SİVİL TOPLUM
ÖRGÜTLERİ İÇİN
BİLİŞİM REHBERİ
MUTLU BİNARK
KORAY LÖKER
SİVİL TOPLUM
ÖRGÜTLERİ İÇİN
BİLİŞİM REHBERİ
Hazırlayanlar
Mutlu Binark, Koray Löker
Editör
Özgür Gökmen
Düzelti
Yalçın Armağan
Yayıma Hazırlayan
Gamze Göker
Grafik Tasarım
Banu Yamak
Basım
Uzerler Matbaası
TEMMUZ 2011, ANKARA
Bu yayının içeriğinden yazarları sorumlu olup, kitap hiçbir şekilde Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtıyor olarak algılanmamalıdır.
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ
GİRİŞ
Yeni Medya Nedir? Yeni Medyanın Ortamının
Özellikleri Nedir?
Dijitallik
Etkileşimsellik
Multimedya Biçemselliği Ve Kullanıcı Türevli
İçerik Üretimi
Hipermetinsellik
Yayılım Ve Sanallık
7
İnternet Temelleri
72
9
Ağ Nasıl Çalışır?
İnternet Hizmeti İçin Nelere İhtiyaç Duyulur?
Servisler
Ağ Tabanlı Uygulamalar
Ücretsiz Servisler – Yararlar, Sakıncalar
Sosyal Ağ Kullanımı
73
76
76
81
83
87
3. SONUÇ VE ÖNERİLER
89
4. BİLGİSAYAR VE İNTERNET’LE İLGİLİ
TEMEL KAVRAMLAR SÖZLÜKÇESİ
91
KAYNAKÇA
97
9
10
10
11
12
1. STÖ’LER BİLGİSAYAR VE İNTERNET’İ
NASIL KULLANABİLİR?
Yeni Medya Ortamı Niçin Önemli? Yeni Medya
Ortamının STÖ’ler İle Toplumsal Ve Siyasal
Hareketler Tarafından Kullanılması
15
Avantajlar Ve Dezavantajlar Nelerdir?
Dünyadan Ve Türkiye’den Örnekler
Bazı Başarı Öyküleri
Türkiye’den Diğer İmza Kampanyaları
16
23
43
49
2. BİLGİSAYAR VE İNTERNET MECRASI İÇİN
TEKNİK BİLGİLER
Bilgisayarla İlgili Temel Tanımlar / Görevler 52
İşletim Sistemi Nedir?
Dosya Türleri, Dosya Yöneticileri
Temel Yazılımlar – Her Bilgisayarda Bulunanlar
Üçüncü Parti, Amaca Yönelik Özelleşmiş Uygulamalar
52
56
63
70
SUNUŞ
STGM’nin destek verdiği tüm başlıklarda ve tematik alanlarda karşılaştığı sorunlardan biri sivil toplum
örgütlerinin bilgisayar ve İnternet kullanımında yaşadığı tıkanıklıklar. Temel bilgisayar ve İnternet okur
yazarlığındaki eksiklik ve sıkıntılar örgütlerin birbirleriyle, fon kuruluşlarıyla, kamuyla ve medyayla iletişim kurmalarının önünde bir engel. Özellikle sivil toplum örgütleriyle yaptığımız iletişim çalışmalarında bu
eksikliği net biçimde fark ettik. Dolayısıyla bu kitapla amacımız örgütlere bilişim teknolojilerini kullanırken
az da olsa rehberlik edebilmek, ilk elden ihtiyaç duydukları teknik bilgiyi sunabilmek oldu. Yanı sıra,
bu teknolojileri kullanırken tekeller yerine alternatif ve ücretsiz teknolojileri kullanmak üzere düşünmeyi
sağlamak da amaçladığımız diğer hedeflerden biri oldu.
Rehberde incelenmek üzere seçilen dünyadan ve Türkiye’den web siteleri yazarlarımız tarafından iyi modeller arasından üzerine konuşulabilir örnekler oldukları için seçildi. Dolayısıyla herhangi bir örgütün web
sitesini öne çıkarmak bir başkasını geride bırakmak gibi bir yaklaşımımız olmadı.
Dileriz kitap az da olsa amacına ulaşabilen kullanışlı bir rehber görevini görebilir.
Keyifli okumalar.
Sivil Toplum Geliştirme Merkezi
7
GİRİŞ
Yeni Medya Nedir?
Yeni Medyanın Ortamının
Özellikleri Nedir?
Günümüzde bilgisayar, bilgisayar ağları, bilgisayar
dolayımlı iletişim, İnternet, web 2.0, çevrimiçi
habercilik, çevrimiçi sohbet, laflama odaları, wiki,
e-ticaret, e-imza, dijital medya, dijital oyun, dijital kültür, dijital imgeleme, avatar, siber uzam,
sanal uzam, sanal gerçek gibi birçok kavram ile
bu kavramların tanımladığı, açıkladığı toplumsal,
kültürel ve ekonomik olgular günlük konuşmalarımızın doğal bir parçası haline gelmiştir. Tüm bu
kavramları kapsayan ve birleştiren kavram “yeni
medya” olabilir.
Yeni medya dolayımlı iletişim denildiğinde ise dijital
oyunlar, İnternet ortamı, İnternet’te sunulan tüm
yazılım hizmetleri, cep telefonları, iPod, PDA ve
benzeri cihazlar üzerinden gerçekleşen iletişim etkinliği kastedilmektedir. Pekiyi, yeni medya ortamında
yeni olan nelerdir? Bu sorunun yanıtını, yeni medya
ortamlarını, gazete, dergi yayıncılığı, radyo, televizyon yayınları ve sinema filmleri gibi geleneksel medyadan farklılaştıran birtakım özellikleri açıklayarak
verebiliriz. Yeni medyayı geleneksel medyadan farklı
kılan bu özellikler, dijitallik, etkileşimsellik, multimedya biçemselliği ve kullanıcı türevli içerik üretimi,
hipermetinsellik, yayılım ve sanallıktır.
DİJİTALLİK
Yeni medya ortamında dijitallik her şeyin sayısal
kodlara dönüşmesini sağladığı için, gerek üreticiye
gerekse kullanıcıya bir arayüz üzerinde büyük bir
depolama olanağı tanır ve verilerin iletim hızını arttırır. Üstelik, bu özellik üretici ve kullanıcı arasındaki keskin ayrımı da ortadan kaldırır: Pierre Levy,
Sanal Hale Gelmek: Gerçeklik ve Dijital Çağ adlı
çalışmasında dijitallik özelliğinden dolayı, yaratıcı
ve yorumcu arasındaki farkın silindiğini, nihai alıcının bir diğerinin etkinliğine katkıda bulunabileceği
bir yapı içerisinde bulunduğunu, böylece nihai imzanın ortadan kalktığını iddia eder (aktaran Lister vd.
2003). Örneğin, bir e-posta yazdığımızda, içeriğinin
birçok kişiye yollanmasını istiyorsak ve her alıcı hem
gönderici hem de yorumlayıcı oluyorsa, burada artık
alıcı da üretici konumundadır.
Dijitallik yeni medyayı
geleneksel medyadan nasıl farklı
kılar?
İnternet, televizyon ve film gibi eski multimedyadan, uygulanan bütün medyanın dijital bir kodu
paylaşmasıyla ayrılır. Dijital karakter yalnızca
bu medyayı karşılıklı çevrilebilir (bir multimedya
bilgisayarı sesleri görünür kılar ya da imgeleri
sese çevirir) yapmakla kalmaz, onların kolayca
kopyalanmasını ve başka betimlemelerin içine
yerleştirilmesini de sağlar.
(de Mul 2008: 213)
9
ETKİLEŞİMSELLİK
Leah A. Lievrouw (2011: 15) yeni medyayı geleneksel medyadan farklı kılan önemli özelliklerden
birinin her yerde hazır ve nazır olması ile etkileşimsellik olduğunu söyler. Etkileşim, kullanıcı ile sanal
kişilikler arasında yahut daha ziyade sanal kişilikler ile kullanıcının tasviri arasında meydana gelebilir. Birden fazla kullanıcının sanal ortama dalması
durumunda, söz konusu ortam, kullanıcıların avatarlarının da birbirleriyle etkileşim içinde olabildiği
ortak bir dünya haline gelir. Burada dalma, içine
gömülme, metnin içindeki hikâyeye kapılma, ideal
okur rolünü icra etme anlamındadır (de Mul 2008:
168-169; Burnett 2007).
Yeni medya ortamında
etkileşimselliğin gerçekleşmesi
ve sağladığı olanaklar:
Etkileşimsellik, kullanıcı-türevli içerik üretimine
olanak sağlar; etkileşimsellik, önceden tanımlanmış ve birbirine bağlanmış linkler ve yazılımlar
arasında ve içindeki seçeneklerde gerçekleşir;
etkileşimsellik, arayüzeyde birçok kişinin karşılıklı
eylemesine ve katılımına olanak tanır.
(Dewdney ve Ride 2006: 215-216)
Kullanıcının arayüzeydeki metne, kendi yorumunu ileterek, metni dolaşıma sokarak veya bu
metin üzerinde değişiklik yaparak yeni bir metin
eklemesi vb. şekillerde müdahil olabilmesi, kullanıcının çevrimiçinde medeni bir katılım kültürünü
benimsemesini de gerekli kılar. Çevrimiçinde,
hakaret içeren bir dil kullanmak ya da küfürleşmek gibi bu kültüre aykırı tavırlar sergilemenin,
10
kullanıcıların gerek metinle gerekse diğer kullanıcılarla etkileşime girmekten imtina etmesine yol
açtığı, onları çevrimiçi ortamdan uzaklaştırdığı
vurgulanmalıdır.
MULTİMEDYA BİÇEMSELLİĞİ
VE KULLANICI TÜREVLİ İÇERİK
ÜRETİMİ
Yeni medya ortamının sahip olduğu bu özellik göstergelerin, simge sistemlerinin, iletişim çeşitlerinin,
farklı veri türlerinin tek bir araçta toplanması, tümleşik bir iletişim kanalının oluşması anlamına gelir
(van Dijk 2004: 146). Multimedya biçemselliğinde,
imge, ses, metin ve sayısal veri gibi farklı veri türleri bir arada bulunur. Multimedya biçemselliği, yeni
medya ortamlarının dijitallik özelliğinden beslenir
ve kullanıcı türevli içerik üretimini de destekler.
Yeni medya ortamlarında tüketiciler/kullanıcılar,
yukarıda açıklanan özelliklerden yararlanarak içerik üretebilir konuma gelmişlerdir. Kullanıcıların
ürettiği bu içeriklere “kullanıcı türevli içerik” veya
“kullanıcı tarafından yaratılan içerik” denir. Bu
içerikler, örneğin video paylaşım ağlarına yüklenen
amatör, yarı amatör görsel-işitsel öğelerden tutun
da, bir dijital oyun arayüzeyine yapılan yamadan,
çevrimiçi haber sitelerine yapılan okur yorumlarından, birer web günlüğü olan blog üretimine değin
çeşitli yeni metinlerden oluşabilmektedir.
Jose van Dijck (2006: 116), İnternet üzerinde
giderek yaygınlaşan bloglar üzerine yaptığı çalışmada, özellikle ergenlerin ve gençlerin blog yazma
edimiyle ilgilendiğini belirtir. Gençler, bloglarda
gündelik yaşam deneyimlerini, popüler kültür ve
moda üzerine yorumlarını paylaşmaktadır. Bir
blog yazarı için, blog yazmak birçok diğer kültürel
pratikten sadece birisidir: Konuşmak, kısa mesaj
yazmak, e-posta yazmak, forumlarda yazmak,
İnternet’te sohbet etmek, TV veya film izlemek,
müzik dinlemek... Bu ve benzeri kültürel pratiklerde üretilen ve dolaşıma sokulan fotoğraflar, video
klipler, haberler, bağlantılar gibi fikirler ve görsel
malzeme bloglara taşınır. Böylece bloglar, yeni bir
multimedya pratiğine, ortamına dönüşür. Bloglar
üreticiler tarafından “kendileri için” de yazılabilir,
olası “izler/okur kitle” için de. Ancak, kimin için
yazılıyor olursa olsun kişisel bloglar, her ne kadar
çoğunlukla “günlük” türünde kişisel anlatılar olsalar da, İnternet’te herkesin okumasına ve çoğunlukla yorum yazmasına açıktır.
Kişisel blogların yanısıra yurttaş gazeteciliği yapan
haber bloglarının da sayısı giderek artmaktadır.
Özellikle yeni toplumsal hareketlerin ve siyasal söylemlerin duyurulmasında bloglar etkin bir şekilde
kullanılabilmektedir.
İran’da Hüseyin Darakşen “Editor Myself” adlı
blogunda egemen rejime karşı siyasal söylemini
blogda yayınlamaktaydı. Darakşen blogundaki
içerik nedeniyle 28 Eylül 2010 tarihinde İran
İslam Cumhuriyeti tarafından “düşman devletlerle
işbirliği, İslam hükümetine karşı bazı küçük grupları desteklemek ve müstehcen siteleri yöneterek
İslami değerleri küçük düşürmek” nedeni ile 19
buçuk yıl hapse mahkûm edilmiştir. Tunus’ta Ben
Ali hükümetinin yolsuzluk haberleri de Nawaat,
http://www.nawaat.org, blogunda yayınlanmıştı.
(Atikkan ve Tunç 2011: 92, 110)
Bir diğer örneği Mısır’dan vermek mümkün. Blog
yazarı Abdel Kareem Soliman 2007 yılında blogunda Mısır Başkanı Mübarek’i diktatörlükle ve
El Ezher Üniversitesi’ni terörist yetiştirme yeri
olarak suçlamaktan ötürü tutuklanmış ve üç yıl
hapis cezasına çarptırılmıştır. İnternet’e erişim,
özellikle, Azerbaycan, Bahreyn, Burma, Çin,
Etiyopya, Hindistan, İran, Yemen, Libya, Fas,
Umman, Pakistan, Suudi Arabistan, Singapur,
Güney Kore, Sudan, Suriye, Tacikistan, Tayland,
Tunus, Türkmenistan, BAE, Özbekistan, Vietnam,
Yemen’de filtrelenmektedir.
(Cammaerts 2008: 364)
Kullanıcıların enformasyon üretiminde, dağıtımında, erişiminde ve yeniden kullanım biçimlerinde
yaşanan bu değişim ile kullanıcının özerkliği, katılım
biçimlerinde çeşitliliği ve yaratıcılığı arttırmıştır.
Kullanıcı türevli içerik üretimi, bireylerin yeni medya okuryazarlığı ile ilgili becerilerinin de gelişmesini
sağlamaktadır. Bu özellik bireyin ifade özgürlüğünü
de artırır ve zenginleştirir. Yeni medya okuryazarlığı bilgi ve becerisi, yurttaşın kamusal alanda siyasa
üretimine katılabilmesi için de önemlidir.
Yeni medya okuryazarlığı
Etkin yurttaş, medya ve enformasyon toplumunun
kamusal alanlarına müdahil olabilmesi için teknolojik okuryazarlığın çoklu biçimlerini bilmesi
gerekir.
(Kahn ve Kellner 2007: 33)
HİPERMETİNSELLİK
“Ötesinde, üzerinde, dışında” anlamlarına gelen
“hiper” sözcüğü, metin sözcüğü ile birleşince
arayüzeydeki bir metnin başka metinlerle olan
11
ilişkisine, diğer bir deyişle bağına işaret eder.
Hipermetinsellik, ağ üzerinden başka alternatif
mecralara kolayca erişimin gerçekleşmesidir.
Bu özellik, arayüzey üzerinde bir metinden diğer
metne kolaylıkla geçmemizi, metinler arasında ve
içinde dolaşmamızı sağlar. De Mul’a (2008: 214)
göre, İnternet “hipermetinsel bir yapıya sahiptir,
bu da onun ilke olarak çoklu-doğrusal ve bunun
sonucunda zamansaldan ziyade uzamsal bir doğası
olduğu anlamına gelir”. “Hipermetin katılaşmaz
ve ağ sayfaları insanlar gibi hep inşa halindedir”
(de Mul 2008: 219). Kullanıcı ağ üzerinde sürekli
bir seyrüsefer halinde olabilir. Bu seferde kullanıcının dikkat etmesi gereken, yolunu kaybetmeden
aradığına ulaşmayı becerebilmesidir. Metinlerin
birbirine bağlanması nedeniyle, arayüzeyde karşılaşılan enformasyonun niceliksel çokluğu ile niteliği
arasında eleme ve seçme yapmak kayda değer bir
beceri gerektirir.
YAYILIM VE SANALLIK
Yayılım, hipermetinsellik özelliğinden beslenir ve
arayüzeydeki bir metnin hızla dağılmasını, bu metne farklı zamanlarda ve uzamlarda yeniden ve yeniden erişilebilmesini ifade eder. Özellikle YouTube,
Vimeo, Dailymotion gibi video paylaşım ağları ve
Facebook, Orkut, Hi5, Myspace gibi toplumsal
paylaşım ağlarında dolaşıma giren çeşitli metinler
bağlantı verme veya kopyalama-yapıştırma yöntemi ile hızla siberuzamda dolaşıma girer. Sanallık
ise, arayüzey ile kullanıcının kurduğu iletişimin
niteliğini açıklamaktadır. Sanallık, kullanıcıya orada olma hissini sağlar.
12
Siberuzam
Siberuzam sözcüğü ilk olarak William Gibson’ın
1984 tarihli Neuromancer adlı bilimkurgu romanında kullanılmıştır. Gibson, romanlarında elektronik ve biyolojik implantlara sahip insanların yaşadığı, yapay zekânın hâkim olduğu bir dünya tasarımı
içinde veri hırsızlığını konu edinir. Romanlarında
kahramanın beyni, bilgisayar ağına bağlanır; böylece kahraman siberuzama dalarak, sanal dünyada
veri madenciliği yapar. Bu romanlardan beslenen
Johnny Mnemonic (1995) filminde kahraman,
beyne kilitlenmiş verileri çokuluslu bir şirkete teslim
etmesi gereken bir veri madencisidir. Filmde sıklıkla kahramanın sanal uzama dalmasına şahit oluruz.
The Matrix (1999, 2003, 2005) film üçlemesinde
de benzeri bir biçimde kahraman Nero’nun sanal
bir dünyada verdiği mücadeleyi izleriz.
Siberuzam ve sanal gerçek kavramı üzerine öncü
çalışmalar yapan, Howard Rheingold siberuzamı, yiten topluluk ruhunu yeniden kazandıracak,
yurttaş temelli bir demokrasi için kamusal alanı
yeniden inşa edecek elektronik bir agora olarak
tanımlar (aktaran Timisi 2003: 23). Yurttaşın, bu
yeni agoraya katılımı, e-postalar, denetimli veya
denetimsiz tartışma listeleri, telekonferanslar,
sohbet odaları, toplumsal paylaşım ağları gibi sosyal medya ortamları ve bloglar ile çevrimiçi oyun
ortamları üzerinden gerçekleşebilir.
Birey, gündelik yaşamından ve kendi aidiyet tasarımına ait öğelerden yalıtılmış bir biçimde siberuzamda varlık göstermez veya eylemez. Çevrimiçi ile
çevrimdışının bu bağı, siberuzamda varoluş biçimlerine ve sanallık algısına ilişkin kavrayışımızda
dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Siberuzamda iki tür iletişim gerçekleşebilir:
Makine/yapay zekâ ile insan arasında ve arayüzeydeki farklı insanlar arasında. Bu özellikler, kullanıcının yeni medya metinleri/ortamlarıyla kurduğu
ilişkiyi, geleneksel medya metinleri ile kullanıcı/
tüketicinin kurduğu tek yönlü iletişimden farklılaştırmaktadır. Arayüzeyle, arayüzeye dahil olan diğer
bireylerle ve arayüzeyde kurulan, çevrimdışı uzamdan beslenen ya da beslenmeyen sanal cemaatlerle
olan yeni iletişim biçimlerini kavramamız gerekir.
Van Dijck (2006) İnternet’in artık gündelik
yaşamın ayrılmaz bir parçası olmasıyla birlikte,
gündelik rutinlerin de değiştiğini belirtir. E-posta
artık el yazısı mektupların yerini almıştır. Hatta
tebrik kartları bile sanallaşmıştır. Türkiye’de de
yaygın olarak kullanılan Facebook, bir mikroblog
uygulaması olan Twitter, iletişim rutinlerinin nasıl
değiştiğinin en iyi göstergelerindendir.
Yeni medya ortamlarını geleneksel medyadan farklı
kılan tüm bu özellikler, kullanıcının, edilgen tüketici konumundan çıkarak, kendi ilgisi ve çıkarları
için üretim yapabilen üretici konumuna geçebilmesi
için çeşitli olanaklar sunmaktadır. Bu olanaklardan
yararlanabilmek için kullanıcının yeni medya okuryazarlığının gerektirdiği bilgi ve beceriye kavuşması gerekiyor.
Sanallıkla İlişkili İki Kavram
Sanal cemaat: 1
İlk kez Rheingold (1994) tarafından kullanılmış sanal cemaat kavramı, yeterli sayıda insanın, insani duygularla, siberuzamda kişilerarası ilişkiler kurmak üzere arayüzeydeki kamusal tartışmalara yeterince uzun bir süre
katılmasıyla ağda oluşan toplumsal kümelenmeler/örgütlenmeler olarak tanımlamıştır. Sanal cemaat, benzeri
değerleri, ilgi ve çıkarları paylaşan, bu doğrultuda enformasyon değiştokuşu yapan, birbirleriyle arkadaşlık eden
ve birbirlerine duygusal destek veren insanlardan oluşan gruplardır. Sanal cemaat üyeleri genel olarak ortak
çıkarlara ve benzer kanılara sahiptir. Bu nedenle de homojen bir nitelik gösterirler. Minesota E-Democracy
(http://www.e-democracy.org) çevrimiçi ortaklığı, sanal cemaat uygulamasına başarılı bir örnektir. Proje
1994 yılından bu yana ABD’nin Minnesota eyaletinde yurttaşların e-posta forumları dolayımıyla kamusal
karar alımına katılmasına olanak vermektedir. Benzeri projeler daha sonra başka ülkelerde de denenmiştir:
http://malaysia.net, Amsterdam Digital City, Bologna IperBolE verilebilecek örnekler arasındadır.
(Dahlberg 2001: 617)
Hareketsiz toplumsallaşma:
Hareketsiz toplumsallaşma, bireyin sahip olduğu toplumsal ağları siberuzama aktarması ve bunları siberuzamda sürdürmesi ve geliştirmesidir.
(Bakardjieva 2003)
1
Ayrıntılı bilgi için (Subaşı 2005) ve (Timisi 2005)’e bakılabilir.
13
STÖ’LER BİLGİSAYAR VE
İNTERNET’İ NASIL
KULLANABİLİR?
“Bir topluluk, insanlar kendi iletişim olanaklarına sahipseler gelişebilir.”
(Franz Fanon’dan aktaran Kahn ve Kellner 2007: 17)
Yeni Medya Ortamı Niçin
Önemli? Yeni Medya
Ortamının STÖ’ler İle
Toplumsal Ve Siyasal
Hareketler Tarafından
Kullanılması
Yeni medya ortamları çeşitli STÖ’ler ile toplumsal
ve siyasal hareketler tarafından kendilerini tanıtmak, eylemlerini organize etmek, bu eylemleri
duyurmak ve örgüte destekçi ile gönüllü bulmak
için giderek daha yoğun kullanılmaktadır. Örneğin,
e-gruplar üzerinden siyasal bir örgütlenme tartışmaları şekillendirilebilmekte, e-postalar üzerinden
eylemler duyurulabilmekte, eylem görüntüleri video
paylaşım ağları olan Dailymotion veya YouTube’a
yüklenerek, bunların çevrimiçi dünyada yaygınlaşması sağlanabilmektedir.
Peter Dahlgren (2009: 154), İnternet’in etkileşimsellik, kullanıcı türevli içerik üretimi gibi özellikleri
sayesinde yurttaşa anaakım medyanın eşik bekçiliği
süzgecinden kurtulma gibi bir olanak sağladığına
dikkat çekmektedir. Dahlgren’e (2009: 44) göre,
1
yeni medya ortamları yurttaşa eriştikleri enformasyon üzerinde daha fazla olanak sağlamaktadır: Ne
tür enformasyona erişileceğini, buna nasıl ve ne
zaman erişileceğini artık yurttaş düzenleyebilmektedir. Domain Tambini (1999) de İnternet ortamının
kamusal ifade için yurttaş katılımını nasıl desteklediğini yerel yönetimlerin ağ uygulaması üzerinden
incelemiştir. Tambini (1999: 311), yeni medyanın
depolama kapasitesi, etkileşimsellik, zaman-uzam
sınırının ortadan kalkması, geleneksel medyadaki
eşik bekçisi mekanizmasının ortadan kalkması,
katılım ve ifade için para ve zaman maliyetini azaltması gibi özelliklerinin yurttaşın kamusal ifadesi ve
katılımdaki olumlu rolüne dikkat çekmiştir.
Ancak, bu noktada Richard Kahn’ın ve Douglas
Kellner’ın (2004: 89) yeni medya ortamlarının
aşırı sağ ideolojiler ve söylemler tarafından kullanılmasına dikkat çektiklerini belirtelim. İnternet’in
cinsiyetçi, homofobik, transfobik, ırkçı ve yabancı
düşmanı nefret söylemlerini yaymak için kullanılması, gerek Birleşmiş Miletler’in gerekse Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın da dikkatini çekmiştir. Türkiye’de de Yeni Medyada Nefret Söylemi
Çalışma Grubu tarafından, 2010 yılında çevrimiçi
haber sitelerinde okur yorumlarında üretilen nefret
15
söylemi, Facebook’ta nefret söylemi temelli siyasal
ve toplumsal örgütlenmeler ile video paylaşım ağlarında dolaşıma sokulan nefret klipleri ve müzikleri,
çevrimiçi spor taraftar gruplarındaki nefret söylemi
incelenmiş, İnternet ortamında yeni medyanın özelliklerinden dolayı hızla yayılan ve popüler kültüre
dahil olarak doğallaşıp sıradanlaşan bu nefret söylemine karşı toplumsal ve siyasal mücadele yollarının geliştirilmesi önerilmiştir (Çomu 2010).
ğini belirtelim. Dijital aktivizm, İnternet ortamının
belli siyasal, toplumsal, ekonomik amaçlar doğrultusunda örgütler tarafından kullanılması ve örgütün
çevrimdışı etkinliklerinin ve varoluşunun desteklenmesidir. Özellikle insan hakları, kadın hakları,
cinsel kimlik hakları gibi hak temelli örgütlenmeler
ile çevre ve ekolojik sorunlar konusunda, militarizm
karşıtı politikalara sahip STÖ’ler İnternet ortamını
kullanmada oldukça girişkendirler.
Kellner ve Kahn’ın önerisi, yeni medya ortamlarının
demokratik ve eşitlikçi politikalar tarafından özellikle ve bilerek/istenerek kullanılması gereğidir.
Avantajlar Ve Dezavantajlar
Nelerdir?
İnternet, çok çekişmeli bir zemindir, sol, sağ
ideolojiler ile egemen kültürlerin ve altkültürlerin merkezleri tarafından kendi çıkarlarını ve
gündemlerini desteklemek için kullanılır. Gelecek
için siyasal savaşlar sokaklarda, fabrikalarda,
parlamentolarda ve geçmiş mücadelelerin diğer
alanlarında gerçekleşecektir; ancak siyaset çoktan yayıncılık, bilgisayar ve enformasyon teknolojileri tarafından dolayımlanmıştır ve gelecekte
bu durum giderek artış gösterecektir. Bu nedenle,
geleceğin siyaseti ve kültürleri ile ilgilenenler, yeni
kamusal alanların önemli rolü üzerinde açık seçik
görüşe sahip ve buna koşut bu alanlara müdahil
olmalıdırlar; eleştirel kültür kuramcıları ve aktivistler, öğrencileri kültür politikaların yapısında
var olan / süregiden mücadelelere katılmalarını
sağlayabilecek becerilerden oluşan kültürel ve
altkültürel okuryazarlık konusunda eğitmekten
sorumludurlar.
(Kellner ve Kahn 2004: 94)
Bu noktada, yeni toplumsal hareketlerin ve
STÖ’lerin, aktivistlerin yeni medya ortamını kullanmalarının dijital aktivizm olarak tanımlanabilece-
16
Toplumsal hareketlerin ve STÖ’lerin yeni medya
ortamlarını baskıcı hükümetlerin ifade özgürlüğünü sınırlayan düzenlemelerini ve anaakım medyanın egemen söylem çerçevelemelerini aşmak için
kullanabileceklerini söyleyebiliriz. STÖ’ler daha
geniş bir kitleye daha kolay, daha hızlı, daha az
maliyetle erişerek seslerini duyurabilir, yayılım
gösterebilir (Stein 2009: 750). Bu konuda en
olumlu örnekler olarak 1994 yılında Meksika’nın
Chiapas eyaletindeki Zapatista hareketi ile Irak’ın
ABD tarafından işgal edilmesine karşı oluşturulan savaş karşıtı hareket sayılabilir. Kevin Gillan
(2009), 2006 yılında İngiltere temelli Stop the
War Coalition (Savaşı Durdur Koalisyonu), The
Society of Friends (Dostlar Cemiyeti), Faslane 365,
Voices in the Wilderness UK (Kalabalıkta Sesler
BK), Peace News, Justice Not Vengeance (Barış
Haberleri, İntikam Değil Adalet) adlı savaş karşıtı
örgütlenmelerin İnternet kullanımı üzerine aktivistlerle derinlemesine görüşmeler yapmış ve web
ortamının başarılı bir şekilde aktivistler tarafından
kullanıldığını saptamıştır.
Yeni medya ortamı STÖ ve
toplumsal hareket aktivistleri
için şu olanakları sağlar:
• Öncelikle enformasyon temin eder;
• Üyeleri eyleme çağırmaya ve harekete geçirmeye
yardımcı olur;
• Üyeler arasında etkileşim ve diyalog olanağı
sunar;
• Farklı hareketlerde yer alıp eyleyen aktivistleri
birbirine bağlar;
• Farklı STÖ’leri bağlar, bunlar arasında bağlantılar kurar;
• Örgütün üyelerine yaratıcı ifade olanakları ve
zemini sağlar;
• Fon toplama ve kaynak yaratma olanağı sağlar.
Aktivist Ed Schwarz, aktivistlerin ve STÖ’lerin
web ortamlarını kullanmalarının, aktivizm ve örgüt
yararına olumlu katkısını vurguluyor: “İnternet’in
kullanımı, bizim, bizi geride tutan ve geriye çeken
dışlanma ve yalıtılma, terk edilmişlik, göz ardı edilme hissinin üstesinden gelmemize olanak tanıdı”
(aktaran Tambini 1999: 319).
Gamze Göker’in (2009) Türkiye’de yeni toplumsal hareketlerin İnternet kullanım pratiklerini
incelediği alan çalışmasında, farklı hareketlerden
temsilciler “geniş bilgiye hızlı erişim” olanağını
İnternet’in kullanım nedeni olarak belirtmişlerdir.
Ayrıca toplumsal hareketler güncel siyasal bilgi
gereksinimlerini de İnternet’ten karşılamaktadırlar. Aktivistler, yerel, ulusal ve uluslararası örgütlenmelerle iletişim ve işbirliği kurmak için de yine
web ortamını kullanmaktadır.
İnternet’i neden ve nasıl
kullanıyoruz?
Kentsel dönüşüm muhalifi hareketin üyelerinden
E.Y.:
E-gruplarda kuramsal konulardaki görüşlerimizi
ısıtmak, pişirmek çok daha rahat oluyor. Zengin
bir ufkumuz oluyor, aklımıza gelmeyen bir sürü
şeyi sanal grupta, e-gruplarda tartışabiliyoruz. Bu
da besleyici oluyor, bir sürü konuda bilgi sahibi
oluyoruz, bunu zenginleştirebiliyoruz.
LGBTT (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transseksüel) hareketinden Y.B.:
Ben onu [Facebook] yapan insanların aktivizmi
akıllarının köşesinden geçirdiğini düşünmüyorum.
Yaptıkları yazılıma, ürüne baktığımda mülkiyet
ilişkileri bağlamındaki arkadaşlık mantığına hizmet edecek bir şey düşünmüşler… Ama biz şu an
direkt siyaset üretmek için kullanıyoruz… Eşcinsel
Onur Haftası geldiğinde afişini koyuyor herkes ya
da bir mitinge katılacak onun afişleri konuyor…
Benim listemdeki herkes beni tanımıyor yani, lise
arkadaşlarım, girsin, okusun öğrensin, bilgilensin
diye düşünüyorum… Sadece aktivizmiyle yan
yana gelen insanları değil, iş arkadaşlarını da ekliyorlar… İnsanların bir sürüsünün listesinde Türk
bayrakları falan var... Biz onunkini görüyoruz, o
da bizimkini görüyor, bu sayede bir siyaset yapma
alanı oluşuyor. (Göker 2009)
Siberuzamda aktivistlerin örgütlenmesine bir diğer
örnek de e-gruplardan verelim. Göker (2007),
Türkiye’deki kadın hareketlerinin görünürlüğüne
ve başarısına “Kadın Kurultayı E-Grubu” adlı
İnternet dolayımlı tartışma ortamının önemli bir
katkı sağladığını belirtmiştir. 2000 yılında Kadın
Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri
Kurultayı adıyla düzenlenen etkinliğin örgütleyicisi
17
bir grup tarafından oluşturulan “Kadın Kurultayı
E-Grubu”, Türkiye’nin dört bir yanında şiddette
karşı mücadele eden kadınlar ya da kadın gruplarının ortak örgütlülüğünü ve hareketini sağlamak
amacıyla oluşturulmuştur. Yeni TCK ve Medeni
Kanun tartışmaları sırasında bu e-grup, kadın
örgütlerini eyleme geçirmekte önemli rol oynamıştır (Göker 2007: 206).
