Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Bu çalışma, XII. yüzyılda Denizli-Konya arasındaki askeri yol güzergâhları ve söz konusu bölgenin tarihi coğrafyası hakkında bilgiler sunmaktadır. Buna göre, öncelikle eskiçağda bölgeden geçen yollar ele alınmış, daha sonra da ortaçağ... more
Bu çalışma, XII. yüzyılda Denizli-Konya arasındaki askeri yol güzergâhları ve söz konusu bölgenin tarihi coğrafyası hakkında bilgiler sunmaktadır. Buna göre, öncelikle eskiçağda bölgeden geçen yollar ele alınmış, daha sonra da ortaçağ kısmında Bizans’ın Türkiye Selçukluları üzerine düzenlemiş olduğu askeri seferler ve III. Haçlı Seferi esnasında Alman Haçlı ordusunun kullanmış olduğu yollar incelemeye tabi tutulmuştur.
Çalışmada ilk olarak kronolojik sıraya uygun düşmesi açısından Pers Kral Yolu ele alınmıştır. Bu safhada öncelikle Herodotos’un Pers Kral Yoluna dair tasvirine değinilmiş, daha sonra da onun verdiği bilgiler tarihi coğrafya bağlamında ele alınarak değerlendirmeye tabi tutulmuştur. İkinci konu olarak Pers Kralı Kserkses’in MÖ 481-80 yıllarında Yunanistan’a düzenlediği sefer konu edinilmiştir. Bu bağlamda Kserkses’in Anadolu’dan geçerken kullandığı yol güzergâhı ele alınarak, sefer boyunca kaynakların dile getirdiği önemli yerleşim yeri ve tarihi coğrafyaya dair incelemelerde bulunulmuştur. Üçüncü konu da Batı Anadolu Satrap’ı olan Pers Prensi Genç Kyros’un, ağabeyi Pers Kralı II. Artakserkses’e karşı isyan edip onu tahtan indirmek için MÖ 401 yılında çıktığı sefer ele alınmıştır. Bu safha da eskiçağ yazarlarının Genç Kyros’un seferi sırasında kullandığı yol güzergâhlarına ve yerleşim yerlerine dair verdiği bilgiler irdelenerek değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Dördüncü konu olarak Büyük İskender’in MÖ 334 senesinde Persler üzerine çıktığı Doğu Seferine değinilerek, İskender’in Anadolu’dan geçerken kullandığı yollar incelenmiştir. Beşinci konu da Roma Konsülü Manlius Vulso’nun Orta Anadolu’da yaşayan Galatlar (Keltler) üzerine MÖ 189 yılında düzenlemiş olduğu sefer hakkında bilgiler verilmiştir. Bu konuda Vulso’nun Anadolu’da izlediği yollar ve tarihi coğrafya ele alınmıştır. Beşinci ve eskiçağa dair son konu ise bir Roma dönemi haritası olan Peutinger Haritası ve Roma mil taşları ışığında Denizli-Konya arasındaki bölgede yer alan Roma yolları ve bağlantıları tespit edilmeye çalışılmıştır.
Daha sonraki bölümde ise ilk olarak I. Haçlı Seferi sonrasında Bizans’ın 1097 yılında Komutan İoannes Dukas’ın şahsında Batı Anadolu ve Göller Yöresini geri almak için düzenlediği sefere değinilerek bölgedeki yol sistemleri ve tarihi coğrafya ele alınmıştır. İkinci konu olarak İmparator İoannes Komnenos’un 1119 senesinde Denizli ve Uluborlu’ya düzenlediği seferler hakkında bilgi verilerek, İoannes’in bu seferler esnasında kullandığı yollar incelenmeye tabi tutulmuştur. Üçüncü konu da İoannes Komnenos’un İkinci Suriye Seferi öncesinde 1141-42 yıllarında Göller Yöresine düzenlediği seferden söz edilerek, sefer de kullanılan yollar ve bölgenin tarihi coğrafyası dair tespitlerde bulunulmuştur. Dördüncü konu olarak İmparator Manuel Komnenos’un 1146 yılında Konya’ya düzenlediği sefere ve bu sefer sonucunda bölgeden geri çekilirken kullandığı yol güzergâhı ve bölgenin tarihi coğrafyası incelemeye tabi tutulmuştur. Beşinci konu da Manuel Komnenos’un 1158 ve 1159 yıllarında Göller Yöresine düzenlediği sefer ele alınarak kullanılan yol güzergâhlarına değinilmiştir. Altıncı konu olarak Manuel Komnenos’un 1176 yılında Konya’ya yeni bir sefer düzenlemesi ve Myriokephalon (Miryokefalon) Savaşı neticesinde yenilerek geri çekilmesi hakkında bilgi verilmiştir. Bu safhada da Manuel’in sefer boyunca kullanmış olduğu yol güzergâhı ve kaynakların sözünü ettiği tarihi coğrafyaya dair incelemelerde bulunulmuştur. Yedinci ve ortaçağa dair son konu ise III. Haçlı Seferi esnasında 1190 yılında Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa’nın düzenlemiş olduğu sefer bu bölümde ele alınmıştır. Bu aşamada da Barbarossa’nın Anadolu’da izlediği yollar ve tarihi coğrafya ele alınmıştır.
Sonuç olarak eskiçağ ve ortaçağ tarihinin kaynakları incelenerek Denizli-Konya arasındaki askeri yollar ve bölgenin tarihi coğrafyası tespit edilmeye çalışılmıştır. Böylece çağdaş kaynaklarda detaylandırılmadan anlatılan söz konusu bölgedeki ortaçağ yol sistemi gözler önüne serilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Askeri Yollar, Tarihi Coğrafya, Bizans Devleti, Türkiye Selçuklu Devleti, III. Haçlı Seferi, Myriokephalon Savaşı, Miryokefalon Savaşı
---
In this study, XII. century, provides information about the military route between Denizli and Konya and the historical geography of the region. Accordingly, the first dealt with the roads passing through the area in history of antiquity and later in the medieval part are subjected to examination of the Byzantines’ military campaign which was held on the Turkey Seljuks and roads which was used by the German Crusades during the Third Crusades.
In the study, the Persian King Road was first considered in terms of chronological order. In this phase, firstly Herodotus’s depiction of Persian King’s Road was mentioned and then the information given by him was evaluated in the context of historical geography. The second subject was the Persian King Kserkses’ expedition to Greece in 481-80 BC. In this context, the route used by Kserkses to pass through Anatolia was taken into consideration, and important expeditions and historical geography were examined. The third issue was discussed in the period of 401 BC when the Persian Prince Young Kyros, who was the Satrap of Western Anatolia, rebelled against his brother Persian King Artakserkses II. In this phase, the information given by the writers of antiquity about the road routes and settlements that were used during the expedition of Young Kyros were evaluated. As the fourth subject, Alexander the Great’s 334 BC in the Eastern Expedition on the Persians was mentioned and the roads Alexander used to pass through Anatolia were examined. In the fifth issue, information was given about the expedition organized by Manlius Vulso, Roman Consul in BC 189, on Galatians (Celts) living in Central Anatolia. In this regard, the paths and historical geography of Vulso in Anatolia were discussed. The fifth and last issue the antiquity was the Roman maps of Peutinger, a Roman period map, and the Roman roads and connections in the area between Denizli and Konya in the context of the Roman milestones.
In the next section, first of the First Crusade, the Byzantine period in 1097 commanded by the Commander Ioannes Dukas to take back the Western Anatolia and the Lakes Region, the road systems and historical geography in the region were discussed. The second issue of the Emperor Ioannes Komnenos, 1119 in Denizli and Uluborlu was given information about the expeditions, the roads used by Ioannes during these expeditions were examined. The third issue was mentioned before the Second Syrian Expedition of Ioannes Komnenos in the years of 1141-42. The fourth subject was the exploration of the Emperor Manuel Komnenos to Konya in 1146 and the route he used during his retreat from the region and the historical geography of the region. In the fifth issue, the route of Manuel Komnenos, which was used in 1158 and 1159, was discussed and the route routes were used. The sixth issue was the introduction of Manuel Komnenos, a new expedition to Konya in 1176, and his defeat and retreat as a result of the Battle of Myriokephalon. At this stage, the investigations were made on the historical geography mentioned by Manuel and the route he used during the voyage. The last subject of the seventh and middle ages was discussed in this chapter by the German Emperor Friedrich Barbarossa during the Third Crusade in 1190. At this stage, the roads and historical geography of Barbarossa in Anatolia were discussed.
As a result, the sources of ancient and medieval history were examined and the military routes between Denizli and Konya and the historical geography of the region were tried to be determined. Thus, it was tried to reveal the medieval road system in the mentioned region without detailing in contemporary sources.
Keywords: Military Roads, Historical Geography, Byzantine Empire, Turkey Seljuk Empire, Third Crusade, Battle of Myriokephalon
Manuel’in Yenilgisi ve Üçüncü Haçlı Seferi Tarih araştırmaları için gerekli olan tarihi coğrafya ile ilgili ilmi çalışmalar yeterli düzeyde değildir. Özellikle Ortaçağ Anadolusu'nun tarihi coğrafyası üzerine yapılan ilmi faaliyetler... more
Manuel’in Yenilgisi ve Üçüncü Haçlı Seferi

