Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

MÜTEKADDİMUN EŞ'ARÎLERİN ŞİÎLİK ELEŞTİRİLERİ (BÂKILLÂNÎ ÖRNEĞİ

2018, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

Öz Şiîlerle Şiî olmayanlar arasında ilk dönemlerden itibaren başta imamet bahsi olmak üzere ilmi konular tartışılmış ve karşılıklı eleştiriler yöneltilmiştir. Şiîlerle imamet bahsi üzerinden ilk tartışmaları Mu'tezilîler yapmıştır. Her ne kadar sonraki süreçte Hanbeliler Şiîlerin şiddetli bir muhalifi olarak karşımıza çıkmışlarsa da, eleştiriler ilmi anlamda daha ziyade Eş'arî âlimler tarafından sürdürülmüştür. Eş'arî gelenekten Şiîlik eleştirisiyle öne çıkan isimlerden birisi Bâkıllânî'dir. O hem Bâtınîlere karşı müstakil bir eser yazarak eleştiride bulunmuş hem de diğer eserlerinde İmamiyye'yi eleştirmiştir. Dolayısıyla bu şekilde Şîa'nın iki güçlü kolunu da muhatap olarak karşısına almıştır. Bunun sebebi, onun, İmamilerin daha rahat hareket edebildikleri ve bunun yanı sıra Fâtımîlerin ve Karmatilerin farklı bölgelerde etkili olduğu bir dönemde yaşamış olmasıdır. Bâkıllânî, Bâtınîlik reddiyesinde tevil anlayışları üzerine yoğunlaşırken İmamiyye'yi imamet bahsi üzerinden eleştirmiştir. O, imametle ilgili eleştirilerde temelde Mu'tezilî geleneği takip etmişse de meseleyi detaylı bir biçimde ele almış ve kendi delillerini ortaya koymuştur. Bâtınîlik eleştirisi ise, günümüze ulaşan ilk tam reddiye olması dolayısıyla oldukça önemlidir. Onun Bâtınîlere yaklaşımı kendisinden sonraki âlimler için de belirleyici olmuştur. Bâkıllânî'nin iki mezhebe yönelik eleştirinde de, kendisinden sonraki Eş'arî âlimler üzerinde hem yöntem hem de delillendirme yönünden etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Abstract Shi'i and non-Shi'i scholars discussed scientific topics, especially about imamate and they criticized each other since the first period. Mu'tezilîte scholars made the first discussions on the imamate debate with Shi'ite scholars. Although in the next process, Hanbalites emerged as a violent opponent of Shi'ites, the criticism

Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2018, 7, cilt:7, sayı: 14, Sayfa: 57-72 Yayın Geliş Tarihi / Received: 22/06/2018 Yayın Kabul Tarihi / Accepted: 03/07/2018 MÜTEKADDİMUN EŞ’ARÎLERİN ŞİÎLİK ELEŞTİRİLERİ BÂKILLÂNÎ ÖRNEĞİ  Cemil HAKYEMEZ Bet(l YURTALAN Öz Şiîlerle Şiî olmayanlar arasında ilk dönemlerden itibaren başta imamet bahsi olmak (zere ilmi konular tartışılmış ve karşılıklı eleştiriler yöneltilmiştir. Şiîlerle imamet bahsi (zerinden ilk tartışmaları Mu tezilîler yapmıştır. Her ne kadar sonraki s(reçte Hanbeliler Şiîlerin şiddetli bir muhalifi olarak karşımıza çıkmışlarsa da, eleştiriler ilmi anlamda daha ziyade Eş arî âlimler tarafından s(rd(r(lm(şt(r. Eş arî gelenekten Şiîlik eleştirisiyle öne çıkan isimlerden birisi ”âkıllânî dir. O hem ”âtınîlere karşı m(stakil bir eser yazarak eleştiride bulunmuş hem de diğer eserlerinde İmamiyye yi eleştirmiştir. Dolayısıyla bu şekilde Şîa nın iki g(çl( kolunu da muhatap olarak karşısına almıştır. ”unun sebebi, onun, İmamilerin daha rahat hareket edebildikleri ve bunun yanı sıra Fâtımîlerin ve Karmatilerin farklı bölgelerde etkili olduğu bir dönemde yaşamış olmasıdır. ”âkıllânî, ”âtınîlik reddiyesinde tevil anlayışları (zerine yoğunlaşırken İmamiyye yi imamet bahsi (zerinden eleştirmiştir. O, imametle ilgili eleştirilerde temelde Mu tezilî geleneği takip etmişse de meseleyi detaylı bir biçimde ele almış ve kendi delillerini ortaya koymuştur. ”âtınîlik eleştirisi ise, g(n(m(ze ulaşan ilk tam reddiye olması dolayısıyla oldukça önemlidir. Onun ”âtınîlere yaklaşımı kendisinden sonraki âlimler için de belirleyici olmuştur. ”âkıllânî nin iki mezhebe yönelik eleştirinde de, kendisinden sonraki Eş arî âlimler (zerinde hem yöntem hem de delillendirme yön(nden etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Anahtar Kelimeler: ”âkıllânî, Şîa, Ehl-i S(nnet, Reddiye, İmamet, ”âtınîlik THE SHI’ITE CRITICIZES OF MUTAQADDIMŪN ASH’ARITES THE EXAMPLE OF BĀQILLĀNI Abstract Shi i and non-Shi i scholars discussed scientific topics, especially about imamate and they criticized each other since the first period. Mu tezilîte scholars made the first discussions on the imamate debate with Shi ite scholars. “lthough in the next process, Hanbalites emerged as a violent opponent of Shi ites, the criticism Atıf: Hakyemez, Cemil Yurtalan, ”et(l , M(tekaddimun Eş arîlerin Şiîlik Eleştirileri ”âkıllânî 5rneği , G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi, 7 , ss. 57/72.  ”u makale Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi tarafından - Mayıs tarihleri arasında d(zenlenen V. Uluslararası Şeyh Şa bân-ı Velî Eş arîlik Sempozyumunda sunulan tebliğin gözden geçirilmiş ve genişletilmiş halindir.  Prof. Dr., Hitit Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi İslam Mezhepleri Tarihi, cemilhakyemez@hitit.edu.tr), orcid.org/0000-0002-0525-1293.  “rş. Gör., Hitit Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi İslam Mezhepleri Tarihi, betulyurtalan@hitit.edu.tr), orcid.org/0000-0003-3594-8427. M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği in the scientific area was maintained by the “sh arite scholars. One of the prominent names in the “sh arite tradition criticizing Shi ism is ”âkıllânî. He criticized ”âtınîyya by writing an independent book and he also criticized Imamiyya by parts in his other books. Because he lived in a time when the Imamate people could move more comfortable, as well as when the Fatimids and Qarmatis were influential in different regions. While ”âkıllânî concentrated on the understanding of the ta wil in the rejection of ”âtınîyya, criticized Imamiyya over the imamate debate. Although he followed the tradition of Mu tazila in the criticism of the imamate, he dealt with the matter in detail and revealed his own evidence. His criticism of the ”âtınîyya is very important because it is the first complete refutation that has reached the day. His approach to the ”âtınîyya has also been decisive for the scholars who were after him. It is understood that ”âkıllânî s criticism of the two sects had an influence both by method and evidence on his subsequent “sh arite scholars. Keywords: ”âkıllânî, Shia, “hl-i Sunna, Refutation, Imamate, ”âtınîyya İlk İmamet Eleştirileri İlk dönemde Şiîlik eleştirileri daha ziyade imamet bahsi (zerinden yapılmıştır. Erken dönem kaynaklarına göre Şîa yla ilk imamet tartışması yapanların başında Mu tezilîler gelmektedir. Hayyât ın / [?] bildirdiğine göre, Mutezilî Ebu l-Huzeyl el-“llaf ın / takipçilerinden “li el-Usvarî / , Harun Reşid in / veziri Yahya b. Halid el-”ermekî nin / d(zenlediği ilim meclislerinde “li b. Mîsem et-Temmâr la / dan sonra imamet konusunda tartışmalar yapmıştır. 