Crew Resource Management

High Reliability Organisation (HRO) and Resilience Engineering (RE) are two research traditions which have attracted a wide and diverse readership in the past decade. Both have reached the status of central contributions to the field of safety while sharing a similar orientation. This is not without creating tensions or questions, as expressed in the call of this special issue. The contention of this article is that these two schools introduce ways of approaching safety which need to be reflected upon in order to avoid simplifications and hasty judgments about their relative strength, weaknesses or degree of overlapping. HRO has gained strength and legitimacy from (1) studying ethnographically, with an organisational angle, high-risk systems, (2) debating about principles producing organisation reliability in face of high complexity and (3) conceptualising some of these principles into a successful generic model of " collective mindfulness " , with both practical and theoretical success. RE has gained strength and legitimacy from (1) harnessing then deconstructing, empirically and theoretically, the notion of 'human error', (2) argued for a system (and complexity) view and discourse about safety/accidents, (3) and supported this view with the help of (graphical) actionable models and methods (i.e. the engineering orientation). In order to show this, one has to go beyond the past 10 years of RE to include a longer time frame going back to the 80s to the early days of Cognitive Engineering (CE). The approach that is followed here includes therefore a strong historical orientation as a way to better understand the present situation, profile each school, promote complementarities while maintaining nuances.

Özet: Havaaracı kazalarının en önemli nedeni insan hatalarıdır. İnsan hatalarının önemli bir bölümü insan-insan etkileşimi sürecinde ortaya çıkmakta, pilot hataları ise onların teknik olmayan becerilerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle en önemli amaçları arasında " pilotların teknik olmayan becerilerini geliştirmeye yönelik " olan CRM programları uygulanmaktadır. Bununla birlikte kültürel öğeler bireylerin tutum ve davranışlarını etkiledikleri için kültürden bağımsız olarak tasarlanan CRM eğitimlerinin başarı şansı azalmaktadır. CRM eğitiminin bekleneni vermesi ulusal kültüre uyarlanmasına bağlıdır. Ulusal kültürün yanı sıra diğer alt kültürlerin etkisinde kalan pilotlar da farklı tutumlara sahip olabilirler. Bu durum, özellikle farklı kaynaklardan pilot istihdam eden Türkiye'deki havayolu işletmeleri için son derece önemlidir. Bu çalışmada Türkiye'deki havayolu işletmelerinde çalışan ve farklı kültürel özelliklerin etkisinde kalmış Türk pilotların CRM kapsamındaki teknik olmayan becerilere ilişkin tutum farklılıkları ortaya konulmuştur. Anahtar Sözcükler: Sivil Havacılık Yönetimi, Ekip Kaynak Yönetimi, Uçuş Emniyeti, İnsan Hataları, Ulusal Kültür, Alt kültür. Abstract: The most common reason of aircraft accidents is the human error. Most of those errors done occur during the human-human interactions and the errors by pilots are, to a great extent, related to their non-technical skills. Therefore; pilots receive Crew Resources Management training programs that are designed to help them acquire these skills effectively. However; since cultural issues are known to affect individual's attitudes and behaviors, the success of CRM training programs highly depends on the fact that they should be adapted according to the national and other subcultures. This is something that should be taken into consideration seriously by the airlines in Turkey, which employ pilots with different cultural backgrounds. This study presents the differences in the attitudes of the pilots working for airlines in Turkey and imposed to different cultural contexts towards non-technical skills available within the CRM framework.

