ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
SİVİL TOPLUM VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI:
TÜRKİYE’DE BİLGİ HİZMETLERİNE YÖNELİK
OLUŞTURULMUŞ STK’LAR VE BU KURULUŞLARA YÖNELİK
BİR ARAŞTIRMA
NON-GOVERMENTAL ORGANIZATIONS FOUNDED ON
INFORMATION SERVICES IN TURKEY AND A RESEARCH
ABOUT THESE ORGANIZATIONS
Malik YILMAZ ∗
Özet:
Sivil toplumun ve sivil toplum anlayışının temelini oluşturan Sivil Toplum
Kuruluşları, özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde dünyada yaşanan siyasal, sosyal,
teknolojik ve ekonomik değişimlerin sonucunda yerel, ulusal ve uluslararası ölçekte
gelişim göstererek, kalkınmada ve toplumsal düzenin sağlanmasında önemli aktörler
konumuna ulaşmışlardır. Günümüzde birçok alanda yer alan STK vardır. Bu
çalışmanın amacı, Türkiye’de bilgi hizmetlerine yönelik oluşturulmuş STK’ların
yaptıkları çalışmaların neler olduğunu, ayrıca mesleki hakların savunulması
konusunda neler yaptıklarını ortaya koymaktır. Çalışmada betimleme yöntemi
kullanılmıştır. Veri toplamak için ise anket tekniğinden yararlanılmıştır. Ankete
verilen yanıtların sonucunda STK’ların bilgi hizmetlerine ve mesleki haklara yönelik
önemli çalışmalar yaptıkları sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca STK’ların siyasal yönetim
karşısında çoğunlukla pasif ve yeterince etkin olmadıkları; temel sorunlarının bütçe
ve bürokratik engel olduğu belirlenmiştir. Bu doğrultuda STK’ların misyonlarını
yerine getirebilmeleri ve daha etkili olabilmeleri için önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Toplum, Sivil Toplum, Sivil Toplum Kuruluşları, Bilgi
Hizmetleri, Dernekler.
Abstract:
Non-Governmental Organizations, which form the basis of civil society and
civil society understanding, have become important actors in development and
maintaining social order and have developed at local, national and international scale,
as a result of the political, social, technological and economic changes taking place in
the world especially in the last quarter of the 20th century. NGOs exist in many fields
today. This study is intended to reveal the works of NGOs created for information
services in Turkey and what they have done in the defense of professional rights. The
descriptive method was used in the study. Survey technique was used to collect data.
∗
Dr. Öğr. Üyesi, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü – Erzurum
sayamalik@gmail.com
249
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
As a result of the responses to the survey, it was concluded that NGOs have performed
important studies on information services and professional rights. Besides, it was
determined that NGOs are generally passive-and not effective enough-against
political administration; and their basic problems are the budget and bureaucratic
obstacles. In this direction, proposals have been made so that NGOs can fulfill their
missions and become more effective.
Key words: Society, Civil Society, Non-Govermental Organizations,
Information Services Associations.
GİRİŞ
Günümüzde dünyada ve Türkiye’de çeşitli alanlarda faaliyet gösteren
çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşları (STK) bulunmaktadır. İnsanlar, siyasi
otorite karşısında bireysel olarak gerçekleştiremedikleri çeşitli isteklerini,
düşüncelerini ve eylemlerini bir araya gelerek ve örgütlenmeye giderek
gerçekleştirme çabası içine girmişlerdir. Bu nedenle demokratik toplumların
değerleri ve vazgeçilmez unsurları arasında kabul edilirler. Yıldırım’a (2004,
s. 45) göre siyasi alanın yani devlet alanının dışında kalan ve sivil toplumun
oluşumunda etkin birer paydaş olması beklenilen STK’lar toplumun faydasına
çalışan, kâr amacı gütmeyen ve politik görüş farklılıklarının üstündeki
konumlarıyla birçok işlevi üstlenmektedirler. Özden’e (2008, s.11) göre ise
sivil toplum, insan hayatını kapsayan, yönlendiren, insanların sosyal, siyasal
tutum ve davranışlarını belirleyen bir olgu olarak ortaya çıkmaktadır
dolayısıyla günlük hayatla doğrudan ilgilidir.
STK’ların ortaya çıkması temelde sivil toplum olgusunun bir gereğidir.
Sivil toplum, toplumun özerk alanı olarak tanımlanabilir. STK’lar, demokratik
toplumlarda hukuksal çerçevede, sosyal ve politik hakların tanımlanmasında
ve savunulmasında görevler üstlenen önemli toplumsal birimler olarak kabul
edilmektedir. Bilgi hizmetleri, basılı ve elektronik bilgi kaynaklarının
belirlendiği, sağlandığı, düzenlendiği ve kullanıcıya sunulduğu hizmetlerdir.
Bu hizmetler kütüphaneler, arşiv kurumları ve dokümantasyon ve
enformasyon merkezlerince verilmektedir. Türkiye’de bilgi hizmetleri
alanında çalışanların haklarını savunmak, mesleki çağdaş uygulamaları takip
etmek, hizmetlere yönelik plan, program ve politika üretmek ve
hazırlanmalarına katkıda bulunmak, mesleki bilimsel etkinlikler yürütmek ve
saygınlığı güçlendirmek amacıyla oluşturulmuş STK’lar, mesleki örgütlenme
biçiminde ortaya çıkmışlardır.
Çalışmada, ilkin tarihsel boyutuyla sivil toplum kavramı ele alınmıştır.
Ardından STK’ların günümüz modern toplum hayatındaki rollerinin ve
etkilerinin neler olduğu açıklanmıştır. Sonrasında mesleki yapılanmalar
şeklinde ortaya çıkan, Türkiye’deki bilgi hizmetlerinin gelişimine katkıda
250
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
bulunmayı ve hakları savunmayı amaç edinen, kütüphanecilik, arşivcilik,
dokümantasyon ve enformasyon alanlarını temsilen oluşturulmuş STK’lar
incelenmiştir. Bu STK’ların belirlenmesinde özellikle ulusal ve uluslararası
düzeyde yaptıkları çalışmalarla birlikte kendi alanlarında öncü olmaları
dikkate alınmıştır. Ayrıca söz konusu STK’ların etkinliklerinin hangi noktada
olduğu; kendilerinin sahip olduğu demokratik hakların, çözüm üretme ve
çözüme katkıda bulunma noktasında nasıl kullanıldığı ve mesleki haklar ve
çalışmalar adına neler yaptıkları vb. gibi konular araştırılmıştır. Çalışmada
betimleme yöntemi kullanılarak sözü edilen STK’ların yöneticilerine veri
toplama tekniklerinden biri olan anket uygulanmıştır. Elde edilen veriler
çalışmanın amacı çerçevesinde değerlendirilmiştir.
1. SİVİL TOPLUM
Sivil toplum yeni bir kavram değildir. Kökeni Antik Yunan ve Roma’ya
kadar dayanan, farklı dönem ve çağlarda farklı şekilde yorumlanan sivil
toplum, özellikle 1980’lerden bu yana hızlı bir gelişim göstermiştir. Özden’e
(2008, s. 12) göre bu kavram her ne kadar günümüzde siyasal toplumun karşıtı
bir kavram olarak kabul edilse de, 18. yüzyılın sonuna kadar devlet veya
siyasal toplumla eş anlamda kullanılmıştır. Cohen ve Arato (1994, s. 84) bu
kavramın ilk olarak Aristo tarafından politike koinonia (siyasal toplum)
başlığı altında, ünlü Politika eserinde kullanıldığını ileri sürmektedir. Aristo
bu eserinde politike koinonia’yı, hukuki olarak tanımlanmış bir kural altında
özgür ve eşit vatandaşlar tarafından şekillendirilen etik ve siyasal bir halk
topluluğu biçiminde ifade etmiştir. “Aristo, insanların sahip oldukları farklı
yaşam statülerinin, farklı sosyal alanların varlığı ile belirlenebileceğini ileri
sürmektedir” (Anjum, 2010, s. 148). Bununla birlikte Aristo, yazdığı Ahlak
İncelemesi’nde (Nicomachean Ethics) sivil/kamusal dostluktan (civic
friendship) bahsetmektedir. Aristo’nun ‘kamusal dostluk’ olarak ifade ettiği
şey, toplam faydaya ulaşmaya en yakın tiptir. Bu tipte başkalarının faydasını
düşünerek davranmak, aslında sivil toplum birlikteliğinin başka bir ifadesidir.
Bu açıdan Antik dönemde sivil toplum, en yakın anlamıyla birlikte yaşama
sanatının bir aracı olarak değerlendirilmiştir (Alyakut, 2013, s. 19).
Cicero ise sivil toplumu, insanların ortak çıkarlarının ve ilişkilerinin
olduğu bir toplum olarak kabul eder. Devleti, res publica şeklinde ifade etmiş,
devletin sivil topluma eşit olduğunu savunmuştur. Ayrıca societas civilis
kavramı ile devletin manevi bir kişilik taşıdığını ileri sürmüştür. Bu nedenle
Cicero’nun ortaya attığı societas civilis kavramı, yasalar ve kurumlar
tarafından bir araya getirilmiş bireyleri temsil etmektedir (Anjum, 2010, s.
149; Zoeram vd., 2010, s. 44-45). Sivil toplum kavramının ilk dönemlerde
devlet merkezli bir toplum anlayışına odaklandığı, toplumun siyasal bir
özellik göstererek devletin bir parçası olduğu görüşü savunulmuştur.
Aristo’dan 18. yüzyıla kadar sivil toplum, devlet ve siyasal yapı ile aynı
anlamda kullanılmıştır. Bu dönemde sivil toplum (koinonia politiké, societas
251
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
civilis, société civile, bürgerliche gesellschaft, civil society, societá civile) ve
devlet (polis, civitas, état, staat, state, stato) birbirlerinin yerlerine kullanılan
kavramlardı. Bir sivil toplumun üyesi, bir yurttaş (citizen) -devletin bir üyesive dolayısıyla da onun yasalarına uygun ve diğer yurttaşlara zarar vermeyecek
biçimde davranma yükümlülüğü altında olmak demekti (Keane, 2004, s. 4748).