Laura Stein (2009) da Amerika Birleşik Devletleri
temelli altı toplumsal hareketin İnternet kullanımını
incelemiştir. Bu hareketler sırasıyla: Çevreci hareketler, LGBTT hakları, şirket küreselleşmesi karşıtı
hareketler, insan hakları, medyada reform istemi,
ve kadın hareketidir. Stein’in çalışması, bu hareketlerden üçte ikisinin kendilerini İnternet’te tanıttıklarını göstermiştir. Neredeyse tüm hareketler web
ortamında iletişim bilgilerini vermektedir. Ancak bu
toplumsal hareketlerden sadece üçte biri takipçileri
ile etkileşim içerisindedir. Stein’e göre web ortamının toplumsal hareketler tarafından az yoğunlukta
kullanılmasının üç nedeni vardır: Örgütsel yönelimler (amaç, hedefler ve inançlar temelinde); örgütsel
kaynaklar ve örgütler arasında kaynak paylaşımı.
Birçok toplumsal hareketin ve sivil toplum örgütlenmesinin yeni medya ortamının sağladığı olanakları kullanamamasının nedeni, zaman, para ve bilgiden kaynaklanan yetersizliklerdir (Stein 756-65).
Kirschenbaum ve Kunamneni (aktaran Stein 2009:
765) bu durumu “örgütsel uçurum” olarak adlandırmaktadır. Örneğin bir web sayfasının tasarımı
için zaman-para ve beceri gerekir; ardından sayfanın güncellenmesi gereklidir ki bu da yine zaman ve
beceri gerektirir.
18
STÖ’ler İnternet’te Neler
Yapabilir?
• Kendilerini tanıtabilir;
• Eylemlerini duyuran takvimler kullanabilir;
• E-imza kampanyası düzenleyebilir;
• Anaakım medyanın ele aldığı konularla ilgili eleştiri yapabilir ve alternatif enformasyon yayılabilir;
• Alternatif haber kaynağına, diğer toplumsal
hareketlere bağlantı verebilir;
• Takipçileri ile etkileşim içine girebilir;
• Takipçilerinin profil bilgilerini oluşturabilir ve
paylaşabilir;
• Çevrimiçi anket uygulayabilir;
• Yeni destekçiler bulabilir;
• Örgüt için fon ve kaynak oluşturabilirler.
İnternet ortamının STÖ’lere sağladığı olanakları
açıkladıktan sonra, bu ortamın sahip olduğu bazı
olumsuz özelliklere de dikkat çekmek gerekmektedir. Bunları, tecimselleşme ve tekelleşme olgusu,
dijital uçurum olgusu, elektronik gözetim ve dijital
denetim ile kolektif eylemin zayıflaması olgusu olarak sıralayabiliriz.
TECİMSELLEŞME VE TEKELLEŞME
İnternet ortamı giderek büyük medya şirketlerinin
denetimi altına girmektedir. Örneğin web günlükleri, blogların bir kısmı, büyük medya şirketleri ile
çokuluslu girişimciler tarafından ele geçirilmiştir.
Bir arama motoru olarak hizmet veren Google,
blogger.com ve blogspot.com’u satın almıştır
(Cammaerts 2008: 361). Google bunlarla da yetinmemiş YouTube’u da satın almıştır. Büyük medya
şirketleri ve çokuluslu girişimciler, tüketicinin
üreticiye dönüştüğü bu ortamları hedef almaktadır.
Yeni medya endüstrisinin ekonomi politiği ile ilgili iki önemli husus, içeriğin giderek artan oranda
tecimselleşmesi ve sermayenin tekelleşmesidir.
DİJİTAL UÇURUM
Dijital uçurum, bilgisayar ve bilgisayar ağları kullanım ve erişiminde, temel dijital deneyime sahip
olmamak (zihinsel erişim), bilgisayar veya ağ
bağlantısına sahip olmamak (maddi erişim), dijital
becerilere sahip olmamak (beceri erişimi), kullanım
olanaklarına sahip olmamak (kullanım erişimi)
şeklinde tanımlanabilir. Dijital uçurum böylece
web ortamının kullanımında temel dijital becerilere
sahip olanlar ve erişenler ile olmayanlar arasında
eşitsizlikler yaratır. İnternet kullanımındaki eşitsizlikler hem toplumsal cinsiyete hem de sınıfsal konuma göre değişmektedir. Öncelikle sınıfsal konum,
yeni medya ortamlarına erişim olanağını, ardından
da yeni medya okuryazarı olma durumunu belirler
ve etkiler. Dijital okuryazarlıkta da kadınlar ve
erkekler arasında, gençler ve yaşlılar arasında fark
vardır. Kellner (2004: 724) siberuzamda başrolün
genç, beyaz ırktan, orta veya üst sınıftan erkeklerde olduğu saptamasında bulunur. Türkiye’de
de durum pek farklı değildir. DPT’nin hazırladığı
Bilgi Toplumu İstatistikleri 2010 Raporu’na göre,
2009 yılında genel itibarıyla herhangi bir zamanda
İnternet kullananların oranı % 38,1’dir. Türkiye’de
hanelerde İnternet erişiminin yıllar itibarıyla hızla
arttığı ve 2009 yılında İnternet erişimine sahip
hane oranının Türkiye geneli, kent ve kır için sırasıyla % 30, % 35,9 ve % 15,9 olduğu görülmektedir. Hanelere göre erişimde dikkat çekici durum
bölgelere göre dijital eşitsizliğin mevcudiyetidir.
16-74 yaş grubuna uygulanan anket sonuçlarına
göre İnternet kullanım oranı 16-24 yaş grubunda
en yüksektir. Kadınların İnternet kullanım oranları
her yaş grubunda erkeklerin gerisinde kalmaktadır.
Tablo 1. Yaş grupları ve cinsiyete göre İnternet kullanımı (DPT 2010)
19
Aynı raporda, kadınların eğitim düzeyinin yükseldikçe İnternet kullanım düzeyinin erkeklere yaklaşmakta olduğu görülmektedir.
ELEKTRONİK GÖZETİM VE DİJİTAL
DENETİM
David Lyon’un (2006) deyişiyle, yeni iletişim teknolojileri aslında bireyin özel alanını ve kamusal
alandaki eylemlerini veri gözetimine kayıtlayan,
işleyen araçlardır. Bu araçlarla kuşatılmış gündelik yaşam aslında bir dijital panoptikondur. Dijital
panoptikonu, sanal uzamda yurttaşın coğrafi, mali
ve entelektüel etkileşimlerinin gözetlenmesi olarak tanımlamak mümkündür (de Mul 2008: 45).
Panoptikon kavramı aslında, Jeremy Bentham’ın
18. yüzyılın sonunda mahkûmların gardiyanlar
tarafından her an gözetlenmesinin mümkün olduğu
hapishane modeli tasarımına dayanır. Bu mekân
tasarımı, her şeyi bilen, her şeyi gören ve her şeye
muktedir olan görünmez bir varlık duygusu ve duygudan beslenen otoriteye itaati yaratır. Bu mekân
tasarımını, Lyon hem tecimsel amaçlarla gözetim
olgusu hem de devletin güvenlik amacıyla bireyin
mahremiyeti üzerinde kurduğu denetim uygulamaları zemininde tartışarak Elektronik Gözetim
(1997) ve Gözetlenen Toplum (2006) çalışmaları
ile sanal uzama taşımıştır. Lyon’a (2006: 13) göre,
gözetleme, “hakkında veri toplananları etkileme
veya idare etme amacıyla tanımlanmış ya da tanımlanmamış herhangi bir kişisel verinin toplanması ve
işlenmesidir”. Michael Foucault (2003: 85-105)
da panoptikon kavramı üzerinden iktidarın mikro
alanlarının üretilmesini ve bireyin kendisi üzerinde
gözetim kurulmasını ve gözetlenmeyi benimsemesi
olgusunu açıklar.
20
George Orwell’in 1984
romanındaki Büyük Birader’e
göndermeyle, elektronik
gözetim olgusu:
Elektronik Büyük Birader gönderdiğimiz ve aldığımız her e-postayı okuyabilir, çevrimiçi ve çevrimdışı
etkinliklerimizin hepsini gözleyebilir. Servis sağlayıcılar ile otoritelerin hangi ağ sitelerini ziyaret ettiğimizi ve kiminle söyleştiğimizi saptayabilmesinin
ötesinde, banka kartları, ağ kameraları ve diğer
elektronik kayıt formları sayesinde, coğrafi alan ve
tarihi zamanda izlediğimiz güzergâh da yakından
gözlenebilir. Ve düşünce polisi İnternet’i çok avantajlı kullanabilir… Bu elektronik Büyük Birader’e
ilişkin olarak yurttaş, Orwell’in Oceania’sındaki
(@) yurttaştan kat kat daha güçsüz durumdadır.
(de Mul 2008: 58)
Türkiye’de dijital panoptikonun halihazırda bazı
sitelere ve içeriklere erişimin engellenmesi ve erişim
içeriklerinin filtrelenmesi biçiminde işlediği söylenebilir. Ancak, yeni medya ortamlarında yapılan
her türlü işlemin dijital birer kayda dönüştüğünü,
işlendiğini ve “bir ya da birden çok insanın etkinlik ve iletişimini araştırma ve gözlemede, bireysel
veri sistemlerinin sistematik olarak kullanılması”
(Timisi 2003: 231) olarak tanımlanabilecek veri
gözetiminin bir öğesine dönüştüğünü de anımsamak gerekir. Bu konuda TMMOB Elektronik
Mühendisleri Odası’nın hazırladığı İletişim
Özgürlüğüne Müdahale Raporu E-Gözaltı Dünyası
(2009) adlı çalışmada dinleme ve izleme yöntemleri, trafik takibi (Kim, kiminle, ne zaman iletişim
kuruyor?); konum belirleme (Kim nerede bulu-
nuyor, kiminle beraber bulunuyor?); içerik takibi
(Kim kime ne diyor?) olmak üzere üçe ayrılmış ve
Türkiye’deki elektronik gözetim ve dijital denetim
uygulamaları ele alınmıştır. Ayrıca vatandaşlık
numarası ile e-devlet uygulamaları, kredi kartı kul-
lanımları yurttaşın kamusal ve özel alandaki etkinliklerinin verigözetimine takılması ve kayıtlanması
anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Türkiye’de dijital
panoptikon olgusunun yurttaşın bilgisi ve farkındalığı olmadan giderek güçlendiği söylenebilir.
Fotoğraf 1 Gazeteciler Özgürlük Platformu’nun 19 Mart 2011 tarihindeki Özgür Basın Özgür Toplum Ankara yürüyüşünden
Fotoğraf: Mutlu Binark
Türkiye’de elektronik gözetim olgusu konusunda,
devletin kurumlarının İnternet ortamına erişimi
sınırladığının ve dijital denetim oluşturduğunun
altını çizmek gerekir. Sınır Tanımayan Gazeteciler
Örgütü’nün (Reporters Without Borders) 2011
raporunda Türkiye gözetim altındaki ülkeler listesinde yer almaktadır. Bu rapora göre, Türkiye’de
mahkeme kararıyla binlerce site erişime kapalıdır.
Rapor, İnternet sansürünün Türkiye için giderek
artan bir sorun olduğunu söylüyor.
21
Sınır Tanımayan Gazeteciler’in 12 Mart 2011 Dünyada İnternet Sansürü
Raporu’ndan Türkiye Ülke Raporu: Türkiye Gözetim Altında!
engelliweb.com’a göre, yaklaşık 8170 İnternet websitesi ya mahkeme kararı sonucu ya da Telekomünikasyon İnternet
Başkanlığı’nın (TİB) başvurusu üzerine şu an erişim dışıdır.2 Haziran 2010’da Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü
(AGİT), 5000’in üzerinde sitenin son iki yıl içinde kapatıldığı yönünde tahminde bulunmuştur. 2009 yılında ise, söz
konusu rakamın keyfi veya siyasi nedenlerden dolayı 3700 civarında olduğu tahmin edilmektedir… Aydın ilindeki yerel
bir gazete olan Çine Uğur’un websitesi, Çine Kaymakamı Celalettin Cantürk hakkındaki eleştirel bir yazı nedeniyle mahkeme kararıyla Eylül 2010’da kapatılmıştır. Şu an yargılanan gazetenin yayın yönetmeni Yılmaz Sağlık, söz konusu
suçlu görülen yazıyı kaldırmaya zorlanmıştır. Herhangi bir tartışma forumunda kullanılan herhangi bir sert dilin ilgili
websitesinin kapatılmasını tetiklemesi muhtemeldir. gazetevatan.com ve egitimsen.com.tr’de olduğu gibi...
...5651 Sayılı Yasa, websitelerinin toplu kapatılmasını sağlamaktadır. AGİT, bu nedenle Türkiye’yi ifade özgürlüğünü
iyileştiren reformları uygulamaya çağırmaktadır. Söz konusu Yasa’nın 8. maddesi şu sekiz suçun herhangi birinin işlendiğine dair “yeterli şüphenin” mevcut olması durumunda belirli sitelere erişimi engellemeyi emretmektedir: İntiharı teşvik,
cinsel sömürü veya çocuk istismarı, uyuşturucu kullanımını kolaylaştırma, müstehcenlik, çevrimiçi bahis; veya Atatürk’e
karşı suçlar... Türkiye kaynaklı websiteleri genellikle kapatılıyor ve yurtdışı kaynaklı olanları filtreleniyor veya İnternet
hizmet sağlayıcıları tarafından engelleniyor. İhbar ise teşvik ediliyor. İnternet kullanıcıları, yasaklı çevrimiçi içerikleri ve
yasadışı faaliyetleri raporlamak için ihbar hattıyla iletişime geçebilirler... Sansürü protesto etmek için, Haziran 2010
ortalarında hacker’lar 10 saatliğine TİB’in, Türkiye Telekomünikasyon Kurumu, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu
ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Konseyi’nin websitelerini bloke etmişlerdir. Saatler sonra, bu blok kaldırılmış ve söz konusu sitelerde şu mesaj belirmiştir: “Bu bizim iyi niyetimizi göstermek için yapılmaktadır.”
Aslında çevrimiçi sansür Türkiye toplumunda ciddi biçimde eleştirilmektedir.
...İnternet sansürüne karşı 2010’da başlatılan kampanyalar, çeşitli düzeylerde başarı yakalamıştır: yeter.neonebu.com,
sansuresansur.blogspot.com, ya da “İnternet Sansür Değil, Hız İster” adlı siteler tarafından başlatılan kampanyalar,
örneklerdir.
Çevrimiçi protestolar, gerçek hayatta bir dizi gösterilerle desteklenmiştir. Temmuz 2010’da, ilk defa, 2000 üzerinde
insan İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yapmış ve İnternet üzerinde ifade özgürlüğü için kampanya yapan sitelerin çağrısına
cevap vermişlerdir. Örneğin, “İnternet Sansürüne Karşı Ortak Platform”, “web üzerindeki sansüre son” çağrısı yapmış ve
İnternet ile ilgili suçlarda 5651 Sayılı Yasa’nın değiştirilmesi yönündeki çağrılara cevap verilmesinde yetkililerin yetersiz
kaldığını ilan etmiştir. YouTube’un kapatılması, Türkiye için bir utanç kaynağı olarak gösterilmiştir.
O zamandan beri epey zaman geçti ve YouTube’un açılması, ki her an doğruluğu yeniden sorgulanabilir, ülkedeki İnternet
sansürünün boyutunu veya İnternet yasalarının arkaik yapısını maskelememelidir. Teyakkuz halinde olunmalıdır çünkü
Türkiye’de ifade özgürlüğünün içinde bulunduğu karanlık hal böyle olunması gerektiğini kanıtladı.
Kaynak: http://en.rsf.org/surveillance-turkey,39758.html (Erişim 12 Mart 2011) Çev. A. Yıldırım
KOLEKTİF EYLEMİN ZAYIFLAMASI
Benjamin Barber’a (2004: 38-54) göre, “her şey
fast food tarzında hızlı yaşanmamalı ve kararlar
hızlı bir şekilde ‘evet-hayır’ ikiliğine sınırlandırılmamalıdır. Tüm bunlar, aynı zamanda bireyi
evinde oturup demokratik süreçlere bilgisayar
başından dahil olma olanağı vermektedir ki, bu da
münzevi bireylere yol açar”. Barber’ın yurttaşların
yeni medya ortamlarındaki katılımlarının bir tür
2
22
Bu sayı, Mayıs 2011 sonu itibariyle 13 binin üzerindedir.
klavye aktivizmine dönüşmesi tehlikesine işaret
etmesi oldukça yerindedir. Nilüfer Timisi (2003)
de yurttaşın toplumsal ve siyasal etkinlilere sadece siberuzamda katılmasındaki bu sorunlu yöne
dikkat çekmiştir. Yurttaşın toplumsal ve siyasal
eylemliliğini bu nedenle yalnızca çevrimiçi alan
ile sınırlı tutmaması, mutlaka sokakla buluşması
gerekmektedir.
Dünyadan Ve Türkiye’den
Örnekler
Ferah Onat (2010: 104), STÖ’lerin çeşitli ve farklı
hedef kitleleriyle ilişki kurmak için, geleneksel
medya, reklamlar, toplantılar, eylemler, imza kampanyaları, lobicilik, tabana yönelik etkinlikler gibi
kanalları ve uygulamaları kullandığını belirtir.
Yeni medya STÖ’lerin ulaşmakta zorlandıkları hedef kitlelere
ulaşmalarına, iletilerini yaymalarına olanak sağlar:
STÖ’ler, medyanın ilgisizliğiyle mücadele etmek
amacıyla sosyal ağ sitelerinde profil oluşturmakta
ve medya mensuplarıyla doğrudan iletişime geçebilmektedir. Örgüt içi iletişimin hızlı ve katılıma
açık inşa edilmesinde yine sosyal medya araçları
etkili olabilmektedir. Yine ağ sitelerinde ve interaktif web sitelerinde üyeler birbirleriyle iletişime
geçebilmekte, görüş ve önerilerini paylaşabilmekte,
ayrıca STÖ’nün mesajlarını hızlı bir şekilde kendi
sosyal ağlarına yayabilmektedirler. STÖ’ler, halkla
ilişkilerde sosyal medyayı etkinliklerin duyurulması,
çağrı yapılması, etkinlik gelişiminin aktarılması,
imza kampanyaları, STÖ’yü ilgilendiren konular
etrafında kamuoyu oluşturulması amacıyla kullanmaktadır. (Onat 2010: 107-108)
Küresel Eylemcilik ve Yeni Medya (2009) başlıklı
bir araştırmada yeni medyanın STÖ’ler tarafından
kullanım amaçlarını incelenmiş ve örgütlerin
imajlarını duyurmak, bağış kaynaklarını arttırmak,
gazetecilere bilgi akışı sağlamak, halkla etkileşime
geçmek, diğer STÖ’lerle bağlantı kurmak için
yeni medya ortamlarını kullandıkları saptanmıştır
(aktaran Onat 2010: 108).
Sosyal medya kullanımı üzerine, Doğa Derneği
kurumsal iletişim sorumlusu Yücel Sönmez:
Facebook, Twitter ve diğer sosyal medya araçları
Doğa Derneği’nin çok farklı kesimlerden çok farklı profillere ulaşmasını sağladı. Bizim hedefimiz
savunduğumuz konuların ilgi odakları açısından
daha genç bir tabanı kapsaması gerekiyordu.
(Onat 2010: 113)
Yeni medya kullanım amaçları üzerine ÇEKÜL
kurumsal iletişim sorumlusu Şirin Sıngın Yılmaz:
Önce STÖ’lerin Facebook’ta nasıl yer aldıklarını,
nasıl kullandıklarını inceledik. Önce Facebook
için bir yazım dili geliştirmenin pratiklerini yaptık. Ardından bin kadar üyeye ulaşınca “hayran”
sayfası hazırladık ve gruptaki üyelerimizi oraya
davet ettik. Her gün en az bir haber paylaşmaya
çalışıyoruz. Hedefimiz farkındalık, algılama, davranış ve düşünce değişikliği yaratmak. Facebook
üzerinden gönüllü katılımını arttırma amacımız
yok. Facebook’a bir haber koyduğumuzda anında
tepkisini alabiliyoruz. ÇEKÜL gönüllülerinin
düşüncelerini sıcağı sıcağına görebiliyoruz.
Sayfamıza koyduğumuz notlarımızı beğenenler,
beğenmeyenler, o nota yorum yazanlar arasında
bir iletişim oluyor. Ayrıca vakıf maillerine gelen
paylaşımlar da artıyor. Bu ortamda yer alarak
gençlerin ilgisini çekmeye çalışıyoruz. Facebook
sayfamız yerel basın mensupları tarafından da
izleniyor, yerel basına ulaşmamızda önemli bir
iletişim kanalı”. (Onat 2010: 114)
Şimdi, dünyada ve Türkiye’de STÖ’lerin İnternet
kullanım biçimlerini farklı amaç ve hedef kitlelere
sahip örgütler üzerinden kısaca değerlendirelim.
23
DÜNYADAN ÖRNEKLER
http://www.rsf.org
Reporters Without Borders (RSF) –
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü
İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Çince, Arapça ve
Farsça yayın yapan sitede, örgütün amaçları, kampanyaları ve raporları açık bir biçimde yer almaktadır. RSF’nin sitesinde, görsel kullanımı yaygındır,
sosyal medyadaki RSF kanallarının yanısıra, site
içeriğinin sosyal medya üzerinden paylaşılmasına
izin veren uygulamalar da yer almaktadır. Sitede,
çevrimiçi bağış uygulaması da bulunmaktadır.
http://www.hrw.org
Human Rights Watch (HRW) –
İnsan Hakları İzleme Örgütü
Bir menü yardımıyla istenen dildeki gönderilere
ulaşılabilmektedir. Örgütün sitesi, etkileşimsel öğelerin yanısıra, görsel/işitsel öğeleri de barındırmaktadır. Bu öğeler YouTube üzerinden siteye gömülmüştür. HRW’nin sosyal medyadaki kanalları da
sitede yer almaktadır. Site içeriği sosyal medya
üzerinden veya e-posta ile başkalarıyla paylaşılabilmektedir. Çevrimiçi bağışın kabul edildiği sitede,
haber gruplarının yanısıra podcast servisine de üye
olunabilmektedir.
http://www.we-change.org/english/
Iranian Women Struggle for Equality –
İranlı Kadınlar Eşitlik Mücadelesinde
İran’daki kadınların hakları için tasarlanan sitenin
İngilizce arayüzü, uluslararası destek aramaya
yöneliktir. Site yeni medya olanaklarından pek
çoğunu desteklemese de, faaliyetlerin ve amaçların
uluslararası kamuoyuna ulaşabilmesinde etkilidir.
Site, çeşitli uluslararası örgütlerin İran’la ilgili
olarak hazırladıkları raporlara yer vermenin yanısıra, “eşit haklar” için sanal imza kampanyası da
düzenlemektedir.
http://www.greenpeace.org.tr http://www.greenpeace.org/turkey/tr/
Greenpeace – Akdeniz
Görsel 1. İnsan Hakları İzleme Örgütü
HRW sitesi birden çok dili desteklemektedir. Sitede
bulunan içerikler, dillere göre sınıflandırılmıştır.
24
Greenpeace’in İnternet sitesi gerek görsel gerekse
uygulama yönünden oldukça zengin bir sitedir.
Sayfalarda ve gönderilerde, yeni medyanın izin verdiği her türlü uygulama kullanılmaktadır. Sitedeki
hemen hemen tüm içerik için, sosyal medyada paylaşım bağlantısı bulunmaktadır.
yer almakla birlikte, kampanyalar için özel olarak
hazırlanmış ayrı sitelere de bağlantı mevcuttur.
Gelir toplamak için, çevrimiçi ödeme yöntemi
sitede yer almaktadır. Ayrıca tişört veya çeşitli
hediyelik eşyaların satıldığı çevrimiçi bir mağazaya
da bağlantı bulunmaktadır. Kuruluşun yayınladığı
raporlar ve kitapçıklar da dijital dosyalar olarak
ziyaretçilerin erişimine açıktır.
Görsel 2. Greenpeace web sitesinden
Görsel 4. Greenpeace web sitesinden
http://www.amnesty.org.tr
Amnesty International –
Uluslararası Af Örgütü – Türkiye
Görsel 3. Greenpeace web sitesinden
Greenpeace’in sosyal medyadaki kanalları
(Facebook, Twitter ve YouTube) da siteden duyurulmakta, ziyaretçilerin kuruluşu bu platformlarda
da takip edebilmeleri sağlanmaktadır. Fotoğraf ve
video gibi görsel pek çok malzemeyle desteklenen
sitede, yürütülen kampanyaların kısa tanımları
Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye sitesi, kuruluşun uluslararası sitesiyle aynı biçimde tasarlanmıştır. Site içeriği, haberler ve bağlantılar bakımından
zengin sayılabilir. Çeşitli dosyaların İnternet üzerinden bireylere ulaştırılmasının yanısıra, örgütün
bazı videoları da video paylaşım ağları üzerinden
sitede yayınlanmaktadır. Video paylaşım ağının
sunduğu sosyal medya üzerinden paylaşım hizme-
25
tinin dışında herhangi bir sosyal medya paylaşım
aracı sitede bulunmamaktadır. Yazılı metinler,
sosyal medya üzerinden paylaşılamamakta, ancak
e-posta ile gönderilebilmektedir.
üzerinden satışa sunulmakta, örgüt sitesinden bu
mağazaya bağlantı verilmektedir. Uluslararası Af
Örgütü’nün, Türkiye dışındaki bazı ülkelerde faaliyet gösteren sitelerinde ise kredi kartıyla çevrimiçi
ödeme desteği bulunmaktadır. Örgütle iletişim için
iletişim bilgileri sitede açıkça belirtilmekte, herhangi bir çevrimiçi etkileşimsel form bulunmamaktadır.
TÜRKİYE’DEN ÖRNEKLER
Kadın Hakları Ve Kadına Yönelik Şiddet
Konusunda Çalışan STÖ’lerden
http://www.ka-der.org.tr
Görsel 5. UAÖ web sitesinden
Kadın Adayları Destekleme Ve Eğitme Derneği
(Kader)
Görsel 7. Kader web sitesinden
Görsel 6. UAÖ web sitesinden
Çevrimiçi ödeme sisteminin bulunmadığı sitede,
tişört satın alma yoluyla bağış/destek sağlanabilmektedir. Tişörtler, örgütün kendi sitesi üzerinden değil, anlaşmalı başka bir çevrimiçi mağaza
26
Kader, İnternet sitesinde yeni medyanın olanaklarını sınırlı biçimde kullanmaktadır. Derneğin
yayınlarının listesi sitede bulunmakla birlikte, bu
yayınlara genel merkezden ulaşılabileceği belirtil-
mekte; İnternet üzerinden dağıtım yapılmamaktadır. Sitede, dernek faaliyetleri ile ilgili haberler
yayınlanmakta ancak herhangi bir geri bildirim
veya paylaşım uygulaması bulunmamaktadır. Öte
yandan, derneğin 2011 genel seçimiyle ilgili olarak
hazırladığı “275 Kadın” kampanyasının videosu,
bir video paylaşım ağı olan Vimeo üzerinden sitede
yayınlanmaktadır. Vimeo’nun, Facebook, Twitter
veya e-posta üzerinden videonun paylaşılmasına
yönelik uygulaması sayesinde, bu filmin İnternet’te
dolaşıma girmesi sağlanabilmektedir. Bu durum,
üçüncü parti uygulamaların (bu örnekte Vimeo)
siteye eklenmesiyle etkileşimsel öğelerin yayın
ve dağıtımına herhangi bir bütçe ayırmadan gerçekleştirilmesi bakımından diğer STÖ’lere örnek
olabilecek niteliktedir. Sitede etkileşimsel hiçbir
unsurun olmadığı düşünülmemelidir. Sitedeki iletişim formu, yalnızca telefon ve e-posta bilgilerini
vermekle kalmıyor. Site, web sayfası üzerinden de
mesaj göndermeye izin vermektedir. Derneğin
sitesinde düzenledikleri kampanya(lar)la ilgili
olarak “banner” kullanımı görülmektedir. Sitenin
İngilizce bölümündeki içerik çok sınırlıdır.
http://www.morcati.org.tr
Görsel 8. Kader web sitesinden
Görsel 10. Mor Çatı web sitesinden
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
Görsel 9. Mor Çatı web sitesinden
Mor Çatı’nın İnternet sitesi, vakfın çalışmalarıyla
ilgili genel bilgiler içermekte, ancak ziyaretçilerin
STÖ ile etkileşime geçmesine imkân tanımamaktadır. Sitede, vakıfla iletişim kurmak için adres,
telefon ve e-posta bilgileri bulunurken, etkileşimsel
herhangi bir form yer almamaktadır.
27
Vakfa bağış için hesap numaraları duyurulmakta,
kredi kartıyla çevrimiçi bağış toplama yöntemi kullanılmamaktadır. Mor Çatı, vakfa gelir sağlamak
amacıyla “20. yıl tişörtleri” tasarlamış ve bunları
anlaşmalı oldukları mağazalarda satışa sunmuştur.
Vakfın sitesinde, bu mağazanın İnternet sitesine
yönlendiren bir bağlantı bulunmakla birlikte, çevrimiçi satış kanalları ne vakfın ne de söz konusu
mağazanın sitesinde kullanılmıştır. Sitenin İngilizce
bölümü, Türkçe bölümüne yakın düzeydedir.
Anne Ve Çocuk Hakları Üzerine Çalışan
STÖ’lerden
http://www.acev.org/
Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV)
http://www.vakad.org.tr/
Van Kadın Derneği
Derneğin sitesi oldukça sadedir. Sitede iletişim
formu bulunmakla birlikte dernekle irtibat kurulabilmesini sağlayacak adres, telefon gibi başka
bilgiler yer almamaktadır. Sitenin üst kısmında
kadınlara yalnız olmadıklarını söyleyen bir slogan
İngilizce, Türkçe ve Kürtçe olmak üzere üç dilde
yer almakta ancak site içeriği yalnızca Türkçe
yayınlanmaktadır.
Görsel 11. Vakad web sitesinden
28
Görsel 12. AÇEV web sitesinden
AÇEV’in İnternet sitesi gerek görsel gerekse içerik
olarak başarılı bir örnektir. Sitede, ziyaretçilerin
kullanabileceği pek çok uygulama bulunmaktadır.
Bunlara örnek olarak e-posta listesi üyeliği, sosyal
medya araçlarında Facebook grubuna davet, görülmekte olan sayfanın e-posta ile bir başka kişiye gönderilebilmesi sayılabilir. AÇEV, kampanyalarının
tanıtımını hem yazılı hem de görsel malzemelerle
gerçekleştirmektedir. Kampanya tanıtım videoları,
herhangi bir video paylaşım ağında değil, sitenin
kendi içinde bulunmaktadır. Diğer taraftan AÇEV,
http://www.7cokgec.org/ gibi, hazırladığı özel
siteler aracılığıyla da kampanyaların duyurularını
gerçekleştirmekte ve çeşitli bilgilendirme hizmetleri sunmaktadır. Vakıfla iletişim bilgileri, merkez
ve şubeler olmak üzere ayrıntılarla verilmiş, ancak
herhangi bir etkileşimsel form kullanılmamıştır.
Vakıf, sitesinde destekçisi olan kurumların da
logolarını bulundurmaktadır. Diğer taraftan vakfın
bağış toplama araçları çeşitli biçimlerde ziyaretçilere sunulmakta, İnternet’in olanakları vakfa gelir
sağlayabilmek için iyi bir biçimde kullanılmaktadır. Bu olanaklar arasında kredi kartıyla çevrimiçi
bağış da bulunmaktadır. Sitenin İngilizce bölümü
de zengin bir içeriğe sahiptir.
Görsel 13. AÇEV web sitesinden
Görsel 14. AÇEV web sitesinden
Kültürel Mirasın Korunmasına Yönelik
Çalışan STÖ’lerden
http://www.tarihvakfi.org.tr
Tarih Vakfı
Sade bir tasarıma sahip İnternet sitesinde Tarih
Vakfı, çıkardığı yayınları tanıtmakta ve diğer
duyurularını yapmaktadır. Vakfa destek olmak
için çeşitli seçenekler sunan bağlantı, çevrimiçi
herhangi bir katkıyı kabul etmese de oldukça çeşitli
ve ayrıntılıdır. Bu bağlantıda, vakfa destek olmak
için yapılabilecekler arasında vakıf yayınlarının
satın alınması olduğunu belirtmektedir. Vakfın
yayınları ise İnternet üzerinden http://www.idefix.
com’a yönlendirilerek satın alınabilmektedir. Sade
bir yapıya sahip olmasına karşın, Tarih Vakfı’nın
sitesinde “site haritası” bulunmaktadır. Bu bölüm,
site içeriğine göz atabilmek için çok gerekli olmasına rağmen pek çok STÖ’nün İnternet sitesinde
bulunmamaktadır. İletişim bağlantısı herhangi
bir etkileşimsel form barındırmamakta, ancak
iletişim bilgileri açık bir biçimde sağlanmaktadır.