Araştırmanın amacı, bir uçuş görevinin yapılması sürecinde ekip kaynak yönetimi ve emniyet
kültürü becerilerinin nasıl uygulandığı sorusuna yanıt aranmasıdır. Araştırma kapsamında
oluşturulan sorunun cevaplanması adına havacılık yazınında ön plana çıkan otobiyografik
eserlerden biri olan Kaptan Pilot Menderes Çakıcı’nın Kalbimdeki Kanatlar isimli eserinden
faydalanılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden otobiyografik analiz içerik analizi
ve görüşme yöntemleri ile yapılmıştır. Bunun yanı sıra, ölçeklerde yer almayan ve kaptan
pilotun emniyeti sağlamak adına uçuş esnasında gerçekleştirdiği fazladan ve gönüllü
uygulamalara yönelik davranışları ekstra rol davranışı olarak tanımlanmıştır. Otobiyografik
analiz sonucu elde edilen bulguları değerlendirmek ve pilotların ekstra rol davranışlarını
saptamak amacıyla kitabın yazarı Kaptan Pilot Menderes Çakıcı ile 57 dakika süren online
olarak yarı-yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Görüşme bulguları (1) emniyet kültürü ve ekip
kaynak yönetimi uygulamalarına yönelik, (2) ekstra rol davranışı bazında ikiye ayrılarak
yorumlanmıştır. Araştırma neticesinde, örnek bir uçuş görevinin uygulamada emniyet kültürü
ve ekip kaynak yönetimi boyutları ile doğru ve yerinde uygulanarak uyuştuğunu; emniyeti
sağlamak ve ekip kaynak yönetimini doğru uygulamanın ekstra rol davranışı ile ilişkili olduğu;
gönüllü olarak fazladan çaba göstermek, gelişim ve iş birliğine özen göstermek ve yolcu
memnuniyetini sağlamak adına yapılan gönüllü girişimlerin performans çıktısını da olumlu
etkilediği sonucuna varılarak uygulamaya yönelik bir kaç öneri sıralanmıştır. Araştırmada
geçerliliği ve güvenilirliği sağlamak için ilgili değişkenler alanında yetkin olan Kaptan Pilot
Doktor Murat Terzioğlu’na uzman incelemesi için gönderilmiş ve araştırmanın uygunluğuna
dair görüş alınmıştır.

Crew Resource Management (CRM) training is one of the critical elements of an organizational strategy to minimize risk and manage human error. The influences of three cultures that are relevant to the cockpit are described: the professional cultures of the pilots, the cultures of organizations, and the national cultures surrounding individuals and their organizations. A model of threat and error

Öz Ekip Kaynak Yönetimi (EKY), havacıların uçuş operasyonları sırasında, özellikle teknik olmayan becerilerini kullanırken yararlandıkları yönetim, davranış ve iletişim bilimlerini esas alan bir disiplindir. Özellikle pilotların, uçuş görevlerini emniyetli bir şekilde yerine getirebilmeleri için teknik yeteneklerinin yanında teknik olmayan becerilerini de kullanma ihtiyaçlarının ortaya çıkması EKY'nin gelişen havacılık endüstrisi içindeki rolünü arttırmış ve havacılığın özellikle de iletişim becerilerini kullanmada vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. Bu çalışmada EKY, nitel araştırma yöntemi ile olarak incelenerek uçuş emniyetine olan katkısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. İletişim becerilerinin yoğun olarak kullanıldığı EKY disiplini, kokpitteki her normal ve emercensi her durumda kullanılan uçuşun vazgeçilmez bir unsurudur. Abstract Crew Resource Management (CRM) is a non-technical dicipline that aviators use while conducting their duties during flight operations. It's roots are coming from management, communication, and behavioural sciences. Since using only technical skills will not help pilot's safe way of conducting flight duties, the use non-technical skills concept has recently emerged in the aviation based studies. This fact made CRM, which mainly uses effective communication methods in the flight operations, even more important. In this paper, CRM is investigated in qualitative means to stress the 1 Dr.Kpt.Plt, Türk Hava Yolları Öğretmen Pilotu, EKY Araştırmacısı, Yarı Zamanlı Öğretim Üyesi.