1 “rdından S(mame b. Eşres / gibi Mu tezilîler de, Halife Me mun un huzurunda “li b. Mîsem gibi Şiî kelamcılarla bu ilmî m(nazaralara devam etmişlerdir. 2 Söz konusu tartışmalarda isimleri öne çıkan Câhız / gibi diğer Mu tezilî âlimler de bulunmaktaydı. Hayyât, Ebu l-Kasım el-”elhî / , Ebû “li El-Cubbâî / ve Ebû Haşim el-Cubbâî / gibi sonraki nesil Mu tezilî kelamcılar da, aralarında İbn Memluk el-İsbahanî, Hasan b. Musa en-Nevbahtî / , Ebu Sehl İsmail b. “li en-Nevbahtî / ve İbn Kıbbe er-Razî nin bulunduğu çağdaşları Şiî kelamcılarla, söz konusu tartışmaların benzerlerini devam ettirdiler. İlk nesil kelâmcıların kısa ve özl( değerlendirmelerini incelikle ele alarak, başta Şîa olmak (zere diğer d(ş(nce ekollerinin savunduğu fikirleri esaslı bir şekilde reddetme gayretine giriştiler. Onların oluşturmuş olduğu reddiye literat(r(, daha sonra / . y(zyılda öne çıkan Kadı “bdulcebbar / gibi Mu tezilî ve ”âkıllânî / gibi Eş arî kelamcılar tarafından takip edilerek, g(n(m(ze kadar gelen Şiî imamet eleştirilerinin modelini oluşturdu. Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız gibi, aslında Şîa ya yönelik imamet eleştirilerinin temelinde Mu tezile yer almaktadır. ”undan dolayı ”âkıllânî nin Bkz. el-Hayyat, Ebu l-H(seyin / 12), Kitabu’l-İntisar ve’r-Red ale’r-Ravendiyi’l-Mulhîd, tahk.: Albert Nasri Nader, Beyrut 1957, s. 75. 2 Bkz. et-Taberî, Ebu Ca fer Muhammed b. Cerîr / , Tarihu’l-Umem ve’l-Mulûk, tahk.: Muhammed Ebu l Fazl İbrahim, Dâr( l-Mearîf, Kahire ts., c. VIII, s. 577. 1 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 58 Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN imamet yaklaşımı, ört(şmektedir. bazı Mu tezilî alimlerin gör(şleriyle b(y(k oranda ”ilindiği (zere imamet bahsi Mu tezilî gelenekte efdalin imametini savunma ve mefdul(n imametini meşru görme şeklinde iki farklı gör(şle temsil edilmektedir. ”u gelenek içerisinde imamet anlayışıyla dikkat çeken en önemli isimlerden birisi Câhız olmuştur. İlk dört halifenin hilafete geliş sırasının fazilet sırası olarak kabul(n(n benimsenmesinde Câhız ın Kitabu’l-Osmaniyye isimli eserinin önemli etkisi olmuştur. Hz. Ebu ”ekir in Hz. “li ye olan (st(nl(ğ( ve Hz. 5mer ile Hz. Osman ın hilafetlerinin meşruluğu, hem M(sl(man çoğunluk hem de dönemin “bbasi hilafeti nezdinde bu şekilde ayrıntılı olarak tescillenmiştir.3 Osmaniyye de ifade edilenler şöyle özetlenebilir Hz. Ebu ”ekir, kendisiyle ilgili naslar da dikkate alındığında âlim, cömertlik, olgunluk, z(hd, fazilet, vefakârlık, cefakarlık, cesaret, g(venilirlik, İslam a hizmet, M(sl(manlık vb. özellikler bakımından Hz. “li den (st(nd(r. ”undan dolayı da onun ilk halife olması gayet meşrudur. O aynı zamanda M(sl(manların icmaı ve seçimiyle halife olmuştur. Câhız ın, hilafet meselesiyle ilgili (zerinde durmuş olduğu temel hususlar şu şekildedir 1-İmam olacak kişinin M(sl(manlar arasında en faziletli kişi olması gerekir. 2-Kureyşli olmak veya Hz. Peygamber in akrabası olmak şart değildir fakat imamda bazı özelliklerin bulunması gerekir. 3-Hz. Peygamber in halifesinin kim olacağıyla ilgili Kur an ı-Kerim de bir nas bulunmamaktadır. 4-Hz. Peygamber, kendi yerine bir halife tayin etmemiştir. 5-İmamın belirlenmesi seçimledir nas ve tayin söz konusu değildir. 6-Her dönemde bir imamın bulunması şarttır. 4 Câhız ın, Hz. “li nin imametiyle ilgili gör(şleri bu şekilde olmakla birlikte onun kişiliğiyle ilgili kanaatlerinin oldukça m(spet olduğunu belirtmek gerekir. Câhız burada Hz. “li ye değil, onun taraftarlarına cevaplar vermektedir. Hz. “li ile ilgili Şiî rivayetleri de ayrıntılı olarak ele alıp, Hz. Ebu ”ekir ile ilgili rivayetlerle mukayese etmekte ve bu konuda Hz. Ebu ”ekir in daha (st(n olduğu kanaatine varmaktadır. ”enzer yaklaşımı daha sonraları ”âkıllânî de de görmekteyiz. Câhız, imamet ve hilafet meselesine getirmiş olduğu yeni yorumlarıyla, mensubu olduğu ”asra Mu tezilesini biraz daha merkeze yaklaştırmıştır. Cubbaîler ve sonraki diğer ”asra Mu tezilesi mensubu kelamcılar, Şiîliğe yönelik eleştirileriyle bu yakınlaşma s(recini tamamlamışlardır. 5zellikle, birlikte hareket Hizmetli, Sabri, Kitâbu l-Osmâniyye ye Göre Câhız ın İmâmet “nlayışı , AÜİFD, 1983, c. XXVI, s. 685. 4 Hizmetli, Kitâbu l-Osmâniyye ye Göre Câhız ın İmâmet “nlayışı , s. . 3 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 59 M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği ettikleri S(nnîlerin imamette Kureyşli olma şartını benimseyerek bu ortaklığı pekiştirdikleri gör(lmektedir. Kureyşli olmanın imametin şartı olarak ileri s(r(lmesi, ilerleyen s(reçte Mu tezilî Kadı “bdulcebbar tarafından da benimsenmiştir. 5 Bâkıllânî’nin Şiîlik Eleştirisi ”âkıllânî nin içerisinde yaşadığı IV/X. y(zyıl, İslam ın altın çağı olarak kabul edilen, M(sl(manların fikirsel anlamda g(çl( olduğu bir döneme tekab(l etmektedir. ”u dönem aynı zamanda mezhebi çatışmaların (st d(zeyde yaşandığı bir zaman dilimidir. / . asırdan itibaren varlığını s(rd(ren “bbasi hilafetinin yanı sıra, genel kanaate göre Şiî olarak kabul edilen ”(veyhîler ile İsmaili Fâtımîlerin ortaya çıkışı ”(veyhîlerin ”ağdat ta “bbasi Hilafeti (zerinde ciddi bir g(ç elde ederken Fâtımîlerin de sınırlarını Hicaz ı kapsayacak şekilde genişletmeleri, bu dönemde Şiîlerle S(nniler arasında ciddi bir siyasi m(cadelenin yaşanmasına sebebiyet vermiştir. ”ağdat ta Şiîlerin ”(veyhîlerden g(ç alarak çok daha rahat hareket edebilir hale gelmeleri ve Gadir-i Hum bayramı, “şure matemi gibi rit(ellerini rahatça uygulayabilmeleri, Şiîlerle S(nnilerin burada fiziksel m(cadelesini artırmıştır. Fâtımî halifesi Muiz Lidinillah / ve ardından “ziz ”illah / , Fâtımî İsmaililiğinin sistemleşmesi için çaba sarf etmişlerdir. Mısır ın fethinin ardından Kahire de kurulan el-Ezher in / te faaliyete geçirilmesi, / de ise d(zenli derslere başlanması, ardından Halife Hâkim ”iemrillah ın / çabalarıyla / te Daru l Hikme nin kurulmasıyla birlikte Fâtımîler ilmi anlamda bir atılım sağlamıştır. S(nni âlimlerin İsmaililiğin etkisini kırma ihtiyaçlarıyla birlikte, m(cadele ilmi alana da taşınmıştır. Şîa ya karşı yazılan reddiyeler ve S(nni kimliği vurgulayan eserlerin yazılışı bunu ortaya koymaktadır. ”âkıllânî de bu s(reçte öne çıkan isimlerden biri olmuştur. 