ÇORUM'DA BİR TÜRK AŞİRETİ: DEDESLİ*
Abdullah GÜNDOĞDU**
Türkiye tarihi üzerine yapılan araştırmalar içerisinde, Çorum
bölgesini esas alan araştırmalarda bir canlanma göze çarpmaktadır.
Bu, şüphesiz Çorum bölgesinin kendine özgü tarihi gelişimi ve ko
numu ile yakından ilgilidir. Çeşitli açılardan yapılacak Türkiye tari
hi araştırmalarında Çorum bölgesinin en azından, geniş bir bölge
için, kilit bir nokta oluşturduğunu söyleyebiliriz. Tabiki bu bölgede
bulunan aşiretler ise bu kilitin şifreleri konumundadırlar. İşte bizim
yazımızın konusunu, bugünkü Çorum Vilayetinin sosyal, etnik ve
kültürel dokusunun şekillenmesinde önemli bir rol oynamış 'Dedes
li aşireti' oluşturmaktadır.
Bu Türk aşireti ile ilgili ilk araştırma, Çorumlu Dergisindeki
değerli araştırmalarından tanıdığımız Neşet Köseoğlu'na aittir1. Kö
seoğlu bu araştırmasında, Çorum bölgesinde yerleşik hayata geçen
aşiretler içerisinde, en geniş sahaya yerleşen bir aşiret olarak ifade
ettiği Dedesli aşiretinin yirmiden fazla köy kurmuş olduğunu da
kaydetmektedir.
Çorum kırsal nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan De
desli, kaynaklarda Maraş Türkmenlerinden olan, "Gündeşli" oyma
ğına bağlı bir cemaat olarak tanımlanmaktadır. Oğuz an'anesine gö
re ise Gündeşli Türkmenlerini, 24 Oğuz boyundan 'Eymir' ile
ilişkili görmekteyiz. Anadolu'nun çeşitli yerlerine yayılmış olan ve
MaraşDulkadırlı arasında büyük bir oymak teşekkülü olarak karşı
mıza çıkan Eymir oymağının, 1625 yıllarında 48 obadan meydana
geldiği görülmektedir. Gündeşli'nin de aralarında bulunduğu bu
*Bu araştırma Çorum Hitit Festivali "Türk Kültür Tarihi İçerisinde Çorum" sempoz
yumunda tebliğ olarak sunulmuştur.
** Ankara Üniversitesi, D.T.C. Fakültesi Tarih Bölümü Arş. Grv.
1. Neşet Köseoğlu, "Çorum'da Dedesli Aşireti", Çorumlu Dergisi, Sayı 42, İÜ. Cilt,
1943, s. 13091314.
212
ABDULLAH GÜNDOĞDU
obalardan büyük bir kısmının, kışlaklarda hayvancılık yanı sıra çift
çilik yaptığı ve hatta bunlardan bazılarının çeltik dahi ektikleri an
laşılıyor. Ayrıca bu Maraş Eymirleri'nin bir kolu Bozok sahasında
Gündeşliden bir kol ile birlikte 'KaraYuvacılı" oymağını meydana
getirmekteydi. Yine bir Gündeşli boyu, XVI. yüzyılda Haleb Türk
menleri içerisinde bir oymak olarak bulunuyordu2. Haleb Türkmen
leri ve YeniIlhaslanna tabi bulunan oymaklar, yazın Arabgir, Ca
nik, Divriği, Bozok, Çorum, Amasya ve Sivas sancaklarında
yaylayıp, kışın Halep ve Şam taraflarında konup göçerek kışlarlar
dı 3 . Çukurova bölgesinde ise Gündeşli Oymağı Dulkadırlı oymak
ları içerisinde yer alıyordu. Ayrıca 1691 yılında Orta Anadolu'ya
gelmiş olan BozUlus içerisinde üçüncü bir kol olarak Afyon ve
Kütahya sancaklarında yaşayan bir başka Gündeşli Oymağına da
rastlıyoruz4.
Kaynaklarda "konargöçer5 Türkman yörüganı taifesinden"
şeklinde ifade edilen bu Türk aşireti, yine kaynaklarda "dedesi, de
deşlü, dedesli, dede sülü" şekillerinde, Dedesli'nin bağlı olduğu boy
ise "gündaş, gündaşlı, gündeş, gündeşli vb." şekillerde imla olun
maktadır6.
