İlın!
tasavvuf
ve Akademik Araştım
Ankara 2003
Dergisi
Necip
Fazıl
Kısaküre
(ö. 1983) ve Tasavvuf
İbrahim
BAZ
ibrahimbaz@mynet.com
özet
Kısaküre
ve Tasavvuftur. Necip
Bu makalenin konusu, Necip Fazıl
Türk Edebiyatın
önemli bir şahsiyetr.
Onun edebi kişl
i ği
ve aksiyonları
çeşitl
incelemeler konu olmuş,
ancak, haytınd
önemli yer tutan
ve büyük bir değişkl
neden olan tasavvufi yönü üzerinde pek durulFazıl
maıştr
.
Necip Fazı!,
1934 yılnda
Abdülhak1ın-i
Arvasl ile t anışr
ve bu tanışm
sın
dan
sonra, onun sanat, aksiyon ve fikirleri daha İslami
bir şekil
alır.
Necip Fazıl,
bu değişkl
sebep olan Abdülhaklm-i Arviist'ye haytın
sonuna kadar bağlı
kalır
sayg
ı sın
ifade eder. Susebepten bazı doly
arkadaşln
ona "mistik şair"
der. Necip Fazıl
, Abdülhaklm-i Arvasl ile haytın
anlam kazndığ
i şaret
olarak hayat hikayesini anltığ
eseri olan "O ve
Ben" isimli eseri, ı . Tanıyc
Kadar, 2. Tanıdkt
n Sonra, 3. Vefatınd
Beri olmak üzere üçe ayırk
anltır.
Necip Faz ı l ' ın tasavvufi hayat yaşmsı,
onu atalete değil
aksine, çalış
ma ve üretmeye yönlediştr
. Bunu yönüyle onun tasavvuf anlyış,
günümüz insaı
bir prototip teşkil
edebilir.
Girş
20. yY. kültür m ir as ı mızn
en önde ve en gündemde olan şahıslrnd
biri,
Necip Fazı
! K ı sakü
r ek'tir.
Onun haytmın,
santı
ın , fikir ve ruh çihiç kuşsz
katlndığ
meşaktlrin
bilinmesi ve özümlesinin, dava ve bir gençlik uğrna
bir vefa borcudur.
senmcsi, en azınd
hakınd
a olması
gerktiğ
kadar çalışm
yapılmdğ
kaAncak, Necip Fazı!
ortamınd,
Nedp Fazıl
hak
ında
onlarca sitenin varlığ
naatindeyiz. İnter
gözönünde bulundurulursa, aslınd
genç neslin onun verdiğ
mesaja aç olduğ
görülmektedir.
Geride bıraktğmz
yüz
ı l , in sa nları
daha fazla maddeye bürünmesine ve
biraz daha maddenin mahkumu olmasın
şahit
olmuştr.
Halbuki, dünyaı
büinsana hizmet için yar atı lm ış t r. İşte
tam bu noktada, tasavvuf kültün va r lıkar
k tadır.
Bu açıdn,
20. yüz
ıln
tanığ
ı
türünün önemi bir kez daha ortaya çıkma
332
tasavvuf
olan Necip Fazı
! ve Nurettin Topçu gibi aydınlrmz
tasavvufi değ
rl endi
r me
leri ve dervişlk
anlyışr,
yozlaşn
tasavvufi değ
rl er karşısnd,
her yaştn
ve
her kültür seviyesinden insaımz
bir protatip teşkil
edebilir.
Çağın
gelişn
şartlı,
hadiseleri yeniden değ
rl endi
r me
zarlıeti
n i ortaya çı
karmtdı.
Bu konuda, tasavvuf içerisinde dinamik bir özelşti
r i kültürü vard ı r . Geçen yüzılda
mutasvılr,
tasavvuftaki yozlaşm
l ar
önlem almak mak2
sadıyl
, birçok tasavvufi dergiler çıkarmş,
' cemiyetler kurmş
ve ciddi çalışm
3
lar y:ıpmşla
r dı r . Bugün ise, tasavvuf ve tarikatlar, ülkemizin sosyal bir realitesi
mümkün değilr.
Bu açıdn,
hedefinden saptır
l mış
ve 1925 yıln
olup, inkarı
dan beri resmi olarak yasak o l ması
nedeniyle, fiili varlığ
n ı gerçek mürşidle
yanıda,
maalesef sayı
l an
daha çok olan müteşyihlrn
sayesinde, asli fonksiyonları
dışna
çıkmş
ve ruhunu yitrmş
örneklerine şahit
oldu
ğu
muz
bir vakişle
r in tanıms
önemi, her zamankinsatta . tasavvufun ruhunu k a vramış
den daha fazla ihtiyaç haline gelmiştr
.
·Yunus Ernre, derviş
li ği,
sadece şekil
ve yüzeysel ritüellerden ibaret olarak algılay:nr,
dervişlğn
tae ile hırka
olmadığ
ın ı, çağ
l arı
aşn
nefesi ve sade üslubu ile şöyle
hatırl:
"Dervişltk
Gönlün de1viş
dedikleri hırka
eyleyen bırkay
ile tae değil,
muhtaç değil"!
