Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
2018, 7, cilt:7, sayı: 14, Sayfa: 57-72
Yayın Geliş Tarihi / Received: 22/06/2018
Yayın Kabul Tarihi / Accepted: 03/07/2018
MÜTEKADDİMUN EŞ’ARÎLERİN ŞİÎLİK ELEŞTİRİLERİ BÂKILLÂNÎ
ÖRNEĞİ
Cemil HAKYEMEZ
Bet(l YURTALAN
Öz
Şiîlerle Şiî olmayanlar arasında ilk dönemlerden itibaren başta imamet
bahsi olmak (zere ilmi konular tartışılmış ve karşılıklı eleştiriler yöneltilmiştir.
Şiîlerle imamet bahsi (zerinden ilk tartışmaları Mu tezilîler yapmıştır. Her ne
kadar sonraki s(reçte Hanbeliler Şiîlerin şiddetli bir muhalifi olarak karşımıza
çıkmışlarsa da, eleştiriler ilmi anlamda daha ziyade Eş arî âlimler tarafından
s(rd(r(lm(şt(r. Eş arî gelenekten Şiîlik eleştirisiyle öne çıkan isimlerden birisi
”âkıllânî dir. O hem ”âtınîlere karşı m(stakil bir eser yazarak eleştiride bulunmuş
hem de diğer eserlerinde İmamiyye yi eleştirmiştir. Dolayısıyla bu şekilde Şîa nın
iki g(çl( kolunu da muhatap olarak karşısına almıştır. ”unun sebebi, onun,
İmamilerin daha rahat hareket edebildikleri ve bunun yanı sıra Fâtımîlerin ve
Karmatilerin farklı bölgelerde etkili olduğu bir dönemde yaşamış olmasıdır.
”âkıllânî, ”âtınîlik reddiyesinde tevil anlayışları (zerine yoğunlaşırken
İmamiyye yi imamet bahsi (zerinden eleştirmiştir. O, imametle ilgili eleştirilerde
temelde Mu tezilî geleneği takip etmişse de meseleyi detaylı bir biçimde ele almış
ve kendi delillerini ortaya koymuştur. ”âtınîlik eleştirisi ise, g(n(m(ze ulaşan ilk
tam reddiye olması dolayısıyla oldukça önemlidir. Onun ”âtınîlere yaklaşımı
kendisinden sonraki âlimler için de belirleyici olmuştur. ”âkıllânî nin iki mezhebe
yönelik eleştirinde de, kendisinden sonraki Eş arî âlimler (zerinde hem yöntem
hem de delillendirme yön(nden etkisi olduğu anlaşılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: ”âkıllânî, Şîa, Ehl-i S(nnet, Reddiye, İmamet, ”âtınîlik
THE SHI’ITE CRITICIZES OF MUTAQADDIMŪN ASH’ARITES
THE EXAMPLE OF BĀQILLĀNI
Abstract
Shi i and non-Shi i scholars discussed scientific topics, especially about
imamate and they criticized each other since the first period. Mu tezilîte scholars
made the first discussions on the imamate debate with Shi ite scholars. “lthough in
the next process, Hanbalites emerged as a violent opponent of Shi ites, the criticism
Atıf: Hakyemez, Cemil Yurtalan, ”et(l
, M(tekaddimun Eş arîlerin Şiîlik Eleştirileri ”âkıllânî
5rneği , G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi, 7
, ss. 57/72.
”u makale Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi tarafından - Mayıs
tarihleri arasında
d(zenlenen V. Uluslararası Şeyh Şa bân-ı Velî Eş arîlik Sempozyumunda sunulan tebliğin gözden
geçirilmiş ve genişletilmiş halindir.
Prof. Dr., Hitit Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi İslam Mezhepleri Tarihi, cemilhakyemez@hitit.edu.tr),
orcid.org/0000-0002-0525-1293.
“rş. Gör., Hitit Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi İslam Mezhepleri Tarihi, betulyurtalan@hitit.edu.tr),
orcid.org/0000-0003-3594-8427.
M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği
in the scientific area was maintained by the “sh arite scholars. One of the
prominent names in the “sh arite tradition criticizing Shi ism is ”âkıllânî. He
criticized ”âtınîyya by writing an independent book and he also criticized
Imamiyya by parts in his other books. Because he lived in a time when the
Imamate people could move more comfortable, as well as when the Fatimids and
Qarmatis were influential in different regions. While ”âkıllânî concentrated on the
understanding of the ta wil in the rejection of ”âtınîyya, criticized Imamiyya over
the imamate debate. Although he followed the tradition of Mu tazila in the
criticism of the imamate, he dealt with the matter in detail and revealed his own
evidence. His criticism of the ”âtınîyya is very important because it is the first
complete refutation that has reached the day. His approach to the ”âtınîyya has
also been decisive for the scholars who were after him. It is understood that
”âkıllânî s criticism of the two sects had an influence both by method and evidence
on his subsequent “sh arite scholars.
Keywords: ”âkıllânî, Shia, “hl-i Sunna, Refutation, Imamate, ”âtınîyya
İlk İmamet Eleştirileri
İlk dönemde Şiîlik eleştirileri daha ziyade imamet bahsi (zerinden
yapılmıştır. Erken dönem kaynaklarına göre Şîa yla ilk imamet tartışması
yapanların başında Mu tezilîler gelmektedir. Hayyât ın
/
[?] bildirdiğine
göre, Mutezilî Ebu l-Huzeyl el-“llaf ın
/
takipçilerinden “li el-Usvarî
/
, Harun Reşid in
/
veziri Yahya b. Halid el-”ermekî nin
/
d(zenlediği ilim meclislerinde “li b. Mîsem et-Temmâr la
/
dan sonra
imamet konusunda tartışmalar yapmıştır. 1 “rdından S(mame b. Eşres
/
gibi Mu tezilîler de, Halife Me mun un huzurunda “li b. Mîsem gibi Şiî
kelamcılarla bu ilmî m(nazaralara devam etmişlerdir. 2 Söz konusu tartışmalarda
isimleri öne çıkan Câhız
/
gibi diğer Mu tezilî âlimler de bulunmaktaydı.
Hayyât, Ebu l-Kasım el-”elhî
/
, Ebû “li El-Cubbâî
/
ve Ebû Haşim
el-Cubbâî
/
gibi sonraki nesil Mu tezilî kelamcılar da, aralarında İbn
Memluk el-İsbahanî, Hasan b. Musa en-Nevbahtî
/
, Ebu Sehl İsmail b. “li
en-Nevbahtî
/
ve İbn Kıbbe er-Razî nin bulunduğu çağdaşları Şiî
kelamcılarla, söz konusu tartışmaların benzerlerini devam ettirdiler. İlk nesil
kelâmcıların kısa ve özl( değerlendirmelerini incelikle ele alarak, başta Şîa olmak
(zere diğer d(ş(nce ekollerinin savunduğu fikirleri esaslı bir şekilde reddetme
gayretine giriştiler. Onların oluşturmuş olduğu reddiye literat(r(, daha sonra / .
y(zyılda öne çıkan Kadı “bdulcebbar
/
gibi Mu tezilî ve ”âkıllânî
/
gibi Eş arî kelamcılar tarafından takip edilerek, g(n(m(ze kadar gelen
Şiî imamet eleştirilerinin modelini oluşturdu.
Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız gibi, aslında Şîa ya yönelik imamet
eleştirilerinin temelinde Mu tezile yer almaktadır. ”undan dolayı ”âkıllânî nin
Bkz. el-Hayyat, Ebu l-H(seyin
/ 12), Kitabu’l-İntisar ve’r-Red ale’r-Ravendiyi’l-Mulhîd, tahk.: Albert
Nasri Nader, Beyrut 1957, s. 75.
2 Bkz. et-Taberî, Ebu Ca fer Muhammed b. Cerîr
/
, Tarihu’l-Umem ve’l-Mulûk, tahk.: Muhammed
Ebu l Fazl İbrahim, Dâr( l-Mearîf, Kahire ts., c. VIII, s. 577.