Hayat tarzları yönünden aynı karaktere sahip olan konargöçer
topluluklar, yapı itibariyle bir takım farklılıklar göstermektedir.
Aşiretler üzerine en kapsamlı çalışmalardan birini yapan Cengiz
Orhonlu7 bu toplulukları şu şekilde tasnif etmektedir. 1 Bir boydan
ibaret olup, müstakil bir teşekkül halinde bulunanlar, 2 Bir boydan
ayrılmış ve zamanla çoğalarak sayılan dörtten daha fazla olan oy
2. Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler), Tarihleri, Boy teşkilatı, destanları, Ankara
1972, s. 175176.
3. Cengiz Orhonlu, Osmanlı imparatorluğu'nda Aşiretlerin İskanı, İstanbul1987, s.
16.
4. Faruk Sümer, age., s. 191.
5. Konargöçerlik Türk topluluklarına özgü bir toplum yapısı olup çoğu kez göçebe
lik ile karıştırılmıştır. Türk Topluluklarının ekonomik hayatı bilinen göçebe karakterinden
büyük ölçüde farklı bir yapıya sahipti. Konargöçerlik, köylüyaylacı bir hayat süren hay
vancı Türklerin hayat tarzıdır. Büyük hayvan sürülerine sahip olan Türkleri'i konargöçer
(göçerevli) yaşamaya zorlayan sebep, hayvancılığa dayalı hayat tarzının mecburiyetleriy
di. Modern ekonomi uzmanları da hayvancılık dtenince, hiç olmazsa, bir yan göçebe ha
yat tarzının şart olduğuna inanmaktadırlar. (Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş,
I. Cilt, s. 3839).
6. Cevdet Türkay, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğu'nda
Oymak, Aşiret ve Cemaatler, istanbul 1979, s. 27, 314.
7. Cengiz Orhonlu, age., s. 1516.
ÇORUM DA BİR TÜRK AŞİRETİ: DEDESLİ
213
maklar topluluğudur. Daha yaygın olarak gördüğümüz bu tür teşek
küller genellikle reislerinin ismiyle adlandırılırlar. Dedesli aşireti
de bu gruba dahil olup reisleri olan 'Dede Sülü'ye izafeten bu şekil
de adlandırılmışlardır. Hacı Abdurrahman, Hüseyin Hacılu, Hacı
Hamzalu gibi aşiret ve cemaatler de bu gruba örnek olarak verilebi
lir. 3 Federasyon şekli gösteren teşekküller; bunlar ana kuruluşlar
dan ayrılmış olan çeşitli oymakların bir araya gelmesinden meyda
na gelmişlerdir.
Güçlü ve merkezi bir devlet yapısına sahip olan Osmanlı Dev
leti'nde iktisadi hayat büyük ölçüde tarıma dayanması sebebiyle ko
nargöçer grubların toprağa bağlanıp düzenli tahrir sistemiyle ver
gilendirilmesi, her zaman devletin gözettiği bir politika olmuştur.
Osmanlı devleti, kuruluş, genişleme, duraklama ve gerileme dö
nemlerinde, siyasi, ekonomik ve toplumsal şartların değişimine
bağlı olarak, iskan siyasetinde de bir takım değişiklikler yapmak
zorunda kalmıştır. Devlet, kuruluş devrinde, konargöçer Türk aşi
retlerini yeni fethedilen yerlerin Türkleşmesinde, yerleşik ahaliye
nazaran dinamik toplumsal yapılan sebebiyle, onlan tercih eden bir
iskan siyaseti takip etmiştir. Bu dışa dönük iskan siyasetinin yerini,
devletin gücünü kaybetmesi, yayılmanın durması ve ardından top
rak kayıplannın başlaması üzerine içe dönük bir iskan politikası al
mıştır. İşte Dedesli aşireti, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda karşımıza
çıkan bu içe dönük iskan siyasetinin bir neticesi olarak Çorum böl
gesinde yerleşmiştir. Bu dönemde Anadolu ve Rumeli'nde Dedesli
gibi pek çok aşiret ve cemaat yerleşik hayata geçmişlerdir.