Yunus Ernre gibi dervişlk
gayreti içerisinde olan Necip Fazıl'
ın bu yönünün
birka'; sayfada anltıms
imkansızd
ır . Yazımd,
üzerinde pek durulmayan,
Üstad
' ın Abdülhaklm-i Arvasl ile 1934 yılnda
madde planıd
başlyıp
1943 yı
lında
sona eren, gönül ikliminde ise, 25 Mayıs
1983 yılna
kadar devam eden
bağlık
ve dervişlğ
i ha k k ında
birkaç anekdot ortaya koyarak, hem Üstad'ı
ve
5
hem de tasavvufu, bir başk
açıdn
değrlni
r me
imkanı
sunmaya ça lı şacğız.
ı llu dergiler şun
l ardı:
Cerfde-i Silfiye, Tasavvuj; Muhibbtin, Hikmet, Mfhrab. Bu dergilerde,
dönemin önde gelen muıasvflr
başt
olmak üzere Hilmi Ziya Ülken, İzmirl
İsmail
Hak
ı gibi
makaleler yaımlş,
tasavvuf hakınd
tarışml
yapm
ı şla
r dır.
Geniş
bilgi için bkz.
ilim ı ı d. : ınlar
Kara. Mustafa, Tekkeler ve Zdviyeler, istanbul 1990, ss. 275-283.
2 !lu Cemiyeller, Cemiyet-i Sufiyye· i ittihadiyye, Cemiyet-i SCıfiye'dr.
3 Cemiyet-i SCıfye-i
lttihadiyye şu önlemlerin alınm~
ın
taleb eder: ı. Meclis-i Meşayih
Reisi,
zahiri ve ta:;avvufi ilimiere vakıf
olmaıd
ı r . 2. Şeyhfiğn
babadan ehil olmayan oğula
intikali dmalı
dır
. 3. Tekkeler halka açık
h:ile gelmelidir. 4. Tekkeler müfetişlrc
denıfmlir.
(Bk. Kar:ı,
Mustafa, ll.tJ.e., ss. 283-286). Cemiyet-i SCıfiye
ise, ı. Geniş
kapsmlı
bir tasavvuf tarihinin hazırl:nms,
2. Gcı
i~ bir tasavvuf kütüphanesinin kunılas,
3. Gerçek tasavvufun öğrenilms-t
. ~i için
cemiret merkezinde sürekli konferanslar verilmesi. (Bk. Aynı
eser, ss. 287-289).
4 <;ölpınarf,
Abdüllr.lki, Yunus Emre oe Tasavvuj, istanbul 1992, s. 171.
5 Necip Pazıl'n,
2004 yılndaki
doğumn
100. yıl
anıs
yaınlmk
üzere, onun tasavvufi
yönünü geniş
şekild
ele alan bir çalı.~m
hazırlmş
durmayız.
Bu çalışmd,
Necip f':ızln
Abdüflnk lı - i Arvasi ile tanışmd
önceki ha ya u ve aryış,
tanışk
t an
sonra ikisi arsındki
mürid-
ihrahim
Necip Fazıl
baz/ıecip.fl
kısaüre
ve tasavvuf 333
ve Dervişlğ
Necip F az ı!, dünya çapınd
''çile" çekmiş
ve bu çileden kurtlmanı
reçetesi
Tasavvufunu görmüş
çok yönlü bir aydınm
ızd
r. Gençlik yılarnd
olarak İslam
yaşdığ
"bohem" haytı,
"akıl
d i şi"n
n ağrısn
şidetlnrm
. Bu "metafizik
buhra
nı"
nı bir çok şirnde
d ile getirir. Bunlardan birinde ruh halini şöyle
tasvir
ede r:
ve şakın,
"Aylarca gezindim yık
Benliğm
bir kazan ve akl ı nı bir kepçe.
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir beynimde bir çift kelepçe... '"
Çocukluk yılarnd
beri ruhunu teskin ve tatmin edecek bir aryış
içerisindeki Necip Fazıl,
1934 yıl ınd a, dönemin önemli İ slam
alimlerinden ve Nakşi-H
Jidi' şeyhlrind
Abdulhaklm-i Arvas? ile tanışr.
Beyoğ
lu Ağa
Camii'nde gerçek:şn
bu tanışm
a , Necip Fazı!'
ın haytınd
bir in k ıla p tesiri yaparak, fikir, sanat ve aksiyon haytınd
ınaevi
motor vazifesi görmüşt.
Necip Fazı!,
veliler
halkı
sın
en büyük e lınas
ında
fışkran
hikmet pırltsnda
bir zerrenin üzerinbu durumu, kendi üslübu ile şöyle
a nlatır
: "Muhakdeki tecellisi olarak saydığ
kak olan şuyd
ki, ben kendilerini tanımd
dik bir kaya üzerinde gururla
dür~ı
· ay
karşı
diklmş
uyıtz
bir keç~yn
, tanıdk
sorıa
memeleri şi, patlay
sıy
a şi
bir koyun oldum. Otuz yaşın
kadar tek nefes yaşn
ve bir-iki
ş ir
başk itınd
bir şey
vererneyen ben, ondan sonra piyes, tetkik, ~ fikr,
dava, tez kır
elli ciltlik bir çapa doğru
yürüyecek/im. '8 Necip Fazı!'