Sivil toplum kavramının Aristo ve Cicero’nun tanımlamaları
doğrultusunda Ortaçağ boyunca farklı şekillerde kullanıldığı görülmektedir.
Bununla birlikte “Avrupa’da 17. yüzyıla kadar Aristo’nun siyasal öğretisi
çoğunlukla benimsenmekteydi” (Doğan, 2002a, s. 36). Nitekim Aristo’nun
ortaya attığı bu kavramı, John Locke devletle eş anlamlı olarak sivil toplum
ya da siyasal toplum; Immanuel Kant da burjuva toplumu (bourgeois society)
kavramlarıyla hemen hemen aynı anlamlarda kullanmışlardır. Kant, burjuva
toplumu ile anayasal bir devleti ifade etmektedir. Doğanın, insanı devlet
kurmaya itmesine yönelik karşı konulmaz etkisinden söz ederek doğanın insan
ile ilgili bu üstün amacına devlet (bürgerliche Gesellschaft) adını vermektedir.
Yine Jean-Jacques Rousseau da bu kavramı sivil devlet (état civil) olarak
adlandırmaktadır. Sivil topluma yönelik bu adlandırmalar baskıcı, keyfi bir
idarenin ve kanunsuzluğun değil tam tersi, kanun ve adaletin hâkim olduğu
bir yönetim anlayışını içermektedir (Bobbio, 2004, s. 97; Kumar, 1993, s. 376;
Zoeram vd., 2010, s. 46).
Sivil toplum konusunda öne çıkan düşünürlerden biri de Fransız Jean
Bodin’dir. Bodin, burjuva sınıfının varlığını çarpıcı bir şekilde dile
getirmektedir. Daha sonra Hegel ve Marx tarafından sivil toplumun karşılığı
olarak kullanılacak burjuva toplumu kavramının izlerine ilk kez Bodin’de
rastlanmaktadır; ancak Bodin sivil toplumu, en yüksek egemenliğin
yapılanma biçimi olan devletin bir unsuru olarak değerlendirmektedir (Doğan,
2002b, s. 43). Bununla birlikte devlet merkezli sivil toplum anlayışının ilk
kırılma noktasının, modern sivil toplum düşüncesinin temeli olarak kabul
edilen, İngiliz filozof ve aydınlanma döneminin toplum kuramcısı Thomas
Hobbes ile birlikte gerçekleştiği görülmektedir (Alyakut, 2013, s. 19-20).
Hobbes, devletin oluşumunu sözleşme ile açıklarken, yönetilenlerin rızasının
önemini vurgulamaktadır. Ona göre doğal halin karşıtı sivil haldir. Bu
doğrultuda devletin bulunmadığı toplumsal durum ile devletin var olduğu
toplumsal durum arasında bir karşıtlık söz konusudur ve Hobbes, devletin
bulunduğu toplumsal durumu sivil hal olarak adlandırmaktadır (Doğan,
2002b, s. 55). Adam Ferguson’a göre sivil toplum, henüz devletten ayrı bir
yaşam tarzı olarak algılanmaz. Sivil toplum ve devlet özdeştir ve özdeş
olmalıdır. Bir sivil toplum kendi kültürel başarılarını ve kamusal ruhunu
olduğu kadar, mekanik ve ticari zanaatlarını da düzenli yönetim, hukuk devleti
ve güçlü askeri savunma yoluyla koruyan ve ‘zarifleştiren’ bir siyasal düzen
tipidir. Thomas Paine ise, devlet ile sivil toplum arasındaki farkı keskin bir
biçimde belirtmiş devleti, gerekli bir kötülük; sivil toplumu ise niteliği
252
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
belirtilmemiş bir iyilik saymıştır. Meşru devlet, toplumun ortak çıkarları için
iktidarın temsilcilerine devredilmesinden başka bir şey değildir. Sivil toplum
ne kadar mükemmelse kendi işlerini de o ölçüde kendisi düzenlemekte ve
yönetime, o ölçüde az fırsat bırakmaktadır (Keane, 2004, s. 54-60).
19. yüzyılın başlarından itibaren sivil toplum kavramı ile burjuvazinin
özgürleşmesi ve feodal egemenlik anlayışından uzaklaşma kastedilmekteydi.
Burjuvazinin yeterince güçlenmesinden ötürü iktidar ile liberal özgürlükler
arasında karşıtlık belirmiştir. Bu karşıtlığın özünde, insan iradesine rağmen,
hiçbir yönetimin var olamayacağı yaklaşımı egemendi (Doğan, 2002b, s. 34).
Bu dönemde Hegel ve Tacqueville sivil toplum kavramını farklı açılardan
değerlendirmişlerdir. Hegel, sivil toplum ve devlet arasındaki farkı ortaya
koyarak ve sivil toplumu etik yaşam bağlamında değerlendirerek bunu aile,
sivil toplum ve devlet olmak üzere üç alana ayırmaktadır. Hegel için ailenin
doğal bir temeli ve fonksiyonu vardır, aynı zamanda aile gönüllü birliğidir. Bu
nedenle sosyal hayatın temelini oluşturan aile geçicidir, çocuklar büyüdükçe
aileyi terk eder ve yeni sosyal ilişkiler kurarlar. Sivil toplum, hukuku,
politikayı ve sivil düzenlemelerin farklı formlarını, ayrıca ekonomiyi,
piyasayı ve ihtiyaçları içeren bir sistemdir; ama sivil toplum kendi başına
istikrarlı bir toplumu oluşturamaz. Bu alanlardaki çatışmaları uyumlaştırmak
devlet için gereklidir. Devlet, eşitsizliğin ve piyasanın belirleyicidir. Devlet,
bireylerin özgürlüklerinin farkına varmaya imkân sağlayan politik toplumdaki
sivil toplumun kendini ilgilendiren bireylerinden oluşur. Bu yüzden Hegel için
sivil toplum, devlet tarafından düzenleme yoluyla uzlaşmanın sağlandığı bir
çatışma alanıdır (Lavalette ve Ferguson, 2007, s. 448-449). Tocqueville’ye
göre devlet, sahip olduğu kurumları ve bunların sunduğu hizmetlerle sivil
topluma müdahale etmektedir. Bu durum devlet yönlendirmesi olmadan
işlerin yapılmasını zorlaştırmakta, sonuçta devlet müdahalesine duyulan
ihtiyaç da artmaktadır. Bu ilişki bireyleri ve grupları kendi iradeleriyle ve
zorlama olmadan siyasal bağımlılık ilişkisi içine çekmektedir. Dolayısıyla
devlet müdahalesi artmakta bu da demokratik devrimin ivmesini yitirmesine
neden olmaktadır. Bu sebeple çoğulcu ve kendi kendini örgütleyen, devletten
bağımsız bir sivil toplum, demokrasinin vazgeçilmez koşuludur. Demokrasiyi
sürdürmek için örgütlü bir sivil toplum gereklidir. Tocqueville, bireyler ve
gruplar arasındaki özgürlük ve eşitliğin, yerel özgürlükleri besleyen ve kısmi
çıkarların etkin ifadesine imkân sunan örgütlenme tiplerini korumaya bağlı
olduğunu savunur. O’na göre sivil toplum içinde örgütlenme hakkı,
vazgeçilmez bir niteliktir (Keane, 2004, s. 78-83; Zoeram vd., 2010, s. 47).
Bu dönemde sivil toplum kavramı Marx ve Gramsci’de farklı bir boyut
kazanmıştır. Bunun nedeni bu iki düşünürün Hegel’in sivil topluma dair öne
sürdüğü düşüncelerini eleştirel bir yaklaşımla değerlendirmeleridir. Marx,
sivil toplumun devlet gücünün dışında bir güç olarak ele alınması gerektiğini
savunmaktadır. Sivil toplumu, tarihsel gelişmelerin doğurduğu toplumsal bir
aşama ve her aşamayı da belirli bir üretim biçiminin karşılığı olarak
253
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
görmektedir. Marx’a göre üretim, bir yaşam tarzıdır. Bireylerin hayatlarını
ortaya koyuş tarzı, onların ne olduklarını da ortaya koyar. Dolayısıyla onların
ne oldukları, ne ürettikleriyle olduğu kadar nasıl ürettikleriyle de örtüşür. Bu
üretim ancak nüfus artışıyla ortaya çıkar. Bu da bireylerin birbirleriyle ilişki
kurmalarını gerektirir. Sivil toplum kavramı, mülkiyetin Antik ve Ortaçağ
toplumlarında üretim ilişkilerinin aşılması sonucu doğmuştur. İş bölümü
mülkiyeti doğurur. İşbölümü, bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerini ve
toplumda faaliyet alanını belirlemektedir. Bu iş bölümü komünist toplumda
hiç kimsenin kesin bir faaliyet alanına sahip olmadığı, dilediği her alanda
kendisini yetiştirebildiği bir anlam kazanmaktadır bu yüzden genel üretimi
toplum düzeni belirler. Bu açıdan sivil toplum, 18. yüzyılda burjuva sınıfının
oluşturduğu maddi üretim ilişkileri sonucu ortaya çıktı. Burjuva toplumu,
üretici güçlerin belirli bir gelişim içinde, bireylerin maddi temaslarının
tamamını kapsar. Bu toplumsal aşamanın başlıca özelliği ticaret ve sanayi
alanındaki üretim ilişkilerinde özel mülkiyetin egemen olmasıdır (Marx ve
Engels, 2013, s. 9-44). Gramsci de, Marx gibi sivil toplum ve devlet ayrımını
savunmuştur ve devletle sivil toplumun ilişkisini, ayrım noktasında ortaya
koymaya çalışmıştır. Hem Marx’a hem de Gramsci’ye göre, tarihsel
gelişmenin aktif ve olumlu uğrağını devlet değil de sivil toplum temsil eder
(Bobbio, 2004, s. 94-95; Masterson, 2007).