Uzun savaş yıllannın ve bunun sonucunda meydana gelen ikti
sadi darlığın getirdiği baskı üzerine toplumsal dengeler obzulmuş
ve bu sebeple topraklannı terk etmiş başıboş insanlarla, kanunen
kendilerine aynlmış olan yaylak ve kışlak bölgelerinin yetersizliği
yüzünden yerini terk etmiş oymaklar, Anadolu ve Kuzey Suriye'de
binlerce meskun yerin harap olmasına sebep olmuşlardı. Tanmsal
bir ekonomik yapıya sahip olan Osmanlı devleti için, tabi olarak is
kan politikası, boş ve harap yerlerin şenlendirilmesi ve tanma açıl
ması şeklinde olacaktır. Bunun yanı sıra XVIII. yüzyılın sonlanna
doğru kaybedilen topraklardan kaçan ahalinin iskanı meselesi de
ayn bir gaile olarak devleti meşgul etmiştir. Yerleşik ahaliyi koru
mak maksadiyle konargöçer grublar üzerindeki devlet baskısı da
konargöçerlerin kendiliğinden yerleşmelerini sağlamıştır. Aynca
yerleşik ahali üzerinde büyük bir baskı unsuru olan konar
göçerlerin şekavetlerinin ortadan kaldınlması için sürgün şeklinde
214
ABDULLAH GÜNDOĞDU
iskan yoluna da gidilmekteydi. Şekavet hareketlerine karşı yolların
emniyetini sağlamak amacı ile derbend tesisleri yeniden imar edile
rek çevreleri bir iskan mahalli olarak kullanılmıştır8.
Devletin konargöçerlerin iskanı için gayret göstermesi yanın
da konargöçerlerin kendiliğinden yerleştiklerinden de bahsetmiş
tik. Ancak bu kendiliğinden yerleşme aşiretlerin kendi anlayışlarına
göre anlaşılıp uygulanmakta idi. Dedesli oymağının bu şekilde ger
çekleşen bir iskanında, Demirhisan kazasına tabi bazı köylerde
1688 kış zamanı zorla halkı evlerinden çıkarıp kendileri yerleşmiş
lerdir. O bölgede Dedesli oymağından mutazarrır olan köylülerin
şikayeti üzerine verilen hüküm ise 16 Mayıs 1692 tarihini taşımata
idi9. Yine aralarında Dede Sülü cemaatinin de bulunduğu Cihan
beylü, Şeyh Hasanlı cemaatleri eskiden oturmakta oldukları yerleri
terk ederek, Çemişgezek, Pertek ve Sağman kazalarına tabi köylere
girmişler, ahalisini sürüp kendileri yerleşmişlerdir. Bunun üzerine
Çemişgezek Kadısı Mevlana Mehmed tarafından bir arzla İstan
bul'a şikayet edilmişler ve bu sebeple 1705 yılında, Erzurum ve Si
vas valileri ile Palu, Kığı, Çemişgezek beylerine gönderilen bir fer
manla, Cihanbeyli aşiretinin Rakka'ya iskanına, Dede Sülü ve Şeyh
Hasanlu cemaatelrinin ise, eskiden sakin oldukları mahallere yer
leştirilmeleri emredilmiştir10.
1714 yılında, içlerinden çıkan eşkiyanın hakkından gelinmedi
ği, iskandan kaçanlann korundukları gerekçesiyle Bozok'da sakin
Selmanlu cemaatinin cemaat vergisine 2.500 kuruş, Dedesli cemaa
tine ise 1.000 kuruş zam yapılmıştı. Yine aynı sancakta bulunan
Mamalu, Geyikli, Çokşurutlu ve AyuBasanlu cemaatleriyle birlik
te, içlerinde olan eşkiya ve iskan kaçkınlarının aralarından ihraç
edilerek, kendilerinin Yeniil hassı kalemine kayd ve ilhak olunma
ları emredilmiştir. Bu hususta Adana Beylerbeyi bulunan Anadolu
müfettişi Elhac Ahmed Paşa'ya 1714 de bir emri şerif gönderil
miştir. Yine aynı tarihlerde Tokad Vovodalığı'na bağlı Bozok san
cağında sakin adı geçen cemaatlerin Anadolu'da boş ve harap yerle
de uygun mahallere yerleştirilmeleri hususunda harekete geçilmiş
ve 1714 tarihinde gönderilen bir emirde iskanların yapılması için
gerekli iznin verildiği bildirilmiştir11. Ancak buna rağmen adı ge
8. Cengiz Orhonlu, age., s. 98; Yusuf Halaçoğlu, XVIII. yüzyılda Osmanlı İmpara
torluğumun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin İskanı, Ankara 1988, s. 29.