Tarih araştırmaları için gerekli olan tarihi coğrafya ile ilgili ilmi çalışmalar yeterli düzeyde değildir. Özellikle Ortaçağ Anadolusu'nun tarihi coğrafyası üzerine yapılan ilmi faaliyetler neredeyse yok denilecek kadar azdır. Yaklaşık elli yıl boyunca Anadolu'nun hem eskiçağ hem de ortaçağdaki tarihî coğrafyasına dair araştırmalar yapan W. M. Ramsay'in çalışmaları bu alanda büyük öneme haizdir. W. M. Ramsay'in araştırmalarının üzerinden neredeyse bir asır geçmiş olmasına rağmen onun ortaya koyduğu çalışmalar Anadolu'nun tarihi coğrafyasını araştırmada kullanılacak eserlerin en önde gelenlerinden biridir. Bizans ve Türkiye Selçuklu devletleri arasında meydana gelen Myriokephalon Savaşının vuku bulduğu yere dair günümüzde yapılan araştırmalarda ciddi bir artış olduğu gözlenmektedir. W. M. Ramsay, Anadolu'nun tarihi coğrafyasına dair çalışma yapan ilk araştırmacılardan birisi olduğu gibi, Myriokephalon Savaşının yerine dair ilmi bilgiler ortaya koyan araştırmacıların arasında da ilk sıralarda yer almaktadır. Onun ortaya koyduğu bu eserler ilim dünyasında uzun yıllar kabul görmüş ve referans kaynağı olarak kabul edilmiştir. W. M. Ramsay, 1886 yılında konuyla ilgili yayımladığı ilk makalesinde Myriokephalon Savaşının Düzbel'de yapıldığını iddia etmiştir. 1895 yılında yayımladığı diğer bir makalesinde ise savaşın Eğirdir Gölünün kuzeydoğu ucunda yani Limnai (Eğirdir/Hoyran Gölü) ve Gondani (Kumdanlı) arasındaki bir coğrafyada meydana geldiğini iddia ederek savaşın vuku bulduğu yere dair önceki görüşünü değiştirmiştir. W. M. Ramsay, bu makalesinden sonra Limnai ve Gondani arasında bölgeyi Myriokephalon Savaşının yeri olarak zaman zaman eserlerinde tekrar dile getirmiştir. Ancak bizim burada üzerinde çalışma yaptığımız bu makalesine kadar onun daha önce iddia ettiği Düzbel görüşünden neden vazgeçip, savaşın yerini Eğirdir Gölünün kuzeydoğu ucuna taşıdığı hakkında açıklayıcı bilgiler vermediği görülmekteydi. Onun bu ilmi çalışması Myriokephalon Savaşının yeri ile ilgili yapılan tartışmalarda karşılaşılan pek çok soruya cevap verecek niteliktedir.
Anahtar Kelimeler: Myriokephalon Savaşı, Miryokefalon Savaşı, Tzibritze Geçidi, Tarihi Coğrafya, Türkiye Selçuklu Devleti, Bizans İmparatorluğu
----
The Defeat of Manuel and The Third Crusade