330 (941civarı doğduğu tahmin edilen ”âkıllânî, Eş arîyye nin sistemleşmesi ve geniş çevrelere yayılmasında etkili isimlerden birisi olarak kabul edilmektedir. ”asra ve ”ağdat ta eğitim alan, ardından ”asra da dersler veren ”âkıllânî, ”(veyhî h(k(mdarı “dududdevle / tarafından çeşitli mezheplere mensup âlimlerle tartışma meclislerine Ehl-i S(nnet temsilcisi olarak katılmak (zere Şiraz a davet edilmiş ve burada Mu tezilî, Şiî ve Şafii âlimlerle çeşitli meseleler (zerine tartışmıştır. ”u meclislerde gerçekleştirilen tartışmalardaki başarısı dolayısıyla, kendisi Şiî olmasına rağmen “dududdevle, ”âkıllânî yi oğlunu yetiştirmesi için görevlendirmiştir. ”âkıllânî, Kitabu’t-Temhid adlı eserini de bu dönemde kaleme almış ve “dududdevle ye ithaf etmiştir.6 Dolayısıyla onun, eserini, “dududdevle nin vefat tarihi olan / ten önce ortaya koyduğunu söylemek m(mk(nd(r. “ydınlı, Osman, Mu'tezilî Siyaset D(ş(ncesinde Değişim S(reci Kâdî “bdulcebbâr ın İmâmet “nlayışı , Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, , c. V, sayı , s. . 6 Gölc(k, Şerafeddin, ”âkıllânî , DİA, IV/532. 5 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 60 Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN İmâmiyye ”âkıllânî nin, tartışma meclislerinde İmamiyye Şîasından Şeyh M(fid ile / farklı konularda m(nazaralar gerçekleştirdiği zikredilmektedir. ”u tartışmaların bir kısmı Şeyh M(fid tarafından Meselet(n Uhra fi’n-Nass ala Ali (as) adlı risalede aktarılmış ve g(n(m(ze ulaşmıştır. 7 Risalede tartışma şu şekilde yer almaktadır ”âkıllânî bana şöyle sordu ”ize seleflerinle Emir(lm(minin ilgili nas konusundan bahset, az mı yoksa çok muydu? “z derseniz size şöyle denir Yalan konusunda ittifak ettiğinizi inkâr etmiyorsunuz. Ç(nk( az delil (zerine yalan uydurmak m(mk(nd(r. Şayet delil çoktur derseniz size denir ki Emirul M( minin in durumu nedir? D(şmanlarıyla savaşmadı. Şayet taraftarları olsaydı savaşırdı diye iddia ediyorsunuz. Cevap, “llah doğrunun yanındadır Ona denir ki Elhamd(lillah selefimiz hakkında çok nas vardır. Onların yalan uydurması caiz değildir. Fakat her iyi haber nakleden kimsenin cihad için uygun olduğu söylenemez. Zira haberi nakleden emin, g(venilir ve b(y(k bir âlim, iyi kılıç kuşanma konusunda aynı meziyetlere sahip olamaz. “yrıca cihad kişilerin çokluğu (zerine bina edilmez bu bir maslahat gereğidir. Görm(yor musun Hz. Peygamber taraftarıyla ”edir de savaşmasına rağmen, taraftarı olduğu halde Hudeybiye de savaşmadı. Cihad sayıya göre değil maslahata göre belirlenir. Soran dedi ki Oturarak savaşmadan hakkı alınan bir şeyin maslahat olan yön(n( bize göster ki biz de bu ifade ettiklerinizin doğruluğunu bilelim. Ona denir İlk olarak, bu ifade ettiğin şey bizim için gerekli değildir. Ç(nk( imam hatalardan masumdur. Onun oturması ya da kalkmasına itiraz edilmez. Bilakis onların oturmasında dini ve d(nyevi maslahat olduğu zaten bilinir. Sonra bazı maslahat yönleri ortaya çıktı. Onların bir kısmı şöyle oluyordu O bildi ki muhaliflerden bir kısmı bir m(ddet sonra hakka döner. ”u nedenle savaşı terki maslahattır. “yrıca bildi ki, onların ortaya çıkışı m( min olarak olacaktır. ”u nedenle katledilmeleri caiz değildir. ”u şekilde savaşı terk etmesi maslahat gereği olmuştur. “yrıca savaşı terki nesli ve taraftarları için bir şefkattir ç(nk( onlar yok edilebilir ve dinin aslı olan imamet kesintiye uğrayabilirdi. ”u bilinen bir kelamdır, ehl-i adl ve m(tekellimler bunu bilir ve bu dinin usul(ndendir. Görm(yor musun ki eğer Nuh aleyhisselamın kavminin suda boğulması, Salih aleyhisselamın kavminin deve y(z(nden helakı, H(seyin aleyhisselamın, ki o “llah katında Salih in dişi devesinden daha m(himdir, katilinin hayatta kalması sorulursa, bunların, ifade ettiğimiz 7 Şeyh M(fid, Meselet(n Uhra fi’n-Nass ala Ali (as), tahk. Muhammed Rıza el-Ensari, 1993. G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 61 M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği maslahatın dışında cevapları yoktur. ”aki kalanlardan kimin yaşayacağını Allah bilir.8 ”âkıllânî nin Şiîlik eleştirisini kendi eserlerinden yola çıkarak da tespit etmek m(mk(nd(r. ”âkıllânî Temhid in imamet bahsinde daha önce Menâķıb(’leimme adlı kitabına giriş niteliğinde bir risâle yazdığını, risâleyi bazı ilâve ve çıkarmalarla bu eserine naklettiğini belirtir. 9 Onun bu kısımda, meseleleri ele alırken Şîa yı tenkid konusunu merkezde tuttuğu anlaşılmaktadır. ”u noktada imamın Kureyşlilik şartı, Hz. Ebu ”ekir in imametinin sahih oluşu, ilk dört halifenin imametinin geçerli oluşu ve her birinin faziletliliği, imametin nass ile değil seçimle belirlenişi gibi konular (zerinde durmuştur. ”u hususların hepsinde Şîa nın iddialarının aksi gör(ş belirtmiş olmaktadır. İmanın birtakım ictimai görevleri yerine getirmek (zere varlığının gerekli olduğunu d(ş(nen10 ”âkıllânî nin halifelikle ilgili gör(şlerini biraz açmak gerekmektedir. İmamın Kureyşliliğini kabul eden ”âkıllânî, bunu delillendirmek için hadisleri kullanmıştır. 11 En temel delillerinden birisi de, Hz. Ebu Bekir Sakife de seçilirken bu rivayetin dile getirilmiş olması ve ashabın bu rivayete itaat etmiş olmasıdır. ”âkıllânî ye göre, bu rivayet doğru olmasaydı ashab yalan (zerine birleşmiş olurdu ki bu da m(mk(n değildir. 12 Kureyşlilik şartını belirtmesinin yanı sıra onun Haşimoğullarından olmasının gerekmediğini ifade etmesi ise dikkat çeken bir husustur. ”âkıllânî, imamda aranan vasıfları belirtmekle birlikte aranmayanlara da dikkat çekmiştir ki bunlar arasında imamın masum olması ve gaybı bilmesi gibi hususlar vardır. 13 ”ilindiği (zere imamın masum olması Şîa nın imamlara y(klediği vasıflardandır ve ”âkıllânî buna karşı çıkmıştır. ”âkıllânî nin (zerinde durduğu hususlardan birisi de, Hz. Ebu ”ekir in imamete layık olup olmadığıyla ilgili tartışmalardır. Şîa ile Ehl-i S(nnet in en temel ayrışma noktalarından birinin, ilk (ç halifeye bakış olduğu bilinmektedir. Şîa, Zeydiyye hariç tutulursa, ilk (ç halifenin hilafetini kabul etmez. ”u nedenle S(nni âlimlerin imamet ve hilafet meselesini ele alırken (zerinde durdukları en temel meselelerden birisi de, öncelikli olarak Hz. Ebu ”ekir in sonrasında da diğer iki halifenin hilafete layık olduklarını temellendirmektir. ”âkıllânî de, Hz. Ebu ”ekir in (mmetin en faziletlileri tarafından seçilmiş olmasını ve imamet için gerekli t(m özelliklere fazlasıyla sahip olmasını vurgulayarak onun hilafetinin sahihliğini temellendirmeye çalışmıştır. 14 “rdından Hz. 5mer, Osman ve “li nin imametlerinin sahihliğini detaylı bir biçimde ele almıştır. Onlar hakkındaki olumsuz gör(şlere cevaplar vermiştir. 