ın bu ifadeleri de bize gösteriyor ki, ma k sadın
anlayan ve şekl
ta kılp
kalmayan ki şiler,
tave meydana gelen değişklr
, roman, hikaye ve ıiyatro
eserlerindeki tarasavvufun etkisi ve şi rindek
tasvı.fi
unsurlar, ıasv
v ufi
kavramiara getirdiğ
t;ınm
lar,
rasavvuf önderlerine yazdığ
şi rle,
ıasvuf
ö nderlerin i ziyaret maks1ıyl
yapığ
seyahıler
ve Necip Fazı!
' ın dervişl
i ğ i ne
dil ir haırl
yer almk
tad
ır .
6 K ısak
ürek,
Necip Fazı!
, Çile, isıarbul195,
s. 17.
7 Ahdülhaklrn-i Aıvasi
: 1865 yılnda
Van
' ın Başkle
kazsınd
doğu.
Van ve ailesinin köyü olan
Aıvas
' da
bulunan medreselerde tahsilini tamldı.
Birinci Dünya Sav§ı'nd
Ermeni ve Ruslara karş ı müridleriyle birlikte savş
k atıld.
Telıcir
yası
gerğ
i önce Kuzey Irak, ardın
tsıanbul'
gitti.
Sason ve Zibar kaz
l arı
müftülükleri yanıd,
istanbul'da Süleymaniye Medresesi Tasavvuf h oca lığ ı
ve Vef;\ Lisesi Din Kültürü Öğretınli
yap
tı. Menemen olayınd
yargılnd
ancak suçsuz bulundu.
Beyazıt
ve Beyoğlu
Ağa
Camii başt
olmak üzere büyük camilerde vaizlik yaptı.
1943 yı lı Eylül ayın
da lznıir'e
sürgüne gönderildi. 27 Kasım
J943'de Ankara'da vefat etti ve Bağlum
köy\ine defıil.
Geni~
bilgi için bk. Baz, İbrahim,
Abdulbakfm-1Arvdsi Haytı,
Eserleri ~·e Tası,Mf
Anlayış,
<.Basıl
maı~
Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1996.
8 K ı sakü
r ek,
Necip Fazı!,
O ve Ben, s. 134. Necip Fazı!
eseri kaleme aldığ
ı yıl
ard
a kır
elli ciltlik
ifadesi kulanm
sına
rağmen,
sonradan yazdıklr
bu sa yı daha da artar.
mürşid
savı.l
il şk
moıifle
i si ni
formatı
r,
şirne
tasvıif
334
savvufi hayat nedeniyle atalete düşmeyip,
biHlkis, dinamizm ve üretknliğ
doğ
ru yol alır.
Dikkatimizi Necip Fazı!'
ın manevi yönüne teksif etiğmzd,
tasavonun haytınd,
aysbergin görünmeyen yönü kadar büyük ve
vuf düşncesi
görülür. Bir sohbet es nasıd
a merhum Ahmet Kabklı,
kendisikuvvetli olduğ
sebebini sorduğna
: "Sadece, yaşnm
değr
hane bu yepyeni dünyaı
yat kapısn
anhtı
elinde tutan o büyük zatın
küçük bir nazdır
. ' vşek
linde cevap vermişt
r. Bu dunım,
şu
ifadelerle şirlet:
"Bana yakan gözlerle bir kerecik
Ruhuma; büyük temel çivisini çaktınz.
baktınz;
·~
Abdülhakim-i Arva.Sı
hazretleri o yılard,
Eyüb semtinde bulunan ve tekken önce şeyhlik
vazifesi yaptığ
Kaşgrl
Dergahı'nd
ikamet etler kaptılmd
arkdşı
Abidin Dino ile ziyaretine gitğ
Abdttihakim
mektedir. Necip Fazı!,
beri çektiğ
ıstrapl
n bu "Büyük KaEfendi'den öyle etkilenir ki , yılardn
pı'"d;
" son bulacğın
inaır.
Geçmiş
yılarn
düşnr
ve geldiğ
bu yol ayrı
mında
, "bakmak" ile "görmek" arsındki
incelğ
farkınd
olarak otuz yılk
hayatın
1 2 özetini şöyle
ifade eder:
ben durmş,
"Tam otuz yıl saal'im işlem
Gökyüzünden habersiz uçurtma uçrmş.
'' 3
Necip FazıJ'n
burada sembolik olarak anltığ
ve farkın
vardığn
söylediğ
gökyüzü , asimcia çocuklğnda
itibaren bildğ
Alah'ı,
hakıyl
tanımk
ve
O'na imanı
n lezzetinin f arkın
varmktı.
Necip Fazı!
bu tanışmd
sonra, hayatın
ve santı
nı daha İslami
bir çizgiye kaydırnş
ve "Allah için sanat" ilkesi
doğrultsna
hareket ederek, eserlerinde ve aksiyonunda genel olarak İsHim'ı,
özel olarak ise, İslam'ın
ruhu kabul etiğ
rasavvufu dilenrışt.