The scientific studies related to the historical geography required for historical research are not sufficient. Especially the scientific activities on the historical geography of the Middle Ages are almost non-existent. The researches of W. M. Ramsay, who has been conducting research on the historical geography of Anatolia in both ancient and medieval times for nearly fifty years, are of great importance in this field. Although almost a century has passed since W. M. Ramsay's research, his work is one of the leading works to be used in researching the historical geography of Anatolia.

A significant increase is observed in the researches on the place where the Battle of Myriokephalon took place between the Byzantine and Turkey Seljuk states. W. M. Ramsay is one of the first researchers to study the historical geography of Anatolia, and is one of the first researchers to present scientific knowledge about the place of the Battle of Myriokephalon. These works, which were put forward by W. M.  Ramsay, have been accepted in the science world for many years and have been accepted as the reference source.

W. M. Ramsay, in his first article published in 1886, claimed that the Battle of Myriokephalon was made in Düzbel. In another article which he published in 1895, he changed the previous view of the place where the war took place by claiming that the war occurred at the northeastern end of Egirdir Lake, ie between Limnai (Eğirdir/Hoyran Lake)  and Gondani (Kumdanlı). After this article, W. M. Ramsay has repeated the area between Limnai and Gondani from time to time in his works as a place of the Battle of Myriokephalon. Only, until this article we were working on here, it was seen that why he did give up the Düzbel view, which he had previously claimed, and gave no explanatory information about the location of the war to the northeastern end of Lake Eğirdir. W. M. Ramsay's scientific work is capable of answering many questions encountered in the discussions about the place of the Battle of Myriokephalon.
Keywords: Battle of Myriokephalon, Tzibritze Pass, Historical Geography, Turkey Seljuk State, Byzantine Empire
Kuruluşundan itibaren yönünü batıya dönen Selçuklular, burada sistemli bir fetih politikası takip ederek üzerinde yaşadığımız Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmişlerdir. Gerek Türkistan coğrafyasında gerekse Türkistan dışında... more
Kuruluşundan itibaren yönünü batıya dönen Selçuklular, burada sistemli bir fetih politikası takip ederek üzerinde yaşadığımız Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmişlerdir. Gerek Türkistan coğrafyasında gerekse Türkistan dışında hâkimiyetlerini tesis etmek isteyen Türk topluluklarının kaderi, daima Türk ordularının savaş meydanlarında kazanacakları zaferlere bağlı olmuştu. Bunun için Türk orduları, tarihin akışını değiştiren ve Türklüğün kaderini tayin eden büyük zaferler kazanmışlardır. Türk Tarihi’nin en önemli dönüm noktalarını oluşturan zaferlerden biri 1071 Malazgirt, diğeri ise 17 Eylül 1176 Myriokephalon zaferidir. Malazgirt zaferi Anadolu’nun fethini, Myriokephalon zaferi de Türklerin bu topraklarda kalıcı olmalarını sağlamıştır. Tarihe Myriokephalon Savaşı ismiyle geçen pusu savaşı hakkında bugüne kadar yapılan çalışmalarda daha çok savaşın yeri konusu ön planda olmuştur. W. Mitchell Ramsay, 1886 yılında yayımlandığı ve bizim çevirisini yaptığımız bu makale ile Myriokephalon Savaşının Düzbel’de yapıldığını iddia eden ilk kişidir. Ancak Ramsay daha sonra Wilhelm Tomaschek’ten etkilenerek Düzbel iddiasını, 1895 yılında yayımladığı “The Cities and Bishoprics of Phrygia” adlı eserinde değiştirdiği görülmektedir. Söz edilen eserde; “Manuel’in bozguna uğradığı geçit, her bir tarafı sarp kayalar tarafından yanlardan kuşatılan dar bir uçurumun olduğu Limnai [Eğirdir/Hoyran Gölü] ve Gondani [Kumdanlı] arasında uzanır.” sözleriyle savaşın yapıldığı yere dair yeni görüşünü dile getirmiştir. W. M. Ramsay’in, her ne kadar kendisi bile daha sonra Düzbel görüşünden vazgeçip savaşın Kumdanlı’da yapıldığını görüşünü ortaya atsa da, bizim çevirisini yaptığımız bu makalesinde Bizans’ın Göller Yöresinde Türkiye Selçuklularına karşı oluşturduğu savunma sistemi üzerine değerli görüşler ortaya koyması nedeniyle çalışmasının kıymetinden bir şey eksiltmemiştir.
Research Interests:
Yazıcızâde Alî tarafından II. Murat döneminde kaleme alınan Tevârîh-i Âl-i Selçuk İslâm öncesi Türk tarihi, Selçuklular, Gazneliler, Moğollar, Harzemşahlar, Anadolu Beylikleri Dönemi ve Osmanlı tarihinin başlangıç devirlerinin dile... more
Yazıcızâde Alî  tarafından II. Murat döneminde kaleme alınan  Tevârîh-i Âl-i Selçuk İslâm öncesi Türk tarihi, Selçuklular, Gazneliler, Moğollar, Harzemşahlar, Anadolu Beylikleri Dönemi ve Osmanlı tarihinin başlangıç devirlerinin dile getirildiği adeta bir Türk Tarihi niteliğindedir. Selçuklu Türkiye’sinde tarih yazıcılığının doğuşu ve gelişimi, Selçuklu tarihi araştırmalarında az incelenen konuların başında gelmektedir. Bu çalışmamızda, Tevârîh-i Âl-i Selçuk'un sekiz farklı nüshasını inceleyip dört ayrı nüshası ile de edisyon kritik çalışmasını gerçekleştiren Yrd. Doç. Dr. Abdullah Bakır'ın, 2017 yılında ikinci baskısı gerçekleşen çalışmasını incelemeye tabi tutuyoruz.