15 Şeyh M(fid, Meselet(n Uhra fi’n-Nass ala Ali (as), s. 21-26. ”âkıllânî, Ebû ”ekr Muhammed b. Tayyib b. Muhammed el-”asrî, Kitabu Temhid(’l-evail ve telhis(’ddelail, tahk. İmad(ddin “hmed Haydar, M(esseset( l-k(t(bi s-sakafiye, Beyrut, 1993, s. 431-432. 10 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 477 11 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 471. 12 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 473-474. 13 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 471, 476-477. 14 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 480-496. 15 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 496-558. 8 9 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 62 Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN S(nni kesimde Hz. Ebu ”ekir in bu şekilde savunulmasına karşılık Şiî İmamî m(tekellim Şeyh M(fîd de, bir taraftan İmamiyye imamet nazariyesini ele aldığı kitaplarında, fazilet vb. nedenlerden dolayı Hz. “li nin en (st(n olduğunu iddia ederken, diğer taraftan Mu tezilî ve S(nnî hilafet teorisinin merkezinde yer alan Hz. Ebu ”ekir in hilafeti meselesine daha çok ağırlık vermiş ve onunla ilgili ileri s(r(len delilleri ç(r(tmeye çalışmıştır. 16 İmametin L(tuf olarak gör(lmesi meselesi de özellikle Şiî kelamcılarla g(ndeme gelmiş bir meseledir. “hbarî geleneğin temsilcilerinden ne Kuleynî / ne de Şeyh Sadûk / bu konuyla ilgili herhangi bir ifade kullanmamıştır. “ncak Usulî d(ş(ncenin öne çıkmaya başlamasından itibaren Şeyh M(fid / ve Şerif el-Murtaza / gibi İmâmî kelamcılar tarafından imametin izahında önemli prensiplerden biri olarak kullanılmaya başlamıştır. ”âkıllânî ve Mu tezilî Kadı “bdulcebbar gibi m(tekellimler ise bunun tersini ispata çalışmıştır. ”âkıllânî nin Şîa nın imametle ilgili iddialarını ç(r(tmek için (zerinde durduğu en önemli noktalardan birisi de, imamın tayini meselesidir. Ona göre (mmet, imametin nas ve seçim olmak (zere iki yoldan başka bir yolla gerçekleşmeyeceği konusunda ittifak etmektedir. ”u durumda bunlardan birinin yanlış olduğunun ispatı diğerinin doğruluğunun delili olmaktadır. ”u nedenle ”âkıllânî, imametin nas ile gerçekleşmediğini delilleriyle zikrederek tayinin seçimle olduğunu ortaya koymaktadır. 17 Konuyu haberlerin sahihliği ve ilim ifade edip etmemesi yön(nden ele alan ”âkıllânî, haberi vacip, m(mteni ve m(mkin olmak (zere (çe ayırmış ve imametle ilgili haberleri m(mkin kategorisinde değerlendirmiştir. ”u durumda bu haberlerin doğru ya da yanlış olduklarının tespiti gerekmektedir. Eğer her iki durum için de delil yoksa burada durulur. 18 Haberlerin ilmi değerinin olup olmayışını ise tevat(r ve ahad (zerinden değerlendirmektedir. ”âkıllânî ye göre tevat(r zaruri ve kesin bilgi gerektirirken ahad haber kesin bilgi gerektirmez ve ameli konularda kullanılır. 19 Ona göre, Hz. Peygamber in kendisinden sonra itaat edilmesi farz olan bir imam tayin ettiği gibi (mmet için çok önemli olan bir meseleye dair tevat(r söz konusu değildir. ”u noktada (mmetin b(y(k bir kısmının yanı sıra Zeydiyye ve ”ağdat Mu tezilesinin de Hz. “li nin imamlığına dair nas olduğunu inkâr etmelerini delil olarak göstermektedir. 20 ”u durumda imametle ilgili Şîa nın iddiaları ahad haber olmaktadır ki bu ”âkıllânî ye göre zaruri bilgi ifade etmez. ”âkıllânî, Hz. Ebu ”ekir in halife olduğu s(reçte İmamlar Kureyştendir hadisi g(ndeme gelirken imametin tayin edildiğine dair bir nassın g(ndeme gelmediğini delil göstererek bu haberin ahad dahi olamayacağını ifade etmiştir. Yine ilk dönem M(sl(manlarının Hz. Ebu ”ekir e itaatteki icmalarını da bu habere zıt bir uygulama olarak delil ”ulut, Halil İbrahim, Şiî-Usuli Gelenekte Hz. Ali ve İmametinin Dayanakları Şeyh M(fid 5rneği , Hazreti Ali Sempozyum Bildirileri, İzmir , s. . 17 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 442 vd. 18 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 434-436. 19 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 441-442. 20 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 443-444. 16 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 63 M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği göstermektedir. Dolayısıyla ”âkıllânî ye göre Şîa nın bu iddiası gerekli şartları taşımadığı için kendisiyle amel edilecek bir ahad haber olarak dahi kabul edilemez. ”öylece ”âkıllânî nezdinde Şîa nın imametin nas yoluyla belirlendiği gör(şleri batıl duruma d(şmektedir. 21 ”âkıllânî, Şîa nın Hz. “li nin imametine dair delil olarak kullandığı birtakım rivayetleri de detaylı bir şekilde değerlendirmek suretiyle onların gör(şlerinin yanlışlığını ispata çalışmıştır. Ele aldığı rivayetlerden biri, Hz. Peygamber e nispet edilen ”en kimin mevlası isem “li de onun mevlasıdır ifadesidir. ”âkıllânî bu rivayeti ele alırken Mevla kelimesinin farklı anlamlara gelebileceğini ve rivayetin Şiîlerin yorumladığı gibi imamete delil olamayacağı (zerinde durmaktadır.22 ”âkıllânî bunun dışındaki rivayetleri de değerlendirerek hiçbirinin Hz. “li nin imametine işaret etmediğini ortaya koymuştur. 23 ”unun yanı sıra ”âkıllânî, Hz. Ebu ”ekir ve 5mer in imametine delil olarak kullanılan rivayetlerin de bulunduğunu belirtmekte ve Şiîlere neden bunları delil olarak almadıklarını sormaktadır. Kanaatimizce burada ”âkıllânî nin vurgulamak istediği ahad haberlerle hareket edilecekse bunun Hz. Ebu ”ekir ve 5mer in imameti için de yapılabileceğidir. İmamiyye Şîa sının imamet inancı açısından belki de dönemin en önemli meselesi olan gaybet konusuna gelince bu konuya ”âkıllânî tarafından fazla yer verilmemiş olduğu gör(lmektedir. ”u durum, onun Şîa nın iç meseleleri hakkında fazla bilgisi olmadığı intibaı oluşturmaktadır. “ncak ”âkıllânî nin eserini / 83 öncesinde, hen(z Usuli Şiî alimler gaybet inancını sistemleştirmemişken yazmış olmasının etkisini de göz ön(nde bulundurmak gerekmektedir. Onun kitabını yazdığı bu dönemde Şeyh M(fid in bu konudaki d(ş(nceleri muhtemelen kayda geçmemişti. ”u nedenle ”âkıllânî, daha ziyade, Câhız ve diğer Mu tezilîlerin önceden beri s(re gelen klasik eleştirilerini s(rd(rm(ş göz(kmektedir. ”âkıllânî nin imamet konusundaki gör(şlerin hemen tamamında Eş arî nin takipçisi olduğu gör(lmektedir. Sıkı bir Ehl-i S(nnet ve Eş arî savunucusu olan ”âkıllânî nin şahsına bu nedenle el-Eş arî lakabı verilmiştir. 24 Farklılaştıkları tek husus daha faziletli bulunurken ondan daha az faziletli olanın imam seçilip seçilemeyeceğidir. Eş arî, daha az faziletlinin imam seçilemeyeceği kanaatindeyken ”âkıllânî şartlar gerektirdiğinde seçilebileceğini savunmaktadır. 