgedeki T“rk‐
lerin en önemli m“cadelesi,
Kosova Anayasası’ndan kaynaklanan
T“rkçenin resmi dil olarak kabul edilmesidir. Bu m“cadele sonuçsuz kal‐
mamış ve
Eyl“l
tarihinde mecliste
kabul, red, çekimser
oyla Prizren’de Arnavutça ve Sırpça ile birlikte T“rkçe de resmi dil olarak
kabul edilmiştir. Ancak şu da bir gerçektir ki tek bir Sırp’ın bulunmadığı
yerlerde Sırpça resmi dil olarak kabul edilmesine rağmen birçok T“rk’“n
yaşadığı bölgelerde T“rkçe resmi dil olarak kullanılamamaktadır.
Etnik köken, din ve dil farklılıkları gözetilmeksizin halkın refah sevi‐
yesinin y“kseltilmesi ve eşit imkânlara sahip olmalarının sağlanması Eski
Yugoslavya cumhuriyetlerinde yaşayan halklar başta olmak “zere b“t“n
Balkan halkları için özel bir önem taşımaktadır. Bu halklara her bakımdan
eşit muamele görecekleri ve eşit koşullarda yaşayacakları bir ortam su‐
nulduğunda, aralarındaki farklılıklar giderek problem olmaktan çıkacaktır.
Elif Tokmak, Yugoslavya’nın Dağılma Sürecinde Kosova Sorunu ve Kosova Basını, Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstit“s“, Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Tezi,
, s. .
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
KAYNAKLAR
AKMAN, (alil
, T“rkiye, Yunanistan ve Arnavutluk’un Balkan Ülkeleri
Ve Etnik Yapısı Üzerine Stratejik (edefleri, Gebze Y“ksek Teknoloji
Enstit“s“ Sosyal Bilimler Enstit“s“, Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Te‐
zi
ARTUN, Erman
, Osmanlının İlk Dönemlerinde T“rk Ve Balkan K“l‐
t“rlerinde Etkileşim , Folklor/Edebiyat, / , s. ‐
.
BİÇER, Ali
,Cumhuriyet Dönemi T“rkiye’nin Balkan T“rkleri Politika‐
sı, Gebze Y“ksek Teknoloji Enstit“s“ Sosyal Bilimler Enstit“s“ Yayım‐
lanmamış Y“ksek Lisans Tezi
BRA(AJ, Sokol
, Arnavutluk’ta Demokratikleşme S“reci ve Avrupa
Birliği’nin Yapıcı Etkileri, Dokuz Eyl“l Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens‐
tit“s“ Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Tezi
BROWN, L. Carl
, İmparatorluk Mirası. Balkanlar’da ve Ortadoğu’da
Osmanlı Damgası çeviren: G“l Çağalı G“ven , İletişim Yayınları, İstan‐
bul.
BUGARSK), Ranko
, Language policies in the successor states of
former Yugoslavia , Journal of Language and Politics, )))/ .
ÇAVUŞOĞLU, (alim
, Balkanlarda Pomak Türkleri, Köksav Yayınları,
Ankara.
DARKOT, Besim
, Balkan , İslâm ansiklopedisi 2, MEB Yayınları, Es‐
kişehir.
EKER, S“er
, Bosna’da Etno‐Linguistik Yapı ve T“rk Dili ve K“lt“r“
Üzerine , Mili Folklor, S. .
FR)EDMAN, V. A.
, Balkans as a Linguistic Area ed. Keith Brown ,
Encyclopedia of Language and Linguistics, 2nd Edition, Oxford.
GÖKDAĞ, Bilgehan Atsız; Aslıhan Dinçer
, Balkanlarda Dil ve Kim‐
lik , Balkanlar El Kitabı III, Karam & Vadi Yayınları, Çorum/Ankara.
GÜMÜŞ, Okan; Aziz Sevi
, Ansiklopedik Uluslar Arası İlişkiler Sözlüğü,
Polat Yayınları, Ankara, s.
.
(AKSÖZ, Cengiz
, Linguistic Rights Of The Turkish Minority )n Bulga‐
ria, ODTÜ, Sosyal Bilimler Enstit“s“ M“d“rl“ğ“, Yayımlanmamış Y“k‐
sek Lisans Tezi
İNALC)K (alil, Balkan , Encylopedia of Islam (New Edition), vol. , Leiden:
Brill,
, s.
‐
.
İNALC)K (alil, Stefan Duşan’dan Osmanlı İmparatorluğuna: XV. Asırda
Rumeli’de (ıristiyan Sipahiler ve Menşeleri , Osmanlı İmparatorluğu:
Toplum ve Ekonomi, İstanbul: Eren Yayıncılık,
, s. ‐
.