9. Orhonlu, age., s. 37.
10. Halaçoğlu, age., s. 4950.
11. Halaçoğlu, age., s. 53.
ÇORUM DA BİR TÜRK AŞİRETİ: DEDESLİ
215
çen cemaatlerin yerleştirilmeleri, kademeli olarak uzun bir süre içe
risinde gerçekleştirilebilmiştir.
Konargöçerlerin iskanı esnasında görevlilerin bir takım uy
gunsuz davranışları da vuku bulmaktaydı. Bu hususta Anadolu Va
lisine yazılan bir hükümle, Yeniil Voyvodalığına bağlı Gündeşli
cemaatinin rüsumatlarım ödemede bir muhalefetleri yok iken, kar
yelerine birer bayrak gönderilerek taş evler bina ediniz veyahut bi
ze şu kadar akçe veriniz aksi takdirde sizi Rakka'ya süreriz diye
tehtit edildiklerinin şikayetlerinden bahsedilerek bunun önlenmesi
istenmiştir. Bu hüküm 1720 tarihini taşımaktaydı12.
Ayrıca 1726 da Maraş'ta sakin Dedeşlü ve Selmanlu cemaatleri
mukataasının yıllık 1855,5 kuruş ve cemaat kethüdasının ElHac
Hasan Ağa olduğunu biliyoruz. Adı geçen cemaatlerle birlikte Ka
baklar, Kıllalar ve Eshabı Kehf reayaları ve sair parekende cema
atlerin konup göçtükleri yerlerde fakir halka zarar verdikleri bildi
rilmekte bunun önlenmesi için Haleb taraflarında evler inşa
ettirilerek yerleştirilmelerine ilişkin Haleb, Ayintab Valilerine ve
Maraş mütesellimine ve Rişvan Voyvodasına bir hüküm gönderil
miştir 13 .
Sivas Eyaleti'nde Kangal ile Hasan Çelebi arasında yol üzerin
de olup, tüccar ve ahalinin emniyetinin sağlanmasında çok önemli
bir mevkide bulunan Alacahan'ın yeniden imar olunarak şenlendi
rilmesi için kafi miktarda cemaatin yerleştirilmesi yolunda çalışma
lar yapılmıştır. Bu bölge bu sebeple bir iskan sahası olmuş ve pek
çok cemaat bu bölgede iskan edilmiştir. 1729 yılında hanın nizam
ve imarının sağlanması için Maraş Türkmenleri'ne mensup, Gün
deşlü taifesinden Dedeşlü ve Selmanlu cemaatelri kendi nzalanyla
nakledilerek bu bölgede yerleştirilmişlerdir. Bu cemaatlerin iskanı
bozmamaları için ahalilerine ellişer bin nezr tayin edilmiştir. Buna
rağmen Dedeşlü ve Selmanlu cemaatlerinin malikane mutasarrıfı
olan ElHac Hasan'ın iltimas ve kefaletiyle 1734 yılında iskandan
avf edilmişlerdir. Bu cemaatlerin bu bölgedeki iskanı bozmalann
daki sebep, Döğerli eşkiyasının handan gelip giden yolcuların mal
larına garet ve zikrolunan cemaatlerin malik oldukları hayvanatla
12. Ahmet Refik, Anadolu'da Türk Aşiretleri (9661200), İstanbul 1989, s. 162.
13. Ahmet Refik, age., s. 168; Halaçoğlu, age., s. 65.
216
ABDULLAH GÜNDOĞDU
nn gasb etmeleridir. Fakat bu durum 15 saatlik bir alanı kaplayan
hanın güvenliğini bozmuştur14.
Alacahan iskanından avf olunmasından sonra muhtemelen adı
geçen cemaatlerin bir süre gezip bir kısmı Anadolu içlerine dağıl
mış olduklarını büyük bir kısmının da Çorum'un kuzeyinde bulu
nan Kızılırmak nehrinin güney ve kuzey kıyılarında yerleştiklerini
söyleyebiliriz. Bu yerleşme aşiretin son yerleşmesi olup, o tarihten
sonra bir daha iskanı bozmamışlardır. Bu verimli topraklarda hay
vancılıkla birlikte ziraat de yapan aşiretin Çorum bölgesindeki du
rumlarını ancak sicillerden takip edebilmekteyiz.