Bu kitap incelemesinde;  Tevârîh-i Âl-i Selçuk'un muhtevası, Yazıcızâde Alî'nin yararlandığı kaynaklara göre eserde ki konu bölümleri, eserin nüshaları, eserin I. baskısı ve II. baskısı arasında ki farklar ve yeni baskı için yapılanlar ve en nihayetinde de Yrd. Doç. Dr. Abdullah Bakır tarafından "Tevârîh-i Âl-i Selçuk [Oğuznâme-Selçuklu Tarihi] (Giriş-Metin-Dizin)" ismiyle yayımlanan eserin tanıtımı yapılacaktır.
Research Interests:
Çalışmamıza konu olan epigrafik eserlerin bulunduğu yer Isparta’nın Uluborlu ilçesidir. İlk fethi Türkiye Selçuklularının kurucusu Süleymanşâh döneminde 1075 yılında gerçekleşen şehir, 1119 yılında tekrar Bizans idaresi altına girmiş olsa... more
Çalışmamıza konu olan epigrafik eserlerin bulunduğu yer Isparta’nın Uluborlu ilçesidir. İlk fethi Türkiye Selçuklularının kurucusu Süleymanşâh döneminde 1075 yılında gerçekleşen şehir, 1119 yılında tekrar Bizans idaresi altına girmiş olsa da 1180 yılında Sultan II. Kılıçarslan tarafından nihai olarak Selçuklu toprağı haline getirilmiştir. O güne kadar Apollonia, Mordiaum ve Sozopolis gibi isimlerle anılan şehre Selçuklular Borgulu ismini vermiştir. Coğrafi konumu nedeniyle askeri ve ticari yolların önemli bir noktasında bulunması ve güvenli bir konumda yer almasından dolayı, Selçuklu ailesinin bir kısmı Uluborlu kalesine yerleşmiş ve bundan sonra şehir Türkiye Selçukluları için önemli bir merkez halini almıştır. Daha sonraları aldığı göçler ile birlikte önemli alim, sanatkâr kesim buraya yerleşmiş ve akabinde şehirde ilmi, kültürel, sanayi kuruluşları ortaya çıkmıştır. Bu öneminden dolayı Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan’ın ülkeyi on bir oğlu arasında paylaştırması aşamasında veliaht tayin ettiği, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’i Uluborlu şehrine melik olarak tayin etmiştir. Bunun da etkisiyle Selçuklunun önemli bilim ve kültür şehri haline gelen Uluborlu, Selçuklu meliklerinin eğitim ve ikametgâh yeri olmuştur. Şehir beylikler döneminde de önemini koruyarak Hamidoğulları’nın kuruluş yeri olmuştur. Böylece Uluborlu kesintisiz bir şekilde Selçuklular, beylikler ve Osmanlılar döneminde önemini sürdüren bölgenin en önemli şehirlerinden birisi halini almıştır. Bu nedenle şehirde Selçuklu ve beylikler döneminde pek çok önemli ilim ve kültür eserler inşa edilmiştir. Bu imar faaliyetleri sırasında önceki devirlere ait medeniyetlerden kalmış olan pek çok yapı ama dönüştürülerek ama olduğu gibi muhafaza edilerek kullanılma yoluna gidilerek değerlendirilmiştir. Bölgede dönemle ilgili yürütmüş olduğumuz yüzey araştırmaları ve bilimsel çalışmalar ışığında ve elde ettiğimiz veriler doğrultusunda yapılar üzerinde bulunan epigrafik eserler incelenerek değerlendirilme yoluna gidilmiştir. Günümüze ulaşan kitabelerden Alaaddin Cami inşa ve tamir kitabeleri ve Büyük Çeşme kitabeleri Türkiye Selçuklu dönemine ait günümüze ulaşmış kitabelerdendir. Efendi Sultan Cami kitabesi, Şeyh Muhiddin (Miyedin) Çeşmesi ve Ahî Şemseddin Türbesi kitabesi ise Hamidoğulları dönemine ışık tutan önemli kitabelerdendir. Bu bağlamda konumuzla ilgili yedi adet kitabe değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Bu kitabeler zaman içerisinde farklı ilmi çalışmalarda incelenmiştir. Ancak yapılan bu incelemelerde bazı eksik gördüğümüz konular tespit edilerek değerlendirilmiş ve tarih ilmine kazandırılmaya çalışılmıştır. Böylelikle tarih konularıyla ilgili bilinmeyen bazı eksik bilgiler ortaya konularak ilim camiasına katkı sağlanması amaçlanmıştır. Yaptığımız epigrafik çalışmalarda dijital görüntülerin fotogrametrik işlemlerini gerçekleştiren yazılımlar kullanılarak gözden kaçan yüzey dokusu ile ilgili bilgileri yakalamak böylece kitabelerin okunmasında daha iyi sonuç elde etmeye çalışılmıştır. Böylelikle kitabelerin okunup değerlendirilmesi aşamasında daha sağlıklı verilerin elde edilmesi ve değerlendirmeye tutulması sağlanmıştır.
---
The place where the epigraphic works that are the subject of our study are located is the Uluborlu district of Isparta. Its first conquest took place in the period of 1075, during the reign of the Seljuk ruler Süleymanşah. Later, it came under Byzantine rule again in 1120, but in 1180 it was finally turned into Seljuk territory by Sultan Kılıçarslan II. Until that day, the city, which was known by names such as Apollonia, Mordiaum and Sozopolis, was given the name Borgulu by the Seljuks. Due to its geographical location, being at an important point of military and commercial roads and its castle being in a safe location, some of the Seljuk family settled in Uluborlu castle and after that the city became an important center for the Türkiye Seljuks. With the migrations they received later, important scholars and craftsmen settled here, and subsequently, scientific, cultural and industrial institutions emerged in the city. Due to this importance, Sultan Kılıçarslan II appointed Gıyaseddin Keyhüsrev I as the administrator of the city of Uluborlu while he was dividing the country among his eleven sons. With the effect of the appointment of Keyhüsrev I to Uluborlu as the administrator, it became an important science and culture city of the Türkiye Seljuks. In addition, the city became the education and settlement place of the Türkiye Seljuk princes. The city maintained its importance during the period of principalities and became the place of establishment of Hamidids. Thus, Uluborlu became one of the most important cities