1
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
58
Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN
imamet yaklaşımı,
ört(şmektedir.
bazı
Mu tezilî
alimlerin
gör(şleriyle
b(y(k
oranda
”ilindiği (zere imamet bahsi Mu tezilî gelenekte efdalin imametini
savunma ve mefdul(n imametini meşru görme şeklinde iki farklı gör(şle
temsil edilmektedir. ”u gelenek içerisinde imamet anlayışıyla dikkat çeken en
önemli isimlerden birisi Câhız olmuştur. İlk dört halifenin hilafete geliş sırasının
fazilet sırası olarak kabul(n(n benimsenmesinde Câhız ın Kitabu’l-Osmaniyye
isimli eserinin önemli etkisi olmuştur. Hz. Ebu ”ekir in Hz. “li ye olan (st(nl(ğ(
ve Hz. 5mer ile Hz. Osman ın hilafetlerinin meşruluğu, hem M(sl(man çoğunluk
hem de dönemin “bbasi hilafeti nezdinde bu şekilde ayrıntılı olarak
tescillenmiştir.3 Osmaniyye de ifade edilenler şöyle özetlenebilir Hz. Ebu ”ekir,
kendisiyle ilgili naslar da dikkate alındığında âlim, cömertlik, olgunluk, z(hd,
fazilet, vefakârlık, cefakarlık, cesaret, g(venilirlik, İslam a hizmet, M(sl(manlık
vb. özellikler bakımından Hz. “li den (st(nd(r. ”undan dolayı da onun ilk halife
olması gayet meşrudur. O aynı zamanda M(sl(manların icmaı ve seçimiyle halife
olmuştur.
Câhız ın, hilafet meselesiyle ilgili (zerinde durmuş olduğu temel hususlar
şu şekildedir
1-İmam olacak kişinin M(sl(manlar arasında en faziletli kişi olması
gerekir.
2-Kureyşli olmak veya Hz. Peygamber in akrabası olmak şart değildir
fakat imamda bazı özelliklerin bulunması gerekir.
3-Hz. Peygamber in halifesinin kim olacağıyla ilgili Kur an ı-Kerim de bir
nas bulunmamaktadır.
4-Hz. Peygamber, kendi yerine bir halife tayin etmemiştir.
5-İmamın belirlenmesi seçimledir nas ve tayin söz konusu değildir.
6-Her dönemde bir imamın bulunması şarttır. 4
Câhız ın, Hz. “li nin imametiyle ilgili gör(şleri bu şekilde olmakla birlikte
onun kişiliğiyle ilgili kanaatlerinin oldukça m(spet olduğunu belirtmek gerekir.
Câhız burada Hz. “li ye değil, onun taraftarlarına cevaplar vermektedir. Hz. “li
ile ilgili Şiî rivayetleri de ayrıntılı olarak ele alıp, Hz. Ebu ”ekir ile ilgili rivayetlerle
mukayese etmekte ve bu konuda Hz. Ebu ”ekir in daha (st(n olduğu kanaatine
varmaktadır. ”enzer yaklaşımı daha sonraları ”âkıllânî de de görmekteyiz.
Câhız, imamet ve hilafet meselesine getirmiş olduğu yeni yorumlarıyla,
mensubu olduğu ”asra Mu tezilesini biraz daha merkeze yaklaştırmıştır. Cubbaîler
ve sonraki diğer ”asra Mu tezilesi mensubu kelamcılar, Şiîliğe yönelik
eleştirileriyle bu yakınlaşma s(recini tamamlamışlardır. 5zellikle, birlikte hareket
Hizmetli, Sabri, Kitâbu l-Osmâniyye ye Göre Câhız ın İmâmet “nlayışı , AÜİFD, 1983, c. XXVI, s.
685.
4 Hizmetli, Kitâbu l-Osmâniyye ye Göre Câhız ın İmâmet “nlayışı , s.
.
3
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
59
M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği
ettikleri S(nnîlerin imamette Kureyşli olma şartını benimseyerek bu ortaklığı
pekiştirdikleri gör(lmektedir. Kureyşli olmanın imametin şartı olarak ileri
s(r(lmesi, ilerleyen s(reçte Mu tezilî Kadı “bdulcebbar tarafından da
benimsenmiştir. 5
Bâkıllânî’nin Şiîlik Eleştirisi
”âkıllânî nin içerisinde yaşadığı IV/X. y(zyıl, İslam ın altın çağı olarak
kabul edilen, M(sl(manların fikirsel anlamda g(çl( olduğu bir döneme tekab(l
etmektedir. ”u dönem aynı zamanda mezhebi çatışmaların (st d(zeyde yaşandığı
bir zaman dilimidir. / . asırdan itibaren varlığını s(rd(ren “bbasi hilafetinin yanı
sıra, genel kanaate göre Şiî olarak kabul edilen ”(veyhîler ile İsmaili Fâtımîlerin
ortaya çıkışı ”(veyhîlerin ”ağdat ta “bbasi Hilafeti (zerinde ciddi bir g(ç elde
ederken Fâtımîlerin de sınırlarını Hicaz ı kapsayacak şekilde genişletmeleri, bu
dönemde Şiîlerle S(nniler arasında ciddi bir siyasi m(cadelenin yaşanmasına
sebebiyet vermiştir. ”ağdat ta Şiîlerin ”(veyhîlerden g(ç alarak çok daha rahat
hareket edebilir hale gelmeleri ve Gadir-i Hum bayramı, “şure matemi gibi
rit(ellerini rahatça uygulayabilmeleri, Şiîlerle S(nnilerin burada fiziksel
m(cadelesini artırmıştır.
Fâtımî halifesi Muiz Lidinillah
/
ve ardından “ziz ”illah
/
,
Fâtımî İsmaililiğinin sistemleşmesi için çaba sarf etmişlerdir. Mısır ın fethinin
ardından Kahire de kurulan el-Ezher in
/
te faaliyete geçirilmesi,
/
de
ise d(zenli derslere başlanması, ardından Halife Hâkim ”iemrillah ın
/
çabalarıyla
/
te Daru l Hikme nin kurulmasıyla birlikte Fâtımîler ilmi
anlamda bir atılım sağlamıştır. S(nni âlimlerin İsmaililiğin etkisini kırma
ihtiyaçlarıyla birlikte, m(cadele ilmi alana da taşınmıştır. Şîa ya karşı yazılan
reddiyeler ve S(nni kimliği vurgulayan eserlerin yazılışı bunu ortaya
koymaktadır. ”âkıllânî de bu s(reçte öne çıkan isimlerden biri olmuştur.
330 (941civarı doğduğu tahmin edilen ”âkıllânî, Eş arîyye nin
sistemleşmesi ve geniş çevrelere yayılmasında etkili isimlerden birisi olarak kabul
edilmektedir. ”asra ve ”ağdat ta eğitim alan, ardından ”asra da dersler veren
”âkıllânî, ”(veyhî h(k(mdarı “dududdevle
/
tarafından çeşitli
mezheplere mensup âlimlerle tartışma meclislerine Ehl-i S(nnet temsilcisi olarak
katılmak (zere Şiraz a davet edilmiş ve burada Mu tezilî, Şiî ve Şafii âlimlerle
çeşitli meseleler (zerine tartışmıştır. ”u meclislerde gerçekleştirilen tartışmalardaki
başarısı dolayısıyla, kendisi Şiî olmasına rağmen “dududdevle, ”âkıllânî yi
oğlunu yetiştirmesi için görevlendirmiştir. ”âkıllânî, Kitabu’t-Temhid adlı eserini de
bu dönemde kaleme almış ve “dududdevle ye ithaf etmiştir.6 Dolayısıyla onun,
eserini, “dududdevle nin vefat tarihi olan
/
ten önce ortaya koyduğunu
söylemek m(mk(nd(r.
“ydınlı, Osman, Mu'tezilî Siyaset D(ş(ncesinde Değişim S(reci Kâdî “bdulcebbâr ın İmâmet
“nlayışı , Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi,
, c. V, sayı , s.
.
6 Gölc(k, Şerafeddin, ”âkıllânî , DİA, IV/532.
5
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
60
Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN
İmâmiyye
”âkıllânî nin, tartışma meclislerinde İmamiyye Şîasından Şeyh M(fid ile
/
farklı konularda m(nazaralar gerçekleştirdiği zikredilmektedir. ”u
tartışmaların bir kısmı Şeyh M(fid tarafından Meselet(n Uhra fi’n-Nass ala Ali (as)
adlı risalede aktarılmış ve g(n(m(ze ulaşmıştır. 7 Risalede tartışma şu şekilde yer
almaktadır
”âkıllânî bana şöyle sordu ”ize seleflerinle Emir(lm(minin ilgili nas
konusundan bahset, az mı yoksa çok muydu? “z derseniz size şöyle
denir Yalan konusunda ittifak ettiğinizi inkâr etmiyorsunuz. Ç(nk( az
delil (zerine yalan uydurmak m(mk(nd(r. Şayet delil çoktur derseniz
size denir ki Emirul M( minin in durumu nedir? D(şmanlarıyla
savaşmadı. Şayet taraftarları olsaydı savaşırdı diye iddia ediyorsunuz.