Görsel 15. Tarih Vakfı web sitesinden
29
Öte yandan, gönüllülük formu ve e-bülten abonelik
formu, etkileşimsel ve ayrıntılı bir biçimde sitede
yer almaktadır.
Ekolojik Sorunlar Üzerine Çalışan
STÖ’lerden
http://www.bugday.org
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
derneğin hesap numaralarını yayınlamakla birlikte
herhangi bir çevrimiçi ödeme sistemini barındırmamaktadır. Öte yandan, kredi kartıyla bağışta
bulunmak isteyenler belirli bir telefon numarasına
yönlendirilerek telefonla bağış kabul edilmektedir.
Sitede yer alan en etkileşimsel form olan “Gönüllü
Kaydı” bağlantısındaki form, ayrıntılı bir biçimde
tasarlanmıştır. Derneğin kampanyaları, faaliyetleri kapsamında hazırladığı özel İnternet siteleri,
dernek sitesinden ayrı olarak yayın yapmakta;
bu sitelere, dernek sitesinden bağlantı verilmektedir. Çeşitli faaliyetlere özgü olan bu sitelerin
de görsel olarak çok iyi bir biçimde hazırlandığı
gözlenmiştir. Diğer taraftan bu özel sitelerde ziyaretçiyle etkileşime izin veren çok daha fazla unsur
bulunmaktadır.
Görsel 16. Buğday Derneği web sitesinden
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin
sitesi, kullandığı Flash altyapısıyla görsel olarak
kullanıcı açısından çekici görünmektedir. Görsel
malzemeler ve metinsel gönderiler sitede yer
almaktadır. Dergi, bülten, kitapçık gibi malzemelerin varlığı İnternet sitesi üzerinden duyurulmakta ancak dijital dosyalar olarak dağıtılmamaktadır. İletişim bağlantısı, yalnızca iletişim bilgilerini
içermekte, interaktif herhangi bir form içermemektedir. Aynı şekilde, sitedeki bağış bağlantısı da
30
Görsel 17. Buğday Derneği web sitesinden
http://www.tema.org.tr
TEMA – Türkiye Erozyonla Mücadele,
Ağaçlandırma Ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı
Görsel 19. TEMA web sitesinden: Karbonmetre
Görsel 18. TEMA web sitesinden
TEMA’nın görsel olarak iyi tasarlanmış olan
İnternet sitesinde, Vakfın çeşitli kampanyaları
ziyaretçilere duyurulmaktadır. Haberler kısmındaki yazılı öğeler, sosyal medya ve e-posta ile
paylaşılabilmektedir. Sitede, vakfın Facebook
grubuna da doğrudan bağlantı mevcuttur. Ayrıca
RSS de site tarafından desteklenmektedir. “TEMA
Karbonmetre” etkileşimli uygulamalara örnek olarak gösterilebilir. Karbonmetre, basit sayılabilecek
bir hesap makinesi olsa da, ziyaretçiler için ilgi
çekici bir araçtır ve vakfın konuyla ilgili yaklaşımının gelişip yayılabilmesinde etkilidir.
Görsel 20. TEMA web sitesinden
Vakıf, bağış olanakları bakımından İnternet sitesinden banka hesap bilgilerini yayınlamanın yanısıra
kredi kartıyla çevrimiçi bağış da kabul etmektedir.
Çevrimiçi bağış için öncelikle üye olmak gerekmektedir. Vakfın gelir elde edebileceği bir diğer
uygulama, kampanya da TEMA kredi kartıdır.
TEMA’nın sitesinden, bu kartla ilgili bankaya bir
bağlantı bulunmaktadır. Kart başvurusu, bankanın
İnternet sitesi üzerinden çevrimiçi gerçekleştirile-
31
bilmektedir. Ayrıca, vakfın kendi sitesinin dışında,
gençlere yönelik olarak hazırlanmış http://genctema.org sitesine de vakıf sitesinden bir bağlantı
bulunmaktadır.
üretimi yayınlanmaktadır. Bu bakımdan vakfın sosyal medyayı kullandığı söylenebilir. Ancak vakfın
faaliyetleriyle ilgili haberler, bültenler ve benzeri
içeriğin sosyal medya üzerinden paylaşılması için
herhangi bir paylaşım bağlantısı bulunmamaktadır.
Silahlanma Karşıtı STÖ’lerden
http://www.umut.org.tr
Umut Vakfı
Görsel 22. Umut Vakfı web sitesinden
Görsel 21. Umut Vakfı web sitesinden
Umut Vakfı’nın İnternet sitesinde, vakfın faaliyetleriyle ilgili bilgiler bulunmakta ve güncel kampanyaların ayrıntılarına yer verilmektedir. Türkçe ve
İngilizce olarak hazırlanmış sitenin, İngilizce kısmı
da içerik yönünden doludur. Vakıf, görsel malzemelerin kullanılması konusunda, bazı kampanya
fotoğraf ve videolarını kendi İnternet sitesi üzerinden
dolaşıma sokmaktadır. Öte yandan kampanyalara
ait çok sayıda video bir video paylaşım ağında yayınlanmaktadır. Sitede söz konusu video paylaşım ağına
bağlantı verilerek Umut Vakfı’nın tüm görsel-işitsel
32
Görsel 23. Umut Vakfı web sitesinden
Umut Vakfı, “ziyaretçi defteri” uygulamasını
sitesinde barındıran nadir STÖ’lerden biridir. Bu
uygulamayla siteye gelen ziyaretçilerin görüşleri
alınabilmekte ve bu görüşler şeffaf bir biçimde diğer
ziyaretçilerle paylaşılabilmektedir. Vakfın İnternet
sitesinde ayrıca bir de imza kampanyası yürütülmektedir. Bu imza kampanyasını destekleyici nitelikte
olan geleneksel medya haberleri de sitede yayımlanmaktadır. Vakfın hazırladığı veya dolaşıma girmesinin yararlı olduğunu düşündüğü yasa tasarıları,
raporlar ve benzeri bazı belgeler dijital dosya olarak
siteden indirilebilmektedir. Vakfın yayınladığı kitaplar ise dijital dosya olarak edinilememektedir. Basılı
nüshaları mevcut olanlar, İnternet sitesi üzerinden
sipariş edilebilmekte, ödemesi gelen kargo görevlisine yapılabilmektedir. Sitede başka bir çevrimiçi
bağış, ödeme kanalı bulunmamaktadır.
Cinsel Kimliğe Yönelik Çalışan STÖ’lerden
http://www.kaosgl.org/
Kaos GL - Gey Ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar
Ve Dayanışma Derneği
Kaos GL’nin İnternet sitesi, uzun süredir yayın yapmasına da bağlı olarak çok zengin bir içeriğe sahiptir.
Görsel 24. Kaos GL web sitesinden
Sitede çok eski tarihli içeriğe de yer verildiği ancak
bunların güncellikten uzak olmadığı görülmüştür.
Siteye kullanıcılar da üye olarak yazılı içerik ekleyebilmektedir. Ziyaretçilerin sosyal medya üzerinden
içeriği paylaşma imkânı bulunmaktadır. Ayrıca
Kaos GL’nin sosyal medya kanalları da ziyaretçilere sunulmaktadır. Çevrimiçi olarak bağış modülü
bulunmayan sitede, derneğin yayınladığı dergiye
abone olunabilmekte, derginin eski sayıları ise ücret
ödenmeden dijital dosya olarak indirilebilmektedir.
Sitede çevrimiçi bir iletişim formu bulunmamaktadır.
Ancak ziyaretçilere dernekle iletişim kurmak ve soru
sorabilmek için e-posta adresleri sunulmakta; iletişim
bu şekilde sağlanmaktadır. Çevrimiçi form, siteye
üyelikte kullanılmaktadır. Site içeriğinin çok büyük
bir kısmında ziyaretçi yorumlarına izin verilmekle
birlikte, yorum yazabilmek için üyelik şartı bulunmaktadır. Kaos GL’nin sitesi, bir dernek sitesinden
çok derneğin yayımladığı derginin sitesi veya konuyla
ilgili bir portal mahiyetindedir. Sitede İngilizce ve
Almanca dil desteği sunulduğu da görülmektedir.
Fakat Almanca bir içerik sağlanmadığı, İngilizce içeriğin ise güncellikten çok uzak olduğu saptanmıştır.
Görsel 25. Kaos GL web sitesinden
33
http://www.lambdaistanbul.org
Lambdaistanbul
Dernek sitesi, bir blog altyapısı üzerinde oluşturulmuştur. Ancak içerik zengin, site bölümleri açık ve
yeterlidir. Derneğin sosyal medyadaki kanallarının
da açık biçimde yer aldığı sitede yayınlanan tüm
içerik sosyal medya üzerinden paylaşılabilmektedir. Lambdaistanbul’un sitesi, pek çok derneğin
sitesinde olmayan RSS aboneliği özelliğini de
içermektedir. Sitede dernekle iletişim için herhangi
bir etkileşimsel form yer almazken, hukuki danışmanlık ve akademik araştırma taleplerine ayrılmış
etkileşimsel formlar bulunmaktadır.
lamaya yer verdiği görülmektedir. Örnek olarak
Facebook ve Twitter gibi sosyal medya kanallarındaki MorEl hesapları, site içeriğinin e-posta
ve sosyal medya üzerinden paylaşılmasına izin
veren bağlantı, e-posta grubu, belge paylaşımı
gösterilebilir. Ayrıca sitede mini anket ve ziyaretçi
yorumlarına yer verilmiştir. Oluşum bu hizmetlerin
tamamını, herhangi bir mali yükün altına girmeden
diğer İnternet kaynaklarından temin etmekte ve bu
kaynakları son derece verimli bir biçimde kullanmaktadır. Bu bakımdan MorEl, pek çok STÖ’ye
örnek olabilecek bir siteye sahiptir.
Görsel 27. MorEl web sitesinden
Görsel 26. Lambdaistanbul web sitesinden
http://moreleskisehir.blogspot.com/
MorEl Eskişehir Lezbiyen, Gey, Biseksüel,
Travesti ve Transseksüel Oluşumu
MorEl’in İnternet sitesi bir blogdur. Oluşumun,
sitesinde İnternet’in olanaklı kıldığı pek çok uyguGörsel 28. MorEl web sitesinden
34
http://siyahpembe.org/
Siyah Pembe Üçgen İzmir Cinsel Yönelim Ve
Cinsiyet Kimliği Araştırmaları İle Ayrımcılığına
Karşı Dayanışma Derneği
Siyah Pembe Üçgen’in İnternet sitesi, sade bir tasarıma sahiptir ancak oldukça işlevseldir. Sitedeki
tüm içerik, ziyaretçiler tarafından sosyal medya ve
e-posta üzerinden paylaşılabilmektedir. Ayrıca derneğin sosyal medya hesapları da sitede belirtilmektedir. Öte yandan RSS desteği de, site takipçilerinin
siteye yüklenen her yeni içerikten haberdar olabilmesini sağlamaktadır. Ziyaretçilere sitedeki içeriğe
yorum yapabilme imkânı da tanınmıştır. Sitedeki
içerik görsel-işitsel unsurlarla değilse de çoğunlukla
görseller kullanılarak daha ilgi çekici kılınmaktadır. İletişim sayfası, siteyle uyumlu olarak sade bir
biçimde hazırlanmıştır. Sitede herhangi bir etkileşimsel form bulunmamakta, ancak iletişim için
gerekli tüm bilgiler açıkça belirtilmektedir.
Görsel 29. Siyah Pembe Üçgen web sitesinden
HIV+ Taşıyan Bireylere Yönelik Önyargı,
Ayrımcılık Ve Nefret Söylemiyle Mücadele
Eden STÖ’lerden
http://pozitifyasam.org
Pozitif Yaşam Derneği
Görsel 30. Pozitif Yaşam Derneği web sitesinden
Pozitif Yaşam Derneği’nin İnternet sitesi içerik
bakımından zengindir. Derneğin faaliyetleri ve
kampanyalarının yanısıra, hazırladıkları eski ve
yeni bültenler sitede yayımlanmaktadır. Bültenlere
e-posta üzerinden de abone olunabilmektedir.
Ayrıca derneğin hazırladığı kitapçık ve raporlar da
dijital dosya olarak sitede yer almaktadır. Dernekle
iletişim kurmak için sitede hem tüm iletişim bilgileri sunulmuştur hem de konulara ayrılmış çevrimiçi
etkileşimli formlar yer almaktadır. Çevrimiçi bağış
uygulaması bulunmayan sitede, derneğin banka
hesap bilgileri yayımlanmaktadır. Ayrıca Pozitif
Yaşam Derneği, sosyal medya uygulamalarını son
derece çeşitli ve etkin bir biçimde kullanmaktadır: Sitede bulunan her türlü içerik e-posta ve çok
35
çeşitli sosyal medya uygulamaları üzerinden paylaşıma sunulmaktadır. Sitenin İngilizce içeriği de
zengindir.
için etkileşimsel formlar sitede bulunmaktadır.
Sitede ayrıca BEDD’i destekleyen kuruluşlar da
duyurulmaktadır. Öte yandan bir sigorta şirketi gibi
çeşitli kuruluşlarla yapılan anlaşmalarla söz konusu
firmalardan hizmet alan kişilerin ödedikleri ücretin
belirli bir kısmı derneğe gelir olarak ulaştırılmakta;
bu olanak İnternet sitesinden duyurularak işlevsel
hale getirilmektedir. BEDD’in gelir elde etmeye
yönelik uygulamaları, çeşitliliği ve ziyaretçiyi yönlendirmedeki başarısı nedeniyle dikkate değerdir.
Site üzerinden az sayıda görsel malzeme de çeşitli
İnternet kaynaklarından beslenerek ziyaretçilerle
paylaşılmaktadır.
Görsel 31. Pozitif Yaşam Derneği web sitesinden
Engellilere Yönelik Çalışan STÖ’lerden
http://www.bedd.org.tr/
Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği
BEDD’in İnternet sitesi, derneğin hedeflerini
duyurmanın yanısıra dernek için gelir de sağlayan
bir platform olarak gözükmektedir. Site, engelli
hakları, derneğin faaliyetlerinin duyurulduğu alanların yanında kolaylıkla görülebilecek bir biçimde
tasarlanmıştır. Derneğin sosyal medya kanalı
da sitede kolayca erişilebilecek bir biçimde yer
almaktadır. Ancak derneğin faaliyetleri ve/veya
ilgilendiği konularla ilgili haberlerin sosyal medya
üzerinden paylaşımına izin veren bir uygulama yoktur. Derneği desteklemek için banka hesap bilgileri
verilmiştir ve üyelik, gönüllülük, çevrimiçi bağış
36
Görsel 32. BEDD web sitesinden
http://www.altinokta.org.tr
Altınokta Körler Derneği
Derneğin sitesi ayrıntılı bir içeriğe sahiptir. İletişim
bilgileri pek çok ildeki dernek temsilcisini kapsayacak biçimde ziyaretçilerle paylaşılmaktadır.
Sade bir görünümü olan sitede görsel-işitsel mal-
zemeler de ziyaretçilerle paylaşılmaktadır. Öte
yandan derneğe destek olmak isteyen ziyaretçiler
için herhangi bir çevrimiçi uygulama ya da bilgi
bulunmamaktadır.
Görsel 33. Altınokta Körler Derneği web sitesinden
Habitat İçin Gençlik Derneği, gençlere yönelik
faaliyetlerde bulunmakta ve çoğunlukla kurumsal
iş ortaklarıyla çalışmaktadır. İnternet sitelerinde,
duyuru ve haberler yer almakta ancak bu gönderileri sosyal medya üzerinden paylaşmaya yönelik
herhangi bir bağlantı bulunmamaktadır. Derneğin
hazırladığı bültenler dijital dosya olarak, arşiv de
dahil olmak üzere, ziyaretçilere sunulmaktadır.
Etkileşimsel bir form iletişim sayfasında yer almaktadır. Etkinlik takvimi de etkileşimsel unsurlara
örnek olarak gösterilebilir. Google Takvim aracılığıyla sunulan hizmet işlevsel bir biçimde kullanılabilmektedir. Habitat İçin Gençlik Derneği’nin
yürüttüğü pek çok kampanya ve proje için ayrı birer
İnternet sitesi bulunduğu ve bu sitelerde video paylaşım ağları üzerinden görsel-işitsel tanıtımların
ziyaretçilere sunulduğu belirtilmelidir.
Gençlere Yönelik Çalışan STÖ’lerden
http://www.habitaticingenclik.org.tr
Habitat İçin Gençlik Derneği
Görsel 35. Habitat İçin Gençlik Derneği web sitesinden
Görsel 34. Habitat İçin Gençlik Derneği web sitesinden
37
http://www.tog.org.tr
Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG)
Görsel 37. TOG web sitesinden
Görsel 36. TOG web sitesinden
Geniş ve kapsamlı bir siteye sahip olan TOG,
İnternet’in sunduğu pek çok olanağa yer vermekte,
sitesinde birçok uygulama barındırmaktadır. Bu
uygulamaların pek çoğu sitenin kendisi üzerinden
sunulurken, vakfın dergisinin yayınlanması ve
görsel-işitsel tanıtımlarda belge ve video paylaşım
ağlarından yararlanılmaktadır. Sosyal medyayı
da etkin bir biçimde kullandığı gözlenen vakfın
sitesinde yer alan içeriğin sosyal medya üzerinden
paylaşılmasına izin veren herhangi bir bağlantı
bulunmamaktadır. Çevrimiçi bağış, site üzerinden
kabul edilmekte ve vakıfla iletişim için kapsamlı
etkileşimli formlar bulunmaktadır. TOG kadar
kapsamlı bir İnternet sitesinde, site haritası bulunmaması aranan içeriğe ulaşabilmeyi zaman zaman
zorlaştırabilmektedir. Öte yandan sitenin solunda
bulunan menü, site haritası işlevini kısmi olarak
yerine getirebilmektedir.
Görsel 38. TOG web sitesinden
Görsel 39. TOG web sitesinden
38
http://www.ozgeder.org.tr
Çocuklara Yönelik Çalışan STÖ’lerden
Özgürlüğünden Yoksun Gençlerle Dayanışma
Derneği
http://www.cocukvakfi.org.tr
Çocuk Vakfı
Sade bir tasarıma sahip sitenin içeriği yer yer
güncellikten uzaktır. Sitede, derneğin amaçları
ve konuyla ilgili olabilecek bazı diğer STÖ’lerin
İnternet adresleri yer almaktadır. Her ne kadar
derneğin faaliyet alanı, yürüttükleri kampanyaları
görsel-işitsel unsurlarla duyurmaya uygun olmasa
da içeriğin daha güncel tutulabilmesi olanaklıdır.
Herhangi bir etkileşimsel öğe bulundurmayan
sitede, derneğin iletişim bilgilerinin yanısıra banka
hesap numarası da ziyaretçilere sunulmaktadır.
Görsel 41. Çocuk Vakfı web sitesinden
Görsel 40. ÖZ-GEDER web sitesinden
Görsel olarak ilgi çekici bir biçimde tasarlanan
sitede, sosyal medya araçları yalnızca ziyaretçilerin karşılaştıkları içeriği paylaşabilmelerine
yönelik olarak kullanılmaktadır. Vakfın sosyal
medya kanallarıyla ilgili herhangi bir bağlantı
bulunmamaktadır. Sitede “banner” kullanımı
dikkat çekmekteyken görsel-işitsel malzeme kullanımı saptanmamıştır. Vakfın kullandığı bir e-posta
grubuna ait bağlantı takip edildiğinde ise grubu
tanıtan bir metin dışında herhangi bir uygulamaya
(e-posta uygulamasının kendisi, gruba nasıl üye
olunabileceğine dair bilgi vb.) ulaşılamamaktadır.
Derneğe ait hesap bilgileri açıkça belirtilmekte,
ayrıca kredi kartıyla düzenli bağış kabul edildiği de
duyurulmaktadır. Ancak kredi kartıyla nasıl bağışta bulunulabileceğine dair herhangi bir bilgi sitede
mevcut değildir. Üyelik sisteminin kullanıldığı site-
39
de, üyelik gerektiren bölümle, gerektirmeyen bölüm
arasında içerik bakımından herhangi bir fark gözlenmemiştir. İletişim bilgileri, kampanyalara özgü
iletişim bilgilerini de içerecek şekilde sitede yer
almaktadır. Bu bölümde etkileşimsel bir form da
bulunmaktadır.
Görsel 43. Alternatif Bilişim Derneği web sitesinden
Nefret Suçları Alanında Çalışan STÖ’lerden
http://www.sosyaldegisim.org/
Görsel 42. Çocuk Vakfı web sitesinden
Sosyal Değişim Derneği
Bilişim Ve Yeni Medya Alanında Çalışan
STÖ’lerden
http://alternatifbilisim.org
Alternatif Bilişim Derneği
Çok yeni bir dernek olan Alternatif Bilişim
Derneği’nin İnternet sitesi Wiki altyapısı üzerine
kuruludur. Wiki, basit görünümüyle birlikte ziyaretçiyle etkileşime en çok izin veren yapılardan biridir.
Öyle ki ziyaretçi tüm site içeriğine müdahale edebilmektedir. Diğer taraftan derneğin sosyal medyadaki
kanalları da iletişim sayfasında, adres, telefon ve
e-posta bilgilerinin yanında yer almaktadır.
40
Görsel 44. Sosyal Değişim Derneği web sitesinden
Savaş karşıtı etkinliklere destek veren ve nefret
suçlarına karşı mücadele eden Sosyal Değişim
Derneği’nin web sitesi, bir blog sadeliğinde olmakla
birlikte içerik bakımından zengindir. İçeriğin doğru
bir biçimde kategorilere ayrılması, siteyi işlevsel
kılmıştır. Derneğin kullandığı sosyal medya hesapları açıkça görüntülenmekte; bu sosyal medya araçlarının etkin bir biçimde kullanılmasıyla, içeriğin
paylaşılması ve dolaşıma girmesi sağlanmaktadır.
Site, e-posta listesi ve RSS uygulamalarını da
sitesinde barındırmaktadır. Böylelikle web sitesinin
ziyaretçileri dilerlerse derneğin haberlerini doğrudan takip edebilmektedir. Bazı dernek yayınları
hem çevrimiçi olarak siteden okunabilmekte, hem
de dijital dosya olarak siteden indirilebilmektedir.
Sitede az sayıda olmakla birlikte görsel-işitsel öğeler de video paylaşım ağları üzerinden yayımlanmaktadır. Diğer pek çok sitede bulunmayan ancak
gerekli bir özellik olan “etiket bulutu” da sitede yer
almaktadır. Sitenin ziyaretçilerle kurduğu etkileşim açısından, ziyaretçilerin yorum yapmasına izin
verilmesi ve iletişim formunun da etkileşimsel bir
biçimde hazırlanmış olması önemlidir. Site haritası
ve site içi arama işlevinin sağlanmış olması, zaten
çok iyi bir biçimde kategorilere ayrılmış siteyi çok
daha rahat kullanılabilir kılmaktadır.
Görsel 45. Sosyal Değişim Derneği web sitesinden
GENEL DEĞERLENDİRME
Pia Burundin (2008) STÖ’lerin İnternet kullanımının tek yönlü olduğunu saptamıştır. STÖ’ler
dış dünyaya mesajlarını yaymak için İnternet’i
kullanmakta, ancak çok azı etkileşime girmek için
İnternet’ten faydalanmaktadır (Burundin 2008:
186). Bu saptamanın Türkiye’deki STÖ’ler için de
geçerli olduğu, yukarıda farklı örgütler bazında
yapılan değerlendirmeden yola çıkarak söylenebilir. Türkiye’deki STÖ’ler de web ortamının etkileşimsellik olanağından yararlanmamaktadırlar.
Türkiye’deki pek çok STÖ, İnternet sitesinde yeni
teknolojileri kısmen veya tamamen kullanmaktadır. Bunların başında, sosyal medya uygulamaları
geliyor. Sosyal medya, hem Türkiye’deki STÖ için
bir iletişim platformu/kanalı olması bakımından
hem de web sitesinin ziyaretçilerinin, örgütün
çalışmalarını yaygınlaştırabilmesi açısından paylaşım özelliği nedeniyle önemlidir. Bütün sosyal
medyalarda bir hesaba sahip olmak bir örgüt için
işlevsel olmayabilir. En revaçta olan sosyal medya
sitelerini kullanmak yeterlidir. Ancak paylaşım
açısından aynı şeyi söylemek doğru olmayacaktır.
Bir ziyaretçinin ve o ziyaretçiye ait çevrenin hangi
sosyal medyayı kullandığını bilmek çoğu zaman
olanaklı değildir. Ziyaretçinin Türkiye’de yaygın
olarak kullanılmayan bir sosyal medya sisteminin
de kullanıcısı olması olasılığı vardır ve bir STÖ için
bu kullanıcılardan vazgeçmek doğru değildir. Bu
nedenle, Türkiye’deki pek çok sitede (STÖ veya STÖ
dışı sitede) kullanılan AddThis, http://www.addthis.
com, türü uygulamalar yararlı olabilmektedir. Bu
uygulamanın web sitesine eklenmesiyle birlikte,
sitedeki içerik hemen hemen tüm sosyal medya
araçları üzerinden paylaşılabilir hale gelmekte41
dir. AddThis ayrıca, e-posta ve MSN (Windows
Live Messenger) üzerinden paylaşımı da olanaklı
kılmaktadır.
Görseller ve görsel-işitsel öğeler, bir web sitesini her
zaman için daha ilgi çekici kılmaktadır. Ziyaretçi
bu tür çokluortam öğeleriyle ilgilenmeyip sadece
yazılı içerikle ilgilense dahi, bu öğeler siteyi estetik
açıdan daha iyi sunmak için faydalıdır. Türkiye’deki
pek çok STÖ kampanyalarıyla ilgili videolar hazırlamaktadır. Bu videoların yalnızca çevrimdışında
sınırlı kesimlere gösterilmesi yerine, sitede yer
alması, hem siteyi daha çekici kılar hem de hazırlanan videolar ile iletilmek istenen mesajın İnternet
üzerinden çok sayıda kullanıcıya ulaşmasını sağlar.
Bu videolar sitenin kendisine yüklenebileceği gibi
video paylaşım ağlarından birine de yüklenebilir.
Yapılan çalışmalarda görülmüştür ki, çok büyük
STÖ’ler dahi videolarını sitelerinde video paylaşım
ağları üzerinden yayınlamaktadır. Bu, hem masrafsız hem de işlevsel bir yöntemdir.
Siteye gelen ziyaretçiyle iletişimin, ziyaretçinin
siteden ayrılmasından sonra sürebilmesi de STÖ’ler
için önemlidir. Bu nedenle, sosyal medya kanallarının yanısıra e-posta veya haber gruplarına üyelik
imkânına sitelerde yer verilmelidir. Bu gruplar için
sitede bir uygulama yaratılabileceği gibi, bu hizmet
Google gibi firmalardan da ücretsiz bir biçimde
sağlanabilmektedir.
Bir web sitesinde İnternet’in etkileşimsellik özelliği
de unutulmamalıdır. İnternet üzerinden kurulacak
iletişim için yalnızca e-posta adresi verilebilir.
Ancak bu tek başına yeterli değildir. Etkileşimsel
42
iletişim formlarını sitede bulundurmak çok zahmetli veya masraflı değildir. Bu özelliğin kullanımı
konusunda örgütlerin gerekli özeni göstermediği
yukarıda belirtilmişti.
Pek çok STÖ için, temel gelir kaynağını bağışlar
oluşturmaktadır. Bu nedenle, STÖ’nün sitesini
ziyaret edenler bu bağlamda da düşünülmelidir. Bir
STÖ’nün çalışma alanıyla ilgilenip o STÖ’nün web
sitesini ziyaret edenler, potansiyel olarak bağışta
bulunabilecek kişilerdir. Bu nedenle çevrimiçi
bağış kanallarının sitede bulundurulmasında fayda
vardır. Türkiye’de de pek çok STÖ’nün sitelerinde
çevrimiçi bağış uygulamalarını bulundurduğu
saptanmıştır. Uluslararası STÖ’lere bakıldığında
ise, büyüklüklerinden bağımsız olarak hepsinin
çevrimiçi bağış sistemine sitelerinde yer verdikleri
görülmektedir. Şüphesiz çevrimiçi bağış sistemi
web sitesinin gelir elde etmek için kullanılmasının tek yolu değildir. BEDD ve anlaştığı sigorta
şirketi örneğinde olduğu üzere yapılan kurumsal
anlaşmaların web sitesinde duyurulmasıyla da
gelir elde edilebilmektedir. Hediyelik eşya uygulamaları, yok sayılmaması gereken bir başka yöntemdir. Türkiye’de de bu yöntemi kullanan STÖ’ler
bulunmaktadır. Hediyelik eşya olarak hazırlanmış
ürünlerin yanısıra bağış sertifikası ve benzerlerinin
çevrimiçi olarak satılması da faydalıdır. STÖ’nün
kendi sitesinde bir e-mağaza uygulaması bulundurması ise zaman zaman zahmetli veya masraflı
olabilmektedir. Bu nedenle, e-mağaza uygulamaları bulunan STÖ’lerin büyük kısmının yaptığı
gibi, İnternet üzerinden satış yapan herhangi bir
site veya örgütlere hizmet veren sitelerle ortak
çalışılabilir.
Faaliyet alanıyla ilgili haberleri sıkça web sitesine giren STÖ’lerin RSS kullanması da faydalı
olabilmektedir. Böylelikle, ziyaretçinin siteden
ayrılmasından sonra da iletişimin devamı sağlanabilmektedir. Diğer taraftan, STÖ’lerin kendi
hazırladıkları veya çeşitli kaynaklardan derlediği
raporlar ve belgeler de dijital dosya olarak sitede yer almalıdır. STÖ’lerin faaliyet alanlarıyla
ilgili kaynaklık etme misyonları bulunmaktadır.
STÖ’nün faaliyet alanıyla ilgili olarak yayınlanan
bu belge ve dosyalar, örgütün amacı dahilinde olan
farkındalık yaratmakta işlevsel olabilmektedir. Bu
belgeler, sitenin kendisinde bulundurulabileceği
gibi, İnternet üzerinde bu işe odaklanmış başka
uygulamalar aracılığıyla da sunulabilirler.
Bu uygulamaların tamamının bir STÖ’nün web
sitesinde olması elbette zorunluluk değildir. İlgili
örgüt, bu alanda nelere ihtiyacı olduğunu kendi
belirlemeli ve bunları nasıl kullanacağına karar vermelidir. İnternet’in sunduğu pek çok araç için ciddi
mali kaynaklar gerekmediği, pek çoğunun ücretsiz
olarak sağlanabileceği hatırlanmalıdır. Dikkat
edilmesi gereken, yeni medya ortamının sağladığı
olanakları STÖ’nün amacına en uygun şekilde
kullanabilmektir. Bu açıdan, yukarıda incelenenler
arasında, MorEl’in sitesi en iyi örneklerden biridir.
Blog altyapısıyla işleyen site, kendisine gerekli
bütün uygulamaları barındırmaktadır. Bunun için
de herhangi bir mali kaynak ayırmamakta; sadece
İnternet’in olanaklı kıldığı ücretsiz hizmetleri kullanarak sitesini son derece işlevsel kılmaktadır.
Enformasyon teknolojisi kendi başına ne iyi, ne
kötü; ama tarafsız hiç değil. Bundan dolayı onu ne
eleştirmeden kabul etmeli, ne kayıtsız şartsız reddetmeliyiz. Can alıcı olan, hem bu teknolojilerin
geliştirilmesi hem de yaptığımız alışveriş sırasında
onlardan nasıl etkilendiğimizi, ayrıca onlarla ne
yapabileceğimizi ve ne yapmak istediğimizi anlamak için sürekli tetikte durmaktır.
(de Mul 2008: 55)
STÖ’lerin yeni medya kullanım pratiklerinde
dikkat etmesi gereken en önemli husus de Mul’un
altını çizdiği noktadır: Yeni medya ile ne yapacağımızı düşünmek ve sürekli dönüp yaptıklarımıza
bakarak özdeğerlendirme yapmak.
Bazı Başarı Öyküleri
İnternet ortamında yürütülen bazı başarı öykülerini
kısaca değerlendirelim.
http://sudakiayakizim.org/ ve
http://www.waterfootprint.org/
Sudaki Ayak İzim
Görsel 46. Sudaki Ayak İzim web sitesinden
Sudaki Ayak İzim kampanyası, World Wildlife
Foundation’ın (WWF Türkiye, Doğal Hayatı Koruma
Vakfı) yürüttüğü bir kampanyadır. Flash desteği kullanan kampanya sitesi tasarım açısından etkileyici,
içerik olarak doyurucudur. Türkiye’nin 2009’daki su
43
durumunu ve 2020 ile 2030’daki potansiyelini görsel olarak sunan sitede, bir de kişisel hesap makinesi
bulunmaktadır. Site, yürütülen kampanyanın etkin
bir biçimde anlaşılmasını ve verilen mesajın yerine
ulaşmasını sağlamaktadır. http://www.waterfootprint.org ise aynı kampanyanın uluslararası boyutunu
oluşturmaktadır. Bu sitede Türkçe’nin de aralarında
bulunduğu çeşitli diller desteklenmektedir. Konuyla
ilgili olarak çevrimdışı dünyada kullanılabilecek eğitim malzemeleri ziyaretçilerle paylaşılmaktadır.
http://www.wwf.org.tr/dunyasaati/
Dünya Saati
Görsel 49. WWF Türkiye’nin kampanyası: Dünya Saati
Görsel 47. Sudaki Ayak İzim web sitesinden
Görsel 48. Sudaki Ayak İzim web sitesinden
44
WWF Türkiye’nin liderliğinde yürütülen 60
Dakika, Dünya Saati kampanyası İnternet üzerinden yürütülen uluslararası bir kampanyadır. “26
Mart 2011 Cumartesi günü 20.30-21.30 saatleri
arasında dünyanın dört bir tarafından milyonlarca
insan gezegenimizin olumsuz gidişatına son verecek
değişimlere olan bağlılığını göstermek için güvenlik
harici aydınlatmalarını bir saatliğine kapatacak.