25 “ncak ”âkıllânî bu konulara Eş arî ye kıyasla oldukça geniş bir yer ayırmıştır. ”âkıllânî nin döneminde yaşanan siyasi gelişmelerin bu durumda etkili olduğu anlaşılmaktadır. İsmâiliyye/Bâtınîlik ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 444-447. ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 451-456. 23 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 456-463. 24 Eşit, Davut, Eş arîliğin Fıkhi Mezheplerdeki Temsiliyeti , Uluslararası İmam Eş’arî ve Eş’arîlik Sempozyumu Bildirileri 21- Eyl(l , 2015, c. II, s. 606. 25 Nas, “bd(lhakim, İmamet Probleminin S(nni Literat(re Girişi ve Bâkıllânî'ye Göre İmamet, Yayınlanmamış Y(ksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal ”ilimler Enstit(s(, , s. . 21 22 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 64 Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN ”âkıllânî nin ”âtınîlere karşı Keşf(’l-esrar ve hetk(’l-estar fi’r-red ale’lBâtıniyye adıyla m(stakil bir eser yazdığı bilinmektedir. ”u eserin, bu alanda kapsamlı bir şekilde yazılan ilk eserlerden olduğu tahmin edilmektedir. 26 Bundan önce yazıldığı rivayet edilen tek eser, İbn Rizam ın en-Nakz ale’l-Bâtıniyye adlı çalışmasıdır. 27 ”âkıllânî nin bu eserinin g(n(m(ze ulaşmadığı d(ş(n(lmekteydi. “ncak, son yıllarda, İstanbul S(leymaniye K(t(phanesinde er-Red ale’l Ehva adı altında ”elhi ye ait olarak kayıtlı eserin aslında ”âkıllânî nin Keşf(’l-Esrar ı olduğu tespit edilmiştir. ”u n(sha (zerine “rap d(nyasında iki y(ksek lisans çalışması yapılmış ve eser incelendiği gibi tahkik de edilmiştir. 28 ”iz de söz konusu tahkik vesilesiyle esere ulaşma imkânı elde ettik.29 ”u gelişmeyle birlikte ”âkıllânî nin bu eseri, g(n(m(ze ulaşan ilk m(stakil ”âtıniyye reddiyesi olma özelliğini kazanmaktadır. ”âtınîlerin g(çl( olduğu bir dönemde yaşamış ve dönemin olaylarına şahitlik etmiş olması da onun reddiyesini birincil kaynak yapmaktadır. ”âkıllânî nin eserinde ”âtınîlerin fikirlerine dair verdiği nakillerden onun bu konuda bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. ”âkıllânî nin kaynaklarını tam olarak tespit etmek daha detaylı bir çalışmayı gerektirmektedir. “ncak İsmaililerin âlem nazariyesiyle ilgili verdiği bilgiler ve yaşadığı zaman dilimi, onun Ebû Hâtim er-Râzî ö. / -34), en-Nesefi ö. / , Kadı Numan ö. / , Ebû Ya kub İshâk b. “hmed es-Sicistânî ö. / [?] ve Hamîd(ddîn el-Kirmânî ö. 411/ den sonra gibi isimlerin eserlerini görm(ş olabileceğini d(ş(nd(rmektedir. ”âkıllânî ye göre ”âtınîlerin kaynağı Seneviyye ve Mecusilerdir. 30 ”öylece ”âkıllânî de diğer reddiyelerde olduğu gibi onların fikirlerinin aslını farklı gruplara dayandırmıştır. Eserde dikkat çeken bir husus da Fâtımîlerin nesebine dair verdiği bilgilerdir. ”âkıllânî, Fâtımîlerin soyunu Meymun el-Kaddah ile başlatmıştır. 31 Fâtımîlerin nesebiyle ilgili tartışmaların bu dönemde oldukça önemli olduğunu belirtmek gerekmektedir. ”âkıllânî nin hayatının sonlarına rastlayan bir dönemde, / yılında, “bbasi halifesi Kadir ”illah / önderliğinde Fâtımîlerin soyunu ta n eden bir beyanname yayınlanmış ve içlerinde İmamilerin de bulunduğu farklı kesimlerden âlimlerce imzalanması sağlanarak Fâtımîlerin nesebine karşı bu yaklaşım bir devlet politikası haline gelmiştir. Âlimlerin imzası da, bu beyannamenin etkisini g(çlendirmiştir. ”öylece, ”âkıllânî nin de, soyu Meymun el-Kaddah tan başlatmak suretiyle katıldığı nesebin sahih olmadığı gör(ş(n(n siyaseten bir araç olarak kullanıldığı gör(lmektedir. Kalaycı, Mehmet, Tarihsel S(reçte Eşarilik Maturidilik İlişkisi, “nkara Okulu Yayınları, “nkara , s. 254. 27 Gölc(k, ”âkıllânî , DİA, IV/532. 28 ed-Demîcî, “hmed “bdurrahman, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik elkısmu’s-sani, Camiatu Ümm( l-Kura, Suudi Arabistan 2015; el-”eyhî, İbrahim Muhammed İbrahim, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik, Camiatu Ümm( l-Kura, Suudi Arabistan 2015. 29 ”izi eserin varlığından haberdar eden ve teze ulaşmamızı sağlayan Doç. Dr. Mehmet Kalaycı ve Doç. Dr. “dem “rıkan a bu vesileyle teşekk(r ederiz. 30 el-”eyhî, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik, s. 229. 31 el-”eyhî, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik, s. 416-418. 26 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 65 M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği ”âkıllânî nin Fatımîlerin soyuyla ilgili bu gör(ş(ne sert bir eleştiri İbn Haldun dan gelmiştir. İbn Haldun, ”âkıllânî nin bu zayıf kanaati nasıl benimsediğini anlamadığını ifade etmektedir. Ona göre, Fâtımîlerin nesebinin uydurma olduğunu iddia etmek, hilafet konusunda kendilerine karşı hak iddia edenleri köt(lemek ve “bbasi hilafetine yaranmak için benimsenmiş bir yoldur. 32 ”âkıllânî nin Meymun el-Kaddah ile başlattığı imamlar listesinde gizlilik dönemindeki imamların isimlerine de yer vermesi de eseri önemli kılmaktadır. ”u dönemdeki imamların kimler olduğuyla ilgili kaynaklarda farklı gör(şler mevcuttur ve doğru bir bilgiye ulaşmak g(çt(r. ”âkıllânî nin verdiği isimlerin sahihliği de ş(pheli olmakla birlikte bu hususu yeniden gözden geçirmeyi sağlayabilecek bir kaynak sayılabilir. ”âkıllânî nin, varlığı yeni tespit edilen söz konusu eserinde detaylıca ele aldığı başlıca husus, ”âtınîlerin tevil ve tefsir anlayışları ile ayetlere yaptıkları tevillerdir. Onların tevillerine örnekler vermiş ve bunlar (zerine eleştirilerde bulunmuştur. ”âkıllânî nin, eserin pek çok bahsinde tevil meselesini merkeze koyarak ona yönelik eleştiri yaptığı gör(lmektedir. ”u çerçevede ”âtınîlerin şer i esaslara yaptıkları tevillere de yer vermiş, abdest, namaz, ezan vb. hususları tevillerini ayrı ayrı değerlendirmiştir. Şer i esasların tevillerine yer vermiş olması dolayısıyla onun Karmati çevreye dair bilgisi olduğu söylenebilir. Zaten eserinin bazı yerlerinde doğrudan Karamıta kavramını kullanarak onlar hakkında bilgiler vermektedir.33 ”âkıllânî nin eserinde dikkat çeken hususlardan birisi de onun ”âtınîlerin haşhaş kullandığına dair verdiği bilgilerdir. ”u konuda ayrıntılı açıklamalar da yapmıştır. ”âkıllânî, davete kazandırılan bir kısım ayak takımına, kendilerine imam tarafından verildiğini söyledikleri çeyrek dirhem haşhaş tozu içirildiğini, haşhaş kullanırken birtakım ayetler okuduklarını, bu vesileyle acılardan kurtulup nurlandıklarını, bunu kullananların da kaimlerinin kıyamında y(zlerinin ak ve azaptan da korunmuş olacağını belirtmektedir. 