Günümüzde çeşitli kullanımları ve anlamlarıyla sivil toplum kavramı,
dünyanın birçok yerinde komünist ve askeri diktatörlüğe karşı yürütülen
mücadeleler sayesinde oldukça popüler bir konuma gelmiştir; fakat bu
kavram, henüz liberal demokrasilerde belirsiz bir durumu ifade etmektedir.
Sivil toplum kavramının Batı’da, idari ve ekonomik mekanizmaların mantığı
ile bir tehlike olduğu ileri sürülse bile, mevcut liberal demokratik rejimlerle
birlikte demokrasinin potansiyel gelişimine katkı sağlayan bir olgu olduğu
düşünülmektedir. Bu tez, çağdaş toplumlarda sivil toplumun önemini
göstermektedir (Cohen ve Arato, 1994, s. VII-VIII). Nitekim sivil toplum,
üçüncü sektör ve kâr amacı gütmeyen sektör olarak toplumun tüm yönlerini
geniş bir şekilde niteleyen, kamu ve özel sektörleri de içine alan geniş bir
kavram olarak kabul edilmektedir. Talas’a (2010, s. 73) göre devlet
yönlendirmeli olsun veya olmasın sivil toplum, toplumsal yapıyı etkileyen,
dönüştüren, hareket ettiren ve ona ivme katan bir faktördür denilebilir.
2. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Küreselleşme çağının politika oluşturan aktörlerinden biri de
STK’lardır. Özellikle toplumları yönlendirme konusunda önemli aktörler olan
bu kuruluşlara kavramsal ve tarihsel çerçeveli bir bakış gerekmektedir (Talas,
2010, s. 74). Sivil toplum olgusunun beraberinde getirdiği STK’lar, günümüz
demokratik toplumlarında, farklı alanlarda önemli misyonlar üstlenen ve
siyasi iradenin “hiyerarşik yönetim sisteminin dışında bulunan” (Özden, 2008,
s. 15) örgütlenmeler olarak ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda STK’lar çoğunlukla
254
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
sivil anlayışın ve inisiyatifin girişimleri sonucu oluşturulan özerk
yapılanmalardır. Bunlar özellikle demokratik toplumlarda etkin faaliyetlerde
bulunmakta ve kendi alanlarına yönelik olarak hükümet ve/veya siyasi
iradenin kararlarını ve icraatlarını etkileyebilmektedir. Bu nedenle STK’lar,
hükümet ve/veya devlet dışı örgütler anlamıyla kullanılmaktadır. Schwenger,
vd.’ne (2014, s. 11) göre, STK’lar devlete ve kâr amacı güden özel sektöre ait
olmayan kuruluşlardır. Bunlar küresel veya yerel düzeyde toplumsal çıkarlara
hizmet etmeyi amaçlar. Sonuç olarak STK’lar insan hakları, çevre koruma,
sağlık, eğitim ve eşitlik vb. gibi konuları içeren, sosyal, politik ve ekonomik
amaçlara yönelik operasyonel çabalara odaklanarak bunları savunur. Devlet
dışı (non-state) ve piyasa dışı (non-market) sektör olarak STK’lar, sivil
toplumu temsil eden ‘üçüncü sektör’ü teşkil ederek, günümüzde giderek artan
rekabetçi ortamı etkiler.
Çağdaş toplumlarda bu yapılanmaların etkinliklerinin önemli noktalara
ulaştığı, ortaya koydukları ulusal ve uluslararası faaliyetlerle görülmektedir.
Bu durum kuşkusuz geçmişten günümüze kadar olgunlaşan sivil toplum
anlayışının bir tezahürüdür. Nelson’a (2007) göre geçen 20 yılda teknolojik
dönüşüm, ekonomide liberalleşme ve demokrasi süreçleri, STK’ların çarpıcı
bir şekilde gelişmelerine, çeşitlenmelerine ve etkinliklerinin artmasına yol
açmıştır. Bu alan, internet ve küresel medya aracılığıyla eşi görülmemiş bir
iletişim kapasitesi ile desteklenen, toplum temelli milyonlarca ulusal ve
uluslararası STK’ları ve küresel sendikaları içermektedir. Bunlar, sosyal ve
politik hareketleri, yerli halk gruplarını, gençlik örgütlerini, kadın gruplarını,
çevre, insan hakları ve kalkınma örgütlerini, tüketici gruplarını, inanç temelli
girişimleri, mesleki dernekleri, ticari ve endüstri organizasyonlarını, ticaret
odalarını, hayırseverlik temelli vakıfları, üniversiteleri, düşünce ve bilimaraştırma kuruluşlarını içermektedir. Bu kuruluşlar, toplumun her düzeyinde
bireysel ve kolektif olarak ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ve imkânlarla
değişen politikalar çerçevesinde insanların hayatlarını pek çok açıdan
etkilemektedir.
Son 20 yılda STK’ların çalışmaları ve gelişimleri uluslararası, ulusal ve
yerel düzeyde artmaya başlamış ve bu kuruluşların, ilerlemenin ve yeniden
yapılanmanın önemli aktörlerinden olduğu anlaşılmıştır. STK’lar, çoğunlukla
kâr amacı gütmeyen, gönüllü vb. gibi farklı terimlerle ifade edilmektedir. Bu
farklılığa karşın STK’lar, kendi çıkarlarını koruyan, ilerleten ve diğer marjinal
grupları destekleyen veya onlar adına çalışan insanlardan oluşmaktadır (Lewis
ve Kanji, 2009, s. 1-7).
Demokrasinin ön koşulu olan sivil toplumun gelişmesi, STK’ların
nitelikli olmalarına ve etkin çalışmalarına bağlıdır. Günümüzde hem
Türkiye’de hem de dünyanın diğer ülkelerinde STK adı verilen aktörler,
toplumsal yaşamda özel bir önem kazanmıştır. Değişik işlevleri yerine getiren
kâr amacı gütmeyen dernek, vakıf vb. gibi gönüllü kuruluşlar önemli
255
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
çalışmalar yapmaktadır (Tekeli, 2012, s. 25). STK’lar resmi ve belli bir hukuki
kalıba uyan örgütler olarak, ortak bir amaç etrafında toplanan ve doğrudan
kendilerine çıkar sağlamayan kişiler topluluğudur. STK’lar özerk
kuruluşlardan oluşmuş, özel sektörle kamu sektörü arasındaki bir ara sektör
niteliğiyle sivil toplumun vazgeçilmez unsurudur (Yıldırım, 2004, s. 52).
STK’lar toplum içinde önemli işlevleri yerine getirmektedir. Bu işlevler;
demokrasi kültürünü ve araçsal bir devlet anlayışını geliştirmek, toplumsal
farklılaşmaya katkıda bulunmak, çıkarların bir araya gelmesini sağlamak,
bireylere aidiyet duygusu kazandırmak, siyasal katılımı teşvik etmek ve
sağlamak, sosyalleşme bilincini uyandırmak ve geliştirmek, ekonomik
kalkınmaya katkıda bulunmaktır (Çaha, 2006, s. 18-20). Talas’a (2010, s. 76)
göre sıkça dillendirilen gelişmiş toplum örgütlü toplumdur ifadesi büyük
oranda, güçlü STK’lara sahip olup olmama ile açıklanabilecek bir durumdur.
Toplumların bugünün rekabetçi dünya toplumlarıyla tek başına devlet
imkânları ve enerjisiyle baş etmesinin imkânsızlığına bakıldığında, sivil
yönetim güçlerinin ne kadar büyük bir önem kazandığını anlayabilmek daha
kolay olacaktır.
3. TÜRKİYE’DE
KURULUŞLARI
SİVİL
TOPLUM
VE
SİVİL
TOPLUM
Cumhuriyet ile birlikte siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda pek çok
düzenleme ve değişiklik yapılmıştır. Bu çalışmalar, modern Türkiye’de sivil
toplum olgusunun oluşumuna zemin hazırlayarak, zamanla halkın siyasal yapı
karşısında daha etkin bir konuma ulaşmasını sağlamıştır. Nitekim “1960
sonrasında toplumun değişik katmanlarında gelişen bilincin ve örgütlenmenin
getirdiği dinamik toplum yapısı, sonraki dönemlerdeki iktidarların dünya
siyasetine egemen olan güçlerin stratejilerinin bir parçası olmaya
yönelmesiyle aşınma sürecine girmiştir. 12 Mart 1971 ve sonrasında 12 Eylül
1980 bu sürecin önemli halkalarıdır. Türkiye’de 1980’le birlikte uygulamaya
konulan süreçle, sivil ve siyasal örgütlenme alanları yeni bir yapılandırmayla
karşı karşıya kalmışlardır. Bu süreçte uygulamaya konulan ve soğuk savaş
stratejilerinin izlerini taşıyan sosyo-ekonomik politikalar ülkemizin son yirmi
yılına (2000’li yıllara kadar) damgasını vurmuştur (Aslan ve Kaya, 2004, s.
219-220). Türkiye’de sivil toplum özellikle 1980 sonrasında çeşitli iç ve dış
etkenlerin sonucunda canlanmış; akademik, toplumsal ve siyasal söylemler
içinde gittikçe daha fazla yer almaya başlamıştır. Sivil toplum faaliyetleri ülke
genelinde artarken, STK’lar toplumsal değişimin önemli aktörleri konumuna
yükselmiştir (Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı, 2011, s. 45).
