This article discusses the results of the archaeological surveys conducted between 2003 and 2009 in the Upper Meander Basin in southwest Anatolia. The main aim of the research is to investigate the prehistoric settlement types and... more
This article discusses the results of the archaeological surveys conducted between 2003 and 2009 in the Upper Meander Basin in southwest Anatolia. The main aim of the research is to investigate the prehistoric settlement types and patterns in this culture-historically significant region. Our extensive surveys were able to locate more than a hundred sites. The analyses indicate that Neolithic settlements were located far from each other, but a new pattern appeared in the Late Chalcolithic period during which some settlements gained importance and became central places. It is also observed that the number of settlements increased and a hierarchical structure between them becomes more evident during the Early Bronze Age. In this period, apart from the sites on low plains, fortresses situated at strategically important locations, such as on natural passes or trade routes, appear for the first time. In the following periods, namely Middle and Late Bronze Ages, the hierarchical structure among the sites becomes more apparent and complex; planned cities are constructed with upper and lower towns, which indicate that highly organized political entities (states), were emerging in the region.
Kuruluşundan itibaren yönünü batıya dönen Selçuklular, burada sistemli bir fetih politikası takip ederek üzerinde yaşadığımız Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmişlerdir. Gerek Türkistan coğrafyasında gerekse Türkistan dışında... more
Kuruluşundan itibaren yönünü batıya dönen Selçuklular, burada sistemli bir fetih politikası takip ederek üzerinde yaşadığımız Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmişlerdir. Gerek Türkistan coğrafyasında gerekse Türkistan dışında hâkimiyetlerini tesis etmek isteyen Türk topluluklarının kaderi, daima Türk ordularının savaş meydanlarında kazanacakları zaferlere bağlı olmuştu. Bunun için Türk orduları, tarihin akışını değiştiren ve Türklüğün kaderini tayin eden büyük zaferler kazanmışlardır. Türk Tarihi’nin en önemli dönüm noktalarını oluşturan zaferlerden biri 1071 Malazgirt, diğeri ise 17 Eylül 1176 Myriokephalon zaferidir. Malazgirt zaferi Anadolu’nun fethini, Myriokephalon zaferi de Türklerin bu topraklarda kalıcı olmalarını sağlamıştır. Tarihe Myriokephalon Savaşı ismiyle geçen pusu savaşı hakkında bugüne kadar yapılan çalışmalarda daha çok savaşın yeri konusu ön planda olmuştur. W. Mitchell Ramsay, 1886 yılında yayımlandığı ve bizim çevirisini yaptığımız bu makale ile Myriokephalon Savaşının Düzbel’de yapıldığını iddia eden ilk kişidir. Ancak Ramsay daha sonra Wilhelm Tomaschek’ten etkilenerek Düzbel iddiasını, 1895 yılında yayımladığı “The Cities and Bishoprics of Phrygia” adlı eserinde değiştirdiği görülmektedir. Söz edilen eserde; “Manuel’in bozguna uğradığı geçit, her bir tarafı sarp kayalar tarafından yanlardan kuşatılan dar bir uçurumun olduğu Limnai [Eğirdir/Hoyran Gölü] ve Gondani [Kumdanlı] arasında uzanır.” sözleriyle savaşın yapıldığı yere dair yeni görüşünü dile getirmiştir. W. M. Ramsay’in, her ne kadar kendisi bile daha sonra Düzbel görüşünden vazgeçip savaşın Kumdanlı’da yapıldığını görüşünü ortaya atsa da, bizim çevirisini yaptığımız bu makalesinde Bizans’ın Göller Yöresinde Türkiye Selçuklularına karşı oluşturduğu savunma sistemi üzerine değerli görüşler ortaya koyması nedeniyle çalışmasının kıymetinden bir şey eksiltmemiştir.
Çivril, Denizli ilinde şeker pancarı tarımının en yoğun olduğu ilçedir. Verimli ovası ve sulamalı tarım imkanı sayesinde Çivril'in tarım potansiyeli oldukça yüksektir. 1926 yılında kurulan Uşak Şeker Fabrikası'na bağlı olarak başlayan... more
Çivril, Denizli ilinde şeker pancarı tarımının en yoğun olduğu ilçedir. Verimli ovası ve sulamalı tarım imkanı sayesinde Çivril'in tarım potansiyeli oldukça yüksektir. 1926 yılında kurulan Uşak Şeker Fabrikası'na bağlı olarak başlayan şeker pancarı tarımı 1956'da Burdur Şeker Fabrikası'nın kurulmasıyla önem kazanmaya başlamıştır. Zamanla sulamanın gelişmesi ve makineleşmesinin yaygınlaşmasıyla yöre halkının temel geçim kaynaklarından biri olmuştur. Ancak şeker üretimindeki arz fazlalığı ve ihracatta yaşanan sıkıntılar ülke genelinde olduğu gibi Çivril'de de şeker pancarı tarımını olumsuz etkilemiştir. 1999 yılında başlatılan kota uygulamasıyla ekim alanları daralmış ve üretim azalmıştır. Gelişmelere paralel olarak üretim maliyetleri yükselmiş ve pancar fiyatlarındaki artış sınırlı kalmıştır. Doğal şartların uygun olmasına rağmen beşeri faktörlerden kaynaklanan sorunlar pancarın ekonomik önemini azaltmıştır. Buna rağmen 2007 yılında yörede üretilen 78 775 ton pancar karşılığında 7 641 175 YTL gelir elde edilmiştir.