of the region, which continued its importance in the period of Türkiye Seljuks, principalities and Ottomans. For this reason, many important scientific and cultural artifacts were built in the city during the Türkiye Seljuk and principalities period. During these reconstruction activities, many structures that remained from previous civilizations were either transformed or preserved as they are. During the surveys and scientific studies we carried out about the Middle Ages in the region, epigraphic works in architectural structures were examined and evaluated. Alaaddin Mosque construction and repair inscriptions and Great Fountain inscriptions are among the inscriptions that have survived to the present day from the Türkiye Seljuk period. The inscriptions of Efendi Sultan Mosque, Sheik Muhiddin (Miyedin) Fountain and Ahi Şemseddin Tomb are important inscriptions from the Hamidids period. In this context, seven inscriptions related to our subject were evaluated. These Turkish Studies, 18(2)
inscriptions have been studied in different scientific studies over time. However, in the examinations we made on the inscriptions, some erroneous information was detected and re-evaluated and the results were tried to be brought to the science of history. Thus, unknown and some missing information about the historical subjects in the inscriptions were determined. With this information, it is aimed to contribute to the scientific community. In our epigraphic studies, software that performs photogrammetric processing of digital images has been used. Thus, it was tried to capture the information about the surface texture that was overlooked in the inscriptions and to obtain better results in reading the inscriptions. Thus, better data can be obtained and evaluated at the stage of reading the inscriptions.
Uluborlu, coğrafi konumu itibariyle İç Anadolu'yu Batı Anadolu'ya bağlayan önemli askeri ve ticari yol güzergahlarından birisinin üzerinde Eski Çağ’dan Yakın Çağ’a kadar önemini yitirmemiş bir şehirdir. Tarihsel süreç içerisinde... more
Uluborlu, coğrafi konumu itibariyle İç Anadolu'yu Batı Anadolu'ya bağlayan önemli askeri ve ticari yol güzergahlarından birisinin üzerinde Eski Çağ’dan Yakın Çağ’a kadar önemini yitirmemiş bir şehirdir. Tarihsel süreç içerisinde Apollonia, Mordiaion, Sozopolis ve Borgulu gibi isimlerle anılmış olmakla birlikte şehirde farklı medeniyetlerin izlerinin varlığı bölgenin zengin bir tarihi coğrafyaya sahip olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Geç Orta Çağ’da Türkiye Selçuklu-Bizans mücadeleleri sırasında hem Bizans hem de Selçuklular için önemli bir medeniyet merkezi konumundadır. Bölgede uzun yıllar Bizans’ın önemli bir sınır şehri, Türkiye Selçukluları döneminde meliklerin eğitim ve ikametgâh yeri olan Uluborlu, Hamitoğulları döneminde ise beyliğin kuruluş ve idare merkezi olmuştur. Osmanlı döneminde ise sosyal, kültürel yönleriyle ve sanayi üretimiyle bölgenin önemli bir merkezi olarak varlığını sürdürmüştür. Cumhuriyet döneminde önemini muhafaza eden şehir, çeşitli nedenlerle 1960’lı yıllarda kurulduğu alanın bitişiğinde yer alan düzlük alana taşınmıştır. Ancak günümüzde az da olsa eski yerleşim yerinde evler ve camiler bulunmaktadır.
Köklü bir geçmişe ev sahipliği yapan şehirde Türkiye Selçuklu, Hamitoğulları ve Osmanlı dönemlerinden günümüze başta mimari eserler olmak üzere pek çok kültür varlığı ulaşmıştır. 2020-2021 yıllarında yürütülen arkeolojik yüzey araştırmaları sırasında bulunan nümizmatiğe dair bulgular Uluborlu’nun tarihsel geçmişi hakkında bizlere bazı bilgiler verebilir. Söz konusu yıllardaki araştırmalar esnasında 50 adet sikke bulunmuş olup, 2022 ve daha sonraki yıllarda bölgede yapılacak araştırmalarda bu sayının artacağı tahmin edilmektedir. Bu çalışmada ilk olarak kentin tarihsel süreç içerisindeki durumu ve önemine değinilecektir. Sonrasında ise sikke buluntularının okunma ve kimliklendirme işlemleri yapılmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda okunabilen ve tarihlendirilebilen sikkeler üzerinden çeşitli değerlendirmeler yapılmaya çalışılacaktır.
1176 yılında Bizans ve Türkiye Selçukluları arasında gerçekleşen Myriokephalon (Miryokefalon) Savaşı, Anadolu’nun kaderini belirleyen önemli olayların başında gelmektedir. Söz konusu savaş ile ilgili bugüne kadar pek çok yerli ve yabancı... more
1176 yılında Bizans ve Türkiye Selçukluları arasında gerçekleşen Myriokephalon (Miryokefalon) Savaşı, Anadolu’nun kaderini belirleyen önemli olayların başında gelmektedir. Söz konusu savaş ile ilgili bugüne kadar pek çok yerli ve yabancı bilim insanı ve araştırmacı çeşitli yazılar kaleme almıştır. Savaşın gerçekleştiği yerin tam olarak belli olmaması nedeniyle yapılan çalışmaların birçoğunun savaşın vuku bulduğu coğrafyanın tespitine yoğunlaştığı görülmektedir.
Myriokephalon Savaşı hakkında pek çok şey yazılıp çizilmiş olmasına rağmen, bu çalışmaların tespit edilerek derlenip toplanmasını konu alan bir bibliyografya çalışması yapılmamıştır. Bu durumdan hareketle, bu çalışmada ana ve muâsır kaynaklar, telif eserler, makaleler, bildiriler, ansiklopedi maddeleri, tezler vb. türde çeşitli dillerde yazılmış çalışmalar incelemeye tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda doğrudan Myriokephalon Savaşı veya konu ile bağlantılı olarak sayısı iki yüzü geçen çeşitli çalışmanın yapıldığı tespit edilmiştir.
Myriokephalon, Miryokefalon, Tzibritze, Cybrilcymani, Tzibrelitzemani

