Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, ARKHE
Yüzyıllar boyunca zaman zaman tekrarlayan, yavaş yavaş yayılıp bir ara şiddetlenen, bir süre söndükten sonra yeniden salgın yapan bulaşıcı hastalıklar tarih boyunca in-san hayatının bir parçasıydı. Çiçek ve hıyarcıklı veba gibi hemen bulaşan, hızla yayılan, ürkütücü biçimde ölüme yol açarak insan nüfusunu kırıp geçiren bazı hastalıkların etkenleri tanınmasa da bulaşıcılıkları biliniyordu. Cüzzam ve frengi gibi yavaş ilerleyen, yıllarca kalıcı ola-bilen, mağdurlarını yaşayan ölülere dönüştüren kronik bazı hastalıkların da bulaştığı biliniyordu. Mesela, bulaşıcı olduğu bilinen cüzzam hastalığına yakalananların toplum ile temaslarının kesilmesi amacıyla cüzzamlı evlerinde tecrit edilmeleri, hasta ile sağlıklı insan tema-sının kesildiği en eski tecrit kurumu olarak tüm dünyada mevcuttu. Selçuklu ve Osmanlı döneminde de cüzzam hastalığının bulaşıcı olduğu biliniyor ve şehir dışlarına yaptırılan cüzzamhanelerde hastalar tecrit ediliyordu. Cüzzamlı aileler topluma karışmaz, tekke sakinleri gibi münzevi bir ömür sürerdi. Sultan II. Beyazıt ve Kanuni Sultan Süleyman cüzzam hastalarının halk arasına karışmasını yasaklamıştı. Cüzzam hastalarının şehir dışında iskân ettirilmesiyle halk korunur, tedavisi olmadığından (kabil-i ilâç değildir) kopup düşen el ve ayak parmakları ve açık yaralarıyla cüzzamlıların korkutucu görünümlerinin başkalarınca gözlenmesi de engellenmiş olurdu. Tıp 19'uncu yüzyılda bilim ile kucaklaşmadan önce bütün dünyada olduğu gibi Osmanlılar da gözle görülemeyen bazı canlıların bulaşıcı salgın hastalıklara neden olduğundan haberdar değildi. Salgın yapan hastalıkların bulaşıcı olduğu bilinse de bulaşma yolları bilinmiyor, hastalıklar pis havaya atfediliyordu. Tedavileri de yoktu. Hastalıkların yayılımını önleme, hiç olmazsa azaltma çabasıyla Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda sağlık alanında teşkilatlanmaya, yeni sağlık kurumları açmaya ve yasal düzenlemeler yapmaya başladı. Tüm dünyayı etkileyen -pandemi yapan- bulaşıcı salgın hastalıklara karşı Avrupa' da alınan önlemlerin Osmanlı topraklarında uygulanmasıyla ilgili çalışmaların idari merkezi devletin başkenti olan İstanbul şehriydi.