Cevap, “llah doğrunun yanındadır Ona denir ki Elhamd(lillah selefimiz
hakkında çok nas vardır. Onların yalan uydurması caiz değildir. Fakat her
iyi haber nakleden kimsenin cihad için uygun olduğu söylenemez. Zira
haberi nakleden emin, g(venilir ve b(y(k bir âlim, iyi kılıç kuşanma
konusunda aynı meziyetlere sahip olamaz. “yrıca cihad kişilerin çokluğu
(zerine bina edilmez bu bir maslahat gereğidir. Görm(yor musun Hz.
Peygamber
taraftarıyla ”edir de savaşmasına rağmen,
taraftarı
olduğu halde Hudeybiye de savaşmadı. Cihad sayıya göre değil maslahata
göre belirlenir.
Soran dedi ki Oturarak savaşmadan hakkı alınan bir şeyin maslahat olan
yön(n( bize göster ki biz de bu ifade ettiklerinizin doğruluğunu bilelim.
Ona denir İlk olarak, bu ifade ettiğin şey bizim için gerekli değildir.
Ç(nk( imam hatalardan masumdur. Onun oturması ya da kalkmasına
itiraz edilmez. Bilakis onların oturmasında dini ve d(nyevi maslahat
olduğu zaten bilinir.
Sonra bazı maslahat yönleri ortaya çıktı. Onların bir kısmı şöyle oluyordu
O bildi ki muhaliflerden bir kısmı bir m(ddet sonra hakka döner. ”u
nedenle savaşı terki maslahattır. “yrıca bildi ki, onların ortaya çıkışı
m( min olarak olacaktır. ”u nedenle katledilmeleri caiz değildir. ”u
şekilde savaşı terk etmesi maslahat gereği olmuştur.
“yrıca savaşı terki nesli ve taraftarları için bir şefkattir ç(nk( onlar yok
edilebilir ve dinin aslı olan imamet kesintiye uğrayabilirdi. ”u bilinen bir
kelamdır, ehl-i adl ve m(tekellimler bunu bilir ve bu dinin usul(ndendir.
Görm(yor musun ki eğer Nuh aleyhisselamın kavminin suda boğulması,
Salih aleyhisselamın kavminin deve y(z(nden helakı, H(seyin
aleyhisselamın, ki o “llah katında Salih in dişi devesinden daha
m(himdir, katilinin hayatta kalması sorulursa, bunların, ifade ettiğimiz
7
Şeyh M(fid, Meselet(n Uhra fi’n-Nass ala Ali (as), tahk. Muhammed Rıza el-Ensari, 1993.
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
61
M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği
maslahatın dışında cevapları yoktur. ”aki kalanlardan kimin yaşayacağını
Allah bilir.8
”âkıllânî nin Şiîlik eleştirisini kendi eserlerinden yola çıkarak da tespit
etmek m(mk(nd(r. ”âkıllânî Temhid in imamet bahsinde daha önce Menâķıb(’leimme adlı kitabına giriş niteliğinde bir risâle yazdığını, risâleyi bazı ilâve ve
çıkarmalarla bu eserine naklettiğini belirtir. 9 Onun bu kısımda, meseleleri ele
alırken Şîa yı tenkid konusunu merkezde tuttuğu anlaşılmaktadır. ”u noktada
imamın Kureyşlilik şartı, Hz. Ebu ”ekir in imametinin sahih oluşu, ilk dört
halifenin imametinin geçerli oluşu ve her birinin faziletliliği, imametin nass ile
değil seçimle belirlenişi gibi konular (zerinde durmuştur. ”u hususların hepsinde
Şîa nın iddialarının aksi gör(ş belirtmiş olmaktadır.
İmanın birtakım ictimai görevleri yerine getirmek (zere varlığının gerekli
olduğunu d(ş(nen10 ”âkıllânî nin halifelikle ilgili gör(şlerini biraz açmak
gerekmektedir. İmamın Kureyşliliğini kabul eden ”âkıllânî, bunu delillendirmek
için hadisleri kullanmıştır. 11 En temel delillerinden birisi de, Hz. Ebu Bekir
Sakife de seçilirken bu rivayetin dile getirilmiş olması ve ashabın bu rivayete itaat
etmiş olmasıdır. ”âkıllânî ye göre, bu rivayet doğru olmasaydı ashab yalan (zerine
birleşmiş olurdu ki bu da m(mk(n değildir. 12 Kureyşlilik şartını belirtmesinin yanı
sıra onun Haşimoğullarından olmasının gerekmediğini ifade etmesi ise dikkat
çeken bir husustur. ”âkıllânî, imamda aranan vasıfları belirtmekle birlikte
aranmayanlara da dikkat çekmiştir ki bunlar arasında imamın masum olması ve
gaybı bilmesi gibi hususlar vardır. 13 ”ilindiği (zere imamın masum olması Şîa nın
imamlara y(klediği vasıflardandır ve ”âkıllânî buna karşı çıkmıştır.
”âkıllânî nin (zerinde durduğu hususlardan birisi de, Hz. Ebu ”ekir in
imamete layık olup olmadığıyla ilgili tartışmalardır. Şîa ile Ehl-i S(nnet in en temel
ayrışma noktalarından birinin, ilk (ç halifeye bakış olduğu bilinmektedir. Şîa,
Zeydiyye hariç tutulursa, ilk (ç halifenin hilafetini kabul etmez. ”u nedenle S(nni
âlimlerin imamet ve hilafet meselesini ele alırken (zerinde durdukları en temel
meselelerden birisi de, öncelikli olarak Hz. Ebu ”ekir in sonrasında da diğer iki
halifenin hilafete layık olduklarını temellendirmektir. ”âkıllânî de, Hz. Ebu
”ekir in (mmetin en faziletlileri tarafından seçilmiş olmasını ve imamet için
gerekli t(m özelliklere fazlasıyla sahip olmasını vurgulayarak onun hilafetinin
sahihliğini temellendirmeye çalışmıştır. 14 “rdından Hz. 5mer, Osman ve “li nin
imametlerinin sahihliğini detaylı bir biçimde ele almıştır. Onlar hakkındaki
olumsuz gör(şlere cevaplar vermiştir. 15
Şeyh M(fid, Meselet(n Uhra fi’n-Nass ala Ali (as), s. 21-26.
”âkıllânî, Ebû ”ekr Muhammed b. Tayyib b. Muhammed el-”asrî, Kitabu Temhid(’l-evail ve telhis(’ddelail, tahk. İmad(ddin “hmed Haydar, M(esseset( l-k(t(bi s-sakafiye, Beyrut, 1993, s. 431-432.
10 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 477
11 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 471.
12 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 473-474.
13 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 471, 476-477.
14 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 480-496.
15 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 496-558.
8
9
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
62
Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN
S(nni kesimde Hz. Ebu ”ekir in bu şekilde savunulmasına karşılık Şiî
İmamî m(tekellim Şeyh M(fîd de, bir taraftan İmamiyye imamet nazariyesini ele
aldığı kitaplarında, fazilet vb. nedenlerden dolayı Hz. “li nin en (st(n olduğunu
iddia ederken, diğer taraftan Mu tezilî ve S(nnî hilafet teorisinin merkezinde yer
alan Hz. Ebu ”ekir in hilafeti meselesine daha çok ağırlık vermiş ve onunla ilgili
ileri s(r(len delilleri ç(r(tmeye çalışmıştır. 16
İmametin L(tuf olarak gör(lmesi meselesi de özellikle Şiî kelamcılarla
g(ndeme gelmiş bir meseledir. “hbarî geleneğin temsilcilerinden ne Kuleynî
/
ne de Şeyh Sadûk
/
bu konuyla ilgili herhangi bir ifade
kullanmamıştır. “ncak Usulî d(ş(ncenin öne çıkmaya başlamasından itibaren
Şeyh M(fid
/
ve Şerif el-Murtaza
/
gibi İmâmî kelamcılar
tarafından imametin izahında önemli prensiplerden biri olarak kullanılmaya
başlamıştır. ”âkıllânî ve Mu tezilî Kadı “bdulcebbar gibi m(tekellimler ise bunun
tersini ispata çalışmıştır.