Siz de bu değişimdeki yerinizi alın,” diyen bir
metinle duyurulan kampanyaya katılımın beyan
edilmesi için kampanyanın İnternet sitesinde bir
form sunulmuştur. Kampanyanın amacı ve ana
fikriyle ilgili olarak tanıtım videoları da sitede yer
almaktadır. Söz konusu kampanya, kurumsal katılımcılar dışındaki geleneksel medya araçlarında da
haber olarak yer almıştır.
http://avaaz.org/
Dünya Eylemde
Görsel 50. WWF Türkiye’nin kampanyası: Dünya Saati
Urduca “ses” anlamına gelen Avaaz hareketi,
Ocak 2007 tarihinde İnternet üzerinden örgütlenmiştir. Dünyanın her yerinden İnternet kullanıcılarının çeşitli konulardaki imza kampanyalarına
katılımını amaçlamaktadır. Avaaz’ın katılımcıları,
hem doğrudan Avaaz’ın gündeminin üretimine katılabilmekte hem de kullanıcı türevli içeriği ortama
dahil edebilmektedir. Avaaz’ın düzenlediği kampanyalarda herhangi bir konu bütünlüğü yoktur.
Fotoğraf 2 Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’nin Dünya Saati kampanyasına daveti
Fotoğraf: Mutlu Binark
45
Libya’nın uçuşa yasak bölge ilan edilmesi kampanyası, Rupert Murdock’un İngiltere medyasının
yarısına sahip olmasına giden sürecin durdurulması
kampanyası, WikiLeaks’e yönelik baskıların durdurulması kampanyası, Güney Afrika’da lezbiyenlere yönelik “düzeltici tecavüz”ün önlenmesi
kampanyası, güncel kampanyalara verilebilecek
örneklerdir.
Avaaz imzacılarına yeni kampanyalar da e-posta ile
duyurulmakta, ancak bu e-posta duyurusu herhangi
bir şekilde taciz noktasına ulaşmamaktadır. Avaaz
duyuru listesinden istenildiğinde çıkmak mümkündür. E-postalar çoğunlukla İngilizce olmakla
birlikte, zaman zaman gönüllü Avaaz üyelerinin
metinleri tercüme etmesiyle, Türkçe e-postalar da
gönderilebilmektedir.
Görsel 51. Avaaz.org web sitesinden
Görsel 52. Avaaz.org web sitesinden
Yürüttüğü kampanyalarda bir bildiri metni hazırlayan http://avaaz.org, bu metni imzaya açmakta,
İnternet kullanıcıları isim ve e-posta bilgilerini
girerek bildiriyi çevrimiçi olarak imzalayabilmektedir. Avaaz’ın yüz binli imzalara sıklıkla ulaşabildiği
kampanyalar, zaman zaman milyonlarca katılımcıya erişebilmektedir. Katılımın büyük sayılara ulaşmasıyla kampanyalar çoğunlukla istenilen sonuca
ulaşmaktadır.
Greenpeace gibi Avaaz da herhangi bir devlet veya
şirketten destek almayı reddetmekte, bu nedenle de
tek seferlik veya düzenli bireysel bağışlara ihtiyaç
duyduğunu belirtmektedir. Bağışlar kredi kartıyla
çevrimiçi olarak yapılabilmektedir.
Ayrıca bir bildiriyi imzalayan kişinin, bu bildiriye
daha fazla imzacı çekmek için sosyal medyayı ve
e-postayı kullanması da sitede desteklenmektedir.
46
2011’de Ortadoğu ülkelerindeki krizlerde, bu ülkelerde İnternet’in kısıtlanması ve dünyayla iletişimin
koparılmaya çalışılmasıyla ilgili yürütülen kampanyada Avaaz, uydu telefonları ve modemleri temin
ederek bölgedeki haberlerin dünyaya ulaşabilmesi
ve diğer ihtiyaçların karşılanması için bir bağış
kampanyası düzenlemiştir. Bu kampanyaya katıl-
mak isteyenler kredi kartlarıyla çevrimiçi bağışta
bulunabilmektedirler. Avaaz’a yapılan bağışlarla
kampanyaya özgü bağışlar arasında fark olduğunu belirtmek gerekir. Diğer bir deyişle, Avaaz’ın
düzenlediği bazı kampanyalarda, özellikle o kampanya için bağışta bulunmak da mümkündür.
Son olarak, Avaaz’ın Türkiye: İnternet Sansürüne
Hayır! kampanyasından bahsedelim. Türkiye’de 22
Şubat 2011’de alınan Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurulu (BTK) kararı üzerine, Türkiye’deki İnternet
altyapısını devlet eliyle otomasyona bağlanmış genel
bir filtreleme sistemine entegre etme süreci, Türkiye
içinden çeşitli STÖ’lerin ve medyanın yanısıra uluslararası aktivist topluluğu Avaaz’ın da gündemine
geldi. Bir imza kampanyası ile Türkiye’de İnternet
sansürüne hayır denen kampanya, sitenin İngilizce
ve Türkçe arayüzü üzerinden duyurularak imzaya
açıldı. Türkiye’den İnternet kullanıcılarının yanısıra,
dünyanın çeşitli yerlerindeki kullanıcılar da kampanyaya destek verebiliyorlar. Avaaz’ın yürüttüğü
bu kampanyada, diğer pek çok Avaaz kampanyasının aksine, katılımcı sayısı sitede ilan edilmiyor.
Toplanan imzalar doğrudan BTK’ya gönderiliyor.
http://www.kacsantim.org/,
http://nukleer.greenpeace.org/
Greenpeace Kampanyaları: Seninki Kaç Cm?,
Türkiye Nükleer İstemiyor, BP Yeni Logo
Görsel 54. Greenpeace Seninki Kaç Cm? kampanyasından
300 bini aşan katılımcısıyla Seninki Kaç Cm? kampanyası, İnternet’teki en başarılı kampanyalardan
biridir. Facebook oyunlarını andırır biçimde tasarlanmış kampanyada, katılımcıya sanal bir balık
verilmektedir. Katılımcı, balığa ait sayfayı her ziyaretinde ve bu sayfayı her paylaştığında, söz konusu
balık büyümektedir. Oyuna benzer bir biçimde
tasarlanması bakımından çok fazla ziyaretçi
çeken kampanya ile Türkiye’de yavru balıkların
avlanması ile ilgili düzenlemeye dikkat çekilmiştir.
Greenpeace’in düzenlediği bir diğer kampanya olan
Kırmızı Telefon kampanyasıyla bu kampanya ortak
kullanılmış, Tarım Bakanlığı’na 2 binden fazla kişi
telefon etmiş, 5 binden fazla kişi de SMS ile kampanyayı desteklemiştir. Kampanyaya katılanlar,
Greenpeace’i aramış; Greenpeace, telefonu Tarım
Görsel 53. Avaaz.org web sitesinden: Türkiye: İnternet sansürüne hayır!
47
Bakanlığı’na bağlamıştır. Bu kampanya, http://
www.ntvmsnbc.com gibi bazı yayın kuruluşlarının
da desteğini almıştır.
kampanyası altında, çeşitli “banner” ve fotoğraflar, radyo spotu ve Twitter arka planı, kullanmak
ve paylaşmak isteyen tüm İnternet kullanıcılarına
sunulmuştur.
Görsel 55. Greenpeace Kırmızı Telefon kampanyasından
Greenpeace’in İnternet üzerinden düzenlediği bir
diğer kampanya, Türkiye Nükleer İstemiyor kampanyasıdır. İnternet üzerinden toplanan imzalar,
çevrimdışında TBMM’ye sunulmuş, hatta Genel
Kurul’da gündeme gelmiştir. Kampanyayı imzalayan İnternet kullanıcıları, e-posta veya sosyal ağlar
üzerinden kampanyayı tanıdıklarıyla paylaşmaya
teşvik edilmektedir. Bu kampanyada Ekim 2010
itibariyle toplanan 170 bin nükleer karşıtı imzanın Meclis’e götürülmesi sırasında 58 Greenpeace
eylemcisi göz altına alınmış ve haklarında 1,5
ila 3 yıl arasında hapis istemiyle dava açılmıştır.
Düzenlenen bir alt kampanya ile, İnternet kullanıcıları, kendi fotoğraflarını “Türkiye nükleer istemiyor” yazılı tişörtlerin olduğu bir uygulamaya ekleyerek, “Ben de eylemdeyim! Beni de yargılayın!”
demiştir. Bu alt kampanyaya katılan kişi sayısı
da 12 binden fazladır. Türkiye Nükleer İstemiyor
48
Görsel 56. Greenpeace Türkiye Nükleer İstemiyor
kampanyasından
Görsel 57. Greenpeace Türkiye Nükleer İstemiyor
kampanyasından
Greenpeace’in küresel ölçekte düzenlediği kampanyalara örnek olarak BP’nin petrol arama çalışmaları sırasında doğaya verdiği tahribata dikkat
çekmek için düzenlenen Logoyu Yeniden Tasarla
kampanyası verilebilir. Bu kampanyaya 2 bin logo
katılmış, bu logolar fotoğraf paylaşım sitesi Flickr
üzerinden dolaşıma girmiştir. Flickr’ın kampanya
logolarını yayınlayan sayfalarını 2 milyon kullanıcı
ziyaret etmiş ve 25 bin kullanıcı oy kullanmıştır.
Oylama sonucunda seçilen yeni logo çevrimiçi olarak ve çevrimdışında dolaşıma sokulmuştur.
Genel olarak Greenpeace eylemlerinin başarılı
olmasının altında şu faktörler yatmaktadır:
• Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda
birden çok kanalın desteklenmesi;
• E-posta üzerinden paylaşıma izin verilmesi;
• Greenpeace duyuru listesinde yer alan kullanıcılara e-posta ile yeni eylemlerin haber verilmesi;
• İnternet’te yürütülen kampanyanın çıktılarının
çevrimdışında ilgili birimlere yönlendirilmesi.
Türkiye’den Diğer İmza
Kampanyaları
Görsel 58. Greenpeace BP Yeni Logo kampanyasından
Görsel 59. Greenpeace web sitesinden
İnternet üzerinden yürütülen kampanyalar arasında en sık karşılaşılanlar imza kampanyalarıdır.
Umut Vakfı’nın 25 binden fazla imzaya ulaşmış
Bireysel Silahlanmaya Hayır ile TEMA’nın 2
binden fazla imzaya ulaşan Tarım Arazilerimize
Birlikte Sahip Çıkıyoruz imza kampanyaları
örnek alınabilecek başarılı kampanyalardır.
İnternet üzerinden yürütülen bir diğer kampanya türü, çeşitli görsellerin paylaşılması ve
yaygınlaştırılması ile yürütülen kampanyalardır.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF)
12 Mart Uluslararası Siber-Sansürle Mücadele
Günü kampanyaları, bu tür kampanyalara iyi
bir örnektir. RSF her yıl 12 Mart’ta dünyadaki
“İnternet düşmanları”nı rapor ederek, hangi
ülkelerin İnternet’i sansürlemeye çalıştığını örnek
olaylar eşliğinde ortaya koymaktadır. Küresel
ölçekte gerçekleştirilen kampanya ile sibersansür protesto edilmektedir. Bu kampanyaya
katılmak isteyen kullanıcılar, çeşitli renklerde
hazırlanmış kampanya logosunu sosyal ağların-
49
da, İnternet sitelerinde ve benzeri ortamlarda
yayımlamanın yanısıra, e-posta imzası olarak da
kullanabilmektedirler.
Görsel 60. RSF’nin Siber-Sansürle Mücadele kampanyasından
50
BİLGİSAYAR VE
İNTERNET MECRASI İÇİN
TEKNİK BİLGİLER
Bilgisayarların sunduğu sayısız yeteneğin gündelik
yaşamı kolaylaştırdığını tekrar etmek anlamsız
olabilir. Öte yandan, bir zamanlar sadece kurumsal
ihtiyaçlara cevap veren bir araçken, küçük ofislerde
ve evlerde de kullanılmaya başlandığı günden bugüne
çok hızlı geliştiğinin altını çizmekte yarar var. Bu hız,
kimi zaman bu gelişmelerden yararlananların gelişmeleri takip etmekte zorlanmasına da yol açıyor.
Kişisel bilgisayarın gelişimi, bir hobi dalı gibi, meraklıları tarafından yapılan katkıların, çok büyük önem
taşıdığı bir kültür alanı olarak başladı. Bir pazar
olarak önemi arttıkça firmaların ağırlığı büyüdü ve
denetim kurumsal pazar olarak adlandırılabilecek
alanda yoğunlaştı. Bu değişim tercihleri, eğilimleri
ve bilginin dolaşımını da kaçınılmaz olarak etkiledi.
Bugün tanımlı ihtiyaçları karşılayacak bir bilgisayar edinmek için alışveriş yapıldığında, piyasada
ihtiyacın çok ötesinde olanaklar sunulduğu gerçeğinin göz önünde bulundurulması, bu durumun yarattığı maliyetin de hesaba katılması gerekebiliyor.
Microsoft firması Windows Vista işletim sistemini
yayınladığı günlerde Avrupa Yeşiller Partisi bu
eğilimin doğa açısından sakıncalarına dikkat çekti.
Yeni programların hep daha fazla donanım gerektirdiğine işaret ediliyor, bu gereksinimin de eski
donanımların hep tehlikeli atıklar olarak doğaya
bırakılmasıyla sonuçlanmasından duyulan rahatsız-
2
lık dile getiriliyordu. (http://www.greenparty.org.
uk/news/2851)
Bu tüketim alışkanlıklarına karşı önemli çözümlerden biri, kişisel ihtiyaçlara göre şekillendirilmesi
daha mümkün olan özgür yazılımları kullanmak.
Özgür yazılımlar, mülkiyetleri kamuya ait olarak
geliştirilen ve tüm insanlığın ortak malı kabul
edilen teknolojiler. Kamusal nitelikleri sayesinde
ücretsiz olarak edinilebiliyor ve eski donanımlar
üzerinde başarıyla çalıştırılabiliyorlar.
Rehberin bu bölümü, bu tür tercihleri yapabilmeyi kolaylaştırmak için, temel kavramlardan yola
çıkarak sıradan bilgisayar kullanıcılarına gündelik
yaşamlarında aşina oldukları kavramları daha iyi
tanımlamayı hedefliyor.
Tanıtılan uygulama ve teknolojilerin kullanımına
yönelik pratiklerin video paylaşım siteleri aracılığıyla
kolayca öğrenilebileceğini, YouTube (http://www.youtube.com), Vimeo (http://www.vimeo.com) gibi video
servislerinde ya da uzman.tv (http://www.uzmantv.
com) gibi amacı bu tür bilgilerin paylaşılması olan
sitelerde hemen her işlemi ayrıntılı biçimde gösteren
videolar bulunabileceğini de hatırlatalım. Örneğin,
Google’da (http://google.com) “e-postaya dosya eklemek” kelimeleriyle ile yapılacak bir arama, kullanıcının ihtiyaç duyduğu bu yeteneği hızla kazanmasına
yardımcı olacak bilgileri hızla sunacaktır.
51
2.1 Bilgisayarla İlgili Temel
Tanımlar / Görevler
2.1.1 İŞLETİM SİSTEMİ NEDİR?
İşletim sistemi, programlanabilir tüm cihazlarda yer
alan en temel yazılımdır. Bu yazılımlar, fiziksel donanımlar ve kullanıcıların işleteceği yazılımlar arasında
bir çeşit ara katman olarak yer alarak donanımların
sağladığı olanakları, yazılımların kullanmasını sağlar.
Örneğin, bir belgenin kağıda dökülmesiyle ilgili
olarak, belgenin açılmış olduğu yazılım sadece
yazdırma işlemi istendiği bilgisini kullanıcıdan
alır ve işletim sistemine devreder. İşletim sistemi,
görevi alarak yüklenmiş olan sürücüler yardımıyla,
kâğıt boyu, çözünürlük, tek taraflı mı önlü-arkalı
mı baskı alınacağı gibi bilgiler doğrultusunda çıkış
alınmasını sağlar. Sürücüler donanımın nasıl çalıştırılması gerektiği bilgisini tutan özel yazılımlardır
ve çoğunlukla donanımı üreten firma tarafından
sağlanır. Her işletim sisteminde sürücülerin birer
parça olarak eklendiği ve bu türden temel işlemlerin
yerine getirilmesini sağlayan bir çekirdek yer alır.
Cep telefonları, dijital fotoğraf makinaları, hatta
akıllı fırınlar gibi kullanıcının ihtiyaçlarını karşılamak üzere dijital bir arayüz sunan her cihaz bir
işletim sistemiyle çalışır. Bu sistemler çok sade ve
az sayıdaki görevi yerine getiren temel komutları
içeren basitlikte olabildikleri gibi, bilgisayar gibi
çok sayıda işlevi yerine getirmeye hazır cihazlarda
çok özellikli bir altyapı sunarak uzmanlaşmış yazılımların çalışmasını da sağlayabilirler.
Gündelik yaşamında bilişim dünyasının olanaklarını araç olarak kullanan meslek gruplarındaki
üreticiler ya da tamamen bireysel amaçlarla bu
olanakları kullanan ev tipi kullanıcılar sadece özel
amaçla hazırlanmış yazılımları çalıştırdıkları, yani
üretim zincirinin en sonunda yer alarak doğrudan
çıktı üretmeye yönelik tasarlanmış olan araçlardan
yararlandıkları için “son kullanıcı” olarak tanımlanırlar. Son kullanıcıların, nasıl kullanacağı bilgisini
edindikleri yazılımların operatörlüğünü yaparak, o
araçların amaçladığı çıktıları başarılı biçimde üretmeleri gibi bir rolleri olduğu varsayılagelmiştir.
Çağdaş işletim sistemleri kullanım kolaylığı, olanak
zenginliği ve üzerlerinde çalışabilen yazılımların
çeşitliliğiyle birbirlerinden ayrılır.
Şekil 1: İşletim sistemi şeması
52
İş istasyonu (Workstation) adı verilen ve fiziksel
olarak bugünkü örnekleriyle kıyaslanamayacak
hacimde donanımlara sahip bilgisayarlar daha çok
hesaplama ve kataloglama işlemleri için kullanılırken, donanımlar üzerlerinde yüklü gelen sabit işletim
sistemleriyle çalışırken, ‘80’li yıllarda kişisel bilgisayarlar (Personal Computer – PC), masaların üstlerine
sığacak kadar küçüldü ve yaygınlaştı. Bu dönemde
bilgisayarları çalıştıran temel unsur olan işletim sistemi de cihaza yönelik olmaktan çıkıp ayrı bir ürün
olarak yazılım piyasasının merkezine oturdu.
1984 yılında Microsoft firmasının Windows ve Apple
firmasının Macintosh işletim sistemleri ticari dünyada
yeni alternatifler oldu. O güne kadar bu pazar daha çok
Unix adlı işletim sisteminin baskın olduğu bir alandı.
1990’lı yıllarda Macintosh, Unix üzerinden geliştirilmiş BSD adlı bir sistem üzerinde yeni Macintosh’ları
piyasaya sürdü. Paralel olarak yine Unix’i temel alan
ve özgür yazılım adı verilen bir model etrafında oluşturulan Linux da aktörlerden biri haline geldi.
2.1.1.1 Windows
Microsoft ürünlerinin amiral gemisi kabul edilen işletim sisteminin ilk sürümü, Windows 1.0,
1983 yılı biterken tanıtıldı ve yıllar sonra kişisel
bilgisayar pazarının tarihi bakımından çok kritik
bir dönüm noktası olarak hatırlanan 1984 yılında
satışa sunuldu. Kişisel bilgisayar terimini literatüre
yerleştiren ve bu pazarın en önemli satıcısı olan
IBM firmasıyla ortaklaşa geliştirilen yeni işletim
sisteminin en önemli özelliği, son kullanıcıya grafik
bir arabirim sunması oldu.
İş istasyonları, Unix işletim sisteminin çeşitlemeleriyle
çalışırken, kişisel bilgisayarlar DOS (Disk Operating
System – Disk İşletim Sistemi) ile çalışıyor, ancak
Şekil 2: Windows XP, Kontrol Paneli açıkken
53
her ikisi de komutla çalışan bir arabirim sunuyordu.
Farenin bilgisayar dünyasına girişi, bilgisayarın grafik ortamda kullanımının genelleşmesi gibi nedenlerle
1984 dönüm noktası olarak kabul edilir.
Windows işletim sistemi, Microsoft firmasının
kurumsal iş dünyasına yönelik yazılımlara verdiği
önem ve yazılımların disketle satılıp yüklendiği
dönemde, satış noktalarını iyi değerlendiren pazarlama becerisi sayesinde ürünü temsil eden marka
haline geldi. Son kullanıcıların Windows dışındaki
işletim sistemlerini çok tanımadıkları, duydukları
alternatifleri bunların niş kullanıma yönelik çok
uzman sistemler olabileceğini düşünerek yaygın bir
seçenek olarak değerlendirmedikleri görüldü.
Firmanın bu ölçekte bir başarıya ulaşmasını sağlayan
diğer önemli bir etken de müşterilerine sundukları
program/bilgisayarların kararlı ve güvenilir çalışması için Windows işletim sistemi öneren üçüncü şahıs
ve firmaların çokluğu olarak gösterilir.
mi pazarında değil, son kullanıcı pazarında yaygın
olduğu için sunucularda ve güvenlik sistemlerinde
etkin olan diğer işletim sistemleri de cazip birer
hedef oluşturur. Bununla birlikte Windows, donanım ya da yazılım üreticilerinin kolaylıkla ürünlerini entegre edebilmelerini sağlayan yanıyla aynı
zamanda zaaflar da içerir. Sistemin çalışması için
gerekli, kritik dosyaların, kullanıcıların her günkü
dosyalarıyla aynı önem ve güvenliğe sahip olması,
çalıştırılan bir dosyanın bilgisayarın her yanına
erişmesi gibi özellikler virüs yazımını kolaylaştırdığı için, Windows, virüs ve art niyetli yazılımların
yol açtığı sorunlarla birlikte anılır.
Son yıllarda Unix benzeri mimariyle çalışan Mac
OS X ve Linux sistemlerin güvenlik konusundaki
başarılarını takiben, bu mimarilerden ilham aldığı
söylenen yeni altyapıyla piyasaya sürülen Windows
7, işletim sisteminin bu kötü şöhretine son vermeyi
hedefliyor.
2.1.1.2 Mac
Windows işletim sistemi değişik sürümleriyle hem
elde taşınabilir cihaz ve telefonlarda hem de masaüstü/dizüstü bilgisayarlarda yaygın olarak kullanılmaya devam eden bir işletim sistemi. Piyasada
satılan neredeyse her yazılım öncelikle Windows
üzerinde çalışma garantisi sunuyor.
Windows işletim sistemleriyle ilgili genel kabul
gören en büyük olumsuzluk virüs ve art niyetli
yazılımların bu platformla özdeş hale gelen yaygınlığı. Alternatif sistemlerin Windows kadar popüler
olmaması nedeniyle hedef oluşturmadığı yönündeki
yaygın kanaatin aksine, Windows tüm işletim siste-
54
Apple firmasının 1984 yılında ilk Macintosh bilgisayarları piyasaya sürmesine paralel olarak Mac
OS işletim sisteminin tarihi de başlar. 1960’lı yıllardan itibaren Telefunken, Xerox gibi firmaların
rekabetine tanık olan bir geliştirme süreci sonunda
gerçek kullanım alanını bulamayarak atıl kalan
fareyi, grafik arabirimlerin kullanımına sokarak
büyük fark yaratan Apple firması, halen grafik arabirimlerin gelişimi ve kullanışlılık konusunda öncü
firmalar arasında kabul edilir.
İşletim sistemlerinin, kişisel bilgisayarların yayılmasıyla ayrı bir ürün haline gelmesine rağmen
Apple firması bilgisayarı bir bütün olarak pazarlamayı sürdürüp Mac OS işletim sistemi ve Mac bilgisayarları birbirinden ayrı düşünülmeyecek şekilde
sundu. Üçüncü kişilerin yazılım geliştirmeleriyle
ilgili politikalarda da Microsoft’un lisans satışı yerine çeşitli ortaklık modelleri ve daha kapalı bir yapıyı tercih etti. Bunun sonucunda daha az sayıda ve
özelleşmiş firmalar Apple ile uyumlu ürün geliştirdi
ve satışa sundu. Bu uygulamaların ilk örneği Aldus
firmasının PageMaker adlı mizanpaj programı
oldu. Apple bilgisayarların grafik işlemleri öncelikli
gören tasarımı, masaüstü yayıncılık, multimedya
tasarım gibi alanlarda çözüm sunan firmaların bu
platformu tercih etmeleri ve Apple markasının bu
konularla özdeş hale gelmesiyle sonuçlandı.
1990’lı yıllar boyunca gündelik kullanımda
Windows, yayıncılıkta Macintosh, sunucularda ise
Linux işletim sisteminin rakipsiz olduğu genel kanısı hâkim oldu. Bu alandaki başarısına rağmen günlük kullanımda, masaüstü platformlarda Microsoft
Windows kadar yaygınlaşmayan Mac sistemlerin
en büyük dezavantajı, yüksek kapasiteli işlemlere
uygun donanımlarla birlikte gelmesiyle orantılı olarak maliyetinin de yükselmesi olarak görüldü.
Günümüzde mobil pazarda hakimiyeti artan Apple
firmasının, giriş seviyesi ürünlerini çoğaltarak
masaüstü dünyasında da daha çok tercih edilmesine ek olarak Linux’un hızlı gelişimi yukarıda anılan
ayrımı geride bırakmakta. Masaüstü bilgisayarlar
açısından tablo yavaşça değişiyor olsa da, işletim
sistemleri pazarında rekabetin yoğunlaştığı alan
mobil cihazlar gibi görünüyor.
Bu yeni alanda Google liderliğinde ve Linux tabanlı
olarak geliştirilen Android, Apple’ın ürettiği Mac
işletim sistemlerinin mobil sürümü iOS ile rekabette. Bu rekabete yakın zamanda Hewlett-Packard
firmasının, Linux üzerinde geliştirdiği WebOS
işletim sistemiyle hem masaüstü hem de mobil
cihazlarda dahil olması bekleniyor.
2.1.1.3 Linux
Unix işletim sisteminin mimarisi temel alınarak bir
araya getirilen Linux, aslında birçok farklı yazılım
projesinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan işletim
sistemlerinin genel ismidir. Fark yaratan özelliklerinin
başında özgür yazılım modeliyle üretilmesi yer alır.
Bu model, 1984 yılında Richard M. Stallman tarafından ortaya atılan ve aslında yazılım geliştirmede
ilk günlerden beri kullanılan paylaşım modelini
kurumsallaştıran, ticari dünyada bilimsel gelişim ve
bilgiye açık erişimi ön plana koyan bir yaklaşımdır.
Her ne kadar, özellikle hareketin aktivistleri tarafından özgürlük vurgusu ön planda tutulsa da,
bunun doğal bir uzantısı olarak bu teknolojilere
ücretsiz olarak erişilmesi de önemli avantajların
başında yer alır.
Özgür yazılım modeliyle kamuya sunulan ürünler
dört ayrı temel özgürlük güvence altına alınarak
yayınlanır. Bu özgürlükler şu şekilde sıralanabilir:
• Her türlü amaç için yazılımı çalıştırma özgürlüğü (özgürlük 0);
• Yazılımın nasıl çalıştığını inceleme ve kendi
gereksinimleri doğrultusunda değiştirme özgürlüğü
(özgürlük 1)*;
55
• Yeniden dağıtma ve toplumla paylaşma özgürlüğü (özgürlük 2);
• Yazılımı geliştirme ve gelişmiş haliyle topluma
dağıtma özgürlüğü (özgürlük 3). Böylece yazılım
bütün toplum yararına geliştirilmiş olur.*
* işaretli maddelerde tanımlanan özgürlüklerin
sağlanması için yazılımın kaynak koduna erişim ön
şarttır. Bunun sonucunda her özgür yazılım aynı
zamanda açık kaynak kodlu olarak da bilinir. Ayrıca
açık kaynak kodlu olup özgür yazılım olmayan projeler de bulunur. Bu projeler bambaşka bir tartışma
gerektirdiği için bu çalışmada yer almayacaktır.
Stallman, tarif ettiği bu çerçevenin güvence altına
alınmasını sağlayan Genel Kamu Lisansını (General
Public License – GPL) da yayınlayarak, özgür yazılımlara hukuki bir zemin sağlamış ve sonrasında
bir işletim sistemi meydana getirmek için gerekli
temel uygulamaları bu lisansla yayınlanacak şekilde bağımsız birer proje olarak hayata geçirmiştir.
Bu proje GNU olarak adlandırılır. Amaç bu isimle
bir işletim sistemi oluşturmaktır. Linus Torvalds bu
araçları 1991 yılında, aynı ilkeler ve lisansı kullanarak özgür olarak yayınlanan Linux çekirdeğiyle
birleştirerek kullanır.
Linux sözcüğü böylece özgür projelerden oluşturulan
işletim sistemleri ailesinin markasına dönüşür. Tüm
bu araçların bir araya getirilmesiyle oluşturulan
bu sistemler Linux dağıtımları olarak adlandırılır.
Dağıtma ve değiştirme özgürlüğü sayesinde dünyada
çeşitli ihtiyaçlara uygun olarak özelleştirilmiş dört
yüzden fazla farklı Linux dağıtımı bulunur.
Linux dağıtımları çok sayıda uzmanın denetlediği
56
kodlarla, denetime açık olarak üretildikleri için
güvenlik konusunda öne çıkar. Dağıtımların kendine özgü yapılar içerebilmesi çok sayıdaki alternatifi
desteklemeyi zorlaştırdığı için ticari ürünlerin çalışması için destek vermek zorlaşabilmekte, bu nedenle kapalı kaynak kodlu, ücretli lisansla satılan uygulamalar genellikle Linux desteği sunmamaktadır.
Ticari uygulamaların bu platformdaki eksikliği,
hemen her alanda benzeri işlevlere sahip özgür
yazılımlarla giderilmeye çalışılmakta, dağıtım projeleri, kullanıcılarına bu yazılımlardan oluşan kaliteli seçkiler sunma konusunda rekabet etmektedir.
Bu çalışmada, Türkçe desteği ve kaynaklarının
çokluğu nedeniyle temel alınacak Linux dağıtımı
Pardus olacaktır. Pardus’un masaüstü kullanımı
için ilk akla gelen yazılımları kurulum aşamasında
sağlaması diğer avantajları olarak vurgulanmalıdır. Gerçekten de Pardus bilgisayara kurulduğu
anda ofis araçları, e-posta ve takvim uygulamaları,
ses/video düzenleme ve oynatma araçları gibi çok
sayıda alana yönelik temel ve gelişmiş uygulamalar
da işletim sistemiyle birlikte kurulur.
2.1.2 DOSYA TÜRLERİ, DOSYA
YÖNETİCİLERİ
Bilgisayar kullanılarak gerçekleştirilen her işlem
sonucunda ortaya sayısal bir veri çıkar. Bilgisayarın
hafızasında oluşturulan bu veriler saklanmak istendiğinde sabit diskler ya da bilgisayara bağlı bulunan taşınabilir diskler üzerinde yaratılan dosyalar
kullanılır.
Ağ üzerinden çalışan bir uygulama kullanıldığında
da uygulamanın çalıştığı bilgisayarın sabit diskinde
bir dosya oluşturuluyor/düzenleniyor demektir.
Linux işletim sistemlerinde zorunlu değildir. Yine
de bu sistemlerde de kullanım kolaylığı sağlamak
için bu eklerin kullanımı yaygındır.
Tek bir bilgisayar üzerinde yapılacak işlemler, o bilgisayardaki sistemde değişiklik yapılmadığı sürece
hep tutarlı biçimde aynı sonucu verecek ve hangi
dosyalara kayıt yapıldığı işlemi çok etkilemeyecektir. Bununla birlikte, üzerinde çalışılan dosyaların
başka bilgisayarlarda da kullanılması durumunda
kayıt yapılan dosyanın türü önem kazanır.
Önceki örnekten devamla, düz metin dosyaları
özel bir içeriğe sahip olmadıklarında .txt eki ile
kaydedilir.
Bir dosyanın hangi türde bilgileri sakladığı, hangi
işletim sistemi üzerinde hangi uygulamalar tarafından kullanılabileceği gibi özelliklerin tanımlandığı referanslar dosya türü ya da dosya tipi olarak
adlandırılır.
Bilinen bir örnekle açıklamak gerekirse, içerdiği
metnin biçimine dair hiçbir özellik taşımadan, doğrudan metin içeriğini saklayan dosyalara düz metin
dosyaları (plain text) denir. Her türden düz metin
içeriği bu tür dosyalar olarak saklanır.