KARATAY, Osman
, Bir Siyaset Dili ve Dil Siyaseti: Boşnakça; Avrasya
Dosyası, C., , Yaz,
, s.
‐
.
Bilgehan A. Gökdağ
KARPAT, Kemal (.
, Balkan , Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklope‐
disi 5, İstanbul.
‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐
, Balkanlar’da Osmanlı Mirası ve Ulusçuluk çeviren:
Recep Boztemur , İmge Kitabevi, Ankara.
K)R, Alpaslan
, T“rkiye’nin Makedonya Politikasının Balkan Politika‐
sı İçerisindeki Yeri, Genelkurmay Başkanlığı (arp Akademileri Komu‐
tanlığı Stratejik Araştırmalar Enstit“s“ M“d“rl“ğ“, Yayımlanmamış
Y“ksek Lisans Tezi.
KURUBAŞ, Erol
, Asimilasyondan Tanımaya Uluslararası Alanda
Azınlık Sorunları ve Avrupa Yaklaşımı, Asil Yayın Dağıtım, Ankara
KUTLU, Sacit
, Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzyılında Balkanlar ve
Osmanlı Devleti, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
MEMİŞOĞLU, (“seyin
, Balkanlarda Pomak Kültürü (azırlayan:
Turan Yazgan , T“rk D“nyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul.
ÖZKAN‐DUVAN, Ayse
, Avrupa Birliği ve Azınlık (akları , Avrasya
Dosyası Avrupa Birliği T“rkiye İlişkileri, Cilt , Sayı , Yaz , s.
‐
.
ÖZÖNDER, Cihat
, Balkan Gelişmeleri: Makedonya Sorunu , Kök
Araştırmalar, )))/ .
ÖZTÜRK, Osman Metin
, Balkanlar: Genel Durum ve T“rkiye Açısın‐
dan Bir Değerlendirme , Kök Araştırmalar, )/ .
SM)T(, Anthony D.
, Ulusların Etnik Kökeni çev. Sonay Bayramoğlu‐
(“lya Kendir , Dost Kitabevi Yayınları, Ankara.
SÜLEYMANOVA, Aylin
, Bulgaristan (ak Ve Özg“rl“kler (areketi’nin
Üye Profilindeki Değişimi Ve Azınlıklar Üzerindeki Etkisi, Dokuz Eyl“l
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstit“s“ Yayımlanmamış Y“ksek Lisans
Tezi.
TAŞ, Muharrem
, Bulgaristan ve Yunanistan'da T“rk Azınlıkların
Siyasi (akları, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstit“s“ Yayım‐
lanmamış Y“ksek Lisans Tezi
TAŞTAN, Yahya Kemal
, Balkanlarda Ulusçu (areketler , Balkanlar
El Kitabı I, Karam & Vadi Yayınları, Çorum/Ankara.
TODOROVA, Maria
, Balkanları Tahayyül Etmek çeviren: Dilek Şen‐
dil , İletişim Yayınları, İstanbul.
TOKMAK, Elif
, Yugoslavya’nın Dağılma S“recinde Kosova Sorunu Ve
Kosova Basını, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstit“s“, Yayım‐
lanmamış Y“ksek Lisans Tezi
TÜRBEDAR, Erhan
, Sırbistan ve Karadağ’ın Yolları Ayrıldı , Strate‐
jik Analiz, (aziran.
‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐‐
, Kosova Sorunu , Balkanlar El Kitabı I, Karam & Vadi
Yayınları, Çorum/Ankara.
ÜÇY)LD)Z, Ceyda
, Eski Yugoslavya Cumhuriyetlerinin Yeniden Yapı‐
lanmasında AB’nin Rol“, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstit“s“,
Yayımlanmamış Y“ksek Lisans Tezi
Balkanlar: Etnik Karmaşanın Dilsel Boyutları
WAC(TEL, Andrew Baruch
, D“nya Tarihinde Balkanlar, Doğan Ki‐
tap Yay. İstanbul.
YAŞ)N, Gözde Kılıç
, Makedonya Örneğinde Yeni Devlet Modeli, Kamu
Ruhu: Postmodern Kimliksizliğe Karşı Duruşlar, Editörler: İkbal Vuru‐
cu‐Mustafa Yiğit, Palet Yayınları, Konya, s.
‐
.
YERAS)MOS, Stefanos
, Milliyetler ve Sınırlar. Balkanlar, Kafkasya ve
Ortadoğu çeviren: Şirin Tekeli , İletişim Yayınları, İstanbul.
ZA(OV)Ç, Amela
,
Sonrası Balkan Milliyetçiliğine Örnek: Bos‐
na‐(ersek İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstit“s“, Yayımlan‐
mamış Y“ksek Lisans Tezi.