”âkıllânî nin Şîa nın imametle ilgili iddialarını ç(r(tmek için (zerinde
durduğu en önemli noktalardan birisi de, imamın tayini meselesidir. Ona göre
(mmet, imametin nas ve seçim olmak (zere iki yoldan başka bir yolla
gerçekleşmeyeceği konusunda ittifak etmektedir. ”u durumda bunlardan birinin
yanlış olduğunun ispatı diğerinin doğruluğunun delili olmaktadır. ”u nedenle
”âkıllânî, imametin nas ile gerçekleşmediğini delilleriyle zikrederek tayinin
seçimle olduğunu ortaya koymaktadır. 17 Konuyu haberlerin sahihliği ve ilim ifade
edip etmemesi yön(nden ele alan ”âkıllânî, haberi vacip, m(mteni ve m(mkin
olmak (zere (çe ayırmış ve imametle ilgili haberleri m(mkin kategorisinde
değerlendirmiştir. ”u durumda bu haberlerin doğru ya da yanlış olduklarının
tespiti gerekmektedir. Eğer her iki durum için de delil yoksa burada durulur. 18
Haberlerin ilmi değerinin olup olmayışını ise tevat(r ve ahad (zerinden
değerlendirmektedir. ”âkıllânî ye göre tevat(r zaruri ve kesin bilgi gerektirirken
ahad haber kesin bilgi gerektirmez ve ameli konularda kullanılır. 19 Ona göre, Hz.
Peygamber in kendisinden sonra itaat edilmesi farz olan bir imam tayin ettiği gibi
(mmet için çok önemli olan bir meseleye dair tevat(r söz konusu değildir. ”u
noktada (mmetin b(y(k bir kısmının yanı sıra Zeydiyye ve ”ağdat Mu tezilesinin
de Hz. “li nin imamlığına dair nas olduğunu inkâr etmelerini delil olarak
göstermektedir. 20 ”u durumda imametle ilgili Şîa nın iddiaları ahad haber
olmaktadır ki bu ”âkıllânî ye göre zaruri bilgi ifade etmez. ”âkıllânî, Hz. Ebu
”ekir in halife olduğu s(reçte İmamlar Kureyştendir hadisi g(ndeme gelirken
imametin tayin edildiğine dair bir nassın g(ndeme gelmediğini delil göstererek bu
haberin ahad dahi olamayacağını ifade etmiştir. Yine ilk dönem M(sl(manlarının
Hz. Ebu ”ekir e itaatteki icmalarını da bu habere zıt bir uygulama olarak delil
”ulut, Halil İbrahim, Şiî-Usuli Gelenekte Hz. Ali ve İmametinin Dayanakları Şeyh M(fid 5rneği ,
Hazreti Ali Sempozyum Bildirileri, İzmir
, s.
.
17 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 442 vd.
18 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 434-436.
19 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 441-442.
20 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 443-444.
16
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
63
M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği
göstermektedir. Dolayısıyla ”âkıllânî ye göre Şîa nın bu iddiası gerekli şartları
taşımadığı için kendisiyle amel edilecek bir ahad haber olarak dahi kabul
edilemez. ”öylece ”âkıllânî nezdinde Şîa nın imametin nas yoluyla belirlendiği
gör(şleri batıl duruma d(şmektedir. 21
”âkıllânî, Şîa nın Hz. “li nin imametine dair delil olarak kullandığı
birtakım rivayetleri de detaylı bir şekilde değerlendirmek suretiyle onların
gör(şlerinin yanlışlığını ispata çalışmıştır. Ele aldığı rivayetlerden biri, Hz.
Peygamber e nispet edilen ”en kimin mevlası isem “li de onun mevlasıdır
ifadesidir. ”âkıllânî bu rivayeti ele alırken Mevla kelimesinin farklı anlamlara
gelebileceğini ve rivayetin Şiîlerin yorumladığı gibi imamete delil olamayacağı
(zerinde durmaktadır.22 ”âkıllânî bunun dışındaki rivayetleri de değerlendirerek
hiçbirinin Hz. “li nin imametine işaret etmediğini ortaya koymuştur. 23 ”unun yanı
sıra ”âkıllânî, Hz. Ebu ”ekir ve 5mer in imametine delil olarak kullanılan
rivayetlerin de bulunduğunu belirtmekte ve Şiîlere neden bunları delil olarak
almadıklarını sormaktadır. Kanaatimizce burada ”âkıllânî nin vurgulamak istediği
ahad haberlerle hareket edilecekse bunun Hz. Ebu ”ekir ve 5mer in imameti için
de yapılabileceğidir.
İmamiyye Şîa sının imamet inancı açısından belki de dönemin en önemli
meselesi olan gaybet konusuna gelince bu konuya ”âkıllânî tarafından fazla yer
verilmemiş olduğu gör(lmektedir. ”u durum, onun Şîa nın iç meseleleri hakkında
fazla bilgisi olmadığı intibaı oluşturmaktadır. “ncak ”âkıllânî nin eserini
/ 83
öncesinde, hen(z Usuli Şiî alimler gaybet inancını sistemleştirmemişken yazmış
olmasının etkisini de göz ön(nde bulundurmak gerekmektedir. Onun kitabını
yazdığı bu dönemde Şeyh M(fid in bu konudaki d(ş(nceleri muhtemelen kayda
geçmemişti. ”u nedenle ”âkıllânî, daha ziyade, Câhız ve diğer Mu tezilîlerin
önceden beri s(re gelen klasik eleştirilerini s(rd(rm(ş göz(kmektedir.
”âkıllânî nin imamet konusundaki gör(şlerin hemen tamamında Eş arî nin
takipçisi olduğu gör(lmektedir. Sıkı bir Ehl-i S(nnet ve Eş arî savunucusu olan
”âkıllânî nin şahsına bu nedenle el-Eş arî lakabı verilmiştir. 24 Farklılaştıkları tek
husus daha faziletli bulunurken ondan daha az faziletli olanın imam seçilip
seçilemeyeceğidir.
Eş arî,
daha az faziletlinin imam seçilemeyeceği
kanaatindeyken ”âkıllânî şartlar gerektirdiğinde seçilebileceğini savunmaktadır. 25
“ncak ”âkıllânî bu konulara Eş arî ye kıyasla oldukça geniş bir yer ayırmıştır.
”âkıllânî nin döneminde yaşanan siyasi gelişmelerin bu durumda etkili olduğu
anlaşılmaktadır.
İsmâiliyye/Bâtınîlik
”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 444-447.
”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 451-456.
23 ”âkıllânî, Kitabu Temhid(’l-evail, s. 456-463.
24 Eşit, Davut, Eş arîliğin Fıkhi Mezheplerdeki Temsiliyeti , Uluslararası İmam Eş’arî ve Eş’arîlik
Sempozyumu Bildirileri 21- Eyl(l
, 2015, c. II, s. 606.
25 Nas, “bd(lhakim, İmamet Probleminin S(nni Literat(re Girişi ve Bâkıllânî'ye Göre İmamet,
Yayınlanmamış Y(ksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal ”ilimler Enstit(s(,
, s.
.
21
22
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
64
Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN
”âkıllânî nin ”âtınîlere karşı Keşf(’l-esrar ve hetk(’l-estar fi’r-red ale’lBâtıniyye adıyla m(stakil bir eser yazdığı bilinmektedir. ”u eserin, bu alanda
kapsamlı bir şekilde yazılan ilk eserlerden olduğu tahmin edilmektedir. 26 Bundan
önce yazıldığı rivayet edilen tek eser, İbn Rizam ın en-Nakz ale’l-Bâtıniyye adlı
çalışmasıdır. 27 ”âkıllânî nin bu eserinin g(n(m(ze ulaşmadığı d(ş(n(lmekteydi.