34 ”ilindiği (zere, Suriye deki Nizâri İsmaililer için aşağılayıcı bir kavram olarak Haşişiyye lakabı kullanılmaktadır. Haşîşiyye adının, öncesinde ancak / . y(zyılın ikinci yarısında ortaya çıktığı, onlar için ilk defa / te Fâtımî Halifesi Âmir-”iahkâmillâh tarafından Suriye ye gönderilen Nizâriyye aleyhtarı fikirler içeren ikinci mektupta kullanıldığı ileri s(r(lmektedir. 35 Sonraki s(reçte bu kavram, Nizâriler ve özellikle de Hasan Sabbah ile onun “lamut taki taraftarları için yaygın olarak kullanılmaya başlandığı kanaatine varılmıştır. “ncak ”âkıllânî nin eserinde geçen ifadeler, söz konusu kanaatin yanlışlığını göstermekte ve ”âtınîlerin haşhaş kullandıkları iddiasının çok daha erken tarihte ortaya çıkmış olduğunu göstermektedir. ”ununla birlikte, daha sonra ”âtınîliğe reddiye yazan ve İbn Haldun, Mukaddime, haz. S(leyman Uludağ, Dergah Yayınları, İstanbul , s. . Bkz. el-”eyhî, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik, s. 231, 241-242. 34 el-”eyhî, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik, s. 420-421. 35 5z, Mustafa, Haşişiyye , DİA, XVI/418. 32 33 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 66 Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN ”âkıllânî nin eserini görm(ş oldukları anlaşılan ”ağdâdî, Gazâlî gibi şahısların bu konuya dair bilgi vermemiş olması ise şaşırtıcıdır. ”âkıllânî nin Keşf(’l-Esrar ı, İsmaililikle ilgili verdiği bilgiler, onların kaynaklarından yaptığı nakiller ve bunlara yönelik eleştirileri dolayısıyla m(him bir eserdir. ”unun yanı sıra kendisinden sonrakilere de kaynaklık etmiş olması açısından önemlidir. İbn Nedim, ”ağdâdî, Gazâlî gibi isimler onun eserini görm(ş ve kullanmışlardır. Onların özellikle ”âtınîlerin tevilleri, şeriatın neshi gibi konularda ”âkıllânî yi kaynak olarak kullandıkları anlaşılmaktadır. ”âkıllânî nin isim vermeden dailerden yaptığı birtakım alıntıların da, bazı farklılıklarla birlikte bu kaynaklarda yer aldığı gör(lmektedir. Bâkıllânî Sonrası Âlimlerin Şiîliğe Yaklaşımı ”âkıllânî nin Şiîlik eleştirileri, kendisinden sonraki Eş arî âlimler (zerinde de etkili olmuştur. ”âkıllânî den sonra Eş arî gelenekte Şiî karşıtı söylemlerle öne çıkan isim ”ağdâdî / dir. ”ağdâdî, hayatının b(y(k bir kısmını ”(veyhîlerin hâkimiyetindeki ”ağdat ta ve Şiî n(fusun yoğun olduğu bölgelerden biri olan Nişabur da 36 geçirmiştir. Dolayısıyla Şiî-S(nni çatışmasının sosyal boyutlarına da bizzat şahitlik etmiştir. ”u durumun, onun hem eserlerinin içeriğine hem de (slubuna yansıdığı anlaşılmaktadır. 37 İmamilerin yanı sıra g(c(n( artıran Fâtımîler ve İsmaili tehdidin de ”ağdâdî nin eserlerinin içeriğini etkilemiş olduğu göz(kmektedir. ”âkıllânî ile ”ağdâdî arasında karşılaştırma yaptığımızda (slubun çok daha sertleştiğini görmekteyiz. Onun Şiî ya da Şîa kavramı yerine çoğunlukla daha olumsuz bir kullanım şekli olan Rafızi kavramını kullanması da bunun göstergelerinden birisidir. ”ağdâdî nin özellikle ”âtınîlere yaklaşımı oldukça tepkiseldir. ”ağdâdî de dikkat çeken diğer bir husus da, Şiî eleştirisinin yanı sıra bir Ehl-i S(nnet savunusunun eserlerde hâkim olmasıdır. Eş arî den sonra Eş arî gelenek içerisindeki ilk makalat eserini kaleme almış olan ”ağdâdî, çalışmasını tamamen bu anlayış (zerine oturtmuştur. fırka hadisini eserinin merkezine koymuş ve mezhepleri hak ve hak olmayan şeklinde keskin bir şekilde birbirinden ayırmış, kurtuluşa erenlerin de Ehl-i S(nnet mensupları olduğunu savunmuştur. ”ağdâdî, Kitabu Usuli’d-Din adlı eserinde imamet bahsini ele alırken genelde Şîa nın ve farklılık varsa diğer mezheplerin ilgili konulardaki gör(şlerine ve fikir ayrılıklarına yer vermiş, zaman zaman bunları eleştirmiş ve kendi ashabının gör(ş(n( zikretmiştir. Onun imametle ilgili gör(şleri, ”âkıllânî ve diğer Eş arî âlimlerle paralellik göstermektedir. 38 ”âkıllânî, imametle ilgili konuları detaylıca ele alıp Şiî fikirleri bazen isim vererek bazen vermeden etraflıca Makdisî, Ebû “bdillah Muhammed b. Ahmed, Ahsenu’t-Tekâsîm fî Ma’rifeti’l-Ekâlîm, ed.: M. D. De Goeje, Leiden 1906, s. 323, 336. 37 Toru, Üm(t, Eş’ari Makalat Geleneğinde İmamiyye Algısı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal ”ilimler Enstit(s(, , s. -118. 38 Krş. el-”ağdâdî, “bdulkahir, Ehl-i S(nnet Akaidi, çev. 5mer “ydın, İşaret Yayınları, İstanbul , s. 308-332. 36 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 67 M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği eleştirirken, ”ağdâdî de böyle bir şey gör(lmemektedir. O, konuyla ilgili farklı gör(şleri oldukça özet bir biçimde aktarmıştır. İmametle ilgili en temel mevzulardan olan imamın imametinin nassla mı, yoksa seçimle mi gerçekleştiği hususundaki gör(şleri de, öncekilerin fikirlerini tekrar mahiyetindedir. ”âkıllânî gibi, imametin nassla olduğuna dair bir tevat(r bulunmadığını, Rafızilerin de bu konuda ahad haberler rivayet ettiklerini kısaca ifade etmiştir. 39 ”ağdâdî nin Şîa ile ilgili fikirlerini el-Fark beyne’l-Fırak adlı eserinde daha net bir biçimde görmek m(mk(nd(r. Şiî fırkaları Rafıza başlığıyla heva ehli fırkalar altında ele alan ”ağdâdî, bu mezhebi temelde Zeydiyye, Keysaniyye, İmamiyye ve Gulat olarak dörde ayırmış ve Gulat ın b(t(n fırkalarının İslam fırkalarının dışında olduğunu belirtmiştir. 40 İsmâiliyye yi İmamiyye nin alt kollarından biri olarak vermişse de daha sonra ”âtıniyye yi İslam a mensup olmadıkları halde İslam a nispet edilen fırkalar arasında Gulat tan olarak değerlendirmiştir.41 Şehfûr b. Tahir el-İsferayini nin / eseri de, bazı farklılıklar olmakla birlikte, ”ağdâdî nin eserinin özeti niteliğinde olduğundan tasnifi aynıdır. 42 ”âtıniyye nin M(sl(manlara, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Mecusilerden daha fazla zarar verdiğini belirten43 ”ağdâdî, Fâtımî İsmaililiğini ve Karmatiliği de bu fırka altında değerlendirmiş göz(kmektedir. ”âtınîliğin tarihi, kökenleri, gör(şleri hakkında bilgi veren ”ağdâdî, âlimlerin onların dinini farklı gruplara dayandırdıklarını belirtmiş ve kendi kanaatine göre onların, âlemin kıdemine inanan ve yaratılışın arzu ettiği her şeyi m(bah görme eğiliminden dolayı b(t(n(yle şeriatı ve peygamberleri inkâr eden Maddeci Dehri zındıklar olduklarını ifade etmiştir.44 ”u noktada ”ağdâdî ile İsferayini nin Şîa ya karşı yaklaşımlarının oldukça genelleyici olduğuna dikkat çekmek gerekmektedir. ”unu şeriatın neshi konusunda açıkça görmek m(mk(nd(r. ”ağdâdî, Gulat Şîa nın tamamının ve bu fırka içerisinde değerlendirdiği ”âtıniyye nin şeriatı nesh ettiğini eserinin pek çok yerinde zikretmiş 45 ve onları tanımlarken şeriatı ve peygamberleri inkâr eden maddeciler ifadelerini kullanmıştır. “ynı yaklaşımın öncesinde tevil konusunu eserinin merkezine yerleştiren ”âkıllânî de de görmek m(mk(nd(r. Şeriatın h(k(mlerinin tevil edilişini t(m ”âtıniyye ye nispet ederek ele almıştır. “ncak bilinmektedir ki ”âtınîlerin tamamı şeriatı nesh etmiş değildir. Şeriatın neshi, Fâtımî-Karmati böl(nmesinden sonra daha ziyade Karmatiler arasında ortaya çıkmış bir anlayıştır ve Fâtımî İsmaililiğinde böyle bir şey söz el-”ağdâdî, Ehl-i S(nnet Akaidi, s. 317-318. el-”ağdâdî, “bdulkahir, Mezhepler Arasındaki Farklar, çev. Ethem Ruhi Fığlalı, TDV, “nkara 2011, s. 19. 