Independent Türkçe’de 4 Mayıs 2021 tarihinde Cihat Arpacık imzasıyla yayımlanan “Arşivden” üstbaşlıklı erken cumhuriyet döneminde salgın yönetiminin konu edildiği köşe yazısında okuyuculara şu kısa bilgi veriliyordu: "Cüzzamlılar... more
Independent Türkçe’de 4 Mayıs 2021 tarihinde Cihat Arpacık imzasıyla yayımlanan “Arşivden” üstbaşlıklı erken cumhuriyet döneminde salgın yönetiminin konu edildiği köşe yazısında okuyuculara şu kısa bilgi veriliyordu: "Cüzzamlılar manastıra yerleştirildi: 1925 yılında, o dönem yoğun görülen cüzzam hastalığına karşı sert karantina önlemleri alınıyordu. O yıl Erzurum'da artan cüzzam hastalığına yakalananlar, Pasinler ilçesine 1 saat uzaklıktaki Meryem Ana Manastırı'na yerleştirilmişti." Bu köşe yazısında yukarıda aktarıldığı şekilde kısaca bahsedilen mesele aslında başka bir konuda pek bilinmeyen bir başka konunun kapısını aralama imkânı sunmaktadır: Nüfus mübadelesi… Erzurum’da 1925 yılında “karantinaya alınan”lar Girit’ten mübadeleye tabi olarak getirilen cüzzam hastalarıdır. Girit mübadili cüzzamlılar, öyküleri, bilinenleri ve bilinmeyenleriyle adına “nüfus mübadelesi” denmiş olan insanlık dışı uygulamaya ve bu uygulamanın sonuçları konusundaki sınırlı bilgimize katkı sunmaktadır.
Abstract From the 1920s and 1930s, discussion of asymptomatic carriers started to appear in Japan and quickly became well established. Two important frameworks here were public health and laboratory experiment. Japanese public health... more
Abstract From the 1920s and 1930s, discussion of asymptomatic carriers started to appear in Japan and quickly became well established. Two important frameworks here were public health and laboratory experiment. Japanese public health policies existed in theory, isolating asymptomatic carriers within their own family to prevent infection of others. These theoretical policies did not, however, attract great attention either from doctors, carriers, or family members. The crucial aspect in Japan was laboratory experiment. Japanese doctors concentrated on experimenting with animals as carriers of typhoid and other asymptomatic infections, trying to incorporate the latest theories of life and death taken from physiology. One reason for the relative neglect of the public health and isolation policy was the ongoing presence of a large number of patients with such diseases; another was the prestige of the laboratory as intellectual authority among well-trained doctors.
Yüzyıllar boyunca zaman zaman tekrarlayan, yavaş yavaş yayılıp bir ara şiddetlenen, bir süre söndükten sonra yeniden salgın yapan bulaşıcı hastalıklar tarih boyunca in-san hayatının bir parçasıydı. Çiçek ve hıyarcıklı veba gibi hemen... more
Yüzyıllar boyunca zaman zaman tekrarlayan, yavaş yavaş yayılıp bir ara şiddetlenen, bir süre söndükten sonra yeniden salgın yapan bulaşıcı hastalıklar tarih boyunca in-san hayatının bir parçasıydı. Çiçek ve hıyarcıklı veba gibi hemen bulaşan, hızla yayılan, ürkütücü biçimde ölüme yol açarak insan nüfusunu kırıp geçiren bazı hastalıkların etkenleri tanınmasa da bulaşıcılıkları biliniyordu. Cüzzam ve frengi gibi yavaş ilerleyen, yıllarca kalıcı ola-bilen, mağdurlarını yaşayan ölülere dönüştüren kronik bazı hastalıkların da bulaştığı biliniyordu. Mesela, bulaşıcı olduğu bilinen cüzzam hastalığına yakalananların toplum ile temaslarının kesilmesi amacıyla cüzzamlı evlerinde tecrit edilmeleri, hasta ile sağlıklı insan tema-sının kesildiği en eski tecrit kurumu olarak tüm dünyada mevcuttu. Selçuklu ve Osmanlı döneminde de cüzzam hastalığının bulaşıcı olduğu biliniyor ve şehir dışlarına yaptırılan cüzzamhanelerde hastalar tecrit ediliyordu. Cüzzamlı aileler topluma karışmaz, tekke sakinleri gibi münzevi bir ömür sürerdi. Sultan II. Beyazıt ve Kanuni Sultan Süleyman cüzzam hastalarının halk arasına karışmasını yasaklamıştı. Cüzzam hastalarının şehir dışında iskân ettirilmesiyle halk korunur, tedavisi olmadığından (kabil-i ilâç değildir) kopup düşen el ve ayak parmakları ve açık yaralarıyla cüzzamlıların korkutucu görünümlerinin başkalarınca gözlenmesi de engellenmiş olurdu. Tıp 19'uncu yüzyılda bilim ile kucaklaşmadan önce bütün dünyada olduğu gibi Osmanlılar da gözle görülemeyen bazı canlıların bulaşıcı salgın hastalıklara neden olduğundan haberdar değildi. Salgın yapan hastalıkların bulaşıcı olduğu bilinse de bulaşma yolları bilinmiyor, hastalıklar pis havaya atfediliyordu. Tedavileri de yoktu. Hastalıkların yayılımını önleme, hiç olmazsa azaltma çabasıyla Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda sağlık alanında teşkilatlanmaya, yeni sağlık kurumları açmaya ve yasal düzenlemeler yapmaya başladı. Tüm dünyayı etkileyen -pandemi yapan- bulaşıcı salgın hastalıklara karşı Avrupa' da alınan önlemlerin Osmanlı topraklarında uygulanmasıyla ilgili çalışmaların idari merkezi devletin başkenti olan İstanbul şehriydi.
Ornamental gentian plants are perennial and have a juvenile period of over 1 year before flowering. We transformed gentian plants with a construct comprising the Arabidopsis FLOWERING LOCUS T (FT) gene (encoding a major component protein... more
Ornamental gentian plants are perennial and have a juvenile period of over 1 year before flowering. We transformed gentian plants with a construct comprising the Arabidopsis FLOWERING LOCUS T (FT) gene (encoding a major component protein of the flowering hormone ‘florigen’) under the control of the rolC promoter from Agrobacterium rhizogenes, which is known to induce vascular-specific expression. The resultant rolCpro-FT transgenic gentian plants showed early flowering in vitro and the earliest line formed floral buds within 4 months after transformation. Regeneration experiments from leaf explants of these rolCpro-FT transgenic plants also confirmed the early flowering phenotype. After acclimatization, these transgenic plants showed normal floral development in a closed greenhouse. There is no effective method to induce early flowering by cultivation management in gentian, therefore these lines might be very useful as annual early season cultivars.