“ncak, son yıllarda, İstanbul S(leymaniye K(t(phanesinde er-Red ale’l Ehva adı
altında ”elhi ye ait olarak kayıtlı eserin aslında ”âkıllânî nin Keşf(’l-Esrar ı olduğu
tespit edilmiştir. ”u n(sha (zerine “rap d(nyasında iki y(ksek lisans çalışması
yapılmış ve eser incelendiği gibi tahkik de edilmiştir. 28 ”iz de söz konusu tahkik
vesilesiyle esere ulaşma imkânı elde ettik.29 ”u gelişmeyle birlikte ”âkıllânî nin bu
eseri, g(n(m(ze ulaşan ilk m(stakil ”âtıniyye reddiyesi olma özelliğini
kazanmaktadır. ”âtınîlerin g(çl( olduğu bir dönemde yaşamış ve dönemin
olaylarına şahitlik etmiş olması da onun reddiyesini birincil kaynak yapmaktadır.
”âkıllânî nin eserinde ”âtınîlerin fikirlerine dair verdiği nakillerden onun
bu konuda bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. ”âkıllânî nin kaynaklarını tam
olarak tespit etmek daha detaylı bir çalışmayı gerektirmektedir. “ncak İsmaililerin
âlem nazariyesiyle ilgili verdiği bilgiler ve yaşadığı zaman dilimi, onun Ebû Hâtim
er-Râzî ö.
/
-34), en-Nesefi ö.
/
, Kadı Numan ö.
/
, Ebû Ya kub
İshâk b. “hmed es-Sicistânî ö.
/
[?] ve Hamîd(ddîn el-Kirmânî ö.
411/
den
sonra
gibi
isimlerin
eserlerini
görm(ş
olabileceğini
d(ş(nd(rmektedir.
”âkıllânî ye göre ”âtınîlerin kaynağı Seneviyye ve Mecusilerdir. 30 ”öylece
”âkıllânî de diğer reddiyelerde olduğu gibi onların fikirlerinin aslını farklı
gruplara dayandırmıştır. Eserde dikkat çeken bir husus da Fâtımîlerin nesebine
dair verdiği bilgilerdir. ”âkıllânî, Fâtımîlerin soyunu Meymun el-Kaddah ile
başlatmıştır. 31 Fâtımîlerin nesebiyle ilgili tartışmaların bu dönemde oldukça önemli
olduğunu belirtmek gerekmektedir. ”âkıllânî nin hayatının sonlarına rastlayan bir
dönemde,
/
yılında, “bbasi halifesi Kadir ”illah
/
önderliğinde
Fâtımîlerin soyunu ta n eden bir beyanname yayınlanmış ve içlerinde İmamilerin
de bulunduğu farklı kesimlerden âlimlerce imzalanması sağlanarak Fâtımîlerin
nesebine karşı bu yaklaşım bir devlet politikası haline gelmiştir. Âlimlerin imzası
da, bu beyannamenin etkisini g(çlendirmiştir. ”öylece, ”âkıllânî nin de, soyu
Meymun el-Kaddah tan başlatmak suretiyle katıldığı nesebin sahih olmadığı
gör(ş(n(n siyaseten bir araç olarak kullanıldığı gör(lmektedir.
Kalaycı, Mehmet, Tarihsel S(reçte Eşarilik Maturidilik İlişkisi, “nkara Okulu Yayınları, “nkara
, s.
254.
27 Gölc(k, ”âkıllânî , DİA, IV/532.
28 ed-Demîcî, “hmed “bdurrahman, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik elkısmu’s-sani, Camiatu Ümm( l-Kura, Suudi Arabistan 2015; el-”eyhî, İbrahim Muhammed İbrahim,
Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik, Camiatu Ümm( l-Kura, Suudi Arabistan
2015.
29 ”izi eserin varlığından haberdar eden ve teze ulaşmamızı sağlayan Doç. Dr. Mehmet Kalaycı ve Doç.
Dr. “dem “rıkan a bu vesileyle teşekk(r ederiz.
30 el-”eyhî, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik, s. 229.
31 el-”eyhî, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik, s. 416-418.
26
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
65
M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği
”âkıllânî nin Fatımîlerin soyuyla ilgili bu gör(ş(ne sert bir eleştiri İbn
Haldun dan gelmiştir. İbn Haldun, ”âkıllânî nin bu zayıf kanaati nasıl
benimsediğini anlamadığını ifade etmektedir. Ona göre, Fâtımîlerin nesebinin
uydurma olduğunu iddia etmek, hilafet konusunda kendilerine karşı hak iddia
edenleri köt(lemek ve “bbasi hilafetine yaranmak için benimsenmiş bir yoldur. 32
”âkıllânî nin Meymun el-Kaddah ile başlattığı imamlar listesinde gizlilik
dönemindeki imamların isimlerine de yer vermesi de eseri önemli kılmaktadır. ”u
dönemdeki imamların kimler olduğuyla ilgili kaynaklarda farklı gör(şler
mevcuttur ve doğru bir bilgiye ulaşmak g(çt(r. ”âkıllânî nin verdiği isimlerin
sahihliği de ş(pheli olmakla birlikte bu hususu yeniden gözden geçirmeyi
sağlayabilecek bir kaynak sayılabilir.
”âkıllânî nin, varlığı yeni tespit edilen söz konusu eserinde detaylıca ele
aldığı başlıca husus, ”âtınîlerin tevil ve tefsir anlayışları ile ayetlere yaptıkları
tevillerdir. Onların tevillerine örnekler vermiş ve bunlar (zerine eleştirilerde
bulunmuştur. ”âkıllânî nin, eserin pek çok bahsinde tevil meselesini merkeze
koyarak ona yönelik eleştiri yaptığı gör(lmektedir. ”u çerçevede ”âtınîlerin şer i
esaslara yaptıkları tevillere de yer vermiş, abdest, namaz, ezan vb. hususları
tevillerini ayrı ayrı değerlendirmiştir. Şer i esasların tevillerine yer vermiş olması
dolayısıyla onun Karmati çevreye dair bilgisi olduğu söylenebilir. Zaten eserinin
bazı yerlerinde doğrudan Karamıta kavramını kullanarak onlar hakkında bilgiler
vermektedir.33
”âkıllânî nin eserinde dikkat çeken hususlardan birisi de onun ”âtınîlerin
haşhaş kullandığına dair verdiği bilgilerdir. ”u konuda ayrıntılı açıklamalar da
yapmıştır. ”âkıllânî, davete kazandırılan bir kısım ayak takımına, kendilerine
imam tarafından verildiğini söyledikleri çeyrek dirhem haşhaş tozu içirildiğini,
haşhaş kullanırken birtakım ayetler okuduklarını, bu vesileyle acılardan kurtulup
nurlandıklarını, bunu kullananların da kaimlerinin kıyamında y(zlerinin ak ve
azaptan da korunmuş olacağını belirtmektedir. 34
”ilindiği (zere, Suriye deki Nizâri İsmaililer için aşağılayıcı bir kavram
olarak Haşişiyye lakabı kullanılmaktadır. Haşîşiyye adının, öncesinde ancak
/ . y(zyılın ikinci yarısında ortaya çıktığı, onlar için ilk defa
/
te Fâtımî
Halifesi Âmir-”iahkâmillâh tarafından Suriye ye gönderilen Nizâriyye aleyhtarı
fikirler içeren ikinci mektupta kullanıldığı ileri s(r(lmektedir. 35 Sonraki s(reçte bu
kavram, Nizâriler ve özellikle de Hasan Sabbah ile onun “lamut taki taraftarları
için yaygın olarak kullanılmaya başlandığı kanaatine varılmıştır. “ncak
”âkıllânî nin eserinde geçen ifadeler, söz konusu kanaatin yanlışlığını göstermekte
ve ”âtınîlerin haşhaş kullandıkları iddiasının çok daha erken tarihte ortaya çıkmış
olduğunu göstermektedir. ”ununla birlikte, daha sonra ”âtınîliğe reddiye yazan ve
İbn Haldun, Mukaddime, haz. S(leyman Uludağ, Dergah Yayınları, İstanbul
, s.
.
Bkz. el-”eyhî, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik, s. 231, 241-242.
34 el-”eyhî, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî dirase ve tahkik, s. 420-421.
35 5z, Mustafa, Haşişiyye , DİA, XVI/418.
32
33
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
66
Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN
”âkıllânî nin eserini görm(ş oldukları anlaşılan ”ağdâdî, Gazâlî gibi şahısların bu
konuya dair bilgi vermemiş olması ise şaşırtıcıdır.