XIX. yüzyılda, Dedesli'nin aşiret yapısını muhafaza etmekle
birlikte tamamen yerleşmiş olduklarını görüyoruz. Dedesli'nin ya
nısıra XIX. yüzyılın başlarında, aşiret yapısını muhafaza eden ve
konargöçerlikten yerleşik hayata henüz geçmiş, Çorum bölgesin
de, sicillerden ve diğer kayıtlardan tespit edebildiğimiz kadarıyla,
Kuyumcu, Cihanbeyli, Çakallı, Lek, Arab, Çeçelü, Hatal, Kutucu
lu, Anamaslı, Çorum Ekradı, Çapan Yörügâm, Ballı Yöriigânı,
înallı, Selmanlı, Badıllı ve Mamalu gibi aşiretler bulunmaktaydı15.
Bu aşiret ve cemaatlerin pekazı dışında Maraş ve Dulkadırlı sahası
nın türkmenleri olması, bu cemaatlerin zaten yaylak olarak bildikle
ri Çorum Bölgesine azçok birbirlerini takip ederek gelip yerleştik
leri düşüncesini uyandırmaktadır. Çorum Bölgesi'nde bulunan bu
aşiretler içerisinde en kalabalık olan Dedesli aşireti idi. Bir numara
lı Çorum Sicili'nde kaydettiğimiz bir kayıtta, hicri "1255 senesin
den Ankara Eyaleti Müşiri esbak İzzet Paşa'nın yine Müşiri esbak
Davut Paşa'ya devr eylediği bakaya ile 1261 senesinden iradei se
niyye ile matlub olunan karantina masarifatı fazlasından olarak
nefsi Çorum ve havi olduğu kurra ve aşairâtın hisselerine isabet
eden mebaliğin" mikdannı gösterir cetvele göre, Dedesli aşireti his
sesine 2475 kuruş isabet etmiştir. Dedesli'den sonra en fazla vergi,
1.683,5 kuruş ile Kuyumcu aşiretine isabet etmiştir16. Buradan böl
gedeki aşiretler içerisinde Dedesli'den sonra en kalabalık aşiretin
Kuyumcu aşiretinin olduğunu söyleyebiliriz.
İki Numaralı Çorum Şer'iye Sicili'nde Dedesli aşireti ile ilgili
çok önemli bir kayıt bulunmaktadır17. Ekte de verdiğimiz bu belge,
14. Ahmet Refik, age., s. 192195.
15. ÇŞS. 1/15
16. ÇŞS. 1/292
17. ÇŞS. 2/225
ÇORUM DA BİR TÜRK AŞİRETİ: DEDESLİ
217
1272 (1856) tarihinde Dedesli aşireti ahalilerinin, 'sermuhtarlan'
Osman Bey'i dava etmeleri üzerine kaydedilmiştir. Aşiret ahalisi,
sermuhtann zimmetinde beş yıllık muhasebeleri olduğu iddiasıyla
mahkemeye başvurmuşlar ve bu sebeple muhasebeleri kontrol edil
miş, neticede sermuhtar suçlu bulunarak azledilmiştir. Bunun üze
rine aşiretin toplam vergisi ve her köyün hissesine düşen miktar ile
köylerin hane sayılarını gösterir bir liste hazırlanmıştır. Aşiret ile il
gili en kapsamlı bilgiyi ihtiva eden bu belgeye göre Dedesli aşireti
dokuz muhtarlıktan oluşan bir sermuhtarlık ile yönetilmekteydi.
