Bu araştırma, ergenlerin dünyaya ilişkin varsayımları, kişisel yüklemeleri ve toplumsal cinsiyet rollerini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırma, ergenlerin yaşamlarının yalnızca "travmatik" olaylardan değil yaşam kalitelerini etkileyen bir...
moreBu araştırma, ergenlerin dünyaya ilişkin varsayımları, kişisel yüklemeleri ve toplumsal cinsiyet rollerini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırma, ergenlerin yaşamlarının yalnızca "travmatik" olaylardan değil yaşam kalitelerini etkileyen bir takım ailesel ve çevresel dinamiklerden de etkilenebildiği görüşünden hareketle, dünyaya ilişkin düşüncelerinin, kendilerini bir erkek ve bir kadın olarak tanımlama biçimlerini incelemeye çalışmıştır İstanbul ili Kadıköy ilçesinden random seçilen 407 lise öğrencisine, "Dünyaya İlişkin Varsayımlar, "Genişletilmiş Kişisel Yüklemeler", "Toplumsal Cinsiyet Rolleri" ölçekleri ile "Bilgi Toplama Formu" uygulanarak, veriler elde edilmiştir. Bulgular, cinsiyet, sınıf, akademik başarı, ailevi özelliklere ilişkin maddeler ile yaşam standartları, standartların dengeliliği, aile gelirinin yeterliliği/değişimi ile ilgili yaşantılar, aile ile sıkıntı çekmeden yaşama, yaşadığı çevreden memnun olma düzeyi, yaşadığı çevreyi değiştirme isteği ile ilgili durumlar ile araştırmada kullanılan ölçekler ve alt boyutlarına ilişkin farklılaşma olduğunu göstermiştir. Ayrıca dünyaya ilişkin varsayımlar ile kişisel yüklemeler arasında pozitif yönde olmak üzere, ölçeklerin alt boyutları arasında da farklı yönde ilişkiler olduğu görülmüştür. Araştırma ergenlerin, yaşam dinamiklerinin, dünyanın anlamlı ve kendini bu dünyada, ahlaklı ve değerli algılamaya ilişkin varsayımları ile kişisel yüklemeleri ve toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin algılarında farklılık yaratabileceğini dikkat çekmektedir. Keywords: Dünyaya ait varsayımlar, kişisel yüklemeler, toplumsal cinsiyet rolleri, yaşam kalitesi, ergenlik, cinsel kimlik ve cinsel rol davranışları 1 Giriş Bilişsel yaklaşımın alt yapısını oluşturan geştaltçı bakış açısına göre her insan kendi gerçekliğini yaşamaktadır (1) (2). Her insanın gerçekliği, yaşantılarının ve yaşantıların onda bıraktığı izlere bağlı algı ve şemaların gölgesinde ne olduğu ve ne olacağına ilişkin yorumları içermektedir. Şema, insanın dünyaya ilişkin bilgisidir. Şemalar, insanın zihinsel süreçleri yolu ile edinilmektedir (3). İnsan, dünyayı algılamakta, algıladıklarına ilişkin tanım yapmakta, tanımlamaları yaşamı anlamlandırmaya yönelik açıklamaları beraberinde getirmektedir. Her bir açıklama ise kendi içinde daha önceki deneyimlerin izlerini taşıyan yorumları içermektedir. Dolayısıyla insanların yapı taşları aynı olsa da yaşama ilişkin düşünce, duygu ve davranış biçimleri farklıdır. Bu farklılık ise her insanın yaşama ilişkin anlam ve beklentisinin göstergesidir. Bir anlamda insan, kendi, yaşamı ve yaşamını sürdürdüğü dünya ile ilgili tanımlamalar, açıklamalar aracılığıyla yaşamını yönetmekte, kendini yaşamak için motive etmektedir. Böylelikle yaşamın değişen dinamikleri karşısında oluşturmuş olduğu, düşünce ve inançları yoluyla tavır almaktadır (4) (5). Bilişsel teoriye göre insan, temelde kendi ve dünya ile ilgili olumlu varsayımlara sahiptir fakat etkileşimleri, olumlu inançlarının değişimine neden olabilir (6). Teorisyenler, son yıllarda, davranış tarzlarını değişime uğratan stresli olaylarla ilgili düşünce ve inançları, "yükleme", "baş etme becerisi" ya da "anlamlandırma" olarak kavramsallaştırılarak açıklamaktadır. Yükleme, karşılaşılan olaylara yönelik geliştirilmiş olan olumlu ya da olumsuz karakteristik açıklamalar, baş etme becerileri, duyguya odaklı ve probleme dayalı davranış stratejilerdir. Varsayımlar (önermeler) ise şemalara dayalı olarak geliştirilmiş olan düşünce ve inançlardır (7). Bilişsel anlayışla insanın düşünce ve davranışlarını açıklayan Temel Varsayımlar Kuramına göre, davranışları "dünyanın iyiliği", "dünyanın anlamlılığı" ve "kendilik değeri" olmak üzere üç temel varsayım belirlemektedir. Bu varsayımlar ise sekiz önermeden destek almaktadır (8) (Bkz. Tablo1) Tablo1. Dünyaya Ait varsayımlar ve ilgili önermeler