Dosya türü ekleri, uzantılar
Her sistemde çalışacak türde dosya seçmek
Üretilen ya da düzenlenen bilgilerin, verilerin saklanmasında doğru dosya türünün seçilmesi hem
bilginin daha nitelikli saklanabilmesi hem de bu bilgiye her bilgisayarda kolayca erişilmesi açısından
önemlidir.
Örneğin, Microsoft firmasının kelime işlemci uygulaması Word ile özdeşleşen ve metnin biçimlendirilmesine, sayfa düzenine dair birçok özelliğin de
saklanabildiği, böylece metin görünümü ve yerleşiminin de bir bilgisayardan diğerine taşınabildiği
dosyalar .doc dosyalarıdır. Kullanılan Word uygulamasının sürümlerine bağlı olarak .doc dosyalarının yapısı değişebilir.
Her ne kadar bilgisayarlar dosyaların türlerini
sayısal kayıtların başlarına düştükleri bilgilerle
anlasalar da, kullanıcıların dosyaları kolay tanıması ve kataloglayabilmesi için her dosya, isminin
sonuna eklenen bir tür kısaltması taşır ve dosya
yöneticisinde (Bkz. 2.1.2.3. bölüm) farklı simgeler
ile gösterilir.
2003 yılında yayınlanan MS Office 2003 ile birlikte XML veri taşıma yapısı ile harmanlanan
belgeler .docx olarak saklanmaya başlanmıştır.
Bu belge türü 2003 öncesi kurulmuş ofis uygulamalarında açılamadığı için aynı uygulamanın yalnızca farklı yıllarda üretilmiş sürümleriyle çalışan
insanlar birbirleriyle dosya/veri paylaşmakta sorun
yaşamaktadır.
Bu yöntem özellikle Microsoft Windows işletim sistemlerinde yaygın olarak kullanılır. Mac OS ya da
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bünyesinde oluşturulan e-Dönüşüm Türkiye Projesi (http://www.
57
bilgitoplumu.gov.tr) kapsamında düzenli olarak
güncellenen Birlikte Çalışabilirlik Esasları Rehberi3
hangi dosya türlerinin yaygın standart kabul edilerek kullanılabileceğini saptayarak yayınlamaktadır.
Bu rehberde ofis belgeleri için Microsoft ürünleri
tercih edildiği durumlarda 1997 yılında yayınlanan
MS Office ile uyumlu .doc tercih edilmesi gerektiği
vurgulanmakta ve bilgileri açık bir standart olan
.odt dosyası önerilmektedir.
Açık kaynak hareketine paralel olarak, tüm bilgisayarlar arasında kolay bilgi transferi sağlamak
amacıyla yürütülen açık standartlar çalışması
kapsamında hazırlanan açık belge biçimlerinden
.odt tıpkı .doc belge türü gibi metin dosyalarının
biçimsel özelliklerini de taşıyabilir ve çok sayıda
uygulama tarafından açılıp düzenlenebilir. Bunlar
arasında en tanınan uygulama, güncel ismiyle
LibreOffice ismini alan ve MS Office paketi ile
aynı özelliklere sahip bir özgür yazılım projesidir.
Daha önce OpenOffice.org ismiyle yürütülen projenin devamı niteliğinde olan LibreOffice, öntanımlı
olarak .odt dosyalarıyla çalışmaya programlanmış
olmakla birlikte .doc ya da .docx gibi türlerin tamamını destekler.
2.1.2.1 Dosya türleri nelerdir?
Metin dosyaları: Her işletim sistemi, temel araçlar
arasında bir metin editörü sunar. Metin dosyaları,
bu editörler tarafından düzenlenebilecek basitlikte,
derlenmeyen, kodlanmayan, sıkıştırılmadan sakla3 e-Dönüşüm Türkiye Projesi Birlikte Çalışabilirlik Esasları Rehberi, Sürüm 2.0. Ankara: Bilgi Toplumu Dairesi,
2009. http://www.bilgitoplumu.gov.tr/Documents/1/Yayinlar/090228_BirlikteCalisabilirlikEsaslariv2.pdf
58
nan, insanın gözle gördüğü içeriğin aynı karakterlerle kaydedildiği dosyalardır.
Bu özellikleri nedeniyle, karakterlerin yerleşimi
satır başı, sekme (tab) ve boşluk karakteri ile sınırlı
olarak ayarlanabilir. Kalın, yatık harf gibi görünüm
seçenekleri bulunmaz. Bu dosyalar genellikle .txt
eki ile saklanırlar.
İçeriğin biçimlendirilmesine yönelik kodlar da aynı
karakterlerle tanımlı olduklarında bir yorumlayıcı
tarafından gösterilebilir. Bu türden bir uygulamaya örnek olarak ağ sayfalarının kaynak kodlarını
barındıran .html, .htm uzantılı dosyalar gösterilebilir. Bu dosyalar metin olarak açıldıklarında özel
anlamlı sözcük dizilimleri ve ağ sayfasında görüntülenmesi istenen içerik bir arada bulunur. Bir
ağ tarayıcısı tarafından görüntülendiklerinde ise
uygun şekilde dizilmiş sözcüklerle anlatılan şekilde
görüntülenirler.
Benzer biçimde Virgülle Ayrılmış Değerler (Comma
Seperated Values, CSV) de hem düz metin olarak
okunabilir hem de Microsoft Excel, LibreOffice
Calc gibi hesap tablosu/çizelge uygulamaları tarafından kendi biçimlerine çevrilerek okunabilir. Bu
dosyalar da genellikle .csv eki ile adlandırılır.
Belge Dosyaları: Kelime işlemci ya da belge düzenleyici uygulamalar tarafından kullanılan türde dosyalar, belgenin düzenine ilişkin bilgileri ve içeriği
bir arada tutar.
Biçim ve düzene ilişkin bilgilerin nasıl saklanacağı
ve içeriğin sıkıştırılması gibi konularda farklı yak-
laşımlar nedeniyle çok sayıda belge türü bulunur.
Genellikle belge işlemeye yönelik uygulamalar
kendi türleriyle uyumlu çalışır. MS Office paketleri
.doc ya da 2003’ten itibaren .docx biçimiyle çalışırken LibreOffice .odt biçimiyle, OpenOffice.org’un
eski sürümleri .sxw biçimiyle çalışır.
Belge düz metin olarak açıldığında içerik okunabilmesine rağmen, biçimlendirme kodları çok karışık
olduğu ve özellik desteği nedeniyle Zengin Metin
Biçimi (Rich Text Format – rtf ) de belge türleri
arasında sayılabilir.
Hesap Tabloları – Çizelgeler: Bilgisayarlar yaygınlaşmadan önce mühendislik ve muhasebe hesaplarında kullanılan ve hücrelerden oluşan şablonlar
temel alınarak oluşturulan hesap tabloları bilgisayar dünyasında ufak programlar (macro) yazmak,
veriler içinden basit işlemlerle grafikler oluşturmak
gibi özellikler nedeniyle eskiye kıyasla çok daha
geniş kullanım alanına sahiptir.
İngilizce Spreadsheet olarak adlandırılan dosyalar
Türkçe’de hesap tablosu ya da elektronik çizelge
olarak anılır. En yaygın kullanım hesap tablosudur.
Bir hesap tablosu belgesi içinde çok sayıda çalışma
sayfası (sheet), sayısal ve rakamsal kodlarla belirlenmiş iki eksen halinde çok sayıda hücre yer alır.
Öntanımlı olarak Microsoft Excel .xls ve 2003’ten
itibaren .xlsx biçimlerini, LibreOffice Calc .odc
biçimini, OpenOffice.org’un eski sürümleri .sxc
biçimini kullanırlar.
Her hesap tablosu uygulamasıyla birlikte .csv
biçiminde dosyalarda saklanan veriler uygulamanın kendi biçimine çevrilerek kullanılabilir. CSV
dosyalar virgülle ayrılmış değer anlamına gelmekle
birlikte, hesap tablosu uygulamaları hangi noktalama işaretinin, hatta sekme (tab) boşluğunun değerleri birbirinden ayıran özel anlama sahip olduğunu
anlayacak şekilde çalışabilir. Böylece pratikte noktalı virgül, tırnak ya da tab tuşuna basarak verilmiş
boşluk gibi değerlerin ayrı hücrelere yerleşecek
verileri işaret ettiği belirtilebilir.
Sunum Dosyaları: Televizyon/video teknolojilerinden alınan geçiş efektleri ile birbirine bağlanmış
görüntüler yaratarak sunumlar sırasında aktarılacak bilgileri sıkıcı olmayan görsel yöntemlerle
aktarmak için ofis paketlerindeki sunum uygulamalarından yararlanılması yaygın bir yöntemdir.
Tüm ofis uygulamalarındaki içeriğin yanısıra,
müzik, resim, video gibi içerikleri de gösterebilen
sunum dosyaları bu çeşitliliği sağlamak için kendilerine özgü biçimler içerir.
Microsoft Office .ppt ve 2003’ten beri .pptx,
LibreOffice Impress .odp ve OpenOffice.org eski
sürümleri .sxi dosya biçimlerini kullanırlar.
PDF dosyalarını görüntüleyen uygulamaların
sunum desteği kullanılarak, bu türdeki dosyalar da
sunum yapmakta kullanılabilmektedir.
Taşınabilir Dosyalar – PDF: Adobe firması tarafından geliştirilen, ancak biçimi hakkındaki bilgi
kamuya açık tutulduğu için çok sayıda uygulama
tarafından başarıyla desteklenen, kolayca üreti-
59
lebilen PDF dosyalar, her işletim sisteminde aynı
şekilde gösterilebilen, her yazıcıda aynı sonucun alınabildiği ilk açık standart örneklerinden biri olarak
çok yaygın bir kullanım alanına sahiptir.
Tam ismi, Taşınabilir Belge Dosyaları (Portable
Document Files – PDF) olan PDF dosyaları, içlerine resim ve yazıtipi (font) dosyaları gömülerek,
bu dosyaların taşınmasını kolaylaştırır. Özellikle
Türkçe karakterlerin her bilgisayarda sorunsuzca
ve aynı görünümde okunmasını sağladığı için de
tercih edilegelmiştir.
Ofis uygulamaları eski sürümlerde eklenti ya da sistemden bir uygulama kullanarak, çağdaş sürümler
ise başka bir işlem gerektirmeden üzerinde çalışılan
dosyaları PDF olarak kaydedebilirler.
2.1.2.2 Karakter kodlama / Türkçe
karakterlerin doğru görünmesi
Bilgisayar kullanılarak üretilen tüm bilgiler, çalışılan
anlarda belleğe (RAM) ya da geçici dosyalara (temporary files) yazılır ve kayıt komutu verildiğinde seçilen dosya türleri esas alınarak sabit diskte depolanır.
Kullanıcı tarafından bilgisayara girilen enformasyon, sayısal verilere çevrilirken dilde kullanılan
semboller, yerlerini katalog numarası gibi düşünülebilir sayılara bırakır. Her karakter bir dizi sayı ile
temsil edilen kodlara dönüşür. Bu işlem karakter
kodlamadır.
Tüm bilgisayarlar kısa söylenişi ASCII olan
American Standard Code for Information
Interchange (Bilgi Alışverişi için Amerikan
60
Standart Kodu) bilgisine sahip olmakla birlikte,
bu kodlama, noktalama işaretlerinden rakamlara
kadar her türlü bilgi için toplam 128 haneye izin
vermesi nedeniyle yetersiz kalır. Ayrıca bunda
Türkçe gibi kendine özgü sesler barındıran alfabelerin karakterleri yer almaz.
Bu durum her platformda ayrı yöntemlerle çözülmeye çalışıldığı için, her ne kadar son yıllarda azalsa da bilgisayar kullanıcıları Türkçe karakterlerin
iki bilgisayar arasında, hatta aynı bilgisayardaki
iki uygulama arasında uyumlu çalışması konusunda
çok sorun yaşamıştır.
Microsoft Windows-1254 ve ISO 8859-9, Türkçe
karakterleri içeren ve 1990’lı yıllarda yaygın olarak kullanılan standartlardır.
İnternet’in yaygınlaşmasını takiben birçok dilin
kendine özgü karakterlerini içeren daha geniş bir
standart ailesi ihtiyacı ortaya çıkmış ve Birleşik
Kodlama (Unicode) projesi geliştirilmiştir.
ASCII’ye kıyasla çok daha fazla sayıda sembole
karşılık içeren Unicode ailesinin Türkçe karakterleri
de içine alan standardı UTF-8 olarak tanımlanmıştır.
Her platformda sorunsuz Türkçe karakterler
için...
Düz metin dosyaları, kaydedilen karakterler dışında hiçbir bilgi içermeseler de, o karakterlerin nasıl
kodlanması gerektiği bilgisini içerirler. Yani sadece
ofis dosyaları değil, .txt gibi metin dosyalarının da
karakter bilgileri bulunur.
Çağdaş tüm işletim sistemleri ve uygulamalar,
UTF-8 kodlamayı destekler. Tüm platformlarda,
her uygulama tarafından sorunsuzca Türkçe karakterlerin görüntülenmesini sağlamak için belgeler
kaydedilirken UTF-8 kodlamasının seçilmesine
dikkat edilmelidir.
2.1.2.3.1 Windows Gezgini
2.1.2.3 Dosya yöneticileri
Windows grafik ortamında çalışan uygulama, dosyalara erişim ve onları ilişkili oldukları programı
çağırarak açmak dışında temel dosya işlemlerini
yerine getirmek üzere tasarlandı. Windows 98’le
birlikte İnternet Explorer uygulamasıyla tümleşik
hale getirilerek bilgisayar üzerinde dosyalar, ağ
üzerinde web sayfaları ile işlem yapmak üzere çalışan iki ayrı arayüze sahip olarak çalışmaya başladı.
Kullanıcıların bilgisayarda yaptıkları her tür işlem
bir dosya ile saklanır. İşlem tamamlanırken belirli
bir biçim verildiğinde tasnif edilebilir hale gelen bu
dosyalara kolay erişmek için tüm işletim sistemleri,
cep telefonları için tasarlananlar bile, kuruldukları
anda birer dosya yöneticisi sunarlar.
Aşağıda yer alan kısa incelemelerde de görülebileceği üzere, dosya yöneticileri ortaklaştırılmış yaklaşımlar içerir. Bu yaklaşımların karşılığı bilgisayar
okur yazarlığı diye adlandırılan kavrama ilişkin
genel kıstas olarak kabul edilebilir.
Bu genel kabul gören ortak özellikler uyarınca;
• Dosya yöneticileri, sabit diskin belirli bir bölümünde bir arada duran dosyaları görüntülerken
listeleme, küçük simgeler ve önizleme seçenekleri
sunar.
• Pencerenin en az bir kenarını kaplayan ve ek
yetenekleri, kısayolları içeren paneller kullanma
alışkanlığı yaygındır.
• Resim dosyalarını görüntülemek için kullanılan basit uygulamalar çoğunlukla dosya yöneticisi
içinde ilgili dosyalar çağrıldığında çalışır. Birçok
örnekte uygulama ayrı bir pencere yerine, dosya
yöneticisine gömülü olarak da çalıştırılabilir.
Microsoft’un Windows 95 işletim sistemiyle birlikte dağıtmaya başladığı Windows Gezgini (Windows
Explorer) önceki Windows sürümlerinde yer alan
Dosya Yöneticisi (File Manager) uygulamasının
yerini aldı.
Windows ailesinin en yaygın ürünü olan Windows
XP işletim sistemi ile birlikte dosya yöneticisi de
daha gelişmiş yeteneklere sahip olarak, görev
tabanlı yeni bir tasarım ve yepyeni bir arayüzle
sunuldu. Örneğin bu sürümle birlikte, içinde resim
dosyaları olan bir klasör, bu dosyaların önizleme
boyları üzerine yapışık şekilde görünmeye başladı.
Windows Gezgini’nde pencerenin sol kenarını kaplayan görev paneli, işlem yapılan dosya alanına
özel işlemler, seçilen dosyaların büyüklüğü, özellikleri gibi bilgilerin okunabileceği bir alan olarak
kullanılır.
2.1.2.3.2 Finder
Mac OS işletim sisteminin dosya yöneticisi Finder
(Bulucu), aynı zamanda masaüstü arama motorunun da ismidir ve bu iki uygulama birbirine tümleşik olarak çalışırlar. Diğer işletim sistemlerindeki
61
dosya yöneticilerinde olduğu gibi arama bölümü
bulunan Finder, bilgisayardaki dosyaların kaydedildiği bir dizin yapısı oluşturarak aramayı bu dizin
içinde gerçekleştirir. Bu sayede sadece dosya isimlerini değil, belge içeriklerini dahi arama olanağı
sağlar. İsmi de bu başarılı arama/bulma yeteneğiyle özdeş hale gelmiştir.
Finder pencerelerinde de sol kenarda panel yer alır.
Diğer dosya yöneticilerinden farklı olarak işlem
yapılan dosyalara ait bilgiler bu panelde görüntülenmez. Panel tamamen arama işlemleri, klasör ve dosya kısayolları, bilgisayara bağlı disk ve ağ üzerinden
erişilen dosya alanları gibi adreslere ayrılmıştır.
Dosyaların görüntülendiği ana alanın üst kenarında
yer alan düğmeler, dosyaların görüntülenebileceği
alternatif yöntemler arasında tercih imkânı sağlar.
Bu yöntemlerden alanı iç içe açılan sütunlar halinde kullanmayı sağlayan yapı Mac ile özdeşleşmiş
ve bilgisayarlardan sonra firmanın bu alanda lider
hale gelen ürünü iPod tasarımında yer almıştır.
iPod menülerinde, yapılan her seçimle ekranın sola
doğru kayıp sağda yeni bir alana giriliyor olması
duygusu bu menü yapısı temel alınarak sunulur.
2.1.2.3.3 Dolphin / Nautilius
Şekil 3: Finder ile arama yapıldığında dosyaların içini de
ararken
Linux tabanlı işletim sistemleri KDE ve Gnome
masaüstlerini kullanan ürünler olarak iki ana grupta incelenebilir. Her ne kadar diğer alternatiflerin
uyarlanması kolay olsa da, KDE ve Gnome’un her
Linux dağıtımının tercih ettiği iki masaüstü uygulaması olduğu söylenebilir.
KDE, kullanıcılarına Dolphin; Gnome ise Nautilius
adlı dosya yöneticilerini sunarlar. Her iki uygulama
da temel tasarım ve özellikler açısından diğer dosya
yöneticilerine benzerlikler içerir.
Şekil 4: Finder ile arama yapıldığında sadece dosya isimlerine
bakarken
62
Bununla birlikte, özgür yazılım dünyasında kaynak
koda erişim ve yapılan düzenlemelerin yeniden
dolaşıma sokulması olanakları sayesinde bu uygulamalar çok gelişmiş özellikler içerebilir. Bu ola-
nak, kullanışlılık açısından sade arayüz gereksinimi
yönüyle eleştirilere de neden olabilmektedir.
çalışma alanı tek ekran ve uygulama ile sınırlı olduğunda çok sevilen bu özellik hâlâ birçok kullanıcı
tarafından kullanışlı bulunarak tercih edilmektedir.
Şekil 5: KDE4 serisi dosya yöneticisi Dolphin
Bir dosya yöneticisiyle çalışırken temel unsurları
belirlemek ve diğer özellikler ihtiyacın ötesinde ve
karmaşık geliyorsa bu özellikleri göz ardı etmek ya
da görüntülenmemelerini sağlamak kullanışlı olabilir.
Yine de yardım dosyaları ya da uygulamanın ismini
arama motorlarında arayarak erişilebilecek ek kaynaklarla bu özellikleri öğrenmek uzun vadede bilgisayarın olanaklarını daha iyi kullanmayı sağlayacaktır.
Örneğin KDE4 masaüstünde gelen Dolphin dosya
yöneticisi ya da aynı ailenin önceki nesil uygulaması
Konqueror, alanı ikiye bölerek çalışmayı sağlayan
bir yönetim arayüzü içerir. DOS işletim sisteminde,
2.1.3 TEMEL YAZILIMLAR –
HER BİLGİSAYARDA BULUNANLAR
İşletim sistemlerinin yetenekleri, bilişim dünyasıyla
ilgili tanımların yalnızca temellerini kapsayagelmiştir. Bilgisayar kullanılarak yapılan üretimlerin
önemli bir bölümü, belirli bir amaca yönelik olarak
geliştirilmiş, uzmanlık isteyen uygulamalar kullanılarak yapılır. Yine de temel uygulamalar denebilecek
bir set, hemen her çağdaş işletim sistemi kurulduğunda, bu işletim sisteminin bir parçası olarak kurulur.
İnternet temelli uygulamaların çoğalması, bir
63
uygulama yüklenmeden uzmanlık gerektiren görevleri İnternet bağlantısı ve bir tarayıcı ile halletme
olanağı da sağlamaya başladığı için bu uygulamalardan ibaret bir yazılım seçkisi olan bilgisayarların
sayısı artmakta, güçlü donanımlar ve karmaşık
yazılımlar yüklü bilgisayarlar tanımları çok net/
somut mesleklere yönelik olarak kurulmaktadır.
renklendirme ya da işaretleme yapmayacağı için
çok tercih edilmez.
Bunlara ek olarak Linux sistemler genellikle, mülkiyeti kamuya ait özelleşmiş uygulamaların olduğu bir
koleksiyon olarak sunulur ve böylece mesleki/beceriye
dayalı uzmanlıklara hitap eden yazılımların da dahil
olduğu binlerce özel uygulamayı bir arada sunar.
Notepad, her açtığı belge için ayrı bir pencere ile çalışır. Birden çok metin dosyası açıldığında bunları tek
bir pencere içinde sekmeler halinde ya da dosya hiyerarşisi içinde görüntülemek gibi özellikler sunmaz.
Gündelik kullanımda uygulamalara ait yapılandırma
dosyaları (config files) ya da not almak için masaüstünde bir kâğıt parçası kullanmaya öykünecek basitlikte kullanımlara yönelik olarak yaygınlaşmıştır.
Wordpad – Microsoft Temel Kelime İşlemcisi
Temel uygulamalara ait bilgiyle hangi dosya türlerinin daha kolay dolaşıma gireceği saptamasını
yapabilmek ve bilişim okur-yazarlığı tanımının
sınırlarını somut çizebilmek mümkün hale gelir.
Bu uygulamaların görev alanlarını ve yeteneklerini
tanıyan her bilgisayar kullanıcısı, hangi işletim sisteminde çalıştığından bağımsız olarak temel işlevleri yerine getirebileceği bilgisiyle hareket edebilir.
Metin tabanlı ofis belgeleri (.doc / .rtf gibi) ile çalışabilme yeteneği sunan, böylece karmaşık özellikler
içermeyen ofis belgelerini, ofis uygulamalarının
kurulu olmadığı bilgisayarlarda da düzenlemek için
yer alan temel uygulamalardan biridir. Özellikle
Zengin Metin Biçimi (.rtf) ile çalışmak için ideal bir
uygulamadır. Sunduğu özellikler çok olmadığı için
hızlı ve yüksek performanslıdır.
2.1.3.1 Metin düzenleyiciler
Textedit – Apple Metin Düzenleyicisi
Notepad – Windows Metin Düzenleyicisi
Textedit, Apple firması tarafından Mac OS işletim
sistemiyle birlikte sunulan açık kaynak kodlu olarak
temel metin düzenleme uygulamasıdır. Sadece düz
metin dosyaları üzerinde değil, ofis uygulamalarıyla
hazırlanan .odt, .doc, .rtf gibi belgeler üzerinde de
çalışma olanağı sunar.
Notepad, Microsoft firması tarafından Windows
işletim sistemi ailesi üzerinde basit metin türünde dosyaları hazırlamak ve düzenlemek üzere
kullanılan yazılımdır. Kaydettiği dosyaları .txt
biçiminde saklamak üzere tasarlanmış olmakla
birlikte her düz metin dosyasını açabilir ve başka
isimlendirmelerle kaydedebilir. Bu sayede örneğin
web sayfalarını oluşturan .html dosyaları üzerinde
de düzenleme yapılabilir. Ancak html diline özgü
kodlamaları içerikten ayırt etmeye yarayacak bir
64
Paragraf yerleştirme, kalın, yatık, altı çizili metin
gibi temel biçimlendirme desteğine sahiptir.
Öntanımlı olarak açık metin standardı olan Zengin
Metin Biçimi (.rtf) ile çalışır. Böylece düzenlenen
tülemek, metin içinde arama yapıldığında aranan
ifadeyi işaretlemek gibi becerileri düz metin biçimlerinde sunma ve hızlı çalışma yeteneğine sahiptirler.
Her iki uygulama da açılan tüm dosyalar için ayrı
birer pencere açar.
Şekil 6: Mac OS X içinden çıkan TextEdit yazılımı
notlar biçimlendirme içeriyorsa, basit metin olarak
kaydedilerek bu bilgilerin kaybolmasını engeller.
Bir ofis uygulaması kadar karmaşık ve özellikli
olmadığı için, düz metin editörleri kadar hızlı erişilebilir ve kolay kullanılabilirdir. Microsoft dünyasında
Notepad ve Wordpad olarak ayrı ayrı sunulan uygulamaların özelliklerini tek bir uygulama ile sunan bir
çözüm olarak düşünülebilir.
Kwrite – Gedit Metin Düzenleyiciler
Kwrite KDE, Gedit de Gnome masaüstü ortamlarıyla
birlikte Linux dünyasında öntanımlı olarak yüklenen
basit metin editörleridir. Özgür yazılım olmaları
sayesinde birçok katkıcı tarafından eklenmiş yeteneklere sahip yetenekli uygulamalardır, ancak ofis
belgeleriyle çalışmak gibi özellikler sunmazlar.
.html dosyaları gibi özel biçimlendirme içeren dosyalarda biçime ilişkin kodları farklı renklerde görün-
Şekil 7: KDE ile gelen temel metin düzenleyici KWrite
2.1.3.2 Resim görüntüleme / düzenleme
uygulamaları
Windows Resim Ve Faks Görüntüleyici
Windows işletim sisteminin bir parçası olarak XP
sürümünden bu yana gelen uygulama, resim ve bilgisayara kaydedilen faks çıktılarını görüntülemek,
bunların üzerlerinde basit işlemler yapabilmek için
kullanılır.
Bir klasörde yer alan resimleri peşpeşe görüntülemek, yakınlaştırma/uzaklaştırma, ekrana en uygun
boyutta ya da tam boyutuyla görüntüleme, doksan
derece çevirme (dik/yatay fotoğrafları ekranda doğru gösterme), yazıcıdan çıktı alma, kaydetme, isim
65
değiştirme gibi işlemler, dosyaları slayt gösterisi
olarak sunma ve bunları görüntü düzenleme uygulamalarından biriyle açma gibi olanaklar sunar.
JPG, BMP, PNG, ICO, ve TIFF biçimlerindeki dosyaları görüntüleyebilir.
Preview
Apple firması tarafından Mac OS işletim sistemi
içinde sunulan görüntüleme uygulamasıdır. Resim
dosyalarının yanısıra PDF dosyalarını ve PS/PSD,
AI, EPS, RAW, TGA, HDR, DNG gibi karmaşık
fotoğrafçılık işlemlerine olanak veren gelişmiş
biçimleri, vektörel çizim bilgileri içeren dosyaları
da görüntüleyebilir.
Bu sayede Macintosh bilgisayarlarda özel bir uygulama kurmaya gerek kalmadan hemen her görüntü
dosyasının içeriğine ulaşmak mümkün hale gelir.
Preview ile aynı zamanda bu dosyalar üzerinde
temel düzenleme işlemleri de yapılabilir. Belirli bir
açıda çevirmek, görüntünün bir bölümünü kırpmak,
biçim değiştirmek, PDF dosyalarında seçili sayfaları başka bir PDF dosyası olarak kaydetmek gibi.
Gwenview
KDE masaüstü ortamının bir parçası olarak hazırlanan Gwenview, kurulu olduğu bilgisayarda açılabilen her biçimdeki dosyayı kendi özellikleriyle (alfa
kanalı desteği gibi) görüntüleme olanağı sunar.
Şekil 8: KDE4 içinden çıkan resim izleme uygulaması
Gwenview ile dosyalar arasında gezinme
bir uygulama olarak açılmadan Gwenview yetenekleri Dolphin dosya yöneticisinin bir parçası olarak
sunulur.
Kırmızı göz hatalarını temizleme, açı değiştirme,
kırpma, boyut düzenleme gibi temel yetenekleri ve
slayt gösterisi gibi araçları bulunur.
Eye of Gnome
Gnome ile birlikte sunulan Eye of Gnome, yaygın
her dosya biçiminde kaydedilen resim dosyalarını
görüntüleyebilir.
2.1.3.3 Ses/video oynatıcılar
Windows Media Player
KDE uygulamaları içinde çağrılarak gömülü olarak çalıştırılabilir. Böylece KDE dosya yöneticisi
Dolphin içinde bir resim dosyası açıldığında, ayrı
66
Windows üzerinde ses/video dosyalarını oynatmak
için tek araç olarak Windows Media Player yer alır.
MPG, AVI ve WMV kapları dışındaki biçimleri ve
bunlar içinde DivX gibi sıkıştırma türleri kullanılan
video dosyalarını oynatmak için ayrıca kodek adı
verilen kitaplıkları kurmak gerekir. Kodek İngilizce
codec sözcüğünün Türkçe yazımından ibaret, Türkçe
karşılık bulunamamış bir sözcüktür. İngilizcede coding
(kodlama)/decoding (kod çözme) işlemlerinin bir arada yapılması nedeniyle böyle adlandırılır. Video dosyalarının sıkıştırılması için seçilen biçimde kodlanmasını
ve sonra oynatıcı program tarafından bu kodların
çözülerek filmin oynatılması işlemi için aynı kitaplık
kullanıldığı için böyle adlandırılır. Türkiye’de en çok
tanınan kodekler arasında DiVX ve Flash (flv) yer alır.
iTunes / DVD Player / Quicktime
Apple firması Quicktime teknolojisi kullanarak
geliştirdiği farklı uygulamaları kullanarak her
ihtiyaca yönelik ayrı çözüm sunar. Her ne kadar
iTunes ve Quicktime uygulamalarının her ikisi de
hem müzik hem film (video) dosyalarını oynatabilse
de, tasarım, kullanışlılık ve arayüz açısından ayrı
görevlere yönelik hazırlanmışlardır.
Apple kullanıcıları arasında Perian adlı bir uygulama ile Mac OS işletim sistemlerine tüm popüler
biçimlerdeki dosyaları oynatma yeteneği kazandırma yaygın bir seçenektir.
DVD Player uygulaması da, televizyonlarla birlikte
kullanılan set DVD cihazlarına benzer bir arayüz
sunarak daha önce bilgisayar programlarıyla film
izleme deneyimi olmayanlara daha kolay uyum
sağlama olanağı sunar.
DVD Player uygulaması bir bölge belirlenmesi
esasına göre çalışır ve bu bölge yalnızca birkaç kez
değiştirilebilir. Bu nedenle DVD izlemek için kullanışlı olmakla birlikte gündelik yaşamda çok yaygın
olarak tercih edilmez ve DVD’ler ek uygulamalar
kurularak izlenir. Bu alanda en popüler çözümlerden biri VLC (http://www.videolan.org/vlc/) adlı
özgür yazılımdır. Tüm platformlarda çalışabilir ve
her ses/video dosyasını oynatır.
Kaffeine / Totem / Mplayer – KDE
iTunes, firmanın mobil cihazları iPod, iPhone ve
iPad için uygulama ve içerik yüklenen dükkânlar
için arayüz olarak da çalışır. Sadece oynatıcı değil,
aynı zamanda e-dükkan olarak faaliyet gösterdiği
için ayrı bir uygulama olarak tasarlanmıştır.
Quicktime, basit ama kullanışlı bir film oynatıcıdır.
x/h263/264 biçimli Quicktime dosyalarını oynatmak üzere tasarlanmıştır. Öntanımlı dosya biçimi
.mov’dur. AVI dosyalarını da tanımakla birlikte,
AVI içinde kullanılan kodekler farklı ise bu kodeklerin de yüklenmesi gerekir.
Linux dünyasında onlarca ayrı multimedya oynatıcı yer aldığı için, kullanılan dağıtımda hangisinin
tercih edileceğine dair yorum yapmak olanaksızdır.
Her Linux dağıtımı, Pardus (http://www.pardus.
org.tr/), Ubuntu (http://www.ubuntu.com/) vb, kendi tercihleri doğrultusunda bir/birkaç uygulamayı
kurulum sırasında sunar.
KDE masaüstü kullanan Linux dağıtımları Kaffeine,
Gnome kullananlar ise Totem adlı uygulamayı sunsa da, bu uygulamalardan daha gelişmiş olanların
tercih edilmesi de yaygındır. Örneğin Pardus 2011
sürümünde SMplayer (http://smplayer.sourceforge.
67
net/) adlı oynatıcıyı öntanımlı olarak tercih eder.
MPlayer (http://www.mplayerhq.hu) Linux dünyasının en popüler film oynatıcılarından biridir ve her
projenin kendi altyapısına daha uyumlu hale getirdiği farklı uyarlamaları yer alır. SMPlayer KDE
ile bütünleşik çalışan bir MPlayer örneğidir. Aynı
şekilde Gnome-mplayer (http://sites.google.com/site/
kdekorte2/gnomemplayer) adıyla devam eden bir
Gnome projesi de yer alır. Bu konuda dağıtımların
kendi belgelerine bakmak ya da menüde multimedya/
çokluortam başlığına göz atmak kullanıcı açısından
daha öğretici olacaktır.
iMovie
Apple firmasının iLife destek uygulamaları paketi
içinde başlattığı ve Kar Leoparı (Snow Leopard,
Mac OS X 10.6) sürümüyle birlikte temel uygulamalar arasında katarak sunduğu iMovie kolay
öğrenilen ve kullanılan bir medya düzenleme uygulamasıdır. Film odaklı düşünülmüş olsa da, ses
konusunda da yeteneklidir.