Onun sanat
anlyış
ortaya koyan şu şir
, bu değişmn
ifadesidir:
"Anladım
iş,
sanat Alah'ı
Martjet bu., gerisi yalnız
armkış;
çelik
- çomakrış
... ""
Ahmet, Sohbetler II, İst.
ırs.,
s. 242.
9 K a baklı,
ı O Kısaküre
k , Çile, s. 77.
ı ı Necip Fazıl'n
Abdülhakim-i Arvasi ile serüvenini nlat
ığ
"O ve Ben' isimli eserinin ilk b :ıs
kı ardkil
ismi "Büyük Kapt'dır.
Bk. Kısaküre
, Büyük Kapı,
istanbul, 1965. Necip Fazı!
bu ese rde ,
ayh
atı m üç bölümde ele alır.
Tanıy
nca
ya Kadar, Tanıdkt
Sonra, Ve f atınd
Beri.
, 1904 yılnda
doğmuş
ve otuz yaşınd
iken 1934 yılnda
Abdülhaklm-i Arv:isl ile
12 Necip Fazı!
tanış
~ tır.
ı
ı
3
4
Ay
Kısa
rı
kürek, Çile, s . 35.
eser, s. 39.
ihrahim bazineetp fazı/
kısaüre
ve tasawuf 335
Bu ilk görüşmedn
sonra Necip Fazıl,
f ırsat
buldukça Şeyh
Efendinin ziyaretine gider. İlk göıi.şmelrnd
, Abdulhaklm Efendinin tasavvuf hakınd
söylediğ:
"Bu iş kitapla olmaz. Akıla
da vanlmaz.. .Hiç yemğin
lezzeti çatal bıçak
la arnıp
bulunabilir mi?'H sözü, üstadın
düşnce
yapısn
derinden etkileyen
unsurlardan biri olmuştr
.
Bu göıi.şmelrn
etkisi ve Şeyh
Efendiden dinlediklerinin neticesi olarak Necip P:ızl,
içine yönderek hakikati bulmaya, kendini ve köklerini tanımy
kafa
yorar. Anlatımz
nıh
halleri yaşr.
Bazı
geceler, sabahlara kadar sohbet etiğ
arkad
ş ı Peyami Safa, onun bu ha Une, "metafizik kaygı"
diye teşhis
koyar. Anlattıklar
için de, "Bütün söyledikkrin hep not edilecek şeylr!
.. Aralannda bir tane bile aleliidesi yok. 'J 6 diyerek, ruh hallnden ipuçları
verir.
Necip Fazıl,
Abdülhaklm-i Arvasl ile ranışd
önce nefsinin azgınlğ
şöyle
tasvir eder: "F erbad'ın
sevgilisine kavuşm
için deliğ
i dağ,
benim devimlek borcunda olduğm
nefse göre kum tanesi ... ,n
Tasavvuf, İ slam'ı
yaşm
ve yaş a tmayı
hedefler. Kalden ziyade, haytın
her
anı
c b,
alın
her nefeste huzur-i ilahlde olma bilinciyle kulluk yapmı
(ihsan)
gaye edinir. Bu sebeple gerçek mürşidle
, sevenlerinin hem ferdi ve hem de sosyal h:ıyatlrnd
bu kulluk bilinç ve kıvamn
ulaşbimer
!çin, onlara tavsiyelerde bulunur, yardımc
olurlar. Abdülhak'ım
Efendi de, tanışkl
ilk yılard,
Necip Fazıl'
sürekli olarak iki önemli tavsiyede bulunur. Bunlardan birincisi, bir
Müslmanı
ferdi anlamda dini haytın
ayakta tıan
namaz; ikincisi ise, özellik! ' ın içerisinde bulndğ
u psikolojik ve sosyal hayat açısnd
önem
le Necip Fazı
arz eden evliliktir. Bu iki ısral
tavsiye, Necip Fazı!
tarfınd
yerine getirlmş,
hana Üstad, sonraki yılard
namaz kılmadğ
yılarn
çetelesini tutarak, kazaya
kalan namzlrı
büyük bir aşkl
eda etmişr.
Artık
nefs muhasebesinin onun
haytınd
büyük bir yeri vardı.
Yazmış
olduğ
"Çöle inen Nur" isimli eserini,
şeyh
i Abdulhaklm-i Arvasl'ye ithaf ederek, 18 bir zamanlar, Allah'a inaıp
inanmadığ
belli olmayan çorak gönlünlin yeşnsi
onun vesile olduğn
ima eder.
Mutasvıflr,
"Kem alat ile kemalat olmaz" veeizesinde ifade edilen anlamın
tahakkuku için, alemin öznesi olan insaı
kemale e rmesini ilk hedef bilmişl
er dir.
Necip Fazıl,
bu ruh kıvam
ile, defalarca girdğ
hapishane zamnlrı
nı,
tasavvufi hayata girenierin kemale ermesi açısnd
bü}ri.ik önem arz eden ve
O ve Ben, s. 97.
5 Kısaküre,
ı
ır,
ı
Aynı
7
Aynı
eser, s. lll.
eser, s. 252.
18 " İthaf:
Eserimi, her yıldza
her yıldz
arsı
yollarve yönler kadar çok ve dolaşık.