Biruni Health and Education Sciences Journal
19'uncu Yüzyılda Osmanlı Devletinin Bulaşıcı Salgın Hastalıklarla Mücadelesinde Kurumlaşma ve Tıp Biliminin Uygulanması2021 •
Bulaşıcı salgın hastalıklar tarih boyunca insan hayatının bir parçasıydı. Bazen uzun yıllar süren salgın dönemlerinde dalgalar halinde şiddetlenen bulaşıcı hastalıklar ilk görüldüğü yerden tüm dünyaya canlar alarak yayılırdı. Çiçek ve hıyarcıklı veba gibi hemen bulaşan, hızla yayılan, ürkütücü biçimde ölüme yol açarak insan nüfusunu kırıp geçiren bazı hastalıkların etkenleri tanınmasa da bulaşıcı oldukları biliniyordu. Cüzam ve frengi gibi yavaş ilerleyen, yıllarca kalıcı olabilen, mağdurlarını yaşayan ölülere dönüştüren kronik bazı hastalıkların da bulaştığı biliniyordu. Ancak, 19'uncu asrın son çeyreğine kadar bulaşma yolları bilinemeyen salgın hastalıklar en ziyade pis ve kokuşmuş havaya atfedildi. Hipokrat'ın miasma teorisine dayanan bu görüş bakterilerin hastalık etkeni olarak tespitine dek hüküm sürdü. Bulaşıcı hastalığı olanların toplumdan tecrit edilmesiyle (izolasyon) sağlıklıların korunması fikri çok eskilere dayanır. Mesela, bulaşıcı olduğu bilinen cüzzam hastalığına yakalananların toplum ile temaslarının kesilmesi amacıyla cüzamlı evlerinde tecrit edilmeleri, hasta ile sağlıklı insan temasının kesildiği en eski tecrit kurumu olarak tüm dünyada mevcuttu. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de cüzam hastalığının bulaşıcı olduğu biliniyor ve şehir dışlarına yaptırılan cüzamhanelerde hastalar tecrit ediliyordu. Cüzamlı aileler topluma karışmaz, tekke sakinleri gibi münzevi bir ömür sürerdi. Sultan II. Beyazıt ve Kanuni Sultan Süleyman cüzam hastalarının halk arasına karışmasını yasaklamıştı. Cüzam hastalarının şehir dışında iskân ettirilmesiyle halk korunur, tedavisi olmadığından (kabil-i ilâç değildir) kopup düşen el ve ayak parmakları ve açık yaralarıyla cüzamlıların korkutucu görünümlerinin başkalarınca gözlenmesi de engellenmiş olurdu.
Findings on Public Health Protection Against Epidemic Diseases During Ottoman Mobilization Periods
Osmanlıda Seferberlik Dönemlerinde Salgın Hastalıklara Karşı Halk Sağlığı Muhafazasına Dair Bulgular2019 •
Ülkeler arası yaşanan savaşlar hem savaşan hem de savaşa dahil olmayan taraflar açısından siyasi, sosyal, demografik ve ekonomik sıkıntıların yaşanmasına sebep olmuştur. Böyle bir durumda ülkelerin yaşadığı sıkıntılardan biri de seferberlik durumlarında ortaya çıkan ve bir çok insanın ölümüne yol açan salgın hastalıklardır. Osmanlı Devleti de son dönemleri itibarıyla sömürgeci devletlerle savaş halinde olduğundan salgın hastalıkların yarattığı insan ölümleri ile pek çok kez karşılaşmıştır. Dolayısıyla devlet adamları uzmanlar vasıtasıyla bu gibi durumlarda oluşacak salgınlara karşı mücadele yöntemleri üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Böylece savaş durumunda meydana gelebilecek insan ölümlerini en aza indirmeyi amaçlamışlardır. Bu bağlamda yapılan çalışmalardan biri olan Doktor Vefik Nahi’nin kaleme almış olduğu “Seferberlik Salgınlarına Karşı (1911-12)” adlı eser Osmanlı son dönemlerinde seferberlik dönemi salgınlarında yapılması gereken uygulamalardan bahsetmektedir. Eserde sıhhiye zabitanının görevleri, beden temizliğinin önemi, köy ve kasaba ordugahlarının kurulması, emraz-ı intaniye ordugahı, asker ve sivillere hizmet sunan menzil hıfzıssıhhasının oluşturulmasının önemini anlatan bölümler tespit edilmiştir. bunun dışında: sıhhiye zabitanının en büyük görevinin her türlü zorluğa karşı seferberlik salgınlarını önlemek olduğu, köy ve kasabalarda ordugahlar kurup bu merkezlerde sıhhiye zabiti bulundurulması, yine her bölgede konakçı müfrezeleri bulundurarak gerekli olan sıhhi tedbirlerin ve temizliğin yapılması, zorunlu durumlarda emraz-ı intaniye ordugahının kurulup, genel sıhhi tedbirlerin alınmasını sağlayarak insanların tedavi edilmesinin sağlanması, hıfzıssıhha menzilleri kurularak askerlerin ve sivil insanların ileri hatlara her hangi bir bulaşıcı hastalığa yakalanmadan gitmesinin sağlanması gibi hususlar ayrıntılarıyla belirtilmiştir.