26 adet köy isminin zikredildiği bu belge Hicri 1270 (1854) tarihini
taşımaktadır. Toplam hane sayısı 308 olan aşiretin toplam vergisi
ise 30.324 kuruş idi. Bu dönemde, sicillerdeki tereke kayıtlan üze
rine yaptığımız araştırmalardan, Çorum'da hanenin 5,6 kişiden
oluştuğunu dikkate alarak bir hesaplama yaptığımızda aşiretin bu
dönemde 1.7002000 arasında bir nüfusa sahip olduğunu söyleyebi
liriz. Bu dönemde aşiretin sahip olduğu köylerin listesi şöyleydi:
1 Karakeçili
2 Güvanlı
3 Akdam
4 Çirkatli
5 Kızılkır
6 Suretli
7 Çeltek
8 Akviran
9Ferhadlı
10 Dutpınar Karyesi
11 Bozdepe
12 Hacıbey Karyesi
13Hasandeğin
14 İnalözüTuranlı
15 Aşılıarmud
16 Kızağılı Karyesi
17 Turanlı Karyesi
18Hacıahmed Karyesi
19 Dere Karyesi
20 Sülüklü Karyesi
21 Hızırlı
22Kılınçdere
23 Kertme Karyesi
24İğdeli
25 Eskiviran
26 Yeniviran
Bu köylerden en büyüğü ise 26 hane ile Hasandeğin köyü idi.
Yine bu köylerden Akviran, Güvanlı gibi bazılan 2 veya 4 haneden
ibaret birer çiftlik konumunda idi. Aynı İki Numaralı Sicil'de bir
başka belgede 18 "Çorum Kazası'na müzafe Dedesli aşiretinden
Kertme karyesi sakinlerinden iken bundan beş gün mukaddem ve
fat iden Mehmed bin Halil bin Abdullah'ın..." terekesi kaydedilmiş
tir. Sıradan bir aşiret mensubunun sahip olduğu bütün mal varlığını
gösteren bu tereke kaydı, aşiretin günlük yaşantısı, hayat tarzı ve
iktisadi durumu üzerine önemli bilgiler vermektedir. Ekte sunduğu
muz bu belgeden aşiret mensublannın hayvancılık ve tanm üzerine
kurulu bir iktisadi yaşantılan olduğunu anlıyoruz. Aşiretin deve,
camus, kara sığır, merkeb v.b. büyük baş hayvanlar yanı sıra ko
yun, keçi gibi küçük baş hayvanlar da yetiştirmiş olduklanm gör
mekteyiz. Üç oğlu üç kızı olan bu tereke sahibi buğday ve arpa ek
mekte ve ayrıca artık yerleşik hayatın kökleşmesini gösteren
18. ÇŞS. 2/134
218
ABDULLAH GÜNDOĞDU
bağcılıkla da uğraşmaktadır. Buna rağmen terekesi içerisinde 150
kuruş değerinde bir çadınn varlığı da konargöçer izlerin hâlâ canlı
olduğunu göstermektedir. Toplam mal varlığı 10.450 kuruş olan te
reke sahibinin bu mal varlığıyla, Çorum bölgesi üzerine bu dönem
için yaptığımız araştırmaya göre hayli varlıkı görülmektedir19. Bu
dönemde şehirde yaşayan bir tereke sahibinin ortalama mal varlığı
nı 8.041, köyde ise 5.149 guruş civarında hesapladığımızı kayde
dersek durum daha iyi anlaşılacaktır.
Yine aynı defterde hicri 1272 senesine mahsuben icra oluna
cak, kurayla askere alma usulüne göre yapılacak taksimata ilişkin
kaydedilmiş bir belgeye göre Dedesli aşiretiyle birlikte, Cihanbeyli,
Kuyumcu, Lek aşiretleri hissesine 26 nefer asker isabet etmiştir.
Aynı dönemde Çorum Kazası'na 112, İskilip Kazası hissesine 100,
Osmancık Kazası hissesine ise 48 nefer düşmüş olduğunu görüyo
Konargöçerlerin iskanı, her nekadar, merkezi bir devlet için
üretimin artması, düzenli vergi gelirleri, ziraatın canlanması, gü
venliğin sağlanması v.b. gibi olumlu neticeler ifade etse de aşiretler
için ise bu, hürriyetlerine müdahale, obalarının yıkılması ve gele
neklerinin zaafa uğraması olarak algılanmakta ve bu yüzden iskan
hareketlerine karşı muhafazakarca tepkiler göstermekteydiler. Bu
tepkiler Halk Edebiyatımızda 'aşiret' veya 'iskan' şiiri denen bir tü
rün doğmasına sebep olmuştur. "İskan" veya "Aşiret' şairi" denilen
sanatkârlar ise hep bu aşiretler arasında yetişmişlerdir, işte iskanlar
da adı sıkça geçen Dedesli aşiretinin bağlı olduğu Gündeşli boyun
dan ve bizzat o isimle anılan "Gündeşlioğlu" isimli halk şairi, Da
daloğlu, ElBeğlioğlu gibi bir aşiret şairidir. İskanların yoğun
olarak gerçekleştiği XVIII. yüzyılın başında yaşamış olan Gündeş
lioğlu'nun yazımızın sonuna aldığımız bir şiiri bize iskanın konar
göçerlerce nasıl algılandığını göstermesi açısından ilginçtir. İskanın
kendilerine ne ifade etmekte olduğunu lirik bir şekilde anlatan bu
şiir ayrıca konumuz olan Dedesli aşiretinin de konuştuğu Türkçe
hakkında bir fikir vermektedir.