.. Dünya yolları
vt· yönlerinden ... Biricik ulaşt
ırc
yolu ve eriştc
yönü bana gösteren...Otuz yaşımd.n
sonraki
hay tım
temel atan ... "Altun Halk"'nı
asrınlZdk
i büyük kutbu ... Efendim, irşad
edicim, can kurtarıcm
... Esseyyid Abdilihakim Arvasi H:ızretli'n
yüce ruhaniyetine ithiif ediyorum•. 26 Mayıs
1972. Ilk. Kısakü
r ek,
Necip Fazıl,
Çöle nerıl
Nur, istanbul 1992, s. 3.
336
tasavvuf
Hz. Musa'nı
9
Allah (c.c.) ile konuşmasıd
önce kır
günı
oruç ve ibadet ile
meşgul
olmasınd
mülhem o l duğ
kabul edilen.w halvete (çile-erba'ln) girme
kiş
anlyış
değrlnim
gayreti içerisinde o l muş,
kazaya kalan namzlrı
nı eda etm
i ş, secdede gözyaş
ı dökmüş
ve nefis muhasebesi yapm
ı ştır.
Ş i irlen
topladığ
ı eserine "Çile'' ismini koyması
da an l amlıdr.
Necip Fazı
l' ın
. şirlcn,
yazılş
tarihi sıran
göre ele aldığmz,
nefs! tekamülün aşmlrın
çok a<.;ık
bir şekild
görmek mümkündür.2' Abdülhaklm Efendiyi tanımd
önceki ~irlend
baskın
unsur, aryış,
korku, yalnızk,
cinler ve periler gibi boş
lukta olmanı
ifadesi kavramlar iken; onu tanıdk
sonra, Allah, tasavvufi ve
dini kavramlar aryış
cevap gibi görünür. Hatta ileri yaşlrı
n daki
şirlend
-ve
nesirlerinde- tasavvufi unsurlar başt
olmak üzere dini kavrml
rı daha fazla
özümseiş
ve içselşt
r miş
bir şek il de detaylrı
l a ele a lı r.
Örneği,
tasavvufta
mütemel unsurlardan olan nefs ile mücahedeyi, "Ekber Cihad" isimli şirnde
anltır:
kemmel bir şekild
"... Toprağ
cenkler öz gayeye bahane;
biri var... Ekber Cibad.. . Ya o ne?
Hikmet/'i sababf/er düşn
uzun uzun;
Dediler ki: Cevabı
sizdedir soruızm!
Buyruldu: "Tek kişnt
n teke tek çarpışms
... "
Yaksın
nefsinin, dört elle yapışms
...
Yoksa milyonla ferdin milyonla cengi değil!
DÜŞmanı
kalbindedir; eğt,
nefsine eğil!
Gör ki, bütün iş nefsin hisrına
girmekte,
Allah nu.nma er1gel duvarı
devirmekte.. .
Nefs, yol vermez bir kale, düşrlmez
bir bölge,
Ostüne kurn döktükçe hep üste çıkan
gölge .. .
Bin pençeli bir şahin
, yüz başlı
bir atmaca.;
Korkunç bir oyunu var: Rubla köşe
kapmaca ...
Dış
cenk...Şebid
... Ölüp de ölmeyen/er çevresi ...
iç cenk... Velf... Ölmeden ölenlerin töresi.. .'.v
bağlı
Cı'hadlrn
Necip Fazı!
, şir
amaç değil,
gayesi kendini ve yartıcsn
aramak olan insana bu hakikati hamiatacak bir vasıt
, tebliğ
arcı
sayar.
Birbirinden hiçbir maddi menfaat beklemeyen bu iki insan a r asındki
sevgi
öyle bir boyut alır
ki, Abdülhak!m Efendi, yanıd
Necip Fazıl'
e l eştirn
bir
19 7 ArafSuresi/142. "Bir de Musa'ya otuz geceye va'd verdik ve (o tuz geceyi) bir on ile tamam, htı
suretle Rab'inrı
mikatı
(tayin etiğ
vakit) tam kır
gece oldu .. :
20 Sühreverdi, Avarifu.'l-Mearif, hcl. H. Kami.l Yılmaz-rfn
Gündüz, istanbul 1990, &s. 263-264.
''Çile'' eseri üzerine bir çahşm
yapm
ı ş, ve bu eser çerçevesinele Ne2 ı ihsan Kurt, Necip Fazıl'n
cip Fazıl
ı' anlatmaya çalışmtr
. Bk. Kurt, İhsan,
Çiledeki Insan Necip Fazı/
, Ankara 1991.
Esseliim, istanbul 1997, ss. 102-103.
22 K ı saküre,
l ad
ık
ibrahim bazlnecipfazı/
baba
kısaüre
ve rasıi.J~l
337
"Ben Necib'ime laf söyletmem. '~ 3 demiştr.