1980 sonrası yılların Türkiye için önemli bir dönüm noktası olmasına
karşın, özellikle 1990’lı yıllarda yaşanan bir takım siyasal, sosyal, ekonomik,
askeri, teknolojik vs. gelişmeler ve küreselleşmenin baskın etkisi sivil toplum
olgusunun öne çıkmasına ve üzerinde konuşulmasına neden olmuştur. 1996
yılında HABİTAT Konferansı’nın Türkiye’de gerçekleşmesi, sivil toplumun
256
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
dünya çapında artan önemine dikkat çekmekle kalmamış, Türkiye’de yüzlerce
STK ve diğer paydaşların küresel sivil toplum hareketine katılmalarına, sosyal
adalet ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında gündemlerini genişletmelerine
sebep olmuştur. Bunu takiben 1999 senesinde yaşanan Marmara depremi ve
ortaya çıkan felaket karşısında STK’lar halktan gerek gönüllülük, gerekse
bağışlar bağlamında büyük destek toplamış ve acil toplumsal ihtiyaçların
karşılanmasında devletten daha etkin olduklarını ortaya koymuşlardır. 2001
yılında Türkiye’nin AB üyelik süreci çerçevesinde kabul edilen Kopenhag
Kriterleri’yle devlet, demokratik değer ve uygulamaları benimseyecek siyasi
iradeyi gösterme zorunluluğunda bırakılmıştır. Nitekim Kopenhag Kriterleri
beraberinde önemli reformları getirmiş, sivil toplumu özellikle hak ve
özgürlükler temelinde etkilemiştir. Söz konusu reformlar ülkede örgütlenme
özgürlükleri ve medeni haklar üzerinde 1980’den beri süregelen kısıtlamaları
büyük ölçüde kaldırmış ve sivil toplum faaliyetleri için daha elverişli bir alan
oluşturulmasını sağlamıştır. Ayrıca merkezi ve yerel seviyelerde insan hakları
ve sosyal politikalar gibi önemli konularda diyaloğu teşvik eden yeni yasal
düzenlemelere gidilmiştir (Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı, 2006, s. 14).
2000’li yılların başında Türkiye’de yaşanan ekonomik dalgalanmalar bu
bağlamda sosyal hizmetlere yönelik giderlerin azaltılması, özelleştirme
politikalarının beraberinde getirdiği devlet düzeyindeki yeni ekonomik yapı,
sivil toplum çalışmalarını doğrudan etkileyerek STK’ların farklı alanlara
yönelmelerini sağlamıştır. Bu değişimlerle birlikte “STK’lar kamu ve özel
sektörler için önemli bir ortak ve paydaş olarak ortaya çıkmıştır. Sektördeki
bu uyanış ve canlılık STK’ları pek resmiyeti olmayan ve birbirinden kopuk
gruplardan kurumsallaşmış ve resmi kuruluşlar haline getirmiştir” (Türkiye
Üçüncü Sektör Vakfı, 2006, s. 15).
Türkiye’de sivil toplum ve STK’lar bağlamında örgütlenme
özgürlüğüne bakıldığında ise aşağıdaki tablo görülmektedir (Sivil Toplum
İzleme Raporu, 2015, s. 9).
• Türkiye hukukunda örgütlenme özgürlüğüne dair temel
düzenlemeler Anayasa’nın 33. maddesinde yer almaktadır ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumludur.
• 2004 ve 2008 yıllarında kanunlaşan Dernekler Kanunu ve Vakıflar
Kanunu sonrasında sivil toplumu ilgilendiren mevzuatta önemli
değişiklikler olmamıştır. Kanunlar ve ikincil mevzuatta bazı
değişiklikler yapılmış olmasına karşın, gelinen nokta sivil toplumun
değişiklik taleplerini karşılamaktan uzaktır.
• Türkiye’de sivil toplum ve STK gibi kavramlar ilgili mevzuat ve
politika belgelerinde tanımlanmamaktadır.
• Sivil toplum alanında örgütlenme özgürlüğü yalnızca dernek veya
vakıf tüzel kişilikleri ile tanımlanmaktadır. Sivil alanda faaliyet
gösteren platform, inisiyatif, öğrenci kulübü ve kâr amacı gütmeyen
257
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
•
•
•
•
•
•
şirket gibi farklı örgütlenmeler tanımlanmamaktadır. Bu durum bazı
örneklerde farklı örgütlenmelerin faaliyetlerini özgürce
yürütememelerine neden olmaktadır.
Yasal mevzuat ve düzenlemelerde özgürlüğün sınırlanmasına dair
sebeplerin keyfi yorumlanmaları dolayısıyla uygulamada
örgütlenme özgürlüğünün kısıtlandığı durumlar yaşanmaktadır.
İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan hukuki görüşlerle birçok
idari uygulamaya yorumlar getirildiği ve bu yorumların genelde
STK’ların haklarını zedeleyici yönde olduğu görülmektedir.
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın 19 Nisan 2013
tarihinde görüşe açtığı Yardım Toplama Kanunu Tasarısı, Yardım
Toplama Kanunu’na dair düzenlemelerin yanı sıra; Dernekler
Kanunu ve Medeni Kanun kapsamında bir dizi değişikliği
içermektedir. Tasarı ile Sivil Toplum Konseyi, Sivil Toplum Kurulu
kurulmasına dair oldukça önemli düzenlemeler de yer almaktadır.
2013 yılında Dernekler Yönetmeliği’nin bazı maddelerinde
derneklerin tutmak zorunda olduğu defterlere ilişkin bazı
değişiklikler yapılmıştır. Bu düzenleme dernekler açısından bir
rahatlatma getirmekle birlikte yeterli değildir.
2013 ve 2014 yıllarında faal dernek ve yeni vakıf sayılarındaki artış
devam etmiştir.
Dernek ve vakıfların üye sayıları 2013 ve 2014 yıllarında artmıştır.
Bu artışa rağmen, Türkiye’de sivil topluma katılım Avrupa
ülkelerinin oldukça gerisindedir.
Türkiye’de STK’ların yapılarına bakıldığında özellikle dernek ve vakıf
adı altında örgütlendikleri görülmektedir. Türkiye’de STK’lara dair
istatistikler incelendiğinde aşağıdaki veriler ortaya çıkmaktadır:
•
•
•
•
•
•
•
Faal dernek sayıları 97.966 (2013), 104.066 (2014)
Derneklerin üye sayıları 9.885.479 (2013), 10.132.412 (2014)
Vakıfların üye sayıları 1.063.479 (2013), 1.088.206 (2014)
Derneklerin gönüllü sayıları 75.450 (2013), 15.047 (2014)
Vakıfların gönüllü sayıları 1.107.845 (2013), 1.021.801 (2014)
Derneklerde ücretli çalışan sayısı 33.783 (2013), 35.515 (2014)
Vakıflarda ücretli çalışan sayısı 17.195 (2013), 16.773 (2014)
Türkiye nüfusunun yaklaşık %13’ü dernek üyesidir. Türkiye’de her 747
kişiye bir dernek düşmektedir. 2013 yılında dernek ve vakıflardaki toplam
ücretli çalışan sayısı aynı yıl içinde istihdama katılan kişi sayısının %0,02’ni
oluşturmaktadır. 2013 yılında dernek ve vakıflarda çalışan sayısı 50.978’dir.
Dernek ve vakıfların personel giderleri için harcadıkları toplam miktar ise
1.105.275.423 Türk lirasıdır (Sivil Toplum İzleme Raporu, 2015, s. 2).
258
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
4. TÜRKİYE’DE
BİLGİ
HİZMETLERİNE
FAALİYET GÖSTEREN STK’LAR
YÖNELİK
Türkiye’de pek çok alanda yer alan STK’lar vardır. Bu STK’ların bir
kısmı hem ulusal hem de uluslararası düzeyde faaliyet gösterirken; diğerleri
ise sadece bölgesel ve/veya yerel düzeyde faaliyet göstermektedir. Bunlardan
biri olan, bilgi hizmetlerine ve mesleki hakların savunulmasına yönelik olarak
oluşturulmuş kütüphanecilik, arşivcilik ve dokümantasyon ve enformasyon
alanlarını içeren STK’ların öne çıkanlarının, hem ulusal hem de uluslararası
düzeyde faaliyetlerini sürdürdüklerini ve bu doğrultuda yapılandıkları
görülmektedir. Özellikle etkinliklerinin ulusal ve uluslararası boyutları ve
kapsayıcılıkları dikkate alınarak, araştırmanın amacı ve kapsamı
doğrultusunda belirlenmiş ve dernek adı altında örgütlenmiş olan STK’lar
şunlardır:
4.1. Türk Kütüphaneciler Derneği (TKD)
Türk Kütüphaneciler Derneği (TKD), Türk kütüphanecilerini bir meslek
örgütünün çatısı altında toplamak, seslerini duyurabilecekleri, sorunlarını
tartışabilecekleri, onlara çözüm yolları arayabilecekleri, dostluk ve dayanışma
topluluğu oluşturacakları bir ortam yaratmak amacıyla 19 Kasım 1949
tarihinde Adnan Ötüken öncülüğünde kurulmuştur. TKD kuruluşundan 26 yıl
sonra, 26 Şubat 1975 tarihinde kamu yararına çalışan dernek statüsünü
kazanmıştır. 1996 yılında yapılan genel kurulda meslek ahlak ilkeleri kabul
edilerek üyelere duyurulmuştur. Dernek, kuruluşu sırasında ortaya koyduğu
‘kütüphanecilik, bilgi bilim ve arşivcilik alanlarında bilimsel ve mesleki
yayınlar’ yapmak amacına 3 yıl sonra ulaşmış ve 1952 yılında Türk
Kütüphaneciler Derneği Bülteni’ni (TKDB) yayınlamaya başlamıştır. 1987
yılında adı Türk Kütüphaneciliği (TK) olarak değiştirilen dergi halen üç ayda
bir yayınlanmaktadır (Tarihçe, 2017).