”âkıllânî nin Keşf(’l-Esrar ı, İsmaililikle ilgili verdiği bilgiler, onların
kaynaklarından yaptığı nakiller ve bunlara yönelik eleştirileri dolayısıyla m(him
bir eserdir. ”unun yanı sıra kendisinden sonrakilere de kaynaklık etmiş olması
açısından önemlidir. İbn Nedim, ”ağdâdî, Gazâlî gibi isimler onun eserini görm(ş
ve kullanmışlardır. Onların özellikle ”âtınîlerin tevilleri, şeriatın neshi gibi
konularda ”âkıllânî yi kaynak olarak kullandıkları anlaşılmaktadır. ”âkıllânî nin
isim vermeden dailerden yaptığı birtakım alıntıların da, bazı farklılıklarla birlikte
bu kaynaklarda yer aldığı gör(lmektedir.
Bâkıllânî Sonrası Âlimlerin Şiîliğe Yaklaşımı
”âkıllânî nin Şiîlik eleştirileri, kendisinden sonraki Eş arî âlimler (zerinde
de etkili olmuştur. ”âkıllânî den sonra Eş arî gelenekte Şiî karşıtı söylemlerle öne
çıkan isim ”ağdâdî
/
dir. ”ağdâdî, hayatının b(y(k bir kısmını
”(veyhîlerin hâkimiyetindeki ”ağdat ta ve Şiî n(fusun yoğun olduğu bölgelerden
biri olan Nişabur da 36 geçirmiştir. Dolayısıyla Şiî-S(nni çatışmasının sosyal
boyutlarına da bizzat şahitlik etmiştir. ”u durumun, onun hem eserlerinin içeriğine
hem de (slubuna yansıdığı anlaşılmaktadır. 37 İmamilerin yanı sıra g(c(n( artıran
Fâtımîler ve İsmaili tehdidin de ”ağdâdî nin eserlerinin içeriğini etkilemiş olduğu
göz(kmektedir. ”âkıllânî ile ”ağdâdî arasında karşılaştırma yaptığımızda (slubun
çok daha sertleştiğini görmekteyiz. Onun Şiî ya da Şîa kavramı yerine çoğunlukla
daha olumsuz bir kullanım şekli olan Rafızi kavramını kullanması da bunun
göstergelerinden birisidir. ”ağdâdî nin özellikle ”âtınîlere yaklaşımı oldukça
tepkiseldir.
”ağdâdî de dikkat çeken diğer bir husus da, Şiî eleştirisinin yanı sıra bir
Ehl-i S(nnet savunusunun eserlerde hâkim olmasıdır. Eş arî den sonra Eş arî
gelenek içerisindeki ilk makalat eserini kaleme almış olan ”ağdâdî, çalışmasını
tamamen bu anlayış (zerine oturtmuştur.
fırka hadisini eserinin merkezine
koymuş ve mezhepleri hak ve hak olmayan şeklinde keskin bir şekilde
birbirinden ayırmış, kurtuluşa erenlerin de Ehl-i S(nnet mensupları olduğunu
savunmuştur.
”ağdâdî, Kitabu Usuli’d-Din adlı eserinde imamet bahsini ele alırken
genelde Şîa nın ve farklılık varsa diğer mezheplerin ilgili konulardaki gör(şlerine
ve fikir ayrılıklarına yer vermiş, zaman zaman bunları eleştirmiş ve kendi
ashabının gör(ş(n( zikretmiştir. Onun imametle ilgili gör(şleri, ”âkıllânî ve diğer
Eş arî âlimlerle paralellik göstermektedir. 38 ”âkıllânî, imametle ilgili konuları
detaylıca ele alıp Şiî fikirleri bazen isim vererek bazen vermeden etraflıca
Makdisî, Ebû “bdillah Muhammed b. Ahmed, Ahsenu’t-Tekâsîm fî Ma’rifeti’l-Ekâlîm, ed.: M. D. De
Goeje, Leiden 1906, s. 323, 336.
37 Toru, Üm(t, Eş’ari Makalat Geleneğinde İmamiyye Algısı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Cumhuriyet
Üniversitesi Sosyal ”ilimler Enstit(s(,
, s.
-118.
38 Krş. el-”ağdâdî, “bdulkahir, Ehl-i S(nnet Akaidi, çev. 5mer “ydın, İşaret Yayınları, İstanbul
, s.
308-332.
36
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
67
M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği
eleştirirken, ”ağdâdî de böyle bir şey gör(lmemektedir. O, konuyla ilgili farklı
gör(şleri oldukça özet bir biçimde aktarmıştır. İmametle ilgili en temel
mevzulardan olan imamın imametinin nassla mı, yoksa seçimle mi gerçekleştiği
hususundaki gör(şleri de, öncekilerin fikirlerini tekrar mahiyetindedir. ”âkıllânî
gibi, imametin nassla olduğuna dair bir tevat(r bulunmadığını, Rafızilerin de bu
konuda ahad haberler rivayet ettiklerini kısaca ifade etmiştir. 39
”ağdâdî nin Şîa ile ilgili fikirlerini el-Fark beyne’l-Fırak adlı eserinde daha
net bir biçimde görmek m(mk(nd(r. Şiî fırkaları Rafıza başlığıyla heva ehli
fırkalar altında ele alan ”ağdâdî, bu mezhebi temelde Zeydiyye, Keysaniyye,
İmamiyye ve Gulat olarak dörde ayırmış ve Gulat ın b(t(n fırkalarının İslam
fırkalarının dışında olduğunu belirtmiştir. 40 İsmâiliyye yi İmamiyye nin alt
kollarından biri olarak vermişse de daha sonra ”âtıniyye yi İslam a mensup
olmadıkları halde İslam a nispet edilen fırkalar arasında Gulat tan olarak
değerlendirmiştir.41 Şehfûr b. Tahir el-İsferayini nin
/
eseri de, bazı
farklılıklar olmakla birlikte, ”ağdâdî nin eserinin özeti niteliğinde olduğundan
tasnifi aynıdır. 42
”âtıniyye nin M(sl(manlara, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Mecusilerden
daha fazla zarar verdiğini belirten43 ”ağdâdî, Fâtımî İsmaililiğini ve Karmatiliği de
bu fırka altında değerlendirmiş göz(kmektedir. ”âtınîliğin tarihi, kökenleri,
gör(şleri hakkında bilgi veren ”ağdâdî, âlimlerin onların dinini farklı gruplara
dayandırdıklarını belirtmiş ve kendi kanaatine göre onların, âlemin kıdemine
inanan ve yaratılışın arzu ettiği her şeyi m(bah görme eğiliminden dolayı
b(t(n(yle şeriatı ve peygamberleri inkâr eden Maddeci Dehri zındıklar
olduklarını ifade etmiştir.44 ”u noktada ”ağdâdî ile İsferayini nin Şîa ya karşı
yaklaşımlarının oldukça genelleyici olduğuna dikkat çekmek gerekmektedir. ”unu
şeriatın neshi konusunda açıkça görmek m(mk(nd(r. ”ağdâdî, Gulat Şîa nın
tamamının ve bu fırka içerisinde değerlendirdiği ”âtıniyye nin şeriatı nesh ettiğini
eserinin pek çok yerinde zikretmiş 45 ve onları tanımlarken şeriatı ve
peygamberleri inkâr eden maddeciler ifadelerini kullanmıştır. “ynı yaklaşımın
öncesinde tevil konusunu eserinin merkezine yerleştiren ”âkıllânî de de görmek
m(mk(nd(r. Şeriatın h(k(mlerinin tevil edilişini t(m ”âtıniyye ye nispet ederek
ele almıştır. “ncak bilinmektedir ki ”âtınîlerin tamamı şeriatı nesh etmiş değildir.
Şeriatın neshi, Fâtımî-Karmati böl(nmesinden sonra daha ziyade Karmatiler
arasında ortaya çıkmış bir anlayıştır ve Fâtımî İsmaililiğinde böyle bir şey söz
el-”ağdâdî, Ehl-i S(nnet Akaidi, s. 317-318.
el-”ağdâdî, “bdulkahir, Mezhepler Arasındaki Farklar, çev. Ethem Ruhi Fığlalı, TDV, “nkara 2011, s.
19.
41 el-”ağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 219 vd.
42 Krş. el-”ağdâdî, Ehl-i S(nnet Akaidi; el-İsferayini, Ebu l Muzaffer Şehfur, Dini Basiret İtikadi Mezhepler
ve Ehl-i S(nnet, çev. Mustafa 5zgen, Palet Yayınları, Konya
.
43 el-”ağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 219.
44 el-”ağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 227.
45 el-”ağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 20, 229, 237.