Özdemir B. Günümüze ulaşan obje ve belgeler ışığında tıp ve sağlık tarihi müzelerinin Cumhu- riyet Döneminde salgın hastalıklarla mücade- leye olan katkıları. Öztürk H, editör. Cumhuriyet Dönemi Sağlık Politikaları. 1. Baskı. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2023. p.70-80.
Günümüze Ulaşan Obje ve Belgeler Işığında Tıp ve Sağlık Tarihi Müzelerinin Cumhuriyet Döneminde Salgın Hastalıklarla Mücadeleye Olan Katkıları2023 •
Günümüze Ulaşan Obje ve Belgeler Işığında Tıp ve Sağlık Tarihi Müzelerinin Cumhuriyet Döneminde Salgın Hastalıklarla Mücadeleye Olan Katkıları Contribution of Medicine and Health History Museums to Combating Epidemic Diseases in the Republican Period in the Light of Objects and Documents Reaching Today Museums are educational institutions that include all cultural assets and in which people find a part of themselves. The aim of the Istanbul Health Museum, whose foundation was laid in 1915 by Dr. Abdülhak Adnan Adıvar, is to raise awareness and educate the public against epidemic diseases such as syphilis, tuberculosis, typhoid, smallpox, typhus and malaria. The purpose of establishing the Cerrahpaşa Medical Faculty Medical History Museum is to raise awareness of the public against epi- demics, as well as reflecting the Turkish medical history and education. The museum building was used for treatment in the cholera epidemic in Istanbul. A part of his collection consists of works used in the fight against epidemic diseases and in medical education. Handmade patient moulds, mockups, pictures and photographs. In addition, microscopes, syringes and injectors, spittoons, drugs used in the treatment of epidemic diseases, mobile doctor bags, disease-causing germ removal tools and devices are dated from the 19th century to the first quarter of the 20th century. The works in the Cerrahpaşa Medical Fac- ulty Medical History Museum are important in terms of reflecting the Turkish medical history and edu- cation with the fight against epidemic diseases of the period.
History Studies International Journal of History
İngiliz Gezginlere Göre XIX. Yüzyılda Osmanlı Ülkesinde Sağlık Koşulları2020 •
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
XIX. Yüzyılda Rusya'dan Osmanlı Topraklarına Göç Edenlerde Görülen Salgın Hastalıklar (Kolera) ve Alınan Önlemler2020 •
XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’ni birçok yönden etkileyen iki önemli konu göç ve salgın hastalıklardı. Rusya’nın Kafkasya bölgesindeki siyasi emelleri Kafkas halkının Osmanlı topraklarına göçünü başlattı. Kitlesel göçlerin yoğun olduğu bu dönemde kolera başta olmak üzere, çiçek, tifo, frengi vb. salgın hastalıklar hem göçmenlerde hem de meskûn kişilerde görülmekteydi. Salgın dönemlerinde göç olayları sınırlandırılmak istense de tam olarak başarı sağlanamadı. Hastalığın yayılma hızını arttıran göç olaylarının yanı sıra sağlıksız koşullarda büyük gruplar halinde barınan göçmenler hastalığın öldürücü etkisini arttırmaktaydı. Ayrıca göçmenlerin büyük gruplar halinde hareket etmeleri onların iskân ve iaşelerini temin etme konusunda sorun çıkmasına neden olmaktaydı. Bunun yanı sıra küresel çapta devam eden salgın hastalıklar döneminde hac ziyaretinde bulunan Rusya Müslümanlarının Osmanlı topraklarına gelmeleri ve Hicaz’a kadar olan seyahatleri birçok ülkenin dikkatini çekti. Bunun için Osmanlı Devleti’nin aldığı önlemlerinin yanı sıra uluslararası sağlık konferansları düzenlendi. Salgın hastalıklara karşı yayımlanan talimatnameler ve risaleler, kurulan tahaffuzhaneler, tebhirhaneler, etüv makinaları ve Meclis-i Tahaffuz’un çalışmaları dönemin salgın hastalıklarıyla mücadelesinde önemli rol oynadı.