Derneğin misyonu, bilgi hizmetleri alanında katılımcı ve paylaşımcı bir
anlayış ve dayanışmayla, kütüphanecilik mesleğinin toplumdaki
farkındalığını arttırarak geliştirilmesi ve güçlendirilmesine öncülük etmek ve
etik kurallar çerçevesinde, bilgiye özgürce erişimi, okuma alışkanlığını ve
yaşam boyu öğrenmeyi desteklemek olarak belirlenmiştir (Misyonumuz,
2017). Ayrıca derneğin IFLA ve LIBER gibi uluslararası üyelikleri de vardır.
4.2. Üniversite ve Araştırma Kütüphanecileri Derneği (ÜNAK)
Üniversite ve Araştırma Kütüphanecileri Derneği (ÜNAK), bilgi ve
belge yönetimi alanında yapılan araştırma, çalışma ve gelişmeleri izlemek, bu
alanda verilen hizmetlerin niteliğinin çağdaş boyutlarda geliştirilmesine
yardımcı olmak, bu alandaki sorunları irdeleyerek çözüm önerileri
geliştirmek, çalışan bireylerin mesleki gelişimlerine katkı sağlamak ve
Türkiye’nin toplumsal ve kültürel gelişimini desteklemek amaçlarını
gütmektedir. Dernek, özellikle üniversite ve araştırma kütüphaneleri,
259
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
dokümantasyon ve enformasyon merkezleri ve özel kütüphanelere yönelik
olarak 1991 tarihinde Ankara’da kurulmuştur. Bilimsel etkinlikler,
yayımladığı raporlar ve çalışmalarla ÜNAK, Türkiye’de kütüphanecilik ve
bilgi bilim alanındaki gelişme ve sorunların geniş kitlelere duyurulmasında
önemli bir rol ve görev üstlenmiştir. Nisan 2000 tarihinde, kuruluşundan bu
yana hedeflediği, Bilgi Dünyası adlı bilimsel hakemli dergi ÜNAK’ın resmi
yayın organı olarak yayın hayatına başlamıştır (Tarihçe, 2017).
4.3. Türk Arşivciler Derneği
Dernek, 1998 Nisan ayında Osmanlı Arşivi çalışanları tarafından Tüm
Arşivciler Derneği adıyla kurulmuştur. Kurulduğu günden itibaren Türkiye'de
arşivcilik mesleğinin tanıtımı, meslek mensuplarının sosyal saygınlığının
artırılması ve kurumların arşiv hizmetlerine rehberlik çalışmaları yanı sıra
Osmanlı Türkçesi eğitim seminerleri düzenlemek suretiyle arşiv
malzemesinin okunup değerlendirilebilme becerisini geliştirmeye yönelik
çalışmalar yapmaktadır. 2006 yılında derneğin adı "Türk Arşivciler Derneği"
olarak değiştirilmiştir (Hakkımızda, 2017). Dernek, Arşiv Dünyası başlıklı
bilimsel bir dergi yayınlamaktadır.
4.4. Anadolu Üniversite Kütüphaneleri Konsorsiyumu Derneği
(ANKOS)
Anadolu Üniversite Kütüphaneleri Derneği (ANKOS), 2012 tarihinde
Türkiye’deki üniversite kütüphanelerinin işbirliği ve dayanışma içinde
hareket etmelerine aracılık ederek daha az maliyetle daha çok bilgi kaynağı
temin etmelerini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Derneğin vizyonu ve
misyonu, Türkiye’deki üniversite kütüphanelerinin işbirliği olanaklarını en
üst düzeyde kullanmalarına aracılık etmek suretiyle, üniversite
kütüphanelerinin günümüz ve geleceğin ihtiyaçları ile şekillenen uluslararası
standartlarda bilgiye erişim yolundaki çalışmalarına öncülük etmek ve bilgiye
erişimde fırsat eşitliği yaratma olarak belirlenmiştir (Vizyonumuz, 2017).
4.5. Okul Kütüphanecileri Derneği
2010 yılında kurulan derneğin misyonu, çağdaş eğitim kurumlarında
kütüphane, bilgi ve medya merkezleri ile burada çalışan kütüphanecilerin
yaşam boyu öğrenme etkinliği içinde ulusal çapta yer almasını sağlamak ve
her öğrencinin öğrenmeyi öğrenirken çağdaş kütüphane hizmetlerinden
faydalanabilmesi için gereken her türlü çalışmayı gerçekleştirmekte önder
olmak olarak belirlenmiştir. Vizyonu ise, ulusal ve uluslararası düzeyde okul
kütüphanecilerinin tanıtımı, gelişimi ve işbirliğini teşvik edici yayın, toplantı,
eğitim çalışmaları düzenleyerek onları ve bağlı bulundukları kütüphane, bilgi
ve medya merkezlerini, eğitim alanında yer alan her türlü paydaş ile birlikte
çalışmalarını sağlayacak şekilde örgütleyip öğrencilerin yaşam boyu
260
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
öğrenmede vazgeçilmez araçlarından biri haline getirmektedir (Tarihçe,
2017).
4.6. Avrasya Kütüphaneciler Derneği
Derneğin misyonu, Avrasya coğrafyasında kütüphanecilik meslek
mensuplarının bölgesel örgütlenmesine, işbirliğine, yardımlaşmayla ortak
anlayış geliştirmelerine, mesleğe ve bilime katkı sağlamaktır. Vizyonu ise,
kütüphanecilik mesleğinde uluslararası bir marka olarak, çalışmaları ve
topluma sunduğu hizmetlerle Avrasya’ya, Türk Dünyası’na bilime ve
insanlığa önderlik ve örneklik eden, “uluslararası düzeyde saygın ve tanınan
bir meslek birliği” olmaktır (Misyonumuz, 2017).
4.7. Balkan Kütüphaneciler Derneği
Dernek, Türkiye, Sırbistan, Kosova, Romanya, Bulgaristan ve BosnaHersek’in aralarında bulunduğu 6 ülkeden 10 kurum temsilcisiyle 29 Temmuz
2009’da kurulmuştur. Balkan Kütüphaneler Birliği, Balkanlarda faaliyette
bulunan devlet, halk, üniversite, araştırma ve özel kütüphaneler arasındaki
işbirliğinin artırılmasıyla Balkan ülkeleri kütüphanelerindeki koleksiyonların
paylaşımı doğrultusunda kaynaklara ortak erişimi amaçlayarak bilgi ve belge
yönetimini ve arşivler ile ilgili alanlardaki faaliyetlerde kalitenin
yükseltilmesini hedeflemiştir (Zogo, 2014, s.211-212).
5. YÖNTEM
Betimleme ve istatiksel yöntemlerden yararlanılarak yapılan bu
çalışmanın kuramsal kısmı belgesel tarama tekniği sonucu oluşturulmuştur.
Türkiye’de sivil toplum alanında örgütlenme özgürlüğü yalnızca dernek veya
vakıf tüzel kişilikleri ile tanımlanmaktadır. Bu bağlamda sivil alanda faaliyet
gösteren platform, inisiyatif, öğrenci kulübü ve kâr amacı gütmeyen şirket gibi
farklı örgütlenmeler tanımlanmadığı için bilgi hizmetlerine yönelik bu tür
oluşumlar çalışma kapsamına alınmamıştır. Çalışmada kullanılan veriler
anket tekniği yoluyla elde edilmiştir. Bu doğrultuda ulusal ve uluslararası
çalışmaları ve etkinlikleri dikkate alınarak bilgi hizmetlerine yönelik teşekkül
etmiş çalışma kapsamında yer alan STK’ların yöneticilerine 2017 yılı Şubat
ayında anket uygulanmıştır. Anket, Google Docs aracılığıyla yöneticilere
gönderilmiş ve tüm yöneticiler eksiksiz bir şekilde yanıtlamışlardır.
Uygulanan ankette yer alan sorular şunlardır:
• Bilgi hizmetlerine yönelik yürütülen faaliyetler nelerdir?
• STK’ların hedef kitlesi kimlerdir?
• Yürürlükteki mevzuatın faaliyetleri etkileme durumu hangi
seviyededir?
• Finans desteği alınan temel ekonomik kaynaklar nelerdir?
• Kamu kurum ve kuruluşlarıyla yürütülen ortak projeler var mıdır?
261
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
• Bilgi hizmetlerine yönelik iletişim ve halkla ilişkiler faaliyetleri
nelerdir?
• STK’ların başka il ve ilçelerde şubeleri var mıdır?
• İletişim ve halkla ilişkiler faaliyetlerini tasarlayıp yürütürken
izlenen stratejiler nelerdir?
• Ekonomik koşulların bilgi hizmetlerine yönelik çalışmaları etkileme
durumu nasıldır?
• STK’ların bilgi hizmetlerine yönelik yürüttükleri projelerin
başarılarını değerlendirme ölçütleri nelerdir?
• Bilgi hizmetlerine yönelik yürütülen çalışmalarda kullanılan araçlar
hangileridir?
• Mesleki ve bilimsel etkinlikler adına neler yapılmaktadır?
• STK’lar bilgi hizmetlerinde çalışan personelin haklarını savunmak
adına neler yapmaktadır?
• STK’lar mesleki çalışmaları çağdaş düzeye ulaştırmak için neler
yapmaktadır?
• STK’ların siyasal yönetim karşısında etkinlikleri hangi noktadadır?
• STK’lar bilgi hizmetlerine yönelik plan, program ve politika
üretimine ve hazırlanmasına katkıda bulunmak için neler
yapmaktadır?
• STK’ların bilgi hizmetlerine yönelik faaliyetleri kapsamında
yaşadıkları temel sorunlar nelerdir?
Ankette toplam 17 soru yer almaktadır. Bu soruların 11’i kapalı uçlu 6’sı
ise açık uçlu soru şeklindedir. Yöneticilerin tamamı anketi yanıtlamıştır.
Anket verilerinin değerlendirilmesinde SPSS’in 21. sürümünden
yararlanılmıştır.
