Geçtiğimiz yıllarda tüm Dünyanın gündeminde olan Avatar filminde insanların başka bir gezegene gidip oranın kaynaklarına sahip olabilmek için verdikleri savaşı izlemiştik. Eskiden hayal ettiğimiz çoğu şeyin günümüzde gerçekleşme fırsatını...
moreGeçtiğimiz yıllarda tüm Dünyanın gündeminde olan Avatar filminde insanların başka bir gezegene gidip oranın kaynaklarına sahip olabilmek için verdikleri savaşı izlemiştik. Eskiden hayal ettiğimiz çoğu şeyin günümüzde gerçekleşme fırsatını bulduğunu gördüğümüz bir çağdayız. ABD'nde yürürlüğe giren bu yasa ile Dünya'nın kaynakları bu kadar kısıtlıyken insanoğlunun başka kaynak arayışlarına ve başka Dünyalardaki doğal kaynaklara yönelmesine neden oluyor. Asteroit madenciliği 50'li yıllardan bu yana bilimkurgu ve popüler bilim kitaplarını süsleyen bir konu. Amaç dünyada az bulunan platin gibi altından bile değerli madenlerin çok daha bol olduğu " gökteki taşlara " ulaşmak ve dünya ekonomisini değiştirecek olan süper şanslı şirketlerden biri olmak. Öyleyse asteroitlerden maden çıkarmak ekonomik olarak mümkün mü, kârlı mı ve Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Rusya gibi devletlerin/ organizasyonların uzaya maden gemisi gönderecek teknolojisi var mı? Bu yazıda asteroit madenciliğinin mümkün olup olmayacağına ve bu yeni madencilik türü ile oluşabilecek yeni maden ekonomisine değinilecektir. Dünya'daki birçok savaşın asıl nedenlerinin doğal kaynakların paylaşımı üzerine olduğu düşünüldüğünde, sınırlı rezervlere sahip olduğu bilinen birçok madenin başka platformlarda aranması gayet doğal olduğu görülüyor. Göktaşlarındaki madenler, Dünya'daki nadir elementlerin en yoğun ve saf hâllerinde bulunabiliyor. Ayrıca Yerküre üzerindeki madencilik faaliyetleri, bulunduğu sınırlar içindeki ülkenin yasal denetimi altında yapılabiliyor. Dünyada mevcudiyeti gider ek azalan altın, gümüş, kobalt, manganez, molibden, demir, nikel, osmiyum, paladyum, platin, renyum, rodyum, rutenyum, tungsten ve nadir toprak elementleri gibi madenlerin uzayda asteroitlerde Dünya'dakinden çok daha fazla bulunduğu bilinmektedir. Uzmanlara göre modern endüstrinin ana elementleri olan antimuan, bakır, kalay, çinko, gümüş, kurşun ve altın gibi rezervler gelişmekte olan ülkelerin artan tüketimine paralel olarak 50-60 yıl içerisinde dünya üzerinde tükenmiş olacak. Başta platin gibi nadir elementleri içeren bu madenler asteroit kuşağında bol bulunuyor. Asteroit kuşağına ait teleskop görüntüleri ve Dünya'daki göktaşlarının kimyasal yapısını incelediğimizde gök taşlarının özellikle nadir bulunan madenler açısından oldukça zengin olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle asteroit madenciliğine oldukça ciddi yaklaşan ve bu konuda başta yasa çıkarımı olmak üzere birçok çalışması bulunan Lüksemburg menşeli Planetary Resources şirketi asteroit madenciliğine yatırımlarını giderek arttırmaktadır. Şirketçe yapılan bilimsel çalışmalarda dünyada üretimi giderek azalan platinyum ve kobalt gibi değerli elementlerin asteroitlerden çıkartılıp dünyaya gönderilmesinin daha doğru bir yatırım olacağı ifade ediliyor. Bundan dolayıdır ki ABD'nde yayınlanan asteroit madenciliği yasasının hemen ardından NASA Gelişmiş Kavramlar Enstitüsü (NASA Instituefor Advanced Concepts-NIAC), Kepler Enerji & Uzay Mühendisliği (Kepler Energy Space Engineering-LCC), Derin Uzay Endüstrileri (Deep Space Industries), Gezegen Kaynakları (Planetary Resources) gibi büyük şirketler uzay madenciliği için birbirleriyle yarışmaya başlamıştır. Yeraltında kilometrelerce derinlikte sondaj yapmak ve buralardaki maden potansiyelini ortaya koymak oldukça zor. Derinlere inildikçe değişiklik gösteren jeolojik formasyonlar ve bu