19. Abdullah Gündoğdu, Çorum'un 2 Numaralı Şer'iyye Sicili, Transkripsiyon ve
Değerlendirme, Yüksek Lisans Tezi A.Ü. Sosyal Bilimler Ens., 1989, s. 380.
20. ÇŞS. 2/89
21. Şükrü Elçin, Halk Edebiyatı Araştırmları, Ankara 1977, s., 151153; Faruk Sü
mer, age., s. 143.
ÇORUM DA BİR TÜRK AŞİRETİ: DEDESLİ
219
Şiir şöyledir:
Sürü sürü sürülerim varidi
Sürünün vardığı çaylar kururdu
Katerde mayalarım yörürdü
Şimdi at gölüğüm eşek oluktur.
Sürü sürü sürülere katardım
Top top eder yozların satardım
Otuzaltı direk çadır dutardım
Şimdi kölgeliğim kaşak oluktur.
Erbişim halıya yaslanmaz iken
Kuş tüyü döşeğe döşenmez iken
Trabulus kuşağı kuşanmaz iken
Kıl ip bellerime kuşak oluktur.
Tepe tepe harmanlarım savrulur
Namlı namlı buğdaylarım devrilir
Adım Gündeşlioğlu deyi çağrılır
Şimdi topladığım başak oluktur.
99
Maya: deve, gölük: hayvan, kaşak: kuru kütük
.
Ek: 1, ÇŞS. 2/225
Bin iki Yüz Yetmiş senesi Muharremü'lharâm evâ'ilinde Ço
rum Kazasına tâbi 'Dedesli' aşireti ahâlîleri bâyeserhum meclisi
şer'i şerîfde hâzurûn oldukları hâlde 'aşîreti merkûmenin ser
muhtân Osmân Bey'den Altmış Dokuz senesi nihâyetine değin beş
senelik muhâsebemiz vardır ve muhâsebemizi rü'yet idüğü deyü il
timâslanna mîri merkum Osmân Bey meclisi şer'i şerîfe ihzar
olunarak yegânı muhâsebeleri rü'yet olundukda seneyi
merkûmelerde haylüce zimmeti mîriyyesi zuhûr itmiş olduğundan
merkûmun 'azl ve tebdîliyle minba'ad muhtârlık nâmının dahî lağ
viyle 'aşîreti merkûmenin asli virgüyi mukarrereleri olan otuz bin
iki yüz seksen gurûs hâne ve nüfûs i'tibânyle mebâliği mezbûre
miyânelerinde bi'ttevzî' zîrde muharrer dokûz muhtarların hissele
rine 'â'id olan mebâlig ve karyelerin defteridir ki, bervechi âtî zikr
ve beyân olunur.
22. Şükrü Elçin, agm., s. 153.
220
ABDULLAH GÜNDOĞDU
1) Karakeçili,
2) Güvânlı,
3) Akdâm,
4) Çirkatli
5) Kızılkır
Yekûn:
Virgü yi mukarresi: 3758 gurûş
1) Şuretli
2) Çeltek
3) Akviran,
4) Ferhâdli
Yekûn:
Virgüyi mukarresi: 5572,5 gurûş
1) Dutpnâr Karyesi,
2) Boztepe,
Yekûn:
Bu dahî : 4358 gurûş
1) İnâlözü Turânlı,
2) Aşılıarmud,
Yekûn:
Bu dahî : 3283 gurûş
1) Kızağılı Karyesi,
2) Turanlı karyesi,
3) Hâcı Ahmed karyesi,
Yekûn:
Bu dahî : 3057 gurûş
1) Dere Karyesi
2) Sülüklü
3) Hızırlı
4) Kılnçdere,
Yekûn:
Bu dahî: 3681,5 gurûş
1) Kertme Karyesi,
Bu dahî : 1833 gurûş
Hâne
6
4
13
5
7
35
Hâne
17
7
2
13
39
Hâne
18
8
26
Hâne
18
'17
35
Hâne
19
6
6
31
Hâne
12
4
7
13
36
Hâne
22
ÇORUM DA BİR TÜRK AŞİRETİ: DEDESLİ
221
Hâne
14
1) iğdeli,
11
2) Eskivir ân,
12
3) Yenivirân,
37
Yekûn:
Bu dahî : 2931 gurûş
Yekûnü'lhâne: 308 yalınız hâne,
Yekünü'l(virgü): 30324 yalınız virgüleri otuz bin üç
yüz yiğirmi dört gurûşdur.