A Bibliographic Essay on the Battle of Myriokephalon
The Battle of Myriokephalon which took place in 1176 between the Byzantine and Turkish Seljuks, is one of the most important events that determined the fate of Anatolia. Many local and foreign scientists and researchers have written various articles about the war in question. Since the place where the war took place is not clear, it is seen that most of the studies focused on the determination of the geography where the war took place.
Although many articles have been written about the Battle of Myriokephalon, a bibliographic study has not been conducted to identify and collect these studies. Therefore, in our study, main and contemporary sources, books, articles, papers, encyclopedia articles, theses, etc. Studies written in various languages were examined. As a result of our research, it has been determined that there are more than two hundred studies related to the Battle of Myriokephalon, directly or in connection with the subject.
Myriokephalon, Tzibritze, Cybrilcymani, Tzibrelitzemani
Ortaçağ Anadolusu'nda kullanılan yol güzergâhları ülkemizde oldukça az araştırma yapılan konuların başında gelmektedir. Her ne kadar son yıllarda Türkiye Selçukluları, Bizans ve Haçlıların kullandıkları yollara dair çalışmalar yapılsa da,... more
Ortaçağ Anadolusu'nda kullanılan yol güzergâhları ülkemizde oldukça az araştırma yapılan konuların başında gelmektedir. Her ne kadar son yıllarda Türkiye Selçukluları, Bizans ve Haçlıların kullandıkları yollara dair çalışmalar yapılsa da, beylikler devrindeki Anadolu yol ağları henüz tam manasıyla ortaya konulabilmiş değildir. Bu bakımdan Hamitoğulları Beyliğinin Antalya, Eğirdir ve Gölhisar gibi önemli üç kolunu ziyaret eden Ortaçağ’ın en büyük Müslüman seyyahı İbn Battûta’nın seyahatnamesi konumuz bakımından büyük önem arz etmektedir.
İbn Battûta Seyahatnamesi, Ortaçağ Anadolusu'nun yalnızca siyasi, sosyal ve kültür durumuna ışık tutmakla kalmayıp, aynı zamanda bizlere Anadolu yol ağlarının ve güvenliğinin de tespit edilmesine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Ayrıca El-Ömerî, Ebu’l-Fidâ ve İbn Saîd el-Mağribî gibi devrin seyyah ve coğrafyacılarının da Göller Yöresinin tarihi coğrafyasına dair verdiği malumatlara da bildirimizde yer vererek, Hamitoğulları Beyliğinin hâkimiyet sahası içerisinde kalan yol güzergâhlarına ilişkin veriler değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
Anahtar Kelimeler: İbn Battûta, Hamitoğulları, Anadolu Yolları, Göller Yöresi, Seyahatname.
Bu kitaba esas olan Ulusal Tarih Öğrenci Sempozyumu 2-4 Mayıs 2013/Isparta ISBN: 978-9944-452-73-1 Bildiriler: İslamiyet Öncesi Türk Kadını Aydanur AKEL... more
Bu kitaba esas olan
Ulusal Tarih Öğrenci Sempozyumu 2-4 Mayıs 2013/Isparta
ISBN: 978-9944-452-73-1

