Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020 •
Founded in the early 20th century to serve Turkishness in the Ottoman Empire, the Turk Ocagi is one of the organizations that have been influential in the construction of the new Turkish state with its ideology and activities. Turk Ocagi, which took an active role in the years of national struggle, later served the establishment of the Republic in Ankara, where it moved. Besides its acitivities in the capital, Turk Ocagi has contributed greatly to the revival of national identity and to adoptment of it in Turkey. Turk Ocagi has taken a central role in the cultural and political transformation in Republican era of Turkey. Representing Turkish nationalism, Turk Ocagi’s move to Ankara has a symbolic importance in terms of the way the Republic will take shape. Supporting the new regime on basic issues, members of the Turk Ocagi are among the actors of the state's building on nationalist foundations. While the Republic is creating its own institutional structure, it is the duty of th...
21. yüzyılda içinde bulunduğumuz Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunda fikri arka planda ve demokratik tecrübelerde II. Meşrutiyet döneminin büyük önemi vardır. Yıkılmaya yüz tutmuş bir devleti tekrardan diriltmek, milleti içinde bulunduğu zor durumdan çıkarmak ve üzerlerinde bulunan acımasız Batı ülkelerinin gölgesinden kurtarmak için iki yüz seneyi bulan bir mücadele kendini göstermiştir. Gittikçe artan ve bunaltan Batı ülkelerinin talepleri, devletin içinde bulunduğu dayanılmaz krizin artması ve sonuç olarak muazzam Osmanlı parçasını dağılmadan bir arada tutmak için önlemler alınmaya, düşünceler üretilmeye başlandı ve kendi çaplarında uygulamaya da kondu. Bu yazının amacı üretilen düşüncelerden sadece biri olan Türkçülük akımını ve bu akımın önderlerinden olan Yusuf Akçura’yı mercek altına almaktır. Her münevver gibi yaşadığı topraklarda kargaşa ve fesadın hâkim olmasını kabullenemeyen Yusuf Akçura’nın değerli çabaları hem Türk dünyasına hem de kendisinden sonra gelecek olan Türk gençlerine geniş ufuklar açacaktır. Kendisi fikirlerini her fırsatta dile getirmiş dergilerde yazılar yazmış ve konferanslar vermiştir. Fakat geçirmiş olduğu çocukluk ve gençlik yıllarının zorluğu, sürgünler vs. onu çalışmalarından ve azminden vazgeçirememiştir. Bu yazı da biraz olsun bu azmi ifade ediyorsa/dillendiriyorsa ne mutlu fakire…
2021 •
Kuruluş amacını Türklerin fikrî, rûhî, bedenî, iktisâdî olarak yükselmesine çalışmak olarak beyan eden Edirne Türk Ocağı Cemiyeti’nin kuruluş tarihi 24 Kasım 1922’dir. Bir dönemin Osmanlı payitahtı olan Edirne’de şehrin ekâbirlerinin, Milli Mücadele gazilerinin bir araya geldiği ocak, şehirde sosyokültürel alanda faaliyetler yapmış, günümüzdeki tabiriyle müessir bir sivil toplum kuruluşuydu. Maalesef, 1930’lu yıllarda Türkiye’de ortaya çıkan bazı siyasî gelişmeler Türk Ocakları üzerine olumsuz bir tavır alınmasını sağlamış ve sonuç olarak Türk Ocakları 10 Nisan 1931’de tüm şubeleri ile birlikte kapatılmıştır. Kapatılan Edirne Türk Ocağının alacaklarının, borçlarının ve malvarlıklarının tespiti, devir işlemleri ve ocağa ait gayrimenkullerin satışı için çalışmalar 14 Nisan 1931’de başlamış, 23 Mart 1939’da tasfiye komisyonuna yapılan bildirim ile sona ermiştir. Yaklaşık olarak sekiz yıl süren Edirne Türk Ocağının malvarlığının tasfiyesinden geriye; satılmasına izin verilmeyerek parti binası olarak kullanılabileceği rapor edilen, Mustafa Kemal Atatürk’ün de Türk Ocağı olduğu vakit ziyaret ettiği, hâlen devlete ait bir kurumun bulunduğu, Türk Ocağı Caddesindeki bina kalmıştır.
Çaka Bey'den Günümüze İzmir, Şehir Kültür Medeniyet, 2022, C. 3.