QuickTime altyapısı kullandığı için üzerinde işlem
yapılabilecek dosyaları bu altyapı ile uyumlu olarak tanır. Bir başka deyişle, düzenlenecek film
QuickTime tarafından oynatılabiliyorsa iMovie
tarafından açılıp, düzenlenebilir.
2.1.3.4 Ses/video düzenleyiciler
Sound Recorder / Movie Maker
Windows üzerinde ses/video dosyaları düzenlemek
üzere iki ayrı araç yer alır. Ses dosyaları için basit
Ses Kaydedicisi (Sound Recorder) dijital ses kayıt
cihazlarına benzer bir arayüzle, basit operatör
tuşlarla çalışır. Her ses dosyası için ayrı bir pencere açar. Geniş düzenleme olanakları bulunmaz.
Çalma hızı, ses ve yankı miktarını ayarlayacak
basit düzenleme araçlarıyla sınırlıdır.
MovieMaker, ev tipi kameralarla yapılan çekimlerin aktarılabileceği, fotoğraflardan slayt gösterisi
benzeri basit videolar oluşturulabilen bir uygulamadır. Ofislerde sunum dosyalarında yer alacak
videoların hazırlanmasında ya da aile çapında
seyirlikler için hazırlanabilecek seviye için uygun
ve kolay kullanımlı bir düzenleme uygulamasıdır.
Aynı anda birden çok video ya da ses dosyasıyla
çalışılabilir.
68
Audacity / Kdenlive / Kino
Linux dağıtımlarının tercihleri söz konusu olunca
standart bir temelden bahsetmek mümkün olmasa
da, hemen her dağıtımın tercih ettiği yaygın çözümler çoğunlukla bu üç uygulamadır.
Şekil 9: Audacity programında efektlerin bir listesi
görünürken
Audacity (http://audacity.sourceforge.net/), endüstri standartlarında çok kanallı ses kayıt ve düzenleme uygulamasıdır. Basit podcastlerin hazırlığında,
telefon ya da başka aygıtlarla kaydedilmiş seslerin
düzenlenip birleştirilmesinde kullanılabilir.
yarda çalışacak kullanıcıların yetkilerini ayarlayan
sistemler üzerinden yapmak yaygın olarak tercih
edilir. Bu yetkilendirme sistemi dizin yapısı olarak
tanımlanır (Active Directory, LDAP, vb).
2.1.3.6 Takvim
Kdenlive (http://www.kdenlive.org/) KDE, Kino
(http://www.kinodv.org/) Gnome dünyalarının yaygın olarak kullandığı video düzenleme yazılımlarıdır. Kapsam ve yetenek olarak endüstri standardı
uygulamalarla (Adobe Premiere, Final Cut Pro
gibi) yarışacak potansiyele sahip uygulamalardır.
Yarı profesyonel standartta yapılan çekimlerle hiç
sorun olmadan çalışılır. Film endüstrisi standartlarında çekimler ev tipi bilgisayarlarda işlenmesi zor
olacağı için bu tür işlemlerde çok denenmemiştir.
2.1.3.5 Adres defteri
Her platformda ve işletim sisteminde aynı isimle
adres defteri uygulaması yer alır. Bilgisayarın kullanım alanına bağlı olarak uygulama içinde farklı
defterler oluşturarak iş / özel / arkadaşlar vb gruplar
halinde bağlantı adresleri ve bilgileri saklanabilir.
Adres defterleri arasında bilgi taşınmasını sağlayan
çeşitli biçimler bulunur. Bunlardan biri dijital kartvizit gibi tanımlanabilecek, tek bir bağlantıya ait
bilgilerin kaydedildiği Vcard (.vcf dosyaları) iken,
bunların bir liste halinde saklanıp taşınmasını sağlayan LDIF de kullanılır.
Kurumsal ağ ortamlarında, adres defteri bilgilerini
merkezi bir sunucu üzerinden paylaştırarak, her
bilgisayarda, tanımlı görevin gerektirdiği bilgiye
erişim sağlanabilir. Bu bilgi dağıtımını, bilgisa-
Her işletim sisteminin ortak özelliklerinden bir
diğeri de saat bilgileriyle tümleşik olarak çalışan
bir takvim uygulamasıdır.
Takvim uygulamaları çoğunlukla basitçe yıllık planın görüntülendiği ve gün takibi/sayımı yapmakla
sınırlı yeteneklere sahip yazılımlardır. Bununla
birlikte bilgisayarlar arası, ağ paylaşımı üzerinden
takvim paylaşımı da yapılabilir. Adres defterleri
gibi merkezi sistem üzerinden yetkiyle dağıtılabileceği gibi İnternet servislerinden ortaklaştırılması
da mümkündür. En yaygın olarak kullanılan standart iCal standardıdır.
2.1.3.7 Hesap makinesi
Her işletim sistemi yardımcı araçlar arasında bir
hesap makinesi sunar. Tüm hesap makinesi uygulamaları bilimsel hesaplama için ek özellikler içerir.
2.1.3.8 CD/DVD yazıcılar
CD/DVD yazmak için genellikle bağımsız bir grup/
firma tarafından sunulan uygulamalar tercih edilse
de, her işletim sistemi öntanımlı olarak CD/DVD
yazma yeteneğine sahiptir. İşlemi yavaş yürüterek
(en çok 4x hızla yazmak gibi) ve az özellik destekleyerek (çok oturumlu DVD desteği gibi özellikler
desteklenmez) çalışsa da, dosya yöneticileri boş bir
optik disk takıldığında, onunla yazma işlemi yürütecek bağlantıyı kurar.
69
Yine de üretilen optik ortamın kararlı ve sağlam
çalışması için özel uygulama tercih edilmesinde
yarar vardır.
2.1.4 ÜÇÜNCÜ PARTİ,
AMACA YÖNELİK ÖZELLEŞMİŞ
UYGULAMALAR
Üçüncü parti, bir anlaşmada yer alan iki tarafın
dışında tanımlı tüm kişileri tarif eder. İşletim sistemlerinin, kullanıcıyla bir anlaşmanın (EULA,
GPL vb.) karşılıklı onayı üzerinden kullanılması
nedeniyle, bunun dışında kalan tüm alan üçüncü
parti firma/gruplarca tedarik edilen uygulamalar
olarak tanımlanır.
Ofis uygulamaları, grafik düzenleme uygulamaları,
dosya sıkıştırma, CD/DVD yazma, kaynak yönetimi/muhasebe vb. uygulamalar üçüncü parti kişi
ve firmalarca temin edilen ve sonradan kazanılan
yetenekler olarak bu alanda yer alır.
Bilgisayar operatörlüğü seviyesinden bakıldığında,
yetenekler çoğunlukla bu alanda kazanılan deneyim
ve bilgi birikimiyle ölçülür. Hatta kimi alanlarda,
baskın uygulamaların varlığı, mesleki becerilerin
uygulama bilgisiyle ölçüldüğü bir algıya neden
olabilmektedir. Örneğin bir grafik tasarımcının
tasarım yetenekleri ölçülemediği için, tasarımcı
Photoshop/Illustrator/CorelDraw gibi uygulamaları
kullanabilmesi üzerinden değerlendirilmekte, bu da
bilgisayarla üretilen işlere dair mesleklerde yetkinliği kavramsal alandan çok somut teknolojik alanda
gelişmeye yöneltmektedir.
70
Bu alanda, 2000’lerin başından beri en çok kullanılan uygulama ailesi Microsoft Office olagelmiştir.
Daha önceki yıllarda Lotus, Star gibi ofis setlerinin
girdiği iş dünyası pazarında baskın bir hâkimiyete
sahip olan Microsoft Office bilgisi, çalışan nitelikleri açısından da aranan bir özellik olarak tanımlanır.
Ne var ki, yetkin bir üretim aracı olarak tasarlanan Microsoft Office, çoğunlukla amacının
dışında ve yetenek setinin çok küçük bir kısmı için
kullanılmakta ve aslında çalışanların çok daha
hızlı öğrenebilecekleri, amaca yönelik somut faydalarla geliştirilmiş uygulamalardan yararlanması
engellemektedir.
Kelime işlemci olarak Wordpad kullanılmasının
yeterli olacağı durumlarda bile, en yeni ve güncel
Word uygulamasının tercih edilmesi, uzun vadede
bu uygulamayı vazgeçilmez olarak algılatmakta,
sonra da en güncel sürümün çalıştırılamadığı her bilgisayarın hurdaya çıkarılmasına neden olmaktadır.
Gündelik ofis kullanımında yapılan yazışmaların
çok büyük bir bölümü, çok basit şablonlar kullanılarak bundan on yıl önce yayınlanmış bir ofis uygulamasında bile hazırlanabilecekken en son sürüme
geçilmesi, hem mali hem de fiziksel kaynakların
boşa harcanması anlamına gelir. Dahası, bu uygulamaları kullanan çalışanların, her sürümde ortaya
çıkan değişiklikleri öğrenmek için harcadıkları
zaman üretkenliğe engel olabilir.
Microsoft Office setine alternatif olarak yaygın
biçimde kullanılan uygulamalar, yapısal olarak aynı
özellik setine ve karmaşıklığa sahip OpenOffice.org
ve LibreOffice kardeş setleridir. Her iki set de aynı
teknolojik altyapıyı kullanır. OpenOffice.org (http://
www.openoffice.org/), Oracle firması tarafından
sunulurken, LibreOffice (http://www.libreoffice.
org/) bu alanda çalışan gönüllülerin bir araya gelerek oluşturduğu Açık Belge Vakfı (Open Document
Foundation, http://www.documentfoundation.org/)
tarafından sunulmaktadır.
Bu uygulamalar her işletim sisteminde çalıştığı için
çok yaygın olarak kullanılmakta hem bu sayede
hem de kaynak kodları açık olduğu için yüzlerce
gönüllü tarafından daha yüksek performanslı ve
güvenli hale getirilmekte.
Özgür ürünlerin kullanıcı için bir diğer avantajı bu
ürünlerin ücretsiz olarak sunulmasıdır.
OpenDisc seçkisinde yer alan uygulamalardan bazıları şunlardır:
Blender – Gelişmiş bir 3B grafik modelleme ve
animasyon uygulaması. VRML, Cal3D, AC3D gibi
biçimleri destekler. Ayrıca Python dili kullanılarak
kullanıcıların kendi eklentilerini kolayca yazabilecekleri bir altyapı sunar.
olmayan sözcükleri işaretlediği sırada
Dia – İhtiyaca yönelik değişik ölçeklerde diagramların çiziminde kullanılan, ilişki modelleme, UML,
akış şemaları ve devre çizimleri gibi alanlarda etkin
bir uygulamadır.
Özgür yazılımlar kullanılarak yeni yetenekler
kazandırma
GIMP – Piksel tabanlı grafik düzenleme uygulaması Gimp, özgür yazılım dünyasının Photoshop’u
olarak tanınır.
Şekil 10: LibreOffice yazım denetimi yaparak Türkçe
Bilgisayara yeni yetenekler kazandırabilecek bu tür
uygulamalarda, hangi platformda çalışılıyor olunursa olunsun, özgür yazılımları tercih etmek hem sürdürülebilir bir bilişim politikası, hem maliyet hem de
güvenlik açısından önemli kazanımlar sağlar.
Her platformda yaygın olarak kullanılan özgür yazılımları bir araya getiren OpenDisc (http://www.theopendisc.com/) projesi, belirli aralıklarla bu yazılımların güncel sürümlerinden oluşan seçkiler yayınlar.
Inkscape – Vektörel grafik konusunda gelişmiş bir
uygulama olan Inkscape ile ölçeklenebilir tasarımlar yapmak mümkündür.
NVU – Web sitesi yapmak için gördüğün-gibi
(What you see is what you get, WYSIWYG) ilkelerine göre hazırlanmış bir uygulamadır.
Scribus – Baskıya hazır ürünler hazırlamayı kolay-
71
laştıran ve geniş bir olanak/yetenek seçeneğiyle
çalışan masaüstü yayıncılık uygulamasıdır.
ClamWin – Ücretsiz ve özgür bir anti-virüs
programıdır.
FileZilla – Tüm dünyada en çok tercih edilen FTP
programlarının başında gelen FileZilla ile web sitelerini güncellemek ya da büyük hacimli dosyaları
İnternet üzerinden iletmek kolaydır.
Workrave – Bilgisayar başında çalışmaktan
doğan anatomik sorunları engellemek için kullanıcıyı belirli aralıklarla mola vermeye zorlayan,
kullanıcıya alıştırmalar öneren bir sağlık destek
uygulamasıdır.
2.2 İnternet Temelleri
Şekil 11: FileZilla FTP uygulamasının ana penceresi
PDFCreator – Windows işletim sistemiyle çalışan
bilgisayarlarda yazıcılar arasına eklenen bu uygulama ile, belge yazdırılırken yazıcı olarak tercih
edildiğinde baskıya hazır PDF üretir.
7ZIP – Tüm sıkıştırma standartlarını destekleyen,
dosyaların boyutlarını küçültebilen, sıkıştırılmış
dosyalara parola koruması koyabilen ve bu dosyaların İnternet üzerinden dolaşımını kolaylaştıran 7ZIP, daha önceden bu amaçla kullanılan
WinZip’in yerini aldı.
Abakt – Windows işletim sistemi için özgür bir
yedekleme programıdır.
72
İnternet, birbirine standart İnternet Protokolleri
(TCP/IP) ile bağlanan bilgisayarlardan oluşan küresel ağın ismidir. Haberleşmenin esaslarını belirleyen protokollerden en genel olan ikisinin ismi, genel
olarak bu bağlantı standartlarını tanımlar. TCP/IP,
Aktarım Denetim Protokolü (Transmission Control
Protocol) ve İnternet Protokolü (Internet Protocol)
tamlamalarının İngilizce kısaltmalarıdır. Bu ağa
bağlı olan her bilgisayarın, ağ üzerinde kayıtlı olduğu adres bu nedenle IP numarası olarak tanımlanır.
60’lı yıllarda ABD’de ticari araştırmalar ve savunma alanındaki çalışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkan ARPANET (Gelişmiş Araştırma Projeleri
Ajansı Ağı – Advanced Research Projects Agency
Network) bugün kullanılan İnternet ağının ilk
modeli kabul edilir.
Günümüzde bilgisayar tanımının ötesine geçerek,
standart protokol ile haberleşebilen tüm cihazlar
bu ağın parçası olduğu görülür. En bilinen iki kullanım alanı, Dünya Çapında Ağ (World Wide Web,
WWW) sayfaları ve e-posta olsa da, her gün programlanabilen buzdolaplarının eksikleri İnternet
kullanarak belirlenen adreslere ilettiği, bu sayede
siparişleri otomatik olarak verebildiği sistemlerin
kullanıldığı akıllı ev tasarımları ya da özellikle
çocukların takibi için uzaktan izlenebilen kameralar gibi birçok kullanım alanı ortaya çıkmaktadır.
Bu cihazların ve sistemlerin kullandığı altyapı,
popüler bir web sitesine bağlanmak için ev ya da
işyerlerinden kurulan bağlantıdan farklı değildir.
İnternet Protokolü kullanılarak yapılacak bağlantıların her cihazda aynı şekilde çalışması için kurallar
belirlenir ve bunlar endüstri ürünlerindeki uluslararası standartlar (ISO vb) gibi tüm dünyada aynı
şekilde uygulanmaya çalışılır. İnternet organizasyon
ve teknik standartları Katkı Çağrı Belgeleri (Request
For Comment – RFC) olarak belirlenmiştir. Hemen
her İnternet bileşeniyle ilgili bir RFC bulunur.
2.2.1 AĞ NASIL ÇALIŞIR?
İnternet üzerinden haberleşecek olan bilgisayarların bağlandığı tek bir merkez bulunmaz. Ağ, her
düğümü birbiriyle bağlantı kurabilme yeteneğine
sahip olacak şekilde tasarlanmıştır. Bu özellik,
savunma konusunda yapılan araştırmaların uzantısı olarak, güvenlik sağlamak için eklenmiş, böylece
bir merkezde yaşanan kesintinin tüm ağı etkilemesi
engellenmiştir.
İnternet’in işleyişi her düğümün bir adres ile kaydedilmesi ilkesine dayanır. İşleyiş, bir düğüm, diğeriy-
le iletişim kurduğunda kendi adresini tanımlayarak
diğer düğümle doğrudan haberleşebilmeye başlayacak şekilde tasarlanmıştır.
IP Adresleri
Mevcut yaygın altyapı 4. nesil İnternet Protokolü
ile kurulmuş ve kısaca IPv4 olarak tanımlanmıştır.
Her biri 0-255 arası bir rakamla belirlenen dört
haneli bir adres yapısı içerir. Bilgisayar dünyasında
bu her bir hane 8bit bilgi olarak saklanabilir. Bu
toplamda 32bit bilgi ile adres hafızada tutulabilir
anlamına gelir.
Dünyadaki bilgisayar sayısının çokluğu göz önüne
alındığında bu kadar az sayıda olasılık ile adres
dağıtılmasının imkânsızlığı kolayca görülebilir. Bu
sorunun yapısal çözümünü de içeren yenilikler 6.
nesil IP ile sunulmuş, 32bit yerine 128bit bellekle
saklanacak bir adres yapısı tanımlanmıştır.
Adreslerin yanısıra, aktarım konusundaki mimari
de değişerek ses ve görüntü aktarımının daha hızlı
olmasını sağlayacak bir yapı ile kurulan IPv6, tüm
modern cihazlar tarafından desteklense de 2011 yılı
itibariyle Türkiye’deki uygulama sadece Çanakkale
18 Mart Üniversitesi ve Ulusal Akademik Bilişim
Ağı Merkezi (ULAKBİM) arasındaki pilot alan ile
sınırlıdır.
Mevcut ticari altyapıda her cihazın tek başına
İnternet düğümü haline gelmesi planlanmamış,
bunun yerine bağlantıları düzenleyen düğümler,
servis veren noktalar olarak kullanılagelmiştir.
Bunun ev ölçeğindeki en bilinen şekli ADSL/Kablo/
Fiber modemlerdir.
73
Modemler, servis sağlayıcı ile bağlantı kurarak
İnternet üzerinde kaydolur, o modeme bağlı olan
tüm bilgisayarlar, aynı protokol ile küçük bir yerel
ağ oluşturarak İnternet’e kaydolurlar. Yani dışardan bakıldığında tek bir düğüm olarak görünür,
o düğümün arkasında küçük bir ağcık daha içerebilirler. Bu çözüm, aynı zamanda modemlerin
bağlantıyı kontrol etmesiyle her bilgisayarda ayrı
birer güvenlik çözümü geliştirmeyi gereksiz kılar ve
zaman/emek tasarrufu da sağlar.
ARPANET zamanlarında kullanıma açılmamış iki
adres bloğu bugün yerel ağların yapılandırılması
için kullanılmaktadır. Modemlerin ayarlanması
sırasında son kullanıcıların bile görüp aşina olduğu
bloklar 10.0.*.* ve 192.168.*.* serilerini içerir. *
yerine 0-255 aralığında bir rakam belirlenerek ağa
bağlanacak cihaza atanabilir.
Yönlendirici (Router)
IP adresiyle İnternet üzerinde kaydedilen iki cihaz
arasında iletişim kurulması için bir yol izlenmesi
gerekir. Bu yol, trafiği yönlendiren cihazlar arasında
gerçekleşir. Çok basitçe tarif etmek gerekirse, birçok
modem aynı zamanda yönlendirici olarak çalışır.
Servis sağlayıcılar, modemler üzerinden bağlantı
kuran müşterileri için modemlerin bağlanabileceği
yönlendiriciler çalıştırır, böylece bir noktadan diğerine zıplayarak esas ulaşılmak istenen adrese varılır.
Sözgelimi, bir kullanıcı evinden 80.93.217.107 IP
numarasına bağlanmak istediğinde servis sağlayıcı
modemden gelen bu istek doğrultusunda talebi 80
ile başlayan IP adreslerinin yönlendiricisine ulaştırır, oradan bu adrese kadar diğer yönlendiricileri
74
geçip adrese ulaşır ve cevap aynı yoldan geri gelir.
Merkezi servisler bağlı olan tüm düğümlerin adreslerini tutarak bu işi hızlandırır. Örneğin sohbet
servislerine bağlanıldığında, servisi sunan kurum
birbiriyle konuşmak isteyen iki kişinin IP adresini
bunlar kendi sunucusunda kaydedildiği için doğrudan birbirine bağlayabilir.
Alan Adları (DNS)
Yukardaki örnekte yer alan IP adresi, STGM’nin
web sitesinin kayıtlı olduğu adres. Ancak gündelik yaşamda bu numaralar yerine www.stgm.org.
tr gibi adresler kullanılır. Böylece hem adresleri
hatırlamak kolaylaşır hem de bir IP adresi birden
çok alan adı için servis sunabilir.
En sık kullanılan servisler web siteleri, e-postalar ya
da dosya alanlarıdır (FTP). Bir alan adı, bu servislerin
her birini ayrı IP numarasıyla kayıtlı sunuculardan ya
da bir arada tek bir sunucu üzerinden sağlayabilir.
Servislerin gündelik yaşamda alan adlarıyla ilişkilendirilmesinin bir avantajı da, servisin verildiği
sunucu ya da adres değiştiğinde alan adı sabit kaldığı için servisi kullananlar açısından bir değişiklik
yapılmasının gerekmemesidir.
Yine örnekten devam edersek, evinden STGM web
sitesine bağlanmak isteyen bir kullanıcı, web tarayıcısının adres satırına www.stgm.org.tr yazdığında, modem servis sağlayıcı firmanın sunduğu DNS
sunucusuna bu talebi iletir. DNS sunucusu hangi IP
adresine bağlanacağı bilgisini verir, modem de yönlendiriciye bu adresi ileterek bağlantıyı sağlar. Bu
bürokratik ve karmaşık görünen yapıda tüm iletişim saniyeler hatta milisaniyeler içinde gerçekleşir.
Alt Alan Adı (Subdomain)
Alan adlarında birçok değişik servis verilebildiği ve
yükü dağıtmak için bu servisleri ayrı ayrı sunucular
kullanarak vermek mümkün olduğu için alt alan adı
kullanımı da yaygınlaşmıştır.
Web sitelerini simgeleyen popüler WWW kısaltması
alt alan adı kavramının en bilinen örneğidir. Hemen
her alan adına bağlı web sitesi, www alt alan adıyla
sunulur. http://www.stgm.org.tr gibi. Bunun yanında
e-posta sunucuları için mail alt alan adı kullanımı
da yaygındır. http://mail.stgm.org.tr gibi.
Bant Genişliği
İnternet servisi sağlamanın son teknik gerekliliği
iletişim hattının bant genişliğidir (bandwidth). Son
kullanıcılar için bu terimin ifade ettiği kavrama
dair en gündelik örnek ev tipi geniş bant aboneliklerinde belirlenen hız ve kotadır. Bağlantı hızı ve
trafik miktarı bir sunucu servisinin temel giderleri
arasında yer alır ve tıpkı ev bağlantılarında olduğu gibi, sunucunun tahmin edilen trafiğe bağlı
olarak belirli bir bant genişliği paketiyle satılması
gelenekselleşmiştir.
Sunucularda trafik miktarı, servis alan kullanıcıların gerçekleştirdiği iletişimin toplamıdır. Örneğin
www.stgm.org.tr adresine bağlanan bir kullanıcı,
Sivil Toplum Örgütleri İçin Kampanya Hazırlama
Rehberi kitabını indirdiğinde kendi kotasından
bu kitabın dosya büyüklüğü kadar, yani yaklaşık
6 MB harcar. Bir başka kullanıcı da aynı anda
Sivil Toplum Kuruluşları İçin Toplumsal Cinsiyet
Rehberi kitabını indirdiğinde kotasından 1 MB
harcamış olur. STGM sunucusu ise bu işlemler
sırasında bant genişliğinden 7 MB harcar.
Kapılar (Port)
Gündelik yaşamda çok ihtiyaç duyulan bir bilgi
olmasa da, İnternet işleyişinin temel özelliklerini
tanımlarken unutulmaması gereken bir nokta da,
İnternet Protokolü çerçevesinde kurulan iletişimde
standart hale gelen her servisin kendine özgü bir
kapı kullanma geleneğidir.
Kapılar ya da bir başka çeviriyle limanlar, gerçekten de sunucu servisinde aynı anda gelen talepleri,
istenen hizmete bağlı olarak grupladığı giriş/çıkış
noktaları olarak çalışır.
Ağ tarayıcının adres satırına bir alan adı girildiğinde, uygulama alan adını sorgulayıp yönlendiriciler
üzerinden sunucuya ulaştığında geleneksel olarak
80. kapıya başvurur. Ağ sunucular 80 numaralı
kapı üzerinde hizmet verdikleri için uygulamalar
da bu kurala uygun bağlantı kurar ve kullanıcının
bu detayları bilmesine gerek kalmadan iletişim
kurallarına uygun olarak sağlanmış olur.
Aynı şekilde dosya iletim protokolü (FTP) 21 ya da
MSN mesajlaşma protokolü 1863 numaralı kapı
üzerinden çalışırlar. Yönlendirici üzerinde gerekli
kapıların kapalı olması durumunda, kullanıcı o
kapıyı kullanan servislerden yararlanamayacaktır.
Bazı işyerlerinde örneğin MSN mesajlaşma protokolünün kullanılamıyor olması, kapıların kullanımı
hakkında okura bir fikir verecektir.
75
2.2.2 İNTERNET HİZMETİ İÇİN
NELERE İHTİYAÇ DUYULUR?
2.2.1 bölümde kullanıcı gözünden tarif edilen ağ
yapısındaki bileşenler, bu servisi sunmak için gerekli olan altyapıyı da tarif ediyor.
Örneğin, bir web sitesi sunmak için kesintisiz
İnternet bağlantısına sahip bir bilgisayar üzerinde
bu konuda iş gören bir yazılım çalıştırılır ve bu bilgisayarın IP adresi, sunulmak istenen Alan Adı ile
ilişkilendirilir. İnternet bağlantısının bant genişliği,
hizmetin ne kadar ekonomik olacağını ayarlayabilecek önemli unsurlardan biri olmakla birlikte, bu
alandaki yoğun rekabet, piyasada çok detaylı bir
hesap yapmayı gerektirmeyecek fiyat/performans
sunan seçenekler sunar.
Bant genişliği, sunulacak olan siteyi oluşturan dosyaların saklanacağı sabit disk alanı ve sitenin çalışmasını sağlayan altyapı site barındırma (hosting)
hizmeti kapsamında yer alır. Bu hizmeti sağlayan firmaların büyük çoğunluğu alan adı satış ve yönetimini
de gerçekleştirdiği için çoğu durumda tüm işlemler
için bir firmanın paket sözleşmeleri yeterli olacaktır.
Türkiye’de yürütülen çalışmalara yönelik olarak
org.tr gibi .tr ile biten alan adlarının kullanılacağı
durumda alan adının ayrıca alınması gerekebilir.
Tr üst alan adı 2011 itibariyle tekel olarak sunulmaktadır. Bu nedenle barındırma hizmeti sağlayan
firmalar bu alan adı satışını yaptıkları durumda
dahi, üzerine hizmet bedeli ekleyecektir. .org, .net
ya da .com gibi alan adlarında yetkili satıcı lisansı
taşıyabilenler, resmi satışla aynı fiyatı sunabilirler.
76
2.2.3 SERVİSLER
İnternet ağının bir parçası olmak pratikte bu protokol kapsamında belirlenen servislerden yararlanmak anlamına gelir. İki düğüm arasındaki iletişimin
İnternet üzerinden gerçekleşmesi anlamına gelen
soyut tanımlar, servislerin pratik fayda ve sunduğu
olanaklarla gündelik yaşamda anlamlı hale gelir.
Tüm servisler, basitçe İnternet Protokolü üzerinden kurulan bir bağlantıda sunucuya kendileri için
belirlenmiş öntanımlı kapıdan ulaşır ve karşılıklı
iletişim için belirlenen komutları kullanarak bilgi
alışverişi yapar.
2.2.3.1 Web servisleri
Tanım ve tarihçe
İnternet Protokolü üzerinden kurulan bağlantı olanaklarının en bilinen örneklerinden biri web servisleridir. CERN laboratuvarlarında araştırmalara katılan
Tim Berners-Lee tarafından 1990’lı yılların başında
kavramsal çerçevesi çizilen teknoloji 60’lı yıllardan
beri tartışılan sıçramalı metin yapısını (hyper text)
kullanan bir standart oluşturulmasıyla başlar.
Çıkış noktası, CERN’deki çalışmalara katılan
araştırmacıların farklı ülkelerden gelmeleri,
değişik akademik yapılar ve bilgisayar sistemleri
kullanmaları nedeniyle bulgularını paylaşmakta
zorlandıklarını gözlemleyen Bernes-Lee’nin her
bilgisayarda aynı biçimde görüntülenebilecek bir
belgeleme yapısı kurmaya çalışmasına dayanır.
Yapısı, doğrusal olmayan (non-linear) metin
ilişkileri ve metinlerin birbirlerine bağlantılarını
işaretleyebilen HTML dili kullanılarak hazırlanan belgeler ve belgelerin bu dili yorumlayabilen
uygulamalar tarafından herhangi bir bilgisayarda
görüntülenmesini sağlamak için İnternet altyapısını
kullanmayı öngörür.
HTML, Sıçramalı Metin İşaretleme Dili (Hyper Text
Markup Language – Hiper Metin olarak da kullanılmaktadır) tamlamasının İngilizce kısaltmasıdır.
Küresel bir uyumluluk sağlaması ve İnternet’in yaygınlığına paralel olarak tüm coğrafi alanları kapsayan bir iletişim şekli doğurması nedeniyle Dünya
Çapında Ağ (World Wide Web) olarak tanımlanır.
İnternet adreslerinin başında geleneksel olarak yer
alan WWW de bu tanımın kısaltmasıdır.
Ayrıca HTML standartlarının güncel ihtiyaçlara
yönelik olarak geliştirilmesi görevini üstlenen
bağımsız ve uluslararası bir organizasyon da WWW
ismine atfen W3C ismiyle çalışmalarını yürütür.
W3C, World Wide Web Consortium (Dünya
Çapında Ağ Kurulu) kelimelerinin kısaltmasıdır.
HTML dilinin artan ihtiyaçları karşılaması için
zaman içinde, bilgisayar programları ya da işletim
sistemleri gibi, yeni sürümleri yayınlanır. Halen yaygın olarak kullanılan HTML sürümü 4.01 olmakla
birlikte, 2012’den itibaren gelişmiş çokluortam desteği, ses ve video transferi özellikleri sağlayan HTML
5 sürümünün yaygınlaşması öngörülmektedir.
Bu rehberin sınırlarını aşacağı için yer verilmeyen,
HTML ile uyumlu, veri taşımaya yönelik olarak
tasarlanan XML ve XHTML gibi dinamik yapıları
da en azından ismen anmak gerekir.
Bu teknolojileri kullanarak yaratılan servisler içinde en kullanışlı ve yaygın olanı RSS hizmetidir.
RSS, bir sitenin yayınında bağımsız olarak ele
alınabilecek verilerin yayınını sağlayan bir protokoldür. Özellikle blog sitelerinde, her bir blog yazısı
RSS yayınında yeni bir bileşen olarak kaydedilir.
Böylece bir sitenin içeriğini RSS yayını ile takip
eden okuyucular, kullandıkları uygulamalarda,
sitede yeni bir içerik olduğunda otomatik olarak
haberdar olabilmektedir.
İngilizce Gerçekten Basit Derleme (Real Simple
Syndication) sözcüklerinden oluşan kısaltma, bu
tür haber kaynaklarının bir arada toplanabilmesi
sayesinde haberlerin derlenmesine olanak tanır.
Web tarayıcılar üzerinden kullanılabileceği gibi
ayrı uygulamalar aracılığıyla da kullanılabilir.
Firefox için çok başarılı birçok RSS eklentisi bulunur. Kullanışlı ve Türkçe desteği olan bir örnek için
SAGE’ye (http://sagerss.com/) bakılabilir.
2.2.3.2 E-posta
İnternet standartlarının belirlendiği RFC belgelerinden 822 numaralı olanı ARPA üzerinde elektronik metin biçimindeki mesajları tanımlamış, daha
sonra 2822 numaralı standart bunun yerini alarak
çağdaş mesajlaşma standartlarını tarif eder hale
gelmiştir. Böylece İnternet üzerinden dağıtılan
e-postalar bilgisayar, işletim sistemi ayırt etmeksizin bu kurala uygun okuyucularla her yerde
okunabilir.
Web siteleri arasındaki trafikte olduğu gibi bir
e-posta da atıldığı bilgisayardan yola çıktığında
77
alan adı sunucusu kullanarak, alıcı e-posta adresinin alan adını sorgular.