6. BULGULAR VE DEĞERLENDİRME
Çalışma kapsamında yer alan ve Türkiye’de bilgi hizmetlerine yönelik
oluşturulmuş ulusal ve uluslararası düzeyde etki oranları yüksek olan ve
dernek adı altında örgütlenen toplam 7 STK’nın yöneticilerinin tümü anketi
yanıtlamıştır. Yanıtlanan anketler ile söz konusu STK’ların hizmetlere yön
verme ve mesleki olarak bilgi uzmanlarının haklarını savunma noktasında
etkinliklerinin neler olduğuna yönelik bulgular elde edilmiştir. Elde edilen
bulgular aşağıda değerlendirilmiştir.
262
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
Tablo 1: Bilgi Hizmetleri Alanında Yürütülen Faaliyetler
N
%
Konferans, seminer, sempozyum, kongre vb. gibi
bilimsel etkinlikler düzenlemek
6
85,7
Mesleki kitap, dergi vb. gibi yayınlar çıkarmak
5
71,4
sosyal
7
100
Halkın bilinçlenmesine yönelik sosyal etkinlikler
düzenlemek
4
57,1
Bilgi uzmanlarına
etkinlikler düzenlemek
yönelik
mesleki
ve
Tablo 1’de söz konusu STK’ların bilgi hizmetleri alanında yürüttükleri
faaliyetlere yer verilmiştir. Bulgulara göre STK’ların tamamı bilgi
uzmanlarına yönelik mesleki ve sosyal etkinlikler düzenlemektedir. Ayrıca
STK’ların önemli bir kısmı ayrıca konferans, seminer, sempozyum, kongre
vb. gibi bilimsel etkinlikler de düzenlemektedir. Halkın bilinçlenmesine
yönelik sosyal etkinliklerin düzenlenmesi ise, %57,1’lik bir oranla düşük
kalmıştır. STK’ların önemli bir kısmının mesleki ve bilimsel yayınlar
çıkardıkları anlaşılmaktadır.
Tablo 2: STK’ların Hedef Kitlesi
N
%
Bağış yapanlar
0
0
Gönüllüler
2
28,6
Mesleki eğitim desteğine ihtiyaç duyanlar
4
57,1
Bilgi uzmanları
7
100
Akademisyenler
5
71,4
Tablo 2’de STK’ların hedef kitlesi belirlenmiştir. Elde edilen verilere
göre STK’ların tamamının bilgi uzmanlarını hedef kitlesi olarak saptadığı
anlaşılmaktadır. Akademisyenler ise, STK’ların en fazla bilgi hizmeti
sundukları grup arasındadır. Bununla birlikte mesleki eğitime ihtiyaç
duyanların da önemli bir kısmının hedef kitlede yer aldığı anlaşılmaktadır.
Buna karşılık bağış yapanlar, bilgi hizmeti sunulan hedef kitlesi arasında yer
almamaktadır.
Tablo 3: Yürürlükteki Mevzuatın Faaliyetleri Etkileme Durumu
N
%
Kolaylaştırmaktadır
0
0
Etkilememektedir
6
85,7
Sınırlamaktadır
1
14,3
263
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
Tablo 3’de STK’lar ile ilgili yürürlükteki mevzuatın STK’ların
faaliyetlerini etkileme durumu incelenmiştir. Verilere göre bilgi hizmeti sunan
STK’ların 6’sı (%85,7) yürürlükteki mevzuatın faaliyetlerini etkilemediği
görüşünü bildirmişlerdir. 1’i ise (%14,3) yürürlükteki mevzuatın faaliyetleri
sınırladığı görüşünü ileri sürmüştür. Buna karşın STK’ların tamamı
yürürlükteki mevzuatın faaliyetleri kolaylaştırmadığı görüşünü bildirmiştir.
Tablo 4: Faaliyetleri Finanse Eden Temel Ekonomik Kaynaklar
N
%
Bağış
6
85,7
Üye aidatı
5
71,4
Merkezi yönetim
1
14,3
Yerel yönetim
0
0
Özel şirket
3
42,9
Avrupa Birliği fonları
0
0
Yayın gelirleri
2
28,6
Diğer
2
28,6
• Etkinliklere destekleyici olan firmalar
1
14,3
• Herhangi bir gelir bulunmamaktadır
1
14,3
Tablo 4’de STK’ların faaliyetlerini finanse eden temel ekonomik
kaynakların neler olduğu belirlenmiştir. Elde edilen verilere göre bağışlar ve
üye aidatları ekonomik kaynaklar olarak öne çıkmıştır. Özel şirketlerden
alınan destek ise (%42,9) olarak tespit edilmiştir. Yayın gelirleri ve merkezi
yönetimden alınan destekler de yine STK’ların faaliyetlerini yürütürken
sağladıkları ekonomik kaynaklar arasında yerlerini almışlardır. STK’lar, yerel
yönetimden ve Avrupa Birliği fonlarından hiçbir destek almadıklarını
belirtmişlerdir.
Tablo 5: Kamu Kurum ve Kuruluşlarıyla Yürütülen Ortak Projeler
N
%
Ortak proje yürütülmektedir
3
42,9
Ortak proje yürütülmemektedir
4
57,1
Tablo 5’de STK’ların diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla ortak olarak
yürütülen projelerin var olup olmadığı, var ise bunların neler olduğu
belirlenmiştir. Verilerden STK’ların %57,1’inin diğer kamu kurum ve
kuruluşlarıyla devam eden ve biten olmak üzere ortak projeler
yürütmediklerini buna karşılık %42,9’unun ise ortak projelerde yer aldıkları
saptanmıştır.
264
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
Tablo 6: Bilgi Hizmetlerine Yönelik İletişim ve Halkla İlişkiler Faaliyetleri
N
%
2
28,6
Gönüllülere ulaşma faaliyeti (Gönüllü insan kaynağı
sağlama)
0
0
Kuruluşun
benimsetilmesi
2
28,6
Kitle iletişim araçlarında yer alma faaliyeti
4
57,1
Kamuoyuna bilgi verme faaliyeti
2
28,6
Kriz yönetimi
0
0
Hedef kitleye ulaşma faaliyeti
olumlu
imajının
oluşturulması
ve/veya
Tablo 6’da STK’ların iletişim ve halkla ilişkiler faaliyetlerine yer
verilmiştir. Verilere göre STK’lar iletişim ve halkla ilişkiler faaliyetlerini
yürütürken en fazla kitle iletişim araçlarını tercih etmektedir. Bununla birlikte
STK’lar, kuruluşlarının olumlu imajının oluşturulması ve/veya
benimsetilmesini, kamuoyuna bilgi vermeyi ve hedef kitleye ulaşmayı da
iletişim ve halkla ilişkiler faaliyetleri arasında değerlendirmektedir.
Tablo 7: STK’ların Başka İl ve İlçelerde Şubelerinin Bulunma Durumu
N
%
Şube bulunmaktadır
5
71,4
Şube bulunmamaktadır
2
28,6
Tablo 7’de STK’ların ulusal etkinliklerinin ölçülmesi amacıyla
bulundukları il haricinde başka il ve ilçelerde şubelerinin var olup olmadığı
incelenmiştir. Elde edilen verilere göre STK’ların %71,4’ünün şubesi
bulunmakta; buna karşılık %28,6’sının ise şubesi bulunmamaktadır. Bu
durum bazı STK’ların büyük oranda ulusal düzeyde hizmet verdiklerini
göstermektedir.
Tablo 8: Bilgi Hizmetlerine Yönelik İletişim ve Halkla İlişkiler Faaliyetlerini
Tasarlayıp Yürütürken İzlenen Stratejiler
N
%
Merkeze bağlı ve onun yol gösterdiği biçimde bir strateji
5
71,4
Bağımsız olarak hareket ederler
0
0
1
14,3
1
14,3
izlerler
Yukarıda belirtilen her iki stratejiyi de gerektiğinde
uygularlar
Diğer
265
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
Tablo 8’de STK’ların iletişim ve halkla ilişkiler faaliyetlerini tasarlayıp
yürütürken izledikleri stratejiler yer almaktadır. Verilere göre STK’ların
önemli bir kısmı merkeze bağlı ve merkezin yol gösterdiği biçimde bir strateji
izlemektedir. Faaliyetlerini yürütürken bağımsız olarak hareket eden herhangi
bir STK ise bulunmamaktadır.
Tablo 9: Ekonomik Koşulların Bilgi Hizmetlerine Yönelik Çalışmaları Etkileme
Durumu
N
%
Olumlu etkilemektedir
2
28,6
Olumsuz etkilemektedir
5
71,4
Tablo 9’da ekonomik koşulların bilgi hizmetlerine yönelik çalışmaları
etkileme durumu incelenmiştir. Elde edilen verilere göre STK’ların büyük bir
bölümü ekonomik koşulların, yürütülen çalışmaları ve uygulamaları olumsuz
etkilediği görüşündedir. Olumlu görüş bildirenlerin oranı ise %28,6 olarak
saptanmıştır.
Tablo 10: STK’ların Bilgi Hizmetlerine Yönelik Yürüttükleri Faaliyetlerin
Başarılarını Değerlendirilme Ölçütleri
N
%
Ulaşılan bağışçı sayısı
0
0
Ulaşılan gönüllü sayısı
3
42,9
Ulaşılan yararlanıcı / eğitim desteği alan kişi sayısı
5
71,4
Medyada çıkan haber sayısı
1
14,3
1
14,3
Diğer
• Konferans katılımcı sayısı
Tablo 10’da STK’ların bilgi hizmetlerine yönelik yürüttükleri
faaliyetlerin başarısını değerlendirirken dikkate aldıkları ölçütler yer
almaktadır. Veriler, STK’ların başarılarını değerlendirmede en çok ulaşılan
yararlanıcı/eğitim desteği alan kişi sayısını dikkate aldıklarını, bununla
birlikte ulaşılan gönüllü sayısına da öncelik verdikleri tespit edilmiştir.