41 el-”ağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 219 vd. 42 Krş. el-”ağdâdî, Ehl-i S(nnet Akaidi; el-İsferayini, Ebu l Muzaffer Şehfur, Dini Basiret İtikadi Mezhepler ve Ehl-i S(nnet, çev. Mustafa 5zgen, Palet Yayınları, Konya . 43 el-”ağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 219. 44 el-”ağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 227. 45 el-”ağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 20, 229, 237. 39 40 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 68 Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN konusu değildir. 5yle ki Fâtımî İsmaililiği ile Karmatiliği birbirinden ayıran en temel hususlardan birisi de, şeriata yaklaşım meselesi olmuştur. 46 İsferayani de ”âtınîlerin şeriatı nesihlerinden bahsetmiş ve onların kızlar ve kız kardeşler ile evlenmenin m(bah olup farz ibadetlerin kendilerinden d(şt(ğ(n( ilan ettiklerini belirtmiştir. 47 “yrıca o daha da ileriye giderek İmamiyye fırkalarının tamamının Kur an a ve Hz. Muhammed den gelen haberlere, M(sl(manların elinde olan şeriata itimat edilemeyeceği kanaatinde olduğunu, Mehdi ismini verdikleri ve ileride ortaya çıkıp kendilerine şeriatı öğretecek bir imamı beklediklerini ve şu anda kendilerinin dini bir yerlerinin olmadığına inandıklarını belirtmektedir. ”undan maksatlarının ise imamet hususunda kelamı gerçekleştirmek değil, şeri tekliflerdeki k(lfeti d(ş(rmek olduğunu ve şeri haramların helalleştirilmesi konusunda daha geniş davranmayı kast ettiklerini ifade etmiştir.48 ”öylece İsferayini, şeriatın neshi gör(ş(n( t(m Şîa ya nispet etmiştir. ”ağdâdî, Eş arî gelenek içerisinde ilk defa Şiîlerle sosyal ilişkilerin nasıl olacağını belirlemeye çalışan isim olmuştur. 49 Daha ziyade Gulat fırkaların özelliklerini saydıktan sonra bunların İslam (mmetinden olmadığını ve hiçbir değerlerinin olmadığını belirtmiştir. ”ununla birlikte İmamiyye nin de dâhil olduğu heva ehlinden olan fırka mensuplarının ise bazı bakımlardan İslam (mmetinden sayıldıklarını, bu nedenle M(sl(man mezarlığına defnedilme, M(sl(manlarla birlikte savaşa çıktıkları takdirde ganimet ve feyden pay alma, mescitlerde namaz kılma gibi hususlarda İslam toplumunun geri kalanından farkları olmadıklarını ifade etmiştir. “ncak cenaze namazlarının kılınmayacağını, kestiklerinin helal olmadığını, onlarla evliliğin m(mk(n olmadığını da ilave etmiştir. ”ağdâdî, ”âtınîlerin de dâhil olduğu Gulat ın ise m(rtetlerle aynı h(kme tabi tutulması gereken, kestiklerini yemenin, kadınları ile nikâhlanmanın helal olmadığı ve cizye karşılığında M(sl(manların yurdunda yaşamalarına dahi m(samaha gösterilemeyecek olan kesim olduğunu belirtmektedir. 50 İmamet konusunda m(stakil eserler de kaleme almış olan diğer bir Eş arî âlim el-C(veynî / ise, kelam ilminde ”âkıllânî den faydalandığını hatta onun kitaplarından on iki bin varak ezberlediğini söylemiştir. İmamet bahsinde de ”âkıllânî nin ve diğer imamlarının imamet konusunda uzun ve detaylı kitaplar yazdıklarını, o kitaplarda araştırıcıyı ikna edecek, konunun amacını kavramak ve en ileri seviyesini anlamak isteyenleri irşad edecek bilgiler verdiklerini belirtmiştir. Kendi eserinin amacının ise konunun esaslarını irdelemek, imamet konusundaki kesin bilgilerle ictihadi bilgileri birbirlerinden ayırmak olduğunu ifade etmiştir. 46 “yrıntılı bilgi için bkz. “vcu, “li, Erken Dönem İsmailîliğinde Şeriatın Neshi Sorunu Üzerine , Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi, , c. , sayı , s. FatımîKarmatî İlişkisine Dair ”azı M(lahazalar , Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi, 2009, c. 13, sayı , s. 250-254. 47 el-İsferayini, Dini Basiret İtikadi Mezhepler ve Ehl-i S(nnet, s. 148. 48 el-İsferayini, Dini Basiret İtikadi Mezhepler ve Ehl-i S(nnet, s. 48. 49 Toru, Eş’ari Makalat Geleneğinde İmamiyye Algısı, s. 248 vd. 50 el-”ağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 14, 179. G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 69 M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği Eş arî ve ”âkıllânî gibi Şîa nın nass iddiasını reddetmekle imamet bahsine başlayan C(veynî nin, zaman zaman kendinden gör(şler ve metodlar sunmakla birlikte, metod ve fikirler noktasında ”âkıllânî yi örnek aldığı gör(lmektedir. 51 “slında imamet bahsinin Şiî karşıtlığı (zerinden ele alınmasını, dönemin genel karakteristiği olarak görmek m(mk(nd(r. İmamet bahsinde ele alınan konular bunu açıkça ortaya koymaktadır. ”âkıllânî den sonra da Eş arî gelenekten Mâverdî / , C(veynî / ve Gazâlî de de / imamet dolayısıyla siyasetle ilgili hususlar etraflıca ele alınmış, bu konuda m(stakil eserler yazılmaya başlanmıştır. ”u çizgide ”(veyhîlerin ”ağdat taki etkisi, Fâtımîlerin sınırlarını hızla genişletmesi ve dâîlerin faaliyetleri etkili olmuş göz(kmektedir. ”u tehditler karşısında “bbasi hilafetini korumak, sonraki s(reçte de “bbasilerle birlikte Selçukluların meşruiyetini savunmak asli görevlerden biri haline gelmiştir. Şîa nın iddialarının merkezinde imamın nassla tayini ve onun soyundan devam etmesi olduğu için mesele bu dönemde daha ziyade ilk dört halifenin hilafeti ve nassın bulunmayışı çerçevesinde tartışılmıştır. 