Buna
muk.ıbil,
1943 yılnda
Abdülhaklm Efendi vefat etiğ
zaman, yanıd
bulunamayan Necip Fazı),
dünyaı
ıstan
ve aydınlt
güneşl
Efendisini bir tutarak, kendi dünyası
aydınlt
manevi güneşi
batığ
bu günde, niçin yanıd
olamadığ
konusunda kendisini kınar
ve şöyle
der: "Yeryüzündeki güneşi
hatarken sen nerdsi?'ı~
karşıeftiyl
çıkar:
Necip Fazıl
'a, adı
ders kitaplrın
geçmiş
, herkesin "Üstad" kabul etiğ
kendisi gibi şöhretli
bir insaı
, nasıl
olup da bir mürşid e
bağlndı
şe klind
e bir soru yöneltidğ
şöyle
cevap verir: "...Ben nicelerini gördüm, o ana kadar ne
sahte/erini... Onu gördüğm
zaman Fransızl,
·~çte
harika meydana geldi!'
dediNeri gibi bir infi/ak tesiri altınci
kaldım
. Ondan keramet de beklernedim
. Çünkü o oturş,
o edep, o hat.. .Bir tek toz pat'Çsı
ve muhtaç da olmadı
gör1edinı.
Bir leke yok elbisesinde. Bir kere esndiğ,
öksürdğn
görmedim . Öyle bir edebin içinde ki, anlşımz
bir şey . Şir
idrakt Jazım.lşte
bu sebepten gittikçe bağlndım
ona. Ona hiçbir zaman doyamı,
alelade/ik/erden, taklitlerden arınmş.
Samirniyet taklit edilemez... ,.x
Necip Fazı),
Efendisine kar şı olan sevgisinin neticesi olarak, onun "Rabıt
-i
7
Şerif
,v. ve "er-Riyazu 't- Taswufiye'.ı
isimli eserlerini sadelştirm,
onun tavkitaplrı
okumş,
her tavsiyesini kulağın
küpe ederek adeta onda
siye etiğ
yok olmuştr.
Necip Fazıl
bunu, 1978 yılnda
yazdığ
"O'na'l$ isimli şirde
şöy
le
ifade eder:
"Benim Efendim!
Ben sana bendim!
Bir üjledin de,
Yıkld
bend'im.
Ben ki, denizdim,
Dağbşı
bendim,
Şimd
sen oldun,
Aleme pendim,
Benim Efendim.
Benim efendim,
Feza levendim,
Ölmemek neymiş;
Senden
Kısaküre,
24
Aynı
O ve Ben, s. 217.
2:\
eser, s. 222.
Kabklı,
Sohbetler ll, ss. 246-249.
Abdülhakim-i Arviisi, Rabıt
-i ŞenJ,
isı.nbul
27 Abdülhakim-i Arviisi, TasvıitJ;(
Babçeleri (er-Riyaıu'tTsv
ı
2(ı
2~
öğrendim.
Kısaküre,
Çile, s. 381.
1994.
vufıye)
, tstanbul l994.
tasavvuf
338
Kayboldum şend,
Sen de tükendim.
Sordum aynaya:
Hani ya kendim?
Benim Efendim.
Benim Efendim,
Emri yük/endim,
Dağlndım
kalpten,
Ve mühürlendim.
Aşkerin
oldum,
Başt
tülbendim.
Okum şadkt,
Elde kemendim,
Benim Efendim. "
bir başk
yerde şöyle
ifade eder: "Seni tanıyc
kadar ki
sana yaklşmnı,
uzaklıt
yak/şmnı
saadeti; seni tanıdk
sonı
da senden uza
i ~laşmnı
, yakınlt
uzak/şmnı
felaketi içinde, bütün tefruaı
sensin ... Raytım
seni!'~
.1'\ccip Fazı!,
Efendisine giden yolu, başınd
geçen olayrı
ve yaşdığ
tasavifadeyle maneviyat yolcuğn
, "O ve Ben"adlı
eserinde
vufi halleri, bir başk
anlmuşr.
Bu eser, bir "bağlık
destanı
ır "d
. 30 Bu bağlık,
Necip Fazıl',
Anadoadın
"biz" mansıd
"ben" diye haykırtn,
bütün insalrı
"O'nun
lu insaı
ve "Allah için sanat" ilkesine göümmetinden ol!" diye Peygamberimize çağırn
olmuştr.
türen bir büyük kapı
Necip Fazı!,
haytın
son yılarn
doğru
, 70 yaşın
üzerindeyken bir sene Van
' ın Arvas~•
köyiinde medfon bulunan şeyhin
şeyhi
Seyyid Fehim hazretleSeyyid Fehim'in şeyhi
ve Mevlana Halid-i Bağd
rini;'! daha sonra Şemdinl'y
di'nin ha lifesi Seyyid Tah'yı
ziyarete gider. 33 Yolun bir kısmn
arabayla, bir kıs
mın
at üzerinde, bir kısmn
da yaşı
ilermş
olduğ
için - çıkmat
güçlük çektiğ
yokuşlarbir insan sırtnda.
Bu ziyaretin neticesini şöyle
ımsralşt
Ü5tad:
Bu
duygların
hayL,tım
Şemdtnli
dağtrın
içttm nur çeşmind
Kurtuldum akreplerin -rnhumu deşmstn
29 Kısaküre,
O ve Ben, ss. 262-263. .
}() Miyasoğlu,
Mustafa, Necip Kısaküre, Fazı/
3 ı Arvas, eski ismiyle Müküs olan Van'a
ismi
Do
32 Kısaküre
33 Aynı
34 Kısaküre,
ğa
;
.J4
Ank. 1999, s. 107.