39
40
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
68
Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN
konusu değildir. 5yle ki Fâtımî İsmaililiği ile Karmatiliği birbirinden ayıran en
temel hususlardan birisi de, şeriata yaklaşım meselesi olmuştur. 46
İsferayani de ”âtınîlerin şeriatı nesihlerinden bahsetmiş ve onların kızlar
ve kız kardeşler ile evlenmenin m(bah olup farz ibadetlerin kendilerinden
d(şt(ğ(n( ilan ettiklerini belirtmiştir. 47 “yrıca o daha da ileriye giderek İmamiyye
fırkalarının tamamının Kur an a ve Hz. Muhammed den gelen haberlere,
M(sl(manların elinde olan şeriata itimat edilemeyeceği kanaatinde olduğunu,
Mehdi ismini verdikleri ve ileride ortaya çıkıp kendilerine şeriatı öğretecek bir
imamı beklediklerini ve şu anda kendilerinin dini bir yerlerinin olmadığına
inandıklarını belirtmektedir. ”undan maksatlarının ise imamet hususunda kelamı
gerçekleştirmek değil, şeri tekliflerdeki k(lfeti d(ş(rmek olduğunu ve şeri
haramların helalleştirilmesi konusunda daha geniş davranmayı kast ettiklerini
ifade etmiştir.48 ”öylece İsferayini, şeriatın neshi gör(ş(n( t(m Şîa ya nispet
etmiştir.
”ağdâdî, Eş arî gelenek içerisinde ilk defa Şiîlerle sosyal ilişkilerin nasıl
olacağını belirlemeye çalışan isim olmuştur. 49 Daha ziyade Gulat fırkaların
özelliklerini saydıktan sonra bunların İslam (mmetinden olmadığını ve hiçbir
değerlerinin olmadığını belirtmiştir. ”ununla birlikte İmamiyye nin de dâhil
olduğu heva ehlinden olan fırka mensuplarının ise bazı bakımlardan İslam
(mmetinden sayıldıklarını, bu nedenle M(sl(man mezarlığına defnedilme,
M(sl(manlarla birlikte savaşa çıktıkları takdirde ganimet ve feyden pay alma,
mescitlerde namaz kılma gibi hususlarda İslam toplumunun geri kalanından
farkları olmadıklarını ifade etmiştir. “ncak cenaze namazlarının kılınmayacağını,
kestiklerinin helal olmadığını, onlarla evliliğin m(mk(n olmadığını da ilave
etmiştir. ”ağdâdî, ”âtınîlerin de dâhil olduğu Gulat ın ise m(rtetlerle aynı h(kme
tabi tutulması gereken, kestiklerini yemenin, kadınları ile nikâhlanmanın helal
olmadığı ve cizye karşılığında M(sl(manların yurdunda yaşamalarına dahi
m(samaha gösterilemeyecek olan kesim olduğunu belirtmektedir. 50
İmamet konusunda m(stakil eserler de kaleme almış olan diğer bir Eş arî
âlim el-C(veynî
/
ise, kelam ilminde ”âkıllânî den faydalandığını hatta
onun kitaplarından on iki bin varak ezberlediğini söylemiştir. İmamet bahsinde de
”âkıllânî nin ve diğer imamlarının imamet konusunda uzun ve detaylı kitaplar
yazdıklarını, o kitaplarda araştırıcıyı ikna edecek, konunun amacını kavramak ve
en ileri seviyesini anlamak isteyenleri irşad edecek bilgiler verdiklerini belirtmiştir.
Kendi eserinin amacının ise konunun esaslarını irdelemek, imamet konusundaki
kesin bilgilerle ictihadi bilgileri birbirlerinden ayırmak olduğunu ifade etmiştir.
46 “yrıntılı bilgi için bkz. “vcu, “li, Erken Dönem İsmailîliğinde Şeriatın Neshi Sorunu
Üzerine , Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi,
, c. , sayı , s.
FatımîKarmatî İlişkisine Dair ”azı M(lahazalar , Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi, 2009, c. 13,
sayı , s. 250-254.
47 el-İsferayini, Dini Basiret İtikadi Mezhepler ve Ehl-i S(nnet, s. 148.
48 el-İsferayini, Dini Basiret İtikadi Mezhepler ve Ehl-i S(nnet, s. 48.
49 Toru, Eş’ari Makalat Geleneğinde İmamiyye Algısı, s. 248 vd.
50 el-”ağdâdî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 14, 179.
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
69
M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği
Eş arî ve ”âkıllânî gibi Şîa nın nass iddiasını reddetmekle imamet bahsine başlayan
C(veynî nin, zaman zaman kendinden gör(şler ve metodlar sunmakla birlikte,
metod ve fikirler noktasında ”âkıllânî yi örnek aldığı gör(lmektedir. 51
“slında imamet bahsinin Şiî karşıtlığı (zerinden ele alınmasını, dönemin
genel karakteristiği olarak görmek m(mk(nd(r. İmamet bahsinde ele alınan
konular bunu açıkça ortaya koymaktadır. ”âkıllânî den sonra da Eş arî gelenekten
Mâverdî
/
, C(veynî
/
ve Gazâlî de de
/
imamet
dolayısıyla siyasetle ilgili hususlar etraflıca ele alınmış, bu konuda m(stakil eserler
yazılmaya başlanmıştır. ”u çizgide ”(veyhîlerin ”ağdat taki etkisi, Fâtımîlerin
sınırlarını hızla genişletmesi ve dâîlerin faaliyetleri etkili olmuş göz(kmektedir. ”u
tehditler karşısında “bbasi hilafetini korumak, sonraki s(reçte de “bbasilerle
birlikte Selçukluların meşruiyetini savunmak asli görevlerden biri haline gelmiştir.
Şîa nın iddialarının merkezinde imamın nassla tayini ve onun soyundan devam
etmesi olduğu için mesele bu dönemde daha ziyade ilk dört halifenin hilafeti ve
nassın bulunmayışı çerçevesinde tartışılmıştır. 52 Bu nedenle de Ehl-i S(nnet in
siyaset anlayışının, ilk dört halife, Emeviler ve “bbasiler döneminde yaşanan
siyasi tecr(beden hareketle, Şîa nın imamet nazariyesine tepki olarak
oluşturulduğu53 ileri s(r(lm(şt(r. Hatta Ehl-i S(nnet in bu konuda hemen hemen
en son konuşan grup olduğuna ve özellikle Şîa nın yönetimle ilgili gör(ş ve
itirazlarına bir cevap geliştirerek gör(ş ve tavırlarını ortaya koyduğuna dikkat
çekilmiştir.54
Değerlendirme
70
”âkıllânî, M(tekaddimun Eş arîlerin öne çıkan âlimlerinden birisidir ve
Eş arîliğin sistemleşmesinde oldukça etkili olmuştur. Onun Şiîlik eleştirileri de
Eş arî geleneğin yaklaşımını takip etmek açısından önemlidir. Onun fikirleri
sonraki âlimler tarafından bazen olduğu gibi benimsenmiş bazen de geliştirilerek
takip edilmiştir. Şiîlik eleştirisinin, erken dönemlerden itibaren daha ziyade
imamet bahsi (zerine yoğunlaştığı söylenebilir. ”âkıllânî de de gör(ld(ğ( (zere
bu noktada Hz. Ebu ”ekir in hilafeti, hilafet sırası ve bunun faziletle ilişkisi,
imametin Kureyşliliği, Hz. “li nin hilafeti, imametin nass ile belirlenip
belirlenmediği, imamın seçimle belirlenişi temel meseleler olmuştur. ”âkıllânî,
Şiîlerin gör(şlerini ç(r(tecek ve onlara karşı kendi gör(şlerini temellendirecek
şekilde fikirlerini ortaya koymuştur. Şiîleri imametin nass ve tayinle belirlendiği
iddiası noktasında eleştirmekle beraber kendi gör(şlerini delillendirirken ayet ve
hadisleri kullanmaktan çekinmemiştir. “yrıca o imamet meselesini haber ve
haberin bilgi değeri (zerinden ele alarak tartışmış ve eleştirilerini
Geçit, Mehmet Salih, C(veynî nin Hilâfet “nlayışı , EKEV Akademi Dergisi - Sosyal Bilimler -, 2014, c.
XVIII, sayı
, s.
-501.