Yürütülen faaliyetlerle ilgili medyada çıkan haber sayısı ve faaliyetler ile ilgili
gerçekleştirilen konferanslara katılan katılımcı sayısı düşük olsa da, bunun
başarıyı değerlendirmede dikkate alınan diğer ölçütler arasında yer aldığı
anlaşılmaktadır.
266
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
Tablo 11: Bilgi Hizmetlerine Yönelik Yürütülen Faaliyetlerde Kullanılan Araçlar
N
%
Basın bildirisi
0
0
Basılı araçlar (Afiş, el ilanı, bülten, kitap, dergi, broşür
2
14,3
Yayın araçları (Radyo, televizyon, film vb.)
0
0
5
71,4
Sergi, toplantı, festival vb.
0
0
Seminer, konferans, tartışma vb.
2
14,3
Yüz yüze iletişim (ev ve iş yeri ziyaretleri)
0
0
vb.)
Yeni iletişim teknolojileri (Web sitesi, sosyal medya
araçları vb.)
Tablo 11’de STK’ların bilgi hizmetlerine yönelik yürüttükleri
faaliyetlerde kullandıkları araçlar belirlenmiştir. Elde edilen verilere göre
STK’lar bilgi hizmetlerini yürütürken en çok yeni iletişim teknolojilerini (web
sitesi, sosyal medya araçları vb.) kullanmaktadır. Aynı zamanda STK’ların
hepsinin bir web sitesi bulunmaktadır. Bu bağlamda STK’lar yürüttükleri
çalışmaları duyurmada web sitelerini de önemli bir araç olarak kullanmaktadır
sonucuna varılabilir. Bunu takiben bilgi hizmetlerini yürütürken ve
düzenlerken kullanılan araçlardan biri olan basılı araçların kullanımı ve
seminer, konferans ve tartışma gelmektedir.
Mesleki ve bilimsel etkinlikleri yürütülebilmek adına neler yapıldığına
dair STK’lardan alınan yanıtlar şunlardır;
Her yıl kütüphanecilik haftasını düzenli olarak kutlamak, okuma
kültürüne katkı ödülleri vermek, yıllık toplantılar yapmak, yayın çıkarmak,
düzenli aralıklarla konferans, sempozyum, panel vb. gibi bilimsel etkinlikler
düzenlemektir.
Alınan yanıtlar değerlendirildiğinde ilgili STK’ların bilgi hizmetlerine
yönelik olarak düzenli etkinlikler ortaya koydukları anlaşılmaktadır. Bu
etkinliklerle tipik bir STK örneği sergilemektedirler.
Türkiye’de bilgi hizmetleri alanında çalışmakta olan personelin
haklarını savunmak adına STK’ların ne tür etkinlikler yaptığına yönelik
soruya verilen yanıtlar şunlardır;
• İlgili bakanlıklarla görüşme yapmak,
• Kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde bulunmak,
• Arşiv kurumlarında çalışan personel için Arşivcilik Kanununun
çıkarılmasına yönelik bir Arşiv Kanunu taslağı hazırlamak. Bu taslağın
kanunlaşabilmesi için yetkililerle görüşmelerde bulunmak ve bu kanun taslağı
ile ilgili kamuoyunu bilgilendirmektir.
267
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
Yanıtlar incelendiğinde STK’ların bilgi hizmetleri alanında çalışan
kişilerin mesleki ve özlük haklarını koruma adına çalışmalar yaptıkları
anlaşılmaktadır.
STK’ların, mesleki çalışmaları çağdaş düzeye ulaştırmak için neler
yaptıklarına ilişkin soruya verdikleri yanıtlar şunlardır;
• Seminer, sempozyum ve çalıştay düzenleme,
• Kamu ve özel kurum ve diğer STK’larla işbirliği yapma,
• Uluslararası kuruluşlarla işbirliğine girme,
• Mesleki toplantılar yapma,
• Mesleki bilimsel dergiler çıkarma,
• Özel sektör ve kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik arşivcilik ve
kütüphanecilik dersleri ve/veya kursları düzenleme,
• Konuyla ilgili danışmanlık hizmeti sunma gibi çalışmalar yapmaktır.
Yanıtlar incelediğinde STK’ların mesleki-bilimsel toplantı ve
etkinlikler yaptıkları görülmektedir. Bu durumun ilgili STK’ların hem çağdaş
gelişmeleri takip etmek ve duyurmak, hem de kurumsal ve mesleki sorunları
tartışmak ve çözüm önerileri üretmek istemelerinden kaynaklandığı
düşünülebilir.
STK’ların siyasal yönetim karşısında etkinliklerinin hangi noktada
bulunduğuna yönelik soruya verilen yanıtlar şunlardır;
Bilgi uzmanlarının haklarının savunulması ve taleplerinin yerine
getirilmesi için siyasal iradeden bağımsız çalışmalar yapılmamaktadır. Ayrıca
STK’ların siyasal yönetim karşısında genelde pasif ve yeterince etkin
olmadıkları anlaşılmaktadır. Yanıtlar değerlendirildiğinde söz konusu
STK’ların siyasal yönetim karşısında çok fazla etkin olmadığı söylenebilir.
STK’ların bilgi hizmetlerine yönelik plan, program ve politika üretimine
ve hazırlanmasına katkıda bulunmak için neler yaptığı sorusuna verilen
yanıtlar aşağıda yer almaktadır. Bunlar;
Okul kütüphaneleri ilke ve standartlarının belirlenmesi, bilgi
hizmetlerine yönelik stratejik planların hazırlanması, yıllık toplantıların
düzenlenmesi ve yayın çıkarmadır. Yanıtlar incelendiğinde ilgili STK’ların
bilgi hizmetlerine yönelik olarak önemli çalışmalar ortaya koydukları
görülmektedir.
STK’ların bilgi hizmetlerine yönelik uygulamaları kapsamında yaşadığı
temel sorunlar nelerdir sorusuna verilen yanıtlar sorunlar bağlamında şu
noktalarda toplanmaktadır;
Temel sorunlar bütçe yetersizliği, bürokrasinin ve siyasal
mekanizmaların istenilen şekilde işlememesidir. Yanıtlardan anlaşıldığı gibi
STK’ların en önemli sorunları bütçe ve bürokratik engellerdir. Bu durum
268
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
STK’ların işleyişini ve faaliyetlerini olumsuz etkilemekte, yeterince etkin bir
konuma gelmelerini önlemektedir.
7. SONUÇ VE ÖNERİLER
Sivil toplum anlayışının bir sonucu olarak ortaya çıkan ve resmi yönetim
sisteminin dışında kalan, doğası gereği sahip olduğu yasal haklar
doğrultusunda sosyal, kültürel, siyasi, hukuki ve çevresel konular üzerinde
gönüllülük esasına göre çalışmalar yürüten örgütlenmeler şeklinde ortaya
çıkan STK’lar, demokratik ve çağdaş toplum olmanın bir gereği olarak kabul
edilmektedir. Ülkemizde neredeyse her alanda olduğu gibi bilgi hizmetleri
alanında da var olan ve mesleki hakları savunma, koruma, çağdaş noktaya
taşıma ve hizmetlere yönelik çalışmalar ortaya koyma adına çeşitli etkinlikler
düzenleyen ulusal ve uluslararası çapta etkileri olan STK’lar mevcuttur. Bu
STK’lar dernek adı altında faaliyetlerini sürdürmekte, ülkemizde yürütülen
bilgi hizmetlerinin temel paydaşları arasında sayılmaktadır. Bu kuruluşlar
özellikle çeşitli bilimsel toplantılar düzenleme, bilimsel ve mesleki yayınlar
çıkarma ve bilgi uzmanlarının özlük hakları ile ilgili olumlu çalışmalar yapma
gibi önemli noktalara odaklanmıştır. Çalışmada söz konusu kuruluşların
etkinliklerinin hangi noktada olduğu; kendilerinin sahip olduğu demokratik
hakların, çözüm üretme ve çözüme katkıda bulunma noktasında nasıl
kullanıldığı ve mesleki çalışmalar adına neler yaptıkları vb. gibi konular
incelenmiştir. Bu doğrultuda elde edilen bulgulara göre aşağıdaki sonuçlara
ulaşılmıştır:
• STK’lar bilgi uzmanlarına ve bilgi hizmetlerine yönelik olarak hem
mesleki ve sosyal hem de konferans, seminer, sempozyum, kongre
vb. gibi bilimsel etkinlikler düzenlemektedir. Ayrıca halkın
bilinçlenmesine yönelik de etkinlikler ortaya koymaktadırlar.
• STK’ların hedef kitlesinin tamamını bilgi uzmanları oluşturmaktadır.
Bununla birlikte akademisyenler de hedef kitle arasında yer
almaktadır.
• Yürürlükteki mevzuat STK’ların faaliyetlerini çoğunlukla olumsuz
etkilememektedir. Buna karşın bazı mevzuat faaliyetleri
sınırlamaktadır.
• STK’ların finans kaynağını çoğunlukla bağışlar ve üye aidatları
oluşturmaktadır. Ayrıca merkezi yönetimden çok az finansal destek
almaktadırlar. Özel şirketler ve yayın gelirleri de ekonomik katkı
sağlamaktadır.
• STK’ların %57,1 oranı kamu kurum ve kuruluşlarıyla ortak projeler
yürütmemektedir. Ayrıca STK’ların bir kısmı faaliyetlerinde ve
projelerinde kamu desteği almamaktadır.
• STK’ların önemli bir kısmı bilgi hizmetlerini yürütürken ve
düzenlerken iletişim ve halkla ilişkiler faaliyetlerine yönelik olarak
kitle iletişim araçlarını kullanmamaktadır. Buna karşın hizmetlerini
269
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
•
•
•
•
•
•
•
•
yürütürken en çok web sitesi, sosyal medya araçları vb. gibi yeni
iletişim teknolojilerinden yararlanmaktadır.
STK’ların beşinin diğer illerde ve ilçelerde şubeleri
bulunmamaktadır.
