Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
ali duman

    ali duman

    One of the 18th-century poets Erzurumlu Rahmi (d. 1808/9), was grown in the Classical Turkish Literature epoch, and one of the outstanding poets of his era. He was born in Erzurum. He had had a good education since his childhood and... more
    One of the 18th-century poets Erzurumlu Rahmi (d. 1808/9), was grown in the Classical Turkish Literature epoch, and one of the outstanding poets of his era. He was born in Erzurum. He had had a good education since his childhood and worked as a muderris in different madrasas in Istanbul. Because of his muderris quality, he had been called as “Hoca Rahmi” in his period. He died in 1223/1808-09 in Istanbul. He had a strong mystic identity as well as his knowledge. The poet whose poems were mystical, wrote out eulogy, münacat, hymn mostly.
    His four opuses, which are Divan, Refîk-ı Tarîk, İnşâ-yı Mergûb ve Avâmil-i Âtîka, are known. Beyond the doubt, his most famous opus is his Divan. Available information states that there are three episodes that are registered in domestic and overseas records. However, at the end of our researches, we confirmed that those two episodes do not belong to Erzurumlu Rahmi, instead they belong to other poets whose pseudonyms were “Rahmi”. There is a record in the “Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi Türkçe Yazmalar No:508/2” which is considered the edition of Turkey. Nevertheless, this brief manuscript, Mecmūʿa-i Eşʿār, which is registered with the name of Erzurumlu Rahmi, does not belong to Erzurumlu Rahmi.
    We, by ourselves provided the editions from above-mentioned library. We decided that this work is not similar with the author edited Divan we have. It is certain that this edition which is the 19-leaf anthology of ode belongs to Kirimli Rahmi.
    Bu makalede amaç "kılıcın" klasik şiirimize, savaş sanatı ve estetiği açısından, kültürel açıdan nasıl yansıdığını tespit etmektir. Çalışma yapılırken 15-16. yüzyıllara ait belli başlı on dokuz şairin divanı taranarak alıntılanan... more
    Bu makalede amaç "kılıcın" klasik şiirimize, savaş sanatı ve estetiği açısından, kültürel açıdan nasıl yansıdığını tespit etmektir. Çalışma yapılırken 15-16. yüzyıllara ait belli başlı on dokuz şairin divanı taranarak alıntılanan beyitlerle değerlendirilmiştir. Çalışmaya alınan beyitler; teşbih unsurları, orijinalliği ve farklılıkları yansıtma gibi özellikleri açısından excell ortamında değerlendirilerek seçilmiştir. Türk savaş literatürüyle ilgili unsurlardan biri olan savaş aletleri, gerek âşık-sevgili ilişkilerinde gerekse de otoritenin yüceltilmesi gibi sebeplerle divan şiirinin mecaz ve hakikat dünyasına yansıyarak İslam sanat ve estetiği içerisinde zihnî bir derinlik, muazzam bir havza oluşturmuştur. Bu havza, bu kültürel ve antropolojik arka plan, sahip olunan bu zihnî derinlik gerek edebî metinlere gerek tarihî metinlere gerekse de diğer disiplinlere kaynaklık ettiğinden önem arz etmektedir. Çalışmayla kesici savaş aletlerinden biri olan kılıcın menşe"i, ham maddesi (kaliteli çeliğin sağlandığı merkezler, kılıç yumurtası ve cevher), kılıç çeşitleri, bölümleri (kabza, ağız, yalman…), yapımı (su veya çeşitli gizemli karışımların verilmesi, ateşte bekletilmesi), süslemesi (şemse, kebkeb, altın işlemeli yazılar…), kılıcın test edilmesi, bilenmesi, cilalanması ve kullanımı gibi özellikleri tespit edilerek incelenmiştir. Kılıcın maddi hususiyetlerinin yanı sıra kılıçla yapılan gösteriler, oynanan oyunlar; "kılıç, gömmek", "üzerine kılıç tutmak", "hutbeye kılıçla çıkmak", "ağızda kılıç tutmak" gibi adet ve uygulamaların yanı sıra kültüre ve dile kattığı söyleme ve ifade derinliğine de dikkat çekilmiştir.
    Türk edebiyatında edebî bir tür olarak karşımıza çıkan rûznâmelerin Osmanlı döneminde ilk defa ne zaman ortaya çıktığına dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak 18. yüzyıl ile birlikte özellikle Sultan Mahmud döneminde (1730-1754) birden fazla... more
    Türk edebiyatında edebî bir tür olarak karşımıza çıkan rûznâmelerin Osmanlı döneminde ilk defa ne zaman ortaya çıktığına dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak 18. yüzyıl ile birlikte özellikle Sultan Mahmud döneminde (1730-1754) birden fazla sır kâtibinin görev yaptığı ve ceride, ruznamçe olarak adlandırdıkları özel veya genel muhtevaya sahip günlükler tuttukları bilinmektedir. Eser, 18. yüzyıl için önemli bir eser mahiyetinde olup atış günlüklerini ihtiva ediyor gibi olsa da bu yüzyıl için ve genel Osmanlı tarihi için kayda değer bilgiler içermektedir. Şair/hami ilişkisi, inam ve inayetlerin nasıl verildiği, şairlerin şiirlerini nasıl sundukları, Osmanlı'nın bu döneminde var olan mesire alanları, yalı, köşk ve saraylar; padişahın günlük yaşamı, sportif etkinlikleri, silah teknolojisine duyduğu merak vb. bilgilere ulaşmak için birinci elden kaynak mahiyetindedir. Bu çalışmada 18. yüzyıl sır kâtiplerinden Ahmed Bin Hasan I. Mahmud'un tahta çıkışıyla beraber başlayan ve devam eden 4 yılı kapsayan atış günlükleri, kâtibin bizzat kendinin ve diğer şairlerin bu atışlar için kayıt düştükleri tarih manzumeleri ve nesir olarak ele alınan günlükler irdelenecektir." Tārīḫ-i Tüfeng-endāzī-i Sulṭān Maḥmūd Ḫān-ı Evvel" adlı eser tanıtılarak klâsik Türk edebiyatına ve diğer disiplinlere ne gibi katkılar sunabileceği üzerinde durulacaktır. Kâtibin yeni bir usûl gözeterek tertip ettiğini belirttiği bu eserin şekil ve muhteva özellikleri irdelenerek bir yazma eser olarak tanıtımı yapılacak, içerisinde geçen şairlerin kimlikleri hakkında bilgi verilecektir.
    Hikmet Yurdu Dusunce-Yorum Sosyal Bilimler Arastirma Dergisi, Yil:8, C:8, S.16, Temmuz-Aralik, 2015/2 KAPAK ICERIK ICINDEKILER