Örneğin bilgi@stgm.org.tr adresine gönderilen bir
e-posta stgm.org.tr alan adına bağlı bir e-posta sunucusu olup olmadığını, varsa hangi IP adresinde çalıştığını öğrenir ve bu sunucuya doğru yola çıkar. @
işareti, alan adına bağlı posta sunucusu üzerindeki
hesabı gösterir. Hesaplar bir apartmanda dairelere
ait posta kutuları gibi düşünülebilir. Posta sisteminde
apartman numarasından sonra 2/17 gibi bölme işaretiyle belirtilen hesaplar e-posta trafiğinde @ işaretiyle önce hesap, sonra alan adı şeklinde tanımlanır.
2.2.3.2.1 E-postanın anatomisi
2.2.3.2.1.1 E-postaların içerdiği bilgiler
Her e-posta başlık ve gövde bölümlerinden oluşur.
Başlık bölümünde postanın teknik bilgileri, gövde
bölümünde göndericinin oluşturduğu mesaj yer alır.
Başlık bölümünde yer alan teknik bilgiler hem iletişimin gerçekleşmesi için gereklidir hem de alıcı
tarafından mesajın gönderimine ilişkin kullanılabilir. Mesajın gönderildiği saat ve tarih bilgileri, gönderen kişinin kullandığı işletim sistemi ve e-posta
istemcisi, kullanıcı adresi, postalamayı yapan
sunucunun bilgileri gibi farklı konularda ayrıntılı
bilgiler bu alanda saklanır. E-posta uygulamaları
çoğunlukla bu bilgileri kendileri yorumlayıp arayüzlerinde sunar ve kullanıcıya göstermez.
Gövde bölümü, kullanıcının yazdığı mesajın kendisidir. Standart tanımda düz metin olarak tanımlanmış olmakla birlikte çağdaş e-posta uygulamaları
78
HTML sayfalarda kullanılan biçimlendirme özellikleriyle hazırlanmış mesajları yorumlama yeteneğine sahiptir.
2.2.3.2.1.2 Dosya eklentileri
E-postalar birlikte okunmak için eklenti olarak
yüklenmiş dosyaları da taşıma yeteneğine sahiptir.
Örneğin, HTML aracılığıyla özel görünüme sahip
olarak tasarlanan e-postalar, aslında bir html dosyasını ek olarak taşıyıp alıcının bilgisayarındaki
uygulama sayesinde standart e-postalar gibi uygulama içinde görünür. Normalde html dosyaları bilgisayarda ağ tarayıcı uygulamalar tarafından açılmak üzere belirlenmiş olsa da, e-posta eklerindeki
dosyalar uygulamalar tarafından görüntülenebilir.
HTML dosya içinde uzaktaki başka bilgisayarlarla
iletişim kurulması mümkün olduğu için bu dosyaların kullanıcı onaylamadan görünmesi güvenlik
açısından sakıncalı olabilir. Bu da, düz metin
biçimindeki standart e-postanın tercih edilmesine
yönelik nedenlerden biridir.
E-postalara eklenen dosyaların bir biçim sınırlaması bulunmaz. Sıkıştırılmış arşivler (ZIP, RAR vb.),
resim dosyaları (JPEG, GIF, PNG vb.), ses/video
dosyaları (MP3, AVI vb.), belge dosyaları (DOC,
ODT, PPT vb.) gibi akla gelebilecek her tür dosya
e-posta ile taşınabilir.
Püf nokta: E-posta standartlarında taşınacak
eklentilerin 10 MB ile sınırlandırılması öngörülmüştür. Daha büyük dosyalar sunucular arasında
taşınmayacağı için sorun yaşanabilir. Ayrıca kimi
e-posta sunucularında virüslere karşı önlem olarak
bazı tür dosyalar engellenebilir. Bu tür durumlarda
gönderilecek olan dosyanın bir FTP alanına ya da
ağ üzerinde dosya paylaşım sitelerine yüklenerek,
e-posta ile indirilebilecek bağlantının gönderilmesi
tercih edilmelidir.
Bu tür yetenekleri kazanmak için YouTube, Vimeo
gibi video paylaşım sitelerine yüklenen öğretici
filmlere bakılabilir.
2.2.3.2.1.3 Şifreleme ve imzalama
E-posta sunucuları isim/parola ile kimlik doğrulaması
yapsalar dahi, göndericinin kimliği ve mesajın bütünlüğünün korunması için dijital imzalama ve mesaj içeriğinin dijital şifreleme ile korunması gibi yöntemler
kullanılabilir. Bu konuda endüstri standardı olarak
kabul gören PGP şifreleme/imzalama sistemi her
platform ve uygulama için özel çözümler sunar.
Aynı altyapının özgür yazılımlar kullanılarak hazırlanmış bir benzeri de GPG (http://www.gnupg.org/)
adıyla bulunabilir. Açık anahtar yöntemine dayalı
bu sistemler, güvenli haberleşme olanağı sunmakla
birlikte kimi ülke yasaları bu sistemlerin sağladığı
şifrelemeyi yasadışı kabul etmektedir.
2.2.3.2.2 E-posta sunucusu ve istemci uygulamalarla çalışmak
Web servisi gibi, e-postaların hesaplara ait posta
kutularında saklandığı ve alışverişinin yapıldığı posta
servisleri de bulunur. Kurumlar ya da kişiler, kullandıkları alan adıyla bir posta sunucusunu ilişkilendirerek bu adrese kayıtlı e-posta hesapları açabilir.
Teknik farklılıklar ve ihtiyaçlar nedeniyle
e-postaların toplanması ve gönderilmesi iki ayrı
uzmanlık haline gelmiş ve bunun için ayrı sunucular
çalışması genel kabul görmüştür. Gündelik yaşamda her iki servis aynı alt alan adıyla tanımlansa
bile ayrı servisler olarak çalışır ve e-posta okuma
uygulamalarında bu şekilde belirtilir.
2.2.3.2.2.1 POP3/SMTP sunucular
E-posta trafiği için kullanılan sunucular iki ayrı
iletişim şekline göre gruplanabilir. Türkiye’de
İnternet Servis Sağlayıcı (İSS) firmalar tarafından
yaygın olarak verilen hizmet POP3/SMTP sunucular üzerinden sağlanır.
POP3, posta ofisi protokolü 3 (Post Office Protokol
3) tamlamasının kısaltmasıdır. Bu sunucular kullanıcıların posta kutularını saklar ve 110. kapıdan
bağlantı kuran uygulamaların, kullanıcı ismi ve
parola karşılığında bu kutuya erişmelerini sağlar.
E-postalar düz metin dosyaları olarak saklanır,
kataloglanmaz.
SMTP de, Basit Posta İletim Protokolü (Simple
Mail Transfer Protocol) tamlamasının kısaltmasıdır. Adı gibi basitçe e-postanın alıcının posta kutusunun yer aldığı sunucuya ulaştırılmasını sağlar.
2.2.3.2.2.2 IMAP sunucular
IMAP, İnternet Mesaj Erişim Protokolü (Internet
Message Access Protocol) tamlamasının kısaltmasıdır. POP3 yerine daha gelişmiş özellikler sunan
bir posta sunucusudur. Hem SMTP gibi ayrı bir
servis gerekmeden alıcı/gönderici işlemlerini bir
arada yürütebilir hem de posta kutusunda kataloglama ve dizinler kullanarak posta ayırma gibi
yetenekler sunar.
79
IMAP sunucular üzerinde yer alan dizinler, IMAP
desteği olan (hemen her çağdaş posta istemcisi bu
desteği sağlar) uygulamalarda ayrı ayrı çalışır.
Böylece gelen postalar daha sunucuda belirli kurallara göre tasnif edilerek farklı bilgisayarlardan
erişilirken tüm trafik yerine önem sırasına göre
belirlenen e-postalara ulaşılabilir. Bu özellikle
mobil cihazlardan e-posta okurken kolaylık sağlar.
2.2.3.2.2.3 MS Exchange
Microsoft firması tarafından geliştirilen posta standardıdır. Windows işletim sistemi üzerinde gelen
e-posta uygulaması ya da ofis paketiyle gelen gelişmiş Kişisel Bilgi Yönetim (Personal Information
Manager - PIM) uygulamaları aracılığıyla ya da
kendi ağ sayfası arayüzü ile kullanılabilir. IMAP
gibi gelişmiş özellikler sunar. Mac OS ya da Linux
işletim sistemlerinde de çeşitli uygulamalar kullanılarak bağlantı kurulsa bile, standart üzerinde
yapılan değişikliklere tam uyumluluk sağlanmasının zorluğu ve işleyişin kapalı olarak tasarlanması
nedenleriyle tamamen Windows ortamlarda tercih
edilmesi daha uygundur. Açık standartların tercihi
ise bundan daha uygun olacaktır.
2.2.3.2.2.4 E-posta istemcileri
E-posta istemcileri ofis işlerinin vazgeçilmez parçası olarak Kişisel Bilgi Yönetimi (PIM) uygulamalarının parçası olarak geliştirilmektedir. Takvim,
ajanda, not defteri gibi farklı uygulamalarla ortak
çalışan, bu alanlardaki bilgiyi başka kullanıcılarla
paylaşmaya dayanan altyapılarla uyumlu olarak
çalışan uygulamalar genellikle e-posta okumak ve
göndermekten daha fazlasını sunar.
80
Her platformda çalışan bir özgür yazılım olan
Thunderbird (http://www.mozillamessaging.com/
thunderbird/), popüler ağ tarayıcısı Firefox’un
(http://www.mozilla.com/firefox/) kardeş uygulaması ve en bilinen e-posta istemcilerinden biri
olarak tanınır. Firefox gibi üçüncü kişilerin de
katkıda bulunduğu eklenti dünyasıyla yetenekleri
geliştirilebilir.
2.2.3.3 Dosya iletim protokolü (FTP)
En güncel haliyle RFC 2428 ile tanımlanan FTP
standardı, İnternet altyapısı ile dosya paylaşımı/
iletimi sağlayan temel servis tanımıdır. Ağ sayfaları sunucuları gibi, FTP servisi veren sunucular
bulunur. Sunucular 20. kapıyı kullanarak kendisiyle haberleşen FTP uygulamalarına kullanıcı
adı ve parola ile kimlik doğrulaması yaparak, bu
kullanıcılar için tanımlı olan dosyaların listesini
sunar ve bu dosyaları indirme olanağı verir. Hemen
her çağdaş işletim sisteminde özel bir program
gerekmeksizin dosya yöneticisi kullanılarak FTP
bağlantısı kurulabilir, sadece indirme amacıyla
kullanıldığında ağ tarayıcıları da FTP bağlantısı
kurma yeteneği sunarlar. Bununla birlikte bu konuda özelleşmiş uygulamalar, bağlantının kesildiği
durumlarda indirmeyi devam ettirmek, indirilen
dosyaları aynı anda birkaç iletim hattı açarak daha
hızlı indirmek gibi yeteneklere sahiptir. En popüler
örneklerden biri her platformda çalışan FileZilla
(http://filezilla-project.org/) adlı özgür yazılımdır.
2.2.4 AĞ TABANLI UYGULAMALAR
Ağ tabanlı uygulamalar, basitçe işlem sonucunda
üretilen verilerin bilgisayar üzerindeki sabit disk
yerine ağ üzerinde bulunan alanlarda depolandığı,
böylece aynı anda birçok kullanıcı/bilgisayar üzerinden işlem yapılabilen uygulamalardır. Bulut bilişim
(cloud computing) alanındaki gelişmelerle birlikte
İnternet üzerinde çalışan uygulamalar hem kapsam
hem de amaç olarak çeşitlenerek bu alanın yükselen
bilişim eğilimlerinden biri olmasını sağlamaktadır.
Servis Olarak Yazılım (Software As A Service) tanımıyla tarif edilen ve bir web sitesinden çok, kullanıcının bilgi ve sorguları sonucunda üretilen bilginin
sunulduğu alan olarak çalışan birçok popüler uygulama da bu alanın tanınmış örnekleri arasında yer alır.
Standart bir ağ tarayıcı uygulama ile kullanılan bu
servisler, web standartlarına uygun olarak hazırlandığında her tarayıcı, dolayısıyla her bilgisayarda
çalışır. Windows, Linux, Mac gibi platformlarda
ayrı ayrı hazırlanması gereken uygulamalara göre
en büyük avantajlardan biri bu taşınabilirlik özelliğidir. Ayrıca bilginin sunucuda durması sayesinde,
sunucu servisi yeterince güvenliyse belge ve verilerin yedeklenmesi işlemi ve maliyetini önemli oranda
azaltma olanağı tanır.
2.2.4.1 Web tabanlı e-posta servisleri
Bilgisayarda çalışan e-posta istemci uygulamaları yerine ağ tarayıcısı ile bağlanan bir adreste,
İnternet üzerinde çalışan bir uygulama olarak
düşünülebilir. Hotmail, Gmail, Yahoo gibi ücretsiz
e-posta servislerinin neredeyse tamamı web siteleri
aracılığıyla hizmet verip, bu sitelerde görüntülenen
reklamlardan para kazanmaktadır.
Ayrıca kurulu olan e-posta sunucularına istemci
ile bağlanmak yerine bu sunucudaki posta hizmetini web sitesi aracılığıyla sunan bir web sunucusu
çalıştırmak da mümkündür. Roundcube (http://
roundcube.net/), SquirrelMail (http://squirrelmail.
org/) gibi özgür yazılımlar bu alanda yaygın olarak
kullanılmaktadır.
2.2.4.2 Ofislerde web tabanlı uygulama
çalıştırmak
Yerel ağ üzerinde web tabanlı uygulamalar çalıştırmak ve böylece ofis ortamında tüm bilgisayarlardan aynı uygulamayı kullanmak son dönemde
yaygınlaşan bir eğilim. Bu yöntemi denemek için
büyük maliyetli yatırımlar da gerekmez. Basitçe
her bilgisayar gerekli uygulamalar çalıştırılarak
İnternet hizmetleri sunabilir.
Bu servisi özgür yazılımlar kullanarak düşük
maliyet ve yüksek performansla gerçekleştirmek
en yaygın çözümlerin başında yer alır. Apache
(http://www.apache.org/) adlı web sunucu uygulaması, MySQL (http://www.mysql.com/) veritabanı
ve PHP (http://www.php.net/) adlı, web sitelerine
yönelik dinamik programlama dilinin kullanımını
sağlayan kitaplıklar bir araya getirilerek hazır
çözüm paketi olarak sunulmaktadır. Bu yapı,
kurulduğu işletim sistemiyle birlikte anılan kısaltmalarla bulunabilir. Windows için WAMP (http://
www.wampserver.com/), Mac OSX için MAMP
(http://www.mamp.info/) ve Linux sistemlerde
LAMP olarak bulunabilir.
81
Microsoft teknolojileri IIS adlı sunucu uygulamasıyla MSSQL adlı veritabanını bir arada sunmakta,
bu teknolojiler üzerinde hem PHP hem de .net ya
da asp programlama çatılarıyla çözümler önermektedir. Bu uygulamaların ayrı ayrı ücretli lisanslara
sahip olmaları ve veritabanı çözümünde saklanan
veri arttıkça lisans ücretinin artması gibi nedenlerle Windows üzerinde dahi özgür yazılımların daha
yaygın olarak tercih edildiği gözlenmektedir.
WAMP/MAMP/LAMP paketlerinden herhangi
birinin kurulu olduğu bir yerel ağ üzerinde herhangi
bir web tabanlı uygulama sunmak, basit bir paket
program kurulumu kadar basitleşmiş ve Türkçe de
dahil birçok dilde çok sayıda kullanıcı tarafından
detaylı biçimde belgelenmiştir. Her örneğin kendine
özgü ayrıntılı bilgileri olduğu için hangi alanlarda
kullanılabileceği dışındaki boyutlar bu çalışmanın
çerçevesi dışında kalacağı için STÖ’lerde kullanılabilecek örneklerle yetinilecektir.
2.2.4.2.1 Wiki – ortak metin üretimi, sözlük/
ansiklopedi altyapısı
Özgür ansiklopedi Vikipedi (http://tr.wikipedia.
org/) sayesinde İnternet kullanıcıları tarafından
yakından tanınmaya başlanan wiki motorları,
sayısal ve ortak bellek oluşturmada, belgelendirme
çalışmalarında altyapı oluşturmak için ideal araçlardan biri olarak karşımıza çıkar.
Yine Vikipedi için geliştirilmekte olan ve dolayısıyla
dünyanın en çok kullanılan uygulamalarından biri
haline gelen MediaWiki (http://www.mediawiki.
org/) bu konuda iyi bir tercih sayılabilir. Vikipedi
82
projesinde gönüllü olarak yer alanlar, bu motorun
kurulumu konusunda gönüllü yardımda bulunabilmekte ve bu önerilerini profil sayfalarından
duyurmaktadır. Bir bilişim uzmanının yokluğunda
MediaWiki işlemleri için Vikipedi gönüllülerine
başvurulabilir.
2.2.4.2.2 Moodle
Uzaktan eğitim sistemleri için tasarlanmış olan
Moodle (http://moodle.org/), belge, müfredat,
video, ses dosyaları gibi birçok içeriği yönetmek
için idealdir. Kullanıcılar ve içerik okul yapısı düşünülerek hazırlandığı için gruplanarak yönetilebilir.
2.2.4.2.3 WordPress
Tüm dünyada blog yayınına yönelik yaygın çözümler WordPress (http://wordpress.com/) ve Blogspot
(http://www.blogger.com/) servisleri olarak görünmekte olsa da, WordPress özgür yazılım olarak
dağıtıldığı için bir adım öndedir.
2010 yılında Microsoft’un Live Spaces adını verdiği
blog servisini WordPress’e taşımasıyla bu alanda lider
konumunu güçlendiren WordPress sadece İnternet servisi olarak sunulmaz. Yerel ağ üzerinde ya da İnternet
sunucularında çalıştırılacak bir paket uygulama olarak
ve özgürce dağıtılır. Böylece yaygın belgelendirme desteği olan, ücretsiz lisansa sahip, özelleştirilebilen bir
içerik yayınlama aracı olarak da öne çıkar.
WordPress web sitelerinin hazırlanmasında içerik
yönetim aracı (Content Management System –
CMS) olarak başarıyla kullanılmakta, gazetelerden
bağımsız projelere, kişisel günlüklerden ürün odaklı
kurumsal sayfalara kadar her alanda örneklerle
geliştirilmektedir.
2.2.5 ÜCRETSİZ SERVİSLER –
YARARLAR, SAKINCALAR
İnternet temelli servis ve uygulamaların yaygınlaşması ve geniş bant İnternet’in yaygınlaşmasını
takiben birçok ücretsiz servis, bilgisayara kurulan
uygulamalarla yarışacak kadar gelişti. Örneğin
Adobe’nin endüstri standardı kabul edilen uygulaması Photoshop yerine http://pixlr.com/ adresine bağlanmak birçok işlem için aynı performansı sağlıyor.
Bir uygulamanın ağ üzerinde çalışması ve kullanıcıların bu uygulama sırasında ürettikleri, kullandıkları verilerin saklanmasıyla ilgili bir başka önemli
yenilik de bulut bilişim kavramının hızla gelişmesidir. Bulut bilişim terimi, ihtiyaç doğrultusunda
bilişim kaynaklarının bir ağ üzerinden kullanıma
sokulmasını tarif eder.
Bulut bilişim servislerinin olanakları, yapılacak iş
için yeterli olduğunda, sadece bir İnternet tarayıcısının çalışmasını sağlamaya yetecek kadar
donanımla bilişim çözümlerine erişmek, ekonomik
anlamda büyük kolaylıklar sağlar.
Bulut bilişim servisleriyle ilgili, özellikle STÖ’ler
açısından dikkat edilmesi gereken hususlar, paylaşılan kaynakların dolaşımı ve verilerin saklandığı
alanlara erişimin hangi koşullarda ve kimler tarafından yapılabildiğine dair şeffaflık olarak öne çıkar.
Geniş saklama olanaklarına sahip sabit diskler ve
bilgisayarlar ile donatılmış bir ofiste yürütülecek
olan çalışma, ofisin fiziksel olarak devamlılığı sağlandığı sürece erişilebilir kaynak üretimine yarayacaktır. Buna karşılık, özellikle ücretsiz servisler
kullanıldığında üretilen tüm verilerin, fiziksel
olarak bir firmanın depolama alanlarında tutulduğunu akılda tutmak gerekir. Özellikle hak temelli
STÖ’ler, siyasi anlamda bağımsızlık sağlamaları
gerektiğinde bu firmalarla ilişkilerinde sıkıntı
yaşama riski taşırlar. Bu konuda öğretici örneklerden biri Amazon firmasının bulut servislerinden
yararlanan WikiLeaks (http://www.wikileaks.org/)
organizasyonu olmuştur. ABD politikalarıyla ilgili
önemli ifşaatlar yayınlayan WikiLeaks, firmalardan aldığı hizmetlerden yararlanamaz hale geldiğinde, kullanıcılara servis sağlayamaz olmuş ve
alternatif yollar bulmak zorunda kalmıştır.
Bir başka sorun da, bu servislere yönelik eğitim
almanın ya da başka yatırımlarda bulunmanın planlanamaz bir süreç olarak belirmesidir. Kullanılan
servisin sona erdirilmesi, kapatılması durumlarında
verilere ulaşılması için bir yol bulunamayabilir. Bu
durumda bu servis kullanılarak üretilen her tür
bilgi, veri kaybedilebilir. Düzenli olarak burada
yürütülen çalışmaların yerel bilgisayarlarda da
yedeklenmesi önerilir.
Öte yandan bir uygulamanın bilgisayara yüklenmesi, kullanıcıya en azından o bilgisayar çalıştığı
sürece bu uygulamanın görevini yerine getireceği
güvenini sağlar. Tercih edilen uygulamalar, kaynak
kodlarına erişilebilen özgür yazılımlarsa, bunların
geliştirilmesi pratikte hiç durmaz. İlk geliştiren
83
kişi/kurum/firma çalışmasına son verse bile, kaynak
kodu sahiplenen bir başkası süreci devam ettirir.
Böylece bu teknoloji üzerine yapılan yatırım uzun
vadede kullanılmaya devam edilebilir.
Bu olumsuz yanları da akılda tutularak ücretsiz
bulut servislerini tanımak, düşük bütçeli çalışmalar
için yine de yararlı olacaktır.
Elbette, örgütsel bir plan yapılacağı sırada
Türkiye’nin İnternet konusundaki tutarsız politikalarının, ilgisiz kuruluşları mağdur edebildiği göz önünde
bulundurulmalıdır. 2010 yılında Google uygulamalarına erişim engellendiği için, nice örgütün web sitesi
kategorik olarak yasaklılar kervanına katılmıştır.
Tüm riskleri göz önünde bulundurularak yararlanılabilecek Google servisleri şunlardır:
2.2.5.1 Google uygulamaları
Google, arama motorundan başlayarak sunduğu tüm
servisleri ücretsiz olarak kullanıma açmasıyla yaygınlaşan önemli bulut servis sağlayıcılardan biridir.
Kullanıcıların Google hesaplarıyla yaptıkları
işlemler sırasında ortaya çıkan verileri profilleriyle
eşleyip bu verileri analiz ederek kullanıcıya uygun
reklamlar göstermesiyle İnternet reklamcılığında
devrim yapan firma, aynı anda özel bilgilere erişmesiyle eleştirilerin de hedefi olagelmiştir.
2011 itibarıyla kullanıma açık elliden fazla ücretsiz
bulut servisi, tek bir Google hesabıyla yürütülebilmekte, dileyen kuruluşlar kendi alan adlarını, organizasyon olarak da bu servislerle kurabilmektedir.
Örnek vermek gerekirse, www.stgm.org.tr alan adı
kullanılarak e-posta servisinden (Gmail), gerçek
zamanlı mesajlaşmaya (GoogleTalk), resim galerilerinden (Picasa Web) ofise kadar (GoogleDocs)
her tür hizmet sağlanabilir. Kuruluşun üyelerine bu
alan adıyla kullanabilecekleri servis hesapları yaratılabilir, web siteleri Google sunucuları üzerinde
tutulabilir.
84
Google Analytics
Web sitesi kodları arasına eklenen ufak bir kod parçacığı ile ziyaretçi bilgilerini kaydeden Analytics,
bu bilgilerden elde ettiği raporları kolay kullanılabilir bir arayüzle sunar. Böylece web sitesinin hangi
konuları daha iyi sunduğu, hangi kelimeler arandığında daha çok ziyaretçi geldiği, okuyucuların siteye ziyareti ortalama hangi sürede tamamladıkları
gibi birçok önemli bilgi kolayca derlenebilir.
WordPress gibi hazır site altyapıları kullanıldığında, Analytics kullanmak için hazırlanmış eklentilerden yararlanılabilir.
Site trafiğiyle ilgili ayrıntılı bilgiyi Google dahilinde
tutmak istemeyen kullanıcılar, özgür yazılım olarak
geliştirilen Piwik’ten (http://piwik.org/) yararlanabilir.
Google Calendar
Masaüstü takvimleri gibi, belirli planların işaretlendiği, dijital olması sayesinde değişik katmanlar
halinde farklı işlerle ilgili takvimlerin üstüste okunabildiği uygulamalar işletim sistemleriyle birlikte
gelen takvimlerde de olmaya başlayan özelliklerdir.
Bununla birlikte, birden çok kullanıcının ortak
çalışılan projelerin takvimini bu takvime tek bir
merkez üzerinden erişerek kullanmaları, böyle
değişikliklerin hepsine birden yansıması değişik
uygulamalarla yürütülen karmaşık bir işlem. Bu tür
konularda gönüllü ya da profesyonel destek bulunamadığı durumlarda Google hesabı olan kullanıcılar
arasında Google Calendar aracılığıyla takvim paylaşımı yapılabilir.
Google Docs
Tam teşekküllü bir ofis setinin (Microsoft Office ya
da LibreOffice gibi) sunduğu tüm olanakları sunan
Google Docs, her tür metin (.doc, .odt, .rtf, .docx
vb), hesap tablosu (.xls, .odc, .xlsx), sunum (.ppt,
.odp, .pptx) ve PDF dosyaları üzerinde çalışma
olanağı sunar.
Google hesabıyla giriş yapıldığında, bu hesaba ait
disk alanı içinde dosyaları, sabit disklerde olduğu
gibi klasörler yaratıp gruplayarak saklama olanağı
verir; açabildiği her dosya biçiminde kayıt yapabilir. Bu sayede örneğin yeni sürüm bir ofis setinin
olmadığı bilgisayarda çalışmak üzere .docx dosyası açılarak .doc şeklinde kaydedilmek üzere de
kullanılabilir.
Picasa Web
Fotoğraf paylaşım sitesi olarak tanınan servisler,
etkinlik fotoğraflarının albümler halinde saklanması ve paylaşılması için ideal olanaklar sunar.
Yüklenen fotoğrafları değişik boylarda izleme ve bu
boylardaki kopyalarıyla web sitesi içinde görüntüleme, slayt gösterisi gibi özellikleri sayesinde web
sitelerinde görselliği artırmak için kullanılabilir.
Google tarafından ayrıca Picasa isimli bir masaüstü uygulaması da sunulmaktadır. Basit fotoğraf
düzenleme işlemlerine ve albümler oluşturarak
fotoğrafların kataloglanmasına yardımcı olan
Picasa, kullanıcıların Picasa Web alanlarını kullanarak web üzerinden paylaşım olanağı sağlar.
Blogger / Blogspot
Kurulum gerektirmeden blog yayınlama konusunda
WordPress’in ardından dünyada en çok tercih edilen ikinci servis Blogger servisidir. Sadece üyelere
özgü blog yayınlama özelliği, önemli ayırt edici
özelliklerinden biridir. Bu sayede biri herkese açık,
biri organizasyon içi haberleşmeye yönelik iki ayrı
blog barındırmak mümkündür. İki bloga tek bir
hesapla erişim sağlanabilir.
Normal şartlar altında blogspot.com alan adının
altında, http://stgm.blogspot.com gibi ön isimle
çalışan sistem, özel alan adı içinde çalıştırılabilir
olarak da sunulur. Yani bir web sitesi yapmak için
kullanılacağı zaman, blogspot.com içinden kullanılır ama http://www.stgm.org.tr gibi bağımsız bir
adresten okunabilir.
Google Groups
1990’lı yılların en popüler e-posta liste sunucusu
olan e-groups’un adı Yahoo! tarafından satın
alınmasıyla YahooGroups (http://groups.yahoo.
com/) olarak değişti. YahooGroups en köklü
ve yaygın grup servisi olarak biliniyor. Gmail
sayesinde popülerliği arttıkça Google tarafından
sunulan e-posta listecisi Google Groups da giderek
yaygınlaşmakta.
85
Açılan e-posta listeleri üyelere özgü ya da herkese
açık şekilde oluşturarak, ayrı bir sunucu hizmeti
kullanmadan haberleşme için kullanılabiliyor.
2.2.5.2 Dosya paylaşım siteleri
E-posta ile dosya gönderimi boyut sınırları ya da
posta sunucularındaki sorunlar nedeniyle baş ağrıtıcı olabiliyor. Düzenli olarak dosya transferi yapan
(matbaa gibi) kurumlar bu işlem için FTP sunucu
kullanmayı tercih ediyor. Bu sunucuların varlığı ve
bakımı da ayrı bir kaynak kullanılmasını gerektiriyor. Zaman zaman ihtiyaç duyulan bir işlem için
kaynak ayırmak yerine bir dosya paylaşım sitesi
kullanmak tercih edilebilir.
Dosya paylaşım sitesi, kullanıcının yüklediği dosya
için biricik (unique) bir adres yaratıp, o adrese
başvurulmadıkça dosyayı görünür kılmayan sitelere
verilen isimdir. Her kullanıcının dosyalarını yüklediği alan kullanıcıya özgüdür.
Bu konuda dikkatli olunması gereken önemli bir
nokta, paylaşılan dosyanın güvensiz bir alanda başıboş gezecek olması. Her ne kadar dosya paylaşım
sitelerinde, dosyanın yer aldığı alanın adresi yükleyene özgü olarak üretilse de, çeşitli arama motorları
bu dosyaları tarayabiliyor. Bu nedenle yüklenecek
içeriğin bir sıkıştırma programıyla tek bir dosya
haline getirilip parola korumalı hale getirilmesi
yaygın bir güvenlik yöntemi olarak benimsenmiştir.
Dosya paylaşım alanda en çok tanınan siteler
Rapidshare (https://www.rapidshare.com/), Hotfile
(http://www.hotfile.com/), Megaupload (http://
www.megaupload.com/), Mediafire (http://www.
mediafire.com/), Fileserve (http://www.fileserve.
86
com/), Filesonic (http://filesonic.com) ve Ifile
(http://ifile.it) olarak sıralanabilir.
Bu siteler genellikle üye olmadan dosya yüklemeye
de izin vermekle birlikte, kullanıcının üye olması
durumunda kullanıcıya dosyalar üzerinde tam bir
yönetim imkânı da sunar. Bu imkânlar, kullanıcılara
dosyanın daha uzun süre silinmeden dosya paylaşım
alanında tutulması ya da transfer sırasında sunucuya daha hızlı bağlanılması gibi olanakları da kapsar.
2.2.5.2.1 Ortak çalışma alanlarına bir örnek:
DropBox
DropBox (http://www.dropbox.com/), bir bulut
bilişim servisidir ve hizmet aslında bulut üzerinde
ücretsiz dosya alanı temin etmekle sınırlıdır. Ayırt
edici özelliği bu dosya alanına erişim için her işletim sisteminde kullanılabilen uygulamalar bulunması, böylece İnternet üzerinde yer alan bir disk
alanını, kullanılan bilgisayardaki diskin içindeki bir
klasörden farksız kullanabilme olanağıdır.
Dosya paylaşım siteleri, yerel bilgisayarlarda çalışılan dosyaların yüklendiği bir alan tanır. DropBox
gibi bulut bilişim alanlarında açılan hesaplar ise bu
alanda saklanan dosyaların her bilgisayarda tek bir
dosya olarak var olmasını, böylece tek bir dosya
üzerinde birden çok kişinin çalışmasını sağlar.
Kullanıcı DropBox hesabı içinde çeşitli klasörler
yaratıp ayrı ayrı her klasörü farklı kullanıcılarla
paylaşabilir. Böylece değişik yetki seviyelerine göre
tasnif edilen içerikler ilgili kişiler tarafından eşleştirilerek (senkronize biçimde) kullanılabilir.
2.2.5.3 Özel dosyalara yönelik paylaşım
alanları
Sosyal ağ sitelerine benzeyen, ancak kişisel bilgi
yerine dosyaların paylaşımı üzerinden tanımlanan
servisler de bulunur. Bu servislerin faydaları, genellikle yüklenen dosyaların belirli temalar üzerinden
kataloglanabilmesi ve görünür kılınmasıdır.
Raporlar, sunumlar ya da tablolar gibi enformatik
dosyaların bu servisler aracılığıyla paylaşılması
hem okuyucuların sadece bir web tarayıcı ile bilgiye
ulaşmalarını kolaylaştırır, hem de benzeri içeriklere erişen okuyuculara ayrıca bir tanıtım yapmadan
ulaşabilme olanağı sağlamış olur.
2.2.5.3.1 Scribd
Scribd (http://www.scribd.com/) kendisini dünyanın
en büyük sosyal okuma ve yayınlama platformu olarak tanımlıyor. Kullanıcıların bu platformda yüklü
dosyaları okuduktan sonra, kendi arkadaş çevrelerine
tavsiye etmeleri, herkese ya da belirlenen kişilere erişilebilir dosyalar yükleyebilmeleri gibi özellikler sunan
Scribd, PDF başta olmak üzere her tür belgenin yüklendiği ve paylaşıldığı bir alan olarak çalışıyor.