Bahçesaray ilçesinin bir köydUr.
bağlı
nyal'dır.
,
Rapor 1-3, İstanbul193,
s. 156.
eser; s. 192.
Çile, s. 391.
\
Arvas
' ın
ş imdk
ibrahim
bazltıecip
fazıt
onun mezarın
Nihayet Necip Faz1l, Efendisine bağlın,
ra'nı
Bağ
l um
köyüne defnedilrnek isteyerek dile getirir. Bu dileğn,
bir yıl evvel 1982 yılmda
yazdığ
"Halim'ıs
isimli şu şirlefad
Hayat bir zar içnde,baytı
örten bir zar;
Bana da hayat yeri"Bağlunı
"k6yünde mezar.
Necip Fazıl,
rede ve ne şekild
çok
ve tasavvuf 339
kısaüre
Ankabulndğ
vefatınd
eder:
bu dileğn
vasiyetinde de yer veniştr:
"Nasıl,
neölecğim
Allah bilir. Fakat imkan aleminde en küçük pay
bul.rıdkça,
biricik dileğm
Ankara'd.a, Bağ/um
Nahiyesindeki yalçın
mezarlıkta.
Şeyhimn
civarın
defnedilmektir. Elden gelen yapılsn
... '*
Üstadın
dervişlk
yönOne ait bu bilgilerden sonra, aslınd
uzun bir makale
olarak ele alınms
gereken, tasavvufu nas ı l anldığ
da kısac
temas edelim.
' a göre tasavvuf, klasik ifadeyle tamynı
bileınycğ
ve tarit1erle
Necip Fazıl
anltımyck
bir olgudur. Tasavvufu, kelimede bir mazruf değil,
zarf ve ambalaj ifadesiyle alıp
değrlni.
"Tasavvuf insaı
iç memuriyeti, oluş
gaye.. .Kul/ğ
bitirip üste çıkma
değil.
Kultğn
hiçbir an ve
sidir. Ve nihaf oluş
mekanıd
üste çıkma
yok. Boyuna yüceltmek var ku.lğ
.. ' ~ Necip Fazı!
, tasavvufun aynı
zamanda, peygamberlerin manevi mirası
olduğn
şu
ifadelerle
anltır
: "Adem peygamberden itibaren bütün nebfler ve resul/erin iç htili... TaTasavvuj, O'nun
samn(( O'nun ruh emanetidir. Tasavvuj, O'nun btiındr.
özüdı'i
r. O, ktin.aı
varlık
sebebi, Allah 'ır sevgilisi ve insan ehramın
son
noktasıdr.
·M Necip Fazı!,
rasawufun dine sonradan sokuldğ
hakındi
bazı
elştir
bir benzetme yaparak cevap verir: "Bir saray düşn.
Bultarın
üstünde, duvarlı
zümrütten ve çatıs
yakuttan bir saray. .. Pencerelerinde,
.. .işte
O'nun rühaiçeride bin bir avizeli bir ziyafet salonunu ih tar eden ışk/ar
dış
mimarisi şeriat,
içi de tcısavuf;
ve ne dış
içniyet abidesi olan bu saryın
9
ten ayrılbi
ve ne iç dıştan
... '~
Necip Fazıl'n
aryış
dönemlerinde en çok kortuğ
olgulardan biri ölümdür:"' Vefatma kadar yazdığ
bir çok şirde,
ölüm teması
önemli yer tutar. Ancak,
gerçkl
eş tirdğ
trasformasyondan sonra, nefs ile ruh arsındki
ayrımn
farkın
daır
ve eski korkusu kalmaz. Ona göre, "Ölmeden ödü patlayan nefitir. Ruh
istedğ
7
3;
Çile, s. 309.
Esseldm, lsunbul 1997, s. 140.
, Nedp Fazı
! , Barı
Tefekküm oe Isi/im Tasawufu, istanbul1997, s. 107.
Kısaküre,
36 ısaküre,K
37 ısaküreK
38 Aynı
3'> Kısaküre,
yer.
Aynadaki Yalan, İstanbul
1999, s. 97.
40 Necip Pazıl
' ın ölümle ilgili şirle
için bk. Kısaküre,
Çile, ss. 114-153. Aynca Necip Pazıl'd
ölüm dü şü ncesi
hakınd
geniş
bilgi için bk. Sağırolu,
Ekrem, Necip Fazıt
Şirnde
Ölüm Sen(onisi,
Anka
r :ı 1997; Koçer. Servet Şevkt
, Nectp Fazıt'd
Ölüm ve Ölümsüz/ük, Isparta 1997.
340
tasavvuf
amildedir, kurtulmaya .. •A• Üstad, vefatınd
Şey
' "'
altı
yıl
önce kaleme aldığ
"Guzel
ölüm korkusunu yenme gayretinde olduğn
gösterir:
isimli şirnde,
"6/ürı
güzel şey,
Hiç güzel olmasydı
budur perde ardın
haber,
, 6/ür müydü Peygamber?.. "
Sonuç
Sonuç olarak diyebiliriz ki, Üstad Necip Fazıl'n
dervişlk
haytı
ve anlyış
dan önemli mesajlar vardı.