52 Bu nedenle de Ehl-i S(nnet in siyaset anlayışının, ilk dört halife, Emeviler ve “bbasiler döneminde yaşanan siyasi tecr(beden hareketle, Şîa nın imamet nazariyesine tepki olarak oluşturulduğu53 ileri s(r(lm(şt(r. Hatta Ehl-i S(nnet in bu konuda hemen hemen en son konuşan grup olduğuna ve özellikle Şîa nın yönetimle ilgili gör(ş ve itirazlarına bir cevap geliştirerek gör(ş ve tavırlarını ortaya koyduğuna dikkat çekilmiştir.54 Değerlendirme 70 ”âkıllânî, M(tekaddimun Eş arîlerin öne çıkan âlimlerinden birisidir ve Eş arîliğin sistemleşmesinde oldukça etkili olmuştur. Onun Şiîlik eleştirileri de Eş arî geleneğin yaklaşımını takip etmek açısından önemlidir. Onun fikirleri sonraki âlimler tarafından bazen olduğu gibi benimsenmiş bazen de geliştirilerek takip edilmiştir. Şiîlik eleştirisinin, erken dönemlerden itibaren daha ziyade imamet bahsi (zerine yoğunlaştığı söylenebilir. ”âkıllânî de de gör(ld(ğ( (zere bu noktada Hz. Ebu ”ekir in hilafeti, hilafet sırası ve bunun faziletle ilişkisi, imametin Kureyşliliği, Hz. “li nin hilafeti, imametin nass ile belirlenip belirlenmediği, imamın seçimle belirlenişi temel meseleler olmuştur. ”âkıllânî, Şiîlerin gör(şlerini ç(r(tecek ve onlara karşı kendi gör(şlerini temellendirecek şekilde fikirlerini ortaya koymuştur. Şiîleri imametin nass ve tayinle belirlendiği iddiası noktasında eleştirmekle beraber kendi gör(şlerini delillendirirken ayet ve hadisleri kullanmaktan çekinmemiştir. “yrıca o imamet meselesini haber ve haberin bilgi değeri (zerinden ele alarak tartışmış ve eleştirilerini Geçit, Mehmet Salih, C(veynî nin Hilâfet “nlayışı , EKEV Akademi Dergisi - Sosyal Bilimler -, 2014, c. XVIII, sayı , s. -501. 52 Sonraki dönemlerde de aynı tartışmaların devam ettiği gör(lmektedir. ”kz. “kkoyunlu, İsmail, İbn Teymiyye’nin Şia’ya Reddiyesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, “nkara Üniversitesi Sosyal ”ilimler Enstit(s(, . 53 Kutlu, Sönmez, Ehl-i S(nnet Siyaset “nlayışının Dinî Temellerinin Sorgulanması , e-Makâlât Mezhep Araştırmaları, , c. I, sayı , s. . 54 Okumuş, Ejder, Ehl-i S(nnet ve l-Cemaat in ”ir Meşrûiyet “racı Olarak İcat ve İstihdamı , Marife: Dini Araştırmalar Dergisi [Bilimsel Birikim], , c. V, sayı , s. . 51 G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN temellendirmiştir. Onun imametle ilgili yaklaşımının diğer Eş arî âlimler tarafından da benimsendiği gör(lmektedir. ”âkıllânî nin ”âtınîlere reddiyesi de Şiîlik eleştirilerinin diğer yön(n( oluşturmaktadır. G(n(m(ze ulaştığından yakın tarihte haberdar olunan Keşfu’l Esrar adlı eseri doğrudan ”âtınîlere yönelik bir reddiyedir ve yazılan ilk reddiyelerden olması hasebiyle oldukça önemlidir. ”öylece ilk dönemlerden başlayarak S(nni âlimlerin ”âtınîliğe yaklaşımı bir ölç(de tespit edebilmek ve reddiyelerin seyrini takip etmek m(mk(n olabilmektedir. “yrıca Fâtımîler ve Karmatilerle muasır bir şahıs olarak eserini ortaya koymuş olması da dikkate değerdir. Onun döneminde ve sonrasında yaşananların bu eserde ve sonraki reddiyelerdeki yansımaları da takip edilebilir. ”âkıllânî, ”âtınîlere yönelik eleştirilerini tevil anlayışlarını merkeze koyarak yapmıştır. Âlem anlayışları hakkında da bilgi vermiş ve onların iki İlah kabul ettiklerini belirterek eleştirilerini yöneltmiştir. ”âtınîlerinin diğer k(lt(rlerden etkilerine dikkat çekerek İslam dışı olarak vasıflandırdığı yönlerini öne çıkarmıştır. İmamların soyları hakkında da bilgi veren ”âkıllânî, Fâtımîlerin nesebini Meymun el-Kaddah a dayandırarak neseplerinin sahih olmadığı gör(ş(n( benimsemiştir. Onun eserinde dikkat çeken hususlardan birisi de, ”âtınîlerin haşhaş kullandıklarına dair verdiği bilgilerdir. Tespitlerimize göre bu iddia en erken bu kaynakta yer almaktadır ve böylece daha sonra onların Haşhaşiyyin olarak adlandırılmalarına zemin hazırlamıştır. ”âkıllânî nin bu eseri sonraki ”âtınîlik reddiyeleri için bir örnek oluşturmuştur. Kaynakça 71 “kkoyunlu, İsmail, İbn Teymiyye’nin Şia’ya Reddiyesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal ”ilimler Enstit(s(, . “vcu, “li, Erken Dönem İsmailîliğinde Şeriatın Neshi Sorunu Üzerine , Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi, , c. , sayı 2, s. 267-287. Fatımî- Karmatî İlişkisine Dair ”azı M(lahazalar , Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi, , c. , sayı , s. 243-265. “ydınlı, Osman, Mu'tezilî Siyaset D(ş(ncesinde Değişim S(reci Kâdî “bdulcebbâr ın İmâmet “nlayışı , Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, , c. V, sayı , s. -146. el-”ağdâdî, “bdulkahir, Ehl-i S(nnet Akaidi, çev. 5mer “ydın, İşaret Yayınları, İstanbul . Mezhepler Arasındaki Farklar, çev. Ethem Ruhi Fığlalı, TDV, “nkara . ”âkıllânî, Ebû ”ekr Muhammed b. Tayyib b. Muhammed el-”asrî, Kitabu Temhid(’l-evail ve telhis(’d-delail, tahk. İmad(ddin “hmed Haydar, M(esseset( l-k(t(bi s-sakafiye, Beyrut, 1993. el-”eyhî, İbrahim Muhammed İbrahim, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr elBâkıllânî dirase ve tahkik, Camiatu Ümm( l-Kura, Suudi Arabistan 2015. G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği Bulut, Halil İbrahim, Şiî-Usuli Gelenekte Hz. Ali ve İmametinin Dayanakları Şeyh M(fid 5rneği , Hazreti Ali Sempozyum Bildirileri, İzmir , s. -115. ed-Demîcî, “hmed “bdurrahman, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik el-kısmu’s-sani, Camiatu Ümm( l-Kura, Suudi Arabistan 2015. Eşit, Davut, Eş arîliğin Fıkhi Mezheplerdeki Temsiliyeti , Uluslararası İmam Eş’arî ve Eş’arîlik Sempozyumu Bildirileri - Eyl(l , 2015, c. II, s. 593-614. Geçit, Mehmet Salih, C(veynî nin Hilâfet “nlayışı , EKEV Akademi Dergisi - Sosyal Bilimler -, , c. XVIII, sayı , s. -504. Gölc(k, Şerafeddin, ”âkıllânî , DİA, IV/532. el-Hayyat, Ebu l-H(seyin / , Kitabu’l-İntisar ve’r-Red ale’r-Ravendiyi’l-Mulhîd, tahk.: Albert Nasri Nader, Beyrut 1957. Hizmetli, Sabri, Kitâbu l-Osmâniyye ye Göre Câhız ın İmâmet “nlayışı , AÜİFD, 1983, c. XXVI, s. 681-716.. İbn Haldun, Mukaddime, haz. S(leyman Uludağ, Dergah Yayınları, İstanbul . el-İsferayini, Ebu l Muzaffer Şehfur, Dini Basiret İtikadi Mezhepler ve Ehl-i S(nnet, çev. Mustafa 5zgen, Palet Yayınları, Konya . Kalaycı, Mehmet, Tarihsel S(reçte Eşarilik Maturidilik İlişkisi, Ankara Okulu Yayınları, “nkara . Kutlu, Sönmez, Ehl-i S(nnet Siyaset “nlayışının Dinî Temellerinin Sorgulanması , e-Makâlât Mezhep Araştırmaları, , c. I, sayı , s. -26. Makdisî, Ebû “bdillah Muhammed b. “hmed, “hsenu t-Tekâsîm fî Ma rifeti lEkâlîm, ed. M. D. De Goeje, Leiden . Nas, “bd(lhakim, İmamet Probleminin S(nni Literat(re Girişi ve Bâkıllânî'ye Göre İmamet, Yayınlanmamış Y(ksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal ”ilimler Enstit(s(, . Okumuş, Ejder, Ehl-i S(nnet ve l-Cemaat in ”ir Meşrûiyet “racı Olarak İcat ve İstihdamı , Marife: Dini Araştırmalar Dergisi [Bilimsel Birikim], 2005, c. V, sayı , s. -59. 5z, Mustafa, Haşişiyye , DİA, XVI/418. Şeyh M(fid, Meselet(n Uhra fi’n-Nass ala Ali (as), tahk. Muhammed Rıza el-Ensari, 1993. et-Taberî, Ebu Ca fer Muhammed b. Cerîr / , Tarihu’l-Umem ve’l-Mulûk, tahk.: Muhammed Ebu l Fazl İbrahim, Dâr( l-Mearîf, Kahire ts., c. VIII. Toru, Üm(t, Eş’ari Makalat Geleneğinde İmamiyye Algısı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal ”ilimler Enstit(s(, . G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi / , c. , sayı 4 72