Dünyada hava yolu ulaştırmasının gelişmesi, havacılık endüstrisinin taleplerinin artması sektörde kısıtlı durumda bulunan ekip kaynaklarının uçuş emniyetini en üst düzeyde tutacak şekilde daha etkin kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir. Havacılığın başlangıcında pilotların sadece teknik ve psikomotor yetenekleri ile yeterli bir düzeyde uçucu olacakları düşünülürken, günümüzde otomasyonun artması, teknolojik gelişmelere bağlı olarak uçakların daha karmaşık hale gelmesi ve insan performansındaki kısıtların fark edilmesiyle birlikte sadece teknik yeteneklerin yeterli olmadığı, teknik olmayan becerilerin de önemli olduğu gerçeğini ön plana çıkarmıştır 1. Bu gerçekten yola çıkarak, bu yazımızda, EKY'nin uçuş emniyetindeki önemini ve kabin ve kokpit üyelerindeki EKY farkındalığının ne kadar gerekli olduğunu EKY'nin tarihsel gelişimi içinde ele almaya çalıştık. Çalışmada öncelikle EKY'nin tanımı yapılmaya çalışılmış, EKY'nin kapsamı ve havacılık endüstrisinde EKY'den olan beklentilerin neler olduğu anlatılmaya çalışılmıştır. GİRİŞ II.Dünya Savaşı sonrasında gelişmeye başlayan havacılık endüstrisinde, son 30 yılda uçak kazalarının en önemli sebebi olarak İnsan Faktörü görülmeye başlanmış 2 ve bunun sonucu olarak EKY uçuş ve yer operasyonlarında önem kazanmaya başlamıştır. Savaş sonrası, askeri uçaklarda görev alan pilotların, yolcu uçaklarında çalışmaya başlamaları ile, savaş sırasında tek mürettebat olarak kullandıkları uçakla kol uçucusu olarak askeri harekat yapmak yerine diğer kokpit ve kabin ekiplerinin de yer aldığı sivil uçaklarda görev yapmak zorunda kalmışlardır. Bu durumda kalan pilotların bir ekip halinde görev yapmaları sebebiyle EKY bilinçlerinin arttırılmasına çalışılmıştır. Bu kapsamda EKY; ilk uygulanmaya başlandığı zamanlarda, Kokpit Kaynak Yönetimi, sonrasında kabin ekiplerinin de yer aldığı Ekip Kaynak Yönetimi (Crew Resource Management) ve günümüze gelindiğinde Şirket Kaynak Yönetimi (Company Resource Management), hatta bir sonraki basamakta Ülke Kaynak Yönetimi (Company Resource Management) olarak bir gelişim göstermiştir. Her ne kadar teknolojik gelişmeler sonrasında uçaklara yerleştirilen sistemler (TCAS, GPWS, Radar, Otomatik İniş) kazalardaki insan faktörünü minimize etmeye çalışsa da, meydana gelen kazaların %80'nin insana bağlı faktörlerden meydana gelmektedir. İnsan faktöründen meydana gelen kazaların sebeplerinin tek bir insana bağlı olduğu düşünülse de genel olarak bir hata zinciri içinde yer alan uçuş mürettebatının yer aldığı istenmeyen operasyonel durumlar sonrasında uçak olay ve kazalarının oluştuğu görülmektedir. Teknolojik gelişmeler insan 1 Safety and error management: The role of Crew Resource Management ,

Our Global aviation network and airlines operates round the clock delivering passengers and cargo to locations throughout the world. Late-night departures, extreme early morning departures and arrivals, and adjusting to several time zones in a matter of days can deteriorate our circadian rhythms, compromise attention and challenge our diligence and attentiveness. Nevertheless, these are the very conditions many pilots and cabin crew face as they contend with a technically challenging job in which they are not only responsible for the life of several life of board but also to deliver service with a smile. The purpose of this study and pursue the research is to critically examine the problem of sleep deprived pilots and cabin crew by teasing out the complex interplay of inadequate sleep, rest and circadian rhythms.

ÖZET
Uçak bakım faaliyetleri, insanlar, donanımlar ve yazılımlarla birlikte
belirli bir çevrede gerçekleştirilen karmaşık ve efor gerektiren bir
bütündür. Uçak bakımında, birbirinden farklı ve zorlu pek çok görevi
yerine getiren personel, belli kurallar ve sınırlar çerçevesinde bir
arada çalışmaktadırlar. Bakım kaynak yönetimi, uçak bakım
faaliyetlerinde iletişim, koordinasyon, takım çalışması, etkinlik ve
emniyetin iyileştirilmesi için gerekli interaktif bir süreçtir. BKY'nin
temel amacı, havacılık sektöründe uçak bakım faaliyetlerindeki insan
faktörü hatalarını azaltarak personel, teçhizat ve motivasyon
kayıplarının önüne geçmektir. Bu çalışmada öncelikle bakım kaynak
yönetimi kavramının tanımı, tarihi gelişimi ve eğitim konseptinden
bahsedilmiştir. Sonra örnek uçak olaylarındaki insan faktörü hataları
ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı Uçak Bakım Okulu ve Uçuş ve Yer
Emniyet Eğitim Komutanlığındaki BKY, EKY ve İnsan Faktörleri
eğitimleri incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bakım Kaynak Yönetimi, Ekip Kaynak Yönetimi.
ABSTRACT
Aircraft maintenance activities are a complex and effort-requiring
integrity being occured in a specific environment together with
people, equipment and software. In aircraft maintenance, the
personnels fulfilling many different and challenging tasks work
together in the framework of certain rules and boundaries.
Maintenance resource management is an interactive process for
improving communication, coordination, team work, efficiency and
safety in aircraft maintenance activities. The main objective of the
MRM is to prevent personnel, equipment and motivation losses by
reducing human factor errors in aircraft maintenance activities in the aviation sector. In this study, primarly, the definition of maintenance
resource management concept, historical development and
educational concept were mentioned. Then, human factor errors in
sample events and trainings of MRM, CRM and Human Factor in Air
Force Command Aircraft Maintenance School and Flight and Ground
Safety Training Command were examined.
Keywords: Maintenance Resource Management, Crew Resource
Management.

Increased cockpit automation on modern jet aircraft aim to reduce the risk of Undesired Aircraft State (UAS) instances such as Loss of Control in Flight (LOC-I). Although LOCI globally accounts for only 9% of all analysed accidents IATA has reported that it was responsible for 58% of all accident fatalities in 2017. The focus of this paper is to answer whether Threat and Error Management and Crew Resources Management (CRM) techniques are an efficient risk management tool when facing a LOC-I threat. Three LOCI final aircraft accident reports were analysed to understand the structure of Human Factors (HF) during these flights. Methods from the HF field such as the Generic Error Modelling System (GEMS) and Skill-, Rule- and Knowledge-based (SRK) error approach provided invaluable insights to identify potential findings. A holistic investigation of cognitive structures in flight path management helped to visualise latent conditions and cognitively demanding tasks during LOC-I in routine operations. Bearing in mind the limited number of cases considered in this paper it should be considered as an overview in LOC-I accident analysis. It shows that leadership and teamwork, as essential aspects of CRM training, can serve as key strategies to mitigate HF problems and LOC-I risks.

This study evaluated the attitudes and perception of pilots in the Philippine aviation industry. The evaluation was made in terms of understanding crew resource management (CRM) concepts and adoption of CRM attitudes by the pilots. Eighty-eight pilots from different companies participated in this study. Results showed that attitudes of Filipino pilots strongly adhered to CRM principles. This may be attributed to strong management support for CRM practice and national culture. The Filipino culture of pakikisama and pakikibagay reinforced CRM teachings on teamwork and crew coordination. However, the large power gap in the Filipino culture seems to hinder open communication with superiors. The length of CRM training and its latency did not prove to be significant determinants of CRM-related attitudes.

This paper opens with a brief introduction to the development of Crew Resource Management (CRM) training in the international shipping industry, a concept that was first advanced through the use of simulators in maritime training colleges over 25 years ago. The paper charts ...

Although safety in aviation has increased exponentially in recent decades, sadly, plane crashes will always be associated with the operation of the aviation world. The efforts should be directed towards the pursuit of "zero accidents", providing aircrews with the necessary resources to minimize risks. One of the most important flight operation resources used in aviation is the checklist. However, when faced with an emergency, the crew cannot always make use of them, either because the huge diversity of potential emergencies does not allow to collect all of them in these manuals, or because the time available to react is so short that it makes it impossible to utilize them. This paper shows how aircraft checklists are a necessary but insufficient tool to solve complex, unpredictable, and novel emergencies. Furthermore, based on successfully solved critical events, the authors suggest the implementation of specific techniques for the learning and development of problem-solving programs focused on innovation and divergent thinking to decision making, as part of flight training, in order to increase the crews' capability to face such emergencies.

This study was carried out for the purpose to research the relationship between pilot's leadership styles and crew resource management practices. The data obtained were collected from 104 pilots working at the airports in Istanbul by survey data collection method; 3 of them were deemed invalid and 101 questionnaires were tested in the SPSS'21 package program. Factor analysis was executed to test the validity and reliability of the scales and as a result of the normality analysis applied, spearmen correlation analysis was applied based on the assumption that the distribution was not normal; linear regression analysis was applied to test the effect hypothesis. As consequence of the regression analysis, ıt has been revealed that has a meaningful and positive effect on attitudes towards the cockpit management of the pilot's autocratic leadership style; on attitudes towards individual performance in stress, fatigue and emergency situations of democratic leadership style; on attitudes towards communication, coordination and teamwork of libertarian leadership style. It is thought that the study will contribute to the understanding of the "leadership approaches of pilots" in crew resource management practices and thus contribute to flight safety.

Bilindiği gibi herkes farklıdır ve herkes işini yaparken diğer insanlardan değişik bir yol ve şekilde yapar. Bu farklılık her ne kadar yapılan iş ya da ortamdan oluşsa da, ana sebep her insanın kendine özgü (unique) karakterde olmasıdır. Kişilerin bu kendine özgü olan farklılıkların çoğu ise insanların kişisel özelliklerinden ve kültürel birikimlerinden kaynaklanmaktadır. Uçuş ekiplerinin operasyonlarında da olduğu gibi çok kültürlü ortamlarda, özellikle yabancı uyruklu kişiler ve Türkiye gibi yerel farklılıkları fark edilir düzeyde olan büyük ülkelerde, çalışanlar arasında yaşanabilecek kültürel farklılıklar kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak doğal olarak, kültürel farklılıklara rağmen profesyonel bir havacının ekibi içinde standart havacı davranışı sergilemesi bir zorunluktur. Bireyler kendi doğuştan gelen özelliklerine göre de değişik kişisel yapılar içinde olabilmektedirler. Bazı insanlar girişken ve sosyalken, bazıları tedirgin ve çekingen olabilir. Sosyal insanlar duygusal olarak daha sakin, daha anlayışlı ve alçak gönüllüdürler. Tedirgin insanlar ise özellikle ağır iş yükü gerektiren uçuş görevlerinde endişeli, stresli ve anlayış yoksunu olabilirler. Burada bahsedilen iki kişilik yapısının da kendine göre avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır, ancak önemli olan uçuş emniyetini bir takım çalışması bilincinde sağlayacak standart havacı davranışlarına sahip olmaktır. Kişinin dışa dönük yapısı, uyumluluğu, kişisel farkındalığı ve tecrübesi kokpitte normal bir atmosferin oluşturulmasına yardımcı olacaktır. Kişisel farklılıklar hakkında verilen kısa akademik bilgiden hareketle, herkesin kişilik ve kültürel olarak farklı olduğu, kokpitte anlaşılabilir ve sosyal bir ortamın ancak bu farklılık farkındalığı ile mümkün olabileceği, kişilerin değişik değer yargılarına sahip olduğu gerçekleri anlaşılmaktadır. Bu akademik bilgiyi desteklemek için, bireysel farklılıkları oluşturan kişisel değerlerin 4 ana forma sahip olduğundan bahsetmek faydalı olacaktır: 1.Güç Mesafesi: Herkesin kendisini diğer kişilerden ve olaylardan koruduğu bir güç mesafesi vardır. 2.Bireysellik veya Çoğulculuk: Bu değer kişinin kendisinin veya toplumun ihtiyaçlarının karşılanmasındaki yaptığı tercihlerini anlatmaktadır. Kültürel olarak doğu toplumları çoğulcuyken, batı toplumları genel olarak bireyselcidir. 3. Erkek veya Dişi Toplumlar: Erkek toplumlar daha ısrarcı, özgüvenli ve maddesel değerlere sahipken, Dişi toplumlar daha alttan alıcı ve bireysellikten uzak toplumcu bir değere sahip olmaktadır. 4. Belirsizlikten Uzak Durma: Bu değer belirsizlikten uzak durmayı tercih eden risk almak istemeyen kişilerin sahip oldukları değerleri anlatmaktadır. Burada anlatılan 4 ana kişisel değer bize aynı zamanda EKY'nin farklı kişilik özelliklerine sahip olan insanların bu değerleri yönetme becerileri hakkında da bilgi vermektedir. Genel olarak, EKY uçuş emniyetini sağlamak için kişisel farklılıkları anlamaya, var olan kişisel sorunları giderme konusunda çözüm bulmaya, kokpitte gerginliği azaltacak davranış şekilleri bulmaya yardımcı olmaktadır. Bu durumda EKY bilinci içinde uçuşta bir pilot olarak nasıl bir davranış sergilemek gerekir?

The increased use of precast components in building and heavy civil engineering projects has led to the introduction of innovative management and scheduling systems to meet the demand for increased reliability, efficiency and cost reduction. The aim of this study is to develop an innovative crew allocation system that can efficiently allocate crews of workers to labour-intensive repetitive processes. The objective is to improve off-site precast production operations using Multi-Layered Genetic Algorithms. The Multi-Layered concept emerged in response to the requirement of modelling different sets of labour inputs. As part of the techniques used in developing a Crew Allocation " SIM_Crew " System, a process mapping methodology is used to model processes of precast concrete operations and to provide the framework and input required for simulation. Process simulation is then used to model and imitate all production processes and Genetic Algorithms (GAs) are embedded within the simulation model to provide a rapid and intelligent search. A Multi-Layered chromosome is used to store different sets of inputs such as crews working on different shifts and process priorities. A 'Class Interval' selection strategy is developed to improve the chance of selecting the most promising chromosomes for a further investigation. Multi-Layered Dynamic crossover and mutation operators are developed to increase the randomness of searching mechanism in the solution space. The results illustrate that adopting different combinations of crews of workers has a substantial impact on the labour allocation cost and this should lead to increased efficiency and lower production cost. In addition, the results of the simulation show that reduced throughput and process-waiting times and improved resource utilisation profiles can be achieved when compared to a real-life case study.

Uçuş emniyetinin vazgeçilmez unsuru insandır. İnsan yeteneklerinin kısıtlı olması, insanın teknik ve teknik olmayan yetkinliklerinin birçok değişken tarafından etkilenmesi, insan faktörünün uçuş emniyetini sağlamadaki rolünü önemli hale getirmiştir. Uçuş faaliyetlerinin tarihsel sürecine bakıldığında insan faktörünün uçak kazalarındaki yerinin %70-80 oranında olduğu görülmektedir. İnsan faktörüyle ilgili dinamikleri tam olarak bilmeden ve insan faktörlerinin uçuş operasyonlarına olan etkisi anlaşılmadan uçuş emniyetini sağlamanın zor olduğu bilinmektedir. Bu noktadan hareketle, bu çalışmada pilot performansının uçuş emniyetindeki yeri nitel araştırma yöntemi ile araştırılmıştır. Öncelikle, ayrıntılı bir şekilde insan faktörüne ilişkin bir literatür taraması yapılmış ve sonrasında tecrübeli kaptan pilotlarla yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılarak konuyla ilgili veriler toplanmış, takiben elde edilen bulgular yorumlanarak araştırma tamamlanmıştır. Araştırmanın sonunda hava yolu işletmelerine sunulmak üzere insan performansını arttırmaya yönelik olarak "pilot performansını iyileştirecek bir öneri seti" oluşturulmuştur. Elde edilen önerilerde özellikle kurumal iklimin iyileştirilmesi, yönetimde adaletin sağlanması, uçuşa bilgili ve hazırlıklı gelme ve ihlallerden uzak durmanın ön planda olduğu görülmüştür. Çalışmada Ekip Kaynak Yönetimi (EKY) ve Tehdit ve Hata Yönetimi (TEHY) dinamikleri de dikkate alınmıştır. Çalışmanın ana amacı hava yolu işletmelerinde pilot performansını arttırmaya yönelik öneriler sunmaktır.

Recent accidents and incidents in the Australian rail industry have highlighted a need to improve the 'non-technical skills' of rail safety workers. These include specific behavioural competencies such as team communication and co-ordination, planning and contingency management, critical decision-making, situational awareness, and workload management. Although rail safety workers are provided with adequate technical and procedural training, there has been comparatively

Note: 1. If the person to be Chief Mate only holds the Watch keeping Officer certificate (STCW II/1 certificate), then he must have at least 6 months OOW experience whilst holding the Watch keeping Officer (STCW II/1) certification. 2. The Watch keeping Officer requirement will be determined taking into account of the hours of work involved on daily and weekly basis and whether Master keeps a watch. Note: 1, The number of officer in charge of an engineering watch or Watch Keeping Engineer (WKE) will depend on the facilities provided in the engine room and bridge and the system of watches being kept in the engine-room. 2. Class UMS notation shall be assigned and maintained Thus: Minimum = 12 persons Below Minimum = 10 persons (with UMS Operation) B) If Near Costal (GRT 500to3000 and MCR 750to3000KW)