Onun dervişlğ,
haytın
her anı,
hatta nefes ahpvennede geçen kısa
süreci, Allah rızasn
uygun, şurl
, dinamik ve üretken bir
şekild
geçinneyi hedefler. "Deli/er köyünden bir menzil" uzakta bulunan bu
.dah'iye, delilikle dahiJik arsındki
o ince çizgiyi gösteren ve dahi yönünü kullanm
asın
imkan sağlyn
tasavvuf olmuştr
. Bundan dolayı
da Necip Fazı!,
elinden tutarak kendisini Alah'ın
ve Resulü'nün yoluna götüren ve götürürken
de bu yolun tehlikelerini öğretn
Abdülhaklm-i Arvasl'ye, haytın
sonuna ka.
dar tam bir teslimiyet ile sadakatini göstermiş
Abstrack
This article is about Necip Fazil Kisakurek and Mysticism. Necip Fazil
in Turkish Literature. His literary personality and
is a very im portam fıgure
acrions have been subject to ınay
studies, yet his mystical aspect, which
place and has caused a drastlc change in his life, has
holds up a signfıcat
not been ınuch
dwelled on.
In 1934, Necip Fazil ınet
AbdulhakiınArvasi, after which his art,
pattem. Necip Fazil stayed
actions, and ideas evolved into a more Islaınic
loyal ro and stated his respect for Abdulhakim
~ i Arvasi, who was at the
very center of this change. He nce, some of his friends called him the "mystical poet." Asa way of u nderlining that his life has gained ona meaning
Arvasi, Necip Fazil organize-o; his book "He and l," in
with Alıduhakimwhich he gives an account of his life, under such three headings as 1.
Before I Knew Him, 2. After 1 Knew Him, and 3. Since He Pa.J:red Away.
The mystical way of living of Necip Fazil, d id not drive him into idleness, and, on the contrary, he was directed to working and producing, in
is well-suited for seuing a good examwhich his conception of ın ysticm
ple for today's man.
41 Kısaküre,
42 Kısa
Batı
kür
ke
, Çile,
Tifekırü
s. 153.
ve isiilm TaSIJvvufu, s. 129.
ibrahim bazlnect{J fazı!
BiLİYOGRAF
kısaüre
ve tasatJTJt{( 341
A
AHVASJ, Abdülhaklm-i, Tasavvuf Bahçeleri (er-Riyazu'r-Tasavvufiyye), Büyük Doğu
Yay., Üçüncü Basım,
İstanbul
1994.
_ _ __ , Rabıl
- i Şerif,
Büyük Doğu
Yay. , Beşinc
Basım,
İstanbul
, 1994.
, Abdulhakfm-i Arvasf Haytı,
Eserleri ve Tasavvuf Anlayış
(Bas
ılnaBAZ, İbrahim
mış
Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1996.
Kitabevi, İstanbul192.
GÖLPINARLI, Abdülbaki, Yu.nus Emre ve Tasavvuf, İnkılap
KABAKLI, Ahmet, Sohbetler ll, Türk Edebiyat Vakfı
Yay., İst.
trs.
KARA, Mustafa, Tekkeler ve Zaviyeler, Dergah Yay., istanbul 1990.
KJSAKÜREK, Necip Fazı!,
Aynadaki Yalan, İstanbul
1999.
_ _ _ _ , Batı
Tefekkürü ve Islam Tasavvufu, istanbul 1997.
_ _ _ _ , Büyük Kapı,
Neş
riyat
Yurdu Yeni Şark
Maarif Kütüphanesi, İstanbul
1965.
_ _ __, çae, İstanbul
1995.
_ _ __ , Çöle inen Nur, İstanbul
1992.
_ _ _ _, Esselam, istanbul 1997.
_ _ __ , O ve Ben.
İstanbul
1993.
Çiledeki Insan Necip Fazı/
, Ankara 1991.
MİYASOG
LU , Mustafa, Necip Fazı/
Kısaküre,
Akçağ
Yay. , 4.Baskı,
Ank. 1999, s 107.
SAGTROGLU, Ekre m, Necip Fazı/
Şirnde
Ölüm erıfonis,S
Esra Yay., Ankara 1997.
Gündüz, İslam
Der~is
SÜHREVERDI, Aviirifu'!-Mearif, hzl. H. Kamil Yılmaz-İrfn
Hediyesi, İstanbul
1990.
_ _ _ _ , Rapor 1-3,
KURT, İhsan,
uTasavvuf kaniata kalp gözüyle bakanlann, nefsini aşm
ı ş olanmedenlyetini, bir aşk
ve ruh medeniyetini öngörür. Selçuklu
ve Osmanlı
buna birçok alanda yaklşrnıd.
bu gün yüksek
perdeden medeniyet id d iasınd
bulunan, adianna toplum dedikleri organize menfaat çeteleri içinde top l an mı ş baz
ı kavimler bir
nefs medeniyetini, bir sözde medeniyeri sürdürüyorlar. Bu da kilinatta büyük biyoljik, psişk
kirlenme yartıo."
ların
Ayşe
• ( Yeni Şafk
gazetesi, 12.7.1996)
Şas•