2.2.5.3.2 SlideShare
Ayda ortalama 50 milyon ziyaretçi tarafından
kullanılan SlideShare (http://www.slideshare.net/)
servisi, sunum dosyalarının paylaşıldığı ve tam
ekran olarak görüntülenebildiği bir web servisidir.
Ofis programları kullanılarak hazırlanan sunum
dosyaları bu serviste açılan (ya da Facebook hesabı
gibi hesaplar kullanılarak erişilebilen) hesaplara
yüklenerek, her bilgisayardan erişilebilir ve paylaşılabilir hale geliyor.
SlideShare İnternet erişimi olan mekânlar kullanılırken, USB çubuk bile taşımadan sunum yapmak
için kullanılabileceği gibi, birden çok merkezde
yapılacak olan sunuşları merkezi olarak yönetmek
ve paylaşmak için de kullanılabilir.
Sunduğu bir başka olanak da, sunum hazırlanabilecek bir konuda bu alanda yapılacak arama
ile, benzeri sunuşların nasıl düzenlendiği, hangi
kaynaklardan yararlanıldığı gibi bilgilere erişmek
olarak tanımlanabilir.
2.2.6 SOSYAL AĞ KULLANIMI
Sosyal ağ kavramı site işleyişinde kullanıcının davranış şekliyle ayırt edilen bir yaklaşımı tarif eder.
Kullanıcıların sunulan servisten yararlanma şekli,
başka kullanıcıların varlıklarıyla ilişkilendirildiğinde bir sosyal ağ kullanılıyor demektir.
Örneğin bir fotoğraf servisine üye olunduğunda
sadece özel alana yüklenen albümlerle çalışınca ağ
üzerinde bir servisten yararlanılır. Ancak yaratılan albümlere verilen anahtar sözcükleri kullanan
diğer kullanıcılarla etkileşim olanağı sunuluyorsa,
bu sitenin bir sosyal ağ altyapısı sunuyor olduğu
anlamına gelir.
Bu tanımla belirli servislerin sosyal bir altyapı
sunup sunmadığı tartışmasından daha önplanda ve
güncel olarak, varoluşu doğrudan sosyal bir yapı
kurmaya dayalı olan popüler servislerden bahsedilebilir. Facebook gibi bu alanı dünya gündemine
sokan yapılar çok yönlü ve dinamik halleriyle bu
87
rehberde kısaca bahsedilmekten fazlasını hak ettiğinden, teknik faydaları açısından STÖ’lere özel fırsatlar sunan örneklere yer verilmekle yetinilecektir.
bir gündem oluşturma isteği olduğu vurgulanır. Her
kullanıcının gündemle ilgili yorumları derlenmiş olur.
Web sitesi – Twitter eşzamanlamaları
2.2.6.1 Twitter
Tüm dünyada hızlı gelişen ve çok yaygın kullanım
alanı bulan Twitter (http://twitter.com/), mikro blog
tanımını ortaya atarak çalışma ilklerini bu tanım
etrafına ören bir servistir. ABD’de cep telefonları
üzerinden mesajla kullanılmak üzere tasarlandığı
için mesaj boyutları 140 karakterle sınırlı tutulmuştur. İlerleyen dönemde bu sınırı bir karakteristik öğe olarak kullanan Twitter, bloglar aracılığıyla
insan merkezli iletişim kurmayı deneyen kurumlar
için daha ekonomik ve dinamik bir alternatif olarak
kullanılmaya başlanmıştır.
Hemen her kurumun, marka yönetimi yaklaşımıyla
açtığı Twitter hesapları ve buradan kullanıcılarıyla
kurduğu ilişkiler izlenebilir.
Retweet
Bir twitter mesajının, okuyucu tarafından kendi
takipçilerine iletilmesidir. Bu sayede mesajların
dolaşımı hızlandırılmış, ufak duyuru ve haberlerin
geniş kitlelere çok hızlı aktarılması sağlamış olur.
#hashtag gündemleri
Mesajlarda yer alan sözcüklerin, tüm mesajlar içinde yer alma oranları üzerinden gündem eğilimlerini
(trends) belirleyen Twitter, aynı zamanda anahtar
sözcükler için # işaretini kullanıma sokmuştur. Bir
sözcüğün başında # işaretinin yer alması, o sözcüğü tüm Twitter’da yapılacak bir arama sonucuna
bağlar. Böylece bu şekilde işaretlenen sözcüklerin
88
Twitter’ın popülerleşmesini takiben, web siteleri
güncellendikleri zaman yeni eklenen içerikleri
Twitter’da kısacık linkler vererek duyurmaya başlamıştır. Böylece buradaki mesaj akışını takip eden
okuyucuları siteye yönlendirmek hedeflenmektedir.
http://twitterfeed.com/ sitesi, bu yönlendirme için
kullanılan en yaygın servislerden birini sunar. Web
sitelerinin RSS abonelik yapısını kullanan site, yeni
içeriklerin biricik adreslerini 140 karakterde çok
yer kaplamayacak kısa bağlantılara çevirerek başlıkla birlikte verilen Twitter hesabına girer.
2.2.6.2 Idealist.org
1985’te Şili’de ortaya atılan bir fikri takiben 1996
yılında bugünkü web sitesinin ilk halini hayata geçiren bir sivil toplum inisiyatifi tarafından yürütülen
http://www.idealist.org, dünya çapında STÖ’lerin
gönüllü ve profesyonel işgücü çağrılarını, bu alanda
emeğini sunmak isteyen bireylere ve işbirliği yapmak isteyen başka kuruluşlara ulaştırmayı hedefler.
İngilizce, İspanyolca ve Fransızca çalışan web sitesinde hazırlanacak olan kısa bir video için İnternet
üzerinden gönüllü olarak emeğini sunmaya hazır
bir aktivistin yardımı istenebileceği gibi, profesyonel bir yönetici için iş ilanı da yayınlanmaktadır.
SONUÇ VE ÖNERİLER
3
Kuşkusuz, yeni teknolojilerin, işyerinde, okulda, kamusal alanda ve gündelik hayatta insanlık dışı, sömürücü ve
baskıcı bir şekilde kullanılmasına karşı radikal eleştiri, bugün, daha önce hiçbir zaman olmadığı kadar gereklidir; ancak yeni teknolojileri, kentlerimizi, okullarımızı, ekonomiyi, toplumu ve çevreyi yeniden kuracak şekilde
kullanan stratejileri geliştirmek de en az bunun kadar önemlidir. Bu nedenle, bizim iddiamız yeni teknolojilerin
demokratikleşmeyi attırmak ve bireyleri daha güçlü kılmak için kullanılabileceği yolları geliştirmek için meydan
okumamız gereğidir.
(Kellner 2004: 723)
STÖ’lerin ve toplumsal hareketlerin yeni medya
ortamının geleneksel medyaya göre örgüte gerek
çevrimiçinde gerekse çevrimdışında sağlayacağı
olanakları kullanmasında büyük yarar var. Özellikle
web ortamının kullanılmasının STÖ’lere sağlayacağı yararları tekrar sıralayalım: Örgütün tanıtımı,
eylemlerin ve etkinliklerin duyurulması, çevrimiçi
e-imza kampanyaları düzenlenerek bu kampanyaların çevrimdışına da taşınması, anaakım medyanın ele aldığı konularla ilgili eleştiri yapılabilmesi
ve alternatif enformasyonun dolaşıma sokulması,
alternatif haber kaynağına, diğer STÖ’lere ve sosyal
hareketlere bağlantı verilmesi, STÖ’nün destekçileriyle etkileşim olanağı, çevrimiçi anketlerin yapılaYeni medya, özellikleri nedeniyle tabandan doğru
örgütlenmeleri ve politika oluşturmayı kolaylaştırırken, teknik olanakların çokluğu ve elverişliliği
sayesinde de benzer grupları ve kişileri bir araya
getirebilir.
(Bayraktutan-Sütcü 2010: 50)
bilmesi ve STÖ’nün amaçları için yeni destekçilerin
ve gönüllülerin bulunması ve STÖ için fon ve kaynak
oluşturulması.
STÖ’lerin dikkat etmesi gereken, web ortamının
giderek tecimselleşmesi ve tekelleşmesi, dijital
uçurum, elektronik gözetim ve dijital denetim ile
kolektif eylemin zayıflaması olgularıdır. Leah A.
Lievrouw (2011: 2), yeni medya ortamlarında
varolan bu sorunlara dikkat çekiyor: “Yeni Medya
ekolojisi, toplumsal eşitlik, dayanışma, mahremiyet
ve güvenlik, siyasal ve ekonomik katılım, özgürlük
ve denetim, uzmanlık bilgisi, popüler bilgi konularında çelişkili durumlara sahiptir.”
Bu tehdide karşı önlem almanın en basit yöntemi
hem yararlanılan servisler, hem kullanılan uygulamalarda özgür yazılımları kullanmak ve bu sayede
katılımcı şekilde tasarlanarak sunulan birliktelikleri tercih etmek olacaktır. Ticarileşen, firmaların
tekellerine giren bilişim kültürü, bu ilişkileri var
etmek için verimli ve doğru bir yöntem olsa da,
89
bir STÖ’nün çalışmalarını bağımsız yürütmek için
ihtiyaç duyduğu alan hem maddi (ücretsizler) hem
de manevi olarak (mülkiyetleri kamusal) özgür
yazılımlarla kurulabilir.
Siberuzamın sadece kendisinde var olmak ve
STÖ’nün eylem ve etkinliklerini yalnızca siberuzamda sınırlı tutmak, yurttaşın kolektif eyleminin
ve kamusal alandaki katılım pratiklerinin zayıflamasına yol açacaktır. STÖ’ler İnternet’i web
ortamında halihazırda mevcut bu sorunların ve
olumsuzlukların farkında olarak kullanmalıdır. Bu
farkındalık için de STÖ çalışanlarının yeni medya
okuryazarları olması gerekir. Okuryazarlık sadece
araçları kullanmak olarak anlaşılmamalı. Bu araçları var eden kavramlara hâkim olunduğunda, kullanılan dile de hâkim olunacağı açıktır. Yeni medya
ancak bu sayede toplumsal yaşamın her alanının
demokratikleşmesinde bir kanal rolü üstlenebilir.
90
BİLGİSAYAR VE İNTERNET’LE
İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
SÖZLÜKÇESİ
4
Ağ (Network)
İndirme (Download)
Kablolu ya da kablosuz araçlarla birden çok bilgisayar arasında kurulan bağlantının genel adı.
Bir ağ kaynağından, bu kaynağa bağlanılan bilgisayara veri aktarımı/iletimi.
Ağ Tarayıcısı (Browser)
Banner
İnternet üzerinden sunulan ve sıçramalı metin
(hypertext) erişimi için standart yöntem olan http
bağlantıları ya da dosya aktarımı için ftp gibi protokolleri kullanabilen yazılımlardır. Yaygın olarak,
ağ sayfaları/siteleri görüntülemek için kullanılır.
Bilgisayarlar, cep telefonları, tabletler, kiosklar
için farklı kullanım şekillerine göre özelleşmiş
biçimleri bulunur. Mozilla Firefox, Microsoft
İnternet Explorer, Safari, Google Chrome ve Opera
en bilinen örnekleridir.
Türkçe karşılığı pankart olan sözcük, İnternet bağlamında kullanıldığında web sitelerinde, sokaklardaki ilan tahtalarında olduğu gibi, standart boyutlarda ayrılan alanlara yüklenmek üzere hazırlanan,
genellikle hareketli görüntülerden oluşan tanıtım
amaçlı görselleri tarif eder.
Arama Motoru (Search Engine)
Veri tabanında anahtar sözcük ya da sözcük kümesini bulmak için tasarlanmış sayfa. Yahoo, Google
bu arama motorlarından bazılarıdır.
Arayüz
Interface sözcüğünün çevirisi olarak yaygınlaşan
arayüz sözcüğü yerine arabirim de kullanılmaktadır.
Genellikle insan ve makine arasında tanımlanır ve
makinelerde, kullanıcının etkileşimini sağlayan olanakların tamamını tarif eden bir terim olarak işlev
görür. Klavye, fare gibi araçlar fiziksel arayüzler olarak çalışırken, uygulamaların simgeleri ve yazıları bir
araya getiren pencereleri grafik arayüzleri oluşturur.
Blog
İnternet’in gündelik yaşamda en tanınan terimlerinden biri olan blog, İngilizce ağ günlüğü (web
log) sözcüklerinden türetilmiştir. Kullanımı gerçekten de basitçe İnternet üzerinde tarihlerle ayrılmış,
günlüğe benzer bir alan olsa da, hem İnternet’in
doğasından gelen çokluortam özelliklerinin katkıları hem de yayın yapmayı kolaylaştırması sayesinde
yurttaş gazeteciliğinin en önemli örnekleri arasına
girmesi, bu terimi başlı başına bir kitapla incelenmesi gerekecek önemde bir kavrama dönüştürür.
Çevirimiçi (Online)
Bilgisayarın bir ağa bağlı olması durumunu tarif
eden tanımdır.
Donanım (Hardware)
Bilgisayarı oluşturan fiziksel parçalara verilen isim.
91
DNS (Domain Name Server, Alan
İsimlendirme Sistemi)
İnternet Protokolü ile oluşturulan ağlarda bilgisayarların birbirlerini IP numaraları yerine isimle
bulmaları için kullanılan alan adlarının hangi
numaralara ait olduğu bilgisini yayınlayan sunucular Alan Adı Sunucusu olarak adlandırılır.
Elektronik Yayıncılık
(Electronic Publishing)
Basılı olmayan, sayısal ortamlarda gerçekleştirilen
yayıncılık. Çıktıları elektronik kitap anlamında
e-kitap olarak adlandırılır. Elektronik kitaplar
taşınabilir bellek ya da bu dosyalara özgü üretilen
cihazlara yüklenir, kendine özgü araç ya da uygulamalar kullanılarak okunur.
E-posta (E-mail)
Tanımlı bir standarda uygun olarak İnternet ağı
üzerinden gönderilen kişisel mesajların genel ismi.
Bu mesajlaşmayı kullanan kullanıcılar, bir e-posta
sunucusunda bulunan hesaplarına masaüstü bilgisayarlarından, cep telefonlarından ya da İnternet
bağlantısı kurabilen tüm aygıtlardan bağlanabilir.
Erişim (Access)
Bilgisayar belleğinden veri almak.
Etiket Bulutu (Tag Cloud)
Etiketleme, web sitesindeki bir gönderinin hangi
konularla ilgili olduğunun, ayrıca belirtilmesidir.
Böylelikle hem ziyaretçi aradığı konuyla ilgili olan
içeriğe rahatlıkla ulaşabilmektedir hem de arama
motorları içeriği sınıflandırabilmektedir. Bir web
sitesinde etiketleme kullanılıyorsa, ziyaretçi aradı-
92
ğı içeriğe ait etikete tıklayarak, sitede yer alan ve
o etiketi taşıyan tüm gönderilere bir liste halinde
ulaşabilir.
Gezinme
İnternet üzerinde yayınlanan içeriği okuyan uygulamalar ilk günlerinde gezgin, tarayıcı, kâşif gibi
isimlerle anıldılar. İşlemin keşfedilmemiş topraklarda bir yol bularak bir hedefe ulaşmaya benzemesi
üzerinden gelişen kültüre paralel olarak İnternet’te
bir içerikten diğerine zıplama, sayfalar arasında
dolaşma, bir sayfayı okuma, hatta veritabanları
içinde işlem yapma gibi tüm eylemler gezinme eyleminde birleşegeldi.
Flash
Macromedia firması tarafından yaratılıp bu firma
satın alındığında Adobe firmasının mülkiyetine
geçen Flash, 2000’li yıllar boyunca en popüler İnternet teknolojileri arasında yer almıştır.
Vektörel (ölçeklenebilir) canlandırma için geliştirilen teknoloji, kullanıcıların etkileşimiyle çalışabilen
hareketli görüntüler ve sesler içerebilir. Bilgisayar
oyunlarından, yetenekli sayfa menülerine kadar
hemen her alanda kullanımına rastlanır. Adobe
tarafından yayımlanan kitaplıklar ya da özgür yazılım olarak üretilen Gnash adlı oynatıcı yer alan bilgisayarlarda kullanılabilir. Bu iki uygulamadan biri
yer almıyorsa Flash ile sunulan içeriğe erişilemez.
Örneğin iPhone ve iPad gibi cihazlar Flash desteği
içermezler.
İnternet
Dünyanın en büyük bilgisayar ağı.
İşletim Sistemi (Operating System)
Bilgisayarın giriş/çıkış aygıtları, bellek vd kaynaklarını yöneten program. İşletim sistemi, bilgisayar
çalıştırıldığında sisteme yüklenerek diğer program
ve uygulamaların işlemesine olanak sağlar. Örneğin
Microsoft Windows, Mac OS, GNU/Linux, UNIX
bu tür yazılımlardır.
Kızgın Sözcükler Kullanma /
Hakaret Etme (Flaming/Bashing)
İnternet’te kullanıcının karşı tarafa hakaret eden,
öfkesini yönlendirdiği kızgın sözcükler kullanması.
Büyük harflerle yazma edimi de bunun bir göstergesidir ve İnternet kullanma görgü kurallarına
(netiket) uymayan bir tutumdur.
Masaüstü Yayıncılık (Desktop Publishing)
Kişisel bilgisayar, tarayıcı, yazıcı ile grafik ve sayfa
tasarımı yazılımları aracılığı ile yapılan yayıncılık
işlemi.
Modem (Modulator/Demodulator)
Bilgisayarların ağ üzerinden paylaştıkları verilerin
bilgisayara uyarlanması işlemini yapan cihazdır.
Ağ tipinin sinyali ve bilgisayarın kullandığı verileri
birbirine çevirir.
Nefret Söylemi (Hate Speech)
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 30 Ekim 1997
tarihinde nefret söylemini şu şekilde tanımlamıştır:
“Irkçı, nefret, yabancı düşmanlığı, antisemitizm
veya hoşgörüsüzlük ifade eden saldırgan milliyetçilik de dahil olmak üzere, hoşgörüsüzlüğe dayalı
diğer nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan
ya da haklı gösteren her türlü ifade biçimidir”
(Çomu 2010). Nefret söylemi, bireyin kendisinden
farklı olan/olduğunu düşündüğü kişi ve gruplara
yönelik olarak aşağılayıcı, küçümseyici, kızgın,
saldırgan, dışlayıcı çeşitli dilsel pratikleri, örneğin,
etiketlemeler, önyargılar ve hakaretler, kullanmaları ve ayrımcı uygulamalara yönelmeleri ve bunu
meşru kılmaya çalışmaları şeklinde bir görünürlük
sergiler ve nefret suçlarına zemin oluşturur. Yeni
medya ortamında da nefret söylemi e-postalar,
haberleşme forumları, toplumsal paylaşım ağları,
video paylaşım ağları ve çevrimiçi haber siteleri ile
bu sitelerin okur yorumlarında dolaşıma girer.
Netiket
Günlük yaşamda toplumsal olarak belirlenen nezaket kurallarının etiket olarak adlandırılmasından
ilham alınarak, İnternet kullanımındaki asgari
nezaketi tarif etmeye yönelik oluşturulan kurallar
netiket olarak adlandırılmıştır. Özellikle e-posta
listeleri kullanım şekli ve kitlesi belirlenmiş mecralarda dikkat edilmesi gereken kurallar da netiket
olarak kabul edilir.
Panoptikon
Dijital panoptikon, sanal uzamda bireyin coğrafi,
mali ve entelektüel etkileşimlerinin güvenlik ve/ya
da ticari nedenlerle gözetlenmesi, kayıt altına alınması, verilerinin eşleştirilmesidir.
Podcast
RSS teknolojisi kullanılarak, metin içerik yerine mp3 ya da ogg biçiminde kaydedilmiş ses
dosyalarının yayınlanmasıyla meydana getirilen
Podcast’ler, bölümler halinde yayınlanan sesli içeriğin taşınmasını sağlar. Podcast destekleyen cihaz
93
ve uygulamalar sayesinde televizyon ya da radyo
programlarında olduğu gibi süreli yayınlar halinde
sesli yayın yapılması mümkündür. Terim bu alanda
en yaygın olarak kullanılan iPod cihazlardan yola
çıkılarak ortaya atılmış, İngilizce dilinde yeni kullanılan sözcükler arasına eklenmiştir.
Portal
Portal, kullanıcı işlemlerine olanak tanıyan, farklı
hedef kitlelere yönelik içeriği ve/veya farklı içerik
sunma araçlarını bir arada barındıran çok katmanlı web sitelerine verilen genel isimdir.
RAM (Random Access Memory)
Bilgisayar çalışırken ortaya çıkan verilerin geçici
olarak saklandığı ve anlık olarak erişilen hafıza.
ROM (Read-Only Memory)
Bir veri saklama aracına yerleştirilmiş kalıcı ya da
sabit dolayısıyla üzerindeki bilgilerin düzenlenip,
değiştirilemediği bellek.
RSS
RSS, bağımsız parçalar halinde yayınlanabilen içeriğin taşınmasını sağlayan bir protokoldür. En yaygın kullanım alanı blog siteleri olmuştur. Her bir
blog yazısı RSS yayınında yeni bir bileşen olarak
kaydedilir. Böylece bir sitenin içeriği RSS yayını ile
takip edilerek çeşitli uygulamalar sayesinde sadece
güncellemeler takip edilebilir.
Sanal Gerçeklik (Virtual Reality)
Bilgisayar kullanılarak oluşturulan ortamlarda
gerçeklik duygusunu inandırıcı kılacak şekilde
temas, koku, üç boyutlu görüntü gibi farklı araçlar-
94
dan yararlanılan ve kullanıcının gerçek yaşamdakine benzer deneyimlerle karşılaşmasını hedefleyen
mecralara verilen isim.
Siberuzam (Cyberspace)
Bilgisayar belleği ve ağların sunduğu dijital kodlarla inşa edilmiş fiziksel ve zihinsel olarak algılanan
ortam.
Uygulama (Application)
Bilgisayarda belirli görevleri karşılamak için programlanmış işlevleri bir arada sunan yazılımlara
verilen isim. Daha çok kullanıcının bilgisayarı araç
olarak kullanarak fiziksel ortamdaki üretimde
ondan yararlanması için tasarlanmış olan yazılımlar bu grupta yer alır. Masaüstü ve ofis kullanıcılarının günlük yaşamlarında yararlandıkları
yazılımlar da çoğunlukla bu gruptadır.
Üç Boyutlu (Three-dimensional)
Bilgisayarda genişlik, yükseklik ve derinlik boyutlarının tamamını kullanarak yaratılan grafikler ve bu
grafiklerle modellenen mecralar.
Yapay Zeka (Artificial Intelligence)
Bilgisayarın, insanların öğrenme ve karar verme
yeteneklerini taklit etmesini sağlayan yazılım.
Yazılım (Software)
Bilgisayar sisteminde donanımın kullanılmasını
sağlayan programlar. Örneğin, Microsoft Word,
Claris Work, Adobe Illustrator gibi.
Yedekleme (Backup)
Dosyaların ve veri tabanlarında saklanan içeriklerin
güvenlik ve/veya arşiv amacıyla bir başka mecraya
kopyalanarak saklanması.
Veri Tabanı (Database)
Sayısal olarak üretilmiş ya da bu ortama aktarılmış
bilgilerin gruplanarak, birbirleriyle ilişkilendirilerek saklandığı, organize edildiği, düzenlendiği ve
çeşitli sorgulamalar yapılarak erişilen veri belleği.
Web
(World Wide Web, Dünya Çapında Ağ)
İngilizce ağ anlamına gelen web sözcüğü, çoğunlukla İnternet kullanılarak yayınlanan enformasyonu
kapsayan sanal mecrayı tanımlarken kullanılır. Özel
olarak Dünya Çapında Ağ, birbirlerine bağlanmış
hiper metin belgelerinden oluşan sistemi işaret eder.
Wiki
Kullanıcıların basit bir sözdizimi yapısıyla, kelime
işlemcilerde olduğu gibi biçimlendirilmiş metinler
üretebilmelerini sağlayan, bunu web sayfaları aracılığıyla ve ortak üretime yatkın bir altyapı üzerinde sunan özel sistemlerdir. En bilinen örneği özgür
ansiklopedi projesi Vikipedi olan wikiler, birden
çok kişinin bir arada tablolar, grafikler, bağlantılar
içeren metinler üretmesi için en kullanışlı yöntemlerden biri kabul edilir.
95
KAYNAKÇA
Atikkan, Zeynep ve Aslı Tunç. 2011. Blogdan Al Haberi: Haber Blogları, Demokrasi ve Gazeteciliğin Geleceği
Üzerine. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Bakardjieva, Maria. 2003. Virtual togetherness: an everyday-life perspective. Media, Culture & Society 25:
291-313.
Bayraktutan-Sütcü, Günseli. 2010. Blog Ortamı ve Türkiye’de Blogosferdeki Akademik Entelektüeller Örneği,
Doktora tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Bilgi Toplumu Dairesi. 2009. e-Dönüşüm Türkiye Projesi Birlikte Çalışabilirlik Esasları Rehberi, Sürüm 2.0.
Ankara: Bilgi Toplumu Dairesi.
| http://www.bilgitoplumu.gov.tr/Documents/1/Yayinlar/090228_BirlikteCalisabilirlikEsaslariv2.pdf |
Burnett, Ron. 2007. İmgeler Nasıl Düşünür? Çeviren, Güçsal Pusar. İstanbul: Metis Yayınları.
Burundin, Pia. 2008. Politics on the Net: the NGOs Practices and Experiences. Örebro: Örebro University.
| http://oru.diva-portal.org/smash/get/diva2:135913/FULLTEXT01 |
Cammaerts, Bart. 2008. Critiques on the Participatory Potentials of Web 2.0. Communication, Culture and
Critique 1: 358-377.
Çomu, Tuğrul, Yayına hazırlayan. 2010. Yeni Medyada Nefret Söylemi. İstanbul: Kalkedon Yayınları.
Dahlberg, Lincoln. 2001. The Internet and Democratic Discourse: Exploring the prospects of online deliberative
forums extending the public sphere. Information, Communication and Society 4 (4): 615-633.
Dahlgren, Peter. 2009. Media and Political Engagement: Citizens, Communication, and Democracy. New York:
Cambridge University Press.
de Mul, Jos. 2008. Siberuzayda Macera Dolu Bir Yolculuk. Çeviren, Ali Özdamar. İstanbul: Kitap Yayınevi.
DPT. 2010. Bilgi Toplumu İstatistikleri 2010. Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Bilgi Toplumu
Dairesi Başkanlığı.
| http://www.bilgitoplumu.gov.tr/Documents/1/Yayinlar/BilgiToplumuIstatistikleri_2010.pdf |
Dewdney, Andrew ve Peter Ride. 2006. The New Media Handbook. New York: Routledge.
Foucault, Michel. 2003. İktidarın Gözü. Çeviren, Işık Ergüden. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Gibson, William. 1984. Neuromancer. New York: Ace Science Fiction.
Gillan, Kevin. 2009. The UK Anti-War Movement Online: Uses and Limitations of Internet Technologies for
Contemporary Activism. Information Communication and Society 12 (1): 25-43.
Göker, Gamze. 2007. İnternet’in Türkiye Kadın Hareketi Üzerindeki Etkisi. Yeni Medya Çalışmaları, Derleyen,
Mutlu Binark, içinde 205-247. Ankara: Dipnot Yayınları.
97
Göker, Gamze. 2009. İnternetsiz devrim mümkün mü?, Evrensel Kültür 216 (Aralık): 73-76.
Green Party asks: who has the key to your Vista PC?. 2007.
http://www.greenparty.org.uk/news/2851
Kahn, Richard ve Douglas Kellner. 2004. New Media and Internet Activism: From the “Battle of Seattle” to
Blogging. New Media and Society 6 (1): 87-95.
Kahn, Richard ve Douglas Kellner. 2007. Globalization, Technopolitics, and Radical Democracy. Radical
Democracy and the Internet: Interrogating Theory and Practice, Derleyen, Lincoln Dahlberg ve Eugenia Siapera,
içinde 17-36. New York: Palgrave Macmillan.
Kellner, Douglas. 2004. Yeni Teknolojiler/Yeni Okuryazarlıklar: Yeni Binyılda Eğitimin Yeniden Yapılandırılması.
Kamusal Alan, Çeviren, Tülin Kurtarıcı, Derleyen, Meral Özbek, içinde 715-735. İstanbul: Hil Yayınları.
Lievrouw, Leah A. 2011. Alternative and Activist New Media. Cambridge: Polity Press.
Lister, Martin, Jon Dovey, Seth Giddens, Iain Grant ve Kieran Kelly. 2003. New Media: A Critical Introduction.
New York: Routledge.
Lyon, David. 1997. Elektronik Göz. Çeviren, Dilek Hattatoğlu. İstanbul: Sarmal Yayınları.
Lyon, David. 2006. Gözetlenen Toplum. Çeviren, Gözde Soykan. İstanbul: Kalkedon Yayıncılık.
Onat, Ferah. 2010. Bir Halkla İlişkiler Uygulama Alanı Olarak Sosyal Medya Kullanımı: Sivil Toplum Örgütleri
Üzerine Bir İnceleme. İletişim 31: 103-121.
Reporters Without Borders. 2011. Internet Enemies. Paris: International Secretariat Reporters Without Borders.
| http://march12.rsf.org/i/Internet_Enemies.pdf |
Rheingold, Howard. 1994. The Virtual Communtiy: Connection in a Computerised World. Londra: Secker &
Warburg.
Stein, Laura. 2009. Social movement web use in theory and practice: a content analysis of US movement websites.
New Media Society 11 (5): 749-771.
Subaşı, N. 2005. İnternet ve Sanal Cemaat Tartışmaları. İnternet, Toplum, Kültür, Derleyenler, Mutlu Binark ve
Barış Kılıçbay, içinde 106-118. Ankara: Epos Yayınları.
Tambini, Damian. 1999. New Media and Democracy: The Civic Networking Movement. New Media and Society 1
(3): 305-329.
Timisi, Nilüfer. 2005. Sanallığın Gerçekliği İnternetin Kimlik ve Topluluk Alanlarına Girişi. İnternet, Toplum,
Kültür, Derleyenler, Mutlu Binark ve Barış Kılıçbay, içinde 89-106. Ankara: Epos Yayınları.
Timisi, Nilüfer. 2003. Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi. Ankara: Dost Yayınları.
TMMOB Elektronik Mühendisleri Odası. 2009. İletişim Özgürlüğüne Müdahale Raporu (2009) E-Gözaltı Dünyası.
Ankara: TMMOB Elektirik Mühendisleri Odası.
| http://www.emo.org.tr/ekler/6dcc0fceeee647c_ek.pdf |
van Dijck, José. 2006. Writing the Self: Of Diaries and Weblogs. Sign Here! Handwriting in the Age of New Media,
Derleyenler, Sonja Neef, José van Dijck ve Eric Ketelar, içinde 116-133. Amsterdam: Amsterdam University Press.
van Dijk, Jan. 2004. Digital Media. The Sage Handbook of Media Studies, Derleyenler, John D. H. Downing, Denis
McQuail, Philip Schlesinger ve Ellen Wartella, içinde 145-163. Londra: Sage.
98
STGM tarafından yürütülen “Etkin Katılım İçin Sivil Toplumun Gelişimi” Projesi,
Avrupa Birliği tarafından desteklenmektedir.
STGM Ankara Merkez Ofis
708. Sokak No: 14/9, 06550 Yıldız Çankaya / Ankara
Tel: (312) 442 42 62 (pbx) Faks: (312) 442 57 55
e-posta: bilgi@stgm.org.tr
web: www.stgm.org.tr
STGM İstanbul İletişim Ofisi
Meşrutiyet Caddesi Kıblelizade Sokak No: 3/1 Şişhane-Beyoğlu / İstanbul
Tel: (212) 292 00 60 GSM: (533) 277 85 51 Faks: (212) 292 00 64
e-posta: istanbul@stgm.org.tr
STGM Adana Yerel Destek Merkezi
Kurtuluş Mahallesi. Ziyapaşa Bulvarı Kızılay Kan Merkezi Sokak
(64010 Sokak) Dr. Muzaffer Ersalan Apartmanı
No: 14 Kat: 1 Daire: 1 Seyhan / Adana
Tel: (322) 53 04 50 - 453 04 51 Faks: (322) 453 04 02
e-posta: adana@stgm.org.tr
web: http://adana.stgm.org.tr
STGM Denizli Yerel Destek Merkezi
Saltak Mahallesi 1521 Sokak No: 16 Daire: 1, 20100 Denizli
Tel: (258) 241 60 11 Faks: (258) 241 50 11
e-posta: denizli@stgm.org.tr
web: http://denizli.stgm.org.tr
STGM Diyarbakır Yerel Destek Merkezi
Fabrika Caddesi Sümerpark Kampüsü
Kent Gönüllüleri Binası Kat: 1 Diyarbakır
Tel: (412) 226 60 77 Faks: (412) 226 30 65
e-posta: diyarbakir@stgm.org.tr
web: http://diyarbakir.stgm.org.tr
STGM Eskişehir Yerel Destek Merkezi
Deliklitaş Mahallesi Gürman Sokak No: 16, 26090 Eskişehir
Tel: (222) 220 40 36 Faks: (222) 220 40 76
e-posta: eskisehir@stgm.org.tr
web: http://eskisehir.stgm.org.tr