52 Sonraki dönemlerde de aynı tartışmaların devam ettiği gör(lmektedir. ”kz. “kkoyunlu, İsmail, İbn
Teymiyye’nin Şia’ya Reddiyesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, “nkara Üniversitesi Sosyal ”ilimler
Enstit(s(,
.
53 Kutlu, Sönmez, Ehl-i S(nnet Siyaset “nlayışının Dinî Temellerinin Sorgulanması , e-Makâlât Mezhep
Araştırmaları,
, c. I, sayı , s. .
54 Okumuş, Ejder, Ehl-i S(nnet ve l-Cemaat in ”ir Meşrûiyet “racı Olarak İcat ve İstihdamı , Marife:
Dini Araştırmalar Dergisi [Bilimsel Birikim],
, c. V, sayı , s. .
51
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
Cemil HAKYEMEZ, Bet(l YURTALAN
temellendirmiştir. Onun imametle ilgili yaklaşımının diğer Eş arî âlimler
tarafından da benimsendiği gör(lmektedir.
”âkıllânî nin ”âtınîlere reddiyesi de Şiîlik eleştirilerinin diğer yön(n(
oluşturmaktadır. G(n(m(ze ulaştığından yakın tarihte haberdar olunan Keşfu’l
Esrar adlı eseri doğrudan ”âtınîlere yönelik bir reddiyedir ve yazılan ilk
reddiyelerden olması hasebiyle oldukça önemlidir. ”öylece ilk dönemlerden
başlayarak S(nni âlimlerin ”âtınîliğe yaklaşımı bir ölç(de tespit edebilmek ve
reddiyelerin seyrini takip etmek m(mk(n olabilmektedir. “yrıca Fâtımîler ve
Karmatilerle muasır bir şahıs olarak eserini ortaya koymuş olması da dikkate
değerdir. Onun döneminde ve sonrasında yaşananların bu eserde ve sonraki
reddiyelerdeki yansımaları da takip edilebilir. ”âkıllânî, ”âtınîlere yönelik
eleştirilerini tevil anlayışlarını merkeze koyarak yapmıştır. Âlem anlayışları
hakkında da bilgi vermiş ve onların iki İlah kabul ettiklerini belirterek eleştirilerini
yöneltmiştir. ”âtınîlerinin diğer k(lt(rlerden etkilerine dikkat çekerek İslam dışı
olarak vasıflandırdığı yönlerini öne çıkarmıştır. İmamların soyları hakkında da
bilgi veren ”âkıllânî, Fâtımîlerin nesebini Meymun el-Kaddah a dayandırarak
neseplerinin sahih olmadığı gör(ş(n( benimsemiştir. Onun eserinde dikkat çeken
hususlardan birisi de, ”âtınîlerin haşhaş kullandıklarına dair verdiği bilgilerdir.
Tespitlerimize göre bu iddia en erken bu kaynakta yer almaktadır ve böylece daha
sonra onların Haşhaşiyyin olarak adlandırılmalarına zemin hazırlamıştır.
”âkıllânî nin bu eseri sonraki ”âtınîlik reddiyeleri için bir örnek oluşturmuştur.
Kaynakça
71
“kkoyunlu, İsmail, İbn Teymiyye’nin Şia’ya Reddiyesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi,
Ankara Üniversitesi Sosyal ”ilimler Enstit(s(,
.
“vcu,
“li,
Erken
Dönem
İsmailîliğinde Şeriatın Neshi
Sorunu
Üzerine , Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi,
, c. , sayı
2, s. 267-287.
Fatımî- Karmatî İlişkisine Dair ”azı M(lahazalar , Cumhuriyet Üniversitesi
İlahiyat Fak(ltesi Dergisi,
, c. , sayı , s. 243-265.
“ydınlı, Osman,
Mu'tezilî Siyaset D(ş(ncesinde Değişim S(reci Kâdî
“bdulcebbâr ın İmâmet “nlayışı , Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi,
, c. V, sayı , s.
-146.
el-”ağdâdî, “bdulkahir, Ehl-i S(nnet Akaidi, çev. 5mer “ydın, İşaret Yayınları,
İstanbul
.
Mezhepler Arasındaki Farklar, çev. Ethem Ruhi Fığlalı, TDV, “nkara
.
”âkıllânî, Ebû ”ekr Muhammed b. Tayyib b. Muhammed el-”asrî, Kitabu
Temhid(’l-evail ve telhis(’d-delail, tahk. İmad(ddin “hmed Haydar,
M(esseset( l-k(t(bi s-sakafiye, Beyrut, 1993.
el-”eyhî, İbrahim Muhammed İbrahim, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr elBâkıllânî dirase ve tahkik, Camiatu Ümm( l-Kura, Suudi Arabistan 2015.
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
M(tekaddimun Eş’arîlerin Şiîlik Eleştirileri Bâkıllânî Örneği
Bulut, Halil İbrahim, Şiî-Usuli Gelenekte Hz. Ali ve İmametinin Dayanakları
Şeyh M(fid 5rneği , Hazreti Ali Sempozyum Bildirileri, İzmir
, s. -115.
ed-Demîcî, “hmed “bdurrahman, Keşfu’l-esrar ve hetk(’l-estar li Ebî Bekr el-Bâkıllânî
dirase ve tahkik el-kısmu’s-sani, Camiatu Ümm( l-Kura, Suudi Arabistan
2015.
Eşit, Davut, Eş arîliğin Fıkhi Mezheplerdeki Temsiliyeti , Uluslararası İmam Eş’arî
ve Eş’arîlik Sempozyumu Bildirileri - Eyl(l
, 2015, c. II, s. 593-614.
Geçit, Mehmet Salih, C(veynî nin Hilâfet “nlayışı , EKEV Akademi Dergisi - Sosyal
Bilimler -,
, c. XVIII, sayı
, s.
-504.
Gölc(k, Şerafeddin, ”âkıllânî , DİA, IV/532.
el-Hayyat, Ebu l-H(seyin
/
, Kitabu’l-İntisar ve’r-Red ale’r-Ravendiyi’l-Mulhîd,
tahk.: Albert Nasri Nader, Beyrut 1957.
Hizmetli, Sabri, Kitâbu l-Osmâniyye ye Göre Câhız ın İmâmet “nlayışı , AÜİFD,
1983, c. XXVI, s. 681-716..
İbn Haldun, Mukaddime, haz. S(leyman Uludağ, Dergah Yayınları, İstanbul
.
el-İsferayini, Ebu l Muzaffer Şehfur, Dini Basiret İtikadi Mezhepler ve Ehl-i S(nnet,
çev. Mustafa 5zgen, Palet Yayınları, Konya
.
Kalaycı, Mehmet, Tarihsel S(reçte Eşarilik Maturidilik İlişkisi, Ankara Okulu
Yayınları, “nkara
.
Kutlu,
Sönmez,
Ehl-i S(nnet Siyaset “nlayışının Dinî Temellerinin
Sorgulanması , e-Makâlât Mezhep Araştırmaları,
, c. I, sayı , s. -26.
Makdisî, Ebû “bdillah Muhammed b. “hmed, “hsenu t-Tekâsîm fî Ma rifeti lEkâlîm, ed. M. D. De Goeje, Leiden
.
Nas, “bd(lhakim, İmamet Probleminin S(nni Literat(re Girişi ve Bâkıllânî'ye Göre
İmamet, Yayınlanmamış Y(ksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal
”ilimler Enstit(s(,
.
Okumuş, Ejder, Ehl-i S(nnet ve l-Cemaat in ”ir Meşrûiyet “racı Olarak İcat ve
İstihdamı , Marife: Dini Araştırmalar Dergisi [Bilimsel Birikim], 2005, c. V,
sayı , s. -59.
5z, Mustafa, Haşişiyye , DİA, XVI/418.
Şeyh M(fid, Meselet(n Uhra fi’n-Nass ala Ali (as), tahk. Muhammed Rıza el-Ensari,
1993.
et-Taberî, Ebu Ca fer Muhammed b. Cerîr
/
, Tarihu’l-Umem ve’l-Mulûk,
tahk.: Muhammed Ebu l Fazl İbrahim, Dâr( l-Mearîf, Kahire ts., c. VIII.
Toru, Üm(t, Eş’ari Makalat Geleneğinde İmamiyye Algısı, Yayınlanmamış Doktora
Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal ”ilimler Enstit(s(,
.
G(m(şhane Üniversitesi İlahiyat Fak(ltesi Dergisi
/ , c. , sayı
4
72