Burcu Kurt, Ismail Yasayanlar, Berrak Burçak, Yücel Yanıkdağ, Ömer Gezer, Saro Dadyan, Eminalp Malkoç, Sabri Ates, Ceren Gülser İlikan Rasimoğlu, Zehra Betul Atasoy
Toplumları en çok etkileyen unsurlardan olan salgın hastalıkları, sosyal ve ekonomik tarih çalışmaları bağlamında ele almak yeni bir yönelim olarak görülse de esasen bir mecburiyettir. Özellikle Sanayi ve Fransız devrimleri sonrası Avrupa’da dönüşen devlet yapısı ve bu dönüşümün bir nüvesi olan “sağlıklı vatandaş” düşüncesinin ortaya çıkması, kamu sağlığı uygulamalarının yaygınlaşma ve modernleşme sürecini de beraberinde getirmiştir. Bu sürecin bir parçası olarak devletin temel vazifesi sağlıklı vatandaşlar, işçiler ve askerler yetiştirmek olmuş, bu durum devlet-toplum ilişkisinde karşılıklı çıkara dayalı bir denge kurulmasının ve gündelik hayatta hem kısa, hem de uzun vadeli bazı temel pratiklerin yer edinmesinin önünü açmıştır. Elinizdeki kitap salgın hastalıklar ve kamu sağlığı uygulamalarını, çeşitli tarihsel dönemlerde devlet ve toplum perspektifinden inceleyen bir çalışmalar bütünüdür. Kitaptaki yazılar, kamu sağlığı ve kenti sıhhileştirme çabaları çerçevesinde mekan ve kurum özelinde bazı değerlendirmelerde de bulunarak, imparatorluğun ve cumhuriyetin genel sağlık politikası hakkında fikir vermektedir. Bu çalışma, bir taraftan Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan zaman diliminde devletin sağlıklı vatandaşlar yetiştirmek için tesis ettiği kurumları, bireylerin bu uğurda nasıl seferber edildiğini inceleyerek, devletin sağlık politikaları bağlamında zihniyet değişimini ele almakta; diğer taraftan ise toplumun belirleyiciliğine ve sağlık tarihinin ulusları aşan özelliğine dikkat çekerek, sınırların sadece devletleri birbirinden ayıran bir hattan ibaret olmadığını gözler önüne sermektedir
DR. CEZMİ KARASU ARMAĞANI: USTAYA SAYGI
XIX. Yüzyılda Bingazi’de Salgın Hastalıklar (Veba ve Tifo)2021 •
Ottoman Empire, Benghazi, Epidemic Diseases, Plague and Typhoid, Black Death Osmanlı Devleti, Bingazi, Salgın Hastalıklar, Tifo, Hıyarcıklı Tifo, Veba, Karantina, Alınan Tedbirler
2019 •
O dějinách s noblesou. K sedmdesátinám Josefa Tomeše
Jak se Tomáš Masaryk chystal na vojnu proti Prajzovi aneb Dětství ve stínu války v roce 18662023 •
2009 •
International Journal of Innovative Research in Computer Science and Technology
Optimizing Real-Time Object Detection- A Comparison of YOLO Models2024 •
Creativity Studies
Development of Verbal Creativity by Bilingual and English as Foreign Language Learners in Kindergarten to 8TH Grade Schools2022 •
Buenas Prácticas en Calidad de la Universidad de Salamanca: recopilación de las I Jornadas Recopilación de las I Jornadas
Clínica Jurídica de Acción Social2019 •
East Central Europe
The Importance of the Situational Element in East Central European Fascism2010 •
2013 •
International Journal of Darshan Institute on Engineering Research and Emerging Technologies
Enhancing the Viscoelastic Properties of Asphalt Concrete by Crack Healing Process