Kadızâde esSeyyid mehmed Sa'id elmevle'lhilâfe
bimedineyi Çorum bimüfti elfakir Allahü 'azze şâ
nihu.
Ek: 2, ÇŞS. 2/134
Bâdiyi tescil (i Şer'î) oldurki:
Bâdiyi defteri kassâm oldur ki:
Çorum Kazâsı'na müzâfe Dedesli 'aşiretinden Kertme karyesi
sâkinlerinden iken bundan beş gün mukkaddem vefât iden Meh
med bin Halil bin Abdullan'ın verâseti zevceyi menkûheyi
metrûkesi Hasene binti Süleyman nâm hâtûn ile sulbî kebir oğlu
Hüseyîn ve sulbî sagîr oğullan diğer Hüseyin ve Halil ve sulbiyye
kebîre kızlan Zelîha ve Senem ve sulbiyye sagîre kızı Fatma'ya
münhasıra olduğu 'inde'şşer' zâhir ve nümâyân oldukdan sonra ve
reseyi mezbûreler inin taleb ve ma'rifetleriyle ve ma'rifeti şer'le
tahrîr ve bi'lfarîzatü'şşer'iyye tevzî' ve taksîm olunan muhallefâti
müteveffâyı mezbûrdur ki, bervechi âtî zikr olunur. Fî'lyevmi'l
Hâmis ve'l'İşrîn minşehri Cemâziye'lâhir sene Semân ve Seb'în
ve Mi'eteyn ve Elf.
Kıymet (gurûş)
1) Karyeyi mezbûrede kâ'in dâm mülki
200
menzil:
450
2) Evânîyi nühâs, kıyye 30,
250
3) Yatak, kat 5.
350
4) Müsta'mel kilim, 4,
80
5) Bozlâk Çul, 2,
80
6) Deve çuvâlı, çift 4,
30
7) Diğer çuvalı, aded 2,
20
8) Bel, 1, balta, 1,
10
9) Orak, 1,
20
10) Çift demiri, 2,
20 zyxwvutsrponmlkjigecaZYWVUTSRPONMLKJ
11) Dükkân tahtası,2,
100
12) 'Araba ma'a takım, 2,
222
ABDULLAH GÜNDOĞDU
13) Bağ dermevzîyi Dut karyesi
14) Çadır, 1,
15) Hınta, kile 15, fî 80,
600
150
1200
16) Şa'ir, kile 10,
17) Koşu câmûsu, ç ift 1,
18) Kara sığır öküsü, çift 1,
19) Câmûs ineği ma'a balak, re's 1,
20) Karasığır ineği re's 8,
21) Dana, re's 20,
22) Koyun, re's 4.
23) Kara keçi, re's 8,
24) Toklu, re's 10,
25) Oğlak, re's 5,
26) Merkeb, re's 2,
27) Deve, orta ve yük, re's 4,
28) Hurdevâtı menzil,
Yekûnü'leşyâ:
Minhâ elih râcat:
Techîzi tekfin:
Mehri mü'eccel lizevceti'lmezbûre:
Resmi kısmet:
Dellâliyye:
Kaydiyye:
Yekûnü'lihrâcât:
Sahhü'lbâkî
330
800
400
300
800
80
600
140
150
50
200
3000
50
10450
Hisseyi lizevceti'lmezbûre:
Hissetü'libni'lmezbûr Hüseyin:
Hissetü'libni'lmezbûr diğer Hüseyin:
Hissetü'libni'lmezbûr Halil:
1234
1920
1920
1920
100
100
256
105
15
576
9874