"1821 Mora İsyanı Sürecinde İzmir"2022 •
Mora İsyanı (Rum İsyanı/Yunan Ayaklanması), 1821 yılında başlamış ve bağımsız Yunanistan Devleti’nin sınırlarının kesin olarak belirlendiği 1832 yılına kadar etkisini sürdürmüştür. İsyan nedeniyle Osmanlı’da iç barış zedelenmiş, Rumeli’de toprak kayıpları yaşanmış, Ege’de yeni bir statü oluşmuş, ekonomi sarsılmış ve özellikle Avrupalı güçlerin müdahaleleriyle devlet fazlasıyla yıpranmıştır. Kuşkusuz Osmanlı’nın Rum isyanı boyunca yaşadığı en sarsıcı kayıplar, Mora ve adalarda on binlerce vatandaşının katledilmesi olmuştur. İzmir, jeopolitik konumu ve nüfus yapısı nedeniyle 1821 isyanı sürecinden olumsuz etkilenen Batı Anadolu şehirlerinden biridir. Bir hayli Rum ve Avrupalı nüfusun barındığı şehirde isyanının ilk yıllarında karmaşa yaşanmıştır. İzmir’deki şiddet olaylarında Rum ve Türk vatandaşlardan hayatlarını kaybedenler olmuştur. Ancak bu karmaşa ortamı, devletin aldığı etkili tedbirler yanı sıra İzmirli Türklerin sağduyusu sayesinde kontrolden çıkmadan önlenebilmiştir. İzmir’deki idareciler, isyan boyunca şehirde asayişi sağlama gayreti yanı sıra Osmanlı ordusunun lojistik ihtiyaçlarını karşılamada ve bölgeden istihbarat edinmede önemli görevler üstlenmişlerdir. İzmir yöneticilerinin ve halkın uzun süre meşgul oldukları diğer bir konu Mora’daki katliamlardan kaçan Türk muhacirlerinin yerleşimleri ve ihtiyaçlarının giderilmesi çalışmaları olmuştur. Bu makalede, 1821 isyanı boyunca İzmir şehrinde yaşanan ve bazı Avrupalı konsolosluk yetkililerine dayanılarak yanlış ve abartılı bilgilerin aktarıldığı olayların iç yüzüne, şehirde alınan güvenlik tedbirlerine, İzmir’den Osmanlı ordusu ve donanması için gerçekleşen lojistik faaliyetlere ve Türk muhacirlerin iskânına değinmeye çalışacağız.
ÖZ Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde başlayan modernleşme/batılılaşma hareketleri, çeşitli alanlarda eş zamanlı yürütülmeye çalışılmıştır. Batıyı örnek alarak, atılımlar yapmaya, savaşlardan alınan yenilgilere karşı yönetimsel reformlar ile yeniden ayağa kalkmaya gayret edilmiştir. Batı kaynaklı gelişen bu çalışmalar beraberinde, "birey olma", "ulus devlet olma" ideolojilerinin de Osmanlı İmparatorluğu içerisinde oluşmaya başlamasına neden olmuştur. 20.yy başında modernleşme modernleşme süreci ve ulus devleti olma sancısı içerisinde milli değerlerin ve ulusal kimliğinin oluşturulmasında Türk Ocakları'nın etkisi oldukça büyüktür. 1912’de kurulan, 1931’da kapatılan Türk Ocakları Türkçülük ideolojini temel alarak batılı olmayı hedeflemiştir. Ulus devlet olma ideolojisini, mimari öğelerinde, plan tiplerinde sergileyen yapılar, esasında batılılaşmaya çalışan bir devletin “Türk” kökenlerini ortaya çıkarma çalışmaları olarak görmek gerekir. Bu çalışma, Türk Ocakları’nın devlet idaresindeki rolünü ortaya sererek, mimari bağlamda bir tanımlama yapmayı ve ocaklar arasından öne çıkan, Ankara ve İzmir Türk Ocakları’nın mekânsal kurgularını, mimari elemanlarında kullanılan geleneksel öğeleri incelemeyi ve ideoloji ile mekânsal kurgu arasındaki bağlantıları değerlendirmeyi hedeflemektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
1982 •
1995 •
Journal of Geography, Environment and Earth Science International
Distribution and Geospatial Maps Based on Spatial Availability of Soil Physicochemical Characteristics at a Cyclone-affected Area in Southwestern Bangladesh2020 •
2007 •
2013 •
Canadian University Music Review
George A. Proctor. Canadian Music of the Twentieth Century. Toronto: University of Toronto Press, 1980, xxvi, 297 pp1981 •
Human molecular genetics
Genetic determinants of telomere length and risk of common cancers: a Mendelian randomization study2015 •