STK’ların önemli bir kısmı, bilgi hizmetlerine yönelik iletişim ve
halkla ilişkiler faaliyetlerini yürütürken stratejilerini, merkeze bağlı
bir şekilde ortaya koymaktadır.
STK’ların tamamının bir web sitesi bulunmaktadır.
STK’ların tamamı bilgi hizmetlerine yönelik mesleki ve bilimsel
yayınlar çıkarmaktadır.
STK’lar bilgi hizmetleri alanında çalışan kişilerin mesleki ve özlük
haklarını korumak için siyasi iradeyle görüşmeler yapmakta ve diğer
kamu kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmaktadır.
STK’lar siyasal yönetim karşısında genelde pasifler ve yeterince etkin
değiller.
STK’lar bilgi hizmetlerine yönelik plan, program ve politika üretme
konusunda çeşitli çalışmalar yapmaktadır ayrıca bunların bir kısmını
uygulamaya geçirmektedir.
STK’ların temel sorunları bütçe ve bürokratik engeldir.
Bu çalışmada bilgi hizmetlerine yönelik olarak oluşturulmuş STK’ların
siyasal yönetim karşısında genelde pasif ve yeterince etkin olmadıkları
belirlenmiş bununla birlikte temel sorunlarının bütçe ve bürokratik engel
olduğu tespit edilmiştir. Buna karşın bir STK olarak yerine getirmek zorunda
oldukları görevleri uygulama konusunda etkin oldukları söylenebilir. Bu
çalışmanın sonuçları doğrultusunda sunulan öneriler aşağıdadır.
• Yürürlükteki mevzuatın STK’ların faaliyetlerini destekleyecek ve
daha etkin bir konuma gelmelerini sağlayacak şekilde düzenlenmesi
sağlanmalıdır. Ayrıca mevzuat politik belgelerle tanımlanmalıdır.
• STK’lar için bürokratik engelin ortadan kalkmasına yönelik mevzuat
destekli çalışmalar yapılmalıdır. Bu durum STK’ların temsil ettiği
kitlenin haklarını savunmalarını ve yapmaları gereken görevleri
kolaylaştıracaktır.
• STK’ların, devletten bağımsız kurumlar olmalarına karşın,
demokratik kurumlar ve demokrasinin vaz geçilmez unsurlarından
oldukları, bu açıdan faaliyetlerini daha etkin bir şekilde
yürütebilmeleri için ekonomik olarak siyasi irade tarafından da
desteklenmeleri sağlanmalıdır.
• Ekonomik açıdan güçlü olabilmeleri için devlet dışı yapılardan mali
destek sağlanmasına yönelik sponsorluk çalışmaları ve üye sayısının
artırımı yapılmalıdır.
270
ZfWT Vol. 10 No. 1 (2018) 249-272
• STK’lar bireysel ve mesleki hakları savunmak, ayrıca bilgi
hizmetlerine yönelik olarak etkin çalışmalar yapmak için kamu ve
özel sektördeki kurumlarla işbirliği yapmalıdır.
• STK’ların bilgi hizmetlerine yönelik etkinliklerini ulusal çapta
yürütebilmelerine katkı sağlayacak şubeleri faaliyete geçirmeleri
gereklidir.
• Bilgi hizmetlerine yönelik olarak hâlihazırda faaliyet sürdüren
STK’ların tamamı dernek adı altında teşekkül etmiştir. Dolayısıyla
dernek yapılanması dışında STK’ların da oluşturulmasına
çalışılmalıdır.
KAYNAKLAR
Alyakut, B. (2013). Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları İçin Stratejik Yönetim.
İstanbul: Cinius Yayınları.
Anjum, T. (2010). Historical Trajectory of The Development of The Concept of Civil
Society in Europe: From Aristotle To Gramsci. Journal of Political Science,
17 (2), 147-160.
Aslan, M. ve Kaya, G. (2004). 1980 Sonrası Türkiye’de Siyasal Katılımda Sivil
Toplum Kuruluşları. C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 5 (1), 213-223.
Bobbio, N. (2004). Gramsci ve Sivil Toplum Kavramı. (J. Keane, Der.). (A. Çiğdem
vd., Çev.). Sivil Toplum ve Devlet: Avrupa’da Yeni Yaklaşımlar içinde (91118). Ankara: Yedi İklim Yayınları.
Cohen, J. L. ve Arato, A. (1994). Civil Society and Political Theory. New York:
Massachusetts Institute of Technology.
Çaha, Ö. (2006). İş Dünyası ve Sivil Toplum. İstanbul: TUSKON.
Doğan, İ. (2002a). Sivil Toplum Anlayışı ve Siyasal Sistemler. Ankara: Barış Platin
Kitabevi.
Doğan, İ. (2002b). Özgürlükçü ve Totaliter Düşünce Geleneğinde Sivil Toplum.
İstanbul: Alfa Yayınları.
Hakkımızda, (2017). 15 Eylül 2017 http://www.arsivder.org.tr/yazilar.aspx?id=9
Keane, J. (2004). Sivil Toplum İle Devlet Arasındaki Ayrımın Kökenleri ve Gelişimi.
(J. Keane, Der.). (A. Çiğdem vd., Çev.). Sivil Toplum ve Devlet: Avrupa’da
Yeni Yaklaşımlar içinde (47-90). Ankara: Yedi İklim Yayınları.
Kumar, K. (1993). Civil Society: An Inquiry into The, Usefulnes of An Historical
Term. The British Journal of Sociology, 44 (3), 375-395.
Lavalette, M. ve Ferguson, I. (2007). Democratic Language and Neo-Liberal Practice:
The Problem with Civil Society. International Social Work, 50 (4), 447-459.
Lewis, D. ve Kanji, N. (2009). Non-Governmental Organizations and Development.
New York: Taylor&Francis e-Library.
Marx, K. ve Engels, F. (2013). Alman İdeolojisi. (T. Ok ve O. Geridönmez, Çev.).
İstanbul: Evrensel Basım Yayın.
Masterson, G. (2007). Defining Civil Society in The Context of The African Peer
Review
Mechanism.
Retrieved
September,
16,
2017
271
Malik Yılmaz
Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları: Türkiye’de Bilgi Hizmetlerine Yönelik Oluşturulmuş STK’lar ve Bu Kuruluşlara
Yönelik Bir Araştırma
Non-Govermental Organizations Founded on Information Services in Turkey and a Research About these
Organizations
fromhttps://www.eisa.org.za/aprm/pdf/Resources_Bibliography_Masterson3.
pdf
Misyonumuz. (2017). 16 Eylül 2017, http://avrasyakutuphanecilerbirligi.org/misyonvizyon.html
Misyonumuz-Vizyonumuz.
(2017).
16
Eylül
2017,
http://www.kutuphaneci.org.tr/misyonumuz-vizyonumuz
Misyon
&
Vizyon.
(2017).
17
Eylül
2017.
http://www.arsivder.org.tr/yazilar.aspx?id=3
Nelson, J. (2007). The Operation of Non-Governmental Organizations (Ngos) in A
World of Corporate And Other Codes of Conduct. 10 Eylül 2017 from
http://www.hks.harvard.edu/mrcbg/CSRI/publications/workingpaper_34_nelson.pdf
Özden, K. (2008). Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları. A. Coşkun (Ed.). Sivil
Toplum Kuruluşlarında Yönetim içinde (11-27). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Schwenger, vd. (2014). Non-Governmental Organizations: Strategic Management for
A Competitive World. Journal of Business Strategy, 35 (4), 11-19.
Sivil Toplum İzleme Raporu 2013-2014. (2015). Türkiye’de Sivil Toplum
Kuruluşlarına
Dair
İstatistikler.
20
Eylül
2017,
http://www.tusev.org.tr/usrfiles/files/Izleme_Raporu_Veri_Brosuru.pdf
Sivil Toplum İzleme Raporu 2013-2014: Yönetici Özeti. (2015). 20 Eylül 2017.
http://www.tusev.org.tr/usrfiles/files/Izleme_Raporu_Yonetici_Ozeti_2013_2
014.pdf
Talas, M. (2010). Çevre Bilinci Konusunda Sivil Toplum Örgütlerinin Önemi,
Zeitschrift für die Welt der Türken: Journal of World of Turks, 2 (6), 71-80.
Tarihçe ve Genel Bilgi. (2017). 17 Eylül 2017. http://www.kutuphaneci.org.tr/tarihceve-genel-bilgi
Tarihçe. (2017). 25 Eylül 2017. http://www.unak.org.tr/tr/hakkinda/tarihce
Tarihçe. (2017). 25 Eylül 2017 http://okulkutuphanecileri.org/
Tarihçe. (2017). 25 Eylül 2017. http://www.ankos.org.tr/index.php/hakkimizda
Tekeli, İ. (2012). Türkiye İçin STK’lar ve Katılımcı Demokrasi Yazıları. İstanbul:
Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı. (2006). Türkiye’de Sivil Toplum: Bir Değişim Süreci,
Uluslararası
Sivil
Toplum.
20
Eylül
2017.
http://www.tusev.org.tr/userfiles/image/Uluslararasi%20STEP%20Turkiye%
20Ulke%20Raporu.pdf
Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı. (2011). Türkiye’de Sivil Toplum: Bir Dönüm Noktası,
Uluslararası Sivil Toplum Endeksi Projesi Türkiye Ülke Raporu II. 20 Eylül
2017. http://www.tusev.org.tr/usrfiles/files/step2011_web_SON.pdf
Yıldırım, İ. (2004). Demokrasi ve Sivil Toplum Kuruluşları ve Yönetişim. Ankara:
Seçkin Yayıncılık.
Zoeram, vd. (2010). The Pistemology of The Concept of Civil Society in The West
And Iranian Interpretations. Canadian Social Science, 6 (4), 42-55.
Zogo, R. (2014). Balkan Kütüphaneler Birliği. Türk Kütüphaneciliği, 28 (2), 211-213.
272