Bildiriler:
İslamiyet Öncesi Türk Kadını
Aydanur AKEL .........................................................................................................................1

Tarihin Kaynakları Ve Yazı
Ozan ARSLAN ....................................................................................................................... 8

Cihan İmparatorluğu’nun Kuruluşundaki Kilit Şahsiyet: Şeyh Edebalı
Serkan ÇOLAKLAR ............................................................................................................. 17

Atlıkarınca Alayı
Zozan ÇETİN ........................................................................................................................ 30

Meşrûtiyet’i Doğuran “Osmanlıcılık” Akımı Ve II. Meşrûtiyet İle
Beraber Yükselen Garplılaşma Ve İslâmlaşma Tartışmaları
Ayşe Şakire NEBİLİ ............................................................................................................ 38

Erken Bizans Dönemi’nde İstanbul
Umut VAR ............................................................................................................................... 48

Ahmed Cevdet Paşa’nın Târih Felsefesi
Murat YILMAZ ..................................................................................................................... 60

Sultan Abdülaziz’in Avrupa Seyahati
Ömer YAVUZ ........................................................................................................................ 72

M.Ö. V. Yüzyıl Pers – Yunan Savaşları
Önder PATAR ...................................................................................................................... 87

Tarih Yazımında Büyük Adam Sorunu
Mesut DAVULCU ...............................................................................................................112

Piri Reis ( ? / 1552 )
Esma YILMAZ .................................................................................................................... 125

Türk Kadınının Meclise Yürüyüş Süreci
Duygu ÇELİK & Ramazan ŞAMLI ............................................................................. 135

Zıt Kutupların Ortak Sonu (Rigas ve V.Grigoros)
Yasin ÖZDEMİR ............................................................................................................... 146

Dokuz Eylül Gazetesi’nde İzmir’in İşgali Ve Mustafa Kemal’in
Samsun’a Çıkışı İle İlgili Makaleler
Göktuğ İPEK ...................................................................................................................... 164

II. Kılıç Arslan: Dâhiyâne Strateji Ve Bir Tarihi Coğrafya Keşfi
Serhat ALTINKAYNAK .................................................................................................. 174

Tarih Yazımında Dipnotun Serüveni
Emre Çağrı GEZEN .......................................................................................................... 193

Kurtuluş Savaşında Aydın Bir Kadın Kahraman: Halide Edip Adıvar
Duygu YAŞAR & Atike AYSOY ..................................................................................... 202

Tanzimat, Cumhuriyet’in Kuruluşu, Günümüz Ve Yakın Gelecekte
Sanayi Ve Teknoloji’nin Günlük Yaşantıdaki Yansımaları
Ayşe Nur TELLİ ................................................................................................................. 210

Dönmelik ve Sabatay Sevi
Ebru GÜNEŞ ....................................................................................................................... 221

Büyük Kaçış Akdeniz 1914
Irmak KARABULUT ......................................................................................................... 229

Türk Dünyasında Bir Tarih Ekolü: Fuad KÖPRÜLÜ
Rabia KARABULUT & Yasemin İRGİN & Nur AYDOĞDU ............................ 243

Selçuklularda Dîvân-ı Berîd Ve İstihbaratçılık
Sevgi Kübra AKDEMİREL ............................................................................................. 256

Balkanlarda Bektaşi Geleneği Dergah Ve Tekkeleri
Özge TOGRAL ................................................................................................................... 268

Kaybedilmiş Toprakların Acı Hatırası: Bir Sözlü Tarih Çalışması
Emine ALTAY & İlyas ER .............................................................................................. 277

Orta Çağ’dan Yakın Çağ’a Uzanan Gelenek Surre Alayları
Oğuzhan GÜNEL & Hacı Ahmet AK & Kürşat ÖZKAN & Zekeriya İLHAN ........... 285

Timur’un Tüzüklerine Kısa Bir Bakış
Fatih DEMİR ....................................................................................................................... 296

Hasta Adamı Kurtarma Arayışları
Abdullah TOK...................................................................................................................... 314

Görünmeyen Hükümdarlar (Timur Örneği)
Elif DEMİRTOK ................................................................................................................ 326

19. Yüzyılda Anadolu’da Ortaya Çıkan Salgın Hastalıklar Ve Salgınla
Mücadele Yöntemleri
Fatma YILDIZ .................................................................................................................... 334

Tek Parti Döneminde Tarih Eğitimi
Mehmet GÜLER ................................................................................................................. 344

Türk Kültüründe Halıcılık
Mehmet SARGIN ............................................................................................................... 352

Türkiye Selçuklulular’ındaki Sarsılmaz Konumuyla Üç Devrin Emiri:
Mübarizeddin Er-Tokuş
Sevil İLİ.................................................................................................................................. 374

Avrupada Yahudi Sorunu Ve Yahudi Sürgünleri
Berna BAYDAN .................................................................................................................. 387

Avrupa’da Türk İmgesi
Burcu ÖNEL ........................................................................................................................ 400

3 Numaralı Mühimme Defterine Göre Osmanlı Devleti’nde Tüfenk
Ahmet KELEŞ ..................................................................................................................... 414

Tercüme-i Hâl Varakası Ve Sicill-i Ahvâl Kayıtları İle İlgili Yapılmış
Çalışmalar
Ahmet YADİ & Harun YILMAZ ................................................................................... 431

Osmanlı Padişahlarının Kişilikleri Ve Hobileri
Müzeyyen ÖZKAN ............................................................................................................ 445

Şeyh Bedreddin İsyanı Üzerine Tartışmalar
Tayfun AKGÜN .................................................................................................................. 456

Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye’de Tarih Yazımı
Alican KİRİŞOĞLU ........................................................................................................... 466""
“Sarı Zeybek, Eşeler’e yaslanır, Deli olan Onacak’ta uslanır”… Evet! Bu dizeleri bazen bir radyo da bazen de televizyonda duyarsınız. Hafız Rıza Yağız’a ait olan bu dizilerde geçen “delilerin Onacak ’ta uslanması” bu haftaki yazı... more
“Sarı Zeybek, Eşeler’e yaslanır, Deli olan Onacak’ta uslanır”… Evet! Bu dizeleri bazen bir radyo da bazen de televizyonda duyarsınız. Hafız Rıza Yağız’a ait olan bu dizilerde geçen “delilerin Onacak ’ta uslanması” bu haftaki yazı dizimizin konusunu teşkil ediyor. Peki, bu “deliler” nasıl oluyor da Anadolu’nun en güzide köşelerinden birisi Burdur’umuzun bir köyünde yani Yeşilova’mızın Onacak Köyünde uslanıyorlar?
10 Aralık 2016 Cumartesi günü gazetemiz de  “Burdur’da Restorasyon Atağı Sürecek” başlıklı haberimizde Yeşilova, Onacak köyümüz de bulunan ve Burdur’umuzun en eski yapılarının başında gelen Veli Dede Türbesi’nin restore edileceğini siz okuyucularımıza duyurmuştuk. Yapısal olarak kötü durumda olup bu kadar köklü geçmişe sahip milli bir değerin acil olarak restorasyona ihtiyacının olması ve yetkililerin restorasyon kararı alması kültür tarihimiz açısından sevindirici bir haberdir. İşte bizde bugün bu tarihi yapının bağlı olduğu imaret yani Onacak Dede Zaviyesi ve onun akıl ve ruh hastalarını iyi eden Akıl-Ruh Hastalıkları Darü’ş-şifasının tarihine ışık tutuyoruz.
Ortaçağ Avrupa’sında içlerinde kötü ruh taşıdığına inanılarak akıl ve ruh dengesi bozulmuş olan veya akıl ve ruh sağlığı yerinde olmayan bu kimselerin yakıldığı devirler de; biz Türkler “deli” ya da -onların da bir insan olduğunu kabul ettiğimiz için- “mecnun/divane” dediğimiz kişilerin tedavisini üstlendik. Türk-İslam kültürünün etkisinde gelişen bu bilinçlilik durumu neticesinde, genel amaçlı hastanelerin içerisinde bu mecnunlar için tedavi bölümleri kurulmuştur. Fakat sadece bununla yetinmeyip özel ihtisas gerektiren, sırf bu tür hastalıklar için de şifa merkezleri kurduk. Bunların günümüz de bilinen en büyük temsilcilerinden iki tanesi bizim coğrafyamız da yer almaktadır. Bunlar; Afyonkarahisar da Karacaahmet Tekkesi ve Burdur da Onacak Dede Zaviyesidir. Bu iki imaret bünyelerinde barındırdıkları darü’ş-şifaları sayesinde toplumun “deli/mecnun” dediği bu insanların tedavisini üstlenmişlerdir.
Yazı dizimizde;
-Onacak Dede kimdir?
-Dîvânü Lugati't-Türk de Onacak kelimesi nasıl geçiyor?
-Zaviye ve onun darü’ş-şifası ne zaman kuruldu?
-Hastaları tedavi etmeyi amaçlayan bu insanlar kimlerdi?
-Veli Dede (Onacak Dede) Türbesi’nin Anadolu da eşine çok az rastlanan mimari özelliği nedir?
Akıl ve ruh hastalarını;
-Tedavi hangi aşamalarından oluşuyordu?
-Tedavide uygulanan yöntemler nelerdi?
-Tedavi ücretli miydi?
Tüm bu soruların cevaplarını bulacaksınız.
(7 Temmuz 2017 Cuma Burdur Yeni Gün Gazetesi Tanıtım Bülteninden Alıntıdır.)

Burdur, Burdur Tarihi,  Onacak, Onacak Köyü, Veli Dede Türbesi, Onacak Dede Zaviyesi, Onacak Dede Zaviyesi Akıl ve Ruh Hastalıkları Darü'ş-şifası, Onacak Dede, Veli Dede, Burdur Yeşilova
Bu araştırma-yazı dizisinde; Selçukluların ve Osmanlıların kurucusu, Anadolu'nun Türkleşmesinde kilit rol oynayan Oğuz Türklerinin, 16. yüzyılda Burdur ve çevresindeki durumları ele alınıyor. Çalışmanın ana taslağını Burdur'da ki "Oğuz... more
Bu araştırma-yazı dizisinde; Selçukluların ve Osmanlıların kurucusu, Anadolu'nun Türkleşmesinde kilit rol oynayan Oğuz Türklerinin, 16. yüzyılda Burdur ve çevresindeki durumları ele alınıyor. Çalışmanın ana taslağını Burdur'da ki "Oğuz Boyları" ile bu boyların cemaat ve aşiretleri hakkındaki bilgiler oluşturuyor.
Oğuzlar'ın boy, cemaat ve aşiretleri tablolar halinde hazırlandı. Tabloların birincisi, cemaat ve aşiretlerin, Oğuzlar'ın hangi koluna (Boz-Ok veya Üç-Ok) mensup olduklarını gösteriyor.İkinci tablo ise; Oğuz Boyları'nın 16. yüzyılda Burdur'un hangi kazasında yaşadıklarını göstermekte.
Giriş bölümünde "Oğuz İsmi", "Oğuzlar'ın Tarihi" ve "Oğuzlar'ın Anadolu'ya Yerleşmeleri" başlıkları altında kısa bilgiler yer alıyor. (6 Aralık 2016 Salı Burdur Yeni Gün Gazetesi Tanıtım Bülteninden Alıntıdır.)
Research Interests: