Dance, which is described as the aesthetic movements performed by the human body in time and space, is considered to be one of the oldest forms of action and art in the history of civilization. In this respect, it is observed that dance,... more
Dance, which is described as the aesthetic movements performed by the human body in time and space, is considered to be one of the oldest forms of action and art in the history of civilization. In this respect, it is observed that dance, which is one of the most archaic subjects of human and social sciences, and the music that often accompanies it, has gained a very wide and special place in cultural production and consumption activities depending on the various functions it has undertaken in human life throughout the history of humanity and civilization. From this perspective, traditional dances also correspond to cultural indicators and forms of communication that reflect the beliefs, values, lifestyle, sociocultural and psychological characteristics of the community in which they are created, performed and passed down between generations. In this respect, traditional dances are one of the subjects that fall within the scope of folklore, which is an interdisciplinary discipline of...
Nature-Nurture debate relates to whether the genetics or the environment is dominant in humankind's cognitive development. While the nativists claim that the inherited features are important in cognitive development, the... more
Nature-Nurture debate relates to whether the genetics or the environment is dominant in humankind's cognitive development. While the nativists claim that the inherited features are important in cognitive development, the environmentalists claim that development is through social and physical experience. In his book, Biological Foundations of Language, Lenneberg, as a nativist, theorizes on what evolutionary features give rise to the language skill in human physiology, cognition-language relationship, the nature of language and the biological background of first language acquisition. An integral part of the theory is Critical Period Hypothesis in which Lenneberg claims that the language acquisition is only possible until the onset of puberty. After this age, brain plasticity decreases and brain lateralization is completed. Following Lenneberg's theory, new theories of cognitive and language development have been put forward and new findings have been reached. in the course of...
Kultur ve Turizm Bakanligi 1994 yilindan beri Halk Kulturu Arastirma Sonuclari Sempozyumu duzenliyor. Sempozyumun ikincisi 1998’de, ucuncusu 2004’te, dorduncusu 2010’da ve besincisi 2011’de yapilan sempozyumun altincisi bu sene 23-25... more
Kultur ve Turizm Bakanligi 1994 yilindan beri Halk Kulturu Arastirma Sonuclari Sempozyumu duzenliyor. Sempozyumun ikincisi 1998’de, ucuncusu 2004’te, dorduncusu 2010’da ve besincisi 2011’de yapilan sempozyumun altincisi bu sene 23-25 Mayis 2017 tarihleri arasinda Ankara’da gerceklestirildi.
Cokkulturluluk 1970’lerden bu yana basta Amerika ve Avrupa olmak uzere genis bir alanda hem tartisilmakta hem de bir politika olarak uygulanmaya calisilmaktadir. Bu tartismalarda cokkulturlulugun olumlu yani oldugu kadar olumsuz yanina da... more
Cokkulturluluk 1970’lerden bu yana basta Amerika ve Avrupa olmak uzere genis bir alanda hem tartisilmakta hem de bir politika olarak uygulanmaya calisilmaktadir. Bu tartismalarda cokkulturlulugun olumlu yani oldugu kadar olumsuz yanina da vurgu yapiliyor. Ozellikle son yillarda cokkulturluluk politikalarinin “micromilliyetcilikleri” besledigi, bunun da kanli bir bicimde bolunmelere ve parcalanmalara neden oldugu iddia edilmektedir. Fakat hem olumlu hem de olumsuz yonleriyle elestiriye tabi tutulan cokkulturluluk politikalarindan bagimsiz olarak bir de antropolojik anlamda bir cokkulturluluk (kulturel cogulluk/ cesitlilik) gercegi vardir. Antropolojik arastirmalarin gosterdigi gibi icinde ulusdevletlerin de bulundugu bircok ulke, tarihi, cografi, etnik, dinsel ve genel anlamda kulturel nedenlerle “kendiliginden” cokkulturludur. Bir ulkede farkli etnik, dinsel ve dilsel gruplarin varliginin kabul edilmemesi durumunda ulkedeki farkli kulturel topluluklar arasinda ya da varligi kabul ed...
Bu makalede yılan, Türk, Sümer, Mısır ve Hint mitlerinde karşılaştırmalı olarak arketipsel inceleme yöntemi ile ele alınmıştır. Çalışmada mitlerin başlangıcı olan ve en eskileri arasında sayılan Sümer mitleri, Hint mitleri, Mısır mitleri... more
Bu makalede yılan, Türk, Sümer, Mısır ve Hint mitlerinde karşılaştırmalı olarak arketipsel inceleme yöntemi ile ele alınmıştır. Çalışmada mitlerin başlangıcı olan ve en eskileri arasında sayılan Sümer mitleri, Hint mitleri, Mısır mitleri ve kendi kültürümüzü de ifade etmek adına Türk mitleri yer almıştır. Ele alınan mitlerde yılanın düalist yapısı iyi-kötü, eril-dişil, aydınlık-karanlık gibi zıtlıkları sembolize edilerek gösterilmeye çalışılmıştır. Farklı toplumların benzer mitlerinde yer alan yılanın arketipsel bağlamda ilk örneklerine değinilecek ve bu ortak mitlerin birbirleriyle olan bağlantısı üzerinde durulacaktır. Mitler, geçmişten günümüze kadar kültür aktarımı yapan ve ait olduğu toplum hakkında bilgi veren önemli aracılardır. Yılanın benzerlik taşıdığı bu mitler karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Karşılaştırmalı inceleme sayesinde mitlerin toplumların bilinçaltlarında nasıl benzer şekilde gün yüzüne çıktıkları gösterilmeye çalışılacaktır. Yılan, incelenen mitlerde orta...
Günümüzde öğrencilerden, daha önce hiç olmadığı kadar yüksek akademik yeterlik oranlarıyla performans göstermeleri beklenmektedir. Akıcı okuma, okuma yazma için temel bir beceridir; sonuç olarak, zayıf okuma becerisine sahip öğrenciler... more
Günümüzde öğrencilerden, daha önce hiç olmadığı kadar yüksek akademik yeterlik oranlarıyla performans göstermeleri beklenmektedir. Akıcı okuma, okuma yazma için temel bir beceridir; sonuç olarak, zayıf okuma becerisine sahip öğrenciler okul ortamında ve toplum içinde bir dizi olumsuz deneyim yaşama riski altıdadırlar. Araştırmanın bağımsız değişkeni üç farklı tekrarlı okuma stratejisidir. Bunlar tekrarlı okuma, öğretmenin ilk okumayı yaptığı tekrarlı okuma ve hece çalışması sonrası tekrarlı okumadır. Okuma akıcılığı ise araştırmanın bağımlı değişkenini oluşturmaktadır. Bu çalışmada karşılaştırmalı tek denekli araştırma modellerinden uyarlanmış dönüşümlü uygulamalar kullanılmıştır. Katılımcı, sınıf tekrarı yapan ve okuma güçlüğü olan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite tanısı almış KKTC de ilkokul beşinci sınıfa devam eden bir erkek öğrencidir. Bu araştırmada tekrarlı okuma yöntemleri arasında, tekrarlı okuma, öğretmenin ilk okumayı yaptığı tekrarlı okuma ve hece çalışması sonrası tekr...
Edebiyat tarihimizde halk siiri, siirine oranla daha kadim bir gelenege sahiptir. Divan siiri ile halk siiri ayri kaynaklardan beslenip ayri kollardan ilerlemelerine ragmen zannedildiginin aksine bu iki gelenek tamamen birbirinden kopuk... more
Edebiyat tarihimizde halk siiri, siirine oranla daha kadim bir gelenege sahiptir. Divan siiri ile halk siiri ayri kaynaklardan beslenip ayri kollardan ilerlemelerine ragmen zannedildiginin aksine bu iki gelenek tamamen birbirinden kopuk degildir. Ornegin Yunus Emre Divani’nda hece olcusu ve aruz vezni yan yana kullanilirken edebiyatinin hayal ve mazmunlarindan da yararlanilmistir. Bu iki akimin kendi dogal mecralarinda seyrettigi donemde kimi aydinlar ve sairleri halk ozanlarini basitlikle itham etmis ve onlari hor gormuslerdir. Bu olumsuz durumdan etkilenen bazi halk ozanlari da kendilerini ispat etmek gayesiyle agdali bir dille siir soyleme/yazma merakina dusmus ve bu durum onlari kismen halk dilinin sadeliginden uzaklastirmistir. Kendilerini ispat etme cabasi bazen ozanlari siirinden kimi nazim bicimlerini ve hatta aruz kaliplarini kullanmaya kadar itmistir. Halk siiri ozanlik gelenegi 16. yuzyildan sonra âsiklik gelenegine evrilmis ve daha fazla hissedilir bicimde edebiyatindan ...
Edebiyat tarihi acisindan yeni nesnelcilik akimina dâhil edilen Franz Kafka, aydinlanmaci aklin her seye bir aciklama getirebilecegi inancinin coktugu, akildisi, sezgisel boyutun gerceklige ulasmada devreye girdigi bir donemde eserler... more
Edebiyat tarihi acisindan yeni nesnelcilik akimina dâhil edilen Franz Kafka, aydinlanmaci aklin her seye bir aciklama getirebilecegi inancinin coktugu, akildisi, sezgisel boyutun gerceklige ulasmada devreye girdigi bir donemde eserler verir. 1919- 1932 yillarini kapsayan bu donemde I. Dunya Savasi’nin sonuclari, endustri, bilim ve teknoloji alanindaki gelismeler, ekonomik duzenin de insanlar uzerindeki etkisiyle insanin madde egemenligi altinda ezilerek kitle insanina donusmesi kurgusal duzlemde Kafka’nin eserlerinde yeniden hayat bulur. Ozne ve nesne arasindaki sinirlar silinir. Gerceklik bir butun olmaktan cikarak ayrintilara onem kazandirir. Bu baglamda calisma kapsaminda, modern edebiyat akiminin oncu ismi Kafka’nin Ceza Somurgesi adli oykusunden yola cikarak modern toplumun en onemli bilesenlerinden burokratik/hiyerarsik iliski acmazi ve insanin madde egemenligi altinda ezilerek otoriteryan bir kisilige donusmesi kafkaesk unsurlar cercevesinde sosyo-psikolojik ve otobiyografik...
2003 yilinda UNESCO ve 2006 yilinda da ulkemiz tarafindan kabul edilen “Somut Olmayan Kulturel Mirasin Korunmasi Sozlesmesi” bu tarih itibariyle ulkemiz gundemine girmis, o gunden bugune kadar guncelligini korumus ve bu konuda yapilan... more
2003 yilinda UNESCO ve 2006 yilinda da ulkemiz tarafindan kabul edilen “Somut Olmayan Kulturel Mirasin Korunmasi Sozlesmesi” bu tarih itibariyle ulkemiz gundemine girmis, o gunden bugune kadar guncelligini korumus ve bu konuda yapilan calismalarin sayisi da her gecen gun artmistir. Ulkemizde somut olmayan kulturel miras ile ilgili is ve islemler T.C. Kultur ve Turizm Bakanligi’nin ana hizmet birimlerinden birisi olan Arastirma ve Egitim Genel Mudurlugu tarafindan yurutulmektedir. Yapilan bu calismanin amaci, adi gecen Bakanlik personelinin Somut Olmayan Kulturel Miras’a iliskin goruslerini belirlemektir. Calismada, yari yapilandirilmis gorusme formu esliginde nitel arastirma yontemlerinden birisi olan “Yuz Yuze Gorusme Yontemi” kullanilmistir. Gorusmecilere, somut olmayan kulturel mirasin ilgili bakanliktaki is ve isleyisine yonelik olarak acik uclu on iki soru sorulmus ve elde edilen bulgular derlenerek yaziya aktarilmistir. Calismada on bes personel ile gorusulmus olup bu personel...
Located beetween the Euphrates and the Tigris rivers, Mesopotamia has been a multi-cultural, multi-ethnic region in the course of history. As a part of this geographic region, Mardin and around which is also named as Tûr-Abdin comes to... more
Located beetween the Euphrates and the Tigris rivers, Mesopotamia has been a multi-cultural, multi-ethnic region in the course of history. As a part of this geographic region, Mardin and around which is also named as Tûr-Abdin comes to forefront with its multicultural and multi-ethnic characteristic just like Mesopotamia in which it is placed. Beside the Kurds, Arabs, and Syrian ethnic groups, there are other religious and cultural groups such as Sayyids, Mihalmis and mıtırbs that conditionally define themselves among this ethnicities. In this article mıtırbs living in and around Mardin are subjected within the framework of music, ethnicity, identity terms, and the Mıtrıplık, the traditional narrative form which is also continued in some ways nowadays, is compared to the dengbêjlik, another narrative form which is valued as a 'national' form by Kurds. Mıtırbs are named as motreb, mıtrıp in different places and defined one of the Gypsies community who are doing music. They ar...
Throughout history, music has been utilized for therapy by civilizations such as in Egypt, China, Ancient Greece and Central Asia. "Magician doctors" of hunter-gatherer tribes have tried to cure patients through finding the... more
Throughout history, music has been utilized for therapy by civilizations such as in Egypt, China, Ancient Greece and Central Asia. "Magician doctors" of hunter-gatherer tribes have tried to cure patients through finding the voice and song of the evil spirits which are believed to cause the sickness. Central Asian Turks have used music for therapy and healing, along with worship and casting spells. Later, during the Seljuk and Ottoman periods, they have built therapy houses (şifahane), and written books on music therapy. There are African tribes which continue the tradition of music therapy even today. As for the more recent history of music therapy, we find that in 1848, a music therapist form Prague, Raudnitz, to be the first to investigate the importance of music in medicine, specifically in psychoses. Around this time and forward, studies on music therapy have started in different countries; music therapy associations have been founded; and later in universities, music ...
Su, tıpkı ateş ve toprak gibi birçok kültürel pratikte arınmanın, temizlenmenin, yenilenmenin, verimliliğin ve bereketin aracı olarak kullanılır. Özellikle geçiş dönemi pratiklerinde suyla arınma çeşitli biçimlerde karşımıza çıkmaktadır.... more
Su, tıpkı ateş ve toprak gibi birçok kültürel pratikte arınmanın, temizlenmenin, yenilenmenin, verimliliğin ve bereketin aracı olarak kullanılır. Özellikle geçiş dönemi pratiklerinde suyla arınma çeşitli biçimlerde karşımıza çıkmaktadır. Evlenme gelenekleri içinde “gelin hamamı” geleneği bunların başında gelmektedir. Gelin hamamı, evlenme ve düğün geleneklerinin belli bir evresine eşlik eden tören ve eğlencelerle geleneksel Türk hamam kültürünün de bir parçası olmuştur. Nitekim hamamlar, bir doğal ihtiyaç olan temizlenmenin yanı sıra suya atfedilen değer ve kutsallıkla arınmanın en önemli kültürel mekânları haline gelmiştir. Hamamların ve hamamda yıkanma alışkanlığının hayatımızdan hızla çekilmesi karşısında, tarihi hamamların somut kültürel miras açısından önemi kadar, hamam kültürü ve gelin hamamı geleneğinin de bir somut olmayan kültürel miras unsuru olarak kaybolmasına neden olmaktadır. Bir yandan tarihi ve mimari özellikleriyle korunmaya çalışılan hamamların, hamam kültürünün k...
The Phyrgian Kingdom situated in central Anatolia has always attracted the attention of researchers both as a powerful kingdom and in terms of her kings whose names have always been remembered throughout the history. The research on the... more
The Phyrgian Kingdom situated in central Anatolia has always attracted the attention of researchers both as a powerful kingdom and in terms of her kings whose names have always been remembered throughout the history. The research on the ancient sources can give way to the possibility of bringing a new point of view to this civilization, which has come to our present day through legends and myths. During the pre-historic period and also during the Christian era, various philosophers, scientists and writers have studied the Phyrgian Kingdom and the ruling kings and have tried to explore this mysterious civilization. This article aims to study various written sources on the great Phyrgian king Midas, which have not yet been translated into Turkish. These sources are mainly the works of many ancient Greek and Roman philosophers, poets and historians such as Hesiodos, Herodotus, Ovidius, Plutharkos, and Marcus J, Justinus. We believe that it is important for these works to be made known ...
Sociologists have distinguished between sex and gender. Sex refers to whether a person is considered female or male, based on the kind of body they have. Gender describes the idea and practices that constitute femininity and masculinity.... more
Sociologists have distinguished between sex and gender. Sex refers to whether a person is considered female or male, based on the kind of body they have. Gender describes the idea and practices that constitute femininity and masculinity. This paper describes gender roles through the wedding practices among Uyghurs communities in Xinjiang and the extent to which these have affected the role and status of men and women in contemporary Uyghur society. Modern marriage among Uyghur, and the procedures adopted in choosing partners, have changed radically since 1980. Changes such as these are easy to observe. However, traditional ideals continue to form the coexistence of traditional gender models and modern ideals. This paper examines the roots of gender roles in traditional culture as seen through wedding rituals, and will then return to a consideration of the contemporary. Weddings are not just for the two families, but are important gatherings for the entire village. Uyghurs perceive t...
The article deals with the history and the development of the Turkic languages from the first traces of Turkic until today. It provides the reader with an overview about the languages of the Modern Turkic, the Middle Turkic and the... more
The article deals with the history and the development of the Turkic languages from the first traces of Turkic until today. It provides the reader with an overview about the languages of the Modern Turkic, the Middle Turkic and the Ancient Turkic periods. Furthermore, the article gives basic informations about the different cultures of the speakers of these languages. The reader is taken through the history of those groups which are suspected to have played a role during the formation of Turkic, and of groups which really spoke or speak a Turkic language. The part about Turkic language history also includes the treatment of Turkic-Mongolic language contacts. Both languagefamilies have influenced each other to such a degree that they became more and more similar to each other through the curse of time. This seems more probable than a genetic relationship between the two language families which is a central postulate of the Altaic Hypothesis
Sanal dünya denilince sadece Türkiye’de değil dünyanın hemen her tarafında akla gelebilecek en önemli sosyal medya sayfalarından birisi Facebook olsa gerek. Bu alan, geçirdiğimiz zaman miktarının günbegün daha da artmasıyla birlikte hem... more
Sanal dünya denilince sadece Türkiye’de değil dünyanın hemen her tarafında akla gelebilecek en önemli sosyal medya sayfalarından birisi Facebook olsa gerek. Bu alan, geçirdiğimiz zaman miktarının günbegün daha da artmasıyla birlikte hem gündelik yaşamın hem de kişilerarası ilişkilerin taşındığı yeni bir mecra olma özelliğini koruyor. Bu çalışma, bireyin kendini temsiliyeti, grup içi davranış tarzları, söylemi ve grup içerisindeki paylaşımlarının izlenmesini kapsayacak şekilde Kıbrıslı Türkler tarafından oluşturulan bir facebook grubuyla ilgili gözlem yapılmasına dayanmaktadır. Bununla birlikte Kıbrıs’taki kültür ve yaşam tarzıyla ilgili belirli aralıklarla yapılmış gözlemlerle de sembollerin anlam ve önemi konusunda değerlendirme yapılmıştır. Çalışma kapsamında 2015-2017 yıllarını da içine alarak iki yıl boyunca katılımlı gözlem yapılarak grup üyelerinin paylaşımları takip edilmiştir. Grup üyelerinin, Kıbrıslı olma’ya vurgu yapan halk edebiyatı örnekleri, el sanatları, köy yaşantısı...
Bu çalışmada kadim Hint Mitolojisinin, Epik Dönem kaynaklarından birisi olarak anılan ve Purana külliyatının Varaha Purana adlı eserine adını veren Varaha (Domuz) mitinin özellikleri aktarılmaya çalışılmıştır. Varaha, Hindu Tanrısı... more
Bu çalışmada kadim Hint Mitolojisinin, Epik Dönem kaynaklarından birisi olarak anılan ve Purana külliyatının Varaha Purana adlı eserine adını veren Varaha (Domuz) mitinin özellikleri aktarılmaya çalışılmıştır. Varaha, Hindu Tanrısı Vish?u’nun bir bedenlenmesi (avatara) olarak bilinmektedir. Mitsel gelenekte “Domuz” olarak bilinen bu Hindu mitinin adını taşıyan Varaha Purana’nın, günümüze ulaşan versiyonu, bağımsız dört farklı bölümden meydana gelmektedir. Naradiya Pura?a’ya göre ise Varaha Purana aslında Purva ve Uttara olmak üzere iki kitaptan (bhaga) oluşmaktadır. Uttara-bhaga adlandırılan bölümü ise günümüze ulaşmamıştır. Edebiyat tarihçileri, Purana koleksiyonunu oluşturan diğer metinlerle karşılaştırıldığında Varaha Purana’nın nispeten geç dönem eseri olduğu görüşünü paylaşır. Hindu inanırları için Varaha Purana daha ziyade bir kılavuz; genellikle de Vish?u-tapınırları geleneğine ait olarak nitelendirilen bir kutsal kitaptır. Hindistan’ın özellikle de Doğu Malva’daki bazı teriy...
Karşılaştırmalı İngiliz, Fransız ve Türk edebiyatı alanında eğitim alan Seyfi Karabaş (1945-1998) "Structure and Function in the Dede Korkut Narratives" başlıklı doktora tez çalışmasından itibaren halk kültürüne ilgi duymuş ve folklor... more
Karşılaştırmalı İngiliz, Fransız ve Türk edebiyatı alanında eğitim alan Seyfi Karabaş (1945-1998) "Structure and Function in the Dede Korkut Narratives" başlıklı doktora tez çalışmasından itibaren halk kültürüne ilgi duymuş ve folklor alanında pek çok yayın yapmış bir akademisyendir. Amerika Birleşik Devletleri’nden döndükten sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmış olan ve sıradışı hocalığıyla da bilinen Seyfi Karabaş yapısalcı yaklaşımla ele aldığı Dede Korkut hikâyeleri, türküler, masallar, maniler ve kimi edebiyat metinlerini psikanalitik kuramla çözümleme denemeleri yaparak özellikle "Bütüncül Türk Budunbilimine Doğru" (1981) ve "Dede Korkut’ta Renkler" (1996) kitaplarıyla Türkiye’de psikanalitik folklorun öncüsü olmuştur. Bu çalışmada Seyfi Karabaş’ı tanıyan on dört meslektaşı ve öğrencisiyle yapılan görüşmelerden çıkan sonuçlar değerlendirilmiş ve Türkiye’de psikanalitik folklorun öncü metinleri olarak ele alınabilecek "Bütüncül Türk Budunbilimine Doğru" (1981) ve "Dede Korkut’ta Renkler" (1996) kitapları analiz edilmeye çalışılmıştır.
Kadinlarin Muslumanligin gereklerini, ibadetlerini ogrenmelerine; gundelik hayatta Islam’a uygun bir yasayisi surdurmelerine ve bu konuda karsilastiklari sorunlari cozmelerine yardimci olmak amaciyla cesitli yayinevleri tarafindan basilan... more
Kadinlarin Muslumanligin gereklerini, ibadetlerini ogrenmelerine; gundelik hayatta Islam’a uygun bir yasayisi surdurmelerine ve bu konuda karsilastiklari sorunlari cozmelerine yardimci olmak amaciyla cesitli yayinevleri tarafindan basilan kadin ilmihallerinden ikisinin secildigi bu calismada; “beden” konusunda anlatilanlar etrafinda populer Islam’in kadinlara anlattigi kadinlik, feminist bir elestiri suzgecinden gecirilmistir. Feminizmin farkli dalgalarindaki yaklasimlar ve beden problemine bakista bugun gelinen nokta, populer iki kadin ilmihalinde yazilanlarla karsilastirilmistir. Din merkezli bu calismalarin da Kur’an ve hadislerin yani sira kendilerini feminist soyleme zit olarak kurmalari, bu karsilastirmayi kacinilmaz kilmistir. Ote yandan Turkiye baglaminda “kamusal alan-ozel alan” ikiligi hâlâ cinsiyet iliskilerinin duzenlenmesinde kullanilabilirligini surdurmektedir. Bu kitaplarda da cinsiyet rolleri konusunda, kendini guncellemeyen dini bir cercevede kuruldugu dikkati ceken...
Modernization term is a process of disintegration social institutions from traditions. As modernization process which began in Turkey in 18.-thCentury has fell short of social goals, it also get reactions from Turkish society. In this... more
Modernization term is a process of disintegration social institutions from traditions. As modernization process which began in Turkey in 18.-thCentury has fell short of social goals, it also get reactions from Turkish society. In this article, the reasons of overallnegative reactions of society and aforesaid failure are discussed in background (social class and economical) extent of modernity process. In the process which includes more than two hundred historical periods, peasentry class that constitutes predominant majority of the society are oppressed and excluded from society, only a small group benefit from innovations and regulations. In reality, Modernity process is not the reason for impoverishment and oppression of wide majority of Turkish society. However impoverishment and oppression process of peasentry class that began in 16th century continued the process of modernity that began in 18th century and deepened. For this reason all the images of modernity process constitute...
Bu çalışma, Afro-Türkler özelinde temsillerin ve geleneklerin kimliklenme ile olan ilişkisini sorunsallaştırmaktadır. Kimlik meselesi, temsiliyet ve gelenek ile birlikte incelenmekte; Afro-Türk topluluğunun dünüyle bugününün bağını... more
Bu çalışma, Afro-Türkler özelinde temsillerin ve geleneklerin kimliklenme ile olan ilişkisini sorunsallaştırmaktadır. Kimlik meselesi, temsiliyet ve gelenek ile birlikte incelenmekte; Afro-Türk topluluğunun dünüyle bugününün bağını kurarken kölelik geçmişinin izinden gidilmektedir. İzmir’e bağlı Hasköy, Yeniçiftlik ve Çırpı köylerinde bir yıllık katılımlı gözlem yapılarak ve derinlemesine görüşmeler yürütülerek gerçekleştrilen etnografik araştırma ile tamamlanan yüksek lisans tezinden uyarlanan bu çalışma, temsillerde yer bulan ayrımcılığı sorgulamakta; Afrika diasporasının kölelik ile tarihsel ilişkisini incelemekte ve topluluğun geleneklerinde meydana gelen değişimi araştırmaktadır. Bu şekilde aynı zamanda kolektif belleğin temsiliyet, gelenek ve kimlik üzerindeki etkisi de kendini göstermektedir. Silikleşen ve kaybolan gelenekler sonucunda, Afro-Türkler arasındaki kimliklenme sürecinde birleştirici etno-kültürel kimlikten ve kolektif bellekten ziyade ten renginin sembolik anlamın...
Peter Weis's Aesthetics of Resistance, a well-known novel in the world literature, is initiated with the figure of the Heracles in Greek mythology to explain the European's anti-despotism and quest for freedom. Uprising to the... more
Peter Weis's Aesthetics of Resistance, a well-known novel in the world literature, is initiated with the figure of the Heracles in Greek mythology to explain the European's anti-despotism and quest for freedom. Uprising to the divinity and the power of infinite and fighting against the slavery are the first steps to achieve freedom. During the mythical periods, extraordinary authority never allowed the sharing of power and freedom within its hegemony. The desire to protect and sustain its absolute power has led to violence among the lower class. Oppressed masses faced with extreme oppression and violence have created their own heroes to open a path of emancipation throughout the flow of history. Weiss's novel includes the theoretical fictional narrative which is focused on this particular socio-political context. Weiss also depicts the political and historical analyses of fascism from Ancient Greece to the Spanish Civil War and to Italian and German fascism by unveiling ...
Bu seyahat gunluguyle her ne kadar okuyucunun Einstein hakkindaki dusuncelerinde kirilmalar olusuyorsa da Avrupa’nin nefret dolu bir doneminde, Naziler tarafindan hedef alinan Yahudi bir bilim insani olarak calismalarini devam ettirmeye... more
Bu seyahat gunluguyle her ne kadar okuyucunun Einstein hakkindaki dusuncelerinde kirilmalar olusuyorsa da Avrupa’nin nefret dolu bir doneminde, Naziler tarafindan hedef alinan Yahudi bir bilim insani olarak calismalarini devam ettirmeye calisan Einstein’in Oteki’nin karsisinda kendini unutabilmesi anlasilir gorulmektedir. “Bir Yahudi olarak, belki siyahilerin ayrimcilik kurbani olarak nasil hissettiklerini anlayabilir ve empati kurabilirim” diyen Einstein’in Oteki’nin karsisinda kendini unutmamaya calistigi zamanlar da olmustur
Magic Seeds, bir toplumun değer yargılarının sıfırlansa bile, o toplumun yeniden inşasında bu değer yargılarının sadece şekil değiştirerek başladıkları yere döndüğü kurgusal ama aynı zamanda gerçek dünyanın bir yansımasıdır. Kimlik ve bir... more
Magic Seeds, bir toplumun değer yargılarının sıfırlansa bile, o toplumun yeniden inşasında bu değer yargılarının sadece şekil değiştirerek başladıkları yere döndüğü kurgusal ama aynı zamanda gerçek dünyanın bir yansımasıdır. Kimlik ve bir ev arayışında olan Willie, çareyi Gerilla düzenine katılmakta bulur. Ama burada aslında hiçbir zaman kaçamayacağı geçmişin gölgesiyle savaşmaktadır. Geçmişin gölgesi hiyerarşinin ta kendisidir ve bu makalede hiyerarşi, anarşizm ve düzen arayışı içindeki bitmeyen dönüşüm Magic Seeds adlı roman üzerinden incelenmektedir.
Tuzla Canton, is one of the ten cantons of Bosnia-Herzegovina and their capital city is Tuzla. Tuzla is a city where living Muslims, Catholic Christians, Orthodox Christians, with a smal number of Protestant Christians and Jews. The... more
Tuzla Canton, is one of the ten cantons of Bosnia-Herzegovina and their capital city is Tuzla. Tuzla is a city where living Muslims, Catholic Christians, Orthodox Christians, with a smal number of Protestant Christians and Jews. The majority of the population is Muslim. Since the late 15th century, the Muslims is called "Bosnian". They are similar in many ways with the Turks in terms of beliefs, customs and traditions. Although there are a vast number of bad effects, from 15th century to the present Bosnia Herzegovina's birth, circumcision, weeding and death traditions maintain with the Islamic framework. Yet, people should not forget that our area of investigation is in Tuzla, Bosnia Herzegovina. In here, Muslims, Bosnians, Catholic Christians, Orthodox Christian Serbian and Croats are living. In addition to these Protestant Christians and Jewish also live in Tuzla and there is a mutual interaction between them in terms of believes.İn this study, will be examined cust...
Text is described as a sequence of cohesive sentences, not a random arrangement of sentences. Thus, cohesion is considered as the major criterion in recognizing a sentence sequence as a text. Since it includes the situations where one... more
Text is described as a sequence of cohesive sentences, not a random arrangement of sentences. Thus, cohesion is considered as the major criterion in recognizing a sentence sequence as a text. Since it includes the situations where one constituent is tied to another in a discourse, textual integrity is related to cohesion frequently. It's what makes a composition a text, and all the language features that constitute the intratextual relations. There is a variety of works among our historical period texts that can be examined in this respect. One of these texts is the Kutadgu Bilig, which is one of the important works of the Karahanlı Turkish. Kutadgu Bilig, a didactic work written in verse, in addition to including historic period grammar features, in the way it treats the following three the subjects of whose importance is universally well accepted (Til Erdemin Münin Asıgın Yasın Ayur; Edgülük Kılmak Ögdisin Asıgların Ayur; Bilig Ukuş Erdemin Asıgın Ayur), is not a sequence of r...
Eski caglardan gunumuze aclik, kuraklik, husumet ya da daha iyi egitim arayi- si insanin yasadigi topraklari birakip ayni topraklarda baska yerlere veya baska memleketlere gitmesine neden olmustur ve halen de olmaktadir. Bu tur olaylar,... more
Eski caglardan gunumuze aclik, kuraklik, husumet ya da daha iyi egitim arayi- si insanin yasadigi topraklari birakip ayni topraklarda baska yerlere veya baska memleketlere gitmesine neden olmustur ve halen de olmaktadir. Bu tur olaylar, kacinilmaz olarak kultur olgusunu on plana cikarir. Goc olgusu bircok yazar tara- findan ele alinmis ve eserlerinin ana temasi yapilmistir. Bu makalede, kucuk yasta goce taniklik etmis olan Zaza/Alevi asilli Hollandali yazar Murat Isik’in kaleme aldigi ve ailesinin gercek yasam oykusunden izler tasiyan Verloren Grond (Kayip Toprak) romaninda ic goc etmenlerini ne sekilde ele aldigi incelenmistir. Eserde bir koyden baska bir koye ve oradan da buyuk sehre goc eden Uslu ailesinin once zorunlu, sonra gonullu goc edisi, aile bireylerinin duygu, dusunce, umut ve hayal kirikliklari esliginde gundeme getirilir. Eser, goc kurami itme-cekme modeli ve goc uzerine olusturulan birtakim itici ve cekici etmenler araciligi ile irdelenir. Bireyler yasadiklari yerlerd...
Sanal dunya denilince sadece Turkiye’de degil dunyanin hemen her tarafinda akla gelebilecek en onemli sosyal medya sayfalarindan birisi Facebook olsa gerek. Bu alan, gecirdigimiz zaman miktarinin gunbegun daha da artmasiyla birlikte hem... more
Sanal dunya denilince sadece Turkiye’de degil dunyanin hemen her tarafinda akla gelebilecek en onemli sosyal medya sayfalarindan birisi Facebook olsa gerek. Bu alan, gecirdigimiz zaman miktarinin gunbegun daha da artmasiyla birlikte hem gundelik yasamin hem de kisilerarasi iliskilerin tasindigi yeni bir mecra olma ozelligini koruyor. Bu calisma, bireyin kendini temsiliyeti, grup ici davranis tarzlari, soylemi ve grup icerisindeki paylasimlarinin izlenmesini kapsayacak sekilde Kibrisli Turkler tarafindan olusturulan bir facebook grubuyla ilgili gozlem yapilmasina dayanmaktadir. Bununla birlikte Kibris’taki kultur ve yasam tarziyla ilgili belirli araliklarla yapilmis gozlemlerle de sembollerin anlam ve onemi konusunda degerlendirme yapilmistir. Calisma kapsaminda 2015-2017 yillarini da icine alarak iki yil boyunca katilimli gozlem yapilarak grup uyelerinin paylasimlari takip edilmistir. Grup uyelerinin, Kibrisli olma’ya vurgu yapan halk edebiyati ornekleri, el sanatlari, koy yasantisi...